Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28OCAK1996PAZAR
14 KULTUR
6
Pamuk Tmialanıını Yı
• "Pamuk Tarlalannın
Yalnıziığında"yı seyrederken,
tiyatro sanatının özünü
oluşturan iki ana unsuru, uzun
bir süreden sonra yeniden
yakaladım ve biiyük coşku
duydum: Oyuncu, kendini
ortaya koyduğunda, sahnede
kendi özvarlığını öne
sürebildiğinde yaratabiliyor
ancak; başanlı bir tiyatro
oyunu. metin ile sahnenin
buluştuğu, metnin sahne,
sahnenin de metin olduğu
oyundur. Tiyatroya
inanıyorum.
ESENÇAMIRDAN
Pek de kısa sürmeyen Pans gezımde
gerek yönetmenlerıni. gerekse
yazarlannı titizlikle seçerek gittiğim
her oy unda öyle düşkırıklığına
uğradım ki. "Thatro bir duraklama
döneminde nıi. \oksa ben mi soğudum
bu sanattan" diye düşünür oldum.
Parriee Chereau'nun yönetip Pascal
Greggon ile birlıkte oynadıgı.
Bernard-.Marie Koltes'in yazdığı
"Pamuk Tarlalannın >alnı/lığında"> ı
(Dans la Solıtude des Champs de
Coton) görünceve dek. Bemard-Marie
Kolies
v azmay a
başlamış ama.
tanınıp kabul
szörmesi ancak
Î980"lerden
sonra
gerçekleşe-
bilmış.
Tıyatro
alanındaki
iinünü de. dört
oy ununu
sahnelemiş
olan. Patnce
Chereau "ya
borçlu.
"Pamuk
Tarialannın
Valnızlığında"
yı ünlü
yönetmen
ıkinci kez
koyuyor
sahneye;
ilkinde(l987)
yalnızca
yönetmış.
İ995 Venedik
Bienalı'ne
hazırladığı bu
oyunda hem
yönetiyor hem
de oy nuyor.
"Eğer
dışanda
\ ürüyorsamz,
bu yerde ve bu saatte. sizde olmayan bir
şe\i arzu ediyorsunuz demektir: bu se>i
ben size sağlayabilirinı.. çünkü si/dcn
daha uzun süredir buradayım uj
sizden
daha uzun süre burada kalacağım..."
replıkleriyle ba^laroyun. Satıcı'dır (*)
konuşan. Se\irci onun kını olduğunu
söyleminden anlar. daha doğruMi. oyun
kışıst kcndıni satıcı olarak bclırler;
karşı.sindakıyse. ister ıstemez. müşteri
konunıuna girmiştir. Ve tüm oyun
satıcıyla müşterınin arasında geçen bir
ahş\eriş. daha doğrusu bir pazarlık
üstüne kurulur Ötckıneginenmeyen
müiteri korkar. önce onu soyacak bir
serseri olarak görür satıcıy ı. ardından
karşısında suçluluk duvduğu bir
yargıç. Kendini sa\unmaya yönelık
birtakım \arsay ımlar dolaşir
ortahkta. bir ara öldürüleceğinı
bıle düşünür müşteri.
Önceleri aralarında bir
çatışma yokgibi
görünse de
giderek yoğun
bır güç ilişkisine
tanık olunur:
Kimi zaman
korku. kimi
zaman sinnıe.
tetikte bekleme.
saldın... Her
karşılaşma birdüellodur. ölümüne
düellodur sanki V'e'hötün çaba umarsız
ve aşksız bir gerçeMNğı zorlayrp arzuyu
uyandırma. arzunun belki de -maddi ya
da mane\ i- ölümle bitecek dünvasına
geçebılme uğraşidır. Herkes kendi
alanındn sa\aşmayı yeğler bu düelloda,
her kişi varlıgının uzamında savunur
kendini \e rakibinin sınırlarıııa
gırdığmde dırenç \e pü.skürtnıey le
karşılaşır. Aslında >ö> konusıı kişiler
birbırlerıy le vardırlar ancak. "Her kişi
ötekinin bakışıyla \arolur~. der
Chreau program dergısınde. "\eonun
gönderdiği imge\ le (anımlanır. Kiııı
oldukları hiçbir zaman bilinnıcz, belki
de, birbirlerine karşılıklı olarak mal
ettikleri rollerden başka bir şe>
değillerdir."
\dı tanı olarak
jfî^l konmamişsa da.
:
t oy una egenien
. , 4 olan
tema arzudur: Arzunun doğurulması.
dogurulan arzunun doyurulması. Her
türîü gizlı. yasadışı alı.s.veriyn yapıldığı
bu beîirsiz. kim:>esız \e kimliksiz
yerde arzunun lakasıdır vapılmak
istenen. Ne kı. ıçınde şıddetı de
barındıran arzu ilişkiyı sertleştirırken
dı\aloızlara da erotik anlamiar
Patrice
Chereau'nun
yönetip Pascal
Greggoryile
birlikte
Ü\ nadığı,
Bernard-
.Marie
Koltes'in
ya/dığı
"Pamuk
larlalannın
Yalnızlığında"
yı (Dans la
Solitude des
Champs de
Coton) ünlü
yönetnıen
ikinci kez
ko> uyor
sahne\e;
ilkinde(I987)
\alnı/ca
>önetmiş. 1995
Venedik
Bienalfne
hazırladığı bu
munda hem
yönetivor hem
deo\nmor.
yüklemektedır. (ierçekten de oyundaki
her şey (alışveriş. düello. değışen güç
ilişkı>i ..) dıle yansımakta ve veya
dılde \arolmaktadır. Karşıhklı
çekişme dıl düzlcminde de sürmekte.
^öylem daha çok yanliş anlama ve
yaian ü>tüne kurulmaktadır. İlk bakışta
iletişıniM/lık gibi görünen durum
aslında birbırını anlamamaktan
kaynaklanmaz. asıl sorun kendini ele
\ermemektir. Yine aynı bağlamda,
arzunun bir türlü adlandırılmaması
söylemleri birerşıırsel "di>aJt^
oyunlarına" dönüştürür. Bu da yazarın
dediğı gıbı. kışılerin "zaman
kazanmasınT sağlar: "Sözcük
değiştokuşu. darbe değiştokuşundan
önce zaman ka/unnıaya >arar
yalnızca. çünkü kimse darbe
\emekten hoşlanmaz \e
herkes zaman
kazanmayıse\er"
Üyunun sonunda
kışıleryeterince
zaman
kazanmışlardır
artık. dö\üş
başlar.
"Pamuk
Tarlalannın
Valnıztığında**
buyük bır
hangarda sahnelenıyor. Patrice
Chereau satıcL I
müşteri rolünde. Seyirci oyun alanrnıh
ikı yanına (uzunlamasına)
yerleştirilmekıe \e tüm oy un geriye
kalan boş uzamda. iki oyuncu
tarafından aksesuarsız. dekorsuz.
giydiklcri dışımla kostüniiiiz
oynanmakta. Sahnede yalnızca Jean-
LucChanonat'ın. tiyatroda ı^ığın
dneminı kanıtlarcaiina \etkin.
neredeyse üçüncü rolü üstlenmi^. olan
ışığıyla ikı olağanüstü oyuncu \ardir.
Patrice Chereau"vla Pascal Greggory
kendi özbenliklerini. \arlıklarını ortava
ko> u> orlar ov un ları nda.
Öy le bir güçîe canlandırıyorlar ki
rollerini. .seyirciye sunduklan
imgelerde ne dekora gereksinme
duyuvorsunuz, ne de aksesuara.
kostiime.
Her $ey sanatçılann içlerinde oluşuyor
\e sej'irciye yansıyor. gerisi
gözboyamaca gibi geliyor insana
Yaratıcılık da bu galiba. \oktan \ar
etmek. hiçbir "katkı maddesine" gerek
duymadan.
Üstelık ovun arasını da oyuncular
veriyor. biz onlara. büyıilcnmıv öylece
bakıyoruz. Aslında ara da maçtakı
aralargıbı hanı:
Taraflarlbu kez seyircılenn arasına)
oturup -hep birbırlennı kollayarak- su
içıyor, akılları birbirlerinde.
soluklanıvorlar.
Ardından bırsava^ dansı (rap
çızgısindei \e maca devam...
"Pamuk Tarlalannın \alnızlığında~> ı
seyrederken. tıvatro Ninatmın öziinü
oluşturan ikı ana unsuru. uzun bir
süreden sonra yeniden vakaladım \e
bü>ük co^ku duydum: O>uncu. ancak
kendini ortaya koyduğunda. sahnede
kendi öz\arlığını öne sürebildiğinde
yaratabilivor
ancak;
baijanlı bir
tişatro
oyunu. metin
ile sahnenin
buluştuğu.
metnin
sahne.
sahnenin de
metin olduğu
oyundur.
Tiyatroya
inanıyorum.
* Metinde
"Dealer"
nkımk
gı\nh'krec/ir.
U\v$tuniıv.
esrurya da
kac/ı/ı ticaıvıi
gibiyasak
fflcr vapan
bir ki$i olanık
bitinen
Dealer,
\azurin da
bt'linıijfi gibi.
oyıımla
n
g i ş ve
daha
egıvtilemeli
anlamıyla ete
alınnııştıı:
ÖzdemirAsaf'ı
ölümünün 15.
yılında anarken
OGECE
O gece ben olmayacağım.
Utancımdan bakamadığım aynalarda
Güldüğünüzü görecek
Anlayacaksınız.
Her gece binnin olmadıgı gecedir.
Gecelennızi karı^tıracak gıtgide
Olmayanlannızın çoğalması.
Benım olmadığımı duyduğunuz bir
gece
Korkacaksınız.
Şimdiden düşünüyorum son kalanımı-
z\
Son gidenımızin bu gecesinde.
Ama bir gece olacak. ortalarda bir ge-
ce..
İçinde siz de olmavacaksınız.
Ayrıca.
(Diinyu Koçn Gözüme)
Kiiltür^Senisi- Özdemir Asaf'ınşiirun-
layifinı betimleyen birdenemesi:
En başta. "Sanki asılacakmışım.. öle-
cekmişim.. son sözünü söyle" demişler
gibicesine..
Ben hep bö\le yazmaya çalıştım. irilı
ufaklı. ne \azdımsa.
- En çok hangi kitabınızı. hangi şiiri-
nizi se\ersiniz ? dıye sormayorlar mı !
En eok hangi asıiı^ımı sevdiğimı söy-
leyemem kı.. Açıkçası: bütün asılışlan-
mı. ölümlerimı seviyorum demek geli-
yor içimden.
(Özdemir Ascıf ÇA) sayfa 12
"Yazarken, yazdıkça. yazınca yorulu-
rum. Vbrgun düşerim. Aklımdan geçen-
lerigeçerken toplamak işim değil Aklım-
dan durmamaeasına birşeyler geçer.
Onları gidip biriktikleri yerde dar-
madağın üstüste yığılmış. durumların-
da gider bulurum.
Giderken de kendimle götürdükle-
rimi onlara katınca.. Daha karışır du-
rum.
Orada yazarım. O zaman yalnız ben
yokıımdur artık. Olabildiğince insan
dene> i oradadır. Çoğalmıştır insan za-
manları orada.
Beni aşmış. bizleşir bir yoğunluğa
varmıştır birikenler.
Yapmacıklığa yol kalmamıştır.
Kiınse kimsevevutturamaz artık. \ut-
turama\acaktır duygularının sıcaklı-
ğındakilere duygularının sıcaklığın-
dakileri. Çünkü soğuturzaman. \ea\-
rılır sıcaklık dereceleri duyanların \e
du\ulanların. \e >eni olmak hırçınlı-
ğı \ardır o \olda ne de eski sayılmak
korkusu. Zamanlar tekleşmiştir gibi.
"Gelmiş" geleceğe dayanmış, "geç-
miş"" geleceği aşmışdır.
BirinciHk hâlâ beyazm...
B
enım aşk konusundaki şiırle-
rım aşk şiirleri değil, aşka şi-
irlerdır. Insanlarolayların için-
de onların akışıyla gidebilirler. Olay-
ların içinde durumlar vardır. insan-
lardan bazıiarı bu durumlara takılır
veya bu durumlarda kalabılırler. O
zaman olay devam eder, insan ka-
lır. O zaman yaşantı ve yaşantılar
durur ya da değişir; düşünce baş-
lar ya da çoğalır. Ya da hızlanır. Iş-
te bu örgü insanların olaylarla ılişki-
sınde önemli değişmeler çıkarır or-
taya...
Ben çalışmam, yaşanm. Çalış-
mak bence yaşamanın bir koludur
da onun içın.
Ama düşünmek, o zaman dok-
torlarca yaşanm ama bana kalırsa
ben ona başka şey derim, yaşamak
demem.
Olaylar ınsanlara bağlıdır, durum-
lar düşüncelere. Aşk bir olay mıdır,
bir durum mudur ?
Bazılanna gore olaydır, ben onlar-
la beraber değilim. Bazılanna göre
bir durumdur, ben onlarla berabe-
rim. Olayın süresı mı kalır. durumun
izahı mı ? Olay. herkesin havası, su-
yu. oksıjenidir. Durum herkesin de-
ğildır. ona yetışkin olanlarındır.
Ortak duv ular dene\ lerini \aşamın.
> aşamların enine bo> una açmış a> dııı-
latmıştır. Sevginin kokusu kine, >aşa-
mın rengi ölüme karşıhklı bulaşmış-
tır."
..." O sözcükJer ka\ ranılann ve anlaın-
ların tüm gelmiş-geleceğini >ansıtmakta-
dır. Voğunluğu sağla\acak bir bi-
rikim alanı vardır karşımda. Ki
budur işte secmede valınlığı \e-
ren.r
...
IÖzdemir AsufÇA)^ fa 13-14
Özdemir Ascıf'm OTOBİYOG-
RAFİ. Nasıl Ölmedim Ölmelerim
>aşamımın romanı adlı denenıe-
sinden:
" Yaşadığınıı şiirlerinıde en yo-
ğun yönlerh le. en kesin sandığim
biçjmlerde.en kısaolduğunainan-
dığım ölçülerde \erdim. verijo-
rum.\ereceğim.Şiirim nasıl>aşa-
malarıııı eşit ölmelerimin şiiri ise..
Romanım da ölmelerim eşit \ aşa-
mımın romanı.
ÖlmeJerim derken çoğulu
kullandım. v aşamım derken de-
ğil. Ö\lc de ondan. Yaşamımı
çoğul ile ne bü> ütebilir ne de ço-
ğaltabilirdim. O ne ise o idi.
Ama onun içindeki parçacıkla-
rın hepsi biraz ölmekti benim
için." (Özdemir -i.suf ÇA) sayfa 81
"Özdemir Asuj. .-.anat(,ının bir
ıdeolnjinin. bır ızm'iıı ^özcüHığünüyup-
mü.sııuı karşıydı uımı nılııız saııat^ılarm
degil toplumıın ıı'im birevleriniıı lopluınun
vanlif olduğunu göııliikleri \anlunnı dii-
zeltmek için çaha gö.srerme'leri gerektigi-
ne inunınlı." VıldızMoran Arun ( Şubat
1995 )
"Bana dokunma\ an \ ılan bin \ ıl yaşa-
sın.."
Bu yılan doğadaki yılandır. toplum-
dakı değil.
Yanlıijanlaîjilıyor. ()u\urlağın Kii^ele-
rı ı üav fj 29
İnanmadıklarını \azan vazardan aşa-
ğı kimse voktur.
\'ardır. İnandıklannı yazmayan.
( )u\wlagm Köfeleıi f sayfa 90'
Yazarlann kalemlerini ellerinden
almava \a da kalemlerine sınır çız-
meye ka!kı>anlar. bır kalemde sili-
ııirler.
Yalın bır söz. çünkü konu güçlü.
( YuYıiıiağın Köşeleri) sayfa 78
Topun sözü ucundadır.. Kalemin
sözü başında. ( Yuvaıiağın Koşeleri)
sayfa 122
K.ağn kalemin du\andır.
Dikiatörlüklerde : kus.atır.
Özgüriüklerde : korur. ( Yuvurla-
itııı K'öylen > sa> fa 122
ÖSSÖZLER. ARA BAŞLIK-
LAR. ŞİİRLER:
Her in.saııın bir övkübü \ardır.
Ama her ınsanın bır, şıirı yoktur.
(Çi(,ehleri )eme\ iıı) Önsöz
\e kayığına bındi. >unına biran-
lam aldı. açıldı. ı Çı\ekleri Yemeyin)
Sözün bıtını verini
ola\ >a da koııu seçmez.
söz seçer,
Bas.langıcını da
olduğu gibi. f Yalnızhk Puyla^lııuız )
Ön.sdz
Uzağa değil. usta
Öteye hep öteve gitti;
Yalnızlığı ondandır.
( Yalnızhk Paylaşdmaz)
Yaşam ö\ küİeri. sanıldığınca karisim-
sız değil. karıijimlıdır.
Herbirya^anı öyküiü. öbüryaşamla-
rın parçacıklanyla tamamlanır. < Yulnız-
lık Puyluylmaz )
Bir şey olmasaydı yazmak olmayacak-
tı..
Başka bir şey de olmasaydı
Sılmek olmayacaktı. ()alnızlık Pavla-
şılmaz y
Her şeyı süpürebılirsıniz:
Sonbaharı süpüremezsiniz.
( )alnızlık Paylaşdmaz)
Yalnızlık pav laşıimaz.
Paylaşıba valnızlık olmaz.
( Yalnızlık Pavlaşdmaz)
Damla. kendini tamamlayincadamlar.
( Jahuzhk Puyiaşılmaz)
Herleke
kendisivle çıkar. ( Yalnızlık Ptıylaşıl-
ımtz j
Sözün bitim yerini
Olay \a da konu seçmez.
Söz seçer.
Başlangıcını da olduğu gibi./' Yalnızlık
Pavlaşılnıaz)
TELAŞ
Yaşamak değil.
Beni bu telaş öldürecek.
( Dünya Kaçtı Gözüme)
JÜRİ
Bütün renkleraynı hızla kirleniyordu.
Bırinciliğı beyaza \erdiler.
< Diinyu k'açrı Gözüme ı
TOHLM
Öyle bir kelime söylesem ki deyorum.
Dışanda birbaşkası kalmasa. (Dünva
Kaçtı Gözüme J
MESAJ
Ölebilirim genç yaşımda.
En güzel şiirlerimi söylemeden götü-
rebilirim.
Şimdi kavakyelleri esiyorken başımda.
Sevgilım.
Seni birakşam-ü.stü düşündürebilirim.
(SE\ Sen Seıı /
ILTRA
Bir kelimeye
Bin anlam yüklediğinı zaman
Sana sesleneceğım (SE\ Seıı Sen/
KOŞEBENT
ENİS BATLR
Bumerang
Yıllar geçıyor ve hayatımızı sarıp sarmalayan şid-
det azalmak, hafiflemek nedır bılmiyor. Kıtle iletışım
araçlannın açtığı pencerelerden yerkürenın dört bir
yanına bakabiliyoruz ya nıcedir, orada ateş ve duman,
kan ve çığlık okunuyor hep. insan yorgun düşüyor,
gazete sayfalarından ve ekrandan parçalanarak da-
ğılan. sonra dazıhnimizdetoplanan, belleğimızdebı-
riken, bizı uykumuzda bile kovalamay;ı sürdüren bir
yıldırı tablosundan.
Yorgun düşen gövdemız ve zihnimiz mi, yoksa
umutlarımız. beklentilerimiz mi, içimizdeki enerji kay-
nağını besleyen değerler sistemı mi, bunu anlamak
anlamlandırmak da zoriaşıyor, Bütün bildığimiz: Hem
kendımize. hem de ötekine karşı gitgide sertleştıği-
miz. Tarihe dönüp baktığımızda. hangi şayfayı açsak
benzeri bir görünüm çıkıyor karşımıza: insan. yeryü-
zünün ıblısi mı acaba? Hayatın hastalığı mı? Hiçbir
canlı, dostuna duşmanına bu ölçüde amansız, bun-
ca ısrarlı bir yok etme stratejısiyle yaklaşmamış kı.
Nietzsche, "iyınin vekotunünötesıne"geçmemi-
zı sağlayabılecek bır felsefı projenın peşıne takılmış-
tı 1885'lerde. Marx ve onun açtığı yolu izleyen dü-
şünürler toplumsal ılışkıler ağını yeniden, ınsanın le-
hine düzenleyecek bir başka felsefı proje ile onümü-
ze ufuk açmışlardı. Yüz yıi sonra, hâlâ belki her za-
mankinden daha koyu bir sisın ıçındeyiz oysa: lyinın
ve kötünün bırakın ötesine geçmeyı, onların içinde
sağlıklı bır denge kurma çabasının altından bile kal-
kamaz oldu âdemoğlu. Toplumsal kontrata gelince:
Ondan neredeyse vazgeçıimek üzere, ınsantn üzeri-
ne basarak yükselmesinı öngören bakış açısı bizi,
soyumuzun ılk ömeklerinden uzaklaşmamaya götü-
rüyor bugün de.
İnsanların, ülkelerın. toplumların tek çıkış yolu pro-
je üretmekten, ortaya yenı hedefler. yontemler. değer
ölçüleri koymaktan geçiyor dıye düşünüyorum. Lich-
tenberg'in dediğı gıbı; Ya da "Eskı anahtar delıkle-
rinden yenı bakışlar" gerekıyor.
Gelgelelım. şıddetı, ıçımızdekı şıddetı dayanılmaz
boyutlara yükselten, bakışımızın eskidiğıni kabullen-
mememızde yatıyor aslında; Herkes kendi doğrusu-
nu bir mutlak terazisinde bekletiyor. Ötekine soguk-
luğumuz, körlüğümüz artıyor ve damarlarımızda öf-
ke yuvarları dolaşıyor. Korkuyoruz. Öylesine korku-
yoruz ki, korkutmak bıze tek dügümü çözme yolu gi-
bi görünüyor. Haklıhğımızı öylesine gözü kapalı be-
nimsiyoruz ki, yaptığımız haksızlıkların tırmanış do-
zunu ölçemez oluyoruz.
Huzursuz topluluklar, doğaldır, huzuru kaçmış, hat-
ta kaybolmuş bireyler tarafından yaratılıp yönlendiri-
liyor. Hiç kimse anlaşmanın mümkün sınırlannı ara-
maya gerçekten ayarlayamıyor kendini. Bıçaklar bi-
leniyor bır köşede. Tabancalar temizleniyor. Zehır şi-
şeleri gözden geçıriliyor. Hazırladığımız hediyelere bir
cınayet tasası bulaştyor. Sevgimiz, kahrolmak ve kah-
retmek mantığında kilitleniyor. Asal projemiz berta-
raf etmek olmuş. İçimizde bizi olsa olsa Robinson
Crusoe kılabilecek tasfiye dürtülerı kol geziyor.
Yıllargeçiyor ve şiddet, hayatımızın her köşesinı ele
geçirip yerleşıyor. Eşimizi, çocuğumuzu, dostumuzu,
komşumuzu, ış arkadaşımızı aşağılamanın, ezme-
nin, sindirmenin daha nice, daha kaba yo\lannı bul-
mak için ciddi çaba harcıyoruz. Yapayalnız, kem. kö-
relmiş, ışıksız bireylerden oluşan kalabalıklaroradan
oraya, gerçekte hiçbir yere gıdemeksizın, hareket
ediyoriar. Kaçımız anlıyoruz kı, o kalabalığın ıçinden
. bir türlü çıkamayışımızın öyküsüdür, yazılan.
Bize yeni işaretler gerekiyor. Yeni bır dil öğrenme-
lı. yenı kavramlar içın yeni ölçütler geliştirmelı, yeni
ölçütler için eskı değerlerin küllerinden yeni değerler
doğurmalıyız. Yepyeni kıvılcımların, yepyeni tasala-
rın ve tasarıların vaktı gelmiş, erışmıştır. Yıllar, yılları-
mız geçiyor. Hayatımızı yalnızca doğmuş olduğumuz
için yaşamak zorunda değılsek eğer; Bıze yenı pu-
sulalar. yenı pusulalar ıçın yeni yönler, yenı yönler ıçın
yenı isimler. cıns isimler ve özel isimler gerekiyor.
Yoksa, bızden doğan her şiddet kapısı. tıpkı bume-
rang gıbı dönüp gene bıze çarpacaktır.
Hâmiş: Erdal inönü'nün yenı çıkan "Anılar" kita-
bını (idea Yayınları) bütün televizyon kanalları tanıtı-
yor. Kitabın kapağı görüntüye girdiğinde ne yapıp
edıp yayınevının adı gızlenıyor. Ben bu davramşı dü-
pedüz "ayıp" sayıyorum. Yayınevının reklamını yap-
mak istemeyenler neden kıtaptan söz ediyorlar kı?
Özdemir Asaft anma toplantısı
BEKSAV'da
Küllür Serv isi - Saır Özdemir Asaf. ölümünün 15.
vıldönümünde BERSA\"da anılı^or. PEN Yazarlar
Derneği'nın bugün saat 15.(X)"te gerçekleştıreceği
toplantışa PEN Yazarlar Derneği Başkanı vazanmız
Şükran Kıırdakul. şaır Melisa Gürpınar. A\dın
Hatipoölu. Arife Kalender ve \ ural Süzer katılacaklar.
(3499F55l
Özdemir Asaf'm Anısına
Kültür Ser\isi - 19)>l yılında >ıtırdığımız. şair
Özdemir Asaf'ın şiirleri Adam >'a\ınları tarafından
yayımlaıııvor. Ardından bir çok şir kjtabı \e özdeyişler
bırakarak ölen. bugün ölümünün 15. yılında anılacak
olan Özdemir Asafın "Bır K.apı Öniınde". '""»alnızlık
Pjylaşilmaz" \e "Benden Sonra Mutluluk" adlı
kıtaplan. Adam Yavınlan tarafından \a>ımlanıvor.
Asafın 1940-1960 arasında vazdığı." 1961 'de
vayımladığı etika türünden özdeyişlerini \e daha sonra
yazdığı \azilar ara.sından seçilip derlenenler ile 1960-
1980 arasında vazdığı özde\işleri de aynı _\ayıne\ i
tarafından ılk \a\ımlandığı adışla. "'Yu\arlağın
Köşeleri" adıyla ya\ ımlanıjor
Şairin bir sohbetı sıra^ında \apılmış ka\ıtlardan
olıışturuian bir şiir kaseti de geçtiğimiz aylarda
yayımlandı. Yeni Dünya Plak tarafından '"Yalnızlık
Paylaşılmaz" adıy la yayımlanan bu şiir ka-setinın
müzıkleri İlhan Iremtarafından yapıldı. Daha öncelen
Özdemir Asafın çeşitli şiirlenni besteleyen sanatçı.
bu ka>ette daha önceki bestelerını fon müziğı olarak
kullanırken. "\'alnızlık Penceresi" IDeğil) adlı
bestesini de seslendınyor.
'Kunduz Deltasından Sözler,
Sesler, Yüzler'
KültürServisi- Pıya Kültürevi. bugün saat 17.00'de
Yüz Çıçek Aç.sin Kültür Merkczi'nde dostlarıyla
buluşacak. Pıya Kültüre\i"nın "Kunduz Deltasından
Sözler. Sesler. Yüzler" adlı etkinliğine şiirleriyle
Mansur Balcı. A.suman Susam. Mehmet Cetiıi. Leyla
Onomay. \e\zatÇelik. Öııder Kızılkaya. Ahnıed
Müfid Fadıl Öztürk. müziıiıyle Bumerana.
fotoğraflarıyla Yiicel Tunca İcatılıyor. (245 28 03).
Festivalin afişi beiirlendi
Kültür Senisi - 8. Ankara L'luslararası Fılm Festivali
bünyesınde '9. Ankara Uluslararası Fılm Festivali Afişi"
ile ılgıli yarı^ma sonuçlandı. Prof. Dr. Mürşide tçmelı.
Hasan Saltık. Murat Dorkip \e Mırd. Doç. Ibrahinı
Demirel'den oluşan seçıcı kurul. yanşmaya katılan 58
afışten bırınci olarak Mimar Sinan Üniversitcsi Grafik
Bölümü öğreneisı Fe\zi Yazıcı'nın afişinı seçti.
Mansiyon ödülleri iseözgür Alican. Pınar Ercan. Selin
Gönıüç. Eşref Metnı Uzun uruMnda paylaştırıldı.