29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1( MART 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER En kanlı olaylardan biri olan 16 Mart Katliamı, geçen 18 yıla karşm aydınlatılamadı Katliaııını faüleri serbestYAHYAKOÇOĞLU 12 Eylül öncesinin en kanlı olaylann- daı olan ve üniversıte öğrencilerinin üztrine bomba atılıp taranarak 7 öğren- cinın ölûmü, 41 öğrencinin de yaralan- masıyla sonuçlanan '16 Mart Katli- am'nda katiller. aradan geçen 18 yıla karşın serbest geziyor. Katliama oğulla- nnın da katıldığını açıklayan tsot ailesi, olayın üzerinden 17 yıl geçtikten sonra o dönemde polis memuru olan Mustafa Doğan ve ülkücü Latif Akö hakkında 'i- dam' istemiyle dava açılmasını sağlar- lceıı Mustafa Doğan, 18 yıldır yakalana- madı. Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Ahmet Tu- ran Özer. \1 urat kurt Abdullah Şimşek, Hatice Özen ve A.Hamit Alal'ın yaşa- mını yitirdigı, 41 öğrencinin de yaralan- dığı "16 Mart KatfiamT 18. yılmda hâ- lâ aydınlatılamadı. Katliamdan 9 günön- cc toplum Polisi Müdür Vekili Murat • Katliamdan 17 yıl sonra, çocuklan Zülküf Isot'un da katliama kanştığını ve daha sonra öldürüldüğünü açıkiayan Isot ailesi, o dönemde polis memuru olan Mustafa Doğan ve Latif Aktı haklannda idam istemli dava açılmasını sağladılar. Ancak katliamı planladığı ve bombayı attığı belirtilen Mustafa Doğan, 18 yıldır bulunamadı. Naiboğlu'nun bütûn polis birimlerine gönderdiği "Sol gruba raensup öğrenci- lerin fakülteye gelmeve devam etmeleri halinde üzetierine bmba anlacağı istih- bar olunmuştur" şeklındeki ihbar yazı- sına karşın katliam 'engellenemedi.' Katliamla ilgili olarak Istanbul Sıkıyö- netim Askeri Savcılığı'nın başlattığı so- ruşturma sonucu yakalanan 4 kişi hak- kında açılan davaya 1979 yılında başlan- dı. Katliamdan sağ kurtulanlar, verdik- leri ifadelerde aralannda o dönemde ko- miserolan Reşat Altay'ındabulunduğu polisleri suçlarken tanık olarak dinleni- len polis memuru Yahya Gergin. Reşat Altay'ın saldırganlann peşinden giden polis memurlannı durdurduğunu anlat- tı. Yaklaşık4yılsürenyargılamasonun- da sanıklar hakkında "kanıt yetersizli- ğmden" beraat karan verildi. llk davanın eksik sorusturmayla açıl- dığını düşünen ve bu konuda araştırma- lannı sürdüren dönemin öğrencilerinden avukat Cem Alptekin, Şeyhmus Önen ve Hilmi Hanta. katliama katıldığı belirti- len Latif Aktı tarafından 1979 yılında Elazığ'ın Baskil ilçesinde öldüriilen Zül- küf İsot'un da katliama katıldığını söy- leyen ailesiyle karşılaştı. Avukatlar, Isot ailesinin, Zülküf lsot'un katliama katıl- dığı iddialan üzerine 1992 yılında lstan- bul Cumhuriyet Başsavcılığı'na >eni bir suç duyurusu dilekçesı verdiler. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yeni soruştur- ma sonucu 1 Haziran 1995'te hazırladı- ğı iddianamedc. kanlı saldınnın polis memuru Mustafa Doğan, ülkücü arka- daşlan Latif Akö ve Zülküf Isot tarafın- dan gerçekleştirildiğinin belirlendiğini, eylemin polis memuru Doğan tarafından planlandığını ve bombanın bu kişi tara- fından atıldığını kaydederek sanıklar hakkında idam cezası verilmesi istemiy- le dava açtı. Dava açıldı, ancak sanıklar- dan eski polis memuru Mustafa Doğan bulunamadı. Zülküf lsot'un annesi Sul- tan İsot, babası Kurtuluş İsot, ablası Remziye Akyol ve kardeşi Şakir İsot du- ruşmalarda verdikleri ifadelerde, katli- amın Zülküf lsot'la birlikte, ilk davada yargıianan, ancak beraat eden SıddıkSıt- kı Polat, polis memuru Mustafa Doğan, oğullannın katili Latif Aktı ve bazı po- lislerle birlikte gerçekleştirildiğini ileri sürdüler. Isot ailesinin ifadelerinde, kat- liam günü oğullannın davanın samklan Mustafa Doğan, Latif Aktı ve 2 polis me- muruyla birlikte evden aynldıgı anlatı- lırken "Zülküf. ola> sırasında yanında polis memuru Mustafa Dof an, Latif Ak- tı, Sıddık Polat ve adlanıu hatuiayama- dığı başka kişiler olduğunu söyledi" de- diler. Dava sürerken, kendisinin döne- min lçişleri Bakanı tarafından olayı so- ruşturmakla görevlendinldığini açıkla- yan emekli emniyet amiri Günay Uslu, olayla ilgili bilgisini kamuoyuna malet- mekiçintanıklıkyaptığını söyledi. Ken- disine 'destek' sözü venldiğini, ancak soruşturma sırasında dolaylı baskılar gördüğünü anlatan Uslu, bir yerden son- ra soruşturmanın tıkandığını söyledi. Katliamdan 17 yıl sonra açılan dava, 18. yılında sürüyor. Katiller serbest... istanbul Üniversitesi öğrencileri ölen 7 arkadaşını andı İstanbul ÜnKersitesi öğrencilerinin. önceki gün bir gnıp ülkücünün gerçekleştirdiği "satıriı" saldınyı protesto etmek ve 16 Mart 1978 yılında okul çıkısında uğradıklan silahlı saldın sonucu yaşamını yitiren arkadaşlaruu anmak için vapbklan gösteri olaylı bitti. Çıkan olaylarda bazı polis \e öğrenciter hafif varalanırken 20 kişi gözaltına aiındı. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) '16 Mart 1978. Bir daha asla' Sınıf gecme sistemi Kalmak şimdi daha zor• Öğrenci, sınavlarda en az "geçer" (5 üzerinden 2) not aldığı dersten başanh sayılacak. Ortalama yükseltme sınavına başarılı olduğu dersten girip başansız not alan öğrenci de o dersten geçecek. EMİNE KAPLAN ANKARA-Milli Eğitim Bakanlığı, 1995-1996 öğretim yılmdan başlayarak uygulamaya konulan sınıf geçme sisteminin "Ortalama Yükseltme ve Sorumluluk Sınavlan Yönergesi"nı hazırladı. Yönergeye göre, doğrudan sınıf geçme koşullannı taşımayan öğrenciler, ortalama yükseltme smavında başanlı olmalan durumunda bir üst smıfa geçebilecekler. Milli Eğitim Bakanlığı, sınıf geçme sisteminde ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavlannın ilke ve koşullannı belirledi. Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan'ın imzasıyla yürürlüğe giren yönergeye göre, ortalama yükseltme sınavına; başansız dersleri bulunan öğrencilerden yılsonu başan ortalaması 2.50'den aşağı olan, ortalaması 2.5'un üzerinde olmasına karşın yılsonu başan ortalaması ile geçilemeyen derslerden başansız olan, yine ortalaması 2.5 ve yukansı olmasına karşın alan ya da bölüm derslennden başansızlığı olan öğrenciler girebilecek. Oğrenci, sınavlarda en az "geçer" (5 üzerinden 2) not aldığı dersten başanlı sayılacak. Ortalama yükseltme sınavına başanlı olduğu dersten girip başansız not alan öğrenci de o dersten geçecek. Ancak, bu dersin yıisonu notu, ortalama yükseltme sınavında alınan not dikkate alınarak yeniden hesaplanacak. tştanbul Haber Servisi - İstanbul Üniversitesi öğrencileri, 16 Mart 1978 yılında uğradıklan silahlı saldın sonucu yaşamlannı yitiren 7 öğrenciyi, katliamın olduğu tÜ Eczacılık Fakültesi önünde düzenledikleri gösteriyle andılar. Öğrenciler, ayrıca önceki gün, bir grup ülkücünün sol görüşlü öğrencilere satıriı saldınsını da kınadılar. Protesto gösterisinin ardından dağılmamakta ısrar eden bir grup öğrenciye polis müdahale ederek yaklaşık 20 kişiyi gözaltına aldı. İstanbul Üniversitesi'ndekı olaylar, önceki gün bir grup öğrencinin, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr.Ali Ülkü Azrak'la görüşmesi sırasında ülkücü öğrenciler tarafından saldınya uğraması üzenne başlamıştı. Üç hilalli bayraklar açarak satırlar, taş ve sopalarla sol görüşlü öğrencilere saldıran ülkücüler. Dekan Azrak'la birlikte 5 kişiyi yaralamışlardı. Dun bu saldınyı kınamak ve 16 Mart 1978 yılında okul çıkışında uğradıklan silahlı saldın sonucu yaşamını yitiren öğrencileri anmak içın yapılan gösteri, olaylı bitti. Olaylann gelişimi şöyle oldu: 1Ü Edebiyat, Iletişim fakülteleri ile merkez binası önünde toplanan öğrenciler, 16 Mart katlıamında • tstanbul Üniversitesi Eczacı Fakültesi önünde 16 mart katliamını kınamak amacıyla bir gösteri yapan öğrenciler önceki gün bir grup ülkücünün satırla saldırmasını da kınadılar. Gösterinin ardından dağılmak istemeyen bir grup öğrenciye polis müdahale etti, 20 kişi gözaltına aiındı. yaşamını yitiren öğrencilerin posterleri ve "Ararrûzdalar" yazılı pankartlan taşıyarak Eczacılık Fakültesi önüne geldiler. Burada, "İş. bflim, özgürtük", "16 Mart 1978. Bir daha asla", "Susma, sustukça sıra sana gelecek" ve "16 Mart'ın besabı sorulacak" sloganlan atan öğrenciler, ikı ayn basın açıklaması okudular. İstanbul Öğrenci inisiyatifleri adına yapılan açıklamada, üniversitelerde geçmişteki gibi sağ-sol çatışması senaryolannın yeniden tekrarlandığı vurgulandı. Önceki günkü olaylann sağ görüslü öğrencilerin bir provokasyonu olduğu belırtıldi. istanbul Üniversite Öğrencileri Koordinasyonu adına yapılan açıklamada ise bir demokrasi cephesi oluşturulmadıgı takdirde daha fazla kan ve daha fazla şıddetin, evinde oturan insanlara kadar ulaşacağı vurgulandı. Açıklamada. "Evet biz bu filmi gönnüştük. Bir daha se\ retmeycccgiz" denildi. Eczacılık Fakültesi önündekı gösterinin bitmesinın ardından. kırmızi karanfilleri 16 Mart katlıamının yapıldığı kapının önüne bırakan öğrenciler, Vezneciler'e doğru yürüyüşe geçtiler. Şehzadebaşı Caddesi boyunca yürüyüşlenni sürdüren öğrencilere polis herhangi bir müdahalede bulunmadı. istanbul Büyükşehir Belediyesi önünde, öğrencilerden büyük bir bölümü pankartlannı toplayarak dağıldı. Sayılan yüz kadar olan bir grup ise Fatih yönüne doğru yürüyüşlerini sürdürmek isteyince, polis göstericileri uyardıktan sonra copla müdahale etti. Öğrenciler taş atarak Unkapanı yönüne doğru kaçtılar. Kısa süren çatışma sırasında 20 kadar öğrenci gözaltına aiındı. Polis ve öğrencilerden hafif şekilde yaralanan oldu. 16 Mart katliamının yıldönümü nedeniyle DİSK Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada, önceki gün üniversite öğrencılerine yapılan gericı saldınnın YURT-KUR Cenel Müdürü Halim Kücük 'Kredilerin yükselmesi için 4 trilyon gerekli5 ANKARA (Cumburiyct Bürosu) - Yükseköğretün Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURT- KUR) Genel Müdürü HaHm Kücük. öğrenci kredilennin 750 bin liradan 1.5 mıryon liraya çıkanlabilmesi için 4 trilyon liralık ödeneğe gereksınim duyduklannı söyledi. YURT- KUR Genel Müdürü Küçük, üniversite öğrencilerinin öğrenim kredilerinin 1.5 milyon liraya çıkanlmast için çaiışmalann sürdüğünü, Maliye Bakanlığı ile görüşme halinde olduklanıu bildirdi. Küçük, öğrenim kredisi için 70 bin 552 yeni başvuru olduğunu, 116 bin 821 eski öğrenci. 1491 mastır ve 188 doktora olmak üzere, toplam 238 bin 982 öğrenciye kredi verileceğiıü belirterek, şu açıklamayı yaptı: "Öğreram kredisüçin yaklaştk 4 triyon Sl mivar firahk ödenek aynknası gerekiyor. 154 bin 575 eski ve 107 bin 846 yeni ohnak Szere toplam 262 bin 421 öğrenciye de harç kredisi verHecek. Öğrenim veharçkredOeriiçmd«top|anı yaidapk 6 trByon fira gerekiyor. Bu miktann verilmesi durumunda öğrenim kredikrini 1.5 mihon lira\a çıkarabihriz." Kültür Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Agâh Oktay Güner, önceki gece toplanan Bakanlar Kunılu'nun ardından yaptığı açıklamada, öğrenim kredilerinin "6000" bir düzeyde arttınlmasının kararlaştınldığını açLklamıştı. Öğrenciler ABD bayrağını yaktı Üniversitede harç protestosu dinmiyor ANKARA (Camhuriye* Bürosu) - Hacettepe Üniversitesi öğrencileri, hükümet yetkililerinin eylem yapan öğrencileri "anarsjst'* olarak nitelendirmesine karşın, harçlan protesto ederek. ABD bayrağı yaktılar. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde toplanan bir grup öğrenci, sloganlar atarak harçlan protesto ettiler. "Sermaye defol ünNcrsitcler bizDndir", "Eğitime kaynak var, harçlara son", "Parastz. poüssiz bilimsd eğitim". •^Paralı eğitim son" sloganlan atan öğrenciler, yetkiltlerin açıklamalannm tersine, eğitime yeteri kadar kaynağın aynlabileceğini belirttiler. Öğrenciler, "Geçen yıl 450 trilyon ttraldrM savaşa para aktarÂbr. 1^ katriryonliralıkiçborçfaiaini tefecûere verditer. Bk 68Tİ baba da, öğrenci e> k*mlerind«n korktuğunu ve Yüksekova'da çöplükten yiyecek buhnava cahşan çocuklar için harçiann gerekü olduğunu söylüyor. Dönekler, bağımsızlık w özgüriükten korkariar. Ulkeoıizin sanlmasuıa izin vermeyiz* 1 dediler. ABD bayrağını yakan öğrenciler, daha sonra "Eğitinıe kaynak var" yazısının yer aldığı pankartı uçan balonlara bağlayarak gökyüzüne bırakölar. yeni katliamlann habercisi olduğu belırtilerek şöyle denildi: "16 Mart 1978 üniversite katliamını 18. yüında tekrar kınayan konfederasyonumuz, demokrasi güçlerini göreve çağınyor. Olayın üzerinden ancak 17 yıl geçtikten sonra İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakkında dava açılan sanıklardan birinin kamu göreviisi ounası ve iddianamedc bu sanığuı olayın planlayıcısı ve bombayı atan kişi olarak betirlenmesi olayin vehametini artürmakta ve bu tür dnayederi işleven odaklara ışık tutmaktadır." Siyasal Bilgiler Fakültesi Mezunlar Derneği'nden yapılan açıklamada, önceki günkü ülkücü saldınsı sırasında dernek yönetim kurulu üyelerinin de olaylara tanık olduğu kaydedilerek "Yıllardır yürütülen yanlış ve ilkel politikalar üni\ersitemi/j yavaş yavaş değil, çok hızü bir şekilde bitiriyor. Sakünyı vapanlan ve onlan bu saldınya iten çağdışı anlayışı şiddetle ve ncfrctie kınıyonu" denildi. Açıklamada aynca, SBF Dekanı Ülkü Azrak, olaylann büyümesini önlemek için büyük çaba harcadığı için kutlandı. 16 Mart katliamının yıldönümü nedeniyle DİSK Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada, önceki gün üniversite öğrencilerine yapılan gerici saldınnın yeni katliamlann habercisi olduğu belirtilerek "konfederasyonumuz demokrasi güçlerini göreve çağınyor" denildi. IP Genel Sekreteri Bedri Gültekin de yaptığı yazılı açıklamada, saldınyı gerçekleştiren grubun, güvenlik görevlilerinin koruması altında olduğunu ileri sürdü. Harçlara ve paralı eğitime karşı yükselen protesto dalgasının, farklı göıüşleri taşıyan öğrenciler arasında bir çatışmaya dönüştürülmek istendiğini savunan Gültekin, "Görülüyor ki iktidar, öğrencilerin demokratik haklan için yürüttüğü mücadele\i sivil faşist güçleri kullanarak ezmek peşjndedir" görüşünü dile getirdi. Gültekin, olayın polis içindeki "ülkücü- faşist" kadrolasmanın ulaştığı noktaya işaret etmesi bakımından dikkat çekıci olduğunu vurguladı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Sağ Basının Durumu Sağ basını elimden geldiğince izlemeye çalışıyo- rum. Şimdi bu cümlemı okuyan kimi okurlanm, "Sağ olmayan basın var mı" diye sorsalar, geniş bir kav- ram tartışmasına girmem gerekir. Ama bunu burada yaDmaya niyetim yok. "Sağ basın" derken merkez sağın daha sağındaki partileri ve siyasetleri destek- leyen gazeteleri ve dergileri kastediyorum. Isterseniz bunlara, bir "Islami düzene" sempatiyle bakan yayın organları da diyebiliriz. Fakat gerek sempatilerinin derecesi, gerekse "Islami düzen'den ne anladıklan konusunda, çok ciddi aynlıklan var. Sağ basın içinde "çok satan" gazeteler de var, az satan gazeteler de. Okurlannı armağanla kandıran da var, "iman gücüne" dayanarak yaşamını sürdüren ya da sürdürmeye çabalayan da. Ve çok az konuda dü- şünce ve üslup biriiği içinde olabiliyorlar. Ve bu çok az konulardan biri Cumhuriyet düşman- lığı. Burada kastettiğim Türkiye Cumhuriyeti değil, Cumhuriyet gazetesi. Kimilerinin Türkiye Cumhuriye- ti yerine, "Türkiye Islarn Cumhuriyeti" sıfatmı çok da- ha sevgiyle karşılayacakları belli; ama, bunu tümü için (en azından şimdilik) söylemek mümkün değil. Üzerinde çok ender olarak anlaştıklan konulardan biride, "sağcılann", "d/nc/7enn"teröreytemlerineka- tılmayacaklan konusundaki iman ve inançlan. Bu öy- lesine bir inanç ki, bunun aksini gözleriyle görseler bile inanmıyoriar. örneğin "polis vurarak" ve insan- lan silahla tehdit ederek Avrasya gemisini kaçıran te- röristlerin yaptıklan şeyin "terör" olduğunu bir türlü kabullenemiyorlar. Bunlara bakarsanız, kendi kafalanna uygun eylem- lere girişenlerin "terörist" olması mümkün değil. Ya "mücahid", ya "savaşçı" ya da (en iyi olasılıkla) "ey- lemci". Fakat örneğin İstanbul Üniversitesi, üstelik si- lah zoru olmaksızın bir gece işgal edilince, bunun adı "terör eylemi" ve bunu yapanlar "terörist" sayılıyor. Bunlan yazma gereksinimi duymamın nedeni, ge- çenlerde kaçınlarak zorla Münih'e indirilen Kıbns Türk Hava Yollan uçağını kaçıranları değerlendirmeleri ol- du. "Çifte standartlan" ve kafalannı devekuşu gibi ku- ma gömmeleri, çok açık bir biçimde ortaya çıktı. Herhalde anımsayacaksınız. Olay çözümıenme- den önce, bu işi dört Çeçen'in yaptığı ve amaçlan- nın Çeçenya davasını dünyaya duyurmak olduğu açıklanmıştı. Bizim sağ basından hiçbir kimse bun- lan "terörist" olarak değerlendirmedi. Kimi "müca- hid" dedi, kimi "milliyetçi", kimi de "eylemci". Ancak işin Kürt kökenli bir genç tarafından, oyuncak bir ta- banca ile yapıldığı ve ağıriıklı olarak kimi psikolo)ik ne- denlerin varlığı anlaşıldığı anda, bu işi yapan, (kimi ga- zetelerde) "terörist" olarak ilan edildi... Genelde bizim "sağ basın" çok hazin bir durum- da. Kimi zaman da anlaşılması güç bir durum sergi- liyoriar. örneğin, sanıyorum geçen cuma ya da cumartesi günü Abdülmelik Fırat'ın tahliyesini hemen tümü, bi- rinci sayfadan verdi. Doğrusu sağ basınımızın Fırat'a böylesine ittifakla sahip çıkmasının nedenini anla- makta çok zorlandım. Siz ne dersiniz? Ittifak ettikleri bir başka nokta, Sıvas'taki Madımak Oteli katlıamında "dincilerin" pek bir suçu olmadık- lan konusundaki kanaatleri olmuştu. Bizim sağ bası- na bakarsanız, eğer Aziz Nesin Sıvas'a gitmese, bunlar "tahrik olmayacaklar" ve bidon bidon benzin dökerek oteli yakmayacaklar ve bunca insanın ölü- müne neden olmayacaklardı. Sıvas'ta oturan Sıvaslı kimi dostlanm da bu işi, dı- şandan gelen bir grubun başlartığını ve işi alevlendir- dikten sonra hızla kenti terk ettiklerini söylüyorlar. Doğru olabilir. Ancak bunca fotoğraf ve film varken de bu işi "becerenler"\n kesin bir biçimde ortaya çı- kartılamayışlarını anlamak mümkün değil. Kaldı ki, DGM'nin neredeyse beraat ettirdiği Sıvas sanıklan- nın sloganlan da, laik cumhuriyetimizin kuruluş fel- sefesine çok uygundu doğrusu... Hoş, Kahramanma- raş katliamının bir numaralı sanığı milletvekili olduk- tan sonra, Sıvas katliamı sanıklan, herhalde kendile- rine haksızlık yapıldığını düşünüyorlardı... Fakat temeldeki kimi hususlar dışında, sağ basını- mız birbirini yiyor. Kimi öbürünün "savurganlığını" ve "yetim hakkı yediğini" ileri sürüyor ve eleştiriyor. Ki- mi bir başkasının "Islam'ın ruhuna ve özüne aykın" davrandığını düşünüyor. Doğrusu birbirlerinin üzeri- ne kimi zaman çok sert gidiyorlar. Ve tüm bunlann ar- dında ciddi bir "paylaşım mücadelesi" var. Bunlan gördüğüm zaman, "Allah'tan" diyorum, "Allah'tan aralannda böyle bir mücadele var. Bunlar birbirieri- ni yemeseler, bizi yerier"... (Bu pek kolay değil ya, neyse...) Bizim gazetenin okurlannın büyük çoğunluğu, sa- dece Cumhuriyet'i alırken bile zorianıyoriar ve özve- ride bulunuyoriar. Bu bakımdan sağ basını izlemele- ri pek mümkün değil diye düşünüyorum. Zaten sa- ğolsunlar, bana da bu olanağı gazete yönetimi sağ- lıyor. Ve zaman alıyor ama, izlemek iyi oluyor. Çünkü izlemek gerek... MtLLİ EĞİTİM BAKANI TAYAN 'Öğrencileri denetleyin'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Ba- kanı Turhan Tayan, ortaöğ- retim gençliğinin Türki- ye'nin güçlenmesini çıkar- lanna aykın gören odaklar tarafından çeşitli bahane- lerle değişik eylem ve gös- teriler içine çekildiğini ile- ri sürerek öğrencilerin bu tür etkinliklerden korun- masını istedi. Milli Eğitim Bakanh- ğı'ndan yapılan yazılı açık- lamada, Tayan'ın konuyla ilgili bir genelge yayımla- dığı bildirildi. Tayan, genç- lerin tehlikelerden korun- ması, geçmişte meydana gelen olaylann bir daha ya- şanmaması ve gençlenn kamplaşmalannın önlen- mesi için bir dizi önlem alınması talimatı verdi. Ge- nelgeye göre bütün eğitim kurumlan ve eğitimciler, bu konuda mülki amirler, uzman kişi ve kuruluşlarla sürekli olarak işbirlıği ya- pacaklar. Öğrencilerin okul içi ve okul dışı davranışla- n yakından izlenecek, olumsuz davTanışlan göz- lenen öğrencilerin davranış bozukluklannın giderilme- si yönünde rehber öğret- menlerle işbirliği yapılarak okul idarelerince gerekü önlemler almacak. Öğren- cilerin boş zamanlannda okul ve aile dışında buluna- bilecekleri yerleryetkililer- ce sık sık denetlenecek. Valiliklerce emniyet, milli eğitim ve yerel yöne- tim yetkililerinin, öğrenci- lerin yanlış davranışlarda bulunmalannı önlemek amacıyla velileriyle birlik- te hareket etmelerine önem verilecek. Okullarda yöne- tici, öğretmen. memur ve öğrenci nöbetlerinde, okul eklentilerine giriş ve çıkış- larda gerekli denetimler yapılarak, okul çevresinde şüphe uyandıran durumla- nn olması halinde okul mü- dürlüğüne zamanında bilgi verilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle