27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5KASIM1996SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tuvalette uçaksavar mermisi • HAVZA <AA)- Samsun'un Havza ilçesinde bircaminin tu\aletinde uçaksa\ar mermisı bulundu. Orta Camiı tuvaletinin temizlenmesı sırasında bulunan merminin. ilçe emniyet müdürlüğü bomba uzmanlannca kontrol altına alındığı açıklandı. Havza K.avmakamı Selim Cebiroğlu. olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü sürdürüldüğünü bildirdı. Bucak'ta oylar yeniden sayıldı • BLCAK(AA)- Burdur'un Bucak ilçesinde diin >apılan beledive başkanlığı seçiminde geçersiz sayılan oylar veniden sayıldı. DYP İlçe Başkanlığı'nın, İlçe Seçım Kurulu Başkanlığı'na yaptığı itiraz üzerine. 256 geçersiz oyda yeniden yapılan sayım sonucunda oylardan biri CHP'ye. bin ANAP'a. 3'ü ise DYP'ye verildi. İlçe Seçim Kurulu yetkilileri. yeniden yapılan sayımın ardından seçim sonuçlannın degişmediğini ve RP Adavı Mehmet Ali Öztop'un Belediye Başkanı seçildiğini bildirdiler. Cezaevinde infaz • ANKARA(AA)- Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde yatmakta olan Ramiz Şişman adlı TİKK.O nıilitanının. arkadaşlan tarafından şişlenerek öldürüldüğü bildirildi. Dün kapalı görüşte meydana gelen olayla ilgili soruşturmanın sürdüğünü belirten yetkililer Ramiz Şışman'ı öldürenlerin kimliginin belirlenmeve çahşıldığını kaydettiler. ANAP'tan RP'ye transfer • ERZURUM(AA)- Erzurum'da 3 ll Genel Meclisı Üyesi. partilerinden istifa ederek RP'ye geçti. ANAP'ın Uıca ilçesi İl Genel Meclisi Üyesi Zakir Kartal ile Karayazı ll Genel Meclis Üyesi Latif Mazkan ve Tekman Bağımsız 11 Genel Meclis Üyesi Yusuf Ziya Taşkesenligil'in RP"ye geçiş töreninde konuşan Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Ersan Gemalmaz, ANAP'ın sağın solunda bir parti olduğunu öne sürerek. "Kendıni solun dışında kabul edenler, RP'ye geçiyor" diye konuştu. Sinop ilçe olmak istiyor • SİNOP (Cumhuriyet)- Sinopta yerel yayın yapan Gözde FM. "tlçe olmak istiyorum" adında kampanya başlattı. Kampanyanın başlamasıyla radyonun telefonlan kilitlenirken arayanlann ortak noktası da "5? numaralı plakayı satışa çıkartmak" oldu. Sinop'un en çok göç veren illerin başında geldiğini vmgulayan Gözde FM Genel Yayın Y'önetmeni Zuhal Konukçu, "Sinop'u ilin daha ötesinde bir şey yapamayacaklanna göre bize ilçe olmak kalıyor. Vali yerine kaymakamımız olsun ama. insanlarımız işsiz. aç kalmasınlar" diye konuştu. Çiller'den itiraf • ANKARA (ANKA) - Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller. koalisyon ortağı RP'den bir heyetin Suriye'ye gitmesinden haberleri olmadığını söyledi. Heyetin kimlerden oluştugu konusunda da bir bilgisi olmadığını kaydeden Çiller. "Görüşmelerde neler konuşulduğu" sorusuna "'Ankara'da yeni bir hükümet kurulmuş olmasının ve bunun Türki\e'nin genel olarak' tslam \e Arap dünyası. özel olarak da Suriye'yle ilişkilerine etkilerinin ele alındığı kaydedilmiştir" şeklinde cevap \erdi. Çiller, Suudi Arabistan hükümetinden Türkiye'ye tanman kotanın arttınlmasmı istedi Kral FahcPa hac ricasıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı \ e Başbakan Yardımcısı Tan- su Çiller. Başbakan Necmettin Erbakan'ın. karayoluyla hacca izin verileceği yönündeki çıkışı üzerine. muhafazakâr tabana seslen- mek amacıyla koalisyon ortağıyla yanşa gir- di. Başbakan Erbakan'm. güvenlik birimle- rinın olumsuz görüş bildirmesine karşın. 15 trılyon iiralık pazardan pay almak isteven RP yandaşı şirketlere mesaj vermek amacı\ la gündeme getirdiği "karayoluyla hac" uvgu- lamasının. bu \ ıl için olanaksız olduğuna dlk- kat çekildi. DYP lideri ve Dışişleri Bakanı Çiller. Su- udi Arabistan Prensı Abdullah Abdülaziz'den Türkiye'ye tanınan Hac kotasını arttırmasını yazılı olarak rica etti. Hac konusunda görüş- melerde bulunmak üzere önceki gün Suudi Arabıstan'a hareket eden Devlet Bakanı Ne>zat Er- can. görüşmeler sırasında Çiller'in rica mektubunu Prens Abdülaziz'e iletecek. Konuyla ilgili çe\reler. "1995 yılında Cumhurbaş- kanı Süle\man Demirel ile dönemin başbakanı Tansu Çiller, devlet adına baş\ u- ruda bulunarak kotanın ar- tınlmasını istediler. Kral Fahd olumsuz >anıt \ermiş- ti. Çiller'in başanlı olması güç görünüAor" yorumunu yaptılar. Erbakan'ın kara- yolu>la hac gezismi serbet bırakma çabasr da bu > ıl so- nuç vermeyecek. 1997 yılı mart ayı ortala- rında gerçekleştirecek hac gezılen konusunda 6 ayön- ceden tartışma açan "hac tobisP. hac gezilerinın ka- rayoluyla da gerçekleştiril- mesi için çalışmalar >apı- yor. PKK'ye destek verdigı bilinen Suriye ile iç karışık- lık içınde bulunan Irak üze- rinden Suudi Arabistan'a gidecek hacı adaylarının güvenliğinin sağlanamaya- cağı yönündeki güvenlık raporlan. RP'nin önünde engel oiuşturuyor. Hac lobısinin suçlamala- nyla. yetkilılerın bu konu- dakı yanıtları şöyle: - Laik devlet az sayıda ki- şinin hacı olması için çaba gösteriyor: - De\ letın böyle bir ama- cı yok. Türkiye'de her yıl yaklaşık 100 bin kışı hacca gitmek istiyor. Ancak, Su- udi Arabistan hükümeti. özellikle 1990 yılında mey- dana gelen \e 1000 Türk hacı adayının da yaşamını C6Çen yil reddedİldİ Hükümetin karayoluyla hac gezisini serbest bırakması bu yıl olanaksız bir karar olarak değerlendirilırken. Suudi hükümetinin Çiller'in benzer isteğini 1995 yılında olumlu karşılamadığı öğrenildi. dı. 1995 şılında Cumhurbaşkanı Sülevnıan Demirel ve dönemin başbakanı Tansu Çiller tarafından Kral Fahdagönderilenmektuplar olumlu sonuç vermedı. - Karavolu> la hac gezisi \ asaklanarak iba- det \e stvahat özgüriüğü kisıtlanıyor. - Hac gezısı Körfez Krizi'nin ardından I- rak'ta beliren durum nedenivle kara>olu>la vapılamıyor. Gü\enîık birimlerı Suri>e ve I- rak güzergâhında hacı ada> lannın can güven- liğinden endişe ediyorlar. Çan güvenliğinin tehlıkede olduâu bir durumda naMİ karavolu yitirdiği oiaydan sonra kargaşalıkları önle- mek için kota uvgulamasını sıklaştırdı. Tür- kiye've diğer ülkelerde olduğu gibi nüfusun binde biri oranında kota uygulaması Suudi hükümeti tarafından başlatıidı. - De\ let kotanın artırılması için çaba gös- termiyor. -De\ let kotanın artırılması için Suudi Ara- bistan hükümetine hery ıl başv uruda bulunu- >or. 1991 \e 1992 \ıllarında Suudi hüküme- ti kota uvgulamasını baş\ urular üzerine gev - şetti. 1993 yılında itıbaren yeniden sıkılaştır- ÇİZMEDEIN YLKARI MUSA KART Bir milletvekili, bir polis nıüdürü ve cinayetten aranan bir ülkiicü avnı arabada kaza geçirdi. serbest bırakılır? Karayolunu savunanlar. ıki güzergâhtagüvenliği nasıl sağlacaklarını ızah etsinler. - Kota uygulaması Türki>e'nin niifusunun 60 mihon olduğu varsayılarak u>gulanı>or. Bu eski bir rakamdır. Dcv let bunun aksini sa- vunmuyor. - Suudi hükümeti. hacı kontanjanını belır- lerken. Birleşmış Milletler verilerinı göz ö- nünde bulunduruyor. Bu konuda devletin \a- pacağı bırşe) yok. Bu uygulama bütün de\- letlerıçıngerekli. Buyıl verilerneyi gösteri- \orsa o oranda hesap vapılacak. - Hac gezileri sadece A tipi şirketlere yapn- nlarak haksız kazanç sağlannor. - Yurtdışına hangı şırketlerin gezı düzen- leyebileceği 1618 savılı \asayla düzenlen- miştir. A tipı şirketlerin nasıl çalışacakları \ e nasıl seçıklikleri bu \asada be- lirtilmiştir. Şırketlerin seçımı şasayla ilgili bir durumdur. - De\ lef. Di>anet İşleri Baş- kanlığı aracılığnla hac gezile- rine kanşmasın. Serbest pi\a- sa oluşsun. Dhanet haksız re- kabet>aratı\or. - Bu eleştimi vöneltenler. 1980'li \ıllarınortasınakadar \aşanan durumu göz ardı edı- \or. Bazı şirketlerhacı ada>la- nnı paralarını alıp yüzüstü bı- rakıyordu. bazıları Suudi Ara- bistan'a bırakıp geldi. bazısı da 1 a>a varan »üreyle güm- rüklerde hacılan süründürdü. Hacıların bu durumu de\ letı zor durumda bırakı\ordu. Dı- yanet bu tür olumsuzluklan gi- dermek amacıyla etkin hale geldi. Diyanet, hac gezilerin- de fiyat indirimi yaparak hacı adayları lehine durum yarat- maktadır. - Ha\a yolu karayoluna gö- re daha pahalı. - Havayolukarayolunagöre çok az pahalı. Kilometrelerce uzunluğunda bir haftalık bir gezı yerine. 10 günlük yolcu- luk yerine kısa sürelı daha iyi birgezi fırsatı yaratılıyor. Ha- cıların otobüsİeri bozuldugu için Suriye ve Irak'ta günlerce kalma riski var ve eskiden bu tür olaylar çok oluvordu. Bu ortadan kalkmıştır. Suriye ve Irak'ın ve sonra Ürdün'ün 50 dolara yakın \ ıze parası aldığı gözönünde bulundurulursa fazla bir fivat farkı ortaya çık- mıyor. Genelde yaşlı kişilerce gerçekleştirilen hac gezisi ra- hat hafe gelmiştir. Hacı olmak ısteyenlerin diledigi gibi git- me hakkı olduğu göz ardı edi- lemez. Ancak. güvenlık gerek- çesi ortadan kalkmamıştır. Ulucak, türbanın anayasaya aykın olmadığını savunarak konuya çözüm getireceklerini söyledi RP türban konusunda ısrarhANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Hükümetin RP kanadının, hazırlana- cak demokratikleşme pa- ketine üniversitelerde tür- banı serbest bırakan dü- zenlemeleri de dahil etme girişimine. Cumhurbaş- kanı Süleyman Demi- rel'in, "anayasaya aykın olduğu" gerekçesiyle kar- şı çıktıgı bildirilirken RP Genel Başkan Yardımcısı Rıza Ulucak. konunun anayasaya aykın olmadı- ğını savunarak Meclis'in kısa sürede konuya çözüm getireceğini bildirdi. Ulucak. Demirel'in gö- rüşlerini içeren haberlerle ilgili olarak Cumhuriyet'e yaptığı açık- lamada. "Anayasanın hangi hük- müne aykınysa onu da söyleseler de biz de bilsek. Önüne gelen bir şey söylüyor bu konuda" dedı. Türban konusunda Türkiye'de çif- te standart yaşandığını sa\unan Ulucak, "Anneniz T>aşım örtse. Hac konusu ortaklar arasında bunalımyarattı HÜLYA IC\RABAĞLI ANKARA - Başbakan Necmettin Erbakan'ın hac konusunda tabanına yönelik mesajlan. hükümette, türban konusundaki yaklaşımın tersine görüşaynlığı yarattı. DYP Grup Başkanvekili Saffet Ankan Bedük. karayoluyla hac yapılmasmın can güvenliği yönünden olanaksız oldugunu vurgularken RP Grup Başkanvekili Temel Karamollaoğiu, "*se>ahat özgörlüğü" olarak nitelendirdiği hac için hükümetin gerekirse karayolunda güvenliği sağlayıcı önlemleralacağını kaydetti. DYP Grup Başkanvekili Saffet Ankan Bedük. koalisyon ortağı RP'nin karayoluyîa hac yapılması konusunda ısrarlı tutumuna karşı güvenlik sorununa dikkat çekerek "CManaksız" yamtını verdi. PKK'nin Suriye'de odaklandığını kaydeden Bedük. "Serbest bırakdması durumunda yurtiçinde yurttaşlanmızın can güvenliğini sağlanz, ancak smırlar ötesinde aynı güwnceyi vermek zor" diye konuştu. Bedük, "Ortağmız türban ve hac konusundaki açıklamaJan hükümet uzlaşması diye sunuyor. Nasıl degerkndiriyorsuniH'* sorusuna, "Onu bilmivorum. Böyle bir konu yok" karşılığını verdi. RP Grup Başkanvekili Temel Karamollaoğiu, dün Meclis'te düzenlediği basın topiantısinda, haccın ibadetle birlikte seyahat anlamına geldiğini belirterek "Biz insanlann serbfstçc seyahat etmekrinden yanayu" dedi. odacı kadın başını örtse bir şe> yok. Daire>e 0derken başını ör- ten gerici oluyor. Dümanın nere- sinde \ar bö>le bir şe>? Türki- ye'nin sanki başka sorunu yok" dı\e konuştu. Hükümetin kısa sürede "soru- na çare bulacağını" \e bu vönde- ki çalışmalann sürdüğünü anlatan Ulucak. şö\Ie konuştu: "Konuya çare bulunması zorunluluktur. Çünkü eğitim dönemi başladı. Birçok hanım evladımız okula gi- demi\or. Manevi yanı bir >ana. madden de bir suç işleni\or. Tür- ban taktı diye okula alınmayan kızlanmızın ögrenme hakkına te- caviiz edilivor. Bu. anavasal bir suçtur." Ulucak. türbanla ilgili olarak Atatürk'ün "istismar edildiğini" de öne sürerek "Atatürk'ün an- nesininde.eşiLatife Hanım'ında başı kapah) dı. Bunlara ne oluyor yani? Llkenin büyük sorunları var. Bunlarla uğraşmakdururken nelerle uğraşnorlar. Milleti ve ken- dilerini oyalıyorlar. Ama inşallah bunlann çaresine bakacağız" görüşünü dile getırdı. DYP Grup Baş- kanvekili Saffet Ankan Bedük ise hükümetin ha- zırladığı demokratikleşme paketinde ana\ asa değişik- liğinin söz konusu olmadı- ğını söyledi. DYP olarak pakette öncelikli olarak düşünce ifade özgürlüğü- nün önündeki engellerin kaldınlmasını. memur ve ışçi sendikalarının faali- yetlerindeki kısıtlamalara son verilmesinin esas alın- dığını kavdeden Bedük, "Türban tartışmaları şekil ve formalitedir. Ana mesele yapıl- mamalıdır"dive konuştu. Anava- sada din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen hükümler olduğuna işaret eden Bedük. "İnancıgereği kişinin türban takması hiçbir su- rette yadırganamaz. Ancak, ide- olojik ve örgütsel anlamda örtün- meve sıcak bakmavız" dedı. SIFIR NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Susurluk yakınlarındaki ka- zada üç ismin bir aracın içinde bulunması birçok soruyu gün- deme getiriyor. Bu isimler, Ül- kü Ocakları Eski Genel Başka- nı Abdullah Çatlı, Mehmet Ağar'ın yakın adamı olarak bi- linen polis müdürü Hüseyin Kocadağ, DYP'Iİ aşiret reisi Kürt milletvekili Sedat Bucak. Abdullah Çatlı sahte kimlik- le dolaşıyor. Abdullah Çatlı'nın Mehmet Özbay sahte kimli- ğiyle dolaştığını herkes biliyor. Çeşitli raporlarda da bu konu gündeme getirilmiş, bu rapor- lar basına sızmıştı. Abdullah Çatlı'nın, Mehmet Ağar'ın kur- durduğu söylenen Ozel Hare- kât Timi'nin perde arkasındaki lideri olduğu da iddialar ara- sındaydı. Hatta bu konudaki tezler da- ha da ileri götürülüyor ve suç- lamalar Mehmet Ağar'a yönel- tiliyordu: Abdullah Çatlı, polis tarafın- dan aranmasına, birçok cina- yetin sorumlusu olmasına rağ- men Mehmet Ağar tarafından korunuyordu. Mehmet Ağar, Çatiı'yı, kurdurduğu söylenen Abdullah Çatlı Neyin Görevlisiydi? Özel Harekât Timi'nin önemli isimlerinden birisi haline getir- mişti. Behçet Cantürk. Savaş Buldan ve arkadaşlarının kaçı- rılıp öldürülmesi olaylarının ar- kasında da Çatlı'nın yönettiği Özel Harekât Timi olduğu söy- leniyordu. Behçet Cantürk. Savaş Bul- dan gibi Kürt mafya liderlerinin ortadan kaldırılması. yukarıdan onay alınarak ve eroin ticareti- ne el koymak gerekçesiyle gerçekleştirilmişti. Bu yolla eroin. üikücülerin etkili olduğu Özel Harekât Ti- mi'nin denetimine geçecekti. Buradan sağlanan gelirin de PKK'ye karşı mücadefede kul- lanılacağı söyleniyordu. Böy- lece eroin işı el değiştirmiş olu- yordu. Bu gelişmeler olurken, Tür- kiye'nin eroin transferinin de merkezi haline geldiği dünya basınında önemli haber olarak yer alıyordu. Türkiye'nin eroin ticaretinin ve transferinin odak noktası olması, Batılı devletle- ri de harekete geçirmişti. Uyuşturucu konusunda Türki- ye'deki uzmanlarının sayısını hızla arttırdılar. Kendi ülkeleri- ne yönelik uyuşturucu trafiğini denetim altına aldılar. Bu ise Türkiye'nin içindeki uyuşturu- cunun bihkmesine ve bunun sonucu olarak iç piyasaya yö- nelen eroinin artmasma neden olmuştu. iddiaya göre son dö- nemde Türkiye'deki eroin pat- lamasının asıl nedeni bu şiş- meydi. Şimdi bu iddialar, aynı oto- mobilde çok sayıda silahla yol- culuk eden bu üçlü arasındaki ilişkiyle yeni bir boyut kazan- mıştı. Kafalardaki sorular arka- sı arkasına geliyordu. Birinci soru: Türkiye bir ero- in patlamasının merkezi olma- sına rağmen ve bu işin Güney- doğu'da yoğunlaştığı bilindiği halde neden son yıllarda. önemli bir uyuşturucu kaçak- çılığı ortaya çıkarılamamıştı? Binlerce askerin, on binlerce korucunun, özel tim görevlisi- nin her gün adım adım taradı- ğı bu bölgede neden uyuştu- rucuya yönelik ciddi bir ope- rasyon yapılmamıştı? Ikinci soru: Sedat.Bucak, bölgede 5 bin silahlı korucu or- dusuna kumanda ediyordu. 5 bin silahlı korucu, şimdiye ka- dar hiç uyuşturucuyla karşılaş- mamış mıydı? Sedat Bucak'ın Abdullah Çath'yla ilişkisi nere- den geliyordu? Özel Harekât Timi ile Sedat Bucak arasında- ki ilişkinin derinliği nereye ka- dar uzanıyordu? Üçüncü soru: Hüseyin Ko- cadağ, Mehmet Ağar'a yakın- lığıyla bilinen bir polis müdü- rüydü. Abdullah Çatlı'nın aran- dığını bilmemesi mümkün de- ğildi? Buna rağmen. onun sev- gilisiyle aynı arabada yolculuk edecek kadaryakınlaşmasının altında nasıl bir işbırliği yatıyor- du? Abdullah Çatlı, hangi fonk- siyonu nedeniyle üst düzey güvenlik görevlileriyle bir ara- da bulunuyordu? Bütün bu soruları öncelikle cevaplandırması gereken Içiş- leri Bakanı Mehmet Ağar. Meh- met Ağar bu soruları cevapla- mak göreviyle yüz yüze. Daha da önemlisi Mehmet Ağar Içiş- leri Bakanı olduğu sürece bu soruşturma nasıl sağlıklı bir şe- kilde yürütülebilir? Susurluk'taki kaza, bir kaza mı, yoksa bir temizleme ope- rasyonu mu? Bunu şu anda bi- lemiyoruz. Eğer bir temizleme operas- yonu ise. kim kimle neyin he- saplaşmasını gerçekleştirmek istiyor? Ortalığı pis kokular sarmış durumda. Cinayetler işleniyor, failleri bulunamıyor. uyuşturu- cu ticareti ayyuka çıktı. sorum- luları ortaya çıkarılamıyor. Dev- let görevlileri. cinayetten ara- nanlarla iç içe. Türkiye'nin siyasi yaşamı, sürdürülen savaşla, şiddette ısrarla iyice bataklığın içine gö- müldü. Bütün bunlar nasıl temiz- lenecek? Hükümet, Parlamen- to, siyasi partiler bu durumda ne yapacaklar? Merakla bek- liyoruz. POLtltKA GUTNLUGÜ HİKMET ÇETİNKAYA İlişki 1 Kasım 1996 Cuma, akşam saatleri... Kuşadası'ndaki beş yıldızlı Onur Oteli'nin önü- ne 06 AC 600 nolu Mercedes marka özel otomo- bil gelip duruyor. içinden üç erkek bir genç kadın çıkıyor... Bu kişiler önceki gün Susurluk'u geçtikten son- ra üç şeritli İzmir-Bursa otoyolunda Çatalceviz ke- siminde yine akşam saatlerinde bir benzinciye ge- liyor. Bir süre orada kalan dört kişi, Mercedes oto- mobille otoyola çıktıktan hemen sonra 20 RC 721 plakalı kamyonun altına giriyor... Sonuç: Üç ölü, bir ağır yaralı... Ölenlerden biri emniyet müdürü Hüseyin Koca- dağ. diğeri, ününü Ankara Bahçelievler'de Türki- ye işçı Partisi üyesi 7 kişiyi öldürmekleduyuran In- terpol'ün kırmızı bültenlearadığıterörist Abdullah Çatlı ile üzerinde Gonca Us kimliği çıkan bir ka- dın. Ağır yaralı olan kişi ise yine ünlü 'Bucak aşi- ref/'nin lideri DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bu- cak... Dün sabah, bize ulaşan bilgilerde Mehmet Öz- bay kimliği kullanan Abdullah Çatlı'nın üzerinden birinci derece devlet memurlarına verilen 'yeşilpa- saport' çıktığının açıklanması da devletin kimler ta- rafından kuşatıldığının bir kanıtıdır. Ayrıca Abdul- lah Çatlı'nın bir süre önce 'Kerkük- Yumurtalık' pet- rol boru hattını temizleme ihalesini aldığı öğrenil- miştir. Bu olay insanı ister istemez düşündürüyor... Bir polis yetkilisi, bir milletvekili bir de 16 yıldır yakalanamayan bir terörist.... Acaba genç kadın dışındaki üç kişinin birlikte ol- malarının gerekçesi ne olabilir? Bir emniyet müdü- rünün eski ülkücü, adı 'eroin kaçakçılığına' karış- mış Fransa ve Isviçre'de tutuklanmış Abdullah Çath'yla ne gibi ilişkileri olabüir? Adı önce 'korucu başı' olmakla, daha sonra Söylemez çetesiyle he- saplaşması yüzünden ünlenen milletvekili Sedat Bucak, Kocadağ ve Çath'yla hangi amaçla dost- luk kurabilir? • • • DYP Milletvekili Sedat Bucak'ın otomobilinde Hüseyin Kocadağ'ı, Gonca Us'la birlikte yaşamı- nı yiteren Abdullah Çatlı'nın kim olduğu sevgili Uğur Mumcu'nun 24. 3. 1990'da Cumhuriyet'te yayımlanan 'Gözlem' köşesine başvurarak öğre- nelim: "Abdullah Çatlı, Isviçre'de Zug Cezaevi'nden kaçmış. Kimdi bu Çatlı? Çatlı, 12 Eylul öncesinde ktsa adıyla ÜGD ola- nan tanınan 'Ülkücü Gençlik Derneği' genel baş- kan yardımcısıydı. Çatlı, 9 Ekim 1978günü Ankara'nın Bahçeliev- ler mahallesinde, TİP'lı 7 gencin kaçınlıp öldürül- meleri olayından aranmaktaydı. ÜGD Genel Başkan yardımcısının Isviçre 'de ce- zaevinde bulunmasının nedeni 'uyuşturucu mad- de kaçakçılığı' suçuydu! Jsviçre 'nin Basel kentindekidavada Çatlı ile bir- • likte Mehmet Şener de yargılanmış, Basel'de 25 Ekim 1984 günü beş yıl ağır hapis cezasına çarp- tınlan Şener'in bu cezası, üst mahkeme tarafından bozulmuştu. Şener, o gün bugün serbest! Kimdi Şener? Mehmet Şener, Ipekçi cinayetini planlayan ül- kücüdür. Şener ve Çatlı, bu cinayetlerden sonra izlerini kaybettirip yurtdışına kaçmışlardı. Çatlı ve Şener, 22 Şubat 1982 günü Zürih 'te ya- kalandılar. Abdullah Çatlı'nın hemen Türkiye'ye 'iade' edilmesi gerekiyordu. Ancak ne olduysa ol- du Çatlı, 24 şubat günü serbest bırakıld:. Mehmet Şener'in Türkiye'ye 'iadesi' Isviçre Fe- deral Mahkemesi'nin 23 Mart 1983 gün ve 455/82/KL sayılı kararı ile önlendi. Gerekçe neydi? Gerekçe, Şener'in 'Kürt kökenli' oluşuydu! M. Ali Ağca... Oral Çelik... Çatlı ve Mehmet Şe- ner... Bu dört teröristin ardında 12 Eylül öncesinin te- rör bilmecesi saklıdır" Uğur Mumcu, yazısının bir bölümünde şöyle di- yordu: "Bugün Çatlı kaçırıldı yarın bakarsınız Ağca ka- çınlır!.. Çatlı, hiçkuşkuyok, isviçre'dekıcezaevindenyi- ne bir örgüt tarafından kaçınlmıştır. Bu örgüt, bu- günlerde Avrupa'da ve Türkiye'de büyükyankılar yapacak yeni cinayetler işleyebilir..." Başta belirttiğim gibi Uğur bu yazısını 24 Mart 1990'da Cumhuriyet'te yayımladı... Aradan tam altı yıl geçti. Altı yıl içinde Türkiye'de ve yurtdışında kaç kişi öldürüldü? Mafya-siyaset ilişkilerini sık sık yazan sevgili Uğur Mumcu da 24 Ocak 1993'te alçakça katle- dilmedi mi? • • • Hüseyin Kocadağ, uzun süre Terörle Mücade- leden Sorumlu istanbul Emniyet Müdür Yardımcı- lığı yaptı. Alevi kökenli olan Kocadağ, o dönemin Emniyet Müdürü Necdet Menzir'le nedeni belli ol- mayan bir sürtüşmeden dolayı 1995 yılında göre- vinden alındı. Üsküdar Kemalettin Eröge Polis Okulu'na müdür olarak atandı. istanbul'da Terörle Mücadeleden sorumlu istan- bul Emniyet Müdür Yardımcısı görevinde bulunan Hüseyin Kocadağ'ın adı, pek çok kanlı olaya ve uyuşturucu kaçakçılığına karışmış Abdullah Çat- lı'yla ilişkisi olması gerçekten üzerinde durulması gereken bir konudur... Devlet, bu olayın üzerine gidebilir mi, faili meç- hul cinayetlerin uyuşturucu kaçakçılığının üzerin- deki 'giz perdesi'ni aralayabilir mi? Uyuşturucu kaçakçılığının temel noktası üzerin- de durulmadığı sürece ne cinayetlerin ne de böy- le ilişkilerin ipuçlarını bulmak olanaksızdır... Bakın, Mehmet Ali Ağca, Nevşehir Emniyet Mü- dürlüğü'nce 'Faruk Özgün' adına düzenlenen pa- saportu Abdullah Çatlı'nın kardeşi Zeki Çatlı'dan almıştı. Ülkücü Ömer Ay. Mehmet Şener ve Ab- dullah Çatlı'ya ait pasaportlar da Nevşehir Emni- yet Müdürlüğü'nden verilmişti... Acaba Çatlı'nın üzerinden çıkan polis kimliğini ve yeşil pasaportunu kim verdi? İP Genel Başkanı Doğu Perinçek kimin verdi- ğini üç-dört kez açıkladı ama Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel dahil kimse umursamadı... Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya uı Planet.com. TR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle