27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İntiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 9 Genel Yayın Koordınatoru Hikmet Çetinkava # Yazıişleri Müdurlerı: Dış Haberler^ Ergun Balcı • tstıhbarat. Ceneiz ~ Ek B ü l t kı/anfıkYıidırım # Ekonomı: # Külııir Handan Abdülkadir Yücelman Bülent ienköken • Makaleler: # Haber Merkezı Müdürir Hakan Kara # Görsel Yönetmen. Fikret Eser Spor: Sami _ Yazvcı 9 Fotograf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kuruhi. dhan Sdçuk(Başltan). Orhan Erioç, Oktnv Kurtbökf HikmetÇetinkaya, Şûkran Soner. Ergun BakıDinf Tayanç, tbnhim Yıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Baüny, Hakan Kare. Ankara Temsılcısi: Mustaf» Balbay 9 Haber Müduru Doğan Akın Atatürk Bulvan N<r 125, Kat 4. Bakaniıldar- Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks. 4195027 9 Izmır Temsılcısi Scnhr Kızık, H. Zıya Blv 1352 S 2'3 Tel 4411220,Faks-44191179AdanaTemsılcısi Çetin Yiğenojpu, tnönû Cd. 119 S. No 1 Kat: 1, Tel 3522550. Faks 3522570 Mûessese Müdüni ErolErkut9 MED\ A C: • Yonelım MEDVA G : • Koofdınatör Ahme* Koruisan 9 Kunılu Başkam-Genel Yönelım Kurulu Muhasebe Bülent Yener 9 Idare. Müdür Gülbin Erdunn Başkanı - Genel HÜMyinCürer9tşletme Önder • Koordınatör Reh» Müdür l jtün Çetik 9 Bılgı-Ulem Nail lnal 9 I»ıtm»n# üenel Mudür Akmen • Murahhas Bılgısayar Sıstem. Mürüvet Çüer Yarduncıa MineAkdağ üye BonGönenc l* p imJat*a ve B«ıao: Yem Gun Haber Ajansr. Basın \e Yayıncılık A S Tûrcocag Cad 14 41 Cagaloğlu 34334 tst PK 246 laanbul Tel 10,212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212^513 85 95 9MART1996 lmsak:4.55 Güneş:6.19 Öğle: 12.22 Ikindi: 15.34 Akşam 18.11 Yatsı: 19.30 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80 - 513 8460-61. Faks 5118466 Versacenm koleksiyonu • Haber Merkezi - Italya'nın Milano kentinde bir haftadır süren defileler dizisinin önceki günkü bölümünde ünlü Italyan tasanmcısı Gianni Versace'ye aynldı. Versace'nin sonbahar/kış koleksıyonunun tanıtıldığı defllede ünlü Italyan model Carla Bruni'nin sunduğu transparan giysi ilgi odagı oldu. Gazeteci Uçar trafik kurbanı • tstanbul Haber Servisi - Show TV'de yayımlanan 'Temiz Eller' programında muhabir olarak çalışan Ahmet Uçar (37), Konya'da geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi. Geceyansından sonra Konya'nın Karapınar ilçesi yakınlannda meydana gelen kazada Harun Beker'in kullandıği oto, aşın buzlanma nedeniyle yoldan çıkarak şarampole yuvarlandı. Harun Beker ve kameraman Hüseyin Devrim'in hafıf yaralarla kurtuldugu kazada araçtan dışan fırlayan Ahmet Uçar kaldınldığı hastanede yaşamını yitirdi. Uçar'ın cenazesi bugün Üsküdar Fıstıkağacı Selami Ali Camii'nde öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazından sonrâ Üsküdar Mezarhğı'nda toprağa verilecek Nükleer santral davası • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Doğu Akdeniz Çevrecileri (DAÇE) örgütü, lçel'in Silifke ilçesi yakınlannda yapılması planlanan Akkuyu Nükleer Santralı için açtıklan davanın Adana 1. tdare Mahkemesi'nde 19 martta yapılacak duruşmasına, tüm çevrecileri müdahil olarak katılmaya çağırdı. DAÇE Ortak Sekreteri Oktay Demirkan, nükleer santrallann birer potansiye! tehlike olduğunu savundu Mezarına telefon jstiyor • SOFYA(AA)- Bulgaristan'ın Filibe kentinde yaşayan yaşlı bir kadın, ölümünden sonra gömüleceği mezara bir telefon bağlanması için başvuruda bulundu. Aleksandrina Delkova (72) adlı kadırun başvuru karşısında şaşkına dönen telefon idaresi yetkilileri, "Parası ödeneceğine göre hattı çekmek zorundayız. Ancak telefonun mezarda ne işe yarayacağını bilemiyoruz. Bu yüzden talebi beklemeye aldık" dediler. Delkova ise isteğinin gerekçesini "Belkı lazım olur..." diye açıkladı. Türkiye'nin tek bayan yedek parça üreticisi 32 yaşındaki Kerime Çakır, atölyesinde 10 erkek çalıştınyor 6 İş yaşamı, cinsiyet ayırmaz'• Kadm olarak Türkiye'de benim gibi bir örnek olması çok önemli. Yedek parçayı niye kadın yapamasın. Niye genç kızlanmız makine mühendisi olup girişimci olmuyor. Yaşamınızı buna endekslemeniz gerekiyor. SERPİLGÜNDÜZ 32 yaşında. Bir kadın. Türkiye'nin tek bayan yedek parça üretıcı- si. Yedek parça üe kadını bir arada düşünmek ne kadar zor. işiyle ilgili kullandığı deyimler ise bizim için Çince gibi. Yaptığı ış oldukça "erkek" Kerime Çatar'ın. Üstelik baba mes- leği de değıl yedek parçacılık. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihalelerine giriyor. Silah par- çalan yapıyor. Ciplere, tanklara parça üretıyor. Edirne Kız Öğretmen Okulu'nu bitırdıkten sonra Anadolu Üniversitesi lşletme Bölü- mü'nden mezun olmuş Çakır. Bılgısayar kurs- lanna gitmiş. İşe başlarken tanıdiğı bir ev ka- dını kendjsıne sermaye katkısında buiunmuş "Parasuu bankaya yaüracağuıa bana yaürdT diyor. Çakır yedek parçacılığa başlama serü- venini şöyle anlatıyor: "Ben bu işeafirdan başladun. BiHncii bir ter- cihdeğfldLkoşuilarbenibura\agetirdLlW2'de iş yaşamına başladun. lstanbuİ'da bügisayar sek- töriindeydinı. Kursa jjitmtştim. Bilgisa\ar şir- ketinin muhasebe servisine girdim. Ânkara böige sorumluluğu verildi bana. Firmanın ilk eJemanlanndandım. Pazarlama, paket program ve muhasebe konulannda beili bir birikimim vann. Ben bep keodi şjrketimi kurmayı düşün- Kerime Çakır, silah parçalan yapıyor. Ciplere, tanklara parça üretiyor. düğüm için o görevimden tstifa ettim. 1989'da Rekor Pazarlama Limited ŞirketTni kurdum. O dönemde müşa\ irtiğini \apoğını bir fîrmav- la birtikte Türk Silahlı Kİmetteri'nin (TSK) ihalelerine girdim. Danışmankğını yapuğun fimıa »azgeçti. Benim şirketimin iizerine ahn- dı işler. tşler bana KaldL Ya teminadannı ya- kacaknm ya da devam edccektim." Rami'dekı atölyesinde gürültüden birbin- mızı bile zor duyduğumuz ortamda konuşu- yoruz Çakır'la. 10 erkek çalışıyoratölyede. "Ben kaçmaktan nerretederim" dıyor. "Bir işi bu-akacaksam, kendi isteğimle ve başarmış olarak bırakmak isterim. Bu yola baş koyduk \e bö>le devam ctti bu ola>." -Anbyor musunuz yedek parçadan? - Tabıi. TSK ile ihale>e girdıkten sonra 89'dan ıtıbaren fason ımalat yaptırdım birçok yere. Rıskı de üstlendığiniz zaman anlamak zo- rundasınız. Gece gündüz ımalat yaptınyor- duk. Her zaman atölyelerde, sanayı sitelenn- deyım. 3 yıl kadar önce fason imalatın zorlu- ğu nedeniyle kendi atölyemı kurma ihtiyacı his- settım. Ekibim de ıyı. İSO 9000 standartlan- nı şu an uygulamaya çalışıyoruz. - Hangi firmalara çalışıyorsunuz? - Türk Traktör, TEMSA ve bazı tekstil fab- nkaiannın revizyona gıren makine parçalan- nı yapıyorum şu anda. Silahlı Kuvvetler'tn cip ve tank parçalannı yaptık. Halen yapıyoruz. Dırekt ıhalelere girmiyorum. Silah parçası da yaptık. Bizim yan sanayimiz de var. Taşlama ve ısıl işlemleri yan sanayimize yaptınyoruz. Tümüyle bünyenızde halledemezsiniz. - Nasıl bir mücadele verdiniz? - Bir mücadeleye giriyorsanız onu öğrenmek zorundasınız. Ben bir dönem TSK'ye dış dı- kız aynası verdim. 8 bine yakın ayna veriyor- sunuz. Kalıbını yaptırmışsınız. Malzemesmı almışsınız. tşçiliği tamam. Teslim ediyorsunuz. tşonaylansın ki paranızı alın. Şımdı bunun tüm teknık aynntısını öğrenmek zorundasınız. Tek- nik heyetle karşılıklı oturup kavga ediyorsu- nuz. Benim aynalan kovaya atarak denemış- lerdı. Şımdi bunun amfibik araçlarda kullanıl- mayacağını biliyorsanız kovaya atarak denen- memesi gerektiğini de bilmeniz gerekir. Araş- tınp soruyorsunuz. Hayatınız bu oluyor. Hu- kukçu olmak gibi bir şey. - Çok erkek dünyasma ait bir iş değfl mi? - Birçok dernek çahşması yaptvm. Toptan Oto Yedek Parçacılan Demeği'nın (TOYED) genel sekreterlığını yürüttüm. Toptancı olma- dığım için arkadaşlara bıraktım. Ben bu alan- da çalışan bayan görmedım. - Erkek çahşaniarla aranız nasıl? İş, kadın ve erkek ayırmıyor. Bir iş yapıl- ması gerektıği gibi yapıldığı takdirde farket- miyor. Sıze saygı duymak zorunda. - KOBİ'lerin (Kiiçükw orta boy işletmeler) en büyük sıkınbsı finansmandır denir? Siz bir bayan ve yedek parçacı olarak olarak kredi abrken avantajb nusmız? - Ben Halk Bankası'na gıttığim zaman yap- tığım konuya ınandıramıyorum. tnsanlar bu- raya gelip görmediğı sürece ınanmıyorlar. tn- sanlar sizi daha uzun sûrede anlıyor. Ama oto- motiv sektöründe artık herkes beni tanıyor. - tyi ki kadın oMum dediniz mi bu işi yapar- ken? - Ben kadın olmaktan hıçbır zaman üzüntü duymadım. Hiç böyle bir problemım olmadı. Yedek parçayı niye kadın yapamasın. Kadın9 erkekten bir achm önde • Ne kadınlar ne de erkekler dilediklerini yapmakta özgür. ErkekJerden hâlâ çahşmalan bekleniyor. Kadınlar hâlâ çocuk doğurmakla yükümlü. ÇeviriServisi- Kadınlar ve erkekler bir zamanlar ne ya- pacaklanru bilirdi. Erkek pa- ra kazanırdı. Kadın yuvayı yapardı. Erkek eve et geti- rirdi, kadın da pişirirdi... Peki bugün erkek olmak ne anJama geliyor? Batı dün- yasında erkeklerin sperm sa- yısı hızla düşerken, günü- müz erkeğinin karşısına iki seçenek çıkıyor: Eski moda bir erkek gibi davranmak ya da kadınlan taklit etmek. Günümüzde erkek koz- metikJeri alanında bir pat- lama yaşanıyor. Yalnızca er- keklerin sağlığma yönelik dergiler ve televizyon prog- ramlan var. Ve doksanlı yıl- lar boyunca etrafta ağlayan erkek görmek çok alışılmış bir şey haline geldi. Acaba erkeklerin yürekleri mi yu- muşadı? Yoksa çağdaş er- kelc, kadınlar gibi duygula- ra önem vermeye ve yüzün- deki gözeneklere kafasını takmaya mı başladı? Kadınlann durumu Evet, erkekler ya maço olacak ya da hanım evladı... Peki, kadınlann durumu ne- dir? Kadınlann kafalan da- ha da kanşık. Yıllar boyu hem kariyer yapmakla hem de aile kurmakla yükümlü o'duklan söylenen kadınlar bununla pek kolay başa çı- kamadı. Çocuk sahibi olma- mayı seçerek kariyer yapan kadına yetersiz olduğu his- settirildi. Kendini ailesine adamaya karar veren kadı- na ise ikinci sınıf yurttaş gi- bi davranıldı. Pek çok televizyon prog- ramında ve dızide içki içen, küfûr eden ve cinsel doyum için erkek peşinde koşan bir *^eni kadın" imajı yaratıh- yor. Ama kadın özgûrlüğü, erkekliğin kaba davranış bi- çimlerini benimsemekse bu Artık kadınlann ve erkeklerin birbirine benzemeye çalışmayı bırakmaJarı gerekiyor. pek de hoş olmayan bir öz- gürlük anlayışı olsa gerek. Yıllarca eşit ücret, eşit haklar, eşit orgazm müca- delesi veren kadın. dünyada eşitlikten başka şeylerde ol- duğunu unuttu. Kadın ve er- kcğin eşit, ama farklı oldu- ğu gerçeğini gözden kaçır- dı. Otuz yıl önce toplumda kadın ve erkeğin rolü açık- ça belirlenmişti. Babalara saygı gösterilir onlardan kor- kulurdu. "Baban eve geiin- cegörürsün" tümcesi en ya- ramaz çocuğun bile ödünü patlatırdı. Eski adam, yalnız, mesa- feli ve duygulannı bastır- mak zorunda kalan bir kişi- likti. İşi nedeniyle çocukla- nndan ayn kalırdı ve salo- nun en rahat koltuğunda otu- rurken bile ev hayatuun için- de değildi. Ekonomik bağımlılık ise kadınlan mutsuz evliliklere mahkûm eden bir etkendi. Ama o yıllarda eve egemen olan kadındı. Kadın önlük- lü bir tannçaydı, bahçe ka- pısından dışan adım attığın- da pek ciddiye alınmasa da.. Bu durum değişmeliydi... Ve değişti. Olumlu yönde pek çok değişim yaşandı. Erkekler çocuklanyladaha çok ilgilenmeye başladı ve kadınlar çalışma yaşamın- da boy gösterdi. Ancak cin- siyet aynmının sona erme- siyle sahneye başka sorun- lar çıktı. Eski roller tarihe kanştı, ama yerine yenileri gelmedi. Ne kadınlar ne de erkek- ler dilediklerini yapmakta özgür. Erkeklerden hâlâ ça- hşmalan bekleniyor. Kadın- lar hâlâ çocuk doğurmakla yükümlü. Kadına veerkeğe fazladan bir sürü sonımlu- luk yüklenirken "Her^yesa- hipol" rüyasının yerini "Her ş€\i yap"gerçeği alıyor. Aşağılık kompleksi Kadının kendini çocukla- nna adama özgûrlüğü yok. Toplum ve arkadaş çevresi anneliğin tadını çıkarmak ısteyen kadını o kadar kü- çümsüyor ki, çok iyi bir ev kadını, en kötü stenograf karşısında aşağılık komp- lekslerine giriyor. Oysa çocuksuz ve kariyer yapan kadın da onaylanmı- yor. Feminizm kadının seçe- neklerini çoğaltacağına on- lan sınırladı. Çarpıtılmış bir özgürlük anlayışı ortaya çık- tı. Sert kızlar. Hangi nem- lendiricinin daha iyi oldu- ğunu tartışan erkekler. De- nizciler gibi küfur eden ka- dınlar ve gözyaşı döken er- kekler. İş ve ev arasında kal- mış çaresiz kadınlar, mağa- ra adamlığı ve hanım evlat- lığı arasında kararsız kalmış erkekler. Peki bu yol bizi ne- reye ulaştıracak? Güçlü kadınlar kuşağı et- kisizleştirilmiş bir erkek ır- kı yaratmamalı. Ama erkek- lerde bunun karşılığında ka- ba gövde gösterilerine giriş- memeli. Arük kadınlann ve erkek- lerin birbirine benzemeye çalışmayı bırakmalan gere- İciyor. Heteroseksüellik, fark- Iılıklann yüceltilmesidir. Ne yazık ki hâlâ o kadar da eşit değiliz, ancak hiç değilse farklıyız. Bir kadın orgazm taklidi yapabilir, ama bir er- kek ereksiyon taklidi yapa- maz. Hiç olmazsa kadınlar bunun değerini bilmeli. SEYAHATNAME YAVUZGÖR Ankara 1974 Kasım -1976 Ağustos Bizim meslekte -belki de diğerlerin- de de olduğu gibi- "/üfibe'niz büyüdük- çe, size iç ve dış görevlerde bir yer bulmak, kolay bir iş olmaktan çıkar... 1973 yılında, Beyrut'ta elçi-müste- şar iken, o zamanki bakanımız Sayın Bayüiken'in imzası ile birtelgraf almış- tım. Baremin birinci derecesine "ter- fıan", büyükelçi olduğumu ıçeren bu telgrafa, teşekkürle cevap verdik. Ancak o sırada Beyrut'ta bir büyü- kelçimiz vardı. Sık sık deniz hukuku ve kıta sahanlığı toplantılarına katılmak için Lübnan dışına gitmek zorunda idi. Bu nedenle, ben de, büyükelçılige ter- fı etmiş olmakla beraber bir büyükel- çilikte iki tane büyükelçi olamayaca- ğına göre, elçi-müsteşar sıfatını de- vam ettirip işleri yürütmeye çalışıyor- dum... Ankara'ya gelince bakanlık genel sekreteri Sayın Şükrü Elekdağ'ı (Bizde bu o zaman bakanlıkta müs- teşarlığa verilen addı...) ziyaret edip. "Biremrinizolacakmı" diye sorduk. Bulunduğum barem derecesi do- layısı ile, bana bir "umum müdür- lük" vermesi gerektiğini, ancak bü- tün umum müdüriüklerin "dolu'ol- duğunu, bu arkadaşlann bazjlannın büyükelçi olarak tayin zamanları geldiği halde, bu konuda hazırlanıp Bakanlar Kurulu üyelerinin imzası- na sunulmuş bulunan kararname- lerin, bir türlü imzalanmadığını, iş- başında olan MC hükümetinin or- taklanndan birisinin, Içişleri Bakan- lığı'ndayapılmasını istediği bazı ta- yinlerin diğer ortaklar tarafından kabul edilmemesi nedeniyle, bü- yükelçi tayinlerini de askıya aldığı- nı söyledi genel sekreterimiz. Başka bir deyişle, MC hüküme- ti ortaklan arasındaki bu sürtüşme sür- düğü müddetçe, umum müdürlükler boşalmayacaktı. Bu "blokaj" uzun sü- re devam etti gttti. Bize de bakanlık müşaviri gibi, boş bir içeriği olan görev kaldı. Bu sürede, bir defa, izinli olarak ay- nlmayi isteyen eski bir arkadaşın ye- rine vekâlet edip etmemek istediğim soruldu. Bu öneriyi kabul edip iki ay ka- dar Karaçi Başkonsolosluğu'na gidip muson yağmurlan altında, Pakistanlı dostlanmızla ahbaplık ettik (1975 Tem- muz ve Agustos aylan). 1976 yılında gelindi. Yine bir hare- ket yok ortada. Bu kez, bakandan bir görüşme ta- lebi geldi... Kısa bir süre sonra Os- ••• lo'da yapılacak NATO Bakanlar Top- lantısı için Oslo Büyükelçimize yar- dımcı olmak üzere Norveç'e gitmemi istedi, Sayın Çağlayangil... Bu geçici görev de iki ay sürdü. 1967 Kasım ayında sisli, puslu bir Kuzey sa- bahı geride bıraktığım Oslo'ya geri dönmek, doğrusu beni az çok mutlu etti. Eski dostlan arayıp bulduk... NATO toplantısı da yapıldı... Son gü- nü, sayın bakana, "derdimi" anlattım. Yaklaşık iki yıldır "boş gezenlerin baş kalfası" gibi, MC hükümetinin kapris- lerinden dolayı ortada kaldığımı an- latıp aktif görev istedim... Verdiği sözleri tutmakta hiç kusur etmemiş olan rahmetli Çağlayangil, o her zamanki hoşgörülü ve babacan tavn ile, "Pekiyahu... Dönünce genel sekretere söyterim...Zaten bir tayin ka- ramamesıhazırianıyor. Sanadabiryer bulsun" dedi... Üç dört gün geçti geçmedi, genel sekreter Ankara'dan telefonla aradı. "Köstence Başkonsolosluğu'nu ka- bul edip etmeyeceğimi sordu ve et- mezsem, ısrar etmeyeceğini, bakan- dan aldığı talimat üzerine bana başka bir 'yer' bulabileceğini"söy\e6\. Bu ar- kadaşıma, "Bana 30 saniye müsaade edermisin?" dedim. "Üstadım. Tabii, hatta birkaç gün" dedi. "Köstence'ye gideceğim" dedim. Herkes rahat etti... Yarın: Romanya Sosyalist Cumhuriyeti MESELA DEDİK ERDAL ATABEK Mart Dünya Kadınlar Günü her kesimin kendi meşrebine göre kutlanır. Aslında 8 martlar "ka- dınlann kendi emeklerinin farkına varmalan"nın kutlanışıdır. Işin ger- çeği de insana değer veren toplumla- nn kadına da değer verdiğidir. Kadı- na değer vermeyi bilmeyenler, insa- na değer vermeyi öğrenmemiş olan- lardır. Bu arada "bebekler''i unutma- mak gerekiyor. Her toplumun bebe- ği kendi kültürünün ürünü değil mi? Biz de bu hafta "bebek oyunu"nu sahneye koyalım dedik. Adanmıs bebek... TT> ek tatlı, pek şirin bir bebektir. §S Kıvırcık saçlanyla, kapkara A. gözleriyle evin neşesidir. Ama pek talihli olduğu söylenemez, zira bu sevimli bebek "kızçocuğu''dur. Hem evin altıncı yavrusu hem de kız oldu- ğundan kısa bir süre sonra ablasının kucağına sığınacaktır. Annesinin işi başından aşkındır, yavruya pek za- man ayıramazda ondan. Oğlan bebek- lerin daha "krymelli" olduğunu anla- makta gecikmez, ama yapacak fazla bir şeyi yoktur. O daha doğuşunda "adanmış bebek"tir. Önce ailesine adanmıştır. Sonra da başka bir aile- nin kıymatlısına, bir oğlan bebeğe adanacaktır. Bu oğlan bebeği sevse de sevmese de "beyimdir" diye sevine- Bebeğinizi Tanıyor musunuz? cekrir. Sonra bu bebeklerin de "yav- ru bebek"leri olacak, bizim adanmış bebeğimiz bu kez de kendini yavru- lanna adayacaktır. u Aman yemekte- rini yesinler", "Aman okullarına git- sinler", "Aman sma> lannıgeçsinler" diye kendini helak edecektir, ama çev- resinden "şu adanmış bebek ne güzel annelik yapı>'or, çocuklan için her şe- yi yapıyor" sözlerini duyunca bütün yorgunluğu geçecektir. Yavru bebek- lerinden beklediği vefayı göremeyin- ce üzülecektir, ama bunu da "anala- nn kaderi buymıış" diye geçıştire- cektir. Bu bebeği tanıyorsunuzdeğil mi?.. Kuşanmı$ bebek... ek süslü püslü, pek çekici, gö- zalıcı bir bebektir. Incecik, uzun bacaklı, kıvır kirpikli "kuşanmış bebek", belli ki varlıkJı biraileninbebeğidır. Dikkatli bakın- ca anlarsınız ki zaten buralı değildir, Amerikalıdır. 'Barbie' bebeği nasıl tanımazsınız canım. Kışlık kayak ta- kımlan, yazlık mayolan, şortlan, ge- ce giysileri, dubleks evi, İüks araba- sıyla tam bir "masal bebeği"dir. Bu "kuşanmış bebek" bizim "adanmış"a pek şaşar, "Ayol neymiş. öyle, kocay- mış çocuklarmış, saçını süpürge et- mekmişhiç anlamam. Zatençocuk do- guramam, kaJçalanm genişler, sab- şun düşer.' Fredi ° bebekle arkadaşlık yeter de artar bik. Evlenmeyi de ak- lımdan geçirmem,onunla a> nı yatak- ta yatmak mı? Düşünmek bile sıkın- ü veriyor" der. Bu "kuşanmış" şim- dilerde pek moda. Kendisini ararsa- nız ya vitrindedir ya da İüks bir ote- lin "tea garden"ında. "Canım ne olacak, odaaitı üsrü bebek değil mi?" derseniz pek yanı- lırsınız. Onun giysilerine, eşyalan- na, aksesuvarlanna paranız yetmeye- bilir. Usanmış bebek... u da pek şirin bebektir, ama yorgunluktan olacak biraz sol- gun görünmektedir. Bütün be- bekleri pek sever, hepsi de iyi olsun ister, iyi kalplidir. Biraz bu yüzden bi- raz da ailesinin maddi durumundan öğretmen olmuştur. Öğrenci bebek- lerini karşısına alır, onlarla uğraşır, öğ- retmeye, iyi insan olmalanna çalışır. "Aman \-a\rulanm. siz bu Barbie be- beğe bakmayın. onu örnek aunayuı, lükse düşme> in. okuyun, kültürünü- zü artnnn, başkalanna fsydalı insan olun" der durur. Ama öteki bebelde- rin artık onu pek dinlemediklerini fark etmiştir. Buna çok üzülür, ama elinden başka bir şey de gelmez. Sa- bah olur olmaz otobüse binip okulun yolunu tutar. Akşam yorgun arguı evi- ne gelince de oğlan bebekle yavru bebeklerin işi başına düşer. Bu yüz- den adı "usanmış bebek" olmuştur. Son zamanlarda arkadaşlannın "Sen de biraz aklını başına topla, özel ders ver de beüni doğruH" sözlerine kulak vermeye başlamıştır. Utanmı$ bebek... •J""\ ek şirin, pek mahcup bir bebek- r-J tir, kim ne söylese hemen uta- J. rap yüzünü kapar. Amabuutan- maz dünyada pek isteyeni kalmadığın- dan artık onu bulmanız zorlaşmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle