Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 1996 PERŞEMBE
HABERLER
Manisa
'Bu
ülkede
işkence
yapılıyor'
NECATİAYGl>
GÜLCAN GÖRDLS
MANİSA-Manısdı
öğrencılere işkence
davasında A.M.B..gözaltında
kaldığı süre ıçındekendisine
sanık polıs memurarının
"cinsel tacizde'"
bulunduklannı açıLhdı.
A. VI B. "Kodadlamla
birbirterine hitap eden
polisler. beni işkence
odasında çınlçıpiak sovarak
cinsel urganıma \e şöğsüme
elektrik \erdiler" dedı.
Duruşmavı başınd^n ben
izIevenCHP Izmir
Milİetvekılı Sabri Ergül.
Avrupa'nın gözünüı bu
davanın üzerinde o'duğunu
belirterek "Türkiye'de
işkence \ardır. Türkive'de
işkence olavlanna karşı iç
hukuk kurallan muttaka
işletilmelidir. 'Soksa Türkive
insan haklan ihlalleri
konusunda sınıfta kalır"
dedi. Ergül. Manisa
Mılletvekıli Erdoğan Netenç.
CHPGençlık Koiları Genel
Başkanı Erhan Ba>dar. CHP
Izmır II Başkanı Osman
Ozgüven. Manisa il Başkanı
Mustafa Temiz ıle çok savıda
CHP'li, ÖDP'lı veyurttaşın
izlediği Manisa Ağır Ceza
Mahkemesi'ndeki dünkü
duruşmaja. sanık polıs
memurlarından Halil Emir
katıldı. Duruşmava katılan
olayın mağdurlanndan
A.M.B.. gözaltında kaldığı
süre içınde kendisıne maddı
ve mane\ ı ışkencenın vanı
sıra fizikı işkence de
yapıldığını vurgulavarak
şunları"sövledı "26.12.1995
günü okuldan gözaltına
alındım. Hücreve gelen
polislerin sorularına istckJeri
doğrultusunda yanıt
vermeyince, önce tokat
atmavla başladılar. Sonra
çınlçıpiak sov dular. Taz\ ikli
su ile ıslaltıktan sonra cinsel
organıma ve göğsüme
elektrik vermeye başladılar.
Bütün bu işkenceler karşında
daha fazla direneme\erek
onlann istediği doğrultuda
hazırlananifadevi
imzalamak zorunda kaldım.
Buiunduğum hücreden diğer
arkadaşlanma işkence
>apıldığını hücrenin
kapısında bulunan delikten
gördüm. Onlar da çınlçıpiak
sovulup ıslatıliNüriardı.
İşkence sırasında
bağınnalann dmulmaması
için mehter marşı
dinletiyoıiardı."
A.M.B.. birı emnıvette
toplam üç kez doktor
kontrolünden geçinldığini
belirterek "Doktora
gittiğimizde polis
yanımı/davdı. doktor bana
vücudunda kınk falan \ar mı
diye sorduğunda. ben de
nıecburen \ok dnordum"
dedi. Duruşmava katılan
davanın en küçük sanığı
M.G. ise daha önce işkence
olayıyla ilgili ifade verdiğini
belirterek şunları söyledı:
-Gözaltına alınır alınmaz
bana otomobilde işkence
yapılmaya başlandı. Polisler
sürekli birişverinin
bombalanmasından söz
ediyorlardı ve bu işyerine
benim ne zaman bomba
arhğımı soruvorlardı. Olavla
ilgim olmadığını sövledikçe
işkencenin dozunu
arttınvorlardı. Otomobilde
başla>an işkence gözaltında
kaJdığım 11 gün bovıınca
sürdü." Duruşmav ı izlemek
için Manisa'ya gelen Ergül.
işkencenin Türkive'de
sistemlı bır şekılde
sürdüğünü v urgulavarak
şunlan sövledi ".Manisa"daki
işkence davasıvla biriikte
Metin Göktepe davası
Avrupa'nın gündeminde.
İçişleri Bakanhğı işkence yok
divor, Adalet Bakanhğı
işkence emarelerinden söz
eidiyor. İşte idare bu çelişkiyi
mutlaka gidermelidir.
Türkive şimdi bir hukuk
sınavı veriyor. İç hukuk
kurallan işietilerek
işkencecilerin
cezalandınlmaları gereknor.
İşkenceciler muttaka
cezalandınlmalıdır. Bugün
bir başka işkence iddiasını
öğrenmiş bulunuyorum.
İzmir Emniyet
Müdürlüğü'nce düzenlenen
operasyonlarda çoğunluğunu
üniversite öğrencilerinin
oluşturduğu çok sayıda
kişinin gözaltına alındığını \e
bunlara işkence >apıldığını
öğrendim. Bu ola> ın
aydınlatılması için \etkililer!e
görüşeceğim." Manisa
Emniyet Müdürlüğü'nce lıse
öğrencilerinin "fişlendiğine"
değinen Ergül. "Bu
uygulama utanç \ericidir~
diye konuştu
Partilerarası komisyonda kabul edilen değişiklik tasansma RP direniyor
Dokunıılmazbkta ısrarANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - TBMM'de anayasa değışik-
likleri üzennde çalışmalar yap-
mak üzere oluşturulan partilerara-
sı komisyonda milletvekili doku-
nulmazlığının sınırlandınlmasına
ilişkin öneri kabul edilirken; RP
"dokunulmaziık zırhı"nda ısrarlı
oldu.
RP Grup Başkanvekili Salih
Kapusuz, "Milletvekilleriııi birta-
kım çevrelerin yemi haline getir-
memek lazım. Böyle hassas bir ko-
nunun estirilen rüzgârla değişti-
rilmesine karşıyız" dedi. Kapu-
suz. yasanın parlamentodan çık-
ması konusunda umutlu görün-
mezken. "Hiçbir millervekilinin
atanmış kişi tarafından dokunul-
ma/lığının kaldınlmasına razı ola-
cağını sanmıyorum" diye konuş-
tu.
TBMM'de önceki gün toplanan
partilerarası komisyon. milletve-
kili dokunulmazlığının yüz kızar-
tıcı suçlar ve ağır cezalık davalar-
da geçerli olmamasına ilişkin
• RP Grup Başkanvekili Kapusuz, milletvekillerinin birtakım çevrelerin yemi
haline getirilmemesi gerektiğini söyledi. Kapusuz. "Böyle hassas bir konunun
estirilen rüzgârla değiştirilmesine karşıyız. Hiçbir milletvekilinin atanmış kişi
tarafından dokunulmazlığının kaldınlmasına razı olacağını sanmıyorum" dedi.
öneriyi kabul etmiş. ancak RP bu-
na karşı çıkmıştı.
RP Grup Başkanvekili Salih
Kapusuz dün parlamentoda dü-
zenlediği basın toplantısında. bu
konudaki soruları yanıtlarken,
"Dokunulmaziık demokrasinin
temel taşlanndandır. Parlamento
her türiii karann alındığı yerdir.
Birtakım çevrelerin işine gelir >a
dagelmez"dedi.
'Sisteme zarar verir'
Dokunulmaziık konusunda za-
afiyet olursa. başka sıkıntılar çı-
kacağını savunan Kapusuz, >özle-
rinı şöv le sürdürdü:
"Suçlu kimse cezasuıı çeksin. A-
ma milletvekilini birtakım çevre-
lerin yemi haline getirmemek la-
zun. Dokunulmaziıkzırhsa, doku-
nulmazlığı sona erenlerin kaçı
mahkûm edilmiş. buna bakmak
lazım. Estirilen rü/gârlarla karar
vermek sısteme zarar verir. Şimdi
bu teklif imzaya açılacak. parla-
mentodan geçecek nıi hep bera-
ber göreceğiz. Hiçbir milletvekili-
nin atanmış kişi tarafından doku-
nulmazlığının kaldınlmasına ra/ı
olacağını sanmıyorum. Zaruret
varsa. tavrı parlamento koymah.
Atanmış bir kişinin isteğivle do-
kunulmaziık kalkmaz. Yargısız in-
fazlaryapılıyor. Diyelim ki, millet-
vekilinin dokunulmazlığı kalktı.
sonuççıkmazsa bu insanın itibarı-
nı nasıl koruyacaksınız? Siyasetçi-
ler demokratik sistem içinde en
çok denetime açık kişiler. Siyaset-
çiler kadar ne bürokratlar. ne as-
ker denetlenivor."
Kapusuz. bir soru üzerine. ~Do-
kunulmazlığın kaldırılması için
bilgi ve belge varsa, bunu parla-
mento yapsın. Sonra kişiler aklan-
sa bile, kanıuov u nezdinde o insa-
nı aklayamıyorsunuz. Böy le hassas
bir konu estirilen riizgârlarla de-
ğiştirilemez" dedi.
"Mecliste dokunumıazhğı kal-
dırılması gereken milletvekili yok
mu?" soru^ına Kapusuz. "Fezle-
keler hazııianabilir. kaldınlabilir.
Milletvekilleri vicdanına göre ka-
rar \erir. Ama kaldırıla.bilecek in-
sanlar vardır diye herkesi mah-
kûm edemezsiniz" karşilığını ver-
di. Kapusuz. "Soruşturmakomis-
yonları kurulurken politikacıları
suçladınız, sonra akladınız~anım-
satnıası yapılarak yöneltilen bir
soru üzenne de. "dokunulmaziık
• TURBAN yolsuzluğu ile
ilgili Meclis araştırmasmı
tamamlayan komisyonun
ANAR DSP ve CHP1i üyeleri,
Çiller hakkında Meclis
soruşturma önergesi verecek.
ANK.AR.A (Cumhuriyet Bürosu) - TB-
MM TURBAN Yolsuzluğu ve Said Halim
Paşa Yalısı Yangınını Araştırma Komisyo-
nu'nun muhalefetteki üyeleri. kurumu
"kişisel çıkarlan için kullandığı ve yolsuz-
luklara göz yumduğu"gerekçesiyle DYP
Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller hakkında Meclis soruşturma-
sı önergesi vermeye hazırlanıyor. Komis-
yonun ANAP'lı başkanı Halit Dumanka-
ya, bütün iddialannı belgelere dayandır-
dıklarını belirterek "TURBAN'da Özer
Çiller bab kovanıyla görürdü"dedi.
DYP Isparta Milletvekili Ömer Bil-
gin'in genel müdürlüğü döneminde. TUR-
BAN'da bugünkü rakamlarla 3.5 trilyon
lirayı bulan yolsuzluklarla ilgili çalışma-
lannı tamamlayan ve raporu TBMM Ge-
nel Kurulu'nda görüşülen araştırma ko-
misyonunun muhalefet partilerıne men-
sup üyeleri dosyayı kapatmıyor. TUR-
BAN'ın Başbakan Yardımcısı Tansu Çil-
ler ailesi tarafından "çiftlik" gibi kullanıl-
dığını savunan komisyonun ANAP. CHP
v e~DSP"li üyeleri. DYP Isparta Milletvek-
ili Ömer Bilgin hakkında suç duyusunda
bulunulmasına karşın Başbakanlık Teftiş
Kurulu'nu ancak milletvekili seçildikten
sonra harekete geçirdiği gerekçesiyle Çil-
ler hakkında Meclis soruşturması önerge-
si verecek.
Komisyon Başkanı Dumankaya. bu işin
peşini bırakmayacaklarını vurgulayarak
en geç 15 gün içinde önergeyi hazırlaya-
rak, siyasi parti gruplarının imzasına aça-
caklarını bildirdi.
TL'RBAN'daki bozulmanın. Çiller'in
başbakanlığı dönemine rastladığınadikkat
çeken Halit Dumankaya. "TlfRBAN'da.
altdüzey bürokrata birparmak bal. birta-
bak bal verilmiş. Asıl balı kovanıyla götü-
ren Özer Çillerdir. TL RBAN. adeta aile-
nin çiftliği gibi kullanılmış, bunun da bel-
TLRBAN
Genel
Müdürlüğü ile
ilgili volsuzluk
iddialannı
araştırmak
için kurulan
araştırma
komisyonu
raporu nun
göriişiilmesine
başlandı.
Komisvon
Başkanı Halit
Dunıankava
çalışmalanyla
ilgili genel
kurula bilgi
verdi.
(Fotoğraf: AA)
geleri ortada" dıve konuştu. Özer Çil-
ler'in. "TL RBANTbana borçlu~açıklama-
sını da eleştıren Dumankava. "Ozer Çil-
ler. borcu yoktu da neden bu ödemeyi yap-
tı? Şimdi herhangi birisi çıkıp. borcun var
dese Özer Çiller hiçbir araştırma yapma-
dan ödeyecek mi? Bu mantıken mümkiin
mü?" görüşünü dıle getırdı.
Sevket Kazan kazayla ilgili hukukçuları bir araya getiriyor
Adalet Bakanlığı^nda Susurluk toplanbsı
ANKAR\ (Cumhuriyet Büro-
su)-Adalet Bakanı Şevket Kazan.
Susurluk skandalıyla ilgili topla-
nan belge ve bulguların derlenip
toparlanması için çalışmaların
sürdüğünü belirterek Başbakanlı-
ğın talimatıyla soruşturmalan sür-
düren savcılann-bir araya gelecek-
lerini bildirdi. Kazan. "Bu toplan-
tıda belgeleri ve bulgulan derleye-
ceğiz" dedi.
Kazan. dün adliyede icra müdür
veyardımcılannıngörev yapacak-
lan yerleşim birimlennin belirlen-
diği kura çekme törenine katıldı.
Törenin ardından gazetecilerin so-
rulannı yanıtlavan Kazan. "Söyle-
mez kardeşler" olayına da adı ka-
rışan eskı Istanbul Asaviş Şube
Müdürü Scdat Demir hakkında
"Haluk Kırcı'nın gözaltında bu-
lunduğu eınniv ettenfiraretmesiy -
le" ilgili davanın önceki gün açıi-
dığını anımsattı. Kırcı'nın firarıv-
la ilgili olarak biri komiser 3 poli-
sinyargılandığı veberaatettiğı da-
vanın savcının temviz etmemesi
üzerine kesinleştiğini kaydeden
Kazan. dosyay ı inceleyen İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısı FerzanÇi-
tiei'nin hazırladığı fezlekenin ba-
kanlığa ulaştığını kavdetti. Kazan.
dosvanındün '»'argıtav agönderil-
dığinı de söyledı. Kazan. gazete-
cilerin Susurluk soruşturmasının
geldığı aşamavla ilgili sorularına
NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Türkîye, Avrupa Konse-
yi'nde ve Avrupa Birliği'nde
işlediği insan hakları suçları
nedeniyle defalarca mahkûm
edildi. Bu gidişle daha çok
mahkûmiyetlerin gündeme
geleceği anlaşılıyor. Bu mah-
kûmiyetlere karşı son dönem-
de çeteye uygulanan hoşgö-
rüyü, bir Avrupa'ya karşı, bir
insan hakları örneği olarak
kullanabiliriz.
Evet Türkiye'de Türk polisi-
nin bazı yurttaşlarına uygula-
dığı yöntemler, Avrupa polisi-
nin akıl edemeyeceği kadar
demokratik. Ömer Lütfü To-
pal'ı öldürdüğü saptanan üç
Özel Tim görevlisi, alışılanın
tersine en küçük bir baskı
görmeden İstanbul Emniye-
ti'ndesorgulanıyor. Bu sorgu-
lama sırasında, Özel Tim'ci
Ayhan Çarkın; faili meçhul
cinayetler zincirinin önemli
halkaları olan Behçet Can-
türk, Savaş Buldan ve Me-
det Serhat'ın öldürülmesin-
de görev aldığını itiraf ediyor.
Bu itiraflar banda kaydedili-
yor. Sonra Özel Tim'cilerin şe-
fi ibrahim Şahin gelip kendi-
sini sakinleştiriyor ve Anka-
ra'ya götürüyor. Çarkın, sanı-
rım hakkında kesinleşmiş bir
mahkeme hükmü olmadığı
için bir milletvekiline koruma
olarak veriliyor.
Çok sayıda insanı öldürdü-
Demokratik Türk Polisi
ğünü itiraf eden bir polisi
mahkemeye sevk edip tutuk-
lamamak acaba nasıl açıkla-
nabilir? Devlet, elde yeterli
delil oimadığını söyleyebilir.
Onlara göre; polisler hakkın-
da tutuklama yok, kesinleş-
miş mahkûmiyet kararı da
yok. O zaman bırak, gitsin gö-
revine devam etsin.
Savcılık ve mahkemeler de
bir delil bulurlarsa onları yar-
gılarlar, diyebilirsiniz. Avru-
pa'dan sorarlarsa savcılık ve
mahkemelerin tutumunun da
insan haklarına son derece
uygun olduğunu bile iddia
edebilirsiniz. Biz. hakkında
kesinleşmemiş kimseyi suç-
lamayız diyerek ne kadar de-
mokratik bir tavır gösterdiği-
nizi bu olaylardaki kanıtlarıyla
biriikte Avrupahlara sunabilir-
siniz.
Avrupalılar da diyebilirler ki
"Kardeşim, siz böyle diyorsu-
nuz da suçlulan yakalamak
gibi bir niyetiniz bile yok. Da-
ha dün Dilek Örnek'/ size
uyuşturucu kuryesi olarak bil-
dirdik, siz bu soruşturmayı
asıl suçlulan yakalayanlara
yöneltmemek için herşeyi or-
talığa döküverdiniz. Özel
Tim 'ci Ayhan Akça 'yı sorgu-
lamaya bile gerek duymadan
salıverdiniz. Bu isim bütün
kanunsuz faaliyetlerde kilit
isim olarak ortaya çıkıyor. Siz
onu ciddi şekilde sorgulamak
zahmetine bile katlanmıyor-
sunuz."
Avrupalıların bu iddiasına
vereceğiniz cevap eminim ki
şimdiden hazır. "Kesinleşmiş
mahkeme hükmü yok. Dilek
Örnek de onu birkaç kez
uzaktan görmüş. Devletin go-
revyapan polisini böyle bir id-
dia ile gözaltında tutmanın ne
âlemi var. Biz insan haklarına
saygılıyız."
Üniversiteli gençlerin sopa-
lanmasına. kafalarının gözle-
rinin kırılmasınagelince, bun-
lar münferit olaylar diye sa-
vunma yapabilirsiniz. Faili
meçhullerin. işkencelerin,
yargısız infazların hepsinin
münferit olduğunu bile iddia
edebilirsiniz. Bunların sıkça
yapıldığını söylerlerse de al-
dırmayın. Şanar Yurdata-
pan'ın bir sorgu için apar to-
par gözaltına alınıp sorgulan-
ması ve Ankara'ya götürül-
mesini mi soruyorsunuz?
Onu, bağımsız savcılar istedi,
biz de derdest edip götürdük.
Münferit, hepsı münferit, di-
yerek ışin içinden çıkabilirsiniz
Geçenlerde Almanya'da ıdim.
Almanların ve Türkiye'nin üst
düzey temsilcileriyle Türki-
ye'nin Avrupa Birliği'ne girip
giremeyeceğini tartıştık. Av-
rupalılar insan hakları konu-
sunu yine gündeme getirdiler.
Son dönemde, "masaya
yumruk atıyoruz" türünden
kabadayıca konuşmalara da
değindiler. Bu tür konuşma-
ların düzeyı düşürdüğünü ve
tepkilere neden olduğunu an-
lattılar. Bu haliyle Türkiye'nin
Avrupa Birlıği'nin gündemin-
de olmadığını da açıkça vur-
guladılar. Ben. Avrupalıların
bu tür konuşmalarını dinler-
ken birden. Türk polisinin ve
adliyesinin çeteye karşı tutu-
munu anımsadım. Böylesine
can alıcı ve kritik konularda,
devletimizin ne kadar hoşgö-
rülü olduğunu anlatmak iste-
dım. Sedat Bucak gibi artık
devlet belgeleriyle her türlü
kanunsuzluğun faili olan bir
kimsenın bile, "vatansever ve
kahraman" sayılarak devlet
büyüklerimizin desteğini aldı-
ğını düşündüm. Hangi Avrupa
ülkesinde bu kadar belgeye
rağmen bir kımse sokakta do-
laşabilir? Bu örnek Türki-
ye'nin demokratik bir ülke ol-
duğunun kanıtı sayılamaz mı?
işte Mehmet Ağar. Her tür-
lü kanunsuzluğun ve karanlık
ilişkinin ardından onun adı
gündeme geliyor. Kendisini,
"Bu millet seninle gurur du-
yuyor" diye ağırlamıyor mu-
yuz? Çünkü hakkında kesin-
leşmiş bir mahkûmiyet yok. O
zamana kadar masum sayılır,
diyor ve alkışlamaya devam
ediyoruz.
iki slogan attığı için hakla-
rında tutuklama kararı verilen.
işkencelere yatırılan gençlere
gelince. Evet onlann hakkın-
da da kesinleşmiş mahkûmi-
yet kararı yok, ama bunlar
münferit olaylar. Münferit
olaylara bakarak devletimiz
hakkında haksız kararlara va-
rıp, bizi suçlamayın, demeyi
sürdürebilirsiniz. Avrupa'ya
bir çete dosyası sunmayı öne-
riyorum. Bu konuda ne kadar
hoşgörülü, kılı kırk yaran ve
onlann baştan masum oldu-
ğunu varsayan bir çizgi izliyo-
ruz görsünler de bizden insan
hakları dersi alsınlar.
Bonn'daki toplantıda bunu
akıl edememiştim. Yoksa ora-
da ter döken diplomatlarımı-
za bu ipucunu verirdim. He-
nüz zaman geçmiş değil. Dıp-
lomatlar, bu dosyaları gözden
geçirıp Avrupa'ya götürseler
rahat ederler.
PERŞEMBE
konusu ile soruşturmalar konusu-
nun farklı olduğunu" söv ledi.
DYP grubunun basına kapalı
bölümünde dokunulmazlıkla ilgi-
li vapılacak düzenleme konusun-
da milletvekillerinin görü^ bıldir-
diklen öğrenildı. DYP grubunun
basına kapalı bölümünde Grup
Başkanvekili Saffet Arıkan Be-
dük. dokunulmaziık konusunda
yapılan çalışmalara iiişkin bilgi
verdi.
Bedük. evrakta sahtecilik. irti-
kap. zimmet. rüşvet ve kaçakçılık-
la ilgili suçlara milletvekillerinin
karışmaları durumunda dokunul-
mazlığın kaldınlmasına destek
vereceklerini söyledi. Bedük.
D^•p•nin başından ben bu çalış-
malara öncülük etüğini savuna-
rak. "Türk milleti zaten temi/dir.
Bunun için ayrıca kampanya ya-
pılmasını doğru bulmuyorum"
dedı. Beduk. vaptıkları çalı^mada
işlenen suçların Yargıtay tarafın-
dan yürütülmesini esas aldıklan-
nı kavdetti.
Komisyon Başkanı Dumankaya: Özer Çiller TURBAN'da balı kovanıyla götürdü
Muhalefet TURBAN'ı kapatmıyorTBMM TURBAN Araştırma Komisyo-
nu'nda Özer ve Tansu Çiller'e yönelik
suçlamalar özetle şöyle:
Çiller'in Yeniköy'deki valısının boyan-
ması: Ilk kez Cumhurivet'in kamuoyuna
duyurduğu olayla ilgili raporda. Çiller'e
ait yalının boya masrafı olan 210 milyon
liranın kurum tarafından karşılandığı be-
lirlendı.
Okan İ nalmışlar: Kuruma bağlı hiçbir
işletmede çalışmadığı halde v e Başbakan-
lığın açıktan atama yapılamayacağına iliş-
kin kararına karşın Ünalmışlar. Çiller'in
oğluna tenis dersı vermek için Kuşadası
Marına Müdürlüğü'nde işe başlatıldı.
Ünalmışlar. kuruma sadece maaş almak
için geldı.
Pelister çiftliğine faks alınması: Kuruma
ait telefaks cihazının. Çiller'in daha son-
ra kendilerine ait olduğunu itiraf etmek
zorunda kaldığı Kuşadasf ndaki Suna Pe-
lister çiftliğine götürüldüğü ve kullanıldı-
ğı. çiftlik harcamaiarının da TURBAN ta-
rafından karşılandığı belirlendi. Kurum.
çiftlikte korumalara verilen yemek ve
muhtelif içkı bedellerini tahsil edemediği
ıçın bır tutanağa bağlayıp. ışletmenin tem-
sflj ^deri olarak gösfterdi. * **"*"t»
\at borcu: Özer Çiller'e ait Denge ve..
President adlı vatların 114 bin marklık
borcu ödenmediği halde. Ömer Bilgın'in
talimatıyla eski Kuşadası Marina Müdü-
rü Haydar \lengi tarafından sahte fatura
düzenlendi. Özer Çiller. bu borcunun bir
bölümünü icra kanalıy la ödemek zorunda
kaldı.
Jet-ski olayı: TURBAN'a ait Suzuki
markajet-skı (motorlu su kayağı | Çiller'in
oğlu Berk Çiller tarafından kullanıldı. An-
cak aile taınırcıden alınma ve üzerinde
"Hunda" yazılı derme çatma bir aracı ku-
ruma lade etti. Özer Çiller, motorun para-
sını geçen ay ödediğini açıkladı.
ise "Giizel gelişnıeler var" yanıtı-
nı verdi. Susurluk kazasının ardın-
dan ortava atılan bağlantıların so-
ruşturulmasıntn İstanbul DGM.
Sarıyer ve Ankara cumhurivet
savcılıkian tarafından yürütüldü-
ğünü anımsatan Kazan. Başba-
kanlığın da iddialarla ılgılı ıncele-
meler vaptırdığını belırtti.
ORHAN BURSALI
Sigana
Pet şişelerın. plastıklerin vb. yarattığı görsel ve
çevresel kirliliğin yoğun tartışıldığı bir dönemdL
ilgili bakanlık, bu kirlilıği azaltabilmek için şişeler
rin belirli oranlarda geri dönüşümünü sağlamaya
yönelik depozito uygulamasını gündeme getir-
mişti. Şiddetli bir tepki geldi üreticilerden: Eferi-
dım. pazar ekonomisını uygulayacaksak, bırakınız
tüketici karar versin. Liberalizm deyıp yasakçı
devlet zihnıyeti sürdürülüyor hâlâ. Yasaklarla ma-
saklarla bu iş çözülmez...
Liberal ekonomi veya düşünce, "Herkesin /sfe-
diğı gibi davranma özgürlüğü" biçiminde, hiçbir
yerde uygulama bulamamış en ilkel giysileriyle
karşımıza çıkartılıyordu.
Bu ilkel düşünceye göre koruyucu hiçbir önle-
me gerek yoktu.
Dünyada ise tersine bir akım söz konusu: Dün-
yanın ve bütün canlı o'rtamın kırılgan yapısı anlar
şılmış. temız teknolojilere yönelinmişti ve dünya
çevre toplantıları düzenleniyordu. Ozon gazının
atmosferı deldıği ve cılt kanseri olaylarını arttırdıi
ğı anlaşıldıktan sonra "Bırakınız efendim halk ka-;
rar versin. ozon gazlı ürünleri ısterse alsın ister
mezse almasın" denebılır mı? Böyle bir bakışın;
ekonomiyle bile bir ilişkisini kurmak mümkün deı
ğildir.
Evet. Bu noktada gerekirse "yasakçı ekono-
mı"yı devreye sokmak zorunluluğu doğmaktadır
isterse, ozon üreten yüzlerce şirket, ozon gazi
kullanılan mılyonlarca ürün olsun.
Zaten devletler mevletler gibi örgütlerin de pa^
zarı-mazan temel düzenleyici özellikleri ve gö*
revlerı burada ortaya çıkmaktadır: Dünyanınj
bütün canlıların, bütün insanların mutiuluk ve
sağlıklarını korumak ve geliştirmek. '
• • • '
Konumuz cigaranın dumanı tabii. \
Gazetemızde ıki yazar arkadaşımızın yeni sigaf
ra yasasını eleştıren görüşleri neden oldu, bu koj
nuyu gündeme getirmeye. !
Yazılarda bılimsel ve yasaya ilişkin yanlışlar var,
bunların doğrulannı vurgulamak gerek. ;
1. Sigara içımı yasaklanmadı. Herkes sigara
satın alabilır ve içebilır. Yasaklanan:
a) Sigaranın reklamı Çünkü sağlığa zararlı ol-
duğu kesin olarak gösterildi. Devlet, düzenleyici
rolü gereğı toplumun genel sağlığını korumak zo-r
rundadır. Sigara kullanımını bugünkü koşullardâ
yasaklamanın bir anlamı olmadığı açıktır. Amaj
toplumu kullanmamaya özendirmek durumunda'
dır.
b) Toplu yerlerde içimi. Sağlığa zaran saptan-
dığına göre.sigara içmeyenlerin sigara içiminden
etkılenmesini önlemek zorunludur. Bu da yine bır
toplumsal düzenlemeyı zorunlu kılmıştır. Toplu.
kamusal ve kapalı mekânlarda sigara içiminin
yasaklanmasıyla ilk kez içmeyenlerin etkilenme-
me ve zarar görmeme hakkı teslim edilmektedir.
Şimdi sigarakolikler. içmeyenlerin bu doğal ve
şimdi de yasal hakkına saygı göstermek duru-
2L- Siga'füı ktıllanımını düzenleyen yeni yasayı,
başta gögÜ5~hasta1ıkları uzmanı doktorlarımız ol-
mak üzere, bilım adamları Meclis gündemıne ge-
tirmişlerdir. Yıllardır yılmadan tasarının yasalaş-
ması için mücadele ettiler. Sigara tekellerinin lo-
bisi 5 yıldır bu yasanın çıkmasını engellemeyi ba-
şardı. Ama artık buraya kadar!
3. Sigara içen herkesin kansere vb. yakalan-
madığı doğrudur. Çünkü her insanın bünyesı, et-
kilenmesi ayrıdır. Bılimin böyle bir iddiası yoktur.
Bilimsel saptamalar şöyledir:
a) Sigara içenlerde. içmeyenlere göre akciğer
kanseri rıski 15: yemek borusu kanseri 7.5:
pankreas 2.2 ve meme kanseri riski 2.3 kat artı-
yor. Sigara ıçenlerin yarısı, sigaraya bağlı bir ne-;
denden ölüyor. '
b) Sigaranın yararı konusundaki araştırmalar:
Sigara ıçındekı beş bın maddeden bazılan uyarıcı
etki yapmaktadır. Damarları genişletici ve böyle-
ce kan dolaşımını hızlandırıcı etkisinden de söz
edilmektedir. Ancak. sigaranın bizzat kendisi da-
mar tıkayıcıdır da. Kalp ve damar hastalıklarına
yol açtığı saptanmıştır. Tıkadığı damarları açma-
ya çalıştığını belirtmek ve bunu saptamak komık-
tir. Bu araştırmalar daha çok sigara tekellerinin
yaptırdığı lokal araştırmalardır ve olayı bütünü
içinde ele almazlar. '
4. Sigara ıçimini düzenleyen ve genel olarak
içilmemesı konusundakı kampanyalarda ideolojik
boyut, polis devletı kokusu ve gizli komplolar
aramanın mantığını. okurumuz Melih Oğuz gibi]
ben de anlayabilmiş değilim. Belki de neden ŞUT
dur: Türkiye'de toplumsal anlamda o kadar kötü
şeyler yaşamaya koşullandık kı. kamu yararıng
şeyler yapılabileceğine bile inanamaz olmuş du-;
rumdayız. Bu duygu veya inanç. bilimsel veriler|
bile görmezden gelip her şeyin ardında komplo;
lar aramaya sevkedıyor bizi. •
Türkıye'de kırk yılda bir de olsa iyi şeyler ola;
biliyor. •
Olay bu kadar basit. ;
CHP'den kara paraya
aı*aştuina önergesi
ANK.\R.\ (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP. Gazian-
tep'e bağlı gümrüklerde.
sahte döv ız bev an tutanak-
lannadavanılarak karar pa-
ra aklandığı sav ını öne sü-
rerek Meclis araştırması
açılmasını ıstedı.
CHPTunceh Milletveki-
li Orhan \eli Yıldınra tara-
fından hazırlanan araştırma
önergesınde. Haziııe kont-
rolörlennın 1W2-1W5\II-
lan arasında vaptıkları tef-
tişler sonunda hazırladıkla-
n raporlarda. 131 mılvon
dolar kara paranın aklandı-
ğı belirtildi.
Önergede. tstanbul'da
birfirmanm. hayali lıizmet
karşılığı işlem tarihi verı-
lerine göre 21 8 milyar lıra
haksız KD\' ıadesi aldığını
saptadı.
Gaziantep Gümrükler
Başnıüdürlüğü'ııce Güm-
rükler Genel Müdürlü-
ğü'ne göndenlen 2U Ocak
1995 tarihi i >azıda.
u
Gazi-
antep Gümrükler Başnıü-
dürlüğü Bağlantılı KapılaH
ile diğer kapılann da dene-
tinı elemanlarınca incelen-
mesi istendiği" belirtılerî
önergede. Teftiş Kurulu
Başkanı kemal .\kşar'ın
denetimin kapsamını daral-1
tarak. soruşturma isteminij
5 ay işleme kov madığı kay-j
dedildi. Önergede. soruş-'
turmanın başlatılmasının
ardından sahte düzenleneıf
döviz beyan tııtanaklanna
dav anılarak devletin zararj
uğratıldığının saptandığj
belirtildi. Hayali ihracata;
karıştığı savlanan Tuncet
Örücü adlı kişinin Gazian-i
tep Gümrük Müdürvekilli->
ğine atandığı bildirilerı
önergede. Örücü'nün gö-
rev yaptığı süre içinde dü*
zenlenen 210 sahte döviz
bey an tutanağıyla 150 mil-.
yon dolar kara paranın ak-i
landığı savunuldu. ı
Önergede. iddialarıry
araştırılması için Meclis
araştırması açılması iste-
nıınde bulunuldu.