Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 1995 CUMA
12 DIZI YAZI
TÜRK
HALKININ
YOK EDIÜŞ
BELGESİ
Sıvas Kongresi'ne katılan üyelerin bir bölümü Kongre Başkanı Mustafa Kemal ile kongrenin toplandığı binanın önünde.
• Istanbul'da yerli işbirlikçiler, ortalığı
karıştırırken, İngiliz Muhipler
Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkası ve
Askeri Nigehban Cemiyeti'nin
kurduğu birlikte görev alan AN
Kemal, Sait Molla gibi kişiler
Müslüman olmayan halkı Ulusal
Kuvvetler'e karşı kışkırtmaya
başlarlar. Rum ve Ermeni Patrikleri
de Ulusal Kuvyetler'i kötülemek için
itilaf Devletleri temsilcilerine
başvururlar.
• 27 Aralık 1919'da Temsilciler Kurulu
Mustafa Kemal ile birlikte Ankara'ya
geçer. Anadolu'dan seçilen
milletvekillerine, ulusal amaç ve
ereği belirten Ulusal Ant'ın (Misak-ı
Milli) ilk taslağı, Istanbul'a giden
milletvekillerine verilir. 28 Ocak
1920'de son biçimini alan Ulusal
Ant, 17 Şubat 1920'de de bütün
dünyaya bildirilir.
Ulusal birliğe doğru
A
nzavur ılk etkinliğini.
padişahın "birlik, bera-
berlik ve sükûnet" iste-
diği fermanı'ndan bır
gün sonra, 21 Eylül
1919'da Bahkesir'in
kuzeyınde gerçekleştınr. Bundan kısa bır
süre sonra Damat Fent hükümetten ayn-
lınca, Anzavur'un ulusal güçleri zorla-
yacak isyanlan daha sonraya kalır. Esen
olağanüstü olumsuz havaya dayanama-
yan Vahdettin, bu kez sadrazamın istı-
fasını, ıstemeye istemeye. kabul eder. A-
ma, "Dördüncü Damat Ferit hüküme-
ti", "bir başka baharda" gerçekleşe-
cektir. Simdilik "Mühür" Ali Rıza Pa-
şa'nındır; 2 Ekim 1919'da hükümeti ku-
rar.
Damat Ferit'in işbaşından uzaklaştınl-
masının. her tarafta ve halk arasında bir
bayram havası yarattığı belirtılir. Duru-
mu çok ıyi değerlendıren Mustafa Ke-
mal'in ise kaygılan bıtmemiş, sürüyor-
dur. Bunun ıçin, hükümetin daha ilk gü-
nünde sadrazam Ali Rıza Paşa ıle görüş-
mek ıster; paşanın saraya "yemin töre-
ni"ne gittiği bildirilince Mustafa Ke-
mal de. Temsilciler Kurulu'nun istekle-
rini hükümete bildirir; bunlarözetle şöy-
ledir"
* Erzurum ve Sıvas kongrelerinde
saptanan kararlara ve örgütlere saygı
gösterilecek.
* Hükümet, Mebusan Meclisi topla-
nana dek. ulusun kaderi ile ilgili hiç-
bir yüklenmeye girmeyecek.
* Barış Konferansı'na atanacaklar
ulusun isteklerini anlamış, güvenini
kazanmış bilgili kişiler arasından seçi-
lecektir (20).
Sadrazam Ali Rıza Paşa, bu yazıya er-
tesi gün, 3 Ekim 1919'da verdiği yanıtta,
Erzurum ve Sıvas Kongreleri'nın amaç-
lannın aldığı kararlann, dahası örgütün
ne olduğunun henüz hükümetçe bilinme-
diğini belırtir. Bu yanıtla Istanbul hükü-
metının zaman kazanmak ıstediği anla-
şılıyordu ama, ortada yıne bır "giildü-
rü"sahneleniyordu. Çiinkü. Erzurum ve
Sıvas Kongreleri ile kararlan Okyanus-
lar ötesınde bıle öğrenilmişti. biliniyor-
du. Gerçekten. ABD'nın kongre üyele-
nnden oluşan bir kurul, başlannda Ame-
nkalı general Harbord ile birlikte Sıvas'a
gelmışler \e Mustafa Kemal ıle uzun
uzun görüşmüşlerdı. 22 Eylül 1919'da
gerçekleşen bu buluşma ve görüşmede
Mustafa Kema) Paşa, onlara; "Kongre-
lerin amaç ve ereği, ulusal örgüt ve bir-
liğin ortaya çıkış nedcni, yabancılann
yurdumuzdaki yıkıcı propagandaları
ve işleri üzerine*'geniş ve kanıtlara da-
yanan bılgıler verdiği belırtilır.
Yerli işbirlikçilerin çabası
Hükümet ıle Anadolu arasında -olum-
suz biçimde de yüriise- iletişimin kurul-
duğu günlerde, Istanbul'da da yerli işbir-
likçiler kollan sıvamışlar çahşıyorlardı.
Vahdettin'ın. Damat Ferit'in veeski tçiş-
leri Bakanı Ali K.emal"in üyesi bulundu-
ğu ingiliz Muhipler Cemiyeti, Hürriyet
ve İtilaf Fırkası ve Askeri Nigehban Ce-
miyeti ile bir birlik kurariar, bu birlikte
görev alan Ali Kemal, Sait Molla gibi ki-
şiler Müslüman olmayan halkı Ulusal
Kuvvetler'e karşı kışkırtmaya başlarlar.
Rum ve Ermeni Patrikleri de Ulusal Kuv-
vetleri kötülemek için ttilaf Devletlen
temsilcilerine başvururlar. Ermeni Patri-
ği Zaven Efendi, Neologos gazetesinde
yayımladığı bir mektupla, son ulusal
ayaklanma yüzünden Ermenilerin göç et-
mekte olduklarını ilan ederek, Batı'ya
gerçek dışı haberier yansıtır.
Yerli işbirlikçilerin üstün beceriyle ka-
nştırdıkları ortamda seçimler yapılmaya
başlanır. Mustafa Kemal. Erzurum Mil-
letvekih seçilır. Temsilciler Kurulu'nun,
Mebusan Meclisfnin Istanbul dışında
toplanması önerisinin, Anayasa'ya aykı-
n olduğu ılen sürülerek Hükümet tarafın-
dan reddedılmesi üzerine, Mebusan
Meclısi'nın Istanbul'da toplanması ke-
sinleşır. 27 Aralık 1919'da Temsilciler
Kurulu Mustafa Kemal ıle birlikte Anka-
Ali Kemal
ra'ya geçer.
Anadolu'dan seçilen milletvekillerinin
önemli bir bölümü Istanbul'a gitmeden
önce Ankara'da toplanırlar; onlara grup
gnıp ya da tek tek -kimi zaman Mustafa
Kemal tarafmdan- ulusal hareketin nite-
liği, doğuş nedenleri, ulusal örgütün ve
birliğin oluşumu anlatılır. Sonunda bütün
bu çalışmalann. çabalann ne uğurda gö-
ze alındığını açıklayan, ulusal amaç ve
eregi (hedefi) belirten bir metnin kısa bir
programa temel olacak biçimde yazılma-
sı uygun görülür. lşte Uİusal Ant (Mi-
sak-ı Milli) adı verilen bu prograrrun ilk
taslağı, bir fikir vermek amacıyla kale-
me alınıp Istanbul'a giden milletvekille-
rine verilir.
Mebusan Meclisi'nin açılışı
Artık Mebusan Meclisi'nin açılmagü-
nü gelmiştir. 12 Ocak 1920 tarihınde de
açılır. Tarihsel görevin bilıncine vara-
mayan Padişah Vahdettin, hastalığını ba-
hane ederek, açılışa gelmez. Açılış ko-
nuşmasını Sadrazam Ali Rıza Paşa ya-
par ve Meclis çalışmaya başlar.
28 Ocak 1920 tarihîi toplantısında da
mayası Ankara'da oluşturulan, Ulusal
Ant (Misak-ı Milli) son biçimini alır, 17
Şubat 1920'de de bütün dünyaya bildiri-
lir. Her ne kadar Mebusan Meclisi, Ulu-
sal Ant'ı bu biçime getinp imzalamışsa
da, Meclis tümüyle Temsilciler Kuru-
lu'nun doğrultusunda olmadığı gibi. Ali
Rıza Paşa, Hükümeti de - Harbiye Na-
zın dışında - ulusal birliğe karşıdır. Me-
busan Meclısi'nde. Ankara'mn temsil-
cisi olan Rauf Bey'in (Orbay) olaylann
sonunda kabul ettığı gibi. Sadrazam,
"durumu algılayıp kavrayacak yete-
nekten" yoksundur. Öte yanda. Mebu-
san Meclisi'nin 12 Ocak 1920'de açılı-
Sait Molla
şından on gün sonra tngilizler, Harbiye
Nazırı Cemal Paşa ile Genelkurmay
Başkanı Cevat Paşa'nın. hükümetten çe-
kilmesini isterler. Hükümet, dahası Ce-
mal Paşa da bu ısteğe boyun eğmeyi uy-
gun görürler. Aynca Cemal Paşa bu ha-
beri ve alınan İcaran Mustafa Kemal'e
duyurduğu yazısmda "Hükümeti güç
duruma sokacak bir davranışta bulu-
nulmamasını rica cderim"diyerek, bir
bakıma Ankara'yı da uyaracaktır.
Oysa Mustafa Kemal böyle bir karara
yalnız şimdi için değil. gelecek günleri de
göz önüne alarak karşı çıkar ve hüküme-
te 22 Ocak 1920'de şöyle seslenir:
•'Bu durum. Osmanlı Devleti'nin si-
yasal bağımsızlığina kesin bir saldırı-
dır. Bu saldırıya devletçe bir şey de-
mez, ulusça göz y umarsak, siyasaî var-
hğımıza karşı en kötü kararlara ve iş-
lere kendimizin yol açmış olacağına
kuşkumuz yoktur."( 21)
Aynca Cemal Paşa'ya da - kişıye özel
- bir tel çekip, "Sizi de yerinizde oturup
nazııiıgınızı sürdürerek ödevinizi yap-
maya çağınyoruz" dedikten başka. "tn-
gilizlerin zor kullanarak sizi görevden
ayırabileceklerini bile biz hesaba kat-
tık ve tezelden önlemler aldık" demek-
le de paşanın güvenliğini de eksik etme-
diğini belirtiyordu. Gerçekten Mustafa
Kemal, tstanbul'a bu görüşlerini bildi-
rirken. kımi komutanlıklara da alınacak
önlemi belirten yazılan hiç duraksama-
dan yollamıştı.
Nitekim Konya'da 12. Kolordu ile Sı-
vas'taki 3 Kolordu Komutanlığı'nagön-
derdiği telyazıda şöyle diyordu: "Ingiliz-
ler, İstanbul'da saldırılarını arttırarak
nazır veya mebuslardan bazılannı ve
özellikle Rauf Bey'i (Orbay) tutuklar-
larsa. karşılık olarak. Anadolu'da bu-
lunan tngiliz subaylan tutuklanacak-
Vasrf Çınar
lardır. Gerektiğinde İngiliz subayları-
nı tutuklayabilmek için şimdiden ön-
lem alınmasını rica ederim." (22)
Olanlan ve olabılecekleri en geniş bo-
yutlanyla gören Mustafa Kemal, Mebu-
san Meclisi'nden de tepki göstermesini
ve bunu mebuslann kesin bir dille belirt-
mesini ister.
Ne varki, Mustafa Kemal'in bu uyar-
malannı ne Sadrazam ne de hükümet iyi
karşılamadığı gibi. Rauf Bey'le (Orbay)
birlikte Ankara'nın temsilcileri olan Va-
sıf (Çınar) ve Bekir Sami Beyler de uy-
gun görmezler. üçlü imza ile Mustafa Ke-
mal'e gönderdikleri bir yazıyla kendısın-
den "bir girişimde bulunmamasını" ri-
ca ederler. Bunun üzerine Mustafa Ke-
mal ne hükümete ne de Meclis'e bır şey
yazmamaya karar venr. böylece İstan-
bul'un durumu artık bütünüyle mebus-
lann tutumuna bağlı olacaktır...
Ama Istanbulcia "esen, estirilen ha-
valara" bakılırsa kimı mebus beylerin
bu ortama uymak için tutumlannın ne
olacağını kestirmek hiç de zor değüdir.
Ömeğin: İstanbul'dakı Italyan siyasal
temsilcisi çok namuslu, çok doğru sözlü
bir Türk dostuymuş (!). Bu kişinin çok
içten ve üzüntülü bir dille, "Eğer Har-
biye Nazırı ile Cevat Paşa çekilmesey-
diler, Harbiye Nazirlığı'na el konula-
caktı. Kuvayi Milliye'nin gösterdiği
sağlam tulum kimilerini çıldırtıyor.
Fakat tezcanlılık göstermeyin, yoksa
ezilirsiniz. Bana inanın. Aşağılama
varsa yapanlar utansın. Belki daha de-
lilikler olacaktır. Fakat siz. hiç delilik
yapmayın" (23) demesini kimi mebus-
îar. temsilciler, üst düzey yöneticileri.
"Biz bu sözlerin temiz yürekle, söylen-
diğinden kuşkulanmıyoruz"biçimınde
algılıyorlardı. Öte yanda. yabancılann bi-
ze verdiği "Delilik yapmayın, uysal ol-
Ulusal Ant17 Şubat 1920 den sonra Türk Uiu-
su 'nun temel ilkesi olan Uîusal Ant 'ın
(Misak-ı Milti), Ord. Prof. Dr. Hıfn Vel-
det Velidedeoğlu tarafindan günümüz
Türkçesine çevrilmiş tam metni:
Osmanh Mebuslar Meclisi üyeleri,
devlet ve ulus bağtmstzhğımn; ancak
haklı ve sürekii bir banşa kavuşmak
için göze altnabüecek ödünlerin en
son sınırını içeren aşağıdaki ilkelere
eksiksiz uyulmak koşuluyia sağlana-
bileceği ve bu ilkeler dtşında bir Os-
manlı Devlet ve toplumunun kalımlı-
hğına olanak bulunmadığı inancına
varmışlardtr:
Madde l- Osmanh ülkisinin, yalnız
Arap çoğunluğunca oturulan ve 30
Ekim 1918 günlü Ateşkes Anlaşma-
sı 'nın yapüdığı sırada diişman ordu-
lannırt işgali altında kalan bölümle-
rininyazgısı, halktn özgürve açıklaya-
cağı oylara giire belirlenmelidir. Adı-
geçen Ateşkes sınırları içinde ise, din,
trk ve soyca birlik ve karşüıkh saygı.
özveri duygulanyla dolu olan sosyal
ve toplumsal hakları ile bölge koşul-
lanna hepten saygüı hulunan Osman-
lı-hlam çoğunluğunun oturduğu top-
rakların tüınii. eylemli ya da varsa-
yımlı hiçbir nedenle bölünmez birbü-
tiindür.
Madde 2- Özgürlûğe kavuşur ka-
vuşmaz halkın oylanyla Anavatan 'a
katılmış olan Kars, Ardahan ve Ba-
tum için yeniden özgüree oylamaya
başvurulmasını kabul ederiz,
Madde 3- Batı Trakya 'nın, Türkiye
banştna değin askıda bırakılan tüze-
sel (hukuksal) durumu da, ora halkı-
nın tam bir özgürlük içinde açıklaya-
cağt oylara gpre sapıanmalıdır.
Madde 4- İsiam Halifeliği'ninyeri,
Sultanlığın merkezi ve Osmanh Dev-
leti'nin Başkenti îstanbul'un veMar-
mara Denizi 'nin güvenliği, her tiirlii
tehlikeden korunmuş olmalıdır. Bu H-
ke sakh olmak ko$uluyla, Akdeniz ve
Karadeniz Boğazlart'nın ticarete ve
dünya ulaşımtna açık olmast konu-
sunda, bizimle birlikte bütün öteki
devletierin oybirliğiyle verecekleri ka-
rar geçerlidir.
Madde 5- İtilaf Devletleri ile onla-
rm savaştaki hasımlan ve kimi ortak-
ları arasında antlaşmalarla saptanan
ilkeler uyarmca, azınhkların hakları,
komşu ülkelerdeki Müslüman halkın
da ozdeş haklardan yararlanmaları
(koşul ve) inancıyla, taraftmızdan des-
teklenip güvence altına alınacaktır.
Madde 6- Ulusal ve tutumsal (eko-
nomik) gelişmemize olanak sağlamak
ve işlerin çağdaş biryönetim düzeniy-
le yürütülmesinde başanya ulasabil-
mek için her devlet gibi bizim de ge-
lişme koşullannı sağlamakta bağım-
sız ve tam özgür olmamız. yaşam ve
varlığımızın temelidir. Bu nedenle, si-
yasal, yargısal, parasal gelişmemize
engel olacak smırlamalara (kapitü-
tasyonlara) karsıyız.
Saptanacak borçlarımızut ödenme
koşulları bu ilkelere aykırı olmaya-
caktır.
un" öğütlerine karşı bizden de onlara ol-
dukça ilginç "akıllar" veriliyordu. Söz-
gelimi. eskı sadrazamlardan Tevfik Pa-
şa'ya. İngiüzler, Mebusan Meclisi'nin
toplamamalıydınız,demışler. Paşa da on-
lara, anayasa uyannca buna zorunluk ol-
duğunu bildirir. bu kez de tngilizler, ama
Meclis İtilaf Devletleri'ne karşı sert dav-
ranırsa ne yaparsınız. deyince, o da "Me-
buslar Mcclisi'ni dağıtıp tatile sokmak
Padişah'ın yetkilerindendir" der.
İçten ve dıştan esen bu rüzgârlarla Is-
tanbul savruladursun, Yunanlılar şubat
ayının 18'inden başlayarak üç gün sürey-
le tzmir'e yeni kuvvetler. çok sayıda ta-
şıt. pek çok cephane çıkarmışlar, yeni bir
saldın hazırlığına başlamışlardı.
Saldınya geçmeden önce de kolaylık
sağlamak üzere. koruyuculan tngiltere,
Osmanh Hükümeti'nden Yunanlılann
karşılanndaki Ulusal Kuvvetleri üç ki-
lometre gerı aldırmalannı ıster.
Sadrazamın bunu yapamayacağı apa-
çıktı, belliydi ki istenen Ali Rıza Pa-
şa'nın ıstifasıydı Öyle de olur. 3 Mart
1920 günü Yunanlılar saldınya geçınce
Ali Rıza Paşa kurtuluşu, hükümetin ba-
şından çekılmekte görür Ortaya çıkan
soruna tez bir çözüm bulmak için Mec-
lis'ten bir grup doğru Saray'a gıderek
Vahdettin ıle göriişmek isterler. Ne var
ki. Vahdettin, Danimarka Elçisı ile gö-
rüştüğünden. Padişah katına kabul edil-
mezler, başkâtip ve başmabeyinciyle ko-
nuşmalan istenır. Onlar da görüşlennı.
"Ülkenin hükümet bunalımına dayan-
ma olanağı yoktur. Böyle bir durumun
meydana gelmemesi için padişah. Mec-
lis ve çoğunluğun istegini dikkate al-
malı, Ferit Paşa veya yakınlarını ya da
Tevfik Paşa'yı seçmekten sakınmah"
bıçiminde belırtirler. Başkâtip de bu gö-
rüşü götürür padışaha bıldınr; Padişah
da şu yanıtı verır: "Bütün mebuslara
selam; durum ve gidişin ağırlığını ben
de onlar kadar iyi biliyorum. Duru-
mun gereğine göre birini seçeceğim."
(24)
Mebuslann telaşı, Damat Ferit'in ış
başına getinlme korkusundan kaynakla-
nıyordu. Çünkü Padişah bir ara eniştesi
Damat Ferit Paşa'yı huzuruna çağırmış,
beş saat kendısıyle görüşmüştü. Mec-
lis'te Damat Ferit'in görevlendirileceği
söylentısı yayılmış, tedırgmlik doruğa
yükselmıştı. Heyecanlanan Rauf Bey
(Orbay) de. îstanbul'un ve Meclis'ın du-
rumunu Mustafa Kemal'e bildırdiğı ya-
zısında, "Daha önce bilginize sundu-
ğum olaylardan sezinlediğime göre,
Padişah, tngilizlerle konuşup yazış-
maktadır ve Londra'dan gelecek kar-
şılığı beklemektedir" (25) diyerek. Vah-
dettın'in neden günlerce seçım yapama-
dığı sorusuna yanıt getirir.
(20) Soylev: Cıltl. 1963, s 142
(21, 2?ı Söı/ev. Cilt III, Belgeler. belge 226
(23) Belgeler, helge 229 ve 242,111
(24) Belgeler. belge 229 \e 242>III
(25)Sovlev Cıltl, 1963, s 291
Yarın: îstanbul'un
ikinci kez işgali
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Hoşgöpünün Resmi
Şimdi daha çok seviyorum mavi körfezi. Mavisi
solmayacak, kirlenmeyecek diye seviniyorum, hâlâ
dünyanın en temiz sulan burada, özen gösterirsek hiç
kirlenmeyecek, gelecek kuşaklar da bu güzelliği ya-
şayacak, diyorum. Beledjye Başkanı Necdet Uy-
salın, Kaymakam Kadri Öner'ın sbzlerı çınlıyor ku-
lağımda. Mavi bayrak bizim olacak, diyor Melih Pa-
puççuoğlu. Sözleri belli gırişimlerden, önlemlerden
kaynaklanıyor. Burhanıye'nin sorunlannı bilen, yaşa-
yan bir politikacı, gelecek dönem adaylığını koyma-
yacağı söyleniyor, ama görevi boyunca seçmenlerı-
ne verdiği sözü gerçekleştirmek çabasında. Zeytin-
yağının babası diyenler de var ona, sevgiyle kucak-
ladığı, sevgisini somut çabalarla kanıtladığı için kuş-
kuşuz.
Ören iskelesinde Burhanıye Turizm ve Zeytin Şen-
liği nedeniyle düzenlenen paneldeki konuşmalar da
belirtiyorbu gerçeği. O konuşmacıları dinlerken mut-
luluk duydum doğrusu. Siyasal görüşlerı değişik ki-
şilerin de yanyana gelebileceğinı, sorunlara çözüm
yolunda güzel bir dayanışmaya, dahası amaca ulaş-
tıklannı gördüm. Dökme yağın dışsatımıyla ilgili giri-
şimler olumlu sonuca, güvenceye varmış bulunuyor
artık. Bu güvencenin bir nedeni de zeytinyağının ya-
şamsal önemi sanınm. Eski Ayvalık Belediye Başka-
nı Güreli de açıkladı, Ayvalık'a gelen ABD'Iİ dokoıiar,
zeytinyağının gizemini araştırıyor. Belli gözlemler ne-
deniyle, kalp, damar hastalıklanna raslanmıyor kör-
fezde, zeytinyağı yiyenlerde kolesterol da olmuyor.
Sağlıklı bir yaşamın gizemi Ege ve Akdeniz'in doğa-
sında sözün kısası. Korfezin de ayn bir yeri var bu do-
ğa parçasında. Kimi köşesi oksıjen çadırı gibi ciğer-
lere bayram. Zeytinlıklerı de sağlıklı bır yaşam yeşer-
tiyor. Yıllar boyunca çiçek yağlan, soya, başka yağ-
lar için yapılan kampanyaları anımsar mısınız? Hâlâ
sürüyor ekranlarda, ama artık balonlar patlamış bu-
lunuyor. Dökme yağın dışsatımı için gösterilen çaba-
lar da belli gerçekleri sergiledı yeteri kadar. iyi bir ör-
gütlenme, üöınü değerlendirme yolunda kararlı dav-
ranışla tekelciliği de aşacak zeytin ureticıleri. Ali Gü-
relineler anlattı! Tekelleşme eğılimi zeytin dalına da
tırmanmış bulunuyor, ama uretıciler gerçeği görmüş
artık.
Ali Güreli de bir işadamı, ama zeytin ülkesinin ço-
cuğu, dinlerken babasını anımsıyorum. Adı guzel,
saygın çağrışımlar yapan bır politikacı Enver Güre-
li. O tür politikacılar da çok azaldı şimdi. Olsa da çı-
kar çevreleri yaşatmıyor. Ancak güzel bir gözlemim
var; zeytinliklerde uygulanan bir yöntem siyasal ya-
şamda da geçerli. Kök sağlamsa; eskı, çürük ağaç
kesiliyor, yeni dallar fışkırryor o kökten, daha çok ürün
veriyor.
Tariş'ten Mustafa Tan da yineledi, batının antik
kentleri Anadolu'dan amforalaria giden yağlarla ay-
dınlanıyor. Neredeyse altın bin yıl önce, tapınakların,
sarayların ışığı Anadolu'muzun yağıyla parlıyor. Bur-
haniye'nin Bahadıriı köyü de ışığı en parlak yağı üre-
tıyor. Ama zeytinin yazgısı, zeytinyağının ışığı da so-
nuyor gıderek. ABD'den gelen esintilerle başka yağ-
ların modası yaygınlaşıyor. Zeytinyağı devletin yağ
politıkasında da yer almıyor yakın yıllara kadar. Oy-
sa Atatürk, zeytinliklere de sevgiyle bakıyor. cumhu-
rıyetimizin kuruluş yıllannda. Uzmanlar yetişiyor, zey-
tınlikler genişliyor, toprağımızdaki zenginliği boyutlan-
dırmayı amaçlayan bir politika izleniyor. O politika
değişince zeytinlikler betonlaşıyor, zeytinciler umut-
suz bakıyor geleceğe. Seksen beş milyon zeytin ağa-
cı olan bir ülkede iç tüketim de çok düşük düzeyde
olursa umutla bakılır mı?
Şimdi yeniden umutlanıyor zeytin üreticileri, dışsa-
tım olanakları gelişiyor. iyi bır örgütlenme çıkar du-
varlannı aşabiliyor, alıcı yok diye fiyat kıranların, te-
kelleşmeye yönelenlenn onü tıkanıyor artık.
Bu köşedeyazdım sanınm. Hasan Işık anlattı, Sov-
yet devlet adamı Podgorni ılk kez ülkemize geldiğı
zaman Kuşadası yolunda görüyor zeytin ağacını. Ara-
bayı durduruyor, coşkuyla koşuyor, kopardığı zeytin
dalına gözleri parlayarak bakıyor. Belki de barışı dü-
şünüyor, ama göremeden yitırdı yaşamını. Dünya-
mızda zeytin ağacı görmeyen kaç milyon insan var
kimbilir! Görenler, zeytinliklerde yaşayanlar da değe-
rini bilmiyor, banşı da yaşamıyor. Her yerde, her ku-
rumda, kuruluşta kavga, üstelik dışa değil içe dönük
kavgalar, tartışmalar, bölünmuşlükler. Iskele kahve-
sinde dinlediklerimız belki de bu nedenle çok etkile-
di bizi. Profesör Bahri Savcı, eşı, Profeşör Fatma Ba-
şaran ve llhan Başaran ile birlikte dinledık. Uzlaş-
manın somut bir olayını yaşamaktan çok hoşlandık.
• • •
Iskele kahvesınde, o panelden önce eski Dıyanet
İşleri Başkanı Lütfü Dogan'ı dinledik. Islamda sevgı
ve hoşgörüden söz etti. Kuran'an, Yunus'tan, Mev-
lana'dan, Hacı Bektaş'tan alıntılar. Merkez Efendi
öyküleriyle hayli renkli, ilginç bir konuşma. Barışın,
uzlaşmanın, hoşgörüyle oluştuğunu vurguluyor, ge-
lecek şenlikte hoşgörünün resmini yapmaya çağırı-
yor Burhanıyelileri. Zeytin ülkesine yaraşır bir çağn.
Şatan güneş, menekşelenen sular, çepçevre zeytin-
likler de dinledi konuşmayı. Konuşmalar sürerken i-
ki kez ezan okundu ama susmayı, susturmayı dene-
medı hiç kimse. Ezanı dinleyenler de var, konuşma-
yı izleyenler de. Kımileri de biraz ötede rakısını yu-
dumluyor deniz levreklerıyle, zeytinyağlı yemekler
yiyorlar.
Hoşgörünün resmi böyle çizilir değil mi?
B I T L M A C A SEDATYAŞAYAU
SOLDAN SAĞA:
1/ Ege yöresinde
yaygın bır tavla
oyunu. 2/ Sınır
nişanı... Tarif. 3/
Bir çeşıt çörek...
Alkollü ıçecek. 4/
Nişastayıparçala- 4
yarak şekere çevı-
ren bır enzım...
Evrensel alıcı
olan kan grubu.
5/ Kirpik boyası.
6/ Olumsuzluk
belirten bır
önek... Bır nota...
'Selam' anlamında Latince
sözcük. II Roma mimarlı-
ğında, üzerinde kurban kesı-
len sunak... Süs. 8/ Doğal
olarak hay\an ve bitki kalın-
tılannın üzennde yaşayan ve
onlann çürümesine yol açan
bitki ve organizmalara veri-
len ad. 9/ Belli bir bölgede
yaşayan hayvanlann tümü...
Bır kışınin ya da toplumun
yaşamındaki yüce bir olayı
anmak üzere yazılan lınk şi-
irtürü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Merdiven bıçimindeçıkıntılan olan kubbe. 2/ Faız... Cen-
net ile cehennem arasında bulunduğuna inanılan yer. 3/ Yer-
gı... Konya ılınde bır baraj. 4/ "Muhibbı'nın — kaddin dal
eyler ' Ağlatuben gözyaşını sel eyler"... Yüz. çehre. 5/ Bir
gıdamaddesı...Güney Amerika'dabırıımak. 6/Eskıden şa-
irlenn kasidelerinde ö\ güsünü yaptıklan kışılerden aldıkla-
n para ya da hediye... Bır ışı yenne getirme. 7/ Bır tngiliz
uzunluk ölçüsü... Bir resmi sulandınlmış renklerle boyama
ya da gölgeleme biçimı. 8/ Arap harflennin en çok kullanı-
lan el yazısı bıçımi... Bır yasanın ya da yetkinın yürürlüğe
girmesine karşı çıkma hakkı. 9/ Tohum ekme aygıtı.