29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 1995 CUMARTESİ »•I OLAYLAR VE GORUŞLER Soykınm Yüzyıllar sürmüş bir "banş içinde yaşam" birlikteliğinden sonra vatan bütünlüğüne karşı ilk başkaldınlar, kesin olarak Ermeni cemaatinden gelmiştir. Bu konuda açık ve seçik kanıtlar pek çoktur. ÇELİKGÜLERSÖY E rmeni örgütü ASALA'nın Tûrk diplomatlanna yöne- lik vahşeti. dûnya günde- minden bir süredir çıkmış bulunuyor. Bu sonuca yol açan en önemli etken, akü- sız ve hırslı komitecilerin kantann topu- nu kaçınp son kez Paris'in Orty Havali- manrnda eylem yaparak Fransa'nın ya- şamsal çıkarlannı fena halde zedeleme- leri oldu. Buna izin verilemezdi. Ama dünkü "Ermeni so>kınını''ndan yola çıkarak günümüzde Kafkaslafa yerleşmiş olan küçük bir Ermeni devle- tinin "haklanna" uzanan konuyu, dış mihraklar -başta da Amerika Birleşik Devletleri'ndekı Ermeni lobisı- sıcaktut- makta hep yarar buldu. saptanan bellı bir tarihi -24 Nisan- her yerde matem tören- leriyle anma. TV ve basında belgesel programlar ve yaa dizileri ile kitlelere ta- şıma ve Musevileri konu alan soykınm müzelerine Türkiye Ermenilerini de sok- ma çabalannı, devamh sûrdürdü. Bu yıl, bu konuda değişik bir gelişme yaşandı: ABD ağırhklı uluslararası şir- ketler, Azerbaycan petrolünü Ermenis- tan ve Türkiye kombinasyonu ile akıtma formülünde birleşınce, Kafkaslar'daki bu ticaret ve banş rüzgân, politikayı da etkıledi ve Başkan CBnton, yıldönümü demecinde Türk basmının deyimi ile soykınm lafını ağzına almadı. Bu mutlu aşamanın, Türk diploması çevrelerine rahat bir soluk aldırmış oldu- ğunu okuyoruz. Alışveriş temeline de da- yansa, banş, ilkede çok olumlu bir olay- dır ve desteklenmesi gerekir. Ama Türkiye'de düşünen her zihnin, Türk dış polirikasmı, hatta ondan da öte- de. ülkenin "dışimajınrböylesinederin- den ve süreklietkikyen bir soykınm ko- nusunda, ancak petrol gibi, ne de olsa çok akışkan bir sıvı maddeyle güvence kaza- nıfanasından tedirginlik duyması da ka- çınılmazdır. "Dünyanın bin türlü hali var" inanışı- na uyarak, biz de Kafkaslar'da banş yo- lunun açıldığı şu dönemde, bizim ilerisi ıçin kuramlar (teoriler) üretmemizde yi- ne de yarar olduğu inancındayım. Şöyle düşünelim: Acaba şu soykınm konusunda da da ülkemizin ızlediği po- litikada ve suçlamalar karşısında aldığı tavırda, köklü bir değişiküğe gktilmesi, birçok çevreyi rahatlatmaz mı? Bugüne kadar iddialara karşı Türkiye hep, "Hayır, böyle bir şey olmadı, doğru değfl" savunmasında kaİdL Ona karşılık her dıplomatımızın vu- rulduğu günün akşamında Avrupa TV'le- ri haberi verdikten sonra kısa metrajlı belgeseller de yayımlayıp, kendi kamu- oylanna bilinçle. şu mesajı işlediler: "Evet teröristfcrin yaptığı vahşet, ama ne yapsın zavalhlar, mazuriar. Görüyorsunuz vaktiyle Tfirlder de onlan kesmişti." Çünkü yabancı dillerde ve döneminde yapılmış pek çok yayın, bu konuda bol malzeme içeriyor. Doğru ya dayanlış. Batılı yazarlarkaleminden çık- mış pek çok eser var. Onun içın Türkiye köklü bir tavır de- ğişikliğine gjtse ve dese ki: -Bu olaylar olmuş olabilir!" Hatta bir grup uzmana, dönemin bütün belgeleri üstünde inceleme yaptırsa ve sonuçlan- nı yayımlasa: "Yaklaşık şu kadar sürgün olaymda, şu kadar sivilin, yolda öldüğü ya da so- rumsuz milisler tarafından öldürüidüğü anlaşılmaktadır." Bunlann ardından, ama şu olgular, bi- rer birer altian çizilerek ortaya yeter açık- hkta konulsa: 1- Yüzyıllar sürmüş bir "banş içinde yaşam" birlikteliğinden sonra vatan bü- tünlüğüne karşı ilk başkaldınlar, kesin olarak Ermeni cemaatinden gelmiştir. Bu konuda açık ve seçık kanıtlar, pek çoktur. 2- Bunun baş etkeni, Çarfak Rusya- s'nın kışkırtmalan ve finansmanı olmuş- tur. O dönemde ABD devrede değildı. tngiltere ve Fransa'nın çıkarlan ise özel- likle Abdüflıamit döneminde Osmanlı'yı içten çökertmekte ve bölmekte değildi. Onlar porsiyon kesmeler peşinde idiler. Rusya ise Akdeniz'e inmek gereksini- mindeydi. Günümüzde Çarlık Rusya- sı'nın çıkarlannı kim savunabilecekse buyursun tavır alsın. 3- Bazı Yunan kaynaklan, Yakındo- ğu'ya yerleşmek isteyen Alman mitita- rizmini de etken gösterir. tşin bu yanı da belirtilmeli. 4- Olup bitenler. bir cihan savaşının ateşleri içinde ve bir imparatorluk çöker- ken yaşandı. Koca bir konağın, yangında her an bir kirişinin tutuşup inmesi gibi. Olağanüs- tü olaylar, olağandışı sonuçlar getirir. Osmanlı yönetiminin Ermenilere kar- şı şiddetli ve radikal tavır alması, I. Ci- han Savaşı içindedir. Bu, hem bir isyana yanıt. hem de başlarda, savunma karak- terli idi. Hangi devlet cephelerde savaşır- ken arkasından hançer yemeye karşı ha- reketsizkalmışsa. onun tarihten örnekle- ri verilsin. Ama anlaşılan bir tepki, so- rumsuz ellerde yer yer zulme dönüşmüş. Saltanat hükümetinin verdiği resmi bir kınm emri yok. Fakat zorunlu birgöç et- tirme operasyonu sırasında söz konusu edılen olaylar yaşanmış. 5- Ermenilerin yerlerinden edilip baş- ka bölgelere sürübnesinde, yolda meza- lim yapılmış ise bunun sorumlusu, o dö- nemin saltanat ve Meşrutiyet hukümet- leri ve idare çarkıdır. Cumhuriyet, bütün o iktidarlan ve kadrolan tasfiye etmiş olan, taze ve tertemiz bir dönemdir. Ha- nedanını bile sürgüne yollamış ve bir ki- tabı bürünii ile kapatıp yepyeni \e terte- miz sayfalar açmıştır. Dünyada hangi ih- tilal yıktığı iktidann suçlanndan sorum- lusayıkb? 6- Müslüman nüfus içinde çeteler ve partizanlardışındaki asıl halktan önem- li kesimler, Ermeni komşulanna kol ka- nat germişlerdir. Bir tanesi hâlâ benimle yaşayan ana- cığımın ailesi. Sürgünden 2 genç kızı ev- lerinde saklamışlar, sonra Harput'tan Amerika'ya yolcu etmişlerdır. Annemin babası da akrabalan da, subay. Dünyada böyle bir örnek var mı? 7- Son Osmanlı yönetimı, sadecebir- kaç bin Ermeni'nin katlinden mi sorum- lu? Irak, Mısır, Balkan ve Galiçya cep- helerinde ölen onbinlerce vatan evladını bir yana bırakın. sadece Çanakkale'de 250 bin genç, toprağa kanşmadı mı? Sa- dece Sankamışta, aynı Enver mecnunu, hiç gereksiz bir kış cephesi açıp herkesi karlara gömerek tek başına dönmedi mi? Sayısı sınıriı Ermeni aileler mazlum ofaır ise yüz binlerce şehidin hesabını Idm tutsun? Sosyal gerçek odur ki, sürgün ve ke- sim olaylanndan sonra Fransa ve Ame- rika'ya kaçan Ermeni aileler, oralarda güçlü lobiler kurmuşlar, kamuoyu oluş- rurmuşlar ve seslerini duyurmuşlardır. Mazlum ve sessiz tslam kesimi ise aynı cuntanın kurbanı olarak yüz binlerce şe- hidinin hiç gereksiz ölümünü, sineye çek- miştir. Ama artık 1900'ler başında değiliz. Dış dünyaya açılmakta olan bir devletiz. Bunun genç kadrolannın, yukandaki ba- sit gerçekleri dünyaya anlatması, o kadar zor olmamalı. Ama önce işin adı konma- h ve de olay, ırk ve kan planından çıkan- fap insancıl bir anlayış temeline oturtul- malı: Darülfünun'dan kopanlıp Çanakka- le'de şarapnel altına sürülen genç öğren- cinin Istanbul'daki ana-babasının acısı, ana-babası Şark yollannda bir çukura atıldıktan sonra kendisi Amerika'ya ka- çınlıp orada büyümüş Ermeni çocukJa- ra ve ailelerine iyi anlatılırsa, yanhş sap- tırmalarla ömürlerini kin ve İunç yolla- nnda harcamakta olan herkesi, insancıl bir potada eritmek bile mümkün olabılır. Herhalde anlattığım türde bir politika, dünya önünde "inkârcı suçlu" durumun- da kalmaktan daha iyidir. Aspendos'un Büyüsü... BENAL TANRISEVER • kinci yılı gerçekleştirilen Aspen- I dos Öpera ve Bale Festivali, yine nefes kesici bir mekân olan Açık- hava Tiyatrosu'nda gerçekleşti- rildi. Butürturistikyörelerde kit- lelere yönelik yapılan sanatsal et- kinliklerin, yöre haikırruzın yaranna ol- duğu kadar ülkemizi ziyaret amacıyla ge- len onbinlerce turiste de Türkiye'deki çağdaş sanat yaşamını tanıtma yönünden katkısı tartışılmazdır. Türkiye'yi tanıtır- ken deniz, güneş, tarih üçgenini genişle- tip kültürümüzü de mutlaka katmalıyız. Deniz, güneş, tarih bizlere miras kalmış- tır, onlan biz yaratmadık. Ancak kültü- rümüz tümüyle bize aittir. Çağdaş müzik, opera, bale, tiyatrolanmız bu kültürün vazgeçilmez mozaiklerindendir. Bütün dünyada kültürel tanıtım. poli- tika ve ekonominin çoğu kez lideri olur. Insanlann birbirlerini ilk tanımalan, yak- laşmalan kültürel alışveriş ile gerçekJe- şir. Ekonomide üst boyuta gelmiş, örne- ğin Japonya ve Kore, ülke içi ve dışında büyük bütçelerle klasik ve çağdaş kültür- lerinin tanıtımı için olağanüstü çaba gös- termektedirler. Bunun ilk nedeni prestij- dir; kültürünü dünya insanına tanıtıp be- nimsetmek vazgeçilmez bir tutkudur. lkinci nedeni ise daha basittir. Bu yoğun tanıtım faaliyetlerinin sonucu sokaklar- da pek sık aralıklarla rastladığımız Toyo- ta ye Hyundai arabalan. Önce o ülkenin kültürü tanıtıhr, ardın- dan ürünleri piyasaya sunulur. Kültür için harcanan para yalnızca kültürümüzü ta- nıtmak için yapılan birhayır işi değildir, bu, geriye büyük dönüşü olan bir yatınm- dır. Büyük reklam ve ekip organizasyonu gerektiren bu tür tanıtımlar için desteği yalnızca Kültür Bakanlığf ndan bekle- memek gerekir. Bugün ülkemizde de sa- natla işbirliği yapmaya hazır çok sayıda özel teşebbüs olduğunu görüyoruz. Is- tanbul Festivah'nde bu yıl büyük hay- ranlıkla izlediğimiz New York Filarmo- ni ve Mozart'ın Topkayı Sarayı'nda ge- çen operası Saraydan Kız Kaçırma, fes- tival bünyesinde büyük ekip çalışması ve özel şirketlerin desteği olmadan müm- kün olamazdı. Yılın yansını turistik sezon olarak ya- şayan Antalya'da kendi sanatçılanmızla birlikte neden bir Berlin Filarmoni, Bol- şoy Balesi, Franco Zeffirelli'nin Tos- ca'sı olmasın. tstanbul Festivali bize bu düşlerin gerçekleşebileceğinı gösterdi. Çizgi fılmleriyle tanınan Walt Disney film şirketi, geçen hafta New York Cent- ral Park'ta Pocahautas isimli yenı bir çiz- gi fılmini tanıttı. Disney, bu tanıtım ve or- ganizasyon için 110 milyon dolar harca- dı. Bir çizgi fİlm için harcanan bu olağa- nüstü paranın hesabı mutlaka çok ciddi yapılmıştır. Ülkemizde bu boyutta bütçe- lerin olması tabii ki beklenemez. Ancak sanatın da bir endüstn kolu olduğu unu- tulmamahdır. Yapılan yatınmlann akil- cı, iş dünyasında gördüğümüz beceri ve profesyonellik çerçevesinde yapılması- nın yaran büyüktür. Devlet Opera ve Balesi yeni genel mü- dürü Hüseyin Akbulut'u Cumhurbaş- kanı Senfoni Orkestrası Müdürlüğü dö- neminde önayak olduğu yapıcı ve yeni- likçi projelerle tanıyonız. 3. Aspendos Opera ve Bale Festivali'nin gelecek yıl eksiklenni tamamlayıp güzel sürprizler- le karşımıza çıkmasını heyecanla bek- liyoruz. Sevgili AZİZ NEStN ( . - Ülkemizin yiğit insanı, " "'" ,,'.' - Karanlığı delen çığlığın ve cesaretin sembol ismi, ' • AZÎZNESİN "-"• - Gülerken düşündüren, 80 yıllık ömrünü halkının ve insanlığın yaranna adayan. - Yetinmeyip fiziki varhğını bile bilimin hizmetine sunan fedakâr insan AZİZ NESİN - Saygm ve demokrat kişiliğin, ülkemizin bağımsızlık ve demokrasi mücadelesine katkı olmaya devam edecektir. - Kararlılığın ve ilkelerin önünde saygı ile eğiliyoruz. MALl MÜŞAVİRLER MUHASEBECİLER BtRLİĞİ GENEL MERKEZİ BAŞSAĞLIĞI Oda'mızın kent ve hukuk savaşımında eşsiz katkılan bulunan, yaşamı boyunca toplum yarannı savunmuş değerli insan, Hukukçu TULUİ SÖNMEZ'İ- yitirmenin üzüntüsü içersindeyiz. Ailesine ve dostlanna başsağhğı diliyoruz. MİMARLAR ODASIİSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESt ,, Bitki olacaksam / Çayır çimen olayım /Aman baldınm değil Yol altında kalacaksam / Gelin arabalan geçsin üstümden / Çelikpaletler değil Üstümde çocufdar koşuşsun /Ne kaçan ne kovalayan /Askerler değil Kerpiçyapacaksanız beni / Okullarda kullanın / Cezaevlerinde değil Soluğum tükenmez de kalırsa /Ishk öttürsünler/Aman ha düdük değil Kalem yapın beni kalem /Şiirleryazan sevi üstüne / Ölüm kararı değil Öliinceyaşamalıyım defiıeyapraklannda /Safan ola ki /Silahlaria değil YAŞIYORUM... Hepinizi . ; , • , 8 Temmuz Cumartesi günü, *• saatl4.00'te Taksim / Atatürk Kültür Merkezi'ne çağınyorum AzizNESİN (1961 -1988) T. MELIH EVAL SENÎ ÇOK ÖZLÜYORUZ Kanadah, Riolu, Ispanyol, Yenimahalleli ve Konur Sokak'tan dostlann adına UĞURTUNÇAY Derneğimizin kuruculanndan, demokrasi ve insan haklan savunuculuğunun önderlerinden AZİZ NESİN'i yitirdik. Acımız büyüktür. Başımız sağolsun. İHD GENEL MERKEZt ANMA - . - TİNEYMELİH İNAL. r (1961-1988) kardeşimizi unutmadık CAN-ÇAĞRI-ALÎ TEMUÇtN BAŞSAĞLIĞI Laik yaşamın, insan haklan ve demokrasinin yılmaz savunucusu, değerli hocamız AZİZ NESİN'i kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Anısı ve onurlu kişiliği demokrasi mücadelemize ışık tutacaktır. Tüm demokratlann başı sağolsun. ÇAĞDAŞ DEMOKRAT MUHASEBECİLER BİRLİĞ1 Evrendeki tüm yüzdesel aptal ve akıllılar adına "AZİZ NEStN, GÖNLÜMÜZDESİN" diyoruz. KARİKATÜRCÜLER DERNEĞÎ PENCERE Zamanla Yarışan Adam... Ünlü Fransız yazarı Joseph Kessel'i çoğu kişi "Gündüz Gûzeli" adlı kitabıyla tanır; bu roman filme de çekikji, başrolü Catherine Deneuve oynadı; ama, ahım şahım bir şey değildi. Kessel'in dört dörtlük ya- pıtı "Atlılar"d\r. Atlılar'ı ben bir ara hastanede yatarken okumuş, kimi tümcelerin altını çizmiştim. İnsan hastayken da- ha duyarlıdır, okuduğu kitaplan da unutmaz, altını çiz- diğim tümce de şuydu: "Bu değişme öylesine biröenbire oldu ki hiç kim- se tam anını yakalayamadı." • Geçenlerde bir sabah erken uyandım. Karanlıktı. Güneşin doğmasına vakit vardı, pencereye yaklaş- tım, perdeyi açtım. Şafağın söküşünü izledim. Ortalık ışırken, geceden gündüze dönüşen deği- şimin hiçbir anını yakalayamadığımı anladım. Her an ötekinden öylesine aynydı ki ve her an kendisinden sonra gelen andan öylesine aynlmıyordu ki anlan ya- kalamaya çalışırken olayın bütününü duyumsamak- tan uzaklaştığımı anladım. Karanlıktan aydınlığa doğru açılırken gökyüzünün rengi zamanla ağanyordu. Ama nasıl?.. Küçükken yaşadığım şehrin saat kulesindeki ak- reple yelkovanı izlemeye bayılırdım... Akrep durur... Yelkovan da durur gibidir, ama, her dakika başın- da birdenbire atar... An'dır bu... Zamandan bir parçadır, ama zaman değildir... • Aziz Nesin, Izmir'in Çeşme ilçesinde çarşambayı perşembeye bağlayan gece öldü. O gece sabaha değin Aziz Nesin'in öldöğünü bil- meyerek uyudum; sabah uyandığımda Aziz Nesin benim için yaşıyordu. Oysa değişen bir şey vardı; gerçeği birkaç dakika sonra öğrenecek, yüreğimden vurulmuşa dönecek- tim; birdenbire her şey değişecekti. Gerçekte olan olmuştu; ama, o saatte olandan çok az kişinin haberi vardı. Biz geçmişte bir gün Aziz Nesin'le bu konuyu tar- tışmıştık; çoğu zaman gerçekle gerçekJik birbirine dolanıyor, kimi zaman birbirine kavuşuyor, kimi za- man birbirine uzak düşüyordu. Aziz Nesin'in per- şembe sabahı yaşamadığı birgerçekti; ama, olayı btl- mediğim için Aziz Nesin benim için yaşıyordu... Buda birgerçekti... Batı'da 'Aydınlanma Devrimi' başladığında, insan- lığın büyük çoğunluğuyla birlikte Türkiye'nin bu ol- gudan haberi yoktu; ama, tanyeri atmıştı. Aziz Nesin: - Neyazık, diyordu, geçmişinaptallığındayaşayan bugün de milyarlarca insan var... • 21 'inci yüzyıla 5 kala dünyada büyük bir devrim ya- şanıyor; devrim şimdilik bilim ve teknolojide gerçek- leşiyor, insan yaşamına bütünüyle yansımadı... Yansıyacak... Aziz Nesin'i kahreden, dünya uygarlığın bu aşama- sına gelmişken, Türkiye'de yobazlann 1400 yıl ön- ceki kalıplan insanlann kafalanna akıtmak yolunda gösterdikleri başanydı. Çırpınıyordu bu olumsuzlu- ğun önüne geçmek için, çıldınyordu karanlığa sürük- lenenleri kurtarmak için... Biz Türkiye'de günleri sayarken çağımız elimizden uçup gidiyor. Aziz Nesin kadar akan zamanın bilincine ulaşıp te- laşa düşen birini tanımadım; bir ömrüne on insanın yaşamını sığdırdı sığdırmasına, zamanaçaktı adını... Aydtnhğa, AZİZ NESİN birlikte yürüyoruz UĞURMUMCU ARAŞTIRMACIGAZETECİLİK VAKFI AZİZ NESİN'e "Ölmek bişey değil de Yalnız kalacak dünya" Ortak sesimiz, bizi yalnız bıraktın. Kararlıyız, sesini sesimiz olarak sürdürmeye ANKARA TABİP ODASI SATILIK TELEFON Bostancı bölgesinde Mür: 411 24 41 gündüz 362 84 33 gece TERRİER Satılık 1 aylık süt beyaz terrier yavrulan Mür.: 41124 41 gündüz 362 84 33 gece
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle