04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 1995 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR "Sultanlann împaratorluğu" ve "Çeyiz" başhklı sergiler cuma günü Cenevre'de açılıyor Âvrupahları büyüleyecek sergiler irinci serginin özelliğini, bütün eserlerin sadece tek bir kişinin, özel koleksiyonundan gelmesi. Ikincisinin özelliğini ise Osmanlı tmparatorluğunda yaşamış Arap, Ermeni ve Yunan çeyizlerindeki el işleme sanatlanna da yer verilmesi oluşturacak. Osmanta el işlemesi bir peşkir 15. yy'da yapdmış gümüş maşrapa ÖZGENACAR Jsviçre'nin Cenevre kentinde "Sanat ve Tarflı MüzesiB nde cuma günü Osman- lı Türk sanatı ile ilgili ikd önemli sergi açılıyor. "Sultanlann lmparatoıiuğu" adlı birinci sergi, 24 eylûle, adını Türk- çeden "Çeyn" olarak alan ikincisi ise gelecek yılın 12 mayısına kadar açık ka- lacak. Her iki sergiyi tanıtmak amacıyla perşembe günü Cenevre'de bir basın top- lantısı düzenleniyor. Birinci serginin özelliği, bütün eserle- rin sadece tek bir kişinin özel koleksiyo- nundan gelmesi. Ikincisinin özelliğini ise Osmanlı Împaratorluğu'nda yaşamış Arap, Ermeni ve Yunan çeyizlerindeki el işleme sanatlanna da yer verilmesi oluş- turacak. 66 trilyon liralık sigorta Bir Iranlı Yahudi ailesinden gelen Dr. NasserHaliB'nin (50) sahip olduğu eser- ler "Halili Koleksiyonu" olarak tanını- yor. Londra'da sanat eserleri ticareti ya- pan Dr. Halili'nin. Cenevre'de sergiye çıkacak 250 parça ile birlikte tüm Islam eserleri koleksiyonunun 1.5 milyardola- ra (yaklaşık 66 trilyon liraya) sigortalan- dığı anımsatılıyor. Sergide; Iznik tekstil ve halı gibi par- çalann yanı sıra, Osmanlı sanatının "hat", "yazma" ve "minyatür" gibi "an- lanmcı eserteri" de önemli yer rutacak. Bir Batıli uzman "Osmanlı sanatının anahtan kaligrafı; sadece Osmanlı'nın iktidannı kanıtlayan bir araç değil, aynı zamanda bir sanat biçemidir" diyor. Halıli sergısmın mesajını "Osmanlı kaligrafisinineşsizliğj" oluşturacak. Ser- gide Kuran'lar, el yazmalan, minyatür- ler, aynca silah ve zırhlar, metal parça- lar, seramik, tekstil ile çeşitli bilimsel araçlar yer ahyor. Piri Rets'in Akdeniz ve Karadeniz ha- ritalannı gösteren 63 sayfalık bir eseri de sergilenecek. "Halili Portolan Atbsı''n]n, Piri Reis'in "Khab-i Bahriyesi" ile yer- leşen haritacılık geleneğinin seçkin ve güzel bir örnegi olduğu biliniyor. Söz konusu "PortoJan Atlası"ndan Türkiye'de sadece 750 adet tıpkıbasımı y_apılmış ve 1993 Dünya Matbaacılık Odülleri'nden Güzel Sanatlar Dalı'nda "Daninippon Screen Award"u kazan- mıştı. 300 adedinin satışından sağlanan gelirle Türkiye'de bazı tarihi eserlenn bakım ve onanmını bilimsel yöntemler- le yapacak konservasyon uzmanlannın yetiştirilmesi, tstanbul Üniversitesi Ede- biyat Fakültesi'nde bir de laboraruvar ku- rulması amaçlanmıştı. Aynca, Padişah 3. Muratiçin yazılmış "Siyer-i Nebi-Muhammed'in Yaşa- mı rl nın bir kopyasından iki resim de Ce- nevre'de sergilenecek. Bunlardan bın Peygamber'i bir askeri sefer sırasında çevresinde altın zeminle gösteriyor. Eşsiz kaligrafı Sergide. Osmanlı döneminin büyük yazı ustalanndan Şeyh Hamdullah (1520) ve 2. Beyazrt'ın kaligrafı ustası Hafiz Osman'ın (1698) yapıtlan da gö- rülecek. Kendileri de birer yazı ustası olan 2. Mahmud ve Birinci Abdülme- cid'in elinden çıkmış eserler ve yazı yaz- makta kullanılan karnış, makas ve bıçak- lar da Dr. Halili'nin koleksiyonunda bu- lunuyor. llginçbirbaşkaparçayı ise 19. yüzyılda, elmas, altın ve minelerle be- zenmış bir yazı masası oluşturacak. Osmanlı döneminde kaligrafınin mi- maride-kullanılmış olması Avrupalılann ilgisinı çekiyor Kanuni zamanında Ka- be'deki onanm sırasında kullanılmış ya- zılı dört çini de sergilenecek eserler ara- sındadır. 1470'te tstanbul 'da Fatih Snltan Meh- met'in Baş Harem Ağası Mercan Ağa ıçin hazırlatılmış bir Kuran'dan başka, 19. yüzyılın ortalannda Avnıpa'nın akantus yapraklan ve nar madalyonlan ile kJasik Osmanlı motiflerini birleştiren bir Kuran da sergilenecek. Osmanlı kitap ciltçiliğinden özenle se- çilmiş örnekler ve bazı eşsiz fermanla- nn yanı sıra Dr. Halili'nin koleksiyonun- da Kanunı'nin kitaplığından çıkmış bir kıtap da bulunuyor. 1520 tarihli bu kita- Mark Tvvain'in 'Huckleberry Finn'in Serüvenleri'nin yayımlanmamış yeni bölümü bulundu Huck Finn, yeniden gündemde Kûltür Servisi - Mark Twain'ın Ame- rikan yazınının en büyük romanlanndan biri olarak nitelenen yapıtı 'The Adven- tures of Hucklebenry Finn-HuckJeberry Finn'in Serivenleri'nin yayımlanmamış yenı bir bölümünün bulunması akade- misyenleri şaşırttı. Twain'in bu en ünlü kitabının kayıp olan 15 sayfalık bölümü, Hollywood'da bir tavanarasında bulundu. New York Eyalet Üniversitesi'nden Ingiliz ve Ame- rikan Yazını Profesörü Vîctor Boyno, "Sanlti 'King Lear'in y» da 'Hamlet'in yeni bir sahnesi buhındu" diyor. Yeni bulunan bölüm, 1884 yılında ilk kez yayımlanmasının ardından roman üzerinde yoğunlaşan akademısyenler için bir altın madeni degerinde. Boyno, 'Twa- in'in en rvi yapıtı ve Amerikan yaznıuıda bir anahtar khap'olarak niteledıği 'The Adventures of Huckleberry Finn'in bi- linmeyen bölümünün yayımlanmasının yeni eleştirilere zemin oluşturacağını ve yeni araştırmalan başlatacagını ifade edi- yor. Yazar kitabı bitirdikten kısa bir süre sonra eryazmalannı avukat James Fra- serGhıck'ın ricasıyla New York'ta, Buf- falo'da bir kitaplığa hediye etti. Ancak ki- tabın ilk 665 sayfası kayboldu. Twain, ki- tabın ilk bölümünün yanlışlıkla imha edildiğini düşünüyordu. Bu sayfalar, Gluck'un 62 yaşında bir kürüphane mü- dürü olan torunu tarafindan evinin tava- narasında bulundu. Gluck ailesi ve ki- taplık arasmda, kitabın bu bölümünün kime ait olduğu konusunda bir tartışma başladı. Beş yıl süren bu tartışma sonun- da bu sayfalann kitaplıkta kalmasına ka- rar verildi. Şimdi kitabın tamamı yıllar sonra ilk kez bir araya geldi. Bugüne dek 20 mil- yon adet satılan kitabın redakte edilme- miş bütünü en sonunda ortaya çıktı. Romanın yeni keşfedilen kısmında. Huck Finn'in arkadaşı Jim'le hayaletler hakkında konuştuğu gerçeküstü bir bö- lüm var. Huck Finn arkadaşına bir haya- let görüp görmediğini soruyor. Jim de "Şey, sanırun gördüm" yanıtını verince Huck Finn, gördüğü hayaleti anlatması- nı istiyor. Huck'ın ısran sonucu Jim, Güneyli lehçesiyle birkeresinde bircesetle birlik- te bir odada geçirdiği geceyi anlatıyor. Dokuzuncu bölüme ait olduğu ve Twain tarafindan redakte edildiği sanılan bir başka bölümde de Huck, Mississippi'de- ki adada, bir mağarada saklanıyor. Kitap, Amerikan yazınında bugüne dek yazılmış en iyi roman olarak nitele- niyor. Ernest Hemingivay bir keresinde "Çağdaş Amerikan yazını bütünüyk bu rofnandan geli>or~ demışti. Roman, Twain tarafindan üzerinde ça- lıştığı sekiz yıl boyunca pek çok kez göz- den geçirilmiş olsa da, bazı bölümlerin sonradan kitaptan çıkanlmış olabileceği yolunda spekülasyonlar üretildi. Tvvain'in son derece ciddi bir kadın olan eşi Ofivia'nın, atılan pasajda zenci bir kölenin çıplak cesetlerle güreşmesi- nin betimlediği bölümü çok aynntılı bul- duğundan kuşkulananlar var. Bundan kuşkulananlar Olivia'nın yazann yapıt- lanna zaman zaman sansür koyduğuna dair şu örneği veriyorlar:Twain bir gün 'The Lndertaker's Love Ston'adlı yeni yazdığı kısa öyküsüyle eve gelmiş ve her zaman yaptığı gibi öyküyü ailesine oku- muş. Olivia, bunun üzerine birlikte yürüyü- şe çıkmalannı teklif etmiş. Bu yürüyüş sırasında yaptıklan konuşmanın ardın- dan Twain, öyküyü yayımlamamaya ka- rar vermiş. Bu öykü, yazar yaşadığı sü- rece yayımlanmadı. The New Yorker dergisinin edıtörü Hal Espen, Tvvaın'in eşı yüzünden kıtabın- dan bazı pasajian atmış olabileceğini, an- cak bunu kesin olarak bilmedıklerini be- lirtiyor. 'Huckfcberry Finn'de 13 ceset var. Aynca 34 kişi ölüyor. Yapıtına karşı yeni bir ilginin doğma- sı Twain'i mutlu ederdi. Asıl adı Samu- elLanghorne Oemens o 1an yazar her za- man Mark Twain takma ismini kullandı. Genellikle büyüdüğü yerde, Mississippı deltasında geçen öyküleri yazara yaşar- ken büyük bir ün kazandırmıştı. Ancak Ernest Hemingway'in 'Huckle- berry Finn'in Amerikan yazınının başya- pıtı olduğu yolundaki düşüncesini pay- laşmayanlar da var. Roman, yayımlandı- ğı zaman karakterlerinin kullandığı köy lehçesi yüzünden yazın çevrelerinde alay konusu olmuştu. Kısa bir süre önce de içinde 'nigger-zeiKİ' sözcüğünün geçme- si yüzünden Amerika'da okullarda oku- tulması ve kitaphidara girmesi yasakJan- dı. Romanın dokuzuncu bölümüne ait olan pasaj, Tvvain'in kitapta Jim'in Huck'a katılmadan önceki yaşamına de- ğindıği tek bölüm. Bir cesedi ısıtmaya kalkıştığı bölüm ise komik olmakla bir- likte o zamanlar zencilerin sahip olduğu düşük statüyü anımsatıyor. Kimi uzman- lar, Amenkan tarihinde pek çok siyahın maruz kaldığı aşağılanma ve hakareti çarpıcı bir anlatımla gözler önüne seren romana, zaman içinde eleştirmenlerin olumluyaklaşabileceklerini belirtiyorlar. bın ilk sayfasında Kanuni'nin mavi renk- li ve altın süslemeli iki tuğrası bulunu- yor. Dr. HaJili kimdir? Dr. Halili; lslam, Japon, Hint, Isveç ve Ispanya sanatı ile aynca, t.Ö. 800'den l.S. 700. yy'a uzanan dönemleri kapsa- yan, Anadolu, Yakın ve Ortadoğu'da top- rak altından çıkmış eserlerden oluşan zengin bir koleksiyona da sahip. Dünyanın en zengin koleksiyoncusu Baron Hans Thyssen-Bomemisza'nın bi- le Dr. Halili kadar serbestçe para harca- yamadığı biliniyor. Bu nedenle, Dr. Ha- lili'nin sanat dünyasındaki gizemi sürü- yor. Dr. Halili, 27 bin eserlik lslam sanatı koleksiyonunun 30 ciltlik kataloğunu ha- zırlatmak için 7.5 milyon dolar(315 mil- yar lira) harcıyor. Japon koleksiyonu ka- taloğu ise 2.2 milyon dolara (yaklaşık 93 milyon lira) hazırlanıyor. Bu yaz piyasa- ya çıkacak Japon koleksiyonu kataloğu- nun satış fıyatı 4.500 dolar (yaklaşık 200 milyon lira) olarak belirlendi. Bu katalo- ğun fiyatının lslam eserleri kataloğunun fıyatının yanında solda sıfırkalacağı söy- leniyor. Halili koleksiyonunun sorumlu- su Prof. J. M. Rogers'in düzenlediği ser- ginin kataloğunu ise tslam sanatı uzma- nı Dr. Julian Ruby hazırlıyor. 1967'de İran'dan ABD'ye öğrenci ola- rak gittikten sonra Amerikan vatandas.li- ğına geçen Dr. Halili, evli olup üç çocu- ğu ile Londra'da yaşıyor. Parasının kay- nağını soranlara ise yanıtı "Babamdan kalan 3-5 kuruşu akıDıcakuiladım. Sade- ce o kadar"diyor. Dr. Halili, lslam eserleri koleksiyonu- nu 15 yıllığına Londra'da bir müzeye ödünç vermeye ve sonrasında tümüyle bağışlamaya hazırlanıyor. Dünyada Dr. Halili'nin sanat eserleri- ne ödediği parayı harcayabilecek kişinin sadece dünyanın en zengin adamı olarak bilinen Brunei Sultanı olduğu söyleni- yor. Dr. Halili, Sultan'adanışmanlıİcyap- tığını doğruluyor, ancak Sultan'ın para- sını kendi işlerinde kullandığı ıddiasını ise yalanlıyor. Çeyiz sergisi Adını Türkçe "Çeyiz"den alan ikinci sergide ise 50 kadar çeyiz eşyası yer ala- cak. Çevre, el işlemeleri, çeşitli dönem tekstil parçalanndan oluşan bu sergide sadece Osmanlı TürkJerinin değil, aynı zamanda Arap, Ermeni ve Yunan çeyiz eşyasının da bulunacağı bildiriliyor. Bu serginin "Osmanlı'nuı ev yaşanu- nın büyüleyki vanını yansıtacağı* 7 duyu- ruldu. Cenevre Üniversitesi'nin; Max van Berchem Vakfi'nın desteği ile 17-23 eylül tarihleri arasmda "10. Türk Sanat- lan Ulusiararası Kongresi" adlı bir top- lantı düzenleyeceği de bildiriliyor. Kong- rede tartışılacak konulararasındaa Muh- teşem Süleyman" döneminin önemli yer tutacağı anlaşılıyor. NEW YORKTAN İLHAN MİMAROGLU Resmin Müziği Nazan Ipşiroğlu'ndan bir mektup. Yaklaşık on yıl- dır resim-müzik ilişkileri üzerinde çalıştığını, geçen yıl müziğin yirminci yüzyıl resmi üzerindeki etkisini konu alan bir kitap yayımladığını bildiriyor. Müziğimle ilgil! so- runlan varsa da ne tür bir müzik yazdığımı bilmiyor. Re- sim-müzik ilişkilerine sırası düştüğünde yönelen bir ki- şi olarak benim de Bn. Ipşiroğlu'nun çalışmalanndan, hele kitabından haberim yoktu. Oysa, ilgı alanlanmızın ortaklığı nedeniyle, birbirimizi biliyorolmamızgerekmez miydi? Hiç olmazsa ödeşmiş olduk böytece. Şu da var ki Musorgski nin "Sergideki Resimter"\ri\ bilmeyen kalmış olabilirse de, Dubuffet'nin müziklerini bilen kaç kişi var acaba? Sözü Dubuffet'ye getirmiş olmamın nedeni, Bn. Ip- şiroğlu'nun bu sıralarda Dubuffet üzerinde çalıştığını belirtmesi. öğrenmek ıstediğiyse benim Dubuffet için bestelemiş olduğum müzik. "Couccu Bazar"\r\ müzi- ğini yapmış olduğumu bir yerde okumuş; ancak aynn- tılı bilgi verilmemiş olduğu için soruyor: "Bu ne tür bir müzik? Elektronik mi, geleneksel çalgılarkullanldı mı? Zamanla ve mekanla bağlantısı nasıl?Zaman ahşı için- de gelişen, başka deyişle başlangıcı ve sonu olan bir müzik mi, yoksa zaman akışını durdunıyor mu?" Ben de "Coucou Bazar"\r\ müziğini yapmış olduğu- mu bir ya da birkaç yerde okumuştum. Oralarda da ay- nntılı ya da aynntısız bilgı yoktu. Plağı da çıkmıştı o mü- ziğimin. Arkeolojik kazılann birinde bulan olur belki. Bi- lip de henüz unutmadıklarıma dayanarak Bn. Ipşiroğ- lu'nun sorusunu yanrtlamaya çalışayım: Tümüyle elektronik bir müziktı. Geleneksel çalgılar kullanmadım. Mekân konusu şimdilik biryana, her mü- zik gibi zaman akımı içinde gelişen (ya da ilerieyen), bir- çok bölümden kurulu bir müzik oiöuğuna göre her bir bolümün başlangıcı ve sonu olan bir müzik. Zaman akı- mını durduran müziğe gelince, öyle bir müzik bilmiyo- rum ve düşünemiyorum. Her müzik zaman akımı için- de oluşur. Zamanın akışını durduran müzikten söz et- mek, terim çelişkisi dediklerinden oluyor. Kaldı ki za- manın akışını müzik durduramayacağı gibi, benim bil- diğim başka hıç bir şey de durduramaz. Mekâna gelince, müziğimın bu bakıma bir özelliği yoksa da her müzik gibi bir mekân içinde sesini duyu- ruyorsada "Coucou Bazar", Dubuffet'in yaprb, hem za- man, hem de mekân içinde gerçekleşen bir yaprt. Sah- nelenmesi gerekiyor, bir tiyatro oyunu gibi. Oyuncu ge- rektiriyor. Benzetmek uygun düşerse, bir karagöz oyu- nu düşünürüz ki insan biçimleri, perdeye yansrtılmak yerine, insan boyunda ya da daha büyük biçimler ola- rak sahneye çıkarılsınlar ve arkalanna yerleştirilmiş oyuncularca hareketlendırilsinler, hem de oyûncular arasmda biçimlerinki gibi kılıklara sokulmuşlar da ol- sun. "Coucou Bazar"\r\ 1973 yılında hem New York'ta Guggenheim müzesindeki, hem de Paris'in Grand Pa- lais'sindekı sahnelenişleri Dubuffet'nin yönetimindey- di. Oysa Dubuffet, yapıtının Paris'teki yorumundan hoşlanmarnıştı. Bunu bana bildirdiğinde kendisine şöy- le yazdım: "Sanat tanhinde ilk olarak bir ressam, sanki birbes- teci gibi, yapıtının yorumundan söz ediyor ve bu yo- njmu beğenmiyor. Ben de bu bakıma özel bir durum- dayım. Benim için, besteci olarak, tıpkı ressamın ge- leneksel koşulunda olduğu gibi, yapıtımın bir başka- sınca yorumu söz konusu değil. Elektronik müzik or- tamı bana bu olanağı sağlıyor; seslendiriciden, yo- rumcudan kurtulma özgühüğünü kazandınyor. Biryo- rum söz konusuysa bu, müziğimi kendim ses şeridi üzerinde gerçekleştirirken saptadığım değişmez yo- rumdur." Dubuffet'nin kendi mü^ği, çağ»mızın müziğine yep- yeni bir boyut kazandıracak önemdeydi. Onun müziği de yaratıcıyla yorumcuyu birleştiren, yazılmış ses ola- rak dinleyiciye sunulan bir müzikti. 1960-61 yıllannda, tümüne "Experiences musicales" (Müziksel yaşantılar) adını verdiği birçok parça bestelemiş, sonra bırakmış- fc müziği, resim yapmasına engel olur diye. Bn. Ipşiroğlu'nun sorusunun ötesine gelince "Dubuf- fet, resimlerininpekçoğunda 'yığmaca'yaptığını, bir- birine uymayap parçalann bir araya gelmesjnin polyp- honie'ye yol açtığını ve yaratıcılığını dürttüğünû söy- lüyor. Siz de müziğinizde böyle bir yol izlediniz mi? (Postmodern deyimıni kullanmaktan özellikle kaçınıyo- nım.)" Bilinmeyenlerden söz ettiğimize göre, önce şuna de- ğineyim. Elektronik müzik alanındaki çalışmalanmın daha ilkinde resim-müzik ilişkilerine yönelmiştim. Gör- sel Çalışmalar'ımın birincisiydi bu, Jasper Johns'un bir resmi üzerine. Yıllar süresince bunlann sayısı beşe çıktı. Üçüncüsü bir Dubuffet çalışrnasıydı. Sonradan Dubuffet'yfe tanışmamıza ve işbirfiği etmemize bu par- ça yol açmıştır. Hepsinde bunlann, hem de başka mü- ziklerimde, en az ya da çok ölçüde yığmacalardan ya- rariandım. "Coucou Bazar'a dönelim. Dubuffet'nin bu yapıtın- da seçik çizgiler ve ayrık düzeyler gördüğüm için yığ- macı bir müziğe pek yönelmedimse de, daha çok çiz- gi ve renk belirginliğini işledimse de, özellikle yaprtın son bölümünde, yukarda sözünü ettiğim insan biçim- lerinin hep birlikte seyircilerin üzerine doğru ilerleyişle- rinde, yığmacası gitgide artan bir müziği uygun gör- düm. Postmodern deyiminden özellikle kaçınmaya ge- lince, ben de "basübadelmevt" deyiminden özellikle kaçınıyorum. Haziran 650.000 TL Temmuz-Ağustos 1.150.000 TL (Yanm pansiyon günlük) Rezervasyon ve bilgi için: Ist. Kültür Turizm (212) 234 34 20 (4 hat) KosmosTurizm (216)356 68 84 Bodrum Fora Yatçılık (252) 316 46 64 Mavi Yolculuk Bodrum ' Bodrum Haziran - Temmuz Her Cumartesi hareket Haftalık tam pansiyon 15.000.000 TL. DOĞA KÜLTÜR, MACERA... Her hafta Antalya'dan hareketle BATIveORTA TOROSLAR, PAMUKKALE, GÖKOVA, DALYAN, KAPADOKYA,KÖPRÜLÜ KANYON... Özel olarak yapılmış araçlar ve deneyimli doğa rehberlerimiz eşliğinde yürüyüş turları. 7 gece, 8 gün Tam Pansiyon, 7.000.000.- TL Doğa dostları bizi arayın Kültür Turizm: 212 234 34 20 (4 hat); Kosmos Turizm: 216 356 68 84 TROJA TURVN TATİL SEÇENEKLERİ "Tarih ve doğanın denizle vals ettiği Assos 'u buluşalım." Hafta sonu Assos Gezisi Y.P 2.350.000 (8-9 temmuz) (7 temmuz gecesı çıkışlı bir gece konaklamalı turumuza ulaşım dahildır.) Bodrum G«»si Y.P. 10.500.000 (15-22 temmuz) D«tça G«zisi Y.P. 9 750.000 (15-22 temmuz) (Bodrum ve Datça turlanmıza 7 gece konaklama ve ulaşım dahüdır.) Hafta sonu Assos ve diğer turlanmız ıçın bızi arayınız. Avrupaya Ekooomik Uçak BUetleri Uçak bileti alırken bize danışmayı uuutmaym KALICISE YAHA TLERİNtZ İÇtN BİZİ ARAMALISINIZ... TROJA TOUR Mustafa Kemalpaşa Cad. Ceylan Sok. No: 2/4 Aksaray Tel: 518 58 43'-638 86 61 BAŞSAĞLIĞI TÖB-DER Hukuk Bürosu'nda demokratik öğretmen mücadelesi için birlikte çahştığımız değerli meslektaşımız ve dostumuz Av. ÎLHAN DİŞÇİ'nin kaybından duyduğumuz acı sonsuzdur. Saygı ile anar. ailesine ve dostlara başsağlığı dileriz. Av. ŞEKİBE ÇELENK, HALİT ÇELENK En değerli varlığımız 3ZTANER cumhuriyete ve Atatürk devrimlerine olan inancınla, ilkeli ve onurlu yaşamınla, binlerce öğrencine ışık tuttun. Akıp giden on yılda, seni sevgiyle özlemle kucaklıyoruz. EŞİ, KIZI, ÖĞRENCİLERÎ TEŞEKKÜR Eşim ve babamız, onurlu gazeteci SONER GİRGİN'İn vefatı dolasıyla taziyet telgrah gönderme nezaketinde bulunan Başbakan Sayın Tansu Çiller, Devlet Bakanı Sayın Yddınm Aktuna, Içişleri Bakanı Sayın Nahit Menteşe, Kültür Bakanlığı Müsteşan Sayın Emre Kongar, Istanbul Valisi Sayın Hayri Kozakçıoğlu, Ankara Valisi Savın Erdoğan Şahinoğlu, Şanlıurfa Valisi Sayın Ziyaettin Akbulut, ŞanLurfa Emniyet Müdürü Savın Mehmet Güce, Sayın Trafik Şube Müdürüne, Toprak Reform Dairesi Şube Müdürü Sayın Atilla Ataman'a Fatih Bölgesi Mezarlıklar Müdürü Sayın Şiikrii Aygün'e, ve Beyoğlu Mezarlıklar Müdür Muavini Izzettin Oztosun'a, cenazenin Istanbul'a naklinde yardımcı olan Ulaştırma Bakanlığı yetkililerine, defin işlemlerini üsdenen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Saym Naiî Güreli'ye v e Yönetim Kurulu üyelerine, Ankara Gazeteciler Cemiyeti'ne, Şanlıurfa Karaman Köyü halkına, Alanya Çağkent Sitesi • sakrnlerine ve cenaze törenine iştirak eden, telgrafla, telefonla veya bizzat gelerek acımızı paylaşan akraba ve dosdanmıza teşekkür ederiz. Eşi: AYŞE ŞENEL GÎRGÎN Çocuklan: ZEYNEP - MEHMET GİRGÎN T.C. ÇUMRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN İLAN Say;: I995M59 Davacı Hazine vekili tarafindan açılan gaiplik davasuıda: Çumra Bardakçı Mahallesi 241 hane. 0O4'4 cılt, 1 sayfada nüfusa kayıtlı 1931 dogumlu Omer ve Hafıze'den olma tbrahım Zeyrek'ın askerlık görevinı yapması ıçin 12 yıldan beri arandıgını, kendısinden bugüne kadar haber alınarnadıgındain gaipliğine karar verilmesi istenılmış olmakla, hakkında gaıplık karan ıstenenin kendisi veya gaıp hakkında bilgileri olan kimselerin ışbu ilanın vayını tarihinden ıtıbaren bir sene içinde mahkemizin 1995/159 esas sayılı dava dosyasına bilgi ve haber vermeleri ilan olunıu- 25.5.1995 Basın. 29733
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle