30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 1995 ÇARŞAMBA HABERLER İlmi özenklik zedelenecek' • ÇANAKKALE (AA) - Çanakkale 18 Mart Universitesi Senatosu tarafmdan yayımlanan bildiride. anayasa değişikliği kapsamında bulunan ve öğretim üyelennın siyasi partilere üye olabilmelerinin, parti kademelerinde göre\ almalanmn sakıncalı olduğu belirtilerek şu görüşlere yer verildi: "Dengelerin çok hassas olduğu ülkemiz şartlannda öğretim üyelerinin siyasete aktif olarak katılmalannın, bir yandan öğrenciler arasında bölünmelere neden olacağı. diğer yandan da üniversitelenmizin siyasi partilerimizin sözcüleri haline geleceği ve ilmi özerkliğin zedeleneceği endişesıni taşımaktayız." ANAftan hükümete uyarı • ANKARA(ANKA)- ANAP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli, ara seçimın anayasal bir zorunluluk olduğunu ve yapılmaması halinde anayasanın ıhlal edılmiş olacağını söyledi. Pakdemirli, anayasa ihlalinin bir iktidar değişikliğinde Yüce Divan'ı gündeme getirebileceğini belirterek hükümete uyanda bulundu. ANAP Genişletilmiş Başkanhk Divanı, Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli başkanlığında toplandı. Pakdemirli, toplantı sonrası yaptığı açıklamada yaklaşık üç aydan bu yana anayasa değişikliği nedeniyle ülkenin pek çok önemli sorununun göz ardı edildiğini söyledi. Hastanelere bnam uygulaması • GAZİANTEP(AA)- Gaziantep Tabip Odası (GATO) Başkanı Dr. Hüseyin Ali Turgay, hastalara moral vermeleri içın hastanelerde imam görevlendirilmesine lcarşı çıkarak, "Hastanelerson dönemde sayılan ihtiyacın üzerinde artan imam-hatip lisesi mezunlanna istihdam alanı olarak seçilmek isteniyor" dedi. Turgay, yaptığı yazılı açıklamada Türkiye'deki imamlann hastalara moral verecek bilgi birikimine sahip olmadıklannı, ancak ümit kesilen hastalann başında dua ve Kuran okuyacaklanm, bunun da imamlann hastanelerde görevlendırme amacına uymadığını ifade etti. Bakan Demir'den açıklama İANKARA(AA)-Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Murtaza Demır, dernek olarak daima birlik ve bütünlükten yana olduklannı belirterek kendilerinin yasadışı örgütlerle hiçbir ilişkilerinin bulunmadığını söyledi. Murtaza Demir. dernek genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında bir gazetede yer alan ve istanbuPda derneklerince düzenlenen şenlikle ilgili iddialann kendisi ve demekle ilgisinin bulunmadığını belirtti. Demır, söz konusu toplantıda yasadışı örgütlere ait pankartlann açılmasının kendi sorumluluklannda olmadığını kaydederek konunun polisi ilgilendirdiğıni bildirdi. Meclis'e • ANKARA(ANKA)- Meclis. önümüzdeki yasama yılından itibaren gelişen teknolojıye uygun olarak bilgisayarla çalışacak. Meclis'te bilgisayar projesi tatil karanyla birlikte gerçekleştirilmeye başlandı. Proje ile tüm birimlere bilgisayar yerleştinlirken komisyonlar, kanunlar, kararlar, tutanaklar ve matbaa bilgisayar ıle birbirine bağlanıyor. 15 ekimde kesin kabulü yapılacak olan proje tamamlandığında tüm Meclis bilgisayar ağı ile donatılarak bürokratik işlemler ve kırtasiye asgariye inecek. Türkiye İşçi Partisi kuruculanndan Kemal Nebioğlu: Galiba daha çok kendi aramızda dövüşmemiz gerekecek. 2000'li yıllara dek biz sosyalistler akıllanırsak ne iyi... Sosyalisüerinhorozu çokemal Ne- bioğlu... Türkiye İşçi Parti- si'nin ku- ruculanndan. Mehmet Ali A>bar, Rıza Kuas. Sa- dun Aren, Behice Boran, Çetin Altan, Yunus Ko- çak, Ali Karcı. Tank Ziya Ekinci, Cemal Hakkı Se- lek \e Yahya Kanbolat'ın da aralannda bulunduğu 14 arkadaşıyla birlikte 1965 seçimleri sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne adımını atan ilk İşçi Partililer- den. 1965-69 yıllan arasında TlP'in Te- kirdağ Milletvekıli olan Nebioğlu, kuru- luşundan itibaren partıde çeşitli tarihlerdc genel sekreterlik. grup başkanvekilliğı. merkez yürütme kurulu üyeliği. tstanbul ve Ankara il başkanlıklan. Beyoğlu llçe Başkanlığı görevlerinde buiunmuş. Partı- nın ilk kongre başkanlığını da yaptığını anılarına dönerek anlatıyor Nebioğlu Aynı zamanda. 1967'de Devrimci Tşçı Sendikalan Konfederasyonu'nda (DİSK) kuruluşundan itibaren ve bağlı sendika- larda çeşitli görevlerde buiunmuş, yönetı- cilik yapmış yıllann sendikacısı... Savunduğu ilkeler uğruna 12 Eylül ha- rekâtından sonra yıllarca cezaevinde \a- tan Kemal Nebioğlu, "Sosyaliznı, gelece- ğin yaşam şeklidir. düzenidir" diyor. Ya- şam şekli olarak sosyalizmin gelecekte 'vazgeçilmez' olacağmı ileri süren Nebi- oğlu, hemen ardından ekliyor: "Ama bir- çoklannın ifade ettiği gibi çok yakın bir dönem içinde değil. Çünkü insanlann, ge- lişmeteri özümsemeleri asırlar alıyorJ" "Ben sosyalistim" diyen herkesin tek çatı altında toplanması gerektiğini söyle- yen eski DİSK Genel Başkanı Nebioğlu, 'Aybar Hoca'nın da son arzusu'nun bu olduğunu bildiriyor. Kemal Nebioğlu, Türkiye'de son yıllarda oylann ağırlıklı olarak sağ uç partilere kaymasını, "Sos- yalistlerin. bir emekçi partisinin içinde kanatları oluşturacaklarına ve partide şevkli çalışmayı gerçekleştireceklerine, küçük birer tarikat kertesinde örgütlen- melere gitmeleri halkımızı şeriatçı, şoven, milliyetçi partilere itmiştir" diye değer- lendiriyor. Halkın umuda ihtiyacı olduğu- nu vurgulayan Nebioğlu, "Şeytanı taşla- yacaklarına zaman zaman birbirlerini suçlayan sosyalist örgütier, yaşam müca- delesi veren insanlann önüne ne getirmiş- lerdir" diye soruyor ve herkesin de bunu kendisine sorması gerektiğini söylüyor. Sosyalistlerin önümüzdeki dönemde başanlı olabilmeleri için kendi aralannda "Biz sosyalistler emekçi kitlelere ne vere- büdik?" diye ciddi bir özeleştiri yapma- lan ve sonra da 'UZUD soluklu bir miica- dele'yi göze almalan gerektiğini belırten Nebioğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Galiba daha çok kendi aramızda dö- vüşmemiz gerekecek. 2000'li yıllara dek biz sosyalistler akıllanırsak ne iyi. Eskile- rin bir deyimi var: Çok horoz olan iilkede sabah olmazmış. Sosyalistlerin de horozu çok. Horoz olan çok_" Mehmet Ali Aybar'ın 34 yıllık müca- dele arkadaşı Nebioğlu'na 'diinyada ve Türkiye'de sosyalizmin geleceği' konusun- daki sorularımızı yöneltiyoruz. Ama o, "Bazı beyanlar üzerinde durmak istiyo- rum. Öncelikle ve önemle belirtmek iste- rim. bilgilerine. deneyimine. verdikleri mücadeleye saygı duyduğum bu kişilerin (Sadun Aren ve Mihri Beliryi kastediyor) söylediklerinin tümünün. 'Ben sosyalis- tim" diyenlerce beğenilmesini elbette ken- dileri de beklemezler. Ama dizide söyle- dikleri ya da dillerinin ucuna kadar gelip de söylemedikleri üzerinde durmak gere- ğini duyuyorum" diyor. Nebioğlu sözleri- ni şöyle sürdürüyor: "Sayın Sadun Aren '...Sovyetler Birli- ği'nin çöküşünden sonra tüm dünyada geliştirilmekte olan yeni sosyalizm anla- >ışı üzerinde durmak istiyorum'la süren paragraf ve bunu takip eden paragrafta ifade etmeye çalıştığı görüşlerini 'yeni sosya- lizm" olarak belirtmek- tedir. Ve bu göriişün ye- niliğine bilhassa işaret etmektedir. Sayın Aren Hoca, pekala bilmekte- dir ki bu görüşler yeni değil. yıllar önce Meh- met Ali Aybar tarafın- dan ortaya atılmış ve bu yüzden nicelerince kınamaya kadar varan karşı çıkışlarla mah- kûm edilmek istenmis- tir. Ben Sayın Sadun Aren'in hocalık >anı ağır basarak burada bir özeleştiri getirmesi- ni beklerdim. Ama ne yazık ki politik yanı ağır basryor." Nebioğlu. Aren'den sonra Mihri Bel- li"nin gazetemizde yayımlanan bazı gö- rüşlerini satır satır oİcuyor ve şu eleştirile- ri yöneltiyor "Sayın Belü, biz TtP'in kuruculan için doğru olmayan hususlan doğru sayarak, bunların üzerinden \orumlar getirmiş. Sayın Belli belki hatırİamıyordur, partinin ilk genel başkanı Avnı Erakalın idi. Onun YTP'den bağımsız aday olması sonucu parti genel başkansızdı. Aybar'ı genel baş- kan seçmeden önce bildiğimiz birçok in- sanla görüşmeler yaparak bu konuda cid- di bir çalışma \ üriitmüştük. Görüşmeler- den birini de o dönemde senatör olan Esat Çağa ile >apmıştık. O bize bu hareketin gerçek lidcrinin Mehmet Ali Aybar oldu- ğunu bildirmişti. Kurucular olarak genel başkanhk için 50 aday beluiemiştik. Bun- laridan biriydi Aybar. Biz onun 141'den hüküm giyip giymemiş olmasına ya da sosyaUst geçmişle bizün ilintimizi kurma- sına falan bakmış değüdik. Dünyada ve Türkiye'de sosyalizmin geleceği SOSYALİSTLER TAROŞIYOR SEVİM ERTEMÜ • "Ben sosyalistim" diyen herkesin tek çatı altında toplanması gerektiğini söyleyen eski DİSK Genel Başkanı Nebioğlu, 'Aybar Hoca'nın da son arzusu' nun bu olduğunu söyledi. Nebioğlu, "Sosyalizm geleceğin yaşam biçimidir, düzenidir, mutlaka gelecektir"diyor. Kemal Nebioğlu" Biz sosyalistler emekçi kitlelere ne verebUdik?" diye ciddi bir özeleştiri yapmalan ve sonra da "uzun soluklu bir mücadele'yi göze almalan gerektiğini belirtti. Sayın Mihri Belli. Aybar için ' Ve baştan illegal komünist partisıyle dirsek tema- sındaydı. Yani oyunu kurallanna göre oy- namıştı' diyor. Daha sonraki beyanlann- da ise kendileriyle dirsek temasını sürdür- düğünü ifade ederek şunları söylüyor: 'Derken İşçi Partisi, kendisini bu hareke- tin tarihini temsil eden ve o harekette sağlam ne varsa onu temsil eden çevre- den uzaklaştınlmakla kendi kuyusunu kazmış oldu.' Devam eden Saym BellL Öğ- renci hareketlerine değinerek Ve inısiya- tif bize geçtı" diyor. Hiç şüphesiz inisiyati- fin kime geçtiği tartışılır da Mehmet Ali Aybar'ın illegaliteye karşı görüşlerinin ne- ler olduğu, tüm bildiri ve parti genel baş- kanlığı dönemindeki konuşmalarında vardır ve biz biliriz, bunlar Saym Belli'nin dediğinin tam tersidir. Ben Aybar'ın TKP ile Sayın Belli'nin dediği gibi bir ilgisi ol- duğuna inanmıyorum. Kendisi sağ olsay- dı. buna gereken cevabı verirdL Kuyu me- selesine gelince; gerçekten TİP'e kuyu ka- züdı. Bunu sermaye yap- madı, hayır. Gerçi Sayın Belli bu konuda bir acı itirafta bulunuyor; Ama biz bunların açıklama zamanının henüz gelme- diğine inanıyoruz. A>bar'da legalite önemliydi. O sosyalizm mücadelesinin demok- rasi mücadelesiyle bir- likte yürüyeceğine ina- nıyor, bunu savunuyor ve örgütün bu doğrul- tuda çalışmasına öncü- lük ediyordu. Kö\ köy birlikte dolaşmaları- mızda bunu hep ele alır, işlerdi." - Dünyada ve Türkiye'de sosyalizmin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Nebioğlu - Sosyalizm geleceğin düze- nidir, geleceğin yaşam şeklidir. Bu konu- da en küçük tereddütüm ya da şüphem yok. Bu konuda daha çok deneyimler ge- çirecek insanlık. daha çok acılar çekecek. Kapitalizm. düzen olarak insanın yapısı- na. doğasına aykırı bir düzen. Tarihin acımsı yaprakları arasına karışacak bu düzen. Âma birçoklannın ifade ettiği gibi "Kapitalizm çökme aşamasındadır** de- miyorum. Aksine en güçlü dönemini yaşıyor, en güçlü ve en problemli dönemini. Işçiler, emekçiler. köylüler henüz sosyalizm bil- gısine ulaşmış değildir. Özümsemek ve ıstemek ve onun için yerinden o>Tiamak, kalkmak için zaman çok erken. İnsanla- nn sosyal gelişmeleri izlemeleri, benim- semeleri ve özümsemeleri asırlar alıyor. Dünyada durum bu. Türkiye'de biz çok sıkıntı çekeceğiz. Hâlâ birbirimizle boğuşuyoruz. Yeni yeni örgütlenmelere çanak rutuyoruz, kapı açı- yoruz. Halbuki birbirimize gereksinimi- miz var. Sosyalizm birlikte çalışmayı, birlikte hareketi ve birlikte örgütlenmeyi gerektirir. "Ben sosyalistim" diyen herke- sin tek çatı altında toplanması, birleşmesi lazım. Bana göre sosyalistlerin, nüans farkla- nnı parti içinde sergilemeleri gerekir. Bu partiye zenginlik getirir. Bizim İşçi Parti- si'nin bu konudaki şansının büyük oldu- ğunu söylemeliyim. Birbirleri ile teorik yorum nedeniyle kavga edecek kadar ters olanlann örgütlenmede omuz omuza ça- lışmalan şevk vericiydi. Türkiye işçi Par- tisi'ndeki bu zenginliği yeniden sağla- mak lazım. Aybar Hocamızın-son istemi de buydu. - 'Sosyalizm çöktü' savıyla ilgili ne dü- şünüyorsunuz? Nebioğlu - Çöken Sovyet uygulamasıy- dı. Halka dayanmayan bir uygulama. hal- kın yaşamını gerektiği şekilde dikkate al- mayan bir düzendi. Aybar. "Sömürü kalktı mı ki sosyalizm öl- sünr derdi. Ben bu görüşe aynen katıhyorum. Ureten insanın. ürettiği mal üze- rındeki kesin hâkimiyeti sağlanmadıkça ve o insa- nın yaşamı, istediği düzene kavuşrnadıkça sosyalizmin kurulduğunu söylemek mümkün değil. Bence bu savlar. kapitalistlerin ve sosyalizme karşı olanlann bir propagandası. Ama et- kin işlevini sürdürüyor Sosyalistlerin görevlerın- den birisi bunu önlemek olmalıdır. Bu ise ciddi sı- yasal örgütlenme ile müm- kündür. - Dünyada, son yıllarda sosyalizmin al- ternatifi olarak milliyetçilik ile köktendin- ciliğin gelişip güçlenmesi konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz? "Sosyalizm halk içindir" diyorsunuz, ama Türkiye'de halk, sosyalist partikr yerine uç sağ parti- lere yöneldi» Nebioğlu - Halk haksız değil. Burada haksız olan sosyalistler. Sosyalist örgüt- lenmeyi ayn ayn yapanlar. Emekçi parti- sinin içinde kanatları oluşturacaklanna ve partide şevkli çalışmayı gerçekleştire- ceklerine küçük birer tarikat kertesinde örgütlenmelere gitmeleri; halkımızı şeri- atçı. şoven. milliyetçi partilere itmiştir. Halkın umuda ihtiyacı var. Yaşam müca- delesi veren insanlann önüne sosyalistler ne getirmişlerdir. Şeytanı taşlayacaklanna birbirlerini za- man zaman suçlayan örgütier ne getir- mişlerdir... 1965 seçimlerinde yanılmıyorsam MHP yüzde 2.1 oy almışken TtP yüzde 3.4 oy almıştı. Bugünse MHP yüzde 10'lann üzerine çıktı. Dikkatli ve ısrarlı bir çalışma ile oylannı bu- raya çıkardı. Geçen mahalli seçirnlere katılan iki sosya- list partinin aldığı oy oranı ise sadece binde 57._ Halk nasıl buna umut bağlasın... Bugün 6-7 parti var. Ay- rıca yenilerinin kurulması için de çalışma var. Halk hangisini tercıh etsin. Se- çimlerde, dığer partilerden önce bunlar birbirlerini suçluyorlar. - Türk solunun geçmişte- ki hatalan nelerdir? Nebioğlu - Teorinin yo- rumlanmasından doğan bölünmüşlük hareketi kısırlaştırmıştır. Uzun yıllır sosyalizmin öğrenilmesinin yasak ol- ması ve baskılann sona ermesinden sonra ise bir yaym furyası yaşanması- nın getırdiği sıkıntılar var. Mihri Bel- li'nin beyanatında da ıfadesini bulan TİP'e dışandan yapılan acımasız sal- dınlar var. işçi sınıfının siyasal sosya- iist örgütlenmeleri kucaklamaması, bazı sendikal örgütlerin sosyalist ha- rekete saldınlan, illegal örgütlerin le- gal örgütlere saldınlan ve zaman geç- tikce gördük ki ülke içindeki ufak il- legal, zaman zaman bireysel çıkışlara da sahne olan örgütlenmeler ve terör. Sosyalist hareket mülkiyet sahibi olmak isteyen emekçi kitleleri hep ür- kütmüştür. Bunda sağcı sermaye par- tilerinin büyük etkinliği yadsınamaz. tnsanlann küçük mülkiyete susamışh- ğı var. Bu konudaki yanlış anlamalar ve karşımızdaki siyasi partilerin an- tipropagandalan da solun kan kaybet- mesine neden oldu. Galiba biz de sos- yalizmi ve kendimizi yeterince anla- tamadık. Tabii o dönemlerde, imkân- lar kısıtlıydı. Maddi olanaklarımız çok azdı. Kimileri işçi sınıfinın yerine genç- liği oturmak istedi. TlP'e karşı da ör- gütledi. Kolay görünüyordu. Heyecan yüklü gençlerin örgütlenmesi bir baş- ka kolaylık getiriyordu. Bunun sonu- cunda bir sürü illegal örgütlenme doğdu. Bunlann işçi-emekçi kitleleri- ne dayanması söz konusu değildi. Hatta kitlelerden kopuktu. Hatalardan birisi de işçi smıfının ve emekçi kitlelerin parti yönetiminde ağırlığı söz konusu değildi. Emekçile- rin siyasal hareketi denetlemesinin de söz konusu olmadığını biliyoruz. - Türk solu önümüzdeki dönemde gelişmek. güçlenmek için nasıl bir strateji uygulamah? Nebioğlu - insanın yaşamını, birey- lerin insanba yaşamasını dikkate alan ve gerçekte sosyalizmin insan için ol- duğu görüşünden hareket ederek, bir- likte çalışarak, bir ipek böceğinin ko- zayı örmesi sabn ve dikkatiyle örgüt- lenilmelidir. Çözüm bunda... Biz yıllar önce bunu yaşadık. Şimdi Refah Partisi o uygulamayı kendi bünyesine göre değiştirerek uy- guluyor. Sosyalistler köy köy, sokak sokak dolaşıp anlatarak örgütlenme gere- ğini gündeme almalılar. ilk TlP'in başan- sında o vardı. Aybar. "Diz dize oruraca- ğız. Anlatacağız. Anlamadı mı bir daha bir daha anlatacağız" derdi. Bu yeniden gerçekleştirilmeli. Evet, öncelikle tek sosyalist parti ol- mah. Tüm egilimler birlikte çahşmalı, parti çatısı altında toplanmalı ve uzun so- luklu mücadeleyi göze almah. Emekçilerin, halkın yaşamı dikkate alı- narak hareket edilmeli. Sosyalizm ilkele- rinden taviz verilmemeli. Demokrasi, bağımsızlık ve özgürlük vazgeçilmeyecek hedeflerden olmalı. Bunlar ne zaman mümkün olabilir? Ufukta, henüz görünürde yok. Daha çok kendi aramızda dövüşmemiz gerekecek. 2000'lı yıllarda biz sosyalistler akıllanır- sak ne iyi. Eskilerin bir deyımi var: "Çok horoz olan ülkede sabah olmaz"mış. Sos- yalistlenn de horozu çok. Sosyal demokratlan suçlayan beyanlar var. Bu meseleye çok katı bakışıh sonucu. Bu konuda biraz yumu- şak olmak gerekir. TİP'te bir genel sek- reter yardımcısı vardı, emekîi Askeri Hâkim Ihsan Üngör. "Bizim sosyalistlerin birlikte yürüyenler kadar al- kışlayanlara da ihtiya- cı var" derdi. Sosyal demokratlan karşımı- za almaya gerek yok. - Yani sosyalistler ile sosyal demokratlar bir noktada büieşebUirier mi? Nebioğlu - Sosyal demokratlar, daha sola açılabilir. Sağdaki sermaya partileri, liberalizmin gereği haklar konusunda so- la doğru açılma gösteriyorlar. Böyle bir gidişte sosyal demokratlar varlıklannı sürdürebilmenin yarannı sağa değil, sola açılmakta görmelidir. Ülkemizdekı sosyal demokrat partiler, 12 Eylül sonrasının kargaşası içindedir- ler. Onlann durumlannı ona göre müta- ala ermek lazım. Sosyalist hareketten ürken emekçi kit- lelerin sosyal demokrat hareketi yeğle- mesini hoş görmek lazım. Biz sosyalist- ler, emekçi kitlelere ne verebildik. Bunun özeleştirisini gerçekçi olarak kendi aramızda yapmalıyız. Ciddi bir özeleş- tiriye oturmalıyız. Çıkış yolunu o zaman birlikte bulabiliriz. Gelecek kuşaklara. emekçi kitlelerine ve işçi sınıfına verecek hesabımız var. Bunun bilinci ve dikkati içinde miyiz? Olmahyız. SÜRECEK G L O B A L POLİTİKÜLTÜR ERGİN \1LDIZOĞLU 'Bizim İşimiz Dünyamn Ne İş Yaptığını Bilmektin'(1) Casusluk endüstrisi bir silah gibidir. Bu yüzden ne kadar mükemmel olursa olsun öncelikle bir ye- re doğru çevrilmiş olması gerekir. 'Soğuk savaş 'ın bitmesi, son 30 yılını SSCB ve Doğu Bloku'nu iz- leme faaliyetı üzerine kurmuş olan CIA'yı, tüm tek- nolojisi ve personelı ile bir amaç/hedef sorunu ile karşı karşıya bıraktı. Şimdi CIA açısından bu soru- nun çözülmeye ve Clinton yönetimi altında "şir- ketin" kendine yeni bir etkinlik alanı bulmaya baş- ladığı anlaşılıyor: CIA artık ekonomik casusluğa öncelik verecek. 'Soğuk savaş' sırasında her iki blokta da büyük bir casusluk sanayii kurulmuştu. Bu sanayi hem geniş bir teknoloji üretme kapasitesinden (TEC- HINT - teknolojik haber alma) hem de geniş bir personel ağından ve örgütlenmeden (HUMINT - insana dayanan haberalma) oluşuyordu. Diğer bir deyişle, çok geniş bir şirketler topluluğu ve insan bu sanayiden besleniyordu. Daha 1950'lerde her iki taraf bu gerçeği fark ederek uluslararası istikra- rın korunması ve bu sanayinin yaşaması için karşı- lıklı bir anlayış birliğine varmışlardı. İki taraf bu sa- nayileri yaşatabilmek için, uydu yok etme teknikle- rini yasaklayarak birbirleri üzerinde casusluk yap- mak da adeta bir işbirtiğine gitmişlerdi. (Reg Wita- ker: 1992; Socialist Register) Soğuk savaşın bit- mesi bu ortamı dağrttı. Her iki tarafın casusluk en- düstrileri ciddi bir müşteri ve pazar sorunu ile karşı karşıya kaldılar. Bu iki rakip "şirketler grubu" eski işbirtiği anlayışının mantıki bir sonucu olarak daha 1989'da Amerikan RAND Corporation'\n inisiyatifi ile Santa Monica'da bir araya gelip ortak bir düş- mana, örneğin uluslararası şiddet olaylanna karşı bir işbirliği yapıp yapamayacaklarını konuşmaya başladılar. Soğuk savaşın bitmesi, ABD açısından, CIA bağlamında çok özel bir durum yarattı. Bir taraf- tan, en büyük askeri rakibinden kurtulduğu için, ABD'nin elleri kolları serbest kalıyor; CIA, dünya- nın her yerinde istediği gibi at oynatacak bir konu- ma yükseliyordu. Diğer taraftan CIA en güçlü ha- beralma kuruluşu olarak ABD'nin diğer Batı ülke- lerinin haberalma kuruluşları üzerinde hegemon- yasını sağlıyor, böylece genel uluslararası liderliği- ni korumasına hizmet ediyordu. CIA'nın anti KGB öneminin ortadan kalkması ile ABD bu avantajını kaybetmeye başladı. Diğer ülkelerin haberalma kurumları bağımsızlıklarını arttırmaya başladılar. Soğuk savaşın bitmesi ve Batı'ya yönelik topye- kûn bir askeri tehlikenin kalkması ABD açısından bir yenilık getirdi. ABD'nin "ulusal güvenlik tehdi- di" kavramı ekonomik alanı da kapsayacak şekil- de genişletildi ve emeklı CIA Direktörü Stansfield Turner'e göre Almanya, Fransa, Japonya gibi ABD'nin ekonomik rakipleri, ABD'nin ulusal gü- venliğini tehdit eden etkenler arasına dahil edildi- ler. (Foreign Affaires, 1991 sonbahar, sf. 151) Bilindiği gibi, Clinton yönetiminin dış politikası içinde, Avrupa ve Japonya'nın ABD ile ekonomik rekabetini ilgilendiren ekonomik konular özellikle önemli. Bu yüzden, Herald Tribune'in haberine göre Clinton, CIA'dan ekonomik konulara öncelik vermelerinı istedi. Etkinliğini bu yönde yeniden şe- killendirmeye başlayan CIA'nın özellikle Japonya ile oto sanayii pazarlıklarında ABD için hayati bilgi- ler elde ettiği ve pazarlıkları yürüten Mickey Kan- tor"un sonuçtan çok memnun olduğu bildiriliyor. (International Herald Tribune, 24.07.1995) Yukanda anlatılan sorunlarla sadece CIA karşı- laşmadığı için Fransa ve Almanya'nın benzer bir yönelim içinde olduğunu gösteren işaretler de var. Geçen şubatta Fransa'da CIA'nın Paris Büro- su'ndan 5 ajanı, ekonomik/sınai casusluk yaptığı için tutuklandı. CIA'nın karşı karşıya olduğu iki so- run daha var: Birincisi ekonomik casusluk faaliye- tine girişen CIA "hedef" ülkelerin casusluk kuru- luşları ile hâlâ askeri olarak işbirliği yapıyor; ikinci- si, bir çokuluslu ABD şirketi için toplanan bilgilerin sonra hangi ülkenin eline geçeceği oldukça bula- nık. Anlaşılan tüm dünyanın işini bilmeyi kendine iş edinmiş olan CIA'nın bu yeni dünya düzeninde işi oldukça zor. ] (1) CIA 'nın personel dairesinin slogam. Kastamonu'da 40 kisi tutuklandı Ağaç kıyımında politikacı parmağı • Kastamonu'nun înebolu ilçesinde kaçak kesim yaptıklan belirlenen bir şebeke ortaya çıkanldı. Tutuklananlar arasında Kastamonu'nun DYP'li ve ANAP'lı politikacılan da bulunuyor. Haber Merkezi - Kastamonu'nun İnebolu ilçesinde kaçak kesım yaptıklan belirlenerek gözaltına alınan 65 kişiden 40'ı tutuklandı. Tutuklananlar arasında Kastamonu'nun DYP'li ve ANAP'lı politikacılan da bulunuyor. Alınan bilgilere göre. olay şöyle gelişti: Kaçak kesilmiş kütük yüklü bir kamyon polis tarafmdan ele geçirildi. Daha sonra ele geçinlen bu kütülder orman bölge müdürlüğünün depolanna konuldu. Olaydan kısa bir süre sonra aynı kütükler, bazı orman görevlileri tarafmdan sahte belgelerle depodan çıkanlmak ıstendi. Durumu haber alan tnebolu Cumhuriyet Savcılığı, kütükleri depodan çıkarmak isteyen görevlileri gözaltına alarak soruşturma başlattı. Soruşturma sonucu birkaç aydır süren geniş çaplı bir orman kıyımı ortaya çıkanldı. Konuyla ilgili olarak, aralannda DYP'li il genel meclisi üyeleri Mustafa Öz. Mustafa Aydın ve Mustafa Bozkıirt DYP ilçe yönetiminde görevli Mehmet Çanakçı, ANAP'lı belediye meclisi üyesi Tevfik Hıdır ile birçok köy muhtan ve orman görevlilennin de bulunduğu 40 kişi tutuklandı. Olayla ilgili 25 kişinin de gözaltında tutulduğu bildirildi. Yetkililer, olayla ilgili olarak yüzlerce kişinin daha gözaltına alınabileceğini söylediler. Bölgede görev yapan bazı orman bölge müdurlüğü göre\lileri kesime, çok açık yapılmasına karşın kendilerine yapılan baskılar nedeniyle engel olamadıklannı kaydettiler. lnebolu'nun çevre köylerinde yaşayan yurttaşlar da her seçim döneminde bazı kimselerin kaçak kesim yapmalanna göz yumulduğunu anlattılar. Ağaçlann rastgele kesildiğini vurgulayan köylüler, yüzlerce kamyon kütüğün / bölgeden çıkanldığına tanık olduklannı dile getırdiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle