Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel YayınYönetmenı-Orhan Erinç# Dı» Haberler Ergun Balcı # Istıhbarat: Cengi/
Genel Yayın Koordınatörü. Hikmet Yıldırım • Ekonomı: Bütent Kızanlık
' Yazıışlerı Müdürlerı f l
# Haber Merkezi Müdürü Hakan Kara
# Gorsel Yonetmen: Fikret Eser
« Fotosrat Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge
Edibe Buğra • Yurt Habcrlerı Mchmel Faraç
Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav • Haber Müdunr
Erinç, Oktay kurtböke Doğan Akın Alaturt. Buıvan No 125, Kat 4. Bdkanlıkhr-
Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks 4195027 • Izmır
Temsılcısı Serdar Kıak, H Zı>a Bh 1352 S 2 3Tel
4411220,Faks 4419117«AdanaTemsı)cısı.Çedn Yiğenoğhı,
inöniıCd 1I9S No 1 KaH.Tel 3522550. Fjjcs 35225^0
Vıldız, Orhan Bursalı, Mustafa
Balbav. Hakan Kara.
Müessese Mudurû Erol Frkut #
Koordmatör Ahmet korulsan #
Muhasebe BülentYener#tdare
HüseyinGürerOlşletme Önder
Çe«k • Bılgı-Işlem Naillnal»
Bılgısayar Sıstem MûrüvetÇUer
MEDYAC:«Yoneıım
KurUu Ba$kanı-üenel
Mudur GıUbin Erduran
0 Koordınatör Reha
Işılman • Genel Müdur
Yardımı-iS! Mine Akdağ
MEDVA G : •
Yonetım Kurulu
Başkanı - Genel
Müdur Üstün
AknKn •Murahhas
uye Bora Göneac
}ıwmli)ııı ve Bgun: Yenı Gun rtaber Aıansı. Basın ve Yayıncılık A Ş
Turkocağı Cad 39 41 CağalogJu 34334 !st PK 246 ktanbu! Te! (0 21T) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212ı 513 X5 V5 14ŞUBAT1996 İmsak: 5.29 Güneş: 6.54 Öğle: 12.25 İkındı: 15.15 Akşaml743 Yatsı 19.03 M E D V A C T e l 514 (T 53 - 513 95 X0 - 51ı 84 60-61. Faks 5118466
Lüks araba
saftşfarı
• Haber Merkezi - 2 sene
önce Türkiye ithal otomobi!
pazanna giren ve 1995
yılında 725 adet satışla 36
otomobil markası arasında
12. sıraya yükselen Rover,
1996 ocak ayı içinde 76
adet satarak altıncı çıktı.
Rover, lüks otomobil
klasmanında ise birinci
sırada yer aldı.
RTÜKten
telîf uyarısı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Radyo ve Tejevızyon Üst
Kurulu (RTÜK), radyo ve
televizyon kuruluşlanndan
yayınlannda yer verdikJeri
eserlerin hak ve sahiplerine
telif ücreti ödemeleri
gerektığini bildirdi.
RTÜK'ten yapılan yazılı
açıklamada, telif ücreti
ödenmemesi durumunda
yasanın öngörüğü
yaptınmlann
uygulanacağı belirtildi.
Göçebe'nin
4. sayısı
• Haber Merkezi-1995
yılında 3 kıtap olarak
yayımlanan Göçebe dergisi,
1996 yılındaki ilk sayısını
yayımladı. Dergi. şiir ve
şiirin kuramsal yanına
ilişkin yazılara da yer
veriyor. Hersayısında
önemlı bır ressammın
desenlerini yayımlayan
Göçebe'nin bu sayısındaki
ressam Paul Gaugin.
Dergıyle irtibat
kurmak ısteyenler.
0-212-527 10 20
numaralı telefonu
arayabilirler.
Ağaç
kampanyası
• Istanbul Haber Servisi -
Istanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin geçen hafta
başlattığı "Istanbul'a 100
bın ağaç dikiyoruz"
kampanyasında 10 binin
üzennde ağaç satışı
yapıldığı bildirildi.
Büyükşehir Belediyesi
tarafindan yapılan
açıklamada ttalya'dan ithal
edilen 3.5-4 metre
boylannda olan ağaçlardan
en çok servi, konuk ladin
ve sedir türlerinin satıldığı
vurgulandı.
HABITAT-2
kursu
• Istanbul Haber Servisi -
Bakırköy Belediyesi
zabıtalanna, HABITAT-2
Kent Zırvesi'ne hazırlık
amacıyla halkJa ilişkiler ve
ingilizce kursu verileceği
açıklandı. Yunus Emre
Kültür Merkezi'nde
düzenlenen basın
toplantısında kursun,
Marmaıa ve Boğazları
Belediyeler Birliği ile
Bakırköy Belediyesi'nin
işbirliğiyle
gerçekleştirileceği
kaydedildi.
İşportacılara
bayram izni
• Istanbul Haber Servisi -
Eminönü Belediyesi,
bayram sebebiyle
işportacılan serbest bıraktı.
Eminönü Belediye
Başkanlığf ndan yapılan
açıklamada seyyar
satıcılann ana güzergâhlar
ve meydanlann dışında,
Yeni Cami'nin arkasından
Sultanhamam Meydanı'na
kadar olan saha içinde ve
Postane Caddesi ile
Sümerbak"ın bulunduğu
bölgede, 14 şubat çarşamba
günü sabahından 25 Şubat
pazar günü akşamına kadar
serbest olduğu bildirildi.
Hava
• İSTAJVBUL (AA)-
lstanbul'da dün yapılan
hava kirliliği ölçümlerinde,
Bayrampaşa ve
Eminönü'nde asılı partikül
madde konsantrasyonunda
(duman) kjsa vadeli sınır
değerin aşıldığı belirlendi.
Istanbul Bölge Hıfzıssıhha
Enstitüsü Müdürlüğü'nden
yapılan açiklamaya göre,
metreküpte kükürtdioksit
için belirlenen 400
mikrogram kısa vadeli
sınır değerhiçbir
bölgede aşılmadı.
Hiç olmazsa bugün yüreğinizdeki kıpırtıya kulak verin, çünkü bugün 'Sevgililer Günü'
Tanımı zor olsa da aşk vardır• Bugün biraz da "aşk"ın gelmesi için akla, "Aşk
nedir" diye sorduk çeşitli kişilere. Politikacıların
çoğu "Bunu bana sormayın" diye yanıtladı.
"Aşk" sözünden bile ürküyorlardı. "Daha
ciddi şeylerle uğraşın" dedi kimileri... "Ben
sende bütün aşklanmı temize çektim" diyen
şair, gayri ciddi bir iş mi yapıyor sizce. / ,(0
SERPtLGÜNDÜZ
Sizinle "aşk" üzerine bir söyleşi
yapabilir miyiz?
"Yapamazsınız çocuğum" dedı
şair.
-Nedemekyani, SevgüDerGünü.
Ne saçma bir gün.
Şiirlennı zamanzaman "ödünç"
aldıgımız şainn konıujmaması, ne ka-
dar hayal kıncıydı. En "şiirli konu-
Urdan biri aşk" olduğuna göre, on-
ca dizeyi yüreğine sığdırabilen bir
şair yüreği de başka olmaz mıydı?
Sonradan ögrenildi ki en güzel aşk
şiirleri yazan şair, "aşk şairi" diye
anılmaktan hiç hoşlanmıyordu.
Oysa Scarmeta'nın yazdığı "Ateş-
ü Sabır"da Mario, ünlü şair Neru-
da'ya ne demişti:
"Şürler şairiere değil, onlara ihri-
yacı olanlara aittir_"
Postacı Mario, ünlü şair Neru-
da'nın şiirlennı kullanmıştı Beatri-
ce Ruso'ya olan aşkını söylemek
için. Kadınlann kalbine giden en
iyi yolun sözcükJerden geçtiğini öğ-
renmişti Postacı, Neruda'nın şiirle-
ri nden.
Neruda. şair yüreği ile "Neden
böyie ansızın yüldeniyor üstüme sev-
gi alabildiğine/ hiLriinlüyken ben ve
uzaklığını duyumsarken?" diye so-
ruyordu o yıllarda. Hep sevdalıydı
Neruda. Nesev-
da ayıptı. ne
sevdalanmak.
Bu dizelerin
yankısı Nâ-
zım'dan gelı-
yordu çok geç-
meden:
Tahirolmak
da ayıp değil
Zühreofanakda
/hattase>da>ü-
zündenötanekde
ayıpdeğil/bütün
iş Tahir'le Zühre
olabiJniekte / yani
yürekte...
Azizingiicü
IÖ4 yüzyıla.Faunus
LubercusŞenlikleri'ne dö-
nüyoruz şimdi de. Roma-
lılar, 14 Şubat günü bır ma-
ğaranın önünde toplanmışlar. Me-
zann üstünde bir küp, küpün için-
de kızlann adlan. Delikanlılar kü-
pün içinde bir yıl boyunca bırlikte
yaşayacaklan kızın adını çekıyorlar.
Roma Imparatoru Cladius ıse aş-
ka karşı savaştan yana bir ımpara-
tor. Ona göre sevdiklerine kavuşan
erkeklenn akıllan geride kalıyor ve
savaşamıyorlar. O yüzden evliliği
yasakhyor Cladius. Bir de a^ktan
yana olan Aziz Vakntine var. Cla-
dius'u dınJemiyor. Âşıklan evlendi-
riyor. İmparatordaonudınlemeyen
Vaientıne'i öldürüyor. O günden be-
n de Aziz Valentine'in öldürüldü-
ğü 14 Şubat, sevgiyi ve sevgilileri
hatırlatıyor.
Son yıllarda "So-gililer Günü"
bizde de kutlanır oldu. Kutlanma-
smda da ne gibi bir sakınca olabilir
kı. Biz de bugün, biraz da "aşk"ın
gelmesi için akla. "Aşk nedir" diye
sorduk çeşitli kişilere. Politikacı-
lann çoğu "Bunu bana sorma-
yın" diye yanıtladı. "Aşk" la-
findan bile ürküyorlardı. "Da-
tıa ciddi şeylerle uğraşın"
dedi onlardan bazıları.
"Ben sende bütün aşkla-
nmı temize çektim / An-
ladıjjındaysa yapacak tek
şey kalmıştı sana / Bü-
tün kazananlar gfltN /terk
ettin" diye yazan Mu-
rathan Mungan, gayri
cıddı bir iş mi yapıyor-
du.
"Aşk ciddi iştir" dedi
Erdal Atabek. "Aşk her
şeydir. Aşkı o kadar az
kişi bilir ki... Oysa aşk,
yaşamanın biSnmeyen tek
amacıdır. İnsanlar aşk için
yaşarlar, ama ne için yaşa-
dıklanm bilmediklerinden
farkuıda değüdirier."
Şair ve yazar Hilmi Yavuz'a
göre de aşk, hiç sağlıklı bır
şeydeğildi. Şöylededi Yavu?:
"Aşk dediğin şey, bir obses-
sif nev rozlu ile bir histerik arasında-
ki diyakıgdan başka bir şe> değil-
dir." O> sa "Aşk bir ırmaktır" dedi
Atilla Birkije Nâzım'ın bır şiinnden
yola çıkarak.
"Aşk, birlikte yaşanan bir duygu
değüdir"dedı bırbaşkası. "Aşk,'ka-
nma duyduklanmdır" dedi bir di-
ğeri.
"Aşk, büyük bir keyifle capucci-
no rsmarlanan bütün gü/el kızkardan
hiçbir beklenti olmaksızın seve seve
Izmir'deyenidostiuklara kitabın aracılıkettiği "Sevgi Yolu",adınayaraşır bir mekân oldu. ıFotoğral. ÜMİT OTAN)
Sevgi yolu Idtaptan geçer
ÜMİTOTAN
İZMİR- Ne zaman ki ki-
tapçılar taşındı, ondan son-
ra adına yaraşır bir mekân ol-
du "Sevği Yolu." Sevdalann
kitaplarlapaylaşıldıgı bu me-
kânda alış-veriş dostluklar-
dan sonra geliyor ve kışın
dondurucu soğuklan bile bu-
na engel olamıyor...
Baba adaylan bir zaman-
lar bu yolda "dokuz doğu-
nırlardı." Kırmızı bınadan
gelecek sevinçli haberler
bekleniıken içilen sigarala-
nn sayısı unutulur, en bol
bahşişler bu yolda verilirdi.
Doğum hastanesi taşındı.
Baba adaylan da heyecanla-
nnı başka mekânlarda sür-
dürüroldular. Yol sessizleş-
ti, heyecanı kalmadı. Iki ya-
nındaki "yorgun" palmiye-
lerin gölgesınde birsüre "şa-
rap tutkunlan" konuk ol-
dular.
Bir sabah, ış makineleri-
nin gürültüsüyle u>andı şa-
rapçılar. Haftalar süren ça-
lışmalar başladı. Önce as-
faltı söküldü yolun. taş dö-
şendi. Küçük havTizlara fıs-
kıyelertakıldı. Yeşile "tak-
viye"yapıldt. Banklarasev-
gıliler "kuruldu". Yeni me-
kâna isim bulmak için çok
uğraşılmadı; "Sevgi Yolu"
oldu. Uzun süre sevgiyle bu-
luşamadı. "Eski müdavim-
ler" mekânlannı terk etmek-
ten yana görünmüyordu.
Sevdalılar "pes" ettı.
Bazı etkinlikler sırasında
hareketleniyor, sonra sessiz-
liğe gömülüyor, bir türlü
"sevgi yolu" olamıyordu. Bır
sabah yıne kamyonlar ya-
naştı. Açılan kasalar yolun
yenı konuklanyla ilgili ipu-
cu veriyordu. Kitaplar, der-
giler, posterler, kasetler or-
talığı doldurdu. Yolun her
iki yanına yerleşen kitapçı-
lara, gümüş. deri takı, el
ürünleri satıcılan da eklen-
di. Ardından "kitap kurtia-
n" geldi. Yol şenlendi.
Okunmuş kitaplar ucuz
fivatlarla öne çıkanldı. Pa-
halı kitaplar kiralık olarak
sunuldu okurlara. "Türki-
ye'de böyle bir mekân yok"
dıyor gururla kitapçı Orhan
Bulunmaz:"Istanbul ve An-
kara'da benzer mekânlar
var, ama böyledeğil. Çok ge-
niş bir yere sahibiz. Konak
Belediyesi'nin büyük katkı-
lanyla çok güzel bir kültür
merkezi varatddı. Dostlukla-
nn, se^gilerin kitapla payla-
şıkltgı özgün bir ver burası."
Kitapçılann tümü Sahaf-
lar Derneğı'ne üye olmuş.
Görülen aksaklıklarbaşkan-
lan Mehmet Beşeri tarafin-
dan hemen çözümleniveri-
yor. Kitapçılar. Alsancak'a
gidenlerin büyük çoğunluğu-
nun kitaplann arasından gec-
mek zorunda olduklannı be-
lirtip keyifle sürdürüyorlar:
"Birbirini tanunayan in-
sanlar kitabın aracı olduğu
yeni dostluklar kuruyoıiar.
Okuduklanson kitaplan bir-
birlerine öneriyorlar. Hiç za-
manı olmayan bile bir çay
içimi sohbetsiz geçmi>or bu
yoldan. Kitaba hiç Ugisiolma-
yanlar buradan geçerken en
azından kitap görüyor. Va-
şamlannda kitap denen bir
şeyin olduğunu anımsı\or-
lar en azından. Kitap bu, hep
korkulan, kaçılan, kolav de-
ğil alışmak. Yolumuz adına
varaşır bir yer oldu. Burası
gerçekten se\gi yolu."
Ne havanın soğuğu ne de-
nizin ayazı hareketliliğe en-
gel değil. Öğle aralannda
sandviçler burada atıştınlı-
yor. Napoliten şarkılargenç-
lenn gıtarlanndan yayılıyor
tüm yöreye. Burada yüzler
anlamsız, somurtkan değil.
Dertlerin, tasalann, kavga-
lann bu yola girmesini san-
ki birşeylerengelliyor. Çün-
kü Izmir'in "Sevgi Yolu"
kitaptangeçiyor...
Köktendincflerin hedefî kadmlar
Cezayir'de yüzlerce genç kız, şeriatçılar tarafindan kaçınlıp tecavüz edilerek öldürüJdü
Çeviri Servisi-Geçen kasım ayın-
da Başkan Liamine Zerouai'ın se-
çimleri kazanmasıyla pek çok Ce-
zayirli artık 50 bin can almış olan iç
savaşın sona ereceğini ummuştu.
Ama seçimler de kanı durdurama-
dı. Ve kadınlar, köktendincilerin en
gözdehedefi...
Ingiltere'de yayımlanan TheOb-
server gazetesınin habenne göre,
Cezayir'de haftada ortalama yüz -
yüz elli kişi öldürülüyor. Bütün kent-
lerde girilemeyen bölgeler \ar. Ül-
keye gelen yabancılar Cezayir kent
merkezine gitmemeleri için uyan-
lıyor. 1995 yılı sonunda köktendin-
ciler tarafindan öldürülen son kadm
gazeteci olan Khadija Dahamani'yi
dinine bağlı bir Müslüman olması
bile kurtaramamıştı. Onunla aynı
gazetede çalışan 21 yaşındaki Ma-
GkaSuboor da köktendincilerin kur-
şunlanna hedef olmuştu. En ünlü
kadın kurban ise bütün Cezavir'de
tanınan, kadın haklannı savunduğu
ve Islami teröre karşı savaşım ver-
diği için •"Kamikaze" denilen 29
yaşındaki Rashida Hamadi'ydi.
İç savaşta şimdiye kadar sekizi
kadın olmak üzere elli üç gazeteci
öldürüldü. Kadınlar, toplumdaki de-
ğişimin önderleri olduğu için kök-
tendincilerin en gözde hedefını oluş-
turuyor. Mart 1992'de teröristlere
ve köktendincilere karşı düzenle-
nen ilk gösteriye yüz bin kadın ka-
tılmıştı. Öldürülen sekiz kadın ga-
zeteci, görelı olarak şanslı sayılabi-
lir, çünkü en azından tecavüze uğ-
ramanın dehşetini yaşamadılar. Baş-
kent dışında 15 yaşındaki kız çocuk-
lan sürekli"aileleri ve arkadaşlan-
nı uyarmak için" kaçınlıyor ve te-
cavüze uğradıktan sonra boğazlan
kesilerek öldürülüyor.
Ailesi bu vahşete kurban gıden Ce-
zayirli Ali Bughidu yaşama arzusu-
nuyitirmişdurumda. Bughidu'nun
kansını ve kızlannı öldüren terö-
ristler tanıkJara, bunun buyruklan-
na uymayan kadınlan bekleyen ka-
çınılmaz son olduğunu söylemiş-
lerdi. Bu eylemden birkaç gün ön-
ce terönstler köy halkına kızlannı
okula göndermemeleri emrini ver-
miş, pek çok aile de korkudan on-
lara boyun eğmişti. Çok başanlı öğ-
renciler olan BughiduVıun kızlan,
doktor olmak istiyordu ve bu yüz-
den okulu bırakmamışlardı.
Pplise başvuranlar
Cezayir polis yetkılileri, bugüne
dek üç yüzden fazla genç kızın, kök-
tendinci örgütler tarafindan kaçın-
lıp toplu tecavüze ugradıklan için
kendilerine başvurduğunu belirti-
yorlar Polıs, kendilenne gelmeye
cesaret edemeyen daha yüzlerce
genç kız olduğuna ınanıyor.
Örneğin. 19 yaşındaki Warda ve
on kız arkadaşı kaçınlmış ve aylar-
ca tecavüze uğramış. VV'arda ilk kez
tecavüze uğradığında saldırgana zi-
nanın Islam dinine göre yasak oldu-
ğunu söylediğinde aldığı yanıta ina-
namamış: "Benim buna hakkım var,
çünkü ben kutsal savaşçıvım, bir
mücahitim."
Genç kızlar yalnızca evlerinden
kaçınlmıyor. Köktendinciler, genç
kızlara ahlaksız şeyler öğretildiği
savıyla okulîan basıp kız öğrenci-
leri kaçınyorlar. Kızlar tecavüze uğ-
radıktan sonra genellikle öldürülü-
yor. Geçen yıl ülkede yüz on iki kız
öğrenci ve kadın öğretmen öldürül-
dü. Yetkililer, kadın ve kızlan hedef
gösteren kişinin bir süre önce asker-
lerle girdiği bir çatışmada öldürü-
len Sherif Kosami olduğunu belir-
tıyor. Kendisini Cezayir'ın hüküm-
dan ve Hazreti Muhammedın ha-
lefi ılan etmiş olan Kosami verdiği
bir ferva ile köktendincilere teca-
vüz hakkı tanımıştı.
capuccino parasının alınmaması-
dır" dedi bir öğrenci. O gün 30'dan
fazla capuccino ıçtiğini de anlattı
gülerek
"En lüzumsuz şey; aşkı tarif et-
mekleuğraşmaktır" dedı bır erkek.
"4şk harika bir şeydir. İnsanlarha-
vada uçar. Sonra pat diye düşer, bu-
runiarı kınlır. Ama yine de uçmak
güzeldir" dedi bir kadın
"Aşk iki kişiük bir de\ rimdir" de-
di birerkek. "Cinselağıriıkubirsap-
lantı" dedi bir dığen.
Küçük Prens'ın yazan SaintExu-
per>r
ı sc"Aşk. iki kişinin aynı nokta-
ya bakmaşjdır" diye tanımİıyordu aş-
kı.
1979'lardan sesleniyordu Nihat
Behram, Eski Bir Şarkı şımnin son
dizelennde: "Biraşkki/vefasuuyi-
tirmiş / o aşk unutulsun."
^Sevgi öğretmeni'
Mutluluğun önemli nedenlenn-
den birisi de sevgi veaşk değil mıy-
dı? Her şair "sevgi öğretmeni" de-
ğil miydi yaramaz bir sınıfa. Tıpkj
Ozcan Yahm 'Se>gi mi?' diye sor-
duğu gibı şiinnde.
Sevgi ya / Çünkü her ozan / Biraz
da "sevgi öğreonenidir" / Varamaz bir
sınıfa. Kn^ götürür çocuklan / Kız-
ma/ geç kalaniara/ Bağışlar ha\ laz-
lan. kaçaklan / Gül sevmevenlcri bi-
le. Sevgi ya / Yaşamdan sevgi çıkar
ne kaur / Hiç / Vaşamdan sevgi çık-
maz.
Aşkın en güzel tanımını, Anado-
lu'yu gezen Bedri Rahmi Eyübog-
lu'na bır köylü yapmıştı: "Seversin
bir kızı, gider istersin. Vermezler.
Âşıkolursun." Yani aşk. "sevdiğine
kavuşamamaktı."
1
Kavuşunca
"meşk" olu>ordu çünkü.
Edip Cansever, 'Buz gibi
1
adlı şı-
irinde. "Aşkiyidirbak/Duyumunu
ardnrinsanın"dıvordu "Heledon
gömlek sabahlan / Traş olacağuıı
duyarsuı / Veni gömleğini giyeceğin
iiJ
Hey gidi duvumuna yandığunın
dünvası / Aiıp vereceğin olacak ille /
Aşk maşk buz gibi yaşayacaksın."
Belki de "Kimse gerçekten âşık
olup olmadığını da bilmiyor" Cü-
ven Turan'ın şiirindeki gibı.
'Ne insan herşeyini / Terk etmeyi
göze alacak / Bir se\güi bulabiliyor,"
diyor/Gülerek. 'Ne arnk trenler var,
Aitına kendini atacak_ / Belki tren-
ler olmadıgı için /Sevgili de bulamı-
yor insan»
1
/ Dûıliyorum tclefonda /
Arkada bir sürii başka / Ses içinde /
Belli belirsiz kendisi olan / SesL. /
'Mektup yazmayıp / Telefon ettiği
için olacak; / Diyorum ben de,/'Kim-
se gerçekten âşık olup / Olmadığını
da bilmivor / Belki de...'
Etkinliklerle kutlanıyor
Medeni
Kanun'un
70. yılı• Yasanın kabulünün 70. yıldönümü
çeşitli etkinliklerle kutlanırken,
tstanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan
Araştırma ve Uygulama Merkezi
Müdürü Prof. Dr. Necla Arat, Medeni
Kanun'da yapılması düşünülen
değişikliğin bir an önce hayata
geçirilmesini istedi.
İstanbul Haber Servisi - Türk Medeni
Kanunu'nun kabul edilişinin 70. yıldönümü
tüm yurtta kutlanıyor. Istanbul Üniversitesi
Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama
Merkezi Müdürü Prof. Dr. .Necla Arat, Medeni
Kanun'da yapılması düşünülen değişikliğin bir
an önce hayata geçirilmesı gerektiğini belirtti.
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlannın kışisel
durumlannı, aile ilişkilerini, mallar üzerindeki
yetkilerini, öteki kişilerle olan borç ilişkilerini,
ölümlerinden sonra miraslannın ne olacağını
düzenleyen kurallann yer aldığı Türk Medeni
Kanunu. 17 Şubat 1926 tarihinde kabu! edıldi.
Isviçre Medeni Kanunu'nun Fransızca
metnınin çevirisi esas alınarak hazırlanan yasa,
4 Ekim 1936'da yürürlüğe girdi.
Yasa metni, başlaneıç metniyle birlikte "Şahsın
Hukuku", "Aile Hukuku", "Miras", "Ayni
HakJar" olmak üzere dört kitaptan oluşuyor.
Kanunun kabul edilişinin 70. yıldönümünde
kadın kuruluşlan yasada bazı değişikliklerin
gerçekleştirilmesi gerektıği görüşünde
birleşiyorlar.
Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama
Merkezi'nin Medeni Kanun'da yapılması
düşünülen değişiklik ile ilgili Istanbul, Ankara,
Izmir, Samsun ve Adana illerinde araştırma
yaptığını belirten Arat, araştırma sonucunda
kadınlann yüzde 93.7"sinın "evlilik süresüıce
edinilmiş mallaruı eşit paylaşum"nı
desteklediğinı vurguladı. Arat, yasada
yapılması düşünülen değişikliğe destek
vermeleri için tüm milletvekillerini göreve
çağırdı.
Medeni Kanun paneli
İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan
Araştırma ve Uygulama Merkezi, Türk Medeni
Kanunu'nun kabul edilişinin 70. yıldönümü
nedeniyle yann "Gündemde Medeni Kanun
Var" konulu bır panel düzenleyecek. Açış
konuşmasını tstanbul Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Bülent Berkarda'nın yapacağı paneli
Prof. Dr. Necla Arat yönetecek. Panele. Prof.
Dr. Ergun Özsunay. Prof. Dr. llhan Ulusan,
Prof. Dr. Aysel Çeükel ve a\ ukat Nazan
Moroğlu katılacak. Panel sonrasında aynca
Meric Sünten yönetiminde bir bale gösterisi
sunulacak.
SEYAHATNAME YAVUZGÖR
Osmanlı ArşivleriBüyükelçiliğin alt katındaki bir oda-
da Vaşington'daki Osmanlı Büyükelçi-
liklerinin yazışmalannı ıçeren bazı bel-
geler, defterler bulduk.
Bunlann çoğu, Babıâli ile yapılan ya-
zışmaları içeriyordu ve Fransızca kale-
me alınmışlardı.
Bir kısmı da, çözmemize imkân ol-
mayan şifre metinleri idi.
Bunları, bakanlığın talimatı ilederle-
yip, toplayıp gönderdık.
Şimdi bu belgeler arasından bir ta-
nesini konu edeceğim. Çünkü, 1877-
78 Osmanlı-Rus savaşıyla yakın ilgisi
var:
1869 yılına ait telgraflar arasında, iki-
de bir "Le Colonel Rüstem Bey" iba-
resi geçiyor. Kim bu Osmanlı Albayı?
Ataşemiliter mi, özel görevle Amen-
ka'ya gönderilmiş bir uzman mı?
Sağdan, soldan beliren ipuçları sa-
yesinde, bu gizemli işlerin gerçeği ya-
vaş yavaş su üstüne çıkmaya başladı:
Arnerikan ıç savaşı, silah teknoloji-
sinde önemli gelişmelere neden olmuş.
Bunlann en önemlilerinden biri de,
1865'te sona eren savaşın son yılların-
da "mü/cen-erafeş//füfe>c"leriakeşfi ve
Kuzey Ordusu'nun donatılması...
Anlaşıldığına göreAJbay Rüstem Bey,
savaş bıtince, Kuzey Ordusu'nun de-
polannda kalan yüzbinlerce tüfekten
satın almak için Amerika'ya gönderil-
miş.
Rakamdan emin değilim amma, yak-
laşık 250.000 tane "mükerrer ateşli"
tüfek satın alınıp gönderilmiş.
Işte, Plevne'deki Osmanlı askerinin
elindeki silahlann öyküsü...
Babıâli'nin hesabı, o zamanki şart-
lara göre galiba şöyle şekillenmiş:
1856 Kınm Savaşı'nda yenik düşen
Rusya'nın, er geç kayıplarını geri al-
mak, Doğu Avrupa'da ve Balkanlar'da
prestijini kurtarmak için yeni bir savaş
çıkaracağı görülmüş... Yanında her za-
man Ingiltere veya Fransa'yı müttefik
olarak göremeyeceği belli, Osman-
lı'nın...
Bu nedenle de (kendi işini kendisi
görmek) isteği ve amacı ile Osmanlı
ordularını zamanın en gelişmiş silahla-
n ile donatmayı düşünmüş ve bunu da
gerçekleştirmiş.
Nitekim, Plevne'deki Gazi Osman
Paşa birliklerinin, Amerika'dan satın
alınan tüfeklerin yanında, en son sis-
tem Krupp toplan ile de donatılmış ol-
duğu bilinir...
Rus ordularının elindeki silahlarla kı-
yaslanınca, Osmanlı kuvvetlerinin ateş
üstünlüğü ortaya çıkıyor.
Bu uğursuz savaşın nasıl olup da
kaybedildiğini incelemek, askeri uz-
manlara ait bir görev.
1877-78 savaşının ünlü kumandan-
lan Gazi Osman Paşa, Müşir Süley-
man Paşa, Gazi Muhtar Paşa'nın,
görevierini her türlü şaibenin dışında ka-
lacak üstün yeteneklerle yürüttükleri
görülür...
Maalesef özellikle "Batı Cephesi'nde
görevli bazı komutanlann aynı nitelik-
leri sergiledikleri söylenemez.
Yıllar sonra Bulgaristan'daki göre-
vim sırasında Plevne'den geçerken,
aklıma "Le Colonel Rüstem Bey" ge-
lir. Karıramanca dövüşen Türi< askeri
için bir tek anıtı bulunmayan, çimento
fabrikasının dumanı ile boğulan bu Tu-
na kentinden, üzüntü ile geçip gider-
dik...
Yann: Borçlar siliniyor mu?