Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 1995 SALI
HABERLER
Gazeteci Sargın
için tören
• İstanbul Haber
Servisi - Evinin
balkonundan kazayla
düşerek yaşamını yitiren
gazeteci-yazar Vehbi
Sargın'ın cenazesi,
Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti'nde yapılan
törenden sonra toprağa
verilmek ûzere memleketi
olan Konya'ya götürûldü.
Düzenlenen törende
konuşan TGC Başkanı
Nail Gûreli, gazeteciliği
bir yaşam biçitni olarak
benimseyen Sargın'ın çok
genç yaşta yitırildiğini
söyledi.
Tecavüz
tartışması
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Leman Çelikaslan'ın,
gözaltına alındıktan sonra
terörle mücadele
şubesinde tecavüze
uğradığina ilişkin tartışma
sürüyor. Ankara
Cumhuriyet Başsavcısı
Nazmi Şarvan,
Çelikaslan'ın, yapılan
muayenede bakire çıktığını
ve tecavüz belirtisi
bulunmadığını bildirirken
tnsan Haklan Derneği
yetkilileri. sanığın şıddet
Fatih'te kuyumcu
soygunu
• İstanbul Haber
Servisi - Fatih'te bir
kuyumcu dükkânını soyan
3 kişi, yaklaşık 4 kilo
işlenmjş altını aldı. Sebat
Kuyumcusu'na dün saat
18.00 sıralannda gelen 3
kişi, içeride bulunan
dükkân sahibi Ziya
Toprakyiyen ve yanındaki
iki kişiyi etkisiz duruma
getirerek vitrinde bulunan
altınlan aldılar. Plakasının
üzerinde "Evlendik
mutluyuz" yazan
otomobılle kaçan
soyguncular, daha sonra
otomobili Seyitömer
Mahallesi'nde bıraktılar.
Atakute satıMı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
RP'li Anakent Belediye
Başkanı Melih Gökçek.
Vakıfbank ve Emekli
Sandığı tarafından 30 yıl
sonra belediyeye
devredilmek üzere yap-
işlet-devret yöntemiyle
yapılan ve 1989 yılında
açılan Atakule'yi 900
milyar liraya Vakıfbank'ın
sosyal kuruluşuna sattı.
Kaçak yapılara
acil müdahale
• tstanbul Haber
Servisi - tstanbul'a içme
suyu sağlayan barajlann
mutlak koruma alanı
içerisindeki kaçak
yapılann yıkımına. yeni
oluşturulan "Acil
Müdahale Ekipleri" ile
başlandı. Acil Müdahale
Ekipleri, istanbul
Büyükşehir Belediyesi'nin
ilgili birimleri, ilçe
kaymakamlıklan. tl
Bayındırlık ve Iskân
Müdürlükleri, ilçe
belediye başkanlıklan ve
ISKl'nin işbirliği ile
oluşturuldu.
Cem'i DemiroğKı
sopuşturması
• İstanbul Haber
Servisi - YÖK Başkanhğı,
Prof. Dr. Cem'i
Demiroğlu'nun rektörlük
yaptığı dönemde YÖK
Yasası'na aykın
davranarak Acil Tedarik
lşletmesi Vakfı, Florance
Nightingale Hastanesi ve
Adlı Tıp Kurumu'nda da
ücretle çalıştıği iddialan
üzerine başlattığı
soruşturmanın sonuna
geldi. YÖK
Başkanlığı'nın, Prof.
Demiroğlu'nun
"üniversite öğretim
mesleğinden çıkarma
cezısı" ile
cezılandırılması için
Yüksek Disiplin
Kunılu'na teklifte
bulınduğu bildirildi.
Mığolistan
JüKara'da
• \NKARA
(Cımhuriyet Bürosu) -
Tûkiye ile Moğolistan
araiinda Karma Ekonomik
ve lcaret Kornitesi'nin
(KIK) dün Ankara'da
başayan birinci dönem
topantılannda Devlet
Baianı Nafiz Kurt, bir
koruşma yaptı. Kurt,
kosuşmasında, Türkiye ile
Vlöolistan arasındaki
ticaet hacminin
arzılanandan çok düşük
döryde olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı, iç ve dış sorunları Cumhuriyet1
e değerlendirdi:
Irak'a bölünme uyansı- DubliıTde yapılan son toplantının
ardından Türkiye'nin Irak
politikasında değişiklikler olduğu
yorumlan da yapıldı. Gelinen aşama
nedir?
Kuzey Irak'taki birbırleriyle savaşan
gruplann ateş kesmeleri, birbirleriyle banş
içinde olmalanm amaçladı. Eğer vardıklan
anlaşmayı sürdürebilirlerse, önemlidir.
Burada önemli olan şey, gümrüklerden
elde ettikleri kazancın bölüşümüdür.
Kazanç bölüştürüldüğünde ve Erbıl'deki
hâkimiyet meselesi çözüldüğünde,
kavganın önemli sebepleri ortadan kalkar.
Kuzey Irak'taki karşıt gruplann,
bölüşümünde anlaşmazlığa düştükleri
gelirlerin önemli bir bölümü de Habur'dan
sağlanan gelirlerdir. Bunlann kavga
etmesine seyirci kalınırsa ne olur? Şu olur,
orada belki Bağdat, Kuzey Irak üzerine
tekrar bir harekât yapma gibi bir eğilim
içine girebılir. O zaman, buna mani olmak
için yeni baştan büyük bir olay çıkar.
Haydi bakalım Çekiç Güç işin içine
girecek. başka faktörler işin içine girecek.
Sanıyorum ki toplantının ana hedefî,
bundan daha kötüye gidilmemesi için
oradaki gruplan bir araya getirmektir.
Tabii bizim bakımımızdan önemli olan bir
hadıse var. Zaten burada organize şekilde
ele alınmıştır. Irak'ın toprak bütünlüğünü
muhafaza edeceksiniz, Türkiye'nin de
güvenlik kaygılannı kapatacaksınız.
Güvenlik kaygılan Türkiye'nin, PKK'dir.
Eğer bunlar zaafa düşerse. PKK orada
güçlenir. Eğer bunlann üçü bir araya gelir
de Türkiye'nin güvenliğine daha büyük bir
tehlike icra ederlerse, o da Türkiye'nin
istemediği bir şeydir.
'Tablo fevkalade karışık'
Kuzey Irak tablosu fevkalade kanşık bir
tablodur. Türkiye ne zaman kendi
topraklan içinde bu fitneyi (PKK) tesırsiz
hale getinrse Kuzey Irak tablosu üzerinde
daha güçlü bırtakım tedbirler alma veya
önerilerde bulunma durumuna girer. Tabii
Kuzey Irak tablosunu, aslında Irak'sız
düşünmek de bugün mümkün değil. Yalnız
bunlann hepsı görünen şeyler. Bir de
meselenin görünmeyen boyutu vardır.
Kuzey Irak'ta başka devletler ne istiyor?
Yani büyük devletler ne istiyor? Hakikaten
Kuzey Irak'ın, Irak'ın bir bölünmez
parçası olarak kalmasını mı istiyorlar
yoksa burada gerçekten bir Kürt devletini
mi istiyorlar? Zaten bu mesele daha
senelerce sürüncemede kalırsa -ki burada
önemli olan hadise Bağdat idaresidir- daha
çok kötüleşebilir. Yani "Kuzey Irak,
Irak'ın bölünmez parçasıdır" filan
laflannın edilmesi daha da zor olabilir.
zorlaşır. O da başka sıkıntılar ortaya
çıkanr.
Daha birçok senaryo yapmak mümkün. Bu
senaryolann bir kısmında hakikat payı da
olacaktır. Kuzey Irak'ın bu halde kalması
Türkiye'nin bu hadiseyle -terör
hadisesiyle- meşgul olmasına yardımcı
oluyor. Acaba, Bağdat'ın Kuzey Irak'Ia
hiç ilgilenmemesi, bunu askıya alması da
bırtakım böyle faktörler de var.
Senaryolar... Şu Türkiyenin haline bakın.
ne çeşit meseleleri var daha.
Türkiye'nin etrafında çok meseleler var.
Bu meselelerin de hıçbinsinı Türkiye
kendisi yaratmış değıldır. Azeri-Ermeni,
Gürcü-Abhazlar hadisesini Türkiye
yaratmış değildir. Ama Türkiye bunlann
hepsinden zarar gördü. Yalnız çevremizde
olduğu için değil, tanhi bağ da var. Yani
Anadolu; aşağı yukan Kafkaslar'da.
Balkanlar'da. Kınm'da ve Kuzey Irak'ta
yaşayan insanlann hepsinin vatanı olmuş.
Yani bir devlet içinde yaşamışsınız, devlet
parçalanmaya gittiği zaman buralardan
muhacir gelmiş, ister vstemez burada
olaylara çok yakın ve hassas ilgiler var.
Kuzey Irak'taki en önemli olaylardan birisi
de Türkmen olayıdır. Yani Türkiye'nin bir
diğer ilgisi, Kuzey Irak'ta Kürtler olsun,
Araplar olsun, Türkmenler olsun veya
Türkçe konuşan, Kürtçe konuşan, Arapça
konuşan insanlar olsun, bunlann hiçbirinin
ezilmemesidir. Türkiye buna taraftar
değildir. Netice itibanyla çünkü, sınır.
Sınınn bu tarafındaki insanlarla öbür
tarafındaki insanlann farkı yoktur.
Yanlış anlaşılabilir diye endişe ediyorum,
ama Musul vilayeti Lozan Antlaşması'yla
Türkiye'nin içinde kalsaydı, bunlar zaten
Türkiye'nin Hakkâri'deki, Siirt'teki
vatandaşlan gibi vatandaşlanydı. Onun
için bunlar bizim kardeşlerimizdir. Nasıl
ki Balkanlar'da Türkçe konuşan
Müslüman ahaliye veya Kafkaslar'dakı
ahaliye biz yakınlık gösteriyorsak burada
da Türk asıllı, Kürt asıllı, Arap asıllı
herkesi kucaklamak mecburiyetindeyiz.
Türkiye'nin birliği bakımından bu
fevkalade önemlidir. Damat krizi onlann
iç meselesidır.
Yabancı basında baktım da nasıl
değerlendinyorlar diye. Fransız, Amerikan
basını. eğer Ürdün'e intikal eden kişiler
bir şey yapabilecek. yani Bağdat'takı
idareyi değiştirmede rol alabilecek kişiler
idiyse orada kalmalan lazımdı gibi
yaklaşıyor. Yani Ürdün'e intikal ettikten
sonra Batı'yı ilgilendiren şey Bağdat'taki
idarenın değişmesıdir. Irak'ın, yeniden
uluslararası toplumun bir parçası olması,
sorunun çözülmesı açısından çok
önemlidir.
DYR, kravatsızların hareketi
Haber Merkezi - Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel, Kuzey Irak'taki çatışma-
lara seyirci kalınması durumunda, Bağdat
yönetiminin bölgeye harekât düzenleme
eğilimi içine girebileceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı, iki ülke ilişkilerinin, kar-
şılıklı olarak başkonsolosluklan kapatma
karanyla gerginleştiği bir dönemde, Ku-
zey Irak sorununun sürüncemede kalması
durumunda Irak'ın bölünebileceğıne işaret
ederken gelişmeler için Bağdat yönetimi-
nin rutumunun önemine dıkkat çekti. De-
mirel, "Kuzey Irak'ta tabl fevkalade
kanşık" değerlendirmesini yaptı.
"Damat bunalımı"nın Irak'ın iç işi ol-
duğunu vurgulayan Demirel, damatlann,
Saddam Hüseyin'i devirebilecek gûçte ol-
salardı Irak'ta kalmalannın gerekeceği yo-
lunda Batı basınında çıkan yorumlara dik-
kat çekerken Ürdün'e sığınan Hüseyin
Kâmil Hasan el-Mecit ile Saddam Kâmil
Hasan'ın Bağdat yönetimini değiştirecek
güçte olmadıklan imasında bulundu.
Dış ticaret rakamlannın ortaya koyduğu
açıktan rahatsız olduğunu vurgulayan
Cumhurbaşkanı Demirel, "İthalat çıldır-
mış gibi" değerlendırmesini yaptı. Demi-
rel, Başbakan Tansu Çiller yönetiminde-
ki DYP nin, geleneksel çizginin aksine,
kentlilerin partisi haline getirilmeye çalı-
şıldığı yorumiannı değerlendinrken.
"DYP; eli nasırlıların, kravatsızların,
horlanan insanlann hareketidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Demirel, Cumhuriyet
yöneticileri ile yazarlannın, dış politika
ağırlıklı olmak üzere çeşitli konulardaki
sorulannı yanıtladı. Demirel'in, Cumhuri-
yet'in sorulanna verdiği yanıtlar şöyle:
Petrol boru hattı
- Türkiye'de Başbakanlık Damşmanı
Emre Gönensay ile Enerji Bakanlığı ara-
sında da yetki çekişmesine neden olan
Orta Asya petrollerinin Akdeniz'e indi-
rilmesine ilişkin boru hattı projesi konu-
sundaki gelişmeleri nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
- Ne Orta Asya'da ne de Azerbaycan'da
nakledilecek petro! var. Ama rezerv var, çı-
kanlacak. Bu çıkanldığı zaman nasıl nak-
ledilecek, bu mesele birinci derecede önem-
lidir. Yani ne kadar petrolün nereye nakledi-
leceği. Şimdi yapılan ilk etütler Azerbey-
can'dan çıkacak petrolün Akdeniz limanla-
nna naklinin ekonomik olacağını gösteri-
yor.
Ama petrolün miktan da önemli. tlk üre-
tım eğer azsa. bunun Gürcistan yoluyla Ka-
radenız hmanlanna naklı kaçınılmazdır. A-
ma bu petrolün miktan arttığı zaman Cey-
han boru hattına bağlanması lazımdır. Bu
konuda Azerbaycan'la aramızda mutabakat
var. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Saym
Haydar Aliyev, bunu birkaç defa beyan et-
tı. Tartışılan. ilk üretim nereden nereye nak-
ledilecek11
Ortada Gürcistan üzerinden gıden bir bo-
ru hattı var. Henüz daha Bakü-Ceyhan bo-
ru hattı yok. Bu tartışmalarda. sanıyorum ki
Demirel, DP'yle başlayan siyasi hareketin çekirdeğinin durduğunu söylüyor.
konuşmaların doğru anlaşılamadığı gibi bir
intibaya sahibım. Yoksa devletin arşivi be-
nim size söylediğim gibidir. Ben Dıgişleri
Bakanlığı'mn resmi belgelerine göre konu-
şuyorum.
Ben sorduğum zaman, bana verilen bil-
giler budur. Az üretim olursa -'erken üre-
tim'diyorlar ona-Gürcistan üzerinden ola-
cak. Üretim çoğaldığı zaman Ceyhan'abağ-
lamak gerekir. Erken üretimi Karadeniz'e
bağlarsınız, ama buradaki önemli iş, çok
mıktarda petrolü boğazlardan geçiremezsi-
nız.
Bu bir. ikincisı öbür türlüsü daha ekono-
mıkse -bunun ince hesaplan var- pahalısını
yapmanın bir anlamı yoktur. Tabıı biz istı-
yoruz kı Türkiye enerji terminalı haline gel-
sin.
Henüz Kazakistan petrolleri çıkanlmış
değil. Bir miktar çıkardılar. Orada çahşan
Demirel, ihracat ve ithalat arasındaki dengesizlikten şikâyetçi olduğunu söylüyor
İthalat çıldırmış, rahatsızım# hracat çok güzel gelişiyor. thracat
I
artışı, birönceki yılın aynı dönemine
göre, ocak-haziran arasmda aşağı
yukan yüzde 29 olmuş, ama ithalat
çıldırrruş gibi. Haziran ayında, geçen
yılın aynı ayma göre yüzde 70
dolayında artmış. Yeniden 1993
yaşanmamalı. 1993 yılı sonunda 15 milyar
ihracat, 29 miryar ithalat rakamlan vardı.
benzeri yaşanmamalı. Şimdi kur üzerinde
oynanmazsa, dengesini bulacaktır. tthalat ve
ihracat arasındaki farktan rahatsız olduğumu
söyleyebilirsiniz. Buna dikkat etmek
gerekir. Tabii bugünkü sıkıntılar
geçmişten geliyor. 80'li yıllarda
hayvancılık politikası konusunda yanlışlar
yapılmıştır.
Erken seçim
Ben 4 seneyi seçim için kâfi sayıyorum, 4
seneyi aşan zamanı uzun zaman sayıyorum.
Düşüncem bu. Ben yeni baştan anayasaya
kanun hükmü hazırlayacak durumda olsam.
öyle tanzim ederim. Yönetenlerin de
yarannadır. Çünkü halk çok güzel bir
müessesedir, fakat halkı her zaman memnun
etmek kolay değildir. Ve güzellik oradadır
zaten. Bazılan memnun olacaktır. bir kısım
gayri memnun olacaktır. Mesele
memnunlann sayısının çok olmasıdır. Ama
şunu da ifade edeyim ki gayri memnun
olanlar, memnun olanlardan her zaman
çoktur.
Basında promosyon
Sizsiz olmaz. Serbest basının olmadığı bir
ülkede yaşanmaz. Her ülkenin basında
sorunlan vardır. Yazılı basın da vardır, görsel
basın da vardır. Ama ben şahsen hür basını
olmayan bir ülkede yaşanamayacağına
inanıyorum. 'Promosyon' denilen olay; bir
yerde gazete satmaktan çok eşya satmaya
dönüşmezse, iyi olur. Havadis yerine, tabak-
çanak satma yoluna gıtmemelı. Tabii rekabetin
ölçüleri rahatsız edici duruma gelmemeli. Hür
basınıyla, hükümetiyle, parlamentosuyla,
cumhurbaşkanıyla, mahkemesiyle,
üniversitesiyle, okuluyla, serbest
teşebbüsleriyle, meslek kuruluşlanyla bir
çoğulcu sistem içindeyiz. Bu çoğulcu nizam
içerisinde herkes kendi sorumluluğunu
kendi içinde yerine getirecek ve bunu sağlayan
kazanacak. Benim üzerinde durduğum şey,
kunımlann. kuruluşlann her birinde
gördüğümüz kusurlara tahammül
edebilmeliyiz. Onlar kendi kendilerini
düzeltir. Tabii bugün basınımızda övünülecek
bir şey. çok gelışmış basın çalışanlan da var.
Yani çok dünyayı bilen. çok lisan bilen, yani
dünyadakı olup bitenleri bilen, Türkiye'deki
olup bitenleri yakından takip eden genç
nesiller yetıştı ve televızyonlarda da kabiliyetli
arkadaşlanmız var. Benim istediğim bütün bu
çoğulcu sistem içerisinde herkes kendinı
yetiştirsin, gelişsın. Sorumluluk duygusu
içerisinde yetiştirsin.
çok büyük firmalar var. Bir tanesi Chev-
ron'dur. Onun genel müdürü zaman zaman
benimle görüşür. 30 mi lyar dolar buraya ya-
tırdılar. Ama beş sene zarfında 30 milyon
ton, ancak çıkanlacak. 100 milyon tona çık-
tığı zaman bu ekonomiktir. Bugün dünya
aşağı yukan 2 milyar ton petrol kullanıyor.
Yetki çekişmesi konulan ise benim işim
değil. O çeşit sürtüşmeler varsa koordinas-
yonu yapanlar düzeltirler.
- Bazı anketler, DYP'nin oylarının
MHP ve RP'ye gittiğini gösteriyor.
DYP'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
- Sizinki bir tespit. Benim böyle tespıte
katılmam ya da reddetmem mümkün değil.
Siyasi parti dedığiniz olay, bir bilinç olayı-
dır, insanın kafasına yerleşir. Bir çekirdek
kolay kolay kaybolmaz. 'Doğru Yol Parti-
si'dediğiniz olay. 30-35 senedirbu işin için-
de olduğum için bunu benim söylemeye
hakkım var, Demokrat Parti, Adalet Parti-
si, Yeni Türkiye Partisi'nden bugüne gel-
miştir.
1960 sonrasında yapılan iş Demokrat
Parti'yi kökündenkazımaktı.olmadı. 1980
sonrasında yapılan iş, Adalet Partısi'ni ku-
rutmaktı. o da olmadı. Yani meşru zemın-
ler müsaade ettiği ölçülerde mücadeleler
yapıldı ve ilk fırsatta yine parti, birinci par-
ti haline geldi. Tabandaki adamlan kolay
kolay söküp atamazsınız. Cumhuriyet Halk
Partisi de var, o da yüzde 30'dan aşağı hiç
inmedi. Bütün sosyal demokrat partüeri
topladığınızda, oran aşağı yukan budur.
Türkiye'de 50 sene çok partili dönemin
gelişmesine yetmedı. Ve tabii bu 50 sene
içerisinde, devletle halk bir mücadelenin
içinde.
Bu mücadelede, devletin nüfuzu kulla-
nılarak halkın meydana getirmeye çalıştığı
örgütlenme tahrip edildı. thtillallerin getir-
diği sakınca odur. Örgütlenme ne kadar tah-
np edilirse edilsin, kök yine orada duruyor.
Kök müsait zamanı bulunca, havalar gün-
lük güneşlik olunca çıkar ortaya.
- Başbakan Tansu Çıller'in "Köhne en-
gelleri aşacağız" sözlerinden rahatsız ol-
dunuz mu?
- Ben size şunu söyleyeyim. Tansu Hanım
açıklamalar da yaptı. hangi manaya geldiği
konusunda. Parti başkanlan ya da üyeler
söylerler. onlara kimsenin diyeceği olmaz
da bir de eğer birtakım insanlara nefsi mü-
dafaa hakkı doğarsa, onlar da kendi savun-
malannı yaparlar.
Devlete düşman olmadan, devletin ku-
rumlanna düşman olmadan ve Türkiye'nin
birliğine azami şekilde riayet edilerek bu
mücadele yapılmıştır Şimdi bu hareketin
içerisinde bugün değişen şeyler olacaktır.
değişim bu. Siz isteseniz de, istemeseniz de
olacaktır
Yeni nesiller gelecektir. Yeni dünya şart-
lan çıkacaktır. Şimdi, 'Bunları siz taşıyın,
yürütün' diyen olmaz. Kökte Demokrat
Parti hareketi, arkasından Adalet Partisi ha-
reketi, arkasından Doğru Yol hareketi. Ki
Demokrat Parti hareketi sonra Adalet Par-
tisi'ne dönüştü, parçalanmalar oldu. Sonra
bunlar bütünleşti. 1980'dede
yapılan tutmadı.
- Başbakan Çiller ynneti-
mindeki DYP'nin, gelenek-
sel çizginin aksine artık,
kentlilerin partisi haline
getirilmeye çalışıldığı yo-
rumlarına kaölıyor musu-
nuz?
- Çekirdek duruyor. Bu bir
birikimdir. Bu aslında Tür-
kiye'yi çok iyi anlayan bir bi-
rikimdir. Demokratik, laik,
din ve vicdan hürriyetine
saygılı, Türkiye'nin geçmi-
şine saygılı bir Türkiye iste-
yen, geleceğinden ümitli in-
sanlann hareketidir. Ve niha-
yet bu hareket, eli nasırlı var
ya eli nasırlı, kasketli, kra-
vatsız, hani "Sen de bu
memleketin nesisin" diye
horlanan adam var ya, ışte o
adamındır. Biz bu mücade-
leyi, bir sınıf kavgasına çe-
vinneden yaptık. Doğru Yol
Partisi, kitle partisidir. Kitle
partisi olmadığınız sürece
iktidar olma şansınız yok gi-
bidir.
BİTTİ
GUNDUZ GOZUYLE
MELİH CEVDET ANDAY
Eski Kültüpümüz Dedikleri
Osmanlı aydını genç yazarımız, Tanzimat'tan bu
yanaki Batılılaşma akımı içinde yetişmiş olan okur
yazarlarımıza "yapay aydın" yakıştırmasında bulu-
nuyor. Hem yapay, hemaydın. Bir kırgınlık, biraşa-
ğılama var bu sözde, ama tam olarak anlayamadım
kızgınlığın, aşağılamanın nedenini; sezer gibi oldum
ancak: Kopmuş geleneklerimizden o Batılılaşma ar-
dındaki aydın, kültürümüze, geçmiş kültiirümüze
yazık etmiş, kaldırmış onu ortadan, ama yerine bir
şey koyamamış...
Hani Necmettin Erbakan'ın, basını iki yana sal-
layarak "Ah sizi Batı taklitçileri sizi" demesine ben-
zer, örtülü bir paylama. Ama onu anlamak daha ko-
lay bence, "dininizden, imanınızdan oldunuz, bıra-
kın şu laikliği de, şeriata gelin " demek istediği bel-
li. Osmanlı aydını genç yazarımıza gelince, onun
"yapay aydın" tanımını aydınlığa kavuşturmak ner-
deyse olanaksız.
Once şundan ki, yapay olan aydın aşağılık ise, yı-
kıcı ise. toplumumuza yabancı düşmüş ise, bunun
doğrusu doğal aydın'ö\r kı, onu anlamak daha da
güç. Doğal aydın ne demek? Doğaya uygun, ken-
di biter. ahştığımız, bizı yadırgatmayan, kültürsüz bir
yaratık. Ne zaman, hangi toplumun böyle bir aydı-
nı olmuştur ki!
Bana sorarsanız, aydın yapaydır, yapay olmalıdır;
çünkü kültüryapaydır, insanın doğaya eklediği şey-
dir o; aydın (sanatçı, bilim adamı) bu yüzden göze
batar, yadırgatır, sarsar.
Yok bizim Osmanlı aydını genç yazanmız, sade-
ce yabancı kültürü yapay sayıyor ise, bir yerii-ya-
bancı kültür ayırımına önem veriyor demektir ki, o
zaman ona, geleneksel kültürümüz dediği kültürün
gerçekten bir an kültür, gerçekten yalnızca bize öz-
gü bir kültür olup olmadığım, dünyanın başka bir ye-
rinde salt oraya özgü bir kültürün bulunup bulun-
madığını sorabiliriz.
Kültür uluslararası değil midir diye sorabiliriz.
Şöyle diyor:
"Yapay aydın şimdi sahneden çekiliyor. Gelenek-
sel kültürü büsbütün inkâredişi, kendihayatına -eşç
yanın tabiatı gereği- bir türlü uyartayamayan, belki
de güçlü bir sezgiyle uyartamak istemeyen büyük
kitle, eskiyöntem arayışına şimdi dört elle sanlryor."
Yazının sonunda da şu tümce:
"Uçunımun kenanndayken, sabuklamalan bir ya-
na bırakıp, eski kültürümüzün sönmemiş birikimini
algılamakta büyük yarar var."
Osmanlı hayranı genç yazarımızın izniyle ben sa-
buklamalanmı biraz daha sürdüreceğim.
Eski kültürümüz dedikleri nedir?
Birgözgezdirelim.
Eski kültürümüz içinde bilim vardı da onu mu bı-
raktık? Olmayan bir şey nasıl bırakılır? (Adnan Adı-
var'ın Osmanlı'da Bilim adlı kitabı okuma!)
Eski kültürümüz içinde feisefe vardı da onu mu
bıraktık?
Feisefe yasaktı.
Roman yoktu. Mesnevilere mi dönmemiz isteni-
yor?
Resim yoktu. Minyatüre mi dönmemiz isteniyor?
Yonut yoktu.
Piyes yoktu. • -f
Ya müzik? Teksesli Bizans müziğine mi dönme-
miz isteniyor?
Osmanlı aydını genç yazanmız "eski kültürü-
müz"ün ne olduğunu söylese de öğrensem!
Yoksa yere bağdaş kurup siniden yemek yemek
mı?
Biz uçurumun kenanndan aydınlanma devrimi ile
döndük. Osmanlı kültürsüzlükten battı.
Düzeltme:
Cuma günkü yazımda "aylaklarımız" sözcüğü
"ayaklanmız" diye çıkmış. Belki bir merak eden ol-
muştur diye düzeltiyorum.
TOBB raporu
Demiral: Okumayı
sürdürüyorum
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Ankara Dev -
îet Güvenlik Mahkemesi
(DGM) savcılan, yaklaşık
15 gün önce incelemeye al-
dıklan Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği'nce (TO-
BB) hazırlatılan Güneydo-
ğu Raporu'nu okumayı sür-
dürüyorlar. DGM Başsav-
cısı Nusret Demiral, ra-
porla ilgili incelemesini
sürdürürken Demiral'ın
yıllık izinde olduğu dö-
nemde yerine vekâlet eden
DGM Savcısı Tevfik Han-
cılar. raporun oldukça bi-
limsel veri içerdiğini vur-
guladı.
DGM Başsavcısı Nusret
Demiral, iki hafta önce in-
celemeye aldığı Güneydo-
ğu Raporu'nu bitiremeden
yıllık izne aynldı ve döndü.
Demiral, raporu okumayı
sürdürdüğünü belirterek
"Raporu en geç 10 gün
içinde okuyup bitirdikten
sonra, ne tür bir işlem ya-
pıp yapmayacağıma o za-
man karar vereceğim. Bu
konuda şimdiden bir şey
söyleyemem" dedi.
Demiral'a vekâlet eden
DGM Savcısı Tevfik Han-
cılar da raporu oldukça bi-
limsel bulduğunu belirte-
rek "Nusret Bey izinde
iken raporla ilgili incele-
me başlattım. Rakamlar,
veriler ve tablolarla ha-
zırlanmış" diye konuştu.
Elaziğ'da gözaltında
öldürme iddiası
Demirbaş
tstanbul
Haber Servi-
si - Gözaltın-
da öldürüldü-
ğü iddia edı-
len Ayşenur
Şimşek, Ha-
san Ocak,
Rıdvan Ka-
rakoç ve A. Rıza Kara-
koç'a, Sinan Demirbaş ın
da ismi katıldı.
"Yoklama kaçağı" oldu-
ğu iddiasıyla Elaziğ Emni-
yet Müdürlüğü tarafından
gözaltına alınan ve 20 tem-
muzda kaldınldığı Elaziğ
Devlet Hastanesi'nin merdı-
venlerinden düşerek öldüğü
öne sürülen Sinan Demır-
baş'a ıkınci kez otopsi ya-
pıldı.
1971 Ovacık doğumlu.
Uludağ Üniversitesi Fizık
Bölümü son sınıf öğrencısı
Sinan Demirbaş, 7 temmuz-
da Elaziğ Emnıyet Müdürlü-
ğü tarafından "yoklama ka-
çağı olduğu"gerekçesiyle
gözaltına alındı. 13 gün sü-
ren soruşturması sonunda
Demırbaş'ın "hücrede ba-
şını duvara vurması sonu-
cu Elaziğ Devlet Hastane-
si"ne gönderildiği, bura-
dan da kaçmak isterken
merdivenlcrden düşmesi
sonucu basını vurarâk öl-
düğü" öne sürüldü. 10
ağustos günü Elaziğ Cum-
huriyet Savcılığı, olayla il-
gili Elaziğ Terörle Mücade-
le Şubesi'nde görev yapan 8
kişi hakkında TCK'nin 448
ve 463. maddeleri gereğince
ayn ayn cezalandınlmalan
istemiyle dava açtı.
Elazığ'da yapılan otopsi-
nin doğrulan yansıtmadığı-
nı öne süren ailesi, cesede
Istanbul'da otopsi yapılma-
sını istedi. Bunun üzerine
dün sabah saatlerinde başla-
yan ve Demirbaş'ın avukat-
lannın aiınmadıgı otopsi sı-
rasında Demirbaş'ın yakın-
ları. sloganlar atarak marşlar
okudular. Demirbaş'ınaile-
sının, bugün bir açıklama
yapacağı ögrenildi.