27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
te*ART 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ^Sahne'nm dinamikyansnııaLan EMtE KOYUNCUOĞLU Foograf sanatçısı LeventÖget, 8-30 mrt tarihleri arasında Atatürk Kültür Mrkezi Sergi Salonu'nda "Sahne" ismli sergiyi gösterime sundu. Seçinin açıhşında fotoğraf ve dansı büinleştiren "İküi Figür" adı altında biünstalasyoD gerçekleşti. Bir tür göteri de sayılabilecek enstalasyonun an* malzemelerini dans ve fotoğraf olijturmuş. Leent Öget, 1993 yıhnda Assos'ta HBeyin Katırcıoğlu yönetımınde geçekleşen "Truva Öyküsü* göterisinde çekriği "yöresel ghıileriyle diz çökmüş ağrt yakan iki kâün" oyuncunun fotoğrannı ayr\en kâhda basar gibi kalın, beyaz 2.80'e 3.K) metrelik bir beze basmış. Daha sotra bezi. demirden yapılmış bir çer;eveye çelik bir halatla germiş. Bu, insan boyutlanm aşan fotoğraf ya da peıdeye, gerisinde dans eden Fransız sanatçı Sabine Jamet'in gölgesi düsürülmüş. Peıdenin arkasında iki ayn ışık kaynağı vaı Böylece, dansçı Sabine Jamet'in gölgesi, perdeye iki ayn açıdan düsüyor ve tıpkı fotoğraflannı gördüğümûz iki kadın gibi, hareket eden beden de ikilenmiş oluyor. Jaraet'in doğaçlamasının en dikkat çekici tarafı, vûcudunun konumunu, ışık kaynağına uzakhğı ve yakınlığıyla biriikte düşünmesi. Sanatçı böylelikle, doğaçlamasına dramatik bir kurgu katmış oluyor. Gösterinin belli bölümlerinde, dansçının gölgesinin perdenin sınırlannı aşıp, izleyicilerin üstüne düşmesi hoş bir fikir ve bu LeventÖget, ohısturduğu sergide, gösteri sanatiannL resmi, fotoğran, enstalasyonu vemüziğibir arada kullanarak "sahne" bûtününe ulaşıyor, aynı zarnandada kavnunsal olarak antatun bûtününe. Sergtsindeki tötoğraflannd a da aynen enstalasyonun da oMuğu gibi enerji akışi. hareket ve dtnamizm var. fıkrin gereğinden fazla kullanılip ilginin tek yöne kaydınlmaması, Jamet'in doğaçlamasmı ve Öget'in kurgusundaki dengeyi oluşturuyor: böylece anlatımlarda da Dead Can Dance grubunun müzıği eşlığinde bir bütünlük sağlanıyor. Gösterinin dramatik kurgusundan sıynlıp dûşünsel tarafına yönelmek istiyorum: Bir düşünce var ve bir sanatçı bu düşünceden yola çıkarak bir oyun sahneliyor. Oyuncular, bu fikri sahnede kendilenne göre yorumluyorlar. Kostümcüsü, ışıkçısi yine aynı düşünceye kendi düşüncelenni katıyor. Ve görüntüde, sahnede ağıt yakan kadinlar var. Başka btr sanatçı ya da izleyıcı (Öget), seyrettıği oyunu kendine göre yorumluyor ve belli anlan "seçerek" fotoğraf haline getiriyor. Öget'in oyunda yakaladığı anlardan "bir" tanesınin "seçimi" gerçekleşiyor. O anın (fotoğrafin) üzerinde kendine göre oynayan sanatçı, o düşüncenin bir anlamda tuvale aktanmını tamamlıyor. Bir başka sanatçı (Jamet), bu resımdeki düşünceden yola çıkarak bir doğaçlama yapıyor. ortaya çıkan resim, müzik ve dansla enstalasyona dönüşüyor... Ve böylece "ağrt"devam ediyor... (Zaten kim durdurabilir? Kim düşünmeden, üretmeden devam edebilir?) Söylemek istediğim, bu dûşünsel ve sanatsal akışı bir noktadan tutup geriye ya da ileriye doğru sonsuza kadar çekebiliyorsunuz. Öget'in sergisi. bu düşünselliği de bırçok başka düşünceyle biriikte getiriyor. Öget'in hem enstalasyonu. hem de sahne fotoğraflanndan derledıği sergisi ıçin söylenebilecek en öz açıklama, herhalde kullandığı malzemelerin sınırlannı zorlayan bir sanatsal anlatıma yönlendıği olacaktır. Sanatçı, oluşturduğu sergide, gösteri sanatlannı, resmi, fotoğrafı, enstalasyonu ve müziği bir arada kullanarak *sahne*bütününe ulaşıyor, aynı zamanda da kavramsal olarak anlatım bûtününe. Sergisindeki fotoğraflannda da aynen enstalasyonunda olduğu gibi enerji akışı, hareket ve dinamizm var. Öget "sahne"ye yönelişini şöyle açıklıyor: "Sorgulanan yaşam ve vartak kesinn'siz bir diyaJogla benliklerdeki yerini ararken ' sahne "de bir başkası gözler önüne serilir. Bazen "ta kendisi" de olabiien bu gidip gelme, imgeterde de yaşanıhr. Aynı doğnıltuda bakan toplu insan gnıpian, yoğun bir enerjiyte ve var oiınanın bütün erdemleriyle kıpırdanıp dururlar. Zihinlere yerfcşen sessiz toplanblar. sanki kıvılcunlar çakan migeterk' ışıklandınlmış, gibi oesnel bir gercekHğin ordusu oiurİar." Öget. bir anlamda kendi sahnesini yaratmış ve oynuyor. Bu ilginç insan- sahne, oyuncu-izleyici, an ve gerçeklik ilişkisi de kendi oyununu Öget'in ağzmdan oynuyor. TaKmhaneMe müzikli,tiyatrohı,daıısh günler Kühür Servisi - Akademi tstanbul ve Armada Otel işbirliğiyle kurulan, sanat-kültür etkinlikleri sunma ile yeme-içme yeri olma özelliğini aynı anda ve aynı mekânda sunan Talimhane, Fransız kukla ustalanndan Karina Cheres tarafından Carl OrfTun 'Ay' operasından sahnelenen 'La Lune' oyunu ile cuma akşamı açıldı. 'La Lune', cumartesi saat 15.00 ve 21.00'de, pazar günü saat 11.00 ve 15.00'te, 18 ve 19 mart akşamlan da 19.30 ve 21.30'da olmak üzere toplam sekiz gösteri yapacak. Talimhane'nin açılışı ile biriikte başlayıp bir hafta sürecek olan diğer etkinlikler arasında Yeşil Üzümler Dans Tiyatrosu'nun gösterileri, Tahsin Ünüvar Quartet konseri ve 5. Sokak Tiyatrosu'nun 'Pethuski' adlı oyunun gösterimi yer alıyor. Talimhane'nin açılış gecesi olan 15 martta bir 'happening' düzenleyen 'Yeşil Czümler', 26 mart sah gecesi saat 21.00'de Müzik ve Hareket' başlıklı üçlemeyle seyirci karşısına çıkacak. 1993 yıhnda biraraya gelen grup. Deniz Altınay, Setna Güven, Emre Koyuncuoğlu, Ahmet Ortaçdağ ve Ferhat Özatar'dan oluşuyor. Assos Gösteri Sanatlan Festivali'nde yaptıklan üç koreografıden sonra teknik çahşmalara ağırhk veren Yeşil Üzümler'in Talimhane'deki 'Çarşamba Gösterileri'nde üç farklı müzik dinletisiyle biriikte insan bedeninin ve düşüncesinin ilişkisi üzerinde deneysel çahşmalan, mayıs ayı sonuna dek sürecek. Saksofonda Tahsin Ünüvar, piyanoda Selim Benbağ, davulda lzzet rUçkahnaz ve basta Mahmut Talay'dan oluşan 'Tahsin Ünüvar Quartet' ise, Talimhane'de 15, 16 ve 17 mart geceleri saat 23.00'ten başlayarak cazseverlere seslenecek. Fransız Gelecek Tiyatrosu'nun 'La Lune' adlı oyununun ardından Antalya'dan '5. Sokak Tiyatrosu', 'Pethuski' adlı oyunla, Talimhane'nin 'Uzaktaki Tryatno' etkinliğı kapsamında konuk oluyor. Mustafa Avkıran'ın da belirttiği gibi "Bir tiyatrosu ofanah tiyatrocunun" dileğinden yola çıkarak kurulan 5. Sokak Tiyatrosu Venedikt Yerofeev'in 'Moskova İstasvonlan' adlı La Lune' Fransn Getecek Tivatrosu'Pethuski' -PayMar Töfekçi 'Meddah' - Erdoğan Akduman 'Müzik ve Hareket 1 -\esfl Üzümler romanmdan, Stephen Mulrine'ın sahneye uyarladığı 'Pethuski'yi sahneleyecek. Brejnev döneminde 'yeraltı sanaö' diye bilinen bir türün seçkin örneklerinden biri olan oyun, ölmüş-öldürülmüş bir sarhoş fılozofun. dağılmanın eşiğindeki Sovyetler Birliği'ne bakışmı ele alıyor. Ya da, oyuncu Payidar Tüfekçi'nın deyişıyle "Insanlarm gün geçtikçe insancıkiaşıp insancüsızla^ınkiıgı. se\gisizcikJe$tiriWigL düşüncesizciktestirildiğL, kendisi ve çevresivie ilgKİzcikleşürikligi bu dünyada. birisi insancıklara karşı çıiap insancıl otmayı. aşkı. sevgryi akh ve düşünceyi, düşündüklerini açıkça söviemeyi, kendisi \e çe\resiyle ttgilenmevi savunuyor. tnsancıklannııı hep partak ve pariak. görmeven göderi oMugunu bildiği hakk". 'Pethusld'nın dekorlan Naz Erayda'ya. ışık tasanmı ise Barbaros Gfilaçtı'ya ait. Yönetmenliğini Mustafa Avkıran'ın yaptığı Pethuski'de Venichka rolünü Payidar Tüfekçioğlu üstleniyor. tlk kez 1994'te Edırburg Festtvali'nde Tom Coarteaty tarafından sahnelenen oyun, 5. Sokak Tiyatrosu tarafından Talimhane'de 20 mart çarşamba günü saat 15.00 ve 21.00, 21 ve 22 martta saat 21.00,23 martta ise saat 19.30'da izlenebilecek. Devlet Tiyatrosu sanatçısı Erdoğan Akduman ise, kendi yazıp yönettiği ve oynadığı 'Meddah' (Düzensiz Bir Hikâye) adlı oyunla 27- 29 mart günlerinde saat 21.00'de izleyici karşısına çıkacak. Düzen denen şeyin ne olduğu bilinmeyen bir ülkede, düzen yaratmak için girişilen arayışlan mizah diliyle anlatan oyun daha önce Diyarbakır Devlet Tiyatrosu ve Yunus Emre Kültür Merkezi'nde seyirci karşısına çıkmıştı. Azerbaycan Kültür GünleriKültür Servisi - tstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür îşleri Daire Başkanlığı'nın "Ülke Kültür Günleri" kapsamında 17-30 mart tarihleri arasında düzenlediği ilk uluslararası toplu ülke kültür programı "Azerbaycan Kültür Günleri", pazar günü saat 18.30'da Cemal Reşid Rey Konser Salonu'nda düzenlenecek açılış programıyla başlayacak. Programa katılacak 100 civanndaki kültür, sanat ve bilim insanının 60 tanesi Azerbaycan'dan. Diğer katılımcılar ise Türkiye'nin konuyla ilgili seçkin kültür ve bilim adamlanndan oluşuyor. Pazar günü yapılacak açılışa aralannda Azerbaycan Başbakan 1. Yardımcısı romancı Alçin Efendiyev, Azerbeycan Kültür Bakanı Polat Bülbüloğlu ve Kültür Bakanı AgâhOktay Gûner'ın de bulunduğu üst düzey yetkililer katılacak. Azerbaycan Kültür Günleri, konserler, sergiler, açıkoturum, sempozyum, söyleşiler ve fılm gösterilerinden oluşacak. Cemal Reşid Rey Konser Salonu, Muammer Karaca Tiyatrosu ve Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek etkinliklerde, operalardan seçmelerden âşıklara uzanan konserler, resim, fotoğraf ve afış sergileri, bilimdeneğitime, edebiyattan güncel konulara uzanan bir yelpazede açıkoturum, sempozyum ve söyleşiler, Azerbaycan sinemasından örneklerin sunulacağı etkinlikler yer alacak. Bu etkinliklere Azerbaycan kültür ve sanatının önemli temsilcilerinin yanı sıra Türkiye'den de Ataol Behramoğhı, Menmet Değan, tiber Ortayh, Taha AkyolgiN isimler katılacak. Ingiltere'den geleneksel ve çağdaş folk müziği Kathryn Tıckefl ve üçlûsü Türidye nırnesinde. Kükflr Servisi- Kuzey lngil- tere geleneksel ve çağdaş folk müziğinin temsilcilerinden Katbryn Tıckel ve Trio'su, mart ayında bir turne gerçek- leştirmek üzere British Coun- cil'ın davetlisi olarak Türki- ye'ye gelen: lan Carr (gitar), NeB Hariand (bas gitar) ve Kathryn TickeUden (Nort- humbria gaydası ve keman) oluşan topluluk, Mersin, Ada- na, Antalya, Trabzon ve Eski- şehir'dan sonra tstanbul'da. Topluluk yann ve pazartesi ak- şamlan saat 20.30'da Kenter Tiyatrosu'nda iki konser vere- cek. 1994 yıhnda dağılıp tekrar bir araya gelerek Kathryn Tic- kell Trio adını alan topluluğun repertuvan Tjckell'ın bestele- rinden oluşuyor. Sanatçının, Kuzey lngiltere'nin Northum- berland ve Borders bölgeleri- nin ezgileri ile keman ve gay- danın bileşimini gerçekleşti r- diğı ezgileri gerek lngiltere'de gerekse yurtdışında verdiği konserlerde ızleyıcileri büyü- lüyor. Kökeni, akrabalannm gele- neksel müzik çalmaya devam ettiği Northumberland'ın North Tyne Vadisi'ne dayanan Tickell, 6 yaşmdan beri piyano çalıyor. 9 yaşında Northumb- ria gaydasını çalmaya başlayan sanatçı Border bölgesinde dü- zenlenen festivallerdeki bütün geleneksel küçük gayda yanş- malannı da kazanmış. 1980'de Tom Anderson'dan Shetland keman stilini öğrendikten son- ra 1981 ve 1982'de Shetland Folk Festivali'ne davet edilerek çok başanlı konserler vermiş. İ983'te, programında tlk defa Ingiliz geleneksel müzigine yer verilen Edinburgh Uluslarara- sı Festivali'ne katılan Tickell, 1985'te profosyonel müzik ya- şamına atılarak tngiltere'yi kapsayan yoğun bir konser programına başladı. 1986'da, Folk Roots Top Thirty listesınde yer alan 'Bor- deriands' albümünü çıkardı. Tickell'ın üçüncü albümü 'Common Ground' da Ingılte- re'nin en saygın müzısyenle- nnden basçı Daıuıy Thompson ile gitarist Chris Newman da yer aldı. Albüm 'Q' dergisi ta- rafından yıhn plaklanndan bi- ri seçildi. 1989"da lngiltere'nin Variety Club 'Northern Perso- natity of the Year Avwrd' ile Northern Arts Award'ın Sahne Sanatlan Kategonsi olmak üzere iki önemli ödül kazandı. 1990'daParis'te ilkbüyükkon- serini veren Tickell, Sting ile de kayıt çahşmalan yaptı ve Fransa'da The Oueftains ile biriikte konser verdi. 1990- 1994 yıllan arasında 'The Kathryn Tîckell Band' ve 'Signs' adlan altında iki albüm yayımladı. Hong Kong, lspanya, Isviç- re, Japonya, Kanada, ltalya, Belçika, Danimarka, lsveç, Al- manya ve ABD'yi kapsayan turnelere çıktı. Penguin Cafe Orchestra ve The Chıeftains ile plak kayıtlan yaptı, iki Sting al- bümüne katkıda bulundu ve Stıng'in New Castle'daki kon- serine katıldı. Tickell ve topluluğn tstan- bul'un ardından, Türkiye tur- nesine, 21 martta, Bursa'da, 23 martta lzmir'de ve 26 martta Ankara'da verecekleri konser- lerle devam edecekler. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Bu Ne Biçim Kentsoylu Btrkaç yıl oluyor, televizyondaki bir konuşmada, ra- hat, kendine güvenen, sözünü bilir gözüken bir kent- soyluya sormuşlardr. "Burjuva olmak ne anlama gelir?" Soru tam böyle miydi, bilemiyorum, ama kerrtsoylu- nun verdiği unutulmaz yanıt beni hem şaşırtmış hem de uzun uzun düşündürmüştü: "Adam olmak demektir, adam!.." Bizim kentsoyiulanmız genellikle kentsoylu oldukla- nndan söz etmezler. Çünkü Marx'çılann yaptığı tanımla bir yergiye dö- nüşmüştür bu sözcük: "Ûretim araçlannı elinde tutan, emekçinin işgücünü satın alarak onu sömüren sınıftan bir kişi..." O rahat, kendine güvenen kentsoylu, televziyonda milyonlarca izleyiciye, "Emekçilen sömürmek adam olmak demektir, adam!" demıyordu herhalde. Anlaşı- lan başka türlü yorumluyordu kentsoylu sözcüğünü... "Bourg" Fransızcada "kasaba" anlamına geliyor. özellikle bir kalenin yakınında kurulmuş, çevredeki köy- lerin alışveriş merkezi olan bir kasaba. Bilindiği gibi bu kasabalar büyüyup kentleri oluşturmuşlar. "Bourge- ois" ise o alışveriş merkezi kasabada ya da kentte ya- şayan, dolayısıyia alışverişle uğraşan kışi... Bakalım, yüzyıllar sonra Türkçe Sözlük'te ne anlam verilmiş bu sözcüğe: Burjuva. a. Al. Fr. Burjuvazi sınıfından olan kimse, kentsoylu. Burjuvazi. a. Al. Fr. 1. tar. Eskiden Avrupa'da soyiu- larla köylüler arasındaki kentliler sınıfı. 2. toplb. Başka- sının işçisi olmayıp kendi başına üretım ve kazanç yol- lannda çalışarak kendine oldukça bol ya da yeter bir geçim sağlayan sınrf ve bu sınrfa, çıkan ve yaşayışı ba- kımından bağlı bulunan topluluk. TCırkçe Sözlük üretım araçlannı elinde tutmaktan, iş- gücünü satın alarak emekçıyı sömürmekten filan söz etmiyor. Başkasının işçisi olmayan, kendi başına üre- tim yapan, kazanç yollarında çalışan, oldukça bol ya da yeter bir geçim sağlayan sınrf... Yorumlamak kolay değil, ama "Adam olmak demek- tir, adam!" sözcünün gizi kente yerleşmekte, köylülük- ten kentliliğe geçmekte olsa gerek... Kırsal kesimden gelip kentin sıkışık yaşamında nasıl davranılması gerektiğine bir türlü akıl erdiremeyen, onu bunu çignedikçe, çeşitli boyutlarda uyanlarla hizaya sokulanlann, sonunda yol yordam öğrenip kentlilerin arasına katılmalan... Televizyondaki rahat, kendine güvenen kentsoylu, "adam olmak" diye bundan söz ediyordu herhalde. Kim bilir!.. Belki de daha ilerisi: Kentin seçkin çevrelennde do- laşıp içmek, dans etmek, kumar oynamak, "oldukça bol" getirini harcamasını bilmek... Kerrtsoyluluğun tarihte halkla el ele olduğu güzel günleri de yok değil... Bağımsız kentler... "Kentlt olmak özgür olmaktır!" deyimini getiren atılımlar... Sonrası insanlığa korkunç bir yirminci yüzyıl yaşatan savaşımlar, sıcak soğuk savaşlar, kıyımlar, btr de her ba- taklıktan kurtulmak için sımsıkı sanlınan büyülü sözcük: Uberalizm... Nedir Türkçesi bu sözcüğün? "Erkincilikya da erkinlikçilik; özei girişimcilik; özgür- lükçülük..." Okuyalım bakalım öz Türkçe Söz/üfc'teki açıklamasmı: Erkincilik. a. toplb. "Bırakınız yapsın, btrakınız geç- sin" ilkesiyle özetlenebilecek bir görüş, ki siyasal alan- da halHa, nükümet yönetimi karşısında olabildiğince özgürlük vermeyi doiğru bulur ve bütün siyasal görüş- lerin parlamentoda temsil edilebilme olanağının veril- mesini ister; ekonomik alanda özel bireysel girişimi te- mel alır ve bu alanda devlete yalnızca gozetimci ola- rak bir görev tanır, yani devletin ekonomik gırişimlere ginşmesini, ekonomiye kanşmasını istemez. Adam olmak demektir, adam!.." dıyen kentsoyiu- nun tutunabileceğı bir tek değer panldıyor bunca sö- zün arasında: Özgüıiükçülük... Adam olmayı destekleyecek başka bir şey yok... özgürlükçülük... En ortada, en göze çarpan yerde de düşünce özgürlüğü: "Düşüncelerinize katılmtyorum, ama onları söyle- mek özgürtüğûnüzü ölûnceye kadar savunacağım..." Ne var ki bizim ülkemızı neredeyse elli yıldır yöneten kentsoylular bunu bir türlü anlayamadılar... Özel mahkemeler kurmuş, yazarlan, bilim adamlan- nı, yazılan, kitaplan, kısacası "düşünceleri" yüzünden yargılıyorlar... Tutuklananlar, kelepçelenenler, suçtu bulunanlar, ce- zalan ertelenenler, cezaevıne sokulanlar... Ne ararsa- nız var... Yıllardır bu ülkenin insanlarını uygarlık karşısında utançtan utanca sürüklediler... Ne adam olması!.. 1. tZMİR TÜYAP KİTAP FUARI 12.00 - Panel: Edebıyatta Postmodern Yönsemeler I. Mert Başat. Hasan Bülent Kahraman, Burhan Günel, Ahmet Yurdakul. Düzenleyen: Edebiyatçılar Demeğı 14.00 - Panel: Ahnanya'da Yabancı - Türkiye'de Almancı / Yöneten: Denız Kavukçuoğlu. Konuşmacılar. Demırtaş Ceyhun, Cem Özdemır. ısmaıl Kahraman, lşm Grelner, Hüseyin Şenol. Düzenleyen: Merhaba Yayıncılık 16.00 - SÖyleşı: Demokrasi ve Özgürlüğün Sınırlan / Prof. Dr. Toktamış Ateş. Düzenleyen. Ege Koop. 18.00 - Söyleşi: Yüz Yüze Mızah - Müjdat Gezen. Düzenleyen. TÜYAP ANKARA/TÜRK ALMAN KARtKATÜR BULUŞMASI 14.00 - 17.00: Uygulamalı Semıner ' Karikatürcülenn ve katıhmcılann biriikte yapacaklan '2000 Yıhnda Dünya' konulu workshop gerçekleştirilecek. BUGÜN İMZA GÜNÜ- Erdal Inönü. CHP Kadıköy Ilçe Merkezi'nde saat 14.00'te 'Anılanm, Düşüncelerim' adlı kitabıni imzalıyor. ÖDÜL TÖRENt- Emin Türk EUçin Vakfi (ETEV) tarafından Türk bılım ve düşünce alanına katkıda bulunacak çahşmalan değerlendırmek ve desteklemek amacıyla verilen Emın Türk Elıçın Araştırma - Inceleme Yanşması ödül töreni saat 15.00'te ETEV Merkezı'nde yapılacak. ETEVin bu yılkı ödülü Mevlut Çankaya ve Dr. Ahmet Okur'un ortak ürünü olan "Cumhunyet Döneminde Türkiye"de Sınıfsal Yapıdakı Dönüşümler ve Sınıflann Niteliğine Toplumsal Bütün Açısmdan Bir Yaklaşım' adlı çalışma kazandı. Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. Afşar Timuçin, Prof. Dr. Nejat Bozkurt, Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu ve Doç. Dr. Murat Özyüksel'den oluşan seçiciler kurulu, Engin Önen'in 'Siyasal Katılım Açısından Orta Sınıflar' adlı çalışmasını da özendırme ödülü ile degerlendirdı. ETEV Merkezi'ndekı ödül törenine Eliçm'in dostlan. sanatçılar ve düşün adamlan katılacak. (337 91 11) SÖYLEŞİ- Kadıköy Sahaf Cafe'de, şaır Eray Canberk'in düzenlediği 'Cumartesi Sohbetleri'mn bugünkü konuğu gazetemiz yazan Şükran Kurdakul. Kurdakul, saat 17.30'da başlayacak söyteşisinde 'Kadıköy ve Şıır Ozerine Her Şey" den söz edecek. SİNEMA- İFSAK 17. Kısa Fılm Yanşması'na katılarak derece alan fılmlerden Sınema Dalı binncısi 'Bir Kent Durumu' (Ahmet Sönmez), video dalı birincisi 'Yabancı' (Bülent Erçetin) saat 15.00'te tFSAK Salonu'nda gösterilecek. (243 14 01)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle