14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS1995 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER u Islamlâr(3an Islam Beğen"! Öyle görünüyor ki, dinsel alanın kural 4Q J^ırumlaAile dünyasal yaşam alanını düzenleyecek işlemleri birbıriı>den ayıran ve ikincüeri akla dayanan ilkelere bağlayan 3 Mart 1924 tarihli devrim yasasının yazgısı da, aynı tarihli Öğretim Birliği Yasası'nınkine benzemek üzeredir... MERİÇVELİDEDEOĞLU S on aylarda özel televizyon- kâm lardaki açıkoturumlarda. tûrlü yerlerde yapılan top- lantılarda, söyleşilerde kimi gazetelerin köşe yazılannda iki konunun sık sık ele alın- dığı gözleniyor. Bıri, Atatürk'ü ve dola- yısıyla 1923 Devrimî'ni yerden yere vur- mak, ötekı de laik Cumhuriyetimizi, "Şer'i Cumhuriyet"e dönüştürnıe çaba- lannın hızla sonuca ulaşması içın toplu- mun her kesimine bu dönüşmeyi onay- latmak! lşte bu ikinci konuda yürütülen bitim- siz- çabalarla oluşturulan ortamda, ABD'nin Türkiye içın uygun gördüğü "Dunh Islam" model yetmedi, sözümo- na yenılen türetıldi ve eskiler yenilendi: "Liberal Islam", "Ilımlıca Islam", "Ka- n tslam"," Yumuşak tslam ", "Molla ts- lamı", "Yumuşakça Islam", "Şeriatma- deri Islam", v.ö. gıbi. Böylece türlü nitemlerle sulandınlmış ya da koyulaştınlmış Islam, baska bir de- yişle. "Boyacı küpüne babnhp çıkarü- mış bir Islam" görsel yayın ve basın ara- cıhğı ile pazarlanıp topluma sunuluyor: Seç, seç al!... Bir kamyon dolusu karpu- zu satar gibı tstam'ı pazarlayanlar, bunu gerçekleri saptınp yaratılan kavram kar- gaşasına dayanarak yürütüyorlarelbet!.. Yıllarboyu özenle yetiştirilen bu pazar- lamacılar, şeriatla dini çakıştınp özleştir- meyı, istenilen çıkarlar doğrultusunda büyûk bir ustalıkla kullanıyorlar Oysa -onlann da pekiyı bıldiği gibi- daha Islamın oluşum sürecınde Dini Ah- ile "Dünyevi AljkânVın yeri belir- lenir. Her ıki alanın, yani dinsel alanla dünyasal alanın yapılanndaki, özlerin- deki aynm, bu belirlenmenin temelini oluşturur. Dünyasal alanı düzenleyen *vahy hükümleri'' gerektiğinde, yaşamın özû olan "öe&şim"e uygun olarak, ya Vahy Kaynagı'nca ya da Peygamberce değiştirilmişlerdir. Dahası kimi dünya- sal hükümlerin bir değil ikinci kez düzen- lendiği de bilinen bir gerçektir. öte yanda yine bilinir ki "Dini Ah- kâm" dinin özü olan "ttikat" ile ibadet- leri içeren "tbadat" bölümlerinden olu- şur. "Itikat" alanının hûkûmleri 23yıllık vahy sürecinin daha ilk dönemlerinde be- lirlenip inananlara duyurulmuştu ve bu süreç içinde inanç hükümlerinde herhan- gi bir degişiklik olmamıştı. olamazdı da... "Itikat" dinin kendisi demekti. Bu bakımdan Islam kaynaklan, "lti- kat" ile ilgili yargılara "Asü Hükümler'' diyerek bunlann dinin temelı olduklan- nı dolayısıyla değişmezliklerini belirtır- ken, "tbadat"' ile "Dünyevi AhkâırTın, "Fer-i Hükümler'' yani "tkincı Derece- den Hükümler"den sayüdığını da açıkça ortaya koymuşlardır. tşte bu saptamalardan yola çıkan kimi Islam bilginleri, dünyasal olanla dinsel olanın "Şeriat" adıyla ortak bir çatı altı- na alınmasını uygun bulmazlar; Şeriat'ın yalnızca "Dünyevi Ahkâm"ı kapsadığı- nı kabul ederler. Bu görüşlerinde ne den- li haklı olduklan son birkaç yüzyılhk ta- rihimizde yer alan. "Din elden gidiyor, şeriat isteriz" çığlıklany la patlayan onca başkaldında görülebilir. "Dünyevi Ah- kâm" alanrada yapılan yenilenmenın (çağdaşlaşmanın) yolu, çıkarlan sarsı- lanlarca kışkırtılan halk tarafından hep bu istekle kesüiyordu. Gerçekten, dünyasal şeriattaki herhan- gi bir düzenleme yenileme, dinsel olan- la dünyasal olanın bir şemsiye altında ol- masından yararlanarak hemen dinsel ala- na çekilebiliyor, böylece "Din elden gi- dıyor!" çığlıklanna dönüştürülerek en- gelleniyordu. Bu oyunun en belirgin bir biçimde ilk kez sahneye konuluşunun, 29 Mayıs 1807 ayaklanmasıyla gerçekleştiği belirtilir. Bilindığı gibı. Osmanlı askeri örgütünde bir "çağdaşlaşma"atılım olan Nizann Cedit Ordusu'nun 1794'te kuruluşu ile, geleneksel örgüt Yeniçeri Ocağı'nda kı- pırdanışlar başlar. Ne var ki bu "Yeni Dü- zen'e karşı oluş. varlıklan söz konusu olan Yeniçerilere özgü olarak kalmaz; iş- levini iyice yitirmiş olan bu Ocağın ara- cılığı ile bireysel büyük çıkarlar saglayan devletin kimi üst düzey yöneticilerinden, ülkenin yönetim birimlerinin başındaki- lere dek uzanan bir kesim de, harekete geçer. Bu çıkar birliğinin renkli bir halkasını "Ulufe Mafyasırnın oluşturduğunu dö- neme ait tarîh kitaplannda yer alan şaşı- lası açıklamalarda görürüz. Başkent ls- tanbul'da, Yeniçerilerin "UlufeTezkirete- ri"ni (maaş alındılannı) ederinden daha düşük bir değerle satın alan bu açıkgöz- ler, sonra bunlan, akar sahibi olmak is- tcyenlere ûstün bir fiyatla satarak büyük kazançlar elde ediyorlardı. Gerek bu Ulufeciler, gerekse bu çıkar birliginin öteki halkaları Nizam-ı Ce- dit'in oluşumunu büyük bir kaygıyla iz- lerlerken önlemlerini de alırlar. Yeniçe- riler kazan kaldıracak sınıra getirilir; pat- lama için gerekli "Şer'i neden" de bulu- nur; bu, Nizam-ı Cedit erlerinin gıydiği giysidir. Yeni birliğe, Fransız ordusunda kullanılan mavi bere ile kırmızı ceketten oluşan bir eşgiysi (üniforma) uygun gö- rülmüştür. 1807 bahannda, Bogaz tabyalannda görev alan K.aradenizli yaraaklara da bu eşgiysinin (üniformanın) giydirileceği sözü ortaya atılınca, bunlar başkaldınr; bu kıvılcım yeterlidir. Başta Yenıçeriler olmak üzere her türlü kesımden halk: "Askere setre pantalon grvdirip imanına halel getiren Padişah'a, AHah tevfîkatını (yardımını) çok görür" dıyerek Saray'ı basar... Demek ki, dünyasal olan giyim-kusam işi şimdi dinsel alana çekilerek kutsallaş- tınlıyor, dünyasal gelenek bir "iman"işi oluyordu. Elbette kısa bir süre sonra as- kerin giysisi değişecekti; ne var ki, 1807 bahannda "Memaliki Osmaniyc"de çark böyle döndürülüyordu. Reaya (halk) da elbet bu çarkın dön- dürülmesinde kullanılacakrı; oysabu ke- sim, Nizam-ı Cedit'in giderlerini karşı- lamak için oluşturulan lradn Cedit'in en ağıryükünüçekiyor. geçim sıkıntısı için- de boğuluyordu. Ama şımdi onun da so- runu: u Elden gitmekte olan dindi, şeriat- tt"'.... Genelde Osmanlı toplumunda cagdaş- lığa dönük atılımlann yolunun kabaca, hep bu şablona uygun bir biçimde kesil- diği görülür. Bunun temelinde de yuka- ndabelirtildiği gibi, dinsel olanla dünya- sal olanın, "Dünyevi Ahkâm" ile "Dini Ahkâm"m bir şemsiye altında, "Şeriat" adı altında toplanmasının yattığı ortada- dır. Böylece dinin bu konumda tutulma- sının, toplumu sömürenlerin elinde araç olarak kûllanılmasını kolaylaştırdığı apa- çık bir gerçektır. Öte yanda bu durumun sürdürülmesi dinin aşın dünyasallaşması konusunu da gündeme getırir ki, bu tür bir yapılanma- nın dini özünden uzaklaştınp kendine ya- bancılaştıracağı kaçınılmaz bir olgudur. Tüm bu sakıncalar artık çok iyi bilin- se de. dini şeriatla özleştirme aynı yo- ğunlukta günümüzde de sürmekte, onca şenat türü ile çakıştınlan Islamın, "ya- malı bir bohçaya" dönüştürülmesi rahat- hkla kabul edilmekte, dahası bundan da yararlanılmaktadır. • Gerçekten de tarikat kökenli bu tür dinci odaklann her biri, kendi çıkarlan- na uygun bir "şeriat" olusturduklan için, piyasayatürlütürlü "Şer'i düzenler" sü- rülmüştür. Ne var kı bunlann alıcı bula- bilmeleri için güvenli bir ambalaja kon- malan gerektiğınden, adlan: u Dmıh Şe- riat" değil de "Ihmlı Islam"; «libenü Şeriat" değil de "Liberal Islam"; "Yfo- muşak Şeriat" değil de "Yumuşak ts- lam" v.ö. olarak saptanmıştır. Görünen o ki aralannda yanşma da (rekabet) başlamış; "Ihmlı tslam" ya da "Liberal Islarn" alıcılara, kendilerim seç- melerini yoksa "Katı tslamT "a boyun eğ- mck zorunda kalacaklannı söyleyip, söz- lerinin doğruluğuna kanıt olarak da lran'ı göstererek: "Şah>r anhlanegerŞe- riatmaderryi seçseydi, Humeyni gelmez- di"diyorlarmış... Tarikat Şeriatçdan'nın saldığı bu göz- dağı, hükümetin her iki kanadının da kendileriyle ilişki kurmalannı sağladığı gibi, devletin bütün birimlerine yerleş- melerine ve böylece laik Türkiye Cum- huriyeti'ni, "Tarikat Cumhuriyeti"ne dönüştürme çabalannın hızlandınlması- na da yarayacaktır. Öyle görünüyor ki, dinsel alanın kural ve kuTumlan ile dünyasal yaşam alanını düzenleyecek işlemleri birbirinden ayı- ran ve ikincüeri akla dayanan ilkelere bağlayan 3 Mart 1924 tarihli devrim ya- sasının yazgısı da, aynı tarihli Öğretim Birliği Yasası'nınkine benzemek üzere- dir... Oysabu devrim yasası ile yalnızca top- lum çağdaşlaşmakla kalmıyor, Islam di- ni de özünden uzaklaşıp yabancılaşma- sından korunuyordu. ARADABIR SAADETTtN MALKOÇ Beş Olmaz, Altı Otsun! Gazetenın birınde manşet: CHP 5 parça. Amipler de parçalanarak çoğalmıyorlar mı? CHP de çoğalıyor! Çoğaldıkça da büyüyor (!) Maçlarda bağınyor taraftar: Bir yetmez, iki olsun. İki olunca üç, üç olunca dört, beş istiyor.. Isterier ya. Amaçlan, taraftan olduklan kulübün daha çok atma- sı. Ben de tarafım ya CHP'ye: 'Beş olmaz, altı olsun' djyorum. Altı olsun ki, her grubun eline bir ok düş- sün. Biliyorsunuz, CHP'nin logosunda altı ok var. Uzun- ca bir süredir anlamını yitıren attı ok... O altıok ki, bir zamanlar "anayasa" gibiydi. Sıraladığı ilketerin dışı- na çıkmaya kimse nıyetlenemezdi. Bunu akhndan bi- le geçirenler, soluğu kapı dışında alırdı. Çünkü altıokun altı ilkesi vardı. O ilkelerın bir onuru vardı. Politikayı siyasiler yapardı CHP'de. Şimdilerde ayağa düştü. Once ılkesıni, ardından amacını yitirdı. Bir koltuk kavgaadır sürüp gidiyor. Kime, kimile- rine ne yararı oldu o koltuğun? Son yedi-sekiz yıldır uğruna savaş verilen, kimile- rinin rüyalanna giren o kottuk hiç doldurabildi mi? Ya da olanak tanındı mı doldurmak isteyenlere? Kunjltayiar, kunjltaylar, kurultaylar. Bitmeyen hizip- çibaşılık hırsı; hizıp. hızip, hizip... Ayakoyunlan, Kırk- pınar başpehlıvanlannı kıskandıracak duruma geldi. Yaklaşan kurultay öncesinde trafik öyle bir hızlan- dı ki, yeşili bekleyen yok. Tümü kırmızıda geçiyor. Partinin serpilip büyümesi yerine, parçalanıp ufa- lanmasına hız verildi. Bir tas su döken yok ağacın dibine. Gelen işıyor, giden işiyor ki bir an önce kuru- sun. Gülünçtür ki, hatta acıdır ki ağacın dibine işi- yenler suladıklannı sanıyorlar. Bu denli "gaflet" hatta "hıyanet" nerede görül- müş. Bir koltuk uğruna Yarab, ne oyunlar oynanıyoıi Bu ayakoyunlan ile siyaset yapacaklanna Kırkpı- nar*a çıksalar altın kemer takarlar boyunlarına. Bölünün, parçalanın; beş olmaz, altı olsun. Bir ok artmasın. Amacınız bu değil mi? TOKAT SULH HUKUK H A K İ M L İ Ğ İ ' N D E N Esasno: 1990'633 Kararno: 199M082 - Davacı Ayse Güneş tarafindan davahlar Halit Arslan, Mithat Arslan ve Abdurrahman Arslan aleyhine açılan paydaşlığın giderilmesi davasuıın yapılan açık yargıla- ması sonunda: Davahlar Halıt Arslan ve Abdurrahman Arslan adla- rvna duruşma günü bıldiriı davetiye çıkanlmış olup teb- ligat bila ıkmal iade edilmiş, Tokat C. Başsavcılığı vasıtasıyla adres araştınlması yapünlmış, tebligata yarar adresleri tespit edüememış olduğundan; Davanın kabulü ile dava konusu Tokat Kervansaray Köyü Köyönü mevkiinde parsel 712 numaralı 7800 m2 miktarlı taşınmazın umum arasında saölmak suretiyle or- taklığın giderilmesine, satış sonucu eldeedılecek paranın tapu kaydındaki hısse dxırumuna göre, 9O2'88OO hıs- senin Hacı Bekiroğlu Abdurrahman Arslan'a, 902/8800 hissenin Hacı Bekir oğlu Halıt Arslan'a, 682'8800 his- senin Hacı Bekir oğlu Mithat Arslan'a, 5314/8800 his- senin Recep kızı Ayşe Güneş"e verilmesine, satış sonu- cu elde edılecek paradan yüzde 05 harç ile davacı taraf- ça yapılan toplam 262.100.- TL mahkeme masrafi ile davacı vekili için 120.000.- TL ücreti vekaletin taraflara hisseleri nıspetınde aıdıyetıne karar venldığınden, teb- liğ yapılamayan Halit Arslan ve Abdurrahman Arslan'a karar tebhği yenne ılanen tebliğ olunur. Basın: 37823 SEFERİHİSAR AŞLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞÎ'NDEN 19<>3'288Esas Davacı, Sefenhisar Doğanbey Köyü'nden Mehmet So- ner, Mustafa Soner ve Ali Behçet Soner ve Izmir'de mu- kım Gülsüm Gümüşay tarafından davalılar Maliye Hazi- nesı ve Doğanbey Köy Muhtarhğı aleyhlerine açılan gay- rimenkul tescil davasında: Dava konusu Seferihisar'ın Doğanbey Köyü Yazlıca- ağaç mevkiinde vaki ve Doğusu: Dere, Batısı: Cami Vak- fı, Kuzeyi: Davacılann mahkemelik yeri ve Güneyı: De- re ve çamhk ile çevnh taşınmazın davacılar adına tapu- ya tescili yapılacağından hak ıddia edenlerin mahkeme- mizın 1993/288 sayılı dosyalanna muracaatlan ilan olu- nur. Basın: 38083 Milas, kaymakamını istiyor^ lçemıze bundan üç yıl • önce tayin olan I kaymakamımız, bu I süre içinde Milas için, I Mılaslılar için önemlı * ışler yaptı. Iki yıl daha Milas'ta kalması gerekırken, kaymakamımızm Samsun'un Bafra ilçesine ataması yapıldı. Bizler kaymakamımız Havati Soylu'nun Milas'tan aynlmasmı istemiyonız. Neden mi? tşte Kaymakam Soylu'nun Milas için yaptıkları. 1 - Milas'ta 40 üretıcı köyün oluşturduğu "Süt Birliği'', Kaymakam Soylu'nun önemlı çalışmalanndan bıridir. Yıllardır örgütsüz olan köylülenn sütlen yok değerine toplanıyor, köylûler emeklennin karşılığını alamıyorlardı. Birlik sayesmde köylünün sütü değer kazandı. Aynca Süt Bırlığı içın Koru Köyü'nde 350 miryon liraya yer satın ahnmıştı, süt toplama merkezi ve mandıranın temeli atılacaktı. 2- Dünya Sağlık Örgütû (W'HO) tarafından fınanse edılen 150 yataklı tam teşekküllü, a>Tiı zamanda Bodrum'dan Dıdım'e kadar tunzme de hızmet verecek olan hastane, yine Kaymakam Soylu'nun öncü çahşmalan ile gerçekleşti. Bugün hastanenın kaba inşaatı bitmiş durumdadır. 3- Muğla Ünıversıtesı'ne bağlı olarak açılan Milas Meslek Yüksekokulu'nun gerek açılma karannın alınmasında, gerekse yüksekokulun her tûrlü donanımının sağlanmasında, Milas esnafını ve kuruluşlan da harekete geçıren oydu. 4- Yennden yönetımın bir uygulaması olan tüm muhtarlann. esnaf ve meslek kuruluşlannın katıldığı "llçe MecHsi'" toplantılan onun zamanında hıç aksamadan sürdü. Burada, Milas'ın özellıklc köylenn yol, su, elektrik, telefon, okul gibi sorunlan ele alınır, çözümlenmesı içın çalışmalar yapıhrdı. lşte bu nedenlerle ve biz muhtarlarla iyi bir diyalog kuımasından dolayı, kaymakamımızın başka yere gıtmesini istemiyonız. Biz muhtarlar ondan hep yakın destek gördük. Milas onunla daha çok eserler kazanacaktır. Sayın Başbakanımızdan ve Içişleri Bakanımızdan, kaymakamımızı bizden almamalannı istiyoruz. Tacettin Güney / Milas Karacahisar Köyü Mnhtan Bazıları dostlarına daha çok . zaman ayırır Yoksa siz, günü 28 saat yaşayan bu şanslı insanlardan değil misiniz?.. Onlann birer cep telefonu var. Yaşamı daha da kolaylaştıran, ödül rekortmenı bir cep telefonu, Ericsson 337. Darbelere dayanıklı metal çerçevesi, sesi tüm doğallığıyla ileten mikrofonu. kullanımı kolay menüsü, Ericsson'a özel anteni ile Ericsson VetkBI Khatotçılan: 21. yûzyılın cep telefonu Ericsson 337, kendinize ve dostlannıza daha çok zaman ayırmanızı sağhyor. Biliyorsunuz, şimdi zaman önemli; ınsan ise her zaman... ERİCSSON K.V.K. Mobll Telefon A.Ş. Tel: (0216) 410 85 00 (6 hat) • GEN-PA Genel Puarlama Sanayl ve Ticaret A.Ş. Tel: (0212) 287 17 17 (10 hat) PENCERE Yazanmız llhan Selçuk dinlenceye çıktığından yazılanna bir süre ara vermiştir. ATATÜRK VE BARIŞ KONSERİ - 2 HARBİYE AÇIKHAVA HYATIOSU SAAT 20 00 • A_D.D KADÖY*UI0nCOŞU(es « VM0COAMA OS&Sri (INOIU. SUAOVt • FHA} SINEMA GİŞtSI hlofiyotı h « ı > 200 000Tl.'d» jMTAZ DUSUNCELER GUNLUGÜ 1.İDEOLOJİÖLDÜMÜ? 2. AKLJNI KIBRIS'LA BOZMAK 3. İÇGÜVEYSİNİN ENCAMI 4. BALİNANIN BÖCEKLERİ 5. ÖPÜLESİ GEMİLER 6. ANAYASANIN PÜF NOKTASI IITBTII II111 • âJ 1 IHIInlI I I İ T İ B Uasncmc KİMKVİ MGmı T M a •HdK » «« » (0-312) «31 7T M l«S.No 8/» wtao««i«-«ı (0-Î12ISEK01-52I 11271-434 »-4344S99 KoHt-OfrUO'IMttlU 4107 f«4)1775t ra^tnji.. - 34360' STMBJL S7097 F*l 9741 19 ÇATI * RESTAURANT - BAR Yeşillikler arasından " ' Boğaz'ı - seyrediyorum, ; Beyoğlu'nda dans ederken... ' ^ 25100 00 (Özel Tekne Gezileri...) GENÇ AVUKATLAR ARANIYOR Kadıköy'deki Hukuk Bürosu'nda çalışacak genç avukatlar aranıyor. TEü (0216) 349 06 48 (0216)33714 49 TEŞEKKUR Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde By-pass ameliyatımı başanyla gerçekleştiren Doç.Dr. Sait Aşlamacı ile As.Dr. Afşin Yaveri'ye Prof.Dr. Nasıh Nazh ve Dr. Leyla (Uysal) Alkaş'a Ilgisiyle gücümü yenileyen Prof.Dr. Hüsnü Göksel'e Kalp Damar Doktorlanna ve Hemşirelere teşekknr ederim. RANAERDOST ÇAY İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL KIYMET TAKDtRİ VE 103 DAVET KÂĞIDITEBIİĞİ DosyaNo: 1994/221 Alacaklı: M. Yılmaz Kandemir Vek. Av. Mustafa öz- kal-Afyon Borçlu: Ramazan Akyel, Ahmet oğlu, aslen Çay ılce- si Maltepe köyünden olup, adresi meçhul. Alacaklı ile 24.3.1994 tarihli ipotek akit tablosu ile Maltepe köyü, Oburcak mevkıi, pafta 2, sahife 546, par- sel 552 sayıh 20.000 m2 alanlı tarlaya, 28.7.1994 tari- hinde mahallinde yapılan fıili haciz ve kıymet takdirin- de 40. 000.000 TL kıymet takdir edılmiştir. Yapılan işlem,borçlunun adresine tebliğ edılemedıgin- den iîanen tebliğine karar verilmıştir. Icra Iflas Kanunu'nun 102. maddesine tevkifan yapı- lan haciz sırasında hazır bulunmadıgınızdan işbu ilanın tebliğ tarihinden itibaren adı geçen kanunun 103. mad- desi gereğince (3) günlük süreye (10) gün ilavesıyle 13 gün içinde kıymet takdir tutanağını tetkik ve bir diyeceginiz varsa bildirmeniz içın ıcra dairesine başvur- manızüanen tebliğ olunur. 7.7.1995 Basın:33196
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle