04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Ya>ın Yonctmenı Orhan F.rinı;0 Genel Yayın Koordınatoru Hikmet Çetinkaya 0 \"azıı>Ien Mudurlerı Ibrahiın Yıldız(Sorumlu). DinçTajanç 0 Haber Merkczı Mudüru Hakan Kara 0 Gorsel Yönetmen Fikret Eser Dı> llaberlcr Şinasi Danışoğlu 0 Klıhbaral Cengiz V ıldırım 0 Hkonomı Biilent Kı/anlık 0 Kuftur llandan Şenköken 0 Spor Abdülkadir V ücelman 0 Makalelcr Sami Karaören 0 Du7cltmc Abdullah Va/ıcı 0 Fotoâraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Bclge Edibe Suğra 0 Yurt Hjberlen Mehmet Faraç Vj>inkuıulu Orhan Erinç. Okla> kurtbökc Hikmet Çetinka\a. Şükran Soner, Krgun Batcu Din< ra>anç, İbrahim V. ıldı/. Orhan Bursalı. Muslafa Balba\. Hakan Kara. Mustafa Balba\ 0HabcrMuduru Doğan Akın Atatürk BuKan No 125. Kat.4. Bakanlıklar-Ankara Tcl 4195020 (7 hat). Faks 4195027 0 Izmır Tcmsılcısı Serdar Kıak. H Zra BK 1352 S Z 3 Tel 4411220. Faks 44191170 AdanaTemMİcısı.Çetin Yiğenoğlu, InönüCd. M f S No I Kat I. Tcl. 363 12 II. Faks 363 12 15 Mucsscse Muduni Erol Erkut 0 Koordmatör Ahmet Korulsan # Muha>ebe Bülent Yener # İdjre Hüs«\in Gûrer 0 işletme Önder Çelik • Bıfgı-lşlem Nail İnal • Bılgısayar Sıstem MBrû\et Çüer MEDY A C: • Yoneıım Kur Başkanı - üenel Mudur Göll Erduran • Koordınaıor Rc Işıtman • Genel Mudur \ ardımc Vfine Akdag Tel 514 07 5: 5139580-5138460-61.faks 51384 lavan *e Basan: \ cnı Gun Haber Ajansl. Basın ve ^ avıncılık A Ş -ap Cad 3941 Cagaloglu ?4'34 lst PK Ü46 Istanbul fel (0 212) 512 05 05 120 hatl Fak> (02)2(511 S 20ARALIK1996 Jm.sak: 5.46 Güneş:7.18 Öğle: 12.09 İkındi: 14.25 Akşam: 16.45 Yatsı: 18.12 Özel üniversitelere büyük destek verirken kendi üniversiteleri için ödenek bulamadı Devlet, iimvemtesme sahip çıkmıyor Irigitte lardofnun cavası • Haber Merke» - ' Ve Tınrı Kadını Yarattı' fımının yıldızı. ünlii sinema saıatçısı Brigıtte Bardoı. bir g^ctcde > ay ıınianan y;/ı>ında Fransa'da yaşayan Vüslümanlara hakaret cttiği gtrıîkçesıvledün Paris İHıkuk Mahkemesi'rie çuarıldı. Mahkemede, hiçbir fasistlık vapmak ğ ı belırten Bardot. vne deyazdıklannın doğru oliuğunu savundu ve aynı düjiincelen hâlâ taşıdığını sö/ledı. RrÜK'ten sigara uyarısı • A.NKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Radyo ve Teıev ızyon Üst Kurulu (RTÜK) bütünyaym kurulusjlanna gönderdıği vazıda, TRT ve özel televizyonlara, yasadaki "sigara alışkanlığının zararlan konusunda ayda en az doksan dakika uyanci yavın yapma zorunluluğunu" hatırlattı. Öte y andan RTÜK Başkanı Giineş Müftüoglu. kuruma yönelık genelge yayımlayarak, kurumda da sigara yasağına uyulmasını istedi. Alman geline onay • VNKARA (Cumhuriyet Biirosu)-Almanya Federal Çalışma Bakanlığı, Alman eş seçımını onaylayan Türk anne ve babalann oranının on yıl öncesıne göre artış gösterdiğini saptadı. Almanya Federal Çalışma Bakanfığrnın 1985-1995 yıllannı ıçeren araştırmasında. Türk ebeveyinlenn geleneksel olarak. çocuklannın eş seçimınde söz sahibi olduklanna dikkat çekjldı. Araijtırmada. Türk ailesi ıçınde bır Alman gelin ya da damadı onaylayacaklannı bclirtcn annelerin oranının y ü/do 3 / 2'den v üzde 50'ye, babalann oranının ise yüzde 35.3 tcn yüzde 55.9'a çıktığı belırlendı Galip Bilgin'e ödül • Haber Merkezi - Galıp Bılgın yapımcılığa ba^ladığınm üçiincü senesınde ar\ *de yayımlanan "Klakson" ısımlı trafik eğıtim programıvla Radyo ve TV Gdzetecıleri Demeği tarafindan \erilen Cengiz Polatkan Ödülü'ne layık görüldü Bılgın, Ford firmasrnın sponsorluğunda bır sene bovunca iki dakika sürelı kısa mesajlı günde beş kez>a\ımlanan "Klakson" programının yanı sıra TRT'de devam eden "Yaşasın Hayaf ısimlı bır trafik eğıtim programı daha çekiyor. BARIŞ DOSTER Dev letin, henüz hukuki statüsü tam oturmayan ve bilimsel alanda da bü- yük bir belirsızliği bulunan"4 özel iini- verstteJere". kendi ünhersitelerinden esirgediği desteği \ermesi. bilım adam- lannın tepkısıne neden oldu. Bılim adamlan, sayılan hızla artan özel \a- kıf üniversitelerinin, önce gerçekten "özel ûruversite" olmalan gerektiğıne dikkat çekerek "Vakıf gelirieri ve öğ- rencilerden aldıklan vükstk ücretle- rin yanında bir de devletten önemli öl- çüde para alan bu üniversitelerin hu- kuki statüsü bir an önce açığa çıkma- h" dediler. Eski Ünıvcrsite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Mus- tafa Altıntaş. gerçekte rüzelkışilığe sahip olan bu okullara, dev letin para ve kadro vererek kurumsallaşmı^ kay- nak aktanmı yaptığını sav undu. İstan- bul Üniversitesi Siyasal Bılgiler Fa- kültesı Dekanı Prof. Dr. Ali Ulkü Az- rak ise de\ letin özel üniversitelere yer- dıği büyük desteğe karşın, Koç Üni- versitesi dışında özel üniversitelerin bekleneni veremedığmi vurguladı. Devlet üniversitelerinin en masum ve haklı taleplenne dahi ödenek bulu- namazken özel üniversitelenn büyük ölçüde desteklenmesi yüksek öğre- nımdeyeni birtartışma başlattı. Örne- ğın Bilkent Ünıversitesi'nın yıllardır heraçıdan desteklenmesi. 47 öğrencı- Iı Başkent Üniversitesi'nın 1996yılı içın devletten, önce 27 milyar. sonra da 150 mılvar liralık yardım alması. özel üniversıtelenn devlet olmadan nasıl avakta duracaklan vc bilimsel gele- ceklennin ne olacağı soruiannı bera- berindegetırdı. Bilim adamlan, pıva- sa ekonomısının egemen olduğu bir ülkede özel ünıversifclerin olmasının doğal olduğunu. fakat dev letin kendi üniversıtclenne dc sahip cıkması ge- rektığını anımsattılar. Eski Üniversıte Öğretim Üyeleri • İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Ülkü Azrak, "Devlet kendi üniversitelerine gerekeni yapamıyor ve maaş, kütüphane, bilgisayar, elemanlann yabancı temaslan konusunda çok yetersiz kalıyor. Bu şartlar düzeltilmezse, özel üniversitelere akışı durdurmaya olanak yok" dedi. Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Al- tıntaş. eski YÖK Başkanı Prof. Dr. İh- san Doğramaa nın. kendi kurduğu Bıi- kent"e kaynak aktarmak için vakıflar- la ilişki kurduğunu anımsatarak "Ha- zine arazilert, bu okullara belirli siire- lcr için verilmesinc karşın kullanım hakkı bir sürc sonra mülki>et hakkı- na dünüşihor. Cünümü/de Bilkent em- lakçilik yapıvor. Ünıvcrsite için aldığı arazive toplu konut >apıp satıyor" de- dı ' Altıntaş. bu üniversitelerin adında- kı aldatmacayı ortadan kaldınp "vakıf üniversiîesryerinc "ö»!İünhcrsite'"de- menindahadoöruolacaûını savundu. Altıntaş. "Bütçe ya.sa.sina dayanarak başka bir yasadeğiştirilemeyeceği hal- de, özel üniversitelere bütçe yasasıvla kaynak aktanlıvor. Vakıf üniversitele- ri kamu tü/elkişiliğinedeğil, özel fü/A'l kişiliğe sahiptirler. Bunlann 2547 say> lıyasanın dışına çıkmalan \e kendi özel yasalanna kavuşmalangerekir. Öme- ğin. bir iş adamı, kendi kurduğu vakıf üniversitesine bağışta bulununca bunu vergidcndüşebilryor. Burayagayrimen- kulbağışlayabiliyor. Bu. parayı birce- binden alıp öteki cebine kq> mak gibi bir şey" diye konuştu Anayasaya göre üniversıte rektör- lerini cumhurbaşkanının atayacağına dikkat çeken Altıntaş, "Oysa vakıf üni- versitelerinin rektörlerini ya mütevel- li heyetya da patron arıyor. Bu durum- da onlann rektörstatüsündeolmama- lan. kırmızı plaka kullanmamalan ge- rekir" dedi. İyi öğrend tercih ediyor Altıntaj sözlerinı şoyle sürdürdü. "ODTU ve Boğaziçi gibi üniversite- lerin basanlı olmalannda en önemli etkenlerden biri de buralara zaten iyi öğrencilerin gidiyor olması. Üniversi- te toplumun beynidir. loplumval kay- gılar duyarsa başanlı olabilir, salt kâr amacı güderse başanlı olamaz. Başa- rı. üniversitenin niyetine bağlı. Özel üniversiteler şimdilik. devletten yetiş- miş kadrolarla ayaktaduruyoriar. Me- zunlarının kaçta kaçı piyasaya yönel- mevip bilim adamı olacak ve başarı gösterecek bunu bekleyip göreceğiz." Altıntaş. bu ünıversitelerin parapo- lıtıkalannı ise şöyle eleştirdi. "Ozel >akıfüniversitelerinde öğretim harcı bin, 6 bin 500 dolar civannda. Yar Türldye'dekiortalamagelirin 3 kaö. Bu ralarda okumak için y üksek harcam: standartlannda olmaklazım. Oysa bu ralarda okuyanlann hepsi çok zengiı dealler." IÜ SBF Dekanı Prof. Dr. Ali Ülki Azrak da özel üniversitelerin. her aian- da olduğu gibi bu alanda da kamu hiz- metlerinin kötü ışlemesi sonucu orta- ya çıktığını belirterek pazarekonomi- sınin olduğu bir ülkede bunların kaçı- nılmazolduğunusöyledı. Azrak, "Dev- let kendi üniversitelerine gerekeni ya- pamıyor ve maaş. kütüphane, bilgisa- yar, elemanlann yabancı temaslan ko- nusunda çok yetersiz kalıyor. Bu şart- lar düzeltilmezse, özel üniversitelere akışı durdurmayaolanak VT>k"dcdı Az- rak. ABD'de bile özel üniversiteler^ sembolik bır devlet yardımı varken Türkıye'de bu kurumlara korkunç bir devlet yardımı olduğunu belirtti. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin gönüllü öğretmenleri, zayıf öğrencilere ders veriyor Eğîtiıne 6 kış okuHarı' desteğîİPEK VEZDANİ Sıvil toplum örgütleri, sav unduklan fikir- lerin yanı sıra. gönüllü yaptıklan çalışma- larla da artık birçok hizmet alanında sesle- rinı duyurmaya başladılar. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Baş- kanı Türkan Saylan "Devletin yapmakla ytikümlü olduğu, ancak elinin yetişemediği yerlerde sivil toplum örgütlerinin ne kadar önemli olduğunu da böy lecekanıtlamış olu- yonız"dedi. ÇYDD, sayısı gittıkçe artan gönüllü or- dusuyla, eğitim-öğretim faaliyetlenni hız- la sürdürüyor. Derneğin heryazgerçekleş- tırdığı yaz okullannın yanı sıra, 5 yıldır millı eğitime bir destek olarak sürdürdüğü "Kış okullan" da artık küçümsenemeye- cek bir sayıya ulaştı. Demek, bugün 13"ü Istanbul'da olmak üzere 35 ilköğretım oku- lunda kış okulu projesini uyguluyor. Asıl mesleği eczacılık, avukatlık. mimarlık, vs. olan ya da herhangi bir üniversite mezunu olup da çalışmayan gönüllü öğretmenlerin ders verdiği okullarda temel amaç, öğren- cilerin zayıf derslenne destek sağlarken okuma, anlama, anlatma, sorunlan kavra- ma ve çözülri ürctme yeteneklerini de ge- liştirmek. Sağlık taramalannın da yapıldı- ğı kış okullanndan biri olan Kocamustafa- paşa'dakı Çağdaş Çocuk Tiyatrosu"nda ise matematik ve İngilizce'nin yanı sıra tiyat- ro, bağlama, folklor. el sanatları ve takı kurslan devam ediyor. Derneğın bır dığer . faaliyeti de birçok yerde halk eğıtim mer- kezleriyle ortak olarak yürüttüğü "Yetiş- kinlere okuma-yazma kursu" Kış okulu faalıyetlerinın yoğun olarak Asıl mesleği eczacılık. av ııkatlık, mimariık vs. olan ya da herhangi bir üniversite mezunu olup da çalışmayan gönüllü öğretmenle- rin ders verdiği okullarda, öğrencilerin zayıf derslenne destek sağtanırken okuma, anlama yeteneklerini geliştirmek amaçlanıvor. sürdürüldüğü Fatih'te 90 saatlık okuma- yazma kursunu bitirenlere halk eğıtim mer- kezıyle işbırlıği yapılarak bırde 180 saat- lik ılkokul bıtirme programı uygulanıyor. ÇYDD Fatıh Şubesi'nde gönüllü olarak çalışan OlcayÖziğci. Baiaftakı Hakkı Ta- nk Us İlkokulu'nda yürüttüklen kış okulun- daki çalışkan ve zekı öğrencılen ortaöğre- tıme devam ettirmek istediklerını. aneak özellikle kız öğrencilerın aılelennın buna karşı çıktığını söyledi. Çocuklara ılkokulun yanı sıra ortaokulda da İngılızce. matema- tik. Türkçe v e fen derslerinden takv iye >ap- tıklannı ıfade eden Öziğcı. "Ancakçoğu oku- ma-yazma dahi bilmeyen aileler, yaşam ko- şullannın ağırlığı nedeniyle çok ilgisizler, öyle ki ortaokula geldiği halde Balat'tan dı- şan çıkmamış çocuklar var~ dıye konuştu. ÇYDD Genel BaşkanıTürkan Saylan da derneğin varoşlardakı çocuklann eğıtımi- ne katkıda bulunmak ıçın çalıştığına dikkat çekerek **Dev letin yapmaklayiikümlü oldu- ğu ancakelinin yetişemediğiyerlerdesivil top- lum örgütlerinin ne kadar önemli olduğu- nu da böy lece kanıtlamışoluyoruz" dedi. Kış okullannın VJıilı Eğitim Bakanhğının ona- yıyla özellikle gecekondu bölgelenndeki ilkokullardaderslere destek olarak uygulan- dığını ifade eden Saylan, "Bunun yanı sıra resim, mü/ik satranç dersleri ve müze ge- zileri gibi çocuklann zihinsel gelişimini sağ- lavan, ancak kendi başına yapamadığı sa- natsal eğitime de yer veriliyor" dedi Binlerce ayıya Çinişkencesi • Ayılardan alınan safranın bazı hastalıklara iyi geidiğini düşünen Çinliler, sırf bu amaçla 15 bin ayıyı çiftliklerde hapsediyorlar. ÇeviriServisi-Çin'de özel çiftliklerde beslenen bin- lerce ayının içinde bulundu- ğu içleracısı durumdan kur- tanlması için kollan sıvayan hayvanlan koruma dernek- leri, uluslararası kamuoyu- nun desteği ıle Çınli yöne- ticilere önlem almalan doğ- rultusunda baskı uygulu- yor. Ayılar içinde tutuldukla- n dar ve basık demır kafes- Jerde değıl ayakta durmak yana bıle dönemiyorlar. Acı vesıkıntıdankafala- nnı demir parmaklıklara vuran ayılann çilesı bunun- la da bitmiyor. Bırkaç gün- de bırhayv anlann yan taraf- lanndan sokulan bır metal boru ile safrasalgılan sağı- lıyor. Ayılardan alman safra- nın bazı hastalıklara iyi gel- dığini düşünen Çinliler. sırt~ bu amaçla 15 bin ayıyı çift- liklerde hapsediyor. Herhangi bıruyuşturucu kullanılmadığından safra salgısının alınması sırasın- da ayılar acı içinde bağırı- yorlar. 10 yıl boyunca bu çiftiiklerde tutulan ayılar doğayageri göndenldikle- nnde artık yürüyemez ha- le geliyor. Bugün pek çok ayı türü yok olma tehlikesi ile kar- şı karşıya. Birzamanlar As- ya kıtasının dört bir yanın- da yaşayan Asya ayılan, ar- tık birkaç küçük bölgenin dışında görülmüyor. Çın'de çeşitli organlanndan yarar- lanılan a> ılann sayısı 15 bin civannda. Güney Kore'de ise sıyah ayı türü tümüyle tükenmışdurumda. Ayı nes- lı Çin'detükenmeyeyüztu- tarken Rus mafyası devre- yegirerek talebı karşılama- ya uğraşıyor. Her yıl Rus- ya'da 4 bin ayı. safra kese- leri alınarak öldüriilüyor. Yeni yavrulamış bir anne ayının öldürülmesi duru- munda yavrular da ölüme terk edilıyor. Cinsel gücü arttırdığına ınanılan ayı pençesı çorba- sı Asya mutfağının spesıya- litesı. Asya'da ayılar, önce bayıltıncaya kadar sopayla dövülüyor. sonra canlı can- lı kaynatılarak pişiriliyor. Bu vahşet. korku salgılan- nın hayvanın etını yumu- şattığı düşüncesınden kay- naklanıyor Yasaklann, içenlerin sayısını azaltmayacağı ileri sürülüyor 50 yıl sürecek sigara savaşı SÖYLEŞİ ATTİL İLHAN SAADET USLU Sıgarayla Savaşanlar Vakfı Başkanı L'beyd Korbey. sıgaranın yasaklana- rak önlenemeyeceğini söyledi. Kor- bey, sigara ıçimininönlenebilmesi içın çocuklann erken yaşlarda bilınçlendı- rilmesını istedi. Kullanımınazaltılma- sı için en az 50 yıl sürecek cıddı bir sa- vaşın verilmesi gerektiğını kaydeden Korbey, "Bunun için sigara paketle- rinden sağlanacak bir fonu da içeren Toplumsal Korunma Kanunu hazıria- dıkr dedı. Ubeyd Korbey, sigaraya kesin ya- saklar koymak yerine, belli kurallan be- nimsetecek ortamın hazırlanmasını is- tedi v e "Camilere hiç kimse ayakkabı ilegirmez, bu bir kurakür\e benimsen- miştir" dedi. Sigarayla savaşta başan sağlamış ABD. Kanada, Avustralya gi- bi ülkelerin ortalama 25 vıl süren bır savaş sonucunda sigara kullanımını sa- dece yüzde 50'lere ındirebıldığıne dik- kat çeken Korbev Türkıye'nın ıçimı yüzde 10"un altına ındirebilmek ıçın 30- 35 yıl uğra^ması gerektiğını söyledi. IJbeyd Korbey. mevcut tiryakilerın ancak yüzde IO'ununsigarayıbırakma- yı başarabıldıklenni de vurgulavarak "İ stelik bu orana 5 ila 8 yılda ancak ulaşılabilecektir. >ani yılda yü/de 1.5 - 2'Iik azalma sağlanacak. Yeni sigaraya başlayanlannyıllık oranı isen'ry aki va- yısının en az yüzde 3"ü olunca. sigara içme oranlannda bırakın azalmayi, ar- tış bile olacaknr" dıye konu^tu. Sıga- ray ı "en az 50 yıl savaşılnıası gereken toplumsal bir sorun" olarak nıteleyen Korbey. bu savaşın nasıl olması gerek- tıği hakkında da şunlan söyledi. u Savaşın tek bir merkezin koordi- nasyonunda sürdürülmesi başan için zorunludur. Ancak bu merke/ tek ba- şına bir devlet kurumu olmamalıdır. özerk yapıda olmalıdır. Çok iyi şekilde uzman kadrolarla donatılmalıdır. Ca- ri harcamalariçin sürekli iyi birbütçe- si olmalıdır (yıllık 150-200 milyon do- lar). \erilecek eğıtim sadece okuilar ile sınırlandınlmamalı; medya. sanat ve spor dünyası da bu kapsam içinde yer almalıdırr Bütün bunlann gerçekleştirılebıl- mesı ıçın bır fon oluşturulmasını iste- yen Başkan Korbev. bu fonun kayna- ğının da sıgara paketlennden sağlan- masını önerdı. Yapılan araştırmalara göre Türkıye'de 30 mılyonun üzenn- de sigara ıçıeısı olduğuna dikkat çeken Korbey, bunlann 23 mılyonunun 18 yaşin üstünde. 7 mılyonunun ise 18 yaşın altında olduğunu kaydertı. TOIİTIK MODA -.--/•--•. | e-posta : tan (a vol. com. tr Alman mahkûmlar Bayrampaşa'da evlendi Yurtdışına eroin ihraç ctmek suçundan tutuklu Alman uyruklu Kai Uve Hırsch ile Jurgen Dırk Pöls, Bayrampaşa Cezaevi^nde kıyılan nikâhla yine aynı ülkenin vatandaşları.lana Pastor ve Anett VVendenburg ile dünya evine girdi. Törende çiftlerin yakın akrabalan ile tutukjular ve Bayrampaşa Kaymakamı Tevfik Özbilgin'in de ha/ır bulundu. Kai l ve Hırsch ve Jana Pastor ile Jurgen Dırk Pöls ve Anett Wendenburg'un Türk usüfü nikâhlan Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürgetarafından kıyıldı. Törende damatlann nikâh şahitliğini Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Necati Özdemir, gelinlerin şahitliğini de Turger Press'in sahibi Hamdi Gökbulut yaph. (Fotoğraflar: KAAN SAĞANAK) 'Yumuşak, Sevimli ve Akıllı Bir Otorite. Oakşam, Firuzağa'daki evinde, Esat Adil Bey demıştı ki: "-... Mustafa Kemal'in 'otoriter- liği' soldan çok sağa müteveccihtir; siyaset lu- gatımıza 'komünizm tehlikesi' tâbiri, 1935'ten sonra girdi!" Nemli, soğuğu ürperticı birakşamdı: yılbaşına ya- kın. Rum pastahanelerinın vitrinlerınde, paskalya çörekleri ve boyalı yumurtalar. Türkiye'de 'soğuk savaş'hızlanıyor, 'ilerici'kesimı kaygılı. Taksim'de -Şişli tramvayını beklerken- Hasan Tannkut de- miştı ki: "-... Esat Bey haklı, cumhunyetı, tek ve yekpare bir tekamül vetiresı (gelişme sürecı) sa- nıyotvz, öyle değil!" Gâzi, demokrat ilerici kesiminin de muhalefeti ile karşılaşmıştı arna, ama'sı var... 'ilerici' muhalefetin özeleştirisi... Formasyonu 'Amerikan' iki taraftan, Zekeriya Ser- tel ve Halide Edip, 1924'ten itibaren onu eleş- tiriyorlardı: 'otoriter' olduğunu söyleyerek! Heriki- si de, ömürierinin birkısmını 'gönü/to'yurtdışı 'sür- günlerinde' geçirdiler; ne var ki, Istanbul'a dön- dükleri zaman, özeleştiri yapmak dürüstlüğünü ve yürekliliğini göstermişlerdır. 1924 Anayasası'nın Gâzi'ye aşırı yetki verdiğinı. onu diktatörlüğe sü- rüklediğini iddia eden Halide Edip Hanım, onun ölumünü müteakip yurduna dönünce, ayağının to- zuyla Sabiha Sertel'e demiştir ki:"-... Sabiha, Mus- tafa Kemal haklıymış!.." Sabiha Sertel'in eşi M. Zekeriya Sertel, büyük bölümü SSCB'degeçen 'ecnebı' hayatının dönü- şünde, açıkça ne söylüyor? "... sağlığında biz bu adama karşı hürriyet ve demokrasi savaşı yapmıştık, hareketlerini dik- tatörce buluyorduk. Ağaçlan görüyorduk, or- manı bütün buyüklüğüyle göremiyorduk: Hali- fe ve padişahtan yana olanlar ona cephe almış- lardı: İttihatçılarona karşı suikast düzenlemiş- lerdi. Emperyalistler de memleket içinde is- yanlar çıkarmışlardı. İstanbul'da bütün halrfe- ci, padişahçı ve gerici basın Atatürk'e karşı yaylım ateşi açmıştı. Bütün bu koşullar içinde demokraksi gelişebilir miydi?" (Türkiye Devrim Tarihi' III. Cilt. s. 20. Seyfettin Turan, Bilgı Yayıne- vi). Gâzi'nın -dolayısıyla ınkılâbın- 'otoriterliği' Esat Bey'in söylediğı gibi, ıster ıstemez, soldan çok sa- ğa yönelik olacaktı: Komintern onu destekliyor- du; zamanın BM'si olan Cemiyet-i Akvam'da, SSCB'nın çıkarlannı Türkiye savunmayı üstlenmiş- tı, çünkü 'Sistem' o ülkeyı o örgüte almamıştı. Ta- nıdığım bütün 'Eski Tüfekler', Gâzi'nin 'komünizm tehdidi'ni fazla ciddiye almadığında ittifak halindey- diler. Râsih Nuri Bey, kadirşinas bir jest yapmış, 'erken' cumhuriyet dönemine aıt bazı 'özellikleri' açıkça sıralamıştır: "... Atatürk'ün ölümüne kadar genel anlam- da sol neşriyat ve çeviriler serbestti: 1930'lar- da, 1932/36'larda her kitap çevrilebiliyor, her tür- lü kitap yazılabiliyordu. (...) Bugün toplattınlan birçok kitap, Atatürk zamanında satılabiliyor- du..." Ya 'gizli' komünist örgütler, onlara verılen ceza? 1927 Tevkıfatı'nda TKP Lideri Dr. Şefik Hüsnü, sadece bir buçuk yıla hüküm giymişti; çıkar çık- maz da. '8.7.7929 gün ve 3764 sayılı pasaportla, yurtdışına çıkabilmiştr. 1929, 30, 31,32 yıllarında hüküm giyenler en fazla dört yıla mahkûm olmuş- lardı. 1932/36 arası mahkûmiyetler ise. 141/142'nin kabulüyle affa uğramış oldular; üstelik, "ilkşekliy- de 142'de cezalar altı aydan başlıyordu, 141'de ise 'cebir' unsuru aranmaktaydı." Râsih Nuri Bey, inkılâbın 'nefs-ı müdafaa' ref- leksinin Gâzi'de adeta ıçgüdüsel olarak sağa yö- nelik olduğunu, şu yazdıklarıyla büsbütün meyda- na koymuş olmuyor mu? "... Atatürk döneminde eski ittihatçı nderier- den asılanlar oldu; Albay (Ayıcı) Arif Bey ve Rüştü Paşa (Zorlu) bunlardandı. Sanklı yobaz- lar asıldı, şapka 'devnmine' ve reformlara kar- şı gelenlerden asılanlar oldu. Nakşibendiler asıldı. Bu sert tutum, Atatürk devriminin gerek- lerindendi. Ancak asılan ya da ağırcezaya uğ- ratılan sol eyilimli tek bir kişi yoktur." (Atatürk ve Komünizm', s. 361/365. Anadolu Yayınları. 1970). Her şey yeterince açık ve aydınlık görünmüyor mu? önemli olan halk egemenliği... Ayrıca, M. Zekeriya Sertel'in özeleştirisi, önem- li bir 'tespit' ıçeriyor; yerinı düşürerek demiş ki: "... (Gâzi) kişi yönetiminden çok Meclis ege- menliğine yâni halk egemenliğine önem verdi; bütün koşullar onun Doğu'lu bir diktatör ol- masına elverişliydi; fakat, -askerolmasına rağ- men- yumuşak, sevimli ve akıllı bir 'otorıte' kur- du; bu 'otorıte', diktatörtükte olduğu gibi kor- kuya değil, sevgiye dayanıyordu. O, günün ko- şullannın elverdiği ölçüde bir rejim kurdu, biz eleştirilerimizi özgürce yapabildik." (Atatürk, Laiklik ve Demokrasi', A. T. Kışlalı, s. 82). Zekeriya Bey'in 'tespitini', Gâzi Mustafa Ke- mal'in Recep Peker'e ve 'faşizan' aygıt önerısi- ne gösterdiğı sert tepki doğrulamıyor mu? Gel gör ki 'totahterlik' kanserı gövdeyı sarmıştı. http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN httpy/www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle