28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 TEMMUZ 1995 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 TURNtKE SEMİH GIHNVER • Baştarafi 10. Sayfada dertleri ve Hatay hayalleri var. Apo, Bekaa vadisi ile Şam arasında dolanıyor. Resmi ilişkilerde Şam, dikkatli hareket ediyor, bize cephe almıyor. Yunanistan, Apo'yu beslerken Suriye'yi de politikasına alet etmek istiyor. Yunanistan'la Suriye arasında gizli biranlaşmanın imzalandığı, Yunan uçak- tannın Suriye'de mevzilenecekleri, iki ülke arasında sa- vunma sanayiinde işbirliği yapılacağı haberleri, Güney Kıbns'ta EOKA'cı Samson'ın gazetesi "Mahi"de kas- ten yayımlanmış ve bazı Yunan gazetelerinde tekrar- lanmıştır. Böyle bir anlaşma mevcut değildir. Suriye, Yunan uçaklanna havaalanlannı açmayacağını bildir- miştir. Yunanistan, Israil'in ileride boşaltacağı Golan te- pelerine BM'den gönderilecek birliğe Yunan askerie- rini de ithal etmek istemektedir. Israil, Golan'ın boşal- tılmasının çok uzun sürede mümkün olabileceğini bil- dirmektedir. Bulgaristan'ın bizimle şimdiki ilişkileri normaldir. De- mireJ, Bulgariara sının kaldırmayı bile telkin etmiştir. Ancak, Sofya, Atina'nın etkisi altındadır, ümidini Avru- pa Birliği'ne bağlamış ve oraya tam üye olabilmeyi Yu- nanistan'ın sağlayabileceği hayaline kapılmıştır. Bulga- ristan'ın Karadeniz İşbirliği Teşkilatı'na hafîften yan çiz- mesinin nedeni de Yunanistan'ın tesiriyledir. Türkiye'nin en tehlikeli düşmanı Yunanistan'dır. Bu düşmanlık Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana devam etmektedir. Türkiye'nin iyi niyetieri işe yaramamakta- dır. Yunanistan'ı heryerde, her konuda karşımızda gör- mekteyiz. Kıbns konusu çözüme ulaşsa bile Yunanis- tan'ın istekleri sona ermez. Demirel istedigi kadar dost- luk mesajı yollasın, işe yaramaz. Fakat her şeyden önce içerideki peıişan, dağınık, bir- birimize cephe almış halimize son vermemiz lazım. Av- rupa'dan bizi dışlayan ne Yunanlılar, ne Kürtler, ne baş- kalan, hepsinden önce biz kendimiziz. Yılmazdan Basbakan'aelestirî 'Çifler'in paketleriııiıı ciddiyeti kalmadı' DÜRDANE KOCAOĞLU MOSKOVA-ANAP Ge- nel Başkanı Mesut Yıhnaz, Avrupa Demokratik Birli- ği'nin "DahaBüyükAvnıpa Komisyonu" Genel Kurul toplantısı için gittiği Mosko- va'da Başbakan Tansu Çil- ler'i eleştin yağmuruna tut- tu. Yılmaz, Başbakan Çil- ler'in Güneydoğu ıçin açık- ladığı 25 tnlyonluk paketin inandıncılıgı bulunmadığını söyledi. Yılmaz. bir soru ûzerine, anayasa ile ilgili en- dişelerinin "ANAP'tan kay- naklanmadığııu, genel oklu- ğunu" bıldirdi. Yılmaz, Başbakan Çil- ler'in şimdiye kadar Güney- doğu'da 3 kez paket açıkla- dığını anımsatarak şunlan söyledi: "Başbakan'm pa- ketlerinin artik ciddiyeti kal- madL Seçime kadar bertıal- de birkaç paket daha açık- lar. Güneydoğulu vatandaş- lann bu paketlere inanacak- laruu ve değer vereceklerini sanmıyorum. Veni pakeder açıklayacaklanna durdur- duklan şantiyeleri çauştır- sınlar." Yılmaz, açık oylama ile il- gili olarak yapılacak anaya- sa değişikliği konusunda el- lerinden gelen çabayı harca- yacaklannı bildirdi. Yılmaz, "Ancak önümüzdeki hafta yeterli iştirak sağlanamazsa, Meclis tatilo girmeden sonuç alınmasında ciddi şüphele- rim var" dedi. Yılmaz, komısyonda alı- nan karar çerçevesinde üzer- le'ine düşeni yapacaklannı t rtirken bazı arkadaşlan- nın henûz güvensizliklerinin giderilemediğini söyledi. Yılmaz, "Ama ben, bu ana- yasa değişiküklerine Türki- ye'nin ihriyacı olduğuna ina- nıyorum ve arkadaşlanmı ikna etmeye çahşıyorum" dedi. Mesut Yılmaz, anayasa değişikliği konusunda dile getirdiği kaygılann "Anaya- sayı engeDemek istedikterr şeklinde yorumlandığının anımsatılması üzerine de şu görüşleri dile getirdi: "Endişeterim ANAP'la il- gili değiL Genel niteüklkiir. Hiçbiroylamada 300 oy sag- hnıamarfı Açık oylama için yapılacak anayasa değişikli- ğinde de 300 ov bulunamaz- sa, bütün paket tehükeye gi- recek. Bir kısım minetvekü- lerinin tatile gjtmiş olabilece- ğini düşünüyonım. Ama biz, ANAP'h miUetvekfllerinin büyük bir bölümünü, 90'a yakınını Meclis'te haztr bu- lundunnaya çahşacağız." Yılmaz, ara seçimle ilgili bir soru üzerine de, hüküme- tin anayasayı ihlal ederek, ara seçimden kaçmaya çalış- tığını söyledi. Yıtaıaz, "Anayasanın ara seçimle ilgi- li emredid hükmünü yerine getirmeyen hükümet, her türlü tepldyi ve engeDemeyi de nak etmiş demektir"dıye konuştu. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, komisyonun dünkü kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Rus- ya'nın komşulanyla iyi iliş- kilerde bulunması gerektiği- ni söyledî. Yılmaz, toplantıyla ilgili olarak basına yaptıgı değer- lendirme sırasında da, Tür- kiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin önemli bir geliş- me içine girdiğini söyledi. Türkiye ile Rusya arasında- ki ticaret hacminin 2 milyar dolara ulaştığını, Rusya'dan dışan giden turistlerin üçte birinin artık Türkiye'yi ter- cih ettiğini ve Türk müteah- hitlerin Rusya'da yapOğı ti- caret hacminin de 5 milyar dolara ulaştığını kaydeden Yılmaz, Türkiye ile Rusya arasındaki bavul ticaretinin de 2 ile 5 milyar dolar arasın- da olduğunun da tahmin edıldiğini belirtti. Yılmaz, ancak Türkiye ile Rusyaara- sındaki ilişkilerde bazı so- runlar bulunduğuna dikkat çekerek, şunlan söyledi: "Rusyabazıkrediteminaria- nnı yerinegetirememektedir. Rusya'da20 bineyakm Tfirk işçi cahşmaktadır.Ama bun- lar sosyal güvenlikten yok- sundur. Bunun için en kısa zamanda bir sosyalgövenlik anlaşması iınTBhHiıynİHHTı Çifte vergflendtrmenin ön- lenmesi anlaşmasuıın Rns parfaunentofuda henüz onaybnmanıif ohnanda Hç- kflerin gdtşmeOae cngeUk Aynca Soğuk Savsş gânkri habsünnektedfcRİnvı'nnı AKKA'ya göre yapmaa ge- reken Kaflcasyıidaki kovvet indirimini askrya »htMŞfi ve Türkiye'nin boğazlar geçiş düzenlemesine uymayacağı- nı açıklaması da siyasi iöşki- lerimizde önemli bir pürüz- dûr. Rusya, Türkiye'nin, Azeri-Enneni anlaşmazhgt. nın çözümû için AGtK'e yapağı başvuraya da destek vennemiştL İki ülke arasın- da henüz gerekli güven orta- mı otuşmafbğı için, işbirttğH mizde henüz anhm gerçek- teştiritememiştir." Yılmaz, Nâzım'ın mezarmı ziyaret ettî MOSKOVA (Cumhuri- yet) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Moskova'da Nâzun Hikmet'in mezannı i.»yaret etti. Yıhnaz, Nâzım Hikmet'i överek, "Onunza- manında, Türkiye ile ideolo- jik çataşma içinde ofanası sa- natçı niteliğine, ustanğma halel getirmez" dedi. Yılmaz, Avrupa Demok- ratik Birliği'nin (EDU) "Daha Büyük Avrupa Ko- misyonu" toplanüsınm biti- minden sonra, Kızıl Mey- dan'ı ve Lenin'in mozolesi- ni gezdi. Mesut Yılmaz; eşi Berna Yılmaz ve bir grup milletvekiliyle Kremlin Sa- rayı'nı da ziyaret etti. Yıl- maz, daha sonra Kızlar Ma- nastın'ndaki Nâzım Hik- met'in mezanna gitti. Nâ- zım Hikmet'in anıtını gezen Yılmaz, gazetecilerin soru- lannı yanıtladı. Nâzım Hik- met'in mezannın Türki- ye'ye getirilmesi konusun- da bazı girişimlerm bulun- duğunu kaydeden Yılmaz, "Nâzım Hikmet'in mezan- nın Türkiye'ye getirilmesi için aiksinin izin vermesi ge- rekiyor. Bu arada Rus yetld- lfleriyk görüşmeler yapıla- cak. Eğerbütün bu süreçler- den sonuç alınırsa, Nâzun Hikmet'in mezannın Türki- ye'ye getirilmesinde bence fayda var" dedi. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada ler" dedik. Doğan'a takılıyorum: "Erken geldik. Sen şimdiye iki haber okur, Hakan Kara'y/a beş fetefon gö- rüşmesi yapardın." Sonunda 21.15 sıralannda Mr. and Mrs. Boyneargöründü. Kendileri, önce kısa bir konuşma yaptı, sonra tek tek masalan dolaşıp gazetecilerte sohbet etti. En çok kullandığı sözcük, "müşteri" idi: "Mûşteri bakar, partiyi beğenirse sen zorfamasan da girer." "Medya, partilere müşterinin istedi- ği kadar yer verir." "Müşteri istiyorsa koymamazlık ede- mezsiniz." "Müşteri istedigi kadar o malı gör- mek ister." Okuru, müşteri yerine koyan gazete ve televizyonlarta Boynear neden bu kadar iyi anlaşıyor, şimdi daha iyi anlı- yorum. Okur eşittir müşteri, seçmen eşrttir müşteri... Öyle görünüyor ki YDH'liler müşteri- yi kendi içinde iki temel gruba ayınyor- lar: - Keriz müşteri... - Uyanık müşteri... Mr. Boynear'ın MüşterileıH... Müşteriyi keriz bulunca başlryoriar: - Devlet çürümüştür. Her tarafı çürü- müştür. Biz devleti alıp vatandaşın eli- ne vereceğiz. Bu devlet senin olacak. Bu düzeni ancak biz değiştirebiliriz. Uyanıksa, başka tezgâhta ağırlıyoriar - Biz acemiyiz. Yüzde 95'imiz acemi (Ben yüzde 98 sanıyordum). Politikayı bilmiyoruz. Bu yüzden zaman zaman kamuoyunun yanlış anladığı dunımlar oluyor. Türkiye'de yönetime, devlete her fır- satta saldıran YDH'liler yurtdışında ise 'Türkiye" disketini takıyorlarmış. "Dı- şanda, Türkiye'ye laf ettirmeyiz. Türki- ye'yisonuna kadarsavunuruz" diyoriar. Partinin dış ilişkjlerinden sorumlu Ay- dın Giz'e sordum: - CHP'nin, ANAP'ın, Sosyalist Enter- nasyonal, Demokratlar Biriiği gibi ulus- lararası bağlantılan var. Sizin böyle bir düşünceniz varmı? - Şu aşamada bize her kesimden çağn var. Liberallerden, sosyalistlerden, yeşillerden, Hıristiyan demokratlardan... Çivisi çıkmış bir Türkiye'ye de omur- gasız bir parti yakışırdı... Boynear, medyayı öve öve bitireme- di. Ancak arada bir bozulduğu oluyor- muş. Yanm saat kadar masamıza ko- nuk olan Boynear, medya övgülerinin ardından devam etti: - örneğin, Ümit'e çapa sallattılar. Zoriamışlar, odaoan için olur demiş. Sordum: - Sallamayı öğrendi mi bari, çapayı yani... - Olmaz ki doğal değildi... 'Sağ olasın Çörekçi Paşa...' Yine beyefendinin konuşmalanndan çıkardığımız kadarıyla, son günlerde YDH'nin en büyük destekçisi, Genel- kurmay Ikinci Başkanı Orgeneral Ah- met Çörekçi. Boynear, ince uzun bira bardağından bir yudum çektikten son- ra aynen şunu söyledi: - Sağ olasın Çörekçi Paşa. Partiye dinamizm getirdi. Sordum: - Dinamonuz, eee dinamizminiz bit- miş miydi? - Şimdi tabii parti olunca durum de- ğişiyor. Parti organlan oluşuyor. Umut- la bir şeyler bekleyenlerin bazılan bu oluşumun dışında kalıyor. O zaman so- ğuyorlar. Böyle birdönem... Boynear'ın Çörekçi Paşa'ya ilişkin demeçleri, tabanı dalgalandırmış ve ye- niden bir hareketlilik kazandırmış. O zaman iki Genelkurmay brifingi, bir Kuzey Irak operasyonu ve YDH birinci parti. Kamuoyu araştırmalannda YDH'- ye ilişkin öngörüler ikiye aynlacak: Brifingli yüzde şu, brifingsiz yüzde bu. Boynear'ın Kürt sorununa bakışı da çok net: - Bölgede dört oyuncu var. Türkiye, Talabani, Barzani, PKK. Türkiye'de politik kavgayı hükümet kaybetti, sava- şı da Silahlı Kuvvetler kazanıyor. Ancak sorun Kuzey Irak'ta değil, Türkiye'de- dir. Düşünüyorum, daha doğrusu endişe ediyorum; acaba Boynear, bu "sorun- lu" bölgedeki müşterilere bakıp "Bun- lardan iyi müşteri olmaz" diye gözden çıkanrmı?.. Bir sözümüz de sendikacılara. Ayağı- nızı denk alın. Boynear sizi beğenmiyor. Işçi sendikalan için, "En büyük şirket- lerden" diyor. Memur sendikalan için de "Olur, ama o zaman ömür boyu iş garantisinin kaldınlması gerekir" diyor. Boynear, sınıfsal temelinin tüm ge- reklerini yerine getirip daha fazla müş- teri için koşuyor. Aynlırken bana takıldı: - Mustafa Bey, her türiü yazınız bize destektir... "İyi akşamlar" deyip yürüdüm: - Her türiü desteği vereceğim... 6 Suudi destekli şeriat yuvası'Haber Merkezi- Fransız Le Nouvelle Observateur dergisi, Kahire'de bulunan şe- riatçı üniversite El-Ezher'de 1991-92 yıhn- da 1711 Türk öğrencinin eğitim gördüğünü zrsitenin Suudi Arabistan tarafından kma- nın mümkün olmadığı, karşı çıkanlann ölümle cezalandınldığı öne sürüldü. Deıpdeki yazıyı özetleyerek yaymılıyo- ruz: "Komünizmin çöküşü \e So\yet btoku- nun yikuqı nedeniyle bizler buradayız" di- yor Mısır El-Ezher Onıversıtesi Uluslarara- sı lslami Araştırmalar Merkezi öğrencisi 20 yaşındaki Özbek Muhammed Dost "So^- yetler Biriiği döneminde her şey çok zordu. Bizim ülkeden buraya gelen öğrenci sayısı ikiyi-üçü geçmezdi. Bugün ise burada 200'e yaİan kişiyiz. Bir Kuveyt şeyhi olan Babde- en, Taskent'te üçte birimizi seçerek Mısır'da- ki eğitim masraflarumzı karşıladL El-Ezher Üniversitesi'nde kalıyor, yiyecek ihtiyacunı- n buradan karşıhyoruz. Aynca a> da iki yüz Mısır Lirası (yaldaşık üç milyon TL) cep harçtağı wrüiyor bizlere. Geçen yıl eğitime başladığnTi din biBmleri bölumünde öğre- nim, dört yıl sürüyor. Eğer hoca olmak iste- nirse ki benim isteğim o doğrultuda, inşal- lah, dört yıl daha okumak gerekiyor. Bunu ancak Şeyh Babdeen'in yardımlanyla ger- cekkştirebUirim." _ Özbek öğrenci Muhammed gibi El-Ezher Üniversitesi'nde burslu öğrenim gören ya- bancı öğrenci sayısı 10 bin dolayında. Bu da toplam öğrenci sayısının yüzde 10'u anla- mınageliyor. lOyüzyıl önce kurulan El-Ez- her Camii ve onun yan kuruluşlan ile dün- yanın en eski üniversitelerinden biri olan Mısır'daki El-Ezher Üniversitesi, bir din kompleksi adeta. Fransız araştırmacı Pier- re-Jean Luizard'a göre El-Ezher, Sünni bir kurumun tüm özelliklenni taşıyon "Üni- vershe, Muhammet Ali'den Hüsnü Müba- rek'e kadar geçen süreçte siyasi iktidarlann politikalanmn meşruhığunun bir parçası olarak varuğuu sürdürüyoıf El-Ezher resmi olarak üniversite rektör- lüğü tarafindan yapılan nitelemeye göre, 'yükseköğrenim ve araşûrma merkezi'. Üni- versitenin amacı ise yönetimce şöyle açık- lanıyor: "Üni>ersite, Müslüman gelenekle- rini koruma ve yayma sorumluhığu dahilin- deçabşmalarmı sürdürmektedir. Amacınuz, tslamın gerçek yüzünü gösterirken onun iletiemedeki ve in<ianlığın refahı için etkisi- ni ortaya koymakür." Laiklik, eieştiri yağmuruna tutuluyor EI-Ezher'de eğitimin her aşamasında la- iklik, eieştiri yağmuruna tutuluyor. Özel- likle son yıllarda, ulemalann etkisinde katı bir muhafazakârlıkla birlikte lslami radika- lizm ve şeriatçılık, üniversiteye egemen ol- du. Şeyh Gad El-Hak Ali Gad ve müritleri- nin etkisi altındakı üniversitede, bugün yal- nızca Kuran'm kurallannın geçerli olduğu biliniyor. Bir öğretim görevlisinin belirtti- ği gibi El-Ezher, bugün için tamamıyla mo- dern dünyaya sırtını dönmüş durumda. Merkezi Kahire'de bulunan Sosyal, Ekono- mik ve Hukuk Bilimleri Araştırma Merke- zi'nde (CEDEJ) görevli ve şeriat fakültesin- de asistanlık yapan 26 yaşında Mossadegh. üniversiteyi şöyle tanımlıyon "Burada eğitim, Kuran ayetieri \e pey- gamberin hadislerinin dışmda verOemez. Bu kurallan tarûşmak bile yasak ve günahür." Bugün El-Ezher Üniversitesi'nde Ku- ran'a ve şeriata dayah bir diktatörlük söz ko- nusu. Siyasi iktidann bunda payının olma- dığı söylenemez. Mısu-'da üniversite şeyhi- ni, devlet başkanı atıyor. Siyasi iktidar ile üniversite arasında belli bir etkileşim olma- sı nedeniyle hükümet, üniversitenin görüş- lerini gözardı etmiyor. Cinsel organı çağnşüran sebzder yasak El-Ezher'de şeriat uygulamalan saymak- la bitmiyor. Erkek cinsel organını çağnşör- dıklan gerekçesiyle kadınlara salatalık, pat- lıcan gibi bazı meyve ve sebzelerin El-Ez- her tarafından yasaklanmasmı, 1992'nin Mayıs ayında eleştiren yazar Farag Foda, çalışma bürosunda ölü olarak bulundu. Ölü- münden önce toplanan Ulema Komitesi, Fo- da'nın her söylediğinin Islama karşı oldu- ğunu açıklamıştı. Bu durum, özellüde ka- dm-erkek eşitsizliğine karşı çıktıklan için El-Ezher yönetimi tarafından üniversiteden uzaklastınlan Nasr Abou Zeid ve arkadaş- lannı endişelendiriyor. CEDEJ'de çalışan bir araştınnacı, bu konuda şunlan söylüyor: "tslamda yeniden düzenleme diye bir şey söz konusu olamaz. Bir insanın, Kuran'm ye- rine başka şeyiere saygı göstermeye başlama- sının Islamın yenilenmesive düzenlenmesiy- le ilgisi yoktur. Bu durum insanı ölüme ka- dar götürür. F.l-Ezher'deki insanlar da bu- nu çok iyi bilirler." Hukuk profesörü ve Nasır yanlısı bir par- tinin üyesi olan Hosam İsa'ya göre El-Ez- her ile teröristler arasında ideolojik anlam- da hiçbir fark bulunmuyor: "Yiırtdışındaol- dukça ünlü olan El-Ezher'in, bir öğrenci için ne gibi bir çekiciliğj olabfleceği konusunda şüphelerim var. Eğitimin kalitesinden mi yoksa şeriatçı yönetim >e örgütknmeden mi insanlar buraya geüjttrlar?" Isa'nın söylediklerini kanıtlayan bir baş- ka nokta ise burslu öğrenci sayısının son 10 yılda üçe katlanmış olması. Üniversite sek- reterliğınden elde edilen son rakamlara gö- re, Türkiye 1991 -92 yüında 1711 öğrenci ile en çok burslu öğrenciye sahip ülke sırala- masında ikinci sırada bulunuyor. Malez- ya'dan 2440 öğrenci, Endonezya'dan 562, Sudan'dan 546 öğrenci El-Ezher Üniversi- tesi'nde okuyor. Aynca şaşırtıcı birkaç ör- nek daha bulunuyor: 106 Boşnak, 5 tngiliz, 2 Fransız vs. Bunlann yanı sıra Türki cum- huriyetlerden de son yıllarda yoğun bir öğ- renci akışı gözleniyor. Bu öğrenciler dini bir kariyerin verildiği başlıca 5 fakültede eği- tim görüyorlar. Arap dili, Islam hukuku, Is- lam ilahiyatı, lslam vaazı, Islam ve Arap araştırmalan. Okula gıriş koşullan fakültelere göre de- ğişiyor. Ancak adaylarda Mısır ya da kendi ülkelerinde ilkokuldan beri belli bir lslami eğitimden geçme şarü aramyor. Öte yan- dan El-Ezher, liseleri de kontrol altında tu- tuyor. Btnlerce lisede, El-Ezher lslam Üni- versitesi'ne öğrenci yetiştiriliyor. Temel ku- rallar şunlar: Yoğun bir Kuran eğitimi, kız- larla erkeklerin ayn yerlerde eğitim görme- si, kızlarda saçlan kapatan türban takılma- sı. Aynca erkeİderle kızlar arasında kesin bir eşitsizlik bulunuyor. 1992 yılında 8 bin öğ- renciden 1600'ünün kız olması bu durumun açık bir kanıtı. 14fakültedenyalnızca5'ine kız öğrenci kabul ediliyor. llahiyat, lslam hukuku, ziraat, eczacıhk gibi bölümler er- keklere aynlmış durumda. El-Ezher'de görevli bir profesör, üniver- sitenin fînansmanı konusunda şunlan anla- tıyor: "Oğretmenlerin maaşlan, hükümet tarafindan karşdamyor. Eğitim Bakanlığı üniversite bütçesini karşıhyor. Ancak üni- > > ersitenin gelişmesi için yoğun sermaye akı- şuıı sağlayan hükümet dışı birçok ö/el örgüt, üniversiteye yardım ve bağışta bulunuyor." lşte El-Ezher'in en karanlık noktalann- dan birini de bu yardımlann nereden ve kimlerden geldiginın bilinmemesi oluşturu- yor. u tslama Karşı İslam" başlıklı makale- nin yazan Said al Ashmawy, bunun hiç de şaşılacak bir durum olmadığını söylüyor: "El-Ezher'in bütçesi şeffaf olsaydı üniver- sitenin ner açıdan Suudi Arabistan tarafin- dan kontrol edildiği gerçeği ortaya çıkacak- ü. Bu ülke finansman ve ideolojik açıdan üniversiteye destek vermektedir. \ ardimla- nn bir kısmı görülebUir niteliktedir. Örne- ğin Şeyh Gad El-Hak Ali Gad'a geçen şubat aymda verilen 200 bin dolarhk Faysal yardt- mı ya da kütüphane ve laboratuvar kurul- ması için yapılan resmi bağışlar kısmen de oba nâpit edüebilen yardunlar. Ancak bu tür yardımlann çoğu gizli yoOardan yapılı- yor. GizK yapılan anlaşmalar dahilinde fa- buocaprogram için aynlan özel fonlar, bu ül- keye aH özel kuruluş ve şirkederin yapbkla- n bağtsiar, zekât adı altında verilen burslar ve dayaıusma kuruluşlan tarafindan yapı- tan lslami bağışlar, hepsi Suudi Arabistan'la El-Ezher'in bağtanOsını ortaya koymakta- dır." Bir Avrupalı diplomat, konuyla ilgili ola- rak şunlan söylüyor: "Asd sorun, bağış,lann nakit olarak yapılması ve nerhangi bir kayıt dahilinde bulunmamasmdan kaynaklant- yor. Öte yandan yapılan yardımlann ne ka- dannın Suudi Arabistan hükümeti tarafin- dan, ne kadannın prensler, ne kadannm özel kişi ya da kuruluşlar tarafindan yapüdığnu biiemiyoruz. Bu durum Suudüerin önüne ne zaman getirilse devletin, \atandaslann yaptıklan bağış ve yannmlan engellemesi- nin mümkün olmadığını söytüyorlar." Gali^nin Türkiye ziyaretine tepki • Baştarafi 1. Sayfada digi açıklandı. ANAP Genel Başkan Yardımcısı îm- ren Aykut, ANAP Genel Merkezi'nde dün düzenlediği basın toplantısında Bos- na-Hersek'te 300 bin kişinin katledilme- sinin sorumlusu olarak gördükleri Butros Gali'nin BM'nin kararlannı uygulamak- tan kaçındığını ve yetkilerini mazlum in- sanlar lehine kullanmadığını savundu. Gali'nin Tüjkiye'ye HABİTAT toplan- Osıyla ilgili görüşmelerde bulunmak için gelecegını ve Türkiye'nin resmi davetli- si olmadığını söyleyen Aykut, Gali'nin Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Baş- bakan ve Başbakan Yardımcısı'yla resmi görüşmelerde bulunmasını içlerinesindi- remeyeceklerini bildirdi. Aykut, şunlan söyledi: "Türkiye, buzataaslasiyasi itibarbah- şedemez. türkiye'de hiçbir knntm bu za- ta hiçbir sebepkakademik, sosyalwya si- yasi nerhangi bir paye veremez. Hiç Idm- se Türk halkının onurunu indtemez. B»- nu yapanlan hiçbir i B kk dü Niaun-ı ÂJan ÜDcn Ocaklan, Ankara'dald mjtingde Gali'yi protestoettaec yp ç y ğiz. Bu zanyuksekdüzeydeağvfaunak de- mek, Bosna'da yapdanfau-m bepsH ibra etmek demektir. Butros Gali'nin bunca kamama sebebiyet veren davramsUnm onaylamak demektir" "Gali'yi tükürükle boğahm" öte yandan Nizam-ı Âlem Ülkü Ocak- lan Istanbul D Başkanı Hasan Basri An- cı, Mazlum-Der Istanbul II Başkanı Tu- fan Mengi. Bosna ve Çeçenya dayanışma komiteleri temsilcileri ile birlikte düzen- lediği basın toplantısında, BM Genel Sekreteri Butros Gali'nin Türkiye'ye ya- pacağı ziyareti protesto etti. Gali'nin Türk düşmanı olduğunu iddia eden An- cı, "Gah'ye Türkiye'de hoşgeldin diye ıtzanlacak her el, Bosna ve Çeçenya'da kan akıtan eDer gibi görülecek ve bu ka- ralekeye nuHedmizhiçbirzamanortak d- mayacaknr" dedi. Rahmi Koç ve thsan Doğramacı'nın Gali'nin Türkiye'ye gel- mesineöncülük ettiğini belirten Ancı, bu kişileri 'yerBişbiıflkçi' ilan ederek "ADah, vatan, İMnrak ve muîet bir" diyen herke- si Gali'yi tükürükleriyle boğmaya çağır- dı. Ancı, "Mffletin hassas noktalanna do- kunmasmlar. Gali'yi Türkiye'de ağırla- yıcak oian kisMeri de uyanyoruz. Ds>et- çlerdemiHetvetarihönündeınuuakabe- sapwn«!kfcrdir.Bırtıt>»Gali, birçokyer- deMüstümankanıdökühırkenSuJtanab- mette, Ayasofya'da ve Çırağan Sara- yı'ndaeBnikohmu salbıvarakdotaşamaz" şeklinde konuştu. BM Genel Sekreteri Gali'nin ziyareti öncesi başlayan tepki, Refah Partisi (RP) Bursa il örgütünün düzenlediği mitingle alanlara yansıdı. Dün Bursa Fomara Meydanı'nda toplanan topluluk, ellerin- deki RP ve Milli Gepçiik Vakfi (MGV) bayraklanyla, "GaH Türkiye'ye gire- mez", "Firavun GaH", "BM, hainler çe- tesi", "Hükümetistifa","Hükümetnere- de"sloganlan atarak Ulucami önüne gel- di. RP Bursa İl Başkanı Mehmet Altan Karapaşaoğlu, burada yaptığı konuşma- da Bosna'da kıyım ve zulüm yaşandığını belirterek şunlan söyledi: "Gali, devlet adamı gibi karşılamrsa, bugün başiatnğunız eylemi yüz binlerle sürdüreceğiz ve hükümeti de işbirlikçi i- lan edeceğiz. Galfyi karşılayanlar da dö- kükn kanlarda vebal altına girecekler. Gali'yi protesto ediyoruz. Bu hükümet, yürüttüğü bu dış potttikalarla bir şey ya- pamaz." Gali ziyaretmi protesto amacıyla Bos- na Dayanışma Grubu'nca düzenlenen miting Ankara'da yapıldı. Sakarya Caddesi'nde gerçekleştirilen mitinge kaölan grup tekbir getirerek, "BosnaSvpiaramezu-olacak", "Yaşasın Bosna direnişiımz", "Katfl Gali", "Kab- robun Amerika" şeklinde sloganlar atn. Daha sonrayapılan basın açıklamasın- da, Gali'nin Türkiye'ye yapacağı resmi ziyaretin kamuoyunda derin infial uyan- dudığı ileri sürülerek, "Gafi yönetimin- deldBM,baştaBosna-Hersekohnaküze- re Çeçenistan, Kıbns, Karabağ, Filistin ve Keşmir'i kan göJüne çevirmiştir" de- nildi. Mitinge kaülanlar, BM ve Sırp bay- raklannı yaktılar. Daha sonra konuşan BBP Kahraman- maraş Millervekili Saffet Topaktaş, "Bu- gün bütün Müslümanlann i l i b bb Mü g şg bep beraber yaşıyoruz, Müslümanlann BM'nin gözü önünde katiiamuu seyredi- yoruz" dedi. Topaktaş, Gali'nin Türki- ye'ye ödül almaya, devlet yöneticileriy- le, üniversite yöneticileriyle el sıkışma- ya geldiğini ileri sürerek "Bu kanh katil- terin savunucusu ButrosGali'yi mület ola- raklanemyonız. Eli kanh katilfcrinhami- si Gali'nin Türkiye'ye gelmesini asla ka- bul eOTÜyoruz"diye konuştu. Mîlli Görüş Teşkilatı TV davasını kaybetti • Baştarafi 1. Sayfada karara bağlayan Köln Eyalet Mahkemesi, WDR ve ARD'de Cumhuri- yetgazetesinde yayımla- nan haberler de kaynak gösterilerek yapılan ya- yınlan dognı bularak AMGT (Avrupa Milli Gö- rüş Teşkilatı)- RP ilişkisi- ni tescil etmiş oldu. Dava sonuçlandı Bosna-Hersek için top- lanan yardım paralan ve Almanya'daki RP yandaş- lan tarafindan gerçekleşti- rilen ticari faaliyetlerden elde edilen gelirlerin Sü- leyman Mercümek tara- findan Türkiye'ye aktanl- ması skandab, gazetemiz- de çıkan araştırma haber- leriyle gündeme gelmiş ve yapılan bu araştırmalar, belgesel film olarak resmi Alman televizyon kanal- lan WDR ve ARD'de bir süre önce yayunlanmıştı. Bu haberlerden rahatsız olan Almanya'daki Milli Görüş Teşkilatı yetkilileri tarafindanhaberi yazan Cumhuriyet gazetesi mu- habiri aleyhine açılan da- va sonuçlandı. Köln Eyalet Mahkeme- si'nde 28.0.312/94 dosya numarası ile görûlen da- vada, Cumhuriyet gazete- si ile Ahnanya'nın saygın medya kurumlan arasın- da yer alan WDRteleviz- yonu ve FOCUS dergisi, Israil gizli servisi MOS- SAD'ın güdümünde ol- makla suçlandı. Köln'ün tanınnuş avu- katlanndan B. Throm ta- rafindan mahkemeye su- nulan dava dilekçesinde başta Cumhuriyet gazete- si oknak üzere çeşitli ba- sın organlannda da yer alan "Milli Görüş, Refah Partisi için önem taşıyan bir kunîmdur. Milli Gö- rüş, Refah Partisi için maddi destek verir, AMGT camilerinde sü- rekli olarak Refah Partisi propagandası yapıhnakta- dır ve Milli Görüş'e yakm şirketkrden elde edilen 6 milyon DM, Refah Parti- si'nin seçim masraflan içinTürldye'yeaktanhntş- nr" görüşlerini yayanlar hakkmda 500 bin mark para cezası ve 2 sene ha- pis cezası talep edildi. Ancak mahkeme, tara- findan incelenen talep reddedildi. Çaya yüzde 5 zam • Baştarafi 1. Sayfada rü Tuncer Ergüven'den ah- nan bilgiye göre 100 gramlık Kamelya Çay'ın fıyatı 12 bin 500 liradan 13 bin 125 liraya , 100 gramlık Rize Turist Ça- yı'nın fiyaü 14 bin liradan 14 bin 700 liraya, 500 gramlık Rize Çayı'nın fi- yatı ise 76 bin liradan 79 bin 800 liraya çıktı. Zamlı çay satışlanna bugünden itibaren başla- nacak. Bilindiği gibi ÇAY- KUR son olarak bir ay ön- ce fıyatlara ortalama yüz- de 10.7oraınndazamyap- mıştı. OLAYLARIN ARDINDAKI GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada vanda su dövüyor. "Bir- leşmiş Milletler" ise ha var, ha yok durumundadır. Bu örgüt, öteden beri ABD'nin egemenliği altın- da bulunduğundan, Vıet- nam Savaşı'nda da yok- tu, Bosna Savaşı'nda da yok. Balkanlar'da "Birieşmiş Milletler örgütü" olumsuz bir rol oynuyor. Televiz- yonlar, Bosna'daki "Pis Sava^"ta Sırp zulmünü sergilese de Amerikan ai- leleri, kendi çocuklan öl- mediği için VVashing- ton'daki yönetime karşı bir tavır almayı akıllanna ge- tirmiyorlar. Batı, belki de Avrupa'daki Müslümanla-1 nn variığına yönelik bir sal- dınyı için için onaylıyor. Bu arada Saddam'ın kişili- ğinde Irak halkına dönük baskı yöntemlerinin sür- dürülmesi de ilginçtir. Gerçekte Bosna Sava- şı'nın sonucu, şimdiden belli olmuştur. Yenik dü- şenler, eski çağlardaki gi- bi barbariann ellerine tes- lim edilecektir. Osmanlı- caya girmiş deyişiyle "veyl mağluplara!.." Geçmiş yüzyılların yasaları hort- lamıştır. Ancak bu hortlağın tüm dünyadaki rolü ne olacak- tır?.. Bugün insanlığın vic- danına işieyen düşmanlık tohumlanndan kork- malıyız!.. Dünyaya lideriik etmek ve yön vermek için ortaya çıkmış bulunan güçlüler suçluduriar. Bosna'da "Pis Savaş" süregelirken VVashing- ton'un Vietnam'la barış- mak yolunda adım atması ise tam anlamında gülünç bir gösteriye dönüşmüyor mu?.. Banş, bu kadar u- cuz bir siyaset midir?.. ••• Rusya • Baştarafi 1. Sayfada sırasında Gürcü askerleriyle birlikte sının bekleyen Rus askerlerinin, bir sorun çıktı- ğında Türk askerleriyle ko- ordinasyonu sağlamak için kullanılacak dil gibi bir dizi aynntılar için devreye girdi. Bu sırada Türk yetkilileri- nin önüne, Rusya Federas- yonu'nun adını da taşıyan ve sınııiann korunmasıyla ilgi- li bir belge kondu. Durumu fark eden Türk yetkililer, 3. bir ülke ile sınır anlasması yapılmasının mümkün ol- madığını Rus tarafma iletti- ler. Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'in, Roman- ya'da yapılan Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) li- derler zirvesi sırasında baş başa görüştüğü Gürcıstan Devlet Başkanı Eduard Şe- vanbuKtze'ye konuyu akta- rarak Ankara'mn rahatsızh- ğmı dile getinhği öğremldi. Rusya, Gûrcistan ve Er- memstan ile geçen 16 mart- ta yaptığı ikıli anlaşmalar çerçevesinde ber iki ülkede bulunan askeri vaıiığını res- mileştirmiş oldu. SSCB'nin dağıImasıyla kurulan Rusya ve diğer cumhuriyetler ara- sında oluşturulan Bağımsız Devletler Topluluğu'nun (BDT) birmaddesi, BDT sı- nırlannm Rusya askerleri ta- rafindan korunmasını öngö- rüyor. Gûrcistan ve Erme- nistan, bu anlaşmalara imza atarak kendi sınırlannın Rusya birlikleri tarafindan korunması yetkisini Rus- ya'ya devretmiş oldular. Rusya'nın Türkiye ile sı- nır anlasması yapma girişi- mini, bu anlaşmalann ön- gördüğü hukuki dayanak çerçevesinde masaya getir- diği belirtildi. Ancak Türki- ye, kendisiyle bir smır an- İaşması yapma yetkisinin Gûrcistan ve Ermenistan ol- duğunu ve yapılacak bir an- laşmaya Rus birliklerinin de uyması gerektiğini Mosko- va'ya iletti. Türkiye, Rusya'ya aynca, "Bizim sizinle zaten bir sını- runız bulunmuyor. Bu ne- denle sizinle başka bir ülke adına anlaşma yapamayız" mesajını verdi. Türkiye, Gûrcistan ile he- nûz bir sınır anlasması imza- lamadı. İki ülke arasında, 1921 Kars Antlaşması'nda öngörülen sınır anlasması yürürlükte bulunuyor. Tür- kiye'nin henüz diplomatik ilişki kurmadığı Ermenistan ile henüz bir sınır anlasma- sı bulunmuyor. Rusya'nın Türkiye ile sınır anlasması istemi ile Ermenistan ve Gürcistan'da bulundurduğu büiiklerini tam olarak yasal hale getirmeyi ve bölgedeki nüfuzunu arttırmayı amaç- ladığına dikkat çekıliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle