Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 KASIM 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Un fiyatlannm istenilen seviyeye inmesi için buğdayın 20 bin liradan satılması gerekiyor
TMO piyasayı rahatlâtıııadıHÜLVA GENÇ
Toprak Mahsüllen Ofisi'nin
(TMO) gücü, un fiyatlarını dü-
şünneye yetmevecek. Ofisin 22
bin 5(X) liradan buğdaş satması
bile birçu\al unun peşin fiyatı-
nı l mihon 900 bin liradan l mil-
yon 450 bin Iira\a ınmesini sağ-
lamayacak.
TMO'nun 22 bin 500 liradan
satması planlanan bugdayın un
üreticısine ulaşana kadar 24 bin
lirayı bulacaâına dikkat çeken
piyasa çevreferi. "500 bin lira
TlVIO'ya indirme bindirme iic-
reti verilir. A\ nca 750 ile 1000 li-
ra arasında bir nakli>e iicreti ek-
lemek gerekir" dıye konuştular.
Değirmencinın bu şartlar al-
tında bır çu\al unun peşin fiya-
tını 1 milvon 750 bin liranın al-
tına çekmesinin münıkün olma-
dıgını iddia eden piyasa çe\ rele-
ri. unun çuvalının 1 milyon 450
bin 1ira>a inmesi için buğdayın
kilo fiyatının 20 bin lira civarın-
da olması gerektiğini savundu-
lar. L'n fisatlannın aşağıya ce-
kilmesi için hükümetin çeşitli gi-
rişimlerde bulunduğunu belirten
piyasa çe\ releri. Toprak Mahsul-
leri Ofisi (TMO) Genel Müdü-
rü'nün Türkiye Un Sanayicileri
Yönetim Kurulu'nu toplantıva
çağırdığını ifade ederek söz ko-
nusu toplantıya Tannı Bakanı
Musa Deminri'nin de katılacağı-
na dikkat çektıler.
Ekmek fiyatlarını yükselten
tek girdınin- buğday olmadığını
öne süren Türkiye L'n Sanayici-
leri Derneği Genel Sekreterı II-
ken Tanık. bir çu\al unun fiya-
tmdaki 300 bin liralık artışın ek-
mek maliyetlerine 1000 liralık
yükgetirdiğini ileri sürdü. Tanık,
buğda\ fı>atlarının ucuzlaması
halinde un fivatlannda düşme
görüleceğini ifade etti.
Un sanavicisi memnun
TMO'nun ucuza satması ha-
linde bile un sanayicilerinin buğ-
day fi\atlarını düşürmeyeceğini
söyleyen Istanbul FınncılarOda-
sı Başkanı Fahri Özer. "Benim
sözüm küçiik \e orta ölçekli fir-
malara vönelik değil. Buğdav
vurgununu gerçekleştiren büyük
un sana\ icilerine vönelik" dedi.
L'n sana\ıcilerinin fırıncıların
hükümete karşı direnmesınden
hoşnut olduklarını iddia eden
Özer. "Bizi ön plana süriiyorlar.
Biz fhatlarımızı düşürmemekte
direniyoruz. Onlar hükümetle
durup dururken çahşmak iste-
medikleri için şimdilik Seslerini
çıkarmıyorlar" dedi. İsmınin
açıklanmasını ıstemeyen bir un
sanayicisi. TMO'nun elinde bu-
lunan 1 milyon 50 bin tonluk
buğdayın 600 bin tonunun ma-
karnalık olduğunu \ urgulav arak
"Geri kalan buğdayın biiyük bir
bölümü, geçen >ıl Romanya'dan
ithal edilen hastalıklı buğdaylar.
Bu buğda\dan eknıek yapmak
münıkün değil. TMO'nun elinde
bulunan az miktardaki ekmeklik
buğdayın ise un değirmenlerinin
talebini karşılamaya gücü yet-
mez" diye konuştu.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGÎ\ Y ILDIZOĞLI LONDRA
İki Ülke îki Parti: PT - ÖDP
D
ünyada, günümüz koşulla-
rında bir kitle partisi kurmak
çok zor. Hele bu emekten ya-
na. sosyalist ve demokratik bir par-
tiyse. Ancak, besbelli ki imkânsız
değil. 16-17 kasımda Ankara'da
Özgürlük ve Dayanışma Partisi
(ÖDP)tarafından başarıyla gerçek-
leştirilen kitlesel protesto eylemi,
Türkiye'de işçi ve emekçi sınıfların
çıkarlarını, genel olarak da vatan-
daşlık haklarını savunan kitlesel
sosyalist, demokratik ve katılımcı
bir partinin siyaset sahnesine belir-
gin bir şekilde çıkmış olduğunu
Sösterdi. ÖDP. tek örnek değil.
OP'den 16 sene önce kurulmuş
olmasına rağmen tarihsel olarak
'aynı zamanı' paylaşan Brezilya İş-
çi Partisi (Partido dos Tarabaldho-
res-PJ). bu ender oluşumun ikinci
örneği.
1979'da. dünyada liberalizm rüz-
gârlan esmeye ve SSCB'nın çözül-
meye başladığı bır dönemin hemen
öncesinde kurulan PT. 1988'de ye-
rel yönetimlerde kazandığı zaferle
toplumda büyük bir şok yarattı.
Sonra, 1989'da tam da Berlin duva-
rının yıkıldığı yıl, yapılan başkanlık
seçimlerinde 31 milyon oy alarak
seçimleri kıl payı kaybetti.
Bundan sonra PT'nin oylan 1994
seçimlerinde yüzde 20'lere düştü,
bugün ise yapılan anketlere göre
ğı birimler ufaldığı için yoğunluğu
azalıyor, işsizlik artıyor, sendikalı iş-
çi oranı geriliyordu, yani bir sınıfşe-
kilsizleşmesi (deformasyon) süreci
vardı. Brezilya'da da işçi sınıfının sa-
yısal artışı yavaşlamıştı.
Diğer taraftan ideolojik ortam da
olumsuzluklarla doluydu: Önce
1928'den beri uluslararası işçi ha-
reketinin başına çöreklenmiş Stali-
nizmin felç edici etkisi, sonra,
1950'den beri sosyalizm hedefini
terk etmiş ve düzenlemeci partiler
haline gelmiş, derin bir şekilde an-
ti-komünist sosyal demokrat parti-
\erin ağır yükü ve nihayet 1968-
1973 dönemınin siyasi kabarması
sonuçsuz kalarak geri çekildiği için,
sosyalist aydınlar arasında yayılan
moral bozukluğu ve yılgınlık, bura-
dan fışkıran post-modernizm/post-
Marksizm. 1979'da PT için geçerli
olan bu koşullann hepsi bugün ÖDP
için hem de bir fazlasıyla söz konu-
su: Stalinist rejimlerin çöküşünün,
sosyalizmin çöküşü olarak algılan-
ması...
Bu dönemin 19. yüzyıldan bir
önemli farkı daha var. Sosyal de-
mokrat partiler. ilk kuruldukları dö-
nemde, bilgi, dolayısıyla propagan-
da akışını kontrol eden radyo-TV ve
basın tekelleriyle, bireyin özel ha-
yattnı yakından gözetleyen bir dev-
letle karşı karşıya değillerdi. Günü-
ÖDP Brezilya İşçi Partisi gibi demokratikleşmeyi amaçlıyor.
yüzde 15 civarında.
PT'nin tarihi bize her şeyden ön-
ce. en olumsuz koşullarda bile bir
kitıesel işçi partisinin kurulabilece-
ğini ve hızla büyüyerek ülke siyase-
tinde belirleyici güçlerden biri hali-
ne gelebıleceğini gösteriyor. ikinci-
si. PT'nin tarihi. kitlesel bir sosyalist
demokratik partinin varlığının, o ül-
ke için uzun dönemde çok olumlu
değişim ve dönüşüm olasıhklarını
gCndeme getirdiği gibi, kısa dö-
nemde de demokratikieşme süreci-
ne büyük bir ivme kazandırabilece-
ğini gösteriyor. Nihayet. PT'nin ta-
rihi bize böyle bir sosyalist demok-
ratik ve katılımcı bir partinin gelip
dsyanacağı sınırlar hakkında da
öremli ipuçları veriyor.
Zaman kötüi
ilk büyük kitlesel sol partiler ge-
çen yüzyılın sonunda, işçi sınıfı hız-
la büyürken, yoğunlaşırken ve ör-
gctlenirken, yani bir sınıf şekillen-
rnesi yaşanırken kuruldular. Bu top-
luırnsal koşullar açısından elverişli
dcnemde. ideolojik ortam da kitle-
sö sol partilere uygundu: Fransız
ir»jialinin getirdiği özgürlük rüzgâr-
lan, artık sosyalizm ve toplumsal
kırtuluş rüzgârlarına dönüşerek
esyordu. PT'nin kurulduğu yıllarda
ISM bir ekonomikkriz vardı, gelişmiş
k^jitalist ülkelerde işçi sınıfının sa-
yısı azalıyor, şekli değişiyor, çalıştı-
müzde muhalefet söylemi, etkin
olabilmek için artık çok daha kar-
maşık ve gelişkin biçimler göster-
mek zorunda.
Ama imkânsız değil
PT'nin ortaya çıkışında en önem-
li etken 1978-1979 senesinde Bre-
zilya'yı sarsan yaygın kitle grevleri
ve bunlara paralel olarak yükselen
muhalefet hareketleridir. Yaygın
grevlerin liderleri, sendikacılar kısa
zamanda ekonomik veya sosyal ka-
zanımların siyasi olarak savunulma-
dığı takdirde kolaylıkla kaybedile-
ceğini görerek bir siyasi parti kur-
maya giriştiler. Irili ufaklı sol örgüt ve
partilerın de sürece katılmasıyla PT
oluştu. Brezilya'nın tüm geleneksel
partilerinden farklı olarak PT, aşağı-
dan yukarı yerel örgütler (mahalle,
fabrika veya belli bir amaç için ku-
rulmuş dayanışma örgütleri) üzerin-
de yükseldi.
Yine geleneksel partilerden farklı
olarak taban inisiyatifine, her dü-
zeyde sık sık seçim yapmaya, doğ-
rudan demokrasiye ve sürekli bir
tartışma ortamını canlı tutmaya özel
dikkat gösterdi PT. Böylece partinin
iç vaşamı dinamizmini korudu. ta-
banın yaratıcı enerjisi, partiyi pratik
veteorik olarak canlı tuttu. Esas ola-
rak bir işçi partisi olmasına rağmen
PT. katılımcı bir strateji seçtiği için
kendine yoksul köylülerin şehir kü-
çük burjuvazisinin yani sıra çevre
sorunları, kadın hakları, eşcinselle-
rin özgürlük taleplerini de gündemi-
ne aldı. Böylece PT diğer sınıfların
ve 'yeni muhalefet hareketleh'nin
de etrafında toplanmalarına olanak
sağladı. Aynı Türkiye gibi Brezil-
ya'da da etkin olan popülist gelene-
ğe ve sosyal demokrasinin teslimi-
yetçiliğine karşı korunmak için PT,
demokratik hakların, halkın katılma-
sına olanak vermeyen yöntemlerle,
elitlerin aracılığıyla, yukarıdan aşa-
ğı alınması politikalannı reddetti. PT,
siyasi kazanımların gerçekleşmesi
sürecine her zaman kitleleri katma-
yı amaçladı.
Pusulayı şaşırmamak
çok önemli
PT bir taraftan bir sosyalist parti
olarak toplumdaki işçiler, emekçiler
ve yoksullardan yana yönetimin
bunlara devredilmesini de kapsa-
yan köklü değişiklikler önerdi. Di-
ğer taraftan da katılımcı, demokra-
tik bir parti olarak toplumda karar
alma ve siyaset yapma mekaniz-
malarının dışına atılmış kitlelerin
seslerini yükseltmelerini, doğrudan
kendi çıkariarını kendileri dile getir-
meye başlamalarını ve toplumsal
kurumlannı (sivil toplum örgütlerini)
geliştirmelerini hedefledi, bunun
için çalıştı. Bu iki tutum arasındaki
gerginlik ise partinin pratik ve poli-
tik dinamizmini oluşturdu, yönünü-
nü bulmasını kolaylaştırdı.
Örneğin, bu uzun ve kısa hedef-
ler arasındaki gerginlik (diyalektik)
doğrudan seçimleri savunan PT'nin
1984 başkanlık seçimlerıne katıl-
mayarak arkasından gelen pisliğe
bulaşmadan kalmasını, dolayısıyla
1986'da cruzado planını tümü ile
reddetmesinı. 1988'de.anayasanın
oluşma sürecine, önerileri ve eleş-
tirileriyle yapıcı bir şekilde katılma-
sına rağmen. sonucu beğenmediği
için reddetmesinı olanak sağladı.
Bu süreç 1988 yılında partinin, 13
milyon nüfuslu Sao Paulo'nun yani
sıra Santos, Vitorıa ve Porte Alege
gibi en büyük şehirlerde ve diğer 30
önemli şehirde belediye seçimleri-
ni kazanmasıyla taçlandı.
PT'nin, ÖDP'den, büyük bir işçi
hareketi dalgasınm üzerine ve biz-
zat, bu dalganın önderleri tarafına
kurulmuş olması gibi bir farkı var.
ÖDP, Türkiye sol hareketinın son 25
yıldayetiştirdiği, ayakta kalmayı be-
cermiş. bu yüzden bu dönemin de-
ney ve hafızasını I aklını taşıyan
akımları ve kadroları tarafından
kuruldu.
Bu farkı aklımızda tutarak sürece
baktığımızda kitlesel. katılımcı
demokratik ve sosyalist bir parti o-
larak gelişmek için işçi hareketi ve
sendikalarla sıkı bağlar içinde ol-
manın, tabanın inisiyatifini her za-
man öne çıkarmanın ve bes-
lemenin, siyasi tartışmaları canlı tut-
manın, her zaman uzun dönemli
hedefleri göz önüne alarak ve pren-
sipli davranmanın. parti içi demok-
rasiye. partinin dinamizmini sağ-
layan, hata yapma şansını azaltan
en temel araç olarak bakmanın son
derece de önemli olduğu görülür.
Diğer taraftan, başta işçiler ve
emekçiler olmak üzere siyasi karar
mekanizmalarını etkileyen süreç-
lerin dışına itilmiş olan kesimlerin de
seslerini duyurmalarına yardımcı ve
araç olmak son derece de önem-
lidir.
PT veya ÖDP gibi partilerin. top-
lumun demokratikleşmesine ilk an-
da yapabilecekleri en önemli katkı
da budur. Ancak PT'nin tarihi, bir
şeyi daha, medyanın ve sermayenin
gücünün aşılarak seçim kazan-
manın ne kadar güç olduğunu da
gösteriyor.
ÖDP de PT gibi. bir ekonomik
kriz. toplumda büyük tepki çeken
yolsuzluklar, elitlerarası ilişkilerin ve
seçilmeyen devlet organlarının
yasama ve yargıyı göstere göstere
by-pass etmesinin, yönetici kad-
-r-olar-m ve partilerin becer4ksiz4ik-
TOFAŞ Cenel Müdürü Yelkencioğlu uyardi:
Ekonomi zarar görecek
LATİF SANSÜR
Kl'ŞADASI - TOFAŞ Genel Müdürü
Uğurman Velkencioğlu. hükumetin bedel-
siz otomobil ithali karannı değerlendirır-
ken. "Eğer otomoti\ sanayüni >ok edelim
diyorsanı/. İs\içre vc \unanistan'da oto-
ınoti\ sana\ii yok bi/do de olmasın di>or-
sanıztümü\ le ithalata da>alı sistcnıi secme-
niz gerekir. Bunun için de ekonomik \apı-
nız var mı?" dedi. Hükumetin ülkeve mal
olmuşbirkuruluşunpatronunucezalandır-
mak istemesi halinde o patronun değil; ül-
ke ekonomisınin zarar göreceğini \urgu-
layan Yelkencioğlu. hükumetin aldığı ka-
rarı onaylamanın 'münıkün olmadığını'
söyledi.
Kuşadası TOFAŞ servisinin açıhşına ka-
tılan TOFAŞ Genel Müdürü Uğurman Yel-
kencioğlu, hükumetin aldığı karara gerek-
çe olarak gösterdiği. "Rekabetealışsınlar"
sözünü anımsatarak. "Kalitesiz mal üref-
tiği söylenen bu teşkilat \e diğer \erii üre-
ticiler rekabetin tam ortasındadır. Güne>
Kore'den Amerika\a kadar mal gitmek-
tedir. Bunlar rekabetin ortasında değil de
nedir? Gümrük birliği içindeki Türkiye'de
müşterhe \erilecek hizmeti kaliteli hale ge-
tirmeyen zaten >ok olmaya mahkûmdur"
dedi. Tümuyanlarınm ülke varannaoldu-
ğunu sa\unan Yelkencioğlu. "TOFAŞ gi-
bi ülkeve mal olmuş bir kuruluşun patro-
nu cezalandınlmak istenirse. o patrona hiç-
bir şev olmaz. O ülke insanına zarar veri-
lir. Otomobil sektöründe 1 işcinin işsiz kal-
ması. \an sektörlerle birükte 22 kişiyi işsi/
bırakır" diye konuştu.
Hükumetin aldığı kararın hukukı dava-
nağı bulunmadıöını, 50 bin mark vatırma-
mı^ birinin mahkemeye başvurması halin-
de onun da bu hakka kavuşacağını belir-
ten TOFAŞ Genel Müdürü Yelkencioğlu.
"Lrküftüğünüz kurbağava degmez" diye-
rek hükumetin beklediği kaynağın sağla-
namayacağını da sa\!adı. Yelkencioğlu.
kendılerinin sorumluluk sahibi oldukları-
nı. bu nedenle bazı çevrelerin savunduk-
lan gibi bu operasyonun kara para aklama-
ya >önelik olduğunu söylemeyeceklerini.
ancak hükumetin neden böyle bir kararal-
dıüını da anlamadıklarını belirtti.
Sendika da
danıştayyolunda
ANKARA (AA) - Türk Metal Sendikası
bedelsiz otomobil ıthalatıyla ilgili
kararnamenin iptali için bugün
Danıştay'a başvuracak. Danıştay'a
sunulacak ba!;\ uru metninde.
kararnamenin 7. Beş Yıllık Kalkınma
Planı'nın hedef ve stratejilerine aykırı
olduğu savunuluyor. Bedelsiz oto
ithalinin. Türk sanayisinin aleyhine
haksız rekabet getirecek bir uygulama
olduğu ileri sürülen başvuru metninde.
Türkotomotiv sektörünün, lösanayi
kuruluşu, 1300 y an sanayi, 3 bin yetkili
bayi ve servis iie 300 bin çahşandan
olusan 20 milyar dolar düzeyinde bir
sektör olduğuna işaret edilen başvuru
metninde, kullanılmış. oto ithal
edildiğinde, sektörün önemli pazar
kaybına ugrayacağı kaydedüdi.
lerinin ayyuka çıktığı bir ortamda
siyaset yapıyor. Bu yüzden top-
lumun büyük kesimleri için bir ümit
ışığı olmasına uygun koşullar var.
Tabii değerlendirmesini bilirse.
BANK
TEŞEKKURÜlkemiz ihracatının lokomotifı, Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü'nün öncülerinden, 400 Ortağın gûçbirliği ile
doğan ve KOBİ'lerin İhracatta karşılaştıkları finansal sorunların çözümü ve Ülkemiz İhracatının arttırılmasını görev
edinen Türkiyemiz'in ilk Sektörel Dış Ticaret Yatırım Bankası EGS BAMK'a Mevduat Kabul izni'nin verilmesini sağlayan,
bizlerden her aşamada desteğını esirgemeyen
Cumhurbaşkanımız •
saym Süleyman DEMIREL'e
Başbakanımız
sayın Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN'a
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcımız
Saym Prof. Dr. Tansu ÇİLLER'e
KOBİ organizasyonlarını her zaman kararlılıkla ye özveriyle destekleyen
Hazine'den Sorumlu Devlet Bakanımız ve İzmir Milletvekilimiz
Sayın H. Ufuk SOYLEMEZ'e
Bakanlar Kurulu'nun Sayın Üyeleri'ne
EGS Grubu'nun kuruluşundan itibaren yaktn ilgilerini bizden esirgemeyen
Milletvekillerimize
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız
Sayın Dr. Burhan ÖZFATURA'ya
Kamu kuruluşlarımız, Odalar ve Borsalar Birliğimiz,
Odalarımız, Birliklerimiz ve Derneklerimizin
değerli yöneticilerine
TEŞEKKUR EDERİZ
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Aklın Bunalımı
Ekonomik bunalım görecelidir. Faiz, döviz ve bor-
sa eğilimleri, önceden kestirilecek düzende gidiyor-
sa "Para piyasalarında bunalım yok" denilebilir.
Buna karşıhk, kendisi bunalım içinde olan SSK'nin
alacağı 2 bin 500 yeni kışiden biri olmak için çile dol-
duran 100 bin dolayında işsız ve her sabah yapılan
zamlarla yoksullaşan sabit gelirliler için bunalım var
demektır.
Ancak. ekonomide "üretim" azalıyorsa işin nite-
liğı farklıdır. Çünkü üretimsizliktüm öbür ekonomik
bunalımların "anası" sayılır.
Hükümetler, kural olarak ekonomik ve siyasal gi-
dişi olabildığince bunalımsız tutmaya çalışır, durgun
sulara çekmek ister. Çünkü varlıkları buna bağlıdır.
Bir hükumetin "işleyebileceği en büyük ekonomik
cinayet" üretim düşüşlerıne neden olacak uygula-
malara girmektir.
Türkiye'de hükümet, bir toplumu toplum yapan
"doğruluk, dürüstlük ve erdem" gibi ahlak değer-
lerinı çökertmekle kalmıyor, ekonominin üretim te-
melini de bile bile çökertiyor. Siyasal aklını çoktan
yitirmiş bulunan hükümet. ekonomik aklını da git-
gide yitiriyor.
Bakınız nasıl?
Geçen günlerde yayımlanan en son veriler, eylül
ayında ımalat sanayii üretiminın aylık artışının yüz-
de 0.1, yani sıfıra yakın olduğunu, bu oranın geçen
yılın eylül oranının yaklaşık altıda biri anlamına gel-
dığini gösteriyor.
Eğer içinde bulunduğumuz yılın ocak-eylül dokuz
aylık dönemi göz önüne alınırsa ımalat sanayii üre-
timinin artış oranı, geçen yılın (1995) "aynı dönemi-
ne" göre yarı yarıya azalmış, yüzde 8.6'dan yüzde
4.7'ye düşmüştür.
Bu sayılar, ekonominin temelini oluştııran üretim
kesiminde büyük olumsuzluklaryaşandığının kanı-
tıdır.
Özelhkle kâğıt, kımya ve makine alt sektörlerin-
de, üretim çok büyük ölçüde gerilemiş bulunmak-
tadır. Adı geçen sektörler. öbür sektörleri besleyen,
ara malı üreten sektörlerdir. Bu sektörlerin üretimin-
de azalma eğilimi yaşanması, zaman içinde öbür
sektörlerde de üretim gerilemesi olacağmın bir gös-
tergesı sayılmalıdır.
Bugelişmelerkarşısında "sorumlu" bir hükume-
tin yapması gereken, bu gidişi tersine çevirecek
önlemleri almaktır. Çünkü üretimsizlik, önce işsiz-
lik demektir, sonra da mal kıtlığı ve buradan daha
yüksek oranlı enflasyona kapı açmak anlamına ge-
hr.
Tam da bu aşamada hükümet yurtdışından eski
otomobil getırılmesinı kolaylaştıran bir uygulamayı
yürürlüğe koymuştur. Oysa eylül ayında üretilen
toplam otomobil sayısı aylık 23.8 binden 18.2 bine
gerilemiş, yüzde 23.3 azalmıştır. Uygulama ile yer-
li üretim baltalanmış, işten çıkarmalar çoktan baş-
lamıştır. Otomobil üretiminin azalması, bu sektöre
yedek parça sağlayan yan sanayinin de gerileme-
si demektir.
Kendi toplumunun istekleri karşısında en küçük
bir "duyarlılık" kırıntısı taşıyan bir hükumetin yap-
ması gereken, bu tür zincirleme üretim azalışlarına
karşı önlem almaktır. Hükümet ne yapıyor? Kulla-
nılmış otomobil getirilmesini kolaylaştırarak, işsiz-
lik ve üretimsizlik yangınına benzin döküyor: gele-
ceğin daha yüksek oranlı enflasyonuna çağrı çıka-
nyor.
Aynı günlerde hükümet bir yabancı gazeteye (The
Wall Street Journal Euro-
pe, 15-16 kasım) verdıği
yüksek paralı ilanlarla Tür-
kiye ekonomisinin ne ka-
dar iyi durumda olduğunu
vurguluyordu. Aynı hükü-
met. "üretıme değil, rant-
çılığa" çağrı yapıyor, "İs-
lam" işadamlarına 10mil-
yar dolarlık kamu arazisi-
nin satılması için çaba har-
cıyordu.
• • •
Hükumetin kendisi siya-
sal bunalımın çocuğudur.
Büyük ortak RP de öyle.
Siyasal yapının daha çok
mikrop alması, daha ağır
hastalanması birilerinin ki-
şisel çıkarına uygun düşe-
bilir. Siyasetçilerin dini
duyguları sömürmesi, hal-
kın giderek artan oranda
islama sarılması. bunalı-
mın körüklenmesine ne-
den olabilir.
Bu beklentilere ilişkin bir
not: Imalat sanayiinde üre-
tımi artan sektörler de var;
bunların başında alkollü iç-
kılergeliyor. Örneğin "kan-
yak üretimi", bu yılın ocak-
eylül donemınde geçen yı-
la göre yüzde 53.7; votka
üretimi de yüzde 47.7 art-
mış bulunuyor. Şarap üre-
timindeki artış da az değil,
yüzde 8.2. Sonuçta, buna-
lım arttıkça. Türkler islama
dönecek yerde kendilerini
"içkiye vuruyor". Aklın bu-
nalımı tüm öbür bunalım-
ları örtüyor.
GRUBU
Eximbank'tan
800 milyon
dolar kredi
ANICAR.\(A.A)-
Exinıbank Genel Müdürü
Can Yeşilada. son bir yılda
Eximbank'ın kullandırdığı
kredilerde büyük artışlar
meydana geldiğini
belirterek. -Eximbank 800
miKon dolar tutarında
projeyi kredilendirirken bu
projelere 312 milyon dolar
kredi tahsis edildi" dedi.
Yeşilada. Sevk Öncesi
Ihracat K.redılennde de
büyük artış olduğunu
bildirdi.
Yeşilada. 1995 eylül ayı ile
1996 eylülü arasında kalan
bir vıllık süre içinde
firmalara Türk lirası
bazında kullandırılan Sevk
Öncesi Ihracat Kredisi
tutannın 68 trilyon lira.
döviz bazında ise 2.2
milyar dolar olduğunu
belirtti.