04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 1995 CUMA HABERLER Dünya barışma • İstanbul Haber Servisi - Sıvas Dayanışma Derneği tarafından (SİDAD) düzenlenecek "Sıvas Kongresi'nden Dünya Banşma Dostluk Gecesi", Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda 2 eylülde gerçekleştinlecek. Gazetemiz yazarlanndan llhan Selçuk'un da konuşmacı olarak katılacagı gecede Edip Akbayram, Sadık Gürbûz, Yeni Türkü ve Sevinç Eratalay da yorumlanyla yer alacak. Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda 2 eylûl cumartesi günü saat 18.00'de başlayacak geceyi, Tuncel Kurtiz ile A. Nevzat Öztürk sunacaklar. 8 yabancı serbest • DtYARBAKIR (Cumhuriyet) - Demokrasi ve Değişim Partısf nın açlık grevinde bulunan tutuklu ve hükümlü yakınlannı ziyaret ederek eyleme destek verdikleri gerekçesiyle göz altında bulunan 7 Alman ve bir tsviçreli tercüman, çıkanldıklan devlet güvenlik mahkemesi savcılığınca serbest bırakıldı. Yabancılar, Alman Eva Erle, Jeanine Heigel, Holger Neubert, Uwe Oetken, Christin K.owartsch, ıMartin Dietman, Thomas Kapella ve Isviçreli tercüman Anina Jandreöko, ifadelerinde açlık grevindekilerı ziyaret ettiklerini. eyleme katılmadıklannı söyledi. Camide TSEhııtüesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Standartlan Enstitüsü (TSE) Başkanı Mehmet Yılmaz Anyörûk, halkı bilinçli tüketim konusunda uyararak "Halkımız eğer cûzdanını ve sağlığını dûşünüyorsa standartlara uygun mal ve hizmet tûketmek zorundadır" dedi. Anyörük, tüketici bilincinin yaygınlaşması amacıyla bazı camilerde hutbe okuttuklannı bildirdi. Yılmaz, Aga'yı ziyaret etti • İstanbul Haber Servisi - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve Turizm Bakanı Irfan Gürpınar, geçırdıği rahatsızlık nedeniyle bır süredir Haseki Hastanesi'nde tedavi gören tskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga'yı ziyaret etti. Hastaneye öğle saatlerinde gelen lrfan Gürpınar, Aga'yı uzun süredir tanıdığını, Batı Trakya'daki Türkler için çalışan fedakâr bir insan olduğunu söyledi. Gürpınar hastaneden aynldiktan kısa bir sÜTe sonra, Aga'yı ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ziyaret etti. Aga ile bir süre sohbet eden Yılmaz, geçmiş olsun dileğinde bulundu. PatPik • ÇANAKKALE (AA) - Gökçeada'da 'Meryem Ana Günü'ne katılan Fener Rum Patriği Bartholomeos, Çanakkale Valisi Hüsnü Tuğlu'yu ziyaret etti. Bartholomeos. Vali Tuğlu'ya gösterdiği yakın ilgiden ötürü teşekkür ederek dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Gökçeadalı Rumlann. alınan geniş güvenlik önlemleri sayesinde iyi bir tatil yapma imkânı bulduklannı söyledi. Ziyaretten sonra gazetecilerin sorulanm yanıtlamaktan kaçınan Patrik Bartholomeos, "Siyasi demeç vermem" dedi. Irak'la konsolosluk bunalımı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Irak, Istanbul'daki Başkonsolosluğu'nu kapatma karan alınca Türkiye'nin de "karşılıklıhk ilkesi" çerçevesinde Musul Başkonsolosluğu'nu kapatacağı ve Bağdat Başkonsolosluğu personelinin sayısını 11 'e düşüreceği bildirildi. Irak, ekonomik gerekçeler göstererek istanbul Başkonsolosluğu'nu kapatma ve 17 kişilik Ankara Büyükelçiliği personelinin sayısını da 1 l'e indırme karan almıştı. Şeriatçı.basmdan, Suudi Arabistan'daki 4 Türk'ün idamına yorum 'Idam bahane., hedef Islam'Haber Merkezi - Suudi Arabistan'da 4 Türk'ün şeriat yasalanna göre yargılanarak kafalannın kesilmesini, "şe- riat yanlısı" basın savundu ve karşıt eleştirileri, "bir başka ülkenin içişlerine karışma ve İslama ve şeriata karşı kampanya olarak" değerlendirdi. Akit gazetesi, dünkü sayısında, "ABD Hokkabazlan" başlığı ile verdiği haberde. Suudi Arabistan lcadısının ABD'yi protesto etmenin küfür olduğunu hükmetmesini alkışiayan malum medyanın, aynı kadının uyuşturucu ka- çakçılığı ile ilgili karannı bahane ederek Islam'a ve şeri- ata sövdüğünü öne sürdü. Gazete, söz konusu haberinde, bazı gazetelerin ıse "ramazandan ramazana tslamcı kesildiklerini" belirterek bu yayınlanyla 'Müslümanlık anlayışında çarpıklık* olduğunu ıddia etti. Akit gazetesi yazan Abdurrahman Dilipak, "Uyuş- turucu Savunması" başlıklı köşe yazısında, Suudi Ara- bistan'a eroin soktuklan gerekçesi ile idam edilen Türk- lerin bir anda nerede ıse kahraman ilan edildıkJerini be- lirterek "Bir elde kaçakçının resmi, öteki elde Atatürk resmi, bir de pankart, 'Mezarlan bile yok'. Sanki Su- udi Arabistan'da kralların da mezarlan varrnış gibi. Suudi Arabistan'da kralların da mezarlan yoktur" görüşünü savundu. Suudi Arabistan'daki idamlan, "tdam bahane, hedef İslam" başhğı ile veren Yeni Şafak gazetesi ise 4 Türk vatandaşınm Suudi Arabistan'a uyancı ilaç soktuklan ge- rekçesiyle başlan kesilerek idam edilmesi olayında, Türk medyasmı, olayı, gerçek boyutundan saptırmakla suçla- dı. Yeni Şafak, söz konusu haberde Türk medyasının, "Is- lamı ve şeriat hukukunu karalama kampanyasına dö- nüştürdüğünü" ileri sürdü. Yeni Şafak gazetesi aynca, Hürriyet gazetesi yazan Oktay Ekşi, yazarlanmız tlhan Selçuk ve Hikmet Çe- tinkaya'nın yazılanndan da alıntılar yaparak verdiği ha- berde, Suudi Arabistan'daki idamlara "mal bulmuş mağ- ribi" gibi sanldıklannı ve bunu Türkiye'dekı Islami uya- nış ile ilişkilendirdikJeri yorumunu yaptılar. Milli Gazete'nin köşe yazarlanndan Nazır Özsöz de "Suudi Değil, İslam Düşmanlığı" başlıklı yazısında, "Birkaç gündür ülkemizdeki medya kuruluşlannda, Suudi Arabistan'daki idam cezalannın infazı bahane edilerek A'dan Z'ye İslama yönelik bir saldın kampan- yası başlatıldığını" iddia etti. Yeni Asya gazetesi yazarlanndan Kazım Güleçyüz de 'Satır Arası' köşesindeki "Suudi Modeli ve Seriafbaş- lıklı yazısında, "şeriat devleti, İslam devleti gibi tabir- ler kullanmanın isabetinin ayn bir tartışma konusu" olduğunu belirterek Diyanet Işleri Bakanı Mehmet Nu- ri Yılmaz, Din Işleri Kurulu emekli üyesi Recep Akkuş, Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Prof. Dr. Sabri Tekir, Prof. Dr. Sulhi Dönmezer ve Prof. Hüseyin Hatemi' den alıntılar yaptı. Güleçyüz, söz ko- nusu tartışma sürdükçe konunun daha da aydınlanacağını bildirdi. «82 e i v n l ı nf>\f*n\z İstanbul Haber Servisi - DSP il \e ilçejönetimleri, 4 Türk'ün şeriat usullerine göre i- »İY *U1 ^ ü i c ı ı ı v dam edilmelerini protesto etmekamacıyla Suudi Arabistan'ın İstanbul Konsolosluğu önüne siyah çelenk koydular. Mecidiyeköy'deki konsoloslukönünde dün yapılan gösteride, 4 Türk'ün kafalannın kesilerek öldürülmesi ve41 kişinin daha aynı akıbeti bckliyor olması protesto edildi. DSP İstanbul İI Başkanı Erdoğan Toprak protesto gösterisinde yaptığı konuşmada, insanlan tavuk gibi kesmenin, İslamiyette yeri olmadığını belirtti. (Fotoğraf: KAAN SAGANAK) '•¥ 10 yıl önce idamdan dönen Güneş, Suudi Arabistan'da adaletin olmadığını söyledi 'Orada derdinizi kimseye anlatamazsınız' DENİZLİ (AA) - Suudi Arabistan'da 10 yıl önce idam- dan kurtulan Denızlili Ahmet Güneş, "Orada derdinizi kimseye anlatamazsımz" dedi. Ahmet Güneş (36), 1977 yılında işçi olarak gittiği Su- udi Arabistan'da yargılanması ve daha sonra affedilme- siyle sonuçlanan olaylan şöyle anlattı: "Bir süre sonra, eşim Neşe ile oğlum Muhammet'i de yanıma getirttim. Her şey güzeldi. Ancak, yaşadığım kâbus, 1984 yılında başladı. Bir gün ben işte iken eşim Neşe, evimizde öidürülmüş olarak bulundu. Yapılan soruşturmalardan hiçbir sonuç alınamadı. Daha son- ra, apar topar beni tutukladılar. 2.5 yıl cezaevinde kal- dım. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir yargılama so- nunda idam cezasına mahkûm edildim. Oysa mağdur olan bendim. Eşim, nasıl olduğunu bilmediğim bir şe- kilde öidürülmüş, 70 bin riyal param da çalınmıştı. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bu kez de idama mah- kûm edilmiştim. Artık her şeyin bittiğine inanmış- tım." Suudi Arabistan'daki yargı sistemine göre. cınayet- ten suçlanan bir kişinin idamdan kurtulması için. öldürü- len kişinin yakınlanndan alınan. affettıklerini belirten "Tenazül (af) Belgesi" istendiğini belirten Ahmet Gü- neş. şöyle devam etti: "İdam cezam kesinleşmişti. Başım kesilecekti. İdam edileceğime ilişkin haberler Türkiye'deki gazetelerde yer aldı. Peşinden Dışişleri Bakanlığımız devreye gir- di. Denizli'de bulunan yakınlanm. eşimin babası Meh- met Çalış ile diğer yakınlarından beni affettiklerini be- lirten bir beige aldılar. Bu şekilde mucizevi bir şekil- de idamdan döndüm." Güneş. Suudi Arabistan'daki yargılamalar konusunda da şunlan söyledi: "Hak ve adalet gibi kavramlar orada geçerli değil. Garip ama, idam cezası, yargıcın iki dudağı arasında. Daha sonra da derdinizi anlatmamz, masumiyetinizi kanıtlamanız nıümkün değil." SUUDİ ARABİSTAN Ülkeye gelecek turiste taahhütname GÜNDÜZ İMŞİR Suudi Arabistan Krallığı istanbul Baş- konsolosluğu, Suudi Arabistan'a gidecek olanlara. Suudi Arabistan kanunlanna, ni- zamlanna ve şeri hükümlerine uyacağına dair taahhütname imzalatıyor. İstanbul Barosu Başkanı Turgut Ka- zan, başkonsolosluk tarafından imzalatı- lan taahhütnameyi sert bir dılle eleştirerek zulüm yönteminin eksiksiz uygulandığı bu ülkede herhangi bir görüşten hareket- le hak aranmasınm mantık dışı olduğuna dikkat çekti. Taahhütnamede şu hükümler yer alıyor: "Aşağıda imzası bulunan ben Suudi Arabis- tan kanunlanna, nizamlarına, şeri hükümlerine har- fiven uyacağımı, halkının gelenek- lerine, örf ve âdet- lerine saygı göste- receğimi. her türlü uyuşturucu madde ve İslam dininc aykırı kitap, kaset, film ve bunlara benzer yayınları bu ülkeye sokmayacağımı, Suudi Arabistan'da gruplar oluşturarak herhangi bir mez- hebî veya siyasi propaganda yapmaya- cağımı taahhüt ederim." OLTAN SLNGURHJ'DAN KAZAN'A YANIT 'Hukuksal farklılıklar anlaşmayı engelledi'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Grup Başkanvekili Oltan Sungur- lu, İstanbul Barosu Başkanı Turgut Ka- zan'ın, "Çağdışı infazlardan, Suudi Arabistan'ın 1989'da yaptığı 'suçlulann iadesi anlaşması" önerisini kabul ettne- yen ANAP da, ondan sonraki hükümet- İer de sorumludur" açıklamasının ger- çekleri yansıtmadığını söyledi. Sungurlu, Cumhuriyet'e yaptıği açık- lamada. o dönemde Suudi Arabistan tçiş- leri Bakanlığfndan üst düzey bir yetkili- nin, kendısi ile temas kurarak "Prens si- zinle bir anlaşma yapmak istiyor" dedi- ğini söyledi. Dönemin Adalet Bakanı olan Sungurlu, şöyle devam etti: "Ben de 'Bizde anlaşma, Dışişleri Ba- kanlığı aracılığı ile oluyor' dedim. Daha sonra, Dışişleri Bakanlığı'nı arayarak böyle bir anlaşma hazırlığı ya da çalış- ması olup olmadığını sordum. Ancak, il- gili genel müdür, 'Görüşüyoruz, ama hu- kuk sistemlerimiz turmadığı için anlaşma yapamıyoruz' dedi. Ben, daha sonra 2 kez daha Dışişleri Bakanlığı'nı araya- rak bilgi sordum ve başka bir gelişme ol- madığını öğrendim. Siyasiler bu olaya hiç karışmadı. Ama, hukuk sistemleri, infaz sistemleri uymayınca olmadı. Bu- nu Kazan da bilir." 4 Türk'ün aileleri perişan 'Kocamın idamı rüyama giriyor' KILÎS/IŞAK (AA)- Su- udi Arabistan'a uyuşturucu ilaç soktuklan gerekçesiyle şeriat mahkemesi karanyla kafalan kılıçla kesilerek ı- dam edilen Kilisli 4 şoförün evindeki matem sürerken. halen aynı suçtan Suudi Arabistan'da cezaevinde bu- lunan şoförlerin evlerınde de tam bir panik yaşanıyor. tdam edilen Ahmet Miila- yim'ın babası Yusuf Müla- yim, Yunanistan'dakı soy- daşlara gösterilen ilgının. Suudi Arabistan'daki vatan- daşlara dagösterilmesıni is- tedi. Babası cezaevinde bu- lunan Ömer Faruk Akar ise "Babamı istiyorum. başının kesilmesini istemi- yorum" dedi. Uyuşturucu ticaretıni organize ettiğı ve daha sonra da şoforlen ih- bar ettıği savlanan Yusuf Dorukoğlu'nun arandığı açıklandı. Kılıçla kafası kesilerek ı- dam edilen Ahmet Müla- yım'ın babası Yusuf Müla- yim, idamlar sonrasında üzerinde durulması gereken tek konunun, halen ceza- evinde yatanlann idam edil- melerinin önlenmesi ve ı- dam edilen 4 kişinin cenaze- lerinin getırilmesinin sağ- lanması olduğunu söyledi. Uyuşturu kaçakçılığı yaptığı gerekçesi ile Suudi Arabistan'da cezaevinde bu- lunan Ziya Akar'ın oğlu, 9 yaşındaki Ömer Faruk Akar ise "Babamı istiyorum. Babamın başı kesilmesin" diyerek acısını dile getırdı. Ziya Akar'ın eşı Fatma Akar da kocasının Suudi Arabistan'a, kendisini teda- vi ettirecek parayı kazan- mak için gıttığıni belirtti. İdama mahkûm edilen Mehmet Ateş Yılmaz"ın eşi Hatice Yılmaz ıse koca- sının kurtanl- masını ve hü- kümetin bu konuda karar- lı davranma- sını istedi. Yılmaz, ko- cası cezaevı- ne girdikten sonra 3 çocu- gu ile perişan olduğunu, Ki- lisli 4 kişinin idam edilme- si sonrasında, geceleri koca- sını rüyasında kafası kesile- rek idam edı- lirken gördüğünü, Cumhur- başkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Tansu Çil- ler'in kendılerini bu ıstırap- tan kurtarmasmı bekledik- lerini ifade etti. Suudi Arabistan'da ceza- evinde bulunan TIR şoförü Adem Özgür'ün (51). Uşak'ta yaşayan eşi Adile Özgür (41) ve oğlu Hakan Özgür (22), umut ve kaygı- yı bir arada yaşıyor. Adile Özgür, eşinin yaşa- dığı olay konusunda şunlan söyledi: "Eşim 23 yıllık şoför. Son olarak yurtdışına taşı- macılık yapan bir şirkette çalışmaya başladı. 1 Mart 1993 tarihinde Uşak'tan pasaportunu aldı. Suudi Arabistan'a birkaç kez gitti. Hepsindc de 15 gün sonra eve geliyordu. An- cak, yaklaşık bir yıl önce yine Suudi Arabistan'a gitti. Kendisinden uzun süre haber alamadık. Bir süre sonra, El Greyet ken- tinden bir mektup gönder- di. Mektupta Brere Ceza- evi'nde bulunduğunu be- lirtiyordu. Yazdığına göre, Suudi Arabistan'a mal gö- türmüş ve yükünü indir- dikten sonra polis arama yapmış. Araçta, Captagon isimli hap ile uyuşturucu içerdiği öne sürülen bazı ilaçlar bulunmuş. Kendi- sini tutuklamışlar ve TIR'adaelkoymuşIar." Kilis Valı Vekili Vural Demirtaş, idam edilen ve Suudi Arabıstan'da tutuklu bulunan Türk şoförlerinin bırer maşa olduğunu ve ge- n planda büyük güçlerm bu- lunduğunu öne sürdü. Uyuş- turucu ticaretıni organize et- tiğı savlanan Yusuf Doru- koğlu aranırken idamlardan sonra Kılis'te gerçekleştiri- len protesto mıtıngiyle ilgi- li soruşturma başlatıldı. Gaziantep'te bir yerel te- levızyonun canlı yayın ko- nuğu olan vali vekili Vural Demirtaş. idamlardan dola- yı çok üzgün olduğunu, an- cak yeni idamlan durdur- mak için ellerinden bir şey gelmedığini söyledi. Kilis il- çesının adının her yerde 'ka- çakçılıkla' anıldığını vurgu- İdamı bekleyen Adem Özgür'ün eşi ve oğlu, umut ve kaygıyı yaşıyorlar. Iayan Demirtaş, sözlenni şöyle sürdürdü: "Aslında kaçakçılık. kanayan bü- > ük bir yara. Şu ana kadar ciddi bir önlem alınma- mıştı. Ben bu idam edilen ve cezae\lerinde tutulan şoförlerin maşa olduğuna inanıyorum. Bunlann ar- kasında büyük güçler var. Önemli olan, bu güçlerin ortaya çıkanlmasıdır." '• El Yevm gazetesi: Şeriat yasaları devam edecek DUBAİ (AA) - Bır Su- udi gazetesinde yer alan başyazıda, "Suudi Ara- bistan'ın şeriat yasasını uygulamaya devam ede- ceği" bildirildi. E^Yevm gazetesinin baş- yazısında, "vatandaşlara ve yabancılara adil bir şe- kilde şeriat yasasının uy- gulanmasının, ülkenin sosyal ve siyasi temclinin ayrılnıaz bir parçası ol- duğu" kaydedildi. Suudi Arabistan Krallığf nın, hiç kimseye yasalannı ve ku- rallanm çiğneme izni ver- mediği ve bütün yabancı- lann da yasalanna saygılı olmasını istedıği belirtilen yazıda, "Krallığın şeriat uygulaması, vazgeçile- mez bir görevdir" ifadesi kullanıldı. Suudi Arabis- tan'ın Ankara Büyükelçisi Naci El-Müfti de resmi Suudi Haber Ajansf naön- ceki akşam yaptığı açıkla- mada, "Suudi Arabistan, bazı tarafların istekleri yüzünden, bir dini cezayı değiştirmeyi amaçlayan baskılara boyun eğmeye- cektir" demiştı. Büyükel- çi. "Bazı ülkelerin vatan- daşlarının uyuşturucu suçundan Suudi yetkilile- rince idam edilmelerine bazı kesimlerin gösterdi- ği tepkiler, ülkede dini ce- zaların uygulanmasının devam etmesini engelle- meyecektir" diye konuş- muştu. KONUK YAZAR /Prof. Dr. SAHİR ERMAN Son günlerde Suudi Arabistan'a "Cap- tagon" adlı ilacı (1) soktukları için bazı Türk vatandaşlarının ölüm cezasına mah- kûm edildikleri ve bu cezanın kafa kesil- mek suretiyle yerine getirildiği bilinmekte- dir (2). Ülkemizde de bazı kesimlerin öte- den beri "şeriat" istedikleri bilindiğine gö- re, kimi politikacılar tarafından "adil Öü- zen" diye adlandınlan ve özlemi çekilen bu "şeriat"\n ne mene biçim bir adalet oldu- ğunu bir parça açıklamanın uygun olaca- ğı kuşkusuzdur. Şeriata göre bazı suçlar, Kuran'da yer alır ve bunlann cezaları da -ki bunlara "hadd-i şer"î" denir- yine Kuran'da gös- terilir. Bu suçlar işlendikte karşılığında gösterilen cezaların uygulanması kaçınıl- mazdır. Mesela hırsızlığın cezası, kolun kesilmesidir; zinanın cezası, "recm"dir: Buna göre zina eden -daha doğrusu ni- kâhlı olmadığı bir erkekle cinsel ilişkide bulunan- kadın, sadece başı dışarıda ka- lacak biçimde kuma gömülür ve başı taş- lanaraköldürülür. Işaret edelim ki Osman- lı Imparatorluğu zamanında bu cezalar uy- gulanmış değildir. Ülkemizde ilk laik kanu- nu yürürlüğe koymuş olan Fatih'in -son- raları "Örf-i Osmanî" adını alan- meşhur Şeriatın Gerçek Yüzü Ortaya Çıktı Kanunname'sinde zinanın cezası "değ- nek cezası" olarak gösterilmiş, üstelik değnek başına belirli bir para ödenmek suretiyle, bu cezanın "cerime"ye, yani pa- ra cezasına çevrilmesi de kabul edilmiş, böylece bizim 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'la getirilen çağdaş sis- temin temelleri daha o zaman atılmıştır. Keza hırsızın kolunun kesilmesi, bir "hadd-i şerT olduğu ve Kuran'ın emri bu- lunduğu halde, Osmanlı bunun da "di- yef'e, yani para cezasına çevrilmesini ka- bul etmiştir. llave edelim ki bu adaleti Os- manlı sultanlan halife olduktan sonra da- hi sürdürmüşler, hatta 1874 tarihinde, Fransızların imparatoru Napoleon'un yü- rürlüğe koymuş olduğu ceza kanununu Türkçeye çevirerek şeriatı büyük ölçüde bir tarafa bırakmışlardır. Üstelik şeriata göre devlet başkanının, yani "ülülemr"\n tazir hakkı da tanınmış- tır. Buna göre devlet başkanı, dilediği fiili suç haline getirebilir ve buna dilediği ce- zayı da verebilir. Böyle bir sistemde, de- mokrasiden, insan haklarından, suç ve cezanın sadece kanunla belirtilebileceği kuralından söz etmenin yeri olmadığı kuş- kusuzdur. Bu düzende ceza bir intikam- dır, yoksa suç işleyen kişiyi uslandırmak, onu yeniden topluma kazandırmak gibi en ufak bir düşünceyi, hatta şefkati ara- manın bile yeri yoktur. Yine şeriata göre, kişinin haklanna kar- şı işlenen suçlarda, hakkı zedelenen kişi- nin davacı olması beklenir: Kimse davacı olmazsa katilin yakasına devlet yapışmaz. Verilecek ceza ise davacının isteğine bağ- lıdır. Davacı, kısasın uygulanmasını iste- yecek olursa kısas uygulanır. Sözgelişi davacının sol gözünü çıkaran suçlunun da sol gözü çıkarılır. Yok davacı kendisi- ne bir para verilmesini isteyecek olursa, hâkım buna karar verir. Verilecek para miktarı da davacının durumuna göre de- ğişir. Bir kadın öldürüldüğü zaman, onun mirasçılarına ödenecek para, yani "diyet", bir erkeğin diyetinin yarısıdır, çünkü kadı- nın ancak o kadarlık bir değeri vardır. Kuşkusuz ki bu diyete karar verilebilme- si için, suçlunun kim olduğunun belirlen- mesi gerekir ve bunu bulup ispat etmek de davacıya düşer. Suçlu bulunamadığı takdirde ne yapılacağını, "failimeçhul" ci- nayetlerin başında gelen Uğur Mumcu olayını ele alarak belirtelim. Şeriata göre Mumcu'nun mirasçılan, Ankara'da otur- duklan caddede oturan en az elli kişiden şüphelendiklerini hâkime bildirecek, bu elli kişi hâkim önüne gelecek ve her biri Uğur'u öldürmediğine dairyemin edecek. Bunun üzerine hâkim, bir köle olmayan, İslam ve erkek olan Uğur Mumcu'nun di- yetini -yani 100 devenin bedelini- tespit edecek, bu parayı Uğur Mumcu'nun otur- duğu sokak veya caddede oturan aile sa- yısına bölecek, her aile kendisine düşen payı ödeyecek ve böylece toplanan para, davacı veya davacılara verilecektir. Bu düzenin bir direği de köleliğe daya- nır. Nitekim Osmanlı ımparatorluğu sıra- sında köle alım satımına son verilince, in- sanla hayvan arasında fark gözetmeyen ve insanı sömürmek suretiyle zenginleş- miş olan bir kısım yobazlar, "Şeriat iste- riz" diyerek bu yeniliğe karşı çıkmışlardır. Suudi Arabistan'da yapılan uygulama, şeriatın gerçek yüzünün bir kısmını orta- ya çıkarmıştır. Umanz ki Fatih'ten beri la- ik hukuk sistemini benimsemeye başla- mış olan ülkemizde bulunan şeriat özlem- cileri de Atatürk'ün Türk insanını hangi aşamaya getirmek istediğini anlarlar ve hiç de adil olmayan bir düzeni savunmak- tan vazgeçerler. (1) Işaret edelim ki, bu ilaç bizde de birkaç yıl önce ve Bakanlar Kurulu karanyla uyuşturucu lis- tesine almmışsa da esasta bu nitelikte olmayıp cin- sel gücü uyancı niteliktedir ve bu gibi uyancılara düşkünlüklerı itıbarıyla, Arap ülkelerinde öteden beri bir hayli aranmaktadır. (2) Bazı köşeyazarlarımn. Türkıye nın bu konu- dapasifdavrandığım, özellikle suçlulann geri ve- rilmesi yolunda bir sözleşme yapılmadığı için bu cezaların yerine getırildığini ileri sürdükleri göz- lenmektedir. Böyle bır sözleşme olsa idi dahi, Su- udi Arabistan kendi ülkesinde işlenen birsuçtan do- layt, bir yabancıyı iade etmeyecekti. Ölüm cezası tûmüyle ilga edilmedikçe, bu gibi durumlar daıma olacaktır ve ne acıdır ki. ülkemiz de hâl bu cezayı uygulayan geri kalmış ülkelerarasındayer almak- tadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle