28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25TEMMUZ1995SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Anayasalarda grev hakkı Prof. Dr. İBRAHÎM Ö. KABOĞLU B ir kolektif sosyal hak ola- rak grev hakkı, anayasa- larca, özellikle t'kinci Dünya Savaşfndan sonra tanınmayabaşlandı. 1982 Anayasasfnda yapılması öngörülen değişıklıklerarasında yeralan "sendikaözgürlüğü vegrev hakkı"na iliş- kin hükümler (m. 51.53.54), değiştirme çalışmalannın askıya alınmasına neden oldu. Bunda. Anayasa K.omisyonu'nun 301 ımzalı "mutabakat metni"ni boz- ması etkilı oldu. Komisyon Sözcüsü. "Anayasa'da Amaçtan Sapma" başlıklı yazima (4.7.95) yanıt verirken, Batfda travaüleıırs' sözcüğünün sadece işçiler için kullanıldığını, bu nedenle, anayasa- lann çalışanlann bizdeki gibi kamu ça- Iışanlannı kapsamına almadığını öne sü- rerek (*), grev yasağını savunmayı sür- dürmüştür. Sözcünün açıklamalan yanıl- tıcıdır. Dûzenleme tekniği Anayasalann bir kısmı 'hakkı', öbür- leri 'özneleri'nı öne çıkararak grev hak- kını güvence altına alır: "Grev hakkı. onu düzenleyen yasalar çerçevesinde kullanılır." (1946 Fransız Any. Başlangıç; 1947 îtalyan Any., m. 40). 1978 Ispanyol Anayasası'nda "*her- kes" sendika özgürlüğüne sahip; grev hakkı. "çıkarlannı savunmak için çab- şanlaratanınmıştır"(m 28). Sendika öz- gürlügünü v *yurttaşlar"a tanıyan 1991 Romanya Anayasası'na göre "ücretliler. mesleki. iktisadi \e sosyal haklannı sa- vunmak için grev hakkına sahiptir" (m 40). "Grev hakkı. genel olarak çalışanla- nn ekonomikçıkariannı korumak ve Uer- letmek amacıyla sendikal örgütlerce kul- lanılır. Yargıçİar ve güvenlik güçleri grev yapamaz." (1975 Yunanıstan Any.. m. 23). "Çalışanlarvegöreviüer, kolektif ik- tisadi ve sosyal haklannı savunmak için grev hakkına sahiptir." (1992 Bulgaristan Any., m. 50). Aynm gözetmeksizin bütün çalışanla- ra sendika özgürlüğünü tanıyan 1976 Portekiz Anayasası, grev hakkını güven- ce altına alır. lokavtı yasaklar(m. 56.58); haklar yönünden kamu yönetimi çalışan- lan ile devletin öbür görevlilerini aynı rejime sokar (m. 269); askeri personele yasayla sınırlama getirilmesini öngörür (m. 270). Anayasalarda ortak ilke, grevin kulla- nım koşullannın ve sürekliliği toplumsal yaşam için vazgeçilmez hizmetlerin as- gan ölçüde gerçekleştinlme güvencek- rinin yasaya bırakılmasıdır. Portekiz Anayasası ise "grev aracıb- ğıyla savunulacak çıkariann çerçevesini belirlemeyi çalışanlara" tanımakla öteki- lerden aynlır. 'Çahşanlar'ın anlamı Çalışanlar (travailleurs). sayın sözcü- nün savladığı gibi, "işçiler" (ouvriers) ile mi sınırlı? Kesinlikle hayır! Neden? Çünkü travailleur düşünsel (fikri) ya da bedensel bir iş yapan, bir meslek icra eden kişi anlamına gelir; özel ya da ka- mu kesiminde sözleşme ile ya da starü hukukunabağlı ücretlileri kapsar. Işçi ve memuru birlikte karşılayan tek sözcük Fransızcada "travailleur'dür. Çalışanın - kolektif- haklanndan sendika özgürlüğü ve grev hakkı anlaşılır; aynm. 'özel ke- sim'de ve 'kamu kesimi'nde diye yapılır (örnek olarak bkz. D.Turpin, Leslibertes publiques. Dunod. Paris. 1993.213-218). Sonra, anayasalann dûzenleme tekni- ği, çalışanlann hem kamu hem de özel kesimi kapsadığı şeklinde. Eger çalışan- lar. işçılerle sınırlı olsaydı. ilgili hükmü izleyen fıkrada yalnızca belli kamu gö- revlilerinin grev dışında tutulmasının hiçbir anlamı olmazdı. Görüldüğü gibi "çahşanlar", grev hakkı öznesi olarak Portekiz Anayasası"na özgü bir kavram değil. "Herçalışanvurttaş"1 ! sosyal hak- lann öznesi yapan (A Ribeiro Mendes. Rap. Portugais, Ann. Inter. de Just Cons.. 1991 327), bütün yurttaşlanna direnme hakkı tanıyan (m. 21). lokavtı açıkça ya- saklayan ve Duverger'nin deyimiyle grev hakkının tanımını çok geniş -hatta fazla geniş- tutan bir anayasanın (La Constit. de la Rep. Portugaise. La docum. franç.. 2.6.1977. s. 6), kamu görevlilerini ış gü- vencesi (m. 35) \e sendika özgürlüğü (m. 56) başta bütün sosyal haklardan yoksun kıldığı nasıl düşünülebilir? Oysa. çalı- şanlan işçilere indirgeyen sayın sözcü- nün mantığının sonucu öyle olacaktı. Kaldı ki, adı geçen ülkede. 65/77 sayılı yasa ile kamu görevinde grev hakkı gü- vence altına alınmıştır(M. Gülmez. Me- murlar ve Sendikal Haklar, Imge, Ank. 1990. s. 189). Nihayet. uluslararası sözleşmelerde "tra\T aiÜeurs",hem işçileri hem de kamu görevlilenni kapsamına alır. Uluslarara- sı Çalışma Örgütü (1LO). her iki kesim için normlar koyar. Örnegin Türkiye'nin de onayladığı 87 sayılı ILO sözleşmesin- deki çalışanlar (travailleurs. workers). sözcünün savına göre, kamu görevlileri- ni kapsamayacaktı. (Fransız Anayasa Konseyı'nin. anayasadaki. "Herçalışan. delegeleri aracılığıy la. çalışma koşullan- nın toplu beürlenmesine ve girişimin yö- netimine katılır" kuralının kamu ışlevi- ne de uvgulandığı (CC. 20.7.1977, Loi sur le service faıt. Rec. 30); tnsan Hak- lan Avrupa Dıvanı'nın. Avrupa Sosyal Şartf ndaki "çahşanlar ve işverenler'"i. devlet vegörevlileri (6.2.1975, Synd.su- edois... Serie A. no. 20) şeklinde yorum- ladıklarını anımsatalım). Ulusîararası sözleşmeleri iç hukuk düzeni ile bütün- leştiren (Any., m. 8) ve ILO"nun bütün temel sözleşmelerini onaylamışbulunan Portekız"de. çalışanlann kamu görevlile- rini kapsamadığı yolundaki görüşün ge- çerliliği olamaz. Ne zaman? Anayasa Komısyonu. kamu görevlisi sendikalannın yapacağı toplu görüşme tutanağına hukuksal değer tanımazken. bu sendikaları toplusözleşme ve gre\ kapsamı dışına çıkarmakta (Değiş.. m. 49), kamu görevlilerini de aynntılı ta- nımlarla kategorilere ayırmaktadır (m. 17). Grev hakkı konusunda. "Daha zama- nı gelmedi galiba!" dıyen sayın sözcü. "statfi hukuku" üzerine 19. vüzvılda öne sürülen görüşleri. 21. yüzyıl Türkiyesi için yıneleyip durmaktadır. Oysa statü hukuku. Batı'da devletin modernleştiril- mesi sürecine koşut olarak aşılmaya ça- lışılıyor. Kamu ışlevınin yenılenmesi, devletin çağımız toplumuna uyumlu kı- lınması ereğine yönelik. Devlet ve çalı- şanlan arasmdakı ilişkide "etidteşim* ge- çerli artık. Etkileşime dayanan ve kamu işlevini dönüşüme uğratan modernleştirmepoli- tikası, kamu görevinde statü rejimiyle toplu görüşme sisteminin bağdaşmadığı anlayışını geçersizkılmıştır(C. Boiteau. Droit international et droit français de la fonction publique. Act. Jur. -Dr. Adm., 20 1.1994. s. 12). Sadece deginebildiğimiz gelişmeler bile. anayasayı değiştirme adına hareket edenlerin "çahşanlar"a uygun gördük- leri hükümlerin çağdışı özelliğini açıkça gösterir. Sayın sözcünün mesleki formasyonu- na yönelik sözlerine kendi biçemine gö- re yanıt vermeye terbıyem müsait olma- dığından şunu belirtmekle yetineyim; 'Travailleur' sözcüğünü hazmedememiş (!) olduğuna "hükmettigi'' bu satırlann yazan. ilgili dilin konuşuldugu ülkede uzun yıllardan beri "profesör invite" sı- fatıyla ders vermektedir ve bu denli ilk- sel konulan ele almak zorunda kaldığı için okuyuculardan hoşgörü dilemekte- dir; ancak, bir çalışan olarak, haklannın zamanını "çalışanlann" kendilerinin belırlevecegine inanmaktadır. I*) Coşkun Kırca. Profesörlenmız. Yeni Yüzyıl. 6 Temmuz 95. ARADABtR Prof. Dr. KASIM CEMAL GUVEN Kobay Insan! Yeni bir ilacın geliştirilmesinde deneyler, hayvan- lar üzerinde yapılır. Bu deneyler değişik hayvanlar (fa- reden maymuna kadar) arasında kobaylar üzerinde de uygulanır. Bunun sonucu yeni bir maddenin in- san üzerindeki etkilerinin araştırılmasına geçilir. De- nemelerin insan üzerinde yapılması durumunda ko- bay insan deyimi yakıştırılmıştır. Insan üzerindeki de- ney, 5 sene süren çalışmanın son safhasıdır. Bunun için gönüllüler kullanılır. Bunlartedavisi imkânsız ba- zı hastalar, parasız, işsız kişiler veya hapishanedeki gönüllüler olabilir. Genelde gelişmiş ülkeler denek in- san bulmada güçlük çekerler. Onun için de geri kal- mış ülkelerin insanlarını seçerler. Ülkemizde ise ye- ni bir ilaç geliştirmek mümkün değildir. Eskiden bili- nen bir ilacın bu tip deneyi ise onun muadilinın eş- değerliliğin tespiti için ıstenmektedir. Bunun kontro- lü genelde insan mide-bağırsak sıvısmı taklit eden şartlarda (temperatür, pH, çözeltinın yapısı) zaman birimi içindeetken maddesinin serbestleşme mikta- rı tayin edilir. Böylece bunun 3O'-1-3 saatte ne ka- dannın serbestleştiği bulunur. Bu deneme bir ilaç hakkında genel bir fikir verir. Bu invitro deney, ilacın organizmadaki durumunu büyük bir olasılıkla gös- terir. Bu testin yanında invivo yani canlı üzerindeki tayin (biyo-yararlanım testi) yapılması ülkemizde bir moda olarak başlamıştır. Bunun için Ankara'da bu- nu yapan tüccar bir profesör türedi. Bunu gören di- ğer bazı kuruluşlar da harekete geçti. Sonuçta ko- bay-insan-profesör ilişkisi ortaya çıktı. Türkıye'de bu olay, bir yabancı firmanın trilyon satış yapan bir ila- cının benzerini yapan yerli bir fırma ile olan tartışma- sı sonucu ortaya çıktı. Ticari rekabet sonucu ilaçta eşdeğerlik tartışması ve bunun sonucu olarak gerek- siz yere invivo testin yapılması ıstenmektedir. Bu ise genelde fanteziden ileri gitmez. Bugün bilinen bir preparatın biyo-yararianımını istemek, eşdegerliğini aramak büyük bir mali külfet olduğu kadar denek in- sanların hayatı için de risklidir. Bu konuda Sağlık Ba- kanhğı'nın tutumu yanlıştır. Her ilacın yan etkisi var- dır. Bu sebepten ilaç gereksiz olarak insanda kulla- nılmamalı ve denenmemelidir. Üniversitelere ise bu- nun parasal yönü dışında bilimsel hiçbir katkısı yok- tur. Hele denek olmak isteyen doktorlar var sözü ise hekimliğe hakarettir. Ayrıca bunun doğurabileceği komplikasyonlar üniversiteleri büyük sorumluluk al- tında bırakır. Burada invitro deney yeteriidir. İnvitro ve invivo deney arasında pek küçük farklar mevcut- tur. Esasen invivo deneyin değertendirilmesinde de büyük farklılıklar vardır. Burada karşıt görüş olarak gerekli etik kurul karariannın alınması, bu konuda savunma için yetersizdir. Hayvanlann bile denek olarak kullanılmasına kar- şı çıkan kuruluşlar varken sahipsiz gariban insanın burada denek olarak kullanılması istismardır, ayıptır ve çirkin bir işlemdir. Enternasyonalist Öncü Militan Ernest Mandel Emekçilerin kurtuluşunun uzun soluklu kavgacısı olarak yaşamaya devam ediyor. Mandel'i uğurluyoruz: 27 Temmuz '95 Saat: 19.00 da BSP Beyoğlu İlçesi (Mis Sok.) Mandel'in İstanbul Konferansı video gösterimi 28 Temmuz '95 Saat; 19.00 da BSP Bakırköy ilçesi BSP BİRLEŞIK SOSYALİST PARTİ ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ'nde sizi. özlediğiniz sorumluluklar bekliyor. Tel.: 275 50 82 TARTIŞMA Rum silahlanması... L ondra'da başlayan Türk-Rum ikili görüşmelenne karşın K.ıbns - ta tehlike çanlan çalıyor. Türkiye'deki iç politika mücadeleleri, parti çekişmeleri, minı seçimler. 8. madde tartışmalan, özelleştirme sorunlan, dış polıtikadaki olumsuz gelişmeler, özellikle Saraybosna'daki kararsız. Azerbaycan'daki tutarsız durumlar Kıbns'taki Rum silahlanması ile ilgili ' gelişmeleri göz ardı ettirmiş durumda. Kıbns'ta son beş yılda Rum yön^timınin büyük bir silahlanma faaliyetine giriştiği, Rum Milli Muhafız Ordusu'nu modern silahlarla donattığı bir gerçektir. Özellikle gece kullanılacak silahlara ağırlık verilmiştır. Eldeki verilere göre Rumlar yalnız 1983-1990 arasında silahlanmaya bir mihar Kıbns Sterlini harcamışlardır. Rumlann bu harcamalan 1993*te vıllık 250 milvon Kıbns Steriini'ne ulaşmıştır. Rum yönetimi ıçinde bulunduğumuz yıl için bütçesine silahlanmayla ilgili olarak 367 milyon Kıbns Sterlini tutannda ödenek ayırmıştır. (1 Kıbns Sterlini resmi kurda 67.000 TL'dir. Yaklaşık 32 trilyon TL.) Buna göre Rum Milli Muhafız Ordusu'na 1995 yılında 100 adet AMX Fransız tankı. 100 adet T. 80Rustankı. 124 adet Rus asker taşıyıcı. 200 adet Leonidas tipi Yunan zırhlı aracı satın alınacaktır. Bu arada silahlı kuvvetlerine 5 yıl süreli sözleşmeli asker sağlayacak yasayı da Milli Meclis'ten geçirmiş bulunmaktadırlar. Rumların önceki yıllarda da çeşitlı ülkelerden çok sayıda top. tank. uçak ve ftize satın aldıklan düşünülürse bu hazırlıklann hiç de hayra alâmet olmadığı anlaşılacaktır. Rumlar 1974 yenilgisinden sonra Yunanlılarla omuz omuza Türklere karşı çıkabilecek ve Türkleri adadan atabilecek bir askeri gücün hazırlığı ıçindedırler. Rum ordusu komutanlanndan Yunan asıllı General Markopulos'un şu sözleri Türkiye için bir uyan nıteliğindedır "Türklerİe savaşabilecek güçte bir ordu kurmaya çalışıyoruz. Kıbns'ın tiimünü alıncaya kadar savaş hazırlıklanmızı sürdüreceği/ ve her zaman savaşa hazır olacağız. Bu konuda Türkiye'nin en küçük hatasım değeıiendireceğiz. Hiçbir kuvvet bizi onleyemeyecektir." Kısacası; Kıbns'ta gerçek durum tüm uluslararası görüşme ve gelişmelere karşın Rumlann silahlanmaya devam ettıkleri ve Türkiye'nin zayıf bir anını kolladıklandır. Daha açık bir anlatımla Rumlar. Türkıye'nin uluslararası alanda önemli bir hata yapmasını beklemektedırler. Durumu müsait gördüklerı an "ENOSİS"i gerçekleştirmek için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayacaklardır. Daha sonra da "Megalo-idea*' çabalan başlayacak. Türkleri Asya'nın bozkırlarına sürme ve Ayasofya'ya Yunan haçı dıkme gayretlerine hız verilecektir. Bu arada Atina zaman zaman Kürt militanlara destek olarak Türkiye'nin bu konudaki tansiyonunu ölçmeye çalişacaktır. 1963, 1967 ve 1974'lerin tekrarlanmaması isteniyorsa özellikle KKTC'de 'birükve birliktelik' havasının yeniden sağlanması şarttır. Bütün bu gelişmeler karşısında Türkiye uluslararası ve ikili temaslardan bir sonuç alınamayacağının bilinci içinde olmalı, Rumlann müzakerelerde zaman kazanmak ve Türkiye'deki Kıbns'la ilgili havanın zayıflamasını beklemek amacını taşıdıklan bir an bile unutulmamalıdır. Özetle, Türkiye Kıbns'la ilgili görüşmeleri çok yakından dikkatle izlemeli. muhtemel bir savaşa hazır olmalı. 1911 Balkan Savaşı hatalanna düşmemelı ve hepsinden önemlisi gereğinde yavru vatanın Türkiye'ye katılma kararına yakın ilgi için hertürlü hazırlığını şimdiden yapıp tamamlamalıdır. Aydın Olgun GENÇLİK & EGİTİM FUARI 22-31 TEMMUZ GALATASARAY LİSESİ BAHÇESİ GİRİŞ: 30.000 TL. ÖĞRENCİ ÜCRETSİZDİR. REZ: 251 97 23 JfvRUZGAR AJANS L T D STI Cumhuriyet Kitap Kulübü TAKSİM SERGİ SALONU IMZA GUNU 25 Temmuz Salı (Bugün) TOKTAMIS ATES Saat: 17.30-19.30 ' ' Adres.htiklal Cad. Zambak Sok. 4/1 Beyoğlu-Taksim ÎLAN T.C. İSTANBUL VALİLİĞİ'NDEN İl İdafe Kurulu'nca verilen 04.05.1995 tarihli ve 149 sayılı-oıen'i muhakeme kararı müşteki Ali lh- san Ünal'a tüm aramalara rağmen tebliğ olunama- mıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre muhatabına ilanen tebliğ olunur. Basırı: 33174 natura SİZE YE DÜNYATAİLK DEFA TAKDtM EDtYORUZ... 4000 Yülık Uykusundan TJyanışının ÎLKTANIKLARI OLABÎLÎRSÎNÎZ!.. SAPİMAA-AMASVA (İI-ZİSİ 29-30 Temmtız 12-13 Ağustos 2.600.000.-T1. Peşin veya 1.300.000.-T1. Peşin + 950.000 x 2 taksit SAPİMAA-IIATH SAS (İEZISİ 15-16 Temmuz 05-06 Ağustos 19-20 Ağustos 2.900.000.-T1. Peşin veya 1.500.000.-T1. Peşin + 950.000 x 2 taksit Gezi Ücretinin 100.000.-Tl'si Şapinuva Kazısına Yardım Olarak MAKBUZ K.\RŞILIĞINDA BAĞIŞLANACAKTIR Gezl Ücretine Özel Ulaşun, YP. Konaklama ReMber- Uk Hizmetieri, Ören Yeri Glrişleri ve KDV Dahildir. AY-SEL TURİZM Olgunlar sokak 2/4 Bakanlıklar-ANKARA Tel:(312) 417 21 35 -417 21 36 Fax: 418 34 69 Neredeyse her yıl bir ülke oluşturacak kadar toprağın kaybolup gitmesini seyredemeyiz. Bu sebeple erozyonla mücadele edelim. T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varhklan Koruma Vakfı Tel.: (0212) 281 10 27 268 09 85 Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden ahnır. Tel.: 554 08 04 Nüfus cüzdanımı ve ehliyetimi kaybeltim. hükümsüzdür. NURTEKty DELİCE Nüfus cüzdanı kaybet- tim, hükümsüzdür. BEHtCESERÇE Nüfus cüzdanı ve Or- duevi giriş kartımı kay- bettim, hükümsüzdür. HÜSNİYE AHISALI Büyüyen su kıthğımn, artan toprak kaymalarımn nedeni erozyon sonucu çölleşmedir. T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı Tel.: (0212) 281 10 27 268 09 85 PENCERE Haydi Gençlep, Memurlar, Kadınlar, Sendikacılar. 12 Eylül faşizminin 82 Anayasası'nda 117 mad- de var, 16 geçici maddeyi de ekleyiniz... Meclis, 12 Eylül'den 15 yıl sonra bu anayasanın, ancak 16 maddesini değiştirebildi; ama, hepyenil- giye uğrayan futbol takımımız bir kez yengiye ka- vuşunca nasıl aklımız başımızdan gidiyorsa, öyle- sine "sevindirik" olduk... Medyaya bir göz atın, ne diyor: "Destan yazdık..." "Tarih yazdık.." Gazetelerin manşetleri, Avrupa'da maç kazan- mış milli futbol takımımızın "zafer"\ri\ duyuran se- vinç çığlıklarıyla dolu. Bugüne kadar demokrasi sa- vaşımında tuzu bulunmayanlann böylesine coşku göstermelerı, demokrasi adına mı?.. Yoksa Avrupa Gümrük Birliği'nin kapılan açılacak diye mi düğün bayram ediyoruz?.. Her neyse, işin bu yanını pek kurcalamayalım, ka- fasını gözünü yararak, 82 Anayasası'nda yaptığımız değişikliklerin en önemli yanı nedir?.. Parlamento, toplumun baskısı altında 3.5 yıl son- ra bir adım attı; Meclis'te Refah Partisi'ne karşı olu- şan çoğunluk, şeriatçılığın karşıtı sayıldığından laik cumhuriyet yandaşlarına bir soluk almak olanağı sağlandı. Anadolu halkı 'Aydınlanma Devrimi'ni benimse- miştir. Ne güzel!.. Ama olan bitenlerın olumsuz yanı ne?.. 12 Eylül faşizminin "lafzı" 82 Anayasası'nın "Baş- langıç" bölümüne, "özü" geçici 15'inci maddesine yerleştırilmişti. Ne yazık ki "lafzı" gitti, "özü" kaldı. • 23 temmuz anayasa değişikliğinin açtığı kapılar var; kımi yasaklar kalkıyor. Derneklerden siyaset yasağı kalktı.. Sendikalara siyaset yasağı kalktı.. Gençler, 18 yaşından başlayarak siyasal partile- re üye olabilecekler.. Meslek kuruluşlarına siyasetle uğraşma yasağı kaldırıldı.. Memurlara sendika kurma özgürlüğü tanındı.. Üniversite öğretim üyeleri, siyasal partilere katı- labilecekler.. Siyasal partiler, gençlik ve kadın kollannı yeniden kurabilecekler... • Son yıllarda nereye gitsem, hangi toplantıya ka- tılsam, gençler soruyorlardı: - Ülkenin durumunu biliyoruz; ama, elimizden bir şey gelmiyor, çünkü siyaset bize yasak!.. Ne yapa- lım?.. Nasıl çalışalım?.. Artık bu sorunun yanıtı verildi: Üniversite öğretim üyeleri.. . *. Bılim adamlan.. Sendikacılar. Memurlar.. Kadınlar.. Gençler.. . Haydi görev başına!.. • 82 Anayasası'yia birlikte demokrasiyi ktsıtlayan bütün kanunları değıştirmek, özgürlükleri hayata geçirerek çağdaş bir yaşam biçimi oluşturmak, şe- riatçılıkla savaşımı başarıya ulaştırmak, emekçi hak- lannı tümüyle sağlamak, Aydınlanma Devrimi'nin yollarını döşemek için demokratik savaşımın sefer- berliğine girmek boynumuzun borcu, insanlığımızın gereği, mutluluğumuzun kaynağıdır; alın teri dök- meden ne mutlu olunur ne demokrat ne de solcu!.. Haydi gençler, memurlar, kadınlar, sendikacılar iş- başına!.. İSTANBUL BUYUKŞEHİR BELEDIYESI \, ŞEHIR TİYATROLARI L1 RUMELİHİSARIYAZ OYUNU: Tank Günersel / Sandro Mrevlishvili ALTIN POST Yönetim ve Sahne Tasarımı: Çetin İpekkaya / Sandro Mrevlishvili TİFLİS ŞEHİR TİYATROSU'NUN (METEKH/j KATIUMIYLA 25-26-27-28 Temmuz Saat: 21.30 Biletler; Harbiye (240 77 20) Kadıköy (349 04 63) Gişelerimizde ve Rumelihisarı Gişesinde satılmaktadır. Tam 40.000 TL; İndirimli 20.000 TL. TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ Söyleşi: Meslek Odalan ve Türkıye'de Demokratikleşme Süreci Yavuz ÖNEN TMMOB Başkanı Yer: Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi (Eski Beyoğlu Evlendirme Dairesi-TÜNEL) Tarih: 25 Temmuz 1995 Salı Saat: 19.00
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle