27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 TEMMUZ 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA VJÜNÜN F ILMLERİ TELEVIZYON 15 Gazeteci 08.30 Kanal D Macera Bir gazeteci kızla kabadayının aşk ve macera öyküsü. Yücel Uça- cf/ noğlu'nun yönetiminde Kadir Inanır, Sevda Karaca ve Kadir Sa- vun başlıca rollerde. (1979) Lekeli Melek 10.00 atv Macera /^\ İki kız kardeşle aynı anda ilişki kuran zengin gencin öyküsü konu vf/ ediliyor. Mehmet Bozkuş'un yönetiminde Filiz Akın, Cüneyt Ar- kın rol alıyor. Aile Kadını 10.30 Show TV Melodram /£7\ Eski sevgilisinin ottaya çıkmasıyla mutlu yaşamı değişen, ama so- V3-' nunda intikamını alan evli kadının öyküsü. Kartal Tibet'in yöneti- minde Müjde Ar ve Muhteşem Demir rol alıyor. (1983) Kızlar Sınıfi Yarışıyor 10.30 Interstar Güldürü Ç2 Senaryosıuıu Haşmet Zeybek'in yazdıgı fılmde yatılı bir kız oku- f/ lunda geçen komik olaylar konu ediliyor. Orhan Elmas'ın yöneti- minde Neşe Aksoy, Bülent Kayabaş ve Mehmet Ali Erbil var. Kıbns Zaferi 11.05 TRT GAP Dram Kıbns'ta Türklere yapılan zorbalıklar ye siyasi amaçlı oyunlar ko- V Ö' nu ediliyor. H. Esen'in yönetiminde Öztürk Serengil, M. Coşkun rol alıyor. Geün Oy 11.30 Kanal D Dram /ÇZ\ Toprak yüzünden birbirine giren iki ailenin kan davasına dönüşen ^ V öyküsü. Yavuz Yalınkılıç'ın filminde Belkıs Akkale. Mahmut He- kimoğlu rol alıyor. Okula Dönüş 12.00 Show TV Güldürü (T2\ (Back to School}- Mültimilyarder işadamı, çocuğuyla aynı okul- vî' da okumaya karar verir. llerlemiş yaşına rağmen, sevimliliğiyle kı- sa sürede okulun maskotu olur. Yön: Alan Meter. Oyn: R. Dangerfield. Özel Dedektif 12.10 Interstar Dram /Ov (The Public Eye) - lngiliz yapımı bu fılmde, Amerikalı bir kıza âşık vif/ olan lngiliz işadamının yaşadiklan anlatılıyor. Yön: Carol Reed. Oyn: Mia Farrow, Topol, M. Jayston. Av 12.10 TRT INT Dram ©tki can düşmanının yaşadığı olaylan konu alan fılmi Melih Gül- gen'tn yönetmiş. Başrollerde Cüneyt Arkın ve Serdar Gökhan rol alıyor. Oldu Olacak 12.45 atv Macera (Z7\ Peşine düştükleri yüklü mirasm uğruna yanlış adam kaçıran üç ar- ^ÜJ kadaşın hareketli maceralan. Müjdat Savlav'ın yönetiminde Erol Büyükburç, Aysun Güven, Süleyman Bolat oynuyor. (1976) O Ağacın Altında 14.10 Kanal D? Küçük Balıklar ... 14.30 Show TV Dram © Birbırlenne nispet yaparcasına ihanet eden genç kan kocanın iliş- kilerinin öyküsü. Banş Pirhasan"ın filminde Hale Soygazi, Nihat llen rol alıyor. (1988) MuhsinBey 15.30 atv Dram @ Eski sanatçılann müziğine tutkun bir organizatörün yaşamını ko- nu alan filmin yönetmeni Yavuz Turgul. Başrollerinde Şener Şen, Uğur Yücel, Şermin Hürmeriç rol alıyor. Sen ve Ben 16.30 Kanal D Melodram Bir film yıldızı ile üniversiteli sevgilisinin öyküsünü konu alan fıl- mi Mehmet Aydın yönetmiş. Başrollerde Serpil Çakmaklı ve Tol- ga Savacı rol alıyor. (1988) Sflahşör 16.10 TRT 1 VVestern /f>\ (Gunfîre) - Usta bir silahşör, birini öldürmesi için kiralanır. An- ^zJ cak bu arada işin içine bir gönül meselesi girer. Yön: Monte Mel- mon. Oyn: Warren Cates, Fabio Testi. Utan 16.30 Show TV Dram ® Ruh hastası kansından aynldıktan sonra çocuklannı kurtarmaya çalışan adamın mücadelesi. Omit Efekan'ın yönetiminde Orhan Gencebay, Oya Aydoğan var. (1990) Evim Yeşil Tepelerde 17.15 TGRT Dram TGRT meraklısı için bir Kazak fılmi yayımlıyor. Okumak için bü- yük kente giden köylü çocuğu, buraya uyum sağlamakta zorluk çe- ker. Yön: Asia Suleva. Oyn: Sancar Jackolkov, Murat Mukashov. Kızun ve Ben 18.15 atv Melodram /Ç^\ Bir işadamıyla sevgilisi tarafından terk edilen kadının öyküsü. Ha- x£s lit Refığ'in yönetiminde Gülşen Bubikoğlu. Cüneyt Arkın ve Yıl- maz Zafer var. Tarkan Güçlü ~ 18.10 Show TV Macera /£J\ Tarkan, kalede saklanan altın kılıcı elde etmek için kolsuz kahra- VH'manla mücadeleye girer. Mehmet Aslan'ın filminde Kartal Tibet, Hülya Darcan rol alıyor. (1973) 19.451 Kanal 61 Crocodile Dundee 2 Aynntı yanda Paskalya Töreni 20.20 HBB Müzikal /f\ (Ester Parade) - Judy Garland ve Fred Astaire ikilisinin beraber vî' oynadığı filmde, Astaire şarkıcı ve dansçı rolünde. Robert Alton'un yönettiği filmde Astaire formunun zirvesinde. Yalancı Yarim 20.35 Show TV Duygusal /Ç> Fakir bir kızla, âşık olduğu zengin genci birleştirmek için kollan vH' sıvayan bir avuç mahallelinin öyküsü. Yön: Ertem Eğilmez. Oyn: Emel Sayın, Tank Akan. Bitirim Kardeşler 21.40 atv Macera /J> Hamallık yapan iki kardeş, tesadüfen bulduklan bir bavul yüzün- ^O' den kendilerini beklemedikleri olaylann içinde bulur. Yön: Zeki Ökten. Oyn: Kadir Inanır, Kartal Tibet. Babam da Geldi 22.15 TRT 3 Dram /Ts (Father Come Too) - Balayına çıkan çift kalacak yer bulamayın- vî' ca. gelinin aksi babasının yanında kalmaya mecbur olur. Yön: P. G. Scott. Oyn: James Robertson, Justice Leslie. Borsaüno 22.50 Kanal 6 Macera (Oı (Borsalino)- 1930'luyıllardaMarsilya'nınyeraltıdünyasındayıl- ^Ü/ dızlan parlayan iki çapkının maceralan. Yön: Jacques Deray. Oyn: Jean Paul Belmando, Alain Delon. 22.501TRT21Kafes Aynntı yanda 24.001 Show TV I Cadillac Man Aynntı yanda Modern Aşk 00.15 HBB? Panik Yok 01.10 Kanal D Korku s^s (Don't Panic) - Bir ruh çağırma seansı sırasında gençlerden biri- ^•Zs nin bedenine kötü ruh girer ve olaylar gelişir. Yön: Ruben Galin- do Jr. Oyn: John Michael Bischof, Gabriella Hasell. Korkulu Köşk 01.15 Kanal 6 Gerilim <Ov (House of Long Shadcm) - 24 saat içinde bir roman yazacağına bah- ^üs se giren yazar, 40 yıldır boş duran bir köşkü kiralar. Ancak köşk ger- çekten boş mudur. Yön: Pete VValker. Oyn: C. Lee, Vinvent Price. Büyük Tezgâh 01.30 atv Macera fÇ\ (Scam) - Kur yaptığı güzel kadın tarafından soyulan adam, 'gere- >Ö' keniyapmak' üzere harekete geçer. Yön: John Flynn. Oyn: Chris- topher Walken, Lorraine Bracco. . izleyin O Yerli Orta Halli O Yabancı NDeğmez TRT 2 oo.2o\ Fransız yönetmen Pierre Granier - Deferre'den iki kişilik film Lino Ventura ve Ingrid Thulin'in rol aldığı 'Kafes', bir piyesten uyaıianmış 'Oynama' sırası kaduıdaTV Servisi - Uzun zamandan beri eşin- den ayn yaşayan Julian, eşinin çağnsı üze- rine yanına gider. Fakat kendisi için hazır- lanan tuzaktan habersizdir. Fransız yönetmen Pierre Granier- De- ferre'in bir piyesten alınan fılmi, birerke- ğin bir kadının evine gelmesiyle başlıyor: Julien, Helen'in beş yıl önce boşandığı ve uzun zamandırgörüşmediği eski kocasıdır. Erkek, içeri gırdikten birkaç dakika sonra kadın tarafından tuzağa düşürülür: lçinden çıkamayacağı koca bir "kafes"tir bu. Isveçli sinema ve tiyatro oyuncusu Thulin de Ingmar Bergman'm filmleriyle üne kavuştu, sonra ulûslararası bir kariyer yaptı. 1948'lerde sinemaya başlayan Thulin, birkaç film de yönetti. Julien, Helen'leyıllarcaoynamışveonu istediği zaman terk etmiştir. Şimdi erkek- le oynama sırası kadındadır... Kadın - er- kek ilişkilennı. "Kurallarını erkeklerin, erkekler için saptadığı kötü bir oyun" olarak niteleyen Helen için ilginç bir de- ney olacaktır bu. Granier - Deferre'nin 1975 yapımı "Kafes" (La Cage) adlı filmi, bu kez TRT 2'de ekrana geliyor. Bundan yıllar önce de TRT 3'te yayımlanan "Kafes", çağdaş Batı toplumlanndaki kadın-erkek ilişkile- rini az görülen bir acımasızlık. açıklık ve gözüpeklilik içinde inceleyen bir film. "Kafes", iki kişi arasında geçmesine karşın dikkatle izlenmesi gerekiyor. Bun- La Cage / Yönetmen: Pierre Granier - Deferre / Oyuncular: Lino Ventura, Ingrid Thulin /1975 Fransız yapımı, 85 dakika. da Lino Ventura ve özellikle Ingrid Thu- lin gibi iki usta oyuncunun da katkısı var. Yönetmen Granier - Deferre, Fransız si- nemasının en büyük isimleriyle düzeyli iş fılmleri. ruhbilimsel biryaklaşımın her za- man varlığını koruduğu dram ve serüven- lergerçekleştirdi. Kanal 6 i9.4s\ Başroldeki Hogan, aynı zamanda senaryoyu da yazdı Ekelle uygar karşı karşıyaTV Servisi - 1987/1988 sinema lümde de rahat edemiyor ve bu kez ''Crocodile', \ew York'un sorunlarına karşı kendi yöntemlerini kullanıyor. mevsiminde Türkiye sinemalanna gelen ilk "Crocodile Dundee" fil- mi büyük ılgiyle karşılanmıştı. Peter Faiman'ın, başrol oyuncu- su Paul Hogan'ın senaryosundan çektiği güldürü, bütün çekiciliğini "ilkeP've "uygar" dünya arasın- daki zıtlıklardan alıyordu. Avust- ralyanın "vahşi" doğasında turist gezdirerek geçinen ve kafayı çekip şarkılarla eğlenen ünlü timsah avcı- sı(!) Mick Dundee, uygar dünyadan gelen bir güzelin cazibesine kapılı- yordu. Kadın. Hogan'ın ününüduy- muş ve röportaj yapmaya gelmişti. Derken yeni zamanlann Tarzan'ı ve Jane'i arasında bir aşk gelişiyor ve hikâye New York'a kadar uzanıyor- du... Büyük kentin belalannı savuştur- duktan sonra, güzel gazeteciyle dünya evine giren Mick. ikinci bö- uyuşturucu çeteleriyle kapışıyor... İlk bölümdeki kadar olmasa da eğ- lenceli ve sürükleyici bir serüvenle karşı karşıyayız. Bir hayli yetenek- li bir güldürü oyuncusu olan Paul Hogan, ne yazık ki bu fılmlerden sonra sinemada pek varlık göstere- memişti. Crocodile Dundee II Crocodile Dundee II / Yöneten: John Cornell / Senaryo: Paul Hogan, Brett Hogan / Görüntü: Russell Boyd / Müzik: Peter Best / Oyuncular: Paul Hogan, Linda Kozlowski, Charles Dutton, Hechter Ubary / 1989 ABD Yapımı, 110 dk. MERCEKLE BAKINCA MAHMUT T. ÖNGOREN 10Yaşmda... Nedir 10 yaşında olan? İnsan Haklan Derneği, 17 temmuzda 10 yaşına bastı. Türkiye'de ilk örgiitlü ve uzun ömürlü insan haklan mücadelesinin başlangıcından bu yana 10 yıl geçti. Belki de 100 yıla bedel bir 10 yıl. insan Haklan Demeği'nin kuruluşu kolay olmadı. Başvurular sudan nedenlerle geri çevriliyordu hep. Dilekçeler yeniden yazılıyor. resmi çevrelerin istek- lerine uygun değışikliklerin ödün verilmeden yapıl- ması sağlanıyordu. Sonunda dernek kuruldu. Eğer Türkiye o yıllarda Avrupa Topluluğu'na üye olmak için başvurmamış olsaydı, İnsan Haklan Demeği'nin kuruluşu da pek gerçekleşmezdi sanırım. Çünkü Avrupa'ya dönüp "Bakın bizde böyle bir dernek var" demenin, hükü- metlerimize saygınlık kazandırdığı sanılıyordu. Oy- sa Türkiye'ye gerçekte saygınlık kazandıran 10 yıl önce başlatılan örgütlü insan haklan mücadelesı- dir. İnsan Haklan Derneği ve 1989 yılında aynı der- neğın içinde kuruluş çalışmaları başlayan ve yine karşılaştığı zoriuklardan ötürü ancak 1991'in ba- şında resmen ortaya çıkan İnsan Haklan Vakfı, bu- gün çok önemli bir noktaya gelmişlerdir. Nedir bu önemli nokta? Soruyu önce yurtdışındaki tepkiler açısından de- ğerlendirmekte yarar vardır. Her iki kuruluş, yurtdı- şında durup dururken Türkiye'ye saygınlık kazan- dırmadılar. Ülkemizde örgütlü bir insan haklan ha- reketinin bulunması. Batı'da her şeyden önce bir güven yarattı. Türkiye'de antidemokratik akımlara karşı birdirenişin bulunması, bu direnişin hukuksuz- luğun egemen olduğu ülkemizde yine de yasal çer- çevede yürütülmesi. insan hakları ihlallerinin üzeri- ne Türkiye içinde de gidilmesi ve her bakımdan gü- venilir insan haklan örgütlerinın yılmadan ve şaşma- dan çalışmalarını sürdürmesi bu saygınlığın başlı- ca kaynağını oluşturuyor. Ne var ki Türkiye 'deki insan haklan çalışmalan, son 10 yıl içinde Batı'yı hoşnut etmek için yürütül- müyor. Üstelik bu görev, hiç de kolay gerçekleşti- rilmedi. İnsan Haklan Derneğı'nin yöneticileri ve üyeleri baskılar altında tutuldu 10yıldan beri. Kimi- leri öldürüldü, işkence gördü, cezaevlerıni yoktan yere boyladı. En azından mahkemelerde ve soruş- turmalarda sonuçsuz yere süründürüldü. Genel merkez ve şubeler; gereksiz yere basıldı, kapatıldı ya da en azından çalışamaz duruma getirildi. Ama 10 yıldır da insan haklan mücadelesine ara verilme- di. Artık Türkiye'de insan hakları hareketi durduru- lamayacaktır. Çünkü özellikle İnsan Haklan Deme- ği'nin kuruluşu için sağa sola başvuran ve gözal- tındaki, tutukevindeki ya da cezaevındeki çocukla- rının işkence gördüğünü dile getiren annelerin ça- baları meyvesini vermiş ve bu uğurda yürütülen ça- lışmalar rayına oturmuştur. Türkiye'deki insan hakları mücadelesi, yurtdışın- • daki mücadelelerle de bütünleşti. 10 yılda erişilen noktalardan birı de budur. Böyle bir bütünleşme de içimizdeki insan hakları akımının durmasını ya da durdurulmasını engeller. Ama tüm bu olumlu so-. nuçlar, 10 yıl sonra Türkiye'de bu akıma ve bu mü-; cadeleye katılanların ve örgütlerin üzerindeki bas- kıların ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Belki bas- kılar artacak, ama kimse yolundan dönmeyecektir. 10 yıl sonra şu sorular da sorulmalıdır. Bu süre içinde insan hakları mücadelesini yürüten örgütle- rin ve insanların hiç mi yanlışı olmadı? Elbette yan- lışlar vardır. Yanlışların düzeltilmesi için çabalar da vardır. Ya Türkiye'de yaşayan ınsanlar, sokaktaki adam ve resmi çevreler, insan hakları ilkelerini son 10 yıl içinde ne dereceye dek benimsedi? Eğer bu soru- ya pek de olumlu yanıt veremiyorsak bunun ne- denlerini önce toplumsal yapımızdaki çarpıklıkta, resmi çevrelerin duyarsızlığında ve 'mega med- ya'nın insan hakları kavramını ve uygulamalarını ki- mi zaman bilerek haince ve kimi zaman da bilgisiz- ce çarpıtmasında aramak gerekmez mi? Çok ilginç bir kitap: Bemhard Roloff ve Georg SeeBlen, "Ütopik Si- nema-Bilimkurgu Sinemasının Tarihi ve Mitolo- y/s/"(Çeviri: Veysel Atayman) Alan Yayıncılık, Istan- bul, 1995. showTv 2^oo|Roger Donaldson'ın filmi New York sokaklanyla renklendirilmiş Hovarda araba sabcısı relıiıı ahnınca.•. Yönetmen: Roger Donaldson / Oyuncular: Robin VV'illiams, Tim Robinson, Pamela Reed, Fran Drescher, Zack IN'orman/ 1990 ABD yapımı, 97 dakika. SEVİN OKYAY Roger VVilliams, Donaldson'ın filminde, ağzı kalabalık. atılgan ve hovarda araba satıcısı JoeyO'Brien'ı oynuyor. Joey, kansından aynlmış, boğazına kadar borca batmış. Işini kaybetmenin de eşiğmde. O hafta so- nunda işini, metresinı. diğer sevgili- sini, Mafioso hamisini ve kızrnı kay- betme tehlikesiyle karşı karşıya. Bir- den onunla birlikte çalışan kadınlar- dan birinın, şirketin sekretennin (Sci- orra) kocası Larry (Robbins) çıkage- liyor. Bütün cınleri tepesinde. basit. hatta ağır zekalı ve boynuzlu bir ko- ca bu. En azından, kendisi kansının biriyle ilişkide olduğundan emin (ve haklı). Elde silah, hem Joey'i, hem de o sırada galeride bulunan herkesi re- hin alıyor. Kansının sevgilisinin kim olduğunu öğrenme talebinde bulunu- yor. Can kaygısına düşen Joey; bir SWAT ekibi, TV ekipleri ve New York halkı sokağa yığılırken, çeneye kuvvet, Larry'nin kimseyi vurmama- sını ya da herkesi havaya uçurmama- sını sağlamaya çalışıyor. Donald- son'ın fılmi, gerçi seyircinin ilgisini çekti, ama iyi bir film olduğu söyle- nemez. Ancak, bazı iyi diyaloglan var. Özellikle rehin alma olayı sıra- sında NVilliams ile Robbins'in arasın- daki uzun konuşma hayli iyi. Ne var ki film çok ağır başlıyor, bir türlü de istikrar kazanamıyor. Bir hızlanıyor. bir sarkıp yavaşlıyor. sonra yeniden hız kazanıyor. Denge tutturamadan komediden melodrama, melodram- dan komediye geçiyor. Williams"a gelince, alışkın olduğu dinamik oyu- nu bırakıp 'düz' oynamak zorunda kaldığı zaman, Kevin Kline'ın küçük boy bir suretini hatırlatıyor. Filmin orijinalinde, aksanını da iyi ruttura- mamıştı. New Yorklu bir Italyan ak- sanı konuşuyordu herhalde ama, za- man zaman bunu unutuyordu sanki. Çok iyi bir komedyen olduğunu bil- sek de fılmde. özellikle Donaldson dümeni kınp komedi dışmda alanla- ra yöneldiğinde, düşüşe gıriyor. Ge- ne de doğal enerjisine diyecek yok. Robbins ise Larry'de unutulmaz bir karakter çiziyor. lncinmiş, kendini haksızlığa uğramış hisseden, ne olup bittigini de tam anlamıyla kavraya- madığı halde intikamını almakta ka- rarlı sıradan küçük adamda (fıziki olarak değil, elbette), filme hayat ve- ren unsur o. New York sokak sahne- lerindekı oyuncular, özellikle de gar- son kadında Lauren Tom, Donald- son" m filmine renk katıyor. Doğrusu, filmin de bu renge ihtiyacı var. Robin VVilliams 'Cadillad Man'de doğal enerjisiyle dikkat çekiyor. NECEF AKRA Artık ıyiden iyiye maskaralık ha- lini alan bazı özel TV'lerin haberle- ri, Ali Kırca'nın, Sezen Aksu kase- tinin tanıtımı ile doruk noktasına çık- tı. Âşık Daimi'nin 1970'li yıllarda dillerden düşmeyen "Bu da gelir, bu da geçer, ağlama" adlı aşk de- yişi, Kırca'nın haberlerinde Sezen Aksu'nun konukluğu eşliğınde Tür- kiye'nin etnik sorunlannı bir çırpı- da hallediverdi. Aksu, bu arada La- tinlerin güneşin doğudan doğduğu üzerindeki derin görüşlerini dile ge- tirirken Bartok'tan da bir iki laf sı- kıştırmayı ihmal etmeyerek Latin- ler. Bartok, Anadolu kültürü, Daimi derken İMÇ'den oluşan ve kapağı Bizans mozaiklerini anımsatan bir sentezı oluşturuverdi. Olur mu, olur. Huıcal Uluç da okey verdikten son- ra bu işi Sezen Aksu yapmayacak da kim yapacak? Daimi'nin deyişini Ali Kırca'nın özet şiiriSezen Aksu'ya mal etme sürecini doğrusu Ali Kırca büyük bir maha- retle yerine getirdi. Ali Kırca, bu- nunla da kalmadı ertesi gün gazete- sinde Sezen Aksu'nun çeşitli şarkı- lanndan alıp kınp sardığı mısralarla gördük ki bir de şiir yazmış. Haber- lerde de okumuştu, herhalde gazete- de yazılı bir belge de bırakmak iste- di. Görünen o ki ulusal yayın yapan bir televizyonun haberleri, ciddi bir tedaviye ihtiyacı olduğu açıkça orta- da olan Ali Kırca'ya emanet edilmiş durumda. Bütün bunlan yaparken bir aşk deyişini Türkiye'nindurumu ile özdeşleştiren Kırca, hesapta de- mokrasi adına attığı dev adımlanna bir tanesini daha eklemış oldu. As- lan demokrat Ali Kırca, demokrasi adına haberlerine Selda'yı çağırsın da mesela, "Fadike" adlı şarkıyı söyletsin... llle "Fadike" olması şart değil. Şarkıcının uğruna hapis- lerde yatmayı göze aldığı öz be öz Türkçe çok şarkısı var. Haydi Ali Kırca, görelim seni! Bunca saçma sapan, ipe sapa gel- mez şaşırtmanın ardındaki en önem- li gerçek ise kaset satışının, Da- imi'nin deyişi ile Alevi tüketicilere cazip hale getirilmeye çalışılmasıy- dı. Sonucu merakla bekliyorum. Ba- kalım Alevi yurttaş-tüketıcilerimiz medyanın bu kapanına 200 bin lira- lannı kaptıracaklar mı? Eğer kaptı- nrlarsabirdahaki seferyanlannado- mates biber alarak kebap olmaya git- melerini tavsiye ederim. Ve bilsinler ki bu sefer arkalanndan gözyaşı dök- mem. Türkiye'nin bu kadar zavallı bir hale ancak medya kazuletleri tara- fından getirilebileceğini ne kabul et- mek ne de düşünmek ıstıyorum. Bu düşünceleri üreten zavallılardan kur- tulmamız ise bizlerin bireysel za- valhlığı olmalı. Bu süreç içinde gazetenizde ya- yımlanan iki yazı ise önümüzdeki yüzyıllara belge bırakmak açısından çok önem taşıyordu. Selim Ileri'nin "Ne Şarklı Ne Garplı" adlı yazısı ile Doç. Dr. Şermin Tekinalp'ın "Medya Denetimi Üzerine" baş- Iik.li yazısı. Doç. Tekinalp'in "....Gerçek demokratik kamu medyasım kuracak kitle örgütü çok geçmeden oluşacak ve 21. yüz- yılın başlarına damgasını vura- caktır" sözleri.. Umudun kaybol- madığının "beyaz sahife" üzerinde birışıltısı>dı. Umanm KültürBaka- nı köşe yazarlannın şaşırtmalan ile ne idüğü belirsiz bir kasetin peşine gitmek yerine bu yazınin peşine düşer. Selim tleri ise yürek yakan yazı- smı şöyle bitiriyordu: "Bugün Yu- nus ya da Montaigne'i değil, Tar- kan'ın Amcrika'da yabancı dil öğ- renip öğrenmediğini, Mırkclam'ın nereye koştuğunu merak ediyo- ruz. Tarkan yabancı dil öğrense ne olacak, Mirkelam'ın nereye koştuğunu çözsek ne olacak? Bu- nu diişünmüyoruz. Dört bir yanı- mızı kuşatmış alevler umurumuz- da değil. Yanıyoruz, umurumuzda değil.' Yanıyoruz Ali Kırca. Unutma bu çıkardığın yangın seni de yakar. Ve bu sefer gerçekten yaktın. Gözleri- mizle gördük, kulaklanmızla işittik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle