Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 OCAK 1996 PAZAR
12 BIR KONU BIR KONUK
Ozgürlük veDemokrasiPartisi GenelBaşkanı Uras, muhalifkesimlerikucaklayacaklarmı belirtiyor: ANKARA NOTLARI
• Türkiye'deki bu ve
bir dizi meselenin
doârudan toplumsal
failîeriyle tartışarak,
bu politikalar büyük
ölçüde ortaya
çıkacak. Bu
kavramların
içeriğine ilişkin ciddi
zorluklar var. Ama
kamusal mal ve
hizmetlerin
özelleştirilmesi,
temel bir meseledir.
• Burjuvazi, kendi
suretiyle bir dünya
yarattı. Biz de kendi
suretimizle bir
dünya yaratmak
zorundayız. Bu
düzeni, kim kâr
ediyorsa onlar
savunuyor. Bizim,
mülkü kadar beyni
olanlarla entelektüel,
teorik politik ve
ideolojik bir
hesaplaşmamız
olacak.
Aşk olmadan
mesk olmaz
- Aşk bep var. Aşkm
sosyalizmle ilgisi ne? Katı
ve sert görünmemek için
mi bu sloganı kullandınız?
- Kendiliğinden çıktı.
Genel anlamda
davetimizdeki temalara
ilişkin bir sevdadan
bahsedilivor. Parti. bire bir
aşk işiyle ilgilenmiyor.
Bunu bir metafor, bir tema
olarak kullandık. Medya
bunu ön plana çıkardı.
(jnutmamak gerekir ki
aşk, belki en de\rimci
ideoloji. Böyle bir aşk,
böyle bir sevda olmadan
bir şey yapılamaz. Bunu
hiç âşık olmayan,
sevdayla yanıp
tutuşmayan bürokrat
zihinlerin. yüreklerin
anlaması zor.
Aşk,endevrimci ideolojidirSERPİL GÜNDÜZ
Ankara cia geçen pazar "şenliklerie,sloganlarla ve
şarkılarla" toplanan binJerce sosyalist. Ozgürlük
ve Demokrasi Partisi'nın (ÖDP) kuruluşunu kutla-
dı. Parti çağnsındaveralan "sıcacüVsloganlar. mu-
halifherkesimi kucakladı "Aşkın veDevrimin Par-
tisi" olması. basının ilgisini çektı. Çünkü Türki-
ye'deki sol, çektığı onca sıkıntı içinde "aşk~ı hep
ertelemişti
Partının genel başkanlığına 36 yaşındakı Iktisat
Fakültesi Doçentı L'fuk L'ras getırildi. Uras: eme-
ğin. özgürlüğün. içtenliğın, düriistlüğiin. düşunen-
lerın. beraber olmanın. hayal gücünün, vefanın,
renkierın. şıırın. arkadaşına dokundurtmayanlann.
aşkın, pes etmeyenlerin. kadınların, parasızlann,
laikliğın. se\ ıncın ve korkmadan söyleneeek bırçok
deâerın szenel başkanı olarak sorulanmızı yanıtla-
dı."
- Ka\ga efmeden yapabilecek misiniz?
- Bu ka\ganın bellı bir protokolü. usulü. adabı
olursa hıç problem degıl. Burada zihınsel rekabe-
ti kastediyorum. fızıkı kavgayı değıl. Aslında so-
lun en genış yapılanması olduğunu ıddia ettiğımiz
bu yapılanmada. pekâlâ aksı fıgürler yan \ ana du-
rabilır. Bunudenemek zorundayız Bugüne kadar
gelınen nokta. her şeyin umulandan iyı olması.
bıze mayanın aırtuğunu gösteriyor. Biz. belki za-
man zaman belli sancılar taşıyarak. bu sürecı gö-
türeceğız. Bu süreç, bellı adabı. estetigı olan kav-
galaradayanarakdinamizmbulacak. Bukavgala-
nn bizi zenginleştireceğini düşünüyoruz. Çünkü
kavgamız. bizimle değıl düzenın temel dayanak-
lanyla olacak. Küçük kavgalar. bu büyük kavga-
ya su taşıdığı zaman bızım ıçın anlam taşır.
Tüm ezilenlerin temsilcisi olacağız
- Eşcinsellere. birçok sosyalist iilkede baskı uy-
gulandı. Küba da bildiğimiz bir örnek. Siz parti-
nize eşeinselleri de çağırıyorsunuz.
- Bu sloganlar, sokaktan ve hayatın ıcinden ge-
liyor. Geçmışte her kesim. her eğılim. büyiik öl-
çüde kendi sorunlanyla sınırlı biralan içinde ya-
şıyor. kendi dışındaki yaşam alanlanna dikkat et-
miyordu Biz ezilen. horlanan bürün kesımlerin
problemlerinı. kendi problemimız kabul ediyoruz.
- Sosval demokratlardan farkınız ne olacak?
-Sosyal demokrateğılimli figürler. buyapılan-
manın içinde zaten var. Sosval demokrat değerle-
ri de kapsadığı için solun en geniş cephesınden söz
ediyoruz.,Ama düzenle bütünleşen. dolayısıyla
bunun bütün sorumluluğunu üstlenen sosval de-
mokrat partilere emanet ertiğımiz dostlanmız. bi-
ze doğru akın etmış durumdalar
- Parlamentoya mı. sokağa mı dönük politika
yapacaksınız? Toplumsal muhalefeti nasıl örgütle-
yeceksiniz?
- Türkıve'nin sahıci sol partisi olarak.«okak-
parlamento ıkilemine sahip değilız. Hem sokak-
tay ız. hem sıyasi düzeninin meşru kurumlan ıçın-
deyız. Sokakta olduğumuz için parlamento farklı
olacak. parlamentoda olacağımız için sokak fark-
lı olacak.
Kuşak tartışması anlarmız
- Eski sosyalistlerle veniler nasıl bağdaşacak?
Kongrede neredeyse üç kuşak bir aradavdı.
- Ku^aklar düzev ınde bir tartışma. bana hep an-
lamsızgehr. 68 kuşağı. geleceğe ınanan bırkuşak-
tı denır. Ama gelecek geldiğınde de "Ne güzeldi
o günler" diye geçmı^ı özlemle anan bir kuşak.
Dolav ısıyla o sıkışıklığı aşarak 68 kuşagı ıle 78 ku-
şağının bu proje içinde bütünleştiğini. 80"li yılla-
nn darbe kültüründe yetişmiş tek tip insan figü-
rüne karsı önemlı bir cephe oluşturduğunu görii-
yoruz. Sadece kuşak eksenınde ya da entelektüel
düzeydeki aynmlardan yola çıkarak. bu partinin
espnsıni yakalamak mümkün değildır
- Bu kadar ügi bekliyor muydunuz? Bu ilgivi ne-
ye bağlıyorsunuz?
- Insanlar. dar kadro politikalarına dayanan ve
kendi ıçlenne kapanmış anlay ışlann dışına çıkma
özlemini yaşıyorlardı. tlk defa burada kendilerini
ifade edebileceklerını gördüler Çünkü Türki-
ye"nin bugünkü sivasi fotoğrafına baktığımızda.
hiç kimse. kolay kolay "Kendimi bu tablo içinde
görebiliyorum. Kendimi bu tablo içinde ifade ede-
biliyonım" diyemiyor. Tam da böyle bir zamanda
bu hareketin ortaya çıkması son derece anlamlı.
- Solun bitmediğinin göstergesi ne sizce?
- Başlı başına kendımizi ortaya koyuş bıçimimiz
bunun göstergesi. Türkıye'de böyle bir politik ihti-
yaç vardı. Biz. bu politik ihtiyacı karşıladık. Türki-
ye'nin temel politik ihtiyaçlanna karşılık düşen bu
proje, aynı zamanda bu politik ihtiyaçları yeniden
tarifederek önemli katkılarda sağlayabilecek. Tür-
kıye'de ciddi bir iktisadi kriz var. Uzun zamandan
beri bu iktisadi kriz. geniş kesimler aleyhıne çözü-
lüyor ve ciddi bir meşruiyet kriziyle karşı karşıya
kalıyoruz. Bu, sıyasi temsıl krizi anlamına geliyor.
Biz, geniş kitlelenn kendıni ifade etmesi ve kendi-
ni gerçekleştirme kanallan yaratarak bu krize kar-
şı farklı bir yaşam biçimı önenyoruz.
Sol partinin toplumsai kökleri var
- Bazı yazarlann sizey önelik eleştirileri var. "Işçı
sınıfı bıttı, teknolojı devrımı yaşanıyor. Büyük de-
ğişım donemı başladı. ama bizım solcular değişme-
di" şeklinde. Ne diyorsunuz?
- Şımdi bırtür kurgudan. zihınsel tasanmdan ha-
yata bakarsanız. bütün bunlar haklıvmış gıbi gözü-
İcüyor. Halbuki hayatın kendi çok renklılığınden
yola çıkarsanız ve bu çıkışınızın bir sahicilıği var-
sa, bu sizi gerçek anlamda bir sol parti halıne geti-
rir. Emek ve düzene ilişkin acılan olan muhalif ke-
simin partisi haline getırir. Şınıdı bu. reel bir ger-
çeklik midır? Yoksa zihınsel bir kurgu mudur? Biz.
bunun bir reel gerçeklik olduğunu düşünüyoruz.
Bu gerçeklik. insanlığın eşitlik ve ozgürlük ütop-
yasıy la bütünleştıgı zaman bütün bu renklilık orta-
ya çıkıyor. Günü birlik hayata döndüğümüzde. >ol
partinin ciddi toplumsal köklerı olduğunu görürüz.
Karizmatik tider efsanesine son
verecegi/
- Sosyalistlerde doğal liderlik önemlidir. Siz nasıl
kabulleniidiniz?
- Doğru. Partimizinanlayışıylailgıli bir şey. Ben
değıl. başkası da olabilirdi. Çünkü biz taban-tavan.
Kendimizi yeniden
üreteceğiz
- Partinin dinamikkrini hangi
kesimler oluşturacak?
-.^tp^kçıler. çalışanJar,
topkın®n bütün muhalifleri,
ezılenleri, sömürülenlerı
kendini ifade edemeyenler,
kadınlar oluşturuyor. Bu
yaygınlaşacak \e derinleşecek.
Bu öyle bir dünya kı. bu
dünvaya totolojik bakanlar. yani
dairesel bakanlann
anlayabilnıesi biraz zor.
Aşağıdan yukarıya
yapılandığınızda. değişik
bileşimler yan yana geldiği
zaman ortaya çıkan çoğulculuk
\e renkliliğın. partinin
projelerine dinamizm
kazandırmasında yatıyor.
Dairesel bir dünyada
yaşıyorsanız. kendinizi çok
önde zannederken geniş
kitlelenn gerisıne
düşmüşsünüzdür. Önemli olan,
o dairesel dünyalardan çıkıp
ufkunuzu ileriye doğru
genışletmektir. Ufuk öyle bir
şeydir kı ulaştığınızı
zannedersiniz. yaklaştığınızda
ıse uzaklaşan bir şeydir. Bizim
tüketeceğimız nihaı
hedeflerimiz yok. Kendimizi
yeniden üreterek. hergün yeni
hedeflere ılerlemeyi
düşünüyoruz. Parti Genel Başkanı L'fuk L'ras emeğin, özgürlüğün, düşünenlerin. laikliğın par-
tisi olduklannı açıkladı. (Fotoğraf K.AAN SAGANAKl
Dinozorlarla karafatmalar savaşı
- Sosyalist dinozorlar da denüiyor
size...
- Muhalif figürlerin az olması ya da
yalnızlığı. kelaynak ya da dinozor
benzetmesıyle ifade ediliyor. .Az olan
kötüdür. çok olan ıyidir diye
baktığınızda. çoğa belki en iyi
tekabül eden karafatmalardır. Biz de
böyle bir metafor kullanarak. bu
iddiaya dinozorlarla karafatmalar
mücadelesi demıştık. Aristo da der
ya. sayılardeğil ağırlıklar önemli
diye. Biz. ağırlıklann önemli
olduğunun bilincindeyız. ama sayılar
da bizim için önemli. Var olan
kitleselliği yeni halelerle
genişleterek, bu tartışmayı da arkaik
kılacağız.
- Kemalistlerden sizi ayıran ne?
- Bızi ayıran bir şey yok. Hayatın
bütün renkliliği burada yansıyacak.
Kemalistlenn önemli bir kesimi, bu
•projeye eklenecek. Kemalizm
tarifine ilişkin problemler de
yaşanmaya başladı bu ülkede.
Anayasa Mahkemesi Başkanı'ndan
eskı DGM Başsavcısf na kadar bir
dızı ınsan. sanki kendilerini avnı
terimle tarif ediyoriar.
Ama ıçerikleri farklı olabılıyor
Liberal Kemalistler var. post
Kemalisler var. Biz. bu konuda geniş
muhalefet cephesıy ie omuz omuza
adım atmaktan yanav ız. Ama bu
konularla ilgili hayatı tartışma
ihtiyacı içinde olanlarla
oluşturacağımız tartışma
mekânlannda uzun tartışnıalar için
imkân sağlanz. Onlar tartı^ırlar. biz
de ha>atın içinde adım atmava
devam ederiz Arada bir de onlara
kulak verırız.
lider-taban gibi ikilemler içinde değıldik.
Zannediliyor ki Türkiye'de ön plana çıkan kariz-
matik lider. olmazsa olmaz koşuldur. Biz. bu ef-
saneyi de ortadan kaldırmaya kararlıyız. Epeydir
partiyegenel başkan anyorduk. Ne türözelliklerol-
ması gerektigi konusunda düşünürken, politika de-
nen oyunun aynntılannı okuyabılecek kadar zeki.
ama hayatı bundan ibaret sanacak kadar da şapşal
olsun diyordum. O yüzden arkadaşlanmın beni bu
role uygun görmelerıne bıraz alınmadım değil
doğrusu
Promete'nin ateşini devralacağız
- Türkiye'de sol özeUeştirmeye sıcak bakmadığı
için devletçilikie suçlanıyor.
- Türkıyetleki bu ve bırdızi meselenin doğrudan
toplumsal failîeriyle tartışarak. bu politikalar büyük
ölçüde ortaya çıkacak. Bu kavramlann içeriğine
ilişkin ciddi zorluklar var Ama kamusal mal ve
hizmetlerin özelleştinlmesı, temel bir meseledir.
Bunun detaylandınlmasına ilişkin bütün toplumsal
faillerin kendilerıni nasıl ifade
edecekleri bizim için önemli de-
ğıl. Biz zaten bunun kanallannı
açacağız. Biz, hayata eleştirel ba-
kan kesimlenn sesi olduğumuz-
da. demokratık mekanizmalarda
bütün bu temalar tartışıldığında,
özelleştirme konusundan tutun da
bır dizi temel şey toplumun bütü-
»nünde kendlnı ifade euiğuıdt,
önümüze önernli bir fotoğraf çı-
kacak. Bunu Türkiye'nin en zen-
gın entelektüel biriİamiyle birleş-
tırdığımız zaman, Promete'nin
ateşini devralmayı hak ettığimi-
zın ıpuçlan ortaya büyük ölçüde
çıkacak. Burjuvazi, kendi suretiy-
le bır dünya yarattı. Biz de kendi
suretimizle bır dünya yaratmak
zorundayız. Bu düzende kım kâr
ediyorsa düzeni onlar savunuyor.
Bızım. mülkü kadar beynı olan-
larla entelektüel. teorik politik ve
ideolojik bir hesaplaşmamız ola-
cak. Bunun ıpuçlannı masallarda
da bulmak mümkün. Alis Harika-
lar İ/Ikesfnde diye bır masal var.
Orada Alis. aynadan atlayarak
gerçeklik dünyasından çıkıp ha-
yallerdünyasına geçıyor. Tav şana
soruyor. şimdi nereye gidiyoruz
diye. Tavşan da da diyor kı. nere-
yegitmek istediğine bağlı. Biz, bu
nedenlerle insanlara son sözü söy-
lenmış bir program sunmadık.
Geçmişten ders aldık
-Geçmişten nasıJ bir ders çıkar-
dınız?
-Muhalif hareketin deneyimin-
den ders çıkararak buralara gel-
dık. Kendi dışımızdakı düzene
muhalif bütün güçlerle bırleşerek
geliyoruz. Bu proje, bu süreçten
nasıl dersler çıkardığımızın bir
göstergesi. Dogmatizmın en iyi ta-
rifı. ınsanın kendi bıldiğine tutsak
olması. Herkes kuyunun dibinden
bakıp gökyüzünde gördükleriyle
sınırlı olduğunu zannediyordu.
Biz, kuyularımızdan çıkıp gökyü-
zünün sandığımızdan çok daha ge-
niş olduğunu gördük. Çok faşizan.
otontereğilimlerin olduğu birtop-
lumda yaşıyoruz. Partimiz, o an-
lamda bir rürokul olmalı. Hepimiz
kendimizi yeniden tarif edip eğit-
meliyız. İşımiz. Trakyalı hemşen-
miz Spartaküs gibı kolay değıl. O-
nun döneminde insanlann bilek-
lerınde prangalarvardı. Şimdı zi-
hinsel, görünmeyen prangalarla
uğraş.ıy oruz. Ama başanlı olacağı-
mız konusunda en ufak bır tered-
dütüm yok. Hepimiz kollanmızı
sıvadık.
ÇALIŞANLARIN SORULARI SORUNLARI / YIOIAZ ŞÎPAL
SORL: 1968 >ılında ilk kez Türkiye'de sigortah
çalışma\a başladım. Bu sigortah çalışmam 2
yıl 5 av sürdii. Daha sonra serbest ve sigorta
dışı çalıştım. 1977 vılında Almanya'ya
çalışmaya geldim. Bugüne kadar ara verme-
den çalıştım. Şimdi >urda dönü\orum. Yur-
riçinde ve yurtdısındaki çalışmalanm 25 >ılı
gecti. Sorulanm şunlar: 1) A> lık bağlanması
için aranan şartlar nelerdir? 2) \urda
döndüğümde Aimanya'daki çalışmalarımın
tümünii mü borçlanmak zorundavım? 3)
1945 doğumluyum. Eğer çalışmalarımın
tümünii borçlanmakzorunda değilsem.en az
kaç vıl (veya gün) borçlanmalıyım ki emekli
a\ lığı alabilev inı'.' 4) Bana bağİanacak a> lık.
hangi kazanca göre ve kaç yıllık kazanç or-
talamasına göre hesaplanacakbr?
(P. Y.)
YAMT:
1) 3201 ;>a>ılı Yurtdışında Bulunan Türk \atan-
Yurda dönüyoruın
daşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerının Sosval
Güvenlıklerı Bakımından Değerlendırilmesı Hakkın-
da Yasa'nın 6. maddesı uyannca. yurtdışında geçen
ve değerlendırılen sürelere göre a> lık bağlanabılme-
sı ıçın;
"a) Yurda kesin dönülmüş olması.
b) Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının
ödenmiş olması.
c) Döviz borcunun tamamının ödenmesinden son-
ra vazılı istekte bulunulması. şarttır."
Sıze. yundı^ında geçen \e değerlendırme kap-
samına alıııan sürelere göre yaşlılık avlığı bağlana-
bılmesı. bu üç koşulu verıne getırmenize bağhdır.
2) 32ÜI savılı yasanın yürürlüğe gırdığı 22 Vlayıs
N85 tanhınden sonra yurda keSın dönüş yapanfar,
vasanın 3. maddesine göre:
istekte bulunmak ve yurtdışında geçen
sürelerin tamamını \e>a dilediği kadannı dövizolarak
ödemek şartıvla borçianabilir."
i20\ »avılı vasa. sıze Almanya'da ve borçlanma
kapsamtnda geçen sürenın tiımünü va da bır
bölümünü borçlanabılme hakkı tantmiitır.
Kısaca. borçlanılacak iüre ısteğınıze bırakılmıştır.
3) Sosval Sıgortalar Ydsası'nın 60 c maddesıne
göre Sosval Sıgortalar Kuruınu'nca vaşlılık aylığı
bağlanabılmesı ıçın. yurtdışmdan kesm dönüş >a-
panlann. "Kadın ise 50. erkek ise 55 vaşını doldur-
mamış olmakla beraber. kadın ise 20. erkek ise 25 \ ıl-
dan beri sigortah bulunması ve en az 5.000 gün.
Malullük. vaşlılık ve ölünı sigortaları primi ödemiş
olması şarttır."
1968 vılında ılk kez sigortah olduğunuza göre
yasanın erkek sigortalılar ıçın aradığı 25 yıllık ^ıgo^-
talılık süresi. 1993 y ılında dolınuş durumdadır. Av lık
bağlanabılmesı ıçın bu 25 yıllık sıgortalılık süresı
içinde avrıca 5.000 gün malullük. vaşlılık ve ölüm
sigortaları primi de ödemek zorundasınız. Bu 5.000
günün 2 yıl 5 aylık bölümü (870 gün) Türkıye'de ö-
denmış durumdadır. 5.000 günü tamamlamak ıçın
gerıve 4.130 gün (11 yıl 5 ay 20 gün) kalmaktadır.
5.000 (dolması gereken gün sayısı)-870 (Türkıye'de
sigortah geçen gün sayısı)= 4.130 (borçlanılması
gereken gün sayısı).
4) Günümüz venlerıne göre 1 Amerikan Doları.
yaklaşık. 60-61 bın Türk Lırası dolayındadır. 1 gün
ıçın 60 bın lıra prım ödeyen sıgortalınm prıme esas
aylık kazancı 9 mılvon lıradır.
Sosyal Sıgortalar \asası Ek Madde 34 uyannca,
Sosval Sıgortalar Kurumu'ndan 1996 vılında aylık
bağlanması ıçın başvuruda bulunanlar ıle ölenlenn
hak sahıplenne bağİanacak ayiıkların hesabında. I
Ocak 1988 ıle 31 Aralık 1995 arasında geçen son
sekız takvım yılı sigçrta primıne esas kazanç göz
önüne alınaeaktır.
MUSTAFA EKMEKÇİ
Uğur Mumcu'ya Yazılar II
Uğup Şimdi Hep Yerde!
Uğur Mumcu'nun canına kıyanlar yakalanacak mı?
Başbakan Süleyman Bey (1993'te başbakandı) "Yaka-
layacağız" diyor; Içişleri Bakanı İsmet Bey (Sezgin),
"Bu bir onur sorunudur"demeye getırıyor.
Türkiye'de gece, burada. Avustralya'da gundüz. Syd-
ney'de. Melbourne'de, Canberra'da olayı duyanlar ne-
ye uğradıklarını şaşırdılar. Burada oldugumu öğrenen-
ler, telefonumu bulabilenler. başsaglıgı diliyorlar...
Neye yarar, Uğur gittı gıder. Uğur Mumcu, sözde ko-
runuyordu. Böyle mi korunur bir insan? Avustralya'da
Sydney'de yaşayan, yirmi yıl önce Kars'ın Sankamış'ın-
dan buralara göçüp yerieşen 50 yaşındaki Ali Akba-
ba'nın anlattığı bır olay nasıl da ilginçtı. Ali Akbaba, Syd-
ney'de Mt. DruitMahallesı'ndeoturuyordu. Evlerininya-
nıbaşına, dul bır kadın taşınmıştı. Kadının ıki çocuğu, bir
de köpegi vardı. Kadın dışanda olduğu bir sırada, kö-
peği kaçmasın diye bağlamış, öyle gıtmiştı. Bağlanma-
ya alışık olmayan köpek çırpınırken ipi. bağlı olduğu ka-
zığa dolandı. Köpek neredeyse boğulacaktı.
Ali Akbaba, köpeğin çırpınışlannı görunce polise te-
lefon etti; durumu anlattı:
- Şu adreste bir köpek, ipe dolandı, neredeyse bo-
ğulacak, gelip kurtann...
Ali Akbaba, polıslerı beklemeye başladı. On dakıka-
da gelip yetişmeleri gerekirdi, diye düşundü. Oysa on-
beş dakika geçiyordu. Az sonra polisler görundüler. Bi-
ri Ali'yi görunce:
- Sen mi telefon ettin? diye sordu, Nerede köpek?
- Aptal, görmüyor musun, taa orada çırpmıyor. Ne-
den bu kadar geç kaldımz? Hem geç kaldınız hem_ de
beni azahıyorsunuz. Köpeğe bır şey olursa senı şikâyet
edeceğim!
"Şikâyet edeceğim" sözünü duyar duymaz, polisler
çıti atladılar. koşarak ipe dolanmış köpeği kurtardılar...
Ali Akbaba, şoyle diyordu:
-A vustralya da ipe dolanmış birköpeğikurtarmakiçin
polisler böyle çalışıyorlar da Türkıye'de polisler, Uğur
Mumcu gibi biryazan korvyamıyortar. Gözgöre göre bır
cinayete kurban gitmesine neden oluyorlar. Ingiltere,
Salman Rüşdü'yü nasıl korudu? Her çeşit olanağı na-
sıl kullandı? Koruma böyle olur.
Ali Akbaba, yirmi yılda çok şey öğrenmışti. Sordu:
- Bu olay karşısında bakan ıstıfa etmedi mı? Hükü-
met düşmedi mı?
- Etmedi! Düşmedi! dedim.
- Avustralya'da olsa hükümet düşerdi! dedi...
- Peki, sen köpeği kendın kurtaramaz mıydın? Dola-
nan ipi çözemez mıydin?
- Yapardım, ama burada bu görev polisındir, görevi-
ni yapsın istedim! (Şimdi Metin Göktepe'nin başına
gelenleri düşünmenın sırasıdır.)
Salı günü Avustralya'nın bayramıydı; "Ak Adam"\n
Avustralya'ya ayağını basışının 205. yılı. Her yıl, 26 ocak-
ta, bu nedenle bayram yapılıyor. Her yıl tatil. Pazartesi
günü de çok kişi kafadan mı dinlendı ne? O gün de her
yer kapalıydı. Ali Akbaba, Saffet Alan, beni alıp Syd-
ney'ın 90 km uzağındaki Blue Mountaıns'a (Mavi Dağ-
lar) götürdüler. "Mavı Dağlar", 1000-1500 metrenın bı-
raz üstünde. Zaten Avustralya'da dağ yok, tepeye bıle
dağ diyorlar. "Mavi Dağlar" denılmesının nedeni de sis-
ler içındeki dağların, güneş açtığında, mavı görünmele-
ri; güneş çıkmadığı için mavilıklen göremedık. Ama, boy-
dan boya otobüslerle gelmiş Japon, Tayvanlı tunstleri
gördük bol bol. Mavi bir sıs perdesınin böyle değerien-
dirilebileceğini düşünemezdim. Aşkolsun!
Bizim ağustos ayında Mavı Dağlar'a kar da yağıyor-
muş. Hani, "Ağustosta balta kesmez buz olur" demiş
ya türkü, o hesap. Ama neme gerek, "Mavı Oaö/ar"ryı
öetdl, azıçık köndifrte geldim. Mavr Dağlar"da
x
Three
Sisters" (Üç Kızkardeş) dediklerı üç kaya parçası da var;
onun da bır masalı var ya, durmadım üstünde. Ben, şim-
di Uğur'u yaşıyordum.
Radyolarda, televızyonlarda (uzgöreçlerde) Nâzım
Hikmet ustune, Uğur Mumcu üstüne konuşmalaryap-
tj,m. Türkçe yayın yapan radyoda, Sydney'de Özen
Ozüner'le, Şule Töreci'y'e, Cengizhan Güngörleta-
nıştım. Ozen Özüner Adanalı. Nâzım Hikmet gecele-
rinde şiır de okudu. O, "SBS" radyosunda. Melbour-
ne'da yayın yapan radyoda, Bülent Ibrişim'le Uğur
Mumcu'yu konuştuk. Bülent ibrışim'e, Prof. NevzatTo-
roslu'nun selamını söyledim, çok sevindi. Onunla rad-
yoda bir daha konuşacağız. Bu sırada radyodan, Avust-
ralya'da bulunan Türk dinleyicilerin sorulanm da -anın-
da- yanrtlayacağım.
Uğur Mumcu'ya yöneltilen saldırı. gerçekte özgürlük-
lere, laıkliğe, bu ilkeyı savunan Cumhurıyet gazetesıne,
başına yapılmıştır. Laıkliğe karşı olan yobazlann savu-
nacak, tutunacak hiçbir dallan kalmamıştır. Din sömü-
rücüsü, düzmece din tecimerlerinin (tüccarlarının) top-
lumun tükürük yağmuruna tutulacakları günler uzak de-
ğildir. Camiler, "sıyaset alanı" yapılacak; hükümetın bir
kanadından ses gelmiyor diye "madrabaz" din sömü-
rücüleri, kökleri, Arap, CIAkaynaklanndakeyıf çatacak-
lar, öyle mı? Turan Dursun'ların, Uğur Mumcu'lann güç-
len buradadır ışte. Türkıye'den bınlerce kilometre uzak-
ta, Avustralya anakarasında haberlerden öğrendim.
SHP'liler cenaze törenine büyük çoğunlukla katılmayı
kararlaştırmışlar. Sarıkamışlı Ali Akbaba:
- Bu yetmez, dedi, katillerın bulunması ıçın SHP'liler
yoğun çaba harcamalıdırlar! Buna katılmalıdırlar.
Türkıye'den eşim söyledi: Televizyonda (uzgöreçte)
Uğur'u, halka sormuşlar. Bir okur şöyle demiş:
- Birmumdu söndü. o kadaraz mumumuz varki! (28
Ocak 1993 Perşembe, Sydney-Melbourne)
BULMACA SEDAT
1 2 3 4
SOLDAN SAĞA:
1/ Astarsız ve ci-
lasız bır tuval üs-
tüne yapılanve bır
oturuşta bıtınlen
resım. 2/ Izmır'ın
Sefenhısar ılçesı
yakınlanndakı
ünlü antık kent.
Şıddetlı behrtıler-
le başlayıp kısa
sürede ağırlaşan
hastalıklar için
kullanılan sözcük.
3/Aşıboyası... Ak-
deniz'de Ispan-
ya'ya aıt tunstık bır ada. 4/
Kuzu sesi... Bilıp tanımavı.
vargılamayı ve ılkelere göre
davranmayı sağlayan ınsana
özgüyetı.5/Tütünyaprağın-
da bulunan çok zehırlı alka-
loıt. 6/ Boru içındeki bır akış-
kanınakışını durdurmavaya
da serbest bırakmaya yara-
yan aygıt... Utanma. 7/Sütün
vüzünde oluşan yağlı kat-
man.. Cstünbıryetkınıngü-
cünü simgeleyen değnek. 8/
Valıde... Ayağın üstündekı tifmsek ver. 9/Jamaıka'da orta-
ya çıkan ve sıyahların gerçek vurtlan Afrika'ya dönüp öz-
eür olacaklarını sav unan dınsel hareket.
Y UKARIDA1N AŞAĞIYA:
XI Maddenın. kımy asal bır tepkımeye girebilen en küçük par-
çası... Bır yağış şeklı. 2/ Kara batmamak ıçın a>ağa takılan
bır çeşıt örgülü ayaklık... Hücre yapısında bulunan ve pro-
teınlenn oluşturulmasında önemli rol ovnayan asıt grubu-
nun kısa y/azılışı. 3/ Bırtürtaze v e tuzsuz beyazpeynir... "Jo-
ns—-": ÜrüüHollandalıbelgesel fılmvönetmenı'.4/iskam-
bılde bır kâğıt... Ba^arısızlık, sonuçsuzluk. 5/ Ortodoks-
lar"da tahta pano üzenne yapılmış her türlü dınsel resme veri-
len ad. 6/ llışkı... Bağışlama. II Iskambılde bır kâğıt... Kır-
sal kesımde büyük toprakları olan varlıklı ve sözü geçer
kımse. 8/ Bır meyve .. Üst derının sertleşmesiyle oluşan de-
n. 9/ Soyundan gelınen kimse... Istanbul'un bır semtı.