06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 1996 PAZARTESİ 12 HABERLER DEĞİŞEN DÜNYADAN Tüm dünya, Afrika'nın Büyük Göller Bölgesindeki zorunlu göçe tanık oluyor Açhk,sefalet ve katüam• Çıkar çatışmalan. Batı'nın soruna acil çözüm getirmesini engelliyor. Büyük Batılı güçler süfli çıkar hesapları için birbirlerinin tekerine çokmak sokmanın yanşında tepişirken milyonlarca insan sefalet ve ölüme terk ediliyor. Afrika'nm Büyük Göller Bölgesi. 1994'te Ruanda'da gerçekleşen \e milşonlarca ki- jinin vaşamına mal olan korkunç katliam- dan sonra bir kez daha nereye varacağını kim- senın kestiremediği bir karmaşanın ve be- lırsizliğin içınde bocalayıp durmaktadır. Zaire. Ruanda. Burundı veçe\re ülkelerde misli görülmemiş bir açhk, sefalet. umut- suzluk \e katlıam korkusu ortamında tüm dünv a. tarıhın en bü> ük zorunlu göçüne ta- nık olmaktadır Bolgeyi yenıden karmaşanın içine atan ilk kıvılcımdan bu yana neredeyse aylar geçmesıne karşın. Somalfde \e Ruanda'da- ki başansız müdahalelenn kompleksini üze- rinden atamayan. kim bilir belki de bu ba- haneye sığınan. başta Fransa. ABD ve In- gıltere olmak üzere uluslararası topluluk "ha\andasudövmektedir."Bırıkıhaftaön- cesı zar zor karara \anlan, ınsancıl yardı- ma olanak sağlanmasma dönük "askeriope- ras>on"* ıse v üz bmlerce göçmenın anı ola- rak Ruanda'ya dönmelerinın \ arattığı veni dıırum bahane edılerek birbaşka bahara er- telenmışgöriinmektedir. Batılı ülkelerinso- nunda böleeve "havadan \ardnnda" karar Baülıların çıkar çatışmalan bölgedeki açiık, sefalet ve öiünıleriıı önlenmesini imkansız kılıyor. kıldıklan anlaşılmaktadır. Bu. kuşkusuz. hiç yoktan iyidir. Ama soruna doğru dürüst çözüm getirmeyeceği de kimsenin saklısı deSildır. Yollara düşen, oraya buraya sav- rulan milvonlarca göçmenin yardımın da- ha fazlasma, daha kalıcı olanına ihtiyacı \ardir. Sorun. palyatıfönlemlerleçözüme ulaş- tırılamavacak kadar ciddidir. Su. barınma, iş, sağlık. güvenlik gibi son derece karma- şık devasa sorunlarla, salt "havadan" yar- dımlarla baş edilmesi olanaksızdır. Batfnın böylesi boyutlardaki bir insan- lık dramı karşısmda bu denli çaresiz kalma- sı. kuşkusuz yeni de|il Hele rastlantı hiç değıl. Bu sayfada veralan ıki Afrıka uzma- nının vazısı. Batı'nın aczının nedenlerı ile ilgıli önemlı ıpuçları \ermektedir. Batı"nın soruna acıl çözüm getirmesini engelleven, bölgede vüzvıldır süren "çı- kar* çatışmalandır. Sömürgecilık ve veni sömürgecilik çizgisinde Fransa. Amerika. Ingıltere ve Belçika'nın \ e onlann yerel or- taklannın çıkar çatışması. etkın bırortak ey- lemin örgütlenmesınde. dün olduğu gıbı bugün de başlıca engel olarak görünnıek- tedır. Büv ük Batılı guçler süflı çıkar hesap- ları ıçin birbirlerinin tekenne çokmak sok- manın yanşında tepişirken mıKonlarca ın- san sefalet \e ölüme terk edilmektedir. Gerçekten de Kara Kıta'nın "korku top- lumlannın" tohumları. sömürgecilik done- mınde atilmıştır. Yeni sömürgecilik döne- mınde de devam ettinlmektedir. tngilız sö- mürgecı. 12 santimlık doğal "bm farkına" davanarak a\nı etniye mensup Hutularla Tutsılerı >apa> bir bıçimde "iki avn" ve birbırlerine düşman "halklar" halıne dö- nüştürmüştür. Belçikalı sömürgeci ise "böl ve yönet" kuralına uygun olarak ikı yapav etni arasın- dakı düşmanlığı körüklerken ayrılığı pe- kiştirmek ıçın daha 1931 'lerde kimlık kart- larına "Hutu, Tutsi" ve "Twa" ibaresinı koymuştur. Bölgedeki karmaşaya salt bu- günün sorunu olarak bakmak yeterli olmak- tan uzaktır. Bölgenın 1 % I "lerde başlayan, 1994 kat- lıamıj la doruğa ulaşarak bugünkü karma- şık \e belırsiz duruma gelmesinde Batılı ülkelenn çıkar sa\aşlannın çirkın yüzü var- dır. Yeni sömürgecilik döneminde bu yüz daha da çirkınleşmıştır. Gerçekten de anlı şanh Batı demokrasılerı bu korkunç insan- lık dramı karşısında "evlemsiz" kalmak için bir vandan "ipe un sererken" öbür yandan "el altrodan" şu ya da bu tarata "silah sat- makta" hıçbır sakınca görmemektedır. Da- hası. kutsanan ultralıberal düşüncelen doö- rultusunda da bu. "sivasal vetecimseT açı- dan son derecede "dürüst" bir davranış ola- rak görülmektedır. Beş yüz bın çocuğun. milyonlarca kara- derıli kadm veerkeğin. sefalet, açlık ve kat- lıamla karşı karşıya kalması kimin umu- runda! ' Yardım Ruanda'ya yapılmalıdırve çabuk...'Fransız Ulusal Araştırma Mer- kezı CNRS'nin araştırma direk- törlerınden Afrika uzmanı tanhçı ve sosvolog Claudine VIdal'e gö- re. Ruandalı göçmenlerın ülkele- rine geri dönmesı. kökleri Büyük Göller Afrıkasf nın kanlı tanhın- de yer alan Kı\u çatışmalarının denetim altına alınması ve bastı- nlması ile sonuçlanması kuşkulu Le Nouvel Observateur dergisı- nin yazarlarından Rene Back- mann'la yaptıgı söyleşide Vıdal. soruna bir başka açıdan v aklaşıyor. Le Nouvel Observateur - Hutu- lu göcmenlerin kitleler halinde Ru- anda'va dönüşlcrini nasıl izah edi- jorsunuz? C. VİDAL - lzahı çok basit: Kı- v u "da patlak v eren çatışmalar v e bu- nailışkınbozgun. 1994'tenbuva- na baskı altında tuttuklan ve can- lı kalkan olarak kullandıkları göç- menlerin sılahlı insanlardan kur- tulnıalanna vol açmıştır. (Eski Ru- anda iilahlıkuvv etlerının askerle- rı -FAR- \e milısler.) Ruanda'ya girmelerini engelle- yenlerden kurtulan siv iller, tjöyle- ce gerı dönüşün yollanna düştü- ler. Bu beklenmeyen olaydan alı- nacak çok ders var. Birıncısi. ye- nıdenv apılanma çabalanna karşın Hutu askerleri ve milislerınin sa- nıldığı kadar tyi Örgütlenmiş ve güçlü olmadıklan ortaya çıkmış- tır. En azındandıllerdedolaşan bir intikam savaşina iyı hazırlanma- dıkları anlaşılmıştır. İkincisi. bu 'tersinegöç' insancıl yardım örgüt- lerının göçmen kitlesi içinde ver alan sılahlı ınsanlann rolü ile ilgi- li savlannı doğrulamıştır. - Ruanda, size göre bu göçmen- leri insanca vaşam koşullarında banndırabilecek midir? CAİDAL-Asılsorundabu. Kı- galı vönetimı haftalardır göçmen- lerın ülkeye dönmeleri gerektiğı- ni vineleyip duruvor. Ama bura- da çok sav ıda sorun var. Bunlann en önemli olanlanndan biri ekil- meve hazır toprakların var olup olmadığıdır. On sekiz ay önce ge- len Tutsi azınlığının çok sayıda üvesi o zamandan bu yana boş ekim alanlanna yerleşmiş durum- dadır. Gerçi bunlarilke olarak söz konusu topraklan gen döndükle- rinde v asal sahıplerine bırakmak- la yükümlüdürler. Ama o zaman •4 >urtlannadönen" Tutsıler nere- ye gıdeceklerdir? Uluslararası topluluk bu sorunu ^ , , _ J {« G=ma» ZAİRE 'jUV *™ Afrika'nın Göller bölgesindeki açlık en çokçocuklan vumvor. Bu öliim ve umutsu/Juk ortamında vaşama smaşı veren insanlar. kendisini dünvanın efendisi gören Batı'dan acil yardım bekliyor. Ancak onlar giiç dengelerinin bozulmanıası için acı çekmeve mahkumlar. çözmek ıçın Ruanda'ya yardım edecek midir0 Örneğin artık yara- n olmayan uluslararası askeri mü- dahale gücünü. göçmenlerın yer- leştirilmesıni örgütleyecek bir yar- dım gücüne dönüştürmeye hazır mıdır? Akıbetleri pek bilınmeven Goma'nın günev ine yığılmış göç- menlerin durumu ne olacaktır? Tanzany a'da bulunanlann dönme- lerini örgütlemeden Zaıre'dekile- rin dönmelenni teşv ık etmek müm- kün müdür? Bu arada adalet soru- nu da unutulmamalıdır. Bugün Ru- anda hapıshanelerınde çok kötü koşullar altında yaşamaya çalışan 80 bın tutuklu v ardır. Hutu göçmen- lerının voğun dönüşü yeni tutuk- lamalara yol açarak. tutuklu sayı- sının patlama noktasına ulaşması tehlıkesını de beraberinde getir- meyecek mıdir° - Bu dönüşler. tek başına Ki\u krizinin çözüme ulaştırılmasına yetecek midir? C. YİDAL - Bu kesin değil. Ki- v u sorunu çok karmaşık. Asl ında. bana göre bu eskı ve çok boyutlu bır sorundur. Sorunun Zaıreliler boyuru 1994'ünçoköncesıneda- >anır. Kinyaruanda konuşan nüfus (Ruanda'nın ulusal dili) çok eskı- lerden, giderek vüzy ılı aşkın birsü- reden bu yana Kıvu'nun kuzevı ve günevıne yerleşmişlerdi. Hutu ve Tutsi kanşımı bu nüfus hay- vancıiık ve tarımla uğra^ıyordu. Ruanda krallığıyla da uzak ılişki- ler içındevdiler. Daha sonra sö- mürge dönemi süresince her iki etniye mensup bu çok sayıda Ru- andalı, Belçikalı ve Ingılızsömür- geeılerinın teşvıkı ılevenmsızböl- gelen değerlendırmek v e nüfuslan- dırmak için Zaire ve Lganda'ya gıt- mişlerdi. Ekim alanlannın >eter- sizliğı ve nüfusun yoğun oluşu da- ha o zamanlarda bile sorundu. Tut- si çoğunluğundan oluşan ıkıncı göç dalgası, kanlı etnık çatışma- lann ardmdan gerçekleşmiştir. Bütün bu insanlar. sömürge dö- neminde Kongolu. bağımsızlık- tan ve ülkenin adının değıştırıl- mesinden sonra. Zaıreli olmuşlar- dır. Kimilennın bunlann yerli halk- la sorunsuzvaşadıkları sav ları ıse gerçek dışıdır. 1965'ten ıtıbaren Masisi bölgesınde yüzlerce Ban- yaruandalı (Ruanda kökenli Za- ıreli ) toprak\e sürü sorununda ye- rel politikacılartarafından "etnik- leştirilen' çatışmalarda katiedil- miştir. Ama asıl felaket Mobu- tu'nun 29 Haziran 1981 de seçim çıkarları için kabul ettiği Kıvu ve Şabalı Banyaruandalılan 'günah keçisi" yapan bu v icdansız yasa, iş- kenceye. hayvan ve toprak hırsız- iığı ve talanına. ordu ve memur- ların görevlerini aşırı ölçülerde kötüye kullanmalanna olanak sağ- ladı. 1991"de Kıvu'nun kuzey ve szüne>inde büvük katliamlar ger- çekleşti. 1992\e 1993'te Hutuve Tutsi kökenli binlerce Banyaru- andalı katledıldı. Nihayet 1994'te Hutulu göç- menlerın kıtle halinde ordu ve mi- lisler tarafından sanlarak sovkı- rımla karşı karşıya kalmaları fela- keti yaşandı. Banyaruandalı nü- fusun içınde yer alan HutuveTut- silerarasındaki düşmanhk yenıden ortaya çıktı. 1996 yazında Tutsi ve Hutulardan oluşan ve Zaireli askerler tarafından göçmen kamp- J.annda konuşlandınlan Ruandalı askerler ve milislerce büyük kı- yımlar gerçekleştirildi. Burada uluslararası toplulugun daha iyi bir çözüm bulamadığı için I995'te kamplann güvenliğini Zaire or- dusuna bıraktığını da unutmamak gerekir. - Zaire-Zaireli krizinin bir de Zaire-Ruanda boyutu var. C. VİDAL - Evet. I994'ten bu yana açıkça görülen şu ki. Zaire or- dusu, göçmen kamplanndaki Hu- tulu asker ve milisleri ve politika- cılan desteklemekte ve bunlann Zaire'deki kamplardan itibaren Ruanda'nın ıçlerine kadar saldırı- lar yapmalanna göz yummakta- dır. Ruanda'}a karşı buaçık poli- tika Kıgali tarafından süreklı dile getirilmiş. ama ne Kinşasa ne de uluslararası topluluğu etkılemeyı başaramamıştır. Topraklannda ba- nndırdığı sılahlı gruplan komşu ül- kelere sorun yaratmada kullanma- sı İMobutu'nun ahşkanlığı ya da taktiğı olarak görünmektedir. Ay- nı taktiği Angola'da da uygula- mıştır. Şimdı sıra Ruanda'dadır. Bütün bunlarla politik ve finans olarak, büyük çıkar sağlamaktadır. Aslında saldırılar I994'te baş- lamıştır. Ama 1996'nınOcakayın- dan itibaren yoğunluk kazanmış- tır. Saldırılar sabotaj niteliklidir. ,Ama zaman zanıan soykınm tanık- lannın ortadan kaldınlmasına ka- dar gıtmektedir. Kigah'nın yakın çevresine kadar uzanan bu saldı- nlar ne anlama gelnıektedır 0 Bi- rincisi kamplarda, Ruanda ordu- su (FAR) ve milisler yeniden ör- gütlenmişlerdır. Ikıncısı ülkeye gızlice girenler halkın desteğini sağlamışlardır. Bu y üzden Kigali hükümeti sınırbölgelennde. popü- laritesıni düşüren çok sert baskı ön- lemlerine başvurmak zorunda kal- maktadır. Saviinma Bakanı Paul Kagame, Zaıre'yı defalarca uyarmış, "Eğer saldırılar sürvrse. müdahale edil- mek zorunda kalınacaktır" de- miştır. Söz konusu saldırılar ve Kigali'nın konuyla ilgili uyarıla- n yabancı gözlemcilerin saklısı değıldir. ÇALIŞANLARIN SORLLARI / SORLNLARI YILU4Z ŞİPAL Milletvekili dul ve yetimlerinin ayhklam Sorn: Babam ve kavınbabam TBMM'nin ilk milletvekili ve bakan- ları idiler. Havatlarında aldıkları emekli avlıklarını. vefatla- nndan sonra anneierimiz ve çocuklan almava devam erriler. Biz üç kız kardeşiz. Ablamızdan birisinin kocası dört av önce vefat etti. Kendisi hasla vatmaktadır. İkinci ablam bir av ön- ce kocasından av rıldı. 1) Bu iki ablam. babamızdan emekli av - lığı alabilir mi? Âlabilirse, bunun miktarı neolur? 2) Ben, üçün- cü kız kardeş genel idare bizmetlerinde lise mezunu olarak. 32 vıl görev vaptıktan sonra, 2. derece 2. kademeden emekli olmuş bir memurun eşivim. Tanrı gecinden versin, kocamın vefatından sonra ben, kocam ve babamdan emekli maaşı ala- bilir miyim? Alamaz isem, kocamın veya babamın emekli ma- aşlanndan birini tercih ernıe hakkım var mı? 3) Halen millet- vekili olanlann henı emekli maaşlarını, henı de milletvekili ma- aşlannıbiıüktealdıklan doğru mudur? N.L. 1) TBMM ü>elerinin ödenek. yolluk v e emekJilik hakJan, 26.10.1990 günlü ResmıGazete'deyavımlanan3671 sayılı>asailedüzenlenmiş- tir. Bu düzenleme ile TBMM üvelen ile dul ve yetimlerinin sosyal güvenlıkleri. 5434 savılı T.C. Emekli Sandığı Yasasf nca sağlanmış- tır. 5434 sayılı yasanın 75 maddesi uyarınca. emekli aylığı almakta olanlardan ölenlerin, "evli bulunmayan kız çocuklarf ıfe "ölüm tari- hınde e\li olmaları sebebıvle avlık bağlanmamış kız çocuklarından bilahara boşanan veya dul kalanlara da' a> lık bağlanır. 3671 sav ılı v a- sanın geçici 3. maddesi ile TBMM üyelerinden görev sürelerı 28.10.1990'dan önce sona ermiş olanlara. görev sürelerıne bakılmak- sızın, 9 bin göstergeden makam tazminatı ile 13 bın göstergeden taz- mınat ödenmesı öngörülmüştür. Bu ıkı tazminatın bugünkü tutarı. 56 milyon 100 bin liradır. Bu tazmınatlar ölenin *dul ve >etimlerine eşit oranlarda' ödenir. İki ablanıza vetim a>hğı ödenmesi. 3671 savılı vasa gereğidir. Bu tazminatlar. her ıkı kardeşe de eşıt olarak bölündüğünde. her bınne bugün için, ayda en az 28 milyon 50 bin lira düşmektedir. Bu sorunuza kebin yanıt verebilmek ıçin, babanızın emekliliğe esas tüm görev süresinin bılinmesı gerekmektedır. 2) 5434 savılı T.C. Emekli Yasasf nın 94. maddesi uyannca eşin- den dul. babasından vetim aylığı almaya hak kazananlann bu aylık- lardan bırıni seçme hakları vardır. Ancak 3671 sayılı TBMM üyelerinin ödenek. yolluk veemeklilik- lerıne dair yasanın 8. maddesınde "5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun bu kanuna aykın hükümleri uygulanmaz' denilmekte- dir Bu deviş, bızce. eşınizden dul ve babanızdan vetim aylığını bir- likte alabileceğiniz anlamına gelmektedir. 3) Emekli Sandığf ndan emekli aylığı almakta iken. yeniden Emek- li Sandığf nabağlı görev lere girenlerin emekli aylıklan, Emekli San- dığı Yasasf nın 99. maddesi uyannca kesilmektedir. TBMM üyele- nnden Emekli Sandığı iştirakçisi konumunda olup. Emekli Sandığı"na kesenek ödeyenlerın, sosyal güvenlik kurumlanndan aldıklan aylık- lan kesilir. Ancak sosyal güvenlik kurumlanndan emekli aylığı alan- lardarı. Emekli Sandığı ıştırakçısı olmayanlar, emekli ay lıklan ile bir- likte milletvekili ayhklannı da alırlar. POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Eylül Yazıları... Niyazi Akıncıoğlu nun bir şiiri vardır, Edirne'yi an- latır, "Müjdelerolsun efendim Edime'desin" diye baş- lar, öyle biter. Nihal Atsız, Edirne Lisesi'nde Nıyazi'nın öğret- menıydi. Bundan olacak şiıri, gençlik yıllarında bi- raz sağa kayardı. Edirne Lisesi'nden hukuk fakül- tesine geldi, bu kez de sola kaydı. Ondan sonra da başına çok belalar geldi. Izlendi, fişlendi, dosyalan- dı.. Bunu neden yazryorum. dolar yüzünden: Müjdeler olsun efendim 1 dolar 100 bine çıktı. 1 dolar 100 bin lira oldu. Bundan yıllarca önce 1 do- lar 44 kuruşmuş. 44 kuoıştan yuvariana yuvarlana 100 bin lırayı buldu. Bundan sonra kimse tutamaz. "Müjdeler olsun efendim." Edirne "ecdat" kentidir. Tarih içinde kaç kez alı- nır, kaç kez verılir. Hele şu Bulgarlarla kaç kez bir- binmizden aldık, minarelerinin seyrine doyum olmaz. Giderken çift görünür. gelirken çift... Edırne'nın minareleri ünlüdür. Boyacıları da.. Peki, Kırkpınargüreşleri?.. Bir pehlivan çimenlerin üstünde yere kapanıyor, sıkıysan kımıldat bakalım. göbeğini göğe getir. Kırk- pınar ağaları zaten göbeklidir. Erbakan Hocamız hesabını Suudi Dinan'yla ya- pardı. Şimdi bütçe hesabı görürken Amerikan Do- ian'na vuruyor. "Şu paket, şu kadar milyar Ameri- kan Doları." Hesapları dolarla tutmak kolayına gi- diyor. Dinarı minarı unuttu. Hele Müslüman ortak pazannı, islam NATO'sunu ağzına aldığı yok! Son günlerde ağızlarda iki fıkra dolaşıyor, biri şöy- le: "Ula Hasso, sana MilliPiyango'nunbüyüğü çık- sa ne yaparsın?" "Soğanın cücüğünü yerim." "Peki sen ne yaparsın?" "Bana yapacak bır şey bırakmadın ki!" Ne varsa soğanın cücüğünde... Öteki fıkra da şöyle: Adam ovanın ortasında bir ağacın gölgesinde oturuyor. Yerde bir adam.. yanında torbası... Sesi soluğu çıkmıyor. Adamı bir o yana çeviriyor, bir bu yana, tıs yok... Torbasında soğan var, peynir var, ek- mek var. Ve adam ölü... "Allah Allah" diyor: "Ekmek var, soğan var, nasıl olur da ölür?" Böyledir işte, kişi ekmekle soğanı buldu mu, ölüm yok sanır!.. Oysa ölüm kaşla gözün arası... Bunlara "Doğulu vatandaş fıkraları" diyenler var; biz de öyle mi diyelım? Bir, iki üç, derken Ekmekçi'nin kitapları rafta sı- ralanıyor. Son olarak "Eylul Yazılan"r\\ göndermış, kaçıncı ediyor bıldiğim yok. Sait Faik'ın öykülerine benziyor, elinize aldınız mı bir daha bırakamıyorsunuz. Sürüklenip gidiyorsu- nuz. Aynı zarftan Mahmut Makal'ın "Anımsı Acımsı" sı da çıktı, üçüncü bası... Bizim Köy'ün tadıyla oku- yorjz. Hey gidt unutulmaz Ankara günleri ve gece- leri... Unutulurmu?.. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS 1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA: 1/lttıhat ve Terakı Cemıyetf nın mer- kez yayın organı olarak Parıs. Ce- nevreveBrüksel'de 3 on beş günde bir . yav ımlanan sıyasal gazete. II Eskrim- 5 dekullanılanüçsi- lahtan bın... Kö> " muhtan yardımcı- 7 sı.3/DoğuAnado- lu'dabirdağ... Hınt- 8 lı kadınlann ulusal g gıysısı. 4/ Düzenlı olarak ekim yapılan arazı... Bırnota. 5/Pasak.. "Gel- dım ışte mev sım gıbı kapı- naGözlenmde bulut. saç- larımda — " (Ahmet Mu- 3 hıpDıranas). 6/Lantanele- 4 mentınınsımgesı... Denız- c lı'nin bır ilçesi. 7/ Konuş- ma ve tartışmayı bır araç " değıl bır amaç sayan felse- feyömemi.8/Sahip... "He- 8 nüz. 4u anda" anlamında g kullanılan sözcük. 9/ Ilkel bir sılah... Mafya örgütünün suskunluk yasası. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/Tanzımat döneminde özel hukuk ılişkilerını düzenlemek amacıvla çıkanlan ) asa. 2/Sanat. hüner... Zayıf. sıska. 3/Sırt- ta taşınan vük Duman lekesi. 4/ Damarlı ve van saydam bır taş 5/ Bıtışme çızgisı... Rütbesız asker... Kuzey Avrupa ülkeleri ile Ortadoğu'yu birbınne bağlavan otoyolun sım- gesı. 6/Zarara uğrama tehlıkesı... Genellikle tahıl ölçmede kullanılan birölçek. 7/Sıkıntı verme. üzme... Belırlı aralık- larlayanıp sönen küçükdenız feneri. 8/Yabanı yonca... Briç- te sanzatunun kısa >azılışı. 9/ Uyma. boyun eğme. İLAN T.C. KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1996 669 \esavet Mahkememızde görülmekte olan yukanda esas numarası yazılı \esayet davasının yapılan açık vargılaması sonun- da: Bolu ılı, Düzce ilçesi, Cedıdıye mah., C: 004 07, S0 40. K. 406'da nüfusa kayıtlı veModa Cad. Sedef Apt. No: 145.8'de ıkamet eden Sadık oğlu. 1926 doğumlu. Ahmet Eren' in düçar olduğu hastalık nedenıyle kendısı hacır al- tına alınarak. Kadıkö> Göztepe Mah. C: 011 07. S: 56, K: 3 752 de nüfusa kayıtlı Alıcan Ancan mahcur Ahmet Eren'e vası tayin edilmıştır. llanolunur. 12.11.1996. Basın: 119572 T.C. AKÇAABAT AŞLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1995 4 Davacı \; eysel Köse tarafından davalılar Zehra Köse ve ark. aleyhıne açtığı nüfus kaydının düzeltılmesi dava- sının yapılan duruşmasında; Yapılan araştırmalara rağmen adresi tespıt edıleme- yen, bu nedenle davetı>e teblığ edılemeyen davalı llfet kı- zı. Veysel eşme ılanen teblığ yapılmasına karar verıldi- ğınden. Zehra Köse'nın duruşmanın atılı bulunduğu 18.12.1996 günü saat 09.40'ta mahkememızın 1995/4 esas sayılı davanın duruşmasında hazır bulunması veya kendisini bır vekıl ile temsıl ettırmesi, aksi takdirde yar- gılamaya yokluğunda devam edilerek karar venleceği. davetıve teblı^ı yenne geçerlı olmak ûzere ilan olunur. Basın: 114781
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle