25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 1995 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Dışişleri Bakanlığı, Başbakan Tansu Çiller'in "diplomasi fiyaskosnnu" onarmaya çalışıyor Riyad'ı yumuşalma çabasıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dış- işleri Bakanlığı, Suudi Arabistan'da ida- ma mahkûm edılen Tûrk yurttaşlannın kurtanlması konusunda Riyad yönetimi- ni rahatsız eden ve ters etki yaratan Baş- bakan Tansu Çiller'in girişimlen ve di- ğer açıklamalar üzerine gerginleşen ıliş- kilen yumuşatmak ıçın yoğun çaba içı- ne girdi. Dışışleri'nin, Suudı Arabistan rejimine karşı Türkiye'de dile getirilen olumsuz görüşleri Tûrk hükümetinin paylaşmadığıııı vurgulaması dikkat çek- ti. Türkiye'nin, infazlann durdurulması- na ilişkin girişimlerine. "Hiç kimsenin hatın. AHah'ın hannndan yüksek değfl- dir, klamlar sûrecek" yanıtını veren Su- udi Arabistan'ın sergilediği tutuma ve Dışişleri Bakanlığı'nın "sessiz diploma- si" ısranna karşın Başbakan Çiller, dün de "Meraklanacak bir şey yok. Bu işi biz- • Dışişleri Bakanlığı, özel temsilciyle yapılan temaslarda somut sonuç ahnamadığı yorumlanna karşı yaptığı açıklamada, Ankara'ya karşı sert mesajlar veren Riyad yönetiminin dostluk ortamını zedeleyecek bir tutum içinde olmadığını bildirdi. Dışişleri açıklamasında, S. Arabistan rejimine yönelik olarak Türkiye'de dile getirilen olumsuz görüşlerin hükümet tarafindan paylaşılmadığmın vurgulanması dikkat çekti. zat ben takip ediyorum" açıklamasını yaptı. Daha öncekı açıklamalan da "er- ken"bulunarak eleştirilen Çiller, "Deği- şen bir şey yok. Umuyonım ki Suudi Ara- bistan K ^ i k d o s d u k iliskileriıniz zede- lenmesin"dedı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükel- çı Ömer Akbel, dün düzenlediği hafta- lık basın toplannsında, konuya ilişkin so- rular ûzerine, "özel temsilci" sıfatıyla Cidde'ye gönderilen Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş'ın, Suudi Arabistan Veliaht Prensı AbduUah Bin Abdülaziz ile yap- tığı görüşmenin olumlu bir havada geç- tiğini vurguladı. Bu temasın ardından tu- tuklu bulunan Türkler arasında bir infaz daha yapılmamasmı "umut verid" ola- rak niteleyen Akbel, şu görüşleri bildir- di: "Suudi Arabistan Krallığı'nın, Türki- yeve Suudi Arabistan arasındaki dostiuk ve isbirliği ortamını zedeleyecek bir yak- laşım içerisindeolmadığını görmekten de memnunlukduyuyoruz. Bu yaklaşım hü- kümetimizce de paylaşdmaktadır. Hiikü- metimiz, böigenin ve Islam âleminin Ud bûyük ve önemli ülkesi olan Türkiye fle Suudi Arabistan arasındaki dostiuk ve işbirtigi ortamının idamesine ve güçlen- dirilmesine önem vermektedir. Dört va- tandaşunız hakkında verilen idam ceza- lannın infazı ile ortaya çıkan dunun üze- rine yapılan ve sürdürülen gjrişimkrde, insani miilahazalann egemen olduğunu vurgulamak isterim." "Sessizdiplomasi yönteminin bu konu- nun tatminkâr bir çözüme bağtanmasuı- da daha etkin bir yol olacağuıa inanıyo- ruz" dıyen Akbel. basın-yayın organla- nnda idamlar konusunda Suudi Arabis- tan devleti ve kralını incitici nitelikte çı- kan yorumlann hükümet tarafindan pay- Bolu'da Hizbullah operasyonu Hizbullah camileri soyuyov• Dini esaslara dayah devlet kurmak amacıyla îstanbul ve Bolu yöresinde eylemlerde bulunan Hizbullahçılann, örgüte gelir sağlamak amacıyla camileri soyduklan ortaya çıktı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Din esaslanna da- yah devlet kurmak amacıy- la yasadışı faalıyetlerde bu- lunan ve güvenlik güçlenn- ce Bolu'da silahlanyla bır- likte ele geçirilen Hizbullah- çılann, Îstanbul ve Bolu yö- resındekı camilerden 'çal- dridan' değerli eşyalan sa- tarak örgüte gelir sağladıkla- n ortaya çıktı. Bolu'da güvenlik güçlerin- ce yakalanan 15 Hizbullah militanı ile ilgili soruşturma sürerken Bolu Terörle Müca- dele Şubesi ekiplerince yü- (xütülen operasyonun Ankara Pevlet Güvenlik Mahkeme- Si'nin (DGM) bılgısîdahilin- de yapıldığı bildirildi. Yakalanan Hizbullah üye- lerinin Bolu'nun Düzce ilçe- sindeki bir mescidı üs olarak kullandıklan kaydedildi. Ha- len firarda olan Hizbullah örgütünün üst düzey yöneti- cilennden Recep Güler tara- findan 1990 yılında Düz- oe'deyaptınlan "HicretMes- ddT"nde, Hizbullah'a sem- patı duyanlara teorik ve pra- tık eğitım verildığı belirtıl- di. Recep Güler'ın, Bolu yö- resinde örgüte maddi gelir sağlamak amacıyla çeşitli faadiyetler içinde olduğu, bu amaçla Düzce ilçesinde "tM"adında bir kitabevi aç- üğı, yine aynı ilçede bulunan ve cemaat arasında 'Iranh Müslümanlar'ın radyosu' olarak bilınen İM-FM aracı- hğıyla da örgütün propagan- dasmı yaptırdjğı saptandı. Getir kaynağı hırsrzlık • Islami esaslara dayah bir llevlet düzeni kurmak için Türkiye genelinde silahlı ey- femlerde bulunan Hizbullah- {ılann, örgüte maddi gelir sağlamak amacıyla camileri iedef seçukleri ortaya çıktı. .Hizbullah'ın Bolukanadının îstanbul, Bolu, Sakarya ve yalova'dakı 15 ayn camıden -Çaldıklan değerii eşyalan sa- •îarak örgüte maddi gelir sağ- ladıklan bildirildi. Camıler- jjlen çalınan değerli eşyalar yrasmda halı, kılim, seccade İle lstanbul'un Beşiktaş ilçe- ^i Yahya Efendı Camisi ile •Şışli Camisi'ne Suttan Ab- 'dülhamit tarafindan hedıye jfcdilen bir halı ile Kâbe örtü- jünün de yer aldığı belirtil- jii. Yetkililer, halı ve Kâbe dj>rtüsünün paha biçilmez de- *ğerde olduklannı, Hizbul- lahçılann bu ikı parçayı yurt- dışına satmaya çalıştıklanm söylediler. Yakalanan sanıklar arasın- da. Uğur Mumcu, Turan Dursun cinayetlenne adı ka- nşan ve Îstanbul'da güven- lik güçlerince Islami Hare- ket Orgütü'ne yönelik sür- dürülen bir operasyon sıra- sında yakalanan Gutbettin Gök'ün kardeşı Güngör Gök'ün de bulunduğu bildi- rildi. tçişleri Bakanı Nahit Menteşe, dün konuyla ilgili yaptığı açıklamada, bu tür örgütlenn arkasında yaban- cı odaklann bulunduğunu kaydettı. Nahit Menteşe, "Din adı- na ortayaçıkan birtakun ka- ranhk güçler, çevrelerindeki saf ve bilgisiz insanlan sözde dinin kurtuluşu için maşa olarak kullanmaktalar. PKK ile nasü mücadele edi- yorsak İBDA-C, Hizbullah ile de aynı şekilde mücadele ediyoruz" dedi. Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral da operas- yonun başından ben kendi talımatıyla sürdürüldüğünü ve bu konuda görevlendırdı- ği bir savcının Bolu'ya gıt- tiğinı belirterek, sanıklann gelecek günlerde Ankara'ya getirileceğini bildirdi. De- miral, aranan iki kişinin de yakalanmasına çalışıldığını kaydetti. tdamlar cinayettir Haklan Derneği, Suudi Arabistan Konsotoslu'ğu öniine "idamlar cinayettir" yazılı siyah çelenk bırakarak, idam infazlannı protes- to etti. "İdam Cinayettir, Yasam Hakkını Alır" yazdı tişöıüerle Suudi Arabistan Konsotosluğu'na gelen İHD üyeleri, Suudi yetkililerinin idam infazlanna devam etmesjnin. insanın en temel hakkı olan yaşani hakkını gasbetmek olduğunu açıkladılar. Çağdaş demokrasi- ye geçtiğini iddia eden tüm filkekrde. kafa kesme, asıl- ma, kursuna dizme veva başka biçimlerde yapüan ida- mın kaldınünası gerektiğini kaydeden İHD üyeleri, Türkiye'deki idam cezalannın da hâlâ kaldınlmadıgı- nı vurguladılar. İHD üyeleri Suudi Arabistan'da ya- pılan tüm idamlara karşı olunması gerekirken, Türk hükümetinin yahuz Türİüerin idamlanna karşı hare- kete geçmesini doğnı bulmadıklanm açıkladılar. (Fo- toğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) 'öinton aracı olsun'ANAP milletvekili Seven, ABD'nin, Kral Fahd'ın efendisi olduğunu belirterek idam edilmeyi bekleyen Türkleri kurtarmak için aracı olmasını istedi laşılmadığını bildirdi. Akbel, "Genşme- lerm, bu perspektif içerisinde değerlendi- rilmesi ve konulann isbirliği ve karşıhklı saygı ortamı içerisinde çözümlenmesini güçleştirecek yaklaşunlardan kaçınılma- sıgereldyor''dedi. Sözcü Ömer Akbel, iki ülke arasında suçlulann iadesi ve uyuşturucuyla mü- cadele konulannı kapsayan "adli yar- dımlaşma"1 anlaşmalan imzalanması için gırişımlenn 1988 yılında başlatıldığını, önerilen anlaşma taslaklannın Riyad yö- netimınce reddedildığini açıkladı. Başbakan Çillerde dün Istanbul'da ga- zetecilerin sorulan üzerine yaptığı açık- lamada, değişen hiçbir seyin olmadığını öne sürerek Türk yurttaşı olan herkesin malı ve canına sahip çıkacağmı belırtti. Riyad yönetimi, "idamlar sürecek"şek- linde açıklamalar yaparken, Çiller'in, "BuaşamadamerakedflecekbirşeyyDk- tur" demesi, dikkat çekti. Çiller, sözlerini şöyle sür- dürdü: "Bütün dostlanmız nez- dinde bu konuyu ele aldık ve takip ediyoruz. İlk söyledi- ğhnide tekrar ediyonun; bu geüşmeter umut \ericidir ve Suudi Arabistan'daki huku- ki süreç bitmiş değildir. Ve bu aşamada merak edikcek bir şey yoktur. Suudi Arabis- tan'da bu durumda olan va- tandaşlann durumunu ve bu isi bizzat ben takip ediyo- nun. Hem Yurtdışındaki bü- tün geUşmeleri takip ediyo- nun hem de temaslanmız devam etmektedir. l'mutlu- yum, ilk söylediğim gibi ve tekrar ediyorum, değişen bir şey yoktur." Bûyükeiçi gönderüdi Suudi Arabistan'daki idamlann hemen ardından özel temsilci sıfatıyla Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Cid- de'ye gönderilirken, Türki- ye'de tatilini sürdüren Riyad Büyükelçisı Türkekul Kıırttekin, dün aksam saat- lerinde görev yerine gönde- rildi. Suudi Arabistan yasa- lanna göre tutuklu bulunan ve Riyad Büyükelçiliği'nce daha önce 40 olarak bildiri- len Türk yurttaşlannın sayı- sının da 70 civannda oldu- ğu belirtildi. Suud yöneti- minin yargı aşamalan konu- sunda büyükelçihği yeterin- ce bilgilendirmediğini vur- gulayan kaynaklar, idam cet- zası kesinleşen ve infazı bekleyen yurttaşlann sayı- sının da 20 olduğunu kay- dettiler. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kılıçla baş kesilerek infaz uygulanan Suudi Arabistan'da idam cezasma çarpünlan Türk yurttaşlannın kurtanlması için yapılan gırişimlerin ıç politıka malzemesi olarak kullanıldığı savlan, tartışma yarattı. Suudi Arabistan'daki idamlarla Faisal Finans Kurumu'nda gerçekleştiği iddia edilen 3 trilyon liralık kara para aklama olayı arasındaki bağlantı iddialan da TBMM gündemine getirildı.CHP Genel Sekreten Adnan Keskin, Suudi Arabistan'da yaşanan son olaylann üzüntü verici olduğunu vurgulayarak "Haklarmda idam karan verflen 40 kadar yurttaşımtzın. idam edümelerinin engellenmesi konusundaki çabalar devlet tarafindan yürütühnelidir. Bu olaylann iç polmka malzemesi olarak kullanıhnasını sakıncah buluyorum'' dıye konuştu. DYP Grup Başkanvekılı Nevzat Ercan, ANAP lideri Mesut Ydmaz'a çattı. Suudi Arabistan'da 4 Türk yurttaşınra kafalan kesilerek idam edilmesınden büyük üzüntü duydukJannı ve gerek devlet, gerekse hükümet düzeyınde yoğun temaslann sürdüğünü belirten Ercan, Yılmazın bu konuyu "iç poütika malzemesi" yapüğını öne sürdü. ANAP Bilecik Milletvekili Mehmet Seven. dün yaptığı yazılı açıklamada, Körfez Savaşı'nda ABD'nin Kral Fahd'a verdiği desteğı anımsatarak "Kral Fahd'm, CMnton'm bir dediğini Ud edeceğini zannetmiyorum. Hiç duydunuz mu. bir tek ABD'linin mahkûm edilip kellesinin vurulduğunu?"dedı Seven, Suudı Arabistan'da idam cezası alan Türk yurttaşlannın kurtulması için Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Tansu ÇiBer'e seslenerek. "Telefonlaını olur, yoksa özel kuryeyle mi olur, ABD Başkanı Bill Clinton'm bu hususta özel gayretleri istirhanı edilebilir" önerismde bulundu. CHP Sıvas Milletvekili Azimet Köylüoğlu, Başbakan Tansu Çiller'in yanıtlaması istemiyle dün TBMM Başkanlığı'na verdiği yazıh soru önergesinde, Türkiye'nin Faisal Finans Kurumu'nda 3 trilyon liralık kara para aklama olayını ortaya çıkardığına ilişkin haberlere değindı. Mahkûmlara hukuki yardım gfindemde Yalçıntaş'ın, Suudi Ara- bistan'da tutuklu bulunan Türkler için hukuki yardım yapılabileceği önerisiyle Türkiye'ye döndüğü belir- tildi. Edinilen bilgiye göre, Yalçıntaş, baro sisteminin olmadığı ve her isteyen sa- nığın avukat tutamadığı Su- udi Arabistan'daki Türk tu- tuklular için, tanınmış avu- katlar ile bazı hukuk bürola- nnın listesini yetkililere ilet- ti. Türkiye'nin, Türk yurt- taşlannın savunmalan için bu kişi ve kunıluşlarla da ilişkiye geçmesinin gün- demde olduğu bildirildi. Dikkatsizlik nedeniyle ölüme neden olan bir kişi 20-150 bin lira para cezası ödüyor Cezalar caychrıcı obnaktan vızaktstanbul Haber Servisi -Her yıl binlerce insa- nın ölümüyle sonuçlanan trafik kazalannm suç- lulanna verilen cezalar caydıncılıktan uzak ol- duğu gibi, komik de. Trafik kazası sonucu bir veya birkaç insanın ölümüne sebep olanlara en fazla 10 yıl hapis cezası verilirken bu cezalann tümü de günlüğü 5 veya 10 bin lira karşılığında paraya çevTİlebiliyor. Türkiye'de ulaşım kazalan (kara, deniz, hava ve tren) ile ilgili bir ceza yasası yok. Bu kaza- larla ilgili cezalar, 1926 yılında kabul edilen Türk Ceza Yasası'mn yalnız 2 maddesine göre değerlendiriliyor. Bu maddeler akla gelebilecek tüm kusurlu suçlan kapsadığı için trafik kaza- lan konusunda çok yetersiz kalıyor. Bunlara gö- re "tedbirsizlik >« dikkatsizlik sebebrvle"bir ki- şinin ölümüne sebep olan birinin "20 bin Kra ile 150 bin Kra arasında" para cezası ödemesi ön- görülüyor. Ash 1889 tarihli Italyan Ceza Yasası olan Türk Ceza Kanunu, kabul edildiği yılda reform sayılsa da bugünün koşullanna cevap veremiyor. Bunun en çarpıcı örneği trafik kazalan ile ilgi- li kanun maddelerinin yetersizliğinde yaşanı- yor. Trafik kazalannda verilen bütün cezalar, tüm mesleklerdeki kusurlu suçlan da kapsayan Ceza Yasası'mn yalnız 455. ve 459. maddele- rinden kaynaklanıyor. Bu maddelere göre verilen hapıs cezalan ise üst sınır olmaksızın Ceza İnfaz Yasası'nın 4. maddesi gereğince, günlüğü 5 bin ile 10 bin li- ra arasında "ağır para cezası"na çevrilebiliyor. Buna göre bir yıl hapis cezası alan bir kımse 1 milyon 825 bin lira veya 3 milyon 650 bin lira para ödeyerek hapisten kurtulabiliyor. Bu du- rumda bir veya daha fazla kişinin ölümüne se- bep olmaktan en fazla "10 yıl" hapis cezası alan bir kimsenin, cezasının tümü paraya çevrildiğin- de yalnız 18 milyon 250 bin lira ya da 36.5 mil- yon lira ödemesi gerekiyor. Trafik kazası sonu- cu açılan tazminat davalan da mağdurlan tatmın etmiyor. Bu davalar da Borçlar Yasası"nın 47., 49., 55. ve 100. maddelerine göre açılıyor. Yi- ne çok genel konulan kapsayan bu maddeler de trafik kazalan konulannda açıklık getırmiyor. Avukat Cengiz Hortoğlu, verilen bu cezalann caydıncılıktan uzak olduğunu, bunun için de yapılabılecek en iyi çözümün kişilerin ekono- mik durumuna uygun, yani "nispi" olarak hâ- kim yetkisince tespit edilen para cezalan olaca- ğını söylüyor. Vakıfbank'tan Surucuye ihtiyaç kredısi • 3 aydan 24 aya kadar vadelerde kullandınlacak krediyfe uygulanacak faizler, 3 ay vadede aylık yüzde 5.20, altı ay vadede aylık yüzde 5.45, 12 ay vadede aylık yüzde 5.85 olarak belirlendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Vakıfbank, Ankara Ticari Araç sahipleri ve Şofbrleri Eğıtim Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (Ataş Vakfı) üyelerine, uygun faizli "otomobil ve işletme ihtiyaç kredisi" verecek. Vakıfbank' tan yapılan açıklamaya göre, 3 aydan 24 aya kadar vadelerde kullandınlacak krediye uygulanacak faizler. 3 ay vadede aylık yüzde 5.20, altı ay vadede aylık yüzde 5.45,12 ay vadede aylık yüzde 5.85,18 ay vadede aylık yüzde 6.15,24 ay vadede ise, aylık yüzde 6.50 olarak belirlendi. Vakıfbank'ın kullandıracağı kredilerin limitleri de belirlendi. Öte yandan, vakfa üye ticari araç sürücüleri için, 2 ticari araç sahibinin kefaletiyle 50 milyon lira taksitli ihtiyaç kredisi kullandınlacak. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Prof. Bozer'in Yeni Mektubu Hacettepe Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Yüksel Bozer'den yeni bir mektup aldım. Yanıtını 26 Ağustos 1995 Cumartesi günü yayımlayacağım. A- ma şimdiden şu kadarını söyleyeyim ki, eski mektu- buyla ilgili olarak, bizim yazıişlerindeki arkadaşlara "saçını başını yolduracak" olan şey, eski yazımın "içeriği"değ\\, "uzunluğu" idi. Sayın Toktamış Ateş, 10 Ağustos 1995 tarihli Cumhuriyet gazetesinde- ki sütununuzda mektubumu yayınlamışsınız. Cum- huriyet'i yönetenler ile kendi farkınızı ortaya koydu- nuz, belki de cesaretle. Çünkü yazı işlerinizdeki ar- kadaşlannız farklı görüştekiler için saç-baş yoluyor- larsa buna denecek bir şey kalmaz, ama doğrusu siz tebrik ve teşekküre layıksınız. önce şunu belirtmeliyim ki "cevap vermeye değer mfderken kesinlikle kişiliğinizi kastetmemiştim. Ya- nmı, her zamanki küçümseme alışkanlığınız içinde "eğer yanıt ve eleştiri denilebilirse" diyerek bekleme- diğiniz kadar sert bulmuşsunuz. Başkalannı ifadele- rinden dolayı kınayıp kendi ifadelerine hoşgörülü ola- bilmek sizin için bir farkiılık. 1- Öncelikle yazınızın başlığında yine konuyu çar- pıttığınızı bildinmek isterim. Konumuzun, "Siyaset Yasağı" olmadığını, "siyasal partilere üyeük" olduğu- nu tekrar vurguluyorum. 2- Bugüne kadar laik Cumhuriyetimize bağlılığım- la ve Atatürk ilke ve ınkılaplanna inancımla çok övün- düm ve bu konuda tabiı "tarafiVy/n1 da; ama uluor- ta "taraflı"y7/n diye övünen bir öğretim üyesine hay- reümi gizteyemiyorum. Demek ki hiçbir şeyde objek- tif olamıyorsunuz. Bu yapıntz gereği, hayatının çok önemli bir kısmını geçirdiği makamlarla övünen ve bundan şerefduyan birkişiye, bana "farklı esen her rüzgârla yelkenini doldurmak isteyen ve bunun için 'her devrin adamı' olmaya çalışan"d/yecefc kadar işi kışiliğe dökmüş ve hakarete varacak ifadeler kullan- mışsınız. Bu yorum gazetenızde bir başka kalemden daha önce de yayınlandı. Bu da herhalde onun fo- tokopisi. Beni kendimden bahsetmekzorunda bırak- tınız. O halde sabrediniz: Daha tıpta okurken mezun olduğum lisenin (Ankara Koleji) Bitirenler Derneği Başkanlığı'nı üç yıl sürdürdüm. Yurtdışından dönü- şûmde iki dönem (dört yıl) Ankara Tabip Odası Baş- kanlığı, aynca iki yıl Haysiyet Divanı Başkanlığı yap- tım. Akabinde bir dönem daha seçildim, ama aynl- dım. Üç yıl ODTÜ Mütevelli Heyeti Başkanlığı, bun~ dan önceki YÖK'te iki yıl üyelik, yıllarca Üniversite- lerarası Kurul Üyeliği, üç yıl Hacettepe Üniversite- si'nde Rektör Yardımcılığı, 13yıl(üç dönem) Rektör- lük, 11 yıl Yûksek Sağlık Şûrası Üyeliği yaptım, yapı- yonım. Daha diğerierini, bilim alanındaki yerimi, yurt- dışındaki konumumu bir kenara bırakıyorum. Bura- lara beni seçenlerin veya atayanlann tümü, yıllarbo- yu aldanmış olamazlar. Benim yelkenlerim de o rüz- gâriara o denli dayanıklı değıl. Bu düşünce ve de- ğeriendirmenizde ve küçümsemenizde insani dü- şündüren biryanlışlık var. Kaldı ki hiçbir devrin ada- mı olmamayı da tabiiben değeriendirebiliyonjm. En- dişe etmeyin "sizı anlıyorum". 3- Hacettepe Üniversitesi Senatosu "bir grup öğ- retim üyesi" diye ifade edilemez. Ûniversite idariya- pısı ve makamlann onuru hususunda bilgili değilsi- niz. Nasıl ki 450 kişilik pariamento için, 60 milyonluk nüfusa bakarak "bir grup" diyemezseniz, Senato için de bu deyimi kulalanamazsınız. Hacettepe Üniversitesi Senatosu'nun bağlayıcı konum ve yetkisi vardır. 45 kişilik Senato üyeleri için- de sadece dört kişi farklı düşündüler dersem çok üzülür müsünüz? Hangi tarafın "küçük bir grup" ol- duğunu gördünüz mü? Hacettepeliler'i tanımadan varsayımlar ileri sürmeyin. 4- "Demokratik birtoplumda, tüm vatandaşlann ör- gütlenmelerini ve siyasetle ilgilenmelerinı ve bunu demokrasinin temel koşullan arasında sayanm" der- ken ifadelerinizi yine hayretle okudum. Demek ki, Bati dünyasında hiçbir demokratik toplum yok. Çün- kü o "anti-demokratik" toplumlaıf) tüm vatandaşlar olarak "örgütlü" değiller ve çoğu da sizin anladığınız manada siyasetle ilgilenmiyoriar, yani topluca birpar- tiye kayıtlı değiller. Sadece sizin ve pek çoğumuzun yaptığı gibi tartışıyor, konuşuyor, yazıyoriar. Belki pek azı bağnaz taraflılık yapıyor. Doğu Bloku'nda ise ku- rum içi elemanlar ülkelerindeki tek partiye girme ça- basında olmuşlardır. Bir partiye üye olmanın onun görûşlerini savunmak, dolayısı ile taraHı olmak, ona hizmet etmek, taraftar toplamak demek olduğunu yi- neliyorum. Amaç bu değilse neden üye olunuyor? Birpartinin görüşlerinin "sempatizanı" olmak ayn bir konudur, "üyesi olmak" ayn. Tabiidir kiparti üyesi ol- madan da taraf olunabilir, ama parti üyesi olmanın vecibelerini bilmek ve yerine getirmek gerekir. 5- Çok takıldığınız, önemsediğiniz ve beğendiği- nizi anladığım birnokta: "Eski mevzuata göre bir öğ- retim üyesinin seçimlere girmek için geçici olarak is- tifa edip, seçimi kaybedince girdiği partiden istifa ederek geri dönmesi halinde tarafsız mı oluyordu? Bunu hangi mantık kabul edebilir?" sualinizdir. Bu- nun cevabını aslında 3. paragrafta verdim. Ama, tek- raredeyim "tarafsızlık", "siyaset yapmak", "taraflı ol- mak", "bir felsefenin sempatizanı olmak" ayn, "bir partinin üyesi olmak"/se tamamen ayndır. Gözünüz- den bilerek veya bilmeyerek kaçırdığınız en önemli nokta ise seçimi kaybeden oğretım üyesinin "parti- sinden istifa ederek"ürHVers/'teye geri dönebilmesi- dir. Yasadaki bu hükmü görmemiş olamazsınız. Bu noktanın inceliğini herhalde anlıyorsunuz. "İfade oyu- nu'nu kim yapıyor? 6- "Taraflı" olmanın daha başında genelde "şart- lanmış" olmak gelir. Bunu da hatıriatayım. Yeni anayasa değişikliği sırasında pariamento, ne- dense bu konuda üniversitelerin hiç fikrini almadı. Hatta basında yazı da çıkmadı, televizyonlar bile ola- yı takip edemediler. Iş oldubittiye getırildi. Anayasa değişikliğinde her zaman referandum şart olmasa bile toplum önünde, basında, televizyonlarda tartış- mak, halkın tepkisini almak, eski tabirie "nabız yok- lamak*'yasa>7 çıkaranlara bu yolla görüş vermek ben- ce zaruridir. Bunun gibi önemli bir konuda bunlann hiçbiri yapılmadı. Tek bir amaç dikkati çekiyordu: Derinliğ/ne gitmeden "Bu Meclis biriikte hareket ede- bilir, Anayasayı bile değiştirebilir"ded/rtme/c. Bunun ispab yapıldı. Ama hiç kimse, "öğretim üyeleri bir si- yasal partinin üyesi olamazsa Türkiye de demokrasi yoktur fıkri tamamen yanlıştır. Batı'da bunu zaten beklemiyor, çünkü orada da böyle bir şey yok" de- medi. Bu dikkat çekicidir. Bu konuda ülkemizin geleceği için bütün kalbim- le sizin haklı çıkmanızı diliyorum. Evet, zaman herşe- yi gösterecektir. Bu yazımı yayınlamak ikinci bir ce- sareti ve tartısmalara saygıyı gerektirecek. Size güveniyorum. Ifadeleriniz ile çokzoriamazsanız baş- ka da cevap yazmayacağım. Saygılanmla Prof. Dr. A. Yüksel Bozer Rektör
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle