Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 TEMMUZ 1995 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
TURNtKE
SEMİH GIHNVER
• Baştarafi 10. Sayfada
dertleri ve Hatay hayalleri var. Apo, Bekaa vadisi ile
Şam arasında dolanıyor.
Resmi ilişkilerde Şam, dikkatli hareket ediyor, bize
cephe almıyor. Yunanistan, Apo'yu beslerken Suriye'yi
de politikasına alet etmek istiyor. Yunanistan'la Suriye
arasında gizli biranlaşmanın imzalandığı, Yunan uçak-
tannın Suriye'de mevzilenecekleri, iki ülke arasında sa-
vunma sanayiinde işbirliği yapılacağı haberleri, Güney
Kıbns'ta EOKA'cı Samson'ın gazetesi "Mahi"de kas-
ten yayımlanmış ve bazı Yunan gazetelerinde tekrar-
lanmıştır. Böyle bir anlaşma mevcut değildir. Suriye,
Yunan uçaklanna havaalanlannı açmayacağını bildir-
miştir. Yunanistan, Israil'in ileride boşaltacağı Golan te-
pelerine BM'den gönderilecek birliğe Yunan askerie-
rini de ithal etmek istemektedir. Israil, Golan'ın boşal-
tılmasının çok uzun sürede mümkün olabileceğini bil-
dirmektedir.
Bulgaristan'ın bizimle şimdiki ilişkileri normaldir. De-
mireJ, Bulgariara sının kaldırmayı bile telkin etmiştir.
Ancak, Sofya, Atina'nın etkisi altındadır, ümidini Avru-
pa Birliği'ne bağlamış ve oraya tam üye olabilmeyi Yu-
nanistan'ın sağlayabileceği hayaline kapılmıştır. Bulga-
ristan'ın Karadeniz İşbirliği Teşkilatı'na hafîften yan çiz-
mesinin nedeni de Yunanistan'ın tesiriyledir.
Türkiye'nin en tehlikeli düşmanı Yunanistan'dır. Bu
düşmanlık Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana devam
etmektedir. Türkiye'nin iyi niyetieri işe yaramamakta-
dır. Yunanistan'ı heryerde, her konuda karşımızda gör-
mekteyiz. Kıbns konusu çözüme ulaşsa bile Yunanis-
tan'ın istekleri sona ermez. Demirel istedigi kadar dost-
luk mesajı yollasın, işe yaramaz.
Fakat her şeyden önce içerideki peıişan, dağınık, bir-
birimize cephe almış halimize son vermemiz lazım. Av-
rupa'dan bizi dışlayan ne Yunanlılar, ne Kürtler, ne baş-
kalan, hepsinden önce biz kendimiziz.
Yılmazdan Basbakan'aelestirî
'Çifler'in paketleriııiıı
ciddiyeti kalmadı'
DÜRDANE KOCAOĞLU
MOSKOVA-ANAP Ge-
nel Başkanı Mesut Yıhnaz,
Avrupa Demokratik Birli-
ği'nin "DahaBüyükAvnıpa
Komisyonu" Genel Kurul
toplantısı için gittiği Mosko-
va'da Başbakan Tansu Çil-
ler'i eleştin yağmuruna tut-
tu. Yılmaz, Başbakan Çil-
ler'in Güneydoğu ıçin açık-
ladığı 25 tnlyonluk paketin
inandıncılıgı bulunmadığını
söyledi. Yılmaz. bir soru
ûzerine, anayasa ile ilgili en-
dişelerinin "ANAP'tan kay-
naklanmadığııu, genel oklu-
ğunu" bıldirdi.
Yılmaz, Başbakan Çil-
ler'in şimdiye kadar Güney-
doğu'da 3 kez paket açıkla-
dığını anımsatarak şunlan
söyledi: "Başbakan'm pa-
ketlerinin artik ciddiyeti kal-
madL Seçime kadar bertıal-
de birkaç paket daha açık-
lar. Güneydoğulu vatandaş-
lann bu paketlere inanacak-
laruu ve değer vereceklerini
sanmıyorum. Veni pakeder
açıklayacaklanna durdur-
duklan şantiyeleri çauştır-
sınlar."
Yılmaz, açık oylama ile il-
gili olarak yapılacak anaya-
sa değişikliği konusunda el-
lerinden gelen çabayı harca-
yacaklannı bildirdi. Yılmaz,
"Ancak önümüzdeki hafta
yeterli iştirak sağlanamazsa,
Meclis tatilo girmeden sonuç
alınmasında ciddi şüphele-
rim var" dedi.
Yılmaz, komısyonda alı-
nan karar çerçevesinde üzer-
le'ine düşeni yapacaklannı
t rtirken bazı arkadaşlan-
nın henûz güvensizliklerinin
giderilemediğini söyledi.
Yılmaz, "Ama ben, bu ana-
yasa değişiküklerine Türki-
ye'nin ihriyacı olduğuna ina-
nıyorum ve arkadaşlanmı
ikna etmeye çahşıyorum"
dedi.
Mesut Yılmaz, anayasa
değişikliği konusunda dile
getirdiği kaygılann "Anaya-
sayı engeDemek istedikterr
şeklinde yorumlandığının
anımsatılması üzerine de şu
görüşleri dile getirdi:
"Endişeterim ANAP'la il-
gili değiL Genel niteüklkiir.
Hiçbiroylamada 300 oy sag-
hnıamarfı Açık oylama için
yapılacak anayasa değişikli-
ğinde de 300 ov bulunamaz-
sa, bütün paket tehükeye gi-
recek. Bir kısım minetvekü-
lerinin tatile gjtmiş olabilece-
ğini düşünüyonım. Ama biz,
ANAP'h miUetvekfllerinin
büyük bir bölümünü, 90'a
yakınını Meclis'te haztr bu-
lundunnaya çahşacağız."
Yılmaz, ara seçimle ilgili
bir soru üzerine de, hüküme-
tin anayasayı ihlal ederek,
ara seçimden kaçmaya çalış-
tığını söyledi. Yıtaıaz,
"Anayasanın ara seçimle ilgi-
li emredid hükmünü yerine
getirmeyen hükümet, her
türlü tepldyi ve engeDemeyi
de nak etmiş demektir"dıye
konuştu.
ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz, komisyonun
dünkü kapanış oturumunda
yaptığı konuşmada, Rus-
ya'nın komşulanyla iyi iliş-
kilerde bulunması gerektiği-
ni söyledî.
Yılmaz, toplantıyla ilgili
olarak basına yaptıgı değer-
lendirme sırasında da, Tür-
kiye ile Rusya arasındaki
ilişkilerin önemli bir geliş-
me içine girdiğini söyledi.
Türkiye ile Rusya arasında-
ki ticaret hacminin 2 milyar
dolara ulaştığını, Rusya'dan
dışan giden turistlerin üçte
birinin artık Türkiye'yi ter-
cih ettiğini ve Türk müteah-
hitlerin Rusya'da yapOğı ti-
caret hacminin de 5 milyar
dolara ulaştığını kaydeden
Yılmaz, Türkiye ile Rusya
arasındaki bavul ticaretinin
de 2 ile 5 milyar dolar arasın-
da olduğunun da tahmin
edıldiğini belirtti. Yılmaz,
ancak Türkiye ile Rusyaara-
sındaki ilişkilerde bazı so-
runlar bulunduğuna dikkat
çekerek, şunlan söyledi:
"Rusyabazıkrediteminaria-
nnı yerinegetirememektedir.
Rusya'da20 bineyakm Tfirk
işçi cahşmaktadır.Ama bun-
lar sosyal güvenlikten yok-
sundur. Bunun için en kısa
zamanda bir sosyalgövenlik
anlaşması iınTBhHiıynİHHTı
Çifte vergflendtrmenin ön-
lenmesi anlaşmasuıın Rns
parfaunentofuda henüz
onaybnmanıif ohnanda Hç-
kflerin gdtşmeOae cngeUk
Aynca Soğuk Savsş gânkri
habsünnektedfcRİnvı'nnı
AKKA'ya göre yapmaa ge-
reken Kaflcasyıidaki kovvet
indirimini askrya »htMŞfi ve
Türkiye'nin boğazlar geçiş
düzenlemesine uymayacağı-
nı açıklaması da siyasi iöşki-
lerimizde önemli bir pürüz-
dûr. Rusya, Türkiye'nin,
Azeri-Enneni anlaşmazhgt.
nın çözümû için AGtK'e
yapağı başvuraya da destek
vennemiştL İki ülke arasın-
da henüz gerekli güven orta-
mı otuşmafbğı için, işbirttğH
mizde henüz anhm gerçek-
teştiritememiştir."
Yılmaz, Nâzım'ın
mezarmı ziyaret ettî
MOSKOVA (Cumhuri-
yet) - ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz, Moskova'da
Nâzun Hikmet'in mezannı
i.»yaret etti. Yıhnaz, Nâzım
Hikmet'i överek, "Onunza-
manında, Türkiye ile ideolo-
jik çataşma içinde ofanası sa-
natçı niteliğine, ustanğma
halel getirmez" dedi.
Yılmaz, Avrupa Demok-
ratik Birliği'nin (EDU)
"Daha Büyük Avrupa Ko-
misyonu" toplanüsınm biti-
minden sonra, Kızıl Mey-
dan'ı ve Lenin'in mozolesi-
ni gezdi. Mesut Yılmaz; eşi
Berna Yılmaz ve bir grup
milletvekiliyle Kremlin Sa-
rayı'nı da ziyaret etti. Yıl-
maz, daha sonra Kızlar Ma-
nastın'ndaki Nâzım Hik-
met'in mezanna gitti. Nâ-
zım Hikmet'in anıtını gezen
Yılmaz, gazetecilerin soru-
lannı yanıtladı. Nâzım Hik-
met'in mezannın Türki-
ye'ye getirilmesi konusun-
da bazı girişimlerm bulun-
duğunu kaydeden Yılmaz,
"Nâzım Hikmet'in mezan-
nın Türkiye'ye getirilmesi
için aiksinin izin vermesi ge-
rekiyor. Bu arada Rus yetld-
lfleriyk görüşmeler yapıla-
cak. Eğerbütün bu süreçler-
den sonuç alınırsa, Nâzun
Hikmet'in mezannın Türki-
ye'ye getirilmesinde bence
fayda var" dedi.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
ler" dedik.
Doğan'a takılıyorum:
"Erken geldik. Sen şimdiye iki haber
okur, Hakan Kara'y/a beş fetefon gö-
rüşmesi yapardın."
Sonunda 21.15 sıralannda Mr. and
Mrs. Boyneargöründü. Kendileri, önce
kısa bir konuşma yaptı, sonra tek tek
masalan dolaşıp gazetecilerte sohbet
etti.
En çok kullandığı sözcük, "müşteri"
idi:
"Mûşteri bakar, partiyi beğenirse sen
zorfamasan da girer."
"Medya, partilere müşterinin istedi-
ği kadar yer verir."
"Müşteri istiyorsa koymamazlık ede-
mezsiniz."
"Müşteri istedigi kadar o malı gör-
mek ister."
Okuru, müşteri yerine koyan gazete
ve televizyonlarta Boynear neden bu
kadar iyi anlaşıyor, şimdi daha iyi anlı-
yorum.
Okur eşittir müşteri, seçmen eşrttir
müşteri...
Öyle görünüyor ki YDH'liler müşteri-
yi kendi içinde iki temel gruba ayınyor-
lar:
- Keriz müşteri...
- Uyanık müşteri...
Mr. Boynear'ın MüşterileıH...
Müşteriyi keriz bulunca başlryoriar:
- Devlet çürümüştür. Her tarafı çürü-
müştür. Biz devleti alıp vatandaşın eli-
ne vereceğiz. Bu devlet senin olacak.
Bu düzeni ancak biz değiştirebiliriz.
Uyanıksa, başka tezgâhta ağırlıyoriar
- Biz acemiyiz. Yüzde 95'imiz acemi
(Ben yüzde 98 sanıyordum). Politikayı
bilmiyoruz. Bu yüzden zaman zaman
kamuoyunun yanlış anladığı dunımlar
oluyor.
Türkiye'de yönetime, devlete her fır-
satta saldıran YDH'liler yurtdışında ise
'Türkiye" disketini takıyorlarmış. "Dı-
şanda, Türkiye'ye laf ettirmeyiz. Türki-
ye'yisonuna kadarsavunuruz" diyoriar.
Partinin dış ilişkjlerinden sorumlu Ay-
dın Giz'e sordum:
- CHP'nin, ANAP'ın, Sosyalist Enter-
nasyonal, Demokratlar Biriiği gibi ulus-
lararası bağlantılan var. Sizin böyle bir
düşünceniz varmı?
- Şu aşamada bize her kesimden
çağn var. Liberallerden, sosyalistlerden,
yeşillerden, Hıristiyan demokratlardan...
Çivisi çıkmış bir Türkiye'ye de omur-
gasız bir parti yakışırdı...
Boynear, medyayı öve öve bitireme-
di. Ancak arada bir bozulduğu oluyor-
muş. Yanm saat kadar masamıza ko-
nuk olan Boynear, medya övgülerinin
ardından devam etti:
- örneğin, Ümit'e çapa sallattılar.
Zoriamışlar, odaoan için olur demiş.
Sordum:
- Sallamayı öğrendi mi bari, çapayı
yani...
- Olmaz ki doğal değildi...
'Sağ olasın Çörekçi Paşa...'
Yine beyefendinin konuşmalanndan
çıkardığımız kadarıyla, son günlerde
YDH'nin en büyük destekçisi, Genel-
kurmay Ikinci Başkanı Orgeneral Ah-
met Çörekçi. Boynear, ince uzun bira
bardağından bir yudum çektikten son-
ra aynen şunu söyledi:
- Sağ olasın Çörekçi Paşa. Partiye
dinamizm getirdi.
Sordum:
- Dinamonuz, eee dinamizminiz bit-
miş miydi?
- Şimdi tabii parti olunca durum de-
ğişiyor. Parti organlan oluşuyor. Umut-
la bir şeyler bekleyenlerin bazılan bu
oluşumun dışında kalıyor. O zaman so-
ğuyorlar. Böyle birdönem...
Boynear'ın Çörekçi Paşa'ya ilişkin
demeçleri, tabanı dalgalandırmış ve ye-
niden bir hareketlilik kazandırmış.
O zaman iki Genelkurmay brifingi, bir
Kuzey Irak operasyonu ve YDH birinci
parti. Kamuoyu araştırmalannda YDH'-
ye ilişkin öngörüler ikiye aynlacak:
Brifingli yüzde şu, brifingsiz yüzde bu.
Boynear'ın Kürt sorununa bakışı da
çok net:
- Bölgede dört oyuncu var. Türkiye,
Talabani, Barzani, PKK. Türkiye'de
politik kavgayı hükümet kaybetti, sava-
şı da Silahlı Kuvvetler kazanıyor. Ancak
sorun Kuzey Irak'ta değil, Türkiye'de-
dir.
Düşünüyorum, daha doğrusu endişe
ediyorum; acaba Boynear, bu "sorun-
lu" bölgedeki müşterilere bakıp "Bun-
lardan iyi müşteri olmaz" diye gözden
çıkanrmı?..
Bir sözümüz de sendikacılara. Ayağı-
nızı denk alın. Boynear sizi beğenmiyor.
Işçi sendikalan için, "En büyük şirket-
lerden" diyor. Memur sendikalan için
de "Olur, ama o zaman ömür boyu iş
garantisinin kaldınlması gerekir" diyor.
Boynear, sınıfsal temelinin tüm ge-
reklerini yerine getirip daha fazla müş-
teri için koşuyor.
Aynlırken bana takıldı:
- Mustafa Bey, her türiü yazınız bize
destektir...
"İyi akşamlar" deyip yürüdüm:
- Her türiü desteği vereceğim...
6
Suudi destekli şeriat yuvası'Haber Merkezi- Fransız Le Nouvelle
Observateur dergisi, Kahire'de bulunan şe-
riatçı üniversite El-Ezher'de 1991-92 yıhn-
da 1711 Türk öğrencinin eğitim gördüğünü
zrsitenin Suudi Arabistan tarafından kma-
nın mümkün olmadığı, karşı çıkanlann
ölümle cezalandınldığı öne sürüldü.
Deıpdeki yazıyı özetleyerek yaymılıyo-
ruz: "Komünizmin çöküşü \e So\yet btoku-
nun yikuqı nedeniyle bizler buradayız" di-
yor Mısır El-Ezher Onıversıtesi Uluslarara-
sı lslami Araştırmalar Merkezi öğrencisi 20
yaşındaki Özbek Muhammed Dost "So^-
yetler Biriiği döneminde her şey çok zordu.
Bizim ülkeden buraya gelen öğrenci sayısı
ikiyi-üçü geçmezdi. Bugün ise burada 200'e
yaİan kişiyiz. Bir Kuveyt şeyhi olan Babde-
en, Taskent'te üçte birimizi seçerek Mısır'da-
ki eğitim masraflarumzı karşıladL El-Ezher
Üniversitesi'nde kalıyor, yiyecek ihtiyacunı-
n buradan karşıhyoruz. Aynca a> da iki yüz
Mısır Lirası (yaldaşık üç milyon TL) cep
harçtağı wrüiyor bizlere. Geçen yıl eğitime
başladığnTi din biBmleri bölumünde öğre-
nim, dört yıl sürüyor. Eğer hoca olmak iste-
nirse ki benim isteğim o doğrultuda, inşal-
lah, dört yıl daha okumak gerekiyor. Bunu
ancak Şeyh Babdeen'in yardımlanyla ger-
cekkştirebUirim."
_ Özbek öğrenci Muhammed gibi El-Ezher
Üniversitesi'nde burslu öğrenim gören ya-
bancı öğrenci sayısı 10 bin dolayında. Bu da
toplam öğrenci sayısının yüzde 10'u anla-
mınageliyor. lOyüzyıl önce kurulan El-Ez-
her Camii ve onun yan kuruluşlan ile dün-
yanın en eski üniversitelerinden biri olan
Mısır'daki El-Ezher Üniversitesi, bir din
kompleksi adeta. Fransız araştırmacı Pier-
re-Jean Luizard'a göre El-Ezher, Sünni bir
kurumun tüm özelliklenni taşıyon "Üni-
vershe, Muhammet Ali'den Hüsnü Müba-
rek'e kadar geçen süreçte siyasi iktidarlann
politikalanmn meşruhığunun bir parçası
olarak varuğuu sürdürüyoıf
El-Ezher resmi olarak üniversite rektör-
lüğü tarafindan yapılan nitelemeye göre,
'yükseköğrenim ve araşûrma merkezi'. Üni-
versitenin amacı ise yönetimce şöyle açık-
lanıyor: "Üni>ersite, Müslüman gelenekle-
rini koruma ve yayma sorumluhığu dahilin-
deçabşmalarmı sürdürmektedir. Amacınuz,
tslamın gerçek yüzünü gösterirken onun
iletiemedeki ve in<ianlığın refahı için etkisi-
ni ortaya koymakür."
Laiklik, eieştiri yağmuruna
tutuluyor
EI-Ezher'de eğitimin her aşamasında la-
iklik, eieştiri yağmuruna tutuluyor. Özel-
likle son yıllarda, ulemalann etkisinde katı
bir muhafazakârlıkla birlikte lslami radika-
lizm ve şeriatçılık, üniversiteye egemen ol-
du. Şeyh Gad El-Hak Ali Gad ve müritleri-
nin etkisi altındakı üniversitede, bugün yal-
nızca Kuran'm kurallannın geçerli olduğu
biliniyor. Bir öğretim görevlisinin belirtti-
ği gibi El-Ezher, bugün için tamamıyla mo-
dern dünyaya sırtını dönmüş durumda.
Merkezi Kahire'de bulunan Sosyal, Ekono-
mik ve Hukuk Bilimleri Araştırma Merke-
zi'nde (CEDEJ) görevli ve şeriat fakültesin-
de asistanlık yapan 26 yaşında Mossadegh.
üniversiteyi şöyle tanımlıyon
"Burada eğitim, Kuran ayetieri \e pey-
gamberin hadislerinin dışmda verOemez. Bu
kurallan tarûşmak bile yasak ve günahür."
Bugün El-Ezher Üniversitesi'nde Ku-
ran'a ve şeriata dayah bir diktatörlük söz ko-
nusu. Siyasi iktidann bunda payının olma-
dığı söylenemez. Mısu-'da üniversite şeyhi-
ni, devlet başkanı atıyor. Siyasi iktidar ile
üniversite arasında belli bir etkileşim olma-
sı nedeniyle hükümet, üniversitenin görüş-
lerini gözardı etmiyor.
Cinsel organı çağnşüran
sebzder yasak
El-Ezher'de şeriat uygulamalan saymak-
la bitmiyor. Erkek cinsel organını çağnşör-
dıklan gerekçesiyle kadınlara salatalık, pat-
lıcan gibi bazı meyve ve sebzelerin El-Ez-
her tarafından yasaklanmasmı, 1992'nin
Mayıs ayında eleştiren yazar Farag Foda,
çalışma bürosunda ölü olarak bulundu. Ölü-
münden önce toplanan Ulema Komitesi, Fo-
da'nın her söylediğinin Islama karşı oldu-
ğunu açıklamıştı. Bu durum, özellüde ka-
dm-erkek eşitsizliğine karşı çıktıklan için
El-Ezher yönetimi tarafından üniversiteden
uzaklastınlan Nasr Abou Zeid ve arkadaş-
lannı endişelendiriyor. CEDEJ'de çalışan
bir araştınnacı, bu konuda şunlan söylüyor:
"tslamda yeniden düzenleme diye bir şey
söz konusu olamaz. Bir insanın, Kuran'm ye-
rine başka şeyiere saygı göstermeye başlama-
sının Islamın yenilenmesive düzenlenmesiy-
le ilgisi yoktur. Bu durum insanı ölüme ka-
dar götürür. F.l-Ezher'deki insanlar da bu-
nu çok iyi bilirler."
Hukuk profesörü ve Nasır yanlısı bir par-
tinin üyesi olan Hosam İsa'ya göre El-Ez-
her ile teröristler arasında ideolojik anlam-
da hiçbir fark bulunmuyor: "Yiırtdışındaol-
dukça ünlü olan El-Ezher'in, bir öğrenci için
ne gibi bir çekiciliğj olabfleceği konusunda
şüphelerim var. Eğitimin kalitesinden mi
yoksa şeriatçı yönetim >e örgütknmeden mi
insanlar buraya geüjttrlar?"
Isa'nın söylediklerini kanıtlayan bir baş-
ka nokta ise burslu öğrenci sayısının son 10
yılda üçe katlanmış olması. Üniversite sek-
reterliğınden elde edilen son rakamlara gö-
re, Türkiye 1991 -92 yüında 1711 öğrenci ile
en çok burslu öğrenciye sahip ülke sırala-
masında ikinci sırada bulunuyor. Malez-
ya'dan 2440 öğrenci, Endonezya'dan 562,
Sudan'dan 546 öğrenci El-Ezher Üniversi-
tesi'nde okuyor. Aynca şaşırtıcı birkaç ör-
nek daha bulunuyor: 106 Boşnak, 5 tngiliz,
2 Fransız vs. Bunlann yanı sıra Türki cum-
huriyetlerden de son yıllarda yoğun bir öğ-
renci akışı gözleniyor. Bu öğrenciler dini bir
kariyerin verildiği başlıca 5 fakültede eği-
tim görüyorlar. Arap dili, Islam hukuku, Is-
lam ilahiyatı, lslam vaazı, Islam ve Arap
araştırmalan.
Okula gıriş koşullan fakültelere göre de-
ğişiyor. Ancak adaylarda Mısır ya da kendi
ülkelerinde ilkokuldan beri belli bir lslami
eğitimden geçme şarü aramyor. Öte yan-
dan El-Ezher, liseleri de kontrol altında tu-
tuyor. Btnlerce lisede, El-Ezher lslam Üni-
versitesi'ne öğrenci yetiştiriliyor. Temel ku-
rallar şunlar: Yoğun bir Kuran eğitimi, kız-
larla erkeklerin ayn yerlerde eğitim görme-
si, kızlarda saçlan kapatan türban takılma-
sı. Aynca erkeİderle kızlar arasında kesin bir
eşitsizlik bulunuyor. 1992 yılında 8 bin öğ-
renciden 1600'ünün kız olması bu durumun
açık bir kanıtı. 14fakültedenyalnızca5'ine
kız öğrenci kabul ediliyor. llahiyat, lslam
hukuku, ziraat, eczacıhk gibi bölümler er-
keklere aynlmış durumda.
El-Ezher'de görevli bir profesör, üniver-
sitenin fînansmanı konusunda şunlan anla-
tıyor: "Oğretmenlerin maaşlan, hükümet
tarafindan karşdamyor. Eğitim Bakanlığı
üniversite bütçesini karşıhyor. Ancak üni-
>
>
ersitenin gelişmesi için yoğun sermaye akı-
şuıı sağlayan hükümet dışı birçok ö/el örgüt,
üniversiteye yardım ve bağışta bulunuyor."
lşte El-Ezher'in en karanlık noktalann-
dan birini de bu yardımlann nereden ve
kimlerden geldiginın bilinmemesi oluşturu-
yor.
u
tslama Karşı İslam" başlıklı makale-
nin yazan Said al Ashmawy, bunun hiç de
şaşılacak bir durum olmadığını söylüyor:
"El-Ezher'in bütçesi şeffaf olsaydı üniver-
sitenin ner açıdan Suudi Arabistan tarafin-
dan kontrol edildiği gerçeği ortaya çıkacak-
ü. Bu ülke finansman ve ideolojik açıdan
üniversiteye destek vermektedir. \ ardimla-
nn bir kısmı görülebUir niteliktedir. Örne-
ğin Şeyh Gad El-Hak Ali Gad'a geçen şubat
aymda verilen 200 bin dolarhk Faysal yardt-
mı ya da kütüphane ve laboratuvar kurul-
ması için yapılan resmi bağışlar kısmen de
oba nâpit edüebilen yardunlar. Ancak bu
tür yardımlann çoğu gizli yoOardan yapılı-
yor. GizK yapılan anlaşmalar dahilinde fa-
buocaprogram için aynlan özel fonlar, bu ül-
keye aH özel kuruluş ve şirkederin yapbkla-
n bağtsiar, zekât adı altında verilen burslar
ve dayaıusma kuruluşlan tarafindan yapı-
tan lslami bağışlar, hepsi Suudi Arabistan'la
El-Ezher'in bağtanOsını ortaya koymakta-
dır."
Bir Avrupalı diplomat, konuyla ilgili ola-
rak şunlan söylüyor: "Asd sorun, bağış,lann
nakit olarak yapılması ve nerhangi bir kayıt
dahilinde bulunmamasmdan kaynaklant-
yor. Öte yandan yapılan yardımlann ne ka-
dannın Suudi Arabistan hükümeti tarafin-
dan, ne kadannın prensler, ne kadannm özel
kişi ya da kuruluşlar tarafindan yapüdığnu
biiemiyoruz. Bu durum Suudüerin önüne
ne zaman getirilse devletin, \atandaslann
yaptıklan bağış ve yannmlan engellemesi-
nin mümkün olmadığını söytüyorlar."
Gali^nin Türkiye ziyaretine tepki
• Baştarafi 1. Sayfada
digi açıklandı.
ANAP Genel Başkan Yardımcısı îm-
ren Aykut, ANAP Genel Merkezi'nde
dün düzenlediği basın toplantısında Bos-
na-Hersek'te 300 bin kişinin katledilme-
sinin sorumlusu olarak gördükleri Butros
Gali'nin BM'nin kararlannı uygulamak-
tan kaçındığını ve yetkilerini mazlum in-
sanlar lehine kullanmadığını savundu.
Gali'nin Tüjkiye'ye HABİTAT toplan-
Osıyla ilgili görüşmelerde bulunmak için
gelecegını ve Türkiye'nin resmi davetli-
si olmadığını söyleyen Aykut, Gali'nin
Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Baş-
bakan ve Başbakan Yardımcısı'yla resmi
görüşmelerde bulunmasını içlerinesindi-
remeyeceklerini bildirdi.
Aykut, şunlan söyledi:
"Türkiye, buzataaslasiyasi itibarbah-
şedemez. türkiye'de hiçbir knntm bu za-
ta hiçbir sebepkakademik, sosyalwya si-
yasi nerhangi bir paye veremez. Hiç Idm-
se Türk halkının onurunu indtemez. B»-
nu yapanlan hiçbir
i B kk dü
Niaun-ı ÂJan ÜDcn Ocaklan, Ankara'dald mjtingde Gali'yi protestoettaec
yp ç y
ğiz. Bu zanyuksekdüzeydeağvfaunak de-
mek, Bosna'da yapdanfau-m bepsH ibra
etmek demektir. Butros Gali'nin bunca
kamama sebebiyet veren davramsUnm
onaylamak demektir"
"Gali'yi tükürükle boğahm"
öte yandan Nizam-ı Âlem Ülkü Ocak-
lan Istanbul D Başkanı Hasan Basri An-
cı, Mazlum-Der Istanbul II Başkanı Tu-
fan Mengi. Bosna ve Çeçenya dayanışma
komiteleri temsilcileri ile birlikte düzen-
lediği basın toplantısında, BM Genel
Sekreteri Butros Gali'nin Türkiye'ye ya-
pacağı ziyareti protesto etti. Gali'nin
Türk düşmanı olduğunu iddia eden An-
cı, "Gah'ye Türkiye'de hoşgeldin diye
ıtzanlacak her el, Bosna ve Çeçenya'da
kan akıtan eDer gibi görülecek ve bu ka-
ralekeye nuHedmizhiçbirzamanortak d-
mayacaknr" dedi. Rahmi Koç ve thsan
Doğramacı'nın Gali'nin Türkiye'ye gel-
mesineöncülük ettiğini belirten Ancı, bu
kişileri 'yerBişbiıflkçi' ilan ederek "ADah,
vatan, İMnrak ve muîet bir" diyen herke-
si Gali'yi tükürükleriyle boğmaya çağır-
dı.
Ancı, "Mffletin hassas noktalanna do-
kunmasmlar. Gali'yi Türkiye'de ağırla-
yıcak oian kisMeri de uyanyoruz. Ds>et-
çlerdemiHetvetarihönündeınuuakabe-
sapwn«!kfcrdir.Bırtıt>»Gali, birçokyer-
deMüstümankanıdökühırkenSuJtanab-
mette, Ayasofya'da ve Çırağan Sara-
yı'ndaeBnikohmu salbıvarakdotaşamaz"
şeklinde konuştu.
BM Genel Sekreteri Gali'nin ziyareti
öncesi başlayan tepki, Refah Partisi (RP)
Bursa il örgütünün düzenlediği mitingle
alanlara yansıdı. Dün Bursa Fomara
Meydanı'nda toplanan topluluk, ellerin-
deki RP ve Milli Gepçiik Vakfi (MGV)
bayraklanyla, "GaH Türkiye'ye gire-
mez", "Firavun GaH", "BM, hainler çe-
tesi", "Hükümetistifa","Hükümetnere-
de"sloganlan atarak Ulucami önüne gel-
di.
RP Bursa İl Başkanı Mehmet Altan
Karapaşaoğlu, burada yaptığı konuşma-
da Bosna'da kıyım ve zulüm yaşandığını
belirterek şunlan söyledi:
"Gali, devlet adamı gibi karşılamrsa,
bugün başiatnğunız eylemi yüz binlerle
sürdüreceğiz ve hükümeti de işbirlikçi i-
lan edeceğiz. Galfyi karşılayanlar da dö-
kükn kanlarda vebal altına girecekler.
Gali'yi protesto ediyoruz. Bu hükümet,
yürüttüğü bu dış potttikalarla bir şey ya-
pamaz."
Gali ziyaretmi protesto amacıyla Bos-
na Dayanışma Grubu'nca düzenlenen
miting Ankara'da yapıldı.
Sakarya Caddesi'nde gerçekleştirilen
mitinge kaölan grup tekbir getirerek,
"BosnaSvpiaramezu-olacak", "Yaşasın
Bosna direnişiımz", "Katfl Gali", "Kab-
robun Amerika" şeklinde sloganlar atn.
Daha sonrayapılan basın açıklamasın-
da, Gali'nin Türkiye'ye yapacağı resmi
ziyaretin kamuoyunda derin infial uyan-
dudığı ileri sürülerek, "Gafi yönetimin-
deldBM,baştaBosna-Hersekohnaküze-
re Çeçenistan, Kıbns, Karabağ, Filistin
ve Keşmir'i kan göJüne çevirmiştir" de-
nildi. Mitinge kaülanlar, BM ve Sırp bay-
raklannı yaktılar.
Daha sonra konuşan BBP Kahraman-
maraş Millervekili Saffet Topaktaş, "Bu-
gün bütün Müslümanlann i l i
b bb Mü
g şg
bep beraber yaşıyoruz, Müslümanlann
BM'nin gözü önünde katiiamuu seyredi-
yoruz" dedi. Topaktaş, Gali'nin Türki-
ye'ye ödül almaya, devlet yöneticileriy-
le, üniversite yöneticileriyle el sıkışma-
ya geldiğini ileri sürerek "Bu kanh katil-
terin savunucusu ButrosGali'yi mület ola-
raklanemyonız. Eli kanh katilfcrinhami-
si Gali'nin Türkiye'ye gelmesini asla ka-
bul eOTÜyoruz"diye konuştu.
Mîlli Görüş Teşkilatı
TV davasını kaybetti
• Baştarafi 1. Sayfada
karara bağlayan Köln
Eyalet Mahkemesi, WDR
ve ARD'de Cumhuri-
yetgazetesinde yayımla-
nan haberler de kaynak
gösterilerek yapılan ya-
yınlan dognı bularak
AMGT (Avrupa Milli Gö-
rüş Teşkilatı)- RP ilişkisi-
ni tescil etmiş oldu.
Dava sonuçlandı
Bosna-Hersek için top-
lanan yardım paralan ve
Almanya'daki RP yandaş-
lan tarafindan gerçekleşti-
rilen ticari faaliyetlerden
elde edilen gelirlerin Sü-
leyman Mercümek tara-
findan Türkiye'ye aktanl-
ması skandab, gazetemiz-
de çıkan araştırma haber-
leriyle gündeme gelmiş ve
yapılan bu araştırmalar,
belgesel film olarak resmi
Alman televizyon kanal-
lan WDR ve ARD'de bir
süre önce yayunlanmıştı.
Bu haberlerden rahatsız
olan Almanya'daki Milli
Görüş Teşkilatı yetkilileri
tarafindanhaberi yazan
Cumhuriyet gazetesi mu-
habiri aleyhine açılan da-
va sonuçlandı.
Köln Eyalet Mahkeme-
si'nde 28.0.312/94 dosya
numarası ile görûlen da-
vada, Cumhuriyet gazete-
si ile Ahnanya'nın saygın
medya kurumlan arasın-
da yer alan WDRteleviz-
yonu ve FOCUS dergisi,
Israil gizli servisi MOS-
SAD'ın güdümünde ol-
makla suçlandı.
Köln'ün tanınnuş avu-
katlanndan B. Throm ta-
rafindan mahkemeye su-
nulan dava dilekçesinde
başta Cumhuriyet gazete-
si oknak üzere çeşitli ba-
sın organlannda da yer
alan "Milli Görüş, Refah
Partisi için önem taşıyan
bir kunîmdur. Milli Gö-
rüş, Refah Partisi için
maddi destek verir,
AMGT camilerinde sü-
rekli olarak Refah Partisi
propagandası yapıhnakta-
dır ve Milli Görüş'e yakm
şirketkrden elde edilen 6
milyon DM, Refah Parti-
si'nin seçim masraflan
içinTürldye'yeaktanhntş-
nr" görüşlerini yayanlar
hakkmda 500 bin mark
para cezası ve 2 sene ha-
pis cezası talep edildi.
Ancak mahkeme, tara-
findan incelenen talep
reddedildi.
Çaya yüzde 5 zam
• Baştarafi 1. Sayfada
rü Tuncer Ergüven'den ah-
nan bilgiye göre 100
gramlık Kamelya Çay'ın
fıyatı 12 bin 500 liradan
13 bin 125 liraya , 100
gramlık Rize Turist Ça-
yı'nın fiyaü 14 bin liradan
14 bin 700 liraya, 500
gramlık Rize Çayı'nın fi-
yatı ise 76 bin liradan 79
bin 800 liraya çıktı.
Zamlı çay satışlanna
bugünden itibaren başla-
nacak.
Bilindiği gibi ÇAY-
KUR son olarak bir ay ön-
ce fıyatlara ortalama yüz-
de 10.7oraınndazamyap-
mıştı.
OLAYLARIN
ARDINDAKI
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
vanda su dövüyor. "Bir-
leşmiş Milletler" ise ha
var, ha yok durumundadır.
Bu örgüt, öteden beri
ABD'nin egemenliği altın-
da bulunduğundan, Vıet-
nam Savaşı'nda da yok-
tu, Bosna Savaşı'nda da
yok.
Balkanlar'da "Birieşmiş
Milletler örgütü" olumsuz
bir rol oynuyor. Televiz-
yonlar, Bosna'daki "Pis
Sava^"ta Sırp zulmünü
sergilese de Amerikan ai-
leleri, kendi çocuklan öl-
mediği için VVashing-
ton'daki yönetime karşı bir
tavır almayı akıllanna ge-
tirmiyorlar. Batı, belki de
Avrupa'daki Müslümanla-1
nn variığına yönelik bir sal-
dınyı için için onaylıyor. Bu
arada Saddam'ın kişili-
ğinde Irak halkına dönük
baskı yöntemlerinin sür-
dürülmesi de ilginçtir.
Gerçekte Bosna Sava-
şı'nın sonucu, şimdiden
belli olmuştur. Yenik dü-
şenler, eski çağlardaki gi-
bi barbariann ellerine tes-
lim edilecektir. Osmanlı-
caya girmiş deyişiyle "veyl
mağluplara!.." Geçmiş
yüzyılların yasaları hort-
lamıştır.
Ancak bu hortlağın tüm
dünyadaki rolü ne olacak-
tır?.. Bugün insanlığın vic-
danına işieyen düşmanlık
tohumlanndan kork-
malıyız!..
Dünyaya lideriik etmek
ve yön vermek için ortaya
çıkmış bulunan güçlüler
suçluduriar.
Bosna'da "Pis Savaş"
süregelirken VVashing-
ton'un Vietnam'la barış-
mak yolunda adım atması
ise tam anlamında gülünç
bir gösteriye dönüşmüyor
mu?.. Banş, bu kadar u-
cuz bir siyaset midir?..
•••
Rusya
• Baştarafi 1. Sayfada
sırasında Gürcü askerleriyle
birlikte sının bekleyen Rus
askerlerinin, bir sorun çıktı-
ğında Türk askerleriyle ko-
ordinasyonu sağlamak için
kullanılacak dil gibi bir dizi
aynntılar için devreye girdi.
Bu sırada Türk yetkilileri-
nin önüne, Rusya Federas-
yonu'nun adını da taşıyan ve
sınııiann korunmasıyla ilgi-
li bir belge kondu. Durumu
fark eden Türk yetkililer, 3.
bir ülke ile sınır anlasması
yapılmasının mümkün ol-
madığını Rus tarafma iletti-
ler. Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel'in, Roman-
ya'da yapılan Karadeniz
Ekonomik İşbirliği (KEİ) li-
derler zirvesi sırasında baş
başa görüştüğü Gürcıstan
Devlet Başkanı Eduard Şe-
vanbuKtze'ye konuyu akta-
rarak Ankara'mn rahatsızh-
ğmı dile getinhği öğremldi.
Rusya, Gûrcistan ve Er-
memstan ile geçen 16 mart-
ta yaptığı ikıli anlaşmalar
çerçevesinde ber iki ülkede
bulunan askeri vaıiığını res-
mileştirmiş oldu. SSCB'nin
dağıImasıyla kurulan Rusya
ve diğer cumhuriyetler ara-
sında oluşturulan Bağımsız
Devletler Topluluğu'nun
(BDT) birmaddesi, BDT sı-
nırlannm Rusya askerleri ta-
rafindan korunmasını öngö-
rüyor. Gûrcistan ve Erme-
nistan, bu anlaşmalara imza
atarak kendi sınırlannın
Rusya birlikleri tarafindan
korunması yetkisini Rus-
ya'ya devretmiş oldular.
Rusya'nın Türkiye ile sı-
nır anlasması yapma girişi-
mini, bu anlaşmalann ön-
gördüğü hukuki dayanak
çerçevesinde masaya getir-
diği belirtildi. Ancak Türki-
ye, kendisiyle bir smır an-
İaşması yapma yetkisinin
Gûrcistan ve Ermenistan ol-
duğunu ve yapılacak bir an-
laşmaya Rus birliklerinin de
uyması gerektiğini Mosko-
va'ya iletti.
Türkiye, Rusya'ya aynca,
"Bizim sizinle zaten bir sını-
runız bulunmuyor. Bu ne-
denle sizinle başka bir ülke
adına anlaşma yapamayız"
mesajını verdi.
Türkiye, Gûrcistan ile he-
nûz bir sınır anlasması imza-
lamadı. İki ülke arasında,
1921 Kars Antlaşması'nda
öngörülen sınır anlasması
yürürlükte bulunuyor. Tür-
kiye'nin henüz diplomatik
ilişki kurmadığı Ermenistan
ile henüz bir sınır anlasma-
sı bulunmuyor. Rusya'nın
Türkiye ile sınır anlasması
istemi ile Ermenistan ve
Gürcistan'da bulundurduğu
büiiklerini tam olarak yasal
hale getirmeyi ve bölgedeki
nüfuzunu arttırmayı amaç-
ladığına dikkat çekıliyor.