Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 MART 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYGARUKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Türkiye'nin kültürel kimliğini 3. Binyıl'a taşıyacak bir 'hükümet programı' önerisi
4
SiiıxliiriilebîIir uygarhk' için...
E
ğer Türkiye'nin
tarih, kültür ve
çevre değerlerini
koruyarak yeni bir yüzyılı
karşılamak isfıyorsak; yani
"evrensel kimliğimizi
güçlendirerek"
uygarlığımızı sürdürmek
ve geliştirmek istiyorsak;
bugüne dek izlenen
yanlışlardan "annmış" bir
eylem ve uygulama
programının nasıl olması
gerektiğini de tartışmak ve
irdelemek zorundayız...
Türkiye, 1996 yılının bahar aylannı yeni
bir hükümetle birlikte karşıladı. 53.
hükümet. siyasi yelpazenin merkez
sağında bulunan iki partinin ortaklığıyla
oluşuyor. Eğer her ŞPV başlangıçta verilen
sözlere uygun sürerse ülkemiz, 21. yüzyılı
"ANAYOL" feisefesiyle karşılayacak. Bu
felsefenin Türkiye'ye nasıl bir yön
vereceğini ise önümüzdeki beş yıllık
"icraat" gösterecek...
Her yeni hükümet döneminde olduğu gibi
bu kez de 53. hükümet belli bir
"prograınla" ışe koyuldu \e yine bu
programına TBMM'nden "güvenoyu"
alarak görevine başladı. Ne var ki eğer
dikkatinizi çektiyse bu dönem "hükümet
programının ne olup ne olmadığT
konusunda nedense pek fazla durulmadı:
kamuoyunun gündemınde önceki
dönemler kadar yer almadı.
Oysa anımsanacaktır. 1991 yılı sonlannda
DYP-SHP koalisvonu DcminH ve
İnönü"nün parti liderlikleri altmda
kurulduğunda, o hükümetin en fazla ilgi
çeken özelliği "ortaklık protokolü ve
hükümet programı" ıdı. 12 Eylül'den
sonraki yaklaşık on yıllık dönemin özlemi
olan "demokratikkşıne" hedefleri iktidar
için programın da temel eksenini
oluşturmuş ve yine o günlerde hemen tüm
gazetelerde bu hükümet programı
ayrıntılarıyla yayımlanmıştı...
Şimdi ise yeni bir hükümet dönemi
öncesinde bu tür bir "merak" fazla
gözlenmiyor. 1991'deki "umut verici"
demokratikleşme programmın sınıfta
kalmasından mıdır nedir. kımse artık
hükümetin neye söz verdiğını ve nelere
öncelik tanıyacağım önemsemiyor.
Ülkenin "hükümetsiz kalmamış" olması
galiba yeterlı görülüyor \e hele Refah
Partısi'nin iktidarda yeralmaması belkı
de "en iyi program" olarak kabul ediliyor.
Kamuoyu, "ülkeyi 21. yüzyıla
hazırlayacak" bir hükümet programmı
böyle bir aşamada fazla önemsemese bile,
bizler "uygarbklann izinde" koştugumuz
için yine de önemsıyoruz ve tartışılsın
istiyoruz.
Çünkü, kolay değil, artık "3. BinytTa
geçecegiz ve bu dönemin sonunda ya
binlerce yıllık uygarlık birikimlerimizı
tümüyle harcayıp yok edeceğiz ya da hiç
değilse "alan değerterimizi" yeni bir
binyılın şafagında gelecek kuşaklara "estaı
ve yaşam kaynagT olarak bırakacağız.
Bu nedenle. özellikle "ikinci olasıhğuT
gerçekleşebilmesi için, biz de kendimize
göre bir "hükümet programı seçeneğj"
hazırladık.
Bunu yaparken de 53. hükümetimizi
oluşturan "bakanhklan" esas alarak ve bu
bakanlıklarda "3. Binyıl'a Doğnı" ne gibi
politikalann izlenmesi gerektiğine dair
düşüncelerımizi özetleyerek bir öneri
geliştirdik.
Hemen belirtmeliyim ki bu kısa
çalışmanın amacı, yeni bir siyasi parti
oluşumuna katkıda bulunmak ya da bunu
özendirmek falan değil.
Eğer Türkiye'nin *t»rih, kültür ve çevre
değerlerini" koruyarak yeni bir yüzyılı
karşılamak istiyorsak, yani "evrensel
kimliğiımzi güçtendirerek"
uygarlığımızı sürdürmek vegeliştirme
istiyorsak bugüne dek izlenen
yanlışlardan "annıruş" bir eylem ve
uygulama programının nasıl olması
gerektiğini de tartışmak ve irdelemek
zorundayız.
Hele kı tüm bu konulan "dünya fle
btrfikte" ele alıp üstelik tstanbul'da
sorgulamaya ve değerlendirmeye
soyunacağımız şu HABITAT II
öncesindeki sorumluluklarla yüklü bir
tarihsel süreçte...
Evet. 3. Binyıl'a Doğru Türkiye Programı
nasıl olmalı? Tartışmaya açıyoruz:
B t N Y I L D O Ğ R U T U R K I Y E P R O G R A M I
MHEğramBakanbği
•I lk ve orta öğrenımde "çevre ve kültür"
ağırlıklı yeni bir eğıtim anlayışına geçile-
cek. "Sivilvedetnokratiktopluın"örgütlen-
mesinın eğıtım alanındakı kültürel altyapı-
sının gelıştırilmesıne önem verilecek.
•Ezberlemeye ve salt bılgı yüklenmesi-
ne dayalı eğitım programlan yenne "araş-
bjrmaya, tartışmaya ve düşünce gefiştirme-
ye" yönelten ve gençlen "kattlımcı birey"
kımliklenyle sosyal yaşama hazırlayan öğ-
renım süreçlen yaşama geçirilecek.
• Tarih bilgisı ve bilıncı "uygarlıklann
sürekliligj" için gıderek önem kazanan
"kültürel birikimlerin geieceğe aktanlma-
sı" sorumluluğuna baglı olarak zenginleş-
tirilecek. ülkenin kültürel mırasının evren-
sel kimliğe olan katkılan, eğitimin temel
konulan arasında yer alacak.
AtiaJetBakajıbğı
• Toplumsal adaleti sadece cezalandır-
malarla değil, "özgürlüklerigüvenceyeala-
rak" sağlamaya döniik çagdaş hukuk anla-
yışmı yaşama geçirıcı çalışmalar yapacak.
Düşünce özgürlügünü "ifade özgürlüğü"
olarak kabul edecek ve ınsanlann "düşün-
ceterini dik'gctirme hakiannı" kısıtlamayan
bir Türkiye için çaba gösterecek.
• Özellikle çağdaş. planlı kentleşme sü-
recinde: hukuka aykın davrananlann sü-
rekli kazançlı çıktıklan, yasalara ve kural-
lara uyan kent kültürüne sahip yurttaşlann
ise yine sürekli "cezah" duruma düştükle-
ri **adafctsizortamı"giderici ön/ernlerafa-
cak. "Toplumsal çıkarlarasaygı gösterenJe-
rin zarar görmeyecekleri" bir hukuk düze-
ni için kalıcı poîıtıkalar gelıştırecek...
DifişteriBakanfcğı
• Uluslararası ilışkılerde artık sadece
ekonomik içerikli değil, "kültürel işbîriiği-
ne" de ağırlı veren politikalar geliştırecek.
Böylece bir yandan Türkiye'nın zengın ve
köklü "kültürel kimügi". a>Tiı anda evren-
sel saygmlığının da yeniden temel güven-
' cesi kılınırken, öbür yandan yine kültürler
arasındaki tarihten gelen baglann öreceği
bir "banşortanu", dış polıtıkanın da temel
eksenini oluşturacak.
• Bu çerçevede örneğin Ege üzenndekı
anlaşmazlıklar. Anadolu'da Türk ve Rum
halkları arasında yüzlerce yıl yaşanan
"dostfukvebanşküİrürünün"anımsanma-
sıyla ve bu ortak uygarlık tanhıni simgele-
yen bir "kardeşlikanıünın"" sözgelimı Kar-
dakkayalıklarınadıkilmesıyleçözümlene-
bilecek.
Tarm ve Köy İşteri Bakanbğı
• Kırsal kesimdekı sosyal, kültürel ve
ekonomik yaşam ortamlannı gelişttrici ya-
tınm ve hizmet programlannı başlatacak.
Köyden kente göçü özendirmeyen ve kır-
sal yaşamın kendine özgü kültürel erdem-
lerini toplumsal saygınlığın dayanağı kılan
kailunma politikalannı yaşama geçirecek.
• Uygarlığm sadece kentlerin değil, köy-
lerin ve kırsal kesimin de hakkj ve hedefı
olduğunu temel alan ulusal gelişme ve top-
lumsal ilerleme ilkelerini yaşama geçirici
çalışmalar yapacak. Bu konuda. diğer tüm
ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak eylem
planlan geliştirecek...
Kentsd yağmadan elde edilen denetimsiz kazancın giderekya)gınlaşmasL,çevre ve kiiltüriin yok cdildigj bir rantekonomisinin
de güçlenmesini sağlıyor. Bu nedenle Maliye Bakanhğı'nın da artık talana tanıdtğı hoşgörüyû terketmesi gerekiyor»
ve özenli ömekkri olarak''
ri sağlanacak.
gerçekleşmele-
Sanayi ve licaret Bakanbğı
• Sanayileşmenin sadece bellı bölgeler-
de degil, ülkecoğrafyasındadengeli birda-
ğılımla gelişebilmesi için alınması gerekli
önlemler üzennde yoğunlaşacak. Bu amaç-
la. DPT ve dığer ilgili kuruluşlarla birlikte
"ülke sanayi planlamasT çalışmasını baş-
latacak.
• Sanayi kuruluşlannm, öncelikle kendi
çalışanlan için gerekli bannma, sosyal \e
kültürel amaçlı tesislenni yine öncelikle
kendilennin yapması ilkesi, yatınm izinle-
ri ve teşviklerin de önkoşulu olacak. Böy-
lece çalışanlann "konut hakkı", gecekon-
dulaşmaya göz yumularak degil, sağlıklı
bannma ortamlan yaratılarak karşılanacak.
• Toplumun çevre hakkını gözetmeyen
ve çevre kirlenmesınekarşıönleminialma-
yan sanayi yatınmına artık hoşgörüyle ba-
kılmayacak. Türkiye'nin 2000 yılına "çe>-
rcvezararlı girişimlerden annarak" girme-
si hedeflenecek.
SağMt Bakanbğı
• Tabipler Odası ıle ışbirliğı içerisinde
u
konıyucubekimlik"anlayışını ve uygula-
masını yurt düzeyinde etin kılacak çalış-
malar yapacak.
• Toplum ve çevre saglığını gözeten ya-
şama ve çalışma ortamlannın yaratılması ve
geliştirilmesi için. kırsal ve kentsel yerleş-
me kararlannda ımar planlama süreçlenne
kirlenmeye karşı önlemlerin de getırilmesi
sağlanacak.
• Sağlıklı konut \e yaşam çevrelennin el-
de edilmesı yönünde, mimar-
lık ve şehircilik alanındakı
çağdaş norm ve standartlann
geliştirilmesine katkıda bulu-
nacak çalışmalar yapılacak.
üzere önlemler geliştirecek.
• Ülkeye evrensel kimliğini veren. tanh
içındekı ve yaşayan "tüm küttürlerineşsay-
gınbkta olduğu" btfınei ıçcnsınde kalkın-
mada kültürel zengınlıklenn korunarak ge-
liştınlmesı hedefinı yaşama geçincı etkin
çalışmalar yapacak.
• Toplu Konut Idadesi'yle işbırliği içe-
nsınde, kültür mırası niteliğindeki sivil mi-
marlıkörnegiyapılannonanmı vesıhhileş-
tirmeleri yönünde kullanıcılarına ve sahıp-
lerine yeterlı "kredi" verilmesı uvgulama-
smı başlatacak. Aynı şekılde, SfT kapsa-
mındaki tanhsel kent dokulannın da koru-
ma ve geliştirme projeleri için yine TO-
Kl"deki kredi olanakları devreye sokula-
cak...
ve anlayışı terk edilecek. Bu konuda Kül-
tür Bakaniıgı, mimarhk, arkeoloji ve sanat
tarihi alanlanndaki mesle odalan ve der-
nekler, aynca çevre. kültür veekoJoji konu-
lannda yoğunlaşan sivıl toplum örgütleriy-
le birlikte politika ve programlar geliştın-
lccek...
İçtşteHBakankğı
Çevre Bakankğı
• Evrensel çevre polıtikalannda çağdaş
yönetim anlayışının artık temelini oluşturan
"toplumsal çevre duyarlılığının örgütlen-
mesi" ve "sivildemokratik kuruluşlarla et-
kin işbirliğj" sürecıni Türkiye"de de y aşama
geçirmek üzere calışmalannı yoğunlaştıra-
cak. Gönüllü çevre kurumlannın ve yerel
toplumsal inısiyatiflenn karar\euygulama
süreçlenne "aktif demokrarik katılımr
özendirilecek.
• ÇED uygulaması yaygınlaştırılarak
"kesinleşmiş yer seçimlerindc abnacak tek-
nikönlemler'"anlamında degii. asıl önem-
lisı "yer secimlerini doğnı beliriemek için"
gerekli ön araştırma ve kararsüreçlerini oi-
gunlaştırma anlamında uygulanması sağ-
lanacak.
• Clkenin tarihsel ve kültürel degerle-
riyle. geleneksel kent dokulannın "çevre
değeri sayılmadığı" mevcut çevre mevzuatı
• "Kente karşı suç" kavramının imar.
çevre ve yerel yönetimler hukukunda artık
yeralmasını sağlayacak. Ülkenin kültür ve
doga degerlerinin yagmalanmasını en az
-hırsıziık ve soygıın" kadar önemseyen bir
"hukuk nizamı" anlayışını temel alacak.
Kaçak yapılaşmanın önlenmesinde etkin
rol üstlenecek. yapanlara ve göz yumanla-
ra engel olacak.
• Eski eser kaçakçılıgını sadece "antika
eşya ve eski paralar" ile sınırlı gören "ma-
Irypci" anlayışı artık aşarak örneğin Anado-
lu'^^K' tarihi evlerin sökülerek Istanbul'da-
k> ""tpazarlannda parça parça satılmalan-
ni da engel olacak. SİT alanlanndaki tah-
ribatı, miman mirasın yok edılmesini. tari-
hi kent dokulannın yıkılmasını.. "terih ve
kümır sucu" olarak kabul edip üzerine gi-
decek.
Opman Bakaniğı
BaymdrtakveİsfcânBakaııfegı Kültir Bakanhgı
• Ülkenin genel olarak imannda yöresel
değerleri ve geleneksel kimlikleri gözeten
bayındırlık hizmetlenni "bötgeplanlamala-
n" sürecini başlatarak yaşama geçirecek.
Fizıksel planlamada "bflimsefliği v«demok-
ratik katihmı" gözeten bir hıyerarşinin ül-
ke genelinde kurumsallaşması için yerel
yönetımlerle. üniversitelerle ve meslek ku-
ruluşlanyla işbirbirliği ortamını sağlaya-
cak.
• Son yıllardaki tercihleri nedeniyle bir
"otoyol bakanhgı" niteligine dönüşen ku-
rumsal kimliğini artık gözden geçirerek
gerçekten her yönüyle bir "bayındırük"
misyonunu üstlenici politikalar geliştire-
cek. İstanbul ve Çanakkale boğazlanna
köprüler yerine demiryolunu da içeren tüp
geçış projelerini destekkyecek. Göçe daya-
lı kentleşme. gecekondulaşma ve kaçak ya-
pılaşmayla doğan sorunlann çözümünde
belediyelere yardımcı olarak.
• Yapılaşma ve imar sürecinde meslek
odalannın toplum ve çevTe yaranna geliş-
tirdikleri "demokratik mesleki denetim"
anlayışının kurumsallaşması için yeni ya-
sal düzenlemelerin öncülüğünü yapacak.
Belediyelerle mimar ve mühendis odalan
arasında "sağhklı kendeşme ve nitelildi ya-
pılaşma" hedefine dönük ortak uygulama
ve işbirliği süreçlenne destek verecek.
• Her bir yöresi mimarhk ve çevre kül-
türü açısından farklı ve özgün karakterler
taşıyan Türkiye gibi bir uygarlıklar ülkesin-
de, bölgesel kimlikleri ve coğrafı girdileri
göz ardı eden "tip proje" uygulamasuıa ar-
tık son verilecek. Kamubinalan vetüm res-
mı yapılaşmalann, 'asık suratlı ve tekdüze
devlet yapdan" olmaktan çıkanlıp "ülke
mimarlıgının vekültür birikiminin en üsrün
• Ülkenin kültür ve doğa
değerleriyle tarihsel kent do-
kuîan \e arkeolojik zenginlik-
lerinin korunmasında en etki-
li ve yasal güce sahip kurum-
lan arasında yer alan KüJriir
ve Tabiat Varlıklan Koruma
Kurullan'nın "özerk,demok-
ratikve kanlıma" bir anlay iş-
la. bilımsel duyarlıklan daha
da güvence altına alınarak ye-
niden yapılanmaları için ça-
lışmalar yapacak. Koruma ku-
rulları üzerindekı siyasi ve
ekonomik baskılar. koruma-
dan yana olan sivil toplum ör-
gütleriylede işbirliği içerisin-
de etkisiz hale getirilecek.
• SİT alanlanndaki yapı-
laşma baskılanna ve genelde
SİT kavramına karşı çıkan an-
layışlara karşı yine konuya
duyarlı demokratik kuruluş-
lar ve bilim çevreleriyle bir-
likte mücadele edecek. Ülke-
nin zengin kültür kimliğinın
korunması yönünde tüm ulu-
sal ve uluslararası kurumlarla
ortak eylem programlan oluş-
turacak.
• Belediyelerin korumad.ı
karşı "taraf" değil. yörelen-
nin kültür ve doğa değerlen-
nin sahibi ve bekçilen olma-
lan yönünde çalışmalar başla-
tacak. Kentsel korumada Mi-
marlar Odası, beledıyeler ve
koruma kurullan arasında
güçbırliğı ortamını yaratmak
• Orman alanlannın yagmalanmasını
meşrulaştıran ve yine orman alanlannın
hızla azalmasına neden olan tüm yasal dü-
zenlemeler iptal edılerek mevzuatın gene-
linde korumaya ve geliştirmeye dönük ye-
ni ve radikal önlemler getinlecek.
• Özellile. onnanları yasadışı işgal ve
tahrip edenlere "talanın karşıhğında tapu
verilmesini" öngören ve
bunu "orman köylüsünû
kalkındırma" gerekçesine
bağlayan 30 Ekim 1995 ta-
rih ve 4127 sayılı yasa he-
men yürürlükten kaldınla-
cak. Erozyona ve orman-
sızlaşmaya karşı mücade-
le, "ulusal eytem planlan-
na" bağlanarak 21. yüzyı-
la doğru en büyük kam-
panya şeklinde sürdürüle-
cek.
• Ormanlık kıyilann tu-
rizm yapılaşmasına tahsisi
ve kiralanması uygulama-
sına son verilecek. "Özel
ormanlarda" rant yapılaş-
masına dönük yağma ve
tahribat durdurulacak. Mil-
li park ve tabiat parkı uygu-
lamalan yaygınlaştırıla-
cak. Ormanlann özelleşti-
rilmesi düşüncelerinden
vazgeçilecek...
Binlerce yıidır insanoğlunun uvgarlık merkezi olan Anadolu,
evrensel kîmliğini 3. Binyıl'a da taşıyabilecek mi?
• İmar \e çevre yağma-
sından elde edilen yüksek
rant gelirlerini de denetim
altına alacak. Kentlerin ve
kent topraklannm talanı ve
arazi spekülasyonunun ya-
rattığı "kara para" üzerin-
deki hoşgörü ortamına son
vererek bu tür haksz ve
vergisiz kazançlar uğruna
ülkenin kültür ve çevre de-
gerlerinin tahrip edilmesi
sürecine el koyacak.
• Kültür, sanat ve tasan-
ma dönük mimarhk hiz-
metlerine özendirici "ver-
gi bağışıkhklan" getirerek
ülkenin yaratıcı potansiye-
fini mali sorunlar altında
ezilmekten ve köreltmekten kurtancı ön-
lemler geliştirecek...
Ibrbm BsJnnfeğı
• Ülkenin tarih ve doğa değerleriyle
kentsel, kültürel zenginliklerini koruma an-
layışından uzak bir rant ve yağma yapılaş-
masına kurban eden. !2Eylürününlü"Tu-
rizmi Teşvik Yasası" hemen yürürlükten
kaldınlacak. Kültür ve çevre ağırlıklı yeni
bir düzenleme yapılacak.
• Her türlü turizm planlaması, uygula-
ması ve özendirilmesi uygulamalannda,
Türkiye'nin evrensel kimliğini oluşturan
kültürel ve doğal mirası ile uygarlık deger-
lerinin ve ulusal erdemlerinin "korunması
ve geüştjrilmesj" temel ılke olarak benim-
senecek.
• Turizm adına gerçekleşcn kıyı, kent ve
orman yağmacılığı ile son yıllarda yaylala-
n da betonlaşma tehdidi altına sokan ayn-
calıklı, özel imar haklanna dayalı "turizm
merkezi" uygulamalanna son verilecek.
• Özellikle tarihsel doku ve kültürel kim-
liğın özgün ve güçlü olduğu bölgelerdeki
yerleşmelerde, bir yandan yöre halkının
sosyal kalkınmasım "ev sahipligi gururunu
yaşayarak" sağlayabilecek. öbür yandan da
mimari mirasın ve mevcut yapı stokunun
korunarak değerlendirilmesine katkıda bu-
lunacak yaygın bir "pansfyonculuk"kültü-
rü ve uygulaması da tunzmı teşvik politi-
kasının temelini oluşturacak...
Çahşımı ve Sosyal Güvendk
Ü
• Çalışanlann malı sorunlannın ve gü-
vencelerinin sağlanmasının yani sıra, ülke-
nin bu "üretken" nüfusunun "sosyalküJtü-
rel ve bflimsel gdişmesini" de sağlayıcı ön-
lemlenn alınması tçın çalışmalar yapacak.
• Emeğiyle geçinenlerin toplumdakı
"entetektüel nygıniıkiannı" geliştırici ve
güçlendırici hizmet programlan başlatacak.
Her ışyerinin. aynı anda bir "uygarhk oku-
hı" olması için gerekli sosyal ve kültürel
hizmet normlannı devreye sokacak.
Enerf Bskanbğı
• Termik santrailar, nükleersantrallar gi-
bi ülkenin çevre ve yaşam değerlenyle ge-
nelde uygarlığm geleeeğını tehdit eden kır-
letıci enerjı kaynaklan yerine, sürdürülebi-
lirgeiişme ilkelerine uygun ve "dogal,eko-
tojik dengeleri gözeten" enerii politikalan-
nı Türkıye'ye kazandırmaya çalışacak.
• Enerji üretiminde Türkiye'nin iklim
özelliklerini ve doğal potansiyellerini de-
ğerlendirmeye özen göstererek akarsu. gü-
neş, rüzgâr vb. gibi olanakfan 21. yüzyılın
temel kaynaklan kılabilecek araştınna ve
planlamalan başlatacak.
m Savunma Bakanlği
• Ordunun "sivil demokratiktoplum" il-
kesi ve hedefinin "alternatifi"' olarak görül-
düğü anlayışlann gıderek terk edilmesı ve
tam tersine, yine ordunun aynı sivil ve de-
mokratik toplumsal gelişmenin bir parcası
ve yandaşı olduğu yönündeki çağdaş poli-
tikalann güçlenmesi için çalışmalar yapa-
cak.
• Ulusumuzun "asker bir mfllet" değil,
tarihsel gelenekleriyle temelde "uygar bir
toplum" olma kimliğiyle dünya ülkelen
arasında saygın ve güçlü yerini alabilece-
ğinı; bu nedenle de sadece "savaşmasnu bi-
len" değil; banşı, hoşgörüyü ve kardeşliği
savunmasını ve güçlemiirmesini bilen bir
ulus kimliğiyle milli savunma politikamı-
zın "evrenseJ saygmhğıııın da göçtenecegj-
ni" esas alan eğitim programlan geliştire-
cek...
UbştrmaBakanfeğı
• 1950'lerden bu yana ülkenin kalkınma-
sım ve gelişmesini olumsuz yönde etkile-
yen "karayolu ağırhkh" ulaşım politikası
artık terk edilecek. Türkiye'nin öncelikle
"demiryohı ağianyb" yeniden örülmesi atı-
lımına "1946'lardaki btrakıklığı yerden"
yeniden başlanacak ve ülke düzeyinde top-
lu yük ve insan taşımacılığı, uygar ülkeler-
dekı gibi "çağdaş demiryohı sistenıleriyle"
gerçekleştirilecek.
• Yolsuzluklann, çevresel tahribatm ve
tüketim ekonomisinin başlıca unsuru hali-
ne gelen otoyol projeleri ve uygulamalan
durdurularak "ulusal ulaşım planlaması"
kapsamında yeniden ele alınacak. Buna gö-
re; dört bir yani denizlerle çevrili Türki-
ye'de "denizyohı ulaşımı" da özendirilerek
yeni demiryolu sistemleriyle desteklenmiş
bir ulaşım şebekesinin yaygınlaşması sağ-
lanacak.
• Belediyeler ve özeinkle metropol kent
yönetimleri, kent ıçi ulaşımda da demiryo-
lu (metro ve tramvay) ağırlıklı çözümleri-
ni geliştirmek üzere devlet tarafından des-
teklenecekler. Istanbul'da demiryolu tüp ge-
çiş 21. yüzyıl başına yetiştirilecek ve ula-
şımda denizden yararlanma aşamasına da
hemen geçilmesi sağlanacak. 3. Boğaziçı
köprüsü düşüncesi ise tarihe gömülecek...
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Tarihe Bakışın
Neresindeyiz?
Geçenlerde bir öğrencimin çok haklı olarak belirt-
tiği gibi, tarihlerine eğilişlerinde çağcıl bakış açılarını
yakalayamayan toplumlar, resmi tarihlerle yetinmek
zorunda kalırlar.
Resmi tarihle yetinmek zorunda kalmak ise, ken-
di geçmişi üzennde sürekli kafa yormak, bugünden
gelecege uzanacak köprüleri böylece üretilecek dü-
şüncelerin temeline dayandırmak yerine, ezbercilik-
le yetinmekten başka bir şey değildir.
Oysa, hele tarih söz konusu olduğunda ezbercili-
ği yeğlemek, başka deyişle geçmiş üzennde düşün-
mekten daha başlangıçta vazgeçmek, en tehlikeli
bilgisizlik türlerinden biridir.
Hiçbir olay, sırf geçmişte oldu diye tarihsel olay ni-
teliğini kazanmaz. Tarih biliminin "tarih"saydığı geç-
miş ile kronolojik geçmişi bütünüyle eşanlamlı say-
mak, günümüzün çağcıl topfumlannda çoktandırterk
edilmiş olan bir tarihçilik anlayışının ürünüdür.
Sırf "geçmişte" kaldığı için "geçmişe ait" sayılan
olaylann yeri arşivler, nesnelerin yeri ise olsa olsa
müzelerin teşhir salonlan değil; fakat depolandır.
Modern anlamda tarih ise, ancak geçmiş-bugün
çizgisinin herfıangi bir noktasında ya da çeşitli nok-
talannda gerçekleşen bugün 'lepaylaşım süreçlerin-
den kaynaklanabilecek bir olgudur. Bugünün oluş-
masında herhangi bir payını saptayamadığımız olay-
ları ve olguları bugüne taşımakta ve bugünden say-
makta direnmek, örneğin bugünün yaşam gereksi-
nimlerini karşdaması olanaksız yapılarda oturmakta
inat etmek kadar tuhaf bir tutumdur.
Antika merakı, insanları elbet kimi nesnelere kul-
lanım değerini düşünmeksizin yakınlık duymaya ite-
bilir. Gelgelelim tarihe bakış, ne antika tutkusuyla, ne
de bir antikacı dükkânının atmosferiyle özdeşleştiri-
lebilir.
Çağcıl bakış açısı doğrultusunda tarih, ancak: "Ta-
rih, nedir?'" sorusunun sürekli eşliğinde ilerieyebildi-
ği, tarih niteliği sürekli sorgulanabildiği takdirde ger-
çek anlamda tarih olabilir. Böyle bir soru ve sorgula-
ma, tarihi sürekli olarak ezbercilik yöntemiyle ilintisiz
değerlendirmelerin gündeminde tutabilmenin tek yo-
ludur.
Bugün özellikle Batının düşüncede ileriemiş top-
lumlannda neden kısa aralıklarta "yeni" tarihlerin ya-
zılmakta olduğuna bakmak, sanınm yukarıdan beri
sözünü ettiğim bakış açısının ne olduğu konusunda
bir fikir verebilir.
Insanoğlunun -elbet eğer kendisi isterse!- zengin-
leşerek ilerieyen düşüncesi, her alanı olduğu gibi
geçmişi de yeni bağlamlar içerisinde değerlendir-
mesini, düne kadar bugün'le bağlantısı kurulamamış
olaylan belli biranlam düzeyinde bugüne kenetleme-
sini sağlar. Böylece daha düne kadar "tarihsel" nite-
liğini taşımadığı düşünülen olaylar, bugünkü bakışı-
mız açısından bu niteliği kazanır.
Ama bu, tarihe bir ezber konusu olarak değil; fa-
kat biraraştırma konusu olarak bakılabilmesine bağ-
lıdır!
En az bunun kadar önemli bir nokta da, tarihin ye-
ni kuşaklara nasıl bir eğitim anlayışıyla verildiğidir.
Prof. Dr. Nermi Uygur, "Felsefeye Çağn" adlı ki-
tabının biryerinde, felsefe eğitiminin temel amacının
öğrencilen "fetsefe sorusu sorabilecek konuma ge-
tirmek "olduğunu söyler.
Bu çok doğru saptamayı tarih eğitimine üyguladı-
ğımız takdirde, bu eğitimin "ideal" amacının da öğ-
rencilere geçmişte olup bitenleri ezberletmek değil;
fakat onlara geçmişi bugün açısından sorgulamayı
ve bunun için gerekli bilgi donanımını nasıl elde ede-
ceklerini öğretmek olduğunu söyleyebiliriz.
Günümüzün Türktoplumu, geniş kesimleri açısın-
dan tarihiyle hesaplaşmak, onu bugün ve gelecek
bağlamında değerlendirmek yerine, tarihe kapan-
mış, ancak arada -Ömeğin "milli" bayram günlerin-
de ve sınavlarda!- açılan dosyalar gözüyle bakan bir
toplumdur.
Bu topluma "Cumhuhyet Çocuğu" olmanın şartı
bile, "Bizanslı ve Osmanlı olmadığmı söylemek" di-
ye belletilmiştir.
Özetlersek: Günümüzün Türk toplumu, aslında
kendini tarihinden yoksun kılmakta direnen bir top-
lumdur.
Özellikle seçim zamanlannda ve seçimlerin hemen
ardından yapılan konuşmalarda siyasilerimizin bol
bol "tarihte yeni" ya da "ian'hte beyaz" sayfalar aç-
tıklanndan ya da açacaklanndan söz etmeleri, yaşan-
masında aslında hiçbir olağanüstü yan bulunmayan
günleri bile -sırf o gün kendileri de "orada" bulun-
duklanndan!- "tarihi gün" ilan etmaleri, onca tarih-
sel birikime karşın aslında ne denli "tarih yoksulu" ol-
duğumuzun en belirgin göstergesi değil midir?
Pembe Panter
öksüz kaldıPARİS(A.4)-'Pembe
Panter'in yaratıcısı ABD'li
ünlü 'kara roman' ve
'vvestern' yazan Marvin
Albert, Fransa'da geçirdiği
kalp krizi sonucu 72
yaşında öldü.
llk olarak 1952'deyazdığı
"The road's end - Yolun
Sonu" adlı romaııı ile
dikkat çeken Albert, mafya
ile mücadele çerçevesinde
yazdığı ve silah pazarlannı.
yasadışı işlere bulaşmış bir
polisi ve görevini kötüye
kullanan bir belediye
başkanının hikâyesini
gözltr önüne serdiği 'Soldato'. 'Refroidissemcnt' ve
'Le Grand Gachis' adlı eserleriyle de tanınıyordu.
Kara roman serisi içinde önemli bir yer tutan
'Indesirable', 'Fais des bulles' v e 'Je reprends mes
boules' adlı romanlannda ise Miami'deki özel
yaşamlan gözler önüne seriyordu. Hollywood'da sekiz
yıl senaristlik de yapan yazann. filme çekilen y apıtlan
arasında 'Duel at DiabJo
1
. 'Rough night in Jericho' ve
'Lady in cement' gibi yapıtlan bulunuyor. VV'estern
dalında da romanlan bulunan Marvin Albert'in
eserlerinden sinemaya uyarlanan filmler arasında John
Stur^s'in yönetmenliğini yaptığı'The Lavv and the
Jack Wade' ve Blake Edwards'ın yönettiği ünlü 'La
Panthere Rose - Pembe Panter' bulunuyor.
13. ULLSLARARASI ANKARA
MÜZİK FESTİVALİ
Rüya Tanerin pıyano resıtali Resim Heykel
Müzesi'nde.