23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24KASIM1996PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erbakan'a gazeteci protestosu M A.NKARA (ANKA) - IBa-^bakan Necmettin Erbakan. Milli Gençlik •YaikrVnın(MGY) •JrLİ\ersiteli Gençlik •^öleni'ne gelişinde, ikoruma müdürünün tali matıyla gazetecilenn târtaklanması nedeniyle rfıe^ya mensuplan târafindan protesto edildı. Sal'Onu terk eden trazsetecilerin protestosu. Ert»akan'ın talımatı üzerıne koruıma müdürü Hasan Cîül'ün özür dilemesivle sonaerdi. Mltica talebinde bulunmadım' • STOCKHOLM(AA)- İsveç'ten öayhkgeçicı ikannet iznı alan iinlü yazar Vaşar Kemal. Dagens Nybeter gazetesine verdiği demeçte, İsveç'e ıltica etmek gibi bir nıveti olmadığını belırttı. Yaşar frvemal. hazırlamakta olduğu bir kitabı tamamlamak üzere İs\eç'e geldigini. kendini tümüyle kitabına verebilmek için böyle bir ortama ihtiyaç duyduğunu \urguladı. Yaşar Kemal. "Ortada bir yanlış anlama var. Ben bir Türküm \e ülkeme döneceğim. Isveç'e iltica talebinde bulunmam söz konusu değil" dedi. Basın yayın kurultayı • ANKARA(AA)-Yerel basın-ya>ın organlanndan davet edılen 300"e yakın delegenın katılacağı "1. Anadolu BaMn-Yayın Kurultayı". Ankara'da yapılaeak. De\let Bakanlığı'ndan vapılan açıklamaya göre. 25-26 Kasım 1^96 tarihlerinde gerçekleştırıleeek olan kurultavda. Anadolu basını \e çalışanlarının sorunlan. Anadolu basınında habercılik ve ulusal basına katkılan. Anadolu basınında iletişim teknolojiiinin ııeliştirilmesi. >erel rad>o \e televizyonların sorunlan personel alımı • ANKARA (AA) - SSK Genel Müdürü Ekrem Önal. kuruma alınacak 2 bin 500 personel için 14 kasımdan bu vana 65 bin kişinin baş\uruda bulunduğunu bildirdi. Önal. vazılı sınav ın 28 kasım perşembe günü stadyumlarda. havanın yağışlı olması durumunda ıse kapalı spor salonlannda şapılacağını sö\ledi. Yazılı sınavlan ÖSYM'ye vaptırmak istediklerini. ancak işlemlerde geç kaldıklannı belirten Önal. sağlık elemanlan için sınav açmayacaklannı kaydederek bu elemanlann ahnmasıyla SSK hastanelerinde hizmet eksikliğuıı biröiçüde gidermeye çalışacaklannı sözlerine ekledi. Çiller'den balyoz harekâtı • İZ.MİR (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı. Dışişleri Bakanı \î Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller. hastanelere "balyoz harekâtı" başlattığını bildirdi. İzmir'deki temaslan srrasında. Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna ve Devlet Bakanı (Jfuk Söylemez ile karşıyaka Dev let Hkstanesi'ne baskın yapan Çiller. nöbetçi hekim çızelgesındekı bir doktorun bulunmaması üzerine doktorun görevinden uzaklaştırılmasını istedi. DBH adını değiştiriyor • TOKAT (Cumhuriyet) - Demokratık Barış Hareketi (DBH). Zile için planladığı aç'ık hava mitingini. ilçede bir astsubayın şehit edilmesi üzerine. valilik karanna uvarak dün Tokat Gazi Osman Paşa Stadyumu'nda v aptı. Yaklaşıkon bin kişinin katıldığı mıtingde Genel Başkan Prof. Dr. Mehmet Eti ve kurucu başkan Ali Haydar Veziroğlu konuştu. Eti. Anayasa Mahkemesı'nin kapatma aırişımine karşı pazartesi gunü partilerınin adını değıştireceklerini açikİ3rkt*n. \"ezıroğlıı da "Bu parti barış partisidir. Barış kelimesi önde olur. arkada olur ortada olur fark etmez" dedi. Devlet Bakanı Zeybek, Şevket Kazan'm taslağmı imzalamayacağmı söyledi Sansür restleşmesi ÜGÜ • Adalet Bakanı Şevket Kazan, Namık Kemal Zeybek'in taslağını sadece kendisine göndermediğini ileri sürdü. Kazan, "Hükümette çözemezsek protokole başvururuz" dedi. Başbakan Erbakan tasanyı hükümetten değil. parti gruplanndan Meclis'e getireceklerini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bası- na sansür girişimindebulunanREFAHYOL hükümetınin bu konuda ayrı ayrı hazırlık yapan bakanlan restleşti. "Sansürcülük'*Je suçlanan RP'li Adalet Bakanı Şevket Kazan, DYP'li De\let Bakanı Namık Kemal Ze\- bek'i. hazırladığı taslağı sadece kendisine göndermemekle eleştirdi. Zeybek de. Ka- zan'ın hazırladığı sansür taslağını imzala- mayacağı mesajını \erirken. "Doğrusu be- nim tasarım" dedi. Zeybek. önceki gün vapılan Kırşehirlıler Şöleni'nde, gazetecilerin soruları üzerine. Basın Yasası'nın 1950'den buyana "yama- lı bohça"ya döndürüldüğünü befirterek. "Yama yapmak isteyenler var, yapılabilirse eğer. Bizim hazırladığımız yeni bir basın ka- nunu. yeni bir elbise. Sansür dönemi geçmiş- tir. Kimse sansür getiremez" dedi. Zeybek. "Doğrusu benim tasanm" açıklamasını yaptı. Taslak çahşmaları sırasında Çiller'in de RP'nin hazırlıklarına itibar etmesı \e dev- redışı bırakılması üzerine "görevden affinı isteyen" Dev let Bakanı Zeybek, önceki ge- ce katıldığı Si> aset Meydanı'nda. Kazan'ın sansür taslağını Bakanlar Kurulu'nda im- zalamayacağı mesajını \erdi. Kazan, ZeybekM suçladı Canlı \avına telefonla katılan Şe\ ket Ka- zan da. hazırladığı metni Bakanlar Kuru- lu"na götürdüğünü. ancak Zevbek'in kale- nıe aldığı metnin her vere gönderilmesine karşın Adalet Bakanlığfna iletilmemesi- nin "üzücü" olduğunu anlattı. Zeybek'i. Bakanlar Kurulu'ndakonuşu- lan konuları dışarı sızdırmakla >uçlavan Adalet Bakanı mahcup oldu Şevket Kazan gerçekleri gizledi CHP lideri, gençlik kurultayında konuştu AN KARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yalan haber \e yoruma karşı mücadele adı altında basına sansür hazır- lığı yapan Adalet Bakanı RP'H Şevket Kazan. tele- fonla katıldığı Siyaset Meydanı'nda, kendi açık- lamalanv la çelişerek bir di- zi \alan sergiledi. Kazan. basına sansür tartışmaları- nın ele alındığı önceki ge- ceki Siyaset Meydanı'na telefonlakatıldı. Kazan'ın. kendi açıklamalanyla peş peşe çelişerek zor duruma düştüğü konuşmalar. özet- le şö\le gelışti: - Programı sunan Ali Kırcanın. davet edildiği halde Sivaset Meydanı'na katılmayı reddettiği açıkla- masına karşı çıkan Kazan. önce Siyaset Meydanı için kendisine çağrı yapılmadı- ğını öne surdü. Ancak Kır- ca. Adalet Bakanlığı basın müşavirınin. "programı ujgun olmadığı" ıçın Ka- zan'ın tartışmaya katıla- mavacağını söylediğinı ak- tardı. Kırca. RP Genel Merkezi'ne de. katılım için faks mesajı ılettiklerini. an- cakoiurnlu yanıt alamadık- larını anlattı. Şevket Kazan bunun üzerine. program için da- vet almadiğı açıklamasını unutarak Siyaset Meydanı programlarına bir süre ka- tılmama karan aldığını be- lirtti v e kendi kendısini ya- lanladı. - Programa katılan Mil- li>et gazetesi yazan Nilgiin Cerrahoğlu. bakanlığa de- falarca yaptığı söyleşi iste- mi başvurusunaolumlu va- nıt alamadığını söyledi. Kazan ise Cerrahoğlu'nun herhangi bir bas.v urusu bu- lunmadığını iddia erti. - Gazetemiz yazan. eski parlamenterlerden Orhan Birgit. Kazanın yaklaşık 22 yıl önce kurulan CHP- MSP hükümetinde bakan- lık yaparken de sansür eğı- limlen oiduğunu ve Hürri- yet ile Günavdın gazetele- rini kapatma ısteğıni ken- disine ilettığini söyledi. Kazan ıse Birgit'in doğru söylemediğinı savundu. - Şevket Kazan. Cerra- hoğlu ile yapttğı söyleşi- den dolavı yazar Çetin .\l- tan hakkında. Türk Ceza Yasası'nın (TCY) 159. maddesine dayanılarak "devletin manevi şahsiyeti- ne hakaret" suçlaması>la açılan davaya kendisinin izin vermediöini öne sür- dü. Ancak programa katılan Prof. Dr. Uğur Alacakap- tan,TC\"nın 160. madde- si uyarınca. 159. madde>e dayanarakdavaaçılabilme- si için Adalet Bakanı'nın onayının şart olduğunu söyledi. Bu anımsatmayı, a\ nı da\ aya hedef oîan Çe- tin Altan'ın oğlu vazar .\h- met AJtan da telefon notuv - la programa ilerti. Şevket Kazan. bu açıklamalar üze- nne. dev lete hakaret suçla- masının söz konusu olma- sı durumunda "elbette" on- ay v ereceğını belırterek ge- n adım attı. Kazan. birkaç dakika önce reddettiği Çe- tin Altan hakkında dava açtlmasına onay vermesi konusunda "Hatırlamıyo- nım, vermiş olabilirinı" de- yince. Orhan Birgit söz ala- rak **İki gün öncesini hatır- layamıyor, 22 yıl öncesini nereden hatırlayacak" de- di. - Şevket Kazan, hazırla- dığı Basın Yasası değişik- liği taslağını herkese ilet- mesine karşın kendisine göndermemekle eleştirdi- gi kabıne arkadaşı DYP'li Devlet Bakanı Namık Ke- mal Zeybek'le de ters düştü. Zeybek, taslağı Adalet Bakanlığı'na da gönderdiğini belirtirken, - Kazan la arasında haber- leşme noksanhğı bulundu- ğunun anlaşıklığını" söv le- dr 'Şevket Kepçe' - Şevket Kazan, progra- ma katılan ANAP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Karakoyunlu'nun soyadı- nı, birkaç kez vanlışlıkla ".Akkojunlu" diye telafTlız etti. Karakoyunlu bunun üzenne. "Sa\ın Şe\ket Ka- zan, ben de size 'Şevket Kepçe' desemolur mu" di- ye espn yaptı. Kazan, prog- rama katılan DSP İstanbul Milletvekili AlunetTan'ın soyadını da "Altan" olarak anınca gülüşmelere neden oldu. Şevket Kazan, "Susur- luk olayı hükümetin başa- rısının gölgelenmesi için büyütülüyor" deyince. "^ani kamvon kasıtlı ola- rak mı otomobile çarptı? Kamyon RPdüşmanı mı?" dive espri yapan Ali Kır- ca'ya. "Gecenin bu saatin- de latifenin de bir sınırı var" sözleriyle sitem etti. Deniz Bav kal, ülkenin veni bir vapılannıa anlavışına ihtivacı olduğunu söyledi. (AA ı Baykal: Şevki Yılmaz demokrasisi istemiyoruz ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP'nın, 12 Eylül sonrasmda top- ladığı ılk seçinılı gençlik kurultayı. "Faşizme kar- şı omuz omuza" mücadele eden dünün gençlerı ile dev let-mafya-aşiret bağlantısı- nı. u Bu ne rezalet" dive sorgulavan bugü- nün gençlerini buluşturdu. CHP Genel Başkanı Deniz Ba> kal. genç- lik kurultayını. 12 Evlül karanlığını bir kez daha delen en önemlı girişimlerden biri ola- rak nitelerken. "Bu kurultajın amacı.Tür- kiv e'dcki krize gençliğin el ko\ ması çağnsı- dır"dedı. Türkiye'de Atatürkçülüğü. cum- hurıyeti. laiklıği "gericilik" diye tanımla- yanlar bulunduğuna dikkat çeken Bav kal. "BizŞevki Yılmaz. Hasan HüsevınCevlan demokrasisi istemijoruz" diye konuştu. CHP lü. Gençlik Kurultayf nda yapı- lan seçimde Erhan Baydar 267 oy alarak başkanlığaseçildı. DiğeradavlarSuatÖz- çağdaşa 232, Metin Ağırman'a da 124 oy çıktı. CHP'nın 17 yıl aradan sonra Selim Sır- n Tarcan Spor Salonu'nda topiadığı genç- lik kurultayı. saçlarına aklar düşmüs,. vilz çizgileri derinleşmiş ve artık milletvekili. parti vönetıcisı olmuş. dünün gençhk kol- ları üvelerı ile gençlik kollannın venı sahıp- lerınin buluşmasına tanıklık etti. Suat Öz- çağlar. Erhan Bavdar \e Metin Ağırkan'ın gençlik kollan genel başkanlığı için varış- tığı kurultav salonunda başlangıçta savıca az görünen gençler. güniin ılerleven saatle- rinde salonu tıklım tıklım doldurdu. Sık sık. "Faşizmekarşıomuzomuza". "De>let-maf- >a-aşiretbu ne rezalet". ~Genciz.güçlüyüz. Atatürkçü>üz". "Türkiye laiktir. laik kala- cak" sloganlarmın çınlattığı salona. Baykal da alkışlar arasında gırdı. MuratKarayalçın'ın ise kurultava katıl- madığı gözlendı. Dıvan başkanlığma seçi- len eskı Gençhk Kolları Başkanı \e tzmir Milletvekili Sabri Ergül'ün. "Mardin'in baskısını. Sı\as'ın katlianımı. Ybzgat'ın fa- şizmini. İstanbul'un vargısız infazlarını. Manisa'nın iskencesini görmüş gençler bu- rada buluştular" sözlen de alkış \ e blogan- larla kesıldı. Daha sonra kürsüve gelen Bav kal. laik- lık vecumhurivetekarşı saldırılan eleştmr- ken. "Biz cumhurivetin. aşiretleri, feodal >apı\ ıeriteceğine inanı\orduk. Ama bugün. devlet aşiretleri eriteceğine. aşiretler de\ le ti eritmeye başlamıştır" dedi. Kazan. hazırlanan taslağın kabineden çık- maması durumunda iki parti arasında im- zalananprotokol uyapınca biryol izlenece- ğini kaydetti. Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın. Bakan- lar Kurulu'ndan bilgi sızdırma suçlaması üzerine söz alan Zeybek. "Tabii ki, a>nı hü- kümetin iki üvesi olarak Bakanlar Kurulu içinde kalması gereken tartışmalarımız var- dır. Ama bazı konular kamuov una mal edi- livorsa. onların ce>abını \ermek de ga\et tabiidir. Bu da savdanı viinen'min gerekle- rinden biridir" dedi. Kazan. Hukuki Araştırmalar Derne- ği'nin danışma toplantısının açılışında yap- tığı konuşmada, kendisinı eleştırenlerin. "basının kalem rutan çilekeş- leri değil. onlann arkasında- ki serma\edarlar" olduğunu sa\undu. Kazan. köşevazar- lanna seslenerek. şunları söyledi: "Neden kendi gazetenizde bunu \apmı>orsunuz? Biz bu mücadele) i sizler için >a- pnoruz. bütün köşe >azarla- n için yapıyoruz. Basın öz- gürlüğü için >apıyonız. O ka- lemlere, o kaİemlerden dökü- len v azılara sermaye değiL fi- kiregemen olsun dheyapıyo- ruz. Değişikliğin amacı. ka- lem sahiplerini sermayenin egemenliğinden kurtarıp. kendi hürfikirlerininsahibi haline getirmektir." Erbakan: Kabine değil, gruplar Başbakan Necmettin Er- bakan da. Hürriyet ve Mil- lıvet gazetelerinin vönetici- lerine v erdiği vemekte. Ba- sin \asası değışikliği konıı- >undaki hazırlığın. sorun _va- ^anan Bakanlar Kuru- lu'ndan tasarı biçımınde de- ğil. koalisyon ortağı RP ve DYP gruplarınca yasa öne- risi şeklınde Meclis günde- mine getirileceğinı bildirdi. Erbakan. değişiklik met- ni hazırlanırken konuvla il- gili kesimlerin görüşlerinin de alınması gerektığıni be- lirterek. Kazan'ın tek basına v ürüterek v oğun tepki topia- dığı çalışmalar konusunda esnek davranılacağı mesajı- nı verdi. RP Genel Başkan Yar- dımcısı Rıza L'lucak. kamu- ov u oluşturmak için TB- MM'je genel görüşme önergesi verdiklerini itiraf ederken. kapalı kapılararka- sında iş yapmanın parti an- layışlarına uygun olmadığı- nı sövledi. D\'P Gene) Başkan Yar- dımcısı Cihan Paçacı ise ba- sının Susurlıık kazasının üzerine "sorumluluk" duv - gusu içinde gittiğini. ancak zaman zaman olayı anlat- maktan çok "jargıç görevi" üstjendiğinı ileri sürdü. Özgür basının demokrasi- nin olmazsa olmaz koşulu olduğunu belirten Paçacı. "Biz DYP olarak her türlü sansürün karşısında\iz. Hat- ta bugün mevcut kanunlar- da basınla ilgili öngörülen hapiscezalarına da karşıvız. Ancak bu arada kişilerin şe- ref, ha>si>et \e özel hajat hakkının mutlak surette ko- runması \e yalan haber. bel- ge olmadan asılsız suçlama- ların denetim altına alınma- sının da şart olduğu kana- atindejiz." Sanavi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez. "Hükümet ola- rak basın özgüıiüğü taratta- nyız. Avrupa'da basın nasıl çahşi)orsa Türkive'de de ba- sın av nı olacak. Bugün kopa- nlan fırtınalar. basın özgür- lüğü için değildir" dedi. IRMIKIAYDIN ENGİN e - mail: engin a planet.com.tr Aklımca şu dillere sakız olmuş üçlemeyi irdeleyecektim. "Maf- ya-Aşiret-Devlet" üçlemesinde- ki mafya ayağını tartışacaktım. Bu siyasal hedefli, uyuşturucu parası destekli çetelere mafya dendiğinde sorunun yalınkat- laştığına, önem yitimine uğradı- ğına işaret edecektim. Dahası. mafyanın maddi çı- kar sağlamaktan öte hiçbir ide- ale. ülküye sahip olmayan, et- kinlik alanı temel olarak uyuştu- rucu, kumar. fuhuş, haraçla sı- nırlı suç çetelerinden ibaret ol- duğuna değinecek ve MHP'nin yan örgütü olan Ülkü Ocakları çıkışlı çeteleri. mafyadan ayırt e- den "ülküleh"n\ değerlendirme- ye çalışacaktım. Yazıyı "vatan- severlik" kavramını tartışarak noktalayacaktım... Gerek kalmadı. Önce Sedat Bucak konuştu. Ardından Haluk Kırcı telefonu eline aldı ve benim bugünkü Tır- mık'ı elbirliği ile berbat ettiler. Bana söyleyecek söz. yapıla- _cak yorum birakmadıJar. Ne yazmayı tasarladıysam, neyi vurgulamak istediysem Bucak ve Kırcı'nın sözlerinde apaçık Onlar Vatanseverse Biz Neyiz? ortada. Hele Haluk Kırcı'nın, Bahçelievler'de Tİ P üyesi 7 sos- yalisti. profesyonelce öldüren ve her bir cinayet için bir kez olmak üzere 7 kez idama mahkûm edi- len Haluk Kırcı'nın HBB ekranın- da çınlayan sözleri: - Herkesten, muhalif olanlar da dahil, herkesten rica ediyo- rum. Çatlı 'ya hakaret etmeyin, bizlere hakaret etmeyin, devlet yaraaiır... Evet yapmayın, dev- let yara alır. Bütün Türkiye Bucak'ı da. Kır- cı'yı da dinledi. Dinleyemeyen, gazetelerden can alıcı noktaları okudu. Bırakalım bütün aynntı- ları. Ekrandan fışkıran gerçeği düşünelim: Bu adamlar ne yaptılarsa va- tan için yaptıklarına inanıyorlar. Bucak da, Çatlı da. Kırcı da, adı ünü duyulmuş duyulmamış, devlet tarafından görevlendiril- miş MHP yandaşı ülkücüler de- işledikleri cinayeti devleti, vata- nı korumak, kollamak ve savun- mak için yaptıklarından en ufak bir kuşku duymuyorlar. Hileli ihalelerle. çek-senet tahsilatına yardımcılıkla, uyuş- turucu pazarında at oynatmak- la elde edilen paralan, üstlen- dikleri görevi yerine getirmek için zorunlu adımlar olarak de- ğerlendiriyorlar. Duyduğumuzda bizlerin kanı- nı donduran gerçekleri, "Birci- gara versene bana" doğallığın- da söylüyorlar. Kırcı, anlatıyor: - ihtiyaç duyulduğu için Çat- lı, Isviçre'de hapisten kaçırıldı ve Türkiye'ye getirtildi ve çok zor, büyük cesaret ve kahra- manlıkgerektiren görev/ereyol- landı... Siz, devletin bazı örgütlerinin, birkanlıkatilitaaAvrupa'nıngö- beğinde hapishanelerden kaçı- rıp, görev verıp işe koşmasın- daki akıl almaz anayasal suçu düşünürken, Kırcı'ların, Çatlı'la- nn, BuGâk'lann attifM eizd4kterir verilen görevi yerine getirirken çekilen zorluklar. göze alınan tehlikeler ve dolayısıyla kahra- manlıklar... MİT yöneticisi, 1980-1983 arasında Çatlı ve benzerlerinin MİT tarafından kullanılmasını, "Bir zamanlar devlet için çalış- mış olmak ileride bulaşılan kirli işleri kapatmaz" diyerek kabul- lendiğinde siz dehşete kapılı- yorsunuz. MİT yetkilisinin, "bir zamanlar" görevlendirildiklerıni kabul ettikleri kişilerin katil, fa- şist, ırkçılık sınırında kaba milli- yetçi ve en önemlisi suç işledi- ği için yargı tarafından aranan kişiler oluşunu önemsemeyişi bizler ile onlar arasındaki ayrış- mayı çok somutluyor. Bu hesapça Mehmet Ağar da. Sedat Bucak da. Hüseyin Kocadağ da, Abdullah Çatlı da, kontrgerillanın askeri ve sivil kadroları da, Türk Gladio'sunun bütün kurmaylan da, köy yakan komutan da, kelle kesen ko- mando, adam vıtfan Özei Ttm görevlisı de, maaşa bağlanmış itirafçı da ne yaptıysa vatan için, devlet için yapmış oluyor. Tıpkı köy basan. çoluk çocuğu kurşuna dizen, kent- lerde marketlere bomba yer- leştiren. Tuzla istasyonu'nda gencecik askeri öğrencileri kit- lesel kırıma uğratan PKK mili- tanlarının. yaptıklarını, Kürt hal- kının esenliği ve kurtuluşu için yaptıklarına inandıkları gibi... Ayrışılan nokta hiç beklenme- dik bir sonuca ulaştırıyor. Yep- yeni bir kamplaşmanın göbe- ğindeyiz: Bir yanda demokrasiyi, so- runların barışçıl çözümünü, hu- kuk devleti kural ve ilkelerini sa- vunan ve yaşama geçirmek is- teyenler, öte yanda silahla. mer- miyle, kanla, uyuşturucuyla. can kırımları ile vatanseverlik yapan- lar. Bu "vatanseverlerin" bazıları Türk devletini korumak ve sa- vunmak için elde silah savaşı- yor: bazıları da Kürtler için. O yüzden de kendilerini Türk va- tanseveri ya da Kürt vatanseve- ri olarak niteliyorlar. — ryf-amaTontar vatansever^ se biz neyiz? Biz nerede du- ruyoruz? Bizim yerimiz ne bu topraklar üzerinde? POLİTİKA GUINLÜGÜ HİKMET ÇETİNKAYA Islak Yeleli Atlar... Mavinın içinde bir kuş beni alıp götürecek çok uzaktaki denizlere... Bir kız çocuğu olanca çılgınlığıyla kendi zaman- larını yakalayacak. Deniz kıyısında uyandığımda, tüm ağaçlar çiçeklerıyle canlanacak... Sevgililer coşkularıyla buluşacak meydanlar- da... Islak yeleli atlar bize özgürlüğün geç günlerini getirecek.. Yedi renk görkemindekı tüm sevinçler yeryüzü- nün tüm sabahlarını aydınlatacak.. Çocukluğumdan kalan düşler o kâğıt kayıklarımı savuran rüzgârla buluşacak... Büyümeyen umutlarımı toplayan cadılar, genç sevdalarımı çalan büyücüler, ülkenin karanlığında koşturan yobazlar, silahlarını kusturan güçler biz- leri hiçbir zaman yıldıramayacak... Hep birlikte haykıracağız güneşe karşı, hep bir- likte yitirdiğimiz aşkları arayacağız, hep birlikte se- vişeceğiz şarkılar söyleyerek... Leconte De Lisle'den şiirler okuyacağız genç, yiğit, gülerek, özgür ve utanacak bir şeyimiz olma- dan... Diyeceğiz ki: "Gel! Soylu sözlerle sesleniyor güneş sana; Kaybol git sonsuza kadar onun şiddetli ateşin- de... Ve geri dön küçücük kentlere ağır adımlarla, Yüreğin yedi kez dalmış olarak tannsal hiçliğe." El ele, kol kola dolaşacağız bulvarlarda, çiçekler toplayacağız kırlarda... Celal Sılay'a özenerek haziran üstümüzde dal dal olacak. bulutlar üstümüzde seyrek, ışık gölge- de bir oyun. saçların yüzünde tek tek... Işte o zaman ben senın yanına geleceğim, elle- rınden tutacağım ve bağıracağım: "İstanbul bin dokuz yüz elli beşinde etek yelken bir cümbüş yanak yanağa sürtünüş elım omzunda sıcak belin kolumda ince dilim kulağında titrek." • • • Mavinin içinde bir kuş eski sevdalarıma götüre- cek beni. saçlarında eşarp olan sevgilime... Ben bir şarkı söyleyeceğim kurşuni bir akşamın içinde. Sonra uyuyup uyanacağım. Sabah yüzümü yıkayacağım belki de tıraş olacağım. Bir bilmece soracağım çocuklara. Bahçede top oynayacağım, parkta salıncaklara bineceğim. Lional Ray'a kafamı takmayacağım. Sadece şunu söyleyeceğim: "Ne, adsız gecede bu masKe ne, bir ırmak gibi taşan bu ses ne de bu adımlar benim değil!..." Belki sen yanıt vereceksin sessizce... Yüzünde bir gülümsemeyle Sabahattin Kudret ı okuyacaksın... Diyeceksin ki: "Aşkın, ınancın, insanlığın okulu yok Biraz çaba Yeter!" Kendinden uzakta yaşayan ben, sen, biz, siz ve onlar, akıntıya kürek çeken insanlar yitik, yersiz, kimbilir hangi yolculuğun içindeyizdir?.. Yedi renk görkemindeki tüm sevinçleri bir kena- ra koyup, koşmak gerekiyor doludizgin... Aleksandr Blok'un kızgın ve homurtulu dalga- larına kulak asmayacağız... Gece ürkünçtür, sabahlar ise aydınlık... Olsun! Savaşmak gerek karanhkla ve yağmurla, acı çe- kenlerin paylaşmak yalnızlığını... Delice sevdalarla avunmak, sağır ve uyanmasız duvarlara aldırış etmeden. Meydanları doldurmak hınca hınç... Sonra bir şiir okumak Edip Cansever'den: "Yani bizim hiç korkmadığımız şeyler/Doğrusu en çok korktuğumuz şeylerdirgerçekte/lçimizde kah- verengi bir dağ ölüsü yatar/Bir yarasa ayaklanır. Aç gözlü bir kuş/Varır kocaman birşey olmanın bi- lincine/Birden bir ses biçiminde, radyomuzun için- de/Duyurur iki cazparçası arasından biri/Ya gülünç biryas töreni/Ya toptan biröldürme. Belki de/Soğumaya yüz tutmuş bir fincan sütlü kahve/Dönüşür ellerimizde kanlı, kırbaçlı/Bastırıl- mış bir greve, yırtılmış dövizlere/Örneğin üç yüz ölü. bir o kadar yaralı/Ve sömürge şapkalı ve sten tabancalı/Gözü dönmüş biriyle/O güvenlik manşet- leri birtakım gazetelerde. Yani bizim hiç korkmadığımız şeyler/Belki en çok korktuğumuz şeylerdirgerçekte/Kİ bütün işkence- ler, ezinler ve kırımlar/Damlayan bir musluktur ye- rine göre/Yoksa bir enkaz altında bir ölüm/Ya da puslu bir havada bir cinayette/Bir öiüm/Ölümün anlamı ne?" • • • Mavinın içinde bir kuş beni götürecek özgürlü- ğün geç günlerine... Islak yeleli atlar koşturacak ve bizim zaferimizi onlar haber verecek... Akasyalar altında buluşacağız yeni aşkların tadı- nı çıkarırken... Ellerimizde yeşeren umutlan çoğaltacağız, hır- çın çocuklarımızı sevip okşayacağız... Hep birlikte söylediğimiz sevda türküsünün ar- dından takvimden bir yaprak koparacağız... Gel gitme, kal.. güzeller güzeü çocuk!.. Unutulmuş birşairden yani Nevzat Üstün'den şi- irler okuyacağız... Bir büyük kavgada bir uzun yolda birlikte olaca- ğız... Diyeceğiz ki: "Yolumuz var Gözlerimin bebeği Hürriyetin yeşerdiği yerlere Gelin yürüyün siz de Ağaçlar taşlar insanlar Yolumuz var Kan rengi dağların oluştuğu yere Kara saçlı Dik göğüslü Kızlardan kadınlardan bizim de isteğimiz var Bre var Gelecek çağlara kalan Bir büyük kavga Bir uzun yol Fırtınanın toprağı yediğiyerde" Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle