Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11TEMMUZ1995SALI
HABERLER
fizel tim'lere
soraşturma
• TUNCELİ
(Cumhuriyet) - Geçen hafta
şehit edilen üç güvenlik
görevlisinin cenaze
töreninde Tunceli Valisi
aleyhinde slogan atan 15
özel tim elemanı hakkında
soruşturma başlatıldı. Özel
tim elemanlan, geçen
haftakı cenaze töreninde
Tunceli Valisi aleyhine
'CHP uşağı vali\
'Komünist vali', 'Vali
istifa', 'Neden bırakmadın
Tunceli'yi yerle bir
edelim', 'Vali defol',
'Kanımız aksa da zafer
tslamın' şeklinde sloganlar
atmışlardı. Valilık
yetkilileri, taşkın yapan
özel tim elemanlanmn
tamamının tespit
edilemediğini, 15'i
hakkında soruşturma
başlatıldığinı belirttiler.
Kayalan'm
cenaze töreni
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- DYP
kuruculanndan, Yûksek
Haysiyet Divanı Ikinci
Başkanı ve Ziraat Bankası
Yönetim Kurulu üyesi,
ANAP Genel Başkan
Yardımcısı Lütfullah
Kayalar'ın amcası Ali
Kayalar'ın cenaze törenine
Fethullah Gülen de katıldı.
Kayalar'ın cenaze
namazinda ailesi, yakınlan,
ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılrnaz, TBMM
Başkanvekili Kamer Genç,
Devlet Bakanlan
Necmettin Cevheri, Esat
Kırathoğlu ve Bekir Sami
Daçe, DYP Genel Başkan
Yardımcısı HaJit Dağtı,
ANAP Başkanhk Divanı
üyeleri ve grup
yöneticileri, MHP Genel
Sekreteri Yaşar Erbaz, çok
sayıda milletvekilı, Ankara
Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek,
Ziraat Bankası üst düzey
yöneticileri ile vatandaşlar
bulundu. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'i
cenaze töreninde Havacı
Yaver Binbaşı Salih Oluç
temsil etti.
Iran-Tüpkiye
demiryolu
kapandı
ü TAHRAN (AA) - lran'da
son günlerde meydana
gelen yoğun yağışlann,
Iran-Türkiye demiryolu
hattında ulaşımın
kesilmesine yol açtığı
bildirildi. IRNA Ajansı'nın
haberine göre,
demiryolunun Batı
Azerbaycan'm Hoy kenti
yakmlanndaki bir bölümü
sellerden hasar gördü.
Demiryolunun
telekomünikasyon
sisteminde de kopukluklar
meydana geldiği haber
veriliyor.
HaydarŞen
davası
• tsUnbul Haber Servisi -
Ekspertiz raporunu
imzalamak için 75 milyon
lira rüşvet alırken suçüstû
yakalandığı gerekçesiyle
hakkında dava açılan eski
lstanbul Vali
Yardımcısı Haydar Şen'in,
savcılıkça yapılan
tutuklama talebi
reddedildi. Dosyayı
inceleyen mahkeme, delil
durumu ve ikametgâhının
sabit olduğu gerekçesiyle
Şen'in rutukJanmasına
gerek olmadıgına karar
verdi.
Istami HarekeT
davası
• İstanbul Haber Servisi -
Aralannda gazeteci-yazar
Çetin Emeç ve Turan
Dursun'un da bıdundugu
çok sayıda öldürme
eyleminden sorumlu
tutulan yasadışı "tslami
Hareket" örgûtü davasına
devam edildi. 5'i tutuklu,
15 sanığın yargılandığı
davada, tutuklu sanıklardan
Gutbettin Gök ile Mehmet
Ali Şeker hakkında Çetin
Emeç ve şoförü Sinan
Ercan, Turan Dursun ile
tran asıllı Ali Akbar
Gorbani'yi öldürdükleri ve
anayasal düzeni zorla
değiştirmeye çalıştıkJan
gerekçesiyle idam cezası
isteniyor.
AİHK araştırıyor
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Güvenlik güçlerince
yakıldığı öne sürülen
BingöFün Genç ilçesine
bağlı Sağgöz Köyü ile
ilgili başvuruyu inceleyen
Avrupa Insan HakJan
Komisyonu (AİHK)
üyeleri, dün Ankara
Adliyesi'nde çalışmalanna
başladı.
TlHV Başkanı Önen'i ziyaret eden Bakan Hacaloğlu, HADEP davasındaki 242 gözaltıyı eleştirdi:
Hoşgörüsüz hukuk anlayışıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Insan
haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Algan
Hacaloğlu, Türkiye'de "kısır, hoşgörüsüz ve
ceberrut bukuk anlayışının egemen oidugu-
nu" belirterek, bu anlayışının en somut örne-
ğmın, HADEP davasını izlemek isteyen 242
kişinin gözaltına alınması olduğunu söyledi.
HADEP yöneticilerinin yargılandığı duruş-
mayı izledikleri sırada DGM Başsavcısı Nus-
ret Demirai'ın talimatıyla gözaltına alınan
242 kışıden 103'ü daha dün serbest bırakıl-
dı. HADEP Genel Sekreten Bahattin Günel,
serbest bırakmalan, "Demiral'in kendini ak-
lama operasyonu" dıye değerlendirdı.
Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu, geçen
hafta Ankara DGM'de HADEP yöneticileri-
nin yargılandığı duruşma sırasında gözaltına
altnan TMMOB ve TİHV Başkanı Yavuz Ö-
nen'i ziyaret ettı. Hacaloğlu ziyaret sırasında
yaptığı konuşmada, 12 Eylül yasaklannın
hızla uygulamadan kaldınlarak sistemin, hu-
kukun ve yargının normalleştınlmesi gerek-
tiğini söyledi. Türkıye'nın gerçek demokra-
siye ve bilgi toplumu konumuna ancak o za-
• HADEP duruşmasında gözaltına alınanlardan 103'ü serbest
bırakıldı. Önen, bir günlük gözaltında çok şey öğrendiğini söylerken
HADEP Genel Sekreteri Günel, serbest bırakılmalan. "'Demirarın
kendini aklama operasyonudur" diye değerlendirdı.
layışm mutlaka değişmesi gerektığini bildir-
di. Hacaloğlu. "Gectiğiınizgünlerde DGM'de
HADEP davasını izlemeye giden ve daha son-
ra gözaltına alınan 250 kişi; bu boşgörüsüz,
ben bihrim. kısırvecebemıt hukuk anlayışın-
dan nasbini alnuştir"dedı.
Yavuz Önen de HADEP duruşmasını izle-
mek için gıttiği DGM'de. daha sonra gözal-
tına alındığını ve önceki gün serbest bırakıl-
dığmı anımsatarak bu süre içinde çok şey öğ-
rendığıni söyledi. Önen, "Biraçıkdunışma-
ya giden insanlan, bir başsavcı elinin bir işa-
retiyle 'Atın bunlan ıçeri' deyip, yüzlerce ki-
şiyi gözaltına aldırabüiyorsa Türkiye'de güç-
ler dengesinin ne tarafa kaydığını rahatlıkla
görebiliyoruz. Bunu eleştirmek zorunda-
VTZ
B
dıye konuştu.
Türkiye'de sıvil toplum örgütlen ve siyasi
partıler demokratık alanda etkınliğını yıtinr-
man kavuşabıleceğıni ifade eden Hacaloğlu,
"Türkiye geleceğini, demokrasisini ve Rtari
yapılanmasını yeniden inşa etmenin yöntem-
lerini gefiştirmek durumundadır'dıye konuş-
tu.
Yaşama hakkının temel insanlık hakkı ol-
duğunu vurgulayan Hacaloğlu, bugûn Türki-
ye'de insan haklannayeterli duyarlılığın gös-
terilmediğini kaydetti. 12 Eylül Anayasa-
sı'nın, temel hak ve özgürlüklerin önünû tı-
kadığını dile getiren Hacaloğlu, "Ne yazık Id
bugfin MecBs, anayasayı değiştirnıeye yönelik
jddiasını ve kararlılığını yaşama geçireme-
dTdedı.
Konuşmasında, geçen hafta Ankara
DGM'de yaşanan toplu gözaltı olayına da de-
ğınen Hacaloğlu, Türkiye'de "kısır.hoşgörfi-
süz ve ceberrut hukuk anlayışı ve uygulama-
sının egemen okhığunu" dıle getırerek bu an-
ken emniyet müdürleri ile ordunun en üst ka-
demesinin öne çıktığını kaydeden Önen. şöy-
le devam etti: "Bunlar srvÛotoriyetegözdağı
vermeye çalışryorlar. Bu çok büyük bir tehfi-
kedir. Toplumun her kesimi demokratikleşme
0e ilgili söz hakkını kullanabilir. Bu ordu için
de. polis için de geçerii olabilir. Ama bu, an-
caktoplumda eşit veözgür konuşma hakkı ta-
nmınca doğru olabilir. Siz toplumun tüm sivil
örgütlerini susfuracaksınız. TMY'nin 8. mad-
desini işleteceksiniz, sonra da üniformah ve si-
lahlı alanı siyasete açacaksuıız_ tşte Türki-
ye'de yaşanmakta olan en büviiksıkmbve teh-
like de buradan kaynaklanıyor."
HADEP'in 4 üst düzey yöneticisinin "bö-
lücü örgüt üyesi okuıklan" gerekçesiyle yar-
gılandığı duruşmayı ızlediklen sırada gözal-
tına alınan 242 kişıden 60'ı dün sabah, 43'ü
de öğleden sonra serbest bırakıldı. Böylece
serbest bırakılanlann sayısı 168'e yükseldi.
Dün sabah serbest bırakılmalarının ardından
bir basın toplantısı düzenleyen 60 kışi, DGM
Başsavcısı Demiral'ı keyfi ve hukuk dışı dav-
ranmakla suçladı.
Şampiyon karaied
Tunceti'yegiremedi
AYKUT KÜÇÜKKAYA
Güvenlik kuvvetlerince
Tunceli'ye sokulmadığı ge-
rekçesiyle beş gündür açlık
grevinde bulunan Avrupa
Karate Şampiyonu ve Dün-
ya 2.'si Can Hasan Ermek,
"Yann Tunceli'ye, Der-
sim'e gideceğun. Ve bu sefer
ailemin yanına ulaşacağun
ve memleketim Tunceli'ye
girecegiıır dedi.
Bir süre önce PKK tara-
fından PTT vericisıne dü-
zenlenen silahlı saldında 3
özel tim polisinin hayatlan-
nı kaybetmesiyle bir anda
ortamın gerginleştiği Tun-
celi'ye güvenlik kuvvetle-
rince sokulmadığmı öne sü-
ren Avrupa Karate Şampi-
yonu Can Hasan Ermek,
polislerin bu tutumunu pro-
testo etmek amacıyla beş
gün önce Güngören'deki
evinde açlık grevine başla-
dı. Grevi bugün sona erdi-
receğini açıklayan Er-
mek'le evinde görüştük. Er-
mek,"Yapılan bu çağdışı
davranışı şiddetle kınıyo-
rum. Bu gece eylemimi biti-
riyorum ve Tunceli'ye tek-
rar hareket ediyorum. Ben
Tunceli'ye ve Dersim'e gire-
ceğinı'' diyerek Tunceli
Dersim'e 25 km. kala yaşa-
dığı olayı şöyle anlattı:
"17-26 hazinın tarihle-
rinde Adana, Kahraman-
maraş, Gaziantep, Hatay ve
Mersin'e giderek bazı spor
kulüplerini ve kitle örgütle-
rini ziyaret cttim. Bu ziya-
retleri yapûktan sonra Der-
sim'e gitmek istedim. Der-
sim'e 25 km. kala Mazgirt
köprüsündc güvenlik güç-
lerince yolumuz çevrildi.
Uzman çavuş ve askerler,
benim ve dört arkadaşunın
Idmiik kontroiünü yapak-
tan sonra, 'Tunceli'ye gir-
menız yasak. Sızin gırişini-
ze izin vermiyorum' dive-
rek bizi geri çevirdL Biz de
onlara 'Eğer Tunceli'ye gi-
rersek ne olur' diyesorduk.
Bunun ûzerine emniyet
güçlerince, 'Sının geçın. O
zaman görürsünüz" diye
tehdit edfldik. Böylece, an-
ne \a babanu göremeden ts-
tanbul'a geri dönmek zo-
runda kaldım."
lstanbul 'a döndükten he-
men sonra açlık grevine
başlayan ve Tunceli'de ya-
şadığı olayı protesto eden
Ermek, "Ben Paris Karate
Federasyonu üvesiyim. Mil-
li formadan uzağım. 1992-
93-94 yıllannda Avrupa
Karate Şampiyonu oldum.
1992 yılında ise Japony a'da
yapılan Dünya Şampryona-
sı'nda dünya ikincisi ol-
dum" dedi. Ermek, daha
sonra yaşadığı ikinci olayı
da şu sözlerle dile getirdi:
"Tunceli'den döndükten
sonra federasyon beni tek-
rar Paris'e çagırdı. Paris'e
gitmek üzere Atatürk Ha-
valimanı'na gittim. Paris'e
gitmeme izin verilmediğigi-
bi, kırnuzı pasaportum da
polis tarafindan abiHh."
Can Hasan Ermek'in
doktonı Fizyoterapist tbra-
him Mayda, Ermek'e yap-
tığı son sağlık kontrolünde
baş dönmesi ve göz karar-
ması gibi rahatsızlıklann
başladığını gördüğünü be-
lirterek "Kendisi şu anda hi-
pertansiyona girmiş du-
rumda. Bir doktor olarak
benim açundan sağlık du-
rumu iyi değil
r
dıye konuş-
tu.
Memkketi
Tunceli'ye
güvenlik
güçlerince
sokulmayan
karated
Can Hasan
Ermek açlık
grevini
bugün sona
erdirecek.
Gari olav lannda provokatör olarak tanıdlanlarla tutuklulann yakınlan, toplumsal sorumluluk taşıyan herkesi,
bugün Beşiktaş DGM'de başlayacak Gazktsmanpaşa olaylan dunışmasına çağntü. (Fotoğraf:HÜLYA TOPÇU)
Gazi duruşması bugüntstanbul Haber Servisi -
Gaziosmanpaşa olaylan sırasında
yaralanan, ölen. kamuoyuna
"pravokatör" olarak tanıtılan ya da
tutuklananlann aileleri ve yakınlan,
toplumsal sorumluluk taşıyan her
kurum ve bireyi, bugün Beşiktaş
DGM'de görülmeye başlanacak
Gazi davasının birinci duruşmasına
çağırdı. Gazi olaylan nedeniyle
tutuklanan ve cezaevinde bulunan
Ozan Akuı'ın babası Mustafa Akın,
olaylarda yaralanan ve hakkında
dava açılan Atılım gazetesi muhabiri
Hacı Orman, kamuoyuna "Gazi
provokatörü" olarak tanıtılan Suna
Yaşar ve yine olaylar nedeniyle
gözaltına alınan Tuncay Işık, dün
lstanbul Tabip Odası'nda bir basın
toplantısı düzenledi. Çevrede yoğun
güvenlik önlemi alan güvenlik
güçlerinin, toplantıya katılmak
isteyen Demokratik Mücadele
Platformu sözcüsü, İHD üyeleri ile
Ümraniye ve Gaziosmanpaşa
olaylannda ölenlerin ailelerini
içeriye almak istemediği öne
sürüldü. Toplantıda konuşan
Mustafa Akın, Gazi olaylan
nedeniyle tutuklanan oğlu Ozan
Akm'ın işkence gördüğünü, bugün
yapılacak Gazi olaylan davasında
asıl devletin yargılanması
gerektiğini söyledi. Toplantıda
okunan basın açıklamasında 11
temmuz duruşmasının devleti
aklamak için hazırlandığı öne
sürülerek şu görüşlere yer verildi:
Mahkemenin tarafsızhğmı iddia
etmek. abesle iştigaldir, traji-
komiktir. DEP ve Sıvas gibi sayısız
dava örneklerinde açıkça görüldüğü
gibi 'yargı', bağunsız değUdir ve
tıpkı polis teşkilan gibi, sermaye
dev letinin emrindedir."
Emniyet Genel Müdürlüğü, terör örgütlerinin analizini yaptı
Teröristleriıı çoğu okıunamışANKARA (AA) - Emniyet Genel
Müdürlüğü'nün araştırmalanna göre
terör örgütlerinde yer alan kişilerin bü-
yük bölümü 21 -30 yaş grubu arasında
yer alıyor. Bölücü terör örgütüne men-
sup teröristlerin büyük bölümünün
okumamış ya da ilkokul seviyesinde
eğitim aldığı, Marksist-Leninist felse-
feyi savunan örgütler ile köktendinci
örgütlerde yer alan teröristlerin ise bü-
yük bölümünün lıse ve üniversite se-
viyesinde eğitimli olduklan belirlendi.
Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı
Terörle Mücadele Daire Başkanlı-
ğı'nın, terör örgütlerinde yer alan kişi-
lerin yaş, eğitim ve sosyal yapılanyla
ilgili araştırmalan Strateji Dergisi'nde
yayımlandı. Dergide yer alan, "Terö-
rün Psikoktjik Temefleri" adlı araştır-
ma yazısında, Terörle Mücadele Daire
Başkanhğı'nın 1995 yılında lstanbul,
Ankara, tzmir, Adana ve Elazığ ıllerin-
de yakalanan TİKKO, DEV-SOL, TD-
KP, TlKB ve TEKP adlı yasadışı örgü-
te üye 200 kişi üzerinde yaptığı araş-
tırma da yer aldı. Terörle Mücadele
Daire Başkanhğı'nm araştumasına gö-
re bu örgütlerde yer alan kişilerin yüz-
de 11.5'i 20 yaşın altında bulunuyor.
Teröristlerin yüzde 57.5'i 21-30 yaşla-
n arasında, yüzde 31 'i de 31 yaş gru-
bunun üzerinde yer alıyor. Araştırma-
da, genç yaşta insanlann terör örgütle-
rine girmesinin bir rastlantı olmadığı.
16-22 yaş grubunda yer alan gençlerin
"kurban edilmeyi" daha rahat kabul-
lenmelerinden kaynaklandığı kayde-
dildi. Terörörgütlerinin, mensuplanna
"hiç öuneyecekmiş gibi" hissetmeleri-
nin, kendilerinde varolması gereken
bir özellik olarak işlendiği vurgulanan
araştırmada."Yine bu yaşta olanlar, bir
kimsenin öldürüunesi gibi verilen emir-
kredahafadaitaatedebiimekteduier''
deniliyor. Araştırmada aynca gençle-
re, mensup olduklan örgüt içerisinde
kendilerini feda etmeleri durumunda
gruplannın bu sayede ayakta kalacağı
inancının da telkin edildiği belirtiliyor.
Eğitim durumu
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün te-
röristlerin genel profillerini belirlemek
amacıyla geçen yıl yaptığı bir araştır-
mada da, terör örgütlerinde yer alan
militanlann eğitim durumlan farklılık
gösteriyor. Buna göre, Marksist-Leni-
nist felsefeyi savunan örgüt mensupla-
rının yüzde 5' i eğitimsiz. Bu örgütte y-
er alanlann yüzde 21 'i ilkokul, yüzde
13'ü ortaokul, yüzde 35'i ortaokul,
yüzde 26'sı ise üniversite seviyesinde
eğitimli. Bölücü terör örgütü PKK içe-
risinde faaliyet gösteren teröristlerin
ise yüzde 20'sinin okumadığı, yüzde
48'inin ilkokul, yüzde 22'sinin orta-
okul, yüzde 7'sinin lise, yüzde 3'ünün
ise üniversite seviyesinde eğitim gör-
dükleri saptandı
GUNDUZ GOZUYLE
MELİH CEVDET ANDAY
Aziz Nesin'in Ölümü
Perşembe sabahı erken erken telefon çaldı. Köy-
deki komşumuz Leyla Uğurlu, üzüntü içinde, Az-
iz Nesin'in öldüğü haberini veriyordu.
Sarsıldım, dahası var, inanamadım.
Gerçekte hiçbir ölüme inanılmaz; ama ölen Aziz
Nesin ise, hiç inanılmaz. Yaşarken ölümsüzlüğünü
ortaya koymuştu o, ölmeyecekmiş gibi yaşadı. Baş-
ka nasıl yaşanır ki!
Yaşrttık. iki yıl önce (demek biz 78 yaşında iken),
Edebiyatçılar Derneği'nin çağnlısı olarak Ankara'da
buluştuğumuz akşam, bizlere armağanlar verilece-
ğini görünce, Aziz'in kulağına eğilmiş,
- Ya^andığımıziçin bizearmağan verecekler, de-
miştim.
Aziz Nesin, kızgınlığa benzer bir şaşkınlık içinde,
- Ne yaşlanması, dedi. Daha bunun sekseni var,
doksanı var. Dur bakalım!
"Yüzü var" dememişti aziz dostum.
Ama doksanı da bulamadı.
Kalbinden hasta oldugunu biliyorduk, biliyorduk
da ölecegi aklımızdan geçmiyordu; çünkü Aziz Ne-
sin, savaşımı ile gür üretimi ile adını yaşamın ta yü-
reğine kazımıştı.
Aziz Nesin, savaşımı ve hamarat yazariığı ile hep
anılacaktır.
Aziz Nesin'in yaşamı, haksızlıklara uğramakla
geçti, diyebilirim. Hangi özgür ruhlu, üretken, yürek-
li insan haksızlığa uğramamıştır ki! Sanki toplum,
onu aşan, sıradanlığı bozan, doğruluk uğruna baş-
kaldıran üyesini yok etmek istiyordur. Işte Aziz Ne-
sin, bu yok edilme tehdidi altında yürüttü savaşımı-
nı. Sivri gelmişti çünkü. Rahata düşkünlük, sıradan-
lık, tembellik, sivri olana katlanamaz.
Aziz Nesin, yaşamı boyunca uğradığı haksızlıkla-
rın en büyüğü, en inanılmazı ile Sıvas olayında kar-
şılaştı: Otuz yedi aydının yakılmasını azgın kalaba-
lıkla biriikte seyreden, seyretmekle yetinen devlet,
sonunda bula bula, suçlu olarak Aziz Nesin'i orta-
ya koydu.
Ne imiş, halk Aziz Nesin'in tahriki sonucu ayak-
lanmış!
Insanın aklı almıyor.
Bu mantık yürürlükte olduğu sürece, o yerde hu-
kuk, adalet, insan haklan kavramlanndan söz edi-
lemez.
Demek bir yurttaşımız, Tann'ya, dine inanmadı-
ğını söylerse, yobaz her istediğini yapmakta özgür
olacaktır.
Adaletin toplum saygısı buysa, artık orada top-
lum yok demektir, din adına vahşileştirilmiş kalaba-
lığa toplu kıyım hakkı tanınmış demektir.
Oysa Sıvas olayında tahrikçi düpedüz yobazdı.
Aziz Nesin, bu apaçık gerçeği anlatamamanın yü-
rek yangınından öldü.
Sevgili Aziz, daha doksan var, yüz var, yüzyıllar
var; bu dünya Molla Kasım'lara, Hızır Paşa'lara
kalmaz. Sana kalacaktır.
Yürütmeyi durdurma kararı
Kanal D'nin
cezası durduruldu
• Üst kurulun, Kanal D için 19 temmuz,
Show TV için de 20 temmuzda
uygulanmasını öngördüğü yayın durdurma
cezası bu tarihlerde geçerii olmayacak.
TV Servisi - Radyo
Televizyon Üst
Kurulu'nun Shovv TV'ye
verdiği yayın durdurma
cezası için yürütmeyi
durdurma karan alan
mahkeme, bu kez aynı
karan Kanal D için verdi.
Buna göre, yargı karannı
açıklayıncaya kadar Shovv
TV ve Kanal D
televizyonlan yayınlanna
devam edecek.
Üst kurulun, Kanal D için
19 temmuz, Shovv TV
için de 20 temmuzda
uygulanmasını
öngördüğü yayın
durdurma cezası bu
tarihlerde geçerii
olmayacak. Yayın
durdurma cezası alan
diğer TV kanalı Kanal
6'nın ise henüz yargı
yoluna gitmediği
bildirildi.
Üst kurul, 30 haziranda,
"Genel ahlak ve Türk aile
yapısına uygun olmayan
müstehcen nheükte
sinema filmleri
gösterdikleri"
gerekçesiyle Kanal 6,
Kanal D ve Shovv TV'ye
birer gün yayın durdurma
cezası vermişti. Bilindiği
gibi Shovv TV ve Kanal D
bu karara, ceza
almalanna gerekçe
gösterilen filmlerin
sansürden geçtiği ve
sinemalarda her yaştan
insan tarafindan izlenme
izni aldığını belirterek
itiraz etmişti. Aynca
RTÜK'ün. Kanal D'ye
verdiği cezaya gerekçe
gösterdiği
fılmlerden-lVIuiluluk
Sahili"nin de belirtilen
tarihte yayımlanmadığı
anlaşılmı^tı. Bu maddı
hata, RTUK'ün
kararlannı 'titizlikie'
almadığı şüphelerini
doğurmuştu.
ONUK L AZAR HALİT ÇELENK Hukukçu
Hukuk tarihi, insanlığın geçmişte başlıca üç
tür devlet biçimi yaşadığım söyler. Bunlar sı-
rasıyle 'polis devleti', 'yasa devleti' ve 'hukuk
devleti'dir. Yine hukuk bılimine göre toplum-
lann tarihinde devlet. sınıflaşma süreciyle bir-
likte siyasal ve ekonomik gücü elinde bulun-
duran sınıflann temsilcisi olarak tarih alanına
çıkmış ve süregelmiştir. Günümüzde de devlet
bu niteliğini korumaktadır.
Toplumlar binlerce yıl polis devleti koşulla-
n içinde yaşadılar. Bu devletlerde siyasal ikti-
dar bir kişinin ya da bir grubun elindedir. Ya-
sama, yürütme ve hatta yargı erki de doğrudan
ya da dolaylı olarak bu kişide toplanmıştır. Bu
devlet biçimi, yönetilen sınıfve katmanlann ve
temsilcilerinin belli oranda bilinçlenmesi ve
uyanması aşamasına kadar binlerce yıl sürmüş-
tür. Uyanan insanlar bu devlet anlayışına kar-
şı çıkmışlar, toplumun bir kişi ya da grubun is-
tencine bağlı olarak yönetilemeyeceği, bu ik-
tidarlann yetkilerinin sınırlandınlması gerek-
tiği düşüncesine ulaşmışlar, sonunda, yöneti-
cilerin seçimler yoluyla belirlenmesi ve toplu-
mun seçilecek meclisler tarafindan çıkanlacak
yasalarla yönetilmesini ıstemişlerdir. Bu doğ-
rultuda yüzlerce yıl verilen mücadeleler so-
nunda amaca ulaşılmış, 'emirler' ve 'ferman-
b r ' yerlerini 'yasa'lara bırakmıştır. Böylece
yasa devleti, polis devteti'nin yerini almıştır.
Ancak yasa devleti koşullannda yüzlerce yıl
yaşayan ınsanlar şunu görmüşlerdir: Yasaİar
da haksız olabilir, belli bir smıfın çıkarlannı ko-
ruyacak nitelikte düzen-
lenebilir ve giderek yöne-
tilen sınıflar ve halk yı-
ğınlan üzerindeki baskı-
lar sürebilir ve böylece kişisel ve keyfe göre yö-
netimin yerini aynı nitelikteki bir Meclis yö-
netimi alabilir.
Işte bu uygulama ve deneyler karşısında yö-
netilen ve çeşitli baskılar altında yaşamlannı
sürdüren halk yığınlan ve onlann temsilcileri,
yasa devletinin de hakça, halktan yana, adalet-
li bir düzeni gerçekleştirmekten uzak oldugu-
nu görmüşlerdir. Böylece, çıkanlacak yasala-
nn belli ölçütler temel alınarak çıkanlması. iş-
çi ve emekçi halk yığınlannın çıkarlan doğrul-
tusunda, onlann mutluluğuna hizmet edecek
nitelikte düzenlenmesi gereği ortaya çıkmıştır.
Başka birdeyişle. insanlar. yasalann hukuk 0-
keteri'ne yani insan haklan denilen ve insanlı-
ğın binlerce yıldan beri verdiği savaşımlar (mü-
cadeleler) sonunda elde ettiği temel hak ve öz-
gürlükJere uygun olarak hazırlanmasının zo-
runlu oldugunu anlamışlardır. Bu uyanışm so-
nucu olarak yasa devletinin yetersizliği anlaşıI-
mış ve hukuk devleti aşamasına gelinmiştir.
Hukuk devleti kavranu,çağdaş anayasalarda ve
giderek 1961 ve 1982 anayasalannda yer al-
mıştır. Anayasa mahkemesi, hukuk devletini
tanımlarken bu gerçeği dile getirmiş ve "Hu-
kuk devleti, insan haklanna saygı gösteren ve
bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni ku-
ran» devlettir" demiştir. (27.12.1967 gün ve
Anayasa ihlal ediliyor1966U1-44S.K. 7).
Gerek 1924 ve 1961 ve gerekse 1982 anaya-
salannda kabul edilen devlet biçimi 'laik cum-
huriyet'tir. Hemen söyleyelim ki ülkemizde
değişik din ve mezhep inançlanmn bulunma-
sı, çoğunluğun inancını oluşturan Islam dini-
nin 'din ve devlet işleri'ni ayırmak şöyle dur-
sun, devlet yönetimini de dinsel kurallara bağ-
lama amacını taşıması, tarihimizde bu doğnıl-
tuda görülen deney ve gelişmeler, laiklik ilke-
sinin yurdumuz için ne kadar zorunlu ve ya-
şamsal öneme sahip bir ilke oldugunu göster-
meye yeter sanınz. Yürürlükteki anayasa, bi-
rinci maddesinde "Türldye devleti bir cumhu-
riyettir" dedıkten sonra, ikinci maddesinde
"Türkiye Cumhuriyeti_ demokratik, laik bir
hukuk devietidir" demektedir. Yine bu anaya-
sa 2. maddesinde cumhuriyetin niteliklerini
saymış ve laiklik ilkesine, cumhuriyetin nite-
liklerinden birisi olarak yer vermiştir. Bu ilke-
leri saptayan anayasa, dördüncü maddesinde;
"Anayasamn birinci maddesindeki devlet şek-
linin cumhuriyetolduğu hakkındaki hüküm ile
2. maddesindeki cumhuriyetin nrtelikleri... de-
ğistirilemez ve defiştiriunesi teklif edilemez"
demektedir. Yani laiklik, cumhuriyetin nitelik-
len arasında gösterilmiştir. O halde anayasaya
göre cumhuriyetin nitelilderinden birisi öian la-
iklik ilkesi değiştirile-
mez ve değtştirihnesi
teklif edilemez.
RP ve sağ partiler bu
maddenin son fikrasmm kaldınlmasını iste-
mektedirler. Anayasa, 2. maddesiyle laiklik il-
kesini cumhuriyetin niteliklerinden birisi ola-
rak düzenlemiş ve değiştirilemezliğini kabul
etmiştir. Yine bu anayasanın ikinci bölümün-
de "Kişinin hak veödevleri" başlığı altında va-
tandaşlarm hak ve yükümlülükleri düzenlen-
miştir. Bu ödev ve yükümlülükler arasında 24.
maddenin son fıkrası da yer almaktadır. Yani
anayasa 'Din ve Vkdan Hürriyeti' başlığı altın-
da, cumhurbaşkanı olsun, başbakan, milletve-
kili ya da sade vatandaş olsun herkese laiklik
ilkesini koruma ödevi vermiştir. "Kimse, dev-
letin sosval. ekonomik, siyasi ya da hukuksal te-
mel düzenini kısmen deolsa,din kurattanna da-
yandırma... amacryla_. din duygulannı, dince
kutsal sayılan şey leri istismar edemez ve kötü-
ye kuHanamaz" hükmü bunu açıkça göster-
mektedir. Bu açıdan 24. maddenin yukanya
alınan hükmü, laiklik ilkesiyle bağlantilı olup
onun bir uzantısı ve koruyucusudur.
Ceza Yasası'nın laiklik karşıtı girişimlere
yaptmm getiren ve düşünce suçu ile ilgisi bu-
lunmayan 163. maddesinin sağ partilerce bi-
linçli olarak kaldınhmş olması (ki biz öteden
beri buna karşı olduk) sözü geçen 24/son mad-
denin de kaldınlmasını gerektirmez. Çünkü
163. madde ceza yaptınmı getiren bir maddey-
dı. bir ilke maddesi değildi. Oysa anayasanın
2. maddesi ile 24'son maddeleri ilke maddele-
ridir ve bunlar bir bütündür. Laiklik ükesinin
bir tamamlayjcısı ve bir gfivencesi olan 24/son
madde kaldınldıgı takdirde laiklik ilkesi içi bo-
şaltılnuş bir ka\ ram olarak kalma tehükesi ile
karşı karşrya kalacaktır. Ceza yapnnmı olma-
yan,her tü rlü güvenceden yoksun,içivedışı bo-
şalülmış bir laiklik ilkesinin topluma ne gibi bir
>'ararsağlayacağıve nasıl bir işlevyapacağı şün-
diden düşünülmelidir.
Anayasa Mahkemesi, geçmişte verdiği ka-
rarlarda cumhuriyet devlet biçiminin bir ilke-
lerdemeti niteliğinde oldugunu, böyle bir dev-
letin ancak kendı ilkeleriyle biriikte var olabi-
leceğini, bu ilkelerin bir bütün olarak değerlen-
dirilmesinin anayasa koyucunun amacına uy-
gun bulunduğunu belirtmiştir. Gerçekten bu
tür kavramlan tek başma değjl, onu temellen-
diren, koruyan, ayakta tutan öteki ilke ve hü-
kümlerle biriikte değerlendirmek gerekir. La-
fldik ilkesi de anayasadaki kendi baglanülany-
la, dayanaklany la, ona canlılık veren, onu ya-
şama geçiren hükümlerie biriikte ele alınarak
değeriendirilmelidir. Bu açıdan anayasanın
24/son maddesinin kaldınlması, laiklik ilkesi-
ni bu dayanaklardan ve bağlantılardan yoksun
bırakacaktır. Bunun hukuksal sonuçlan ile ce-
za hukuku bakımından ortaya çıkaracagı
sorunlann (anayasanın ihlali vb.) anayasa ve
ceza hukuku uzmanlan tarafindan tarbşıknası
ve irdelenmesi gerektiğine inanıyoruz.