27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 1996 SALI 12 DIZIYAZI YABANCI BASIN GOZÜYLE LAIK CUMHURİYET DOĞUYOR HAZIRLAYAN: CÜNEYT A İ Lozan Banş Antlaşması imzalanıyorokuz aralik tarihli sayımızda yayımlanan bir gravür. sultanı 20 kasımda yanında oğlu Ertuğrul oldugu halde ingiliz adasına ayak basarken gösteriyordu. Eski sultan Malta'da ikâmet etmedi. Mekkeye çekilme karannı aldı. Hidiviyal şirketinin buharlı gemisi Mansurah, sultanı Hicaz'a doğru yola çıkardı ve sultanın bulunduğu gemı 15 ocakta Mekke'nin Kızıideniz üzerindeki limanı Cidde'ye yanaştı Bir muhabırimiz. yayımladığımız iki fotoğrafın yanı sıra. bu vanşın öyküsiinü de yazdı: "Eski sultanı taşıyan, 800 tontuk küçiik Mansurah gemisi sakin \e mavi sulan yararak, bu sabah yani 15 ocakta Cidde linıanına demir attı Gemi demir atar atmaz. Haşitni bay raklan ile donatılnuş, çevrede bulunabilen. Hicaz Kralı 1. Hüseyin'L veliaht prensi ve bun/ann kalabalık çevrelerini taşıyan büriin ince uzun kavıklar. eski-halife sultanı karşılayabilmek için buharlı gemiye yöneidi. Sabık sultan. >anında on iki yaşındaki ogfu prens Ertuğrul olduğu halde. olay lann gelişmesini beklemek üzere işte bu kıyıda köşede kalmış ülkeye geldi. Pek çok hevecan \erici ola>dan ve değişikfikten sonra. çok ihtiyaç duyduğu teselliyi ve istirahatı kasbah'ın himayesinde. Mekke'de bulacağını umuyor. İki hükümdar geminin merdiveninin tepesinde kucaklaştı. KraJ merdivenlerden konuğu ile btrlikte indi ve onu Mekke'vevola çıkmayı beklerken kalacağı tebaasından birinin e\inc götürdü. "Resmi karşılamalann her türlii unsuru do re>e sokulmuştu. Sultanın karaya ayak basışı sırasuıda 21 pare top atıldı. \i)lu boy unca hicazlı sü\ ariler >e piyadeler sıralanmıştı. Süvariler. geleneksel kırmızı ceket yerine. Pey «amber rengi pariak yeşil cekef gij mişlerdi. Halkın güzergâh boyunca ayakta dikilmesi yasaklanmıştı; ö/el konutlann caınlan kapalı turulacakfı. Bedevi deveci birttğı araJarda dolaşıyor ve dü/eni sağlıyordu. "Sarayından sıradan bir konuta, İstanbul bahçelerinden Hicaz çöllerine. halife sultan tahtından eski tebaasından birinin koruması altında basit bir koltuğa alınıp götürülen eski sultan ne gibi duygular içinde olabilir? Vakından tanınması ilginç olabilecek bir ruh hali: anıa umutsuzluklanıu. yanılsamalannu hayal kınklıklannı Allah böyle istedı. alın yazısı bu> muş" dinsel örtiisünün altında gizJemeye devam eden Doğulu bir müminin ruh haleti!". 10.2 1923 tarihlı L'lttustration'dan alınmıştır. Lozan görüsmeleri Doğu'da banş Lozan Konferansf ndan çıkacak mı? Lozan'da Türkiye'yi temsil eden ekselanslan lsmet Paşa bu inancı ve umudu taşıyor. İsmet Paşa kendisine eşlik eden Ferit Bey ve kalabalık bir delegasyonla birlikte dün Paris'e vardı ve Poincare tarafindan kabul edildi. lsmet Paşa bu görüşmeden memnun olduğunu belırttı; umudunu Fransa'nın içten ve karşılık beklemeyen arabuluculuğuna bağlamış görünüyor. Hakkında imzalanan antlaşmalann ve sözleşmelerin hep kutsal sayıldığı Türkiye'nin. tarihi boyunca kendisine hiç ihanet etmeyen Fransa'ya güvenebilecegini, haklı olarak, düşünüyor. Fransa'nın aynı ilkeleri savunan yeni Türkiye için iyi yürekli bir a|abey gibi davranmasını istıyor ve nihayet doğası itibanyla banşçı ulusumuzun. savaştan kaçınmak için ve fiilen kaçmılmaz hale gelince de savaşı kısaltmak için Ankara hükümetince gösterilen çabalan anımsamayı bileceğini umuyor. Güven içinde Lozan'a gidivor Türkiye. Clkesinin görüşmelere banşı sağlama kararlılığıyla başiayacağını sözlerine ekliyor lsmet Paşa. Bu tür umutlar \e amaçlar açısından bakıldığında. \ahim Doğu sorununun bir kez daha, bütün gerekleri ile birlikte önlerine konacagı öteki uluslar açısından, Poincare'den daha uygun bir görüşmeci, daha güven verici bir aracı bulunamayacağı konusunda kimse herhangi bir kuşku duymuyor. lsmet Paşa. biraz da heyecanlı bir bıçimde, Ankara'da beraberinde getirdiği bütün umutları bize anlattı. "Haksızyere yalahp yıkılmış" ülkesının barışa duyduğu özlemı \e topraklarının sa\unulmasında olduğu kadar ilk ateşkes görüşmelerinde de ortaya koymaktan geri kalmadığını bütün iyi niyetiyle dilegerirdi. Savaş amacının tam bağımsızlık gibi iki sözcükle özetlendiğı Türk kozunun kutsallığını anımsartı. Bir son anlamına gelmeyen. yalnızca "Türk uygarüğmın bir evresi" olan son aylardaki askeri başanlardan. alçakgönüllülükle söz etmeyi bildi. Kapirülasyon sorununun ve Türkiye'de yaşayan yabancılar rejiminin kaygılandırdığı kişilere iyilik ister (hayırhah) bir havada güvence verdi, İstanbul'da müttefik generallerle Refet Paşa arasında çıktığı öne sürülen olayları yalanladı \e büyük bir kararhlıkla banş konferansını toplanmaya çagırdı. - Ekselans Paris'e resmi bir davet üzerine mi geldiniz? - Bir amaçla geldim. dedi gülümseyerek. 16.11.1922 tarihli Le Figaro 'dan (Paris 'te yayımlanan liberal-sağ eğilimli gazete) alınmıştır. ismet Paşa'yla bir görüşme LOZAN. 1 aralık - Türk delegasyonu başkanı aşırı kerum bir rurum izlemekle birlikte, dün özel bir söyleşide bulunmak istediğini bana bildirdi. Önüme gelen fırsata dört elle sarıldım. Sırlan bilen diplomatlarla ve ince propaganda işleriyle uğraşanlarla tartışarak geçen birkaç günden sonra. İsmet Paşa'yla görüşmek bir gevşeme ve dinlenme vesilesidir. Bunun. iyi niyeti ve yahnlığı nedeniyle nerdeyse rahatlatıcı olduğu bile söylenebilir. - Konferans hangi noktaya geldi? Kaygılarını ve umutlannı biraz kaderci bir dinginlik içinde. apaçık bana anlattı. - Size. ne yazık ki. son zamanlarda Balkan devletleri arasında akdedilen dörtlii e\ lilik hakkında herhangi bir göriiş belirtemem. çiinkü sıradan bir tanık sıfatıv la bile olsa. törene davet edilmedim. Rusya ile yaptığımız anlaşmalı evliliğe gelince. sizi temin ederim ki. hiçbir gizli madde içermiyor. İlişkilerimiz kusursuz veöyle kalacağını umuyorum. İmzaladığımız antlaşma. karşılıklı vardun antlaşnıasıdır. Bununla birlikte, sanılabilecek olanuı tersine. tezünizi savunmak için hatta Boğazlar sorununun incelenmesine gecmek için. kesinlikle Rus delegasyonunun gelişini beklemi\oruz. Öteyandan Rusya. Ukrayna. Gürcistan \e Karadeniz'de kıyısı olanrtinıdevletlerin bu noktada açılacak bir tartışmaya eşitlik temelinde katılmalarını da istiyoruz. tsmet Paşa bir an derın düşüncelere daldı \e en yırtıcı hasımlannın bile elını kolunu bağlayan o uzayıp giden gülümseyişi ile şunlan ekledi: - Ankara'da imzalanan ulusal antlaşmaya sadık kalan Türkiye. saglam olu^muş \e Musul Mlayeti'ni içine alan sınuiar istiyor. Batı Trakya'da plebisit yapılmasınj istememiz. \eni toprak kazanımlan edinme. bunun peşinde koştuğumuz suçlamalanna yol açmamaİL Hayır! Bizim duvgulanmız. de> im yerinde ise. topraktan çok toprakla ilgilidir. Türkiye'nin yeni topraklara ihtiyacı yoktur. Türkiye bağımsızkğını kurtarmak için savaşti. Felakete uğramış halk kitlelerinin baskı ve boyunduruk altında yaşadığinı düşünmek bize tiksinti \erir. Hal bu ise. işte işlerin bu halde gidişine gerçekten son \ermek için. o halk kitlelerinin iradelerini açıklama hakkına sahip olmalannı istiyoruz. lsmet Paşa'ya Türk delegasyonunun, konferansın çalışmalanndan memnun olup olmadığını sorduğumuzda. Türk delegesi. Türklerin iyimser kaderciliğini bütün açıklığı ile ortaya döken bir cümleyle yanıt verdi: - Bakın. Türkiye hayatından hep memnundur. JeanPages 2.12.1922 tarihli LeMatin'denaUnmıtfır. Oldukça sade bir tören yapıldı. Delegeler -ılk gelen M. Venizelos oldu- ilk dört sıra koltuğu. izleyiciler ise geri kalan sıraları işgal ediyorlardı. Sahne basın mensuplarına bırakılmıştı. lzle>ıcılerin karşısındaki, somon rengi bir örtü örtülü masa ls\ içre Konfederasyonu Başkanı M. Haab'a aynlmıştı. M. Haab. kenarları kırmızı çizgılı beyaz bir şapka giymış olan bir sunucunun ardından salona girdi. Tam yetkili delegeleri birkaç kelime ile selamladı. sa\aşın vahşetini kınadı \e Noel'e kadar barışın imzalanması dıleğini dile getirdı. İki kısa konuşma daha yapıldı. Lord Curzon genel protokol cümleleri çerçe\esinde kaldı: lsmet Paşa ise Türk delegasyonunun iyi nıyetini ve Türk ulusunun barışa sonunda onuruyla ve özgürce ulaşma yolundaki arzusunu ifade etti. Daha sonra oturuma son \erildi. Oturum yalnızca >ırmi dakika sürmüştü. Tüm üyelerin hazır bulunduğu ilk birleşım 21 kasımda Ouchy Şatosu"nda saat 11 .()0'de Lord Curzon'un başkanlığında toplandı. Curzon sağma Fransız delegasyonunu. soluna ise Italyan delegasyonunu almıştı. İlk birleşım usul sorunlarını kurallara bağladı: özellikle başkanlığın Ingiliz. Fransız ve Italyan delegasyonlannm başkanları tarafmdan sıra\ la yapılması kararlaştırıldı. Daha sonra üç komisyon belirlendi. Lord Curzon'un başkanlığındaki Siyasal ve Askeri Işler Komısyonu. M. Barrere'in başkanlığındaki Ekonomik \e Mali Işler Komısjonu. Italya delegesi M. Garroni'nin başkanlığındaki Kapıtülasyonlar \e Azınlıklan Koruma Komisvonu.. lngili?ce. Fransızcave İtalvanca resmi diller olacak. ama yalnızca Fransızca tercümeedilmeyecektı. Bö\lece Fransızca geleneksel Lozan öncesigörüşme turları Doğu'daki banş düzeninin içinden çıkacağı varsayilan Lozan K.onferansı 20 kasımda gösterişli bir tören yapılmadan açtldı. Zaten konferansın oturumlan Lozan'da değil. kısa bir süre öncesine kadar otel olarak işletilen Ouchy Şatosu'nda toplanacak. Cenevre gibi, tam gölün üzerinde inşa edilmiş olmayan Ouchy. bir bakıma Lozan"m ümanıdır. Kentin öteki bölümlerine buradan ulaşmak kolaydır. İyi bir yoi. tramvay ve bir dag treni. insanı kente götürür. Bu yüzden konferansın toplandığı yer hem çeşitii kanıu hizmetlerine fazla uzak değildir hem de kentin çalkantısımn dışındadır. Ouchy $atosu'nun uzun bir geçmişi var. Şato önceleri, 12. yüzyılda, limanın koıunması içinpapazlar tarafindan inşa edilen bir kuleden ibarerti. Daha sonralan, Savualılar'ın bir sefen sırasında tahrip edilen kule. yeniden inşa edildi ve kimi üst düzey papazlann konut olarak kullandıklan bir şatonun burç kuiesi oldu. Piskoposluğun arşivleri burada saklandı, sorun buraya havale edildi ve giderek Sa\-ua'nm satdırganlığı daha az tehditkâr bir hal almca boşaltıldı ve bir gümrük bürosu buraya yerleştirildi. Yapılann bütünü. kırk yıl kadar önce, Vaud kantonu tarafindan şimdiki mal sahibi M. JJ. Mercier'ye satıldı. M. N^ercier eskiyen kuleyi restore ettirdi ve onu çok şık bir otelin yapımı ile bütünleştirdi. Şato on yıl önce Türk-İtalyan banşınm imzalandığı Hotel Beaurivage'ın biraz üzerinde ve 1816'da Lord Byron'un indiği Hotel Ancre'ın biraz altındadır. Fransız delegasyonu Lozan'daki Lausanne Palace'a yerleşti. Türkler. Japonlar ve Mısırlılar da buradalar. Burası kentin en güzel ve en yeni otelidir. 1914 yılında açtldı. Kent merkezine de yakmdır. Zaten isviçre hükümeti konukiarı olan diplomatlara en geniş maddi kolaylıklan ve teknik aygıtları - posta, telgraf, telefon. telsiz. özet trenler- sağlamak için kusursuz bir uğraş verdi. 1 no.lu Türk delegesi lsmet Pasa konferansın gecikmesinden yararlanarak. Paris'e gelip burada 24 saat geçirdi ve 16 kasımda M. Poincare ile görüştü. öte yandan Lord Curzon, 18 kasımda Fransa hükümet başkanı ile danışmalarda bulunmak ve Lozan da tartışma konulannı oluşturacak olan sorunlar hakkında göriiş birliğine ulaşmak için Paris'e uğramıştı. Ikisi. ayın 19'unda aynı trenle Isviçre'ye hareket ettiler ve akşam Territefde Mussoünt ile buluştular. Ertesi sabah, müttefiklerarası görüşmeler İsviçre Konfederasyonu başkanının resmen ziyaretinden sonra, Ouchy"de Hotel Beaurivage'da, Lord Curzon'un dairesinde devam etti. Danışma amacıyla askeri uzmanlar buraya çağnldı. Konferanstn açıliş orurumu. öğleden sonra Ouchy'de değil. Lozan'daki \fontbenon gazinosunun gösteri salonunda düzenlendi. diplomatik önceliğini yeniden kazamyordu. Teamüle göre. çeşitii heyetler sırav la da^etlere başladılar. İlk akşam yemegı M. Poincare tarafindan Ingiliz ve Fransız delegelerine, ilk öğle yemeği ise Lord Curzon tarafindan verildi. Konferansın toplanma konusu. aralanndaki banşı yeniden kurmak olan Türklere ve Yunanlılara gelince, onlar herhangi bir ön-açıklamadan kaçındılar. Argümanlarını, kuşkusuz. • komisyonlardaki çalışmalara saklamayı tercih edivorlardı. Bununla birlikte Türkler müttefik uluslarla, özellikle de Ingiltere ile ilişkılerde çok çekıngen davranıyorlar. Lord Curzon mahareti ve nezaketı ile bu havayı dağıtmak için çaba harcıyor. 25.11.1922 tarihliParis'teyayımlanan resimlidergi lUustration 'dan alınmıştır. Lozan Banş Antlaşması 20 Kasım I922"de görkemlı bir törenle açılan, 4 Şubat 1923'teçalkantılı birortamda kesintiye ugrayan, 23 nisanda yeniden başlayan Lozan Konferansı, pazarlıgın tutkudan fazla yer kapladığı 148 fiifı tartışma gününden sonra. Doğu'da barışın saglanması ile sonuçlandı. Konferans, ilk dönemde yeşil masanın çevresinde de\ let adamlarını. bakanlan. elçileri toplamıştı. Lord Curzon'un. Bay Barrere'in. Bay Bompard'ın Marki Garroni'nin yanı başına oturmak üzere Bay Poincare ve Bay Mussolını bizzat gelmişlerdi. Konferansın ikinci dönemı. temsil ve dışanya yansıma açısından daha mütevazı kaldı. Fransa ve Ingiltere çıkarlarını koruma görevini. İstanbul'dakı Vüksek Komıserlerı olan geneıal Pelle'ye \e Sir Horace Rumbold'a teslim etmışlerdi: Bu iyi bir seçım oldu. çünkü her ikisi de görüşmecıliğın Dogulu yöntemlenne alışıktılar. Türk delegasyonunun temkinli şefı lsmet Paşa'nın verdıği mücadelenin bitmek-rükenmek bılmez vavaşlığına. sabırla olduğu kadar nezaketle de katlandılar. Heyecanlı olaylann ardından. en sonunda 24 temmuzda. üç av lık bir süre içinde v ürürlüğe girmesi gereken bir antlaşma projesinın altına imzalar atıldı. Bu törenin birönceli oldu*. . , , . . . ... *,.•...,. Bir akşam önce. Poıonfa SeîegasVonunun ' * ' salonlannda. "Pok>n\a ile Türkiye arasında ihlal edikmez banş durunıu'na ılışkın "Sürekli Samimi Dostluk Antlaşması" ımzalanmıştı. Böylece Moskova'da geçıci bir destek aramış olan Kemalist rejım. Polonya ile karşılıklı çıkar üzerinde te nellenen geleneksel siyasetini yeniliyordu. Lozan Antlaşması adı verılen anlaşma. saat 3'te üniversitenin büyük salonunda kapanış konuşmasını yapan İsviçre Konfederasyonu Başkanı M. Scheurer'in başkanlığında, görkemli bir ortamda imzalandı. Zemin. delegasyon mensupları ve basının temsılcileri tarafından. balkon ise isviçre makamları ve kordiplomatik tarafindan işgal edilmişti yaklaşık beş yüz kişi tarafindan. Formaliteleri kısaltmak amacıyla, antlaşmaya eşlik etmesı gereken ek antlaşmalar bir gece önce imzalanmıştı. Yine de altına imza konması gereken on sekiz belge bulunuyordu; bu ise organizasyonun kusursuzluğuna rağmen üç çeyrek saati gerektirdi. Mali ve ekonomik hükümlere katılmayan 'ı'ugoslavva antlaşmayı ımzalamadı. fakat ek bir protokol ona. eski Osmanlı Imparatorluğu'ndan ona düşen miras payı ile ilgili olarak. askıda bırakılan bazı sorunlan sonuca bağladıktan sonra üç aylık bir süre içinde antlaşma imzalama olanağını sağlıyor. Türkiye ile hiçbir zaman savaş hali içinde olmamış olan Amerika Bırleşik Devletleri'ne gelince. bu devlet bu noktadan harekeket ederek. Türkiye ile ayrı bir antlaşma imzalama görüşmelerinde bulundu. Bu antlaşma aslında ötekinin tıpatıp aynısıdır, ama \\'ashington hükümeti. Türkiye'de ayrıcalıklı bir konumdan yararlanacak olan kendi uyrukları içm ek güvenceler talep ettiğinden, antlaşma ancak birkaç gün sonra imzalanabilecektir. Lozan Antlaşması, bürünlüğü içinde, işte böyle bir antlaşmadır. Antlaşmanın Türkler'e ne büyük avantajlar sağladığını vTirgulamak. yüzeysel bıryaklaşımdır. Antlaşma onlar açısından yepyeni bir rejım kuruyor. Türkiye bugüne kadar, seküler bir gelenek yoluvla. kendileri için bu ülkede her alanda kimi ayncahklara sahip olan Avrupalı devletler tarafindan az çok vesayet altında tutulmuştu. Bütün bu geçmiş. bir darbede yıkıldı. Türkiye ilk kez. öteki güçlerle tam eşitlik ilkesi temelinde ilişki>e geçen özgür. özerk bir ulus derecesine ulaştı. Şurası bir gerçek ki, Türkiye artık Osmanlı imparatorluğu değildir: bu geniş amorf bünye. kendi üzerine kapandı ve vanıltıcı alanlarda terk ettiklerini sağlam bir biçımde gen aldı. Daha da ilginç olanı şu: Türkiye 1918'deki yenılgisinden. şaşırtıcı bir biçimde. saygınlığını ve bağımsızlığmı arttırarak çıkabilmiştir. Bunu o savaştan muzaffer çıksavdı bile elde edemeyebilirdi. Türkiye. bunun önemli bir bölümünü. hadı buna yanılmışlık demevelım. müttefiklerarası politikanın kararsızlıklanna ve tutarsızlıklanna borçludur.fAma bunu. özellikle % Mustafa Kemal'in daha ilk andan ıtibaren dinamizmini coşturduğu Ankara"daki milliyetçilerin başa çıkılmaz iradesine borçludur. Lozan Antlaşması bir tasfiye hareketi olduğu ve nihayet Doğu'da çok da gerekli olan bir barışı sağladığı ölçüde, vardığı noktaları kutlamak gerekir. Bunu da ancak görerek değerlendireceğız. Antlaşma eğer Türkiye tarafindan sadakatle ve dostça düzenlemelerle uygulanırsa. özellikle Fransızlar'ın şirketlerine ve Fransız etkisine varlığını koruma ve zenginleşme olanağı bırakmaktadır. Her hal \e kârda bizim uyruklanmız bundan böyle Türkiye'de geçmişte bir örneği olmayan bir durumla karşı karşıyadırlar: Geçmişteki bütün korunmalarından soyutlanmış bir halde, yabancı bir ülkede bulunan yabancılardan başka birileri değildirler. Bütün sorun. bu ülkenın yabancılara karşı dostça mı. yoksa düşmanca mı davranacağı sorusunda ' düğümleniyor. Robert Lambel Sürecek ANKABA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Yargıç Güyencesinden, Kitap Şenliğine... i Ağabeyim Halit Ziya Ekmekçioğlu, Yargıtay üye-' siydi, 1980'de Yüksek Yargıçlar Kurulu'ndan emekli ol-' du; 12 Eylül gelir gelmez, ilk olarak Yüksek Yargıçlar Kurulu'nu kapattı. Ağabeyim benden 15 yaş büyük- • tü. Konya'da Öğüt gazetesinde yazılar yazarken De-: mokrat Partili milletvekillerini eleştirir, onların Konya'da) "oturak âlemlerinde" karı-kız oynattıklannı yazardım.' Ağabeyim o sıralar, Cihanbeyli'de savcıydı. Milletve- killeri O'na gider benden yakırnrlardı: ; -Halitçiğim, bizseni iyi biryere göndermek için çır-; pınıyoruz, bak kardeşin bizim için neler yazıyor? Ağabeyim ne yapsın? Ben söz dinlemiyorum. On-; lara, "Benim öyle kardeşim yok, ben O'nu kardeşlik- '• ten reddettim" dermiş. Ağabeyim, benim gibi değil- di; beş vakit namazında, inancı sağlamdı. Beni de çok severdi yıllann geçmesiyle. 1993'ün 27 Eylülü'nde öl- dü. Bir gün şöyle demişti: - Bak kardeşim, ben beş vakit namazımı kılarım. A-: ma cennete ben gitmeyeceğim, sen gideceksin! Ben ; gülerdim, >t - Aman abi, boşver! derdim. ' ' - Öyie deme, çünkü sen haksızlığa uğrayan herke- sin hakkını arıyorsun. Haksızlığa uğrayanlann yanın- "• da oluyorsun. Ş O hiçbir zaman din sömürücülüğü yapmadı. Düz-' mece dincilerden değildi. Yargıç bağımsızlığı ile ilgili 8-22 ekim günleri Cum- huriyet'te "Ankara Notlan"r\da çıkan -toplam sekiz-'. yazıyı hazırlarken kardeşim hiç gözümün önünden git-; medi. Şimdi sağ olsa, üçkâğıtçı dincilerin davranışla- rına kimbilir nasıl içerlerdi? Bir bayramda, eşimle biriikte onları bayramlamaya gitmiştik. Yengem, bayram yemekleri hazırlamış, bak- tım masanın ortasında, dolu bir viski şişesi. Şaşırdım: - Abi bu ne? l - Vıski, dedi, senin için aldım! '. Arkadaşlarına Yargıtay'da sormuş, "Bayramda kar- deşim bize gelecek, O 'nu çok severim. O 'nu ağırla-. mak için ne alayım?" Arkadaşları sormuşlar: ; - Kardeşin solcu mu sağcı mı? * - Solcu! Biri atılmış: j - Solcuysa, sen O 'na bir şışe viski al, solcular viski; içmeyi sever demiş. Bayram yemeginde içmedik, a- ' ma şişeyi koltuğumuzda eve getirdik... Ağabeyim. Cihanbeyli'den Kırkağaç'a, oradan da Manisa'ya atanmıştı. Orada yargıçtı. Manisa'dan, Yar- gıtay'a 1960'larda üye seçilip geldi. Üye seçilirken de arkadaşları arasında epeyi kulis yaptığını anımsıyo- rum. Üye seçilince Ankara'dan Manisa'ya gidip, yar- gıç, savcı arkadaşlanna, yardımları için teşekkür etmek istedi, gittı. Oraya varınca. yargıçlar toplanmışlar, ki- minde inceden bir kıskançlık, kiminde yapay bir gü- lümsemeyüzlerinden okunuyor. Konuşmalardan, hoş- beşten sonra ağabeyim: - Yahu, demiş, ben buradayken namazlanmı kıldı- ğım bir küçük oda vardı, ızın verseniz de gidip bir na- mazımı kılıversem, deyince, muzip savcı Firuz Çilin- giroğlu -sonradan O da Yargıtay üyesi, ardından Ada- let Bakanı oldu- kendini tutamamış, şöyle demiş: - Halit Bey, bak Yargıtay üyesi oldun, artık o nama- zı da şu gahplere bırak. Onu da ellennden alırsanne yapacak garipler? -- :*?>ssf8 Bu söz üzerine kahkahalar patlamış..._ Eski Yargıtay Başkanlarından imran Öktem'in ce- naze töreninde, ön sıralarda namaz kılmaya duımuş; olaylar olmuş, İmran Öktem'in namazının kılınmadığı söylentileri çıkmıştı. İmran Öktem'in cenaze namazı- nı kıldırmayan Maitepe Camisi Imamı ismail Coşar'ın, • "Bu adam kâfirdir, namazı kılınmaz" deyip halkı kış- kırtarak cenazeye saldırttığı ileri sürülüyordu. Öktem'in cenazesi 3 Mayıs 1969'da kaiktı. O yıllar Milliyet'ten ' aynlmış, Türk Haberler Ajansı'na geçmek üzereydim. l Ağabeyim anlatıyordu: ', - imran Bey'in cenaze namazı kılınmadı kardeşim, } ben oradaydım! ' Başbakan da o yıllar Süleyman Bey'di. iyi mi? Maitepe Camisi Imamı ismail Coşar, şimdi Refah • Partisi'nin Çankın Milletvekili. Daha ilginci var, Imam > ismail Coşar'ın oğlu, Asliye Ceza Yargıcı iken Ağır Ce- ; za Mahkemesi Başkanlığı'na mı getirildi ne? Bu ko- • nuda araştırmayı sürdürmekteyim. Mahkemelerin du- vannda, "Adalet Mülkün Temelidir" diye yazar. Bura- daki "mülk" 148 Erbakan ın attınları değil. Tansu Çil- ler'in malvarlığı hiç değil, "ülke" anlamındadır, "dev- letin ülkesi"... İşte, bu çürüme noktasına gelmiştir. • Üzerinde önemle durulması gereken budur. Ülke- j nin temeli, yargı bağımsızlığından geçmektedir. Dura- | cağım üzerinde daha. Şunu belirteyim, Türkiye'deyar- I gıç güvencesi yok. \ Her şey. bir eski gezici vaizin iki dudağı arasında. ' TÜYAP Kitap Şenliği'nde bugün İsmail Gülgeç'in İ B Salonu'nda 9. Sokak'taki yerinde olacağım. Okur- ' larla söyleşecek, "Domuzuna Yazılar"\a, "Eylül Yazıla- İ rı"nı okurlara imzalayacağım. j B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDA.N SAĞA: 1/ Dıyarbakır ılın- de. Anadolu'da bu- güne değin bilinen en eski yerleşık köy düzenme iliş- 3 kın bulguların ele geçtiğihöyük... Bir nota. 2/ Güney Anadolu'daki ko- nar - göçer Tûrk- menler arasında göç kervanını yö- neten genç kıza 8 \erilen ad. 3/ Bir g tarikat ya da sana- tın kurucusu... Cayın etkın maddesi. 4/Ender. seyTek... Hindistan'da yetişen tırma- nıcı bir bıber aâacı. 5/ Okul. kışla aibi yerlerde 3 hastalar için aynlmış bö- 4 lüm... Bir peygamber. 6/ Bir yüzey ölçüsü bınmi... Aşk ateşf. 7/Karşıt... Kes- 6 kin kokulu doğal madde. 8/ 7 Anamotifinyinelenmesin- 8 den ıbaretcanlıve hareket- g li bestelere verilen ad... Uğraş. 9/ Kadınların yüzlerine sürdükleri allık... İlk damı- tılan ve içinde anason bulunmayan rakı. Y'ÜKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ tçinden çıkılamayacak kadar güç olan. karışık ış. 2/ Al- çak enlemlerdeesen düzenli rüzgâr... Karakter. 3/Vçurum... Sırtmda büyük dikenleri olan bir balık. 4/ Yanarken güzel koktuğu ıçın rütsü olarak kullanılan bir ağaç... Eski ^dilde ok... Birsoru sözü. 5/Ceşıtli belge ve ışlemleregeçerlık ka- zandırmaklayükümlükamugörev lisi... Şöhret. 6/Faiz... Bir tuzla ürününün satıldığı bölgeler. 7/Cinsel işgüdünün belir- tilerini gösteren. yaşanıa gücünün tümü. S'Saat. mıkroskop gibi araçlan tozdan korumak için üzerlerine kapatılan cam kap... Temeli taklide dayanan sözsüz oyun. 9/ Bir renk... Yassı gümüş külçesı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle