Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İntiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 9
Genel Yayın Koordınatoru Hikmet
Çetinkava # Yazıişleri Müdurlerı:
Dış Haberler^ Ergun Balcı • tstıhbarat. Ceneiz
~ Ek B ü l t kı/anfıkYıidırım # Ekonomı:
# Külııir Handan
Abdülkadir Yücelman
Bülent
ienköken
• Makaleler:
# Haber Merkezı Müdürir Hakan Kara
# Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Spor:
Sami
_ Yazvcı
9 Fotograf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge
Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın Kuruhi. dhan Sdçuk(Başltan).
Orhan Erioç, Oktnv Kurtbökf
HikmetÇetinkaya, Şûkran Soner.
Ergun BakıDinf Tayanç, tbnhim
Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa
Baüny, Hakan Kare.
Ankara Temsılcısi: Mustaf» Balbay 9 Haber Müduru
Doğan Akın Atatürk Bulvan N<r 125, Kat 4. Bakaniıldar-
Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks. 4195027 9 Izmır
Temsılcısi Scnhr Kızık, H. Zıya Blv 1352 S 2'3 Tel
4411220,Faks-44191179AdanaTemsılcısi Çetin Yiğenojpu,
tnönû Cd. 119 S. No 1 Kat: 1, Tel 3522550. Faks 3522570
Mûessese Müdüni ErolErkut9 MED\ A C: • Yonelım MEDVA G : •
Koofdınatör Ahme* Koruisan 9 Kunılu Başkam-Genel Yönelım Kurulu
Muhasebe Bülent Yener 9 Idare. Müdür Gülbin Erdunn Başkanı - Genel
HÜMyinCürer9tşletme Önder • Koordınatör Reh» Müdür l jtün
Çetik 9 Bılgı-Ulem Nail lnal 9 I»ıtm»n# üenel Mudür Akmen • Murahhas
Bılgısayar Sıstem. Mürüvet Çüer Yarduncıa MineAkdağ üye BonGönenc
l*
p
imJat*a ve B«ıao: Yem Gun Haber Ajansr. Basın \e Yayıncılık A S
Tûrcocag Cad 14 41 Cagaloğlu 34334 tst PK 246 laanbul Tel 10,212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212^513 85 95
9MART1996 lmsak:4.55 Güneş:6.19 Öğle: 12.22 Ikindi: 15.34 Akşam 18.11 Yatsı: 19.30 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80 - 513 8460-61. Faks 5118466
Versacenm
koleksiyonu
• Haber Merkezi -
Italya'nın Milano kentinde
bir haftadır süren defileler
dizisinin önceki günkü
bölümünde ünlü Italyan
tasanmcısı Gianni
Versace'ye aynldı.
Versace'nin sonbahar/kış
koleksıyonunun tanıtıldığı
defllede ünlü Italyan
model Carla Bruni'nin
sunduğu transparan giysi
ilgi odagı oldu.
Gazeteci Uçar
trafik kurbanı
• tstanbul Haber Servisi -
Show TV'de yayımlanan
'Temiz Eller' programında
muhabir olarak çalışan
Ahmet Uçar (37),
Konya'da geçirdiği trafik
kazasında yaşamını
yitirdi. Geceyansından
sonra Konya'nın
Karapınar ilçesi
yakınlannda meydana
gelen kazada Harun
Beker'in kullandıği oto,
aşın buzlanma nedeniyle
yoldan çıkarak şarampole
yuvarlandı. Harun Beker
ve kameraman Hüseyin
Devrim'in hafıf yaralarla
kurtuldugu kazada araçtan
dışan fırlayan Ahmet Uçar
kaldınldığı hastanede
yaşamını yitirdi. Uçar'ın
cenazesi bugün Üsküdar
Fıstıkağacı Selami Ali
Camii'nde öğle namazının
ardından kılınacak cenaze
namazından sonrâ
Üsküdar Mezarhğı'nda
toprağa verilecek
Nükleer
santral davası
• ADANA (Cumhuriyet
Bürosu) - Doğu
Akdeniz Çevrecileri
(DAÇE) örgütü, lçel'in
Silifke ilçesi
yakınlannda yapılması
planlanan Akkuyu
Nükleer Santralı için
açtıklan davanın Adana 1.
tdare Mahkemesi'nde 19
martta yapılacak
duruşmasına, tüm
çevrecileri müdahil olarak
katılmaya çağırdı. DAÇE
Ortak Sekreteri Oktay
Demirkan, nükleer
santrallann birer
potansiye! tehlike
olduğunu savundu
Mezarına
telefon jstiyor
• SOFYA(AA)-
Bulgaristan'ın Filibe
kentinde yaşayan yaşlı bir
kadın, ölümünden sonra
gömüleceği mezara bir
telefon bağlanması için
başvuruda bulundu.
Aleksandrina Delkova
(72) adlı kadırun başvuru
karşısında şaşkına dönen
telefon idaresi yetkilileri,
"Parası ödeneceğine göre
hattı çekmek zorundayız.
Ancak telefonun mezarda
ne işe yarayacağını
bilemiyoruz. Bu yüzden
talebi beklemeye aldık"
dediler. Delkova ise
isteğinin gerekçesini
"Belkı lazım olur..." diye
açıkladı.
Türkiye'nin tek bayan yedek parça üreticisi 32 yaşındaki Kerime Çakır, atölyesinde 10 erkek çalıştınyor
6
İş yaşamı, cinsiyet ayırmaz'• Kadm olarak Türkiye'de benim
gibi bir örnek olması çok önemli.
Yedek parçayı niye kadın
yapamasın. Niye genç kızlanmız
makine mühendisi olup girişimci
olmuyor. Yaşamınızı buna
endekslemeniz gerekiyor.
SERPİLGÜNDÜZ
32 yaşında. Bir kadın.
Türkiye'nin tek bayan yedek parça üretıcı-
si. Yedek parça üe kadını bir arada düşünmek
ne kadar zor. işiyle ilgili kullandığı deyimler
ise bizim için Çince gibi. Yaptığı ış oldukça
"erkek" Kerime Çatar'ın. Üstelik baba mes-
leği de değıl yedek parçacılık. Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin ihalelerine giriyor. Silah par-
çalan yapıyor. Ciplere, tanklara parça üretıyor.
Edirne Kız Öğretmen Okulu'nu bitırdıkten
sonra Anadolu Üniversitesi lşletme Bölü-
mü'nden mezun olmuş Çakır. Bılgısayar kurs-
lanna gitmiş. İşe başlarken tanıdiğı bir ev ka-
dını kendjsıne sermaye katkısında buiunmuş
"Parasuu bankaya yaüracağuıa bana yaürdT
diyor. Çakır yedek parçacılığa başlama serü-
venini şöyle anlatıyor:
"Ben bu işeafirdan başladun. BiHncii bir ter-
cihdeğfldLkoşuilarbenibura\agetirdLlW2'de
iş yaşamına başladun. lstanbuİ'da bügisayar sek-
töriindeydinı. Kursa jjitmtştim. Bilgisa\ar şir-
ketinin muhasebe servisine girdim. Ânkara
böige sorumluluğu verildi bana. Firmanın ilk
eJemanlanndandım. Pazarlama, paket program
ve muhasebe konulannda beili bir birikimim
vann. Ben bep keodi şjrketimi kurmayı düşün-
Kerime Çakır, silah parçalan yapıyor. Ciplere, tanklara parça üretiyor.
düğüm için o görevimden tstifa ettim. 1989'da
Rekor Pazarlama Limited ŞirketTni kurdum.
O dönemde müşa\ irtiğini \apoğını bir fîrmav-
la birtikte Türk Silahlı Kİmetteri'nin (TSK)
ihalelerine girdim. Danışmankğını yapuğun
fimıa »azgeçti. Benim şirketimin iizerine ahn-
dı işler. tşler bana KaldL Ya teminadannı ya-
kacaknm ya da devam edccektim."
Rami'dekı atölyesinde gürültüden birbin-
mızı bile zor duyduğumuz ortamda konuşu-
yoruz Çakır'la. 10 erkek çalışıyoratölyede.
"Ben kaçmaktan nerretederim" dıyor. "Bir
işi bu-akacaksam, kendi isteğimle ve başarmış
olarak bırakmak isterim. Bu yola baş koyduk
\e bö>le devam ctti bu ola>."
-Anbyor musunuz yedek parçadan?
- Tabıi. TSK ile ihale>e girdıkten sonra
89'dan ıtıbaren fason ımalat yaptırdım birçok
yere. Rıskı de üstlendığiniz zaman anlamak zo-
rundasınız. Gece gündüz ımalat yaptınyor-
duk. Her zaman atölyelerde, sanayı sitelenn-
deyım. 3 yıl kadar önce fason imalatın zorlu-
ğu nedeniyle kendi atölyemı kurma ihtiyacı his-
settım. Ekibim de ıyı. İSO 9000 standartlan-
nı şu an uygulamaya çalışıyoruz.
- Hangi firmalara çalışıyorsunuz?
- Türk Traktör, TEMSA ve bazı tekstil fab-
nkaiannın revizyona gıren makine parçalan-
nı yapıyorum şu anda. Silahlı Kuvvetler'tn cip
ve tank parçalannı yaptık. Halen yapıyoruz.
Dırekt ıhalelere girmiyorum. Silah parçası da
yaptık. Bizim yan sanayimiz de var. Taşlama
ve ısıl işlemleri yan sanayimize yaptınyoruz.
Tümüyle bünyenızde halledemezsiniz.
- Nasıl bir mücadele verdiniz?
- Bir mücadeleye giriyorsanız onu öğrenmek
zorundasınız. Ben bir dönem TSK'ye dış dı-
kız aynası verdim. 8 bine yakın ayna veriyor-
sunuz. Kalıbını yaptırmışsınız. Malzemesmı
almışsınız. tşçiliği tamam. Teslim ediyorsunuz.
tşonaylansın ki paranızı alın. Şımdı bunun tüm
teknık aynntısını öğrenmek zorundasınız. Tek-
nik heyetle karşılıklı oturup kavga ediyorsu-
nuz. Benim aynalan kovaya atarak denemış-
lerdı. Şımdi bunun amfibik araçlarda kullanıl-
mayacağını biliyorsanız kovaya atarak denen-
memesi gerektiğini de bilmeniz gerekir. Araş-
tınp soruyorsunuz. Hayatınız bu oluyor. Hu-
kukçu olmak gibi bir şey.
- Çok erkek dünyasma ait bir iş değfl mi?
- Birçok dernek çahşması yaptvm. Toptan
Oto Yedek Parçacılan Demeği'nın (TOYED)
genel sekreterlığını yürüttüm. Toptancı olma-
dığım için arkadaşlara bıraktım. Ben bu alan-
da çalışan bayan görmedım.
- Erkek çahşaniarla aranız nasıl?
İş, kadın ve erkek ayırmıyor. Bir iş yapıl-
ması gerektıği gibi yapıldığı takdirde farket-
miyor. Sıze saygı duymak zorunda.
- KOBİ'lerin (Kiiçükw orta boy işletmeler)
en büyük sıkınbsı finansmandır denir? Siz bir
bayan ve yedek parçacı olarak olarak kredi
abrken avantajb nusmız?
- Ben Halk Bankası'na gıttığim zaman yap-
tığım konuya ınandıramıyorum. tnsanlar bu-
raya gelip görmediğı sürece ınanmıyorlar. tn-
sanlar sizi daha uzun sûrede anlıyor. Ama oto-
motiv sektöründe artık herkes beni tanıyor.
- tyi ki kadın oMum dediniz mi bu işi yapar-
ken?
- Ben kadın olmaktan hıçbır zaman üzüntü
duymadım. Hiç böyle bir problemım olmadı.
Yedek parçayı niye kadın yapamasın.
Kadın9
erkekten bir achm önde
• Ne kadınlar ne de
erkekler dilediklerini
yapmakta özgür.
ErkekJerden hâlâ
çahşmalan
bekleniyor. Kadınlar
hâlâ çocuk
doğurmakla
yükümlü.
ÇeviriServisi- Kadınlar ve
erkekler bir zamanlar ne ya-
pacaklanru bilirdi. Erkek pa-
ra kazanırdı. Kadın yuvayı
yapardı. Erkek eve et geti-
rirdi, kadın da pişirirdi...
Peki bugün erkek olmak
ne anJama geliyor? Batı dün-
yasında erkeklerin sperm sa-
yısı hızla düşerken, günü-
müz erkeğinin karşısına iki
seçenek çıkıyor: Eski moda
bir erkek gibi davranmak ya
da kadınlan taklit etmek.
Günümüzde erkek koz-
metikJeri alanında bir pat-
lama yaşanıyor. Yalnızca er-
keklerin sağlığma yönelik
dergiler ve televizyon prog-
ramlan var. Ve doksanlı yıl-
lar boyunca etrafta ağlayan
erkek görmek çok alışılmış
bir şey haline geldi. Acaba
erkeklerin yürekleri mi yu-
muşadı? Yoksa çağdaş er-
kelc, kadınlar gibi duygula-
ra önem vermeye ve yüzün-
deki gözeneklere kafasını
takmaya mı başladı?
Kadınlann durumu
Evet, erkekler ya maço
olacak ya da hanım evladı...
Peki, kadınlann durumu ne-
dir? Kadınlann kafalan da-
ha da kanşık. Yıllar boyu
hem kariyer yapmakla hem
de aile kurmakla yükümlü
o'duklan söylenen kadınlar
bununla pek kolay başa çı-
kamadı. Çocuk sahibi olma-
mayı seçerek kariyer yapan
kadına yetersiz olduğu his-
settirildi. Kendini ailesine
adamaya karar veren kadı-
na ise ikinci sınıf yurttaş gi-
bi davranıldı.
Pek çok televizyon prog-
ramında ve dızide içki içen,
küfûr eden ve cinsel doyum
için erkek peşinde koşan bir
*^eni kadın" imajı yaratıh-
yor. Ama kadın özgûrlüğü,
erkekliğin kaba davranış bi-
çimlerini benimsemekse bu
Artık kadınlann ve erkeklerin birbirine benzemeye çalışmayı bırakmaJarı gerekiyor.
pek de hoş olmayan bir öz-
gürlük anlayışı olsa gerek.
Yıllarca eşit ücret, eşit
haklar, eşit orgazm müca-
delesi veren kadın. dünyada
eşitlikten başka şeylerde ol-
duğunu unuttu. Kadın ve er-
kcğin eşit, ama farklı oldu-
ğu gerçeğini gözden kaçır-
dı.
Otuz yıl önce toplumda
kadın ve erkeğin rolü açık-
ça belirlenmişti. Babalara
saygı gösterilir onlardan kor-
kulurdu. "Baban eve geiin-
cegörürsün" tümcesi en ya-
ramaz çocuğun bile ödünü
patlatırdı.
Eski adam, yalnız, mesa-
feli ve duygulannı bastır-
mak zorunda kalan bir kişi-
likti. İşi nedeniyle çocukla-
nndan ayn kalırdı ve salo-
nun en rahat koltuğunda otu-
rurken bile ev hayatuun için-
de değildi.
Ekonomik bağımlılık ise
kadınlan mutsuz evliliklere
mahkûm eden bir etkendi.
Ama o yıllarda eve egemen
olan kadındı. Kadın önlük-
lü bir tannçaydı, bahçe ka-
pısından dışan adım attığın-
da pek ciddiye alınmasa da..
Bu durum değişmeliydi...
Ve değişti. Olumlu yönde
pek çok değişim yaşandı.
Erkekler çocuklanyladaha
çok ilgilenmeye başladı ve
kadınlar çalışma yaşamın-
da boy gösterdi. Ancak cin-
siyet aynmının sona erme-
siyle sahneye başka sorun-
lar çıktı. Eski roller tarihe
kanştı, ama yerine yenileri
gelmedi.
Ne kadınlar ne de erkek-
ler dilediklerini yapmakta
özgür. Erkeklerden hâlâ ça-
hşmalan bekleniyor. Kadın-
lar hâlâ çocuk doğurmakla
yükümlü. Kadına veerkeğe
fazladan bir sürü sonımlu-
luk yüklenirken "Her^yesa-
hipol" rüyasının yerini "Her
ş€\i yap"gerçeği alıyor.
Aşağılık kompleksi
Kadının kendini çocukla-
nna adama özgûrlüğü yok.
Toplum ve arkadaş çevresi
anneliğin tadını çıkarmak
ısteyen kadını o kadar kü-
çümsüyor ki, çok iyi bir ev
kadını, en kötü stenograf
karşısında aşağılık komp-
lekslerine giriyor.
Oysa çocuksuz ve kariyer
yapan kadın da onaylanmı-
yor. Feminizm kadının seçe-
neklerini çoğaltacağına on-
lan sınırladı. Çarpıtılmış bir
özgürlük anlayışı ortaya çık-
tı.
Sert kızlar. Hangi nem-
lendiricinin daha iyi oldu-
ğunu tartışan erkekler. De-
nizciler gibi küfur eden ka-
dınlar ve gözyaşı döken er-
kekler. İş ve ev arasında kal-
mış çaresiz kadınlar, mağa-
ra adamlığı ve hanım evlat-
lığı arasında kararsız kalmış
erkekler. Peki bu yol bizi ne-
reye ulaştıracak?
Güçlü kadınlar kuşağı et-
kisizleştirilmiş bir erkek ır-
kı yaratmamalı. Ama erkek-
lerde bunun karşılığında ka-
ba gövde gösterilerine giriş-
memeli.
Arük kadınlann ve erkek-
lerin birbirine benzemeye
çalışmayı bırakmalan gere-
İciyor. Heteroseksüellik, fark-
Iılıklann yüceltilmesidir. Ne
yazık ki hâlâ o kadar da eşit
değiliz, ancak hiç değilse
farklıyız. Bir kadın orgazm
taklidi yapabilir, ama bir er-
kek ereksiyon taklidi yapa-
maz. Hiç olmazsa kadınlar
bunun değerini bilmeli.
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Ankara 1974 Kasım -1976 Ağustos
Bizim meslekte -belki de diğerlerin-
de de olduğu gibi- "/üfibe'niz büyüdük-
çe, size iç ve dış görevlerde bir yer
bulmak, kolay bir iş olmaktan çıkar...
1973 yılında, Beyrut'ta elçi-müste-
şar iken, o zamanki bakanımız Sayın
Bayüiken'in imzası ile birtelgraf almış-
tım. Baremin birinci derecesine "ter-
fıan", büyükelçi olduğumu ıçeren bu
telgrafa, teşekkürle cevap verdik.
Ancak o sırada Beyrut'ta bir büyü-
kelçimiz vardı. Sık sık deniz hukuku ve
kıta sahanlığı toplantılarına katılmak
için Lübnan dışına gitmek zorunda idi.
Bu nedenle, ben de, büyükelçılige ter-
fı etmiş olmakla beraber bir büyükel-
çilikte iki tane büyükelçi olamayaca-
ğına göre, elçi-müsteşar sıfatını de-
vam ettirip işleri yürütmeye çalışıyor-
dum...
Ankara'ya gelince bakanlık genel
sekreteri Sayın Şükrü Elekdağ'ı
(Bizde bu o zaman bakanlıkta müs-
teşarlığa verilen addı...) ziyaret edip.
"Biremrinizolacakmı" diye sorduk.
Bulunduğum barem derecesi do-
layısı ile, bana bir "umum müdür-
lük" vermesi gerektiğini, ancak bü-
tün umum müdüriüklerin "dolu'ol-
duğunu, bu arkadaşlann bazjlannın
büyükelçi olarak tayin zamanları
geldiği halde, bu konuda hazırlanıp
Bakanlar Kurulu üyelerinin imzası-
na sunulmuş bulunan kararname-
lerin, bir türlü imzalanmadığını, iş-
başında olan MC hükümetinin or-
taklanndan birisinin, Içişleri Bakan-
lığı'ndayapılmasını istediği bazı ta-
yinlerin diğer ortaklar tarafından
kabul edilmemesi nedeniyle, bü-
yükelçi tayinlerini de askıya aldığı-
nı söyledi genel sekreterimiz.
Başka bir deyişle, MC hüküme-
ti ortaklan arasındaki bu sürtüşme sür-
düğü müddetçe, umum müdürlükler
boşalmayacaktı. Bu "blokaj" uzun sü-
re devam etti gttti.
Bize de bakanlık müşaviri gibi, boş
bir içeriği olan görev kaldı.
Bu sürede, bir defa, izinli olarak ay-
nlmayi isteyen eski bir arkadaşın ye-
rine vekâlet edip etmemek istediğim
soruldu. Bu öneriyi kabul edip iki ay ka-
dar Karaçi Başkonsolosluğu'na gidip
muson yağmurlan altında, Pakistanlı
dostlanmızla ahbaplık ettik (1975 Tem-
muz ve Agustos aylan).
1976 yılında gelindi. Yine bir hare-
ket yok ortada.
Bu kez, bakandan bir görüşme ta-
lebi geldi... Kısa bir süre sonra Os-
•••
lo'da yapılacak NATO Bakanlar Top-
lantısı için Oslo Büyükelçimize yar-
dımcı olmak üzere Norveç'e gitmemi
istedi, Sayın Çağlayangil...
Bu geçici görev de iki ay sürdü. 1967
Kasım ayında sisli, puslu bir Kuzey sa-
bahı geride bıraktığım Oslo'ya geri
dönmek, doğrusu beni az çok mutlu
etti. Eski dostlan arayıp bulduk...
NATO toplantısı da yapıldı... Son gü-
nü, sayın bakana, "derdimi" anlattım.
Yaklaşık iki yıldır "boş gezenlerin baş
kalfası" gibi, MC hükümetinin kapris-
lerinden dolayı ortada kaldığımı an-
latıp aktif görev istedim...
Verdiği sözleri tutmakta hiç kusur
etmemiş olan rahmetli Çağlayangil, o
her zamanki hoşgörülü ve babacan
tavn ile, "Pekiyahu... Dönünce genel
sekretere söyterim...Zaten bir tayin ka-
ramamesıhazırianıyor. Sanadabiryer
bulsun" dedi...
Üç dört gün geçti geçmedi, genel
sekreter Ankara'dan telefonla aradı.
"Köstence Başkonsolosluğu'nu ka-
bul edip etmeyeceğimi sordu ve et-
mezsem, ısrar etmeyeceğini, bakan-
dan aldığı talimat üzerine bana başka
bir 'yer' bulabileceğini"söy\e6\. Bu ar-
kadaşıma, "Bana 30 saniye müsaade
edermisin?" dedim. "Üstadım. Tabii,
hatta birkaç gün" dedi.
"Köstence'ye gideceğim" dedim.
Herkes rahat etti...
Yarın: Romanya Sosyalist
Cumhuriyeti
MESELA DEDİK ERDAL ATABEK
Mart Dünya Kadınlar Günü her
kesimin kendi meşrebine göre
kutlanır. Aslında 8 martlar "ka-
dınlann kendi emeklerinin farkına
varmalan"nın kutlanışıdır. Işin ger-
çeği de insana değer veren toplumla-
nn kadına da değer verdiğidir. Kadı-
na değer vermeyi bilmeyenler, insa-
na değer vermeyi öğrenmemiş olan-
lardır. Bu arada "bebekler''i unutma-
mak gerekiyor. Her toplumun bebe-
ği kendi kültürünün ürünü değil mi?
Biz de bu hafta "bebek oyunu"nu
sahneye koyalım dedik.
Adanmıs bebek...
TT> ek tatlı, pek şirin bir bebektir.
§S Kıvırcık saçlanyla, kapkara
A. gözleriyle evin neşesidir. Ama
pek talihli olduğu söylenemez, zira bu
sevimli bebek "kızçocuğu''dur. Hem
evin altıncı yavrusu hem de kız oldu-
ğundan kısa bir süre sonra ablasının
kucağına sığınacaktır. Annesinin işi
başından aşkındır, yavruya pek za-
man ayıramazda ondan. Oğlan bebek-
lerin daha "krymelli" olduğunu anla-
makta gecikmez, ama yapacak fazla
bir şeyi yoktur. O daha doğuşunda
"adanmış bebek"tir. Önce ailesine
adanmıştır. Sonra da başka bir aile-
nin kıymatlısına, bir oğlan bebeğe
adanacaktır. Bu oğlan bebeği sevse de
sevmese de "beyimdir" diye sevine-
Bebeğinizi Tanıyor musunuz?
cekrir. Sonra bu bebeklerin de "yav-
ru bebek"leri olacak, bizim adanmış
bebeğimiz bu kez de kendini yavru-
lanna adayacaktır.
u
Aman yemekte-
rini yesinler", "Aman okullarına git-
sinler", "Aman sma> lannıgeçsinler"
diye kendini helak edecektir, ama çev-
resinden "şu adanmış bebek ne güzel
annelik yapı>'or, çocuklan için her şe-
yi yapıyor" sözlerini duyunca bütün
yorgunluğu geçecektir. Yavru bebek-
lerinden beklediği vefayı göremeyin-
ce üzülecektir, ama bunu da "anala-
nn kaderi buymıış" diye geçıştire-
cektir.
Bu bebeği tanıyorsunuzdeğil mi?..
Kuşanmı$ bebek...
ek süslü püslü, pek çekici, gö-
zalıcı bir bebektir. Incecik,
uzun bacaklı, kıvır kirpikli
"kuşanmış bebek", belli ki varlıkJı
biraileninbebeğidır. Dikkatli bakın-
ca anlarsınız ki zaten buralı değildir,
Amerikalıdır. 'Barbie' bebeği nasıl
tanımazsınız canım. Kışlık kayak ta-
kımlan, yazlık mayolan, şortlan, ge-
ce giysileri, dubleks evi, İüks araba-
sıyla tam bir "masal bebeği"dir. Bu
"kuşanmış bebek" bizim "adanmış"a
pek şaşar, "Ayol neymiş. öyle, kocay-
mış çocuklarmış, saçını süpürge et-
mekmişhiç anlamam. Zatençocuk do-
guramam, kaJçalanm genişler, sab-
şun düşer.' Fredi ° bebekle arkadaşlık
yeter de artar bik. Evlenmeyi de ak-
lımdan geçirmem,onunla a> nı yatak-
ta yatmak mı? Düşünmek bile sıkın-
ü veriyor" der. Bu "kuşanmış" şim-
dilerde pek moda. Kendisini ararsa-
nız ya vitrindedir ya da İüks bir ote-
lin "tea garden"ında.
"Canım ne olacak, odaaitı üsrü
bebek değil mi?" derseniz pek yanı-
lırsınız. Onun giysilerine, eşyalan-
na, aksesuvarlanna paranız yetmeye-
bilir.
Usanmış bebek...
u da pek şirin bebektir, ama
yorgunluktan olacak biraz sol-
gun görünmektedir. Bütün be-
bekleri pek sever, hepsi de iyi olsun
ister, iyi kalplidir. Biraz bu yüzden bi-
raz da ailesinin maddi durumundan
öğretmen olmuştur. Öğrenci bebek-
lerini karşısına alır, onlarla uğraşır, öğ-
retmeye, iyi insan olmalanna çalışır.
"Aman \-a\rulanm. siz bu Barbie be-
beğe bakmayın. onu örnek aunayuı,
lükse düşme> in. okuyun, kültürünü-
zü artnnn, başkalanna fsydalı insan
olun" der durur. Ama öteki bebelde-
rin artık onu pek dinlemediklerini
fark etmiştir. Buna çok üzülür, ama
elinden başka bir şey de gelmez. Sa-
bah olur olmaz otobüse binip okulun
yolunu tutar. Akşam yorgun arguı evi-
ne gelince de oğlan bebekle yavru
bebeklerin işi başına düşer. Bu yüz-
den adı "usanmış bebek" olmuştur.
Son zamanlarda arkadaşlannın "Sen
de biraz aklını başına topla, özel ders
ver de beüni doğruH" sözlerine kulak
vermeye başlamıştır.
Utanmı$ bebek...
•J""\ ek şirin, pek mahcup bir bebek-
r-J tir, kim ne söylese hemen uta-
J. rap yüzünü kapar. Amabuutan-
maz dünyada pek isteyeni kalmadığın-
dan artık onu bulmanız zorlaşmıştır.