Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 1995 CUMA
HABERLER
Dünya barışma
• İstanbul Haber Servisi
- Sıvas Dayanışma Derneği
tarafından (SİDAD)
düzenlenecek "Sıvas
Kongresi'nden Dünya
Banşma Dostluk Gecesi",
Harbiye Açık Hava
Tiyatrosu'nda 2 eylülde
gerçekleştinlecek.
Gazetemiz yazarlanndan
llhan Selçuk'un da
konuşmacı olarak katılacagı
gecede Edip Akbayram,
Sadık Gürbûz, Yeni Türkü
ve Sevinç Eratalay da
yorumlanyla yer alacak.
Harbiye Açık Hava
Tiyatrosu'nda 2 eylûl
cumartesi günü saat
18.00'de başlayacak geceyi,
Tuncel Kurtiz ile A. Nevzat
Öztürk sunacaklar.
8 yabancı
serbest
• DtYARBAKIR
(Cumhuriyet) - Demokrasi
ve Değişim Partısf nın açlık
grevinde bulunan tutuklu ve
hükümlü yakınlannı ziyaret
ederek eyleme destek
verdikleri gerekçesiyle göz
altında bulunan 7 Alman ve
bir tsviçreli tercüman,
çıkanldıklan devlet
güvenlik mahkemesi
savcılığınca serbest
bırakıldı. Yabancılar,
Alman Eva Erle, Jeanine
Heigel, Holger Neubert,
Uwe Oetken, Christin
K.owartsch, ıMartin
Dietman, Thomas Kapella
ve Isviçreli tercüman Anina
Jandreöko, ifadelerinde
açlık grevindekilerı ziyaret
ettiklerini. eyleme
katılmadıklannı söyledi.
Camide
TSEhııtüesi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türk Standartlan Enstitüsü
(TSE) Başkanı Mehmet
Yılmaz Anyörûk, halkı
bilinçli tüketim konusunda
uyararak "Halkımız eğer
cûzdanını ve sağlığını
dûşünüyorsa standartlara
uygun mal ve hizmet
tûketmek zorundadır" dedi.
Anyörük, tüketici bilincinin
yaygınlaşması amacıyla
bazı camilerde hutbe
okuttuklannı bildirdi.
Yılmaz, Aga'yı
ziyaret etti
• İstanbul Haber Servisi
- ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz ve Turizm
Bakanı Irfan Gürpınar,
geçırdıği rahatsızlık
nedeniyle bır süredir
Haseki Hastanesi'nde
tedavi gören tskeçe
Müftüsü Mehmet Emin
Aga'yı ziyaret etti.
Hastaneye öğle saatlerinde
gelen lrfan Gürpınar,
Aga'yı uzun süredir
tanıdığını, Batı Trakya'daki
Türkler için çalışan fedakâr
bir insan olduğunu söyledi.
Gürpınar hastaneden
aynldiktan kısa bir sÜTe
sonra, Aga'yı ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz
ziyaret etti. Aga ile bir süre
sohbet eden Yılmaz,
geçmiş olsun dileğinde
bulundu.
PatPik
• ÇANAKKALE (AA) -
Gökçeada'da 'Meryem Ana
Günü'ne katılan Fener Rum
Patriği Bartholomeos,
Çanakkale Valisi Hüsnü
Tuğlu'yu ziyaret etti.
Bartholomeos. Vali
Tuğlu'ya gösterdiği yakın
ilgiden ötürü teşekkür
ederek dünyanın çeşitli
yerlerinden gelen
Gökçeadalı Rumlann.
alınan geniş güvenlik
önlemleri sayesinde iyi bir
tatil yapma imkânı
bulduklannı söyledi.
Ziyaretten sonra
gazetecilerin sorulanm
yanıtlamaktan kaçınan
Patrik Bartholomeos,
"Siyasi demeç vermem"
dedi.
Irak'la
konsolosluk
bunalımı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Irak, Istanbul'daki
Başkonsolosluğu'nu
kapatma karan alınca
Türkiye'nin de
"karşılıklıhk ilkesi"
çerçevesinde Musul
Başkonsolosluğu'nu
kapatacağı ve Bağdat
Başkonsolosluğu
personelinin sayısını 11 'e
düşüreceği bildirildi. Irak,
ekonomik gerekçeler
göstererek istanbul
Başkonsolosluğu'nu
kapatma ve 17 kişilik
Ankara Büyükelçiliği
personelinin sayısını da
1 l'e indırme karan almıştı.
Şeriatçı.basmdan, Suudi Arabistan'daki 4 Türk'ün idamına yorum
'Idam bahane., hedef Islam'Haber Merkezi - Suudi Arabistan'da 4 Türk'ün şeriat
yasalanna göre yargılanarak kafalannın kesilmesini, "şe-
riat yanlısı" basın savundu ve karşıt eleştirileri, "bir
başka ülkenin içişlerine karışma ve İslama ve şeriata
karşı kampanya olarak" değerlendirdi.
Akit gazetesi, dünkü sayısında, "ABD Hokkabazlan"
başlığı ile verdiği haberde. Suudi Arabistan lcadısının
ABD'yi protesto etmenin küfür olduğunu hükmetmesini
alkışiayan malum medyanın, aynı kadının uyuşturucu ka-
çakçılığı ile ilgili karannı bahane ederek Islam'a ve şeri-
ata sövdüğünü öne sürdü. Gazete, söz konusu haberinde,
bazı gazetelerin ıse "ramazandan ramazana tslamcı
kesildiklerini" belirterek bu yayınlanyla 'Müslümanlık
anlayışında çarpıklık* olduğunu ıddia etti.
Akit gazetesi yazan Abdurrahman Dilipak, "Uyuş-
turucu Savunması" başlıklı köşe yazısında, Suudi Ara-
bistan'a eroin soktuklan gerekçesi ile idam edilen Türk-
lerin bir anda nerede ıse kahraman ilan edildıkJerini be-
lirterek "Bir elde kaçakçının resmi, öteki elde Atatürk
resmi, bir de pankart, 'Mezarlan bile yok'. Sanki Su-
udi Arabistan'da kralların da mezarlan varrnış gibi.
Suudi Arabistan'da kralların da mezarlan yoktur"
görüşünü savundu.
Suudi Arabistan'daki idamlan, "tdam bahane, hedef
İslam" başhğı ile veren Yeni Şafak gazetesi ise 4 Türk
vatandaşınm Suudi Arabistan'a uyancı ilaç soktuklan ge-
rekçesiyle başlan kesilerek idam edilmesi olayında, Türk
medyasmı, olayı, gerçek boyutundan saptırmakla suçla-
dı. Yeni Şafak, söz konusu haberde Türk medyasının, "Is-
lamı ve şeriat hukukunu karalama kampanyasına dö-
nüştürdüğünü" ileri sürdü.
Yeni Şafak gazetesi aynca, Hürriyet gazetesi yazan
Oktay Ekşi, yazarlanmız tlhan Selçuk ve Hikmet Çe-
tinkaya'nın yazılanndan da alıntılar yaparak verdiği ha-
berde, Suudi Arabistan'daki idamlara "mal bulmuş mağ-
ribi" gibi sanldıklannı ve bunu Türkiye'dekı Islami uya-
nış ile ilişkilendirdikJeri yorumunu yaptılar.
Milli Gazete'nin köşe yazarlanndan Nazır Özsöz de
"Suudi Değil, İslam Düşmanlığı" başlıklı yazısında,
"Birkaç gündür ülkemizdeki medya kuruluşlannda,
Suudi Arabistan'daki idam cezalannın infazı bahane
edilerek A'dan Z'ye İslama yönelik bir saldın kampan-
yası başlatıldığını" iddia etti.
Yeni Asya gazetesi yazarlanndan Kazım Güleçyüz de
'Satır Arası' köşesindeki "Suudi Modeli ve Seriafbaş-
lıklı yazısında, "şeriat devleti, İslam devleti gibi tabir-
ler kullanmanın isabetinin ayn bir tartışma konusu"
olduğunu belirterek Diyanet Işleri Bakanı Mehmet Nu-
ri Yılmaz, Din Işleri Kurulu emekli üyesi Recep Akkuş,
Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz,
Prof. Dr. Sabri Tekir, Prof. Dr. Sulhi Dönmezer ve Prof.
Hüseyin Hatemi' den alıntılar yaptı. Güleçyüz, söz ko-
nusu tartışma sürdükçe konunun daha da aydınlanacağını
bildirdi.
«82
e i v n l ı nf>\f*n\z İstanbul Haber Servisi - DSP il \e ilçejönetimleri, 4 Türk'ün şeriat usullerine göre i-
»İY *U1 ^ ü i c ı ı ı v dam edilmelerini protesto etmekamacıyla Suudi Arabistan'ın İstanbul Konsolosluğu
önüne siyah çelenk koydular. Mecidiyeköy'deki konsoloslukönünde dün yapılan gösteride, 4 Türk'ün kafalannın kesilerek öldürülmesi ve41 kişinin
daha aynı akıbeti bckliyor olması protesto edildi. DSP İstanbul İI Başkanı Erdoğan Toprak protesto gösterisinde yaptığı konuşmada, insanlan tavuk
gibi kesmenin, İslamiyette yeri olmadığını belirtti. (Fotoğraf: KAAN SAGANAK)
'•¥
10 yıl önce idamdan dönen Güneş, Suudi Arabistan'da adaletin olmadığını söyledi
'Orada derdinizi kimseye anlatamazsınız'
DENİZLİ (AA) - Suudi Arabistan'da 10 yıl önce idam-
dan kurtulan Denızlili Ahmet Güneş, "Orada derdinizi
kimseye anlatamazsımz" dedi.
Ahmet Güneş (36), 1977 yılında işçi olarak gittiği Su-
udi Arabistan'da yargılanması ve daha sonra affedilme-
siyle sonuçlanan olaylan şöyle anlattı:
"Bir süre sonra, eşim Neşe ile oğlum Muhammet'i de
yanıma getirttim. Her şey güzeldi. Ancak, yaşadığım
kâbus, 1984 yılında başladı. Bir gün ben işte iken eşim
Neşe, evimizde öidürülmüş olarak bulundu. Yapılan
soruşturmalardan hiçbir sonuç alınamadı. Daha son-
ra, apar topar beni tutukladılar. 2.5 yıl cezaevinde kal-
dım. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir yargılama so-
nunda idam cezasına mahkûm edildim. Oysa mağdur
olan bendim. Eşim, nasıl olduğunu bilmediğim bir şe-
kilde öidürülmüş, 70 bin riyal param da çalınmıştı.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bu kez de idama mah-
kûm edilmiştim. Artık her şeyin bittiğine inanmış-
tım." Suudi Arabistan'daki yargı sistemine göre. cınayet-
ten suçlanan bir kişinin idamdan kurtulması için. öldürü-
len kişinin yakınlanndan alınan. affettıklerini belirten
"Tenazül (af) Belgesi" istendiğini belirten Ahmet Gü-
neş. şöyle devam etti:
"İdam cezam kesinleşmişti. Başım kesilecekti. İdam
edileceğime ilişkin haberler Türkiye'deki gazetelerde
yer aldı. Peşinden Dışişleri Bakanlığımız devreye gir-
di. Denizli'de bulunan yakınlanm. eşimin babası Meh-
met Çalış ile diğer yakınlarından beni affettiklerini be-
lirten bir beige aldılar. Bu şekilde mucizevi bir şekil-
de idamdan döndüm."
Güneş. Suudi Arabistan'daki yargılamalar konusunda
da şunlan söyledi:
"Hak ve adalet gibi kavramlar orada geçerli değil.
Garip ama, idam cezası, yargıcın iki dudağı arasında.
Daha sonra da derdinizi anlatmamz, masumiyetinizi
kanıtlamanız nıümkün değil."
SUUDİ ARABİSTAN
Ülkeye gelecek
turiste taahhütname
GÜNDÜZ İMŞİR
Suudi Arabistan Krallığı istanbul Baş-
konsolosluğu, Suudi Arabistan'a gidecek
olanlara. Suudi Arabistan kanunlanna, ni-
zamlanna ve şeri hükümlerine uyacağına
dair taahhütname imzalatıyor.
İstanbul Barosu Başkanı Turgut Ka-
zan, başkonsolosluk tarafından imzalatı-
lan taahhütnameyi sert bir dılle eleştirerek
zulüm yönteminin eksiksiz uygulandığı
bu ülkede herhangi bir görüşten hareket-
le hak aranmasınm mantık dışı olduğuna
dikkat çekti. Taahhütnamede şu hükümler
yer alıyor: "Aşağıda imzası bulunan ben
Suudi Arabis-
tan kanunlanna,
nizamlarına, şeri
hükümlerine har-
fiven uyacağımı,
halkının gelenek-
lerine, örf ve âdet-
lerine saygı göste-
receğimi. her türlü uyuşturucu madde
ve İslam dininc aykırı kitap, kaset, film
ve bunlara benzer yayınları bu ülkeye
sokmayacağımı, Suudi Arabistan'da
gruplar oluşturarak herhangi bir mez-
hebî veya siyasi propaganda yapmaya-
cağımı taahhüt ederim."
OLTAN SLNGURHJ'DAN KAZAN'A YANIT
'Hukuksal farklılıklar
anlaşmayı engelledi'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
ANAP Grup Başkanvekili Oltan Sungur-
lu, İstanbul Barosu Başkanı Turgut Ka-
zan'ın, "Çağdışı infazlardan, Suudi
Arabistan'ın 1989'da yaptığı 'suçlulann
iadesi anlaşması" önerisini kabul ettne-
yen ANAP da, ondan sonraki hükümet-
İer de sorumludur" açıklamasının ger-
çekleri yansıtmadığını söyledi.
Sungurlu, Cumhuriyet'e yaptıği açık-
lamada. o dönemde Suudi Arabistan tçiş-
leri Bakanlığfndan üst düzey bir yetkili-
nin, kendısi ile temas kurarak "Prens si-
zinle bir anlaşma yapmak istiyor" dedi-
ğini söyledi. Dönemin Adalet Bakanı olan
Sungurlu, şöyle devam etti:
"Ben de 'Bizde anlaşma, Dışişleri Ba-
kanlığı aracılığı ile oluyor' dedim. Daha
sonra, Dışişleri Bakanlığı'nı arayarak
böyle bir anlaşma hazırlığı ya da çalış-
ması olup olmadığını sordum. Ancak, il-
gili genel müdür, 'Görüşüyoruz, ama hu-
kuk sistemlerimiz turmadığı için anlaşma
yapamıyoruz' dedi. Ben, daha sonra 2
kez daha Dışişleri Bakanlığı'nı araya-
rak bilgi sordum ve başka bir gelişme ol-
madığını öğrendim. Siyasiler bu olaya
hiç karışmadı. Ama, hukuk sistemleri,
infaz sistemleri uymayınca olmadı. Bu-
nu Kazan da bilir."
4 Türk'ün aileleri perişan
'Kocamın idamı
rüyama giriyor'
KILÎS/IŞAK (AA)- Su-
udi Arabistan'a uyuşturucu
ilaç soktuklan gerekçesiyle
şeriat mahkemesi karanyla
kafalan kılıçla kesilerek ı-
dam edilen Kilisli 4 şoförün
evindeki matem sürerken.
halen aynı suçtan Suudi
Arabistan'da cezaevinde bu-
lunan şoförlerin evlerınde
de tam bir panik yaşanıyor.
tdam edilen Ahmet Miila-
yim'ın babası Yusuf Müla-
yim, Yunanistan'dakı soy-
daşlara gösterilen ilgının.
Suudi Arabistan'daki vatan-
daşlara dagösterilmesıni is-
tedi. Babası cezaevinde bu-
lunan Ömer Faruk Akar
ise "Babamı istiyorum.
başının kesilmesini istemi-
yorum" dedi. Uyuşturucu
ticaretıni organize ettiğı ve
daha sonra da şoforlen ih-
bar ettıği savlanan Yusuf
Dorukoğlu'nun arandığı
açıklandı.
Kılıçla kafası kesilerek ı-
dam edilen Ahmet Müla-
yım'ın babası Yusuf Müla-
yim, idamlar sonrasında
üzerinde durulması gereken
tek konunun, halen ceza-
evinde yatanlann idam edil-
melerinin önlenmesi ve ı-
dam edilen 4 kişinin cenaze-
lerinin getırilmesinin sağ-
lanması olduğunu söyledi.
Uyuşturu kaçakçılığı
yaptığı gerekçesi ile Suudi
Arabistan'da cezaevinde bu-
lunan Ziya Akar'ın oğlu, 9
yaşındaki Ömer Faruk Akar
ise "Babamı istiyorum.
Babamın başı kesilmesin"
diyerek acısını dile getırdı.
Ziya Akar'ın eşı Fatma
Akar da kocasının Suudi
Arabistan'a, kendisini teda-
vi ettirecek parayı kazan-
mak için gıttığıni belirtti.
İdama mahkûm edilen
Mehmet Ateş Yılmaz"ın
eşi Hatice Yılmaz ıse koca-
sının kurtanl-
masını ve hü-
kümetin bu
konuda karar-
lı davranma-
sını istedi.
Yılmaz, ko-
cası cezaevı-
ne girdikten
sonra 3 çocu-
gu ile perişan
olduğunu, Ki-
lisli 4 kişinin
idam edilme-
si sonrasında,
geceleri koca-
sını rüyasında
kafası kesile-
rek idam edı-
lirken gördüğünü, Cumhur-
başkanı Süleyman Demirel
ve Başbakan Tansu Çil-
ler'in kendılerini bu ıstırap-
tan kurtarmasmı bekledik-
lerini ifade etti.
Suudi Arabistan'da ceza-
evinde bulunan TIR şoförü
Adem Özgür'ün (51).
Uşak'ta yaşayan eşi Adile
Özgür (41) ve oğlu Hakan
Özgür (22), umut ve kaygı-
yı bir arada yaşıyor.
Adile Özgür, eşinin yaşa-
dığı olay konusunda şunlan
söyledi:
"Eşim 23 yıllık şoför.
Son olarak yurtdışına taşı-
macılık yapan bir şirkette
çalışmaya başladı. 1 Mart
1993 tarihinde Uşak'tan
pasaportunu aldı. Suudi
Arabistan'a birkaç kez
gitti. Hepsindc de 15 gün
sonra eve geliyordu. An-
cak, yaklaşık bir yıl önce
yine Suudi Arabistan'a
gitti. Kendisinden uzun
süre haber alamadık. Bir
süre sonra, El Greyet ken-
tinden bir mektup gönder-
di. Mektupta Brere Ceza-
evi'nde bulunduğunu be-
lirtiyordu. Yazdığına göre,
Suudi Arabistan'a mal gö-
türmüş ve yükünü indir-
dikten sonra polis arama
yapmış. Araçta, Captagon
isimli hap ile uyuşturucu
içerdiği öne sürülen bazı
ilaçlar bulunmuş. Kendi-
sini tutuklamışlar ve
TIR'adaelkoymuşIar."
Kilis Valı Vekili Vural
Demirtaş, idam edilen ve
Suudi Arabıstan'da tutuklu
bulunan Türk şoförlerinin
bırer maşa olduğunu ve ge-
n planda büyük güçlerm bu-
lunduğunu öne sürdü. Uyuş-
turucu ticaretıni organize et-
tiğı savlanan Yusuf Doru-
koğlu aranırken idamlardan
sonra Kılis'te gerçekleştiri-
len protesto mıtıngiyle ilgi-
li soruşturma başlatıldı.
Gaziantep'te bir yerel te-
levızyonun canlı yayın ko-
nuğu olan vali vekili Vural
Demirtaş. idamlardan dola-
yı çok üzgün olduğunu, an-
cak yeni idamlan durdur-
mak için ellerinden bir şey
gelmedığini söyledi. Kilis il-
çesının adının her yerde 'ka-
çakçılıkla' anıldığını vurgu-
İdamı bekleyen Adem Özgür'ün eşi
ve oğlu, umut ve kaygıyı yaşıyorlar.
Iayan Demirtaş, sözlenni
şöyle sürdürdü: "Aslında
kaçakçılık. kanayan bü-
> ük bir yara. Şu ana kadar
ciddi bir önlem alınma-
mıştı. Ben bu idam edilen
ve cezae\lerinde tutulan
şoförlerin maşa olduğuna
inanıyorum. Bunlann ar-
kasında büyük güçler var.
Önemli olan, bu güçlerin
ortaya çıkanlmasıdır." '•
El Yevm gazetesi:
Şeriat yasaları
devam edecek
DUBAİ (AA) - Bır Su-
udi gazetesinde yer alan
başyazıda, "Suudi Ara-
bistan'ın şeriat yasasını
uygulamaya devam ede-
ceği" bildirildi.
E^Yevm gazetesinin baş-
yazısında, "vatandaşlara
ve yabancılara adil bir şe-
kilde şeriat yasasının uy-
gulanmasının, ülkenin
sosyal ve siyasi temclinin
ayrılnıaz bir parçası ol-
duğu" kaydedildi. Suudi
Arabistan Krallığf nın, hiç
kimseye yasalannı ve ku-
rallanm çiğneme izni ver-
mediği ve bütün yabancı-
lann da yasalanna saygılı
olmasını istedıği belirtilen
yazıda, "Krallığın şeriat
uygulaması, vazgeçile-
mez bir görevdir" ifadesi
kullanıldı. Suudi Arabis-
tan'ın Ankara Büyükelçisi
Naci El-Müfti de resmi
Suudi Haber Ajansf naön-
ceki akşam yaptığı açıkla-
mada, "Suudi Arabistan,
bazı tarafların istekleri
yüzünden, bir dini cezayı
değiştirmeyi amaçlayan
baskılara boyun eğmeye-
cektir" demiştı. Büyükel-
çi. "Bazı ülkelerin vatan-
daşlarının uyuşturucu
suçundan Suudi yetkilile-
rince idam edilmelerine
bazı kesimlerin gösterdi-
ği tepkiler, ülkede dini ce-
zaların uygulanmasının
devam etmesini engelle-
meyecektir" diye konuş-
muştu.
KONUK YAZAR /Prof. Dr. SAHİR ERMAN
Son günlerde Suudi Arabistan'a "Cap-
tagon" adlı ilacı (1) soktukları için bazı
Türk vatandaşlarının ölüm cezasına mah-
kûm edildikleri ve bu cezanın kafa kesil-
mek suretiyle yerine getirildiği bilinmekte-
dir (2). Ülkemizde de bazı kesimlerin öte-
den beri "şeriat" istedikleri bilindiğine gö-
re, kimi politikacılar tarafından "adil Öü-
zen" diye adlandınlan ve özlemi çekilen bu
"şeriat"\n ne mene biçim bir adalet oldu-
ğunu bir parça açıklamanın uygun olaca-
ğı kuşkusuzdur.
Şeriata göre bazı suçlar, Kuran'da yer
alır ve bunlann cezaları da -ki bunlara
"hadd-i şer"î" denir- yine Kuran'da gös-
terilir. Bu suçlar işlendikte karşılığında
gösterilen cezaların uygulanması kaçınıl-
mazdır. Mesela hırsızlığın cezası, kolun
kesilmesidir; zinanın cezası, "recm"dir:
Buna göre zina eden -daha doğrusu ni-
kâhlı olmadığı bir erkekle cinsel ilişkide
bulunan- kadın, sadece başı dışarıda ka-
lacak biçimde kuma gömülür ve başı taş-
lanaraköldürülür. Işaret edelim ki Osman-
lı Imparatorluğu zamanında bu cezalar uy-
gulanmış değildir. Ülkemizde ilk laik kanu-
nu yürürlüğe koymuş olan Fatih'in -son-
raları "Örf-i Osmanî" adını alan- meşhur
Şeriatın Gerçek Yüzü Ortaya Çıktı
Kanunname'sinde zinanın cezası "değ-
nek cezası" olarak gösterilmiş, üstelik
değnek başına belirli bir para ödenmek
suretiyle, bu cezanın "cerime"ye, yani pa-
ra cezasına çevrilmesi de kabul edilmiş,
böylece bizim 647 sayılı Cezaların İnfazı
Hakkında Kanun'la getirilen çağdaş sis-
temin temelleri daha o zaman atılmıştır.
Keza hırsızın kolunun kesilmesi, bir
"hadd-i şerT olduğu ve Kuran'ın emri bu-
lunduğu halde, Osmanlı bunun da "di-
yef'e, yani para cezasına çevrilmesini ka-
bul etmiştir. llave edelim ki bu adaleti Os-
manlı sultanlan halife olduktan sonra da-
hi sürdürmüşler, hatta 1874 tarihinde,
Fransızların imparatoru Napoleon'un yü-
rürlüğe koymuş olduğu ceza kanununu
Türkçeye çevirerek şeriatı büyük ölçüde
bir tarafa bırakmışlardır.
Üstelik şeriata göre devlet başkanının,
yani "ülülemr"\n tazir hakkı da tanınmış-
tır. Buna göre devlet başkanı, dilediği fiili
suç haline getirebilir ve buna dilediği ce-
zayı da verebilir. Böyle bir sistemde, de-
mokrasiden, insan haklarından, suç ve
cezanın sadece kanunla belirtilebileceği
kuralından söz etmenin yeri olmadığı kuş-
kusuzdur. Bu düzende ceza bir intikam-
dır, yoksa suç işleyen kişiyi uslandırmak,
onu yeniden topluma kazandırmak gibi
en ufak bir düşünceyi, hatta şefkati ara-
manın bile yeri yoktur.
Yine şeriata göre, kişinin haklanna kar-
şı işlenen suçlarda, hakkı zedelenen kişi-
nin davacı olması beklenir: Kimse davacı
olmazsa katilin yakasına devlet yapışmaz.
Verilecek ceza ise davacının isteğine bağ-
lıdır. Davacı, kısasın uygulanmasını iste-
yecek olursa kısas uygulanır. Sözgelişi
davacının sol gözünü çıkaran suçlunun
da sol gözü çıkarılır. Yok davacı kendisi-
ne bir para verilmesini isteyecek olursa,
hâkım buna karar verir. Verilecek para
miktarı da davacının durumuna göre de-
ğişir. Bir kadın öldürüldüğü zaman, onun
mirasçılarına ödenecek para, yani "diyet",
bir erkeğin diyetinin yarısıdır, çünkü kadı-
nın ancak o kadarlık bir değeri vardır.
Kuşkusuz ki bu diyete karar verilebilme-
si için, suçlunun kim olduğunun belirlen-
mesi gerekir ve bunu bulup ispat etmek
de davacıya düşer. Suçlu bulunamadığı
takdirde ne yapılacağını, "failimeçhul" ci-
nayetlerin başında gelen Uğur Mumcu
olayını ele alarak belirtelim. Şeriata göre
Mumcu'nun mirasçılan, Ankara'da otur-
duklan caddede oturan en az elli kişiden
şüphelendiklerini hâkime bildirecek, bu
elli kişi hâkim önüne gelecek ve her biri
Uğur'u öldürmediğine dairyemin edecek.
Bunun üzerine hâkim, bir köle olmayan,
İslam ve erkek olan Uğur Mumcu'nun di-
yetini -yani 100 devenin bedelini- tespit
edecek, bu parayı Uğur Mumcu'nun otur-
duğu sokak veya caddede oturan aile sa-
yısına bölecek, her aile kendisine düşen
payı ödeyecek ve böylece toplanan para,
davacı veya davacılara verilecektir.
Bu düzenin bir direği de köleliğe daya-
nır. Nitekim Osmanlı ımparatorluğu sıra-
sında köle alım satımına son verilince, in-
sanla hayvan arasında fark gözetmeyen
ve insanı sömürmek suretiyle zenginleş-
miş olan bir kısım yobazlar, "Şeriat iste-
riz" diyerek bu yeniliğe karşı çıkmışlardır.
Suudi Arabistan'da yapılan uygulama,
şeriatın gerçek yüzünün bir kısmını orta-
ya çıkarmıştır. Umanz ki Fatih'ten beri la-
ik hukuk sistemini benimsemeye başla-
mış olan ülkemizde bulunan şeriat özlem-
cileri de Atatürk'ün Türk insanını hangi
aşamaya getirmek istediğini anlarlar ve
hiç de adil olmayan bir düzeni savunmak-
tan vazgeçerler.
(1) Işaret edelim ki, bu ilaç bizde de birkaç yıl
önce ve Bakanlar Kurulu karanyla uyuşturucu lis-
tesine almmışsa da esasta bu nitelikte olmayıp cin-
sel gücü uyancı niteliktedir ve bu gibi uyancılara
düşkünlüklerı itıbarıyla, Arap ülkelerinde öteden
beri bir hayli aranmaktadır.
(2) Bazı köşeyazarlarımn. Türkıye nın bu konu-
dapasifdavrandığım, özellikle suçlulann geri ve-
rilmesi yolunda bir sözleşme yapılmadığı için bu
cezaların yerine getırildığini ileri sürdükleri göz-
lenmektedir. Böyle bır sözleşme olsa idi dahi, Su-
udi Arabistan kendi ülkesinde işlenen birsuçtan do-
layt, bir yabancıyı iade etmeyecekti. Ölüm cezası
tûmüyle ilga edilmedikçe, bu gibi durumlar daıma
olacaktır ve ne acıdır ki. ülkemiz de hâl bu cezayı
uygulayan geri kalmış ülkelerarasındayer almak-
tadır.