Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13ARALIKİÎS6CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Bernardo Bertolucci'nin yıllar sonra İtalya'da çektiği son filmi 'Çalınmış Güzellik' sinemalarda
'Ben yahnz datıs ederim'
İtalyan sinerrasının yüz akı ve
günümilzün en inemli sinemacı-
lanncan olan Btrnardo Bertoluc-
ci, 1960'lıyıllarJanbugüne kadar
yaptığı, bıze ç<x şey( ler) ifade e-
den filmlerıy e en gözde yönet-
ıjıenlerimizdenbiridiröteden be-
ri.
1960'larda jençliğimize ışık
tutmuş "Devrimden Önce",
"Partner", "Örümcek Strateji-
si",**Konformist", 1970"leri epey
sarsmış vedam'alamış, "Paris'te
Şon Tango", -No\ecento-1900",
"La Luna" ya Ja son dönemın-
den "Çölde Çay" \e hatta "Kü-
çiik Buda" gibt. çoktan belleği-
mizin derinlikbrine yerleşmiş.
kimi unutulmaz filmlenn yaratı-
cısı olan. şair babanın oğlu Ber-
tolucci'nin, bıraz da Oscar'lara
garkolmuş "Son İmparator" üs-
tünyapımının 11987) umulmadık
başarısıyla İtalya dışına açılıp
Çin. Fas, Tibet gibi (Son Impara-
tor. Çölde Çay Küçük Buda)
dünyanın dört bucağında çalıştı-
ğı. lOyıllıksürgünlüğünden son-
ra döndüğü İtalva'da çcktıği son
filmi "lo BaUo Da Sola- Ben Yal-
hız Dans Ederim" ya da malum
thgilizceadıyla "Stealing Beauty
-' Çalınmış Güzellik", bugünden
başlayarak Türk sinemaseverle-
rinin karşısına çıkıyor. Umut Sa-
nat Ürünlen'nin sayesınde.
Ancak. uzun süre dışında kal-
dığı ülkesinin loplumsal ve sıya-
sal sorunlanna biraz yabancıla-
şıp Anglosaksonlaşmış Bcrtoluc-
Ölüme giden, babası yaşta yazar (Jeremy Irons) gü/el \e bakire genç kıza (Liv Tyler) umut \erir.
Calınmıs Güzellik
lo Ballo Da Sola - Stealing
Beauty / Yönetmen:
Bernardo Bertolucci /
Senaryo: Susan Minot, B.
Bertolucci / Kamera:
Darius Khondji /
Müzik: Richard Hartley /
Yapım Tasarım: Gianni
Silvestri / Oyuncular:
Liv Tyler, Jeremy Irons,
Sinead Cusack,
Donal McCann,
Jean Marais, D.W.
Moffett,
Stefania Sandrelli, Carlo
Cecchi, Joseph Fiennes /
Yapımcı: Jeremy Thomas /
1996 italya (Umut Sanat
Ürünleri).
ci'nin yıllar sonra İtalya'da çekti-
p bu son filminin kahramanlan.
İtalyan değil de. kökenlerini ara-
yıp bulmak üzere ttalya'ya gel-
miş. daha hayatının ilkbahannda-
ki, masum. bakire, melek gibi bir
Amerikalı genç kız ve varlığıyla
allak bullak ertiği çevresindekı,
güzelim Toskana'yı yıllardır
mesken tutmuş, bohem sanatçı.
yazar, çizer yaşamı sürdüren In-
giliz, Fransız \e ttalyan yetişkin-
Fer.
^çümamış gonca" Lucy
Kuşkusuz adını Beatles klasiği
ünlü şarkıdan alan \e gerçekten
gökyüzündeki panltılar saçan bir
mücevheri andıran. •açılmamıs
gonca' Lucy (LivTyler),haylı öz-
gür "takıklıgı" anlaşılan, 68 kuşa-
ğından, şair annesinin. intiharın-
dan sonra geriye bıraktığı şıirle-
riyle günlüğündeki gızleri çöz-
mek ve gerçek babasının kim ol-
duğunu bulmak amacıyla. yıllar
önce annesinin dc yaşadığı. yarat-
ma ve kafa çekme (bulma) üstü-
neodaklanmış, Toskana'dakı ko-
mün evine çıkageliy or filmin ba-
şında.
(Bertolucci'nin biitün eserindc
ortaya çıkan belirgin baba figürü-
nün yeni bir tezahürü diyebilece-
ğimiz, Lucy'nin I975'in güzün-
de. Toskana'daki bu sanatçı evin-
de, annesinin kiminle sevişme-
sinden meydanageldiğini mutla-
ka öğrenmek istemesi. bana 1969
yapımı Bertolucci başyapıtı
"Oriimcek Stratejisrnin. faşist-
lerce öldürülmüş. hıç tanımadığı
babasının izini süren genç kahra-
manını anımsattı hemen.)
Luc>'nin çocuklukla yenıyetme-
lık arasındakı yaşlannda da gel-
diği Toskana'da. onu ılk kez öp-
müş. olan, Amerika'ya döndük-
ten sonra da uzun süre yazıştıgı
evin genç oğluyla (Joseph Fien-
nes), utangaç bir arkadaşıy la çık-
tığı Türkıye yoleuluğundan he-
nüz çokça kurcalıyor.
Pısınk. utangaç bir arkadaşıv-
la çıktığı Türkiye volculuğundan
henüz dönmemış bu çapkın gen-
ce verme>ı kuruyor bekâretinı.
kadın olmanın e^iğindeki, hem
çok kırılgarı hem de çok güçlü
Lucy
Annesıni y itirmcnin acısını ha-
fiflctnıck ve annesinin, 1975 gü-
/ünün yalnızbirgecesinde ilk ve
son kezmereimeği fırınaverdiği.
(gerçek babası olduğunu neden
sonra anlayacağı) yaşlı, hırpani,
babacan Ingiliz heykeltıraş-res-
sam dostuna (Donal Mc Cann)
portresini yaptırtmak için Nevv
York'tan Toskana'ya gönderilen
Lucy'nin dayanılmaz baştan çı-
kancılığına. çocuksu kadın ışıltı-
sına kapılan çevrcsindeki yetiş-
kinlerin başında, günleri sayılı,
aile dostu bir yazar (Jeremy
Irons) geliyor.
'Babam kim benim?'
Genç kızın kokulu, kafa yapı-
cı. özel sigaralanna düşkün ya-
zann sevecen ilgisiyle ufku ge-
nişleyen Lucy'nin capcanlı ve
taptaze varlığı, komünün kadın-
erkck öteki bireylerini dc ctkili-
Mississippi yine yanıyor2 ırkçı beyaz gencın vahşice tccavüz edc-
rek rahmı parçalanmış vc ölümcül vaziyet-
te bırakıp kaçtığı 10 yaşındakı kızının ıntı-
kamını almak için, duruşmaya götürülürkcn
2 suçlu serseriyi vurup öldürür, V'ietnam ga-
zisi. fabrika işçisi, aile babası. yoksul zenci
Carl Lee Hailey (Sanıuel L. Jackson).
• Zencinin savunmasını ilk kez bir cmaycl
davasına^çıkan, genç. toy ve idsstlist beyar
avukat Jake Brigance (Matthevv McCona-
ughe>)alır.
Deneyimlı. ıçkici akıl hocasının (Donald
Sutherland)öğütleri vearaştırmacı. akıllı ve
başanlı bir hukuk öğrencisi olan kuzeyli. li-
beral genç kız Ellen Roark'ın (Sandra Bul-
lock)yardımlanyla hırslı, anasının gözü bi
1
savcıya ve beyaz bir jüriye karşı kıyasıv..
mücadeleye giri^ir acemi Jake.
Güneye özgü ırkçı zihniyetinmahkemc-
deki temsilcisi savcının (Kevin Space>) sirv
si manevralanyla yönlendirilen. beyazlar-
^an oluşturulmuş önyargılı jüri ve eyyamcı
yargıç (Patrick McGooban), zaten Carl
Lee'yi. soğukkanlılıkla 2 beyazı öldürmek-
ten ötürü idama yollamaya çoktan teşnedır.
Öldürülenlerden birinin intikam ateşiyle
yanan lanet kardeşinin (kötü rollere abone
olan KieferSutherland yine alabildiğineme-
lun ve mendebur) ön ayak olmasıyla çevre-
de yeniden örgütlenen. Klu Klux Klan'ın
tehditleri ve kışkırtmalanyla bütün eyaleti
ayağa kaldınr. Carl Leedavası, Finalde, 'ha-
yaü bevazlann elindtki' Carl Lee gaz odası-
na yollanacak ve ırkçılık kazanacak derken,
sekreterin kalp hastası, yaşjı kocasının öiü-
müne yol açan. güzel Ellen'i kaçınp döve-
rekölüme terk eden. e\ kundaklayan KJan'ın
tehditlerine. zorbalıklanna pabuç bırakma-
yan acemi avukat Jake'in, gözlerini yuma-
Holl>\vood"un >eni Paul Nevvman'ı Matthew McConaughey ve Sandra Bullock.
• •
OldÜrme Z a m a n i / A Time to KJII / Yönetmen: Joel Schumacher /
Senaryo: Akiva Goldsman, John Grisham'ın romanından / Kamera:
Peter Menzies / Müzik: Elliot Goldenthal / Oyuncular. Matthevv
McConaughey, Samuel L. Jackson, Sandra Bullock, Kevin Spacey,
Ashley Judd, Patrick McGoohan, Brenda Fricker, Oiiver Platt, Donald
Sutherland, Kiefer Sutherland, Charles S. Dutton / 1996 ABD (WB)
rak dinlemelerini istediği jüriye karşı yaptı-
ğı nihai konuşması, tüm jüri üyelerinin vic-
danlannın sesini dinleyecekleri birkararver-
melerine neden olacaktır!
En son dişe dokunur "Falling Down - So-
nun Başlangıcrvla (1993) anımsadığımız,
gösterişli filmleriyle salonlan doldurmakta
becenkli Hollyuood yönetmenlerinden Jo-
el Schumacher'in. vine zencin bir ovuncu
kadrosunu bir araya getırerek, çok satan ro-
manlan (The Firm - Şirket The Client- Müş-
teri)son dönemde Hollyvsood senaristlenne
malzeme olan, gözde best seller y azan John
Grisham'ın yan otobiyografik ilk romanın-
dan uyarladığı "ATımetoKiII-ÖldürmeZa-
manı", 2.5 saaıe vayılmış. ırkçılık temalı
uzun bir mahkeme filmi.
John Grisham'ın avukatlık yaptığı genç-
lik yıllanndan esinlenerek yazdığı romanın-
dan uyarlanan v e yer yer Aİan Parker'ın sar-
sıcı "Mississippi Burning~ini çağnştıran
"ÖldiirmeZamanı", hukuk sistemini yoksa-
yıp bireyin yargıyı bizzat uygulamasına prim
tanınması gibi tartışmaya açık yanları bir ya-
na. ırkçılığa karşı çıkan içeriği. benzeri ço-
ğu filmden bellediğimız kalıplara dayanan,
nıdhkerhe filmi gerilimi sahneferi ve dyiln-
culuğuyla rahatlıkla tüketiliyor.
Öyle derinlemesine olmasa da. eli yüzü
düzgün. uzun tutulmuş, göz alıcı. insancıl bir
dram niteliğindeki bir Joel Schumacher fil-
minin. bir kez daha adalet kavramının zorlu
bir kudret mücadelesine dönüşmesine tanık
olduğumuz ABD'deki kutsaljürili mahkeme
sisteminin zaaflanna dokundurduğu söyle-
nebilir. Yine de örneğın tutucu ve bağTiaz
güneyle özdeşleşmiş ürkünç ırkçı atmosferi
bakımından, kuşkusuz "Mississippi Bur-
ning"in yanında pek esamesi okunmayacak
cinsten, beyiik bırseyirlık "ÖldürmeZama-
m". Filme katlanmakta. Samuel L. Jack-
son'dan Kevin Spacey'e \e baba-oğul Sut-
herland'lara kadar uzatılacak oyuncuların
payı büyük kuşkusuz.
Ancak "Öldürme Zamanı"nı esas çekici
kılan. idealist avukat Jake'i oynayan ve ger-
çekten Paul Nevvman'ın gençliğini andıran,
geleceğı parlak, taze yetenek Matthevv
McConaughey oldu bizim için. Fıstik Sand-
ra Bullock ise Jake'in domestık kansı Ash-
ley Judd'a fark atıyordudoğrusu. Joel Schu-
macher'in. seyirciyi alışılmış duygusal tu-
zaklara düşürcn. 'intikam. öfke, rutku' kan-
şımı bu klişe mahkeme filmini. nispeten dü-
zeyli bir John Grisham uyarlaması saymanın
ötesinde, fazla önemsemek de hiç olanaklı
değil sonuçta.
yor tabii; evi çekip çeviren. hey-
keltıraş kocasıyla mutlu, ana kra-
liçeden (Sinead Cusack), gözü
hep dışardaki, evli sevgilisini
(D.VV. Moffett) sonunda şutlay an,
mücevhertasanmcısı büyük kızı-
na (Rachel VVeisz), ülkemizdeki
tatilinden bir Türk bayrağıyladö-
necek, hızlı çapkın oğluna ve ai-
le dostlan olan, bir gazetenin gö-
nül postasına gelen mektuplan
cevaplayan kadın magazin yaza-
nyla, (Stefania Sandrelli), yaşlı,
yorgun bir Fransız sanat tacirine
(Jean Marais), ve annesinin kısa
bir ilişki yaşadığını şiirleriyle bel-
gelediği. Lucy'nin ilk gerçek ba-
ba adayı, eski bir savaş muhabi-
rine (Cario Cecchi) kadar.
Bu peri gibi, bakire genç kızın
gelişiyle heyecanlanıp uyarılan
yetişkinler, yaşlandıklannı da
anımsıyorlar. Masum, yürek ya-
kan, çekici afat Lucy, sanki bütün
bir çiçek çocukları kuşağının
1990'lardakikızıdır.
Ne zaman. kime. nerede vere-
ceğini, cinselliğe nasıl adım ata-
cağını kendi belirleyecek olan, ki-
şilikli. güzel, bakire bir zamane
çocuğudur. Ve evin oğlunun sı-
kı Igan, sevimli v e bakir arkadaşı-
na çıkar piyango. birağacın altın-
da, yıldızlı bir Toskana gecesin-
de!'
Genelde, 20. yüzyıl İtalyan ta-
rihine değinen. siyasal baskı ve
dayatmalardan kaçınan. karma-
şık cinsellik sorunlanyla ha!)ir ne-
şir, ölüm, yalnızlık. yabancılaş-
ma, vb. temalarla kuşatılmış sü-
rekli arayış ıçınde. benliğinın de-
rinliklenne doğru yol alan kahra-
manlann hikâyelennı anlatan ki-
şisel filmlerini izleyen gösterişli
'oryantal üçleme'sinin (Son İm-
parator, Çölde Ça>, Buda)
ardından, 'alçak tonlarda
seyrcdcn, psikolojik. müte-
vazı ve küçük' bir filme so-
yunmuş Bertolucci bu kez.
Italya'nın y üzyıllardan bcri,
Byron, Shelley gibi roman-
tik şairlerden. E.M. Forster,
Virginia VVoolf gibi yazarla-
ra kadar çoğu ünlü edebiyat-
çının dadandığı, doğa hari-
kası. güzelim Toskana böl-
gesinin çayır-çimeninde
çektiği "Çalınmış Güzel-
lik"te, her zamanki kamera-
manı Vittorio Storaro'nun
yerine,
u
Şarküteri","Yedi",
»ICiyiirÇocuklar ŞehrTyle
parlayan yeni kamera büy ü-
cülerinden Darius Khond-
ji'yle çalışmayı yeğlemiş üs-
tat.
w
Doğuştan ruhu jbereli, kiııısesizin teld'
8 0 . A d i m Yönetmen: Tomris Giritlioğlu/Senaryo:
Mehmet Eroğlu/ Kamera: Yavuz Türkeri, Ercan Yılmaz/
Müzik: M. Nurettin Beken/ Montaj: Bilge Can/ Oyuncular:
Levent Ülgen, Zuhal Olcay, Haluk Bilginer, Derya
Alabora, Hümeyra, Civan Canova, Emre Baykal, Selçuk
Yöntem, Tunca Yönder, Meral Çetinkaya, Taner Barlas,
Altan Erkekli/ 1996 Türkiye (TRT) Beyoğlu Alkazar
sinemasında.
1970 sonrasında öğrenci olayla-
nna kanşıp uçtan uca savrulmuş,
acılara boğulmuş devrimci kuşak-
tân genç kahramanlann. dönemin
siyasal. toplumsal çalkantılannın
fpnunu oluşturduğu serüvenlerini,
polisiye gerilim öğeleri ve psikolo-
jrk çözümiemelerle kaynaştınp cin-
seltiği de vurgulayarak anlatan "Is-
sızügın Ortasında", "Geç Kalmış
Ölü", "Yanm Kalan Yürüyüş" üç-
limesiy le tanınmıştı romancı Meh-
met Eroğlu. 1980'li yıllann yan-
sında. Son 10-15 yılda edebiyatı-
rnızda ortava çıkan Latife Tekin,
Örhan Pamuk, Ahmet Altan gibi
'•genç" romancılara dahil edebile-
ceğımız Mehmet Eroğlu'nun "Ya-
nm Kalan Yürüyüş" romanından
uyarlayarak yazdığı senaryodan
yönetmen Tomris Giritlioğlu'nun
çektiği "80. Adım", 12 Eylül son-
rasında bir araya gelen, her biri
bambaşka yollara sapmış, eski ey-
lem arkadaşlarının. geçmişlerini
sorguladıkları bir hesaplaşma öy-
küsünü anlatıyor.
Film. baskıya, şıddete maruz ka-
lıp havasız hücrelerde. dayanılmaz
işkencelerde gençliklerini, kişılik-
lerini, düşlerini bırakarak alabildi-
ğine örselenmiş bir kuşağın dramı
fonunda geçen birtakım bireysel
hesaplaşma ve ödeşmeler aracılı-
ğıyia. 12 Eylül'ün gölgesindeki ya-
kın tarihimıze kamera çeviriyor.
Merkez karakteri. yetimhaneden
yetişerek 1970'lerdeki üniversite
ey lemlerine bulaşmış, kişiliğinden,
inandıkiarından ödün vermeksizin
işkencelerden geçmiş. hapis yat-
mış. tayfalık ertiği şileplerle Uzak-
doğu'nun egzotik atmosferine ka-
çıp sığınmış, gemideki Portekizli
arkadajını (kura ona çıktığı için)
kudurmadan önce çekip vurmuş.
fosur fosur sigara tüttüren. kanar-
ya tutkunu. cesur, babayiğit. karşı
cinsı pek iplemeyen, mağrur serü-
venkeş Korkut Laçin (Levent Ül-
gen).
'Doğuştan ruhu berelL kimsesi-
zinteki'olan.yalnız. kımseyi seve-
mez Korkut'un boşvermiş. bıkkın,
zırhsız bir şövalye edasıy la yıllann
ötesinden çıkagclip vaktiyle. poli-
tikaya soyunan gençlik arkadaşı
Sedat'a (Civan Canova) emanet et-
mış olduğu Portekizli'nin bavulu-
nu geri istemesi ve ortak eski he-
sapların ortaya saçılması eksenin-
de gelişen "80. Adım"da. sey ırcinın
tüm olanı biteni tam olarak anlayıp
kavrayabildiğini söylemek zor doğ-
rusu. Oldukça kafa kanştırıcı ve
karmaşık halde. büyük bir geriye
dönüş olarak tasarlanıp kurulmuş
filmde, sonunda eski arkadaşı. 'ko-
kan korkak' Hasan'la (Emre Bay-
kal). Sedat'ın kızkardeşi ve eski nı-
şanlısı Aslı (Derya Alabora) tara-
fından vurulup defteri dürülen, ef-
sanevi Korkut Laçın'in trajik öy-
küsünü sürekli flashback'lere baş-
vurarak anlatıyor Tomris Giritlioğ-
lu. yer yer ilginç bir polisiye tadın-
da. Ne yazık ki "Suyun Öte \a-
nryla "Yaz Yağmuru" gıbı önce-
ki filmlerini göremedığim. belge-
selden yetişen yönetmen Tomris
Giritlioğlu'nun romandaki baskı.
şiddet, ihanet. yılgınlık boyutlannı
yansıtan bir gerilim atmosferine
oturtulmuş anlatımı. görsel bakım-
dan göz dolduran zevkli bir düzey
tutturuyor ve ölgün bir tempoda
seyreden. gitgide daha bir ilgiyle
izlenen bir •film noir'havasında yü-
rüyor "80. Adım"
1
.
Korkut'un trajik bir serüv ene dö-
nüşen bu hesaplaşma öyküsünü so-
ruşturan astımlı savcının (Haluk
Bilginer) da işin içinden çıkamadı-
ğı bir 'puzzle' esrarengizliğinde.
çok yakın tarihimızin (1970-80'le-
rin) izinı sürerek gelişen "80.
Adım", ilginç ama zorlu ve çetın
bir film aynı zamanda, Mehmet
Eroğlu'nun roman(lar)ından haber-
siz, ortalama seyirci için. Sedat'ın
kansı Lerzan rolünde Köln Festiva-
li'ndeen iyi kadın ovuncu ödülünü
gerçekten hakeden bir o> un çıkaran
Zuhal Olcay la savcı-Haluk Bilgi-
ner'in usta işi kompozisyonunun
öne çıktığı zengin ovuncu kadrosu,
Levent Ülgen'le Zuhal Olcay.
epey özenılmış çcvrc-mekân dü-
zenlemelen. ı^ık-renk kaygısının
belirgınleştiğı görüntülen, müziği,
özünde 'korku ve cesareti sorgula-
\an' öyküsü ve karmaşık anlatı-
lîiıyla Istanbul-Ankara festivalle-
rınde en ıyı film ödülünü kazan-
mış, Tomris Gıntlıoğlu'na da en iyi
yönetmen ödülünü getirmiş "80.
Adım" aksayan yanlarına karşın
kuşkusuz ilginç nitelemesine layık
olup olmadığı tartışmaya açık. kar-
maşık ve ketum bir film son tahlil-
de. Yinedebelleğimizdekalmış 12
Eylül fllmlen tortusunu katmerlen-
diren, seyre ve keşfe değerbu film
çok başanlı say ılmazsa da en azın-
dan yönetmeninin yeni çalış-
malannı merakla beklettirecek tür-
den bir film.
Arayışlar filmi
Toskana'nın yaz mevsi-
minden nefis manzaraları
karşımıza getiren. şairce
gözlem ve izlenimlerle örü-
lü. olağanüstü görüntüleri,
çırılçıplak suya girmekten
sakınmayan, geceleri 'jo-
int'lerin elden ele dolaştığı
sulu ve kuru partilere katı-
lan, özgür, sanatçı karakter-
leri. edebi titreşimlere açık.
içsel yolculuk ve arayış öy-
küsü ve usta işi görsel düze-
yiyle, oldukça şiirsel ve in-
sanın içine işleyen. çoğu kez
şaşırtıcı güzellikler sunan
bir Bertolucci filmi "Çalın-
mış Güzellik".
Gencecik. masum. güzel
bakire rolü sanki onun için
yazılmış. Bertolucci'nın
keşfi Liv Tyler gerçekten so-
luk kesiyor baştan sona.
Kalın yaşam kitabının
sayfalannı çevirmeye koy u-
lan. çevredeki sevişme se-
anslanndan etkilenen, ölüm-
cül hasta, umutsuz ama esp-
risini yitirmemiş yazann en-
gin birikiminden feyz alarak
ufuktakı bekâretinı verme-
sinin zamanlamasını doğru
yapmanın hesaplanndaki,
meçhul sevgiliyi beklerken
'walkman'inden dinlediği
Courtney Love müziğiyle
danslar döktüren Lucy ka-
rakterini canlandırmak ko-
lay olmuş Liv Tyler için. rol
yapmasına gerek kalmaksı-
zın.
Aerosmith grubunun. mü-
zik ve sahne şovunda Mick
Jagger'Ia aşık atan, koca
ağızlı solısti StevenTyler'la,
1970'Ierde rock şarkıcısı ko-
leksiyonuyapan, eski model
Bebe Buell'in kızı Liv
Tyler'in, 40 yıllık deneyim-
li yıldızlara taş çıkartırcası-
na sürüklediği filmin Ingi-
lizce adındaki 'güzeilik',
hem Lucy'nin baştan çıkan-
cı cazibesini. hem de Toska-
na'nın doğal güzelliklerini
kapsıyor.
Kapalı, kasvetli, ıslak bir
kış gününde seyrettiğimiz,
kimilerince hoş ve boş ola-
rak değerlendirilen bu son
Bertolucci filminden az bu-
çuk çarpılmış bir halde çık-
tığımı itiraf edeyim.
Kanımca yüreğı pır pıret-
tiren, baştan sona keyif ve
mutluluklar veren. miskin
gönlümüzdc güllcr açtıran,
coşkulandıncı, görülesi ni-
telikte bir güzellikler veara-
yışlar film:
"Stealing Beau-
ty".
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Manevi Şahsiyet
Avrupa'da yaşayan kediler sıkıntılı günler yaşıyor
şu sıralar. Gazetelerden Türkiye'de olup bıtenleri öğ-
renen yabancı dostlarına ne diyeceklerinı bileme-
menin sıkıntısı bu.
"Sınır Tanımayan Gazeteçiler" (Journalists Sans
Frontiers) örgütü, 10 aralık insan Hakları Günü ne-
deniyle verdiği tam sayfalık ilanlarda gazetecı Işık
Yurtçu ile dayanışmaya çağırıyor kamuoyunu. Ne
yapmış Işık Yurtçu? Devletin manevi şahsiyeti"ni
tahkir etmiş.
Eğer siz yurtdışında yaşayan bir sanatçıysanız,
mesela, ne yapmanız gerekir? Devletinızin manevi
şahsiyetini nasıl korumalısınız?
"Elbette hapiste olacak Işık Yurtçu ve onun gibi-
leri. Yazıları ile bölücülük yapıyoıiar. Buna ızin veri-
lemez" mi demelisiniz?
Ya, Susurluk olaymın gündeme getirdiğı çetelere
ilişkin ne söylemek gerekiyor? "Hepsı uydurma bun-
lann, Türkiye'de siyaset-mafya- bürokrası ilişkisidi-
ye bir şey yoktur" mu diyecesiniz?
Bugün, Avrupa Parlamentosu Türkiye'de basına
getirilmek istenen yasakları tartışıyor. Savunacak mı-
sınız bu yasakları? Yoksa, Avrupalı meslektaşiarının
düzenlediği toplantıda konuşan Türk gazetecilerin
yaptığı gibi bu yasaklama girişimine karşı mı çıka-
caksınız? Söyleyin bakalım, hangisi vatanseverlik bu
yaklaşımlann? Hangi yolu seçerseniz, devletinızin
"manevi şahsıyeti'ni korumuş olursunuz?
Yaşar Kemal'in yaptığı gibi düşüncelennı özgür-
ce ifade eden bir yazar mı ülkesinin onurunu kurta-
rır, yoksa otosansürmekanizmasını ışleterek "kolkı-
rılıryen içinde kalır" görüşüne sığınanlar mı?
Erdal Oz ve onunla birtikte hareket eden yuzlere
yazar ve yayıncının yaptığı gibi düşünce özgürlüğü-
nü savunmak adına mahkûm olmayı göze alanlar mı
devletten sağlayabilecekleri çıkarlar adına susmayı
yeğleyenler mi?
Anlatım özgürlüğünün savunucusu "lndex on
Censorship"\r\ düzenlediği toplantıya katılarak Tür-
kiye'deki sansür uygulamalarını eleştiren Nedim
Gürsel mi doğru yapıyor, yabancı basına tekzip ya-
zılan hazırlayarak durumu kurtarmaya çalışan yurt-
dışındaki resmi temsilcilerimiz mı?
Söyleyin allahaşkına, hangısı ülkesi için daha ya-
rarlı bir iş yapıyor?
1 ürkiye ile Yunanistan arasındaki ılışkilenn dost-
luk temeline oturması için gırışimler yapan Türk-Yu-
nan Dostluk Derneğiyle TEMA Vakfı'nın yonetıcıleri
Cengiz Bektaş, Esin Afşar, Leyla Tekül, Hayret-
tin Karaca, Orhan Kural mı doğru yapıyor. yoksa
Antalya Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfının dü-
zenlediği 2. Uluslararası Kışa Film-Vıdeo Festıva-
li'nde Kültür Bakanlığı Ozel Ödülü bir Ermenı sanat-
çıya verildi diye, böyle birödul koymadıklannı ve va-
kıf hakkında yasal işlem yapılacağını açıklayan Kül-
tür Bakanlığı Müsteşarı mı?
Şu günlerde "Doğu Köprüsü" başlığı altında. ül-
kemizin kültürel zenginliğini yansıtan bir programla
Kopenhag'da bir sanat şölenı düzenleyen kultur mü-
şavirimiz Cevdet Kocaman mı ışını daha iyi yapı-
yor, yoksa Paris'te düzenlenen 10 Kasım törenınde
ilkokul çocuklanna Stalin dönemınin "kişılık kültü "nü
anımsatan gösteriler yaptıran, "Benim gıbı düşün-
meyenin gözlerini oyanm, yuvasını yıkarım..." gibi
veefe $Rrter ^5'yleten eğitim müşaviri mi?
Ülkemizin "manevi şahsiyet "inı yücelten sanatçı-
lanmız oldu hep. Ama onuriandırılmak, desteklen-
mek yenne sürekli kösteklendiler, cezalandmldılar.
Mehter takımının, askeri mızıkanın dışındakı etkın-
likler devlet katında hep tehlikeli sayıldı. Resmi tö-
renlerimiz hamasi gösterilerte sınırlandı.
Dilerseniz ne demek istediğimi anlatabilmek için
bir örnek vereyim. Geçenlerde Paris'te bir devlet tö-
reni vardı. Andre Malraux'nun küllerinin Panteon'a
nakli nedeniyle törenin düzenlenmesı işi ünlü bir sa-
natçıya verilmişti. Panteon'un önündekı katafalkın
dört köşesine dört büyük kedi heykelı koymuştu sa-
natçı. Dört asker yerleştirilebilirdi oysa! O, Malra-
ux'nun doğu kültürlerine duyduğu aşkı sımgeleme-
si için dört Mısır kedisi kullanmayı yeğlemiştı. Kim-
se de ulusal bir kahramanın çevresinde bu kedilenn
ne işi var diye sormadı. Sonra içeri taşıdılar Malra-
ux'nun küllerini. Devlet Başakın Chirac ve ailesi son
saygı duruşlannı, Panteon'un ortasındaki Giaco-
metti'nin "Yürüyen Adam "heykelinin önünde yap-
tılar. Bir de bu tören. Türkiye'de olsaydı neler olurdu
diye düşündüm o an.
Ne çektiyse hamasetten çekti bu ülke. Kendi yan-
lışlannın üzerine cesaretle gitmeyi beceremediği gi-
bi bu yanlışlan dile getirenleri sürgünlerde, hapisler-
de süründürmeyi marifet bildi. Dış politıkamızın te-
mel öğesi, yapılan yanlışların üstünü örtmek, ınkâr
etmekten ileri gidemedi. Yanlışları dile getiren sanat-
çılarına kötü gözle bakmak devletin resmi politikası
oldu.
Söyler misiniz bana, bunlardan hangisi vatanse-
verlik? Kendini eleştirebilen, eleştirilmesine tepki
göstermeyen bir yönetim mi "manevi şahsiyet"\m\-
zi daha iyi korur, her şeyin üstüne bir şal örterek va-
tan millet nutuklan çekmek mi?
Askeri bir krta mı daha iyi korur bir ülkenin "manevi
şahsiyet"\n\, dört Mısır kedisi mi?
Çisenti'den Açık Evlilik'
• Kültür Senisi- Tiyatro Çisenti. Dario Fo'nun "Açık
Evlilik' adlı oyununu Enver Aysever'in
yönetmenliğinde Martı Sanatevi'nde sahneliyor. Füsun
Demirel'in çevirisi üzerinde N'urşen Gürboğa
tarafından gerçekleştirilen çahşmada Billur Kalkavan.
Tarkan Koç. Goncagül Sunar ve Scrhan Avsever rol
alıyor. Oyun salı ve cuma günleri saat 20.30'da.
cumartesi günleri ise 15.00'te sergilenecek.
BIGİN
• II. ULUSLARARASI CRR PİYANO FESTİYALİ
kapsammda saat 19.30'da Eric Le Saçe'nin konseri
izlenebilir.(232 98 30)
• İSTANBULDEVLETOPERA VE BALESİ Balede
Çeşitlemeler'i sergiliyor.
• LAİKLİK VE SEKÜLERLİĞİN GÜNCEL
YORUMU konulu panel. Orhan Çekiç. Derviş
Erdoğmuş \e Metin Bobaroğlu'nun katılımıyla
Anadolu Aydınlanma Vakfı'nda eerçekleştirilecek.
(463 23 90)
• ŞİİR UZAYI LABORATUARI saat 18 00 de
Bilsak'ta '2O.yüzyılın ikınci yansında ABD'de edebiyat
eleştirisi akımlan" başlıklı birsöyleşi düzenliyor
Konuşmact Güven Turan. (337 21 46)
• 2. ULUSLARARASI LZAKDOĞl FİLM
FESTİVALİ kapsamında Tarık ZaferTunaya kültür
Merkezi'nde saat 15.30"da "Kar Leopannın Soyu". saat
19.00'da 'Güneş Panda', Atatürk Kitaplığı'nda saat
'Paris'i Yiyen Arabalar". saat 17.00'de ise "F.lveda
Cariyem' adlı filmler ücretsiz olarak göstenlecek.
• BE\İ BURADA ARAMA ANNE başlıkh kankatür
sergisı saat 13 OO'te Marmara Üniversıtesi İkt ve İdarı
Bilimler Fakültesi Konferans Salonu'nda açılıyor. Saat
14.00'te Saffet Bulut, Prof. Dr. Ömer Dinçer. Âv. Eren
Keskin, Tevfik Taş. Zeynep Baran. Melda Ke^kin vc
Ertan Aydın'ın katılacaklan bir panel düzenlenecek.