08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 1996 PERŞEMBt OLAYLAR VE GORUŞLER Promosyon ve Kimliğini Yitiren Basın ÇETÎN AŞÇIOĞLU Yargıtav Onursal Üyesı T urkçe duşunup duşunceyı yabancı sozcdklerle açık- lamak bıze ozgû bır ozen- tı mıdır9 Yazımızın başlı- ğına "promosyon"sözcu- ğunu koyunca boyle bır soru ıle gınş yapma gereksınımı duy- dum Ancak elealdığımkonudıl sorunu olmadığından yanıtı dılcılere bırakıyo- rum Latınce kokenlı olan promosyon (pro- motıon) sözcuğû "bir kuruluşun aracı- lık ettiği nesne (maJ-eşya) \e hizmetin sa- fışjnda arüş sağlavan oğeler (unsuriar) ve etkenler" anlamında da kullanılmakta- dır Jşte bızde gazete satışının arttınlma- sı ıçın her turlu nesnenın dağıtılması "promosyon" sozcuğu ıle anlatılmaya çalışılmaİctadır Ancak promosyonda ar- tışa etkılı oğe ve etkenlenn doğnı ve du- rust nıtelıkte olması gerekır, bu nedenle bu sozcuk, bızdekj olayı anlatmaya yeter- lı değıldır Promosyon sozcuğu yenne "yapay ve aJdancı eylera" sozcuklen kuJlanılırsa hem Turkçe duşunup Turkçe konuşma- yı yeğlemış hem de basının ıçınde bulun- duğu olavla ılgılı gerçeğı tam bır açıklık ve durulukla anlatmış oluruz Basın ya- pa> ve aldadcı eylemlerle gazete saüşuıda arös sağlamaktadır_ işte Turkçenın gucu Basının ışlevı, "Bireyleri ulke ve dün- yadaki otaylarhaklanda biJgiJendirmek'' ve "Otaylarla ilgili degişik duşunce açık- lamaJan ve yorumlaria bıreylerin kendj değer yargüanna ulaşmasını sağla- mak"tır Basının buışlevını yenne getır- memesı ve amac dışında başkalannın ça- Iışma alanlanna el atarak kendı ışlevını gölgelemesı kımlık kaybına neden olur Şımdı olduğu gıbı "Basında bugünkü kavgalann gazete- ciHkie bır ilgısiyok; tican zihnıyet var. Bu, gazetecılik değjJ; ticaret kav gası yapılıj or. Kendi adıma üzüluyomm, mesleğimiz adına utanıyorum."( l) Bu sozler, gaze- tecılığm ılke ve etık degerlennın korun- ması yolunda uğraş vermış emeklı gaze- tecı Seiami Akpınar'ındır Aslında Akpınar'ın bu açıklaması, ba- sın mesleğıne gonul vermış olanlann ço- ğunluğunun paylaştığı bır olgudur Ah bır de uzerlenndekj olu toprağını atabıl- seler de mesleksel kımhklennın gucunü ortaklaşa bır eylemle gösterebılseler Yurttaşlara gelınce, yoğun reklam ve duyurularla beyınlen yıkandıkça, eko- nomık baskılar buyüdukçe, çaresızlık alın yazısı olmaktadır Sorunun nıtelığıyle ılgılı sağlıklı bır yargıya ulaşabılmek ıçın oncelıkle ger- çek olgulann bılınmesı gerekır - Dağıtılan nesnelenn karşılıksız (be- dava) olduğu son zamanlardadılegetınl- mesc bıle, bu ızlenımı yaratacak çaba gostenlmektedır Oysa dağıtılanın karşı- lığını okuyucu ödemektedır Şoyle kj Gazete içın odenenin içüıde dağıtılan nesnenın de bedeli \ardır.(2) Okuyucudan toplanan miryariar, tes- lim anına kadar repo ve benzer yoUaria değerlendirilmektedir. Kaidı ki karşılıksız trilyonlara ulaşa- cak bir biryiik altına girme, nesnenın do- ğasına aylandır. - Okuyucu, kupon toplayarak bağlan- dığı gazetenın gelecektekı fıyatmın ne olacağını bılmemekte ve fiyat artışlan karşısında seçme hakkını kullanama- maktadır - Dağıtılacak nesnenın gerçek değen açıklanmamakta ya da surum değennın uzennde gostenlmektedır - Malıyetı duşurmek ıçın normal üre- tım kalıtesının duşurûlduğu yolunda go- zardı edılemeyecek kuşlcu ve ıddıalar bu- lunmaktadır - Alımlann çoğu ılk elden yapılarak aradakı toptancı ve satıcı kârlannın bır kısmını gazete almaktadır Bu olgular, basının "yapay ve aklatıcı eylemle" hem bıreylenn çaresızlığını so- murdüğunu hem de başkalannın çalışma alanlanna gırerek haksız rekabet ortamı yarattığını ortaya koymakladır Bedeli okuyucudan ortülu olarak alın- dıgi halde, kupon karşılığında "karşılık- «z dağrtım yapıyorum" dıye ortaya çık- ma, dağıtılan nesnelenn gerek değen ve nıtelığını açıklamama, kupon toplayarak gazeteyı almaya elı mahkûm olan okuyu- cuyu artan gazete fıyatı karşısında çare- sız bırakma, nıhayet başkalannın çalışma alanlanna gırerek haksız rekabet ortamı yaratma, her şeyden önce ahlaken kına- nacakbırdavranıştır Ancak ahlak kural- lannın hukuk kurallan gıbı zorlayıcı bır gücu bulunmamaktadır, kınama, bıreyın kendını yargılama gucunu (vıcdanını) harekete geçırmedıkçe sözden ılen gıde- mez Basın, satışlannı çoğaltmak ıçm boy- lesıne yapay ve aldatıcı bıreylem ıçınde bulunmakla yürurlüktekı hukuk kuralla- nnı da çığnemektedır Tuketıcıyı Koruma Yasasfnın 16 maddesı, "Tkari reklam ve Uanlann ya- salara ve genei ahlaka uygun, dürüst ve doğru ounalan gereldr" kuralını koyduk- tan sonra, "Tuketiciyi aidatKL, VanılOcı veya onun tecnıbe (deneyim) ve bilgi nok- sanlıklannı istismar edici (somürücu)-. reklam ve ilan yapdamayacağT yasakla- masını getırmıştır Bu yasaklama aynca, 25 maddede ce- za yaptınmına bağlanmıştır, aykın dav- ranışın cezası ıkı yuz mılyon lıradır, bu eylem, ulke duzeyınde gerçekJeştınlmış ıse on katı arttınlarak ıkı mılyar lıraya yukseltılecektır Yasaklamaya aykın her ılan ve rekJa- mın bağımsız tek bır suçu oluşturacağı da hatırlanmalıdır Ote yandan Sanayı Ba- kanlığı tıcan reklam ve ılanın durdurul- ması ya da yasaya uygun yapılması ıste- ğı ıle tûketıcı mahkemelenne başvurabı- lır Yasalar uygulanmak ıçın hukuk duze- nınde yer alırlar, uygulanmayan, somut- laştınlmayan soyut yasa kurallannın gu- cunden soz edılemez Basının bır bölü- munun "yapay ve aldatıcı bir eylem için- de sûrekli reklam ve ilan yapması" Tuke- tıcıyı JCoruma Yasası'nın 16 maddesı ne aykın ıken ıdan nıtelıktekı cezalan uy- gulayacak olan Sanayı Bakanlığı'nin ses- sız kalması çelışkılı bır davranıştır Bu- nun kamu görevlılen ve dokunulmazlık koruması olan bakan ıçın açıkça bır gö- revı savsama suçunu oluşturduğu da gö- zardı edılmemelıdır Bızce yetersız olan Tuketıcının Korunması Yasası 'nı allayıp pullayıp kamuoyuna sunan Sanayı Ba- kanlığı'nı elınde bulunduran sosyal de- mokratlann hanesıne bır ayıp daha ılave ehnek tuketıcının hakkj olacaktır Dıger yandan haksız rekabet karşısın- da suskun kalan ılgılı meslekı kuruluşla- ra yasalann kendılenne sağladığı hak arama yollannı önenyoruz Hak arama- nın yalnız bıreysel çıkarlar ıçın değıl, ul- kenın sosyal ve ekonomık düzenı ıçın de yaran olduğunu hatırlatarak Son sozumuz de basında gorev yapan yüreklı, kımlığını yıtırmemış yazarlara Son gunlerde aranızdan çıkan bıreysel çıkışlar sevındıncıdır, ancak kapalı kapı- lar ardında konuştuğunuz gerçekJen ya da duşunduklennızı ortak bır eylemle guncelleştırmek, hem meslekı kımlığın korunması ve gelıştınlmesı hem de ka- mu yarannın oluşturulması açısından ayakta alkışlanacak onurlu bır davranış olacaktır (1) Cumhurıyet 28 Ekım 1995 (2) Nezıh Demırkent Cumhurıyet 28 Ekım 1995 Bır Konu Bır Konuk. ARADABIR Doç. Dr. YILDIZ SERTEL Suç, Ceza, Hukuk ve Devlet Adalet Bakanı, Meclıs kursusune çıktı ve şoyle ko- nuştu "Bır hamıle kadın mahkûmun hapıshaneye kelepçeyle getınldığını oğrendık Buna çok uzgu- nüm Bundan sonra mahkûmlara ınsancıl muamele yapılması ıçın gereklı butun onlemleralınacaktır Hu- zunınuzda soz venyonım " Nerdeyız? Ingıltere'de Dıkkat edersenız, kotek, tekme, ışkence falan yoktur Bır kelepçe dahı, ınsan- lık dışı sayılmakta ve bakanın ozur dılemesıne yol aç- maktadır Gereken yapılacaktır Insan hakları konusunda bızım Batı dan alacağımız ders yok Onların çıfte standartlan, Bosna, somurge- ler filan fa/an dıyeceksınız Butun bunlar doğrudur Ama kendı ulkelerınde parlamentoları kuranlar, de- mokratık sıstemlere yonelenler ılk defa onlar olmuş- lardır Bızım de onlardan ornek alarak kurmaya ça- lıştığımız demokrasının kurallan vardır - Kanun karşısında butun vatandaşlar eşıttır - Hukum gıymemış her sanık, kanun nezdınde suç- suzdur - Tutukluluk suresı sınırlandınlmalıdır Bu sure ıçın- de sanıklar, suçsuz vatandaş ışlemı gormelıdır - Sorgulamayı ışkence yoluyla yapmak, suçsuz va- tandaşlara ortaçağ yontemlerı uygulamaktır, suçtur Bu yolla ınsan oldunnek cınayettır - Ceza sade ve sadece, kanun yoluyla ve kanun çerçevesı ıçınde verılır - Demokratık rejımde kanunun ustunde guçler yok- tur - Adalet Bakanlığı, Içışlen Bakanlığı ve bunlann ıçınde guvenlık guçlen, halkın seçmış olduğu Meclıs karşısında sorumludur Gorevlen haîka hızmet, mal ve can guvenlığını, genel huzuru sağlamaktır Bu go- rev onlara kanun ustunde bır guç olmak yetkısını ver- mez Bu kurum ve orgutlere mensup kımselerın ışle- dıklerı suçlan obur vatandaşlannkınden farklı gor- mek, kanun karşısında eşıtlık gıbı bır temel ılkeyı çığ- nemek olur Huzur ve asayışten sorumlu bakanlık ve orgutler, başka bakanlık ve kurumlar gıbı devlet mekanızma- sının bırer parçasıdırtar Polıs devletın hızmetındedır devletın ustunde olamaz, devletle butunleşemez Devletle guvenlık teşkılatı butunleşırse ortaya çtkan şey polıs devletı olur Bu da demokrasıden çok uzak bırşeydır Devietın ustunde olursa devletın en onem- lı bıreylennı de tehdıt edebılır Stalın rejımınde Dışış- len Bakanı Molotof'un her an KGB tarafından tutuk- lanma korkusu ıçınde yaşadığı soylenırdı Bu doğru bıle olmasa, kanunlann ve devletın ustunde bır guç yaratılmasının ne kadar tehlıkelı olabıleceğını goster- mek açısından onemlıdır Çok şukur bız henuz orada değılız Ancak huku- kun ve devletın ustunde guçler yaratılmasının ne ka- dar tehlıkelı olduğunun bılıncınde olmak zorundayız Bu yazı kaleme alındığı sırada, gazetecı Metin Göktepe oldurulelı 14 gun oluyor Cınayetın gozal- tında olduğu ılan edıldığı halde suçlu bır turlu ortaya çtkanlamıyor Çunku "Polıssuçlu olamaz, olursa dev- letın ıtıbarı sarsılır" mantığı hâlâ yururlukte Ne yazık kı Uğur Mumcu'nunkı gıbı faılı meçhul cınayetlerın, kayıpların, gozaltında olenlenn zıncırı çok uzun Hukuk devletının, demokrasının turlen yoktur Ya- sa yasadır yasalar karşısında butun yurrtaşlar eşıttır Suçun cezalandınlması devletın gorevıdır Bunun dı- şına çıkıldığı vakıt, vatandaşın can guvenlığı gıbı demokratık devlet de tehlıkeye gırer SATILIK TERRİER 1 5 aylık, sut beyaz temer yavrulan satılıktır Tel 411 24 41 -386 31 15 İLANT.C. LAPSEKİ ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo 1979/316 Davacı Fıkret Erten tarafından davalılar Vahdettm Kaya Hıkmet Yaman Hasan Keleş, Ismaıl Unlü, M Şev kı Uğradı hakkında açtığı satışın ıptalı konulu da- vada Davanın reddıne ılışkın 2 6 1981 gun ve 1979/316 esas 1981 '99 sayıh hukum davalılardan Vfolla Guranı Cad Gun Apt No 28, D 6 Fındıkzade/lstanbul adre- sınde ıkamet eden davalı Hîkmet Yaman ıle Babıâlı Cad No 64'1 Cağaloğlu/Istanbul adresmde ıkamet eden davalı M Şevkı Uğradı'ya bugune kadar yapılan tum aramalara rağmen kararteblığı yapılamamıştır Işbu ılam davalılara ılanen teblığ olunarak ılan tan- hınd^n ıtıbaren 15 gun sonra karann kesınleştınleceğı ılanen teblıg olunur 6 12 1995 Basın 62710 Siyasal Yapımız ve Başkanlık Sistemi O M E R AIVAlURT/4Z)a/j/ IzzetBaysal Ûnıversıtesı KamuHukukuAraştırma Gorevhsı durum, her ıkı organın katı bır bıçımde bırbınn- den aynlığı esasına dayalı bır sıstemde, ülke ya- şamını bır anda felce uğratabılecek bır bunalım etkenı olma adayıdır Oysa ABD'nın kendı özellıklennden kaynak- lanan nedenlerden dolayı bu ıkı bağımsız güç bır- bırlenyle uyumlu çalışabılmekte ve sıstem, her- hangı bır tıkanıklığa uğramadan ışleyebılmekte ya da zaman zaman ortaya çıkan sorunlar kolay- lıkla aşılabılmektedır Bu ozellıkler, sıstemın başka bır ulkede ıstık- rarlı bır bıçımde uygulanabılmesı ıçın gereklı on koşullardır Her şeyden once ABD, çoğulcu de- mokrasının gerektırdığı kurumsal yapıya sahıp bır ülkedır Demokrasının atardamarlan ya da dınamızm aşılayıcılan olan sıvıl toplum kuruluşlan, top- lumsal yaşamda etkılı bır rol oynamakta, ulke sı- yasasının oluşumunda ve yönlendınlmesınde önemlı ölçude seslennı duyurabılmektedır Bı- lınçlı, etkılı, guçlu bır kamuoyu, sorumlu med- ya, hak ve ozgurİOklenne karşı son derece duyar- lı bır topluluk, hoşgorü, her türlü duşûnceye kar- şı saygı ve katlanım uzlaşma, siyasal ahlak ve ter- bıye, kısaca köklu bır demokrası geleneğı, top- lumun genel ozelhğını oluşturmaktadır ABD, aynşık bır nufusa sahıp olmasına karşın siyasal yaşamı ıdeolojık bakımdan bağdaşık bır gorünum sergılemektedır Uzun zamandır ıkı bu- yük partı (Cumhunyetçı Partı - Demokrat Partı) siyasal yaşamın aktorluğünuyapmaktadır Zaten Amenkan toplumunun lıberal ortak değerler uze- nndekı uyuşması, fazla partıyı de gûndeme ge- tırmemektedır Her ıkı partı de aşın ıdeolojılerden annmış, Amenkan uygarlığının ortaya çıkarmış olduğu değerler sıstemıy le butunleşmış, ortak toplumsal değerlen paylaşmış, aralannda esaslı söylem ve TARTIŞMA S on gunlenn Turk siyasal yaşammın gundem maddelennden bınnı de başkanlık sıstemıyle ılgılı tartışma- lar oluşturmaktadır Aslında bu sıs- tem, 1982 Anayasası hazırlıkJan sı- rasında da önenlmış, ancak redde- dılmıştı Ozal, cumhurbaşkanlığı dönemınde sık sık bu sıstemı övmuş ve ulkemız ıçın yararlı ola- cağını her fırsatta dıİe getırmıştı Olumuyle bır- lıkte başkanlık sıstemı ateşı sönmemekle bırlık- te kul altında kalmıştı 24 Aralık erken genel se- çımlennın ardından ortaya çıkan tablo ıle hukü- met kuruluşunda karşı laşılan yapay guçlukler ve tıkanmalar, bu 'kor'u yenıden canlandırdı ve yıl- lardır dıllerden düşmeyen söylem yenıden vızyo- na gırdı "Eğer başkanlık sistemi olsaydı, bu tür siyasal sıkınölan yaşamazdık." Durum gerçekten öyle mı 9 Behrtelım kj hıçbır siyasal sıstem kusursuz de- ğıldır Parlamenter sıstemlerde az çok yünıtme ıs- tıkrarsızlığına karşın başkanlık sıstemınde yasa- ma ve yurutme organlannın kılıtlenmesı sorunu vardır Hatta parlamenter sıstemlerde, yurutme ıstık- rannı sağlayıcı önlemler getırmekle sıstemdekı sorunlann aşılabılmesı her zaman olanaklıdır Buna karşın, organlann bırbınnden bağımsız ve sert aynlığının kaçınılmaz kıldığı organlar arası çatışmaya karşı çozum bulma guçluğu, başkan- lık sıstemını onemlı ıstıkrarsızlıkJara, ısyanlara, hükumet darbelenne ya da başkancı şekle doğru ıtebılmektedır Başkanlık sıstemınde genel oydan gelen baş- kan ıle parlamento, bır kez seçıldıkten sonra bır dahakı seçımlere değm bırlıkte yaşamaya mah- kûmdurlar Başkanın çoğunluğu ıle parlamento çoğunluğunun ayn siyasal partılenn elınde ol- ması her zaman mümkundür Aslında böyle bır program farldılıklan bulunmayan, bırbınne kar- şı köklü bır muhalefet alışkanlıği olmayan partı- lerdır Aynca partılenn dısıplınsız oluşlan da sıs- temın kılıtlenmeden ışlemesınde onemlı bır et- kendır Bunun sonucunda da başkanlar, kongre çoğunluğu kendı partısınden olmasa da rahatlık- la destek alabılmektedırler Gerçı başkanlann ge- rek dün, gerek bugün (hatta geçen gunlerde) Kongre çoğunluğu karşısında bazı guçlukJerle karşılaştıklan gorulmektedır Ne var kı bunlar, ıkı organın belırlı bır ışbırlığı, karşılıklı odûnler ve özvenlenyle ve karşılıklı dayanışma çabalanyla büyumeden ya da sıstemde bunalıma yol açma- dan çozûlebılmektedır Tamamen ABD'nın ken- dıne ozgu bu durumlanna aynca anayasa ıle ku- rulmuş denge ve denetım cıhazlan ıle Federal Yüksek Mahkeme'nın sıstemın ışleyışıne onem- lı katkılannı da belırrmek gerekır Ulkemızde parlamentenzmın uygulanışında zaman zaman bazı sıkıntı ve sorunlann yaşandı- ğı bır gerçektır Ancak kurumsal ve sıstem otesı sosyolojık venlen gozardı ederek butun keramet sankı sıstemdeymış gıbı yenı bır sıstem arayışı- na gırmek, başkanlık sıstemını siyasal huzur ve ıstıkrannsımgesı olarak gormek, adeta bürun so- runlan çözecek buyülü bır anahtarmış gıbı sun- mak yüzeysel bır bakış açısıdır Ulkenın temel noktalannda bıle uzlaşamayan, bırbınnden ol- dukça farklılıklar taşıyan partıleryelpazesıne sa- hıp bırbınne program ve ıdeolojı olarak son de- rece yakın ve aynı tabana seslenen partılenn bı- le basıt konularda uzlaşamadıklan, siyasal ahla- kın bır turlü yerleşmedığı bır ulkede başkanlık sıstemının çozüm olarak sunulması ve ustelık sı- yasılerden bu sesın gıttıkçe gur bır şekılde duyul- ması oldukça yadırgatıcıdır Ne getıreceğı onceden bılmmeyen yenı mace- ralara gırmek yenne, parlamenter sıstemın temel yapısını ve şemasını bozmadan ıstıkran sağlayı- cı önlemler almak hem daha kolay, hem daha kalıcıdır 'Kurumsal Cinayet'in İçyüzü S ayın Kepenek'le tanışmayız Ama oğretım uyesı deneyımınden geçmış bınsı olduğunu elbette bılınm Bu yuzden, Cumhunyet gazetesının 29 ocak tanhlı sayısında çıkan "Tarih Vakfı 'Kurumsal 1 Katham mı'"' başlıklı yazısını okuyunca şaştım, şaştığım kadar da ırkıldım Sayın Kepenek. değışık yorumlanyla medya kadar kafalanmızı da haftalardır meşgul eden Darphane polemığıne kendı tuzunu katarken, bu- süredır vakıf yonetıcılen hımmetıyle sıcak tutulan "Cid vakfa karşı yalancı ve gerzek tukakalar" senaryosunu. bır ıkı dokundurmayla. faılın baştan bılındığı bır cınayet senaryosuna donuşturmuştur Pekı, Sayın Kepenek'ın çarpıcı bır anlatımla "kurumsal cinayet" dıye nıtelendırdığı fııl ne ola9 Yazann ıddıasına bakılacak olursa Tanh Vakfrnın kurmak ıstedığı muzeyı onlemeye, bu yoldan da kurumun yıkılmasına çahşanlar varmış Bak sen 9 Ya kımlermış bu dolaplan çevırenler 9 Açıkça soylenmıyor ama benım kestırebıldığım kadanyla onlar, Tanh Vakfı 'nın kurmak ıstedığı "İstanbul ve Toplumsal Tarih Muzesi"nın Darphane kullıyesınde değıl de başka yerde kurulmasını daha doğru bulanlar. yıllar once Kultur Bakanlığı'na protokolle tahsıs edılen bu mekânlara. kullıyenın ıçınde zaten on-on beş yıldır gorev yapan Restorasyon ve Konservasyon Müdurlüğu ya da Anıtlar ve Rolove Mudurluğu gıbı bınmlenn daha çok gereksınımlen olduğunu soyleyenler ve onlann destekçılendır Yanı, vakfın bır uyesı olduğum halde bu mealdekı bır deklarasyona ımza atan ben ve bencıleyın "başanyı kukanan" ve de "gelişmeterden tedirgin ohrn" gozu donmuşler surusu Vay da vay Denecektır kı, pekı ya nedır bu ışın aslı astan 9 Ve gene sorulacaktır Bu tatsız, tatsız olduğu kadar yaralayıcı polemık nerede duracak. ya da onu kım durdurabılecektır 9 Bana sorarsanız hatadan kım once donerse, ışı selamete goturecek de odur Çunku, olay Tanh Vakfı ıle Darphane'nın vakfa kıralanmasına karşı çıkanlar arasındakı uyuşmazlık gıbı gostenlmek ıstenıyorsa da ışın ozunde, dıle getınlmemesıne karşın, Kultur Bakanlığı'nin onemlı bır kayba uğramış olduğu gerçeğı vardır Tahsıse yuksek sesle muhalefet edenler -yanı cınayetın gorunür faıllen- ıse, sadece sorunun "seslendirilmesine" vesıle olan ışguzarlar, gonullu mudahıllerdır Hıkâye, önumde bmken belgelere bakılırsa, başlıca şudur On beş kusur yıl once Malıye ve Kultur bakanlıklan arasında aktedılen bır protokol uyannca, Kultur Bakanlığı'na bağlı Anıtlar ve Rolove ıle Restorasyon ve Konservasyon mudurluklen ve bu ıkıncısının butun Turkıye muzelenne hızmet veren laboratuvarlan, Darphane kullıyesı ıçınde kurulmuştur Protokol, bu kurumlann, zamanla ve bellı bır program ıçınde, kullıyenın otekı yapı bınmlennı de kullanıma geçırerek kuruluşlannı tamamlamalannı ongoruyordu Geçen sure ıçınde. bu amaçla oluşturulan projelenn pek azının yaşama geçınlebılmış olmasının nedenı ıse, sınırlı ve kısıtlı bır butçesı olan Kultur Bakanlığı'nin, gereken tahsısatlan yapamamasıdır Gelın gorun kı, butçesı ve olanaklan kendı alt bınmlennın gehşmesıne elvermeyen Kultur Bakanlığımız, Sayın Tûnurçin Savaş'ın bakan, Sayın Prof Dr Emre Kongarın ıse musteşar olduklan donemde, Darphane uzenndekı hak ve ıddıalanndan vakıf lehme vazgeçmış ve daha once kendıne bağlı bınmlenn gelıştınlmesı ıçın ongorulen mekârüann vakfa devredılmesını lcabul etmıştır Bu ışlemın bır "ozeüeştirme" ışlemı, yanı devletın kendı olanaklanyla gerçekleştıremedığı ışlen, ozel sıvıl ya da her ne ıse, ama sonuçta kendı butçesı olan bır kuruluşa devretmesınden ıbaret olduğu sanılabılır ve gözukara bır devletçı değılsenız, bu devır ışlemı sıze akıiiıca kotanlmış bır ış gıbı gozukebılır Ama gerçek durumun bundan olduğu farklı olduğu kabul edılmelıdır Çunku Darphane bınalannı, cuz'ı bır meblağ karşılığında - yanı yok pahasına- kıralayan kuruluşun amaç ve programı, var olan mudurluklennkınden farklıdır Dolayısıyla yapılan ış hıçbır şekılde bır ozelleştırme degıldır Ama denebılır kı vakfın Darphane bınalannda bır muze kurmak ıstemesı, nıhayet kultur adına yapılan bır gınşımdır ve bunun gerçekleşmesı Darphane kullıyesıne yuklü bır yatınm yapılmasına yol açacaktır lyı de bu yatınmdan bakanhğın kasasına gıren sıfira yakındır ve bu yuzdendır kı, kıralamadan sorumlu Kultur Bakanlığı yetkılılen, Tanh Vakfi'nın gerçkten de desteklenmeye değer projesıne katkıda bulunurlarken, kendı kurumlannın menfaatmı gozardı etmışler, ışlerlık, ışlevsellık ve venmlılığınden sorumlu olduklan kendı mudûrluklennın onunu kesmışlerdır Açıkçası, bmdıklen dalı kesmışlerdır Buna da Sayın Kepenek'ın benımsedığı termınolojık mantıkla, bır "kurumsal intihar" olayı denebılır mı acaba 9 tmdı, Sayın Kepenek, Tanh Vakfi'nın kurmayı ongorduğu muze elbette kı onemlı, gereklı ve onaylayıp destekîenmeyı gerektıren bır projedır Ve elbette kı Kultur Bakanlığı'nin asal gorevlennden bın de bu tur gınşımlenn onunu açmak, onlara olanak hazırlamaktır Ama, koca lstanbul'un ıçınde Tanh Vakfi'na tahsıs edılecek başka değerlı yer ve yapılann bulunmadığuıı kım soyleyebılır 9 Doğrusunu ıstersenız, daha once bır dızı seçenek uzennde durmuş olan vakıf yonetıcılennın kendılen bıle bunu soyleyemezler Vakıf yonetıcılennın neden Darphane kullıyesının uzennde bu kadar durduklan Darphane'nın tahsısı ıçın hangı yollara başvurdukJan ıse bambaşka bır konudur ve - zorlanmadıkça- bundan uluorta soz etmeyı gereksız buluyorum Buna karşılık, Kultur Bakanlığı sessızlığını korudukça sorunun gundemde kalacağı ongorusunde bulunabılınm Dıkkat edılırse, bakanlık, onun çıkarlan adına bır polemığe gıren ve Sayın Kepenek'ın yazısında olduğu gıbı, bazen ağır sayılabılecek suçlamalara uğrayan kışılere ne arka çıkıyor, ne de karşı Hanı "Biz işımizi biliriz, size ne oluyor"dese, alan memnun veren memnun olduğuna göre başkasına soz hakkı duşmez Ama kendı haklanna açıkça sahıp çıkmaya nıyetlı goziıkmeyen bakanlık, gonullu avukatlannı yalanlayıp sustunnadığına göre onlara da ıtıraz etmıyor demektır Bakanlık ıtıraz etmesıne etmıyor, ama gelın gorun kı bütun olanlar onlara oluyor Ne sakınca91 Uzun erımde tukenen kendısı olsa da Prof. Dr. Ayda AREL PENCERE DSP ile CHP'nin Ilk Görevi... Siyasal partı nedır^.. Sozluk dıyor kı "Belıriı bır siyasal programı uygulamak ıçın bır araya gelen kışılenn kurduğu orgut." Yeterlı mı'. Hayır, toplumun sınrfsal yapısını da göz onünde bulunduran bır tanım gereklı "Sosyal bır sınıfın temsılcılennın oluşturduğu ve o sosyal sınıfın çıkartannı programında polıtık, eko- nomık, kulturel, eğıtsel açılardan saptayıp orgütle- yen siyasal bırlık " Yine yeterlı değıl Sozluklerdekı çoğu tanımlama, eksık kalır, ama, siyasal partılenn kafaca bır ya da yakın olan kışıle- nn bır araya gelmesınden oluştuğunu bılıyoruz; sol partılerde bu doku daha da guçludur Şımdı soralım - CHP ıle DSP arasında örgutu oluşturan kışıler ve sınıfsallık açısından bıraynm varm/Z. Yok canım. Pekı aynlık nerede9 Aynlığın nerede olduğunu saptamak ıçın once her ıkı partıyı ıdeolojık açıdan karşılaştırmak gerekıyor. Ideolojık kapsamda hıçbır ayrımı olmayan ıkı partı- nın bır ortak noktası var Her ıkısınde kafa kanşıklığı suruyor 1989-91 yıllarının "reel sosyalızm"e getırdığı yı- kıntının altında kalan sol, yenı dunyaya açılan fıkır- lennı saydamlaştırmakta guçluk çekıyor Oysa bır si- yasal partının en yararlı ışlevlennden bınsı de kışı- ye dunya goruşunde somut yol gostermesıdır. Tek başına duşunmek o denlı kolay değıl1 . Partının ıde- olojısındekı saydamlık, kışılenn bırbırlerıyle çatış- malannı engeller, ortaklaşa duşunmeyı ve uzennde bırieşılen dunya goruşunu paylaşmayı sağlar Bu- gun ne DSP'de bu saydamlık var ne de CHP yone- tıcılennın kafaları açık seçık Ikı partının de bırbırfe- nyle neden uğraştığı, neden çatıştıgı bellı değıl Pay- laştıkları seçmen tabanı bır, benımsed/klen dunya goruşu sol, çıkış kokenlerı Kuvayı Mıllıye ve Halk Fır- kası, aşılandıkları ıdeolojı evrensel sosyal demok- rat devınım, ama, 1989-91 'le bır donemecı yaşayan dunyamızda, sol, olan bıtenlerı kavrayıp yorumla- yacak ve partının ıdeolojısını Anadolu'nun gerçek- lenne oturtacak yetıyı gosteremıyor Kafalarda soru ışaretlerı karmaşaya donuştukçe, sol, sağın kuyruğuna takılıyor Solun sorunu 'taban'da değıl 1 . Halkın en aşağı yuzde 30'u sola dönuk; sola oy vermeye hazır Solun sorunu'tevan'da!.. , , • *' Neolıberalızm; Yenı Dunya Düzenı, pıyasanın kut- sanması, sermayenın evrenselleşmesı, kuresefleş- me, ozelleştırme, devletın küçultulmesı, emeğın değersızleştmlmesı ve benzerı polıtıkaları sınııiar otesıne pazarlıyor. Solun 'yenı sağ' karşısındakı tutumu nedır?.. , Bellı değıl önce fıkırde, duşuncede, ıdeolojıde solun ne de- dığını belırlemesı gerek.. Bugun Turkıye'de 'Osmanlı entelı, şenatçı, Kürt- çu' rttıfakı, tam bırgoruş bırlığı ıçınde, Atatürk'u boy hedefine donuşturduler, Kuvayı Mıllıye, Halk Fırka- sı, Kemalızm, 1923 Devrımı ve Aydınlanma hareke- tınden kokenlenen solu sol saymıyorlar Solun bu yandaşlara karşı tutumunu açık seçık or- taya koyması gerekmıyor mu? . önyargısız bır yaklaşımla, ama, yurekten ve akıl- dan kaynaklanan bır yetkınlıkle, sol partıler, kendı kendılennın ne olduklannı açıklayamazlarsa gunluk polıtıkanın ıçınde kaynayıp gıdeceklerdır ACI KAYBIMIZ Cemıyetımız uyesı degerlı mcslektaşımız Basın Şeref Kartı sahıbı ÇETİN A. ÖZKIRIM 6 Şubat 1996 Salı gunu vefat etmıştır Vefati camıamızda buyuk uzuntu varatan Çetın A Özkırım'ın eenazesı 8 Şubat 1996 Perşembe gunu oğle namazını muteakjp Levent Camıı nden alınarak Zıncırlıkuyu Mezarlığı nda toprağa venlecektır Çetın A Özkırun'a Tann dan mağfiret kederlı aılesıne ve uyelenmıze başsağlığı dılenz TÜRKtYE GAZETECtLER CEMİYETt TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI'NDAN DUYURULMUŞTUR Odamızın 35 Olağan Genel Kurulu delegasyon esasına göre çoğunluklu 24 Şubat 1996 tanhınde aşa- ğıdakı gundemle, saat 9 OO'da, Oda Genel Merke- zı'nde (Sumer Sokak No 12/10 Yenışehır/Ankara), ço- ğunluksuz 9 Mart 1996 tanhınde 'Turk Tarih Kurumu" konferans salonunda (Kızılay Sokak-Adlıye karşısı, No 1 Sıhhıye/Ankara) yapılacaktr Seçımler çoğunluklu 25 Şubat 1996, çoğunluksuz 10 Mart 1996 tanhınde Oda Genel Merkezı'nde (Su- mer Sokak No 12/10 Yenışehır/Ankara) adresmde ya- pılacaktır Duyurulur YONETİM KURULU GÜN 1.GÜN 1 Açılış, başkanlık dıvanı seçımı, 2 Saygı duruşu 3 Açılış konuşmalan 4 Konuk konuşmalan 5 Komısyonlann seçımı, 6 Çalışma ve Denetleme Kurulu raporlannın okunması, goruşulmesı yonetımın aklanmaa, 7 Komısyon rapoıiannın goruşulmesı, karara bağlanması, 8 Tuzuk ve Yonetmelık degışıklığıne ılışkın komısyon raporlannın goruşulmesı ve karara bağlanması 9 Adaylann saptanması ve duyurulması, 10 Dılek ve temennıler, 2. GÜN Seçımler Romanlannız ve ansıklopedılerınız yennızden alınır Tel.: 554 08 04
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle