07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 AĞUSTOS 1d95 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 PENCERE • Baştarafi 2. Sayfada ması gerekmektpdir. Bir kadını taşa tutup öldürecek kadar canavarlaşmış kişiler nereden ve nasıl bulunuyor?.. Yaptıklan iş karşıhğında para alıyorlar mı?.. llginç bir konu!.. • Atatürk ve arkadaşlannın neden laik Türkiye Cum- huriyeti'ni kurduklarını bir daha düşünelim!.. Anadolu Müslümanı, şeriat hukukunu hiçbir zaman benimsemedi, kimi kesimlerinde şeriata tam karşı çık- tı, laikliğin mayası Anadotu uygariığında vardı. Çöl şeriatçılığıyla Anadolu Müslümanlığı birbirinden çok ayndır. Peki, bugün çöl şeriatçılığının siyasetini yapan kara koncoloslar nereden çıkıyor?.. İzmir Körfezi Greenpeace, kirliliği uluslararası düzeye taşıyor YÖRÜKHAN ÜNAL Uluslararasi çevre örgütü Greenpeace. tzmir Körfe- zi'nin kirlılik sorununu uluslararası platforma taşı- yor. tzmir Körfezi'nindeği- şik yerlerinden su ve çamur ömekleri alan Greenpeace uzmanlan, inceleme sonuç- lannı Washington'dayapıla- cak Kara Kaynaklı Kirleticı- ler Toplantısı'nda açıklaya- cak. Uzmanlar, körfezi kur- taracak Büyük Kanal Proje- si 'nin de hatalarla dolu oldu- ğunu söyledıler. Greenpeace örgütünün Iz- mir'e gelen Altair adlı ge- misinde basın toplantısı dü- zenleyen, kuruluşun Lond- ra'daki laboratuvar uzman- lanndan Deniz Bıyolojisti Dr. David Santillo, İzmir Körfezi'nin Akdeniz'dekı diğer kirli bölgelerden en önemli farkının, endüstriyel kirliliğinin yanı sıra çok bü- yük bir evsel kirlilikle karşı karşıya olmasından kaynak- landığını söyledi. Greenpe- ace örgütünün tzmir Körfez kirliliğiyle yakından ilgilen- diğini vurgulayan Dr. San- tillo, "Bu konuyla ilgilenen tek kuruluş biz değiliz. BM'ye b a p Çevre Progra- mı'nın körfezle ilgili hazırla- dığı raporda 1995 yüına ka- dar gerekli önlemlerin alın- maması durumunda, içkör- fez ekolojisinin çok önemli düzeyde yıkıma uğrayacağı belirtfliyor" dedi. Dr. Santil- lo, kirliîiğin, hiç antılmadan körfeze boşaltılan evsel ve yine hiç antmasız veya mi- nimum antmayla boşaltılan sanayi atıklanndan kaynak- landığını vurgulayarak "Tahminlere göre, 800 en- düstri kuruluşunun ancak yüzde 5'inin antma tesisi bu- lunuyor"diye konuştu. Evsel atık sulann nitrojen ve fosfor gibi çok zengin or- ganik içerikte bulunduğuna dikkat çeken Dr. Santillo, körfezde özellikle fosfor miktannın, olması gereken seviyenin yirmi kat fazla bu- lunduğunu, araştırmalan so- nunda gördüklerini söyledi. Dr. Santillo, sözlerini şöyle sürdürdü: " Körfezde oksijen düzeyi- nin düşüklüğü toplu bahk ölümlerine yol açmakta, kör- fezdeki diğer canlılann ya- şamasını olanaksız hale ge- tirmektedir. Endüstriyel atıklar nedeniyle körfezde zehirli maddeler olan kad- miyum, bakır, kurşun gibi ağûr metallerin oranı çok >üksektir. Çamurda ağır metallerin yoğunluğu çok daha fazladir. Ağır metaUe- rin diğer korkunç yanı, kör- fezde yaşamaya ça'hşan can- lıiarda birikerek besin zinci- ri içine girmesidir. Ağır me- taller. körfezdeki balıklar aracılığıyla buradan besle- nen insanlan da zehiriemeye devam etmektedir. Daha faz- la çalışma yapmayı gerekti- ren bir başka ola> da, bile- medigimiz, ancak çok daha fazla ve tehlikeli organikle- rin de körfeze boşaltılmış ol- malandır. Bu çok önemlidir. çünkü bu tür organikler de- niz içerisinde kalıcı olmakta ve besin zinciri ile diğer can- lılan da oluntsuz etkilemek- tedir." İzmir FCörfezi'nin kirlilik nedeninin yalnızca bir şirke- te ya da fabrikaya ait olma- dığını vurgulayan Dr. San- tillo. "tzmir şehrinin kendi- si kirlilik kaynagıdır" dedı. Körfez kirliliğinin önlenme- sinde çözüm olarak sunulan Büyük Kanal Projesi'nin de hatalı olduğunu savunan Dr. Santillo, hatalan şöyle sıra- ladı: u Projenin, bilim adamı gözüyle incelendiğinde çok büyük hatalarla dolu oldu- ğunu görüyoruz. Ana kuşak- lama kanalı ile evsel ve en- düstriyel atıklann aynı ko- lektörde toplanması pianla- nıyor. Atıklann bu şekilde anrmaya uğratüması müm- kün değil. Çünkü endüstri- nin bırakttgı öyle atık mad- deler vardır ki bunlar, evsel aüksulan antmak için kul- landığımız sistemlerden ko- laylıkla, hiç bir anrmaya ug- ramamış şekilde geçecektir. Diğeryanlış. antma tesisinin bir noktada toplanmasıdır. Bunun sakıncası, bir tane ol- duğu için bir arıza olması durumunda bütiin anrma- nın durmasıdır. Bunun dı- şında evsel atıklann bir nok- tadan alınıp kilometrelerce antma tesisine taşınması sı- ntsında enerji sorunu yaşa- nacak. aynca pompa istas- yonlannda meydana gelebi- İecek anzalarda körfeze şok deşarjlar meydana gelebile- cektir. Bu, şu andaki duru- mu çok daha kötüleştirebUe- cektir." Dr. Santillo. atıksulardan sorumlu IZSU'nun endüstri kurumşlanndan talep ettiği atıksu standartlannın Avru- pa ülkeleri standartlannın çok üzerinde olduğunu ve gerçekçi olmadığmı da söz- lerine ekledi. 'Parlak geleceği gördüm' • Baştarafi 1. Sayfada yedek parça gerektiği belır- tildi. Bunun üzerine Türkme- nistan Devlet Başkanı Niya- zov devreye gırerek kendi özel uçağını Tansu Çiller'e verdi. Heyet üyeleri için de aynca bir uçak sağlandı. Ni- yazov'un Boeing-757 tipi uçağının salonlu ve yatak odalı olması nedeniyle sa- dece 15 kişi alabileceği öğ- renildi. Bunun üzerine bazı dip- lomatlar da gazeteci ve işa- damlanyla birlikte ikinci uçağa bindıler. Ancak pist- teki iki uçaktan hangisinin Türk heyetıne verildiği ko- nusunda anlaşmazhk çıkın- ca, heyet üyeleri dakikalar- ca pisrte iki uçak arasında gidip geldiler. 40 derecelik sıcak altmda "bilgi verilmeksizin" bekle- tilen konuklara, önce tstan- bul ve Ankara uçağının ayn olacağı belırtildi. tstanbul yolculan pistteki ilk uçağa bındiler. Sonra bu uçağın önce Ankara'ya uğraması gerektiği söylendi. Bu kez Ankara'ya gidecek olanlar koşarak uçağa yöneldiler. Türkrnen güvenlik görevli- leri ise uçağa yeni yolcu alınmayacağını belirtip her- kesı durdurdular. Türk ve Türkmen yetkili- ler pistin ortasında bir süre görüştükten sonra uçağın alabileceği kadar yolcuyu yerleştirmeye basladılar. Bu arada uçak anzası ko- nusunda da farklı yorumlar yapıldı. Heyet üyelerinden yansı- nın "uçakmühendisi'' oldu- ğu ortaya çıktı! Herkes, bil- gı venlmediği için anza ko- nusunda farklı yorum yaptı. Kimine göre anzanın tami- ri kolaydı; kımi de bu tıp du- rumlann önceden saptana- bildiğini, THY yetkililerinin ihmali oldugunu söylüyor- du. Türkiye saati ile 08.00"de Aşkabat'tan hare- ket etmesi gereken Türk he- yeti, saat 11.00 sıralannda yola çıktı. Başbakan Çiller, yaptığı açıklamada, Kaza- kistan. Kjrgızistan ve Türk- menistan'ı kapsayan gezisi- ni değerlendirirken, bu üç ülkeyle Türkıye"nin çok özel kardeşlik bağlan bu- lunduğunu vurguladı. Çiller. "Türkiye, TÜRK- SAT'ı, sermayesi, eğitimi, işadamlan, teknolojisi \e in- sanlan ile bu ülkelerde özel bir yere sahiptir. Birçok alanda köprübaşı durumun- dadır. Ama yapmamız gere- ken bunun çok Uzerindedir" dedi. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafi l. Sayfada Kırgızistan'a, son seçimlerde oy pu- sulası hazırlaması için 20 milyon dolar- lık bağış yaptık. Bunu ABD yapsa, kar- şıhğında üç milletvekili, bir bakan ıster- di. Orta Asya ile ilişkilerimizde şu soru- nun yanıtının net olarak verilmesi gere- kiyor: - Türkiye, bu ülkelere nasıl birkimlik- le gidecek? Klasik yanıt belli: - Çağdaş, demokratik, laik bir ülke kimliğiyle. Orta Asya gezisinin ilk gününde vur- gulamıştım. Türkiye'den giden pek çok grup, yukandaki kimliğin önüne geçe- rek, farklı hesaplarla bu topraklarda cı- rit atıyor. Bunlardan biri de Zaman gazetesi ve bu anlayışa yakınhğıyla bilinen şirketler ve vakıflar. Bu gazetenin OrtaAsya'daki örgütlü- lüğünü önce kutlamak sonra da sor- mak gerekiyor: - Değirmenin suyu nereden? Buraya hangi "rabrtalarla" dolar akıyor? Örgütlenmede iki halka, gazete büro- ları ve okullar. Okulları kuranları ve sayılannı aktara- lım: Çağ Öğretim Işletim AŞ; Kırım (1), Moğolistan (3), Yakutistan (1), Buryad (1), Tuva (1), Hakas (1), Pakistan (1), Azerbaycan (8). Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı; Azerbaycan (3), Tataristan (6), Kazakis- Orta Asya'da 'Zaman'... tan (5). Kırgızistan (1). Ertuğrul Gazi AŞ; Tataristan (5), Ça- vuşistan (1). Feza Gazetecilik, Kazakistan (28). Slim AŞ, özbekistan (20). Başkent Eğt. YayınTıc. AŞ.Türkmenistan (14). Serhat AŞ, Kırgızistan (10). Şelale AŞ, Tacikis- tan (5). Serhat Eğt. Öğretim Hizm. AŞ Başkurdistan (4). Islam ve Milli Kültür Hizmet Vakfı, Romanya (2). Gülistan Eğt. Yayın Tic. AŞ Arnavutluk (2). Sa- manyolu AŞ, Fas (1). Sema Eğt. Hiz- metleri, Ukrayna (1). Fezalar Eğt. AŞ Kuzey Irak (1). AsrTic, Ukrayna (1). Almatı Havaalanı'na indiğimizde, ilk dikkati çeken pankart "Aksay-Kazak Türk Lisesi" olunca bir işadamı mırıl- dandı: - Ooo, devletten önce Fethullah Ho- ca gelmış... Gezi programındaki heyet listesinin "basın" bölümünde, "Zaman" gazete- sinin altında şu iki isim yazılıydı: Fehmi Koru (Başyazar), Nurettin Veren (Koordinatör). Veren'le ilgili birkaç gözlem... Çiller'le Nazarbayev'in ortak basın toplantısında, Veren bir soru sordu: "Kazakistan 'da okullar açıyoruz. Üni- versite de açmak istiyoruz. Nazarba- yev'in bu konuda desteğini bekliyoruz. Kendisi acaba ne düşünüyor?" Veren'in sorusu gazetecilik değil, "iş bağlamak"tt. Kaldığımız Marco Polo Oteli'nde he- sabı herkesin kendisinin ödeyeceği Tür- kiye'de duyuruldu. Gezı rehberinde de yazılıydı. Otele ilk inişte bir kez daha duyuruldu. Ben hesabı ödedim. Hemen arkam- da Veren vardı. Anahtan verdi, hesabı ödemeden dışarı çıktı. Otel yetkilileri uyardı ama, dinlemedı. Otel yöneticile- ri, Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdür Yardımcısı Ataman Yalgın'ı mu- hatap alıp, hesabı ödemesini istediler. Yalgın, "lanet olsun" deyip, 600 do- lan ödedi. Işadamı-gazeteci... Başbakanlık Basın Muşaviri Mehmet Bican, ertesi gün Kırgızistan Devlet Başkanı Akayev'in yemeğınde Veren'i sıkıştınp 600 dolan aldı. Orada öğren- dım ki, Veren daha önceki Özbekistan gezısinde de otel parasını ödememiş. Dışişleri de üstlenmemiş, iki ülke arastn- da bu konuda yazışmalar devam edi- yormuş. . Gezinin Türkmenistan bölümünde de Veren, "işadamlan toplantısına"kat\\d\. işadamlanna burada kurulan okullann önemini, hedeflerini anlattı. Çiller'le Türkmenistan Devlet Başka- nı Niyazov'un basın toplantısında, "ga- zeteci kartı" ama "girişimci kimliğiyle" her iki lideri, geçen yıl hizmete girmiş bir okulun açılışına davet etti. önce kabul edilmedi, Veren bastırdı, okula gidildi. Türkmenistan'a inişte de bir protokol krizi yaşandı. Veren, arka kapıdan inip hemen öne koştu ve Çiller'le Dışişleri Bakanı inönü'nün arasına girdi. Bura- dan yürüyüp Niyazov'un elini sıkmaya hazırlanıyordu. Çiller'in Koruma Müdü- rü Resul Kalkan, Veren'i protokolün ikinci sırasında görünce çılgına döndü, diğer güvenlik görevlilerinin araya gir- mesiyle Veren protokolden çıkarıldı. Türkmenistan'daki bir yetkilı, Demi- rel'in ve Çiller'in gezilerinde bu kişilerin ısrarta okuilarını ön plana çıkarmalannın ve okula "resmi ziyaret" sağlamalannın nedenini şöyle açıkladı: "Su ziyareti buralarda duyuruyorlar ve, 'Bakın bizTürkiye'yitemsilediyoruz. Cumhurbaşkanı da Başbakan da bu ül- keye geldığinde bizı ziyaret ediyor' di- yoriar. Böylece daha rahat çalışma or- tamı buluyoıiar." _ Bu okullar ilk açılırken, rah.metli Özal'ın devlet başkanlarına, yardımcı olmaları için yazı yazdığını güvenilir bir kaynak söyledi. Veren'le, Demirel'in Pa- kistan gezisınde de karşılaştım. Veren. "Demirel de aynı mektubu yazdı" dedi. Fotokopisi var mı diye sordum. "Var, gösteririm" dedi, Pakistan'daki okul yö- neticilerine söyledi ama, bulamadılar. Veren'in çok sık kullandığı bir tümce var: "Fethullah Hoca'ya en yakın kişiler- den biri benim..." Yukarıdaki gözlemlerin çoğu doğru- dan benim tanık olduklanm, bir kısmı da "birinci ağızdan" dinledıklerim. Yorum sizin... Barzani'nin temsilcisi Zebari, Saddam'ın zor durumda olduğunu söyledi 3 Kriz, K. Irak'ın işine yaradı • Saddam Hüseyin'in kızlan kaçması, Kuzey Irak'a yaradı. elektriğe kavuştular. DtYARBAKIR (AA) - Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in damatla- nnın ve kızlannın Ürdün'e kaçması. Kuzey Iraklılara yaradı. Olaydan son- ra, Kuzey Irak'a 2 yıl aradan sonra sü- rekli elektrik verilmeye başlandı. Liderliğini Mesut Barzani'nin yap- tığı Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) Diyarbakır Temsilcisi Ahmet Zebari, Saddam Hüseyin'in damatlan- nın ve kızlannın kaçışı. Kuzey Irak'ta- ki son durum ve Dublin'de imzalanan protokol konusunda Anadolu Ajan- sı'na açıklamalarda bulundu. Ahmet Zebari, damatlannın ve kız- lannın kaçışının Saddam Hüseyin için büyük bir darbe oldugunu, en yakın adamlannın bile kendisini terk etmesi- nin, Saddam ı çok zor duruma düşür- düğünü söyledi. Kaçan damatlannın ve kızlannın dönmesi için Saddam'ın eşi ve oğlunun Amman'daki çabalan- nın da sonuç vermediğini anlatan Ze- bari, damatlann yanı sıra kızlann da geri dönmeyi kabul etmediklerini be- lirtti. Kaçanlar, ABP güvencesinde Kaçış olayından hemen sonra Sad- dam Hüseyin'in, kimyasal ve biyolo- jik silahlan göstermek üzere ABD'den heyet istediğine işaret eden Zebari. "Saddam, ABD'den gelecek heyete. kimyasal ve biyolojik silahlann yerini göstereceğini bildirmiş" dedi. Kaçan damatlann, Saddam ve oğlu Uday'dan sonra devlet yönetimindeki en yetkili ve damatlannın Ürdün'e 2 yıl aradan sonra sürekli kişiler oldugunu belirten Zebari, şun- lan söyledi: "ABD. kaçan damatlar ve kızlara çok yakın ilgi gösteriyor. Bu ilginin se- bebi, uygulanan ambargonun etkili ol- dugunu kanıtlamasıdır. Çünkü, birçok Batuı ülke, irak'taki ambargonun Sad- dam'ı değil, Irak halkını etkilediği gö- rüşünü savunuyor. Amerika ise ambar- gonun Saddam'ı da etkilediğini ve aile çevresinde huzursuzluklara neden ol- dugunu belirtiyordu. ABD, bu görûjü- nü ispatlama fırsatını yakalamış bulu- nuyor. Amerika, bu konuda ikna erme- ye çalıştıgı İJrdün'e, 'Sığınanlan geri vermeyin. Size karşı yapılacakherhan- gi bir saldında yanmızdayız. Buna izin vermeyiz' diyerek garanti veriyor. An- cak, kaçan bu insanlann Saddam'ı de- virecekleri yolundaki açıklamalara kimse güvenmiyor. Çünkü Saddam'ın kaçan damatları. Halepçe katliamı, Kuveyt'e girilmesi ve halka baskılar ko- nusunda büyük rol oy namışlardırTDa- matlann kaçışı ve Bağdat'taki son ka- nşıklıklannkendılerine önemli bir ya- rar sağlamadığını da belirten Zebari, şöyle konuştu- "Bu olaydan sonra sim- diye kadar Kürtlere karşı gözle görii- lür hiçbir olumlu yaklaşımda bulunul- madı. Zaten böyle bir girişim olsa bile Saddam'a güvenmiyoruz. Daha önce yaptıklan ortada— Fakat, kaçış olayın- dan hemen sonra iki yıldan bu yana Vlusul fizerinden Kuzey Irak'a gelen enerji hatlanndaki kesinti kaldınldı. Daha önce \erilmeyen elektrik. şimdi kesintisiz verilmeye başlandL Sadecebu yaranoWu."lKDP Diyarbakır Temsil- cisi Zebari, birsüre önce Dublin'de dü- zenlenen ve kendileri için büyük umut taşıyan toplantının sonuçlannın hayır- lı olması, Kuzey Irak'a banş ve huzur getirmesi dileğinde de bulundu. Ara- lanndaki kavganın sona ermesinin. kendilerine olduğu kadar bölgeye de huzur getireceğini savunan Zeban. im- zalanan protokole Irak Kürdistan Yurt- severler Birlıği (IKYB) lideri CelalTa- labani'nin sıcak bakmadığını. bu yüz- den de protokolle ilgili bir gelişme ol- madığını anlattı. Ahmet Zebari. şöyle konuştu: "Protokolün en önemli maddesi, en kısa sürede Erbil'den silahlı peşmerge- lerin çıkanlması ve 48 saat içinde hü- kümctin kurulmasıdır. Şu anda topTa- labani'de... Talabani protokolü imzala- masına rağmen hoşnut değil veya ta- mamen katılmıyor. Ama. bunlar olma- yacak da demiyor. Çünkü Talabani hoş- nut olmasa da im/a attığı protokoldeki maddeleri yerine getirmek zorundadır. Bunlan yapmazsa basta ABD \e bü- tiin dünyaya karşı sorumlu olacaktır. Talabani'nin ErbiPi terk etmesi konu- sunda da herhangi bir hazıriık yok." Kuzey Irak'ta durumun normal gö- ründüğünü, herhangi birçatışmanın ol- madığını da belirten Ahmet Zebari, şöyle dedi: "Daha önce meydana gelen kardeş ka\ gası bu bölgeyi olumsuz yönde etki- lemiştir. En başta da halkın en temel ih- tiyacı olan yiyecek ve diğer maddelerin fıyatlan yüksek oranda artmıştır. Bu soruna artık bir çözüm bulunması gerekir." • Baştarafi I. Sayfada Hazırladıklan ortak ifadede düşünce özgürlüğünün in- san haklannin başmda gel- diğine dikkat çeken Sclçuk. Atabek ve Masaracı, insan- lann ifade ettıkleri düşünce- lerinden dolayı mahkûm edilmelerinin çağdaş de- mokratik ve laik hukuk dev- leti ilkelerineaykın oldugu- nu vurguladılar. 1949 tarihli BM lnsan Haklan Evrensel Bildirgesı ve 10 Mart 1954 tarihli Av- rupa lnsan Haklan Sözleş- mesi "nde düşünce ve düşün- ceyı ifade etme özgürlüğü- nün temel insan haklanndan sayıldığını ve usulüne uygun onaylanmış uluslararası söz- leşmelerin iç hukuka göre yasa hükmünde oldugunu anımsatan Selçuk, Atabek ve Masaracı, ifadelerindeju görüşleri \urguladılar: "Ul- kemizde düşüncesini ifade ettiği için Terörie Mücadele Kanunu'na göre hakkında dava açılan,cezalandınlan ve mahkûm edilerek cezaevine konulan gazeteci, yazar, ay- dın sayısı dikkate alınacak olursa, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum, demok- ratik hukuk devleti ilketeriy- le çelişkilidir. Nitekim soruş- turmaya konu olan kitapla il- gili açılan da>ada fstanbul DGM Sa\cıhğı da 22A1995 günlü iddianamesinde aynı çelişkiye işaret etmiş ve ulus- lararası sö/leşme hükümleri bakımından Teröıie Müca- dele Kanunu'nun 8. madde- si hakkında anavasaya aykı- nlık itira/jnda biılunmuştur. Türkiye 'desorunlann tar- tışılmasuolaylar hakkında haber yazılması, insanla- nn düşüncelerini açıklaya- rak kamuoyunu bilgilen- dirmesi ve kamuoyunun aydınlatılması, sorunlara çözümler önerilmesi; ay- dınların, düşünürlerin ve gazetecilerin en önemli gö- revidir. Açıkladıgımız bu amaçlar nedeniyle simge- sel olarak 'Düşünceye Oz- t'ürlük' kitabına imza attım. Amacım, düşünce ve ifade özgürlüğü önüne konulan st- nırlamaları protesto etmek ve bu tür engellerin kaktınl- ması için katkıda bulunmak- nr." 'Düşünceye Özgüriük" kitabı. "düşünce suçu'nun kaldınlması için yazarlan hakkında kovuşrurma açıl- masma yol açan yazılann derlenmesiyle oluşrurulmuş ve kitabın yayıncısı olmak isteyenlenn ımzasına açıl- mıştı. 1080 kişinın yayıncı olarak kitaba imza koyma- smdan sonra DGM kitap hakkında toplatma kararı vermiş, yayıncılarla ilgılı olarak da soruşturma açıl- mıştı. Kitabın yayıncısı olan \e DGM Savcılığı'na ifade veren ilk 99 kişi hakkında dava açılmış. ancak davanın iddianamesinde TMY'niıı 8. maddesınin anavasaya ay- kırı olduğuna değinilerek mahkemenin öncelikle bu konuda karar vermesi isten- mişti. OLAYLARIN ÂRDINDAKİ GERÇEK • Buftarafi I. Sayfada da birdenbıre patlamaya yol açıyor. Bir noktayı daha vurgu- lamak gerekir; kitlelerin öf- kesi son yıllarda Türkı- ye'nin dışındaki konulara yöneliyor. Ermeni-Azeri çatışması ya da Boşnakla- ra uygulanan kanlı kırım gibi konular, artık Türki- ye'nin kamuoyunu iç poli- tikadan daha çok ilgilendi- riyor. Bunun son örneğini Suudi Arabistan'daki in- fazlarda yaşıyoruz. Türki- ye'de insanlar, özel tele- vizyonların da yönlendir- mesiyle, kendi dertlerini ve davalarını unutup renkli ekranda gördüklerinin et- kisinde kalarak dış dünya- ya açılıyorlar. ANAP'ın talihsizliği, bu ortamda bir de güdümlü medya ile engellenmesr- dir. Ne var ki bu sonbahar ve kışta Türkiye ister iste- mez seçim ortamına gire- cektir... ANAP, ana muha- lefet olarak seçimi uzakta görürse yanılgıya düşer. ••• 30 Ağustos îstanbul'da bazı yollar trafiğe kapanacak İstanbul Haber Servisi - 30 Ağustos Zafer Bavramı provaları nedeniyle 1stan- bul'daki bazı yollann beş sa- at süreyle taşıt trafığıne ka- patılacagı öğrenildı.Tstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre 20, 2~! ve 30 ağustos günleri ta- şıt trafiğine kapatılacak yol ve kavşaklar şöyle: 08.00-10.00 saatleri ara- sında 0-2 tdırne-lstanbul is- tikameti.il.30-13.00 saatle- ri arasında Istanbul-Edirne ıstikamcti. Mahmutbey Köp- rusü. Mıllıyet gazetesi y an y- ol ve köpriisü, Esenler çıkı- şı, Otogarçıkışı, Bayrampa- şa-Sağmalcılar katılımı, Ka- dife katılımı. 08.00-13.00 sa- atlen arasında taşıt trafiğine devamlı kapatılacak yol ve kavşaklar: Anıt Mezarçıkışı. E-5 Va- tan katılımı. Aksaray Ordu- e\ı. \atan Caddesi E-5 katı- Iımı-Lunapark ka\ şağı arası, Topkapı Ulubatlı uinşı. 11.30-13.00 saatlen arası geçiçı olarak kapatılacak yollar: Vatan Caddcsı-Aksa- ray Meydanı-Mıllet Cadde- sı-Topkapı istikameti, Top- kapı-fcdirnekapı arası. Edir- nekapı-Sağmalcılar köprülü ka\ şağı arası Tem istikameti HBB varken HBB izlenir!.. Özellikle Cumartesi geceleri! Herkesin eğlence kavramı farklı olsa da... Siz hala aramadınız mı? Jerry Lewis-Dean Martin'den nefis bir komedi... BİZ BIZE Denince akan sular durur. Çünkü bu program her yaşın, herkesin zevkine uyar. Bu akşam yine sevdiğiniz sanatçılardan konserler, klipler... yarışmalar ödülier... Daha ne olsun? Kaçıran derdine yansın. FASL-I MUHABBET llginç içeriği ile telefon trafiğini ailak bullak ediyor, Herkes bu programa ulaşabilmek için yarısıyor. Çünkü İsabetli yorumlar rekor düzeye ulaşıyor. Haydi... Bu akşam siz de arayın, şanstnızı yakalayın. RESSAMLAR VE MODELLER Oda arkadaşının rüyalarından esinienerek korku dizisi yazmaya kalkışan ressamın başına gelen olmadık olaylar... Müthiş ikili ve Shirley Mac Laine yine gülmekten ktrıp geçiriyor. Mutlaka izleyin. Her programı bir olay... işte izlenecek kanal! O 0 O 0 O J "İyi TV"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle