Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 1996 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
S ı n ı r A ş a n S u l a r v e T ü r k i y e
Sınır aşan sular konusunda Türkiye'nin komşu ülkelerle ilk aniaşmazlıkları, Keban (üstte) ve Karakaya (solda) barajlannın yapımryla başlamış sayılabilir.
Uluslararası suhukukuProf. Dr. İLHAN AV Cl
İTÜ tnşaat Fakültesi
Hidmlik Anabilim Dalı
Öncekı bölümlerde \enlen kavramlar.
ülkelenn uluslararası yada sınır aşan su-
lar üzerınde ciddı bir hak arayışı içıne
gırdıklennı, buna paralel olarak önemlı
sorunların yaşandığını göstermektedır.
Su kullanımi'paylaşımı ya da su hak-
lan konusunun. ülke ıçinde bireyler ara-
sı, grup ya da birimler arası boyutu da
vardır ve doğal olarak bu sorunlan çöz-
mek içın tarih boyu her ülke ya da top-
lum, bir düzenleme getırmiştir. Kısaca
"ulusal su hukuku" olarak tanımlanan
bu düzenlemelerin ılke ve içeriği. doğal
olarak ülkeden ülkeyedeğişiklıklertaşı-
maktadır. Henüz düzenli ya da yazılı bır
kuıallar bütününütı olmadığı dönemler-
de isc suyun onemı, su kullanımı ve su
haklan konulan, inançlar ve dini kural-
lar çerçevesinde tanımla/ımıştır. Tarihın
hemen her dönemınde su, bütün dinler-
de kutsal sayılmış; suyun korunması,
kullanılması ve paylaşılması ağırlıklı
olarak bu inanca dayandınlarak böylece
sorun çıkmaması da sağlanmıştır.
Zaman içinde medeniyetlerle birlikte
sularla ilgili töre ve yasalar doğmaya
başlamış. bunlarjazılı halegetirilmiştir.
Gerçekten Ortadoğu'da Elam, Akad, A-
sur ve Babil, ayrıca Eti, Urartu. Mısır ve
Kuzey Mezopotamya ile Toroslar'da ya-
pılan kazılarda bulunan tabletlerde. su
hukukuna aıt belgelere rastlanmıştır. Sü-
mer öncesi \e Siimer geleneklerine gö-
re yerleşmiş su hukuku. yüzyıllar bo>u
geüştirilerek kesin ifadeli yazılı kanun-
lar halıne getırilmiştır. Babil hükümdan
Hammurabi,bunlan toplayarak külliyat
oluşturmuştur. lçme, yıkama, yıkanma,
sulama ve pissulannatılması gibi konu-
lar, önceleri kesin ifadeli Tann buyruğu
ve dinı bir zorunluluk iken sonralan din
kitaplanndan alınma hukuki ve cezai
külliyat olmuştur. Günümüzde hemen
her ülke ve toplumda sularla ılgilı düzen-
lemelerönce "dinihukuk"kurallan ıçin-
de başiatılmış, sonra da medenı hukuk
ıçinde. hatta bağımsız bir "tılusal su hu-
kuku" olarak yerini almıştır. Türkiye'de
de böyle bir seyir izlemiştir.
Hukuk sistemiyle
ilgili çalısmalar
"Uluslararası sular" ve "sınır aşan su-
lar" konusunda ortaya çıkan anlaşmaz-
lıklann tümünde \ar olan ortak nokta,
sorunun çözümüne katkı sağlayabilecek
belırli -uluslararası su hukuku" kural-
lannın olmayişıydı. Özellikle sımraşan
sularla ılgilı sorunlann çözümüne katkı
sağlayacak ve tüm ülkeler tarafından ka-
bul görecek bır hukuk sısteminın oluştu-
rulması için dünyada değişik platform-
larda çalışmalar başlatılmıştır. Ancak
yaklaşık 40 yıl önce başlatılan bu çalış-
malarda belirgin bır sonuca ulaşılama-
mıştır. Buna karşın yapılan çalışmalar-
dan ortaya çıkan temel ilke ve dilekler,
bazı sorunlann çözümünde uluslararası
hukuk için kaynak oluşturmuştur. Buça-
lışmalar sonunda. sımraşan sulann ula-
şım dışı kullanımı konusunda, bağlayıcı
olmamakla birlikte literatürde ve uygu-
lamalardabazı doktrinler ortaya atılmış-
tır. Yazı dizimızin son bölümlerinde ele
alacağımız Fırat ve Dicle nehirleriyle il-
gili sorunlan ve taraflann yaklaşımlan-
nı daha iyi degerlendirebilmek içın. TC
Dışişlen Bakanlıgf nca derlenerek ya-
yımlanan bu doktrinlerin başlıcalarını
aynen sunuyoruz. Aynca bu bilgileri ta-
mamlaması ve Türkiye'nin su politika-
sıyla ilgili dayanaklan yansıtması için
Uluslararası Hukuk Demeği (UHD) ile
Uluslararası Hukuk Komisyonu'nun
(UHK) yürüttükleri "kodifikasyon (ted-
vin. düzenleme) çalışmalan" da aynen
venlmektedir
-W"" "•" luslararası sular ve sınır aşan sular konusunda ortaya çıkan
m I anlaşmazlıkların tümünde var olan ortak nokta, sorunun
m I çözümüne katkı sağlayabilecek belirli "uluslararası su hukuku"
• / kurallarının olmayışıdır. Özellikle sınır aşan sularla ilgili sorunlann
^ ^ ^ r çözümüne katkı sağlayacak ve tüm ülkeler tarafından kabul
görecek bir hukuk sisteminin oluşturulması için dünyada değişik platformlarda
çalışmalar başlatılmıştır. Yaklaşık 40 yıl önce başlatılan bu çalışmalarda belirgin
bir sonuca ulaşılamamış, ancak sınır aşan sulann ulaşım dışı kullanımı
konusunda, bağlayıcı olmamakla birlikte bazı doktrinler ortaya atılmıştır.
a) Harmon Dokfrini ' ~:
1895 yılında Amerika-Meksika ara-
sındaki Rio Grande Nehri ihtilafında,
ABO Başsavcısı Judson Harmon tara-
fından ortaya atılan bu doktrin, bır ülke-
nin, diğer İcıyıdaş ülkelere verebileceği
sınır aşan bir nehirde her türlü su kulla-
nımını gerçekleştırme özgürlüğüne sa-
hip olduğunu savunur. Bugün için bu
doktnn. uluslararası platformda kabul
görmeyip geçerliliğini yitirmiştir.
b) Mutlak Bütünlük Doktrini
Harmon Doktrinrnın tam tersi sayıla-
bilecek Mutlak Bütünlük Doktrini. kıyı-
daş bir ülkenin (aşağı ya da yukan kıyı-
daş olması fark etmeksizin). nehirsula-
nnın diğer kıyıdaş ülke ya da ülkelerde-
ki doğal akış miktannı ve kalitesini de-
ğıştirecek her türlü faalıyeti yasaklayan
bir yaklaşımı savunur. Suriye. Irak, Mı-
sır, Bangladeş gibi ülkelenn tutumu, bu
doktrine yakındır. Bu doktrin de, mevcut
uluslararası çerçevede ülkelenn davra-
nışlannı büyük ölçüdekısıtlayanbiryön-
tem olarak kabul edilmektedir.
c) Sınıriı Bölgesel Hükümranbfiû %'
s
.
Doktrini
Ilımlı ve orta bir yaklaşım olarak ka-
bul edilebilecek bu doktrin, uluslararası
su ihtılaflannın büyük çoğunluğunda ka-
bul gören biranlayışı yansıtmaktadır. Bu
anlayış. kıyıdaş bir ülkenin, sınır aşan
bir suyu kullanırken diğer ülkelere zarar
vermemesi ilkesini savunur.
d) L luslararası Sulann Ortak İdarcsi
Doktrini
Bu doktrin, suyun hakkaniyete uygun
kullanılması gerektiği düşüncesinden
hareketle, sınır aşan nehirlerüzerinde or-
tak yönetim kurulmasını sağlamayı ve
gerçekleştirilecek projelere tüm havza
ülkeierini, maddi destekte bulunmalan
yolunda işbirliğine teşvik etmeyi amaç-
İamaktadır.
e) Karşılıklı Haklar Doktrini
Karşılıklı Haklar Doktrini, Ameri-
ka'da toprak sahipleri arasında yeraltı su
kaynaklannın kullanımıyla ilgili iç hu-
Şerla Nehri Havzası
Beyrut
Hayfa
Akdeniz
Amman
URDÜN
MISIR
Israıl Enerjı Santralı
., v
B
< Jrdün Enerji Sanfralı
Ortadoğu'da su fakiri iilkelerin (L'rdün, İsrail, Filistin) mevcut su ka\naklan.
îtuk davalannda sıkça yer verilmiş bir
doktrindir. Bazı hukukçular, bu doktri-
nin, uluslararası havzalar için de uygu-
lanabilir özellıkte olduğunu savunmak-
tadırlar. Bu uygulamaya göre toprak sa-
hibinin bir su kaynağından faydalanabi-
leceği miktar, o kaynağın verimli biçim-
de kullanımı ve diğer toprak sahiplerinin
ıhtiyaçlanyla sınırlıdır. Kısaca. su kay-
naklannın, kazanılmış haklardan çok,
verimli ortak kullanım yoluyla tahsisi
amaçlanmaktadır.
Uluslararası kodifikasyon
çalısmaları
A. Uluslararası Hukuk Derneği'nin
(UHD) çalışmalan
Hükümet dışı bir kuruluş olan UHD,
1966 yılında gerçekleştirdiği toplantıy-
la kodifikasyona yönelik ortamın hazır-
lanmasına önemli katkıda bulunmuştur.
Yapılan çalışmalar sonucunda bağlayıcı
özelliği olmayan ve "Helsinki Kuralla-
n" adıyla anılan bazı kurallar, tavsiye ni-
teliğinde kabul edilmiştir. Kurallar, bağ-
layıcı olmamakla birlikte. daha sonraki
yıllarda başka organlarda bu konuda gi-
rişilen çalışmalara ışık tutar nitelikte ol-
muştur. Helsinki'de yapılan çalışmalar-
da. su yollan. uluslararası su toplama
havzalan açısından ele alınmıştır. Söz
konusu kurallarda. sınır aşan havza su-
lannın. hakça ve makûl paylaşımı öngö-
rülmüştür. Aynı kurallarda "hakça ve
makûl bir paylaşun"ın belirlenmesi için
sınıriı (tahdidi) olmamakla birlikte, ba-
zı ölçütler sayılmış ve bu nitelikteki bir
paylaşım içın ilgili tüm faktörlerin dik-
kate alınması gereği vurgulanmıştır.
B. Uluslararası Hukuk
Komtsyonu'nun (UHK) çalışmalan
Uluslararası nehirlerin işletilmesi ve
kullanılmasının yarattığı hukuki sorun-
lann BM'de incelenmesi, 1959 yılında
başlamıştır. 1970 yılına kadar önemli bir
gelişme kaydedilmemiştir. 1970 yılında
BM Genel Kurulu, BM'in kodifikasyon
organı olan UHK'yi, "uluslararası su wl-
lannın ulaşım dışı amaçlaria kullanılma-
sına ilişkin hukuk"u tedvin ve tedrici ge-
liştirmekle görevlendirmiştir. Adı geçen
komisyon, 1970'ten bu yana, sürdürdü-
ğü ve ara raporlannın her yıl BM Altın-
cı Komisyonu ile genel kurulunda ele
alındığı çalışmalannı son olarak. Cencv-
re'de 1994 yazında yaptığı toplantısında
tamamlamış ve böylelıkle "uluslararası
su yoUannın (sınır aşan nehirlenn) ula-
şım dışı amaçlarla kullanımına ilişkin
maddelertasansrna son şeklını vererek
genel kurula sunmayı kararlaştırmıştır.
Söz konusu maddeler tasansı. uluslara-
rası su yollan bakımından bir yukan hav-
za ülkesi olan Türkıye'yi yakından ilgi-
lendirmektedır.
Bu tasannın 5. maddesinde. bır sınrr
aşan nehrin "hakça, makûl veoptimum
biçimde" kullanılması gerektiği belirtil-
mektedır. Maddenın yazım şekli. suyun
ziyan edilmeden en uygun biçimde kul-
lanılmasını açıkça ışaret etmektedır.
UHK. çalışmalannın hareket noktasında,
bıruluslararası su yolunun paylaşılabilır
birdoğal kaynak olduğu fiknnı kesınlik-
lc reddetmiştir. Türkiye tarafından önc-
rılcn ve vazının daha sonraki bolümlcrin-
de verilecek olan "üç aşamalı plan",
UHK'ce ortaya konulan bu ılkeleri tama-
men benimsemektedir. Başka bir ifadey-
le. Türkiye. sınıraşan su yollannın hak-
ça \e akılcı kullanımını sadece destek-
lcmemekte, bu ilkclcn yürürlüğe sok-
mak için inisiyatif de kullanmaktadır.
Bır başka önemli madde, tasannın 6.
maddesidır. Burada amaç; hakça, makûl
ve optimum bir kullanım gerçekleştır-
mek için göz önüne alınması gerekecek
ölçüt ve unsurlan saptamaktır. Bu un-
surlar, sınıriı olmamakla birlikte, nüfus,
iklim, alternatif su kaynaklan, hidroloji,
kullanılan teknoloji. gelişme sevıyesi,
bölgenin ekonomik ihtiyaçlan gibi öğe-
lerdir.
Bir diğer öpemli unsur, bir ülkenin
ekonomik ve sosyal iht»yaçlannı karşı-
layacak alternatiflermevcutsa su kayna-
ğının hakça ve akılcı bir miktar tahsısin-
de bu alternatiflerin de göz önündc bu-
lundurulması konusudur.
UHK, 22 Temmuz 1994 tarihinde Ce-
nevre'de tamamlanan 46. dönem toplan-
tısında "maddeler tasansı"nın ıkınci
okumasını sona erdirmiş olarak bu mad-
deleri BM Genej Kurulu'na sunmayı ka-
rarlaştırmıştır. Önceki taslağin kılit de-
yişi "kayda değer zarar", maddeler tas-
lağının ikinei okumasında, "önemli za-
rar" olarak değiştırilmiştir. Bu değişim,
kıyıdaş devletlerin su kullanımında
önemii bir gelişmeyi oluşturmaktadır.
Böylece, bir uluslararası su yolunu kul-
lanırken, aşağı kıyıdaş devlete zarar ver-
me olasılığı bulunan bir yukan kıyıdaş
devletin sorurrdu tutulma derecesi. "kay-
da değer zarar"dan, "önemli zarar"a
yükseltilmıştir. Başka birdeyişle, eşiğin
yükseltilmesiyle. veriien zarann önemli
bir zarar teşkil etmesi gerektiği öngörül-
müştür.
Maddeler tasansmın diğer bir kilıt
öğesi olan 7. madde, zor ve uzun görüş-
melerden sonra tamamıyla yeniden dü-
zenlenmiş ve başlığı "gereldi ihtimam"
başlığına bağlanmıştır. Böylece. aşağı
kıyıdaş bir ülkeye zarar verme olasılığı
bulunan bir yukan kıyıdaş devletin.
önemli zarar verdiği kullanımlannda,
"gerekli ihtimamı" göstermemesi halin-
de sorumlu rutulacağı biçimde çok
önemli ve hukuki bir temel unsur. mad-
deye eklenmiştir.
Bu şekilde, bütün kıyıdaş ülkelerin
karşılıklı sorumluluklannın belirlenme-
sinde önemli bir gelişme gerçekleştiril-
rniştır.
UHK'nin çalışmalan sırasında bir
uluslararası su yoluna bağlı olmayan
yeraltı sulannın da maddeler taslağına
yenı bir madde eklenerek ya da ayn bir
protokol yapılarak dahil edilmesi yolun-
da görüşler oluşmuştur. Bu yolda.
UHK'nin ABD'li özel raportörü tarafın-
dan, Meksika ile aralanndaki yeraltı su-
yu sorunlannı çözme amacıyla yapılan
girişim, UHK'nin diğer üyeleri tarafın-
dan önlenmiştir.
Bu engelleme: yeraltı suyu sorununun
UHK statüsünün 16'ncı maddesi uyann-
ca yetennce incelenmediğı. kâfi bılgi,
belge ve devletlerin pratiğinin toplanma-
dığı ve sınır aşan sular üzerinde 20 yılı
aşkın sürede hazırlanan ilkelenn, boyu-
tu ve niteliğı henüz bıhnmeyen bır alana
uygulanamayacağı gerçeğı üzerine otur-
tulmuşrur. Sonunda. UHK'de. sımraşan
sularla hıçbirilgisı olmayan yeraltı sula-
nna ilişkin kurallan da belırlemek için
çabalann sürdürülmesine karar venlmiş-
tir.
C. Sonuç
UHK kanahyla, sınır aşan sulara iliş-
kin uluslararası hukukun tedvini ve ted-
nci geliştirme çalişmalan, aşağı kıyıdaş
ülkelerinin öncülüğünü yapan Atjantin
tarafından BM Genel Kurulu'na veriien
biröneriyle 19^2 yılında başlatılmıştır
Yarın: Fırat-Dicle Havzasında
yaşanan sorunlar
POLİTtKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
• ••RüzgâraKarşıYürüyenBilmıyordum, şiirlerıni karıştırırken gördüm, ilhan
Berk'ın, Cahit Srtkı Tarancı için bu şiir var, adını
"Cahit Sıtkı Tarancı için Bir Yazıt" koymuş. Birbirle-
nni pek sevmezlerdi. Doğrusu Cahit Sıtkı severdi de
ilhan Berk bıraz kasardı. Cahit Sıtk/ öleli çok oldu. Ço-
ğu şair kasıntı olur.
Şairler öyledir, nerede, ne zaman, ne yapacakları-
nı bilmezler. Bilseler gene çaktırmazlar.
Hayal meyal anımsıyorum. Ankara'da Posta Cad-
desi'nde, şairlerin gittiği bır meyhanede, Cahit, ilhan,
ben... Oturup içmiştik. Cahit içti mi konuşmaz, hep
"sava sava sava" derdi. İlhan, dediğim gibi kasar,
ben de daha çok susardım. Içip kapıya çıktığımızda
Cahit biraz ağırdı, sallanıyordu. ilhan ikimizi de bıra-
kıp tüymüştü.
Aradan yıllat geçti.
llhan'ın Cahit için yazdığı şöyle:
Tarancı, burda yatan. Kiminizin bildiği
hiç bilmediği kiminizin. Sessiz yaşadı
çoğunuz gibi.
Çoğunuz gibi sevdi, acı çekti
Ve dünyanın bütün iyi şairleri gibi
iyi, orta, kötü onun da şiirleh..
Siz ey şairler! Ne yapalım yani?
deyip kesip atmayın. Nâzım, Orhan gibi
sizden biriydi o da. Birkaç köğük düşün
siz de. Sırası geldi işte acıyı yazmanın
gösterin ustafığınızı, katı olmayın
hem hepımizin bu dünyadaki yeri
Onun da yeri şimdi.
Ankara'da, Atatürk Kültür Merkezi'nin bahçesine
Nâzım Hikmet'in heykelini dikmişler. Kültür Bakanı
varmış. Törende "Yazarlar Sendikası Başkanı", Nâ-
zım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı, seçkin ay-
dınlar, sanatçılar bulunmuş. Heykeli Azen yontucu
Sait Rüstem yapmış. Şair, otuz kırk yaşlarındaki gö-
rünümünde imiş. 3 metre 20 santim boyundaki hey-
kele "Rüzgâra Karşı Yürüyen Adam" adını vermişler.
Memet Fuat heykeli şöyle anlatıyor (Sanat Adam, sa-
V 122):
"Saçlar rüzgârda... gözlerini kısmış, ılenlere doğ-
ru bakıyor, paltosunun yakaları kalkık, ama önü ilik-
lenmemış... atkısı yok... gömleğinin biraz dik, biraz
da bolyakasından birboyunbağı sarkıyor... örme bır
boyunbağı vardı, o olsa gerek... sol elınde bir kıtap...
sağ elinin parmaklan açık... bir şey yapmaya hazır-
lanıyorgibı... belki de paltosunun önünü ılikleyecek...
ama bakışlan bütünüyle dışa dönük, hazıhandığı dav-
ranış kendisiyle ilgili olmasa gerek... pantolonunun
paçaları ayakkabısının üstüne düşerken önde kıvnm
yapmış... fotoğraftaayakkabılan seçilmiyor, denizci-
lik okullannda gıyilen maskarasız ayakkabılan sever-
di..."
Sözcüklerle resim çizılir mi, işte çizilmış. Elındeki
kitap kimin acaba? Gorki, Lenin, Tolstoy?
Nâzım'ın ölümünden sonra toprağını getirmek is-
teyenler oldu... Mezarlara yapılan saldınlar düşünül-
düğünde, "amanyeriiyerindedursun"dendı. Günü-
müzde mezarlardan da öç alanlar var. Evini müze ya-
palım diyorlar, şimdilik ilişmeyin! Buradan toprak alıp
Moskova'ya götürenler oldu; Moskova'dan alıp bu-
raya getirenler... Durup dururken Ruhi Su'nun me-
zannrkaÇrkez yıkıp yakanlar oldu. Saglığında dirisiy-
le konuşmak yasakken şimdi ölüsüyle merhabalaş-
maksuç!..
Yaşamının yarısından çoğu hapısanelerde geçti,
yurdunu oradan da seviyordu. Şair-i âzam Hamit ne
diyordu:
Kız yurdunu herkes sever
Bak köpekler bile vatansever
Ankara Belediyesi, Nâzım Hikmet'in dikilen heyke-
lini yıktırmak ıstemiş. Daha yıkmamış da yıkmayı dü-
şünüyor. Zaman denen büyük silindir, parkların, bah-
çelerin, çiçeklerin üstünden geçerken kimler ayakta
kalacakkimlerdökülecek? Birdizesinde "Ben mem-
leketimi sevdiğim için hapısteyim " diyordu.
Ayakta tutan bu sevgi...
B U L M A C A SEDATYAŞAYAS
1 2 3 4 5 6
SOLDAN SAĞA:
1/ Marmara Böl-
gesi'nin Trakya
kesimindeki dağ
sırası. 2/ Çiftçi-
likte, toprağı iş-
leyerek ürüne or-
tak olan kimse...
Birnota. 3/ Kala-
yın simgesi...
Kaiın kabukiu
bir portakal cin-
si. 4/ Hararet...
"Beyaz renge
boyar onlar —
'yi / Ela gözlü
yapar kör dilen-
ciyi" (YusufZiyaOrtaç). 5/
Konak, çiftlik gibi yerlerde
türlü işleri yapmakla görev -
li kimse... Klavyeli bırçal-
gı. 6/ Kayak sporunda bir
yanşma türü. II Avuç içiv -
le toplamak. 8/ Bir tür taze
\e tuzsuz beyaz peynır...
Bir kumar aracı. 9/ Dürüst.
iyi ahlaklı... İkiyüzlülük.
YUKAR1DAN ÂŞAĞIYA:
1/ Bodrum ilçesindeki ha-
vaalanının adı... Telefon sözü. 2/Pek çok kımsede yara-
tılan güçlü heyecan. 3/Türkiye'nin plaka işareti... Âksa-
ray ilindeki ünlü vadi. 4/ Demiryolu... Köpük ve inekle-
re yedinlmek için un ve kepeİde hazırlanan yiyecek.
5/Kuzeybatı Kafkasya'da yaşayan bir halk. 6/ Kürk hay-
vanlannın göbek kısmından alınan parçalarla yapılan
kürk... Omurgayı oluşturan kısa kemiklerin her biri. II
Hastalık nıteliğınde olmamakla birlikte, normalden be-
lirgin durumda sapma gösteıme durumu. 8/ Bir renk...
Kromun simgesi... Kum adacığı. 9/ Spor yanşmalannda
seyircileri coşturan kimse... Uzakiık işareti.
ÇEŞME ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1994,220 esas 1995/295 Karar
Davacılar Şahınde Künkçü ve Yıldınm Künkçü vekil-
lerı A\. Akgün Onur tarafından Elı Gezeroğlu aleyhine
mahkememıze açılan cebn tescıl davasının yapılan açık
yargılamalan sonunda; Da\alı Elı Gezeroğlu'nun adresi
bütün yapılan araştırmalara ragmen meçhul kalmış oldu-
ğundan mahkememızce venlen karann ılanen teblığıne
karar verılmiş olmakla; Davanın kabulü ile Çeşme ılçesı,
Sakarya Mah., Punta mevknnde kaın pafta 24 J 11, Ada
538. parse! 51 sayılı taşınmazm davalı adına olan tapu
kaydının iptali ile söz konusu taşınmazın davacılar adına
tapuya kayıt ve tescıline, bakiye 810.000 TL. harcm da-
valıdan t'ahsıline, 2.550.000 TL. vekâlet ücretı ile
1.541.000 TL. yargılama gıderinin davalıdan alınarak da-
vacılara ödenmesine Yargıtay yolu açık olmak üzere mah-
kememizın 9.10.1995 gün "ve 1994'220 esas. 1995 295
karar sayılı ılamı ile karar venlmış olduğu hüküm teblığı
yenne kaım olmak üzere ılanen tebliğ olunur. 22.12.1995
Basın: 65888