07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT 1996 ÇARŞAMBA HABERLER Parti içi muhalefet, Çiller'i devirmek amacıyla olağanüstü kongre için 216 imza toplamayı hedefliyor DYP'de Çifler'i indiırne plaıu DYP'de huzursuzluk DYPil başkanına örgüt tepkisi • DYP'nüı görevden aldığı 16 ilçe örgûtü, Istanbul fl Başkanı Celal Adan'ı, partiye ülkücüleri doldurmakla suçladı. Eski ilçe başkanlan, parti içinde anti-demokratik uygulamalann doruğa çiktığını söylediler. HULYATOPCU DYP Genel Merkezi 'nin tasfiye ettiği Is- tanbul'daki 16 ilçe örgütü, isyan bayrağı çekti. Kendilerine hiçbir gerekçe gösteril- meden görevden almdıklannı belirten eski ilçe başkanlan, MHP kökenli ll Başkanı Ce- lal Adan'ı partiye ülkücüleri doldurmakla suçladılar. DYP içinde antidemokratik uy- gulamalann had safhaya ulaştığını söyle- yen eski Şişli ilçe Başkanı Aziz Ffl, "Celal Adan, partiye eski ülkücüleri doldurarak DYP'yi ek geçirmeye çalışıyor. Görevden alınmamız yargısız infazdır" dedi. DYP Genel Merkezi'nin geçen günlerde ani bir kararla görevden aldığı Istanbul'da- ki 16 ilçe örgütü, parti içerisindekı ülkücü kadrolaşmanın kurbanı olduklannı öne sür- düler. Önceki akşam Akgün Otel'de bir ara- ya gelen 13 eski ilçe başkanı, genel merke- zi protesto karan aldı. Otobüslerle bu gece toplu halde Ankara'ya hareket edecek olan DYP'liler, Ankara'da önce DYP Genel Mer- kezi önünde, daha sonra ise partinin grup toplantısında protesto gösterisi yapmayı planlıyorlar. ilçe başkanlan, sorunlann, Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar'ın isteği ile il başkanlığına atandıgı öne sürülen es- ki ülkücü Celal Adan'ın göreve gelmesin- den sonra başladığına dikkat çektiler. Siyasi parti liderlerinin sık sık demokra- siyi savunduğunu, ancak parti içi demokra- siyi yok saydıklannı belirten eski Şişli ilçe Başkanı Aziz Ffl, ilçe başkanlannın gerek- çe sunulmadan görevden alınmalannın bu duruma örnek olduğunu söyledi. ilçe baş- kanlannın "başansız olduklan ya da rüşvet yedjkleri" dunımlarda görevden alınabile- ceğini söyleyen Aziz Fil. "Bize hiçbir gerek- . çe gösterUmedi. Görevden alınmamız yargı- SHİnfazdır"dedı DYP'nınilçeörgütlerinin 3-5 ay içerisinde erozyona uğratıldığını söy- leyen Aziz Fil, bu durumun teşkilatın küçül- mesine neden olduğunu savundu. 2.5 yıl içerisinde 2 kongre geçirdiğini, iki kez de görevden alındığını söyleyen Fil, partiye e- mek veren kişilerin canından bezdiğini be- lirtti. Celal Adan'ın partiye üye bile olma- dığını, bu nedenle kendilerini görevden ala- mayacağını vurgulayan Fil, şöyle konuştu: "Celal Adan eski tanınmış ülkücülerden- dir. Geçmişte Osman Bölükbaşı'nın Millet Partisi'ne giren Türkeş daha sonra bu par- tiyi ek geçirmişti. Celal Adan da DYP'ye ül- kücüleri doldurmaya çalışıyor. Parti>i ülkü- cülerie kuşatarak ele geçirmek istiyor." Istanbul'un tüm ilçelerini görevden al- maya cesaret edemediklerini söyleyen Fil, diğer 16 ilçenin de önümüzdeki ay görev- den. alınacagını öne sürdü. Eski Sanyer İlçe Başkanı YıimazGünay- dın da DYP içerisindeki antidemokratik uy- gulamalann had safhaya ulaştığını vurgula- dı. 11 Başkanı Celal AdarTın demokrat bir kişi olmadığını söyleyen Günaydın, "Bizi görevden alıvoriar kendi adamJannı doldu- ruyoriar. Bence partinin büyümesini istemi- yorlar. Çünkü ben ilçemde 94 yerel seçünle- rine göre oy oranınu üç puan arrûrmış bir ilçe başkanıyım" diye konuştu. Celal Adan'ın göreve geldiği gün yaptığı konuş- mada hiçbir ilçe başkanmın görevden alın- mayacağı sözünü verdiğini anımsatan Yıl- maz Günaydın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizi görevden almadan iki gün önce gö- rüştüğümüzde bir arkadaşamız kendisine 'Ileride bizi görevden alacaksınız, tasfiye etmeyin, istifamızı isteyin. Bunu onurluca yapalım' demişti. Adan ise'Hayır öyle bir şey yok' demişti. 'Kale komutanlanm'dedi- ği ilçe başkanlanıu görevden alması iki gü- nü bulmadı." OŞMAN AYDOĞAN / BÜLENTSARIOGLU ANKARA - Kongre sürecin- de, örgütleri fesih yetkisini Baş- kanlık Divanı'nda toplayan DYP Genel Başkanı Tansu ÇiDer. par- ti yönetimine karşı ağır eleştiri- lerin yükseldiği Genel Idare Ku- rulu'nda (GlK) darbe yedi. Ör- gütferi fesih yetkisini yeniden GİK'e aldıran muhalif üyelenn. "Yüzde 27.5 olan oy oranımız, yüzde 19'a düştü. Bu bir mağlu- biyettir. Suçlu aranıvorsa bulu- nur"dediklen öğrenıldı. DYP yönetiminin. üstü kapalı oiarak partiden atmakla tehdit ettiği Devlet Bakanı Cavit Çagların da. "Bu partiden beni kimse ata- maz. Biz, Zincirbozan yollann- da cefa çekerken birçok kişi ya- nımızda değikii. 10 kişiyie fotoğ- raf cektirip, seçimlere gittiniz. Di- ğer 125 kişi. ikinci suuf milletve- kili mi?~ eleştınsınde bulunduğu belirtildi. Muhalifeski mülerve- killeri ve kurucular, partiyi ola- ğanüstü kongreye götürmek için imza toplamaya başladılar. DYP'nüı dün yapılan GlK toplantısında, Çiller'e karşı eleş- tiri sesleri yükseldi. Alınan bil- giye göre yönetimin daha önce üstü kapalı oiarak partiden ihraç etmekle tehdit ettiği Çağlar, top- lantıda şu görüşleri dile getirdi: "Seçimlerde yüzde 10 oranın- da ov kaybettik. Bu, bir mağlubi- yettir. Suçlu aranıvorsa. bulunur. Parti teşkiiatlannda yapılanlar yanuşur. Bütün teşkilatiar birden kongreye ghmeliydi. Teşkilatlan fesih vetkisi de GİK'e aittir. Hü- kümet konusunda, bir çözüm noktasına gelmeliyiz. RP hükfi- metini engeüemek için biam bir anlaşma noktasına gelmemiz ge- rekiyt»r. 10 kişi>le birlikte fotoğ- raf çektirip, A Takımı diye seçi- me gittiniz. Geri kalan 125 kişi ikinci sınıf milletvekili mi? Sizge- nel başkansınız, herkese aynı ya- kınlıkta ve aynı uzaklıkta ounalı- sımz.." Çağlar'ın, toplantıda, daha ön- ce kurmak istediği bir bankanın karamamesi nedeniyle karşı kar- şıya geldiği Orman Bakanı Ha- san Ekincinın basına yaptığı açıklamalan yalanladığı belirtil- di. Eski Teşkilat Başkanı ve Iz- mir Milletvekili Rıfat Serdaroğ- lu'nun da. "Bizün amacımı/ size engel çıkarmak değiL Ancak, bu hükümet konusunda biryere ge- lin. Biz de sizin başbakan olma- nızı isteriz, ancak bu olmuyorsa, ANAYOL'u da sadece bu sorun yüzünden nkamamauyız" dedı- ği öğrenıldi. Alınan bilgıye göre toplantıda, Ordu Millervekili Refaiddin Şa- hin ile eski Nevşehir Milletveki- li Osman Seyfi'nin teşkilatlar ko- nusundaki eleştirilerine, Çiller'e yakın birkaç üye dışındaki kurul üyelerinin itiraz ermemesi üzeri- ne, Başkanlık Divanı'na verilen fesih yetkisinin yeniden GtK'e alınması kararlaştınldı. GlK'te. toplantının ardından açıklanacak bıldın konusunda da anlaşmazlık çıktı. Bazı GlK üye- lerinin, bıldıride üçüncü kişinin başbakanlığına karşı olan ifadc- lere itiraz etmelerıne karşın, bü- yük çoğunluğun onayladığı nıet- ni "kerhen" kabul ettıklen be- lirtildi. DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Hasan Peker tarafından açıklanan ve "oybirliğiyle hazır- landığı" belırtilen bildiride. "Tercihimiz ve teklifimiz, çözü- nıü sabır vedikkarle demokratik sürecin tabii işleyişinde aramak- Or"dendı. Bıldıridekı. "Partige- nel başkanlan dışındaki şahısla- ra hükümet kurma görevi veril- nıesi. Türkiye'nin daha önce de- nediği ve başansızlığı \akın tari- himizde kanıtlanmış yapay bir vöntemdir" ifadesi, Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel'in yeni bir görev lendirme yapması ola- sılığına karşı mesaj oiarak değer- lendinldi. DYP GlK'te, aynca, "DYP kunıcularrimzasıyla ga- zetelere verilen ve örgütleri "yö- netime karşı kalelerine sahip çık- maya" çağıran ilanlar için "par- ti ambleminin yetkisi/ kişilerce kullanıldığı" gerekçesıyle yasal işlem başlatılması kararlaştınl- dı. DYP'yi, "kendisinihorgören yabana eHerden" kurtarmak için muhalefet hareketi başlattıklan- nı belirten eski mılletvekıllen ve kurucular, "olağanüstü kongre" için imza toplamaya başladılar. Kuruculann da aralannda bulun- duğu dogal delegelerle, kongre toplamak için gerekli olan 216 delegeye ulaşmayı amaçlayan çok sayıda eski milletvekilinin, Tansu Çiller'in, Başbakanlık Ko- nutu'nda vereceği iftar yemeği- ne de protesto amacıyla katılma- yacaklan belirtildi. 'Fesihier geçerii değil' Kurucularla birükte muhalif- lenn başlattığı hareketin öncüle- rinden GlK üyesi Osman Seyfi de toplantıda, Başkanlık Divanı tarafından örgütlenn feshedilme- sinin geçerii olmadığını belirte- rek görevden alınan örgüt yöne- ticilerinin iade edilmesini istedi. Seyfi, GlK'in örgütleri fesih yet- kisini Başkanlık Divanı'na dev- rinin yasalara aykın olduğunu ve sorumlulannın 6 aydan başla- mak üzere cezalandınlabileceği- ni belirttı. Çiller ve kurmaylan- nı üstü kapalı bıçimde tehdit e- den Seyfi'nin, "Yasaya davana- raksavcılar hareketegecebilir. O- lay, parti kapatmaya kadar 0de- bflû-" dediği öğrenildı. SİP'ten diploma yakma eylemi Üniversite harclannı protesto eden Sosyaiist İktidar Partisi (StP) İstanbul il yöneticikıi, Taksim Vleydanı'nda diplomalannı yakû. Üniversite harclannı protesto eden öğrencilere destek »eren StP il yönetkileri, dün bir grup üniversite öğrencisiyle birlikte Taksim Meydanı'nda "Oğrenciler haklıdır" e\lemi vapü. "Kirli savaşa, babk kredilere, gerici eğitime tek kuruş vok. Herkese eşit eğitinı'', "Yeni bir ülke, parasız eğjtim" ve "Paralı eğitime ha>ır" yaalı pankartlar tasjyan SİP'liler ve öğrenciler, gösteri •»ırasında sık sık "Paralı eğitime son", "Eğitim hakkı engeflenemez" sloganlan atülar. SİP adına bir konuşma yapan avukat Aydemir Ciiler, ülkede önceiikie özeHeştirmeye karşı çıkılması gerektiginL, harçlarla eğitimin de özeDeştiriilmek istendiğini söyledL (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) Bülent Ecevit: Biz devreden çıktıkANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, hükümet kurma çalışmalan konusunda, "Arük biz devreden çıktık. Biz içimize sindiremezsek bile çözüm bulunacak gibi göriinüyor T 'dedi. DSP lideri Ecevit, Ankara Sanayici ve tşadamlan Derneği (ASİAD) Başkanı Cengiz Bozheyoglu ve yönetim kurulu üyelerini kabul ederek bir süre görüştü. Kabul arasında yaptığı konuşmada, ASlAD'ın, Türk sanayinin sorunlanna gerçekçi teşhisler koyduğunu belirten Bülent Ecevit. ülke ekonomisinin içinde bulunduğu darboğaz konusunda kendilerine ıletilecek bilginin çok faydalı olacağını söyledi. Ecevit, Birgazetecinin, "Cumhurbaşkanı, hükümeti kurmakla görev lendirirse, bu görevi kabul edip etmeyeceğine" yönelik sorusunu, "Önceden, ANAP ve DYP'nin müştereken eğilim belirtmesi gerekir. Aksi halde kapı kapı dolaşıp, 'Bana destek verir misiniz' dive ne ben soranm, ne de buna partim inn verir" diye yanıtladı. Kendisine görev verse bile bunu kabul etmesinin, Cumhurbaşkanı'na saygısızlık anlamına gelmeyeceğini belirten Ecevit, "Kaldı ki biz içimize sindiremezsek bile çözüm bulunacak gibi görünüyor' 1 * dedi. Ecevit, Cumhuriyet'ın sorulannı yanıtlarken de hükümet arayışında partisinin devreden çıktığını vurguladı. Türk-Iş Genel Başkanı Bayram Meral, hükümetin bir an önce kurulmasını istedi: Görev, bir mflletvekiline verilmeliANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, siyasi parti li- derlerini. bir an önce uzlaşma- ya çağirarak "İnşallah Refah Partisi ile ANAP, hükümet oluş- turur. Olmazsa. Cumhurbaşka- fu, hükümeti kurma görevini, bir miDetvekilinevermeü" dedi. Meral, dün ülkede yaşanan siyasi gelişmelerle ilgiİi oiarak düzenlediği basın toplantısında. demokrasinin "45 gün beklene- rek işletilemeyecegini'" vurgula- yarak " l zatmamn hiçbir gere- ği yok. Siyasi parti liderieri uz- laşamazsa görev, Sayuı Cum- hurbaşkanı'na düşmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız, Meclis'teki 550 mülervekili ara- sından güv enilûiiği ve sayguıbğı ile destek sağlayacak bir kisjyi hükümeti kurmakla görevlen- dirmelidir. O hükümet de güve- noyu alacaktır. görünen o. Li- derlersultasında bir Mecüs oluş- turulmuştur. Işin kötü tarao da o"dedi. Meral, Meclis'e duyu- lan saygı vegüvenin, "kimsenin kişiseİ çıkarlan ve hırslan için zedetenmemesi gerektigini" de savunarak "Ben. RP ile ANAP hükümet kurmasın demiyo- nım. Bir an önce kursunlar, ne- yi bekliyoriar? Bir olağanüstü durumu millervekilkri hazıru- yorsa önceden uyanmızı yapı- yonız" diye konuştu. Ülkenin yannlan beklemeye tahammü lü olmadığını da kaydeden Me- ral. şunlan söyledi: "Türkiye, en zor günlerde bile sorunlan aşacak guce ve potan- siyele sahip bir ülkedir. Türki- ye'nin geleceğine duyduğumuz güvenk, hükümetin bir an önce oluşmasuu diliyoruz." Meral. siyasi parti liderleri- nin kişisel fedakârlıkta bulun- ması gerektiğini de ileri sürerek "Böylesi bir dönemde. hiçbir li- der başbakanlık merakını gi- dermey L ülkemizin çıkaıiaruun önüne koyamaz. koy mamabdır. Siyasi partilerimi/in değerli li- deıierinin uzJaşma konusunda atacakian adımlar, ülkemizde toplumsal banşm sağlanması açısından bir örnek oluş- turacaknr" dedi. G L O B A L POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Hava Değişiyor 1980'lerde moda olan liberal ekonomik politikala- nn yıkıcı etkileri, (kronik işsizlik, yoksullaşma ve top- lumsal yapının dağılması) 1990'larda belirginleştik- çe "serbest piyasa", "bireycilik" kavramlarına ve "ekonominin doğal yasalannın toplumsal sorunlan çözeceğine olan inanç'a olan güven gittikçe sarsı- lıyor. Geçen günlerde, Davos toplantısının yanı sıra, International Herald Tribune, The Economist, The Business VVeek gibi yayımlarda şirket çıkarları ve "toplumsal sorumluluk" arasındaki ilişkileri tartışan birçok makale yayımlandı. Şimdi "toplumsal sonım- luluk" kavramı daha sık gündeme geliyor. Adam Smith'e göre eğer ekmek yiyebiliyorsak, bu fırıncının toplumsal sorumluluğa sahip olmasından değil, bireysel çıkarlannı kollamasından kaynaklanır. Bireylerin (kamu çıkanna davranmalanna olanak sağ- layacak gerekli bilgiden mahrum olduklan için) ya- pabilecekleri en iyi şey kendi çıkariarını savunmak, kârlarını maksimize etmektir. Böylece piyasa ekono- misi içinde, kendi çıkarları için rekabet eden bireyle- rin eyleminin bir bileşkesi oiarak, kamu çıkan da sağ- lanmış olur. "Piyasa ekonomisi toplumsal sorunlan çözer, önemli olan ekonominin doğal yasalannın ser- bestçe çalışmasına olanak sağlamaktır" fikri 1980'lerde hâkim oldu ve karşımıza, devletin ekono- •mideki etkinliğinin azaltılması isteği oiarak çıktı. Bu da özeHeştirmeye ve serbestleştirmeye yönelik hü- kümet politikalannda kendini gösterdi. Ancak, bu sü- recin, üzerinde pek durulmayan, durulmak da isten- meyen bir yanı daha vardı: Adam Smith'in modelin- de, piyasa ekonomisi içinde herkes kendi çıkarlannı savunurken, aynı zamanda herkesin çıkarını da söz- de savunmuş oluyordu ama, bu arada da kimse kim- seye karşı sorumlu olmuyordu. Bu yüzden, serbest- leştinme ve özelleştirmeyle, ekonominin gittikçe da- ha büyük parçası, kendilerini seçenlere karşı sorum- lu olan hükümetlerin elinden, hızla kimseye karşı so- rumlu olmayan bireylerin (iş adamlannın/yöneticile- rin) eline geçmeye başladı. Ortaya şöyle bir manza- ra çıktı: 1990'larda dünya ekonomisi hızla globalle- şirken, ekonomik güç dev sanayi ve mali şirketlerin eline geçerken, seçmenlere, dolayısı ile nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan işçilere ve emekçile- re karşı, seçimden seçime de olsa oy almak için he- sap vermek zorunda olan hükümetlerin sermaye üze- rindeki kontrolleri zayıfladı. Buna karşılık özelleştir- me, serbestleştirme ve emek piyasasını esnekleştir- me politikalan yüzünden işçiler ve emekçiler gittik- çe kendilerini daha sert ve baskıcı davranan bir dev- letle karşı karşıya buldular. Geçen kısa ekonomik toparianma dönemi sırasın- da teknolojik gelişmeye, üretkenlikte ve şirket gelir- lerindeki artışa rağmen, işsizliğin ve toplumsal yok- sulluğun azalmaması, toptumsal banşın geleceği açı- sından endişe yaratmaya başladı. Geçenlerde Fran- sa'da işçilerin, özeHeştirmeye ve toplumsal refah har- camalanndaki kesintilere karşı şiddetle ve başarıyla direnmesi, "toplumsal sonjmluluk" konusunu daha çok gündeme getirdi. Konu tartışıldıkça da dikkatler, ABD'de popülist sağın ve sendikal hareketin eleştirilen aracılığı ile ser- best ticaret ve büyük/global şirketler üzerinde top- lanmaya başladı. Korumacılık, asgari ücret, iş güven- liği, şirketlerin kamu yaranna projelere doğrudan ka- tılması yönünde istekler arttı. (Business VVeek 19/02/96). 1920'lerin popülist ve yeniden dağılımcı politikalan hatırlanmaya ve devletin etkinliğinin arttı- nlması isteklerine ilgi artmaya, piyasanın sorunlan çözeceğine olan güven sarsılmaya başladı. "llerici- lik" geri geliyordu (Herald Tribune 1/02/96). "Başı boş globalleşmeden " şikâyetler ve tepkiler artmaya, şirketlerin daha sorumlu olması gerektiği yolunda is- tekler yükselmeye başladı. (age). Ingilizlşçi Partisi li- deri "hissesenedisahibiekonomisi"yerine, "paysa- hipleri ekonomisi" kavramını ortaya atıp geniş çaplı birtartışmayaratırken "ABD Çalışma Bakanı Robert Reich "Istihdamı konjma sonımluluğunu yerine ge- tiremeyen şirketlerin ek vergiler vermesini istedi" (The Economist, 10/02/96) Görünen o ki piyasa ekonomisinin yarattığı sınıfla- rarası dengeleri tehdit etmeye, işçilerin tekrar ayak- lanması olasılığını gündeme getirmeye başlayınca, ekonomi bilimi ile toplumsal refah arasındaki ilişki, ya- ni "ekonomipolitik" tekrar ilgi çekmeye başladı. önü- müzdeki aylarda ve yıllarda, kamu açıklannın kapan- ması ve özelleştirme gibi konular, piyasa ekonomi- sinin ve globalleşmenin gelecekteki hayali nimetleri açısından değil, bugün, hemen şimdi, ulusal nüfusun ne kadarını ve daha da özel oiarak hangi sınrflan, ne şekilde etkileyeceğinden hareketle tartışılmaya baş- lanacak. Bizim de, Türkiye'de bu konulara, bu hava değişikliğine uygun bir şekilde yaklaşmamızda fay- da var sanınm. HABERLERIN DEVAMI Kamu çalışanlarından B Baştarafı 1. Sayfada Kamu çalışanlan. özelleştirmeye ve 'yeni dünya düzeni'ne karşı çıkarak özlük haklanna iüşkin sorunlann çözülme- si için dün Ankara'da yürüdüler. Ener-Sen ve Vapı-Yol Sen'e üye çalışan- lar, özlük haklanna ilişkuı sorunlann çözümü için Türkiye Elektrik Kurunuı önünde toplanarak Karay- oüan ve Devlet Su Jşleri Genel Müdüriüğü'ne yüriidüler. Ener-Sen Genel Başkanı Güven Gerçek, jıirüyüş eyleminden önce bir konuşma yaparak iş güvenlikleri taleplerinden vazgeçmeyeceklerini, is- tekleri doğrultusunda olumlu gelişmeler kaydedilmezse diğer sendikalarla anlasarak toplu grev, kittesel basın açıklamalan, mitingler düzenleyebilecekkrini be- lirttL Güven Gerçek, Yapı- Yoi Sen Başkanı Cengiz Faydab ve şube başkanlan ile beraber, Türk Elektrik AŞ (TEAŞ), Türk Elektrik Üretim ve Dağıtım AŞ (TE- DAŞ), Karayollan, Devlet Su İşleri, Köy Işleri, Afet Işleri, Yapı İşleri, Tapu ve Kadastro ve Teknik Araşurma genel müdürlüklerine isteklerini ilettiler. Ener-Sen ve Yapı- Yol Sen'e üye 35 bin çalışan 6 yıldır sendikal mücadele veriyor. Yürüyüşlerinin, fiili toplusözleşme sürecine, öz- lük ve sosyal haklanmn çö- zümüne yönelik ilk adımlan olduğunu belirten sendikalı- lar, görüşlerini şu şekilde özetlediler: "Öneelikle son yıllarda sinsice gasp edilen sosyal haklarunızı kazanmak için sesimizi yükselteceğiz. Hangi işyerinde hangi hak gaspı varsa hep birlikte gasp edenlerin karşısında olacağız. Haklannuzı almak için mü- cadeleden çekinmeyeceğiz. Biliyoruz ki bu sessiz duruşu- muzun sonu yeni hak gaspla- rHÜr. Arnk yeter dıyonız." Sendikanın bu yoldaki so- mut istekleri, ücretsiz yemek, ücretsiz servis, yeterli sağlık hakkı, işyerlerinde kreş, ba- yındırlık tazminatı, TEAŞ ve TEDAŞ çalışanlanna yüzde 40 elektrik indirimi, uygun giyim yardımı, sözleşmeli personele tavan üzerinden ücret ve kadro tıkanıkJığımn giderilmesi çerçevesinde be- lirtildi. Yürüyüşlerinin ba- G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada Türkiye ile Yunanistan arasındaki iliş- kilere bakış biçimi şablonlaştı. Sorunlar yıllardır aynı biçimde devam ettiği için, bundan başkası da beklenemezdi. Her görüş, kendini savunabilecek ve- rilere sahip. Bakış açılannı sıralamaya çalışalım: "Ege Denizi bizim ulusal davamızdır. Milim ödün veremeyiz. Eğer bir konu- da ödün verirsek bunun arkası gelir. Ege Denizi'nin Yunan gölü haline gel- mesi, Türkiye'nin elinin kolunun bağ- lanması anlamına gelir." "Yunanistan 'la sorun/anmız bir bü- tündür. Kıbns, FIR hattı, kıta sahanlığı birbirinden aynlmaz. Barış için en gü- venilirortam, savaşa hazırolabilmekten geçer." "Türkiye ile Yunanistan, Ege'de aynı coğrafyayı paylaşmaktadır. Arada sınır çizmeyeçalışmakolanaksızdır. Çözüm, ortak kullanımdır." Örnekler arttırılabilir. Dış konularda sert politikadan yana olanlara "şahin- ler", banşçı politikadan yana olanlara "güvercinler" deniliyor. Bu durum, Yunanistan konusunda da öyle. Bütün bunlan bir yana bırakıp Yeni Dünya Düzeni'nin (YDD) temel izdüşü- münü anımsatalım: "Başta Avrupa olmak üzere gelişmiş ülkeler kendi aralanndaki bütün sınırla- n kaldıracak, gelişmemiş veaz gelişmiş Türkiye-YDD-Yunanistan... ülkelerde ise olabildiğince çok sınır oluşturulacak." Çağımızın bu en büyük ikiyüzlülüğü- nün, içinde bulunduğumuz coğrafyaya, yani Ortadoğu ve Balkanlar'a yansıma- sı şunlar: - Daha fazla etnik sorun... - Daha fazla iç savaş... - Daha fazla sınır sorunu... Bunlann YDD patronlarına kazandır- dığı da şunlar: - Daha çoksilah ticareti... - Daha çok kendilerine bağımlılık... - Daha az rakip, daha çokpazar... Her iki unsurun daha derinine inilebi- lir. Merceği küçültüp Ege Denizi'ne indir- gediğimizde de YDD'nin politikasını şöyle özetleyebiliriz: - Türkiye'nin ve Yunanistan'ın baş başa bırakılmaması. Çünkü bu iki ülke, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülke- lerce kontrol edilmezse barış tehlikesi vardır. Tutup işbiriiğine giderler. Silah- lanma yanşından da vazgeçmeleri gibi felaket bir durum ortaya çıkabilir. Zira geçmişte bunun örnekleri yaşandı. - Yukarıdaki şıkka bağlı oiarak Türki- ye ile Yunanistan'ın sürekli bir "hakeme" ya da "arabulucuya" muhtaç bırakılma- sı. Bu da, istenildiği an kriz çıkarma ola- nağı verir. Bu oyunu bozacak güçlerin başında her iki ülkenin medyası gelir. Ne yazık ki medya, gerek Yunanistan'da gerekse Türkiye'de tam tersi bir tutum takınıyor. Medyanın son krizdeki rolü de Kardak yardakçılığı oldu. Uğur Dündar, gerek Avrasya feribo- tu olayına gerekse Kardak bayrakçılığı- na ilişkin görüşlerini aktanrken şu nok- tanın altını çiziyor: - Gazeteci, haber neredeyse orada- dır. Çok doğru. Gazeteci, haberin oldu- ğu yere gider ve haberi insanlara akta- rır. Ama yaptığını anlatmaz. Bir restora- na gittiğinizde, siparişten önce ahçı sa- atlerce yemeği nasıl yaptığını mı anlatı- yor? Birinci Dünya Savaşı'nı anımsayalım. 19. yüzyıhn sonu... Sanayi devrimini gerçekleştirmiş, dünyanın bir numaralı devleti, üzerinde güneş batmayan ingil- tere'ye karşı Almanya yükseliyor. Os- manlı'nın çöküşüyle birlikte Rusya ve Avusturya-Macarjstan Imparatorluğu, Balkanlar'da karşı karşıya geliyor. Çin'i paylaşamayan Ingiltere ve Fransa'nın karşısına, Orta Asya'ya ilerleyen Rusya çıkıyor. Ingiltere, Afrika'nın kuzey vegü- neyindeki sömürgelerini birieştirme pla- nı yapıyor. Fransa bunu kesmek için Do- ğu'dan Batı'ya ilerliyor... Büyük paylaşım savaşının tüm altya- pısı hazır. Ateşi tutuşturan, Gavrilo Princip adlı bir Sırp milliyetçisinin, Bos- na'da bulunan Avusturya Veliaht Pren- si Franz Ferdinand'la karısını 28 Hazi- ran 1914'te öldürmesi oluyor... Müzmin silah bağımlılığı Korkarım ki, ilerde bir Türk-Yunan sa- vaşı için altyapı hazırianıyor. Dünya silahlanma yarışının önde ge- lenleri arasında Türkiye ve Yunanistan var. Yunanistan beşinci, Türkiye altıncı. İki ülke siiaha doyunca, biraz tüket- mesi gerekiyor ki, yeniden gereksinim duysun. Türkiye ve Yunanistan'ın ortak özel- liklerinin başında "ABD dostluğu" geli- yor. ABD'nin bu iki ülke için saptaması "İleri derecede güvenlik yardımına gereksinim duymaktadıriar." Bunun Türkçesi şudur: "Ikisini de siiaha bağımlı yaptık, doy- mamaktadıriar." İki üike arasındaki savaşın altyapısı hazır olduktan sonra, bunu tutuşturmak için "fanatik Yunandüşmanına", "yayıl- macı ümmetçiye " ya da "ya sev, ya terk etçiyurtsevere" gereksinim yok; haber meraklısı bir gazeteci grubu yetecek gi- bi görünüyor. Böyle bir gazeteci grubuna sahibiz. Altyapı için bir diğer gereksinim de tarih yazma meraklısı bir başbakan. Onada sahibiz... OLAYLARIN ARDHVDAKİ GERÇEK I Baştarafı 1. Sayfada 24 Aralık erken genel se- çimlerinin üzerinden 52 gün geçti. Bu süre içinde onlar- ca görüşme yapıldı, onlarca senaryo üretildi. Sonuç, 24 Aralık akşamından öte bir nokta değil. Son dönemin en çok kul- lanılan manşetlerinin başın- da, "kritikgün", "beklenen görüşme", "heyecanlı zir- ve" geliyor. Ertesi gün ise bu manşetlerin yerini fiyas- ko haberieri alıyor. Yine, "betdenen"birgün- deyiz. RP Genel Başkanı Nec- mettin Erbakan ile ANAP Genel Başkanı Mesut Yıl- maz, iki kez ertelenen gö- rüşmeyi bugün gerçekleşti- i Gazeteler ANAP-RP ko- alisyonıı olasılığı konusun- da dün, arasına kopya kâ- ğıdı konulmuş gibiydi. İki parti arasındaki büyük dü- ğüm, başbakanın kim ola- cağı. Bu düğüm çözülürse diğerieri adım adım çözüle- cek gibi görünüyor. ANAP'ın bugün masaya getirmesi beklenen önerile- ri şunlar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle