Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ARALIK 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 9
Eslami sermaye şimdi de kaynak kapsamında bulunan santral ve şebekelere göz dikti
Enerjî RPTiierehavale- Hükümetin açıkladığı kaynak
paketinde yer alan ve 6.8 milyar dolar
gelir beklenen enerji santral ve
şebekelerini kiralamak için Refah
Partisi'ne yakın çevrelerin Enerji
Bakanlığı'na başvuruda bulunmaya
hazırlandıklan öne sürüldü.
SEDAOĞUZ
- REFAHYOLhükümetinin
6 milyar 875 milyon dolar
gelir beklediğı enerji sant-
rallan ve şebekelerinin kira-
lanması konusunda, Refah
Partisi'ne yakın çevrelerin
şirket kurmak üzere Enerji
Bakanlığı'na başvuruda bu-
lunmava hazırlandıgı kayde-
diliyor. Türkiye"deki 12 eîekt-
riksantralı ıle25dağıtımşe-
"bekesinin kârlılıklan nede-
"niyle büyük talep göreceği.
ancak de\ ir bedeli miljonlar-
ca dolar olan ıhalelenn Re-
-fah'a yakın şirketlerle, bü-
yük holdinglerarastnda pay-
laşılacağı ıfade edıliyor.
Başbakan Necmettin Erba-
kan'ın üçüncü kaynak pake-
tinde açıkladığı Türkiye ça-
pındaki enerji santrallan ve
dağıtım şirketleri işletme hak-
kının özel sektöre devredıl-
mesi üzerine dün Başkanlar
Kurulu'nu toplayarak sonuç
bildirgesi hazırlayan Tes-tş
Sendikası. önümÜ7deki haf-
ta konuyu basın toplantısıy-
la gündeme getirecek. Hükü-
metin, enerji santrallan ve
şebekeleri konusunda "za-
rar masalı" uvdurduğunu
kaydeden Tes-lş Genel Sek-
reteri MuratAytemizşuaçık-
lamalan yaptı. "Söz konu-
Santraller ve
değerleri Yenikoy
lahmimdevir
adı gûcü
420 MW 100.000.000
Dağıtım müesseseleri ve görev bölgeleri
Kemerköy
SomaB
Orharteli
Yatağan
Soma A
Kangal
Çatalağzı B
Tunçbilek
Çayırtıan
Hamitabad D.
Ambarlı D.G.
630 MW
990 MW
210 MW
630 MW
44 MW
300 MW
300 MW
429 MW
300 MW
G. 1120 MW
1350 MW
150.000.000
240.000.000
90.000.000
160.000.000
15.000.000
75.000.000
75.000.000
100.000.000
85.000.000
260.000.000
310.000.000
Tekirdag,
İstanbul Zonguldak, Çankırı,
^Jrakya) B a r b n , ^ r ^ Amas^,
Edirne KÖcaeli, GebzSp. . *
""Sakarya, Bolu
4
Balikesır, .
Çanakkale
Bufsa, ¥akwa Ankara.^
^Ivtns^ja
***- . gSAAydın-Denoii * f * " ^ . *Konva
Muğla
' ÎJ KaraBÜ
Kırıkkate _
Samsun,
Yozgat, Sıvas, Tokat
Kırşehir,
Nevşehir,
Aksaray
Trabzon, Rize,Artvia !
r z u r
!fî;r
Gûmuşhanei 0 1 ^ . ^ *
Etag.Maİ3tya. .
Tundli. Bırtaö)
Kahrliimnrrıaras, .
Adıyarna'n'tUtPr
t
~*«
^x' Ga2Wfrtep
.- * Kılıs
JprVan, Hakkari,
. Muş, Brtüs.
Şırnak. Siirt,
Batman
^ ^ ^ Biyarbakır, ManJin
su işletmelcrin ekonomive
katkıları \e getirilerini önü-
müzdekj hafta tiim detavla-
nyla kamuoyuna açıklava-
cağız. Bu işletmelcrin zarar
etmeleri kesinlikle söz konu-
su değildir. Zararda olsalar-
dı, Refah "a \akın şirketler,
ihalelere katılmak için şirket
kurma hazırlığına girmez-
lerdi. Araştırmalanmız so-
nunda gördük kienerji sant-
rallan \e şebekelerine ilgi
duymamak miimkün değil.
Parasıolan herkes ihaleve ka-
tılmak iste\ecektir. Çiinkii.
kendini 1-2 senede amorti
edecek çok kârlı bir yatıran
söz konusudur."
Tes-lş Genel Sekreteri Ay-
temız, santrallann 20 yıl gi-
bi uzun \adede özel sektöre
kiralanacak işletmelerde, bü-
yük ölcüde işçi kıyımı yaşa-
narak çalışan sayısının yan
yarıya düşürüleceğini savu-
narak özelleştırmenın engel-
lenmesı için gerekli girişim-
len yapacaklannı da belirt-
ti.
Diğer yandan. dün Resmi
Gazete'de yayımlanan Ba-
kanlar Kurulu karanyla 6 şir-
ketin elektrik üretimi, ileti-
nıi, dağıtımı \e ticareti ile
göre\ lendırilmelerine ilışkin
kararnamelerin iptalinin,
enerji santrallan ve şebeke-
lerin kiralanması ıçın huku-
ki zemin yaratılması amacı
taşıdığı kaydediliyor. Türki-
ye"de özelleştirilen tek elekt-
rik dağıtım şirketi olan Ak-
taş Elektnk'in Genel Müdü-
rü Turan A\demir "Karar-
namenin iptaliv le söz konu-
su firmalarla imtiyaz sözleş-
mesivaptlmamısoİacak. Bö>-
lece. 6 firmanın enerji sant-
rallan ve şebekeleri ihalele-
rine katılnıası sağlanarak hü-
kiimet konu> u tartışma dışı
bırakarak >ıpranmamış ola-
cak." dedi. Turan A}demir,
heniiz yönetim kurulu kara-
n olmamakla birlikte Aktaş
Elektrik'in de söz konusu
ihalelere katılmasının gün-
deme gelebileceğini ifade et-
ti.
Auto Show'a büyük ilgiEkonomi Servisi - CNR Uluslararası
Fuarcılık tarafından Yeşilkö) Dünya
Ticaret Merkezi'nde düzenlenen Auto-
Show 96 Fuarı büyıik ilgi görüyor. Bu yıl
ilk kez üretıcilerin otomobıllerinı rahatça
sergıleyebıleceği genış bıralana kavuşan
fuar 8 aralık pazar gününe kadar açık
kalacak. Yeni açılan ikinci salon ıle
neredeyse ikı kat büyüyen fuar alanı ve
piyasada artan rekabet sergilenen
otomobi 1lere de yansıdı.
Bütün firmalaren son modellerini
sergıliyorlar Audı A3. Skoda Octavia.
Renault Sport Spider ve "mini" minivan
Meeane Scenic. Peugeot 406 Coupe.
BM\VMZ 3. Honda Prelude, Kia Elan.
Mercedes SLK. Volksvvagen Passat. Fıat
Bravo \e Marea. Daevvoo'nın kavramsal
otomobili Concept No. 1. Lotus Elise \e
dünyada güneel olan diğer birçok
otomobıl ılk kez bu kadar çabuk
Türkiye'de sergileniyor.
Fuara katılan firmaların 12"si ana
firmanın desteğiyle ver alıyor ve bazı
stand tasarımlan da jabancı otomobil
fuarlannda görüldüğü gıbı ıki katlı. İthal
Otomobilleri Türkiye Mümessillen
Demeği Başkanı İlfıan Çetinka>a açılış
konuşmasında firmalann her birinin bu
fuar için ortalama 15 milyar harcama
yaptığını \e fuann her >ıİ daha da
geliştiğini belirttı.
Auto-Shovv'un gelecek yıldan itibaren
etkisi Türkiye sınırlannı aşan bölgesel bir
fuar olması için çaba gösterilmesı
gerektiğini söyleyen Çetinkaya fuarın
Türkiye'deki rekabetin ulaştığı noktayı
yansıttığına dikkat çekti.
Geçen yıl 105 bin kişinin gezdiği fuan bu
> ıl 200 bin kişinin gezmesi bekleniyor.
Konya ovasına kurulacak termik santrala karşı köylüler ayağa kalktı
SantraUara karşı
iıııza kampanyasıNECATİ AVGIN
İZMİR - Konya Ovası'nda kurul-
ması planlanan termik santral projesı-
ne karşı imza kampanyası başlatıldı.
Bevkonak Eğitıın \e Kultür Yakfı Söz-
cüzü Avukat Dündar Aydoğdu, >öre
köylülerinın başlattığı imza kampan-
vasına ilgınin >oğun olduğunu belirt-
tı. Aydoğdu. imza kampan>aMm deği-
şik illerde oturan Konvalıların ımzası-
na açtıklarını belırterek. "Yatağan'da
olduğu gibi Koma'da da doğa katli-
amına dur demek için topladığımız im-
zalanCumhurbaskanTna.TB.MM Baş-
kanlığTna. Enerji >e Tabii ka>naklar
Bakanlığı'na göndereceğiz" dedı.
Avukat Dündar Aydoğdu. Kon>a"nın
Ilgın tlçesine bağlı Çav uşlugöl Kömür
havzası kömürlerıne da>ah düşünülen
termik santralın kuruluş çalışmaları-
nın hızla yürütüldüğünü. Türkiye'nın
en verimli tarım alanlarından olan Kon-
ya Ovası'nda kurulması planlanan ter-
mik santralın insan sağhğmı tehdit ede-
ceğine, ülke ekonomisıne \ arardan çok
zarar vereceğıne dikkat çektı. Termik
santral projesine başta Çav uşlugöl köy-
lülerı olmak üzere Beykonak. Mah-
muthısar Sadık. Göl> aka. Tekeler köv -
lülerınin imza kapmanyasına ılgı gös-
terdiklerinı vurguladı. Dündar Aydoğ-
du projeye karşı tepkısinı şöyle dıle
getırdı:
" İ Ikınıi/in enerji ihtivacını karşıla-
mak üzere kurulması planlanan \ e ha-
len kurulu bulunan termik santrallann
bilimsel incelemelere \ e ülke gerçekle-
rine uv madığı. projelerin dar bir kad-
ro tarafından hazııianıp, hayatageçiril-
diği. kullanılan teknolojinin ve araçla-
nn seçiminde > anlışlıklar vapıldıgı. Gö-
kov a. Vatagan \e Yenikö> Termik sant-
rallannın sonuçlanndan anlaşılmak-
tadır. Göko\ a, \atağan \ e Yeniköv Ter-
mik santrallannın tehlikeli bicimde cev-
re tahribatına neden olduğu bölge üre-
ticilerinin \e halkının yoğun feryatlann-
dan anlaşılmaktadır. Bu >öre halkının
tepkisine Türk \e dün\a çe> recilerinin
desteği de katılnıasına karşın üretimin
durdurulmadığı. tahribahn alabildiği-
ne sürdürüldüğü ortadadır. Ilgın O\a-
SL Ça> uşlugöl Çanağı gibi kan düşse can
bitecek tarım arazilerinin zenginliğini
>okedecek.bölge>icehennemeçe\ire-
cek bir kuruluşun çalışmalannı kav gı
ile korku ile izlhoruz."
Sendikadan iptal davası
SOMA <AA)- Türkiye Maden Jşçi-
leri Sendikası Mali Sekreteri Musta-
fa Engûa. termik santrallann. bunlara
kömür veren işletmelerin sahalanyla
birlikte 20 yıllığına işletme hakiannm
devri için açılan ihalenin ıptali iste-
miyle önümüzdeki hafta dava açacak-
larını bildirdi.
Manisa'nın Soma iiçesinde Maden-
1$, Tes-lş. Enerjı-tş, Maden-Sen, Egit-
Sen sendikalanmn yönetici ve işyeri
temsilcileriyle birtoplantı yapan Mus-
tafa Engin konuşmasında. açılan iha-
lenin hukuka aykın olduğunu öne sür-
dü. Engin bu konudaki görüşlerini.
şöyle özetledi: "Enerji Bakanlığı. Ba-
kanlar Kurulu karan olmadan işietnıe
hakkının devri için ihale açama/ \e
sözlcşme vapamaz. İkinci olarak 3096
sajılı vasa, işletme hakkuun devri için
tesis yapunını şart koşmuştur. Halbu-
ki Enerji Bakanbğı'nnı konu>1aflgifires-
mi gazetede vavinılanan ilanında yeni
tesisvapımı öngürülmemektedir. A\ n-
ca bu ihale ile a> n bir tüzel kişitiğe sa-
hip olan lin\ it işletmeleri de\ redilemez.
Hukuken <j-çi'rsi/ ihale ik >aptlacakolan
devir, ülkenin enerji st'ktöriinün.yaban-
cı sermavenin çıkarlan için satilnıası-
dırr
Mustafa Engin, uygulamadan vaz-
geçilmesini isteyerek şunları kaydet-
ti: "Sendika olarak önceükle yasaya
aykm bu ihakyi iptal ettirmek için önü-
müzdeki hafta başında dava açnoruz.
Sendika olarak ne pahasına olursa ol-
sun. Soma dahil. işletmelerimizin hiç-
biriniĞe\ rettirmemekte kararlı>ız. C'l-
kemizin, işçimizin, bötgemizin çıkar-
lan ru. geleceğimizi samrnıa> acağu. De-
mokratik yöntemle mücadelemizi so-
nuna kadar sürdüreceğiz."
DUNYA EKONOMİStNE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLLJ LOS'DRA
1980'lerdetüm dünyada, hükümet-
ler arasında taraftar bulan (bunun yer-
leşmesinde /MFve Dünya Bankası'nm
oynadığı rolü de unutmayalım) neolibe-
ral ekonomi politikalanna karşı tepkiler,
1990'ların ikinci yansında hızla yüksel-
meye başladı. Fransa'da kamyoncu
ğrevı başarı ılesonuçlandı. Yunanistan
genel grevle sarsıldı, Latin Amerika 'da
"Abajo Neoliberalismo" sloganı ile ytık-
selen protesto gösterileri birbinni izlıyor,
gerilla hareketlerine ve piyasa reform-
lanna karşı popühst sıyasi partilerin et-
kilerinde de bellı bir artış var.
Ekonomik liberalizm (neoliberalizm)
özelleştırme, serbestleştirme, tarımsal
kesimlere ve yoksullara verilen deste-
ğin kaldınlması ve bu arada da hızla-
han küreselleşme anlamına geliyordu.
Hükümetlerpiyasanın "serbestçe işle-
mesinin" önündeki engelleri kaldırma-
ya öncelik verdiler. Halkın, yoksullann
istekleri ikinci planaatıldı, hatta ekono-
mik durumlarının kötüleşmesıne göz
yumuldu. Bu ekonomik reformlar, da-
ha sonra ekonomik büyümeyi ve istik-
farı geri getirecek ve bundan da her-
kes faydalanacaktı. 1990'lara geldiği-
mizde, ekonomik büyüme ve istikrar
geri gelmediği gibi, büyük durgunluk.
Meksika krizi, parasal mali krizler, Ba-
rings, Sumitomo gibi büyük mali skan-
dallar, ortalığı kasup kavunmaya baş-
ladı. Fransa, italya, Güney Kore, Ja-
ponya vb. ülkelerde geçen 10 yılın po-
ütikacılannın gırtlağına kadar yolsuzlu-
ğa ve mafya ilişkilerine batmış olduğu
ortaya çıktı. Bu arada işsizlik artmaya
devam ediyorveyoksullaşmadahada
ağırlaşıyordu. Üstelik genel ekonomik
krize yeni bir boyut daha eklenmişti.
Avrupa başta olmak üzere belli başlı hü-
kümetler kronik bütçe açıkları yüzün-
den derin bir borç krizine düşmüşler-
di. Ancak neoliberal dogma bu koşul-
larda bile hâlâ, geçen 15 senede hiç-
bir sonuç vermeyen reçetelerde ısrar edı-
yor. Hükümetler, kamu açığını ve ışsız-
liğı azaltmak için ekonomik büyümeyi
teşvik edeceklerine, varlıklı kesimlerden
vergi alacaklarına, hem yoksul kesim-
lerin ekonomik sıkıntılannı hem de iş-
Abajo Neoliberalismo! (i)sizliğı azaftacak kamu harcamalanna on-
celik vereceklerine, adeta birer ıntihar
komandosu gibi neoliberal dogmantn
peşinden gidiyorlar. İşlen güçlerı emek
pazannı esnekleştirmeye çalışmak (sen-
dikal haklan tırpanlamak, ışe alıp işten
çıkartmayı kolaylaştırmak, ücret artışı-
nı sınırlamak vb...) sosyal harcamaları
kısmak... Avrupa'da ıse 1999'da Ortak
Para Bınmi'ne geçmek ısteyen hükü-
metlerın. koşullara uymak için bütçe
açığı ve kamu borçlannı azlatma yan-
şı, sorunu daha da ağırlaştınyor. Ancak
bu haftaki gelişmeler ve tartışmalar bir
kere daha gösterdi ki çalışanlar ve yok-
sullar arasında bıçak kemığe çoktan
dayanmış durumda. Git-
tıkçe artan işaretler, eskı
Fransa içişleri Bakanı
Charles Pasqua'nın "Bir
ayaklanmanın eşığinde-
yiz" sözlerinin haklı oldu-
ğunu düşündürüyor.
Sadece Fransa'yı de-
ğil büyük ölçüde Batı Av-
rupa'yı da şıddetle etkı-
leyen Fransız kamyon-
cularının 12 günlük gre-
vi başanyla birti. Hükümet
önce "Bu ışçi ile işveren
arasındaki biranlaşmaz-
lıktır, karışmam" deme-
sine rağmen. sonra ara-
ya girmek zorunda kaldı.
Kamyoncular, daha faz-
la ücret (hastalık parası,
yolluk) yeni sendikal hak-
lar, daha kısa çalışma sa-
atleri, 55 yaşında emeklilik, pazar ça-
lışma yasağı gibi isteklerini kabul ettir-
diler (The International Herald Tribu-
ne 30/11/96). Toplumsal yaşam ve eko-
nomi altüst olmasına rağmen yapılan
anketler, neoliberal dogmatızmden bık-
mış halkın yuzde 75 'inin kamyoncula-
n desteklediğinigösteriyordu (The Eco-
nomist30/11/96). Diğer sendikalann da
kamyonculan desteklerruş ve Rousen'de
demiryolu işçileri destek grevı kararı al-
mış olmaları da kamyoncuların zafe-
rinde büyük rol oynadı. Neolıberaliz-
min sözcüsüThe Economist'in, "Şim-
di sırada greve çıkmak ıçın bekleyen,
tren işçileri, petrol rafınerileri, banka
çalışanlan, doktortar, ambulans işçile-
ri var" satıriannı okurken ise satırlann
arasındaki üzüntüyü hissetmemek ade-
ta imkânsızdı.
Fransa, tek örnek değil! "Sosyalist"
hükümetin 2001 yılında Avrupa Ortak
Para sistemine geçmek hedefıyle uy-
gulamakta ısrar ettiği neoliberal politi-
kalara karşı göstenler ve grevler, Yuna-
nistan^ adeta felce uğrattı. Katma de-
ğer vergisinin gübre, tohumluk ve pet-
rol fıyatlannın azaltılmasını ve daha yük-
sek taban fiyatı ısteyen köylüler sokak-
lara döküldüler. Perşembe ve cuma
yüzde 70'inın bugünkü rejimden mem-
nun olmadığını gösteriypr. Yüzde 25'i
ise hiç memnun değil. Üstelik orta sı-
nıflann tepkileri de işçilerin ve yoksul-
lann tepkilerine eklenmeye başladı.
iktısatçı Paul Grugman'a göre "re-
form sürecinı birpiyasa köpüğüne ben-
zetmek mümkün". Meksika knzı bu ko-
püğü patlattı. Reform süreci boyunca
güçlenen işsizlik ve yoksullaşma eğili-
minin tersine dönmesı için Latin Ame-
rika ülkelerinin en az 10 yıl süreyle yıl-
da ortalama yüzde 6 büyümesi gerek-
tiğı tahmin ediliyor. Halbukı 1990'lann
başında ancak yuzde 3.5'e kadar yük-
selebılen ortalama büyüme, Meksika kri-
Neoliberalizm Yunanistan'daki genel grevlerle bir kez daha sarsıldı.
günleri 5 bin traktörAtina ve Selanik ara-
sındaki bütün ana yolları kesti ve gide-
rek ara yolları da kaplamaya başladı.
Köylüler demıryollannı da bloke ettıler.
Perşembe günu işçiler, 1997 bütçesi-
ne karşı 24 saat genel grev gerçekleş-
tirdiler.
Bu hafta The Economist'in özel
araştırmasının başlığı "Latin Amerı-
ka'da Tepkı" ıdi. Araştırma, LatinAme-
nka'da neoliberalizmm etkilerinden hoş-
nutsuzluğun artık bir karşı tepkıye dö-
nüşmeye başladığını anlatıyordu. Yapı-
lan bir anket, Latin Amerika halkının
zinden sonra, yılda ortalama yüzde
0.8'e düşmüş durumda. Bu koşullarda
"Washington consensus" yeni özel-
leştirme, mali serbestleştirme, ticarı re-
formlar üzerine son 15 yıldır siyasi par-
tiler arasında süren genel olumlu hava
sona eriyor. Ancak gerek mali serma-
yenin çıkarları, gerekse de küreselleş-
me cıddi bir eleştıriye tutulmadığı ve top-
lumun büyük çoğunluğunu, yani işçi-
leri ve emekçileri temsil etmek, bunla-
rın çıkarlarını savunmak için politika
yapmaya kararlı sıyasi partiler ağırlık
kazanmadığı için henüz bir çare yok
ortada.
Bu koşullarda, moral bozukluğu ve
umutsuzluk yüzünden giderek şidde-
te başvuranlann sayısı artıyor. Meksi-
ka, Peru, Kolombiya ve l/enezüe//a'da
şiddetli gerilla hareketleri tekrar gündem-
de. Şehirierde yoksul halk tek çareyi su-
ça yönelmekte buluyor. Araştırmalar,
Latin Amerika ülkelerinin baş şehirlerı-
nin reform öncesine göre (zenginler ve
yabancılar için) çok daha tehlikeli bir ha-
le geldiğini göstenyor; cmayetler, insan
kaçınmalar, hırsızlık vb. Bu arada dev-
letin meşruıyeti zayıfladığı için yolsuz-
luk ve ruşvet alıp başını gitmiş...
Yönetici elit arasında (siyasi partiler
ve bürokratlar vb.) çaresizlik, çözüm-
süzlükhâkim. 1980'lerdetoplumun içi-
ne yapan neoliberal bürokratlar/tek-
nokratlar. tam bir aptallık ömeğiyle (kit-
lelerden kopuk, bürokratlann, teknok-
ratların ve tuzu kuru TV yorumculannın
belırgin özelliğıdir bu) "reformların ba-
şansızlığını, demokrasinin yaygınlığına
bağlıyoriar" (Bu arada askerierin "evet
ever" diye hevesle şapkalannı salladık-
lannı görür gibi olmuyor musunuz?) ve
böyleçe her yerde güçlu başkanlık sıs-
temi (Özal hayranlannın kulaklnrı çın-
lasın!) önerileri yaygınlaşıyor (bu da ye-
ni VVashington consensus olsa gerek!).
Düne kadar ekonomiyı perişan eden (ta-
bıi cebıni dolduran biravuç azınlığı kas-
tetmiyoruz burada), toplumu savaş ye-
rine çevirenler. yeterince yapamadık,
demokrasi elimızi kolumuzu bağlıyor
diyerek daha fazla yetki istiyorlar: "Bı-
rakın yapalım, bırakın geçelim."
Sokaklara dökulenler arasında ise
en azından. bt bürokratlan kendi halı-
ne bırakmak yerine. sıkı sıkıya denet-
lemek, hatta mümkünse yerlerinden
indirip halkın temsilcilerıni oraya getir-
mek gerektiğini, yani toplumu daha da
demokratikleştirmek, emekçilerin ve
işçilerin, yoksulların demokratik kont-
rolünü getırmek gerektiğini düşünenle-
nn sayısı artıyor. "Abajo neoliberalismo"
sloganı yaygınıaşıyor. Bu yüzden, The
Economist'in canı çok sıkkındı bu haf-
ta.
(1) Kahrolsun neoliberalizm.
ANKARAPAZARI
YAKLP KEPENEK
Çeteleşmek İlkelleşmek
Köleleşmek
Osmanlı Imparatorluğu'nun yıkılış yıllarında, dö-
nemin iktidar partisinin ünlü düşünürü Ziya Gö-
kalp, ülkenin "kurtuluşunu", "Türkleşmek, Islam-
laşmak, Muasırlaşmak" üçlüsünde anyordu. Ulus
olmanın önkoşulları saydığı bu öğeleri birbirlerini ta-
mamlayıcı sayıyor; başarıya ulaşılmasını da halkın
ahlak ve kültürü ile Batı uygarlığının bireşiminde
görüyordu. Çağdaşlaşma eksenine dayanan bu dü-
şünce yapısı, bir geriye dönüş özlemi içermez. Gö-
kalp, "Bir ülke ki camiınde Türkçe ezan okunur ey
Türk oğlu işte senin orasıdır vatanın" diyecek ya da
"kadın-erkek eşitliğini" tüm yönleriyle savunacak
kadar, şimdilerin sağ siyasal düşünürlerine göre,
80 yıl önce bile, çok ilerdedir.
• • •
• Türkiye, son yarım yüzyıl boyunca ve giderek ar-
tan bir oranda, kendi tarihsel gelişme doğrultusu-
nu tümüyle tersine çevirecek bir üçlüye doğru hız-
la itiliyor. Bunlar, çeteleşme, ilkelleşme ve köleleş-
me süreçleridir.
Çeteleşmenin olduğu yerde. bildiğimız anlamda
"hukuk"yoktur. Onun yerine "çetehukuku"geçer-
lidir.
Kapitalizmin gelişmesinin bir hukuk düzeni için-
de kurumlaşma olduğunu ekonomi tarihçilerı vur-
gular. Kapitalizmin bilinen "kurumlan "örnegin, "hal-
kı temsil eden parlamento ve hükümet" ya da özel
mülkiyeti, ticareti, kredi ve ortaklıkları düzenleyen
belirli ilke ve kurallar ve de bunlann "kurumlan"
yoksa, kapitalizmin yerıni "çefe türü kurumlaşma"
alır. Çete türü kurumlaşmanın hangi üretim bıçimi-
ne özgü olduğu ya da nasıl bir sermaye birikimi
sağladığını, her gün daha açıkseçik yaşıyoruz
Toplumun ikinci gidiş doğrultusu ilkelleşmedir. Hiç
de yanlış okumadınız. Türkiye'yi yönetenler, elbirli-
ğiyle ülkeyı ilkelliğe doğru sürüklemeye uğraşıyor.
Eğitım başta olmak üzere, işkenceden en son ba-
sın yasası girişimine dek. bu konuda pek çok ör-
nek verilebilir. Kısacası ilkelleştirme kapsamlı bir
süreçtir.
İlkelleşme sürecinin en önemli göstergesı yasa-
lar karşısında "eşitlik" alanındakı geriye gıdiştır. Bi-
lindiği gibi şeriat, yani Islam hukuku, kadın ve er-
kek eşitliğini benimsemez; kadını, örneğin miras, iş
bulma, giderek yargı önünde tanıklık vb. bakımlar-
dan "ikinci sınıf" görür. Türkiye'de akıl almaz birtu-
tumla çok sayıda kadın ikinci sınıf olmayı ıçine sin-
direbiliyor; kimi yazar-çizer kesimi, açıkça ve de
"Eşitlik olmadan demokrasi olmaz" kuralını bile bi-
le, sözümona demokrasi adına, şeriata ve şeriat
özlemlerine övgü diziyor.
Üçüncü boyut köleleşmektir. Türkiye'nin ekono-
mik, toplumsal ve siyasal koşulları insanları köle
yapıyor, denilmesiyle açıklanamayacak derinlikte
bir köleleşme süreci yaşanıyor.
Köleleşme süreci üzerinde uzun boylu durmak ge-
rekmez. Bu konuda bir alıntı yeterli olacaktır.
RP'Iİ milletvekili, eski Genel Başkan AhmetTek-
dal. şımdiki genel başkanı için "GenelBaşkan, 'Şu-
rada yatan köpeği ağzınla al, götür sokağa at' de-
se, tereddüt edersem namerdim" (Sabah Gazete-
si, 2 Eylül 1996, s.3) dıyor. Tekdal, bir milletvekili-
nin, partisinin genel başkanına ne kadar bağlı ol-
ması gerektiğini sevimsiz sözcüklerle de olsa açık-
ça belirtiyor.
Çevrenize bakınız ya da basın-yayın organlann-
dan izleyiniz; bu. RP'de ve öbür partilerdeki millet-
vekillerinin ve derece derece partililerin genel baş-
kanlarına bağlılıkları, üç aşağı-beş yukarı, aynı de-
ğil mi?
llkçağ tarihi üzerine yapılan araştırmaların kanıt-
ladığı gibi, "köleci toplum "da demokrasi olamaz-
dı; yalnızca "soylulann" yönetimi ya da "soylu de-
mokrasısı" geçeriiydi.
Şimdilerde gerilik o ölçüde ki hırsızlara ve de
"soysuzlara kölelik" aldı başını gidiyor.
• • •
Özetle, çeteleşmenin, ilkelleşmenin ve köleleşme-
nin birlikte "kurumlaştığı" bir sermaye birikimi mo-
delini Türkiye uyguluyor. Bir toplumsal yapıyı "yıkı-
ma" sürüklemek için bunlardan yalnızca biri bile
fazlasıyla yeterlidir.
Gerçekte bu üçlü, birbirini besleyen, birikimli bü-
yüyen ve tüm toplumu sarmayı amaçlayan süreç-
lerdir. Bu nedenle de bunların birıyle boğuşmak ye-
rine tümünü tersine çevirecek bir toplumsal dönüşüm
ve bu amaçla uğraş vermek gerekiyor.
İlk tiitün ayıklama tesisi
Diyarbakır'a
trilyonluk yatınm
ANKARA(AA)-Tekel
tarafından Dıv arbakır'da
yaptınlan Türkıve'nın ılk
"Tiitün Avıkiama \e
Kurutma Tesisleri"nde
(Threshıng ve Redryıng)
yurtdışından getınlen her
türlü makınenin montajmın
tamamlandığı bıldinldi.
Dıv arbakır Tütün Ayıklama
ve Kurutma Tesıslen'nde
makınelenn otomasyon
bağlantılarınm vapılması
ışlemlen devam edıvor.
Tesıslerle ılgılı buhar.
elektnk. basınçlı hava ve su
gırdılennın de son
bağlantılannın yapıldığım
anlatan yetkıliler. bu
çalışmalann yaklaşık ıkı
ayda tamamlanarak tesısin
devreye alınmasının
planlandığını bıldırdıler.
Tekel yetkılıleri. tesısin
yalnız başma bir sıstem
olmadığını, Dıvarbakır
İşletme Müdürlüğü
bınalan. sosval tesıslen ve
depolan ıle birlikte ınşa
edıldığını söyledıler.
Yurtdışmdan sağlanan ve
montajları tamamlanan
makıne aksamlan için 7
milyon 768 bin 655 dolar
üzennden sözleşme
yapıldı.
Bosch'un ikinci
fabrikası Türkiye'de
Ekonomi Servisi -
Almanya'dan sonraki en
büyük fabrikasını
Türkiye'de kuracak olan
Bosch. dünvada ürettiği
buzdolaplannın yüzde
60"ının, çamaşır
makınelerinin de önemli
bir kısmının Çerkezköy
çıkışlı olmasını hedefliyor.
Dünyanın önde gelen
beyaz eşya üretıcilerinden
olan Bosch. I997 yılında
Çerkezköy"deki fabrikada
üreteceği ürünlenn
Almanva'dakı ıle aynı
standartta olması için de
çalışmalar yürütüyor. PEG
Profilo Elektiriklı
Gereçler AŞ Yönetim
Kurulu üyesi Nesim Levi.
bütün dünyada ürünlenn
standart hale getirilmesıns
amaçlayan ve
"Uluslararası Teknik
Stardizasyon" adı verilen
sistemle ilgilı çalışmalann
aralıksız sürdürüldüğünü
belirtti.
Levi. orta vadede her
fabrikanm belli ürün
merkezleri halıne
getırilmesini
hedeflediklerini söyledi.