25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 1995 CUMARTESİ 12 Louvre'daki Anadolu'nun gururu ve hüznüOKTAY EKtNCt • Hitit Güneşi'ni ortadan kaldırmaya çalışan Melih Gökçek ve yandaşlarının, Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Paris'teki Louvre Müzesi'nde belgelenen uygarlık tarihini yok etmeye güçleri yetmeyecek. yıne değişik krallarca gerçekleş- tirilen eklerle bugûnkü şeklini al- mış. Sarayın halka açılması ve bir sanat müzesi haline getirilmesi düşüncesi, daha 18. yüzyılda or- taya çıkmış. Fransa'daki "ayduılanma dev- rimi" ile kûltür ve bilim çevrele- rinden de büyük destek gören bu düşünce, 1793'te devrim hükü- metinin Merkez Sanat Müzesi 'ni Louvre içinde açmasıyla yaşama geçmeye başlamış. Napoİyon dö- neminde daha da genişletilen müzenin, yine bugünkü batıya uzanan kanatlan ise, 19. yüzyıl- da III. Napoiyon tarafindan dü- zenlenen büyük bir sergiyle hiz- mete girmiş. PARİS - Türkiye'nın başkenti Ankara'da, hem Ankara'mn hem de tüm Anadohı'nun binlerce yıl- lik geçmişini simgeleyen Hitit Güneşi ortadan kaldınlmaya ça- hşılırken, Fransa'run başkenti Pa- ris'teki Louvre Müzesi'nde -üste- lik aynı günlerde- en büyük ilgi- nin Anadolu Uygartıklan'na ait yapitlann sergilendiğı galerilerde yoğunlaştığına tanık olmak, doğ- rusu sadece gurur verici değil, ay- nı zamanda "hüzün verici" bir et- ki yaratıyor. Unlü müzenin Akdeniz ve Ön Asya kültürlerine aynlan bölüm- lerinde, dünyanın hemen her ül- kesinden gelen değişik ırk ve ulustan binlerce insan, ellerinde fotoğraf makineleri ve not def- terleriyle insanoğlunun Anadolu topraklannda yarattığı uygarlık değerlerini inceliyorlar. Duvarlara asılı tarihsel yerleş- meleri gösteren haritalarda. ör- neğin yine Anadolu kentleri ara- sında Ankara'nın bulundugu yer- de büyük harflerle "Ankyra'' adı- nın yazılı olması dikkat çekiyor. Pergamon, Efes, Didim ve Milet gibi antik merkezlere ait özel ser- gileme salonlan, bugünkü tzmit kentınin de tarihteki "Nikomede- ia"adıyla tanıtıldığı bilgı panola- n, hem Fransızlara hem Paris'e gelip Louvre'a zaman ayıran tu- ristlere sanki Türkiye'nin insan- lık tarihi açısından taşıdığı öne- mi ve değeri anlatıyorlar. Bu etkileyici ortam içinde bir Japon turistin ricasını yerine ge- tirip, yine Anadolu uygarlıklan- na ait antik kabartmalann önün- de kendi makinesiyle fotoğrafını çekerken, konuşmamızdan Türk olduğumuzu anlayan lzmirli lş Bankası müdürünün sözleri ise, belkı de tarihe geçecek bir "hira- fi" özetliyor: "Dostum, biz sahip olduğumuz zenginlikierin değeriıü, bu insan- hr kadar büemiyoruz_" Aydınlanmanın müzesi... Paris"i sadece Fransa'nın de- ğil, tüm dünyanın bir kültür baş- kenti yapan değerleri arasında Louvre Müzesi'nin, kuşkusuz çok önemli ve özel bir yeri var. Aslında Paris'in kendisi kosko- caman bir müze olarak. tarihsel kent dokusunu ve eski binalannı neredeyse tümüyle ve yine tüm eski caddeleri, meydanlan, köp- rüleri ve anıtlanyla olağanüstü birduyarlık içinde koruyor. Ama yine de Louvre Müzesi, bu öz- gün kimliğin en güçlü ve gör- kemli kahramanı olarak, Paris'e ayrıca çok özel bir "evrensel de- ğer" katıyor. Kenti, tüm yeryüzü kültürlennin kucaklaştığı ulusla- rarası bir tarih ve sanat merkezi yapıyor. Fransa Krah ILPhilippe'in 12. yüzyılda yaptırdığı kalenin yanı başına lSSO'lerde I. François ta- rafindan inşa edilmeye başlanan Louvre Sarayı, ilerleyen yıllarda Uluslararası sanat merkezi Yaklaşık 200 yıldır saray yeri- ne bir müze olarak Paris'e ve tüm dünya kültürüne katkıda bulunan Louvre' un Fransız resim sanatı koleksiyonu, elbette ki olağanüs- tü zenginlikte. Rönesans öncesi ve sonrasınm yine ünlü resim ve heykel ustalanna ait yapıtlarla Fransız krallanna ait eşyalar ve hazineler, birlikte sergileniyor. Ancak, bunlann yanı sıra özel- likle Etrüsk, antik Roma, antik Yunan, Vlısır. Mezopotamya ve eski Doğu uygarlıklanna ait bö- lümler, Louvre Müzesi'ni bir uluslararası sanat tarihi merkezi yapmaya yetiyor. Yine Anadolu'yu tanıtan ya- pıtlardan "tslam dönemine"iliş- kin olarak özel bir galenyi süsle- yen sanat ürünleri arasında ise özellikle 16. yüzyıla ait "İznik çi- nileri" ile 18. yüzyıla ait Uşak yöresi halı ve kilimleri, deyim ye- rindeyse salonun "baş köşesine" kurulmuşlar. Bu arada Mimar Sinan döne- mindekı onanm ve bezemelerden olduğu belirtilen Avasofya'nın mihrabından almmış lznik çinile- riyle kaplı duvar panosu da Lo- uvre'un Anadolu kültür mirası salonlannda.. Plramidl 'hak etmelC gerek Louvre Sarayı'ndaki binalaı ve pavyonlar, giderek artan yeni me- kân gereksinimlerine yetmez ha- le gelince, 1980'lerin başlannda müzede yeni bir "büyütme pro- jesi" geliştirilmiş. Sarayın ortasındaki büyük av- lu kazılarak elde edilen geniş bodrum kat alanı, müzenin giriş holü. kütüphanesi, toplantı salon- lan ve kafeterya-satış üniteleri vb. amaçlar için düzenlenmiş. Çin asıllı ABD'li mimar Pei'nin hazırladığı projeye tümüyle uyu- larak, yeraltındaki bu büyük bod- rum katının doğal ışık alabilme- si için, yine avlunun ortasma tü- müyle camdan ve "piraıııit" bi- çiminde aydınlanma fenerleri yerleştirilmiş. Çevresi sığ su havuzlanyla ko- rumaya alınan çelik çatkılı bu cam piramitlerin üçü küçük. Ana Aydınlanma devrimiyle birlikte iki yüzyıl önce sanat müzesine dönüştürülen Louvre Sarayı'nın orta avlusu kazılarak 1960'lerde yeraltı galerisi haline getirilince, Çin asıllı ABD'li mimar Pei'nin hazırladığı projeye tümüyle uyularak, bod- rumda kalan mekânların aydınlanması için piramit biçiminde camdan bir ışık feneri yapıidı. girişin üzerindeki ise 20 metreyi bulan yüksekliğiyle ve 30 metre- lik taban genışlığiyle oldukça bü- yük. Söylendiğine göre Fransızlar hâlâ bu piramitlerin Louvre'un av- lusuna yakışıp yakışmadığını tar- tışıyorlar. Kimileri tarihi çevreye uyumsuz buluyor ve eleştiriyor. Kimileri ise binlerce yıllık uygar- lıklann sergilendiği bu dünya sa- nat meTkezinde, modern anlayışın bir simgesinin de bulunmasını, çağdaş bir tutum olarak yorumlu- yorlar. Louvre'un cam piramitlerini fo- toğraflardan değil de bizzat "ye- rinde" görünce ve özellikle bu simgeleri "Paris'lebirBkte" değer- lendirince, bu tartışmaya Türki- ye'den katılan kimi "modernist" çevrelerin, aslında büyük yanılgı- lar içinde olduklan çok daha açık biçimde ortaya çıkıyor. Çünkü Lo- uvre, bizdeki gibi korunabilen sa- dece birkaç eski saraydan birisi değil, bütün binalanyla "kent öl- çeğinde" korunan Paris'in ''tarih- sel dokusunu tamamlayan" sayısız yapılardan birisi. SeineNehriüze- nndeki aynı tarihe tanık olan köp- rülerden geçip, yine aynı geçmişin kent kimliğini yansitan eski bina- lann arasından ve özenle korunan caddelerle meydanlarda dolaştık- tan sonra Louvre'a geldiğinizde. tarihle ilk kez karşılaşmıyorsunuz. Eğer Paris'te iseniz, aynı anda yüzlerce yıllık geçmişle zaten bir- likte, iç içesiniz. Bu nedenle Fransızlar, Louv- re'un avlusunun altında inşa ettik- leri müzenin yeni giriş ve sosyal mekânlannı gün ışığıyla aydınla- tabilmek için ışık fenerini piramit şeklinde yapmayı çoktan hak et- mişler. Tartışmasını da elbette aynı hakhlık içinde cesaretle ve gurur- la yapıyorlar. Mimari mirasımızı korumak Ama söyler misiniz; tarihsel kent dokulanmızın hızla yok edil- diği ve eski yapılann yıkılıp, yeri- ne durmadan tekdüze betonarme apartmanların dikildiği bir süreç- te, her nasılsa bugüne dek koruna- bilmiş az sayıdaki mimari mirası- mızı da "modern eklerte" rezil et- meyi, LouvTe'un avlusundaki pi- ramitleri örnek göstererek savun- mak, acaba ne kadar doğru ve inandıncıolabilir?.. Evet... Paris'i ve Louvre'u Türkiye'deki şu son ve güncel tartışmalar sırasında bir kez daha gördükten sonra, hüzün verici de olsa insanın yüreği fe- rahlıyor ve umutlar tazeleniyor. Çünkü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve yandaşlan ne yaparlarsa yap- sınlar, Ankara'dakiAnadolu Me- deniyetleri Müzesi ile Paris'teki Louvre Müzesi'nde belgelenen uygarlık tarihini yok etmeye güç- leri elbetteki dünya durdukça yet- meyecek. Kültür mirasımızı "çağdaş mi- mariık" (!) adına garip kılıklara sokan kimi tasanmcılar ise yeni Paris'teki kent ölçeğinde sürdürü- len koruma karşısında artık her önüne gelenı "Louvre'daki Pira- mit'' örneğiyle kandıramayacak- lar... Paris'te komşu binalar arasındaki alçak tarihi binalara Is- tanbul'daki gibi yeni katlar eklenmiyor. Bu koruma bilin- cî, tarihsel kimliğin yaratlmasını da beraberinde getiriy- or. (Fotoğraflar OKTAY EKİNCİ) ÇALJŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL 10 yılhk Bağ-Kur sigortam geçersiz mi? SORU: bkkez, 1965yüındadeviet memunı olarak çalışmav-abaşladım. 15 yü Emekti Sandığı"na bağh memur olarak çalıştıktan son- ra 1980'de memuriyetten isteğimle aynktun. Aynı yıL kendi işimi kurdum ve iş hayatına atıklım. 1990 yüında işlerim bozuldu. ben de isyerimi kapattun. tş hayaüna atüdığun 198O'den,işyerimikapattığım 1990'akadar Bağ-Kur sigortahsı oklum ve primlerimi bir gün aksatmadan >-aürdım. tşyerimi kapatbktan sonra ara vermeden bir özel işletmede bu kez de Sosyal Sigortalar Kurumu sigortahsı olarak çalışmaya başladım. 1995 }ih başında 25 sigortahlık yılını doMurmuş, 5 bin gün- den fazla prim yatırmış ve son 7 yıfan yansından fazlasuu da Sosyal Sigortalar Kurumu'nda gecirmiş bir sigortah olarak emeknük başvurusunda bulundum. Emekülik islemlerimin son aşamasuıda bir terslik oldu. Bağ- Kur'da geçen 10 >üiık sigortah sürem geçersiz sayüdL Bağ- Kur'lu geçen çanşmalanm sırasuıda herhangj bir meslek ku- ruluşuna kaydımı yapormamış olmam, bu tersliğe sebep gös- terildi. Meslek kuruluşlanna kavdını \aptırmayanlann Bağ- Kur stgortalılıklan geçersiz oluyormuş. Sorum: Benitn, 1980 Ue 1990 yıllan arasında geçen 10yıllık Bağ- Kur sigortam geçersiz mi? (G.T) YAN1T: Bağ-Kur Yasası kapsamına kimlerin alınıp kimlerin alınmayacağı, yasanın ilişkin 24. maddesinde açıklanmıştır. 24. madde günümüze kadar birçok kez değişikliğe uğramıştır. 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası yürürlüğe girdiği 10 Ekim 1972'de, öngörülen uygulamada. 'kendi adına ve hesabına çahşanlar olarak nite- lendirilen bağunsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlanna yazıh olan gerçek kişiler' kanun kapsamına alınmıştır. Bu uygulamada, yasa ile kurulmuş herhangi bir meslek kuruluşuna yazılı olmayanlar kapsam dışı bırakılmış ve sigortalı sayılmamıştır. Yasanın 24. maddesi, 4 Mayıs 1979'da yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa ile değiştirilmiş ve meslek kuruluşlanna yazılı olma koşulu kaldınlmıştır. Bu madde, 20 Nisan 1982'de yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa ile bir kez daha değiştirilmiş. bu değişiklikle sigortah sayılmanın kapsamı genişletilmiş ve daha açık hale getirilmiştir. 'Kanunla ve kanunlann verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışuıda kalan %e herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağtı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağunsız çalışanlardan; a) Esnaf ve sanatkârla. tüccar, sanayici ve borsa ajan ve acenteleri. mimar ve mühendisler, sigorta prodüktörleri ve eksperleri, eczacılar, tabıpler, veterinerler, gümrük komisyonculan gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar' yasa kapsamına alınmış ve sigortah sayılmıştır. Konu ile ilgili uygulamanın nasıl yapılacağı, Bağ-Kur Genel Müdürlügü'nün 22.9.1987 günlü ve 279 sayılı genelgesinin 8. sayfasında açıklanmıştır. "(_.) sigortah olma niteliğini taşjdıklan halde 20.4.1982 tarihine kadar kunıma ka>ıt ve tesciUerini yaptırmamış olanlann her rürlü hak ve mükellefîyetleri 20.4.1982 tarihinde başlatılacaktır. Sigortalı olma durumlan devam edenlerin ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde geür vergisi mükellefiyetlerinin başlangiç tarihi 20.4.1982 tarihinden önce olanlann 20.4.1982 tari- hinde, bu tarihten sonra başlayanlann ise ticari kazanç veya meslek kazancı dolayısıyla veya götürü usulde gelir vergisi mükeİlefiyetlerinin basladığı tarihten (_.) ftibaren sigortahlıklan başlatılacaktır." Genelgeye göre Bağ-Kur sigortalılığınızın 20.4.1982'den, işinizi bıraktığınız 1990 yılına kadar geçerli olduğu kesindir. İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1993/883 E 1994/812 K. Davacı Nazım Aydın vekıli Av. tbrahim Işsever tara- findan davalılar Abdurrahman Gülçiçekleri ve arkadaş- lan aleyhine açılmış olan tescil davasının yapılan duruş- ması sonunda: Mahkememizin 25/10/1995 tarihli ilamında dava sa- bit olduğundan kabulü ile tzmir Buca Kocatepe Mah. ta- punun 619 ada 5 parselinde kayıtlı bulunan taşınmaz üzerinde bulunan binanın 2 bodrum katı 1 no'lu bağım- sız bölümün davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, ttK'nin 28'inci maddesi gere- ğince karann hüküm özetinin tapu sicil müdürlüğüne re- sen bildırilmesine, taşınmazın bu bağımsız bölümü üze- rindeki tedbirin HUMİC'nin 112. maddesi gereğince hük- mün kesinleşmesine kadar devamma, Davacı tarafindan yapılan 2.557.800 TL'nin davalılar- dan alınıp davacıya verilmesine, 3.750.000 TL ücret-i ve- kâletin davalılardan alınıp davacıya verilmesine dair iş- bu karar hüküm özetinin davalı Abdurrahman Gülçiçek- leri'ne karann tebliği yenne kaım olmak üzere ilan olu- nur. 21/6/995 Basın: 30293 TÜRK DİLİ DERGİSİNİ OKUYOR MUSUNUZ? 1995 TEMMUZ SAYISIBAYİLERİNİZDE Türkçede Doublet Ömekleri (Prof. Dr. Hasan EREN) Latin Alfabesi Konusunda Gelişmeler (Prof. Dr. Ahmet B. ERCİLASUN) "Takısız Ad Tamlaması" Sorunu (Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR) Yabancı Kelimelere Karşılıklar (TDK) Çeşitli Uluslann Halk Edebiyatlannda "Kadın"la ilgili Ata Sözleri (Hatice BEK- TAŞ) Yazı Dilinin Hitabetteki Yeri (Yard. Doç. Dr. Altan ALPEREN) Aşık Veli'nin Bilinmeyen Şürleriı l (Prof. Dr. Şükrü ELÇtN) Fuzuli'nin Türk Dili ve Türk Dünyasına Hizmeti (Dr. Yusuf OLGUN) Feyzi HALIC1, Kerim Aydın ERDEM, Coşkun ERTEPINAR, Dağıstan KILI- ÇASLAN, Hüseyin YURDABAK, Abdullah AKAYın şiirleri. Değerlendirmeler, haberler. TÜRK DİL KURUMU Fiyah:25.000 TL. Abone şartlan: Yılhk: 250.000 TL (Öğretmen ve öğrencilere 200.000) Altı aylık: 125.000 TL (Öğretmen ve öğrencilere 100.000) Postaçekino: 128236 Adres: Atatürk Bulvan, 217 Kavaklıdere/ANKARA Basın: 30113 GAZİOSMANPAŞA tKİNCİ ÎCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MYMET TAKDtR RAPORUNUN İLANEN TEBLİĞtDİR 1994,3569 Alacaklı Melih Gülen vekıli Av. Hilmı Hanta tarafindan Fatih, Sancaktar Hayrettın Mah. Sancaktar Tekke Sok. No. 7 Huzur Apt. A Blok K. 2 D. 9 adresinde mukinı Ali lkiz aleyhine yapılan ıcra takibinde, borçlu adına kayıtlı bulu- nan tapunun Fatih 2. Bölge Sancaktar Tekke Sokak'ta ka- in 287 pafta, 955 ada, 25 parsel sayılı A Blok 2. Kat 9 no'lu bağımsız bölümün tapu kaydına haciz konulmuş, borcun ödenmemesi nedeniyle söz konusu taşınmazın satış hazır- lığı yapılmış, borçlunun adresınin tespit edilememesi ne- deniyle ödeme emri borçluya ılanen teblığ edilmiş olmak- la kıymet takdir raporunun da ilanen tebliğine karar veril- miş olup borçlu adına kayıtlı bulunan yukanda belirtilen taşınmazdaki yapılmış bulunan binanın 400/12288 arsa pa- yına isabet eden A Blok 2. Kat 9 no'lu daireye bilirkişice 900.000.000 lira değer takdir edilmiş olup işbu kıymet tak- dir raporunun gazetede ilanından itibaren yasal sürelere 10 gün ılave edilerek borçlunun bir itirazı varsa ilanın gazete- de ilanından itibaren 13. gün içerisinde icra dairesıne veya tcra Tetkik Mercii Hâkımlığı'ne bıldırilmesi, aksi takdir- de yapılan kıymet takdir raporunu kabullenmış sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 26.6.1995 Basın: 30120 POLİTtKAVEÖTESİ MEHMED KEMAL Ölümsüz Halk Yazarı... Daha başında, yazı yaşamına girerken halk yaza- n olmayı gözlemişti. Sedat Simavi'nin Yedi Gün dergisinin şiir köşesinde yazmaya başlamıştı. O yıl- larda şiir meraklısı olan her genç bu köşede şiir ya- yımlardı. Köşeyi yöneten, Nihat Sami Banarlı'ydı. Bu köşede şiir yayımlandığı gibi, şiir üstüne uyarıci öğütler de verilirdi. Bu köşede yazdığı şiirierde Aziz Nesin'in takma adı bir bayan adıydr. Vedia Nesin! Adının bir bayan adı olmasından ötürü birçok er- kekten aşk mektubu alırdı. Uzun yıllar bu adı kullan- mış, sonra Aziz Nesin adını yeğlemişti. Aziz, baba- sının adıydı. Aziz Nesin'i yazar olarak ilk keşfeden Zekeriya Sertel olmuştu. Tan gazetesinde köşe yazıları yaz- mış, röportajlar yapmıştı. Tan gazetesi yıkıldıktan sonra açıkta kalmış, bir dergi çıkarmıştı. Derginin ach Marko Pasa'ydı. Ortağı da Sabahattin Ali olmuş- tu. Dergi, çok tutunmuş bir muhalefet dergisiydi. O günün koşulları altında bu iktidar bu dergiye daya- namamış, kovuşturmaya geçilmişti. Uzun sürme- miş, kapanmıştı. Aziz Nesin, yeniden işsiz kalmıştı. Düşün diye bir kitabevi kurmuş, fakat burası da bır gece yanmıştı, Aziz'i keşfedenlerden biri de Yusuf Ziya Ortaç'tjr. Akbaba dergisinde Ateş Sin takma adıyla yazma- ya başlamıştı. Ateş Sin'in Aziz Nesin olduğunu an- ladıkları zaman, engel olmaya kalkışmışlardı. Dev-. rin başbakanı Adnan Menderes'in dostu olan Yu- suf Ziya, ona kol kanat germişti. Takma adla yaz- masına izin çıkmıştı. Böylece 27 Mayıs askeri hareketine kadar gelin- mişti. 27 Mayıs'tan sonra Akşam gazetesinde köşe yazıları yazmaya başlamıştı. Artık imzasından kor- kulmuyordu. Tersine, halkın çok sevdiği bir yazar oluvermişti. Artık bir kurum gibiydi. Yurtiçinde ve yurtdışında yazılarıyla geçiniyordu. Bırakın geçinmeyi, yazıla- nndan aldıklarıyla variıklı bir kişi olmuştu. Adı, dün- yanın her yanına yayılmıştı. Paralanna bir düzen ver- mek için bir vakıf kurmuştu. Bu vakıf, yoksul çocuk- ları okuturdu. Nasrettin Hoca, Bektaşi öyküleri gibi bir üne da kavuşmuştu. Gülünç, mizahi bir olay oldu mu "Aziz Nesinlik" deniyordu. Cumhuriyet Gazetesi Başya- zan Nadir Nadi şöyle yazıyordu: ; "... Yüreğinizi altüst eden karamsar duygulan na-\ sıl giderebilir, kendinizi nasıl avutabilirsiniz? Siza tavsiyem: Uslu uslu evinize gidiniz. Hafif bir şey ye- dikten sonra Aziz Nesin 'in kitaplanndan birini ala- rak yatağtnıza giriniz ve herhangi bir yazıyı okuma- ya koyulunuz. Çoğu zaman sayfayı bitirmeden da- yanılmaz, önüne geçilmez bir gülme eğiliminin ka- sıklannızdan koltuk altlannıza doğru gövdenizi kap- ladığını duyacaksınız. Dikkat ediniz, kendinizi koy- verirseniz gözlerinizden yaşlar boşanabilir. Yataği- nızda katılabilirsiniz. (..) Okuduğunuz yazılarda bir- takım tipler canlandınlmıştır. Bunlar sokakta, işiniz-. de, o komşulannızda, evinizde her zaman rastladı- ğınız, birçoğu ile her gün haşırneşirolduğunuzkim- selerdir." Aziz Nesin'e verilen pasaportu, zamanın Birinci Ordu Komutanı Cemal Tural alıyor. "Ismet Paşa 'ya git, pasaportu ancak o alabilir" diyorlar. Pasaport için Metin Toker'e de başvurulduğundaToker, "Git görüş"diyor: "Düngeceseninbirkitabınıkatılaka- tıla gülerek okuyordu." Aziz Nesin'in kitaplan böy-' le yaygın bir okuyucu buluyordu. Ünlüter de okuruy- du. Aziz Nesin, son döneminde, bir yazar değil; halk kitleleri önünde konuşan, polemik yapan bir konuş- macı olmuştu. Yazılanndan korkanlar, nüktelerin- den ürkenler vardı. Son nefesini verdiği Ege'ye de bir konuşma yapmak üzere gitmişti. Oldü dedim; hayır, o heryerdeyaşayacaktır. ölümsüzlerarasına kanşmıştır... B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Macanstan'da yetişen çok acı ve kırmızı bu- biber. 2/Bölmehgöçebe çadın... Ayakkabı kalıbının çapı. 3/ Bir kişı, bir işlet- me ya da bir iş hakkında ilgili yerlerden bilgı toplama. 4/ Bir meyve... Fasıla. 5/ Pamuk ipliğini sarmaya yarayan el çıknğı... "Kır- mızı bir oluyor solu- ğum / Yüzümün yanmasın- dan anlıyorum" (Cemal Sü- reya). 6/Göze takılan bir cins mercek... Satrançta özel bir hareket. II Bir sayı... Ticaret mallannı saklamak için nh- hmda yapılan büyük depo. 8/ Yansıma... Uzaklık işareti. 9/ Önder... Yol yapımında kul- lanılan taş kınntısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: V Büyük bir anıtın cephesınde düzenlenen ve bir ya da bir- kaç kapıdan oluşan anıtsal giriş... Uğraş. 2/Yünden dövü- lerek yapılan kalın ve kaba kumaş... Bir Afrikaülkesinın pa- ra birimi. 3/ Bir zincire asılı olarak takılan mücevher. 4/ Yumruk. 5/ Mesaj... Bir şeyin ederini arttırma. 6/ Küçük körfez... Türkiye'ninplaka işareti... Kenarsüsü. 7/Gemınin yürümesıne hizmet eden direk, seren, ip, halat ve yelken takımı... Ateş. 8/ Otsu bır bitkı. 9/ Azerbaycan'ın para bıri- mi... Klasik Türk müziğinde sözlü bır yapıt formu. İZMİR ÜÇÜNCÜ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ GAYRİMENKIJLÜN AÇIK ARTTIRMA İLAN1 Dosya No: 1992/3443 Birborçtan dolayı hacızli ve aşağıda cins, miktar ve kıy- metleri yazılı mallar satışa çıkanlmıştır. Birinci arttırma, 27.7.1995 günüsaat 15.30-15 45'te372 Sok.No: 14/Atz- mir'de yapılacak ve o günü kıymetlenn % 75'ine istekli bulunmadığı takdirde 28.7.1995 günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki, arttırma bedeli- nin malın tahmin edilen kıymetınin yüzde kırlanı bulma- sının ve satış ısteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çe- virme ve paylann paylaştırma masraflannı geçmesinin şart olduğu, mancuzun satış bedeli üzerinden % ... oranında KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şart- namenin bir ömeğinin isteyene göndenlebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukanda yazılı dosya numarasıy- la dairemize başvurmalan ılan olunur. Muh.kıymeti: Adedi Cinsi(Mah. ve önem. nitelikleri) 150.000.000.. 3 Arkadan sıkışhrmalı çöp kamyon ekipmanı (Beheri 50.000.000.-) 50.000.000- 1 Damperli kamyon damperi. 15.000.000.- 1 Küçük araç kasası. Natamam vaziyette. Basın: 30501 L
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle