Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
. 30 EYLÜL 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
jKültür Bakanı Ismail Cem, bakanlığın son 2,5 aymı değerlendirdi:
Kısasürede eiddi achmlar atbk. TT^ısa dönem boyunca Türkiye'nin daha kişilikli,
rC daha eşitlikli bir ülke, Türk toplumunun daha
.X \_ banşcıl olmasuıa kültür boyutuyla katkı
sağladıklannı belirten Ismail Cem, kültürün geniş
, kitlelere ulaşmasında ciddi adımlar atıldığım söyledi.
" ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
"Kültûr Bakanı İsmail Cem, 2.5 ay ön-
'ce başladıği bakanlık görevinde iyi ve
- doğru şeyler yapıldığinı belirterek "Al-
lahmahcupetrnedT dedi. Kısa dönem
boyunca Türkiye'nin daha kişilikii, da-
ha eşitlikli bir ülke, Türk toplumunun
daha banşcıl olmasına kültür boyutuy-
la katkı sağladıklannı kaydeden Cem,
kültürün geniş kitlelere ulaşmasında
ciddi adımlar atıldığım bildirdi.
tsmail Cem, düzeniediği basın top-
lantısında. görev süresi içinde yaptık-
lan yapamadıklan ya da hedefledikle-
ri projeler konusunda bilgı sunarken,
durumubirv4
muhasebeyapmaişJeıni''
olarak değerlendirdi. Kültürü kavga
alanı olmaktan çıkartıklannı dile geti-
"ren Cem, banş ve uzlaşmada mesafe-
leraldıklannı bildirdi.
"Van'da tiyatroya ne gerek var" di-
yen zihniyete "Halkı anlayıssız gören
kendisi anlayışsızdır" karşılığını ver-
diklerinı anlatan Cem, kendi insanma
inanarak yola çıktıklannı bildır-
di."1000 sanatçıyla Doğu'ya Gidryo-
-ruz" projesının başansına değinen
-Cem, başannın temelinde eşitlik anla-
ı yışının yattığını ifadeetti. YaptıkJanm
dedigi bölümüne ilişkin konuşmasını
. tiyatro, opera, bale ve korolann 1994-
95 yıh döneminin izleyici-dinleyici
oranlanna ayıran Cem, sezonun başa-
nlı geçtiğine işaret etti.
Bölgeyi doğal ve ekonomik kaynak-
lan sınırlı. kültür zenginliği yönünden
olağanüstü olarak tanımlayan bakan
Cem, yapamadıklan bölümünün ılk
konusunu Diyarbakır olarak seçti. Pro-
jelendirilen 15 Kültür Merkezi'nden
birinin Diyarbakır'da kurulacağını an-
latan Cem, buradakı kültür zenginlıği-
nin turizmle kaynaştınlacağını söyle-
di.
"Drvarbakır çekinı merkezi oiacak"
diyen Cem, projenin gerçekleşmesi
dunımunda bÖlgenin uzun vadeli kal-
kmmasmda en önemli kaynağın sağla-
nacağına dikkat çekti.
Diyarbakır'da bölgenin kültür ve ge-
lecekte turizm merkezine dönüştür-
mek için hazırlanan proje kapsamında
4 ekimde Diyarbakjr surlannın onan-
mının başlarılacağını vurgulayan Cem.
bunun bakanlığın önümüzdeki 5 yıla
dönük geniş kapsamlı projenin ilk adı-
mını oluşturacağını belirtti.
Ismail Cem, Konya, Erzurum, Sıvas
ve Van'da da Devlet Tiyatrolan'nın
kadro verildiği takdirde hemen açıla-
cağını söyledi. Enstrümantal Türk mü-
ziğinin tanıtılması ve dünya çapında
sevdirilmesi amacıyla 1995 yılı içinde
kullanılmak üzere 500 milyar lira ay-
nldığından söz eden Cem, Eurima-
ges'e olan 20 milyar lıralık borcun 17
milyarlık kısmının ödendiğini, sınırlı
olanaklar çerçevesinde destek isteyen
filmlere 23 milyarlık bir yardımınola-
cağını belirterek. 'Gazi ve Latife' fil-
minin yapımı ıçin TRT ile protokol im-
zalandığını da sözlerine ekJedi.
"*İpek Yolu 95 Projesi" kapsamın-
da tarihsel mekânlanmızda gerçekleş-
tirilecek etkınliklerle kültürümüzü Eu-
rovızyon ve TRT-INT aracılığıyla tüm
dünyaya tanıtmayı amaçladıklannı ifa-
de eden Cem. "Şiir KliplerTprojesinin
tamamlanmak üzere olduğunu. bu
kJiplerin kasım ayında yayımlanacağı-
nı söyledi.
Tarihi ve eski kitaplann alınmasın-
da öncelikli olarak sahaflardan yarar-
lanılacağını kaydeden Cem. sahaflara
bu yolla maddi destek sağlarken, biri-
kimin de bakanlık çatısı altında değer-
lendirileceğıni, bu amaçla Milli Kü-
tüphane uzmanlannca sahaflardan ki-
tap satın alınarak, bunlann kütüpha-
nelerde toplumun hizmetine sunulaca-
ğını bildirdi.
Kültür Bakanlığı'nın yayınlannı
uluslararası düzcyde sergilemek iste-
diklerini söyleyen Cem, Metropolitan
Müzesfnde bakanlığın yayınlannı ser-
gileyerek, satışa sunacaklannı ekledi.
Türkıye'de kitap okur sayısının art-
ması içın ilk ciddi adımlann atıldığım
belirten Cem, yayınevı ve kitapçıTara
300 milyar liralık kâğıt desteği sağla-
yacaklannı bildirdi. Maliye Bakanlı-
ğı'ndan. Sanayi Bakanlığından ve Ha-
zine Müsteşarlığı'ndan bu konuda bü-
yük bir destek gördüklerine değinen
Cem. kâğıt desteğinden pornografi ve
şiddet yapıtlannın yararlanamayacak-
lannı vurguladı.
Kültürü bir
kavga alanı
olmaktan
çıkanp, bir
büyük banş ve
uzlaşma
platformuna
döniiştürdükle
rini belirten
Ismail Cem,
"Biz kendi
insanımıza
inanarak yola
çıkok.
Türkiye'nin
kültür ve tarih
birikimini
Cumhuriyet
döneminin
güzelliğiyle
biraraya
getirerek
ülkemizin
dünyadaki
saygınlığına
katkı
getinneyi
amaçladık"
dedL
(Fotoğraf:
ERZADE
ERTEM)
Şehir Tiyatrolan'nda Tolstoy'un "Savaş ve Banş"mı sahneye koyan Burçin Oraloğlu:
Savaşııı şiddeti hksedümeUPUYGU DURGUN
Şehir Tiyatrolan, yeni sezonun en
önemli kJasiği olmaya aday dev bir
yapıtla, Tolstay'un "Savaş ve Banş"ıyla
tiyatroseverlerin karşısına çıkıyor.
-Yazann, 1865-1869 yıllannda kaleme
aidığı yapıt. dünya yazınının uzun
soluklu romanlan arasında belkı de en
önemlisi. Tolstoy, ilk kez 1878 yılında
yay-^lanan romanda 19. yüzyıl
Rusyası'nın politik, sosyal yaşamını
keskin bir gözlem gücüyle son derece
gerçekçi bir biçimde anlatıyor. Oyun,
Fransız Devrimi'nden yenilik,
-demokratik haklar, reformlar adına
etkilenen Rus aydınının. düş
kınklıldannı aktanrken Rusya'nın
toplumsal. siyasal ve ekonomik
değişimini savaş gerçeğinde gözler
önüne seriyor. 1957 yılında, politik
tiyatronun öncülerinden Erwta
Tiscator tarafindan sahnelenen yapıt,
Tolstoy'un, sahne tekniğine ve tiyatro
anlatım olanaklanna sığamayan
betimlemelerini izleyiciye epik tiyatro
geleneğiyle aktanyor.
Şehir Tiyatrolan'nın sezonun klasik
yapıtı olmaya aday "Savaş ve Banş"ını
sahneye Burçin Oraloğlu koyuyor.
'Cevat Çapan tarafindan
Türkçeleştirilen oyunun dekorlan
Özhan Özdil'e, kostümleri Sevim
Çavdara ait. Koregrafisini Setçuk
Burak'ın üstlendiği oyunun müziği
Setim Atakan ımzasını taşıyor.
Burçin Oraloğlu, "Savaş ve Banş" gibi
dev bir yapıtı yeniden gündeme
getirme nedenlerini, romanın Batı'dan
esen yenilik riizgârlannı., . _, ^yıl
Rusyası'nda çeşitli katmanlarca
algılanışı ve savaş gibi. toplumlann
gündeminden hiçbir zaman inmeyen
bir olguyu işlemesi bakımmdan
taşıdığı öneme bağlıyor.
Tolstoy'un "Rusya'nın tarihini anlatan
destansı bir roman" yarattığını
vurgulayan Oraloğlu'na göre, yapıtın
taşıdığı güncellik çok yönlü. "Bir
yanda savaş gibi hiç de yabancı
olmadığımız bir kavram. bir yandan da
Batı'ya bakış açısı ve Batı'nın algılamş
biçimi özellikle Türkiye için. güncellik
taşıyor."
Romanı oyunlaştıran Piscator'un.
başka bir çağm insanı olarak, Tolstoy'a
göre. farklı bir siyasal görüş vc
sanatsal üsluba sahip olduğunu belirten
Oraloğlu, bu farklılıklann bir denge
~T~\ urçin
h< Oraloğlu,
_£-/ savaşın
yüzyılımızda taşıdığı
anlamın çok farklı
olduğunu belirtiyor:
'tnsanlann savaşı
algılama biçimi
televizyon ekranında
gördükleriyle sınırlı.
Oysa savaş, gerek
yaşanan an, gerekse
yol açtığı sonuçlar
göz önüne alınırsa,
günümüz insanının
algıladığı biçimden
çok daha korkunç bir
olgu. Istedim ki
seyirci, simgesel
savaş sahneleri olsa
da savaşı tüm
duyulanyla anlasm, o
dehşeti hissetsin."
noktasında buluştuğunu söylüyor.
"Piscator, savaşı yaşamış bir
Avrupa'mn bakış açısını yansıtan bir
epik tiyatro yaratmış. Bense Piscator ve
Tolstoy gibi iki ustanın yaklaşımlannı
bir noktada buluşturmaya çalıştım.
Kendimi, onlann oluşturduğu bir
üçgenin üçiincü ayağı gibi
hissedıyorum.''
Oyunun içine girdikçe. Piscator'un
savaşı anlatmak için başvurduğu
rejinin, kendi kafasındaki savaşı
anlatmaya yeterli olmadığını gören
Oraloğlu, savaşın yüzyılımızda taşıdığı
anlamın çok farklı olduğunu belirtiyor
"İnsanlann savaşı algüama biçimi
televizyon ekranında gördükleriyle
sınırlı. Oysa savaş, gerek yaşanan an, '!•><
gerekse yol açtıgı sonuçlar gö/ önüne i
alınırsa. günümüz insanının algıladığı
biçimden çok daha korkunç bir olgu.
Dolayısıyla. insana bu korkunçlugu
nasıl anlatabilirim diye düsünürken,
ana kaynağa dönme zonınluluğunu
duydum. O kaynak da Totstoy'du.
Kronolojik bir anlayişla epik tiyatro
gelenegini beili bir denge noktasında
buluşturma>a çalıştım. İstedim ki
seyirci, simgesel savaş sahneleri otsa da,
sa>-aşı tüm duyulanyla anlasın, o
dehşeti hissetsin."
Oraloğlu, sanatın sanat için değil.
toplumun daha iyiye doğru gitmesi içın
yapılması gerektiğine olan inancıyla-
(Tolstoy da böyle söylüyor) seyircinin
bilincine seslenmek çabasında
olduklannı belirtiyor. Geniş bir
oyuncu kadrosunun yanı sıra.
dekoruv la aksesuvanyla. sahne
mekânıyla, ışık düzeniyle oldukça
zengin ve aynı oranda zor bir sahne
tekniği kullandıklannı belirten
Oraloğlu. sonucu merakla bekliyor.
Bizler de "Yoksa bir gün gelip, insanhk
uygarlaşacak, uygarük da
insanlaşacak; böykce akıl, şiddet ve
savaşı insan çaüşmalannın çözümü
olarak görmekten \azgeçecek mi"
sorusunun yanıtını...
S İNEMALAR
• Cesur Yürek Mel Gib-
son'un yöneftiği filmde başrol-
leri Mel Gibson ve Sophie
Marceaupaylaşıyorlar (Ç.Taş
Şafak 516 26 60, B.köy Incir-
U 572 64 39, Şişti Site 24 7 69
j 47, A.köy Prestij 560 72 66,
K.köyReks 336 0112, Beyoğ-
lu Sinepop 25111 76, Beyoğ-
lu Alkazar 245 73 83)
• Bir Kadının Anatomi-
Sİ Yavuz Özkan'ın yönettığı
filmde başrolleri Hülya Avşar
ve Mehmet Aslantuğ, paylaşı-
yorlar. (Şişli Site 247 69 47,
Kadıköy Kadıköy 337 74 00,
B.köy Avfar 583 14 97, A.za-
de Capitol 310 06 16, Ç.Taş
Şafak 516 26 60, Beyoğlu Fi-
' taş 249 01 66)
• Ülke ve ÖzgürtükBaş-
rollerini lan Hart ve Rosana
Pastor'un paylaştığı filmin yö-
"netmeni Ken Loach. (Beyoğlu
Beyoğlu 251 32 40, Kadıköy
Makan 337 96 37, Şişli Site
2476947)
• Casper Yönetmenliğini
Brad Sılberlıng'ın yaptığı film-
de başrolleri Chnstina Ricci ve
Bill Pullman paylaşıyorlar.
(O.bey Gazi247 96 65, A.za-
de Capitol 310 06 16, E. Par-
liaınent 263 18 38, O.köy
Prenses 227 91 47, B.köy
Renk 5 7218 63, £. Akmerkez
282 05 05, Teş. AFM 224 05
05, \f. Prenses 285 06 95, Ka-
dıköy Moda 337 01 28, E.köy
Apollon 362 51 00, Beyoğlu
Fitof 249 0166)
• Mezarını Derin Kaz
Danny Bovle'un yönettığı
filmde başrolleri Karry Fox ve
Chrıstopher Eccleston (Be-
yoğlu Atlas 252 85 76, K.köy
Bahariye 414 35 05, ŞişliKent
241 62 03, F.bahçe Pyramid
348 01 50)
• Salak ile Avanak adlı
filmde başrolde Jun Carrey ve
Jeff Danıels oynuyor. Filmin
yönetmeni Peter Farelly. (Ka-
dıköy Süreyya 336 06 82,
B.köy İncirli 572 64 39, Be-
yoğlu Fitaş 249 01 66)
• An Paris Bılly Crys-
tal'ın yönettiği filmde başrol-
leri Billy Crystal ve Debra
VVingerpaylaşıyorlar. (Şişli Si-
te 247 6947, Ç. Taş Şafak 516
26 60, Beyoğlu Lale 249 25 24,
B.köy İncirli 5726439, K.köy
Broadtvay 346 14 81)
• Tehlikeli Tür Roger Do-
naldson'un yönettiği filmde
başrolleri Ben Kingsley ve
Michael Madsen paylaşıyorlar.
(Harhiye As 247 63 15, A.za-
de Capitol 310 06 16, B.köy
İncirli572 6439, Kadıköy Sü-
reyya 336 06 82, EtilerAkmer-
kez 282 05 05, M. Prenses 285
06 95, Teş. AFM 224 05 05,
Beyoğlu Fitaş 249 01 66)
• Evlilik Rüyası PJ Ho-
gan'ın yönettiğıfilmdebaşrol-
len Tonı Colette ve Bill Hun-
terpaylaşıyor. (Teş. AFM 224
05 05, Harbiye As 247 63 15,
B.köyAvsar 58314 97, Beyoğ-
lu Fitaş 249 01 66)
• Johnny Mnemonic
Robert Longo'nun yönettiği
filmde başrolleri Keanu Re-
eves ve Dolph Lundgren pay-
laşıyorlar.
(B.köyAvşar 58314 97, Ka-
dıköy Broadvvay 346 14 81,
Beyoğlu Pera 251 32 40)
Güzin Dino, Abidin Dinonun yapıtlannı tstanbul Kültür ve sanat Vakfl'na bağışladı. (Fotoğraf: ŞAKÎR ECZACIBAŞI)
'Abidin'in anısı şimdi daha mutlu...'
KültürServisi- lkı yıl önce yıtırdiğımiz ünlü ressam Abidin Dino'nun
araştıncı ve yazar eşi, Güzin Dino. eşinin resimlerinin önemli bir bölü-
münü ve yapıtlannın tüm telif haklannı tstanbul Kültür ve Sanat V'ak-
fı'na bağışladlğını açıkladı. Eşinin yapıtlannın. yurtiçinde ve yurtdışın-
da korunmasmı ve tanıtılması konusunda İKSV'ye duyduğu inancı vur-
gulayan Güzin Dino şunlan söyledi: "Abidin Dinoardînda sayisızdesen,
birçokresim,yavnmlanmış ve yayunlanmamış birçok yapıt bırakb. Bun-
lara özel arşKini de eklemek gerckiyor. Bunlann rümiinün. benim ölii-
mumdefl sonra güvenilir ellerde korunması ve tanıtılmasını istedim."
Abidin Dino'nun, Istanbul Kültürve Sanat Vakfı'nınçalışmalannı her
zaman takdır edıp, yürekten desteklediğmi belirten Güzin Hanım,"Ben
de hayata gözlerimi yumduktan sonra. birlikte yaşadığım onun ya-
pıtlannı ve vapıtlardan sağlanacak telif haklannı Türk sanat dün-
yasına katkıda bulunacaketkinliklerde kullanması için İKSV'ye ba-
ğışlamak istedim. Hiç kuşkum yok, Abidin'in anısı şimdi daha da
mutludur" dedı. Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Şakir Eczacı-
başı ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada duyduğu se\ ınç ve onuru, şu
sözlerle dile getirdi: "Abidin Dinogflji büvük bir sanatçııun >apıtlannın
en iyi biçimde korunması ve tanıtılmasına çabşılacak; bunlar üstüne in-
celemeler ve yayımlar vapılması sağlanacaknr clbet Sayın Güzin Di-
no'nun Türkhe "tıin sanat ve kültürüne yaptığı bu değerti katkının ülke-
nin başka sanatçüan için de anlanüı birörnekolusnıracağına inantvvnız."
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Şiiri Görüntülemek
"Klip" diyorlar. Türkçede yok böyle bir sözcük.
Fransızcadaki "clip" ise "Mandalla tutturulan
mücevher, mandallı iğne" anlamına geliyor.
Bizde de kullanıldığı için Fransızcadan geldiği
belirtilerek "klips" yazılışıyla Türkçe Sözlük'e alın-
mış: "Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe, iğne ve
benzerteri."
Amaşu günlerdeortalardadolaşan "klip"başka
bir "klip"... Bu, Ingilizceden aktarma...
"Clip"in ingilizcede "kesmek, kırpmak, biçmek"
çevresinde dönenen birçok anlamı var.
Hani futbolda ayaklarına dalıp oyuncuyu yere in-
dirmeye "biçmek" deriz, onun da ingilizcesi "clip"...
Sonra gazete kesikleri... Onlar da "clip" İngiliz-
cede. Biz, Fransızca "coupure"den alıp "kupür"
demişiz.
Saç kesmek, koyun kırkmak, falan filan diye gi-
derken bu ele avuca sığmaz sözcük, konumuza en
uygunu, "kısa kesmek" anlamına da geliyor.
Bir şarkı için kısa kesılmiş fılm...
Ama "müzikklipleri" deyince yalnızca kısalık gel-
miyor akla; teknolojinin sonsuz olanaklanyla aykı-
nlıklaryapıp ilgi çekmeyi sanat sananların, insan du-
yarlığının üstüne karabasan gibi çöken düzeysiz
çalışmaları geliyor...
Şimdi bu anlayışla şiirlere mi yönelinecek?
"Şiirklipleri" sözünü duyunca tüyleri diken diken
oluyor insanın...
Şarkılar için çekilen kısa filmlerin nasıl olması ge-
rektiği konusunda sanki bir "düşünce bir1iği"ne va-
nlmış, kötü kötüyü getirirken içinden çıkılması güç
birçemberegirilmışgibi... "K7/p"denincegözümü-
zün önüne gelen şeyin böylesıne ürkütücü olması-
nın nedeni, sanıldığı gibi yönetmenlerin yeteneksiz-
likleri değil, bu düşünce birliği, onun yaratıcısı ise
teknolojinin baştan çıkancılığı.
Kanımca şiirler için çekilecek kısa filmlerde yö-
netmenlerin üstünde önemle durmaları gereken ko-
nu, her şeyden önce bu teknoloji konusudur.
Şiir sanatı teknolojıden yararlanmayan, onun için
de "insan"dan uzaklaşmamış "insan"\ yitirmemiş
bir sanattır. Şiiri teknolojiye ezdinmemeye büyük
özen göstermek gerekir.
Buna özen gösterilirse sorun çözülür mü?
Hayır, çünkü temelde birterslik var: Şiirfilmeçe-
kilip somutlaştırılınca, alıcısının yaratıcılığı, yapıta
kendisinden katacağı şeyler engelleniyor.
Şiir soyut bir sanattır. Anlatılanı somut olarak önü-
nüze koymaz. Görmek, dokunmak, işitmek söz ko-
nusu değildir. Soyut olarak anlatılanı kafanızda can-
landınr, kendi çağrışımlannızla biçimlendirirsiniz.
Okurun şiire büyük katkısı vardır. Ama bu katkı bü-
tün çizgileri sonuna kadar çekmez, bütün ayrıntı-
lan ortaya vurmaz. Her şey bir belirsizlik içinde can-
lanır.
Sinema, şiiri görüntüleyerek karşınızaçıkardığın-
da ise izleyenin katkısı en aza ineceği gibi o belir-
sizlik de yok olur. Oysa o belirsizlik şiir için çok
önemli. Okumadan okumaya şiiri geliştiren, hep
- aynı kalmaktan kurtaran o belirsizlikteki oynama-
lardır.
Sinema, şiiri belli görüntülere bağlayıp dondurur.
Filmini izlediğiniz bir şiiri daha sonra okuduğu-
nuzda gözünüzün önüne hep o filmdeki görüntü-
ler gelecektir.
Kısacası filmin yönetmeni, okur olarak yaratıcılı-
ğınızı sona erdirmiştir.
Walt Disney ünlü "Fantazya" filmiyle bu oyunu
müzikseverlere oynamıştı. O filmdeki müzikleri din-
lerken uzun yıllar hep Walt Disney'in görüntüleri
canlanmıştı gözlerimizin önünde.
Bir televizyon programında da inanılmaz bir şey,
ama gerçek, Behçet Necatigil'i bir ana kızın pe-
şinden yürütmüşlerdi.
Görüntüledikleri şiirin o bölümü şöyleydi:
Biliyonım, ayıp ve manasız
Ama peşleıinden gidiyorum
Gezmeye çıktıklan vakit
Ana kız.
Bu sözler, okurun kafasındafilmdekigibi tatsız bir
görüntü yaratmıyor, çünkü şiirde o görüntüye gir-
meyen bir duyarlık var.
Bence öykülü şiirlerin filmini çekmek, ne anlattı-
ğı belırsiz şiirlerin filmini çekmekten daha güç. On-
larda bayağılığa düşme olasılığı çok yüksek...
"istanbul'u dinliyomm gözlerim kapalı" deyince
biri gözlerini kapatıp istanbul'u mu dinleyecek: "Bir
yosma geçiyor kaldınmdan" deyince kaldırımdan
bir yosma mı geçecek?
Korkunç birsınav...
Yönetmenler nasıl kalkacak bu işin attından, bi-
lemiyorum...
Ölümünün 10. yılmda Ruhi Su
paneli bugün
• Kültür Servisi - Ruhi Su, ölümünün 10. yılında bir
dizi etkinlıkle anılıyor. '"Ruhi Su Sanat Geceleri"
kapsamında bugün. 14.30'da AKM Küçük Salon'da
Ahmet Kurtaran, Ahmet Yürür, Cahit Berkay, Durul
Gence, Prof. Hıkmet Şimşek. İlhan Selçuk, Onder
Kütahyalı, Rahmi Saltuk ve Timur Selçuk'un
katılacağı bir panel düzenlenecek. Paneli Filiz Ali
yönetecek.
Bijişim Kupuftayı'nda Çalıntı
Düşter' fotoğraf sergisi
• Kültür Servisi - Orhan Cem Çetin'in "Çalıntı
Düşler" konulu fotoğraf sergisi, 12. Ulusal Bilişim
Kurultayı etkinlikleri çerçevesinde, Logo Yazılım
firmasının sponsorluğuyla pazar gününe dek Hyatt
Regency Hotel Istanbul Balo Salonu lobisinde
görülebilir. Tanıtım fotoğrafçılığıyla ilgilenen Çetin'in
sergide yer alan çalışmalan, düşleri konu ediniyor. Bu
çalışmalann bir özelliği de bilgisayann. yaratıcılık için
olanaklar sağlayan ve yeni görsel tatlar sunan bir araç
olarak kullanılmış olması
Rusya-Tiirkiye kültürel işbipliği
• Kültür Servisi - Rusya-Türkiye kültürel ilişkileri ve
işbirliği çerçevesinde dünya çapında ünlü beş genç
Rus müzisyen, 9-15 ekim tarihîeri arasında MESA
Şirketler Topluluğu'nun davetlisi olarak Türkiye'de
dört konser verecek. Yaşlan 13-17 arasında değişen
müzisyenler, 10 ekimde Rusya Federasyonu Istanbul
Başkonsolosluğu'nda ilk konserlerini verdikten sonra
Ankara'ya gidecekler. Almanya. fngiltere, Fransa,
Avusturya ve ltalya'da sayısız konser veren genç
müzisyenler, uluslararası yanşmalarda kazandıklan
başanlarla dikkat çekiyorlar.