Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT 1996 ÇARŞAMBA
HABERLER
Parti içi muhalefet, Çiller'i devirmek amacıyla olağanüstü kongre için 216 imza toplamayı hedefliyor
DYP'de Çifler'i indiırne plaıu
DYP'de huzursuzluk
DYPil
başkanına
örgüt tepkisi
• DYP'nüı görevden aldığı 16 ilçe
örgûtü, Istanbul fl Başkanı Celal
Adan'ı, partiye ülkücüleri doldurmakla
suçladı. Eski ilçe başkanlan, parti
içinde anti-demokratik uygulamalann
doruğa çiktığını söylediler.
HULYATOPCU
DYP Genel Merkezi 'nin tasfiye ettiği Is-
tanbul'daki 16 ilçe örgütü, isyan bayrağı
çekti. Kendilerine hiçbir gerekçe gösteril-
meden görevden almdıklannı belirten eski
ilçe başkanlan, MHP kökenli ll Başkanı Ce-
lal Adan'ı partiye ülkücüleri doldurmakla
suçladılar. DYP içinde antidemokratik uy-
gulamalann had safhaya ulaştığını söyle-
yen eski Şişli ilçe Başkanı Aziz Ffl, "Celal
Adan, partiye eski ülkücüleri doldurarak
DYP'yi ek geçirmeye çalışıyor. Görevden
alınmamız yargısız infazdır" dedi.
DYP Genel Merkezi'nin geçen günlerde
ani bir kararla görevden aldığı Istanbul'da-
ki 16 ilçe örgütü, parti içerisindekı ülkücü
kadrolaşmanın kurbanı olduklannı öne sür-
düler. Önceki akşam Akgün Otel'de bir ara-
ya gelen 13 eski ilçe başkanı, genel merke-
zi protesto karan aldı. Otobüslerle bu gece
toplu halde Ankara'ya hareket edecek olan
DYP'liler, Ankara'da önce DYP Genel Mer-
kezi önünde, daha sonra ise partinin grup
toplantısında protesto gösterisi yapmayı
planlıyorlar. ilçe başkanlan, sorunlann,
Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar'ın isteği
ile il başkanlığına atandıgı öne sürülen es-
ki ülkücü Celal Adan'ın göreve gelmesin-
den sonra başladığına dikkat çektiler.
Siyasi parti liderlerinin sık sık demokra-
siyi savunduğunu, ancak parti içi demokra-
siyi yok saydıklannı belirten eski Şişli ilçe
Başkanı Aziz Ffl, ilçe başkanlannın gerek-
çe sunulmadan görevden alınmalannın bu
duruma örnek olduğunu söyledi. ilçe baş-
kanlannın "başansız olduklan ya da rüşvet
yedjkleri" dunımlarda görevden alınabile-
ceğini söyleyen Aziz Fil. "Bize hiçbir gerek-
. çe gösterUmedi. Görevden alınmamız yargı-
SHİnfazdır"dedı DYP'nınilçeörgütlerinin
3-5 ay içerisinde erozyona uğratıldığını söy-
leyen Aziz Fil, bu durumun teşkilatın küçül-
mesine neden olduğunu savundu. 2.5 yıl
içerisinde 2 kongre geçirdiğini, iki kez de
görevden alındığını söyleyen Fil, partiye e-
mek veren kişilerin canından bezdiğini be-
lirtti. Celal Adan'ın partiye üye bile olma-
dığını, bu nedenle kendilerini görevden ala-
mayacağını vurgulayan Fil, şöyle konuştu:
"Celal Adan eski tanınmış ülkücülerden-
dir. Geçmişte Osman Bölükbaşı'nın Millet
Partisi'ne giren Türkeş daha sonra bu par-
tiyi ek geçirmişti. Celal Adan da DYP'ye ül-
kücüleri doldurmaya çalışıyor. Parti>i ülkü-
cülerie kuşatarak ele geçirmek istiyor."
Istanbul'un tüm ilçelerini görevden al-
maya cesaret edemediklerini söyleyen Fil,
diğer 16 ilçenin de önümüzdeki ay görev-
den. alınacagını öne sürdü.
Eski Sanyer İlçe Başkanı YıimazGünay-
dın da DYP içerisindeki antidemokratik uy-
gulamalann had safhaya ulaştığını vurgula-
dı. 11 Başkanı Celal AdarTın demokrat bir
kişi olmadığını söyleyen Günaydın, "Bizi
görevden alıvoriar kendi adamJannı doldu-
ruyoriar. Bence partinin büyümesini istemi-
yorlar. Çünkü ben ilçemde 94 yerel seçünle-
rine göre oy oranınu üç puan arrûrmış bir
ilçe başkanıyım" diye konuştu. Celal
Adan'ın göreve geldiği gün yaptığı konuş-
mada hiçbir ilçe başkanmın görevden alın-
mayacağı sözünü verdiğini anımsatan Yıl-
maz Günaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizi görevden almadan iki gün önce gö-
rüştüğümüzde bir arkadaşamız kendisine
'Ileride bizi görevden alacaksınız, tasfiye
etmeyin, istifamızı isteyin. Bunu onurluca
yapalım' demişti. Adan ise'Hayır öyle bir
şey yok' demişti. 'Kale komutanlanm'dedi-
ği ilçe başkanlanıu görevden alması iki gü-
nü bulmadı."
OŞMAN AYDOĞAN /
BÜLENTSARIOGLU
ANKARA - Kongre sürecin-
de, örgütleri fesih yetkisini Baş-
kanlık Divanı'nda toplayan DYP
Genel Başkanı Tansu ÇiDer. par-
ti yönetimine karşı ağır eleştiri-
lerin yükseldiği Genel Idare Ku-
rulu'nda (GlK) darbe yedi. Ör-
gütferi fesih yetkisini yeniden
GİK'e aldıran muhalif üyelenn.
"Yüzde 27.5 olan oy oranımız,
yüzde 19'a düştü. Bu bir mağlu-
biyettir. Suçlu aranıvorsa bulu-
nur"dediklen öğrenıldı. DYP
yönetiminin. üstü kapalı oiarak
partiden atmakla tehdit ettiği
Devlet Bakanı Cavit Çagların
da. "Bu partiden beni kimse ata-
maz. Biz, Zincirbozan yollann-
da cefa çekerken birçok kişi ya-
nımızda değikii. 10 kişiyie fotoğ-
raf cektirip, seçimlere gittiniz. Di-
ğer 125 kişi. ikinci suuf milletve-
kili mi?~ eleştınsınde bulunduğu
belirtildi. Muhalifeski mülerve-
killeri ve kurucular, partiyi ola-
ğanüstü kongreye götürmek için
imza toplamaya başladılar.
DYP'nüı dün yapılan GlK
toplantısında, Çiller'e karşı eleş-
tiri sesleri yükseldi. Alınan bil-
giye göre yönetimin daha önce
üstü kapalı oiarak partiden ihraç
etmekle tehdit ettiği Çağlar, top-
lantıda şu görüşleri dile getirdi:
"Seçimlerde yüzde 10 oranın-
da ov kaybettik. Bu, bir mağlubi-
yettir. Suçlu aranıvorsa. bulunur.
Parti teşkiiatlannda yapılanlar
yanuşur. Bütün teşkilatiar birden
kongreye ghmeliydi. Teşkilatlan
fesih vetkisi de GİK'e aittir. Hü-
kümet konusunda, bir çözüm
noktasına gelmeliyiz. RP hükfi-
metini engeüemek için biam bir
anlaşma noktasına gelmemiz ge-
rekiyt»r. 10 kişi>le birlikte fotoğ-
raf çektirip, A Takımı diye seçi-
me gittiniz. Geri kalan 125 kişi
ikinci sınıf milletvekili mi? Sizge-
nel başkansınız, herkese aynı ya-
kınlıkta ve aynı uzaklıkta ounalı-
sımz.."
Çağlar'ın, toplantıda, daha ön-
ce kurmak istediği bir bankanın
karamamesi nedeniyle karşı kar-
şıya geldiği Orman Bakanı Ha-
san Ekincinın basına yaptığı
açıklamalan yalanladığı belirtil-
di. Eski Teşkilat Başkanı ve Iz-
mir Milletvekili Rıfat Serdaroğ-
lu'nun da. "Bizün amacımı/ size
engel çıkarmak değiL Ancak, bu
hükümet konusunda biryere ge-
lin. Biz de sizin başbakan olma-
nızı isteriz, ancak bu olmuyorsa,
ANAYOL'u da sadece bu sorun
yüzünden nkamamauyız" dedı-
ği öğrenıldi.
Alınan bilgıye göre toplantıda,
Ordu Millervekili Refaiddin Şa-
hin ile eski Nevşehir Milletveki-
li Osman Seyfi'nin teşkilatlar ko-
nusundaki eleştirilerine, Çiller'e
yakın birkaç üye dışındaki kurul
üyelerinin itiraz ermemesi üzeri-
ne, Başkanlık Divanı'na verilen
fesih yetkisinin yeniden GtK'e
alınması kararlaştınldı.
GlK'te. toplantının ardından
açıklanacak bıldın konusunda da
anlaşmazlık çıktı. Bazı GlK üye-
lerinin, bıldıride üçüncü kişinin
başbakanlığına karşı olan ifadc-
lere itiraz etmelerıne karşın, bü-
yük çoğunluğun onayladığı nıet-
ni "kerhen" kabul ettıklen be-
lirtildi. DYP Genel Başkan Yar-
dımcısı Hasan Peker tarafından
açıklanan ve "oybirliğiyle hazır-
landığı" belırtilen bildiride.
"Tercihimiz ve teklifimiz, çözü-
nıü sabır vedikkarle demokratik
sürecin tabii işleyişinde aramak-
Or"dendı. Bıldıridekı. "Partige-
nel başkanlan dışındaki şahısla-
ra hükümet kurma görevi veril-
nıesi. Türkiye'nin daha önce de-
nediği ve başansızlığı \akın tari-
himizde kanıtlanmış yapay bir
vöntemdir" ifadesi, Cumhurbaş-
kanı Süleyman Demirel'in yeni
bir görev lendirme yapması ola-
sılığına karşı mesaj oiarak değer-
lendinldi. DYP GlK'te, aynca,
"DYP kunıcularrimzasıyla ga-
zetelere verilen ve örgütleri "yö-
netime karşı kalelerine sahip çık-
maya" çağıran ilanlar için "par-
ti ambleminin yetkisi/ kişilerce
kullanıldığı" gerekçesıyle yasal
işlem başlatılması kararlaştınl-
dı. DYP'yi, "kendisinihorgören
yabana eHerden" kurtarmak için
muhalefet hareketi başlattıklan-
nı belirten eski mılletvekıllen ve
kurucular, "olağanüstü kongre"
için imza toplamaya başladılar.
Kuruculann da aralannda bulun-
duğu dogal delegelerle, kongre
toplamak için gerekli olan 216
delegeye ulaşmayı amaçlayan
çok sayıda eski milletvekilinin,
Tansu Çiller'in, Başbakanlık Ko-
nutu'nda vereceği iftar yemeği-
ne de protesto amacıyla katılma-
yacaklan belirtildi.
'Fesihier geçerii değil'
Kurucularla birükte muhalif-
lenn başlattığı hareketin öncüle-
rinden GlK üyesi Osman Seyfi
de toplantıda, Başkanlık Divanı
tarafından örgütlenn feshedilme-
sinin geçerii olmadığını belirte-
rek görevden alınan örgüt yöne-
ticilerinin iade edilmesini istedi.
Seyfi, GlK'in örgütleri fesih yet-
kisini Başkanlık Divanı'na dev-
rinin yasalara aykın olduğunu
ve sorumlulannın 6 aydan başla-
mak üzere cezalandınlabileceği-
ni belirttı. Çiller ve kurmaylan-
nı üstü kapalı bıçimde tehdit e-
den Seyfi'nin, "Yasaya davana-
raksavcılar hareketegecebilir. O-
lay, parti kapatmaya kadar 0de-
bflû-" dediği öğrenildı.
SİP'ten diploma
yakma eylemi
Üniversite harclannı protesto
eden Sosyaiist İktidar Partisi (StP)
İstanbul il yöneticikıi, Taksim
Vleydanı'nda diplomalannı yakû.
Üniversite harclannı protesto
eden öğrencilere destek »eren StP
il yönetkileri, dün bir grup
üniversite öğrencisiyle birlikte
Taksim Meydanı'nda "Oğrenciler
haklıdır" e\lemi vapü. "Kirli
savaşa, babk kredilere, gerici
eğitime tek kuruş vok. Herkese
eşit eğitinı'', "Yeni bir ülke,
parasız eğjtim" ve "Paralı eğitime
ha>ır" yaalı pankartlar tasjyan
SİP'liler ve öğrenciler, gösteri
•»ırasında sık sık "Paralı eğitime
son", "Eğitim hakkı
engeflenemez" sloganlan atülar.
SİP adına bir konuşma yapan
avukat Aydemir Ciiler, ülkede
önceiikie özeHeştirmeye karşı
çıkılması gerektiginL, harçlarla
eğitimin de özeDeştiriilmek
istendiğini
söyledL
(Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL)
Bülent Ecevit: Biz devreden çıktıkANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit, hükümet kurma çalışmalan
konusunda, "Arük biz devreden çıktık. Biz içimize
sindiremezsek bile çözüm bulunacak gibi
göriinüyor
T
'dedi.
DSP lideri Ecevit, Ankara Sanayici ve tşadamlan
Derneği (ASİAD) Başkanı Cengiz Bozheyoglu ve
yönetim kurulu üyelerini kabul ederek bir süre
görüştü. Kabul arasında yaptığı konuşmada,
ASlAD'ın, Türk sanayinin sorunlanna gerçekçi
teşhisler koyduğunu belirten Bülent Ecevit. ülke
ekonomisinin içinde bulunduğu darboğaz
konusunda kendilerine ıletilecek bilginin çok
faydalı olacağını söyledi.
Ecevit, Birgazetecinin, "Cumhurbaşkanı,
hükümeti kurmakla görev lendirirse, bu görevi
kabul edip etmeyeceğine" yönelik sorusunu,
"Önceden, ANAP ve DYP'nin müştereken eğilim
belirtmesi gerekir. Aksi halde kapı kapı dolaşıp,
'Bana destek verir misiniz' dive ne ben
soranm, ne de buna partim inn verir" diye
yanıtladı. Kendisine görev
verse bile bunu kabul etmesinin,
Cumhurbaşkanı'na saygısızlık
anlamına gelmeyeceğini belirten Ecevit, "Kaldı ki
biz içimize sindiremezsek bile çözüm bulunacak gibi
görünüyor'
1
* dedi.
Ecevit, Cumhuriyet'ın sorulannı yanıtlarken de
hükümet arayışında partisinin devreden çıktığını
vurguladı.
Türk-Iş Genel Başkanı Bayram Meral, hükümetin bir an önce kurulmasını istedi:
Görev, bir mflletvekiline verilmeliANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türk-lş Genel Başkanı
Bayram Meral, siyasi parti li-
derlerini. bir an önce uzlaşma-
ya çağirarak "İnşallah Refah
Partisi ile ANAP, hükümet oluş-
turur. Olmazsa. Cumhurbaşka-
fu, hükümeti kurma görevini,
bir miDetvekilinevermeü" dedi.
Meral, dün ülkede yaşanan
siyasi gelişmelerle ilgiİi oiarak
düzenlediği basın toplantısında.
demokrasinin "45 gün beklene-
rek işletilemeyecegini'" vurgula-
yarak " l zatmamn hiçbir gere-
ği yok. Siyasi parti liderieri uz-
laşamazsa görev, Sayuı Cum-
hurbaşkanı'na düşmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Meclis'teki 550 mülervekili ara-
sından güv enilûiiği ve sayguıbğı
ile destek sağlayacak bir kisjyi
hükümeti kurmakla görevlen-
dirmelidir. O hükümet de güve-
noyu alacaktır. görünen o. Li-
derlersultasında bir Mecüs oluş-
turulmuştur. Işin kötü tarao da
o"dedi. Meral, Meclis'e duyu-
lan saygı vegüvenin, "kimsenin
kişiseİ çıkarlan ve hırslan için
zedetenmemesi gerektigini" de
savunarak "Ben. RP ile ANAP
hükümet kurmasın demiyo-
nım. Bir an önce kursunlar, ne-
yi bekliyoriar? Bir olağanüstü
durumu millervekilkri hazıru-
yorsa önceden uyanmızı yapı-
yonız" diye konuştu. Ülkenin
yannlan beklemeye tahammü
lü olmadığını da kaydeden Me-
ral. şunlan söyledi:
"Türkiye, en zor günlerde bile
sorunlan aşacak guce ve potan-
siyele sahip bir ülkedir. Türki-
ye'nin geleceğine duyduğumuz
güvenk, hükümetin bir an önce
oluşmasuu diliyoruz."
Meral. siyasi parti liderleri-
nin kişisel fedakârlıkta bulun-
ması gerektiğini de ileri sürerek
"Böylesi bir dönemde. hiçbir li-
der başbakanlık merakını gi-
dermey L ülkemizin çıkaıiaruun
önüne koyamaz. koy mamabdır.
Siyasi partilerimi/in değerli li-
deıierinin uzJaşma konusunda
atacakian adımlar, ülkemizde
toplumsal banşm sağlanması
açısından bir örnek oluş-
turacaknr" dedi.
G L O B A L POLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Hava Değişiyor
1980'lerde moda olan liberal ekonomik politikala-
nn yıkıcı etkileri, (kronik işsizlik, yoksullaşma ve top-
lumsal yapının dağılması) 1990'larda belirginleştik-
çe "serbest piyasa", "bireycilik" kavramlarına ve
"ekonominin doğal yasalannın toplumsal sorunlan
çözeceğine olan inanç'a olan güven gittikçe sarsı-
lıyor. Geçen günlerde, Davos toplantısının yanı sıra,
International Herald Tribune, The Economist, The
Business VVeek gibi yayımlarda şirket çıkarları ve
"toplumsal sorumluluk" arasındaki ilişkileri tartışan
birçok makale yayımlandı. Şimdi "toplumsal sonım-
luluk" kavramı daha sık gündeme geliyor.
Adam Smith'e göre eğer ekmek yiyebiliyorsak, bu
fırıncının toplumsal sorumluluğa sahip olmasından
değil, bireysel çıkarlannı kollamasından kaynaklanır.
Bireylerin (kamu çıkanna davranmalanna olanak sağ-
layacak gerekli bilgiden mahrum olduklan için) ya-
pabilecekleri en iyi şey kendi çıkariarını savunmak,
kârlarını maksimize etmektir. Böylece piyasa ekono-
misi içinde, kendi çıkarları için rekabet eden bireyle-
rin eyleminin bir bileşkesi oiarak, kamu çıkan da sağ-
lanmış olur. "Piyasa ekonomisi toplumsal sorunlan
çözer, önemli olan ekonominin doğal yasalannın ser-
bestçe çalışmasına olanak sağlamaktır" fikri
1980'lerde hâkim oldu ve karşımıza, devletin ekono-
•mideki etkinliğinin azaltılması isteği oiarak çıktı. Bu
da özeHeştirmeye ve serbestleştirmeye yönelik hü-
kümet politikalannda kendini gösterdi. Ancak, bu sü-
recin, üzerinde pek durulmayan, durulmak da isten-
meyen bir yanı daha vardı: Adam Smith'in modelin-
de, piyasa ekonomisi içinde herkes kendi çıkarlannı
savunurken, aynı zamanda herkesin çıkarını da söz-
de savunmuş oluyordu ama, bu arada da kimse kim-
seye karşı sorumlu olmuyordu. Bu yüzden, serbest-
leştinme ve özelleştirmeyle, ekonominin gittikçe da-
ha büyük parçası, kendilerini seçenlere karşı sorum-
lu olan hükümetlerin elinden, hızla kimseye karşı so-
rumlu olmayan bireylerin (iş adamlannın/yöneticile-
rin) eline geçmeye başladı. Ortaya şöyle bir manza-
ra çıktı: 1990'larda dünya ekonomisi hızla globalle-
şirken, ekonomik güç dev sanayi ve mali şirketlerin
eline geçerken, seçmenlere, dolayısı ile nüfusunun
büyük çoğunluğunu oluşturan işçilere ve emekçile-
re karşı, seçimden seçime de olsa oy almak için he-
sap vermek zorunda olan hükümetlerin sermaye üze-
rindeki kontrolleri zayıfladı. Buna karşılık özelleştir-
me, serbestleştirme ve emek piyasasını esnekleştir-
me politikalan yüzünden işçiler ve emekçiler gittik-
çe kendilerini daha sert ve baskıcı davranan bir dev-
letle karşı karşıya buldular.
Geçen kısa ekonomik toparianma dönemi sırasın-
da teknolojik gelişmeye, üretkenlikte ve şirket gelir-
lerindeki artışa rağmen, işsizliğin ve toplumsal yok-
sulluğun azalmaması, toptumsal banşın geleceği açı-
sından endişe yaratmaya başladı. Geçenlerde Fran-
sa'da işçilerin, özeHeştirmeye ve toplumsal refah har-
camalanndaki kesintilere karşı şiddetle ve başarıyla
direnmesi, "toplumsal sonjmluluk" konusunu daha
çok gündeme getirdi.
Konu tartışıldıkça da dikkatler, ABD'de popülist
sağın ve sendikal hareketin eleştirilen aracılığı ile ser-
best ticaret ve büyük/global şirketler üzerinde top-
lanmaya başladı. Korumacılık, asgari ücret, iş güven-
liği, şirketlerin kamu yaranna projelere doğrudan ka-
tılması yönünde istekler arttı. (Business VVeek
19/02/96). 1920'lerin popülist ve yeniden dağılımcı
politikalan hatırlanmaya ve devletin etkinliğinin arttı-
nlması isteklerine ilgi artmaya, piyasanın sorunlan
çözeceğine olan güven sarsılmaya başladı. "llerici-
lik" geri geliyordu (Herald Tribune 1/02/96). "Başı
boş globalleşmeden " şikâyetler ve tepkiler artmaya,
şirketlerin daha sorumlu olması gerektiği yolunda is-
tekler yükselmeye başladı. (age). Ingilizlşçi Partisi li-
deri "hissesenedisahibiekonomisi"yerine, "paysa-
hipleri ekonomisi" kavramını ortaya atıp geniş çaplı
birtartışmayaratırken "ABD Çalışma Bakanı Robert
Reich "Istihdamı konjma sonımluluğunu yerine ge-
tiremeyen şirketlerin ek vergiler vermesini istedi"
(The Economist, 10/02/96)
Görünen o ki piyasa ekonomisinin yarattığı sınıfla-
rarası dengeleri tehdit etmeye, işçilerin tekrar ayak-
lanması olasılığını gündeme getirmeye başlayınca,
ekonomi bilimi ile toplumsal refah arasındaki ilişki, ya-
ni "ekonomipolitik" tekrar ilgi çekmeye başladı. önü-
müzdeki aylarda ve yıllarda, kamu açıklannın kapan-
ması ve özelleştirme gibi konular, piyasa ekonomi-
sinin ve globalleşmenin gelecekteki hayali nimetleri
açısından değil, bugün, hemen şimdi, ulusal nüfusun
ne kadarını ve daha da özel oiarak hangi sınrflan, ne
şekilde etkileyeceğinden hareketle tartışılmaya baş-
lanacak. Bizim de, Türkiye'de bu konulara, bu hava
değişikliğine uygun bir şekilde yaklaşmamızda fay-
da var sanınm.
HABERLERIN DEVAMI
Kamu çalışanlarından
B Baştarafı 1. Sayfada
Kamu çalışanlan.
özelleştirmeye ve 'yeni
dünya düzeni'ne karşı
çıkarak özlük haklanna
iüşkin sorunlann çözülme-
si için dün Ankara'da
yürüdüler. Ener-Sen ve
Vapı-Yol Sen'e üye çalışan-
lar, özlük haklanna ilişkuı
sorunlann çözümü için
Türkiye Elektrik Kurunuı
önünde toplanarak Karay-
oüan ve Devlet Su Jşleri
Genel Müdüriüğü'ne
yüriidüler. Ener-Sen Genel
Başkanı Güven Gerçek,
jıirüyüş eyleminden önce
bir konuşma yaparak iş
güvenlikleri taleplerinden
vazgeçmeyeceklerini, is-
tekleri doğrultusunda
olumlu gelişmeler
kaydedilmezse diğer
sendikalarla anlasarak
toplu grev, kittesel basın
açıklamalan, mitingler
düzenleyebilecekkrini be-
lirttL Güven Gerçek, Yapı-
Yoi Sen Başkanı Cengiz
Faydab ve şube başkanlan
ile beraber, Türk Elektrik
AŞ (TEAŞ), Türk Elektrik
Üretim ve Dağıtım AŞ (TE-
DAŞ), Karayollan, Devlet
Su İşleri, Köy Işleri, Afet
Işleri, Yapı İşleri, Tapu ve
Kadastro ve Teknik
Araşurma genel
müdürlüklerine isteklerini
ilettiler. Ener-Sen ve Yapı-
Yol Sen'e üye 35 bin çalışan
6 yıldır sendikal mücadele
veriyor. Yürüyüşlerinin, fiili
toplusözleşme sürecine, öz-
lük ve sosyal haklanmn çö-
zümüne yönelik ilk adımlan
olduğunu belirten sendikalı-
lar, görüşlerini şu şekilde
özetlediler: "Öneelikle son
yıllarda sinsice gasp edilen
sosyal haklarunızı kazanmak
için sesimizi yükselteceğiz.
Hangi işyerinde hangi hak
gaspı varsa hep birlikte gasp
edenlerin karşısında olacağız.
Haklannuzı almak için mü-
cadeleden çekinmeyeceğiz.
Biliyoruz ki bu sessiz duruşu-
muzun sonu yeni hak gaspla-
rHÜr. Arnk yeter dıyonız."
Sendikanın bu yoldaki so-
mut istekleri, ücretsiz yemek,
ücretsiz servis, yeterli sağlık
hakkı, işyerlerinde kreş, ba-
yındırlık tazminatı, TEAŞ ve
TEDAŞ çalışanlanna yüzde
40 elektrik indirimi, uygun
giyim yardımı, sözleşmeli
personele tavan üzerinden
ücret ve kadro tıkanıkJığımn
giderilmesi çerçevesinde be-
lirtildi. Yürüyüşlerinin ba-
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Türkiye ile Yunanistan arasındaki iliş-
kilere bakış biçimi şablonlaştı. Sorunlar
yıllardır aynı biçimde devam ettiği için,
bundan başkası da beklenemezdi.
Her görüş, kendini savunabilecek ve-
rilere sahip.
Bakış açılannı sıralamaya çalışalım:
"Ege Denizi bizim ulusal davamızdır.
Milim ödün veremeyiz. Eğer bir konu-
da ödün verirsek bunun arkası gelir.
Ege Denizi'nin Yunan gölü haline gel-
mesi, Türkiye'nin elinin kolunun bağ-
lanması anlamına gelir."
"Yunanistan 'la sorun/anmız bir bü-
tündür. Kıbns, FIR hattı, kıta sahanlığı
birbirinden aynlmaz. Barış için en gü-
venilirortam, savaşa hazırolabilmekten
geçer."
"Türkiye ile Yunanistan, Ege'de aynı
coğrafyayı paylaşmaktadır. Arada sınır
çizmeyeçalışmakolanaksızdır. Çözüm,
ortak kullanımdır."
Örnekler arttırılabilir. Dış konularda
sert politikadan yana olanlara "şahin-
ler", banşçı politikadan yana olanlara
"güvercinler" deniliyor.
Bu durum, Yunanistan konusunda da
öyle.
Bütün bunlan bir yana bırakıp Yeni
Dünya Düzeni'nin (YDD) temel izdüşü-
münü anımsatalım:
"Başta Avrupa olmak üzere gelişmiş
ülkeler kendi aralanndaki bütün sınırla-
n kaldıracak, gelişmemiş veaz gelişmiş
Türkiye-YDD-Yunanistan...
ülkelerde ise olabildiğince çok sınır
oluşturulacak."
Çağımızın bu en büyük ikiyüzlülüğü-
nün, içinde bulunduğumuz coğrafyaya,
yani Ortadoğu ve Balkanlar'a yansıma-
sı şunlar:
- Daha fazla etnik sorun...
- Daha fazla iç savaş...
- Daha fazla sınır sorunu...
Bunlann YDD patronlarına kazandır-
dığı da şunlar:
- Daha çoksilah ticareti...
- Daha çok kendilerine bağımlılık...
- Daha az rakip, daha çokpazar...
Her iki unsurun daha derinine inilebi-
lir.
Merceği küçültüp Ege Denizi'ne indir-
gediğimizde de YDD'nin politikasını
şöyle özetleyebiliriz:
- Türkiye'nin ve Yunanistan'ın baş
başa bırakılmaması. Çünkü bu iki ülke,
başta ABD olmak üzere gelişmiş ülke-
lerce kontrol edilmezse barış tehlikesi
vardır. Tutup işbiriiğine giderler. Silah-
lanma yanşından da vazgeçmeleri gibi
felaket bir durum ortaya çıkabilir. Zira
geçmişte bunun örnekleri yaşandı.
- Yukarıdaki şıkka bağlı oiarak Türki-
ye ile Yunanistan'ın sürekli bir "hakeme"
ya da "arabulucuya" muhtaç bırakılma-
sı. Bu da, istenildiği an kriz çıkarma ola-
nağı verir.
Bu oyunu bozacak güçlerin başında
her iki ülkenin medyası gelir. Ne yazık ki
medya, gerek Yunanistan'da gerekse
Türkiye'de tam tersi bir tutum takınıyor.
Medyanın son krizdeki rolü de Kardak
yardakçılığı oldu.
Uğur Dündar, gerek Avrasya feribo-
tu olayına gerekse Kardak bayrakçılığı-
na ilişkin görüşlerini aktanrken şu nok-
tanın altını çiziyor:
- Gazeteci, haber neredeyse orada-
dır.
Çok doğru. Gazeteci, haberin oldu-
ğu yere gider ve haberi insanlara akta-
rır. Ama yaptığını anlatmaz. Bir restora-
na gittiğinizde, siparişten önce ahçı sa-
atlerce yemeği nasıl yaptığını mı anlatı-
yor?
Birinci Dünya Savaşı'nı anımsayalım.
19. yüzyıhn sonu... Sanayi devrimini
gerçekleştirmiş, dünyanın bir numaralı
devleti, üzerinde güneş batmayan ingil-
tere'ye karşı Almanya yükseliyor. Os-
manlı'nın çöküşüyle birlikte Rusya ve
Avusturya-Macarjstan Imparatorluğu,
Balkanlar'da karşı karşıya geliyor. Çin'i
paylaşamayan Ingiltere ve Fransa'nın
karşısına, Orta Asya'ya ilerleyen Rusya
çıkıyor. Ingiltere, Afrika'nın kuzey vegü-
neyindeki sömürgelerini birieştirme pla-
nı yapıyor. Fransa bunu kesmek için Do-
ğu'dan Batı'ya ilerliyor...
Büyük paylaşım savaşının tüm altya-
pısı hazır. Ateşi tutuşturan, Gavrilo
Princip adlı bir Sırp milliyetçisinin, Bos-
na'da bulunan Avusturya Veliaht Pren-
si Franz Ferdinand'la karısını 28 Hazi-
ran 1914'te öldürmesi oluyor...
Müzmin silah bağımlılığı
Korkarım ki, ilerde bir Türk-Yunan sa-
vaşı için altyapı hazırianıyor.
Dünya silahlanma yarışının önde ge-
lenleri arasında Türkiye ve Yunanistan
var. Yunanistan beşinci, Türkiye altıncı.
İki ülke siiaha doyunca, biraz tüket-
mesi gerekiyor ki, yeniden gereksinim
duysun.
Türkiye ve Yunanistan'ın ortak özel-
liklerinin başında "ABD dostluğu" geli-
yor. ABD'nin bu iki ülke için saptaması
"İleri derecede güvenlik yardımına
gereksinim duymaktadıriar."
Bunun Türkçesi şudur:
"Ikisini de siiaha bağımlı yaptık, doy-
mamaktadıriar."
İki üike arasındaki savaşın altyapısı
hazır olduktan sonra, bunu tutuşturmak
için "fanatik Yunandüşmanına", "yayıl-
macı ümmetçiye " ya da "ya sev, ya terk
etçiyurtsevere" gereksinim yok; haber
meraklısı bir gazeteci grubu yetecek gi-
bi görünüyor.
Böyle bir gazeteci grubuna sahibiz.
Altyapı için bir diğer gereksinim de
tarih yazma meraklısı bir başbakan.
Onada sahibiz...
OLAYLARIN
ARDHVDAKİ
GERÇEK
I Baştarafı 1. Sayfada
24 Aralık erken genel se-
çimlerinin üzerinden 52 gün
geçti. Bu süre içinde onlar-
ca görüşme yapıldı, onlarca
senaryo üretildi. Sonuç, 24
Aralık akşamından öte bir
nokta değil.
Son dönemin en çok kul-
lanılan manşetlerinin başın-
da, "kritikgün", "beklenen
görüşme", "heyecanlı zir-
ve" geliyor. Ertesi gün ise
bu manşetlerin yerini fiyas-
ko haberieri alıyor.
Yine, "betdenen"birgün-
deyiz.
RP Genel Başkanı Nec-
mettin Erbakan ile ANAP
Genel Başkanı Mesut Yıl-
maz, iki kez ertelenen gö-
rüşmeyi bugün gerçekleşti-
i
Gazeteler ANAP-RP ko-
alisyonıı olasılığı konusun-
da dün, arasına kopya kâ-
ğıdı konulmuş gibiydi. İki
parti arasındaki büyük dü-
ğüm, başbakanın kim ola-
cağı. Bu düğüm çözülürse
diğerieri adım adım çözüle-
cek gibi görünüyor.
ANAP'ın bugün masaya
getirmesi beklenen önerile-
ri şunlar