Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 1995 CUMARTESİ
12
Louvre'daki Anadolu'nun
gururu ve hüznüOKTAY EKtNCt
• Hitit Güneşi'ni ortadan kaldırmaya çalışan
Melih Gökçek ve yandaşlarının, Ankara'daki
Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Paris'teki
Louvre Müzesi'nde belgelenen uygarlık
tarihini yok etmeye güçleri yetmeyecek.
yıne değişik krallarca gerçekleş-
tirilen eklerle bugûnkü şeklini al-
mış. Sarayın halka açılması ve bir
sanat müzesi haline getirilmesi
düşüncesi, daha 18. yüzyılda or-
taya çıkmış.
Fransa'daki "ayduılanma dev-
rimi" ile kûltür ve bilim çevrele-
rinden de büyük destek gören bu
düşünce, 1793'te devrim hükü-
metinin Merkez Sanat Müzesi 'ni
Louvre içinde açmasıyla yaşama
geçmeye başlamış. Napoİyon dö-
neminde daha da genişletilen
müzenin, yine bugünkü batıya
uzanan kanatlan ise, 19. yüzyıl-
da III. Napoiyon tarafindan dü-
zenlenen büyük bir sergiyle hiz-
mete girmiş.
PARİS - Türkiye'nın başkenti
Ankara'da, hem Ankara'mn hem
de tüm Anadohı'nun binlerce yıl-
lik geçmişini simgeleyen Hitit
Güneşi ortadan kaldınlmaya ça-
hşılırken, Fransa'run başkenti Pa-
ris'teki Louvre Müzesi'nde -üste-
lik aynı günlerde- en büyük ilgi-
nin Anadolu Uygartıklan'na ait
yapitlann sergilendiğı galerilerde
yoğunlaştığına tanık olmak, doğ-
rusu sadece gurur verici değil, ay-
nı zamanda "hüzün verici" bir et-
ki yaratıyor.
Unlü müzenin Akdeniz ve Ön
Asya kültürlerine aynlan bölüm-
lerinde, dünyanın hemen her ül-
kesinden gelen değişik ırk ve
ulustan binlerce insan, ellerinde
fotoğraf makineleri ve not def-
terleriyle insanoğlunun Anadolu
topraklannda yarattığı uygarlık
değerlerini inceliyorlar.
Duvarlara asılı tarihsel yerleş-
meleri gösteren haritalarda. ör-
neğin yine Anadolu kentleri ara-
sında Ankara'nın bulundugu yer-
de büyük harflerle "Ankyra'' adı-
nın yazılı olması dikkat çekiyor.
Pergamon, Efes, Didim ve Milet
gibi antik merkezlere ait özel ser-
gileme salonlan, bugünkü tzmit
kentınin de tarihteki "Nikomede-
ia"adıyla tanıtıldığı bilgı panola-
n, hem Fransızlara hem Paris'e
gelip Louvre'a zaman ayıran tu-
ristlere sanki Türkiye'nin insan-
lık tarihi açısından taşıdığı öne-
mi ve değeri anlatıyorlar.
Bu etkileyici ortam içinde bir
Japon turistin ricasını yerine ge-
tirip, yine Anadolu uygarlıklan-
na ait antik kabartmalann önün-
de kendi makinesiyle fotoğrafını
çekerken, konuşmamızdan Türk
olduğumuzu anlayan lzmirli lş
Bankası müdürünün sözleri ise,
belkı de tarihe geçecek bir "hira-
fi" özetliyor:
"Dostum, biz sahip olduğumuz
zenginlikierin değeriıü, bu insan-
hr kadar büemiyoruz_"
Aydınlanmanın
müzesi...
Paris"i sadece Fransa'nın de-
ğil, tüm dünyanın bir kültür baş-
kenti yapan değerleri arasında
Louvre Müzesi'nin, kuşkusuz
çok önemli ve özel bir yeri var.
Aslında Paris'in kendisi kosko-
caman bir müze olarak. tarihsel
kent dokusunu ve eski binalannı
neredeyse tümüyle ve yine tüm
eski caddeleri, meydanlan, köp-
rüleri ve anıtlanyla olağanüstü
birduyarlık içinde koruyor. Ama
yine de Louvre Müzesi, bu öz-
gün kimliğin en güçlü ve gör-
kemli kahramanı olarak, Paris'e
ayrıca çok özel bir "evrensel de-
ğer" katıyor. Kenti, tüm yeryüzü
kültürlennin kucaklaştığı ulusla-
rarası bir tarih ve sanat merkezi
yapıyor.
Fransa Krah ILPhilippe'in 12.
yüzyılda yaptırdığı kalenin yanı
başına lSSO'lerde I. François ta-
rafindan inşa edilmeye başlanan
Louvre Sarayı, ilerleyen yıllarda
Uluslararası sanat
merkezi
Yaklaşık 200 yıldır saray yeri-
ne bir müze olarak Paris'e ve tüm
dünya kültürüne katkıda bulunan
Louvre' un Fransız resim sanatı
koleksiyonu, elbette ki olağanüs-
tü zenginlikte. Rönesans öncesi
ve sonrasınm yine ünlü resim ve
heykel ustalanna ait yapıtlarla
Fransız krallanna ait eşyalar ve
hazineler, birlikte sergileniyor.
Ancak, bunlann yanı sıra özel-
likle Etrüsk, antik Roma, antik
Yunan, Vlısır. Mezopotamya ve
eski Doğu uygarlıklanna ait bö-
lümler, Louvre Müzesi'ni bir
uluslararası sanat tarihi merkezi
yapmaya yetiyor.
Yine Anadolu'yu tanıtan ya-
pıtlardan "tslam dönemine"iliş-
kin olarak özel bir galenyi süsle-
yen sanat ürünleri arasında ise
özellikle 16. yüzyıla ait "İznik çi-
nileri" ile 18. yüzyıla ait Uşak
yöresi halı ve kilimleri, deyim ye-
rindeyse salonun "baş köşesine"
kurulmuşlar.
Bu arada Mimar Sinan döne-
mindekı onanm ve bezemelerden
olduğu belirtilen Avasofya'nın
mihrabından almmış lznik çinile-
riyle kaplı duvar panosu da Lo-
uvre'un Anadolu kültür mirası
salonlannda..
Plramidl 'hak etmelC
gerek
Louvre Sarayı'ndaki binalaı ve
pavyonlar, giderek artan yeni me-
kân gereksinimlerine yetmez ha-
le gelince, 1980'lerin başlannda
müzede yeni bir "büyütme pro-
jesi" geliştirilmiş.
Sarayın ortasındaki büyük av-
lu kazılarak elde edilen geniş
bodrum kat alanı, müzenin giriş
holü. kütüphanesi, toplantı salon-
lan ve kafeterya-satış üniteleri
vb. amaçlar için düzenlenmiş.
Çin asıllı ABD'li mimar Pei'nin
hazırladığı projeye tümüyle uyu-
larak, yeraltındaki bu büyük bod-
rum katının doğal ışık alabilme-
si için, yine avlunun ortasma tü-
müyle camdan ve "piraıııit" bi-
çiminde aydınlanma fenerleri
yerleştirilmiş.
Çevresi sığ su havuzlanyla ko-
rumaya alınan çelik çatkılı bu
cam piramitlerin üçü küçük. Ana
Aydınlanma devrimiyle birlikte iki yüzyıl önce sanat müzesine dönüştürülen Louvre Sarayı'nın orta avlusu kazılarak
1960'lerde yeraltı galerisi haline getirilince, Çin asıllı ABD'li mimar Pei'nin hazırladığı projeye tümüyle uyularak, bod-
rumda kalan mekânların aydınlanması için piramit biçiminde camdan bir ışık feneri yapıidı.
girişin üzerindeki ise 20 metreyi
bulan yüksekliğiyle ve 30 metre-
lik taban genışlığiyle oldukça bü-
yük.
Söylendiğine göre Fransızlar
hâlâ bu piramitlerin Louvre'un av-
lusuna yakışıp yakışmadığını tar-
tışıyorlar. Kimileri tarihi çevreye
uyumsuz buluyor ve eleştiriyor.
Kimileri ise binlerce yıllık uygar-
lıklann sergilendiği bu dünya sa-
nat meTkezinde, modern anlayışın
bir simgesinin de bulunmasını,
çağdaş bir tutum olarak yorumlu-
yorlar.
Louvre'un cam piramitlerini fo-
toğraflardan değil de bizzat "ye-
rinde" görünce ve özellikle bu
simgeleri "Paris'lebirBkte" değer-
lendirince, bu tartışmaya Türki-
ye'den katılan kimi "modernist"
çevrelerin, aslında büyük yanılgı-
lar içinde olduklan çok daha açık
biçimde ortaya çıkıyor. Çünkü Lo-
uvre, bizdeki gibi korunabilen sa-
dece birkaç eski saraydan birisi
değil, bütün binalanyla "kent öl-
çeğinde" korunan Paris'in ''tarih-
sel dokusunu tamamlayan" sayısız
yapılardan birisi. SeineNehriüze-
nndeki aynı tarihe tanık olan köp-
rülerden geçip, yine aynı geçmişin
kent kimliğini yansitan eski bina-
lann arasından ve özenle korunan
caddelerle meydanlarda dolaştık-
tan sonra Louvre'a geldiğinizde.
tarihle ilk kez karşılaşmıyorsunuz.
Eğer Paris'te iseniz, aynı anda
yüzlerce yıllık geçmişle zaten bir-
likte, iç içesiniz.
Bu nedenle Fransızlar, Louv-
re'un avlusunun altında inşa ettik-
leri müzenin yeni giriş ve sosyal
mekânlannı gün ışığıyla aydınla-
tabilmek için ışık fenerini piramit
şeklinde yapmayı çoktan hak et-
mişler.
Tartışmasını da elbette aynı
hakhlık içinde cesaretle ve gurur-
la yapıyorlar.
Mimari mirasımızı
korumak
Ama söyler misiniz; tarihsel
kent dokulanmızın hızla yok edil-
diği ve eski yapılann yıkılıp, yeri-
ne durmadan tekdüze betonarme
apartmanların dikildiği bir süreç-
te, her nasılsa bugüne dek koruna-
bilmiş az sayıdaki mimari mirası-
mızı da "modern eklerte" rezil et-
meyi, LouvTe'un avlusundaki pi-
ramitleri örnek göstererek savun-
mak, acaba ne kadar doğru ve
inandıncıolabilir?.. Evet... Paris'i
ve Louvre'u Türkiye'deki şu son
ve güncel tartışmalar sırasında bir
kez daha gördükten sonra, hüzün
verici de olsa insanın yüreği fe-
rahlıyor ve umutlar tazeleniyor.
Çünkü Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek
ve yandaşlan ne yaparlarsa yap-
sınlar, Ankara'dakiAnadolu Me-
deniyetleri Müzesi ile Paris'teki
Louvre Müzesi'nde belgelenen
uygarlık tarihini yok etmeye güç-
leri elbetteki dünya durdukça yet-
meyecek.
Kültür mirasımızı "çağdaş mi-
mariık" (!) adına garip kılıklara
sokan kimi tasanmcılar ise yeni
Paris'teki kent ölçeğinde sürdürü-
len koruma karşısında artık her
önüne gelenı "Louvre'daki Pira-
mit'' örneğiyle kandıramayacak-
lar...
Paris'te komşu binalar arasındaki alçak tarihi binalara Is-
tanbul'daki gibi yeni katlar eklenmiyor. Bu koruma bilin-
cî, tarihsel kimliğin yaratlmasını da beraberinde getiriy-
or. (Fotoğraflar OKTAY EKİNCİ)
ÇALJŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
10 yılhk Bağ-Kur sigortam
geçersiz mi?
SORU: bkkez, 1965yüındadeviet memunı olarak çalışmav-abaşladım.
15 yü Emekti Sandığı"na bağh memur olarak çalıştıktan son-
ra 1980'de memuriyetten isteğimle aynktun. Aynı yıL kendi
işimi kurdum ve iş hayatına atıklım.
1990 yüında işlerim bozuldu. ben de isyerimi kapattun. tş
hayaüna atüdığun 198O'den,işyerimikapattığım 1990'akadar
Bağ-Kur sigortahsı oklum ve primlerimi bir gün aksatmadan
>-aürdım.
tşyerimi kapatbktan sonra ara vermeden bir özel işletmede
bu kez de Sosyal Sigortalar Kurumu sigortahsı olarak
çalışmaya başladım.
1995 }ih başında 25 sigortahlık yılını doMurmuş, 5 bin gün-
den fazla prim yatırmış ve son 7 yıfan yansından fazlasuu da
Sosyal Sigortalar Kurumu'nda gecirmiş bir sigortah olarak
emeknük başvurusunda bulundum.
Emekülik islemlerimin son aşamasuıda bir terslik oldu. Bağ-
Kur'da geçen 10 >üiık sigortah sürem geçersiz sayüdL Bağ-
Kur'lu geçen çanşmalanm sırasuıda herhangj bir meslek ku-
ruluşuna kaydımı yapormamış olmam, bu tersliğe sebep gös-
terildi. Meslek kuruluşlanna kavdını \aptırmayanlann Bağ-
Kur stgortalılıklan geçersiz oluyormuş. Sorum:
Benitn, 1980 Ue 1990 yıllan arasında geçen 10yıllık Bağ- Kur
sigortam geçersiz mi?
(G.T)
YAN1T: Bağ-Kur Yasası kapsamına kimlerin alınıp kimlerin
alınmayacağı, yasanın ilişkin 24. maddesinde açıklanmıştır. 24. madde
günümüze kadar birçok kez değişikliğe uğramıştır.
1479 sayılı Bağ-Kur Yasası yürürlüğe girdiği 10 Ekim 1972'de,
öngörülen uygulamada. 'kendi adına ve hesabına çahşanlar olarak nite-
lendirilen bağunsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek
kuruluşlanna yazıh olan gerçek kişiler' kanun kapsamına alınmıştır.
Bu uygulamada, yasa ile kurulmuş herhangi bir meslek kuruluşuna
yazılı olmayanlar kapsam dışı bırakılmış ve sigortalı sayılmamıştır.
Yasanın 24. maddesi, 4 Mayıs 1979'da yürürlüğe giren 2229 sayılı
yasa ile değiştirilmiş ve meslek kuruluşlanna yazılı olma koşulu
kaldınlmıştır. Bu madde, 20 Nisan 1982'de yürürlüğe giren 2654
sayılı yasa ile bir kez daha değiştirilmiş. bu değişiklikle sigortah
sayılmanın kapsamı genişletilmiş ve daha açık hale getirilmiştir.
'Kanunla ve kanunlann verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal
güvenlik kuruluşları kapsamı dışuıda kalan %e herhangi bir işverene
hizmet akdi ile bağtı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağunsız
çalışanlardan;
a) Esnaf ve sanatkârla. tüccar, sanayici ve borsa ajan ve acenteleri.
mimar ve mühendisler, sigorta prodüktörleri ve eksperleri, eczacılar,
tabıpler, veterinerler, gümrük komisyonculan gibi ticari kazanç veya
serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir
vergisi mükellefi olanlar' yasa kapsamına alınmış ve sigortah
sayılmıştır. Konu ile ilgili uygulamanın nasıl yapılacağı, Bağ-Kur
Genel Müdürlügü'nün 22.9.1987 günlü ve 279 sayılı genelgesinin 8.
sayfasında açıklanmıştır.
"(_.) sigortah olma niteliğini taşjdıklan halde 20.4.1982 tarihine
kadar kunıma ka>ıt ve tesciUerini yaptırmamış olanlann her rürlü hak
ve mükellefîyetleri 20.4.1982 tarihinde başlatılacaktır. Sigortalı olma
durumlan devam edenlerin ticari kazanç veya serbest meslek kazancı
dolayısıyla gerçek veya götürü usulde geür vergisi mükellefiyetlerinin
başlangiç tarihi 20.4.1982 tarihinden önce olanlann 20.4.1982 tari-
hinde, bu tarihten sonra başlayanlann ise ticari kazanç veya meslek
kazancı dolayısıyla veya götürü usulde gelir vergisi mükeİlefiyetlerinin
basladığı tarihten (_.)
ftibaren sigortahlıklan başlatılacaktır."
Genelgeye göre Bağ-Kur sigortalılığınızın 20.4.1982'den, işinizi
bıraktığınız 1990 yılına kadar geçerli olduğu kesindir.
İZMİR 6. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1993/883 E
1994/812 K.
Davacı Nazım Aydın vekıli Av. tbrahim Işsever tara-
findan davalılar Abdurrahman Gülçiçekleri ve arkadaş-
lan aleyhine açılmış olan tescil davasının yapılan duruş-
ması sonunda:
Mahkememizin 25/10/1995 tarihli ilamında dava sa-
bit olduğundan kabulü ile tzmir Buca Kocatepe Mah. ta-
punun 619 ada 5 parselinde kayıtlı bulunan taşınmaz
üzerinde bulunan binanın 2 bodrum katı 1 no'lu bağım-
sız bölümün davalı adına olan kaydının iptali ile davacı
adına kayıt ve tesciline, ttK'nin 28'inci maddesi gere-
ğince karann hüküm özetinin tapu sicil müdürlüğüne re-
sen bildırilmesine, taşınmazın bu bağımsız bölümü üze-
rindeki tedbirin HUMİC'nin 112. maddesi gereğince hük-
mün kesinleşmesine kadar devamma,
Davacı tarafindan yapılan 2.557.800 TL'nin davalılar-
dan alınıp davacıya verilmesine, 3.750.000 TL ücret-i ve-
kâletin davalılardan alınıp davacıya verilmesine dair iş-
bu karar hüküm özetinin davalı Abdurrahman Gülçiçek-
leri'ne karann tebliği yenne kaım olmak üzere ilan olu-
nur. 21/6/995
Basın: 30293
TÜRK DİLİ DERGİSİNİ
OKUYOR MUSUNUZ?
1995 TEMMUZ SAYISIBAYİLERİNİZDE
Türkçede Doublet Ömekleri (Prof. Dr. Hasan EREN)
Latin Alfabesi Konusunda Gelişmeler (Prof. Dr. Ahmet B. ERCİLASUN)
"Takısız Ad Tamlaması" Sorunu (Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR)
Yabancı Kelimelere Karşılıklar (TDK)
Çeşitli Uluslann Halk Edebiyatlannda "Kadın"la ilgili Ata Sözleri (Hatice BEK-
TAŞ)
Yazı Dilinin Hitabetteki Yeri (Yard. Doç. Dr. Altan ALPEREN)
Aşık Veli'nin Bilinmeyen Şürleriı l (Prof. Dr. Şükrü ELÇtN)
Fuzuli'nin Türk Dili ve Türk Dünyasına Hizmeti (Dr. Yusuf OLGUN)
Feyzi HALIC1, Kerim Aydın ERDEM, Coşkun ERTEPINAR, Dağıstan KILI-
ÇASLAN, Hüseyin YURDABAK, Abdullah AKAYın şiirleri.
Değerlendirmeler, haberler.
TÜRK DİL KURUMU
Fiyah:25.000 TL.
Abone şartlan:
Yılhk: 250.000 TL (Öğretmen ve öğrencilere 200.000)
Altı aylık: 125.000 TL (Öğretmen ve öğrencilere 100.000)
Postaçekino: 128236
Adres: Atatürk Bulvan, 217 Kavaklıdere/ANKARA
Basın: 30113
GAZİOSMANPAŞA tKİNCİ ÎCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MYMET TAKDtR
RAPORUNUN İLANEN TEBLİĞtDİR
1994,3569
Alacaklı Melih Gülen vekıli Av. Hilmı Hanta tarafindan
Fatih, Sancaktar Hayrettın Mah. Sancaktar Tekke Sok. No.
7 Huzur Apt. A Blok K. 2 D. 9 adresinde mukinı Ali lkiz
aleyhine yapılan ıcra takibinde, borçlu adına kayıtlı bulu-
nan tapunun Fatih 2. Bölge Sancaktar Tekke Sokak'ta ka-
in 287 pafta, 955 ada, 25 parsel sayılı A Blok 2. Kat 9 no'lu
bağımsız bölümün tapu kaydına haciz konulmuş, borcun
ödenmemesi nedeniyle söz konusu taşınmazın satış hazır-
lığı yapılmış, borçlunun adresınin tespit edilememesi ne-
deniyle ödeme emri borçluya ılanen teblığ edilmiş olmak-
la kıymet takdir raporunun da ilanen tebliğine karar veril-
miş olup borçlu adına kayıtlı bulunan yukanda belirtilen
taşınmazdaki yapılmış bulunan binanın 400/12288 arsa pa-
yına isabet eden A Blok 2. Kat 9 no'lu daireye bilirkişice
900.000.000 lira değer takdir edilmiş olup işbu kıymet tak-
dir raporunun gazetede ilanından itibaren yasal sürelere 10
gün ılave edilerek borçlunun bir itirazı varsa ilanın gazete-
de ilanından itibaren 13. gün içerisinde icra dairesıne veya
tcra Tetkik Mercii Hâkımlığı'ne bıldırilmesi, aksi takdir-
de yapılan kıymet takdir raporunu kabullenmış sayılacağı
ilanen tebliğ olunur. 26.6.1995
Basın: 30120
POLİTtKAVEÖTESİ
MEHMED KEMAL
Ölümsüz Halk Yazarı...
Daha başında, yazı yaşamına girerken halk yaza-
n olmayı gözlemişti. Sedat Simavi'nin Yedi Gün
dergisinin şiir köşesinde yazmaya başlamıştı. O yıl-
larda şiir meraklısı olan her genç bu köşede şiir ya-
yımlardı. Köşeyi yöneten, Nihat Sami Banarlı'ydı.
Bu köşede şiir yayımlandığı gibi, şiir üstüne uyarıci
öğütler de verilirdi. Bu köşede yazdığı şiirierde Aziz
Nesin'in takma adı bir bayan adıydr. Vedia Nesin!
Adının bir bayan adı olmasından ötürü birçok er-
kekten aşk mektubu alırdı. Uzun yıllar bu adı kullan-
mış, sonra Aziz Nesin adını yeğlemişti. Aziz, baba-
sının adıydı.
Aziz Nesin'i yazar olarak ilk keşfeden Zekeriya
Sertel olmuştu. Tan gazetesinde köşe yazıları yaz-
mış, röportajlar yapmıştı. Tan gazetesi yıkıldıktan
sonra açıkta kalmış, bir dergi çıkarmıştı. Derginin ach
Marko Pasa'ydı. Ortağı da Sabahattin Ali olmuş-
tu. Dergi, çok tutunmuş bir muhalefet dergisiydi. O
günün koşulları altında bu iktidar bu dergiye daya-
namamış, kovuşturmaya geçilmişti. Uzun sürme-
miş, kapanmıştı.
Aziz Nesin, yeniden işsiz kalmıştı. Düşün diye bir
kitabevi kurmuş, fakat burası da bır gece yanmıştı,
Aziz'i keşfedenlerden biri de Yusuf Ziya Ortaç'tjr.
Akbaba dergisinde Ateş Sin takma adıyla yazma-
ya başlamıştı. Ateş Sin'in Aziz Nesin olduğunu an-
ladıkları zaman, engel olmaya kalkışmışlardı. Dev-.
rin başbakanı Adnan Menderes'in dostu olan Yu-
suf Ziya, ona kol kanat germişti. Takma adla yaz-
masına izin çıkmıştı.
Böylece 27 Mayıs askeri hareketine kadar gelin-
mişti. 27 Mayıs'tan sonra Akşam gazetesinde köşe
yazıları yazmaya başlamıştı. Artık imzasından kor-
kulmuyordu. Tersine, halkın çok sevdiği bir yazar
oluvermişti.
Artık bir kurum gibiydi. Yurtiçinde ve yurtdışında
yazılarıyla geçiniyordu. Bırakın geçinmeyi, yazıla-
nndan aldıklarıyla variıklı bir kişi olmuştu. Adı, dün-
yanın her yanına yayılmıştı. Paralanna bir düzen ver-
mek için bir vakıf kurmuştu. Bu vakıf, yoksul çocuk-
ları okuturdu.
Nasrettin Hoca, Bektaşi öyküleri gibi bir üne da
kavuşmuştu. Gülünç, mizahi bir olay oldu mu "Aziz
Nesinlik" deniyordu. Cumhuriyet Gazetesi Başya-
zan Nadir Nadi şöyle yazıyordu: ;
"... Yüreğinizi altüst eden karamsar duygulan na-\
sıl giderebilir, kendinizi nasıl avutabilirsiniz? Siza
tavsiyem: Uslu uslu evinize gidiniz. Hafif bir şey ye-
dikten sonra Aziz Nesin 'in kitaplanndan birini ala-
rak yatağtnıza giriniz ve herhangi bir yazıyı okuma-
ya koyulunuz. Çoğu zaman sayfayı bitirmeden da-
yanılmaz, önüne geçilmez bir gülme eğiliminin ka-
sıklannızdan koltuk altlannıza doğru gövdenizi kap-
ladığını duyacaksınız. Dikkat ediniz, kendinizi koy-
verirseniz gözlerinizden yaşlar boşanabilir. Yataği-
nızda katılabilirsiniz. (..) Okuduğunuz yazılarda bir-
takım tipler canlandınlmıştır. Bunlar sokakta, işiniz-.
de, o komşulannızda, evinizde her zaman rastladı-
ğınız, birçoğu ile her gün haşırneşirolduğunuzkim-
selerdir."
Aziz Nesin'e verilen pasaportu, zamanın Birinci
Ordu Komutanı Cemal Tural alıyor. "Ismet Paşa 'ya
git, pasaportu ancak o alabilir" diyorlar. Pasaport
için Metin Toker'e de başvurulduğundaToker, "Git
görüş"diyor: "Düngeceseninbirkitabınıkatılaka-
tıla gülerek okuyordu." Aziz Nesin'in kitaplan böy-'
le yaygın bir okuyucu buluyordu. Ünlüter de okuruy-
du.
Aziz Nesin, son döneminde, bir yazar değil; halk
kitleleri önünde konuşan, polemik yapan bir konuş-
macı olmuştu. Yazılanndan korkanlar, nüktelerin-
den ürkenler vardı. Son nefesini verdiği Ege'ye de
bir konuşma yapmak üzere gitmişti. Oldü dedim;
hayır, o heryerdeyaşayacaktır. ölümsüzlerarasına
kanşmıştır...
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDANSAĞA:
1/ Macanstan'da
yetişen çok acı ve
kırmızı bu- biber.
2/Bölmehgöçebe
çadın... Ayakkabı
kalıbının çapı. 3/
Bir kişı, bir işlet-
me ya da bir iş
hakkında ilgili
yerlerden bilgı
toplama. 4/ Bir
meyve... Fasıla. 5/
Pamuk ipliğini
sarmaya yarayan
el çıknğı... "Kır-
mızı bir oluyor solu-
ğum / Yüzümün yanmasın-
dan anlıyorum" (Cemal Sü-
reya). 6/Göze takılan bir cins
mercek... Satrançta özel bir
hareket. II Bir sayı... Ticaret
mallannı saklamak için nh-
hmda yapılan büyük depo. 8/
Yansıma... Uzaklık işareti. 9/
Önder... Yol yapımında kul-
lanılan taş kınntısı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
V Büyük bir anıtın cephesınde düzenlenen ve bir ya da bir-
kaç kapıdan oluşan anıtsal giriş... Uğraş. 2/Yünden dövü-
lerek yapılan kalın ve kaba kumaş... Bir Afrikaülkesinın pa-
ra birimi. 3/ Bir zincire asılı olarak takılan mücevher. 4/
Yumruk. 5/ Mesaj... Bir şeyin ederini arttırma. 6/ Küçük
körfez... Türkiye'ninplaka işareti... Kenarsüsü. 7/Gemınin
yürümesıne hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken
takımı... Ateş. 8/ Otsu bır bitkı. 9/ Azerbaycan'ın para bıri-
mi... Klasik Türk müziğinde sözlü bır yapıt formu.
İZMİR ÜÇÜNCÜ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ
GAYRİMENKIJLÜN AÇIK ARTTIRMA İLAN1
Dosya No: 1992/3443
Birborçtan dolayı hacızli ve aşağıda cins, miktar ve kıy-
metleri yazılı mallar satışa çıkanlmıştır. Birinci arttırma,
27.7.1995 günüsaat 15.30-15 45'te372 Sok.No: 14/Atz-
mir'de yapılacak ve o günü kıymetlenn % 75'ine istekli
bulunmadığı takdirde 28.7.1995 günü aynı yer ve saatte 2.
arttırma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki, arttırma bedeli-
nin malın tahmin edilen kıymetınin yüzde kırlanı bulma-
sının ve satış ısteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklının
toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çe-
virme ve paylann paylaştırma masraflannı geçmesinin şart
olduğu, mancuzun satış bedeli üzerinden % ... oranında
KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra
dosyasında görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şart-
namenin bir ömeğinin isteyene göndenlebileceği, fazla
bilgi almak isteyenlerin yukanda yazılı dosya numarasıy-
la dairemize başvurmalan ılan olunur.
Muh.kıymeti: Adedi Cinsi(Mah. ve önem. nitelikleri)
150.000.000.. 3 Arkadan sıkışhrmalı çöp kamyon
ekipmanı (Beheri 50.000.000.-)
50.000.000- 1 Damperli kamyon damperi.
15.000.000.- 1 Küçük araç kasası. Natamam
vaziyette.
Basın: 30501
L