03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 1995 CUMA 12 DIZI YAZI TÜRK HALKININ YOK EDIÜŞ BELGESİ Sıvas Kongresi'ne katılan üyelerin bir bölümü Kongre Başkanı Mustafa Kemal ile kongrenin toplandığı binanın önünde. • Istanbul'da yerli işbirlikçiler, ortalığı karıştırırken, İngiliz Muhipler Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkası ve Askeri Nigehban Cemiyeti'nin kurduğu birlikte görev alan AN Kemal, Sait Molla gibi kişiler Müslüman olmayan halkı Ulusal Kuvvetler'e karşı kışkırtmaya başlarlar. Rum ve Ermeni Patrikleri de Ulusal Kuvyetler'i kötülemek için itilaf Devletleri temsilcilerine başvururlar. • 27 Aralık 1919'da Temsilciler Kurulu Mustafa Kemal ile birlikte Ankara'ya geçer. Anadolu'dan seçilen milletvekillerine, ulusal amaç ve ereği belirten Ulusal Ant'ın (Misak-ı Milli) ilk taslağı, Istanbul'a giden milletvekillerine verilir. 28 Ocak 1920'de son biçimini alan Ulusal Ant, 17 Şubat 1920'de de bütün dünyaya bildirilir. Ulusal birliğe doğru A nzavur ılk etkinliğini. padişahın "birlik, bera- berlik ve sükûnet" iste- diği fermanı'ndan bır gün sonra, 21 Eylül 1919'da Bahkesir'in kuzeyınde gerçekleştınr. Bundan kısa bır süre sonra Damat Fent hükümetten ayn- lınca, Anzavur'un ulusal güçleri zorla- yacak isyanlan daha sonraya kalır. Esen olağanüstü olumsuz havaya dayanama- yan Vahdettin, bu kez sadrazamın istı- fasını, ıstemeye istemeye. kabul eder. A- ma, "Dördüncü Damat Ferit hüküme- ti", "bir başka baharda" gerçekleşe- cektir. Simdilik "Mühür" Ali Rıza Pa- şa'nındır; 2 Ekim 1919'da hükümeti ku- rar. Damat Ferit'in işbaşından uzaklaştınl- masının. her tarafta ve halk arasında bir bayram havası yarattığı belirtılir. Duru- mu çok ıyi değerlendıren Mustafa Ke- mal'in ise kaygılan bıtmemiş, sürüyor- dur. Bunun ıçin, hükümetin daha ilk gü- nünde sadrazam Ali Rıza Paşa ıle görüş- mek ıster; paşanın saraya "yemin töre- ni"ne gittiği bildirilince Mustafa Ke- mal de. Temsilciler Kurulu'nun istekle- rini hükümete bildirir; bunlarözetle şöy- ledir" * Erzurum ve Sıvas kongrelerinde saptanan kararlara ve örgütlere saygı gösterilecek. * Hükümet, Mebusan Meclisi topla- nana dek. ulusun kaderi ile ilgili hiç- bir yüklenmeye girmeyecek. * Barış Konferansı'na atanacaklar ulusun isteklerini anlamış, güvenini kazanmış bilgili kişiler arasından seçi- lecektir (20). Sadrazam Ali Rıza Paşa, bu yazıya er- tesi gün, 3 Ekim 1919'da verdiği yanıtta, Erzurum ve Sıvas Kongreleri'nın amaç- lannın aldığı kararlann, dahası örgütün ne olduğunun henüz hükümetçe bilinme- diğini belırtir. Bu yanıtla Istanbul hükü- metının zaman kazanmak ıstediği anla- şılıyordu ama, ortada yıne bır "giildü- rü"sahneleniyordu. Çiinkü. Erzurum ve Sıvas Kongreleri ile kararlan Okyanus- lar ötesınde bıle öğrenilmişti. biliniyor- du. Gerçekten. ABD'nın kongre üyele- nnden oluşan bir kurul, başlannda Ame- nkalı general Harbord ile birlikte Sıvas'a gelmışler \e Mustafa Kemal ıle uzun uzun görüşmüşlerdı. 22 Eylül 1919'da gerçekleşen bu buluşma ve görüşmede Mustafa Kema) Paşa, onlara; "Kongre- lerin amaç ve ereği, ulusal örgüt ve bir- liğin ortaya çıkış nedcni, yabancılann yurdumuzdaki yıkıcı propagandaları ve işleri üzerine*'geniş ve kanıtlara da- yanan bılgıler verdiği belırtilır. Yerli işbirlikçilerin çabası Hükümet ıle Anadolu arasında -olum- suz biçimde de yüriise- iletişimin kurul- duğu günlerde, Istanbul'da da yerli işbir- likçiler kollan sıvamışlar çahşıyorlardı. Vahdettin'ın. Damat Ferit'in veeski tçiş- leri Bakanı Ali K.emal"in üyesi bulundu- ğu ingiliz Muhipler Cemiyeti, Hürriyet ve İtilaf Fırkası ve Askeri Nigehban Ce- miyeti ile bir birlik kurariar, bu birlikte görev alan Ali Kemal, Sait Molla gibi ki- şiler Müslüman olmayan halkı Ulusal Kuvvetler'e karşı kışkırtmaya başlarlar. Rum ve Ermeni Patrikleri de Ulusal Kuv- vetleri kötülemek için ttilaf Devletlen temsilcilerine başvururlar. Ermeni Patri- ği Zaven Efendi, Neologos gazetesinde yayımladığı bir mektupla, son ulusal ayaklanma yüzünden Ermenilerin göç et- mekte olduklarını ilan ederek, Batı'ya gerçek dışı haberier yansıtır. Yerli işbirlikçilerin üstün beceriyle ka- nştırdıkları ortamda seçimler yapılmaya başlanır. Mustafa Kemal. Erzurum Mil- letvekih seçilır. Temsilciler Kurulu'nun, Mebusan Meclisfnin Istanbul dışında toplanması önerisinin, Anayasa'ya aykı- n olduğu ılen sürülerek Hükümet tarafın- dan reddedılmesi üzerine, Mebusan Meclısi'nın Istanbul'da toplanması ke- sinleşır. 27 Aralık 1919'da Temsilciler Kurulu Mustafa Kemal ıle birlikte Anka- Ali Kemal ra'ya geçer. Anadolu'dan seçilen milletvekillerinin önemli bir bölümü Istanbul'a gitmeden önce Ankara'da toplanırlar; onlara grup gnıp ya da tek tek -kimi zaman Mustafa Kemal tarafmdan- ulusal hareketin nite- liği, doğuş nedenleri, ulusal örgütün ve birliğin oluşumu anlatılır. Sonunda bütün bu çalışmalann. çabalann ne uğurda gö- ze alındığını açıklayan, ulusal amaç ve eregi (hedefi) belirten bir metnin kısa bir programa temel olacak biçimde yazılma- sı uygun görülür. lşte Uİusal Ant (Mi- sak-ı Milli) adı verilen bu prograrrun ilk taslağı, bir fikir vermek amacıyla kale- me alınıp Istanbul'a giden milletvekille- rine verilir. Mebusan Meclisi'nin açılışı Artık Mebusan Meclisi'nin açılmagü- nü gelmiştir. 12 Ocak 1920 tarihınde de açılır. Tarihsel görevin bilıncine vara- mayan Padişah Vahdettin, hastalığını ba- hane ederek, açılışa gelmez. Açılış ko- nuşmasını Sadrazam Ali Rıza Paşa ya- par ve Meclis çalışmaya başlar. 28 Ocak 1920 tarihîi toplantısında da mayası Ankara'da oluşturulan, Ulusal Ant (Misak-ı Milli) son biçimini alır, 17 Şubat 1920'de de bütün dünyaya bildiri- lir. Her ne kadar Mebusan Meclisi, Ulu- sal Ant'ı bu biçime getinp imzalamışsa da, Meclis tümüyle Temsilciler Kuru- lu'nun doğrultusunda olmadığı gibi. Ali Rıza Paşa, Hükümeti de - Harbiye Na- zın dışında - ulusal birliğe karşıdır. Me- busan Meclısi'nde. Ankara'mn temsil- cisi olan Rauf Bey'in (Orbay) olaylann sonunda kabul ettığı gibi. Sadrazam, "durumu algılayıp kavrayacak yete- nekten" yoksundur. Öte yanda. Mebu- san Meclisi'nin 12 Ocak 1920'de açılı- Sait Molla şından on gün sonra tngilizler, Harbiye Nazırı Cemal Paşa ile Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa'nın. hükümetten çe- kilmesini isterler. Hükümet, dahası Ce- mal Paşa da bu ısteğe boyun eğmeyi uy- gun görürler. Aynca Cemal Paşa bu ha- beri ve alınan İcaran Mustafa Kemal'e duyurduğu yazısmda "Hükümeti güç duruma sokacak bir davranışta bulu- nulmamasını rica cderim"diyerek, bir bakıma Ankara'yı da uyaracaktır. Oysa Mustafa Kemal böyle bir karara yalnız şimdi için değil. gelecek günleri de göz önüne alarak karşı çıkar ve hüküme- te 22 Ocak 1920'de şöyle seslenir: •'Bu durum. Osmanlı Devleti'nin si- yasal bağımsızlığina kesin bir saldırı- dır. Bu saldırıya devletçe bir şey de- mez, ulusça göz y umarsak, siyasaî var- hğımıza karşı en kötü kararlara ve iş- lere kendimizin yol açmış olacağına kuşkumuz yoktur."( 21) Aynca Cemal Paşa'ya da - kişıye özel - bir tel çekip, "Sizi de yerinizde oturup nazııiıgınızı sürdürerek ödevinizi yap- maya çağınyoruz" dedikten başka. "tn- gilizlerin zor kullanarak sizi görevden ayırabileceklerini bile biz hesaba kat- tık ve tezelden önlemler aldık" demek- le de paşanın güvenliğini de eksik etme- diğini belirtiyordu. Gerçekten Mustafa Kemal, tstanbul'a bu görüşlerini bildi- rirken. kımi komutanlıklara da alınacak önlemi belirten yazılan hiç duraksama- dan yollamıştı. Nitekim Konya'da 12. Kolordu ile Sı- vas'taki 3 Kolordu Komutanlığı'nagön- derdiği telyazıda şöyle diyordu: "Ingiliz- ler, İstanbul'da saldırılarını arttırarak nazır veya mebuslardan bazılannı ve özellikle Rauf Bey'i (Orbay) tutuklar- larsa. karşılık olarak. Anadolu'da bu- lunan tngiliz subaylan tutuklanacak- Vasrf Çınar lardır. Gerektiğinde İngiliz subayları- nı tutuklayabilmek için şimdiden ön- lem alınmasını rica ederim." (22) Olanlan ve olabılecekleri en geniş bo- yutlanyla gören Mustafa Kemal, Mebu- san Meclisi'nden de tepki göstermesini ve bunu mebuslann kesin bir dille belirt- mesini ister. Ne varki, Mustafa Kemal'in bu uyar- malannı ne Sadrazam ne de hükümet iyi karşılamadığı gibi. Rauf Bey'le (Orbay) birlikte Ankara'nın temsilcileri olan Va- sıf (Çınar) ve Bekir Sami Beyler de uy- gun görmezler. üçlü imza ile Mustafa Ke- mal'e gönderdikleri bir yazıyla kendısın- den "bir girişimde bulunmamasını" ri- ca ederler. Bunun üzerine Mustafa Ke- mal ne hükümete ne de Meclis'e bır şey yazmamaya karar venr. böylece İstan- bul'un durumu artık bütünüyle mebus- lann tutumuna bağlı olacaktır... Ama Istanbulcia "esen, estirilen ha- valara" bakılırsa kimı mebus beylerin bu ortama uymak için tutumlannın ne olacağını kestirmek hiç de zor değüdir. Ömeğin: İstanbul'dakı Italyan siyasal temsilcisi çok namuslu, çok doğru sözlü bir Türk dostuymuş (!). Bu kişinin çok içten ve üzüntülü bir dille, "Eğer Har- biye Nazırı ile Cevat Paşa çekilmesey- diler, Harbiye Nazirlığı'na el konula- caktı. Kuvayi Milliye'nin gösterdiği sağlam tulum kimilerini çıldırtıyor. Fakat tezcanlılık göstermeyin, yoksa ezilirsiniz. Bana inanın. Aşağılama varsa yapanlar utansın. Belki daha de- lilikler olacaktır. Fakat siz. hiç delilik yapmayın" (23) demesini kimi mebus- îar. temsilciler, üst düzey yöneticileri. "Biz bu sözlerin temiz yürekle, söylen- diğinden kuşkulanmıyoruz"biçimınde algılıyorlardı. Öte yanda. yabancılann bi- ze verdiği "Delilik yapmayın, uysal ol- Ulusal Ant17 Şubat 1920 den sonra Türk Uiu- su 'nun temel ilkesi olan Uîusal Ant 'ın (Misak-ı Milti), Ord. Prof. Dr. Hıfn Vel- det Velidedeoğlu tarafindan günümüz Türkçesine çevrilmiş tam metni: Osmanh Mebuslar Meclisi üyeleri, devlet ve ulus bağtmstzhğımn; ancak haklı ve sürekii bir banşa kavuşmak için göze altnabüecek ödünlerin en son sınırını içeren aşağıdaki ilkelere eksiksiz uyulmak koşuluyia sağlana- bileceği ve bu ilkeler dtşında bir Os- manlı Devlet ve toplumunun kalımlı- hğına olanak bulunmadığı inancına varmışlardtr: Madde l- Osmanh ülkisinin, yalnız Arap çoğunluğunca oturulan ve 30 Ekim 1918 günlü Ateşkes Anlaşma- sı 'nın yapüdığı sırada diişman ordu- lannırt işgali altında kalan bölümle- rininyazgısı, halktn özgürve açıklaya- cağı oylara giire belirlenmelidir. Adı- geçen Ateşkes sınırları içinde ise, din, trk ve soyca birlik ve karşüıkh saygı. özveri duygulanyla dolu olan sosyal ve toplumsal hakları ile bölge koşul- lanna hepten saygüı hulunan Osman- lı-hlam çoğunluğunun oturduğu top- rakların tüınii. eylemli ya da varsa- yımlı hiçbir nedenle bölünmez birbü- tiindür. Madde 2- Özgürlûğe kavuşur ka- vuşmaz halkın oylanyla Anavatan 'a katılmış olan Kars, Ardahan ve Ba- tum için yeniden özgüree oylamaya başvurulmasını kabul ederiz, Madde 3- Batı Trakya 'nın, Türkiye banştna değin askıda bırakılan tüze- sel (hukuksal) durumu da, ora halkı- nın tam bir özgürlük içinde açıklaya- cağt oylara gpre sapıanmalıdır. Madde 4- İsiam Halifeliği'ninyeri, Sultanlığın merkezi ve Osmanh Dev- leti'nin Başkenti îstanbul'un veMar- mara Denizi 'nin güvenliği, her tiirlii tehlikeden korunmuş olmalıdır. Bu H- ke sakh olmak ko$uluyla, Akdeniz ve Karadeniz Boğazlart'nın ticarete ve dünya ulaşımtna açık olmast konu- sunda, bizimle birlikte bütün öteki devletierin oybirliğiyle verecekleri ka- rar geçerlidir. Madde 5- İtilaf Devletleri ile onla- rm savaştaki hasımlan ve kimi ortak- ları arasında antlaşmalarla saptanan ilkeler uyarmca, azınhkların hakları, komşu ülkelerdeki Müslüman halkın da ozdeş haklardan yararlanmaları (koşul ve) inancıyla, taraftmızdan des- teklenip güvence altına alınacaktır. Madde 6- Ulusal ve tutumsal (eko- nomik) gelişmemize olanak sağlamak ve işlerin çağdaş biryönetim düzeniy- le yürütülmesinde başanya ulasabil- mek için her devlet gibi bizim de ge- lişme koşullannı sağlamakta bağım- sız ve tam özgür olmamız. yaşam ve varlığımızın temelidir. Bu nedenle, si- yasal, yargısal, parasal gelişmemize engel olacak smırlamalara (kapitü- tasyonlara) karsıyız. Saptanacak borçlarımızut ödenme koşulları bu ilkelere aykırı olmaya- caktır. un" öğütlerine karşı bizden de onlara ol- dukça ilginç "akıllar" veriliyordu. Söz- gelimi. eskı sadrazamlardan Tevfik Pa- şa'ya. İngiüzler, Mebusan Meclisi'nin toplamamalıydınız,demışler. Paşa da on- lara, anayasa uyannca buna zorunluk ol- duğunu bildirir. bu kez de tngilizler, ama Meclis İtilaf Devletleri'ne karşı sert dav- ranırsa ne yaparsınız. deyince, o da "Me- buslar Mcclisi'ni dağıtıp tatile sokmak Padişah'ın yetkilerindendir" der. İçten ve dıştan esen bu rüzgârlarla Is- tanbul savruladursun, Yunanlılar şubat ayının 18'inden başlayarak üç gün sürey- le tzmir'e yeni kuvvetler. çok sayıda ta- şıt. pek çok cephane çıkarmışlar, yeni bir saldın hazırlığına başlamışlardı. Saldınya geçmeden önce de kolaylık sağlamak üzere. koruyuculan tngiltere, Osmanh Hükümeti'nden Yunanlılann karşılanndaki Ulusal Kuvvetleri üç ki- lometre gerı aldırmalannı ıster. Sadrazamın bunu yapamayacağı apa- çıktı, belliydi ki istenen Ali Rıza Pa- şa'nın ıstifasıydı Öyle de olur. 3 Mart 1920 günü Yunanlılar saldınya geçınce Ali Rıza Paşa kurtuluşu, hükümetin ba- şından çekılmekte görür Ortaya çıkan soruna tez bir çözüm bulmak için Mec- lis'ten bir grup doğru Saray'a gıderek Vahdettin ıle göriişmek isterler. Ne var ki. Vahdettin, Danimarka Elçisı ile gö- rüştüğünden. Padişah katına kabul edil- mezler, başkâtip ve başmabeyinciyle ko- nuşmalan istenır. Onlar da görüşlennı. "Ülkenin hükümet bunalımına dayan- ma olanağı yoktur. Böyle bir durumun meydana gelmemesi için padişah. Mec- lis ve çoğunluğun istegini dikkate al- malı, Ferit Paşa veya yakınlarını ya da Tevfik Paşa'yı seçmekten sakınmah" bıçiminde belırtirler. Başkâtip de bu gö- rüşü götürür padışaha bıldınr; Padişah da şu yanıtı verır: "Bütün mebuslara selam; durum ve gidişin ağırlığını ben de onlar kadar iyi biliyorum. Duru- mun gereğine göre birini seçeceğim." (24) Mebuslann telaşı, Damat Ferit'in ış başına getinlme korkusundan kaynakla- nıyordu. Çünkü Padişah bir ara eniştesi Damat Ferit Paşa'yı huzuruna çağırmış, beş saat kendısıyle görüşmüştü. Mec- lis'te Damat Ferit'in görevlendirileceği söylentısı yayılmış, tedırgmlik doruğa yükselmıştı. Heyecanlanan Rauf Bey (Orbay) de. îstanbul'un ve Meclis'ın du- rumunu Mustafa Kemal'e bildırdiğı ya- zısında, "Daha önce bilginize sundu- ğum olaylardan sezinlediğime göre, Padişah, tngilizlerle konuşup yazış- maktadır ve Londra'dan gelecek kar- şılığı beklemektedir" (25) diyerek. Vah- dettın'in neden günlerce seçım yapama- dığı sorusuna yanıt getirir. (20) Soylev: Cıltl. 1963, s 142 (21, 2?ı Söı/ev. Cilt III, Belgeler. belge 226 (23) Belgeler, helge 229 ve 242,111 (24) Belgeler. belge 229 \e 242>III (25)Sovlev Cıltl, 1963, s 291 Yarın: îstanbul'un ikinci kez işgali ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Hoşgöpünün Resmi Şimdi daha çok seviyorum mavi körfezi. Mavisi solmayacak, kirlenmeyecek diye seviniyorum, hâlâ dünyanın en temiz sulan burada, özen gösterirsek hiç kirlenmeyecek, gelecek kuşaklar da bu güzelliği ya- şayacak, diyorum. Beledjye Başkanı Necdet Uy- salın, Kaymakam Kadri Öner'ın sbzlerı çınlıyor ku- lağımda. Mavi bayrak bizim olacak, diyor Melih Pa- puççuoğlu. Sözleri belli gırişimlerden, önlemlerden kaynaklanıyor. Burhanıye'nin sorunlannı bilen, yaşa- yan bir politikacı, gelecek dönem adaylığını koyma- yacağı söyleniyor, ama görevi boyunca seçmenlerı- ne verdiği sözü gerçekleştirmek çabasında. Zeytin- yağının babası diyenler de var ona, sevgiyle kucak- ladığı, sevgisini somut çabalarla kanıtladığı için kuş- kuşuz. Ören iskelesinde Burhanıye Turizm ve Zeytin Şen- liği nedeniyle düzenlenen paneldeki konuşmalar da belirtiyorbu gerçeği. O konuşmacıları dinlerken mut- luluk duydum doğrusu. Siyasal görüşlerı değişik ki- şilerin de yanyana gelebileceğinı, sorunlara çözüm yolunda güzel bir dayanışmaya, dahası amaca ulaş- tıklannı gördüm. Dökme yağın dışsatımıyla ilgili giri- şimler olumlu sonuca, güvenceye varmış bulunuyor artık. Bu güvencenin bir nedeni de zeytinyağının ya- şamsal önemi sanınm. Eski Ayvalık Belediye Başka- nı Güreli de açıkladı, Ayvalık'a gelen ABD'Iİ dokoıiar, zeytinyağının gizemini araştırıyor. Belli gözlemler ne- deniyle, kalp, damar hastalıklanna raslanmıyor kör- fezde, zeytinyağı yiyenlerde kolesterol da olmuyor. Sağlıklı bir yaşamın gizemi Ege ve Akdeniz'in doğa- sında sözün kısası. Korfezin de ayn bir yeri var bu do- ğa parçasında. Kimi köşesi oksıjen çadırı gibi ciğer- lere bayram. Zeytinlıklerı de sağlıklı bır yaşam yeşer- tiyor. Yıllar boyunca çiçek yağlan, soya, başka yağ- lar için yapılan kampanyaları anımsar mısınız? Hâlâ sürüyor ekranlarda, ama artık balonlar patlamış bu- lunuyor. Dökme yağın dışsatımı için gösterilen çaba- lar da belli gerçekleri sergiledı yeteri kadar. iyi bir ör- gütlenme, üöınü değerlendirme yolunda kararlı dav- ranışla tekelciliği de aşacak zeytin ureticıleri. Ali Gü- relineler anlattı! Tekelleşme eğılimi zeytin dalına da tırmanmış bulunuyor, ama uretıciler gerçeği görmüş artık. Ali Güreli de bir işadamı, ama zeytin ülkesinin ço- cuğu, dinlerken babasını anımsıyorum. Adı guzel, saygın çağrışımlar yapan bır politikacı Enver Güre- li. O tür politikacılar da çok azaldı şimdi. Olsa da çı- kar çevreleri yaşatmıyor. Ancak güzel bir gözlemim var; zeytinliklerde uygulanan bir yöntem siyasal ya- şamda da geçerli. Kök sağlamsa; eskı, çürük ağaç kesiliyor, yeni dallar fışkırryor o kökten, daha çok ürün veriyor. Tariş'ten Mustafa Tan da yineledi, batının antik kentleri Anadolu'dan amforalaria giden yağlarla ay- dınlanıyor. Neredeyse altın bin yıl önce, tapınakların, sarayların ışığı Anadolu'muzun yağıyla parlıyor. Bur- haniye'nin Bahadıriı köyü de ışığı en parlak yağı üre- tıyor. Ama zeytinin yazgısı, zeytinyağının ışığı da so- nuyor gıderek. ABD'den gelen esintilerle başka yağ- ların modası yaygınlaşıyor. Zeytinyağı devletin yağ politıkasında da yer almıyor yakın yıllara kadar. Oy- sa Atatürk, zeytinliklere de sevgiyle bakıyor. cumhu- rıyetimizin kuruluş yıllannda. Uzmanlar yetişiyor, zey- tınlikler genişliyor, toprağımızdaki zenginliği boyutlan- dırmayı amaçlayan bir politika izleniyor. O politika değişince zeytinlikler betonlaşıyor, zeytinciler umut- suz bakıyor geleceğe. Seksen beş milyon zeytin ağa- cı olan bir ülkede iç tüketim de çok düşük düzeyde olursa umutla bakılır mı? Şimdi yeniden umutlanıyor zeytin üreticileri, dışsa- tım olanakları gelişiyor. iyi bır örgütlenme çıkar du- varlannı aşabiliyor, alıcı yok diye fiyat kıranların, te- kelleşmeye yönelenlenn onü tıkanıyor artık. Bu köşedeyazdım sanınm. Hasan Işık anlattı, Sov- yet devlet adamı Podgorni ılk kez ülkemize geldiğı zaman Kuşadası yolunda görüyor zeytin ağacını. Ara- bayı durduruyor, coşkuyla koşuyor, kopardığı zeytin dalına gözleri parlayarak bakıyor. Belki de barışı dü- şünüyor, ama göremeden yitırdı yaşamını. Dünya- mızda zeytin ağacı görmeyen kaç milyon insan var kimbilir! Görenler, zeytinliklerde yaşayanlar da değe- rini bilmiyor, banşı da yaşamıyor. Her yerde, her ku- rumda, kuruluşta kavga, üstelik dışa değil içe dönük kavgalar, tartışmalar, bölünmuşlükler. Iskele kahve- sinde dinlediklerimız belki de bu nedenle çok etkile- di bizi. Profesör Bahri Savcı, eşı, Profeşör Fatma Ba- şaran ve llhan Başaran ile birlikte dinledık. Uzlaş- manın somut bir olayını yaşamaktan çok hoşlandık. • • • Iskele kahvesınde, o panelden önce eski Dıyanet İşleri Başkanı Lütfü Dogan'ı dinledik. Islamda sevgı ve hoşgörüden söz etti. Kuran'an, Yunus'tan, Mev- lana'dan, Hacı Bektaş'tan alıntılar. Merkez Efendi öyküleriyle hayli renkli, ilginç bir konuşma. Barışın, uzlaşmanın, hoşgörüyle oluştuğunu vurguluyor, ge- lecek şenlikte hoşgörünün resmini yapmaya çağırı- yor Burhanıyelileri. Zeytin ülkesine yaraşır bir çağn. Şatan güneş, menekşelenen sular, çepçevre zeytin- likler de dinledi konuşmayı. Konuşmalar sürerken i- ki kez ezan okundu ama susmayı, susturmayı dene- medı hiç kimse. Ezanı dinleyenler de var, konuşma- yı izleyenler de. Kımileri de biraz ötede rakısını yu- dumluyor deniz levreklerıyle, zeytinyağlı yemekler yiyorlar. Hoşgörünün resmi böyle çizilir değil mi? B I T L M A C A SEDATYAŞAYAU SOLDAN SAĞA: 1/ Ege yöresinde yaygın bır tavla oyunu. 2/ Sınır nişanı... Tarif. 3/ Bir çeşıt çörek... Alkollü ıçecek. 4/ Nişastayıparçala- 4 yarak şekere çevı- ren bır enzım... Evrensel alıcı olan kan grubu. 5/ Kirpik boyası. 6/ Olumsuzluk belirten bır önek... Bır nota... 'Selam' anlamında Latince sözcük. II Roma mimarlı- ğında, üzerinde kurban kesı- len sunak... Süs. 8/ Doğal olarak hay\an ve bitki kalın- tılannın üzennde yaşayan ve onlann çürümesine yol açan bitki ve organizmalara veri- len ad. 9/ Belli bir bölgede yaşayan hayvanlann tümü... Bır kışınin ya da toplumun yaşamındaki yüce bir olayı anmak üzere yazılan lınk şi- irtürü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Merdiven bıçimindeçıkıntılan olan kubbe. 2/ Faız... Cen- net ile cehennem arasında bulunduğuna inanılan yer. 3/ Yer- gı... Konya ılınde bır baraj. 4/ "Muhibbı'nın — kaddin dal eyler ' Ağlatuben gözyaşını sel eyler"... Yüz. çehre. 5/ Bir gıdamaddesı...Güney Amerika'dabırıımak. 6/Eskıden şa- irlenn kasidelerinde ö\ güsünü yaptıklan kışılerden aldıkla- n para ya da hediye... Bır ışı yenne getirme. 7/ Bır tngiliz uzunluk ölçüsü... Bir resmi sulandınlmış renklerle boyama ya da gölgeleme biçimı. 8/ Arap harflennin en çok kullanı- lan el yazısı bıçımi... Bır yasanın ya da yetkinın yürürlüğe girmesine karşı çıkma hakkı. 9/ Tohum ekme aygıtı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle