Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 ARALIK 1996 PAZAR
HABERLER
Susturulamayan vardiya Düdüğü: Karabük
'İşçilerin elinde ölsün' planıIŞIK KANSl
Tam bir \urgu yapmak ıçin kıtapçığın
sonuç bölümünden şu saptamaya yer
verelim:
"Karabük Demir-Çelik Fabrikası.
kardeşleri Ereğli \e İskenderun Demir-
Çelik Fabrikaları, Türkiye'nin kendi
kay naklan> la, başka ülkelere hiçbir
bağımlılıği olmadan. her koşulda. demir
çelik iirünlerini üretebilecek 'ulusal'
tesislerdir. Türkiye. bugün Irak türii bir
uluslararası ambargo ile karşılaştığında
Batı'dan ithal edilecek hurdaya bağımh
ark ocaklı tüm demir-çelik tesisleri
sönecek: ama bu üç entegre tesis. ülkesi
için çalışmaya devam edecektir."
Karabük"ün son lOyıllık geçmişi. şu
tekerlemeye nasıl da hoş otııruyor:
Bilmece. bildirmece. dil üstünde
kaydırmaca...
Özal, altınt üstüne getirdi. oldu sana
bilmece. Çiller'e. bilmeceyi süsleyip
püsleyip fabnkanın kapanacağını halka
bildirmek düştü. Karayalçın'a da söz
©yunlan, toplum mühendisliğı falan
filan. koskoca fabrikayı işçilerin
kucağına atmak kaldı. Halbuki. o
dönemde sosyal demokrat bir bakanın
sorumluluğundaki çimento fabrikaları
-özerkleştirilmiş". borçları kapatılmış,
kârlı duruma getirilmişlerdi. Yani.
30 Mart 1995 tanhinde Ozelleştırme
İdaresı Başkanlığı ile Kardemir AŞ
Müteşebbis Heyeti tarafından imzalanan
sözleşme ile dev ir tamamlandı.
Kardemir. artık işçilerin. Karabük
halkınındı.
Kardemır'ın hisselerinin vüzde 51.8'i 5
bıne yakın işçinin. yüzde 24.2'sı
Karabük ile Safranbolulu 398 sanayi ve
ticaret odası üyesinin. yüzde 22.7'si -ki
bunlann çoğunluğu Karabük'ten emekli
olan işçiler \e onlann yakınlandır- 6 bın
302 kişiden oluşan Eflani, Karabük.
Safranbolu. Ulus Ovacık. Yenice. Araç.
Çerkeş. Eskipazar yöre halkının, yüzde
1,3'ü de 293 Karabük ve Safranbolu
esnaf odaları üyelerinın oldu.
Çalışanlann çoğunlugu ihbar önellerini
almayarak buniar karşılığında şimdikı
değerinin 1 milyar lira olduğu tahmin
edilen hisse senetlerini sahıplendiler.
Kardemir AŞ'nın Yönetim Kurulu.
ağırlık ışçi ve çalışanlann
temsilcilennden olmak üzere (4 kişi).
toplam 7 kışıden oluştu. Hisse
dağıhmına. yönetım kurulunun yapısına
bakıldığında. Kardemir'de uygulanan
modele. son dönemde aâızlarda sakız
olan "sermayenin tabana yayılması" ya
da "özyönetim" denilebilir. Böylece.
işçilerin \e yöre halkının. seçilmiş
uzman temsilciler aracıliğıv la yönettiği.
SHP'nin önünde denenmiş. başanlı
olmuş bir "moder vardı. DYP-SHP
koalisyonu. bu >olu seçmedi her
nedense... Belki de bir ta>la iki kuş
vurmayı yeğlemişlerdi. Karabük'ten
kurtulacaklardı. bu bir. İkı: Fabrika
batarsa işçilerin elinde batacak. böyle bir
bitişin sorumlusu da siyasi iktıdar değil.
çalışanlar olacaktı. Özçelik-İş Sendikasi
Genel Sekreteri Recai Başkan. "Verelim,
fabrika gerekirse işçinin elinde kapansın"
>a\ına katılıyor \e o günleri şöyle
jnlatıyor: •'karabük işletmesinin
kapatılmasını istemeleri üzerine. tesisin
çalışabilirtiğini kanıtlayan raporlar
lıazırladık. karabük'ün
kapatılamayacağına ilişkin kitapçıklar
(ikardık, yayınlar yaptık. Hemen
ırkasından girişimlerinıiz başladı. O
dönemde Başbakan ^ardımcısı olan
Murat Karayalçın ile görüşrük. Onun
talimatı> la 28 uzman kişiden oluşan bir
heyet kuruldu. Bu he>et bir rapor
hazırladı \e Karabük işletmesinin
v
-alışabilirliğini kamtladı. Buna karşın
iktidar. bir yabancı firmaya 2 milyon
dolar ödeyerek ay rı bir rapor hazırlattı.
Vabancı fİrmanın raporunda, o günkü
koşullarda fabrikanın \erimli
çalışamayacağı belirtiüyor. ya
jzelleştirilmesi >a da kapatılması
jneriliyordu."
Işçi çaresiz. Özçelik-İş Sendikası'nın
jncülüğünde eylemdi. komisyondu.
K.arabük'te yaşamı durdurmaktı derken.
"Kapatmayın, biz işleteceğiz" dedi.
jönemın iktidan da bu öneriyi
îabullendi. İşçilerin. fabrikayı
ievralmak için önkoşullan \ardı. Recai
Başkan. bu koşıılları da şoyle siraladı:
•Tesisin bakım onanm işlemlerinin
vapüması. yedek parça, tııamul madde
ılınması gerekiyordu. İşçilerin kıdem
tazminatîannın, ihbar önellerinin
jdenmesi. onanm için paramn ay rılnıası.
şletme sermayesi yaratılması için
rahatlık sağianması zorunluydu. Buniar
kabul edilince de\ir gerçekleşti."
denetlediği bir büyük işletme görüntüsü
çıkıyorortaya. Yani. birkaç yıla değin
Anadolu'nun birçok yennde yeni
fabrikaların pıtrak \ermesine yol açan ve
tüm kamuya ait olan tesis. bugün çok dar
anlamda yine kamunun elinde. Geleceği.
serpilip gelişmesi. ulusal kalkınmaya
öncelik verip vermeyeceği tümüyle hisse
senedi sahiplennin tutumuyla doğrudan
bağlantılı. Şirket hisse senetlerinin tümü
1 Nısan 1998 yılına değin nama yazılı.
Bu tarihten sonra hisse senetleri.
B,'elki de bir taşla iki kuş
vurmayı yeğlemişlerdi.
Karabük'ten
kurtulacaklardı. bu bir. İki:
Fabrika batarsa işçilerin
elinde batacak. böyle bir
bitişin sorumlusu da siyasi
iktidar değil, çalışanlar
olacaktı.
hamiline vazılacak ve serbest piyasaya
açılacak. Işte modelın "yumuşak karnı"
burada.
1 Nisan 1998"den sonra. eğer işçilere \e
işçi emeklilerinin çoğunlukta bulunduğu
halka ait hısseler belli ellerde toplanırsa
bu model tümüyle çökeeek. Gerçi şirket
hisse senetlerinin I Nisan 1998*e değin
yapılacak devirlerinde. Yönetim Kurulu
karan gerekıyor: yanı hısse devrı
yapmak ısteyenler. Yönetim
Kurulu'ndan izm almak zorunda. ama
küçük de olsa bir grup. bu ışleme
şimdiden başlamış.
Yönetım Kurulu izni olmadan. gızliden
gizli>e hisse senetleri alınır. satılır
olmuş Daha düne değin. "Zarareden
yerden hisse alınır mıymış?" diye burun
kı\ ıranlann. Kardemir kâr eder hale
gelmeye başlayınca, iştahlan kabarmış.
Daha hisselerin serbest piyasaya
açılmasına 1.5 y ıl kala. hisse
toparlayanlar artmış. Karabük'te çahşan
işçilere bakılırsa. hisselerini satanlar
"bilinçli olmavan. yaşamına dikkat
etmeyenler". Bunlann sayısı artar mı?
"Sanmıyoruz" diyor. işçiler \e sendika
vöneticıleri. Söz. Özçelik-lş Sendikası
Genel Sekreteri Recai Başkan da
''Karabük'ün kârlı. \erimli, yeni
vatırınılar yapan bir işletme haline
gelmesi, hisse senetlerine göz dikenleri
arttırdı. ÖzellikJe işçilerin hisse
senetlerinin el değiştirmesi ile birlikte
>önetimde çalışanlann arka sıralara
itihnesine karşı bilinçli davranacağız. Bir
vakıf üluşturrnavı düşünüyoruz. Bu \akif
ne yapacak? Örneğin. hisse senedini
satmak isteyen çaltşanlar \arsa bunlann
hisselerini bu vakıf satın alacak ya da
hisse senetlerinin gerçek değeri üzerinden
yine aynı gruptaki insanlar (örneğin, işçi
hisse senedinin >ine işçiye gitmesi)
arasında el değiştirmesini sağlamaya
çalışacağız."
Niye devlet ortak edilmedi?
Endüstrinın anası sayılabilecek.
"stratejik yatınm" diye anılan bu demir-
İşçi çaresiz.
Özçelik-İş
Sendikası'nın
öncülüğünde
eylemdi,
komisyondu.
Karabük'te
yaşamı
durdurmaktı
derken,
"Kapatmayın,
biz işleteceğiz"
dedi, dönemin
iktidan da bu
öneriyi
kabuİlendi.
İşçilerin.
fabrika\ı
devralmak için
önkoşullan
vardL
(Fotoğraf:
TARIK
TINAZAY)
çelik tesisinin. kamunun elinden alınıp
geleceğinin rümüyle hisse senedi
oyunlanna. serbest pivasa taktiklerine
bırakılmasını. şu andâ fabrikanın büyük
ölçüde sahibi konumunda olan işçiler.
çalışanlar mı ıstemişti'.' Bu soruya
koskocaman bir "Hayır" diyebiliriz.
Devir toplantılarına. görüşmelerine
katılan işçi temsilcileri. yemin billah
edıyorlar:
"Biz kaç kere. hisselerin bir bölümünün.
hiç olmazsa \üzde 25 ya da yüzde
30'unun devlete ait olmasını önerdik.
{ktidardakiler. Özelleştirme
İdaresi'ndekiler a\ak dirertiler. kabul
etmediler. Böylece yeni yapılanmada
de\letin hiç hissesi olmadı."
Bu ne\i kamtlıyor?
Bu soruyu vanıtlamadan önce dünyadan
birkaç örnek vermeliyiz:
ttaha'daki entegre demir-çelik kuruluşu
İLVA'nın sermayesinin tümü devlete ait
ve 12 milvon tonluk üretimi. Türkiyenin
toplam üretimınden fazla.
Fransız Usınor-Savilor"un da
sennayesinin tümü devlete ait ve yıllık
20 milvon tonluk üretimi. Türkıve
üretımını ıkive katlıvor.
A\ustur\a şirketi VOEST'in de
serma>esinin tümü dev lete ait.
Dünyada olay bu denli açıkken.
Karabük'ü kapatmayı düşünen. ardından
gerekli sermave kolaylığını sağlavan.
kıdem ve ihbar tazminatlannı ödeyen
iktidar. özelleştirmeciden çok
özelleştirmeci bir tutumla. bu büyük
ulusal tesisi "kamu"dan sıyırarak
yalnızlaştırmayı mı amaçladı?
Çalışanlann. başanlı bir işletme örneği
vereceklerıni hesap etnıeden. "Öyleya
da böyle kapansın. bi/im de kapanmada
tuzumuz bulunsun, devleti ortak
etmeyelim" dıyerek hangi akla hizmet
ettiler? Bu soruya "Biünmez" >anıtını
vermek zor. Hangi akla hizmet ettikleri
açıkça belli oluyor aslında.
YARIN: İşçilerin Kardemir'i
ö y k ü / A t i l l a A t a l a y
Fabnga...
3 Nisan 1937'de. TBMM'nin
sayın birreis vekili \e aziz
millenekilleriyle "yakın
kazalardan gelen kadın ve erkek
vatandaşlann" da iştirak
ettikleri ehemmivetli bir
toplantıda. Başvekil İsmet
İnönü. "yedi büyük fabrikadan
mürekkep. Karabük Demir ve
Çelik Fabrikalan'nın" temelıni
atıvordu...
"Kurulacak fabrikalar, fennin
en son terakkilerini \e en son
icadlannı ihtiva edecek. en
kuvvetli müesseselerdir... Bu
fabrikada. günde bine yakın
amele çalışacaktır... Amelenin
nisbeten azlığı. kurulacak olan
bu fabrikalann ne kadar
modern ve mekanize olduğunu
göstermeye kâfidir."
Atatürk'ün merasim ıçin
memurettıği Başvekil İsmet
İnönü. nutkunu "Yakın
kazalardan gelen kadın ve erkek
vatandaşlarıma da sevgi ve
teşekkür duygularımı sunannı.
Demir \e Çelik Fabrikaları 'na
temel atılmasını, millet >e
menıleket sevinilecek kutlu bir
hadise saymakla haklıdır"
sözleriyle bitırdiğinde.
"kalabalık yurttaş topluluğu"
sükûnet içınde dağıldı... Ama
içlerinde gızliden gizlıve bir
sevinç vardı.. "Sükûnet"
içindevdiler. çünkü genç
Türkiye Cumhurıvetı. o vakıtler
"temel atma" şamatalan ve
"Köylü devlet el ele" gev iklerı
konusunda denevimsizdi..
Hamasetsız. cureunasız.
"devletle millef karşı karşıv a
gelmiş. Batı Karadeniz"ın bir
köyünde. ülkenin ilk ağır
endüstn tesisinin -pek de ne
olduğunu anlayamadan belkı-
temelını atmışlardı. .
E\et... On üç haneli Karabük
kö\ünün başına resmen "devlet
kuşu" konmuştu... Kımisi o
kuşun Karabük \e ci\anna
konmasını Bulak kövündekı
Erenler türbesinin kerametine
bağladı... Kımisi. Yunan'a
uzaklığına... Oysa dev let
kuşunun konacağı yer. 1925
yılından beri uzım uzun tetkık
edilı>ordu
"Kuruluş yerinin kat'i tesbiti
için" Sümerbank ve Erkân-ı
Harbive mümessilleri uzun
uzun çaiışmış. neticede. askeri
savunma faktörlerinin dışında
şu sebeplerle. kuş Karabük
köyünün başına
kondurıılmuştu.
a) Maden kömürü havzasına
olan yakınlık
b) Demiryolu güzergâhında
oluşu
c) Yörenin işçi yerleşmesine
uygun oluşu
d) Jeolojik hususlar
e) Demir dı^arıdan ithal
edileceği ıçin sahile vakın
olu^u...
Bu "kutlu hadisenin sebepleri"
cıvar köylerde kahve
radyolarının ajanslannda bir bir
izah edilirken. köyler içınde
belli belirsiz bir sevinç
dolaşıvordu; öyle \a. bu
"fabrıga"da tam bin amele
çalışacaktı...
Karabük kövüne en yakın
köylerden biri olan Bulak
köyiinde de "fabnga" ile ılgili
rivavet muhteliftı ..
Yorgansuzun Osman "Fırun
guracaklaa. demür erideceklee.
galıba dökeceklee... Fsas silah
yapacak bu fabrıga" dedi .. En
çok onun sövlediğıne inanıldı...
O. hıçbır ajansı kaçırmazdı.
hem Başvekil'in konuşmasını
da en önde izlemişti...
Başvekil'i izlediği günkü
kılığmı artık sırtından çıkarmaz
olmuştu... Çift sıra gümüş
işlemeli, kemik düğmeli
camedan yelek. boyundan
aşırmalı. gırgırlı. ztllım saçak
uçlu saat kösteği. siyah.
"pantuPunun altında oğlak
derisi vumuşak kundura... Bu
kılık ve "ajansbilgisi"
Yorgansuzun Osman "a
"fabrıganın köydeki ilk adamf
havasinı venyordu... Kövlünün
fabrikavla ilgili sorularını
yanıtlıyor. konuvla ilgili bilır
bılmez vorumlar vapıyordu...
Fabrikavla ilgili cehaletleri
vüzünden arada bir köylüyü
pav ladığı da oluvordu...
Karagözlerin Deli Emin.
"Fabnga şişe de yapacag"
gibisinden konuşacak olunca.
Osman'dan ağzının payını
aldı.. "Şişededemür mü vaa
lan gavat? Demür dediğin
direkte vaa. tüfekte vaa. ondan
kelli tren yolunda vaa... Esas ray
yapacak fabnga, tren
yürüdecek.."
Bu "demüryolu" lafı
\brgansuzun Osman"ın az kaldı
başını belava soku\ordu...
Buraya tren gelirse kimin
tarlasından geçecekti?.. Osman.
bırtakım fikırler yürüttükten
sonra çuvallayıp "Ne bilyin lan
ben" dıverek kestirıp attı...
"Tarlama tren guymam ben!"
diye homurdanan Deli Emin'in
ümüğünü sıktı. . Kö\lü hafif
huzursuz. vanı başlannda
yükselen "gocca bacaİL böyük
dumanlıfabrıga"nın m>aatını
ızlemeye koyuldu...
Aradan geçen zanıan ıçinde
fabrikanın ınşaatına köyden
gidıp gelenler oluvordu... Onlar
yeni haberler getırıvorlardı
ama. hiçbin Yorgansuzun
Osman'm kövdeki havasinı
söndürmeye vetmıyordu...
Çünkü fabrikanın esas kısmı,
fırınları. haddehanelerı filan.
dışarıdan getirılen kalifıye
işçilere yaptırılıvor. civar
köylerden gelen işçilere ise
Osmanın deyımivle "meseleyle
alakasız ufak defek inşaat işleri,
hammaliye felan"
yaptırılıvordu.. "Fabnga
bitince başka bişey " olacaktı...
"Esas o \akit demür eritip
zenaat öğrennteye bin amele
alınacak"tı...
Ramazanın üçünde.
\brgansuzun Osman. Değirmen
vanındaki "bağlaadan" köyün
ıçıne doğru. bir eşek odun
kesini:} döııerken. önüne Havaş
Ana çıktı... Hav aş Ana.
Yorgansuzun Osman"ın hısmı.
epey görmüş geçimıiş bir
garıcuvazdı (kadıncağız)... İlk
kocası ^ı'emen'de ölmüş. o
kocasından olan çocuklannı
birer gün arayla "gızamuk
hasdalığından" kaybetmişti...
îkiııcı kocası Ahmet Hamdide
Havaş Ana'y a "Bi gız bi oğlan
y adigâr goduktan sonra, böbrek
hastalığından şişip şişip
ölü\eemiş"ti...
Havaş Ana. Osman'a
"bööleyken bööle" dedi.
~E>vela bizim oğlanı fabngaya
işe guy^eecen... Vetim uşaL
sevapduu..."
Yorgansuzun Osman. ilk kez
"ajans bilgisiyle" durııp
dururken üstlendıği "fabrıganın
adamı" olmanın ağırlığını
hissetti... Ne desındi şimdi...
"Helbet Havaş Ana" dedi.
"İlkin senin Memet'i guyveycüz
fabngaya... Goç gibi oğlan...
Daşı sıksa suyıınu çıkaru...
Demürü de bükee, çeliği de..."
Ağzından çıkan sözlerın
ağırlığıyla gözlerini Havaş
Ana'dan kaçırıp. eepkeninde bir
şeyler arıyormuş gibi yaptı.
sonra Havaş Ana'nın yanı
başında duran karakuru oğlanın
omzuna v urdu birkaç kez...
"Merak etme sen apçasının"
dedi... Yetım oğlanın gözlerine
bir ışık değip geçti. eller
öpüldü. aynldılar...
O sendin ışte... Emiroğlu...
Mehmet... Sen. benim
büvükbabamsın...
SIFIR NOKTASI / ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Eski MİT görevlisi. Ağar'ın danış-
*ıanı. karanlık işlerin baş aktörlerın-
3en yarbay Korkut Eken, Abdullah
Çatlı'yı tanıdığını, onu 1980 öncesın-
je de devletin kullandığmı açıkladı.
3u açıklama, 1980 öncesi Abdullah
Jath'nın kanştığı öldürme eylemleri-
lin de devletin bilgisı ve yönlendirme-
ji dahilinde yapıldığı anlamına geliyor.
Abdi Ipekçi'nın öldürülmesinde
Patlı'nın da yönlendirıci bir rol oyna-
îığı biliniyor.
Mehmet Ali Ağca'nın açıklamala-
i, daha sonra papa suıkastına Çat-
ı'yla birlikte katılmaları da eylem be-
aberliklerini doğruluyor.
Bunları saptadıktan sonra sorulan
Kîrmaya ve cevaplarını aramaya baş-
ayabilirız:
Abdi ipekçi'yi bu durumda, devle-
ın veya devletin içinde bir gücün öl-
jürdüğü, Korkut Eken'in açıklama-
;ıyla kabul edilmiş olmuyor mu? Za-
•en Çatlı'nın ipekçi cinayeti, 7 TlP'li-
•in öldürülmesi ve birçok cinayet ne-
O Zaman Abdi îpekçi'yi Kim Öldürdü?
deniyleyakalanması gerekirken dev-
let tarafından korunduğu anlaşılıyor-
du.
İpekçi'yi kim, neden öldürmüş ola-
bilir? 12 Eylül öncesi günlerine yeni-
den dönersek. belki taşları şimdi ye-
rine daha iyi koyabiliriz. 12 Eylül ön-
cesi ülkücüler, çok çarpıcı suikastla-
ra imza attılar. Çarpıcı cinayetlerle si-
yasi yaşamı felce uğrattılar. Askeri
darbenin koşulları, failleri bulunama-
yan siyasi cinayetlerle hazırlandı.
12 Eylül Askeri Darbesi. ABD pa-
tentli bir darbeydi. Sovyetler'le reka-
betin kızıştığı koşullarda. Türkiye'nin
otoriter bir rejimle Sovyetler'e karşı
dikilmesi ve sol hareketin bastırılma-
sı ABD için çok önemliydi.
Abdi İpekçi'yi. devlete çalışan Çat-
lı vearkadaşları neden öldürmüş ola-
bilir? Daha doğrusu onlara bu cina-
yet emri neden verildi? Taşları iyice
yerinden oynatmak ve askeri darbe
koşullarını hazırlamak için. Bunu kim
istiyor? ABD... Türkiye'dekı istihbarat
örgütleri ve Genelkurmay'daki Özel
Harp Dairesi zaten NATO yoluyla
ABD ile sıkı bir ilişki içinde. Hatta Özel
Harp Dairesi'nden uzun zaman Ge-
nelkurmay Başkanı'nın bile haberdar
olmadığı, o dönemde gazete haber-
lerine yansımıştı.
• • •
Şimdi şu cevabı verebilir miyiz?
Abdi ipekçi'yi. ABD'nin desteğinde-
ki bir askeri darbeyi hazırlayanlar öl-
dürttüler. Daha birçok önemli ve de-
ğerli aydınımız da aynı komplonun bir
parçası olarak cinayetlere kurban git-
ti.
Çatlı ve arkadaşları. daha sonra
yurtdışında uluslararası çapta su-
ikastlara karıştılar ve ardından uyuş-
turucu kaçakçılığına bulaştılar; tutuk-
landılar. Cezaevinden kaçırılarakTür-
kiye'de yeniden görevlerine döndü-
rüldüler. Çath'y'- ısviçre gibi. devlet
yönetiminin Avrupa'da en otoriter ol-
duğu bir ülkeden kaçırabilmek bızim
istihbarat örgütlerinin çapını çok aşar.
Onu oradan ancak uluslararası bir ör-
güt kaçırabilirdi.
Peki onu, isviçre'den kaçıran ulus-
lararası örgüt, neden Türkiye'ye gön-
derdi? Bu örgütün Türkiye'de Çat-
h'ya yaptırmak istedikleri nelerdi?
Çatlı bu arada ne yaptı?
Neden Susurluk kazası öncesi
Ağar, Çatlı ve Bucak takibe alındı?
Haklarında raporlar düzenlendi? O
güne kadar cezaevlerinden kaçırılan.
korunan, kollanan Çatlı ve ekibinin işi
bitirilmek istendi? Onlara o güne ka-
dar görev veren, cinayetler işleten
uluslararası örgüt ve bunun Türkiye
ayağı. bunlann iplerini çekmeye mi
karar verdi?
Bu sorulara şöyle cevap verilebilir
mi? Ağar. Çatlı gibi görevliler artık ih-
tiyacın ötesinde bir güce ulaştılar ve
ABD'nin ve Türkiye'deki merkezi
devletin istemediği alanlara mı el at-
tılar. Örneğin uyuşturucu trafiğinde
kendi hesaplarına işler yapmaya gi-
riştiler... Belki de uranyum gibi
ABD'nin en duyarlı olduğu bir alana
el attılar. Bunlann hepsi ipuçlarından
bir sonuç çıkarma çabası. Bir soru
daha: Çiller ekibi. ABD tarafından
terk mi edildi? Hesapları kapatıldı mı?
Bütün bu senaryolardan daha
önemlisi. ülkemizin yıtirilen değerle-
ri. Ipekçı'ler. Doğanay'lar, Tüten-
gil'ler. Yurdakul'lar. Öz'ler.. bunları
kim öldürdü? Eğer Çatlı 12 Eylül'den
önce de devlet görevlisiyse, o zaman
devlet kendi içinden. bu büyük cina-
yetlerin sorumlulannı ortaya çıkarmak
zorunda. Ayrıca, Mumcu'nun ve
Muammer Aksoy'un katilinı de is-
tiyoruz.
MIKRO
DİNÇ TAYANÇ
Karga Çalımı
Saatin yelkovanı, akrebe sıfır noktasında basıyor
çalımı ve isa'dan Sonra'ki 1996'ncı golünü insan-
lığın ağlarına takıvehyor!
insanlığın insanları "Eyvah ki eyvah! Yenisi geli-
yor" diye hayıflanadursunlar; insanlığın insancıkla-
rı golü kendileri atmış da utkulanan kendileriymiş
gibi ayağa fırlayıp "Yaşasın ki yaşasın! Yenisi geli-
yor" diye alkış tutmaya sıvanıyorlar...
Bu arada, kargalara gün doğuyor... "Nasıl olsa
bunca gulgule arasında bizim gak gakları duyan ol-
maz" diye hep bir gagadan gaklamaya başlıyorlar
ki hangileri kara karga, hangileri ala; hangisi sarı bo-
yaya batmış kapkara kargadır anlaşılmaz oluyor...
Yenilen golün şaşkınlığıyla, atılmış golün sevin-
cinin sarhoşluğundaki insanlar ile insancıklar, baş-
larını göğe kaldırıyor ve güneşi karartan karga ka-
ranlığına bakıp "güvercinler, güvercinler" diye ye-
ni bir esrikliğe kapılıyorlar...
Kara kargalar. ala kargalar ile sarıya banmış kap-
kara karga aşağıda kendilerini güvercin sanmış in-
sanlarlainsancıklarabakıp "gakgak... gakdagak...
gak gak gak" diye yukarıdan aşağıya pislemeye gi-
rişiyorlar ki. çok geçmeden aşağıdakilerin hangisi
insandır hangisi insancık karışıveriyor...
Dahası, karga pisliğine batmış insanlarla ınsan-
cıkların bir kısmı "Karga seni değil beni pisledi,
devlet kuşudur" diye karşılıklı kozaklanıp. güvercin
sandıkları kara ve ala kargalar ile sarıya banmış ka-
ra kargayı yemliyor, diğer kısmı da kendine bakma-
dığından karşısındakinin pisliğe batmışlığını yüzlü-
yor...
İnsanlar ile insancıklar kozaklanıp yüzleşedur-
sunlar. kara ve ala kargalar ile sarı boyaya banmış
kapkara karga önce çöpleri, sonra evlerdeki aşla-
rı. ardından ülkedeki ekili alanları talana girişiyor-
lar...
Kara kargalar da. ala kargalar da, sarıya banmış
kapkara karga da kargalıklanndan, hırsız doğduk-
larından, talanla yetınmeyip, taşınır taşınmaz ne
varsa onları da yağmalıyorlar...
Yetmiyor.. kara ve ala kargalar ile sarıya banmış
kapkara karga elbirliği edip "kargaistan"\n ekili di-
kıli alanlarını, fabrikalarını. tersanelerini, limanlarını
ele geçirip başka ülkelerin kargalarına yeme içme
çağrısı çıkartmaya başlıyorlar...
Bir yandan kargaistanın kara ve ala kargaları ile
sarıya banmış kapkara kargası, bir yandan da ya-
bancı kargalar her yanı kaplayınca: insanlar ile in-
sancıkların bir kısmı ayar olup "Yahu bunları bes-
lemeyin, gözümüzü oyacaklar. Bari şuralara bura-
lara korkuiuklar dıkelim de ürksünler" dem'eye"Öt-
rişince, kızılca kıyamet kopüveriybr... ' '
; :
Ne var ki insanlar ile insancıklann "çoğunlugu"
hâlâ "Onlar güvercindir" demekte ısrarlı olduğun-
dan ya hemcinsleri tarafından dışlanıyor ya da ka-
ra ve ala kargalar ile sarıya banmış kapkara karga-
nın gagalarında can verıp gidiyorlar...
Kara ve ala kargalar ile sarıya banmış kapkara
karga bu kez de canlarını aldıklarının etlenyle bes-
lenmeye başlıyor ve kara leş kargaları, ala leş kar-
gaları ve sarıya banmış kapkara "leş kargası"na
dönüşüverıyoıiar...
Karga dediğimiz ister kara, ister ala. ister sarıya
banmış kapkara karga olsun cibilıyetsizliği aynı olu-
yor... Olunca ve de ieş yemeye alışınca da çok geç-
meden birbirlerini yemeye başlıyorlar...
Aydınlıkları karga sürülerinden kararmış, üstleri
başları karga pisliğine batmış, günlerinde gelecek-
lerınde neleri varsa kargalara yem olmuş insanlar
ile insancıklar sonunda bir de tepelerine birbirleri-
ni gagalayan karga leşleri yağmaya başlayınca
"Yettı be! Başlarım karanızdan da, alanızdan da, sa-
rıya banmış kapkaranızdan da" diye ünlenip şöyle
bir silkiniverince de kargaların karasını, alasını, sa-
rıya banmış kapkarasını bir panik sarıyor ki. hâlâ an-
layamayan, güvercin sanan kalmışsa "gaaak" de-
sin!
Ana fikir: Korkuluğun korkutamadığı, taşlama-
nın kovamadığı kargalardan kurtulmanın kestirme
yolu leylek yetiştirmektir.
Ana fikrin ana fikri: Kargalardan kurtulayım der-
ken leyleklerin sultasına girmek istemeyen insan-
lar ile insancıklar "adam" olmak zorundadırlar.
Genelkurmay Başkanı Karadayı
'Hukukun üstünlüğüne
yürekten inanıyoruz' •
AMv\R.A (Cumhuriyet
Bürosu) - Genelkurmav
Başkanı Orgeneral İsmaİl
Hakkı Karadayı. Türk Si-
lahlı Kuv vetleri'nin (TSK).
demokrası. hukukun üstün-
lüğü \e Atatürkıdeallenne
yürekten ınandığını bildir-
di. Karada\ı.TSK'nin,u
kal-
binde y aşattığı Atatürk aşkı
ve kafasında taşıdığı Ata-
türkçü düşünce sisteminden
aldıgı güçle herriirlü tehlike-
ye karşı güvenliğin teminah
olduğunu" sö> ledi.
Genelkurmay Başkanı
Karadayı. dün TRT-1 kana-
lındayavımlanan "TürkSi-
lahlı Ku\-vetleri Saati"prog-
ramında orduya seslenerek
TSK personelinin yeni yılı-
nı kutladı. Karadavı. "Geç-
miş yıllarda olduğu gibi.
2000'U yıllara çok y aklaştığı-
mı/ bir zaman diliminde.
kalbinizde yaşattığınız Ata-
türk aşkı ve kafanızda taşı-
dığınız Atatürkçü düşünce
sisteminden aldığını/ inanç.
güç ^e heyecanla ülkemize
yönelik her türlii iç ve dış
tehdide ve tehlikeye karşı
güvenliğimizin teminatı ol-
maya dtvam edeceğinize
inancım tamdır" dedi.
TSK'nin. sadece yurf
içinde değil. dünyanın he^
yennde özverili gayretleriyJ
İe Türkiye ve dünya barışn
na sağladığı katkının tüm
dünyacatakdır edildiğini ve
1
bu başandan Türk ulusunurt
gurur duyduğunu söyledi.
1
Karadayı. sözlerini şöyle
sürdürdü: •
-TSK, taşıdığı ideallerle,
Türk milletinin bölünmez
bütünlüğünün hem sembo-
lü hem de ttminatıdır. Her
zaman olduğu gibi demok-
rasiye. hukukun üstünlüğü-
ne \e Atatürk ideallerine yü-
rekten inanmış olarak aziz
milletimizin emrinde ve dev -
letimizin hizmetinde üstün
bir disiplin. eğitim \e moral-
le aiacağınız tüm göre>leri
en iyi şekildeyerine getirme-
ye devam edeceğinizden hiç
şüphem yok. Bu duygularla
aziz şehitlerimizi saygıyla
anıyor. yurtiçi ve yurtdışın-
daki silahlı kuv\etlerimizin
tüm mensuplannın. aziz şe-<
hitlerimizin yakınlarının.
gazilerimizin. emekli perso-.
nelimizin ve ailelerinin yeni
yıllannı sağlık. mutluluk \e>
başan dileklerimle kutluyo-
rum." I