Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11TEMMUZ1995SALI CUMHURİYET
II
SAYFA
KULTUR 15
Joshua Redman'a geleceğin Charlie Parker'ı, modern cazın kurtancısı gözüyle bakıhyor
w
Isiıııi ciddîye ahyorunL, o kadar...'
SERHANKAMtL
Pat Metheuy'nin deyışıyle Joshua
Redman, cazda son 15 yılda ortaya çı-
kan en önemlı müzıkçı. 1980'lerde Wyn-
ton Marsalisin oturduğu "cazın harîka
çocuğu" tahünda şimdi o otunıyor.
Teknıği lyi bır tenor saksofoncu, mü-
zığinı iyi bılen bır cazcı ve yaratıcı yete-
neğine şapka çıkanlacak genç bır müzık-
çı...Sorulanmızı Noneç'ten yanıtlayan
Joshua, "Gecen geJişimde sıcakhk ve ya-
kmlık bulmuştum. Yenidcn İstanbul'a ge-
lecek olmak beni heyecanlandınyor"' dı-
yor.
-Siz her ne kadar 'Ben büyük cazcı de-
ğilim; daha yenı başladım, ögreneceğım
çok şey var' deseniz de, caz dünyasında
'kurtancı' olarak değerlendirili>orsu-
nuz. Charlie Parker. Dexter Gordon gibi
bö>r
ûk ustalaruı soluğunu gelecek yüzyı-
la taşıyacağınız söyleniyor. Sırtınıza yük-
lenen bu sorumiuluğunu yükûnû taşı-
mak zor olsa gerek.
REDMAN- Duymamam gereken ya
da duyabıleceğım tek sorumluluğun, bi-
nkımi sonuna kadar kullanarak ıyı bir
müzikçi olmak ve enstrümanımı kulla-
nırken kendimı olabıldiğınce samımiyet-
le, doğrudan ıfade etmek olduğuna ına-
nıyorum Beklentılenn, olumlu-olum-
suz eleştınlerinın üzenmde baskı oluş-
turmasına ızın veremem. Kımsenın ye-
nı bır John CoKrane, Charlie Parker ve-
ya Dexter Gordon olabıleceğmı sanmı-
yorum. Bu tûr değerlendırmeler onur ve-
ncı Ama ben sadece kendimı en ıyı şe-
kilde ifade etmeye çalışıyorum. Müzi-
ğımde değen olan, takdir edılmeyı hak
eden bır şeyler olduğuna inanıyorum.
Kendı müzıkal standartlanm ve amaçla-
nm doğrultusunda ılerleyeceğım.
- Yani, iradeniz dısuıda yükleoen so-
ıdini
acımasızca eleştiren
bir müzikçiyim.
Birçok kez çaldığım
benim mutlu
etmiyor. Sonuç
strese ve endişeye
yol açıyor. Kendimi
bir caz yıldızı
olarak
görmüyorum.
Kendini caza
adamış, işini
ciddiye alan, yaptığı
işi seven genç bir
müzikçiyim sadece.
nımluhığun gerîfimiııi yaşamıyorsunuz,
REDMAN- Genlım ve endışeyı yaşı-
yorum. Fakat bu hakkımda söylenenler-
den kaynaklanmıyor. Benim özeleştırim-
den kaynaklanıyor Kendini acımasızca
eleştiren bır müzikçiyim. Birçok kez
çaldığım benı mutlu etmiyor. Sonuç stre-
se ve endişeye yol açıyor Sonm Rollins,
John Coftraine, Charlie Parker gıbı ıyı
müzıkçılen dınleyerek büyüdüm. Bu
yûzden standartlanm oidukça yüksek.
Onlar çalamayınca üzülüyorum. Işte bu
duygu müziğimi gelıştirmem ıçin beni
yönlendınyor.
- Cazın sadece entelektüeller için üre-
tilen bir mürik olmadığını söylüyorsu-
nuz. Sonny Rollıns de fstanbul konseri
öncesinde aynı endişeyi diie getirmiş ve
'sorumluluklanmdan bın de dınleyıcıye
ulaşmak, mutlu etmektır'demişti. Bu
yaklaşıma kabJıvor musunuz?
REDMAN- Yaklaşımımız arasında
yakınlık olduğu doğru. Ama bu kadar
çarpıcı bır değerlendırme yapmazdım
Cazcılann, dınleyıciyı eğlendirme gıbı
bır sorumluluğu olduğu kanısında değı-
lım. Çünkü, eğer çalarken eğlendırmeyı
hedeflersenız her şeyden önce kendı ru-
hunuza karşı dürüst olamazsınız. Caz
muzısyenının sorumluluğu ıçındekıni en
doğru, en açık bıçımde ıfdae etmekür. In-
sanlan mutiu etmeyı bınncıl hedef ola-
rak koyarsanız sonunda sadece pop çal-
manız gerekır. Yapay bır mutluluktur bu.
Hıçbırzaman dennlığı olamaz. Insan ru-
hunun derinliklennı araştırmak ıstiyor-
sanız kimı zaman genel değer yargılan-
na başkaldırmanız gerekebılır. Bazen en
güzel ürünlen kavramak ıçin büyük sa-
bır ve çaba sarfetmek gerek
- Birkaç yıl önce İstanbul'a geJdiğiniz-
de gözler beraber çaldığınız yüdıziarui
özerindeydL Şimdi siz bir yiküz oiarak ge-
nyorsumız, llginç bir duygu olmah_.
REDMAN- Geçen gehşımde dostça
karşılanmıştım. Sıcaklık ve yakınlık bul-
muştum. Yeniden İstanbul'a gelmek be-
ni heyecanlandınyor. Popüler olmak
onur verici.
Ama kendimi bir caz yıldızı olarak
görmüyorum. Kendini caza adamış, ışi-
ni ciddiye alan, yaptığı işi seven genç bır
müzikçiyim sadece.
tstanbullu müzikseveıierın çahşmala-
nmı dınleyip beğenmeleri, beni festıval
programında görmek istemelen, bana
onur veriyor. Cazı ve cazcılan destekle-
meye devam etmelenni dıliyorum
- İstanbuflu müzikseverier Joshua
Redman'ı nasd bir repertuvarb dinkye-
cek?
REDMAN- Neler çalacağınu önce-
den söylemek zor. Genelde spontaae ol-
maya çalışınm. Bugünlerde konserlerde
grup üyelennın ve benim bestelerimı
seslendiriyoruz. Muhtemelen "Joshua
Redman". «Wish" ve "Mood
Swing"den bestelerde olacak ağırlık
Lısteye belkı bırkaç standart eklenz
-Türk cazcılann çahşmalannıdinledi-
nizmi?
REDMAN- Pek fazla bır şey bıldiğj-
mi söyleyemem. Aslında, dinlerken mü-
zikçılenn kökenlenyle ılgılenmem. Ba-
na süreklı Avrupa cazı hakkında soru so-
ruyorlar. Dinlerken Avrupa cazı, Türk
cazı, Japon cazı dıye aynm yapmam. Her
müzikçının bırkışilığı vardır; olması ge-
rekir. Bunun üzerine yoğunlaşınm. Tûrk
cazcılarla tanışma firsatım olmadı. ls-
tanbul'a geçen gelışimde yedığim bır şey
dokunmuştu. Canımın derdine düştü-
ğüm için kimseyle tanışamamıştım. Di-
lenm bu kez de başıma bır kaza gelmez.
Tanışma firsatım kullanınm.
23.ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTtVALİ
Padovave
Veneto Oda
Orkestrası'nın
bugün ve yann
Aya trini'de saat
19.00'daki
konserlerinde
l.keman ve
solisliği Piero
Toso
üsdenirken,
Mario
Folena(flüt) ve
Paolo Brunello
(obua)
orkestraya eşlik
edecekler.
Padova ve Veneto'danVivaldiesintisiKflltür Servisi- 23 tstanbul Uluslara-
rası Müzik Festıvalı'nde müzikseverier
bugün ve yann Padova ve Veneto Oda
Orkestrası'nı dınleme firsatı bulacaklar.
Buakşam 19 00'da AyaInnı Müzesı'nde
bır konser verecek olan orkestra sırasıy-
la Albioni. MarcellaTartini, Boccherini,
Salieri ve Mozart'ın eserlennı seslendı-
recck. Yann yıne Aya lrını'de aynı saatte
müzıkseverlerın karşısında olacak or-
kestra bu defa VKakli, Rossini. Bellini ve
Mozart'ın bestelennden oluşan progra-
mını sunacak.
Padova ve Veneto bölgelennın müzık
yaşamını canlandırmak amaeıyla bir oda
müzığı topluluğu ve bır senfonı orkestra-
sı olarak 1966'da kunılan Padova ve Ve-
neto Orkestrası, 25 yıldır hem Itarya hem
de uluslararası alanda adını duyurdu ve
1984'te Italya'nın önemlı bır ödülü olan
Ouadnvıo'yu aldı Piere Toso, orkestra-
nın kuruluşundan bu yana hem bınncı
kemancılığı hem de solıstlığı üstlendı
Orkestranın sanat yönetmenlığını 1983-
91 yıllan arasında Bruno Giuranna.
1991-93 Temmuzu'na kadar ıse Guido
Turchi Peter Magg Gerektığmde hem
senfonı orkestrası, hem de değışık boyut-
lardakı oda orkesrası olarak etkmlıklen-
nı sürdüren topluluk. Accardo. Argerfch,
Bashmet, Buchbinder, Canino. Holliger.
Magalof, Periam, RampaL, Rostropoviç
gıbı birçok ünlü solıste eşhk ettı. Beaın
ArtsÜçlüsü gibı topluluklarla da beraber
çaldı. Avrupa'nın bırçok kentı ıle Kuzey
ve Güney Arnenka"da konserler veren Pa-
dova ve Veneto Oda Orkestrası 1987"den
ıtıbaren Claves, Dynamıc ve Den-
non/Nıppon/Colombıa Fırmalan ıçin
GuOi, Guiranna, Toso, Schneider, Crom-
mehnck pıyano ıkılısı, Maag. Angerer,
GrafT.Meritt gıbı solıstlerle kayıtlar yap-
tı.
Topluluğun 1988'de Geringas ve Gi-
uranna eşlığınde doldurduğu Boccberi-
ni'nın on ıkı vıyolonsel konçertosunu ıçe-
ren CD dızisı Pans'tekı Charles Cros
Akademisi Büyûk Ödülü'nü kazandı.
Kerem Görsev'den
'tanışma konseri'
FraıısaMa sanat
ofimpiyatı
ANKARA(ANKA)- Sanat
alanında dünyanın en büyük
orgamzasyonu, 1996 yılında
Fransa'da düzenlenecek. Bu
yolda atılan ılk resmı adım,
10-11 temmuz günlen arasın-
da Pans'te toplanacak sanat
olimpıyatlan komıtesuıın
olımpıyat belgesını ımzala-
ması ile atılacak. Toplantıya
Türkıye'yı temsılen ulusal ko-
mitebaşkanı Mahir Balcıoğhı
katılacak. Sanat Olimpıyatla-
n Tûrkiye komıtesı, mıman
dalında Emin Mahir Balcmğ-
lu, görsel sanatlarda Hüsamet-
tin Kocan. sınema dalında
Vecdi Sa\ar. edebıyatta Enis
Batnr, dans dalında Geyvan
McMülan, müzıkte Prof Dr.
Ersin Onay'dan oluşuyor.
Sanat Olimpıyatlan Türkı-
ye ulusal komıte başkanı
Emın Mahir Balcıoğlu, yaptı-
ğı açıklamada, sanat olımpı-
yatlannın gerçekleştınlmesı
ıçin Fransa'nın başlattığı ça-
hşmalar sonucu, 60'a yakın
ülkede ulusal komıte oluştu-
rulması çahşmalannın ta-
mamlandığını, Türkıye komı-
tesının oluşturulduğunu be-
lırm.
Sanat Olımpıyatln komıte-
sının olımpıyat belgesinı im-
zalaması ıle bırhkte çalışmala-
ra basJanacağını kaydeden
Balcıoğlu,bunun ıçin Bakan-
lar Kurulu karan gerektığıne
dıkkat çekti. Olımpıyatlann
sanatın gelişmesı ve yeni eser-
ler yaratılması ıçin önemlı bır
teşvık aracı olacağını bildiren
Balcıoğlu. aynca Türkıyenın
yurtdışında tanıtımında da et-
kıli bır araç olacağını söyledı
Türkiye'nuı tanıtımı ıçin
genellıkle foiklordan yararla-
nıldığım belırten Balcıoğlu,
"Tûrkiye'nin bir imaj sorunu
var. E>rensel bir söytemle.çağ-
daş sanaüaria kendimizi ifade
ederek, buimaj sorununu asa-
cağK" dıye konuştu
Ilkı 1996 yılında Fransa'nın
Toulouse kentınde gerçekleş-
tınlecek sanat olimpıyatlan,
müzık, sınema, sahne sanatla-
n. dans, plastık sanatlar. ede-
bıyat ve mıman olmak uzere
7 dalda gerçekleşunlecek. Her
dört yılda bır değışik ülkede
gerçekleştınlecek olımpiyat-
larda, ev sahıphğı ıçin Türkı-
ye de aday olacak. Olimpıyat,
müzık dalında "yorum" ve
"beste", sınema dalında "kısa
metrajlı fflm" ve "uzun met-
rajlı fflm", sahne sanatlan da-
lında "gunümfiz tiyatrosu",
"test tiy^trosu". dans dalında
"koreografi", "kumpanya",
plastık sanatlar dalında "re-
sinT. "beykeiuraşak".
u
lbtDğ-
raP, edebıyat dalında "şiirya-
zunı". mıman dalında dâ "mi-
mar". "ögrend", tt
serbestka-
ülımcı" kategonlennde dü-
zenlenecek.
Ohmpıyatlarda eserler,
«ablaki'', "teknik" ve "sanat-
sal" yönlerden değerlendinle-
cek. Seçunler ıçin 5 kıtanın
herbınnden aynı kültürdeğer-
lerine sahıp bırkaç ülkeyı tem-
sıl eden kışılerden jünler oluş-
turulacak. Görsel sanat fınaî-
leri uydu aracılığı ıle bütün
dünyada izlenecek ve jürinin
değerlendırmesı sonucu en
çarpıcı seçılen üç esere "5 lo-
ta madalyası" olarak adlandı-
nlan ödül verilecek. Aynca
olimpıyatlara katılan her sa-
natçıya knstal bır madarya
venlecek.
L O G O
YARIŞMASI
DUYURUSU
TÛRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ BAŞKANLIĞI'NDAN
Gelişen yeni koşullara paralel olarak, Türk ürünlerinin
iç ve dış pazarlardaki tarutımında kullanılmak amacıyla bir "logo" yarışması
düzenlenmiştir. Haarlanacak yeni logo ile, ürûn ya da hizmetin
Türkiye'de üretildiğinin simgefenmesi ve bu simgenin
TÜRKİYE" ve "TÜRK MALI" imajıyla bütünlejtirilmesi amaçlanmıştır.
Yarışma, T.C. uyruklu bütün grafik tasarımcılarına açıktır.
Yapıtların son teslim tarihi 11 Eylül 1995.
Yarışma sartnamesı hakkında bılgi ve bajvutu için: Husniye Hoşsöz
ALTAN ERBULAK SOK. MAYA HAN No: 10/1 GAYRETTEPE / İSTANBUL
T«l: 0 (212) 274 30 30 - 267 00 45 fax: 0 (212) 274 30 40 • 281 02 67
CUMHUR
CANBAZOĞLU
Bu gece Açıkhava Tiyat-
rosu'nda Joshna Redman
Dörtiiisö'nden önce saat
21 00 de Kerem Görsev
Dörtlüsü'nü dınleyecek caz-
severler
Kerem Görsev, klasık batı
müziği eğıtımı alan Kerem
Görsev, Stevie W»nder'uı ge-
leneksel caz kalıplannın dışı-
na taşan denemelerini incele-
yerek caza ılgi duymaya baş-
lamış. Maddi kaygılar nede-
niyle uzun süre pop şarkıcı-
lannın arkasında çaldıktan
sonra ancak 80'lerin ortala-
nnda caza ağırlık verebılmiş.
Yerli caz etkinliklerini ya-
kından izleyenlerin yabancı-
sı değil Kerem Görsev
(1961). Türkiye'ye gelen ya-
bancı caz ustalanyla birçok
kez aynı sahneyı paylaşan sa-
natçınm aralık ayından bu
yana pıyasada "Hands and
lips" adlı bır CD'sı bulunu-
yor. Görsev, kompozısyonla-
nm topladığı bu albümü tam
anlamıyla bır caz yapıtı ola-
rak değerlendırmese de med-
yanın böyle bir etıket yapış-
tırması sonucu Hands and
Lips Uk yerlı caz CD'si ola-
rak müzik markete girrnış
durumda...
Kerem Görsev'e (pıyano)
bu gecekı konserde davulda
CaaKozlu.gitardaNesetRu-
acan ve bas gıtarda Voikan
Hürsever ıle bırer parçada
genç yeteneklerden Hakan
Çimenot (trombon), Emre
Kayhan (trombon) ve Erol
Dnyguhı (saksofon) da Gür-
sev'e eşhk edecek.
Romantik komponsyonla-
n seviyor Görsev; çok üret-
ken sanatçılardan biri. Hands
and Lips'tekı parçalan bir
yılda bestelemış.
Aralık ayında yayımlaya-
cağı ikınci albümü I Love
May'dekı 13 parça da daha
şimdıden hazır
Bu albümde de en büyük
yardımcılanndan bıri Can
Kozlu olacak. Uluslararası
caz dünyasında önemlı yeri
olan Kozlu, Görsev'ın ikınci
albümü için Amenkalı ve
Fransız müzikçıleri tstan-
bul'a davet etü.
Görsev Açıkhava'da caz-
severlere yaklaşık 50 dakika-
lık bir program hazırlamış.
Konseri ilk albümü "Hands
and Lips"ten, Gloves adlı
parçayla açacaİdar. Ardından
ikinci albümde yer alacak
Black Sea'yi seslendırecek-
ler. I Love May'daekı birpar-
çadan sonra tekrar birinci al-
büme dönüp Soond of Nigb-
tingale'ı çalacaklar.
Ardından I Love May ve
bir parça daha gelecek, kon-
ser bıtecek. Kendı deyımıyle
'egercazseverer isterse' Baro-
oes'ı de seslendırerek sahne-
yi Joshua Redman'a devre-
decek.
Bu gecekı program tıpık
bir tanışma konseri'. Ulusla-
rarası yıldizlar düzeyinde caz
yapan bızden müzıkçılen
Kerem Görsev'Ie keşfetme-
ye başlayabilirsiniz.
ALEYI1LAR
TAHStN YÜCEL
Hkler
28 Haziran 1995 günü, Strasbourg Insan Bilimle-
ri Üniversrtesı'nde, şöyle böyle üç buçuk saat süre-
since, "Yaşar Kemal'de destansaJroman estetiğı"
(EsthĞtıque du roman epique chez Yachar Kemal)
konulu bır doktora çalışması tartışıldı. Bılindiğı ka-
danyla Fransa'da Yaşar Kemal'in yaprtlan üstüne ilk
kapsamlı araştırmaydı bu çalışma; ustelık, iyı bir
araştırmaydı. Araştırmacı, Yaşar Tuncer, gönderge-
yaprt olarak Ince Memet dörtlemesinı seçmekle bır-
likte, yazann yapıtının tümünü ele alıyor, Hegel'den
Manc'a, Lukacs'tan Barthes'a, Baktin'den Kun-
dera'ya dek uzanan geniş bir kuramcı topluluğunun
terim ve gözlemlen ışığında, tüm Yaşar Kemal roma-
nını değertendırmeye yöneliyor, bır yandan bu roma-
nı kişı, sürem, uzam çerçevesınde yorumlayıp açık-
larken, bir yandan da onu sözlü yazın geleneğinden
alıp çağdaş dünya romanı içındeki onuriu yerine
oturtuyordu. Yer yer çok da güzel yapıyordu bunu
örneğin Çukurova doğasının betıminde Leonardo
da Vlnci'nin yaklaşımıyla Yaşar Kemal'in yaklaşımı
arasında kurulan ılginç koşutluk bıle böyle bır araş-
tırmayı değeriı kılmaya yeterdi.
Ancak, hemen söylemek gerekir kı, araştırmayı
yapan kışi de araştırma kadar ilginçtı belki: Yaşar
Tuncer, ne denlı alçakgönüllü görünürse görünsün,
on üç yaşından beri goğüs germek ve yenmek zo-
runda kaldığı sayısız zorluklar gözonune alınınca,
nerdeyse btr Yaşar Kemal kışisı, zoriuklarla dolup ta-
şan bu yaşam ıçinde ışıldayan birçok "ilk" gözönü-
ne alınınca da nerdeyse bir Giraudoux kişısi gibı de-
ğeriendirilebilırdı.
Ama Yaşar Tuncer için zorluk biraz da seçilmiş bir
zorluktu: 1976 yılında, Sürmene'nin Küçükdere bu-
cağındakı ortaokulu brtınp de Fransa'ya geldikten
sonra, tek sözcük Fransızca bilmeden Sarrebo-
urg'da bır hazııiık sınıfına konulduğu zaman başla-
mıştı. Burada bir yıllık bir Fransızca öğreniminden
sonra, yabancı işçı çocuklan, babalannın yazgısını
paylaşmalannı sağlayacak meslek okullanna gönde-
riliyoriardı genellikle. Ama bu kez durum biraz degı-
şıktı: Yaşar ıyı bır oğrenım yapmak ıstiyordu, çok ıyı
çalışıyordu; ögretmenı Jean-Paul Foucry de ken-
disıni hem çabasında hem amacında destekliyordu.
Bu nedenle, biryıllık öğretimin sonunda, Yaşar'ı mes-
lek okuluna değil, ortaokulun ikinci sınıfına yollama-
ya karar vermiş, ortaokulun müdürü ögrencısını oku-
luna almamakta dırenınce de yılmamış, geç de olsa
hak ettığı sınrfa alınmasını sağlamış, böylece Yaşar
için alabildığineyoğun bır çalışma dönemı başlamış-
tı. öyle çalışmış, çevresinde öyle bir sevgi uyandır-
mıştı ki, babasının hastalanması üzerine, ögrenimı-
ni btrakarak biryapıda ışçiliğe başlayınca, bırzaman-
lar kendısini okuluna almamak ıçin her yolu dene-
miş olan müdür, önce ogrenımıni sürdürebılmesı için
gerekli koşullan sağlamış, sonra onu kendı eliyle iş-
yerinden alıp okuluna götürmüştü. Bunun arkasın-
dan, başan dönemı başlamıştı: Yaşar Tuncer, Sarre-
bourg'da, benzerleri arasında, lıseye gitmeyi başa-
ran ilk öğrencı olduktan sonra, 1984 yılında, gene
Sarrebourg'da, gene benzerien arasında ilk kez lıse
bitirme sınavını başarmış, daha sonra, Strasbo-
urg'da, benzerlen arasında unıversite dıploması alan
ilk kişi olmuştu; şimdi de, hem bir Türk hem bir Fran-
sız araştırmacı olarak, Yaşar Kemal'in yapıtı üzerine
yapılmış ilk kapsamlı çahşmayı Fransa'da verilen en
yüksek dereceyle onayfatıyordu.
Söylemek bıle fazla, Yaşar Tuncer'in dört yıl gibı
oidukça kısa bir sürede, bayağı önemli bır başanya
ulaştığı ülkede, daha nice ınsanlar, nice güçlükler
içinde, nice önemli başanlar kazanmışlardır. Yaşar
Tuncer'in başansı bu başanlar arasında bir başan-
dır sonuçta. Gene de, savûnmasını izlerken, hatta
çalışmasına yöneltılen eleştirileri dinlerken, bana öy-
le geliyordu kı, Yaşar Tuncer'in kışıliğınden ele aldı-
ğı yapıton özüne, araştırmanın Yaşar Kemal gibı bir
yazar (doktorajürisınin başkanı Profesör Cuche onu
"Yirminci yûzyılın ikinci yansının en büyûk romancı-
lanndan biri" diye niteliyordu) üzerine olmasından il-
kokul öğretmeni Jean-Paul Foucry'ye adanmış ol-
masına değin her şey, denn bır emek saygısının ışı-
ğını düşürüyordu üzerine.
Eskı öğrencisınin başansını görmeye gelmiş olan
değerii öğretmen de bu açıdan bakıyordu soruna;
oidukça kalabalık bir kitle önünde yapılan savunma-
yı izleyen kutlama toplantısında, "Ben ona küçükbir
geçit yapmayı öğretmıştım, o bir Boğaziçi köprûsü
yaptı" deyip duruyordu.
•
Bu yazı paralı ve özel öğretıme övgü düzenlere
benden küçük bir armağan olsun.
kmesco'ya yine yasak
• BÜKREŞ(AA)- O>unlan komünıst dönemde
yasaklanan "Saçma Tiyatro"nunun babası ünlü oyun
yazan Eugene Ionesco'nun oyunlannın sahneye
konması bu kez yakınlan tarafından yasaklandı. Geçen
yıl ölen Ionesco'nun yayın haklanm elinde bulunduran
kızkardeşi Marie - France lonesco, insan haklan ve
demokrasiye saygı göstenlmedıği gerekçesiyle,
Ionesco'nun oyunlannın Romanyada sahnelenmesını
yasakladı. Bükreş Tiyatrocular Sendıkası Müdürü Ion
Caramıtru karara çok üzüldüklennı ama yayın haklan
yasasının böyle olduğunu belirttı.
Bombayfîbıuninyönetmeni
yaralandı
• MADRAS (AA) - 1993'de Bombay kentinde
Hindularla Muslürnanlar arasında meydana gelen ve
800 kışinın ölümüyle sonuçlanan çatışmalan konu alan
filmiyle Hindıstan'da tartışmalara neden olan
yönetmen Manı Ratnam. düzenlenen bombalı bir
saldında bacağından hafıf şekılde yaralandı Polis, ikı
kişi olduğu belutilen saldırganlann, El - Umah adh
aşın radikai bır yerel ıslamcı grubun üyelen
olabıleceğini açıkladı. Polıs, saldırganlann yönetmen
Ratman'ın Madras'daki evıne, el yapımı güçlü bir
bomba attıklannı söyledı. Saldın sonucu yaralanan
yönetmenin sağlık durumunun iyı olduğu açıklandı.
Türk Sessiz liyatrosu
Avusturya yolcusu
• Kühür Servisi - Turkıye'nin yurtıçi ve yurtdışında
tanınmış tek Işıtme Engeliı Tıyatro Topluluğu olan
"Türk Sessiz Tiyatrosu" Dünya Sağırlar Federasyonu
(W.F.D.) Tiyatro Festivali"nde Türkiye'yı temsil
edecek. 11 Temmuz günü Avusturya'ya hareket edecek
topluluk aynı gün saat 21.00'de Avusturya'nm başkentı
Vıyana'da dünyanın sayılı tiyatrolanndan "Akzent
Tiyatrosu" nda Necati CumaU'nın "Susuz Yaz" isımli
eseri sahneleyecek.