Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmttvaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni- Orhan Erinç 9
Genel Yayın ICoordinatörü Hikmet
Çetinkaya • Yazıişlerı Müdüvlen.
Ibrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sorumiu)
# Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara
• Görsel Yönetmen Fikret Eser
Dış Haberler Ergun Balcı 0 Istıhbarat- Cengiz
Yıldırım 0 Ekonomı: Bûlent Kızanlık
# Kültûr Handan Şenköken 0 Spor:
Abdülkadir Yücelman • Makaleler: Sami
Karaören # Düzdtme Abdullab Yazıcı
9 Fotograf Erdoğan Köseoğlu # Bılgı-Belge:
tdibe Buğra • Yurt Haberleri-. Mehmet Firaç
Yav-mKunılnlBıanSetçukiBaskanı,
Orhan Erinç, Oktav Kurrböke
Hikmet Çttinkaya, Şükran Soner,
Ergun Bafcl, Dinç Tayanç, Ibrahim
Yıldız. Orhan Bursalı, Mııstafa
Balbav. Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı. Mustafa Balbav • Haber Müdürü:
Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125. Kat:4, Bakanlıklar-
Ankara Tel. 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • lzmır
Temsılcısı Serdar Kızık, H. Zıya Blv 1352 S 2 3 Tel-
4411220. Faks: 44191179AdanaTemsflcia.ÇetinYığeııoipu,
Inönü Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 3522550. Faks. 3522570
Müessese Müdürü- Erol Frkut 9
Koordmalör Ahmet Koruhan 0
Muhasebe Bük-nt Vener#ldare
HflseyinGürer91şleOne Önder
MEDYA C:«Yon«ım
Kurulu Başkanı-Genel
Mûdur Gülbin Crduran
9 Koordmatör Reha
Çefik 9 Bılgı-tşlem: Nafl tnal 9 l»rtnıaıı • Genel Müdür
Bılgısayar Sıstem. Mûrüvet ÇDer Yardancısı Mine Akdağ
MEDYA G : •
Yönetım Kurulu
Başkanı - Genel
Müdür Üıtin
Akmen •Murahhas
uye BoraGonenç
Varudayan ve Basao: Yenı Gün Haber Ajansi. Basın ve Yayıncılık A Ş
TüncocsğıCad 3v 41 Tagalogiu 34334 tst PK 246 tstanbul Tel (0/212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0v212l 513 85 95
16MART1996 lmsak: 4.43 Gûneş: 6.07 Öğle: 12.20 îkindi: 15.39 Akşam 18.18 Yatsı: 19.38 MEDYA C Tel. 514 07 53 - 513 95 80-513 84 60-61. Faks 5118466
Modacılar kış
hazıplığında
• Haber Merkezi -Yaz
tasanmlannı kış girerken
tanıtan modacılar, bahann
yaklaşmasıyla birlikte kış
giysilerini bir dizi defile
düzenleyerek Avrupa'nın
çeşitlı kentlerinde
sergilemeye başladılar.
• Ünlü Alman modacı Karl
Lagersfeld'in 1996-1997
sonbahar kış tasanmlan,
Paris'te dün dûzenlenen bir
defileyle tanıtıldı. Defılede
özellikle Lagersfeld'in
gece giysileri, izleyicilerin
beğenisini kazandı.
tnternefte turist
kampanyası
• ANKARA (UBA)-
ANAP Giresun Milletvekili
Rasim Zaımoğlu, lntemet
aracılığıyla tüm dünyada
"Her Türkten bir turist"
kampanyası başlattı.
Internet bağlantısı olan
Türklere destek vermeleri
ve yaşadıklan yerden her
yıl bir turisti Türkiye'ye
göndermeleri çağnsında
bulunan Zaimoğlu,
kampanyanın
Avustralya'dan
başlatılacağını söyledi.
Hasat, denize
indiriliyor
• İstanbul Haber Servisi -
Kendi sınıfında,
"Türkiye'nin en modem
gemisi" olarak
nitelendirilen "Hasat",
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in de katılması
beklenen bir törenle yann
denize indirilecek. Yanmca
Marmara Tersanesi'nde
imal edilen geminin 17
milyon dolara mal olduğu
büdırildi.
Esin Avşar
imza giınü
• Haber Merkezi-Sanatçı
Esin Avşar ve Prof. Dr.
Orhan Kural, Boğaziçi
Oniversitesi'nde 19 martta
kitaplannı imzalayacaklar.
Kütüphane Sergi
Salonu'nda düzenlenecek
imza gününe Kural, gezi
edebiyatına kazandırdığı ilk
kitabı "Büyük Dûnyadaki
Küçük Adımlar" ve
"Dünya Döndükçe Insan
Gezdikçe", Avşar ise
"Anılar Yanıltır mı?"
kitaplan ile katılacak.
Âşık Veysel ve
Ozanlar Haftası
• KAYSERİ(AA)-
Kayseri Kültür Müdürlüğû
tarafından dûzenlenen
'Âşık Veysel ve Ozanlar
Haftası' kutlamalan
başladı. Kayseri Kültür
Müdür Vekili îbrahim
Dinçer, Yoğunburç Âşıklar
Gösteri Merkezi'nde
yaptığı konuşmada şunlan
söyledi: "Halkâşıklanmız
yüzyıllardan ben geleneksel
halk kültürümüzü devam
ettirmektedirler. Halk
âşıklanmız toplumun
isteklerini, yaşam biçimini
yahn diHe anlatırlar."
Bilimsel yaymların azlığı, harçlann yüksek oluşu, hocalann ilgisizliği, altyapı eksiklikleri sorunlannm başmda geliyor
Tıp öğrencisimn isteği kaliteli eğitiıııSAADETUSLU
Kaliteli eğitim isteyen tıp öğrenci-
leri birçok zorluklar yaşıyor... Bilim-
sel yayın ve araştırma elemanlannın az-
lığı, harçlann yüksek oluşu, hocalann
ilgisizliği, altyapı, organizasyon ve ya-
ünm eksiklikleri bunlann içinde en
göze çarpanlan. Türkıye'de yapılan
bilimsel araşnrmalar ise dünya standart-
lannın çok altında.
TÜSIAD'ın verilerine göre Isviç-
re'deonbinde 16.2, Israil'de 14.9olan
bilimsel yayın sayısı, Türkiye'de ise
on binde 0.3. Ülkenin ihtiyaçlanna uy-
gun sayı ve nitelikte hekım yetiştiril-
mesinde olduğu gibi mezun olan he-
kimlerin yetiştirilmesinde de ciddi so-
nınlar var.
Sağhktaki insan gücü konusunda
karar verenlerin, sayısal değerleri te-
mel alarak ön plana çıkanrken nitelik
sorunlannı ihmal ettikleri belirtiliyor.
Bunun yanında hekim yetiştirilme-
sinde gösterilen önem, sağhktaki ara
elemanlann yetiştirilmesinde göste-
rilmiyor. Kısacası bu sistemde eğitile-
rek görev yapan hekimler, "motivas-
yonsuz, işlevsizve mesJekJerinden hoş-
nutsuz" durumdalar.
Yeterli pratiği yapamadıklanndan
ve hocalannın kendileriyle yeterince
• Yeterli pratiği yapamadıklanndan ve hocalannın
kendileriyle yeterince ilgilenmediğinden yakınan Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi öğrencileri "Özel muayenehanelerinde
çahştıklan için bize vakit ayırmıyorlar" dediler.
ilgilenmediğinden yakınan, Cerrah-
paşa Tıp Fakültesi öğrencileri de "Ozel
muayenehanelerinde çahştıklan için
bize vakit ayırmıyoriar" dediler.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi dördüncü
sınıf öğrencileri Atakan Sezer. Akın
Acıbozlar, İsmail Şabin ve Babür Taş-
h, en büyük sorunlannın hocalann ken-
dileriyle yeteri kadar ilgilenmemesi
olduğunu söylediler. Yeterli eğitimi
alamadıklan için mesleğe başladığın-
da hastalan "kobay" olarak kullan-
mak zorunda kalacağını vurgulayan
İsmail Şahin, şunlan söyledi:
" Bunun suçlusu hocalar. Ben bu se-
ne cerrahieğitimini tamamladım. Ama
hiç amelryata girmedim. Yani hiçbir
şey bilnüyorum. Suıavda 'Ben Türki-
ye'nin en büyük hocasıyım' diyen ki-
şi benimle ilgilenıniyor. 'Sen üniversi-
teye gelmişsin, kendi başına öğrenme-
lisin' diyorlar da Okadımı atmamıa sağ-
lamıyoriar. Türkiye'nin herhangi bir
sağhk ocağınadoktorolarak atandığun
zaman, nasıl muayene edecegimi, han-
gi Uaçlan vereceğinü bilmiyorum."
Eğitimin çok ağır olduğunu belirten
Atakan Sezer ise "Hiç boş vaktimiz
obnuyor. Diğer meslek daliannda part-
time çalışma imkânı olmasına karşın,
biz altı sene ailemize yük oluyoruz.
Mesleğe başladığunrzda da bunıin kar-
şılığını alamıyoruz. Ama bu öyle bir
yol ki bir girdin mi dönüşü yok" diye
görüşlenni dile getirdi. Sırf siyasi amaç-
lı olarak yeni tıp fakültelennin açıldı-
ğını kaydedetı Akın Acıbozlar da "Şim-
dikilerde yeterli kalhe yokken yenile-
rinin açürnası büyük hata" dedi.
Tıp ögrencilerinın bir diğer önemli
sonınu dau
harç paralan" Normal tıp
fakültelerinde 15 milyon olan harç pa-
rası Ingilizce tıpta 30 milyona çıkıyor.
Öğrenciler. "Bize' Yemek ücretleri 20
bin lira. Daha ne istiyorsunuz?' diyor-
lar. Ama harcını ödeyemevipokula baş-
layamayan bir kişi ne yapsm 20 bin li-
rabk yemeğL İ' niversite suıavmda yük-
sek notlar alan birçok arkadaşımız
harç parasını ödeyemedikleri için ka-
yTtlannı yapüramadılar" diye konuş-
tular.
Jaklin Çarkçı'ya göre toplumdan aldıklanmızın bir bedeli olmalı
' Yaşama seyirci kalamayız'• tstanbul Devlet Operası
solistlerinden Jaklin
Çarkçı'ya göre müziği
felsefeden, sanatçıyı
toplumdan soyutlamak
olanaksız. Insan haklan,
banş, kadın haklan ve
halklann kardeşliği gibi çok
önemli evrenseî değerlerde
buluşulmasında müziğin çok
önemli ve etkili bir köprü
olduğu kanısında.
ŞÜKRAN SONER
JaklinÇarkçı lstanbul Operası'nın
önde gelen solistlerinden bıri olma-
nın dışında, Italyan Lisesi yaranna
verilen konserde, Ermeni asıllı bir
sanatçı olarak, Anadolu'da yaşayan
pek çok kültürden ve bu arada özel-
likle Azeri türkü okuması ile dikka-
timi çekti. Daha doğrusu müzikle,
halklann kardeşliği. banş üzerine ver-
dıgi önemli mesajı, gazeteci arkada-
şımız Zeynep Atikkan'ın yazısından
okudurn.
Jaklin Çarkçı, bu söyleşi için bir ara-
ya geldiğimizde, "lstanbul''da Mü-
zik.ErMİeşirnveHoşgörü" başlığı al-
tında toplanan, bütün azınlıklann din
ve din dışı, teksesli, çoksesli müzik-
lerini içine alan konserde Ermeni asıl-
lı Türk musikisi bestekân olan Bi-
men Şen'in eserinı seslendirmenin
heyccanındaydı. KJasık müziğin, eği-
timinin dışında, toplumsal amaç ve
mesaj vermeye yönelik bu türden et-
kinliklerin içinde yer almaktan haz alı-
yordu.
Jaklin Çarkçı operanıniçinde doğ-
muş bir sanatçı. Ancak müzik gelişi-
mi ve yaşam öyküsü, müziğin için-
de, eğitim görerek yer almış çoğu ba-
şanlı klasik müzik sanatçısının yaşa-
möyküsü ile çatışıyor.
lstanbul Devlet Operası solistle-
rinden merhum bas, bariton Jim\T
Çarkçı'nın kızı olan sanatçı, çocuk-
luk yıllannın operaprovalannda geç-
mesine, 5 yaşında solfej dersi alma-
ya başlamasına ve hep müziğin için-
de olmasına karşın, çok uzun yıllar
kendini müzik eğitiminın dışında tu-
tuyor.
Geç başlangıç
Korolardayer alrnak, müzikle mo-
ral bağlannı sürdürmekle birlikte,
Jaklin Çarkçı, klasik öğrenimi ve ar-
dından da çok erken yaşta evliliği,
anne olmayı seçiyor. Devlet Konser-
vatuvan'nda öğrenci olmaya karar
verdiğinde 27 yaşındadır.
Müzik eğitiminın bu kadar geç baş-
lamasına karşın, gerek ulusal gerek-
se uluslararası platformda, solist ola-
rak bu kadarbaşanlıve önemli bir yer-
de olmasını, yeteneğine öncelik tanı-
yan değerli hocalanna borçlu oldu-
ğuna inanıyor.
Geç başlayan, ancak çok çok hız-
lı gelişen müzik eğitimi, yanlannda
eğitim gördüğü önemli sanatçılar,
okullar, konserler, festivaller, müzik
etkinlikleri başan ve ödüllere ilişkin
bilgileri en özet hali ile aktarmak bi-
le burada sayfalar tutar. Biz sadece Jak-
lin Çarkçı'nın önemli bir dönem di-
ğer solistleTden farkh olarak koroda
çalıştığını ve bunu çok önemsedigi-
ni, solist olarak sahneye önce mezzo
soprano olarak çıktığını, ancak geçir-
diği bir dizi hastalık ve sağhk teda-
visinm ardından, sesinde meydana
Jaklin Çarkçı, her insanın kendine yannş yapnıa ve düzeitme şansı tanıması gerektiğini düşünüyor. Opera
içinde doğmuş bir insan olmasına karşın, uzun yıllar miizikten uzak kalan ve 27 yaşından sonra müzik
eğitimine başlayan sanatçı, hiçbir şey için. hiçbir zaman gec olmadığuun kanıtııu oluşturuyor.
gelen gelişme ve ltah/an Akademı-
ne'deki hocalannın uyansı ile sopra-
no olduğunun altını çizmek istiyo-
ruz.
'Yanhş yapma şansı'
Çarkçı ile müzik kadar yaşama ba-
kışı konuşmak da çok çeİcici. Önce-
likle insanlara yaşamlannda yanlış
yapma hakkının tanınması gerekti-
gini savunuyor. Müziğe geç ba$la-
mış olmayı bir kayıp olarak değil,
çok yararlı bir yaşam deneyimi, ken-
di yanlışlannı yaşayarak görme ve
düzeltebilme eğitimi olarak değer-
lendiriyor.
Jaklin Çarkçı müziğin içine dal-
dıktan sonra kendisini felsefenın de
içinde bulmuş. Müzikle felsefenın
birbirlerinden kopmayacağına, çok
fazla ıç içe olduklanna inanıyor.
Müzik vebıraz da fazlaca sağhk so-
runu onu aynı zamanda insan bede-
nini tanımaya, sağlıkla ilgjlenmeye sü-
rüklemiş. Opera sanatçısının sağlık-
lı olma, bedenıni doğrukullanmazo-
runluluğunun, önemli bir disiplin ve
yaşam bıçimı getırdığını, bununla pa-
ralel olarak yıllar içinde sağlıkla il-
gili bihmsel akım ve felsefelere de bu-
laştığını anlatıyor.
Müziği sevmenin, müzikte geliş-
menin felsefe, sağhk eğitimi ile bır-
likte gelişebıleceğine inanmış bir in-
san. Yaşamında müzik çahşmasının
bir parçası olarak bu alanlarda eğitim
ve çalışmaya ayırdığı yeT ve zaman
çok önemli, çarpıcı bir boyutta.
Müzik, opera sanatınm. insan ve in-
san ilişkilerini tanımak. gelıştırmek
#
sorumluluğunu getırdiğini düşünü-
yor. Jaklin Çarkçı'ya göre müzik ve
opera, yıllar gerisinde kaldığı düşü-
nülen bir öykü içinde bile her zaman
var olan ınsan ilişkilerini yansıtıyor.
Doğal olarak da toplumsal sorunlar-
dan, yaşamdan kopuk bir müzik sa-
natçısını düşünemiyor.
Jaklin Çarkçı, Ermeni asıllı, ttal-
yan kültürü ile eğitim görmüş, dev-
let sanatçısı olarak yetiştirilmiş ve
devletin her tür olanağından yararlan-
mış bir kişi olarak, kendisinin Türki-
ye'nin çok güzel bir sentezinin öme-
ğini oluşturduğuna inanıyor. Özel-
likle yurtdışındaki Türkiye'ye yöne-
lik kimi haksız önyargılara, kendısi-
ne tanınan olanaklann doğrudan bir
yanıt olduğunu düşünüyor.
Jaklin Çarkçı bu toplumdan aldık-
lannı vermek sorumluluğunun bir in-
san olarak herkes için olduğu üzere
kendisı için de geçerli olduğunu ve
bunu yapmaya çalıştığını söylüyor. ln-
sanlığm bugüne kadar her tür ayınm-
cıhğı, farklılığı koruyarak bugün bu-
lunduğunoktalara geldiğini, insanla-
nn ortak yanlan beslenip, gözetile-
rek gelınebilecek noktanın ne olaca-
ğınm düşünülmesı gerektiğini savu-
nuyor.
'Zaman az'
"Daha fazla kişinin. du> gusal fark-
hhklardan. aynbklara dayâlı acılardan
kurtarüması, olgunlaşması, evrenseî
nsandeğerierindebuluşmalan içinçok
azzamanunızvarn
diyor. Farklılıkla-
nn ancak güzelliklerde geliştirilme-
si, olumsuzluklarda ise reddedilme-
si gereğine inanıyor.
Jaklin Çarkçı, ınsan haklan, banş,
kadın haklan, halklann kardeşliği gi-
bi insanlar ve toplumlar için çok
önemli olan evrenseî değerlerde bu-
luşulmasında müziğin çok önemli ve
etkili bir köprü olduğu kanısında.
Müziğin içinde ve bu ülkede yetişmış
bir insan olarak, üzerine düşeni yap-
mak sorumluluğu olduğunun bilinci
ile, önüne çıkan bütün şanslan kaçır-
mamaya çalışıyor.
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Ataşe Süelkan'ın şehit edilişi
9 Eylül, Bulgarlann milli bayramı idi o
zaman... 1944 yılında Mareşal Tolbu-
kin'le Sovyet biriiklerinin Bulgaristan'a
girişini kutluyoriardı.
Askeri birliklerin katılmadığı bir res-
mi geçit düzenlenirdi. Biz de Burgaz ili-
nin "ileri gelenleri" ile birlikte tribünde
dururduk.
9 Eylül 1982 günü saat 09.00'da me-
rasime gidecek, saat 11.00'e doğru bi-
tecek olan bu görevden sonra Sofya Bü-
yükelçiliği'ne hareket edecektim, ara-
bayla...
Başkonsolosluğun idari ataşesı Bo-
ra Süelkan'la bir gece evvel yemege
çıktık. "Slançev Br;ag"dakı turistik lo-
kantada yemek yedik. Gece yansına
doğru Süelkan'ın apartmanının önün-
deki Ufuk Park'ta oturduk, sohbet et-
tik. "Beyefendi.. Bu gece nedense içim-
de birstiantı var.." diyordu genç adam...
•••
9 Eylül sabahı törenden dönünce Bo-
ra'yı aradım. Sofya'ya gitmek üzere ol-
duğumu söyledim. lyi yolculuklar dile-
di.
Öğleden sonra saat 17.00'ye doğru
Sofya'daki Japon "New Otani" Ote-
li'neulaştım. Dahaholegirergirmezsık
sık gittiğim için beni tantyan, resepsi-
yonclaki Bulgar kız, "Göspodin Gör..
Büyükelçilikten telefon ettiler. Gelirgel-
mez, aramanızı söylediler" mesajını ver-
di.
Hemen aradım. Karşıma Kavas, Tev-
fik, daha beni büyükelçiye bağlaması-
nı söylemeden, "Siz aynldıktan sonra
Burgaz'daki Ataşe 'yi vurdular" diye fır-
lattı, bu son derece tatsız haberi...
Büyükelçiliğe geldiğimde, büyükelçi
ve maiyetini, büyük bir üzüntü içinde bul-
dum.
Olay şöyle olmuş:
Süelkan, saat 13.00'e doğru öğle ye-
meğinden dönmüş, arabasını park et-
miş... Apartmanın ana kapısından gire-
ceği sırada orta boylu, esmer bir adam
yanına yaklaşıp 1.5 metre mesafeden
üç el kurşun atarak ataşeyı öldürmüş..
Silah seslerini işiten birkaç komşu ço-
cuğu ve izinli bir Bulgar askeri, adamı
bir müddet kovalamışlarsa da tabanca-
sını bunlara çevirip korkutmuş... Son-
ra da galiba paniğe kapılarak tabanca-
yı yere düşürmüş ve kaçıp kaybolmuş...
Telefonla, Burgaz Milis (polis) Müdü-
rü Muhtarof'u buldum. Olay yerinde bir
tabanca, bir tek eldiven ve de üzerin-
de "Armenian Justice Commandos"
(Ermeni Adatet Komandosu) yazılı bir kâ-
ğrt bırakarak kaçan katili aramak için elin-
deki bütün olanaklan seferber ettiğini
söyledi.
Süelkan'ın hanımı Sofya Büyükelçi-
liği'nde görevli idi. Bu hanımın olayda
ve ondan sonraki sürede gösterdiği me-
tanet ve cesareti övmeden geçemeye-
ceğim burada...
•••
Muhtarofla 10 eylül sabahı, Milis Mü-
dürlüğü'nde uzun bir görüşme yaptık.
Duvarın bir yerinde Jivkov'un resmi
vardı. Bir başka yerde de "ÇEKA'nın ku-
rucusu Felix Jerygnski'nin...
Olay yerinde olan çocuklann ve erin
tariflerine göre yapılmış bir "portre"
gösterdi. Büyük biraraştrma sürdürdük-
lerini ekledi sözlerine...
Gerçeklere sadık kalmak için, Bulgar
polisinin bu araştırmada, ciddi çabalar
sarf ettiğini ifade etmek gerekiyor.
Bu katili bulamadılar...
Muhtarof, "Siz kendimizi oldukça et-
kin bir polis örgütü diye bilirdik. Amma
uluslararası teorizme karşı, yeterdere-
cede hazırlıklı olmadığımızanlaşıldı. Si-
ze söz veriyorum. Bundan böyle sizin
ve mesaiarkadaşlannızın güvenliği ben-
den sorulur" dedi.
Bunun sonucu da özel bir tim oluş-
turdu. Mavi bir "Opel" otodaki iki sivil
memur, gece gündüz evin önünde be-
ni beklemeye başladı. Ben, arabayla
hareket edince bunlar da hemen ar-
kamdan geliyoriar. Bunlar benim ''Bul-
gar korumalanm ".. Amma Muhtarof bir
taşla iki kuş vurmuştu:
Korumalar, benim bütün gidiş geliş-
lerimi de böylece eskisi gibi saklanma-
ya gerek kalmadan iztemek olanağını bu-
luyorlardı.
•••
Süelkan olayı ve çok değerli genç bir
arkadaşımız olan Belgrad Büyükeîçisi
Galip Balkar'ın yine Ermeni terörist-
lerce Belgrad'da şehit edilmesi, o za-
mana kadar "Demır Perde "yi, "güven-
li bölge" saymayı yeğleyen düşünce
tarzını değiştirmeye vesile oldu.
Burgaz'a bir zırhlı oto gönderildi. İki
tane de Türk emniyet görevlisi.
Devtete çok pahalıya mal olan bu ted-
biıierin etkinliği elbette olmuştur.
Koruma polislerinin, yabancı ülkeler-
deki görevleri sırasında uymalan gere-
ken uluslararası hukuk kurallannın ken-
dilerine iyice anlatılıp pekiştirilmesi ge-
rektiği kanısındayım.
Süelkan olayından yıllar sonra, öme-
ğin Isviçre'nin başkenti Bern'de olan
olaylan ve sonuçlannı hatırlamak gere-
kiyor...
• • •
Burada, müsaade ederseniz, mesle-
ğini iyi bilen müşfik bir aile babası, se-
vimli ve neşeli bir mesai arkadaşımı rah-
met dileyerek üzüntü ile andığımı söy-
leyeceğim...
Bütün bu kanlı olaylan sürdürmüş
olan Ermeni teröristterin, eninde sonun-
da ellerine ne geçtiğini hesap edip et-
mediklerini bilemiyoruz. Ancak kan dö-
kücülük, kıyıcılıklasürdürülen bu gibi ey-
lemlerin, eylemciler yaranna bir çıkar
sağladığı hiç görülmemiştir.
Yann: Fırtına
A kılsızlann akıllı sayıldığı, na-
/ l mussuzlann namuslu kabul
^~X- edildigibirtoplumdayaşasay-
dınız ne yapardınız? Aklınızdan vaz-
geçip, namusunuzu görmezden ge-
lip duruma uyarlanır mıydınız, "Yan-
hş yerde ve yanlış zamanda" yaşadı-
ğınızı düşünüp kahırlanır mıydınız?
Akıl ve namusu yeniden yorumlayıp
kendinizi rahatlatır mıydınız? Yoksa
"akri-namusdenklemi"ne biraz uzak-
tan bakmayı mı yeğlerdiniz?
"Şimdi bunun zamanı mı?"diyor-
sanız, biz "tam zamanı" diyoruz.
Aklı kıt-namusu çok
seçeneği...
yun burcundandır. Her şeyi
çobanın bildiğine şartlanmış-
tır. Derisinden ihraç mah ce-
ket, etinden pirzola ve kıyma yapıl-
masından pek gururlanır. Kuzu ciğer
olmaktan hoşlandığı bilinir. Bağır-
saklanndan kokoreç olduğu zaman
sığıra fark atmaktan mutlu olur. Bu-
nu da ona kasaplar öğretmiştir, ama
o bunu üstün olmak olarak algılar.
tnce bağırsaklanndan keman teli ya-
pıldıgını öğrenme firsatını bulamamış-
tır. Bu dünyada acı çekmekten hoş-
lanır, çünkü onun asıl dünyası öldük-
ten sonra bulacağı nimetlerdir. Bu
dünyayı kasaplarla lokantacılara bı-
rakmıştır. Asıl dünyasında öldükten
sonra ne bulacagını bilen yoktur, ama
öyle söyledikleri için inanır ve bu
dünyada yaşamaktan vazgeçer. K.e-
manlann ince ezgilerini bilmez, ama
MESELA DEDIK ERDAL ATABEK
Akıl-namus denklemi..
kaval sesine dayanamaz. Önüne ot
koyarlarsa otlar, saman koyarlarsa ge-
ne otlar. Az koyarlarsa az otlar, çok
koyarlarsa çok otlar. Rahattır, tasa-
sızdır, "neden" diye sormaz, bildiği-
ni bilir, bilmediğini bilmez. Soru sor-
maz, yanıt istemez. Uysaldır, hiçbir
şeye kanşmaz.
Aklı krt-namustan
nasipsiz seçeneği...
£
akal burcundandır. Yakın çev-
re kumazıdır. Hiçbir şey yap-
madan geçinmenin peşindedir.
ıce vahşidir, zalim olma firsa-
tmı hiç kaçırmaz. Işine yararlı ortam-
lan kollar, bunun için de kulaklannı
ve burnunu kullanır. Kendinden güç-
lülere kuyruk sallar, güçsüzlere diş-
lerini geçirir. Kavgaya girmez, artık-
larla geçinir. Karnıru doyurmanın yo-
lunu her zaman bulur, zira güçlü ca-
navarlann geride kemik bırakmamak
için onlan beklediğini bilir. Güçlüler
taraftndan korunduğu sürece korku-
lan yoktur, ama güçlüler kaybolunca
köpeklerden beter oluriar. O zaman
siner ve kendilerinin hiçbir şeyden
haberleri olmadığını söylerler. Orta-
lık günlük güneşlikken karanlık inle-
rine çekilir ve karanlığın sinsiliğini
beklerier. Onlan zavallı sanarak ya-
nılırsınız, bunu anladığınız zaman iş
işten geçmiş olur.
Aklı çok-namustan
naslpsizler...
ivri diş-keskin tırnak' bur-
cundandır. Çok muteberdir-
ler. Her işe girer, her yere el
atarlar. Akıllannı yalnız kendileri ve
kendi işlerine yarayanlar için kulla-
nırlar. Akılsızlann akıllı, namussuz-
lann namuslu sayıldığı topluluklarda
her şeyi ele geçirir, her şeyi kendi
egemenliklerine alırlar. Koyunlann
çobanlığını yaparlar. Koyunlardaon-
lann kendilerini yönetmesinden çok
hoşnut oluriar.
Koyunlan otlatır, ağıllara kapatır,
zamanı gelince de onlardan yararla-
nırlar. Sütlerini sağarlar, kesip etleri-
ni yerler, bağırsaklannı kullarurlar.
Kemiklerini de çakallara bırakıp çev-
reyi temizletirler. Böyle topluluklar-
da herkes onlara özenir, onîar için ol-
maya can atarlar.
Hem onlara kızılır, hem de onlara
özenilir. Güçlüdürler ve güçlerini gös-
termek için zalimdirler. Kendi çıkar-
lanndan başka hiçbir şeye bağlı de-
ğildirler. Ama ancak koyunlann ço-
ğunlukta olduğu topluluklarda güçlü
oluriar. Bunu bildikleri için de ko-
yunlan çoğaltmak için her şeyi yapar-
lar.
Aklı çok-namusu
mücessem olanlar...
( A zmhk'burcundandırlar. Her
/l şeyi görürler, her şeyi bilir-
- / T . ler. Koyunlan görüp üzülür-
ler, çakallan görüp kızarlar, "sivridiş-
ieri, kesldn örnaklan" görüp karşı ko-
yarlar. Azınlıktadırlar ama çok güç-
lüdürler. Akıllanyla ve namuslanyla
mücadele ettikleri için toplulukta hay-
ranlık uyandınrlar. Ama kimseye ke-
mik vermedikleri için yanlanna ge-
len azdır. Onlar da kemik bekleyen-
lerin yanlanna gehnelerini istemez-
ler.
Başlanna çoban istemezler, kimse-
ye de çobanlık yapmazlar. Bütün is-
tedikleri "herkesin akıllı ve namuslu
olması"dır. tstekleri hayal olarak gö-
rülse de bundan vazgeçmezler. Yan-
lış yerde ve yanlış zamanda oldukla-
nnı düşünmeden mücadele ederler.
Onlan 'o' yapan dabudur...