27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5KASIM1996SALI 10 DIŞ HABERLER Başkanlık seçimini kim kazanırsa kazansın Türkiye'nin stratejik önemine göre davranmak zorunda. Oysa Kongre, lobilerin etkisinde Türldyeiçin KongreönemK• Ankara, yeni dönemde insan hakları ihlalleri nedeniyle Kongre üzerinde etkili olan hükümet dışı örgütler ve Yunan- Rum-Ermeni lobilerinin giderek ağırlaşan baskılarıyla mücadele etmek zorunda kalacak. Bill Clinton'ın seçilmesi, yalnızca yeni birine aynı sorunları anlatmamak açısından Türkiye için daha iyi. ÖZGEN ACAR ANKARA (Cumhuriyet) - Türkiye açısından bugün ABD'de vapılacak se- çimlerle ilgili olarak iki soru var. Birincisi... "ABD Başkanlık Seçimini Demokrat Bill Clinton mı yoksa Cum- hurnetçi Bob Dole mi kazanırsa Türki- ye açısından daha iyi olur?" Bu sorunun tek kelimelik bir yanıtı \ar: "Fark etmez." Seçim öncesinde kim ne derse desin ister Demokrat ister Cumhurivetçi bir başkanın Be>az Sara>'ın "oval oda- sı"nda oluşturacağı "ABD\önetimi r 'nin Türkiye'ye karşı izleyecegi siyasa, kesin hatlarla değişmeyecektir. 2. Diinya Savaşı'nda yaşamtnı kurta- ran bir Ermeni doktoruna şükran bor- cundan dolayı Bob Dole'ün Türkiye'ye pek sempati beslemediği biliniyor. Dole'ün kişisel duygulan ne olursa ol- sun. işbaşına gelecek herhangi bir "ABD >önetimi"nin Türkıve'nin stratejik ko- numunun. siyasal \e ekonomik önemi- nin bilincinde olacağı bir gerçek. Türk hükümetleri için Dole'ün "kapalı kutu" olmasınakarş.ılık Bill Clinton'ın "hiç ol- mazsa Türkiye sorunJan hakkında bir flkri olduğu" \e Ankara'nın bu sorun- ları en baştan anlatmaya başlamak gibi birdurumda kalmayacagı belirtilivor. Kamuoyu araştırmalarına göre "BilTin 5 kasım •'başkanlık" seçimleri- ni "Bob" karşısında farklı kazanacağı anla^ılıyor. Dolayısıyla Türkiye ile ilgi- li olası gelişmeler Bob'un kaybedeceği \e Bill'in kazanacağı varsayımına göre değerlendirilebilir. Ikinci soru ise şövle: "ABD Kongre- si'ni oluşturan Temsilciler Meclisi ile se- natosu için yapılacak üçte bir yenileme se- çiminde Demokratlar mı yoksa Cumhu- riyetçiler mi çoğıınluğu alırsa Türkiye için daha i>iolur?" Türk-Amenkan ilişkilerinin geleceği- ni Bill'inbaşkanlığından daha çok şuet- kenler belirleyecektir: Birincisi... Türkiye ile ilişkileri. Kong- re "deki çogunlugu ele geçiren parti be- lirlevecektir. Ikincisi... Kongre'deki çoğunluk kar- şısında "Clinton yönetimi"nin izleyece- gi siyasa \e bunu gerçekleştirmek için göstereceği direni^ önemli olmaktadır. Clinton bundan önceki ilk 4 yıllık baş- kanlığı döneminde Türkiye konusunda Kongre"de değil direnmek. pek çok ko- nuda ısrardahi etmemıştir. Clinton. ~to- pu taca atan bir fiıtbol oyuncusu" gibi göründüğünden ilk döneminde Türki- ye"den pek "parlak not" alamamıştır. Bunun en tipik örneği. Türkiye'ye veri- lecek 3 fırkateyn ile satın alınacak Kob- ra helikopterlerinde görülmüştür Üçüncüsü... İster başkanlık. ister Kongre seçimleri öncesinde adaylar. seç- menlerine vaatlerle borçlanmaktadırlar. ABD'nin kendisine 'terörist' diyen Erbakan hakkmdaki kararsızlığı seçimler sonrasında giderilecek i dönemde REFAHYOL ile ilişkiler• Gölge Dışişleri Bakanı GüKün ABD seçimlerinden sonra Amerika'ya giderek Erbakan'ın Washington ziyaretini hazırlama konusunda ön temaslar yapacağı bildiriliyor. ANKARA (Cumhuriyet) - Ankara ile VV'ashington arasındaki ilişkileri. Amerika'daki "başkanlık" ve "kongre" seçim sonuçlanndan daha çok "Türkiye'deki sivasal gelişme" ile "ABD'deki Türki've karşıtı lobiler" >önlendirecek. VV'ashıngton'un Ankara'daki diplomatlarının Türkiye'de şu andaki siyasal gelişmeleri değerlendirmede "henüz kararsız" kaldıkları anlaşılıyor. Bu kararsızlık şu noktalardan kaynaklanıyor: ABD'nin yutamadığı lokma Birincisi. iktidardaki "Refahyol Koalisyonu"nun başbakanı Necmettin Erbakan, VVashington'un 'terörist" olarak ılan ettigi ülkelerle ilişkilerini geliştirmekte kalmıyor. Üstelik ABD've "terörist" diy'or. VVashington'un bu ithamı nasıl hazmedeceği Amerikalı diplomatlann önünde en önemli sorun olarak duruyor. Ikincisi. diplomatlar Iran'daki dinsel güçlerin siyasal iktidarı ele geçirmeleri sırasında ABD'nin izlediği yanlış politikanın Tiirkiye'de de > inelenmesini istemiyorlar. Buna karşılık bölgedeki konumu ve ekonomik potansiyeli nedeni ile Türkiye'deki siyasal iktidarla ıyı ilişkilerin sürdürülmesinde de yarar görüyorlar. Bu çelişkili durum nedeniyle Washington'un Türkiye'deki ilişkilerde kararsızlığı sürüjor. Ankara'dakı diplomatik gözlemciler bu çelişkinin giderilmeine ilişkin şu ipuçlannı sıralıyorlar: Birincisi. Seçmeni önünde meydanlarda ve parlamento kürsüsünde Erbakan. her ne kadar ABD'ye sert tepki göstermekteyse de öte yandan VV'ashington ile iyi ilişkiler sürdürmek istediginin işaretini de veriyor. Erbakan. bir bakıma "tavşana kaç tazıya tut" politikası izliyor. ıkincisi. Gölge Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün. ABD seçim sonuçları belli olur olmaz önümüzdeki günlerde VVashington'a giderek Erbakan'ın Son dakika çabaları Dış Haberler Ser\isi - ABD De\ let Başkanlığı adayları Başkan Bill Clinton ile rakibi Bob Dole dün de son dakika kampanyalarım coşkuyla sürdürdü. Kamuoyu yoklamalarının çoğu. başkanlık vanşında Demokrat Parti ada\ı Clinton'ın önde olduğunu gösterirken Cumhurnetçilerin, Temsilciler Meclisi \e Senato'da çoğunluğu sağla\abileceği olasılığı ise güçlenivor. Kampamasını bütün hı/ıvla sürdüren Dole. Los Angeles kentinde 4 bin kişilik bir topluluğa >önelik konuşmasında. Amerikalılar için ahlakın önemli olduğunun ortaya çıkacağını srivk'di. Cumhuriyetçiler kararsız seçmeni etkileyebilmek için Clinton'ın ahlak anla>ışına saldırmayı sürdürmor. Kendini sağduyunun sesi ilan eden Clinton ise bir zamanlar insan hakları öncüsü Martin Luther King'in \aa/ verdiği Tampa'daki Afrika Metodist Kilisesi'nde \aptığı konuşmada, seçmenlerine ortak bir tabanda buluşarak ülkevi parcalavan ırksal. dinsel \e kültürvl bölünmeleri gidermeleri çağrısında bulundu. En son \apılan bir araştırmava göre seçmenlerin >üzde 45'i Dole'u, yüzde 39'u ise Clinton'ı daha dürüst ve gmenilir olarak değerlendiriyor. Cumhurhetçi Partili seçmenlerin >üzde 75'i Dole'u desteklerken Demokrat Partili seçmenlerin ise _\üzde 85'i Clinton'ı desteküvor. Amerika'ya bir resmi ziyaret yapması olanaklannı araştıracagı bildiriliyor. Gül'ün 18 kasımda VVashington'da ABD'nin eski Ankara Büyükelçi Norton Abramovitz'in başkanlıgını yapttgı Carnegie Endo\vment'in ya da Nevv York'ta dış ilişikler kurulunun düzenleyeceği bir toplantıya katılmasından sonra durum biraz daha avdınlıga kavuşmuş olacak. Üçüncüsü. veni Amerikan yönetıminin. ABD'ye terörist" diyen bir başbakanı, hangi kimlikle kendi kamuoyuna ve Türkiye karşıtı lobilere sunacagı konusundaki kararsızlık henüz giderilmiş degü. Bu konudaki kararda "Refahyol koalisyonu"nun iktidarda bir yıldan az ya da çok kalacağı konusunun etkin olacağı söyleniyor. Refahyol'un uzun ömürlü olacagının anlaşılması durumunda ise ABD'nin Refahyol ile ilişkilerini yine de sürdürmesi bekleniyor. Ancak, ilişkilerde "samimi olmayan mesafeli bir düzeyin" tutturulmasından söz ediliyor. Dördüncüsü, Erbakan'ın: SEIA'vi feshetmeyerek. anlaşmay ı bir yıl uzatması ile YV'ashington'a "ABD ile mgeçinmek" istedığine ilişkin olumlu \e önemli bir mesaj gönderdigine dikkat çekiliyor. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Burns'un "Refahyol koalisyonunun Türkiye'nin iç işi oMuğu" yolundaki sözleri ile VVashington'un Ankara'daki hükümete çoktan "yeşil ışık yakhğı'" yolunda bir görüşten de söz ediliyor. lOmilyardolarlık paket askıda Ancak. Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilileri böyle bir mutabakatın bulunmadıgını \e ABD'nin Türkiye ile yakın ilişkileri "şimdilik askıya aldığını" şu örnekle anlatmaya çalışıyorlar: "Ammsanacağı üzere ABD, Türkiye'yi gelişen en önemli 10 ülkeden beri olarak ilan etmişti. Bu amaçla Ticaret Bakanı Ronald Brovvn Türkiye'ye çoğunluğu enerji sektöriinde olrnak üzere bazı önemli yatınm projelerini öngören 10 milyar dolariık bir paketle gelecekti. Bnmn. Vügosla\"\a'da bir uçak ka/asında ölmüş ve en kısa zamanda yeni bakan Niki Cantor'un Türkiye'ye gelebileceği söylenmişti. Bu dönemde, refah>ol koalis>onu iktidara gelince. Cantor'un Türkiye zhareti çeşitli gerekçeler gösterilerek belirsiz bir tarihe ertelendL bir başka deyimle askıva alındı. Çin ve öteki ülkeler ön plana çıkanldı. Bö> lece, Refahyol'un DYP kanadının başındaki Dışişleri Bakanı Tansu Çiller'e de dolavlı bir mesajı verilmiş oldu. Seçimden sonra bu makama kimin gelecegi henüz belli degil. Yeni bakanın Türkiye'ye gelebilmesi için dosyalarını birkaç ayda ögrenmesi yetmeyecek. Bu halefi Brown gibi candan ve gerçekten istemesine baglı kalacak ve VVashington'un Refahyol iktidarına karşı izleyecegi politikanın en önemli göstergesini oluşturacaktır. Bu projelerin tümünün yatması durumunda Türki>e'nin 21. yüzyıla akıl almayacak boyutta bir enerji bunalımı ile girmesi gibi bir sonuç doguracaktır." Üç firkate\Ti ve kobralar Ankara-VVashington arasındaki ilişkilerin ikincı işaretini ise Türkiye'nin satın alacağı 3 fırkateyn ile Kobra helikopterlerine uygulanan ambargonun kaldınlıp kaldınlmaması \erecektir. "Türkiye karşıtı lobiler"ın etkisi ile seçim öncesinde bu silahların tesliminı askıya alan Clinton yönetiminin, seçimden sonra bu konuda vereceği karar merak konusudur. Üçüncü gösterge ise Kerkük- Ceyhan Petrol Boru hattinın açılıp açılmayacagı ile ilgilidir. Konu her ne kadar dogrudan dogruya BM Gü\enlik Konseyi ile ilgili ise de ambargonun sürmesinde VVashington'un etkisi büyüktür. ABD'de >eni yönetim Irak politikasını belirleyinceye kadar BM geçen hafta sonunda ambargoyu iki ay daha uzattı. Dördüncü gösterge ise Türkiye karşıtı gruplann etkisi ile Kıbns sorununun çözümünde ve Türk- Yûnan anlaşmazlıklannda VVashington'un ızleyecegi tutumdur. Y eni ABD Dışişleri Bakanının kimliği ve Kıbns sorununda görevlendirecegi kişinin gücü, sorunun Türkiye'nin istedigi "BM çatısı altında bir çözüm ara>ışı mı yoksa buna ters düşen Davton tipi bir görüşme süreci mi" gibi sorulann yanıtı ise ancak yıl sonuna doğru belirlenecektir. Bu kararda Türkiye karşıtı lobilerin etkisi de büvük olacaktır. Seçimde borçlanılan Türk kökenli seç- men sayısından daha çok Yunan. Kıbns- lı Rum. Ermeni ve hükümet dışı örgüt- ler (NGO) olduguna göre Türk- Ameri- kan ilişkilerini her zamanki gibi yine bu gruplar etkileyecektir. Kongre've yeni gelenlerin ödemek zo- runda olduklan borçlar. dirençsiz bir başkanın Türkı>e siyasasını elbene olumsuz etkileyecektir. Telefonla konuş- tugum VVashington'daki bazı gözlemci- ler. Türk-Amerikan ilişkilerini etkile>e- cek borçlular konusunda şu değerlendir- me\i yaptılar: Binncısi... Türkiye insan haklan ko- nusunda her geçen gün daha kötüye gi- den gelişme sergilemekte. NGO'lan kar- şısına almaktadır. Türki- ye. önemli alacaklılardan biri ve güçlü lobi desteği- ne sahip olan NGO'larla 1997 yılbaşından sonra Amerikan Kongresi'nde uğraşmak zorunda kala- caktır. Bu konuda ne Baş- kan Clinton'ın ve ne de ABD yönetiminin so- rumluluğundan sözedile- bilir. Yazarlann mahkûm edilmesi. özgürlüklerin kısıtlanması \e insan hak- lan ihlallerinin artması. demokratikleşme sürecı- nin askıya alınması karşı- sında NGO'lann Kong- re'deki etkilerini Clin- ton'un gıdermesi de kuş- kusuz beklenemez. Bu arada Türkiye. "PKKteröriTile-Kürt- lerin insan haklan" gibi iki değişik kavramı kanş- tınp aynı kefeye koyan bir Kongre karşısında zorla- nacaktır. Ikincisi... Kongrede Türkiye karşıtı ikinci ala- caklı grup ise geleneksel Yunan-Kıbn^lı Rum-Er- meni lobileridir. Anka- ra'daki politikacılann da- imagözlerinden kaçan bir nokta. NGO'ların haklı insan haklan eleştirileri- nin ardına bu lobilerden verilen destektir. Türkı- ye'de demokratikleşme sürecinin gerçekleşme- mesi bu örgütlenmeyi da- ha da güçlendirecektir. İster Cumhuriyetçi, is- ter Demokrat olsuri* Kongre'deki çogunluk, her iki alacaklı gruba borçlarını Türkiye'nin sırtından adı farura anla- mınagelen Bill'eödettir- mek için uğraş verecek- tir. Bu nedenle. Kong- re'deki çogunluk kimin elinde olursa olsun Tür- kiye açısından degişecek bir şey olmayacaktır. Üçüncüsü... Türkiye jeopolitik konumu ve böl- gedeki sıcak çatışmalar nedeniyle önemli ölçüde silah satın alan bir ülkedir. Bu silahlann önemli bö- lümünü de ABD'den al- maktadır. Amerika'daki silah sanayi lobisi de Cumhuriyetçilerin dene- timi altındadır. Bu neden- le Kongre'de Cumhuri- yetçi çoğunlugun. silah lobisinin etkisi altında Türkive'ye sınırlı bir des- tek vermesi beklenebilir. Türkiye açısından baş- kanlık koltuguna otura- cak kişiden daha çok Kongre'deki yeni siyasal yapılanma daha önemli olacaktır. AMBtİKAN YARDIMI - TÜRKİYE'NİN BORÇLANMASI Amerikan Yardımı"nı daha iyi algılayabılmek için Tür- kiye'nin 2016 yılına değin Amerika'ya (anapara ve faiz) olarak ödeyeceği askeri yardım borçlarının dökümü Ocak 1996 tarihi itibanyla (000 eklenecek) şöyledir: YILLAR 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 Toplam ANA PARA 230.359 237.421 252.689 244.911 212.000 198.274 212.281 203.640 193.675 236.378 176.379 176.379 154.509 132.638 134.101 132.639 125.944 113.017 97.609 68.888 30.953 3.865 3.568.549 FAİZ 281.775 266.586 249.898 232.246 216.702 202.102 185.062 169.735 156.956 141.071 122.880 106.866 90.803 76.535 63.879 51.119 38.491 26.730 16.537 7.907 1.821 210 2.705.911 TOPLAM 512.134 504.007 502.587 477.157 428.702 400.376 397.343 373.375 350.631 377.449 299.259 283.245 245.312 209.173 197.980 183.758 164.435 139.247 114.146 76.795 32.744 4.075 6.274.460 Görüldüğu üzere ABD Türkiye 'de kullandığı asken üsler karşısında "yardım"dan daha çok "borç" vermıştir. Bu borç yükü altında Türkiye 2016 yılına kadar, aldığı her 57 dolar borca karşılık yılda ortalama 43 dolar da faiz ödeye- cektir. ' Erbakan, ABD ile SEIA'yı bir yıl uzattıANKARA (Cumhuriyet) - •REFAHYOL koalisyonu" Türkiye ile ABD arasındaki 'Savunma ve Ekonomik İşbuiiği Anlaşması'nı (SEİA)' bir vıl daha uzattı. Hükümete gelmeden önce memnun olmadıgı SEtA'yı feshedeceğini öne süren Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan da kendisinden önceki başbakanlann yolunda gitti. Erbakan. 18 aralıkta sona erecek anlaşmanın öngördügü üç ay öncesinden zorunlu "fesh-i ihbar' hakkını kullanmayınca. anlaşma bir yıl daha uzadı. türkiye ile ABD arasındaki SEİA. 18 Aralık 1980'de beş yıl süreli olarak yürürlüğe girmiş, daha sonra Ankara ve VV'ashington arasında çetin müzakerelere sahne olmuştu. Anlaşma. Amerika'nın aralannda Adana'daki İncirlik ve Diyabakır'daki Pirinçlik gibi üslerin dışında bazı dinleme, elektromanyetik izleme ve ıletişim tesislerini konuşlandırmasını. karşılığında da Türkiye">e çeşitli askeri ve ekonomik yardımda bulunmasını öngörüyor. Refah Partisi de dahil Türkiye kamuoyunda, ABD'nin yükümlüklerini tam olarak yerine getiremediği kabul ediliyor. Amerikan Kongresi, yardımı zaman zaman Kıbns koşuiuna ve Yunanistan'la 7/10 oranına baglamış, ayrıca Ermeni soykınmı tasansı ile de özünü ve veriliş biçimini de olumsuz etkilemişti. Bu gelişmeler karşısında ikinci beş • Anlaşmayı feshedeceğini söyleyen Erbakan, verilmeyen fırkateyn ve Cobra helikopterlerine karşın anlaşmayı uzatmakta tereddüt etmedi. • ABD, bütçe tasarrufu nedeniyle bazı tesisleri kapatırken nükleer bombalar ile Çekiç Güç'ün karargâhının bulunduğu İncirlik ve Pirinçlik üslerindeki çalışmalannı bir yıl daha sürdürecek. Yardımın cinsi Askeri htbe Askeri kredi Askeri eğitim h. Ekonomik des. Toplam (mityonS) 1990 412.2 85.6 3.4 14.3 515.5 1991 500 — 3.4 50 553.4 1992 475 25 3.4 75 578.4 1993 — 450 3.1 125 57ai 1994 — 405 1 120 526 1995 364.5 1 50 415.5 1996 320 1 33.5 354.5 1997 175 1 60 246 yıllık süreyi öngören yeni anlaşmanın imzalanmasında «ecikme ortaya çıkmıştı. 1987'>e"gelindiğinde. ABD Dışişleri Bakanı GeorgeShultz ve Türk meslekdaşı Vahit Halefoğlu. 'mutabıkolduklannı' ve anlaşmanın 18 Aralık 1985'ten geçerli olmak üzere 5 yıllıgına uzatıldığını birer mektupla karşilıklı olarak birbirlerine bildirmişlerdi. ABD Kongresi'nin yardımı yine Kıbns koşuiuna bağlaması üzerine Türk hükümeti mektuplann onaylanmasını askıya almış ve zamanın Cumhurbaşkanı Kenan E\Ten,Washington'a yapacağı resmi ziyareti ertelemek zorunda kalmıştı. Taraflar arasında gelişme sağlanınca Türkiye. Şubat 1988'de söz konusu mektupları onaylamış, anlaşma da 18 Aralık 1985'ten geçerli olmak üzere 1990 tarihine kadar beş vıl süre ile uygulanmak üzere vürürlüğe girmişti. Shultz-Halcfoğlu mektuplannda anlaşmanın feshi konusunda ise şu cümle yer almaktadır: "Taratİardan biri, bu 5 yıllık sürenin bitiminden 3 ay önce bu anlaşmanın feshini ihbar etmediği takdirde, tarafların mütabakatı ile yahut müteakip her yılın bitiminden 3 ay önce taraflardan birinin fesih ihbarında buiunması surerivle sona erdirilinceye kadar birer yıl süreyle v ürürlükte kalmaya devam edecektir." 1990'dan bu yana her yıl eylüide taraflardan biri feshi ihbarda bulunmadığı için anlaşma altı kez birer yıllık olmak üzere uzamış oldu. Kapatılan tesisler Yıllardır bu anlaşmayı şiddetle eleştiren. tepki gösteren ve feshedileceğini söyleyen Erbakan da eylüide ihbar hakkını kullanmadı. Anlaşma bir yıl daha uzamış oldu. Bu arada altı yıllık uygulamada. Amerika. bütçe tasarruf ve aynca savunma stratejisi açısından gereksinim duymadığı bazı tesisleri kapartı. Kapatılan tesisler şunlar: 1. Sinop elektromanvetik izleme. 2. Yamanlar(İzmir), Şahintepe (Gemlik), Alemdağ (Ankara). Karataş (Adana). Mahmurdağ (Samsun), Alemdag (Istanbul). Kürecik (Malarva) iletişim. 3. Belbaşı sismik bilgi toplama. 4. Kargaburun rad>o rrafiği tesisleri. Şu andaki son duruma göre sadece iki önemli üssün varlığı bir yıl daha uzamış oluyor. Bunlar. ABD Hava Kuv\etleri'ne Ortadoğu'da ve Doğu Akdeniz'de hava harekât olanağı desteği sağlav an. Çekiç Güç'ün karargâhının da bulunduğu tncirlik'teki üs ile Pirinçlik'teki radar uyan ve uzay izleme üssüdür. Türkiye'deki atom bombalan 1987'de yürürlüğe giren SEİA'dan iki v ıl önce Türkiye"de 489 nükleer silah bulunduğu, ancak bunların Sovyetler'le yapılan anlaşmalar nedeniyle dünyadaki genel indirim çerçevesinde 75"e düştüğü açıklanmıştı. Bu çerçevede. Incirlik'te bulunan (B61) tipi atom bombalanndan 20 tanesi NATO planları çerçevesinde 'vurucu güç" olarak dogrudan doğruya ABD Hava Kuvvetlen'nin gözetim ve denetiminde bulunuyor. Ev sahibi Türkiye'nin bu 20 bombanın kullanımında herhangi bir denetım almadığı biliniyor. Türkiye'nin sadece Ankara Mürted (Akıncılar) ve Balıkesir'deki öteki nükleer silahlar üzerinde denetimi var. Ingiltere ve Almanva'dan sökülen bazı nükleer silahlann 1996yılında Türkiye'ye taşındığı da kısa bir süre önce açıklanmıştı. Türkiye'nin anlaşmayı feshetmeyip birer yıllık uzatmalara gitmesinden cesaretlenen ABD, bu dönemde Türkiye'ye yaptığı asken ve ekonomik yardımlan da makasladı: Bu tablo incelendiğinde. ABD'nin. SEİA'nın ilkelerine ters düşen bir dav ranışla ve tek yanlı bir kararla 1993 yılında askeri yardımı 'hibe' durumundan çıkarıp 'kredi' konumuna geçirdiği görülüyor. Aynca bu kredilerin; Türkiye'ye yardımdan çok. Amerikan silah sanayiinin ülkemize olan ihracatını - bir anlamda asken E\imbank kredisi gibi- finanse etmeve yöneldiği. serbest piyasada uygulanan yüksek faiz oranlannı içerdiğf de kabul ediliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle