Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24KASIM1996PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
'Geleceğin Miman Oğretmenler'
MUSTAFA GAZALCI Eğiı-
1
2 Eylül cunta yönetımı. bir-
çok öğretmenı mesleğınden
ertı: o günun en büyük öğret-
men örgütü TÖB-DER yö-
neticılerını haksız >ere içer-
de tuttu. örgütün malvarlığı-
na el koydu. Demokratık yapısına son
\enlen likokul Oğretmenleri Sağlık ve
Sosyal Yardım Sandığı (İLK.SAN) Mılli
Eğitim Bakanlığı \esayetine sokuldu.
Bunun sonucu mahkeme kararıyla da
saptanan İLKSAVda çeşitlı yolsuzluk-
lar yaşandı.
Ay nı yönetim kendını bağışlatmak ıs-
tercesıne 24 Kasım'ı 'Öğretmenler Gü-
nü* kabul ettı Bugününyaranöğretme-
nin, eğıtimın borunlarının tartışılması.
kısa süre de olsa kamuoyunun ilgisinin
bu sorunlara çekılmesıdir.
Aslında bütün dünya. 5 Ekim'i Diin-
ya Öğretmenler Giinü olarak kutluyor.
Bizde ö> le yapmalıy ız. 1966'da Pans'te
öğretmenlerle ilgılı hükümetlerarası
özel konferans toplandı. Bu toplantıda
öğretmen statüsüne ılışkın İLO ve
UNESCO'nun hazırladığı ortaktavsiye
karan Türkiye"nin de ımzasıyla kabul
edildi.
Uluslararası Eeıtım Konferansr
UNESCO. 30 Eylüf- 5 Ekim 1996 ara-
sında Genevre'de Uluslararası Eğitim
Konferansı'nı45 keztopladı. 134ülke-
den 750 delegenın katıldığı toplantının
konusu, "Değişen DünyadaÖğretmenin
RoliinünGüçlendirilmesi~ydı Toplantı-
da "eğitim sisteminin yenilenmesindeöğ-
retmenin katkısı \ e toplunıdaki sa> gınlı-
DerGen. Bşk., CHP PM üyesı
ğı" üzerinde duruldu.
Eğıt-Der adına gözlemcı olarak kon-
feransı ızleyen Dr. Hüseyln Pekin'ın bıl-
diğıne göre toplantılar sonunda kabul
edılen 'Tavsiyeîer belgesinde', "Bundan
böy le öğretmenlik mesleğine girmek is-
teyenlerin yetenekli kişilerden seçilmesi"
»örüşüneyer verildı.
" UNESCO Genel Sekreteri Federico
Mayor. konferansta yaptığı konuşmada
ijunları söylemıştır. "Okullann iyi bir
biçimde donatılması kuşkusuz önemli-
dir. ama öğrencUer için bundan daha
önemlisi ivi öğretmenlerinin olmasıdır.
Öğrefmenler, geleceğin bilgi toplumunun
en önde gelen mimarlandır.
Eğitim işleriy le uğraşmış politikacılar,
bugüne değin oğretmenleri dinlemiş ol-
salardı, önerüerini anlayışla karşılayıp
bir köşeye atmasalardı. kuşkusuz, giinü-
müzdeki eğitimin dtize\ i çok daha yiik-
sek olurdu."
Ulkemizdeki durum
Ülkemizde ilk ögretmen okulu (Da-
rülmuallimin) 16 Mart 1848'de acıldı.
Aradan 148 yıl geçmiş. Az bir süre de-
ğil. Cumhuriyetdönemınde açılan ögret-
men okulları, Köy Enstıtüleri, yükse-
köğretmen okullan, eğitim enstitüleri gı-
bi başanlı kurumlar aracılığıyla bınler-
ce ögretmen yetiştirildi. Ancak bu başa-
nlı eğitim kurumları yanlış siyasetlerle
yok edildi.
Bugün ıse geçmişin deney lenne da> a-
nan köklü bir ögretmen yetiştırme polı-
tıkamızolmadığıgibı. 12 EylüPdenson-
ra YÖK'e bağlanan üniversitelenn eği-
tim fakültelen arasında da bir eşgüdüm
yoktur.
Arazı \e yapılanyia bugün de büyük
çapta ayakta duran eskı ögretmen okul-
lan (Köv Enstıtülenl süresı uzatılarak
ögretmen yetıştınlen kurumlar durumu-
na getınlebılır
Oğretmen açığı her \ıl artrvor. Okul-
lar açılalı a> far geçmesine karşın açıklar
sürihor. Milli Eğitim Bakanlığı önceden
hazırlık vapacağına geçici çözümlere
başvuru>or. Ögretmen formasyonu ol-
ınavan her üniversite bitirenin başt tıru-
sunu kabul etti. Hele dinsel ağırlıkh bir
eğitimden gecmiş Mısır"daki El-Ezher
İ niversitesi'ni bitirenlerin sınıf öğret-
menliğine başturulannın alınması bile
büyük biryanılgı olmuştur. Böyle uygu-
lamalar eğitimin birliğini ve niteliğini da-
ha da bozmaktadır.
Orgütlenme ve sorunlar
Ülkemızdekı ılk ögretmen örgütlen-
mesı "Öğretmen Meclisi* (Encümen-ı
Muallımin) adıyla 1908'de olmuştur.
Aradan 88 yıl geçmesıne karşın öğret-
menler çağdaş anlamda bir örgütlenme-
ye bugün de sahip değüdır Varolansen-
dıkaların yasası Meclis'ten anayasa de-
ğişıklığıne karşın çıkmamıştır Toplu-
sözleşmeh. eğitim politıkasında söz hak-
kı olan bırörgütlenmeortamı öğretmen-
lerimize sağlanamamıştır.
Iktidarlar işlerine gelmedığı ıçın kamu
sendikacılıgında büyük bırgüç olan öğ-
retmenlerın örgutlenmesını süreklı en-
gellemişlerdir. Özellıkle sağ hükümet-
ler, hak ısteyen oğretmenleri sürmüşler.
işınden uzaklaştırmışlar, onlara çeşitli
baskılaruygulamışlardır. Öğretmen so-
runlannı şöyle sıralavabilıriz:
• Eğitimin her kademesinde çalışan
500binı aşkın öğretmenm sorunlan yıl-
lardır eksilınemış. tersıne artmıştır.
• Doğu'da. Güneydoğu'da görev ya-
pan öğretmenm can güvenlıği yoktur
Türki>e İnsan Hakları Vakfı'nın hazır-
ladıöı rapora aöre 1984-91 arası 25.
1992'de 30. 1993"te 50. 1994-
te 33.
1995"te 7, 1996"da da Kahramanma-
raş'ta 3. Diyarbakır'da 4 olmak üzere
toplaın 152 öğretmen PKK ve faili meç-
hulcınavetlerlevaşamlarını yıtirmişler-
dır.
• Ay rıca bın 815 okul terör. 9 bin 564
okul da göç ve köy boşaltma nedenıvle
kapalıdır. Zorunlu eğitim yaşında olup
da vıllardır okul ve öğretmen yüzü gör-
meyen çocuklarımız vardır. Daha çok
zaman yıtırilmeden bu çocuklara bıryo-
lunu bulup hıç olmazsa temel eğitim v e-
rilmeli. öörenım özgürlüğü sağlanmalı-
dır.
I Çok kez söz verilmesıne karşın öğ-
retmenlerın gelırdüzeyı yükseltılmedı.
Öğretmenin özlük haklarını iyileştirici
yasalar çıkanlmadı.
• İvı vetişmış bırçok öğretmen ya
dershanelere, ozel okullara gittı ya da
genç yaşta emeklı olarak başka bir işe
girdı. Devlet. öğretmenlere uyguladığı
maddi manevi baskılarla devlet okulla-
nnın içini boşalrtı. Özelleştirmeye. pa-
ralı eğitıme ortam hazırladı.
I Atama ve verdeğntırmSlerde sen-
dika temsılcilenne söz hakkı verilmedı.
nitelıği olmavan kavırılmış kişıler vö-
netici yapıldı.
• Oğretmen kendi vöneticisinin se-
çiminde söz sahibı olamadı.
• Öğretmen yetiştırme planlanama-
dı, köklü ılkelere dayandınlamadı. Ça-
lışan öğretmenlere yeterince hizmet içi
eğitim sağlanmadı.
I İikokul Oğretmenleri Sağlık ve
Sosyal Yardım Sandığı, (İLKSAN) Mıl-
lı Eğitim Bakanlığfna bağımlılıktan
kurtanlıp öğrermenlerin yönetimine so-
kulmadı.
H Askeri mahkemenın cezalandırdı-
ğı. sivıl mahkemenın akladığı TÖB-
DER'ınmallanHazıne'denalınarak öğ-
retmenlere gen verilmedi.
• Öğretmenlerin konut, sağlık ve dın-
lenme sorunlan çözülmedı.
• Bütün çağdaş ülkelerde olduğu gı-
bi öğretmenlere siyaset yapma hakkı ve
siyasi partilere üye olma. >önetımlerıne
seçilme hakkı tanınmadı.
Sonuç
Eğitimin. öğretmenin sorunlan kalıcı
çözüme ula^tınlmak ısteniyorsa öğret-
mene, örgütlerine söz hakkı verilmelıdır
Bütçeden eğitıme daha çok pay aynl-
malı. velıden. öğrenciden para toplama
işine öğretmen kanştırmamalıdır. Yerel
yönetımlerkendısmırlanıçındeki okul-
lann eğitim ışjerine yardımcı olmalıdır.
V'eliler örgütlenmeli. eğitim. öğret-
men sorunlannın çözümüne katkıda bu-
lunmalıdır.
Öğretmen açığı kapanıncaya değın
emeklı öğretmenlenn emeklılik haklan-
na dokunulmadan sözleşmelı olarak ça-
lıştınlmalıdır.
PENCERE
Bu Yanlış Durdurulmalıdır
EROLÇEVİKÇE
T
urkıve enflasvonu venmedıkçe hiç-
bır sorununuçözemez. Dünvadaenf-
las>onla 10yıl sürekJı >aşavan \eonu
alişkanlık edinen bir tek ülke yoktur.
Yıllık vüzdeSOO'lerdeenflasyongö-
ren ülkelerbıle vardır.ama I5>ılbo-
>unca ortalama v ılda v üzde ''O fıvat artışı > aşayan
hıçbır ülke yoktur.
Ülkemız belkı Kurtuluş Savaşı dışında ciddi hiç-
bır konuda tansık (mucıze) varatmamıştır. eğer 15
yıl bovunca her yıl vüzde
7
Oenflasyonu bir tansık
sa>mazsak >'erlı. vabancı bütün ıktısatçılar Tür-
kıve'nin bunu hâlâ nasıl kaldırabıldığıni anlama-
ya çalışıyorlar.
Çünkü beklenırdı kı. ülke ekonomisi şimdıye
kadar tanı anlamıvla ıflas etmış olsun. Ben sanı-
vorum kı aklı eren herkes. Türkıyemızdeki şanslı
bir önemli ka> nağı gözden hıçbır zaman kaçırma-
nııştır Toprağımız. tarımımız (hayvancıhk dahil)
yedığı bütün darbelere. haksızlığa ve ıhmale kar-
şın mutfağımız ve sanayımız başta olmak üzere
tüm ekonomının entlasvon karşısında en azından
soluk almasını sağlıyor: ancak korkarım. onlarda
gitgıde o özvenyı ve dayanıklılıgı artık göstereme-
vecektır. Son birkaç yıldır uvgulanan vanhş poli-
tıkalar yüzünden tarımın kendı soluğu tükenmek
üzeredir.
Gerçekten de son > ıllarda oransal fîyatlar açısın-
dan tarım en çok kaybeden kesim olmuştur. Gerek
taban fivat politıkasının sureklı tarımın aleyhine
kullanılması. gerek tarımın finansman kurum ve
kavnaklarının ıçıne düşürüldüğu durum, üretıcivı
daha az üretmeye. daha düşük verim almaya mah-
kûm emıştır.
Bütün ülkeler. özellıkle kalkınmayı sanayileş-
meyle özdeş sayan gelışmekte olan ülkeler. elbet-
te ki vıllarca tarımdan sana>ıve ka>nak aktarmış-
lardır Bu. >anlış da değildır. Tiirkiyede 1960'lar-
dan sonra, bunu yapmıştır
Ancak son 10 yıldır ulkemizdeki durum tarım-
dan kaynak aktarmak durumundan çıkmış. tarım
sanki soyularak. kendını yaşatma olanakları elın-
den alınır olmuştur. Hayvantılıkta. buğdayda. şe-
kerpancarında. ayçıçeğinde. pamukta, narenciye
başta olmak üzere bazı önemli mevvelerde karşı
karşıya kalınan durum budur.
Gıttıkçe lıbarelleşen. bir anlamda firma düzeyin-
de bırevselleşen ekonomik karar mekanizmaları
göz önüne alındığında zaman ıçinde tarımın lehı-
ne. kendıliğinden bir gelışme beklenmemelıdır.
Haklı olarak her ekonomik ke.sim bırbaşkasından
alarak. çalarak kârını arttırmak istemektedir. Ama
şimdılerde herkes en kolay alacak. çalacak sektör
olarak. sahıpsiz. örgütsüz ve onlara göre ılkel olan
tarımı. hemdesadece tarımı bellemiştır. Bu durum
o kesımlerin uzun dönemlı bir hes;ıbının bılınçlı bir
programının sonucu değildır. Çünkü bındıkleri dal
yavaş yavaş kopma noktasına doğru gıdıvor. gör-
müyor da değiller; herkes kendı kısa v a da orta dö-
nem bireysel ömür hesabı ıle kendını kurtaımayı
düşünüyor.
Genel ekonominin gidişatı ve gerekli önlemle-
rin alınması elbette ki hükümetlenn ışidir. Şöyle
bir bakıldığında özellıkle tarım ve destekleme po-
lıtikaları açısından mutlak ders alınacak ülkeler
öyle devletçi ekonomiler ve veya sadece sos>al
politikalara ağırlık veren ekonomiler filan değil.
Avrupa'nın en libarel ekonomılen. Fransa. Ingıl-
tere. Alman>a. Hollanda, İtalya ve hatta ABD'dir.
Türkıye tanmını ölüme gıden yoldan kurtarmak
zorundadır. Bunu enflasvonu durdurmak. bütün
sektörlere >enıden sağlıklı kavnak varatmak için
>apmak zorundadır. Ama tarım gerçekten köklü
çözümler ıste>en bir yeni boyutta Türkiye'nın
önündedurmaktadır. Köklü (radikal) çözümler ge-
rekir dıvorum. çünkü. son dönemde ekonomiyi
v önetenler tam tersı gerekçeler v e öngörülerle her
>ıl ters >önde kararlar üretmiş ve uvgulamışlar.
uygulamava da ınatla devam etmektedirler.
Tabandan. köylümüzün, çıftçimızın kendi ey-
lem v e uygulaması ıle bir çözüme ulaşmak olanak-
lı değildir. Tanm hergelecek >ı] için bıryıl önce-
sinden alınacak genel. bütünlük ıçinde uvgulanan
birprogram dızısı ıle kurtanlabilir. Bu program >ö-
re, ürün. araç-gereç. finansman ve uyguiama bü-
tünselliğı ve süreklilığini sağlarsa ancak başanlı
sonuç verebilır. Verebılir dıvorum çünkü eğer
gecikmediysek...
iu
TARTIŞMA
Dikkat Çekelim Derken...
eçen haftalar
ıçinde \vrupa
Insan Hakları
Komis>onu"nun
Turkıve
alevhıne vapılan
bırevsel başvurulurda "iç hukuk
yollannı tüketme" şartını
aramadığı. özellıkle ülkemızın
Günevdoğu bölgesınde
yaşanmakta olan olav larda
mağdur olanların "doğrudan
konıisvona başMirabileceleri"
imajının varatılmasina
çalışıldığı görülmüştür.
Bu açıklamalar ya da
"dokundurmalar™ konuvu ıyı
bılmemekten, "Akdivarve
diğerleri" adlı mahkeme
karannı tam olarak okumadan.
kulaktan dolma bilgılerle fetva
verme alışkanlığımızdan
kaynaklanıyor olabilir.
Özellikle. televizyon
kanallarında >er alan
proaramlarda "insan haklan \e
temel özgürliikier konusunda"
vatandaşlanmıza sonuç
alamavacaklan yanlış yollar
ışaret edilmektedir.
Özetle. söylenen şudur. Artık
Av rupa İnsan Haklan
Mahkemesi. özellikle Akdivar ve
diğerleri adlı dava ile Türk
vatandaşları için norınal
prosedür dışında gelişen veni bir
sün-ç başlatarak iç hukuk
vollarının tüketilmesi şartını
aramamaktadır. Bu tamamen
yanlış va da kasıtlı bir
vorumdur.
Söz konusu kararın sonuç
bölümünde 77'nci paragraf
açıktır
Bu paragrafta mahkeme. söz
konusu karan sadece bu dava ıle
sınırlı tuttuğunu. Türkıye'nın bu
bölgesinde iç hukuk yollanna
başvurmanın sonuç
getirmeyeceği şeklınde bir
genelleştırme yapılamavacağını
ve başvuru sahiplerinın.
sözleşmenın 26'ncı maddesinde
öngörülen öncelıkle ıç hukuk
yollannın tüketilmesi
zorunluluğundan muaf
tutulmavacakları hususunun
"altını çizmek geregini
duymaktadır" denılmektedir.
Böylece. Avrupa İnsan Haklan
Mahkemesi Türkiye'den
yapılacak başv urularda farklı
bir uyguiama başlatmadığını
önemle belırtmek istemıştır.
Dolayısıyla çok dikkatli olmak
gerekir... Yanlış yorumlar
vapmak. bazen yol gösterme
anlamına da geleceğınden.
özellıkle avukatlar ve onların
meslek teşekküllerı olan
barolann doğru bilgi
edinmeleri ve açık beyanlarda
bulunmaları ve hatta eğıtimeı
çalı^malar yapmalan
gerekir.
Aksi takdırde. venı bir
uvgulama başlatıldığını
zannedecek olan mağdur
vatandaşlar iç hukuk vollannı
tüketmeden Avrupa İnsan
Haklan Komisyonu'na
başvuruda bulunacak ve bu
başvurulan usule uvgun
olmadığı ıçın reddedilecektır
Komisyonun bu ret beyanı ıse
kesindir.
Avrupa Konseyi'nde
Türkıye'nın itibarını yitirdiğıni
vurgulamak ısteyenler. aman
dikkat!.. Vatandaşlan
etkileyelim derken. onlann
mağduriyetlenne yenilennin
eklenmesine neden
olmayahm.
Av. Belkıs Bavsal
Öğretmen Giinü?..
Bugün öğretmenler günü...
Öğretmene çiçek verilecek. eli öpülecek, yüzey-
sel nutuklar atılacak:
- Sevgili öğretmenim!..
Yetermi?..
Hayır, düşünme. hesaplaşma, ırdelemegünüdür
bugün; yarım mılyon öğretmenm yaşadığı Türki-
ye'de öğretmen nereden nereye geldı; ne durum-
dadır?..
*
1923 Devrimi gerçekleşirken Türkiye geri bir ta-
• rım ülkesiydi; ıstatistik verileri yok gıbiydi. DİE (Dev1
let istatıstik Enstıtüsü) ancak -Merkez Bankası'yla
birlikte- 1930'da kurulabilmiştir. Bu bakımdap
1920'li yıllarda okuma-yazma oranını doğru dürüst
saptamak olanağı yoktur; ama en iyimser yakla:
şımla 12 milyon kışinin yaşadığı Anadolu'da nüfu-
sun yüzde 9O'ı aşkın bölümü alfabesizdi; eski ya-
zıyla basılı kıtap sayısı da 25 bındı.
Nasıl aşıhrdı bu karanlık?.. '
Öğretmenle...
Ne var ki ış bununla da bitmiyordu, öğretmen ne
öğrete,cektı?.. Batı'da Aydmlanma Devrımı'nden
sonra öğretim temelden değişmişti. inanç yerine
akıl ve bılime dayalı eğitimle donanıyordu uygar:
hk!..
Ne yapmamız gerekiyordu?..
1924'te çıkarılan Tevhid-ı Tedrisat Kanunu (Öğ-
retım Bırliği Yasası) medreseyi kökünden yıkıyor*
du; öğretmen 'laik Cumhunyet Aydınlanması'nn
öğretmeni olacak, yüzde 9O'ı okuma-yazma bılme^
yen toplumun genç kuşakları okulda çağdaşlığın
eğitiminden geçecektı; Ortaçağ'\n defteri kapanı-
yor. Yeniçağ'a açılım gerçekleşiyordu.
Laik Cumhunyet ilan edilmişti; ama geniş halk kit-
lelen 'Aydınlanma'dan yoksundu; 'ümmet' eğiti-
minden ulusal ve laik öğretıme geçen Türkiye'nin
tarihinde öğretmenin yeri bunun için özeldir.
•
Peki, sonra ne oldu?..
Öğretim seferberlığı ıçın ne yeterli sayıda öğret--
men vardı, ne okul, ne de sermaye!.. Bu engelleri
aşmak için 'Köy Enstıtüleri' deneyimi sınandı; ama
gericı güçler/n dırenmesı karşısında başarısız ka-
lındı; üstelik çok partılı rejimle birlikte "Aydınlan-
ma 'nın Oğretmenleri "ne karşı olağanüstü bir sa-
vaşım açıldı. Öğretmen horlandı. itildi, kakıldı, dö-,
vüldü, öldürüldü, aç bırakıldı; öğretmenlerin sen-^
1
dika kurması engellendi. öğretmen baskı altına alın-
dı.
Sonuç?.. ,
Türkiye'nin bugünkü kargaşası, kirlenmesi, ko-ı
kuşması meydanda değil mı!..
* i
iki tür öğretmen var.
Iki tür öğretmen. ıkı tür öğretimin birbirine zıt ni-
teliğinde belirginleşir. inanç öğretmeni için değiş-
mez 'hakikatler' vardır, bu tür öğretmen öğrencisi-
ne herşeyin nedenıni araştırmasını öğütlemez; '£>/'-
limsel kuşkuculuğu' aşılamaz; 'dogmacılığın' bel-
letenidır. Çağdaş uygarlığın öğretmeni ise öğren-
cısine aklını kullanmasını ve bilimsel yöntemleri be-
nimsemesini öğretir."
Bu ikı öğretmen arasındaki ayrım, Türkiye'deson
yanm'yüzyılın siyasal savaşımını oluşturdu. Med-
rese öğretimini canlandıran siyasal iktıdarlar, Ata-
türk'ün laik öğretmenlerini düşman bildiler.
•
Türkiye temel eğıtımde nasıl bir öğretmen iste-
diğıne karar vermelü... Yoksa sürüm sürüm sürün-
dürdüğümüz, onurunu kırdığımız, sendikalaşması-
nı engellediğımiz, yarı aç yarı tok yaşattığımız öğ-
retmenlerin yılda bir gün elinı öpmek hıçbır değer
taşımayacaktır.
Toplumda egemen felsefeyi 'köşeyi dönmek' üç-
kâğıdına bağlayıp, öğretimi de parasal düzene en-
deksledikten sonra, oğretmenleri yoksulluğa
mahkûm ederek hıçbır yere vanlamayacağını öğ-
renmenin zamanı gelmedı mı?..