25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 1995 CUMARTESİ 12 DIZI YAZI Eğitim, okullarla smırlı kalmamalı Y aygın eğitimin amacı. eğitımın temel amaçla- nna ve ilkelerine uygun olarak, öıgün eğitim sis- temine giremeyen. eği- tim kademelerinin bi- rinden a>TiIan ya da önceden mezun olan yurttaşlanmıza, örgün eğitimin yanında kültürel, sanatsal ve mesleki eğitim ola- nagı sağlamaktır. Dlkemizde yaşayan hemen her insan, yaygın eğitimin hedef kitlesidir. Ancak bu alanda hedef kitle ihmal edilmeden, daha çokokuldışı kalmış gençlerimizin, iş ve meslek sahibi olmalanna yönelik çalışmalara ağırlık verilmelidir. Hizmet içi eğitim. ülkemizde önem- senmemektedir. Çagımızdaki hızlı ge- lişme en az örgün eğitim kadar yaygın hizmet içı eğitimi zorunlu kılmıştır. Süreklı değişen çevrede değişimi ger- çekleştirmek için görev alan insanın, hiz- met içi eğitimden geçirilmesi zorunlu- dur. Işverenin. işçinin hizmet içi eğitim giderini maliyetin bir parçası olarak gör- mesi, işçinin ise yaşam boyu eğitimden yararlanmayı görev edinmesi gerekmek- tedir. Yaygın eğitim, demokratik, çogulcu, kaynak yaratıcı, üretken bir toplum ya- ratma kavgasının en önemli gücü olma- lıdır. Demokratik eğitim programı ile; • Halkeğitim merkezleri çağdaş ölçü- lere uygun olarak yeniden düzenlene- cektır. • Okuma-yazma bilmeyenler. okuma- yazma kurslanndan geyinlerek öğrendik- lerini kullanabilecekleri bir düzeye ge- tirilecektir. • Kültûrel değerleri koruyucu. gelış- tıricı, tanıtıcı \ e benımsetici eğitim prog- ramlan gelıştırecektir. • Belirlenen istihdam politikalan iz- lenecek, uygun işgücüyetiştirilmesi için yaygın eğitim kurumlan desteklenerek ınsanlanmızın meslek edinmelerine ve becerilerini gelıştırmelenne yardımcı olunacaktır. • Çalışanlanmıza kendini geliştirece- ği bırortam yaratılarak. bilimsel ve tek- nolojik gelişmelerin gerektirdıği bilgı ve beceriler kazandınlacaktır. • Yaygın eğitim, çevre ve demokrasi bılıncinın gelışmesine katkıda bulunacak şekilde düzenlenecektir. • Boş zamanlann bilinçli bir şekilde değerlendırilmesi için yardımcı olunacak- tır. • Dünyadaki hızlı değişim, yaygın eğitimi en az örgün eğitim kadar önemli duruma getirmiştir. Türkiye'de meslek eğitimine gerekli önem verilmediği için, yüz binlerce gencimiz vasıfsız işgücü konumundadır. Meslek eğitimi, iki binli yıllara hazırlanan ülkemizin çözmek zorunda olduğu temel sorunlardan biridir. Yaklaşık 9 milyon vasıfsız işgücüyle bırakın bilgi toplumuna ulaşmayı, sanayide bile çağdaş standartlara ulaşmak olanaklı değildir. • Artık okul yetmemektedir. Okulda verilen bilgiler kısa sürede eskimekte, kendini yenilemeyen birey ya da toplum yarışma dışı kalmaktadır. Eğitim programlarının, bilgi yükleyen anlayıştan kurtarılarak bilgiyi bulmanın ve kullanmanın yollarını veren bir yapıya kavuşturulmaları gerekir. Hizmet içi eğitim, iş ortamındaki değişimin gereklerine göre kendini yenileyen, yeni bilgi teknik ve donanımları kavrayan, kullanan insanı hedeflemektedir. • Kentleşme ve göçün yarattığı ya- bancılaşma ve uyumsuziuklarda yurt- taşlara yardımcı olabilecek önlemler alı- nacaktır. • Yerel gereksınmelere uygun yaygın eğitım programları yaygınlaştınlacak, TRT ve basmm desteğiyle olusturulan eği- tim kanahnda. yaygın eğitim program- lan yayımlanacaktır Meslek eğıtiminde kitle iletişim araçlan. üretim dünyası, sosyal çevre ve eğitim kurumlanndan yararlanma olanağı sağlanacaktır. • 50'den fazla ışçi çalıştıran yerlerin. bütcelerine eğitim gideri koymalan sağ- lanacak, her çaiişana ek eğitim ödeneği venlmesi, toplusözleşmelere eğitim gi- TAS 25 24 23 22 21 20 19 18 17 16 İS M 13 12 Yöksek öğıetim Mnrosı programion Foöteb MesfekiveTekıAYûbekOyior Meslek Lsden îekriküsefef YüksekAç* Öğrctm Yon zomonk uıesieki «e tekntfcefa A * EĞİTİM İŞYAŞAMI Yâendimıe Smfı BftnOldfaı Meslek Ofcuton MestekyeTeknâOkulm ıkajtfiıt II. Kodeme Ounm sc^omrcı »e yönlertfitme pjfcmota AraOMu Yuvo Aielef ıcn yvygn cotufc sjâımre yöneft hizmetin Afefer a ı w j n çocuk babn ve o^hmre yöneft üzmellsr MEB-S8 derlennin konması kurumsallaşacaktır. • Uluslararası bilgi bankası kunılarak tüm yaygın eğitim merkezlerinin ve okul- lann kullanımına verilecektir. • Örgün eğitim kurumlannın fıziki ortamlanndan eğitim dışındaki zaman- dayaygın eğitim kurumlannın dayarar- lanması sağlanacaktır. • Ara sınıflardan aynlan gençlerimi- zin, eksik kalan eğitimlerini yaygın eği- tim kurumlannda tamamlamalannı sağ- layacak önlemler alınacaktır. • Ev kadınlanna, ailenın geçimine ve ülke ekonomisine katkıda bulunabile- cekleri bilgi ve beceriler verilecektir. • Meslek okullanndaki seçmeli ders- lere. öğrenci olmayan çalışanlanmızın da girmesi sağlanacaktır. • Yaygın eğitim kurumlanna belge standardı getırilerek örgün eğitimle eşit- lik sağlanacak, belge alan gençlerin iş- yen açmalan için ekonomik ve teknik açı- dan destek olunacaktır. • Üretime yönelik yaygın eğitim ku- rumlannda üretilen ürünlerin değerlen- dirilmesine yönelik satış merkezleri ku- rularak yayginlaştınlacaktır. • İl ve ilçelerde kurulacak mesleki ve teknik eğitim kurullan, yaygın eğitim kurumlannın işleyişinde etkili olacaktır. • Öğretmenlerin. usta öğreticilerin, rehberlerin ve yöneticilerin de kendile- rini geliştirmeleri için, her yıl en az 15 günlük bir hizmet içi eğitimden geçiril- melen sağlanacaktır. • Büyük ışyerlerinin atölye ve teknik donanıma sahip ortamlan, yaygın eğitim kurumlannın uygulama alanlan olacak şekilde düzenlenmeleri sağlanacaktır. • Yaygın eğitim merkezlennde araş- tırma birimleri oluşturulacaktır. • Toplumsal gelişmeodaklan kunıla- rak buralann kullanımı yaygın eğitim birimlerine verilecektir. Eğitimde merkeziyetçilik ve yerinden yönetim Ülkemizde eğitim, katı bir merkeziyet- çilikle yönetilmektedir. Öğretmene. öğ- renciye ve yerel kurumlara hiçbir yetki verilmemektedir. Katı merkezi yönetim ve yoğun sıyası baskı bireyin gelişme- sini önlemekte, güdümlü ve tek tip in- san yetiştirmeyi hedeflemektedir. Demokratik eğitim programı ile; • Tüm eğitim sistemi gözden geçiri- lerek eğitim örgütlenmesi ve yönetimi. çağımızın gereklerine ve toplumumu- zun gereksinimlerine uygun olarak ye- niden düzenlenecektir. • Zorunlu eğitimde yönetsel sorum- luluk, yerel inısıyatiflere bırakılacaktır. • Yükseköğretimde yönetsel özerklik sağlanacaktır Yönetim, okul ortamında bulunanlann katılımı ve seçimle oluştu- rulacaktır. • Yöneticiler yerel eğitim kurullann- da da görev alacaklardır. • Eğitim polıtikalannın sürekiilıği sağ- lanarak değışimlerden etkilenmeyecek bir kurumlaşma sağlanacaktır. • Bölgelerarasıöğretmenatamalann- dakiyığılmavediğerdengesizliklerhız- la giderilecektır. • Eğitimci yetiştiren kurumlann prog- ramlan gözden geçirilerek programlara yönetsel bilgilerin konması sağlanacak- tır. Yönetımde meslekten gelme ılkesi- ne uyulacaktır. • Eğitim alanında çalışanlara, sorum- lulukla eşit yetkı verilmesi sağlanacak- tır. Sonuç Ülkemizde eğitim sistemi, bilimsel ve teknolojik gelışmenın gerisınde kalmış- tır. Kitaplar, programlar, yararlanılan yöntem ve teknikler tümüyle eskımiş. toplumsal gereksinimlere yanıt veremez duruma gelmiştir. Eğitim, bir büyük pro- je olarak bürünlük içinde değerlendiril- melidir. Eğitimin temel ilkeleri doğrul- tusunda, çokseslilik; sistemi geliştiricı, verimi ve hizmetin hızını arttıncı bir ge- lişme sağlayacaktır. lleriye yönelik atı- lımlan gerçekleştirmenin, bilgi çağınm içinde ve ona koşut olarak yürümenin; uygar, gelişmiş, laik, demokratik bir top- luma ulaşmanın yolu, sistemin tümüyle değiştirilmesi ve eğitimin demokratıkleş- tirilmesinden geçer. BİTTİ Yıllara göre bir üst öğretim kurumuna geçiş oranları «ı-»j »uw u-*s t»ı«ııl*MMo— OmW KM>* OnmMtn MBM 2000 YILI HEDEFlMİZ axn-2onı »Dj-ıor» Üniversitelerde ders kitabı sorunu ve bir öneri Prof. Dr. HAYRI YALÇ1N Gazi C'niversitesi Müh.Mim. Fak. Öğr. Üyesi Altmışa yakın üniversitemiz, onbinlerce öğretim üyesi ve yüzbinlerce öğrencisiyle kapılannı yeni bir öğretim yılına açıyor. Bu rakamlara bakınca elli yıl içinde erişilen bu noktadan gurur duymamak elde de- gil. Ancak işın içyüzü. dişardan görünenden biraz fark- lı. Bu üniversıtelerimizın bırkaçı dışında çoğu. çağ- daş standartlann çok altında öğretim yapabilmekte- dir. Kiralık bir binada, laboratuvarsız, kütüphanesiz ve hatta hocasız olarak çağdaş düzeye erişebilmek mümkün olabılir mi? Üniversıtelerimizin bilinen ve büyük ölçüde yeter- sizlığınden kaynaklanan bu sorunlan yanında. göz- den kaçan ve yıllardan beri süregelen önemli bir so- runu da ders kitabı sorunudur. Ozellikle mühendis- lik fakültelerinde kendini gösteren kitap sorununa hiç- bir dönemde tam olarak el atılamamıştır. 2547 sayı- lı YÖK Yasası soruna yeni bir çözüm getirmek ye- rine kısıtlama getirmiştir. Bu yasanın 48. maddesi şöy- ledir: "Üniversitelerde ders kitapları ve teksirle- ri, ilgili üniversite tarafından basılır \cja bastırı- lır ve öğrencilere malijetlerini aşmayacak fiyat- la satılır. Ders aracı olarak kullanılan kitap ve teksirleri öğretim elemanlan kendi hesaplanna bas- tıramazlar." Öğretim elemanlannın kendi hesapla- nna kitap bastırmalan yasaklanmış. ancak aradan geçen buncazaman içinde üniversitelerçeşıth neden- lerle ders kitabı basamamışlardır. Her üniversite ken- di gereksınimi olan kitabı kendisi bassın şeklinde özet- lenebilecek bu yöntem ne yazık ki yürümemıştir. • Bugünkü sistem içinde yapılacak bazı düzenlemelerle ders kitabı sorununu çözmek mümkün değildir. Bir an önce köklü önlemlerin alınması zorunludur. Bu konuda bütün üniversiteleri bünyesinde toplamış olan Yüksek Ögretim Kurumu'na büyük görev düşmektedir. YÖK bünyesinde kurulacak bir ünite kanalıyla, uluslararası değer kazanmış temel bilim kitaplan dilimize çevrilmelidir. Böylece en gerekli olan bilim dallanndan başlayarak her yıl belli sayıda temel kitap dilimize kazandınlmış olacaktır. Bütün ülkede yalnız birkaç üniversıtenin bulunduğu beklenebilır mi? Günümüz koşullannda niçin kitap yıllar için düşünülmüş olan bu çözüm yolunun gü- nümüz koşullannda hiçbir anlamı kalmamışt(r. Üni- versitelerin herbınnın, modern baskı teknığinden yoksun olarak ve yalnız kendi gereksınimlerinı dü- şünerek az sayıda kitap basmalan halınde yalnız ma- liyet artmakla kalmayacak. kitap kaliteleri de ister is- temez yetersiz olacaktır. Bu ise, olanaklan çok sınır- lı olan ünıversitelerimizın taşıyamayacağı bir kaynak israfına yol açmaktadır. O halde ders kitabı sorunu nasıl çözülecektir? Yal- nızca derste tutulmuş notlarla mühendis yetiştirme- ye daha ne kadar devam edilecektir? Öğrencilerimi- ze bilimsel konulan araştırma, inceleme ve tartışma alışkanlığı ders kitabı bile olmadan nasıl kazandın- lacaktır? Üstelik Türkçe olarak yazılmış teknik ki- tap eksikliğı, mühendislerin meslek yaşamındadaay- nıyle sürmektedır. Teknik kitap eksiklığınin neden- leri ortadadır. Kitabın yazan için ne maddi ne de manevı hiçbir cekicı tarafı yoktur. Ömrü boyunca bü- yük bir tutkuyla çalışıp dıdinerek kitap yazabilecek düzeye gelmış bir uzman kişinin. hiçbir karşılık bek- lemeden uzun yıllannı harcayarak kitap yazması yazılmamış olduğuna değil, az da olsa bazı kişilerin niçin kitap yazmaya kalkıştıklanna hayret edilmeli- dır. Bir üniversite hocasının yazmış olduğu kitap, onun akademik faaliyeti içinde yapmış olduğu ya- yın sayılmamaktadır. Verilen telif ücreti ise. o kita- bın daktilo edilmesine yetecek kadardır. Bugünkü sistem içinde yapılacak bazı düzenle- melerle bu sorunu çözmek mümkün değildir. Bir an önce köklü önlemlerin alınması zorunludur. Bu ko- nuda bütün üniversiteleri bünyesinde toplamış olan Yüksek Öğretim Kurumu'na büyük görev düşmek- tedir. Yapılacak olan YÖK bünyesinde kurulacak bir ünite kanalıyla, uluslararası değer kazanmış temel bi- lim kitapiannın dilimize tercümeettinlmesidir. Böy- lece en gerekli olan bilim dallanndan başlayarak her yıl belli sayıda temel kitap dilimize kazandınlmış ola- caktır. Bu kitaplar YÖK yayınlan olarak bastınlarak öğrencilere maliyetine satılabılir. Böylece önümüzdeki birkaç yıl içinde teknik öğ- renim gören bütün öğrencilcrimıze çağdaş ölçüler- de ders kitapları saglanmı^ olmakla kalmayacak. Türk bilim ve teknığınde de yeni bir dönem açılmış olacaktır Belli bir ilke çerçevesinde ve bir amaca yö- nelik olarak seçılecek çeviri kitaplarla ders kitabı sorunu zaman içinde tam olarak cözümlenmiş ola- caktır. Tercüme kitaplar serisimn dolaylı olarak aşa- ğıdaki yararlan da söz konusudur. • Bilimsel Türkçenin gelişmesi, dilimize yeni te- rim ve sözcüklerin kazandınlmasıı.da önemli bir adım atılmış olacaktır. Bilim dıli dershanelerde ko- nuşarak değil, yazılı belgelerle gelıştirilebilir ve ile- riki yıllara taşınabilir. • Türkçe, ülkemiz hudutlan dışında da geniş öl- çüde kullanılmaktadır. Ozellikle Asya'daki Türk Cumhuriyetlerine gönderilebilecek Türkçe teknik kitaplanmız olacaktır. Türkçe bir bilim dili, Türki- ye bir bilim merkezi halıne gelecektir. • Bu kitaplar yalnız üniversite öğrencilerimiz için değil. üniversite sonrasmda da, yabancı dil düzeyi ye- terli olmayan. olsa bile yabancı teknik kitaplara ula- şamayan mühendislenmiz için de bir başvuru kay- nağı olacaktır. Bütün bunlar gözardı edilse bile. hızlı adımlarla bilgisayardunyasına girmeye hazırlanan üniversite- lerimizde not ve teksire dayalı eğitim sistemine son verme zamanı gelmiş bulunmaktadır. Çağdaş bilim ve teknik alanında yanşa girebilmemiz için mutla- ka kitaba. hem de çok sayıda kitaba ihtiyacımız var- dır. Kuşkusuz bu ıhtiyacımızın Türkçe yazılmış öz- gün eserlerle karşılanması en büyük idealimiz olma- lıdır. Ancak gelişmiş ülkelerin bilim ve tekniğinin çe- vıri yoluyla kısa zamanda ülkemize kazandınlması, kitap sorununun çözümünde şimdilik en kolay, en ucuz ve en etkili yöntem olarak görünmektedir. POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Köşeye Sıkışmak... Gene var ya, bir dönemin en büyük becerisi kö- şeyi dönmekti. Köşeyi döndün mü tamam! Ufukta pınl pınl parlayan bir köşe var, bir de bu köşeye ulaş- mak amacı. Köşeyi döndüm. Köşeyi döndük. Köşeyi döndüler. Köşe nasıl dönülür? "Hayali ihracatla." Yap ihracatı, paralar cukka, ne arayan var, ne so- ran... Bundan sonra her şey dört dörtlük. Yalnız sen iktidardaki büyüklerimizin yakını ol, yakınlığı belir- leyen bir kimliğin olsun. Doldur gemilere hayali mo- bilyaları, kurul limanda: "Bunlar ne?" "Bunlar bey ağabey, cunta vezninde sunta!" Çakselamı sunta!.. Hayali ihracat dönemı kapandı, şimdi köşeyi dön- me yerine "köşeye sıkıştırma" var. Şöyle ensesin- den kavrayıp, kelleyi koltuğunun altına alıp köşeye sıkıştırdın mı, her şey tamam. İş köşeye sıkıştırma- da. Aman ha, köşeye sıkıştırayım derken kendin sı- kışma! Bu en tehlikelisidir. Köşeye sıkıştın mı, bir da- ha kurtulması zordur. Amerika'da malın olacak, ban- kalarda pulun oiacak, zabıta da kulun olacak, icra- da yolun olacak. Âman, köşeye sıkışayım deme! Köşeye sıkışmanın yanında bir "köşe kapmaca" var; köşeye sıkıştınp bir de köşeyi kaptın mı gerisi çifte kaymaklı ekmek kadayıfı! Mesut Yılmaz, Tansu Çiller'e, "Şu kabineyider- lemeden, hükümeti kurmadan önce kişisel mallan- mızın hesabını verelim" deyince kıyamet koptu. Me- sut Yılmaz kıyamet/ maldan kopardı, Tansu Çillerca- nından oluyordu. Mal canın yongasıdır. derler Ger- çekten doğru. Mal-mülk yüzünden birbirine düşen siyasetçiler için bir dostum şöyle diyordu: "Yahu bunlar en kalabalık yerde birbirine söver sa- yahar, sonra da hükümet kurarken el sıkışır öpüşür- ler." "Yalan onlarda, dolan onlarda." Devlet zoruyla kredilerin üstüne yat, faizini bile ver- me, ondan sonra da: "Memleket batıyor" dıye bağır. Batsın böyle memleket! Parayla para kazanmanın yolunu açtılar ya, artık bir daha geri dönmezler. Yatır parayı Amerikan Do- ları'na para kazan, yatır parayı faıze zıkkımlan! Bu arada devlet tahvili almayı da unutma! Nasıl olsa has adamlann, kârlı tahvilin ne zaman çıkacağını sana herkesten önce haber verirler. Bir yerde okumuş- tum, Vehbi Koç bu alışverişe çok kızıyor. Kızar ya.. onun döneminde parayla para kazan- mak yoktu. Vehbi Bey son yıllara kadar bankacılı- ğa dokunmadı; banka kurmadı, ortak da olmadı. Ama gördü ki olmayacak, hem banka kurdu, hem ban- kalara ortak oldu. Çelebıler Kâğıthane'de sofrayı kurmuş, demlenirlermiş. Sultan Selim'in kayığı köşeden görünmez mi? Ne yapacaklar? "Haydin namaza!.." diye secdeye kapanır, eöilir kalkariarmış. Selim bir süre bunları seyretmiş. Işin aslını öğrenince, adamlarına demiş ki: "Bırakın namaz kılsınlar, şu ihsanı da alsınlar." Bir kese altın göndermiş. Padişahın adamı çelebilere sormuş: "Rakı haram mıdır, helal midir?" "Belli olmaz ağza göre değişir." "Ya rûşvet?" "O da adamına göre." BULMACA SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 4 5 6 7 SOLDAN SAĞA: 1/ Doğru sayılan bir önermeden. belli birtakım ku- rallar aracılığıyla ikinci bir önerme- ye geçme işlemi. 2/Aksama, aksak- lık... Atın yavru- su. 3/ Radon ele- mentinin simge- si... "Aşkimışher nevarâlemde/llm birkıylü — imiş ancak" (Fuzuli). Q 4/ Kimi bitkilerin 9 ozellikle çamlann salgı mad- desi... Yemek. 5/ Hicap... Ka- dınlann sokakta giydikleri, mantoya benzer üst giysisi. 6/ Bırdenbıre ortaya çıkan ruh- sal darbe... Çöl bölgelerinde bazı çukurlann tabanını kap- layan tuzlu ve killi toprak. II Güzel koku... Ekmek ufağı. 8/ Devinim olaylannı incele- yen bilim dalı. 9/ Dağdan inen sel... Kuzu sesi. YLKARIDAJV AŞAĞIY A: 1/ Anlaşılması, çözülmesi ya da içinden çıkılması güç olan. 2/ Şarkı, türkü... Cinsel zevkleri çağnştıran, cmsel istek uyandıran. 3/ Kışın sisli havalarda ağaç dalları. toprak çı- kjntılan gibi yerleri kaplayan buz tabakası... Aynı adlı ağaç- tan elde edılen bir boya maddesi. 4/ Bir tür domino oyu- nu... Oy. 5/ Eskı Mısır'da güneş tannsı... Kesıntılerden son- ra kalan mıktar... Uzaklık işareti. 6/ Tırnak, boynuz. kıl gı- bi üst deri ürünü olan yapılan oluşturan proteınlı madde. II Madencilikle ilgili bir kuruluşumuzun kısayazılışı... Bir süs taşı. 8/ Çalı çırpıdan yapılmış kulübe. 9/ Bir zaman bı- rimı... Minarenin ezan okunan yen. MERSİN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1994/630 Davacı Arsa Ofisı Genel Müdürlüğû tarafından davalı Ve- li Avcı aieyhine açılan tescil davasının sonunda Davalı Veli Avcı hakkındaki mahkeme karannın adresi tespit edılemedı- ğınden ilanen teblığıne karar venlmiş olmakla- Karar gereğın- ce işbu ilanın yayımlandığı tarihten ıtıbaren 15 gün sonra teb- lığ edılmiş sayılarak yasal 15 günlük temyız süresi başlaya- cağından sûresı içinde temyız edilmediği takdırde temyız et- memiş sayılacağı ve karann kesinleşeceğı hususu mahkeme karannın teblığ yenne kaım olmak üzere mahkeme divanha- nesine asılması suretiyle ilanen tebliğ olırnur. Basın. 42952 KIRKLARELİ SULH HUKUK IVIAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 994722 Karar No: 1995<395 Davacı Ali Altıntaş vekilı tarafından davalı Aziz Çavuş ka- nsı Seyyare aieyhine açılan izaleı şüyuu davasının yapılan duruşması sonunda Kırklareli M. Karakaş Mahallesi'nde kaın tapunun Ada: 71, Parsel: 38 numarasında kayıtlı taşın- mazm aynen ya da ivaz ilavesi ile dahı taksimi mümkün gö- rülmediğmden ItK hükiimleri gereğınce satış suretiyle ortak- lığın gıdenlmesine karar venlmiş, davalı Aziz Çavuş kansı Seyyare'ye duruşma günü ilanen tebliğ olunmuş bu kerre de adı geçenin adresi temin edılemediğınden taşınmazın satış suretiyle ortaklığın gıdenlmesine dair \erilen karar yerine ka- ım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 40522
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle