07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 MART 1996 PERŞEMBE 14 KULTUR Hülya Uçansu, Sinematek misyonunu sürdüren Film Festivali'nin 15.yılını kilometretaşı olarak nitelendiriyor Yönetmen smemasıkavramı yerieşti CUMHUR CANBAZOGLU Sınematek'in kapandığı, etrafı vurdu- lukırdılı ticari filmlerin kapladığı biror- tamda sinemaya gönül vermış *cesur' in- sanlann Sanat Filmleri Haftası adıyla baş- lattıgı Uluslararası Istanbul Film Festiva- li on beş yaşmda. Sınematek"in boşluğu- nu doldurmak amacıyla doğan, zamanla Hollyvvoodun önemli fılmlenne yer ve- ren ve doksanlarda yenıden sanat sıne- •nasına dönen festıvalın on beş yıllik öy- ıcüsünü. bu yılın taşıdığı esprıyı festiva- lin yönetmenı Hülya L'çansu'dan öğren- dik. - Festival on beş yılda nereden neneye geldi ? HÜLYA UÇANSU- On beş yıl önce film festivalini düzenlenleyecek ekıp iki temel amaçla yola çıktı; ilki uluslararası alanda kabul görmüş sanat filmlennin ül- kedeki tican gösterimini teşvik etmek, di- ğeri de ülke sinemasının yurtdışında ta- nıtımına katkıda bulunmak Festfvalın başladığı 1982'de iiikede Sinematek ka- patılmıştı, seks ve karate filmlennin göz- de olduğu bır dönemde Sinema Günleri adeta bır \aha görevı üstlendi. Aradan geçen yıllarda festıvalin bakı- şıdadeğışti. Kuruluşyıllannda ticari film sıkıntısı vardı piyasada. Sonradan Ame- rikan şırketleri Istanbul'da bürolarını aç- tı, Avrupa sinemasının örnekleri de satın alınıp sınemalarda gösterilmeye başlandı. Özelliklebuyıl festivaldeki ilgidence- saret alarak getınlen sanat filmlennin sı- nemalardakı başansı dikkat çekti. Bir se- yirci profili yaratmayı hedeflemıştık. Filmleri oyunculanyla değil yonetmen- leriyle tanıyan, bilen insanlann festivaiı olacaktı. Bubaşarıldı, artık ülkemizdeyö- netmen sineması kavramı yerleşti. - Festivalin bu yılki esprisi ne sizce ? UÇANSU- Programa baktığınızda fes- tıvalın tamamen sanat sinemasına kaydı- |ı göriilüyor; 15. yılımızda sinefıllere yö- nelık seçımleryaptık. Birkere Amerikan fılmlen hıç yok. Bundan sonradaolacak- sa, bağımsız Amenkan sınemasından ör- neklergetınlecek. VVarner Bross'dan yal- nız "Sense and SenabiBty''i alıyoruz. Çünkü kültürel ağırlığı olan bır film. Bu yılın esprisi sinemanın 100. yılı ve festivaiın on beşıncı yılı. Bir tür kılomet- retaşı olan bir yıl. Sinematek misyonunu sürdürmemiz gerekıyor. Hem Jim Jar- mushgıbı genç biryönetmenı tanıtıyoruz, ~W~*l rograma baktığınızda festivalin sanat M-S sinemasına kaydığı görülüyor; 15. A. yılımızda sinefillere yÖnelik seçimler yaptık. Bu yılın esprisi sinemanın 100. yılı ve festivalin on beşinci yılı. Bir tür kilometretaşı olan bir yıl. Sinematek misyonunu sürdürmemiz gerekiyor. B ir seyirci profili yaratmayı hedeflemiştik. Filmleri oyunculanyla değil yönetmenleriyle tanıyan, bilen insanlann festivali olacaktı. Bu başanldı, artık ülkemizde yönetmen sineması kavramı yerleşti. hem Jean Renoir'dan yedı, sekız film gös- teriyoruz. Asya sinemasına yer venyo- ruz. Dünya dagıtımında Amerikalılar ka- dar güçlii değiller. Dağıtım şansı az olan filmlerle seyırciyi buluşturmayı sürdüre- ceğiz. - Pekiyi festivali bdeyen kac sinefil var İstanbul'da ? UÇANSU- Film festivalinın çekirdek izleyıcı sayısının artık oluştuğunu ve bu sayının düşmeyeceğıne inanıyorum. Ge- çen yıl doksan bın bılet satıldı. davetliler, akreditasyonlar da katılırsa sayı yüz bın olur. Bu düzeyı sürdürmeyi hedeflıyoruz. - Uluslararası sinema çevrelerinde ts- tanbul Festivali hangi yönleriyle tanıru- yor? UÇANSU- Büyük festival ler gibi göv- de gösterisine gırişmiyoruz. Onlar çok büyük pazar konumundalar ve prestij sağ- lamak ıstiyorlar. Istanbul Festivali seçıl- mış, sinema değeri olan fılmlenn toplu- ca sergilendiği. Türk sinemasının son dö- nem ürünlerinin uluslararası koşullarla izlendiği bır organızasyon. Yabancılar geldiklerinde Türk filmlerinın Ingilızce elektronik altyazıyla sunulduğu, ortala- ma bırprodüksiyon kalitesınin tutturuldu- ğu bir festival izlıyorlar. Ayrıca büyük festivallerde izleyiciylc alışveriş kaygısı pek yok. Oralarda sadece profesyoneller- le. alıcı ve satıcılar çalışıyorlar. Biz izle- yıcisi olan bir fcstivaliz. -85yaşındaki Antonionryifestivaleko- nuk olmaya ikna etrini/ ? UÇANSU- Cıddı sağlık sorunlan olan, yaşı çok ilerlemiş Antonioni cesaret edip gelıyor. Cesaret edıp diyorum, çünkü fes- tivallerdekı organızasyonlarçogu kez kö- tü sürprizlerle dolu. Daveti kabul etmesi geçmiş yıllarda gelenlerin verdiği olum- lu referans. Bu bizi çok sevindirdi ve he- yecanlandırdı. Eşiyle gelecek. Eşı "Bu- lutlann Ötesinde"nin çekımlerini belge- selleştırmiş. Antonionı'nin basın toplan- tısından önce göstereceğiz. - Sanat sinemasına yönelen festivaL, ba~ şının ağnmaması için film seçerken oto- sansür uyguluyor mu ? UÇANSU- Hayır sansür yok. Örneğin Alan Tanner, ** Lady M'nin Günlüğü" adlı filmı ıçın, "Bu film başınızabelaola- bilir, vermeyeyim" dedı Ben de." Geçen yıl Oshıma'ıun o iki ünlü filmini göster- dik". dedım. İkna oldu ve verdı. Otosan- sür mümkün olduğu kadar yapmıyoruz. Bu ülkede uluslararası festivallerden san- sürü Tınaz Tîtiz kaldırdı. Onun katkısı büyüktür. Bu hareket pıyasadaki filmle- re de yansıdı, onlarda da sansür hafifle- di. - İstanbul Festivali'ninfilmseçerken di- ğer yerli festivaHerin yolunu ükadıgı söy- leniyor. Ne derece doğru bu söylenti? UÇANSU- Örneğın Antonioni filmini Ankara da ısteyınce Italyanlara, " Film için çok büyük para ayınyoruz ve önce biz istiyonız'" dedık Dünyanın her yennde ülkedekı program ve geçmiş açısından bır numaralı festivalin böyle bır hakkı ol- duğuna ınanıyoruz. Siz hıç Cannes'ın Fransa'da daha önce gösterilmiş bir filmi aldığını gördünüz mü ? Doğru mantık bu. - Yerli yönetmenlerden bizinı sinemayı dışladığuiız, en kötü salona koyduğunuz seklinde yakınmalar geliyor. Türk sine- masına ayn festival düzenlenebilir mi ? UÇANSU- Türk filmlennin Istanbul festivalinde gösterılmesının ana hedefi yurdışından çağırılan festival yöneticı- lerıne, eleştirmenlere ve gazetecilere tanıtımını yapmak. Bu filmlerin yüzde 95'ı daha önce vız- yona çıkar, eğer biz bunlan bin kişılik sa- lona koyarsak on kişi gelıyor ve moraller bozuluyor. Deneyimlerden vizyon gör- müş filmin seyircisinin festivale gel- mediği anlaşıldı. Türk sinemacılarının yakınmalanna katılmıyorum. Ciddı par- alarharcanarakbütünfilmlere elektronik altyazılaryazılıyor, yetersiz tanıtım mal- zemeleri çoğaltılıyor. Festival sırasında kurulan ılışkiler sonucu dünyanın sanat merkezi Paris'te altı ay sürecek Türk film- leri toplu gösterisi düzenlenebılıyor. Az şey değil bunlar. 6 Umudını ve yaşama bagbhğnı arayışları' MÜMTAZ SAĞLAM UmurTürker; Istanbul Atatürk Kültür Merkezı'nde sergılemekte olduğu son resımlennde, 'Arayış- larvel/nutuluşlar'genel başlığı al- tında; figür kaynaklı soyutlama se- rüvenınin yenı açılımlannı sunu- yor. Tematık kapsamın da çağnştır- dığı gıbı. bireyın hüzün dolu ya- şantı evreleri ve daha çok kopuşlar üzerinde tesıs etmiş ınsan ilışkıle- nndekı açmazlann ön planda futul- duğu yapıtlarda; bır bakıma. bire- yın topluma, karşı cinse ve en kö- tüsü, kendısıne yönehkyabancılaş- masının yansımalan ırdeleniyor. Türker'ın, 198O'lı yıllardan ıtı- baren non-figüratıf yönsemeli çız- giyı terk ederek, yaşadığı toplum-. saktarihsel (ve bıreysel) ortam ko- şuflannın da itkisiyle figür kaynak- lı çözüm arayışlanna kaydığını gör- mekteyız. Bu süreçte sanatçının fı- gürlen, yıtıp gitmiş ya da terk edil- mış bır zamanın tanıklan olarak resmın uzamsal aynmlannda öyle- cedururlar. Anısal ve güncel yaşa- ma ılişkın bu görsel nıtelemeler. ressamın ıç vedış-gözlemının tıtre- şımlı zemınmde sahnelenırler. Ve herbınnde; öfke. başkaldın ve şıd- det eğilimli tepkısel edimlerden çok, küskün ve parçalanmış bir du- yarlığın ıç-sorgulamasından kay- naklanan bir devınım esas aiınır. Böylece sanatçı. kendıne sakla- dığı ^zleri açıga vurmaktadır. Re- «imfer,,bu ıtirafin yansrma yüiey- lerıdır ve ızleyıcıyı fergU-flrHîM 1 - ğı önensiyle baş başâ bırakır. Ayrı- ca, Türker'in her tuvalinı, 'Ben ile Öteki' arasında süregıden ılışkıle- nn şeklınden türemış öykülerin bır sayfası olarak nıtelemek de olası... Ön-bilgi düzcyinde venlmış (bı- çımsel tasarımdan bağlamını belır- lcycn lanlam, sanatçının dılı ve üs- lubu doğrultusunda netlık ve derin- hk kazanmaktadır. Resmın içkin olan niteliklen. tın- sel bır genlım ıçınde duran esas fi- gür'ün gensınde yaşananlarla ılın- tılıdır. Terk edılen. unutulan; ımge düzeyınde negatıf çağrışımlarla yüklü duygusal bır atmosferin bi- reylerıdır bunlar... Ömekse. çıplak fıgürlerin uyancı ve etkın cınsel düttülerrii-zeminındedegıJde; özel bır içkınlik düzlemınde somutlaş- tınlması ve değerlendirilmesı gıbı. Umur Türker'ın son dönem resım- lerının ıfade yoğunlugu ve bıldın- sellık yönünü ortaya çıkaran özel- lıklen kadar. bıçımsel yapılanışı ve kurgusuna ılişkın çözümlennın de ön planda tutulması ve tartışıiması gerekır. Çünkü; Türker. resmın boyasal oluşum sürecınde yaşanan tüm bı- çımsel araştırmalannı doku'ya yö- nelik (textural) bır kalıtenın sürek- liliğıne adar. Yanı. gereçle sagladı- ğı her türlü etkı ve kendilığınden oluşlar; genelde. belırsız bır yüzey tasarımmdan çok. resme ılışkin he- deflenmış dokusal kalıtenın aranı- şına yöncftktır. Aksı durumda, fr- gürün çızgısel betimıyle özgürce boyanmış alt-yüzeyın (fon) bır ara- dalıgında, etkı-veri ilışkısını bu dü- zcyde kavramamız mümkün ola- mazdı. Neredeyse:çızgi, yazı vedi- ğer ışaret sıstemlennın grafTiti'yı anımsatan bır yüze> organızasyo- nunda. boyasal resmın verilenyle bağıntılanması, sözünü ettigımız plastık yapı unsurlannın sımge bı- çımler olarak da değer kazanma- sıyla ılıntılıdır. Sansürsüz, doğrudan ve doğaç- lamacı bır duyarlığın yansımalan, bu resımsel tavnn hareket tarzını ve düşüncesını de açıklar böylece. Sonuçta, soyutlama ıradesının hük- mettığı çızgısel verılerın (desen), gıderek figür-mdcârf trirt»telgftP' 1 de sağladıklan biçım-anlam denk- lıği. kendilığınden bır mizanseni çağnştıran sahne'ye dönüşüver- mektedır. Ve artık. resim yüzeyın- dekı her bıçımsel unsurun, çağn- şımlı bır ışlev sel etkınlığı söz konu- sudur. Sanatçıda, tüm kaygı ve olum- suzluklann egemen olduğu anlam; hüzün, gerılım ve kaotık etkilenn ötesınde/gerısınde gizlenmiş gıbı duran, sıcak bır yaşam coşkusu ve özlemmı de hıssettirmektedır. Dı- rencın göstergesı olarak görebılınz bunu. Ya da; sanatçının deyışiyle. umudun ve yaşama baglılığın arayışlan'dır belki... Biletler Kapıda 15. Uluslararası Film Festivali'nde rezervasyondan kalan biletler, Festival'in başlamasından iki gün önce, 28 Mart Perşembe sabahmdan itibaren festival sinemaları gişelerinde satışa sunuluyor. FESTİVAL SİNEMALARI: FİTAŞ I, FİTAŞ 2, FİTAŞ 3, EMEK, ALKAZAR VE REKS BİLET FİYATLARI: TAM 300.000 TL, ÖĞRENCİ 200.000 TL Bu ilan Cumhuriyet gazetesinm katkılarıyla yaymlanmıştır. Kurumsal Sponsorlar EMLAK BANKASI I1M MARMARA I S T A S Î U V RENAUI1 Festival Sponsoru 30MART-14NfSAN1996 VEFAT ve TEŞEKKUR Canımız, herşeyimiz, değerli insan İLHAN DALKILIÇ vefatında bizi yalnız bırakmayan, başta Birleşik Metal İş Sendikası Yöneticileri'ne, telefon veya telgrafla ve bizzat gelerek acımızı paylaşan tüm Dost ve Akrabalarımıza teşekkür ederiz. AİLE8İ B I LSAK 5.KAT CÛFEBARREST. Rezervasyon: 293 37 74 28 Mart, Perjembe 22.30 Bülent Ortaçgîl S o ğ a n c ı ı o k . 7 / 5 $ ı r j s e l v i t e r - T a k f i ı bugece SAfPHO •« EflR T H U N10 N Irlandn Folk Mııziâi II: 2 4 S 06 68 - 69 T.CM.E.B. ÖıelTUDEM EĞİTİM MERKEZİ LANGUAGE WORLD • Elementary • Pre Interrnediate • Intermediate • Upper Intermediate • Advanced İNGfÜZCE KURS KAYH1ARI BAŞtAMrŞTlR Hotostorgazı Cod 2i2Arko8lol Kot 3-4-5 OsmanMy / ^IŞLI (212)230 02 32-230 02 33-234 35 76 Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden aiınır. Tel.: 554 08 04 İSTANBUL MINKUL KIYMITLER BORSASI Kültür Günleri NEW AGE KONSER SERDAR ÇAMLICA Bugün Saat: 23.00'de Sıraselviler Cad. No. 89/2 Beyoğiu-lstanbul v (0-212) 251 02 22 Sigara içenler! Bugün kendinize değerli bır fırsat verın: Sigarayı bırakın. TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 275 1244(7 Hat) Faks: 266 47 12 Kadir Has Lisesi'nden aldığım, mezuniyet belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. YILD1R1M ORKAN HALİLOĞLU Umutlannızı Fidan Dikerek Yeşertin ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ IŞILDAKVEYELPAZE ATİLLA BİRKİYE Vazgeçemediğimiz Kış uzun sürdü. Kimileri sanki bitmeyecek; bahar, ardından yaz gelmeyecek gibi telaşlandı. Kışm grili- ğinin huzursuz eden atmosferine karşın o kadar emındim ki; yakında bahar dalını göreceğime. Bıra- kın mevsimsel dönüşümleri, bır gerçek vardı ortada; istanbul'un orta yerine nisan geliyordu. Sinemalı günler artık Istıklal Caddesi'ndeydi. Istan- bul'a her yıl sinemalı günlerle bahar gelir. istanbul'un orta yerinde bir bahar dalı açar; ve festivaller, Film Festivali'y'e başlar. Bir kültür maratonudur; bır duy- gu maratonudur bu; ve kimileri için kent, bu mara- tonsuz kent değıldir. • Istanbul benzersiz bır kenttir. Doğu ile Batı arasın- da bir "kültürköprüsü"dür. HABITAT'lı günler, İstan- bul'un bu özelliğini dünyaya kanıtlayacağı bir başka sınavdır. Istanbul öylesine bırıciktir ki her türlü talana ve ya- lana karşın; kesilen şehzade başlarından yıkılan ben- zersiz tarihi yapılara kadar dört bir yanında; zengın- lik olduğu kadar ihanet de vardır. Ama tüm bunlara karşın, Istanbul öylesine biricik- tir ki "düşman"\n saldırısına hâlâ direnmektedir. is- tanbul güzellikler kentıdir ve Istanbul, festivaller ken- tidir. Yine bir bahar geldi, havalar hafiften ısınmaya yüz tuttu, güneşin aydınlığı kışın karamsarlığına baskın gelmeye başladı; ceketli ve kazaklı günler çok ya- kında; ve Uluslararası Istanbul Film Festivali geldi çattı. Bu yıl on beşincisi. Tam on beş yıl önce başlamış, bu büyülü perde... İki gün sonra, her yıl bu aylarda olduğu gibi on beş günlük yeni bir sinema serüvenine başlayacağız; bi- linmeyenfilmler,bilinmeyen yönetmenler, bilınmeyen oyuncular keşfedeceğiz. • Uluslararası Istanbul Film Festivalı'nden söz açın- ca, geçen yılki festival yazımızdan bir alıntı yapama- dan geçemedik: Yine bahar geldi, İstiklal Caddesi yine koşuşma- lara tanık. Gerçi bu yıl yüreğimizde acı var, Onat'sız bir festival yaşayacağız, ama onun sözlen hep ku- laklanmızda olacak: "Sinema Bir Şenliktır." Açılışta, kapanışta, bir basın toplantısında, kahve içerken, sinema çıkışı bır yerlerde bir duble bır şey içerken, yolda ıkı matine arası koşuştururken gözle- rimiz hep onu arayacak. Festivalin onuncu yılı için yazdığı "Büyülü Fener" yazısında şöyle diyor: "On yıldır her erken baharla bırlıkte adeta bir kış uykusundan uyanıyor bu kent. Canlanıyor, güzelle- şiyor, gülümsüyor. "Kent kıpırdıyor. "...Şenliğin yapıldığı mart ve nisan gunlehnde çi- çeklenen dallar, yeşeren ağaçlaha bıhikte kentin iki yakasında da bırgençlik rüzgân esiyor, coşkulu, tut- kulu, sevınçli bır hava salonlann dışına taşarak her yanı kaplıyordu." • Şairin dedıği gibi, "alışkanlıklar da değişir"; doğ- rudur, ama film festivali kolay kolay değiştiremeye- ceğımız bir alışkanlıktır. Artık vazgeçemediğimiz'dir. "Hatyıi.^tsan ay*nı iple çekeceğifTjız, belto de.a'ış- kanlık ötesi bır yaşam parçamızdır, bizim. Bizım ve İstanbul'un... Başka bır şairin de dediğı gibi, "insan alışkanlıkla- nnı da sever." Bu sevgi gıderek bir tutkuya dönüştü. Bir sinema tutkusuna; bir Istanbul tutkusuna, hele de değerle- rimizi yitırdıkçe; hele de değerlerımız kimılerince kü- çümsendikçe, biz sinemaya da istanbul'a da sarıl- dıkçasarıldık.... Artık, nasıl aşksız bir istanbul düşünemıyorsak; film festivalinin olmadığı bir Istanbul'u da düşünmek olanaksız... Tiyatro Eleştirmenleri Birliği ödülleri Kültür Servisi- Türkiye Tiyatro Eleştirmenleri Bir- liği 1955 ödüllerini açıkladı. Ankaralı eleştırmenler. ödülü Devlet Tiyatrosu sanatçısı Nurşen Cirginkoçla, ODTÜ Tiyatro Topluluğu arasında bölüştürürken Istan- bul'daki eleştirmenler "Çöplük" oyunu nedenıyle ödü- lü Tiyatro Stüdyosu'na verdi. Istanbul'da, Turgaj Nar'ın "Çöplük"oyunu. metinde- ki şiirselliği zedelemeyen. ama sahnede kuru kalabile- cek. oyun kavramından kopuk. edebı şiirsellikle de sı- nırlandırmayan çarpıcı oyun düzeni ile Işü Kasapoğ- lu'nun, oyun dü- zen i ne ol ana k ve de^- tek yara- tan sah- nc tasa- rımıyla Du ygu Sağıroğ- lu'nun. oyun kı- şilerıni k i ş i l e r arasın- daki iliş- k ı l e r i . o y u n kurgu- sundaki dengele- ri özüm- seyerek yorum- layan ve başarıy- la seyir- TEBÖdülü. tüm tiyatro öğelerininbaşany- ciye ak- | a v a r edildiği "Çöplük" ojunu için Tiyatro t a r a n stüdyosu'na verildL oyuncu- luklanyla Zuhal Gencer, Ahınet Uğurlu v e Haluk Bilgi- ner'in çalışmalan. tiyarronun "toplu sanat*5 tanımına somut örnek oldu. Bu nedenle TEB Ödülü. tüm tiyatro öğelerinin başanyla var edildiği "•Çöplük" prodüksıyo- nu için Tiyatro Srüdyosu'na veri Idi. Ankara"da ise, tüm yorumlannda yüksek bir oyuncu- luk düzeyi vc incc bır du>arlık çızgısi sürdürmüş olan Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçısı Nurşen Girginkoç, "Asiye Nasıl Kurtulur" oyununda çok başanlı bir kom- pozisyon çizdi. ODTÜ Tiyatro Şenliği'nı uzun yıllar bo- yunca elden ele geçen bir mesale gibi bugüne taşıyarak ülkenın pek çok yöresınden amatör topluluklan her yıl buluşturan ODTU Tiyatro Topluluğu. çaiışmalarındaki ciddiyet, sahneye koyduklan oyunlar üzennde tıtız dra- maturji çalışması ve ortaya koyduklan doğru yorumlar- ladıkkati çektı Bu nedenle TEB Ödülü. Nurşen Girgin- koç'la ODTl"ı Tii"i»^ TV,-.!,,!,,^,, nrasmda bölüştürüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle