27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ARALIK 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 9 Eslami sermaye şimdi de kaynak kapsamında bulunan santral ve şebekelere göz dikti Enerjî RPTiierehavale- Hükümetin açıkladığı kaynak paketinde yer alan ve 6.8 milyar dolar gelir beklenen enerji santral ve şebekelerini kiralamak için Refah Partisi'ne yakın çevrelerin Enerji Bakanlığı'na başvuruda bulunmaya hazırlandıklan öne sürüldü. SEDAOĞUZ - REFAHYOLhükümetinin 6 milyar 875 milyon dolar gelir beklediğı enerji sant- rallan ve şebekelerinin kira- lanması konusunda, Refah Partisi'ne yakın çevrelerin şirket kurmak üzere Enerji Bakanlığı'na başvuruda bu- lunmava hazırlandıgı kayde- diliyor. Türkiye"deki 12 eîekt- riksantralı ıle25dağıtımşe- "bekesinin kârlılıklan nede- "niyle büyük talep göreceği. ancak de\ ir bedeli miljonlar- ca dolar olan ıhalelenn Re- -fah'a yakın şirketlerle, bü- yük holdinglerarastnda pay- laşılacağı ıfade edıliyor. Başbakan Necmettin Erba- kan'ın üçüncü kaynak pake- tinde açıkladığı Türkiye ça- pındaki enerji santrallan ve dağıtım şirketleri işletme hak- kının özel sektöre devredıl- mesi üzerine dün Başkanlar Kurulu'nu toplayarak sonuç bildirgesi hazırlayan Tes-tş Sendikası. önümÜ7deki haf- ta konuyu basın toplantısıy- la gündeme getirecek. Hükü- metin, enerji santrallan ve şebekeleri konusunda "za- rar masalı" uvdurduğunu kaydeden Tes-lş Genel Sek- reteri MuratAytemizşuaçık- lamalan yaptı. "Söz konu- Santraller ve değerleri Yenikoy lahmimdevir adı gûcü 420 MW 100.000.000 Dağıtım müesseseleri ve görev bölgeleri Kemerköy SomaB Orharteli Yatağan Soma A Kangal Çatalağzı B Tunçbilek Çayırtıan Hamitabad D. Ambarlı D.G. 630 MW 990 MW 210 MW 630 MW 44 MW 300 MW 300 MW 429 MW 300 MW G. 1120 MW 1350 MW 150.000.000 240.000.000 90.000.000 160.000.000 15.000.000 75.000.000 75.000.000 100.000.000 85.000.000 260.000.000 310.000.000 Tekirdag, İstanbul Zonguldak, Çankırı, ^Jrakya) B a r b n , ^ r ^ Amas^, Edirne KÖcaeli, GebzSp. . * ""Sakarya, Bolu 4 Balikesır, . Çanakkale Bufsa, ¥akwa Ankara.^ ^Ivtns^ja ***- . gSAAydın-Denoii * f * " ^ . *Konva Muğla ' ÎJ KaraBÜ Kırıkkate _ Samsun, Yozgat, Sıvas, Tokat Kırşehir, Nevşehir, Aksaray Trabzon, Rize,Artvia ! r z u r !fî;r Gûmuşhanei 0 1 ^ . ^ * Etag.Maİ3tya. . Tundli. Bırtaö) Kahrliimnrrıaras, . Adıyarna'n'tUtPr t ~*« ^x' Ga2Wfrtep .- * Kılıs JprVan, Hakkari, . Muş, Brtüs. Şırnak. Siirt, Batman ^ ^ ^ Biyarbakır, ManJin su işletmelcrin ekonomive katkıları \e getirilerini önü- müzdekj hafta tiim detavla- nyla kamuoyuna açıklava- cağız. Bu işletmelcrin zarar etmeleri kesinlikle söz konu- su değildir. Zararda olsalar- dı, Refah "a \akın şirketler, ihalelere katılmak için şirket kurma hazırlığına girmez- lerdi. Araştırmalanmız so- nunda gördük kienerji sant- rallan \e şebekelerine ilgi duymamak miimkün değil. Parasıolan herkes ihaleve ka- tılmak iste\ecektir. Çiinkii. kendini 1-2 senede amorti edecek çok kârlı bir yatıran söz konusudur." Tes-lş Genel Sekreteri Ay- temız, santrallann 20 yıl gi- bi uzun \adede özel sektöre kiralanacak işletmelerde, bü- yük ölcüde işçi kıyımı yaşa- narak çalışan sayısının yan yarıya düşürüleceğini savu- narak özelleştırmenın engel- lenmesı için gerekli girişim- len yapacaklannı da belirt- ti. Diğer yandan. dün Resmi Gazete'de yayımlanan Ba- kanlar Kurulu karanyla 6 şir- ketin elektrik üretimi, ileti- nıi, dağıtımı \e ticareti ile göre\ lendırilmelerine ilışkin kararnamelerin iptalinin, enerji santrallan ve şebeke- lerin kiralanması ıçın huku- ki zemin yaratılması amacı taşıdığı kaydediliyor. Türki- ye"de özelleştirilen tek elekt- rik dağıtım şirketi olan Ak- taş Elektnk'in Genel Müdü- rü Turan A\demir "Karar- namenin iptaliv le söz konu- su firmalarla imtiyaz sözleş- mesivaptlmamısoİacak. Bö>- lece. 6 firmanın enerji sant- rallan ve şebekeleri ihalele- rine katılnıası sağlanarak hü- kiimet konu> u tartışma dışı bırakarak >ıpranmamış ola- cak." dedi. Turan A}demir, heniiz yönetim kurulu kara- n olmamakla birlikte Aktaş Elektrik'in de söz konusu ihalelere katılmasının gün- deme gelebileceğini ifade et- ti. Auto Show'a büyük ilgiEkonomi Servisi - CNR Uluslararası Fuarcılık tarafından Yeşilkö) Dünya Ticaret Merkezi'nde düzenlenen Auto- Show 96 Fuarı büyıik ilgi görüyor. Bu yıl ilk kez üretıcilerin otomobıllerinı rahatça sergıleyebıleceği genış bıralana kavuşan fuar 8 aralık pazar gününe kadar açık kalacak. Yeni açılan ikinci salon ıle neredeyse ikı kat büyüyen fuar alanı ve piyasada artan rekabet sergilenen otomobi 1lere de yansıdı. Bütün firmalaren son modellerini sergıliyorlar Audı A3. Skoda Octavia. Renault Sport Spider ve "mini" minivan Meeane Scenic. Peugeot 406 Coupe. BM\VMZ 3. Honda Prelude, Kia Elan. Mercedes SLK. Volksvvagen Passat. Fıat Bravo \e Marea. Daevvoo'nın kavramsal otomobili Concept No. 1. Lotus Elise \e dünyada güneel olan diğer birçok otomobıl ılk kez bu kadar çabuk Türkiye'de sergileniyor. Fuara katılan firmaların 12"si ana firmanın desteğiyle ver alıyor ve bazı stand tasarımlan da jabancı otomobil fuarlannda görüldüğü gıbı ıki katlı. İthal Otomobilleri Türkiye Mümessillen Demeği Başkanı İlfıan Çetinka>a açılış konuşmasında firmalann her birinin bu fuar için ortalama 15 milyar harcama yaptığını \e fuann her >ıİ daha da geliştiğini belirttı. Auto-Shovv'un gelecek yıldan itibaren etkisi Türkiye sınırlannı aşan bölgesel bir fuar olması için çaba gösterilmesı gerektiğini söyleyen Çetinkaya fuarın Türkiye'deki rekabetin ulaştığı noktayı yansıttığına dikkat çekti. Geçen yıl 105 bin kişinin gezdiği fuan bu > ıl 200 bin kişinin gezmesi bekleniyor. Konya ovasına kurulacak termik santrala karşı köylüler ayağa kalktı SantraUara karşı iıııza kampanyasıNECATİ AVGIN İZMİR - Konya Ovası'nda kurul- ması planlanan termik santral projesı- ne karşı imza kampanyası başlatıldı. Bevkonak Eğitıın \e Kultür Yakfı Söz- cüzü Avukat Dündar Aydoğdu, >öre köylülerinın başlattığı imza kampan- vasına ilgınin >oğun olduğunu belirt- tı. Aydoğdu. imza kampan>aMm deği- şik illerde oturan Konvalıların ımzası- na açtıklarını belırterek. "Yatağan'da olduğu gibi Koma'da da doğa katli- amına dur demek için topladığımız im- zalanCumhurbaskanTna.TB.MM Baş- kanlığTna. Enerji >e Tabii ka>naklar Bakanlığı'na göndereceğiz" dedı. Avukat Dündar Aydoğdu. Kon>a"nın Ilgın tlçesine bağlı Çav uşlugöl Kömür havzası kömürlerıne da>ah düşünülen termik santralın kuruluş çalışmaları- nın hızla yürütüldüğünü. Türkiye'nın en verimli tarım alanlarından olan Kon- ya Ovası'nda kurulması planlanan ter- mik santralın insan sağhğmı tehdit ede- ceğine, ülke ekonomisıne \ arardan çok zarar vereceğıne dikkat çektı. Termik santral projesine başta Çav uşlugöl köy- lülerı olmak üzere Beykonak. Mah- muthısar Sadık. Göl> aka. Tekeler köv - lülerınin imza kapmanyasına ılgı gös- terdiklerinı vurguladı. Dündar Aydoğ- du projeye karşı tepkısinı şöyle dıle getırdı: " İ Ikınıi/in enerji ihtivacını karşıla- mak üzere kurulması planlanan \ e ha- len kurulu bulunan termik santrallann bilimsel incelemelere \ e ülke gerçekle- rine uv madığı. projelerin dar bir kad- ro tarafından hazııianıp, hayatageçiril- diği. kullanılan teknolojinin ve araçla- nn seçiminde > anlışlıklar vapıldıgı. Gö- kov a. Vatagan \e Yenikö> Termik sant- rallannın sonuçlanndan anlaşılmak- tadır. Göko\ a, \atağan \ e Yeniköv Ter- mik santrallannın tehlikeli bicimde cev- re tahribatına neden olduğu bölge üre- ticilerinin \e halkının yoğun feryatlann- dan anlaşılmaktadır. Bu >öre halkının tepkisine Türk \e dün\a çe> recilerinin desteği de katılnıasına karşın üretimin durdurulmadığı. tahribahn alabildiği- ne sürdürüldüğü ortadadır. Ilgın O\a- SL Ça> uşlugöl Çanağı gibi kan düşse can bitecek tarım arazilerinin zenginliğini >okedecek.bölge>icehennemeçe\ire- cek bir kuruluşun çalışmalannı kav gı ile korku ile izlhoruz." Sendikadan iptal davası SOMA <AA)- Türkiye Maden Jşçi- leri Sendikası Mali Sekreteri Musta- fa Engûa. termik santrallann. bunlara kömür veren işletmelerin sahalanyla birlikte 20 yıllığına işletme hakiannm devri için açılan ihalenin ıptali iste- miyle önümüzdeki hafta dava açacak- larını bildirdi. Manisa'nın Soma iiçesinde Maden- 1$, Tes-lş. Enerjı-tş, Maden-Sen, Egit- Sen sendikalanmn yönetici ve işyeri temsilcileriyle birtoplantı yapan Mus- tafa Engin konuşmasında. açılan iha- lenin hukuka aykın olduğunu öne sür- dü. Engin bu konudaki görüşlerini. şöyle özetledi: "Enerji Bakanlığı. Ba- kanlar Kurulu karan olmadan işietnıe hakkının devri için ihale açama/ \e sözlcşme vapamaz. İkinci olarak 3096 sajılı vasa, işletme hakkuun devri için tesis yapunını şart koşmuştur. Halbu- ki Enerji Bakanbğı'nnı konu>1aflgifires- mi gazetede vavinılanan ilanında yeni tesisvapımı öngürülmemektedir. A\ n- ca bu ihale ile a> n bir tüzel kişitiğe sa- hip olan lin\ it işletmeleri de\ redilemez. Hukuken <j-çi'rsi/ ihale ik >aptlacakolan devir, ülkenin enerji st'ktöriinün.yaban- cı sermavenin çıkarlan için satilnıası- dırr Mustafa Engin, uygulamadan vaz- geçilmesini isteyerek şunları kaydet- ti: "Sendika olarak önceükle yasaya aykm bu ihakyi iptal ettirmek için önü- müzdeki hafta başında dava açnoruz. Sendika olarak ne pahasına olursa ol- sun. Soma dahil. işletmelerimizin hiç- biriniĞe\ rettirmemekte kararlı>ız. C'l- kemizin, işçimizin, bötgemizin çıkar- lan ru. geleceğimizi samrnıa> acağu. De- mokratik yöntemle mücadelemizi so- nuna kadar sürdüreceğiz." DUNYA EKONOMİStNE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLLJ LOS'DRA 1980'lerdetüm dünyada, hükümet- ler arasında taraftar bulan (bunun yer- leşmesinde /MFve Dünya Bankası'nm oynadığı rolü de unutmayalım) neolibe- ral ekonomi politikalanna karşı tepkiler, 1990'ların ikinci yansında hızla yüksel- meye başladı. Fransa'da kamyoncu ğrevı başarı ılesonuçlandı. Yunanistan genel grevle sarsıldı, Latin Amerika 'da "Abajo Neoliberalismo" sloganı ile ytık- selen protesto gösterileri birbinni izlıyor, gerilla hareketlerine ve piyasa reform- lanna karşı popühst sıyasi partilerin et- kilerinde de bellı bir artış var. Ekonomik liberalizm (neoliberalizm) özelleştırme, serbestleştirme, tarımsal kesimlere ve yoksullara verilen deste- ğin kaldınlması ve bu arada da hızla- han küreselleşme anlamına geliyordu. Hükümetlerpiyasanın "serbestçe işle- mesinin" önündeki engelleri kaldırma- ya öncelik verdiler. Halkın, yoksullann istekleri ikinci planaatıldı, hatta ekono- mik durumlarının kötüleşmesıne göz yumuldu. Bu ekonomik reformlar, da- ha sonra ekonomik büyümeyi ve istik- farı geri getirecek ve bundan da her- kes faydalanacaktı. 1990'lara geldiği- mizde, ekonomik büyüme ve istikrar geri gelmediği gibi, büyük durgunluk. Meksika krizi, parasal mali krizler, Ba- rings, Sumitomo gibi büyük mali skan- dallar, ortalığı kasup kavunmaya baş- ladı. Fransa, italya, Güney Kore, Ja- ponya vb. ülkelerde geçen 10 yılın po- ütikacılannın gırtlağına kadar yolsuzlu- ğa ve mafya ilişkilerine batmış olduğu ortaya çıktı. Bu arada işsizlik artmaya devam ediyorveyoksullaşmadahada ağırlaşıyordu. Üstelik genel ekonomik krize yeni bir boyut daha eklenmişti. Avrupa başta olmak üzere belli başlı hü- kümetler kronik bütçe açıkları yüzün- den derin bir borç krizine düşmüşler- di. Ancak neoliberal dogma bu koşul- larda bile hâlâ, geçen 15 senede hiç- bir sonuç vermeyen reçetelerde ısrar edı- yor. Hükümetler, kamu açığını ve ışsız- liğı azaltmak için ekonomik büyümeyi teşvik edeceklerine, varlıklı kesimlerden vergi alacaklarına, hem yoksul kesim- lerin ekonomik sıkıntılannı hem de iş- Abajo Neoliberalismo! (i)sizliğı azaftacak kamu harcamalanna on- celik vereceklerine, adeta birer ıntihar komandosu gibi neoliberal dogmantn peşinden gidiyorlar. İşlen güçlerı emek pazannı esnekleştirmeye çalışmak (sen- dikal haklan tırpanlamak, ışe alıp işten çıkartmayı kolaylaştırmak, ücret artışı- nı sınırlamak vb...) sosyal harcamaları kısmak... Avrupa'da ıse 1999'da Ortak Para Bınmi'ne geçmek ısteyen hükü- metlerın. koşullara uymak için bütçe açığı ve kamu borçlannı azlatma yan- şı, sorunu daha da ağırlaştınyor. Ancak bu haftaki gelişmeler ve tartışmalar bir kere daha gösterdi ki çalışanlar ve yok- sullar arasında bıçak kemığe çoktan dayanmış durumda. Git- tıkçe artan işaretler, eskı Fransa içişleri Bakanı Charles Pasqua'nın "Bir ayaklanmanın eşığinde- yiz" sözlerinin haklı oldu- ğunu düşündürüyor. Sadece Fransa'yı de- ğil büyük ölçüde Batı Av- rupa'yı da şıddetle etkı- leyen Fransız kamyon- cularının 12 günlük gre- vi başanyla birti. Hükümet önce "Bu ışçi ile işveren arasındaki biranlaşmaz- lıktır, karışmam" deme- sine rağmen. sonra ara- ya girmek zorunda kaldı. Kamyoncular, daha faz- la ücret (hastalık parası, yolluk) yeni sendikal hak- lar, daha kısa çalışma sa- atleri, 55 yaşında emeklilik, pazar ça- lışma yasağı gibi isteklerini kabul ettir- diler (The International Herald Tribu- ne 30/11/96). Toplumsal yaşam ve eko- nomi altüst olmasına rağmen yapılan anketler, neoliberal dogmatızmden bık- mış halkın yuzde 75 'inin kamyoncula- n desteklediğinigösteriyordu (The Eco- nomist30/11/96). Diğer sendikalann da kamyonculan desteklerruş ve Rousen'de demiryolu işçileri destek grevı kararı al- mış olmaları da kamyoncuların zafe- rinde büyük rol oynadı. Neolıberaliz- min sözcüsüThe Economist'in, "Şim- di sırada greve çıkmak ıçın bekleyen, tren işçileri, petrol rafınerileri, banka çalışanlan, doktortar, ambulans işçile- ri var" satıriannı okurken ise satırlann arasındaki üzüntüyü hissetmemek ade- ta imkânsızdı. Fransa, tek örnek değil! "Sosyalist" hükümetin 2001 yılında Avrupa Ortak Para sistemine geçmek hedefıyle uy- gulamakta ısrar ettiği neoliberal politi- kalara karşı göstenler ve grevler, Yuna- nistan^ adeta felce uğrattı. Katma de- ğer vergisinin gübre, tohumluk ve pet- rol fıyatlannın azaltılmasını ve daha yük- sek taban fiyatı ısteyen köylüler sokak- lara döküldüler. Perşembe ve cuma yüzde 70'inın bugünkü rejimden mem- nun olmadığını gösteriypr. Yüzde 25'i ise hiç memnun değil. Üstelik orta sı- nıflann tepkileri de işçilerin ve yoksul- lann tepkilerine eklenmeye başladı. iktısatçı Paul Grugman'a göre "re- form sürecinı birpiyasa köpüğüne ben- zetmek mümkün". Meksika knzı bu ko- püğü patlattı. Reform süreci boyunca güçlenen işsizlik ve yoksullaşma eğili- minin tersine dönmesı için Latin Ame- rika ülkelerinin en az 10 yıl süreyle yıl- da ortalama yüzde 6 büyümesi gerek- tiğı tahmin ediliyor. Halbukı 1990'lann başında ancak yuzde 3.5'e kadar yük- selebılen ortalama büyüme, Meksika kri- Neoliberalizm Yunanistan'daki genel grevlerle bir kez daha sarsıldı. günleri 5 bin traktörAtina ve Selanik ara- sındaki bütün ana yolları kesti ve gide- rek ara yolları da kaplamaya başladı. Köylüler demıryollannı da bloke ettıler. Perşembe günu işçiler, 1997 bütçesi- ne karşı 24 saat genel grev gerçekleş- tirdiler. Bu hafta The Economist'in özel araştırmasının başlığı "Latin Amerı- ka'da Tepkı" ıdi. Araştırma, LatinAme- nka'da neoliberalizmm etkilerinden hoş- nutsuzluğun artık bir karşı tepkıye dö- nüşmeye başladığını anlatıyordu. Yapı- lan bir anket, Latin Amerika halkının zinden sonra, yılda ortalama yüzde 0.8'e düşmüş durumda. Bu koşullarda "Washington consensus" yeni özel- leştirme, mali serbestleştirme, ticarı re- formlar üzerine son 15 yıldır siyasi par- tiler arasında süren genel olumlu hava sona eriyor. Ancak gerek mali serma- yenin çıkarları, gerekse de küreselleş- me cıddi bir eleştıriye tutulmadığı ve top- lumun büyük çoğunluğunu, yani işçi- leri ve emekçileri temsil etmek, bunla- rın çıkarlarını savunmak için politika yapmaya kararlı sıyasi partiler ağırlık kazanmadığı için henüz bir çare yok ortada. Bu koşullarda, moral bozukluğu ve umutsuzluk yüzünden giderek şidde- te başvuranlann sayısı artıyor. Meksi- ka, Peru, Kolombiya ve l/enezüe//a'da şiddetli gerilla hareketleri tekrar gündem- de. Şehirierde yoksul halk tek çareyi su- ça yönelmekte buluyor. Araştırmalar, Latin Amerika ülkelerinin baş şehirlerı- nin reform öncesine göre (zenginler ve yabancılar için) çok daha tehlikeli bir ha- le geldiğini göstenyor; cmayetler, insan kaçınmalar, hırsızlık vb. Bu arada dev- letin meşruıyeti zayıfladığı için yolsuz- luk ve ruşvet alıp başını gitmiş... Yönetici elit arasında (siyasi partiler ve bürokratlar vb.) çaresizlik, çözüm- süzlükhâkim. 1980'lerdetoplumun içi- ne yapan neoliberal bürokratlar/tek- nokratlar. tam bir aptallık ömeğiyle (kit- lelerden kopuk, bürokratlann, teknok- ratların ve tuzu kuru TV yorumculannın belırgin özelliğıdir bu) "reformların ba- şansızlığını, demokrasinin yaygınlığına bağlıyoriar" (Bu arada askerierin "evet ever" diye hevesle şapkalannı salladık- lannı görür gibi olmuyor musunuz?) ve böyleçe her yerde güçlu başkanlık sıs- temi (Özal hayranlannın kulaklnrı çın- lasın!) önerileri yaygınlaşıyor (bu da ye- ni VVashington consensus olsa gerek!). Düne kadar ekonomiyı perişan eden (ta- bıi cebıni dolduran biravuç azınlığı kas- tetmiyoruz burada), toplumu savaş ye- rine çevirenler. yeterince yapamadık, demokrasi elimızi kolumuzu bağlıyor diyerek daha fazla yetki istiyorlar: "Bı- rakın yapalım, bırakın geçelim." Sokaklara dökulenler arasında ise en azından. bt bürokratlan kendi halı- ne bırakmak yerine. sıkı sıkıya denet- lemek, hatta mümkünse yerlerinden indirip halkın temsilcilerıni oraya getir- mek gerektiğini, yani toplumu daha da demokratikleştirmek, emekçilerin ve işçilerin, yoksulların demokratik kont- rolünü getırmek gerektiğini düşünenle- nn sayısı artıyor. "Abajo neoliberalismo" sloganı yaygınıaşıyor. Bu yüzden, The Economist'in canı çok sıkkındı bu haf- ta. (1) Kahrolsun neoliberalizm. ANKARAPAZARI YAKLP KEPENEK Çeteleşmek İlkelleşmek Köleleşmek Osmanlı Imparatorluğu'nun yıkılış yıllarında, dö- nemin iktidar partisinin ünlü düşünürü Ziya Gö- kalp, ülkenin "kurtuluşunu", "Türkleşmek, Islam- laşmak, Muasırlaşmak" üçlüsünde anyordu. Ulus olmanın önkoşulları saydığı bu öğeleri birbirlerini ta- mamlayıcı sayıyor; başarıya ulaşılmasını da halkın ahlak ve kültürü ile Batı uygarlığının bireşiminde görüyordu. Çağdaşlaşma eksenine dayanan bu dü- şünce yapısı, bir geriye dönüş özlemi içermez. Gö- kalp, "Bir ülke ki camiınde Türkçe ezan okunur ey Türk oğlu işte senin orasıdır vatanın" diyecek ya da "kadın-erkek eşitliğini" tüm yönleriyle savunacak kadar, şimdilerin sağ siyasal düşünürlerine göre, 80 yıl önce bile, çok ilerdedir. • • • • Türkiye, son yarım yüzyıl boyunca ve giderek ar- tan bir oranda, kendi tarihsel gelişme doğrultusu- nu tümüyle tersine çevirecek bir üçlüye doğru hız- la itiliyor. Bunlar, çeteleşme, ilkelleşme ve köleleş- me süreçleridir. Çeteleşmenin olduğu yerde. bildiğimız anlamda "hukuk"yoktur. Onun yerine "çetehukuku"geçer- lidir. Kapitalizmin gelişmesinin bir hukuk düzeni için- de kurumlaşma olduğunu ekonomi tarihçilerı vur- gular. Kapitalizmin bilinen "kurumlan "örnegin, "hal- kı temsil eden parlamento ve hükümet" ya da özel mülkiyeti, ticareti, kredi ve ortaklıkları düzenleyen belirli ilke ve kurallar ve de bunlann "kurumlan" yoksa, kapitalizmin yerıni "çefe türü kurumlaşma" alır. Çete türü kurumlaşmanın hangi üretim bıçimi- ne özgü olduğu ya da nasıl bir sermaye birikimi sağladığını, her gün daha açıkseçik yaşıyoruz Toplumun ikinci gidiş doğrultusu ilkelleşmedir. Hiç de yanlış okumadınız. Türkiye'yi yönetenler, elbirli- ğiyle ülkeyı ilkelliğe doğru sürüklemeye uğraşıyor. Eğitım başta olmak üzere, işkenceden en son ba- sın yasası girişimine dek. bu konuda pek çok ör- nek verilebilir. Kısacası ilkelleştirme kapsamlı bir süreçtir. İlkelleşme sürecinin en önemli göstergesı yasa- lar karşısında "eşitlik" alanındakı geriye gıdiştır. Bi- lindiği gibi şeriat, yani Islam hukuku, kadın ve er- kek eşitliğini benimsemez; kadını, örneğin miras, iş bulma, giderek yargı önünde tanıklık vb. bakımlar- dan "ikinci sınıf" görür. Türkiye'de akıl almaz birtu- tumla çok sayıda kadın ikinci sınıf olmayı ıçine sin- direbiliyor; kimi yazar-çizer kesimi, açıkça ve de "Eşitlik olmadan demokrasi olmaz" kuralını bile bi- le, sözümona demokrasi adına, şeriata ve şeriat özlemlerine övgü diziyor. Üçüncü boyut köleleşmektir. Türkiye'nin ekono- mik, toplumsal ve siyasal koşulları insanları köle yapıyor, denilmesiyle açıklanamayacak derinlikte bir köleleşme süreci yaşanıyor. Köleleşme süreci üzerinde uzun boylu durmak ge- rekmez. Bu konuda bir alıntı yeterli olacaktır. RP'Iİ milletvekili, eski Genel Başkan AhmetTek- dal. şımdiki genel başkanı için "GenelBaşkan, 'Şu- rada yatan köpeği ağzınla al, götür sokağa at' de- se, tereddüt edersem namerdim" (Sabah Gazete- si, 2 Eylül 1996, s.3) dıyor. Tekdal, bir milletvekili- nin, partisinin genel başkanına ne kadar bağlı ol- ması gerektiğini sevimsiz sözcüklerle de olsa açık- ça belirtiyor. Çevrenize bakınız ya da basın-yayın organlann- dan izleyiniz; bu. RP'de ve öbür partilerdeki millet- vekillerinin ve derece derece partililerin genel baş- kanlarına bağlılıkları, üç aşağı-beş yukarı, aynı de- ğil mi? llkçağ tarihi üzerine yapılan araştırmaların kanıt- ladığı gibi, "köleci toplum "da demokrasi olamaz- dı; yalnızca "soylulann" yönetimi ya da "soylu de- mokrasısı" geçeriiydi. Şimdilerde gerilik o ölçüde ki hırsızlara ve de "soysuzlara kölelik" aldı başını gidiyor. • • • Özetle, çeteleşmenin, ilkelleşmenin ve köleleşme- nin birlikte "kurumlaştığı" bir sermaye birikimi mo- delini Türkiye uyguluyor. Bir toplumsal yapıyı "yıkı- ma" sürüklemek için bunlardan yalnızca biri bile fazlasıyla yeterlidir. Gerçekte bu üçlü, birbirini besleyen, birikimli bü- yüyen ve tüm toplumu sarmayı amaçlayan süreç- lerdir. Bu nedenle de bunların birıyle boğuşmak ye- rine tümünü tersine çevirecek bir toplumsal dönüşüm ve bu amaçla uğraş vermek gerekiyor. İlk tiitün ayıklama tesisi Diyarbakır'a trilyonluk yatınm ANKARA(AA)-Tekel tarafından Dıv arbakır'da yaptınlan Türkıve'nın ılk "Tiitün Avıkiama \e Kurutma Tesisleri"nde (Threshıng ve Redryıng) yurtdışından getınlen her türlü makınenin montajmın tamamlandığı bıldinldi. Dıv arbakır Tütün Ayıklama ve Kurutma Tesıslen'nde makınelenn otomasyon bağlantılarınm vapılması ışlemlen devam edıvor. Tesıslerle ılgılı buhar. elektnk. basınçlı hava ve su gırdılennın de son bağlantılannın yapıldığım anlatan yetkıliler. bu çalışmalann yaklaşık ıkı ayda tamamlanarak tesısin devreye alınmasının planlandığını bıldırdıler. Tekel yetkılıleri. tesısin yalnız başma bir sıstem olmadığını, Dıvarbakır İşletme Müdürlüğü bınalan. sosval tesıslen ve depolan ıle birlikte ınşa edıldığını söyledıler. Yurtdışmdan sağlanan ve montajları tamamlanan makıne aksamlan için 7 milyon 768 bin 655 dolar üzennden sözleşme yapıldı. Bosch'un ikinci fabrikası Türkiye'de Ekonomi Servisi - Almanya'dan sonraki en büyük fabrikasını Türkiye'de kuracak olan Bosch. dünvada ürettiği buzdolaplannın yüzde 60"ının, çamaşır makınelerinin de önemli bir kısmının Çerkezköy çıkışlı olmasını hedefliyor. Dünyanın önde gelen beyaz eşya üretıcilerinden olan Bosch. I997 yılında Çerkezköy"deki fabrikada üreteceği ürünlenn Almanva'dakı ıle aynı standartta olması için de çalışmalar yürütüyor. PEG Profilo Elektiriklı Gereçler AŞ Yönetim Kurulu üyesi Nesim Levi. bütün dünyada ürünlenn standart hale getirilmesıns amaçlayan ve "Uluslararası Teknik Stardizasyon" adı verilen sistemle ilgilı çalışmalann aralıksız sürdürüldüğünü belirtti. Levi. orta vadede her fabrikanm belli ürün merkezleri halıne getırilmesini hedeflediklerini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle