Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 AĞUSTOS 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Brad Pitt sayesinde, 1992 yapımı Robert Redford filmini seyretme şansına eriştik!
Nelıiıtle bahk avkanaya dair...
SUNGU ÇAPAN
Balık tutmaktan doğrusu hiç hazzet-
mem. Genelde birbaşka canlının canına
kastedilerek canının çıkanldığı 'av' ola-
yına da kesinlikle karşıyırn, kendimi bil-
dimbileli.
Kımilerine, neredeyse tefekküre daldı-
rarak balığın oltaya takılması süresince
acayip huzur ve haz veren, aynı zaman-
da sabır ve dikkat de isteyen balık avla-
ma olayına (büyük ölçüde) dayanan, Ro-
bertRedford'un üçüncü yönetmenük de-
nemesi "A River Runs Through It - Bizi
Ayıran Nehir" den yine de keyif aldığı-
mı baştan belirtmeliyim.
Ne yazık ki fılmin. usta kameraman
Phüippc Rousselot imzalı, Oscar ödüllü
güzelim görüntülerinin çoğu yerde içine
eden, salonu onanlan sinemanın karan-
lık prpjeksiyon koşullannın elverdiği öl-
çüde tabii.
En son yaz başında "İhtiras Rûzgâr-
lan" gibisınden, oldukça ticari bir Türk-
çe adla afişlere çıkmış ve bayağı ilgi ve
seyirci toplamış "Legends of the FaU"
filmiy le özellikle kadın ha>Tanlannın sa-
yısını ikiye, üçe katlayan, Hollyvvood'un
şimdilik son 'alün çocuğu', bebek surat-
lı yeni ilah Brad Pitt" in mıknatıs gibi
çektiği, genç kız ağırlıklı seyirci kalaba-
lığının oflan-puflan ve ahlan arasmda
seyrettiğim "Bizi Ayıran Nehir", ölüm
mevsimin de etkisiyle, son haftalarda
enıkonu boşalmış salonlara şöyle bir ha-
reket-bereket getireceğe benzer, eörünen
oki.
Neyse Amerikan sinemasının yeni ef-
sanesi Brad Pitt'in varlığı sayesinde, yö-
netmen Redford'un üç yıldır görmemiş
olduğumuz. 1992 yapırru bu ilginç filmi-
ni de belleğin dipsiz kuyusuna salladık
sonuçta.
Bir zamanlar kadın seyircinin gönlün-
de taht kurmuş eski yakışıklılardan bir
başka namlı san jön Robert Redford un
yönetmenlık defterini açan ve Oscar
ödüllerine boğulmuş ilk fılmi "Ordinary
People-Sıradan İnsanlar"ı (1980) izle-
yen öteki yapıtlan da (The Milagro Be-
anfleld War- 1988 ve geçen yılın çarpı-
cı Quiz Show-Şike'si-1993), bu ünlü
Hollywood stannın yönetmenliğinin de
seyirci ve eleştirmenlerce dikkate alın-
(A River Runs Through It) Yönetmen: Robert Redford Senaryo:
Richard Friedenberg. Norman Maclaren'in romanından Kamera:
Philippe Rousselot/ Miizik: Mark IshanV Oyuncular: Craıg Sheffer,
Brad Pitt, Tom Skerritt. Emily Lloyd, Brenda Blethyn, Edie McClung.
Nicole Burdette' 1992 ABD(Özen Film) Şişlı Site. Beyoğlu Sinepop.
Kadıköy Reks, Bakırköy Incirli, Ataköy Prestij sinemalannda.
masını etkileyicı, TV yanşmalan eleşti-
risi "Şike"yle başan kazanan, jönlükten
emekîi, 18 Agustos 1937 Santa Monica,
California doğumlu (Bugün 59. yaşına
giriyorüstatanlayacağınız!). Yönetmen
Aşlan burcundan Charles Robert Red-
ford Jr.'un eline ilk kez 1980'de geçmiş.
Norman Maclaren'in otobiyogTafik ro-
manı. Ve 12 yıl sonra bu romandan uyar-
lanmış "Bizi Ayıran Nehir".
Kafayı aile olayına taktığını ilk filmiy-
le örneklemış Redford'un bir kez daha
bir Amerikan ailesinin öyküsünü anlat-
maya soyundu|u bu fılmi, sinemanın
Kâbesi'nde kitabını pazarlayabilmek
için bazı başansız girişimlerde bulun-
muş, ancak Holly\vood'dan kısa sürede
şutlanmış, 1990'da da ölmüş yazan Nor-
man Maclaren görememiş ne yazık ki.
Yönetmenin kendi sesiyie anlattığı,
Maclean'ın "A River Runs Throufh It"
adli romanından uyarlanan film, 1920'li
yıllarda, görkemli bir doğa güzelliğine
sahip Montana'da. oğullanna kuralcı,
inançlı bir eğitim vermeye özen göster-
miş birdin adamı babayla (Tom Skerritt)
hep geri planda kalmış, pasif ama sevgi
dolu bir annenin yetiştirdiği iki kardeşın
öyküsünü önümüze sürüyor.
Büyüdükçe birbirlerinden farklılıkla-
n belirginlesen. aynı dindarçatının altın-
da yetişmiş ama kendi yollanna gidecek
olan bu ikı kardeşi yakınlaştıran \e ke-
netleyen biricik olaysa. çocuklannda pa-
paz babalarınin ögrettıği, nehirdeki ba-
lık avlama seanslan.
Aıle ocafından kopup doğuya, oku-
maya giderek Ingilızce öğretmeni olan.
kardeşinin 'Vaiz profesör' diyerek dalga
geçtiği, hırçın kardeşınden daha uysal
Norman (Craif Sheffer), sonuçta 'düze-
ne uygun bir kafa' olup çıkarken Mon-
tana'dan hiç aynlmamayı tercih eden, dö-
nemin ABD Başkanı Coolidge'le aya-
küstü röportaj bile yapan, kumar, sokak
kadınlan, vb gibi kötü yollara sapmış,
özgür, vahşi ve alemcı. yakışıklı küçük
kardeş Paul (şaşırtıcı şekilde Robert
Redford'un gençliğini andıran Brad Pitt)
de öldürülüyor finalde.
Papaz babalannın gözetiminde, yaşam
boyu süregelmiş, 'Tann düzeninin doğa
taraftnı. adeta bir sanata dönüştürülmüş
nehirdeki balık avı beraberlikleriyie öğ-
renmiş' ve bağlanmış bu iki kardeşin çe-
kişmesi, kuşkusuz bir kumar borcu yü-
zünden sağ elinin kemikleri kınlarak kat-
ledilen Paul'ün pisi pisine öhımûyle nok-
talanıyor.
Ve öğretmen büyük kardeş Norman
da koluna taktığı, İcasabanın cazip kızı
Emily Lloyd'la yeni bir hayata başlamak
üzere, atandığı Chicago'nun yolunu tu-
tuyor....
Yoğun duygu yüklü, hüzünlü, edebi
bir romanı aynen, hem de hiçbir erotik
sahneye yer vermeden uyarlamaya giri-
şerek bir kez daha belli bir riskin altına
gırdıği bu drama, yönetmen Redford'un
hanesine olumlu bir puan daha ekliyor
bizim gözümüzde.
Hatta öykünün içerdiği duygusal de-
rinliğe paralel kimi görkemli doğa güzel-
likleriyle bezeli "Bizi Ayıran Nehir"in,
belki de yönetmen Redford'un en kişi-
sel (ve en beylik deyişle 'şiirsel') filmi ol-
duğu bile söylenebilir! Bir Amerikalı
eleştirmenin belirttiği gibi yer yer "seyir-
cinin kalbinin içinden akarak geçiveren'
bu dramatik aile nehri-öyküsü, özenle
işlenmiş, kurulmuş, harika çekilmiş ve
ustaca oynanmış.
Filmin 'vahşi, hırçın, özgür' cazibe
merkeziyse, Brad Pitt'in oynadığı ve
adeta çeyrek yüzyıl öncesınin, eski bir
oyuncu Robert Redford karakteriyle ne-
redeyse bire bir örtüşen, yakışıklı küçük
kardeş Paul karakteri kuşkusuz. Fiziksel
bakımdan kusursuz, olta atışındaki zera-
fetten kocaman balıklar yakalayan avcı-
lık becerilerine ve onu birtakım kötü yer-
lerin müşterisi kılan bazı kötû alışkanlık-
lanna kadar.
Ne var ki Fılmde, duygulannı ifadede
özürlü, fena halde kumara sardırmış bu
vahşi, yakışıklı nehir çocuğu- Brad
Pitt'in yanı sıra 'okuyup adam olmuş'
ağabeyi oynayan Craid Sheffer de bas-
bayağı göz dolduruyor.
İki saat süresince yer yer ağır ve rah-
van bir tempoya bürünen anlatımının du-
rağanlaşmasına ve bütün o duygu, coş-
ku, heyecan gel- gitlerinin, sessiz sessiz
tekdüzeleşmesine karşın insanın yine de
kapılmadan edemediği. ilginç ve incelik-
ii bir uyarlama gerçekleştirmenin üste-
sinden gelmiş yönetmenimiz. 'Aile ta-
kıntılf Robert Redford'un 'A Rivers
Runs Through It-Bizi Ayıran Nehir"ı,
karanlık projeksiyonunun bir ölçüde sa-
katladığı, ama kuşkusuz yine de hak
eden, Brad Pitt'ten ve balık avlamadan
hazzetmeseniz de ilgiyle tüketivereceği-
niz, düzeyli bir drama özetle.
YENİ BAŞLAYANLAR
EXOTICA
Yönetmenliğini Atom Egoyan'ın yaptığı fılmde baş-
rolleri Bnıce Greenwood, Mia Kirshner ve Don McKel-
larpaylaşıyorlar. Evcil hayyan dükkânı sahibi Thomas
(Don McKellar). ülkeye giriş yaparken yanındaki kaçak
mallan gümrükten geçırmeyi başanr, faikat gümrük me-
murlan tarafından izlenmektedir. Şehıre gitmek için bin-
diğı taksideki yol arkadaşı, kendi payına düşen para ye-
rine Exotica adlı bir striptiz kulübüne iki davetiye verir.
Thomas'ın dükkânının hesaplannı kontrol etmekle gö-
revli olan Francis (Bruce Greenwood) ise Exotica'nın de-
vamlı müşterisidir. Francis, sahneye liseli kız kılığında
çıkan striptizci
Christana'ya (Mia
Kirshner) tutkun-
dur. Kulübün sahibi
Zoe (Arsinee Khan-
jian) hamiledir ve
DJ'lik yapan Eric
(Elias Koteas) ile
çocuğunun babası
olması için anlaşma
imzalar. Aynı za-
manda Christa-
na'ya âşık olan
Eric'in amacı ise,
kulübün yönetimini
ele geçirmektir.
Christina, Eric'in Zoe ile yaptığı anlaşmayı öğrenir ve
çok sinirlenir. Olaylar zinciri Francis'in Thomas ile bir
anlaşma yapması ve Thomas'ı yedeği olarak Exotica'nm
içine çekmesiyle tamamlanır. Filmde Atom Egoyan, psi-
kolojik maskelerin düşürülmesi. dışavurum, anlaşma gi-
bi kavramlar için striptizi bir metafor olarak kullanıyor.
Egoyan. film için "tnsanlarui gerçekduygulannı sakla-
mak için bu kadar çaba gösterip çok azını birbirleriyle
paylaşabildikleri ilişkilerin yaşandığı bir dönemde. bir-
den her şevin \apmacıktan ibaret olduğunu anh\orsunuz.
Her şe>, Francis (Bruce Greenwood) ile Christina'nın
(Mia Kİrshııer) gerçek ilişkikri çoTesinde geüşi>or. Chris-
tina'da Frands'in Ugisiıü çeken asd şey, tamamen başka
ve saf_" diyor.
AV-THEHUNTED
Yönetmenliğini
J. F. Lavvton'un üst-
lendiği filmde baş-
rolleri Christopher
Lambert ve dokuz
Oscar alan Son tm-
parator Fılminin iki
baş oyuncusu Joan
Chen ile John Lone
paylaşıyorlar. Fil-
min konusu ise şöy-
le: Japonya'da bulu-
nan Batılı işadamı
Racine (Christop-
her Lambert) gizemli ve güzel Japon kadını ICirina'nın
(Joan Chen) öldürülmesine tanık olur. Katil Kinjo (John
Lone), artık Racine'nin peşindedir. Böylelikle Racine,
tanımadığı bir ülkede av durumuna düşer.
ADİ DEDEKTİF- A LOW DOWN DIRTY SHAME
Fılmin yönetmeni, senaryo yazan ve baş oyuncusu
Keenen Ivory \Vayans. Salli Richardson ve Jada Pinkett
başrollerde Keenen lvory VVayans'a eşlik ediyoriar. Film-
de narkotik polislikten atılmış Andre Shame (Keenen
Ivory Wayans) para karşılığında özel dedektiflik yap-
makiadır. Sekreteri Peaches (Jada Pinkett) onun en bü-
yük yardımcısıdır. Andre Shame, bir esrar baskını sıra-
sında kaybolan 20 milyon dolan bulmakla görevlendiri-
lir. Bu olayı çözdüğü takdirde hem eski sevgilisi Ange-
la Flowers'a (Salli Richardson) kavuşacağını hem de
böjlelikle adını temize çıkaracağına inanan Andre Sha-
me. bu olayı çözmeye kalkıştığında çeşitli tehlikelerle
kan;ı karşıya kalır.
Sharon Stone'u dişi bir Clint gibi sunan, gırgır bir Sam Raimi westerni
Kanun, kasabaya geri dönerRedemption adına cuk oturmuş
döküntü bir uzak batı sınır
kasabasının ağası John Herod'un
(Gene Hackman) her yıl
düzenleyip hep de kazandıği,
bütün namlı, usta silahşörlerin
para ödülünü kazanmak uğruna
Redemption'a doluştuğu bir
düello yanşması. Kaybedenin
eşyalan, anında yagmalanıyor,
düşkün ve rezil kasabahlarca.
Sanki bir zamanlann spagetti
westernlerinden firlamış.
birbirinden itici her boy ve
sınıftan, cins cins yanşmacı
silahşörlerin arasında, bir de siyah
deriden giysilerini, fıyakalı
çizmelerini çekmiş, beline de
fildişi kakmalı tabancasını takmış
intikam hırsıyla yanıp tutuşan
ahmlı, gizemli, sanşın bir kadın
kovboy (adeta dişi bir CHnt
Eastvmod havasına bürünmüş
Sharon Stone) var. Ödül peşinde
birbirleriyle eliminasyon usulü
kozlannı paylaşan silahşörlerin
düellolanyla bir ölüm festivalinin
kanlı ve ürkürücü armosferine
dönüşmüş kasabanın haracını
yiyen, zorba Herod'un, vaktiyle bu
kadının şerif babasının ölümüne
sebep olduğunu, Sergio Loone'vari
geriye dönüşlerle öğreniyoruz
giderek. Yanşma bahane, kadının
gözünü intikam bürümüştür, ne
yapıp edip hayatını mahvetmiş
gaddar, despot Herod"dan
babasının öcünü alacaktır. Bir
zamanlar sağ kolu olduğu
Herod'un yanıbaşında banka
soymuş, adam vurmuş, sonradan
da pişman ve tövbekâr olmuş,
işlediği günahlardan, uyguladığı
şiddetten vazgeçerek kendini
Tann'ya adamış eski silahşör yeni
rahip Cort'un (Russel Crowe)
yardımlanyla kadın, sonunda
dinamitleyip kasabasını başına
geçirdiği kötü adamın hakkından
gelecektir.
Bir zamanlann zıpkın gibi güçlü
kuvvetli zenci oyuncusu VVoody
Ştroode'un Lucky Luke - Red Kit
tiplemelerinden seçilmiş, yaşlı,
çelimsiz bir cenaze levazımatçısı
olduğu film, şamatalı bir klişe
westem tıpleri antolojisi gibi
sanki. Bildik kız, kötü adam,
oğlan üçgeninin hesaplaşmasına
dayanan ve baştan sona düello
sahnelerine odaklanan "The Qukk
and the Deat - Hızlı ve Ölü", son
yıllarda yeniden rağbet gören
vvestern türüne özgün ve mizahi
bir soluk getirmeyi deneyen,
matrak ve ilginç bir stil
alıştırması. Hatta çoğu vvestern
tiryakisinin vurguladığı gibi yer
yer sıradan bir stil alıştırmasından
çok spaghetti-Nvestern alt türüne
ithaf edilmış, coşkulu bir saygı
gösterisi bile sayılabilir.
Kaçınılmaz koşullar gereği,
malum gişe kaygısıyla Hollyvvood
kraliçeliğini. kırkına merdiven
dayamış yaşının getirdiği kimi
kınşıklıklara karşın bir ikı yıl daha
sürdüreceğe benzer Sharon
Stone'dah attığını vuran, gözükara
bir silahşör yaratmanın da artık
zamanıdır diyerek kollan sıvamış
Hollyvvood yapımcılannın
sinemacı Simon Moore'un
senaryosu, "Bir Zamanlar
Banda"dan "İyi, Kötü, ÇirkHi"e
kadar uzanan etkileri ve
ıktidar/güç. intikam, vb gibi klasik
vvestern temalannı içeriyor.
Westeme ilişkin hayal gücümüzün
sınırlannı zorlayarak neredeyse
groteske varan yönetmen Sam
Raimi'nin biçimci biçemindeki
tabanca fetişizmi görmezden
Hızlı ve Ölü
(The Quıck and the Dead) Yönetmen: Sam Raimi'
Senaryo: Sımon More / Kamera: Dante Spinottı / Muzik: Alan
Silvestn / Oyuncular: Sharon Stone, Gene Hackman, Russell Crowe,
Lance Henriksen, Pat Hingle, Leonardo DiCaprio, Gary Sinise, Robert
Blossom, Kevın Conway / 1995 ABD (WB) Maslak Mövenpick,
Beyoğlu Emek. Şişli Kent, Etiler Akmerkez, Çemberlıtaş Şafak,
Bakırköy Avşar, Altunizade Capitol, Kadıköy Kadıköy, Fenerbahçe
Pyramid, Ortaköy Prenses sinemalannda.
dayattığı erkek gibi kadın
kahramanı sineye çekebilirseniz,
özellikle fantastik korku türünü
çarpıcı bir özel efekt
bombardımanına tutmuş "Evil
Deat" sensı filmleriyle tanınmış
yönetmen Sam Raimi'nin kara
mizahından ve biçimci
üslubundan da hoşnut
kalabilirsiniz bizim gibi. Özellikle
Sergio Leone hayranı, lngılız
gelinecek gibi değil. Bunun yanı
sıra geçen yüzyılın özgün
giysileri, deri pantolonlar, kürkler,
zincirler, çelik takılar, mahmuz
şakırtılar, nal ve tabanca- kurşun
seslerinden bütünlenen, abartılı
görsel ve işitsel efektlerden
geçilmiyor film. Yıllar sonra
yeniden kötü adam olmuş Gene
Hackman, havadaki uçan kuştan
bile haracını alan, pikniğe
gidercesine banka soymuş, su
içercesine suç işleyip insan
öldürmüş, tüm kasabanın
kontrolünü elinde tutan, katil bir
zorba. Sevimli bir BiDy the Kid
çeşitlemesini oynayan genç
yetenek Leonardo Di Caprio,
yaşlı, eli kolu bağlı barmen Pat
Hingl&l
panayır silahşörü -
palavracı Lance Henriksen ve
bizde tanınmayan, usta
Avustralyalı aktör Russell Crowe,
oyuncu kadrosunda aklımda
kalanlar. Filmin lokomotifı olan
Sharon Stone'a gelince, o da
resmen Oint'i taklit eden, soğuk
bir intikam meleği gibi boy
gösteriyor, hep suskun, acılı ve
mutsuz.
'Hayatını çalmış' Herod'u
devirince, finalde sürekli ezilmiş
kasabahlann gözdesi olan ve
babasının şerif yıldızını rahip
Cort'a takarak İcanunun yeniden
Redemption'a dönmesini sağlayan
bir intikam meleği. Saat kulesinin
altında düzenlenen, bir buçuk
saatlik upuzun bir düello gibi
kurulmuş bütün film boyunca,
şamatalı bir şiddete talim ettiğimiz
'Hızlı ve Ölü", tüm vvestern
meraklısının ağzına bir parmak bal
çalacak cinsten, renkli ve
gürültülü, pis kokulu bir
eğlencelik.
KEDI GOZU
VECDİ SAYAR
Internet
Dışişleri Bakanlığı'nın emektar kedüerinden birine
rastladım geçenlerde. Kuyruğunu keyifli keyifli sal-
lıyor. Anlaşılan bir şeyler anlatmak istiyor. "Ne o,
yoksa Avrupa Birliği'ne kabul mu edildik?"
Takılmayı bırak, sana güzel bir haberim var" de-
di. "Artık dünyanın dört bir köşesı ile canlı bağlan-
tımız var." "Nasılyani?" Bu soruma çok şaşırmış gi-
bi yaparak "Canım, Internet'e bağlandıkişte" dedi.
Artık dünyanın neresinde olursa olsun, bir araştrma-
cı, Kıbns, Balkanlar, PKK, Kürt sorunu gibi Türki-
ye'nin dış politikasını ilgilendiren konularda bilgilen-
mek istiyorsa bir tuşa basması yeterli olacakmış.
Bu Internet dedikleri mucize alet, Müjde'nin ku-
laklan çınlasın, evlerimize kadar girdi çok kısa süre-
de. Elbet, devlet deyararlanacak bu olanaktan. He-
le, Türkiye'nin tarihine, kültürüne, sosyal hayatına ve
siyasal yapısına ilişkin bilgilere, ekonomik ve kültü-
rel kuruluşlann adres ve telefon numaralanna da In-
ternet aracılığı ile ulaşılabileceğini öğrenmek, beni
nasıl mutlu etti bilemezsiniz.
İşte çağdaş devlet böyle olur diye keyiflenmişken
başka bir haber, bu mutluluğu attüst etmeye yetti.
Efendim, gelecek yıl Fransa'da I. Sanat Olimpiyat-
lan düzenlenecekmiş. Bu amaçla her ülke, milli ko-
mitesini oluşturmuş, tabii Türkiye en sona kalmış.
Neyse ki, Ankara'ya SANART gibi düzeyli bir sanat-
sal etkinlik kazandıran Emin Mahir Balcıoğlu'nun
gayreti ile komite oluşmuş, dernek kuruluşu için baş-
vuru yapılmış (çünkü her ülkede milli komiteler birer
ngo -yani hükümet dışı kuruluş- olarak oluşturulu-
yormuş). Tabii bu durumdan Dışişleri Kültür Dairesi
de haberdar edilmiş.
Tepkileri ne olmuş dersiniz, "Sağolun. Sayenizde
Türkiye, uluslararası bir platformda daha, hak etti-
ği yeri alacak" olmamış tabii ki. Hemen çeşitli ba-
kanlıklara yazı yazılarak birer temsilci istenmiş, kı-
sacası devlet olaya el koymuş. Peki koskoca Kültür
Dairesi bilmez mi ki adamlar bu işi devletle yapmak
istemiyor, muhataplannın bir "ngo" olmasını istiyor.
Bakalım işin sonu nereye varacak, merakla bekliyo-
rum.
Neyse, gene de şu Internet işinden ötürü Dışişle-
ri'ni kutlamak gerek. Inşallah Türkiye'nin kültürel ya-
şamına ilişkin bilgiler verirken Türkiye Yazarlar Sen-
dikası, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği gibi ku-
ruluşlan unutmamışlardır.
Şimdi bu kadar karamsar olmanın âlemi var mı di-
yeceksiniz, var! Çünkü biryaramaz dostum, geçen-
lerde elime bir broşür tutuşturdu. Bir başka
bakanlığın hazırladığı (vallahi Kültür Bakanlığı değil)
"7995 Yerel Etkınlikler Takvimi". Aman ne kadar iyi
dememe kalmadı, birkaç sayfa kanştınnca sinirim te-
peme çıktı. Bir defa böyle bir rehberde bulunması
gereken kronolojik bir sıralama ve de tematik bir sı-
nıflandırmayı hiç aramayın. Etkinlikler illere göre al-
fabetik olarak sıralanmış. Neyse, o kadar kusur, ka-
dının kedisinde de bulunur, yeter ki bilgiler doğru ol-
sun dedik. Ne gezeri
Daha ilk sayfada iki eksik: "Adana Altın Koza Kül-
tür ve Sanat Festivali" yok. Ankara'da Uluslararası
Kitle İletişim Vakfı tarafından bu yıl yedincisi düzen-
lenen "Uluslararası Ankara Film Festivali" yok. He-
men Istanbul'a bakıyorum, hayret, Istanbul'daki film
festivalinden haberleri olmuş bakanlığın. lyi de
"Uluslararası Istanbul Müzik Festivali" 15 haziran -
5 temmuz dedikten sonra "Uluslararası Sanat ve
Kültür Festivali" 20 haziran - 30 temmuz. ne demek
oluyor? Ikisinin aynı etkinlik olduğunu bilmeden nasıl
tanıtacağız? Hani istanbul Festivali, dıştanıtımımız-
da önemli bir koz olarak değerlendirilecekti. Sonra-
cığıma "Uluslararası Bienal Resim Sergisi" ne de-
mek acaba?
Şimdi diyebilirler ki, efendim, biz en önemli etkin-
likleri aldık broşüre. Demek ki "Bitlis Adilcevaz Ce-
viz Festivali", "Bayramiç Ayazma Festivali", "Dere-
li Yaylalan Kümbet Şenliği", "Altın Elma, Gümüş
Balık, Bronz Istakoz (!) Eğirdir Fotoğraf Festivali ve
Yanşması" bir Ankara Film Festivali'nden ya da AJ-
tın Koza'dan daha önemli. Bari bu önemli etkinlik-
lere nasıl ulaşılabıleceğine dair bir ipucu verselerdi.
Bir faks, bir telefon, boşuna aramayın kedi kardeş-
ler. Ben şimdi ilk fırsatta Internet'e gireceğim, belki
orada bulurum aradıklanmı. Ne dersiniz?
Ingmar Beı^man'ın
bir yapıü daha beyaz
perdeye aktarıhyor
GÜRHANUÇKAN
STOCKUOLM - Is-
veç'in ünlü sinema yönet-
meni, tiyatrocu ve yazar
Ingmar Bergman'm bir
yapıtı daha sinemaya uy-
gulanıyor. Filınin yönet-
menliğini yapacak olan
Norveçli sinema oyuncusu
ve yazar Liv UUman, bir
Bergman senaryosunu si-
nemaya uygulayan ilk ka-
duı yönetmen oluyor. Çe-
kimine yaz sonu başlana-
cak olan fılmin adı "Ens-
kilda SamtaP (Özel Ko-
nuşmalar), Ingmar Berg-
man'ın annesinin yaşamı
süresince gizli tuttuğfl gün-
celeri konu edinen film,
Bergman'ın senaryolann-
dan oluşan "İyi Niyet" ve
"Pazar Çocuğu" adlı
fılmlerle birlikte bir triloji
oluşturuyor. Önceki iki
film gibi bu film de Ing-
mar Bergman'ın anne ve
babasıyla ilgili anılannın
beyazperdeye uygulanma-
sı oluyor. Daha önce defa-
larca Ingmar Bergman'ın
filmlerinde oynamış olan
Liv Ullman, bu kez kame-
ranın arkasma geçecek ol-
manın heyecanı içinde. Bir
Bergman yapıtını yönete-
cek ilk kadın olması konu-
sunda lsveç Radyosu'na
duygulannı şöyle açıkladı:
"Ingmar Bergman, ka-
dınlan fev kalade iyi anla-
yan bir sanatçı. Öyle sa-
nıyorum onun duygulan-
nı, hem de çok önem ver-
diği annesiyle ilgili olan-
larını, bir kadının yo-
rumlaması. erkeklerin-
kinden daha kolaydır. Ay-
nca onunla yıllarca bir-
likte çalışmış olamanm
avantajına sahibim." Liv
Ullman, daha önce uzun
bir süre Ingmar Berg-
man'labirlikte yaşamış, bu
beraberlikten Lyn adlı bir
kız çocuğu da doğmuştu.
25 milyon lsveç kronuna
(162 milyar lira) malolacak
filmin bütçesinin yansını
lsveç Televizyonu karşılı-
yor; kalanı da diğer İskan-
dinav ülkelerindeki göste-
rim hakkından elde edili-
yor. Bergman'ın en yakın
iş arkadaşı, ünlü kamera-
man Sven Nykvist'in gö-
rüntüleyeceği filmde,
Bergman'ın annesini Per-
nilla August canlandmyor.
August, "Pazar Çocuğu"
nda da anne Anna Berg-
man'ı canlandırmıştı. Ba-
ba Bergman rolünü ise Sa-
muel Fröke oynayacak. İs-
veç'in yurtdışında en tanı-
nan sinema oyuncusu Max
von Sydovv'un da rol sahi-
bi olduğu "Özel Konuş-
malar", gelecek yıl göste-
rime sokulacak, daha uzun
bir versiyonu da 1996 No-
el'ı için TV - dizisi olarak
hazırlanacak.