Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ARAL1K 1996 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Hayvancılığımız, Otlaklanmız ve Ormanlanmız
Prof. Dr. OSIVIAN GÖKÇE
E. Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü
B
aijlıktakı buüçkavram, ül-
kemızde. başka pek çok
ülkede gönilmedıği kadar.
bırbırlerı ıle iç ıçedır ve
ılışkılıdir Üstelık bu ilışkı-
ler. y ıne başka pek çok ül-
kede olmadığı kadar. karmaşıktır ve so-
runludur.
ÖncehayvancılığımızıelealalınrÜlke-
mizde yaklaşık 12 milyon sığır, 36 milyon
koyun ve 13 milyon keçı vardır. Ancak
toplam tarımsal üretım değen ıçınde hay-
vansal üretım değerının payı. Irlanda'da
yüzde 89. Almanya'da yüzde 62. İtalya'da
yüzde 39 ıken Türkiye'de yalnızca yüzde
25"tir. Almanva'da bır sığırın ağırlığı 300
kg. bizde 145 kg'dır Orada bir koyunun
ağırlığj 18 kg bızde ıse 13 kg'dır. Dahası
\ar: Gırmek içın can artıgımız AB'de kişı
başına yılda 96 kg et. 98 kg süt v e 5 kg te-
reyağı tüketılırıken ülkemızde ıse kişı ba-
şına ancak 22 kg et. 41 kg süt ve 2 kg te-
reyağı düşmektedır.
Bu sayılar şunu anlatmaktadır Sayısal
olarak hayvancıiıkta v arsıl bir ülkey ız. An-
cak nıtelıksel olarak çok kotu durumday ız.
Venm AB ülkelenne göre varı yanya da-
ha düşüktür \ e ınsanlanmız y etennce hay-
vansal ürünler tüketememektedirler Öte
yandan. Türkıve havvancılığı açık alanda
yapılan ve otlatmaya dayalı olan bır hay-
vancılıktır. Büyükbaş hayvanlann vüzde
90'ı ve küçükbaş havvanların da vüzde
97'sı otlatılarak beslenmektedır Yanı bız-
de. aralarına gırmeve çalı^tığımız ülkeler-
dekı gıbı ahır havvancılığı gelışmemıştır.
O ülkelerde ekılı arazınin vüzde 25-30'u
yem bıtkılenne ayrılmakta ve yem-yiye-
cek hay\anların önüne gelmektedır. Yani
ülkemızdeki gıbı "SaldımçavıraMevlam
kayıra""anlaytşı ıle hayvancılık yapılma-
maktadır.
O zaman. bunca hayvanlann beslenme-
si ıçin yeterince çayır ve otlaklann bulun-
ması gerekir. Çünkü ılgili çevrelerce sık-
ça söyiendığı gıbı et sorunuotsorunudur
Ancak cayır ve otlaklarımızın durumuna
gelince göriinüm içler acısıdır: Bugün is-
tatistiklerde 24 milyon hektar olarak bıl-
dirilençayırveotlakalanı 193 8 "de 41 mil-
yon. 1950'de 37 milyon. 1960'ta 31 mil-
yon ve 1970'de ise 26 milyon hektar ıdi.
Yanı. çayır ve otlar yıldan yıla eriyıp tü-
kenmektedır. Aslında. kendı ıstatistıkleri-
mızde bugün ıçin 24 milyon hektar olarak
gösterilen çayır ve otlaklann alanı FAO'ya
göre de yalnızca 8.7 milyon hektardır. Ne
v ar kı bu ıstatıstiklerin hangisı doğru olur-
sa olsun. bu büyüklüktekı bır çayır otlak
varlığı ile bugünkü sayıda hay van beslen-
mesı mümkün değıidır Yapıian hesaplara
göre çayır ve otlaklanmızda otlatılabıle-
cek hayvan sayısının 2 5 katı daha fazla
hayv an otlatılmaktadır. Diğer bır anlatım-
la, bır hayvanın beslenebılecegı bır alan-
da 2.5 adet hayvan karnını doyurmaya ça-
lışmaktadır.
Çayır ve otlaklarla ilgılı acı gerçeğin
hepsi bu kadar da değildır: Bugün ıçin 24
milyon hektar olarak gösterilen çayır v e ot-
lak alanlannın 18 milyon hektan V sınıf.
VI. sıntfve VH. sınıfarazilerdenenverim-
sız arazılerdir. Yanı. çay ır ve otlak olma ni-
telıklerınde değildır. Sazlık. bataklık. ka-
yalık, ırmakyataklan. molozlar, kumullar
ve çıpiak arazılerdir.
Ustelik, çayır ve otlaklar hâlâ 1858 ta-
rihli Arazı Kanunnamesi'ne göre yöneti-
lip ışletılmekte veya yönetılemey ip işletıl-
memekte ve her nedense bir türlü bir ot-
lak yasası çıkanlamamaktadır. Binbırça-
ba ile TBMM'ye getırılebılmış olan
"Mer'a Kanun Tasansı", (101 -120) nolu
dosya ile bugün de beklemedebulunmak-
tadır.
Özetle. eldekı verılere göre 1930'lar-
dan günümüze kadar çayır ve otlak alan-
ları varı yarıya azalırken hayvan sayısı
y üzde 143 'e y ükselmiş. otlaklar verimsız-
leşmış. konıı ıle ilgılı hiçbırıyileştırmeya-
pıiamamış ve bır otlak yasası bıle çıkarı-
lamamıştır Işte bıırada akla bir soru gel-
mektedir Bu durumda bunca hayvanlar
aç mı y aşamaktadır? Eiberte veterince tok
yaşamasalar bıle tümü ıle aç da değiller-
dir. Çünkü ormanlar. otlak gıbı kullanıl-
maktadır. Ülkemızde. hemen hemen bütün
ormanlarda hayvan otlatılmaktadır. Öyle-
sıne kı zaman zaman ulusal parklarda bı-
le hayvanlann otladığıgörülmektedır. Üs-
telık de bu ı:} ormana en zararlı olabılecek
hayvan türlen ileyapıimaktadır. Örneğin.
Türkıye'de genel alana göre keçi yoğun-
luğu. keçicilığı gelışmış bır ülke olarak
kabul edılen Fransa'dan 5 kat daha fazla-
dır. Ve de ülkemızdeki 13 milyon kıl ke-
çının !0 mılyonu ormanlarda otlamakta-
dır.
Oy sa ormanlanmız, ıçindekı 17 bın 500
köyde yaşayan 10 mılyonu aşkın ınsanı-
mızla birlıkte adına co^ku ıle şıirler yazı-
lacak ve şarkılar, türküler söylenecek or-
manlar olmak yerine ağıtlar yakılacak ve
yaslartutulacakbırperişanlıkıçindedırler.
Kâğıt üzennde 20 2 milyon hektar ola-
rak gözüken orman alanlannın. 11.3 mil-
yon hektan. yani yiizde 56 sı bozuk ve ve-
nmsız ormanlardır. Bunun ne anlama gel-
dığını anlayabilmek ıçin genel orman ala-
nı içinde bozuk orman alanının Danrmar-
ka. lrlanda v e Lüksemburg'da yüzde 0. Al-
manva'da yüzde 1, Fransa'da yüzde 7 ve
tngıltere'de de yüzde 8 olduğunu anım-
satmak yeterlı olacaktır. Ormanlar bozuk
olunca üretım de bozuk ve düşük nitelik-
liolmaktadır. Örneğin, bizde orman ürün-
lerinın valnızca vüzde 47 sı endüstnvel nı-
telıkli olmasına karşın bu oran AB ülke-
lennde yüzde 7
9'dur.
Dahası v ar: Orman dediğimiz ormanla-
nn 5 milyon hektan yanı yüzde25'iağaç-
landınlmasıgerekenalanlarolup 1 milyon
hektar orman alanında da aktif erozyon
bulunmaktadır. Yine orman dedigimiz or-
manlarda y ılda ortalama 842 adet y angın
çıkmakta ve heryıl 26 bin 500 hektar or-
man alanı yanmaktadır. Yaklaşık 3 bın
adet yerleşme. 8 bın adet açnıa ve 15 bın
adet kaçak kesım suçu işlenmektedır.
Ülke hayvancılığı veormancılığı ile il-
gili bugünkü durum. bıraz sıkıcı da olsa ra-
kamların dıli ıle açıklanmay a çalışıldı. Bu
açıklamalardandaanlaşılmaktadırkıTür-
kıye'nin nıcelıksel olarak oldukça ıvı ve
fakat nıtelıksel olarak da oldukça kötü du-
rumda bır havvancılığı vardır. Kapalı ahır
hayvancılığına dönüşememış. otlaklar ol-
madığı ıçin ormaniarda beslenmeye mah-
kûm olmuş ve ulusal gelırden en düşük pa-
yı alan çok geniş bır nüfus kıtlesinın zo-
runlu geçım kaynağı konumunda kalmış
bir hayvancılıktır bu. Ne ulusal çıkarlara
uygundur ve ne de yetiştıncı çıkarlarına
hızmet etmektedir. Üstelık bu durumu ıle
ormancılık sektörünede büyük sıkıntı \e
zararlar vermektedır Acaba bu sorun na-
sıl çözümlenebilir?
Çok konuşulan, çok yazılan ve aklın yo-
lu bir olduğu ıçin de birbirlerine benzer
pek çok önenler üretılen bu konuda. en
doğru reçete benım reçetem demeksizin
ve ancak daha öncekılerden belki biraz ay-
ncalıklar gösteren, aşağıdakrçözüm yol-
lan önenlmektedır:
1) Türkiye havvancılığı. tıpkı bu alan-
da gelışmış dığer ülkeler gibi nıceliğe de-
ğil nıtelığe dönük olmalı ve ahır hayvan-
cılığına yönelmelıdir. Temel hedef", bu
yönde seçilmelıdır.
2) Ancak bu dönüşümü sağlamak. kısa
dönemde v e kolayca mümkün olmayacak-
tır. Ayrıca otlatma olanaklarını gözardı
eden ve yalnızca ahır hayvancılığına da-
yanan bır hayvancılık da hem birtakım
olanaklan kuilanmamak ve hem de göre-
celi olarak daha pahalı bir üretım yolunu
seçmek olur. Oysa Türkıy e. bu konuda se-
çeneksız değildir. Bu nedenle, otlatma
havvancılığı veya otlatma destekli ahır
hayvancılığı da ıhmal edilmemelıdır.
Bunun ıçin ılk ış otlaklann otlak gıbı iş-
letılmesını sağlamaktır. Ancak mevcut
mevzuatla bu iş yapılamaz. TBMM'ye ka-
dar gelmiş olan Mer'a Kanun Tasansı nın
bir an önce yasalaşması gerekir. Ne v ar ki
örnekleri daha önce başka konularda da
görüldüğü gıbı bilim adamlannın. bürok-
ratların ve teknokratların bu konularda
önemli bıretkisı ve katkısı olamamakta-
dır.
Bu nedenle bu konuda gösterilebılecek
çabaların. kamuoyunun bır baskı unsuru
olarak ortaya çıkması yönünde yoğuniaş-
tınlması gerekir. Üzülerek belirtmek ge-
rekir ki sıyasetı veyaoy tercihinı etkileye-
meyen çabalann değen bılınmemekte ve
çoğu kez bu türçabalar sonuç vermemek-
tedir. Bu satırlann yazan. Türkiye'nm pek
çok konuda gözlenen bu olgusunu Sorun-
lann Sorunu olarak görmekte ve sorunla-
nn çözümü ıçin her şeyden önce Sorunla-
nn Sorununu çözmek gerektığine ınan-
maktadır.
3) Orman ıçi ve kıyısı yerleşımler. en
azından yakın gelecekte ortadan kaldırıla-
mayacaktır. Yasal olarak yasak olsa bile,
uygulamada ormanlardaki otlatmalar da-
ha bır süre önlenemeyecektir. Bu nedenle
hayvancılık-ormancıİık ılışkılennde. çö-
zümsüzlüğü çözümmüş gıbi gösteren ve
uygulanabılırliğı olmay an birtakım yasak-
çı önermeler yenne. aynı alanda her ikı
sektörün de v arlığını yadsımay an uzlaşıcı
araçözümleregıdılmelıdu: Buaraçözüm-
lennnelerolabılecegını.eğeristenirse. her
ikı sektörün uzmanları bıraraya getirildi-
ğinde bir çırpıda ortaya koyabıleceklerdır
PENCERE
ARADA BIR
DOĞAN TAŞDELEN
Çankaya Belediye Başkam
Yerel Yönetimin
Güçlenmesi Gerekirken...
REFAHYOL hukumeti tarafından hazırlanıp
TBMM'ye sunulan "3030 Sayılı Kanunun Bir Mad-
desinın Değıştırılmesıne ve Ek Bır Madde Eklenme-
sıne Daır Kanun Teklıfi" ılçe beledıyelerıni her açıdan
büyükşehır belediyelerıne bağlı hale getirmekte, hal-
kın oylannı ve yerel yonetım sısteminı hiçe sayan an-
layışıyla da şu ankı sistemın yarattığı olumsuzlukla-
nn çok ötesinde sonuçlar yaratmaya aday görün-
mektedır.
Her şey bır elde toplandığında, kestirme ve kolay-
cı çözüm bulunacağı ıddialarının ürünü olduğu açık
olan böyle bır öneri, kentlerı yaşanmaz, içınden çı-
kılmaz bır kördüğüme surükleme tehlıkesi banndır-
dığını bızlere açık açık gostermektedir.
Yasa teklıfi. ılçe beledıyelerının uygulama imar
planları yapma görevının yanında. ruhsat işlemleri
de dahıl olmak uzere tüm ımar uygulamalannı büyük-
şehir belediyesine bırakmaktadır. Mevcut yasaya gö-
re zaten 1/1000'lik uygulama ımar planları büyükşe-
hır belediyesının denetım ve onayından geçmekte-
dir. Buna karşın boyle bır duzenlemeye kalkışmak,
halkla ıç ıçe olan ılçe beledıyelerıni planlama hızme-
ti açısından yok edecek ve demokratik katılım ılke-
sını ortadan kaldıracaktır.
Yasa teklıfının özü. demokratik kurallara ve kent
yönetım anlayışına aykırıdır. Planlamada hiyerarşık
yaklaşımı ortadan kaldırmaktadır. Büyükşehir bele-
diyelerının planlama faalıyetleri, ilçenın seçılmış tem-
silcılerının ve dolayısıyla kent halkının denetimi dışın-
da tutulmaktadır. Yıllardıryerleşıklik kazanmış bir uy-
gulama bırakılıp her şey sılbaştan yapıldığında kay-
nak ve ınsan ısrafının yanı sıra ve belkı daha da önem-
lısi sorunun çözümunü uzatacak, kentler ve insanlar
kaybedecektır.
Yasa teklifi, planlama yetkisini ilçe belediyelerinin
elinden alacak, demokrasinin gereği olan yerelleşme-
yi engelleyecek ve güçlü yerel yönetim modeli ara-
yışlarından gerı adım atılmasına yol açacaktır. Yerel-
leşmesinı katılımcı demokrası ıle daha da güçlendir-
me yerine, var olan yerel demokrası kırıntılannı da çe-
kip almak ülkemıze. ınsanımıza ve kentlerimize kar-
şı yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisi ola-
caktır. Demokrasıyle birlıkte sürdürülmeyen bır yerel
yönetim keyfilik, adam kayırma ve fazlasıyla ıdeolo-
jik kalmaya mahkûm olacaktır.
Anayasanın 127. maddesine açıkça aykırı olan bu
önerı. kabul edılırse kentleşme süreci olumsuz etkı-
leyecek. yerınden yönetim ve halkın katılımı ilkesi
çiğnenmiş olacaktır. Yasa teklıfi aynı zamanda Tür-
kiye'nın 1988 yılında taraf olduğu ve Meclıs'in de
onayladığı Avrupa Yerel Yönetim Şartı'na tamamen
aykırı bir içerik taşımaktadır.
Yasa teklifi. bugüne kadar ılçe ve alt kademe be-
ledıyeleri tarafından yürütülen uygulama ımar planı
yapma yetkısını sadece 15 büyükşehır belediyesine
devretmekte, seçılmiş belediyelerin yetkılerinı orta-
dan kaldırmaktadır. Halen ılçe belediye meclıslerin-
ce yapıian uygulama ımar planları büyükşehir bele-
diye başkanının onayıyla yürürlüğe girmektedir. Bu-
na rağmen uygulama ımar planı yapma yetkisini bü-
yükşehir belediyelerıne verme çabası tamamen bir
art niyetlıliğin ifadesidir. Bir taraf olarak ilçe beledi-
yelerinin göruşlerine başvurulmadan. sadece belli
başlı bazı büyükşehır belediye başkanlarının elinden
çıkacak biryasayla kent sorunlarının çözümunü bek-
lemek beyhudedir, anlamsızdır.
Yasa teklıfi. sosyal devlet ilkesıni hıçe saymakta,
venmlilıği ve uretkenlığı dıkkate almamaktadır. Hal-
buki kamu hızmetleri olabildığince ucuz. verimli ve
üretken olmalıdır. Bu bir haktır ve bundan vazgeçi-
lemez. Uygulama imar planları (1/100'lik) büyükşe-
hir beledıyelerine bırakıldığı takdirde hizmet verimi ve
üretkenliği bıtecektır. Oysa ılçe beledıyeleri bu göre-
vi yıllardır uzmanlaşmış teknık kadrolarıyla başanyla
sürdürmektedirler. Teklifın gerekçesinde belirtilen
"arsa üretememe" ıddıası ilçe beledıyeleri tarafından
bugüne kadar üretılen yüz bınlerce arsa karşısında
zaten geçersiz kalmakta, yalanlanmaktadır.
Herkesi demokratik bir yerel yönetim yasası için
çabalamaya ve boylece demokrasinin yerelleşmesi-
nin güvenceleri olan ılçe beledıyelerıni daha işlevsel
bır ıçerığe kavuşturmaya, kentlerımızı hıç kımsenın
keyfine bırakmamak için katkı sağlamaya çağırıyo-
ruz. Bu yasa teklıfıyle, kentler bır kışinın keyfi yöne-
tim anlayışına bırakılmak istenmektedır. TBMM'rnn
sayın üyeleri başta olmak üzere. herkesin bu konu-
da duyarlı olacağına ve "3030 Sayılı Kanunun Bir
Maddesinm Değıştirilmesine ve Ek Bir Madde Ek-
lenmesıne Daır Kanun Teklifi"n'm reddedilecegıne
ınanıyoruz. Kentler bu yasa teklıfinin seyrine göre
makûs talihlerıne doğru yol alacaklardır.
Dokunulmazlık5 Hem de Camide Suç îşleyenlere...
Av. Dr. METİN ŞEKERCİOGLU
7
Aralık 1996'da bu sutunlarda çıkan bır
yazımda Osmanlı'dan gelen Memunn
Muhakematı K.anunu"nıın (\1emur Yar-
gılama L'sulü) hıçbırtutarı olmadığı hal-
de. kaldınlmak bıryanagıderekpekıştı-
nldığını yazmıştım. Doğru>unu ısterse-
nız savdam de\let arayışlanna gırildığı şu siralarda
anayasa değışıklığı gerektıren millet\ekili dokumıl-
mazbğı yenne yasal bır değışıklığın çabucak yapıla-
rak suçlara kanşan memurlann dokunulmazlığı an-
lamındakı yasanın kaldınlabıleceğını düşünmuştüm.
Hele bu köhne kanunun kapsamının genişletılıp ye-
niden pekıştınlecegı aklımdan geçmezdı.
Meger yanılmışım. hem de pek çok... Yazımı ga-
zeteye gönderdıkten sonra çıkan Sayın Orhan Bir-
git'ın Dokunulnıa/Jık Şemsiyesi ba^lıkh güzel yazı-
sı bu iyımserlığımın çok yanlış olduğunu gösterdi
Laık duzenı yıkacak ışler yaparak suç ışleyen
imam, vaiz \eaıüezzinlerin de \lemur Yafgılama
Usulü Yasasına göre dokunulmazlığa kavuşturul-
masına çalışılmakta ımış...
$ımdi hemen akla gelebilir camidekı imam, mü-
ezzın zaten 657 say ılı yasa kapsamında değıl mı? Do-
layısı ıle memurolup Memur Yargılama Lsulü Hak-
kmdakı Kanun'a zaten tabı değıller mı'
1
Bu soru, ön-
celikle ceza hukukumuzda memur kav ramını açıkla-
mamızı gerektınyor
Hemen belirtelim ki memurlann maaş düzeni Ue
ceza hukukunda memur sayılmanın doğrudan bağ-
lantısı yoktur. Örneğin bır jandarma en 657 sayılı
devlet memurlan kapsamında değıldır. ama kamuya
yaptığı hızmet nedenıyle ceza hukukumuzda memur
sayılır. Çunku Turk Ceza Kanunu'nun 2"'9 madde-
sı memur kav ramını ayn tanımlamıştır. (*)
Ceza hukukumuzda memur ka\ ramında esas öl-
çüt kamu gorevi \apmaktir. Kamu görevi ise nıenıu-
run vaptığı işin dev letin bizzatyapmakla görev li oldu-
ğu işler olup olmadığına göre avırt edilir. Bu nedenle
jandarma en 657 sayılı kanuna bağlı olmasa da yap-
tığı ış dev letin yapmaya zorunlu olduğu güvenlik sağ-
lama ve suçlulan yakalamak olduğu ıçin ceza huku-
ku açısından memurdur Ancak dıyelım bır kamu
bankası memurunun veya Devlet Demıryollan me-
murlarının çalıştıklan kurumlar dev letin bizzat yap-
makla yükümlü olmay ıp ıstegi ıle el attığı ıjlerden ol-
malan nedenıyle maaş düzenlen 657 sayılı kanuna
göre saptansa bıle kendılen kamu gorevlısı. yanı ce-
za hukuku yonünden memur sayılamazlar Bunlar
kamu hızmetlısı denılen grupta yer alırlar Memur-
lannyargılanma usulüncilişkin dokunulmazlık yasa-
sı da (vasada açıkça hüküm bulunmadıkça) sadece ka-
mu görevlisi olan memurlara u\ gulanır.
Din görev lılerının, görev lerı sırasında veya görev-
lerinden ötürü ış'edıklerı suçlar nedenıyle Memur
Yargılama Lsulü Yasası'na göre (dokunıılnıazlıkla
sayılacak biçimde) ön soruşturmaya tabı olup olma-
dıklannı yukandaki açıklamalarımız ışığında değer-
lendırirken, önceJikle şu sorunun yanıtını veımelıyız:
Camilerde sadece İslam dininin kuralian ik" iigili hiz-
metleri yerine getirmekle hizmetli imam, vaiz. müez-
zin gibi kişilerin. yaptıkları işler de\ letin >apmakla zo-
runlu olduğu asıl göre\le ilgili isler midir.' Hemen va-
nıt \erelim ki laik bir devlet düzeninde din hizmetle-
rini dev letin zorunhı göre> leriy le özleştirmek olanağı
yoktur. Eğer özleştırılmışse o dev let laik değildır.
Hilafet düzeninden adım adım laik devlet dü/eni-
ne gitmeyi amaçlayan. Türkiye Cumhuriyeti"ni geri-
yeçevirmekisteyenkaı-şıdevrimcilersürekli olarak la-
ikliğe karşıgirişimler içinde bulunduiar. Çok yerde ba-
şanlı da oldular. Cami personelinin 657 sayılı Devlet
Memurlan Kanunu kapsamına alınması bile bu ba-
şanlanndan birisidir.
Hatta yasanın bu şekilde y ürürlüğe girmesi sırasın-
da Diyanet İşleri Başkanbğı gönderdiği bir genelge Ue
(29 1.1969 gun 8229 say ılı ı saydığımız kamu perso-
neb'nin de Memur Nargılama l MJIÜ ^asasına göre ko-
\ uşturulması gerektiği kanaatini yerleştirmeye de ça-
lışmıştır. Ancak ne Yargıtay. ne de Danıştay böyle bir
görüşegeçitvennemislerdir.yenlenkararlarda temel
ilke yukanda açıkladığımız görüştür. Bu konuda Da-
nıştay ca venlmış kararlardan bınsını ozetlersek (Da-
nıştay2 DaıreEsas 1982 4344Karar 1987 477)yük-
sek mahkemelenn bu konudaki görüşlerinin değiş-
meyeceğını anlanz'
... Ceza kanunu bakımından memur, kamu «örevi-
ni yerine getiren kimsedir. Halbuki imam. hatip, vaiz
gibi din hizmettilerinin yaptıklan \azifeler kamu gö-
revi niteliğinde olmadığından bunların ceza kanunu
uygulamasında memur sayılmalanna olanak yoktur.
Nitekim \argıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.1.1969
gün \e karar 693/17 karannda bu durum açıkça ifa-
de edilnıiştir... İl ve ilçe müfrüleri Diyanet İşleri Baş-
kanlığı'nı temsilen bölgelerindeki din hiznıetierini. di-
ni müesseseleri yönetmek ve din hizmetlerini diizen-
ley ip kontrol etmek ile görev lendirilmişlerdir. Müftü-
lerin ancak anılan idari görevleri ile ilgili ya da bu gö-
rev leri yaparken işledikleri suçlan Memurin Muha-
kematı Hakkındaki Kanun kapsamında düşünmek
miimkündür. Olayunızda dev letin askeri ve emniveti
muhafaza kuvvetİerini alenen tahkir ve tezyif etmek
suçunu vsa/ sırasında işleyen sanık ilçe möftüsfinü
Memurio Muhakematı Hakkındaki Kanun'a göre
kovuşturnıakta kanuna uyarhk yoktur.
Bu karar din hizmetlerini devlet adına denetleme
görev lisi müfrülerin bilecamide vaaz verirken işledik-
leri suçlar y önünden memur say ılmamalannı \ ur«u-
lamış. laik bir devlette olması gereken niteliği açığa ÇH
karmışür.
Şimdi getirileceğini okuduğumuz yasa hükümle-
riy le yüksek mahkemelerimizin titizlikle geçit verme-
diği amaçlanna yasa ile ka\uşabileceklerdir. Böylece
Mercümekler camilerde kol gezip istedikleri parayı
toplavacak. ağızlanna geleni söyleyecek, cumhuriye-
tin savcılan ise hiçbir işlem yapamadan siyasetin em-
rindeki vali ve kaymakamlann onlan mahkemeye
göndermesini bekleyeceklerdir.
Halkın yüzde sekseninin desteği ile seçildiklerin-
den testlli bulduğumuz laik cumhuriyet ve Mustafa
Kemal'den yana milletvekillerimize şinıdiden duyu-
ruruz_
(*l Bu konuda daha genış bılgı Ceza Hukukumuzdd
Memur Kavramı. Ankara, 1974
ORHAN ERİNÇ
Medya ile Politika
Başta tekelleşme.
promosyon çılgınlığı.
özgürlüksüzlük
konulannı sayılar \e
soınut örneklerle
aktaran; medyamızın
kendı içındeki ve
politika ıle
ılışkilerindeki
vozlaşmayı irdeleyen
tek kıtap.
250.000 TL(KDVdahıl)
Ça§ Pazariama A.Ş, Yerebatan Caddesi Satkımsöğüt Soks*
No: 9/B Cağaloğhi Istanbuî Tei:514 01 96/95
Posta çek» no.: 666322
1997
Cumhuriyet Ajandası
irnhunyet
Ktyloy
suçiu
buîundu
Nadır Nadi'yi
amyoruz
Kumura
Büyük boy,
lüks ciltli,
birinci hamur kağıda basılı
• TatilGünleri
• Önemli Telefon Numaraları
• Şehirlerarası Otomatik
Telefon Kodları
• Vergilenn Taksit ve
Ödeme Günleri
• Çeşitli Ölçüler
• Ülkelerin Teleks ve
Otomatik Kod Numaraları
• Türk Motorlu Kara Araçiarının
Plaka İşaretleri , .
denetim
500.000TL
(KDfiçinde)
YENİ ,
ÇIKTI $
İZMİR 11. ASLİYE HUKUK
3MAHKEMESİ HAKTVILİĞİ'NDEN
Dosya No 1992 955
Davacı: Malıve Hazınesi vekili tarafından davalı Ömer
kızı Havva Aslan adına açılan tapu ıptalı vetescil davasında;
Davalı Ömer kızı Hava Aslan'ın 451 sokak No- 2 Konak-
izmır adresıne duruşma günu v e dav a dılekçesı teblığ edıle-
memış olup Cumhunyet Başsavcılığı tarafından yapıian
aramalara rağmen de teblıgata yarar adresı
bulunanıadığından dava dılekçesının 14 3 1993 tarıhınde
ılanen teblığyapılmıs bulunduğundan şenıleme dıiekçesının
ılanen tebliğ edilmesıne karar venldığınden. davalı Ömer
kızı Hav\ a Aslan'ın 17.2.1997 gunüsaat 10 25'te Izmir 11
Aslıve Hukuk Mahkemesı'nde hazır bulunması ya da ken-
dısını kanunı bır v ekılle temsıl ettınnesı. duruşmaya gelme-
diğı takdirde duruşmanın v e tahkıkatlann v okluğunda karar
venleceğı hususları davetıye verıne ılanen teblıâ olunur.
13 12 1996
Basın 126619
Cumhuriyet Kitap Kulübü Çağ Pazariama A.Ş.
Yerebatan Cad. Salkımsöğüt Sok. No:9/B Cağaloğlu-İstanbul
Tel:514 01 95/96 Posta çek no:666322
DUYURU
1996-1997 GLTNGÖREN HALK EĞİTİMİ MERKEZİ >T
KONFEKŞhON \AN SANAYİCİLER DERNEĞİ İŞBİRLİĞİ İLE
YETİŞTİRİLMEK ÜZERE ELEMANLAR ALCNACAK
Kurslar:
1 - Fermuar, 2- Düğme. çıt çıt. metal aksesuar. 3- Etıket. 4- Dar dokuma.
5- Tela-elyaf-vatka, 6- Kapıtone
Meslek lısesı mezunlan tercıh sebebıdır.
Müracaat: 31 Aralık son gün
Miiracaat: Günaören Halk Eâıtımı Merkezı MüdürlüSü. Kaymakamlık bınası 7. kat
Tel: 502 64 52-642 33 97
Müracaat: Konfeksiyoncular YanSanayıcılerDerneğı. FatıhCad. Beydagı tşhanı45 4
Merter Kerestecıler Sıtesı.
Tel: 637 36 8" - 637 36 88 • Basın: 127074
v
Susurluk Kazası'nın
Boyutları!
1989'da Berlin Duvarı yıkıldı.
1991 'de Sovyetler dağıldı.
Dünya dengeleri altüst olunca yeni bir düzenin kav-r
gası başladı. Bu kavgada Ortadoğu coğrafyası en sı—.
cak bölgelerden biri, belki de birıncisi. Balkanlar ve-;
Kafkasya Ortadoğu'yu izliyorlar. Türkiye bu şeytan,-
üçgeninin tam ortasında!.. Ulkemizde dış serüven he-..
vesleri körükleniyor; kalabalıklar kımı zaman Bosna^
zaferine çıkmak için kışkırtılıyor. kimi zaman Çeçen-
ya'ya yöneliyoruz; ama Anadolu parçalanma tehlike-.^.
sini yaşıyor.
Anlamı ne bu çelışkinin?.. ,
•
Soruya yanıt verebilmek için önce Tarih Baba'nırrv
ders kitabını açıp bır anıyı tazeleyelım.
Yıl 1920...
Ocak ayının sonunda Mustafa Kemal Paşa bir du-
rum tartışması yapıyor. iki buçuk ay sonra 16 martta,
Istanbuî işgal edilecek. altı ay geçmeden 10 ağustos-,;
ta Sevr Antlaşması ımzalanacaktır. Birinci Dünya Sa-,-
vaşı ertesinde her şey karmakarışıktır. 1917 Bolşevik,
Devrimi gerçekleşmıştır. Ingilızler, Kafkasya'da Erme-'
nistan, Gürcıstan. Azerbaycan üçlüsünü kullanarak'
Türkiye'yı kuzeyden de çembere almak ıstıyorlar. Bu,
durumda Rusya ıle Türkiye arasmda 'Kafkas Seddıi
kurulacak, dört yandan çevrılen Anadolu'da kurtuluş,
umudu kalmayacak... ^
Mustafa Kemal dıyor kı:
"Gerekırse Bolşevıklerle anlaşıp Kafkas Seddi'ni
sılahla yıkalım."
Atatürk, ingiliz kuklası bir Azerbaycan hükümetını
büyük sakınca sayıyor. Aldığımız ders nedır: Bölgede
kukla hukümetler barış ıçin tehlıke sayılmalı...
•
Kendısi ayakta duramayan bır Türkiye Cumhuriye-i
ti, ne bır Türk ne de bır İslam devletine yardım edebi-j
lir; ırkçı ve Islamcılann rüyası ham hayal sayılmalıdır.L
Atasözümuz de var:
Kendısi muhtacı hımmet bır dede <
Nerde kaldı gaynya hızmet ede *
Pekı. bugün içerde "duşük yoğunluklu savaş"a->
bağlanmış Türkiye'yı dış maceralara sürüklemek is-'-
teyenler kime hızmet edıyorlar?.. Azerbaycan'da Ali-'
yev'e darbe gınşımını kımler tezgâhladı? Gerçekleri
J
somutlaştırmak için iki adı anımsayalım:
J
Abdullah Çatlı..
Sedat Bucak.. "'
•
Herkes televizyonda ızledi: Ulkücü lider Abdullah],
Çatlı'nın tabutu bayrağa sarıldı. büyük bir kalabalık tö-,
rene katıldı. Çatlı'nın hem toplumda desteği bulun-ı
makta, hem de devlet ıçindekı kımi güçlerÇatlfyı kul-;
lanmakta!.. Bu guçler. bır komşu devlette 'hükümet-
darbesi' düzenleyebılecek çaptadır.
Sedat Bucak, Güneydoğu'da aşıret reısı, ama on bin,
-kimme göre yirmi bın- sılahlı korucunun komutanıdır,^
'düşükyoğunluklu savaş'ia gücünü pekıştiriyor.
Bucak ıle Çatlı arasındakı bağ. Urfa'dan Bakü'ye
j
uzayan bir haritayı ılgılendirıyor. J
Nasıl çözülür bu sorun?.. i
Kimisi diyor ki: '
"Bıze Italya'dakı di Pietro gıbı bır savcı gerekli..."[
Haydi canım sen de!.. \
PKK, Anadolu'dan geçen dünya eroin trafiğini ra-'
hatlıkla yön'ettyörrJu.'Üyuşturucu ticaretinin akd dur-,'
durucu gelirlerinden alınan pay, silahayatınlıyor, Türk,
ve Kürt gençleri bu tezgâhın yürümesi için birbırleriy-'
le çarpıştırılıyordu. PKK'ye bağlı Kürtçü eroin mafya-
sının Istanbul'da dergı ve günlük gazete çıkarmasıj
çok mu guçtü?.. Para yalnız silaha mı yatınlır? Sava-,
şı kışkırtan medyaya neden yatırım yapılmasın!.. Bu,
tezgâh çökertildı; ancak Kürtçü eroin mafyası çöker-
tıldikten sonra PKK Anadolu'da hızını yitirdı.
Pekı. Kurtçu mafyanın yerini kim dolduracaktı?.. (
Turkçü mafya mı?..
Soru ve sorun budur.
Boyutları uluslararasınayayılmış vedevletin ıçineiş-'
lemış büyük bır sorunla karşı karşıyayız. Çözüm de bu-
çapta bır hesaplaşmayla gerçekleşecektır.
Dr. HADI ÇAR
Y'üreğimizden taşıyor acı.
yazıya döküyoruz senı
yetmiyor.
ASIıvoruz...
Ahıııet \k?o\. >>cati \k.»o>. Avnur Ak?o>, Mulıilliıı
Ak.«o>. Alio«nıan Bıı<:da>('i. Drrja Soj. ^akir-Zelıra
Çarınıkli. S«-za\i Çetiıı. Mıırat Öral. Muka<ld«-r \e
İ"ıııi<le Kar<le;İer. Alııııet 41tun. Hü«e>iıı Ke-kin.
Hatice kııınl)a-ar. Sclıalıallin Ka>a. Melııııet Cemal
Çarınıkli x«- Arkada^lan
SILA BAR
YILBAŞI OZEL EĞLENCE
PROGRAM!
DOmUÖUN VI KAUCŞl
BARDA
: Mûziöı TO«
tUPLA
*8
INAN
IZ SANATÇILAK
997 YIU İÇİN
BARIf, DOSTLUK, KARDEŞUK
DİYORUZ
REZERVASYON TEL
431 9812
433 20