28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyel tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Gene! Yayın Yönetmenı. Orhan Erinç • Dış Haberler Ergan Bılcı • tstıhbarat. Yalçın YayınKurulu ÜtanSttçoktBaşkan). Genel Yaym Koordinatörü: Hikmet Ç»k>r • Ekonomı: Bülent Klzanlık • Kültür Orhan Erinç, Oktıy Kurtböke, Ç e t i n k a y a  Yazıişleri Müdürlen. H»ndanŞenköken • Spor Abdülkıdir Yücebnan Özgen Acar, Hikmet Çrtinka>a, Ibrahiın Ylldız (Sorumlu). Dinç Tayanç • Makaleler Sami K»r»örra •Çe^ın Seyfetthı Şökran Soner. Ergnıı Bıkı, Dinç • Haber Meıkezi Müdürü: Hakan Kara Turhan • Duzeltme AbduUah\azıcı9Bügı-Be)- T»>aB<i, İbrahim Yıkfaz, Orhan • Görsel Yönetmen: Fıkret Eser ge Edibe Buğra • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu Bunalı, Mustafa Balbav Ankanı Temsikısı: Mustafa Balbav • Haber Müdürû-. MûesseseMödürûErolErkat^Ko- Doğan AJan Atatibk Bulvan No 125, KaL4, Bakanlıkkr- ordınatör Ahroet Korulsan • Ankara Tel-4195020 (7 hat). Faks 4195027 •izmırTem- Muhasebe: Büknt Yener • Idare sılcısıSerdarKmfcH ZıyaBlv 1352 S.2/3Tel: 4411220. Hüseyin Gûrer • lşletme Önder Faks:4419H7«AdanaTemsılcısı.ÇeÖııVığeD0ğ)u,lnönü ÇeHk»Bügı-tşlem Nailtnal• Bıl- Cd. H9S.No:lKat:l,Tel 3522550, Faks 3522570 gisayarSısem Mürüvrt Çiler MEDYA C: • Yönetim M'ÎDYA G: • Kunılu Başkanı-Genel Yönetım Kunılu Mudür Gülbiu Erduraa Başkanı - Genel • Koordinatör Reha Müdur Üstün Ak- Işıtman # Genel Mudur men # Muıahhas Yardımcısı Mine Akdağ üye Bora Göoenç Yavımbyaa ve Basao: Yenı Oûn Hafaer Ajansı, Bastn \e Yayıncılık A Ş TûttocağıCad39 41Ca|aloghı343î4lst PK 246 Islanbul Tel ı(K212) 512 05 05 (20hatl Faks: (0/212) 513 85 95 18 AĞUSTOS 1995 İmsak: 4.33 Güneş: 6.09 Öğle: 13.15 Ikindi: 17.01 Akşam 20.07 Yatsı: 21.36 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80- 513 8460-61, Faks 5118466 Antalya'da turizm patiaması • Haber Merkezi - Yaz aylannın son günlerine girdigimiz şu gûnleı'de Antalya'ya turistler akın ediyor. Gündüzleri gûneşin tüm imkânlanm kullanan turistler, gecelerini ise disko va barlarda değerlendiriyor. (Fotoğraf: AA) Gökçen, piyango peklammda • ANKARA (AA)- Atatûrk'ün manevi kızı ve Türkiye'nin ilk kadın pilotu Sabiha Gökçen, Milli Piyango tdaresi'nin 30 Ağustos özel çekilişi için hazırladığı reklam fîlminde rol aldı. Gökçen'in ücret almadan oynadığı reklam filmi, 20 ağustos pazar gününden itib»aren televizyonlarda gösterilmeye başlanacak. Milli Piyango Idaresi (MP) Genel Müdürü llham Küsmenoğlu, idarenin '30 Ağustos Zafer Bayramı' nedeniyle, her yü olduğu gibi özel çekiliş dûzenlediğini ve çekilişin Afyon'da halk huzurunda yapılacağını bildirdi. THY'nm gece seferleri • DİYARBAKIR (AA) - Türk Hava Yollan tarafindan Diyarbakır'dan Ankara'ya ek gece seferleri başlatıldı. Çarşamba günleri hariç haftanın 6 gûnü Diyarbakır'dan Ankara'ya gece 23.30'da uçak seferleri yapılıyor. Sadece yaz döneminde geçerli olan ek seferlerin 17 Eylül 1995 tarihinde sona ereceği bildirildi. Aynca Diyarbakır'dan her gün 10.00, 14.45 ve 19.30'da Ankara ve lstanbul'a üç ayn uçak seferi düzenleniyor. Genç ekolojistler • İZMİR (AA) - Avrupa Çevre ve Gençlik Örgütû (YEE) ve Gençlik Aktiviteleri Servisi, dünya hûkümetlerini, nükleer projelerden vazgeçmeye, sivil örgütleri de kendi hükûmetlerine baskı yapmaya çağırdı. Avrupa Çevre ve Gençlik Örgütü ve Gençlik Aktiviteleri Servisi tarafindan Ankara'da düzenlenen ve iki gün önce sona eren 'Uluslararası Çevre Eğitim Semineri'nin sonuç bildirgesi açiklandı. Avrupah 30 dolayında genç ekolojistin de katıldığı seminerin sonuç bildirgesinde, "dûnyada nükleer çılgınhğın" sürmesinden büyük ûzüntü duyulduğu vurgulandı, Yeni doktoplar kura çekiyor • ANKARA (ANKA)- SağlıkBakanlığı'nm kalkınmada öncelikli iller için belirlediği 532 açık doktor kadrosu, 800'ün ûzerinde başvuru olması dolayısıyla kura ile belirlenecek. Bugün çekilecek kura sonucu tıp fakültelerinden yeni mezun olan 532 pratisyen hekimin görev yeri belli olacak. Okullar milyarlar kazandı • ANKARA (ANKA)- Yaz tatili süresince otopark olarak kullanılan okıil bahçelerinden milyarlara ulaşan gelir elde edıldi. Arikara Valisi Erdoğan Şahinoğlu, okul bahçelerinin otopark olarak kullanılması sonucu yaklaşık 6 milyar lira gelir sağlandığını bildirdi. Şahinoğlu, en yüksek gelirin 2 milyar 477 milyon lira ile Atatûrk Lisesi'nden elde edildiğini kaydetti. Troya Festivali kapsamında düzenlenen "Çevre Örgütlenmesi" panelinde tartışılan konu yine köprüydü Çanakkale'de köpriiye ruhsat yok• Edirne Koruma Kurulu'nun ret karanyla yasal olarak geçerliliğini yitiren boğaz köprüsü projesine Başbakanhğın bu kez 'Banş ve Dostluk KöprüsiT adıyla sahip çıkması, Çanakkalelilerin hukuka karşı güven duygulannı sarsıyor. OKTAY EKTNCt ÇANAKKALE - Bu yıl 32. kez dü- zenlenen "Çanakkale Troya Festiva- K" kapsamındaki çevre sorunlannın tartışıldığı panel için Donanma Çay Bahçesi'ndeyız. Hava pml pınl ve Boğaz'm hemen karşı kıyısındaki Kititbahir, yeşil ya- maçlardaki sevimli yerleşme dokusu ve tarihi kalesiyle, akşam güneşinde sanki "Ben de buradayun" diyor. Çay bahçesinin hemen arkasında ise yine tarihi Çimenlik Kalesi ile bahçe- sinde sergilenen ünlü Nusret mayın gemisinin tıpkıyapımıyla elde edilen dev maketi, tüm duygusal çağnşımla- n ve anıtsal görkemiyle zaten ağırlı- ğını koyuyor. Böylece Troya Festivali'nin bu pa- neli için önceden saptanan konu "Tür- kiye'deki Çevre Örgütienmesinin Bu- günü" şeklinde ilan edilmiş olsa bile, KJlitbahir ve Çimenlik kalelerinin gör- Mevcut köprü projesi. Çimenlik ve Kititbahir kaleleriyte birlikte Çanakkak'nin birçok tar- ihsel ve kültürel zenginliğini '•köprûalö karanbğına" terk ediyor. Koruma Kurulu kararı ne diyor? 'Bu projeyle köprü kurulamaz' Prof. tsmet Ağaryıhnazbaşkanlığında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Prof. Dr. Gönül Cantay. Doç. Dr. İlter Büyükdığan, Yard. Doç. Dr. tdal Dinçer ve tl Temsilcisi Uğur Yüksel'den olusan Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kuru- lu'nun. Kilitbahir ve Çimenlik kaleleri arasında tasarlanan Çanakkale Boğazı Köprüsü projesini son ve"kesn'' olarak reddettiği 16.7.1995 gün ve 2533 sayılı aynntılı-gerekçeli karanndan bazı bö- lümler özetle şöyle: - Konu, kurulun 29.12.1994 tarihli ilk karann- dan sonraki süre içinde gerek kamuoyunda, ge- rekse çeşitli resmi toplantılarda tartışmaya açıl- mıştır. Bu sürede kurulumuz, farklı bakış açıla- nnı ve farklı bilim alanlanndaki görüşleri objek- tif olarak değerlendirme fırsatı bulmuştur. - Karayollan ile yapılan görüşmelerden sonra, önceki kararlanrruza uygun bir projelendirmede olmamıştır. (Aynı projede ısrar ediliyor.) - Çanakkale kentinin gelişmesi ve bolgedeki kültürel değerlerin korunması yönünde (proje- nin) taşıdığı olumsuzluklar giderilmemiştir. - Yöreden kurulumuza gelen yapılaşma talep- leri yoğunlaşmakta, bazı belediye sınırlan içinde plansız ve parselasyonsuz yapüaşmalann artma- ya başladığı duyumlan alınmaktadır. - Bütün bölgeyi plan bütünü içinde değerlen- dirmeden sadece köprü geçişi ile sınırlı bir pro- jelendirmenin yanhşlığı konusunda geleceğe yö- nelik endışelerde haklı çıkılmıştır. - Konu ivedilikle Çevre Düzeni Planı içinde ele alınmalı, Çanakkale Boğaz geçişinin, çevTe yolan bağlantılannın. bölgenin ekonomik, sosyal, coğrafı ve kültürel yapısı değerlendirilerek plan- lanmalıdır. - (Bu nedenlerle) önerflen proje teklifi hakkın- da olumlu karar üretmek mümkün değUdir. Bu tür büyük bir proje, salt köprünün fizibilitesi gi- bi dar bir çerçevede ele alınamı>acağından, pro- jenin bu haliyİe uygun olmadığuıa karar veriklL sel ve duygusal kuşatması altındaki bir mekânda, söz ister ıstemez yine -Çanakkale Bogazı Köprüsü" proje- sine geliyor. Çanakkalelilerin endişesi Çünkü eğer siyasi kadrolar Anıtlar Kurulu'nca da bir kez daha reddedilen bu "prestij projeJerinde" ısrar ederler- se, panelin yapıldığı Donanma Çay Bahçesi'nin çevresindeki kentsel Stf alanı, Çimenlik Kalesi ve karşı kıyı- daki KiliAahir'le birlikte Çanakkale- liler tüm doğal ve kültürel zenginlik- lerini "köprüaltı karanüğına'" terk edeccklcr. Suitan IL Mehmet'in \ r ak- tiyle lstanbul'u almadan önce Bi- zans'a yardun gelmemesi için Çanak- kale Boğazı'nın "endaryerinde" kar- şılıklı olarak kurduğu iki tarihsel kale ve çevresi, bu kez KarayoUan'nın yi- ne en dar yer olduğu için göz koydu- ğu köprü ve bağlantı viyadüklerine kurbanedilecek... Aslında, Edirne Kültür ve Tabiat Variıklannı Koruma Kurulu'nun 16 Temmuz 1995 tarihinde aldığı 2533 sayılı son karar, olağan bir hukuk dev- lerindetüm bu kaygılann artık ortadan kalkmasını gerektıriyor. Hukuka güven duyulmuyor Ömeğin yine aynı panelde hemen her yaştan duyarlı Çanakkalelilerin ar- ka arkaya söz ahp bu tarih ve doğa kenti için en tehlikeli çevre sorunu- nun Kilitbahir-Çimenlik arasında ta- sarlanan Boğaz Köprüsü olduğunu ile- ri sürmemeleri gerekiyor. Çünkü ya- salanmıza göre Koruma Kurulu'nun "hayır" dediği bu güzergâhta, artık devletin hiçbir resmi orgaru köprü pro- jesini uygulayamaz. Yine devletin StT alanlannı ve bu bolgedeki doğal- Alman Ina-Walter Etschmann çiftinden Türk ve Alman çocuklanna dostluk çağnsı: 'fctanbııPda (iöriişınek Uzere'• Türk-Alman dostluğuna katkıda bulunmak, farklı halklann bir arada yaşamasmın zorunlu olduğunu vurgulamak amacıyla 'Bis Dann in Istanbul' (Istanbul'da Görüşmek Üzere) isimli bir çocuk kitabı hazırlayan grafiker Ina ve resim öğretmeni eşi Walter, bu karan Solingen olayından sonra aldıklannı söylüyorlar. HÜLYATOPCl) Dünyanın neresinde olursa olsun, sa- vaşlardan ve felaketlerden en çok ço- cuklar zarargörüyorlar. Onlarbazen sa- vaşın, bazen Afrika'daki gibi açhğın or- tasında buluyorlar kendilerini: bazen Bosna'dapanzerlerin dibinde ölütne ya- kın, yaşama uzakken bazen de Latin Amerika'da gerilla oluyorlar. Ama han- gi konumda olurlarsa olsunlar, hangi di- li konuşurlarsa konuşsunlar çocuklar. her yerde çocuk. Bugün dünyada birçok kuruluş ve ör- güt, çocuklann daha iyi yaşam sürebil- mesi için çalışıyor. Çünkü herkes için bir çocuğun karnının doyması ya da bi- rinin ölümünün önüne geçilmesi önem taşıyor. Çocuklar için örgütlü ve aktif çalışmalarda bulunan kurum ve kuru- luşlara birey sel olarak katkıda bulunan- lar da var. Çocuklar için kitap yazan Al- man Ina-WaHerEtschınanıı çifti bunlar- dan. Türk-Alman dostluğuna katkıda bu- lunmak, farklı halklann bir arada yaşa- masının zorunlu olduğunu vurgulamak amacıyla 'Bis Dann in Istanbul' (Istan- bul'da Görüşmek Üzere) isimli çocuk kitabım yazan Etschmann'lan, kendile- rini Türkiye'de konuk eden Zeynep-Ul- vi Yaman çiftinin evinde tanıdık. Grafi- ker Ina ve resim öğretmeni eşi Walter, Türkiye'yeilkkez 1990yılındagelmiş- ler. .ın Bis dann İstanbulı Kitaptaki resımleri çizen Walter, ço- cuklara resimlerle bir şeyler anlatma- nın öğretici olduğunu düşündüklerini belirtiyor. Bunun yanında pedagojik bir eğitim verdiklerine de dikkat çeken VValter, "Kitaplanmız ders kitaplan gi- bi değiL Çocuklann resimli kitaplarda bulabikcekleri çok şe> olduğunu düşü- nüyoruz. Aslında kendi ilgimizi çeken şeyler ûzerinde yoğunlaşryoruz. Çocuk- lan da ilgilendiren bir yönü olup olma- dtğını düsünüyonız. Eğer varsa bunu ço- cuk diline çevirerek anbtryoruz" diyor. 'Solingen utanç verid* Ina ve VValter Etschmann'm Alman- ya dışında açıldıklan ve kitap yazdıkla- n tek ülke Türkiye. Kitap yazma kara- nnı Solingen'de meydana gelen saldın sonrasında aldıklannı vurgulayan çift, bu saldından utanç duyduklannı söylü- yorlar. Kitapta "Türkler bizden farklı değü" mesajını vermek istediklerini an- latan Ina şöyle konuşuyor "Çok ktsa bicimryle 'Türk aileleri ile iyi dostluk kurulabilir' demek istedik. Kitapta. a>nı apartmanda oturan Türk ve Alman aileleri ve bunlann çocuklan Briget ile A> şe arasındaki ilişki anlatılı- yor. Türk aik Alman aile\i Türkiye'de konukeder vegezdirir. Farklı uluslardan olsalar bile birlikte güzel şeyler paylaşa- bilirier." Almanya'da yaşayan en kalabalık azmlık grubunun Türkler olduğuna, her okulda Türk öğrencilerin bulunduğuna dikkat çeken Walter, yaşayan yeni nesi- le azınlıklarla birlikte yaşama düşünce- sinin kabul ettirilmesi gerektiğini söy- lüyor. Almanya'da Ikinci Dünya Savaşı Ina ve VValter Etschmann çiftinin haarladığı kitapta, aynı apartmanda oturan Türk ve Alman aileleri ve bunlann çocuklan Briget ile Ayşe arasuidaki ilişki anlaülryor ve Alman çocuklanna "Türkler bizden farklı değil n mesajı verihyor. öncesindeki kuşağm bu düşüncelere şiddetle karşı çıktığını anımsatan VVal- ter, bu kitapla yeni kuşağa, azınlıklara alışmalan için yardımcı olmaya çalışük- lannı söylüyor. Uyumzoriuğu Almanya'da yaşayan Türk çocuklan- nın buraya uyum sağlamakta zorluk çektiğini anlatan Walter, kendi smıfin- da okuyan lise öğrencisi bir Türk kızı- nı örnek vererek şöyle konuşuyor. "Almanya'da yaşayan Türk çocukla- nna baktığımda ilginç şeyler görüyo- rum. Ömeğin, benim öğrencim evde da- ha uzun süreüçauşmak /orundaydı. Da- ha fazla baskı arandaydL Bunun yanın- da Almanya'da lisede okuyan çocuklar, ilk yülarda iki dil öğrenmek zorundalar. Bir yandan bu lisanlan öğrenme>e çah- şan çocuklar, diğer yandan Kuran kur- suna gklip Arapca da öğreniyorlar. Ço- ğunlulda bu yüzden okulda başansız oluyorlar. Bu durum çocuklann orada- ki yaşamsal gerçeklere adapte olmalan- nı engeUiyor." Etschmann çiftinden Türk çocuklan- na dair izlenimlerini öğrenmek istedıği- mizde verdikleri yarut "Tûrk çocukla- rmı Türk aile yapısından ayıramayız'' oluyor. Çift Türk aile yapısını oldukça ilginç bulduklannı, bu nedenle tanımak istediklerini de vurguluyor. Dilsorunu Türkiye'de tstanbul, Bursa, Çeşme, Kuşadası ve Kütahya'yı gezdiklerini söyleyen çift. en büyük sorunu dil ko- nusunda yaşadıklannı belirtiyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan çocuklar hakkında ne düşün- düklerini sordufumuzda Ina şunlan söylüyor: "Oldukça ilgimizi çekiyor, ama Al- manya'da, orada bir sa\aş olduğunu dü- şünmemize yol açan bUgiler aldık. Bu nedenle gitmeye çekiniyoruz. Genel ola- rak orada yaşayan çocuklan tanımryo- nız. Münih'te alışveriş yaptiğımız bir dükkânda Kiirt olduğunu sandığunız bir çocuk çahşıyordu. Kendisini daha yakmda tanımak isterdik, ama firsat ol- madL" Kitap çalışmalannı gelecekte de sür- düreceklerini anlatan Etschmann'lar, bundan sonraki kitaplannın dağ yaşamı ile ilgili olacağını söylüyorlar. Sohbeti- mizin sonunda ise yazdıklan kitabı gös- tererek "BiztaıamacımızTürklerveAI- manlar arasındaki farklan değiL ben- zerBJderi bulmaktı. İnsanlann bu şekil- deyakinlaşacağuta inanı>oruz" diyorlar. Ina-VValter Etschmann çifti ile röporta- jımız sırasında da herhangi bir yerde ölen, yaralanan, okuyamayan ya da ağ- layan çocuklar olduğu gerçeğini düşün- meden edemedik. Ancak gözardı ede- mediğimiz diğer gerçek de Etsch- mann'lar gibi hümanist ve mütevazı in- sanlann bu sonınlan çözümleme konu- sunda gösterdiği duyarlılıktı. kültürel mirası korumakla görevlen- dirdiği Edime Kurulu'nun bu karan- na kaurşı, devletin bir başka kunımu " Benbu karara kaahnıyorum, köprü- yü kuracağım'' diyemez. Ama dediğım gibi aslında olağan bir hukuk devletinde geçerli olan bu anlayış, ne yazık ki Türkiye'de henüz yeterli bir güvenceyı veremiyor. Koruma Kurulu'nun reddettiği bir projenin adını, üstelik ret karannın alınmasından sonraki gün- lerde Başbakan Tansu Çiller kalkıp "Banş ve Dostluk Köprüsü" olarak ilan eder- se dahası bu "çeJdci isBn" yi- ne kurulun ret karannın ar- dından basın yoluyla da du- yurulursa, haklı olarak çev- re paneline katılan insanlar kuşkulannı dile getirmeye devam ediyorlar. Böyle olunca da Boğaz kıyısındaki çay bahçesinde düzenlenen tartışma, çevre örgütlenmesiyle başlayıp yine Çanakkale Köprüsü ile bitiyor. Üstelik, örneğin pa- nelistlerden GÜMÇEDtem- silcisi Mehmet Akif Öz- nal'ın Bergama ve Edremit yöresinden sonra "siyanürlü altıncılann" şimdi de Ça- nakkale'ye göz koyduklan- nı duyurmasına rağmen... Didim'de NATO üssüne karşı eylem hazırlığı .\SUMAN ABACIOĞLU İZMIR - Didim ilçesi sınırlan içinde Milli Savunma Bakanlığı'nca kurulmak is- tenen NATO dinleme istasyonunun tur- izme ve kentin gelişimine zarar vereceği- ni savunan yerel halk ve yöneticiler ile tur- izmcilerin, tesisleri engelleme savaşımı sürüyor. Turizmciler, sezon sonunda turis- tik tesislerinin anahtarlannı Başbakanlığa teslım etmeyi planlıyor. Didim'de bugün yapılacak toplantıda ise yeni eylemlerin hazırlanması planlanıyor. Milli Savunma BakanlığTnın istemi üz- erine 36 bin dönümlük Hazine arazisinin tahsis edildiği NATO dinleme tesisleri için yerel yetkililere bilgi verilmemesi ve görüşlerinin alınmaması en çok eleştiri çeken nokta oldu. Kendilerine bilgi ver- ilmemesinin tedirginlik yarattığını vurgu- layan yerel yöneticiler şu ortak endişeleri- ni dile getirdiler: "Belki yerieşim noktalanndan uzakta bir alandaki askeri tesis rahatsız etmez. a- ma söz konusu alan otellerin ve tatil sitelerinin sınırlanna dayanıyor. Aynlan alan, Didim'in şehirieşmesinin önünü ke- siyor." Askeri alanın, tanm reformu kapsamın- da başlattlan çalışmalan da engellediğini vurgulayan yetkililer, "Bunun sonucunda Yahköy ve Denizköy gibi GAP Projesi ne- deniyle baraj sulan altında kalnuş ve de- vletin buraya taşımış olduğu iki köy topraksız ve merasız kalacakür" dediler. Tttrizmcflerden anahtar eylemi Bu arada NATO dinleme tesislerine kar- şı yapılacak eylemleri tartışmak üzere bu- gün Didim'de bir toplantı düzenleniyor. Toplantıda bilgi alışverişinde bulunarak haklılıklannı göstermenin yollannı araya- caklannı belirten yerel yöneticiler şöyle konuştular: "Haühazırda dinleme istasyo- nu için yaklaşık 3 bin dönümlük arazi çev- rilmiştir ancak istenen 36 bin dönümdür. Aradaki bu uçunımu açıklayacak hiçbir bilgi bize ulaşmamıştır. Turizmciler sezon sonu anahtarlannı Ankara'ya teslim etme- yi düşünüyor. Bizler de ilçcdcki panik ha- vasuıın ne kadar haklı olduğunu araştır- mak ve birbirimi/i karşılıklı hilgilendirmek için bir toplantı düzenlemiş bulunuyoruz. Dahase/on içindeyken birrurizm yöresinüı bu şekilde kavnamasını sizlerin takdirte- rine bırakıyoruz.'' Yapılaşma baskısı O akşam. Yakıva Resta- urant'ın terasında tartışma- nın yorgunluğunu ve gerili- mini atmaya çalışırken, yine gözümüz hep karşı kıyıdaki Geübolu Yanmadası'na ta- kılıyor ve köpriiye karşı mü- cadelenin yerel önderlerin- den Ismail Erten'in okudu- ğu Koruma Kurulu karann- dan önemli bir vurgulama- nın altını çiziyoruz: "Köprü projesinden son- ra yöreden gelen yapılaşma taleplerinin yoğunlaşması ve bolgedeki pİansız ve parse- lasyonsuz yapüaşmalann artmaya başladığı duyumla- nnın aluıması da değeriendi- rflerek_" Evet. Bir yandan duyarlı Çanakkaleliler, tarihlerini ve kent kimliklerini yitirme- mek için köpriiye karşı di- renmeye çalışu-larken, öbür yandan yağmacılar, özellik- le köprü ve bağlantı yollan- nın getireceği "ranü" daha şimcüden kazanmak üzere projeye dört elle sanlmış du- rumdalar. Bakalım, Koruma Kuru- lu'nun karannı, bu doğa ve kültür düşmanı yatmma se- vimli isimler takmaya da başlayan ilgih'ler ne zaman okuyacaklar ve yasalan ne zaman hatırlayacaklar?.. Greenpeace, körfezdeki kirlüiğin peşini bırakmıyor YORÜKHANÜNAL tZMIR - Greenpeace, Izmir Körfezi' nde- ki kirlüiğin peşini bırakacağa benzemiyor. Oç ay aradan sonra yine geldiler, gündem- leriyinekörfez... Altairgemisindeki 17gö- nüllü, körfezdeki kirlüiğin boyutlannı anla- tıyor, imza topluyor, bizi çevremize duyar- lı olmaya çağınyor. Örgütlü yapısı ve kararlı tutumuyla çev- re kiriiliğine yol açanlann korkulu rüyası haline gelen Greenpeace, kirliliği tehlikeli boyutlara ulaşan lzmir Körfezi konusunda da Türk yetkilileri rahat bırakmıyor. Örgüt, geçen aylarda îzmir'e bir kez daha gelrruş, endüstriyel atıklan körfeze taşıyan Melez Çayı'nı sembolik bir barajla kapatmıştı. ilk eylemlerini 1971 yılında, ABD'nin Alaska Amchitka açıklanndaki nükleer de- neme çahşmalanna karşı gerçekleştiren Greenpeace. eylemlerini giderek dahagüç- lü ve örgütlü bir biçimde sürdürüyor. Örgü- tün 30 ülkede bürosu ve 158 ülkeden yak- laşık 4.5 milyon üyesi bulunuyor. ÇevTe kir- liliği yaratan etkenlere karşı kendi deyim- leriyle "tamkhkederek'' dikkati çeken Gre- enpeace üyeleri, zehirli atık borulannı tıka- mak, nükleer varilleri toplamak ve yüksek köprülere afışler asmak gibi şiddete dayan- mayan eylemlerde bulunuyor. Greenpeace, 1984 yılında aldığı kararlar- la çalışmalannı Akdeniz'de yoğunlaştırma karan almıştı. Eylemlerin de "toksttkirlilik, yıkıma yol açan balıkçüık doğal yaşam alan- lanna yönelik tehditve nükleer tesis,silah ve aüklar" üzenne yoğunlaştınlması kararlaş- tınlmışh. Greenpeace üyelerinin 1986 yılın- da Baü Akdeniz'de yaptığı ilk turda, Akde- niz ülkelerinin 1975 yılında başlatılan "Bir- leşmiş Milletler Akdeniz Evlem Planı^çer- çcvesinde alınan karanan yeterince uygula- madıklanna dikkat çekilmişri. Bu ilk gezi daha sonra Akdeniz Bölgesi'nin bütün ola- rak etkin korunumu için çağny a vebölge ça- pında bir kampanv^ya dönüşmüştü. Akdeniz ülkelerinde örgütlü eylemlerine başlayan Greenpeace, lstanbul'u ilk kez 1992 yılında ziyaret etmiş, ilk eylemini ise bir yıl sonra, kanserojen madde asbestten anndınlmak üzere Türkiye'ye gönderilen S.S. United States gemisine yönelik gerçek- leştirmişti. Türk yetkılilerin Greenpeace'le olan bu ilk tanışıklığı, 1993 yılında nükle- er reaktör kurulmak istenen Akkuyu'da ve 1994 yılında tehlikeli madde trafiği yoğun olan Istanbul Boğazı'nda sürmüştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle