Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 AĞUSTOS 1d95 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
PENCERE
• Baştarafi 2. Sayfada
ması gerekmektpdir.
Bir kadını taşa tutup öldürecek kadar canavarlaşmış
kişiler nereden ve nasıl bulunuyor?..
Yaptıklan iş karşıhğında para alıyorlar mı?..
llginç bir konu!..
•
Atatürk ve arkadaşlannın neden laik Türkiye Cum-
huriyeti'ni kurduklarını bir daha düşünelim!..
Anadolu Müslümanı, şeriat hukukunu hiçbir zaman
benimsemedi, kimi kesimlerinde şeriata tam karşı çık-
tı, laikliğin mayası Anadotu uygariığında vardı.
Çöl şeriatçılığıyla Anadolu Müslümanlığı birbirinden
çok ayndır.
Peki, bugün çöl şeriatçılığının siyasetini yapan kara
koncoloslar nereden çıkıyor?..
İzmir Körfezi
Greenpeace,
kirliliği uluslararası
düzeye taşıyor
YÖRÜKHAN ÜNAL
Uluslararasi çevre örgütü
Greenpeace. tzmir Körfe-
zi'nin kirlılik sorununu
uluslararası platforma taşı-
yor. tzmir Körfezi'nindeği-
şik yerlerinden su ve çamur
ömekleri alan Greenpeace
uzmanlan, inceleme sonuç-
lannı Washington'dayapıla-
cak Kara Kaynaklı Kirleticı-
ler Toplantısı'nda açıklaya-
cak. Uzmanlar, körfezi kur-
taracak Büyük Kanal Proje-
si 'nin de hatalarla dolu oldu-
ğunu söyledıler.
Greenpeace örgütünün Iz-
mir'e gelen Altair adlı ge-
misinde basın toplantısı dü-
zenleyen, kuruluşun Lond-
ra'daki laboratuvar uzman-
lanndan Deniz Bıyolojisti
Dr. David Santillo, İzmir
Körfezi'nin Akdeniz'dekı
diğer kirli bölgelerden en
önemli farkının, endüstriyel
kirliliğinin yanı sıra çok bü-
yük bir evsel kirlilikle karşı
karşıya olmasından kaynak-
landığını söyledi. Greenpe-
ace örgütünün tzmir Körfez
kirliliğiyle yakından ilgilen-
diğini vurgulayan Dr. San-
tillo, "Bu konuyla ilgilenen
tek kuruluş biz değiliz.
BM'ye b a p Çevre Progra-
mı'nın körfezle ilgili hazırla-
dığı raporda 1995 yüına ka-
dar gerekli önlemlerin alın-
maması durumunda, içkör-
fez ekolojisinin çok önemli
düzeyde yıkıma uğrayacağı
belirtfliyor" dedi. Dr. Santil-
lo, kirliîiğin, hiç antılmadan
körfeze boşaltılan evsel ve
yine hiç antmasız veya mi-
nimum antmayla boşaltılan
sanayi atıklanndan kaynak-
landığını vurgulayarak
"Tahminlere göre, 800 en-
düstri kuruluşunun ancak
yüzde 5'inin antma tesisi bu-
lunuyor"diye konuştu.
Evsel atık sulann nitrojen
ve fosfor gibi çok zengin or-
ganik içerikte bulunduğuna
dikkat çeken Dr. Santillo,
körfezde özellikle fosfor
miktannın, olması gereken
seviyenin yirmi kat fazla bu-
lunduğunu, araştırmalan so-
nunda gördüklerini söyledi.
Dr. Santillo, sözlerini şöyle
sürdürdü:
" Körfezde oksijen düzeyi-
nin düşüklüğü toplu bahk
ölümlerine yol açmakta, kör-
fezdeki diğer canlılann ya-
şamasını olanaksız hale ge-
tirmektedir. Endüstriyel
atıklar nedeniyle körfezde
zehirli maddeler olan kad-
miyum, bakır, kurşun gibi
ağûr metallerin oranı çok
>üksektir. Çamurda ağır
metallerin yoğunluğu çok
daha fazladir. Ağır metaUe-
rin diğer korkunç yanı, kör-
fezde yaşamaya ça'hşan can-
lıiarda birikerek besin zinci-
ri içine girmesidir. Ağır me-
taller. körfezdeki balıklar
aracılığıyla buradan besle-
nen insanlan da zehiriemeye
devam etmektedir. Daha faz-
la çalışma yapmayı gerekti-
ren bir başka ola> da, bile-
medigimiz, ancak çok daha
fazla ve tehlikeli organikle-
rin de körfeze boşaltılmış ol-
malandır. Bu çok önemlidir.
çünkü bu tür organikler de-
niz içerisinde kalıcı olmakta
ve besin zinciri ile diğer can-
lılan da oluntsuz etkilemek-
tedir."
İzmir FCörfezi'nin kirlilik
nedeninin yalnızca bir şirke-
te ya da fabrikaya ait olma-
dığını vurgulayan Dr. San-
tillo. "tzmir şehrinin kendi-
si kirlilik kaynagıdır" dedı.
Körfez kirliliğinin önlenme-
sinde çözüm olarak sunulan
Büyük Kanal Projesi'nin de
hatalı olduğunu savunan Dr.
Santillo, hatalan şöyle sıra-
ladı:
u
Projenin, bilim adamı
gözüyle incelendiğinde çok
büyük hatalarla dolu oldu-
ğunu görüyoruz. Ana kuşak-
lama kanalı ile evsel ve en-
düstriyel atıklann aynı ko-
lektörde toplanması pianla-
nıyor. Atıklann bu şekilde
anrmaya uğratüması müm-
kün değil. Çünkü endüstri-
nin bırakttgı öyle atık mad-
deler vardır ki bunlar, evsel
aüksulan antmak için kul-
landığımız sistemlerden ko-
laylıkla, hiç bir anrmaya ug-
ramamış şekilde geçecektir.
Diğeryanlış. antma tesisinin
bir noktada toplanmasıdır.
Bunun sakıncası, bir tane ol-
duğu için bir arıza olması
durumunda bütiin anrma-
nın durmasıdır. Bunun dı-
şında evsel atıklann bir nok-
tadan alınıp kilometrelerce
antma tesisine taşınması sı-
ntsında enerji sorunu yaşa-
nacak. aynca pompa istas-
yonlannda meydana gelebi-
İecek anzalarda körfeze şok
deşarjlar meydana gelebile-
cektir. Bu, şu andaki duru-
mu çok daha kötüleştirebUe-
cektir."
Dr. Santillo. atıksulardan
sorumlu IZSU'nun endüstri
kurumşlanndan talep ettiği
atıksu standartlannın Avru-
pa ülkeleri standartlannın
çok üzerinde olduğunu ve
gerçekçi olmadığmı da söz-
lerine ekledi.
'Parlak geleceği gördüm'
• Baştarafi 1. Sayfada
yedek parça gerektiği belır-
tildi.
Bunun üzerine Türkme-
nistan Devlet Başkanı Niya-
zov devreye gırerek kendi
özel uçağını Tansu Çiller'e
verdi. Heyet üyeleri için de
aynca bir uçak sağlandı. Ni-
yazov'un Boeing-757 tipi
uçağının salonlu ve yatak
odalı olması nedeniyle sa-
dece 15 kişi alabileceği öğ-
renildi.
Bunun üzerine bazı dip-
lomatlar da gazeteci ve işa-
damlanyla birlikte ikinci
uçağa bindıler. Ancak pist-
teki iki uçaktan hangisinin
Türk heyetıne verildiği ko-
nusunda anlaşmazhk çıkın-
ca, heyet üyeleri dakikalar-
ca pisrte iki uçak arasında
gidip geldiler.
40 derecelik sıcak altmda
"bilgi verilmeksizin" bekle-
tilen konuklara, önce tstan-
bul ve Ankara uçağının ayn
olacağı belırtildi. tstanbul
yolculan pistteki ilk uçağa
bındiler. Sonra bu uçağın
önce Ankara'ya uğraması
gerektiği söylendi. Bu kez
Ankara'ya gidecek olanlar
koşarak uçağa yöneldiler.
Türkrnen güvenlik görevli-
leri ise uçağa yeni yolcu
alınmayacağını belirtip her-
kesı durdurdular.
Türk ve Türkmen yetkili-
ler pistin ortasında bir süre
görüştükten sonra uçağın
alabileceği kadar yolcuyu
yerleştirmeye basladılar.
Bu arada uçak anzası ko-
nusunda da farklı yorumlar
yapıldı.
Heyet üyelerinden yansı-
nın "uçakmühendisi'' oldu-
ğu ortaya çıktı! Herkes, bil-
gı venlmediği için anza ko-
nusunda farklı yorum yaptı.
Kimine göre anzanın tami-
ri kolaydı; kımi de bu tıp du-
rumlann önceden saptana-
bildiğini, THY yetkililerinin
ihmali oldugunu söylüyor-
du. Türkiye saati ile
08.00"de Aşkabat'tan hare-
ket etmesi gereken Türk he-
yeti, saat 11.00 sıralannda
yola çıktı. Başbakan Çiller,
yaptığı açıklamada, Kaza-
kistan. Kjrgızistan ve Türk-
menistan'ı kapsayan gezisi-
ni değerlendirirken, bu üç
ülkeyle Türkıye"nin çok
özel kardeşlik bağlan bu-
lunduğunu vurguladı.
Çiller. "Türkiye, TÜRK-
SAT'ı, sermayesi, eğitimi,
işadamlan, teknolojisi \e in-
sanlan ile bu ülkelerde özel
bir yere sahiptir. Birçok
alanda köprübaşı durumun-
dadır. Ama yapmamız gere-
ken bunun çok Uzerindedir"
dedi.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafi l. Sayfada
Kırgızistan'a, son seçimlerde oy pu-
sulası hazırlaması için 20 milyon dolar-
lık bağış yaptık. Bunu ABD yapsa, kar-
şıhğında üç milletvekili, bir bakan ıster-
di.
Orta Asya ile ilişkilerimizde şu soru-
nun yanıtının net olarak verilmesi gere-
kiyor:
- Türkiye, bu ülkelere nasıl birkimlik-
le gidecek?
Klasik yanıt belli:
- Çağdaş, demokratik, laik bir ülke
kimliğiyle.
Orta Asya gezisinin ilk gününde vur-
gulamıştım. Türkiye'den giden pek çok
grup, yukandaki kimliğin önüne geçe-
rek, farklı hesaplarla bu topraklarda cı-
rit atıyor.
Bunlardan biri de Zaman gazetesi ve
bu anlayışa yakınhğıyla bilinen şirketler
ve vakıflar.
Bu gazetenin OrtaAsya'daki örgütlü-
lüğünü önce kutlamak sonra da sor-
mak gerekiyor:
- Değirmenin suyu nereden? Buraya
hangi "rabrtalarla" dolar akıyor?
Örgütlenmede iki halka, gazete büro-
ları ve okullar.
Okulları kuranları ve sayılannı aktara-
lım:
Çağ Öğretim Işletim AŞ; Kırım (1),
Moğolistan (3), Yakutistan (1), Buryad
(1), Tuva (1), Hakas (1), Pakistan (1),
Azerbaycan (8).
Türk Dünyası Araştırmalan Vakfı;
Azerbaycan (3), Tataristan (6), Kazakis-
Orta Asya'da 'Zaman'...
tan (5). Kırgızistan (1).
Ertuğrul Gazi AŞ; Tataristan (5), Ça-
vuşistan (1).
Feza Gazetecilik, Kazakistan (28).
Slim AŞ, özbekistan (20). Başkent Eğt.
YayınTıc. AŞ.Türkmenistan (14). Serhat
AŞ, Kırgızistan (10). Şelale AŞ, Tacikis-
tan (5). Serhat Eğt. Öğretim Hizm. AŞ
Başkurdistan (4). Islam ve Milli Kültür
Hizmet Vakfı, Romanya (2). Gülistan
Eğt. Yayın Tic. AŞ Arnavutluk (2). Sa-
manyolu AŞ, Fas (1). Sema Eğt. Hiz-
metleri, Ukrayna (1). Fezalar Eğt. AŞ
Kuzey Irak (1). AsrTic, Ukrayna (1).
Almatı Havaalanı'na indiğimizde, ilk
dikkati çeken pankart "Aksay-Kazak
Türk Lisesi" olunca bir işadamı mırıl-
dandı:
- Ooo, devletten önce Fethullah Ho-
ca gelmış...
Gezi programındaki heyet listesinin
"basın" bölümünde, "Zaman" gazete-
sinin altında şu iki isim yazılıydı:
Fehmi Koru (Başyazar), Nurettin
Veren (Koordinatör).
Veren'le ilgili birkaç gözlem...
Çiller'le Nazarbayev'in ortak basın
toplantısında, Veren bir soru sordu:
"Kazakistan 'da okullar açıyoruz. Üni-
versite de açmak istiyoruz. Nazarba-
yev'in bu konuda desteğini bekliyoruz.
Kendisi acaba ne düşünüyor?"
Veren'in sorusu gazetecilik değil, "iş
bağlamak"tt.
Kaldığımız Marco Polo Oteli'nde he-
sabı herkesin kendisinin ödeyeceği Tür-
kiye'de duyuruldu. Gezı rehberinde de
yazılıydı. Otele ilk inişte bir kez daha
duyuruldu.
Ben hesabı ödedim. Hemen arkam-
da Veren vardı. Anahtan verdi, hesabı
ödemeden dışarı çıktı. Otel yetkilileri
uyardı ama, dinlemedı. Otel yöneticile-
ri, Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel
Müdür Yardımcısı Ataman Yalgın'ı mu-
hatap alıp, hesabı ödemesini istediler.
Yalgın, "lanet olsun" deyip, 600 do-
lan ödedi.
Işadamı-gazeteci...
Başbakanlık Basın Muşaviri Mehmet
Bican, ertesi gün Kırgızistan Devlet
Başkanı Akayev'in yemeğınde Veren'i
sıkıştınp 600 dolan aldı. Orada öğren-
dım ki, Veren daha önceki Özbekistan
gezısinde de otel parasını ödememiş.
Dışişleri de üstlenmemiş, iki ülke arastn-
da bu konuda yazışmalar devam edi-
yormuş. .
Gezinin Türkmenistan bölümünde de
Veren, "işadamlan toplantısına"kat\\d\.
işadamlanna burada kurulan okullann
önemini, hedeflerini anlattı.
Çiller'le Türkmenistan Devlet Başka-
nı Niyazov'un basın toplantısında, "ga-
zeteci kartı" ama "girişimci kimliğiyle"
her iki lideri, geçen yıl hizmete girmiş bir
okulun açılışına davet etti. önce kabul
edilmedi, Veren bastırdı, okula gidildi.
Türkmenistan'a inişte de bir protokol
krizi yaşandı. Veren, arka kapıdan inip
hemen öne koştu ve Çiller'le Dışişleri
Bakanı inönü'nün arasına girdi. Bura-
dan yürüyüp Niyazov'un elini sıkmaya
hazırlanıyordu. Çiller'in Koruma Müdü-
rü Resul Kalkan, Veren'i protokolün
ikinci sırasında görünce çılgına döndü,
diğer güvenlik görevlilerinin araya gir-
mesiyle Veren protokolden çıkarıldı.
Türkmenistan'daki bir yetkilı, Demi-
rel'in ve Çiller'in gezilerinde bu kişilerin
ısrarta okuilarını ön plana çıkarmalannın
ve okula "resmi ziyaret" sağlamalannın
nedenini şöyle açıkladı:
"Su ziyareti buralarda duyuruyorlar
ve, 'Bakın bizTürkiye'yitemsilediyoruz.
Cumhurbaşkanı da Başbakan da bu ül-
keye geldığinde bizı ziyaret ediyor' di-
yoriar. Böylece daha rahat çalışma or-
tamı buluyoıiar."
_ Bu okullar ilk açılırken, rah.metli
Özal'ın devlet başkanlarına, yardımcı
olmaları için yazı yazdığını güvenilir bir
kaynak söyledi. Veren'le, Demirel'in Pa-
kistan gezisınde de karşılaştım. Veren.
"Demirel de aynı mektubu yazdı" dedi.
Fotokopisi var mı diye sordum. "Var,
gösteririm" dedi, Pakistan'daki okul yö-
neticilerine söyledi ama, bulamadılar.
Veren'in çok sık kullandığı bir tümce
var:
"Fethullah Hoca'ya en yakın kişiler-
den biri benim..."
Yukarıdaki gözlemlerin çoğu doğru-
dan benim tanık olduklanm, bir kısmı da
"birinci ağızdan" dinledıklerim.
Yorum sizin...
Barzani'nin temsilcisi Zebari, Saddam'ın zor durumda olduğunu söyledi 3
Kriz, K. Irak'ın işine yaradı
• Saddam Hüseyin'in kızlan
kaçması, Kuzey Irak'a yaradı.
elektriğe kavuştular.
DtYARBAKIR (AA) - Irak Devlet
Başkanı Saddam Hüseyin'in damatla-
nnın ve kızlannın Ürdün'e kaçması.
Kuzey Iraklılara yaradı. Olaydan son-
ra, Kuzey Irak'a 2 yıl aradan sonra sü-
rekli elektrik verilmeye başlandı.
Liderliğini Mesut Barzani'nin yap-
tığı Irak Kürdistan Demokrat Partisi
(IKDP) Diyarbakır Temsilcisi Ahmet
Zebari, Saddam Hüseyin'in damatlan-
nın ve kızlannın kaçışı. Kuzey Irak'ta-
ki son durum ve Dublin'de imzalanan
protokol konusunda Anadolu Ajan-
sı'na açıklamalarda bulundu.
Ahmet Zebari, damatlannın ve kız-
lannın kaçışının Saddam Hüseyin için
büyük bir darbe oldugunu, en yakın
adamlannın bile kendisini terk etmesi-
nin, Saddam ı çok zor duruma düşür-
düğünü söyledi. Kaçan damatlannın
ve kızlannın dönmesi için Saddam'ın
eşi ve oğlunun Amman'daki çabalan-
nın da sonuç vermediğini anlatan Ze-
bari, damatlann yanı sıra kızlann da
geri dönmeyi kabul etmediklerini be-
lirtti.
Kaçanlar, ABP güvencesinde
Kaçış olayından hemen sonra Sad-
dam Hüseyin'in, kimyasal ve biyolo-
jik silahlan göstermek üzere ABD'den
heyet istediğine işaret eden Zebari.
"Saddam, ABD'den gelecek heyete.
kimyasal ve biyolojik silahlann yerini
göstereceğini bildirmiş" dedi. Kaçan
damatlann, Saddam ve oğlu Uday'dan
sonra devlet yönetimindeki en yetkili
ve damatlannın Ürdün'e
2 yıl aradan sonra sürekli
kişiler oldugunu belirten Zebari, şun-
lan söyledi:
"ABD. kaçan damatlar ve kızlara
çok yakın ilgi gösteriyor. Bu ilginin se-
bebi, uygulanan ambargonun etkili ol-
dugunu kanıtlamasıdır. Çünkü, birçok
Batuı ülke, irak'taki ambargonun Sad-
dam'ı değil, Irak halkını etkilediği gö-
rüşünü savunuyor. Amerika ise ambar-
gonun Saddam'ı da etkilediğini ve aile
çevresinde huzursuzluklara neden ol-
dugunu belirtiyordu. ABD, bu görûjü-
nü ispatlama fırsatını yakalamış bulu-
nuyor. Amerika, bu konuda ikna erme-
ye çalıştıgı İJrdün'e, 'Sığınanlan geri
vermeyin. Size karşı yapılacakherhan-
gi bir saldında yanmızdayız. Buna izin
vermeyiz' diyerek garanti veriyor. An-
cak, kaçan bu insanlann Saddam'ı de-
virecekleri yolundaki açıklamalara
kimse güvenmiyor. Çünkü Saddam'ın
kaçan damatları. Halepçe katliamı,
Kuveyt'e girilmesi ve halka baskılar ko-
nusunda büyük rol oy namışlardırTDa-
matlann kaçışı ve Bağdat'taki son ka-
nşıklıklannkendılerine önemli bir ya-
rar sağlamadığını da belirten Zebari,
şöyle konuştu- "Bu olaydan sonra sim-
diye kadar Kürtlere karşı gözle görii-
lür hiçbir olumlu yaklaşımda bulunul-
madı. Zaten böyle bir girişim olsa bile
Saddam'a güvenmiyoruz. Daha önce
yaptıklan ortada— Fakat, kaçış olayın-
dan hemen sonra iki yıldan bu yana
Vlusul fizerinden Kuzey Irak'a gelen
enerji hatlanndaki kesinti kaldınldı.
Daha önce \erilmeyen elektrik. şimdi
kesintisiz verilmeye başlandL Sadecebu
yaranoWu."lKDP Diyarbakır Temsil-
cisi Zebari, birsüre önce Dublin'de dü-
zenlenen ve kendileri için büyük umut
taşıyan toplantının sonuçlannın hayır-
lı olması, Kuzey Irak'a banş ve huzur
getirmesi dileğinde de bulundu. Ara-
lanndaki kavganın sona ermesinin.
kendilerine olduğu kadar bölgeye de
huzur getireceğini savunan Zeban. im-
zalanan protokole Irak Kürdistan Yurt-
severler Birlıği (IKYB) lideri CelalTa-
labani'nin sıcak bakmadığını. bu yüz-
den de protokolle ilgili bir gelişme ol-
madığını anlattı. Ahmet Zebari. şöyle
konuştu:
"Protokolün en önemli maddesi, en
kısa sürede Erbil'den silahlı peşmerge-
lerin çıkanlması ve 48 saat içinde hü-
kümctin kurulmasıdır. Şu anda topTa-
labani'de... Talabani protokolü imzala-
masına rağmen hoşnut değil veya ta-
mamen katılmıyor. Ama. bunlar olma-
yacak da demiyor. Çünkü Talabani hoş-
nut olmasa da im/a attığı protokoldeki
maddeleri yerine getirmek zorundadır.
Bunlan yapmazsa basta ABD \e bü-
tiin dünyaya karşı sorumlu olacaktır.
Talabani'nin ErbiPi terk etmesi konu-
sunda da herhangi bir hazıriık yok."
Kuzey Irak'ta durumun normal gö-
ründüğünü, herhangi birçatışmanın ol-
madığını da belirten Ahmet Zebari,
şöyle dedi:
"Daha önce meydana gelen kardeş
ka\ gası bu bölgeyi olumsuz yönde etki-
lemiştir. En başta da halkın en temel ih-
tiyacı olan yiyecek ve diğer maddelerin
fıyatlan yüksek oranda artmıştır. Bu
soruna artık bir çözüm bulunması
gerekir."
• Baştarafi I. Sayfada
Hazırladıklan ortak ifadede
düşünce özgürlüğünün in-
san haklannin başmda gel-
diğine dikkat çeken Sclçuk.
Atabek ve Masaracı, insan-
lann ifade ettıkleri düşünce-
lerinden dolayı mahkûm
edilmelerinin çağdaş de-
mokratik ve laik hukuk dev-
leti ilkelerineaykın oldugu-
nu vurguladılar.
1949 tarihli BM lnsan
Haklan Evrensel Bildirgesı
ve 10 Mart 1954 tarihli Av-
rupa lnsan Haklan Sözleş-
mesi "nde düşünce ve düşün-
ceyı ifade etme özgürlüğü-
nün temel insan haklanndan
sayıldığını ve usulüne uygun
onaylanmış uluslararası söz-
leşmelerin iç hukuka göre
yasa hükmünde oldugunu
anımsatan Selçuk, Atabek
ve Masaracı, ifadelerindeju
görüşleri \urguladılar: "Ul-
kemizde düşüncesini ifade
ettiği için Terörie Mücadele
Kanunu'na göre hakkında
dava açılan,cezalandınlan ve
mahkûm edilerek cezaevine
konulan gazeteci, yazar, ay-
dın sayısı dikkate alınacak
olursa, Türkiye'nin içinde
bulunduğu durum, demok-
ratik hukuk devleti ilketeriy-
le çelişkilidir. Nitekim soruş-
turmaya konu olan kitapla il-
gili açılan da>ada fstanbul
DGM Sa\cıhğı da 22A1995
günlü iddianamesinde aynı
çelişkiye işaret etmiş ve ulus-
lararası sö/leşme hükümleri
bakımından Teröıie Müca-
dele Kanunu'nun 8. madde-
si hakkında anavasaya aykı-
nlık itira/jnda biılunmuştur.
Türkiye 'desorunlann tar-
tışılmasuolaylar hakkında
haber yazılması, insanla-
nn düşüncelerini açıklaya-
rak kamuoyunu bilgilen-
dirmesi ve kamuoyunun
aydınlatılması, sorunlara
çözümler önerilmesi; ay-
dınların, düşünürlerin ve
gazetecilerin en önemli gö-
revidir. Açıkladıgımız bu
amaçlar nedeniyle simge-
sel olarak 'Düşünceye Oz-
t'ürlük' kitabına imza attım.
Amacım, düşünce ve ifade
özgürlüğü önüne konulan st-
nırlamaları protesto etmek
ve bu tür engellerin kaktınl-
ması için katkıda bulunmak-
nr." 'Düşünceye Özgüriük"
kitabı. "düşünce suçu'nun
kaldınlması için yazarlan
hakkında kovuşrurma açıl-
masma yol açan yazılann
derlenmesiyle oluşrurulmuş
ve kitabın yayıncısı olmak
isteyenlenn ımzasına açıl-
mıştı. 1080 kişinın yayıncı
olarak kitaba imza koyma-
smdan sonra DGM kitap
hakkında toplatma kararı
vermiş, yayıncılarla ilgılı
olarak da soruşturma açıl-
mıştı. Kitabın yayıncısı olan
\e DGM Savcılığı'na ifade
veren ilk 99 kişi hakkında
dava açılmış. ancak davanın
iddianamesinde TMY'niıı
8. maddesınin anavasaya ay-
kırı olduğuna değinilerek
mahkemenin öncelikle bu
konuda karar vermesi isten-
mişti.
OLAYLARIN
ÂRDINDAKİ
GERÇEK
• Buftarafi I. Sayfada
da birdenbıre patlamaya
yol açıyor.
Bir noktayı daha vurgu-
lamak gerekir; kitlelerin öf-
kesi son yıllarda Türkı-
ye'nin dışındaki konulara
yöneliyor. Ermeni-Azeri
çatışması ya da Boşnakla-
ra uygulanan kanlı kırım
gibi konular, artık Türki-
ye'nin kamuoyunu iç poli-
tikadan daha çok ilgilendi-
riyor. Bunun son örneğini
Suudi Arabistan'daki in-
fazlarda yaşıyoruz. Türki-
ye'de insanlar, özel tele-
vizyonların da yönlendir-
mesiyle, kendi dertlerini ve
davalarını unutup renkli
ekranda gördüklerinin et-
kisinde kalarak dış dünya-
ya açılıyorlar.
ANAP'ın talihsizliği, bu
ortamda bir de güdümlü
medya ile engellenmesr-
dir.
Ne var ki bu sonbahar
ve kışta Türkiye ister iste-
mez seçim ortamına gire-
cektir... ANAP, ana muha-
lefet olarak seçimi uzakta
görürse yanılgıya düşer.
•••
30 Ağustos
îstanbul'da
bazı yollar
trafiğe
kapanacak
İstanbul Haber Servisi -
30 Ağustos Zafer Bavramı
provaları nedeniyle 1stan-
bul'daki bazı yollann beş sa-
at süreyle taşıt trafığıne ka-
patılacagı öğrenildı.Tstanbul
Emniyet Müdürlüğü'nden
yapılan açıklamaya göre 20,
2~! ve 30 ağustos günleri ta-
şıt trafiğine kapatılacak yol
ve kavşaklar şöyle:
08.00-10.00 saatleri ara-
sında 0-2 tdırne-lstanbul is-
tikameti.il.30-13.00 saatle-
ri arasında Istanbul-Edirne
ıstikamcti. Mahmutbey Köp-
rusü. Mıllıyet gazetesi y an y-
ol ve köpriisü, Esenler çıkı-
şı, Otogarçıkışı, Bayrampa-
şa-Sağmalcılar katılımı, Ka-
dife katılımı. 08.00-13.00 sa-
atlen arasında taşıt trafiğine
devamlı kapatılacak yol ve
kavşaklar:
Anıt Mezarçıkışı. E-5 Va-
tan katılımı. Aksaray Ordu-
e\ı. \atan Caddesi E-5 katı-
Iımı-Lunapark ka\ şağı arası,
Topkapı Ulubatlı uinşı.
11.30-13.00 saatlen arası
geçiçı olarak kapatılacak
yollar: Vatan Caddcsı-Aksa-
ray Meydanı-Mıllet Cadde-
sı-Topkapı istikameti, Top-
kapı-fcdirnekapı arası. Edir-
nekapı-Sağmalcılar köprülü
ka\ şağı arası Tem istikameti
HBB varken HBB izlenir!.. Özellikle Cumartesi geceleri!
Herkesin eğlence kavramı
farklı olsa da...
Siz hala aramadınız mı?
Jerry Lewis-Dean Martin'den
nefis bir komedi...
BİZ BIZE
Denince akan sular durur. Çünkü bu
program her yaşın, herkesin zevkine uyar.
Bu akşam yine sevdiğiniz sanatçılardan
konserler, klipler... yarışmalar ödülier...
Daha ne olsun? Kaçıran derdine yansın.
FASL-I
MUHABBET
llginç içeriği ile telefon trafiğini
ailak bullak ediyor, Herkes bu programa
ulaşabilmek için yarısıyor. Çünkü İsabetli
yorumlar rekor düzeye ulaşıyor.
Haydi... Bu akşam siz de arayın,
şanstnızı yakalayın.
RESSAMLAR
VE MODELLER
Oda arkadaşının rüyalarından esinienerek
korku dizisi yazmaya kalkışan ressamın
başına gelen olmadık olaylar...
Müthiş ikili ve Shirley Mac Laine yine
gülmekten ktrıp geçiriyor.
Mutlaka izleyin.
Her programı bir olay... işte izlenecek kanal! O 0 O 0 O J
"İyi TV"