03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11TEMMUZ1995SALI CUMHURİYET II SAYFA KULTUR 15 Joshua Redman'a geleceğin Charlie Parker'ı, modern cazın kurtancısı gözüyle bakıhyor w Isiıııi ciddîye ahyorunL, o kadar...' SERHANKAMtL Pat Metheuy'nin deyışıyle Joshua Redman, cazda son 15 yılda ortaya çı- kan en önemlı müzıkçı. 1980'lerde Wyn- ton Marsalisin oturduğu "cazın harîka çocuğu" tahünda şimdi o otunıyor. Teknıği lyi bır tenor saksofoncu, mü- zığinı iyi bılen bır cazcı ve yaratıcı yete- neğine şapka çıkanlacak genç bır müzık- çı...Sorulanmızı Noneç'ten yanıtlayan Joshua, "Gecen geJişimde sıcakhk ve ya- kmlık bulmuştum. Yenidcn İstanbul'a ge- lecek olmak beni heyecanlandınyor"' dı- yor. -Siz her ne kadar 'Ben büyük cazcı de- ğilim; daha yenı başladım, ögreneceğım çok şey var' deseniz de, caz dünyasında 'kurtancı' olarak değerlendirili>orsu- nuz. Charlie Parker. Dexter Gordon gibi bö>r ûk ustalaruı soluğunu gelecek yüzyı- la taşıyacağınız söyleniyor. Sırtınıza yük- lenen bu sorumiuluğunu yükûnû taşı- mak zor olsa gerek. REDMAN- Duymamam gereken ya da duyabıleceğım tek sorumluluğun, bi- nkımi sonuna kadar kullanarak ıyı bir müzikçi olmak ve enstrümanımı kulla- nırken kendimı olabıldiğınce samımiyet- le, doğrudan ıfade etmek olduğuna ına- nıyorum Beklentılenn, olumlu-olum- suz eleştınlerinın üzenmde baskı oluş- turmasına ızın veremem. Kımsenın ye- nı bır John CoKrane, Charlie Parker ve- ya Dexter Gordon olabıleceğmı sanmı- yorum. Bu tûr değerlendırmeler onur ve- ncı Ama ben sadece kendimı en ıyı şe- kilde ifade etmeye çalışıyorum. Müzi- ğımde değen olan, takdir edılmeyı hak eden bır şeyler olduğuna inanıyorum. Kendı müzıkal standartlanm ve amaçla- nm doğrultusunda ılerleyeceğım. - Yani, iradeniz dısuıda yükleoen so- ıdini acımasızca eleştiren bir müzikçiyim. Birçok kez çaldığım benim mutlu etmiyor. Sonuç strese ve endişeye yol açıyor. Kendimi bir caz yıldızı olarak görmüyorum. Kendini caza adamış, işini ciddiye alan, yaptığı işi seven genç bir müzikçiyim sadece. nımluhığun gerîfimiııi yaşamıyorsunuz, REDMAN- Genlım ve endışeyı yaşı- yorum. Fakat bu hakkımda söylenenler- den kaynaklanmıyor. Benim özeleştırim- den kaynaklanıyor Kendini acımasızca eleştiren bır müzikçiyim. Birçok kez çaldığım benı mutlu etmiyor. Sonuç stre- se ve endişeye yol açıyor Sonm Rollins, John Coftraine, Charlie Parker gıbı ıyı müzıkçılen dınleyerek büyüdüm. Bu yûzden standartlanm oidukça yüksek. Onlar çalamayınca üzülüyorum. Işte bu duygu müziğimi gelıştirmem ıçin beni yönlendınyor. - Cazın sadece entelektüeller için üre- tilen bir mürik olmadığını söylüyorsu- nuz. Sonny Rollıns de fstanbul konseri öncesinde aynı endişeyi diie getirmiş ve 'sorumluluklanmdan bın de dınleyıcıye ulaşmak, mutlu etmektır'demişti. Bu yaklaşıma kabJıvor musunuz? REDMAN- Yaklaşımımız arasında yakınlık olduğu doğru. Ama bu kadar çarpıcı bır değerlendırme yapmazdım Cazcılann, dınleyıciyı eğlendirme gıbı bır sorumluluğu olduğu kanısında değı- lım. Çünkü, eğer çalarken eğlendırmeyı hedeflersenız her şeyden önce kendı ru- hunuza karşı dürüst olamazsınız. Caz muzısyenının sorumluluğu ıçındekıni en doğru, en açık bıçımde ıfdae etmekür. In- sanlan mutiu etmeyı bınncıl hedef ola- rak koyarsanız sonunda sadece pop çal- manız gerekır. Yapay bır mutluluktur bu. Hıçbırzaman dennlığı olamaz. Insan ru- hunun derinliklennı araştırmak ıstiyor- sanız kimı zaman genel değer yargılan- na başkaldırmanız gerekebılır. Bazen en güzel ürünlen kavramak ıçin büyük sa- bır ve çaba sarfetmek gerek - Birkaç yıl önce İstanbul'a geJdiğiniz- de gözler beraber çaldığınız yüdıziarui özerindeydL Şimdi siz bir yiküz oiarak ge- nyorsumız, llginç bir duygu olmah_. REDMAN- Geçen gehşımde dostça karşılanmıştım. Sıcaklık ve yakınlık bul- muştum. Yeniden İstanbul'a gelmek be- ni heyecanlandınyor. Popüler olmak onur verici. Ama kendimi bir caz yıldızı olarak görmüyorum. Kendini caza adamış, ışi- ni ciddiye alan, yaptığı işi seven genç bır müzikçiyim sadece. tstanbullu müzikseveıierın çahşmala- nmı dınleyip beğenmeleri, beni festıval programında görmek istemelen, bana onur veriyor. Cazı ve cazcılan destekle- meye devam etmelenni dıliyorum - İstanbuflu müzikseverier Joshua Redman'ı nasd bir repertuvarb dinkye- cek? REDMAN- Neler çalacağınu önce- den söylemek zor. Genelde spontaae ol- maya çalışınm. Bugünlerde konserlerde grup üyelennın ve benim bestelerimı seslendiriyoruz. Muhtemelen "Joshua Redman". «Wish" ve "Mood Swing"den bestelerde olacak ağırlık Lısteye belkı bırkaç standart eklenz -Türk cazcılann çahşmalannıdinledi- nizmi? REDMAN- Pek fazla bır şey bıldiğj- mi söyleyemem. Aslında, dinlerken mü- zikçılenn kökenlenyle ılgılenmem. Ba- na süreklı Avrupa cazı hakkında soru so- ruyorlar. Dinlerken Avrupa cazı, Türk cazı, Japon cazı dıye aynm yapmam. Her müzikçının bırkışilığı vardır; olması ge- rekir. Bunun üzerine yoğunlaşınm. Tûrk cazcılarla tanışma firsatım olmadı. ls- tanbul'a geçen gelışimde yedığim bır şey dokunmuştu. Canımın derdine düştü- ğüm için kimseyle tanışamamıştım. Di- lenm bu kez de başıma bır kaza gelmez. Tanışma firsatım kullanınm. 23.ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTtVALİ Padovave Veneto Oda Orkestrası'nın bugün ve yann Aya trini'de saat 19.00'daki konserlerinde l.keman ve solisliği Piero Toso üsdenirken, Mario Folena(flüt) ve Paolo Brunello (obua) orkestraya eşlik edecekler. Padova ve Veneto'danVivaldiesintisiKflltür Servisi- 23 tstanbul Uluslara- rası Müzik Festıvalı'nde müzikseverier bugün ve yann Padova ve Veneto Oda Orkestrası'nı dınleme firsatı bulacaklar. Buakşam 19 00'da AyaInnı Müzesı'nde bır konser verecek olan orkestra sırasıy- la Albioni. MarcellaTartini, Boccherini, Salieri ve Mozart'ın eserlennı seslendı- recck. Yann yıne Aya lrını'de aynı saatte müzıkseverlerın karşısında olacak or- kestra bu defa VKakli, Rossini. Bellini ve Mozart'ın bestelennden oluşan progra- mını sunacak. Padova ve Veneto bölgelennın müzık yaşamını canlandırmak amaeıyla bir oda müzığı topluluğu ve bır senfonı orkestra- sı olarak 1966'da kunılan Padova ve Ve- neto Orkestrası, 25 yıldır hem Itarya hem de uluslararası alanda adını duyurdu ve 1984'te Italya'nın önemlı bır ödülü olan Ouadnvıo'yu aldı Piere Toso, orkestra- nın kuruluşundan bu yana hem bınncı kemancılığı hem de solıstlığı üstlendı Orkestranın sanat yönetmenlığını 1983- 91 yıllan arasında Bruno Giuranna. 1991-93 Temmuzu'na kadar ıse Guido Turchi Peter Magg Gerektığmde hem senfonı orkestrası, hem de değışık boyut- lardakı oda orkesrası olarak etkmlıklen- nı sürdüren topluluk. Accardo. Argerfch, Bashmet, Buchbinder, Canino. Holliger. Magalof, Periam, RampaL, Rostropoviç gıbı birçok ünlü solıste eşhk ettı. Beaın ArtsÜçlüsü gibı topluluklarla da beraber çaldı. Avrupa'nın bırçok kentı ıle Kuzey ve Güney Arnenka"da konserler veren Pa- dova ve Veneto Oda Orkestrası 1987"den ıtıbaren Claves, Dynamıc ve Den- non/Nıppon/Colombıa Fırmalan ıçin GuOi, Guiranna, Toso, Schneider, Crom- mehnck pıyano ıkılısı, Maag. Angerer, GrafT.Meritt gıbı solıstlerle kayıtlar yap- tı. Topluluğun 1988'de Geringas ve Gi- uranna eşlığınde doldurduğu Boccberi- ni'nın on ıkı vıyolonsel konçertosunu ıçe- ren CD dızisı Pans'tekı Charles Cros Akademisi Büyûk Ödülü'nü kazandı. Kerem Görsev'den 'tanışma konseri' FraıısaMa sanat ofimpiyatı ANKARA(ANKA)- Sanat alanında dünyanın en büyük orgamzasyonu, 1996 yılında Fransa'da düzenlenecek. Bu yolda atılan ılk resmı adım, 10-11 temmuz günlen arasın- da Pans'te toplanacak sanat olimpıyatlan komıtesuıın olımpıyat belgesını ımzala- ması ile atılacak. Toplantıya Türkıye'yı temsılen ulusal ko- mitebaşkanı Mahir Balcıoğhı katılacak. Sanat Olimpıyatla- n Tûrkiye komıtesı, mıman dalında Emin Mahir Balcmğ- lu, görsel sanatlarda Hüsamet- tin Kocan. sınema dalında Vecdi Sa\ar. edebıyatta Enis Batnr, dans dalında Geyvan McMülan, müzıkte Prof Dr. Ersin Onay'dan oluşuyor. Sanat Olimpıyatlan Türkı- ye ulusal komıte başkanı Emın Mahir Balcıoğlu, yaptı- ğı açıklamada, sanat olımpı- yatlannın gerçekleştınlmesı ıçin Fransa'nın başlattığı ça- hşmalar sonucu, 60'a yakın ülkede ulusal komıte oluştu- rulması çahşmalannın ta- mamlandığını, Türkıye komı- tesının oluşturulduğunu be- lırm. Sanat Olımpıyatln komıte- sının olımpıyat belgesinı im- zalaması ıle bırhkte çalışmala- ra basJanacağını kaydeden Balcıoğlu,bunun ıçin Bakan- lar Kurulu karan gerektığıne dıkkat çekti. Olımpıyatlann sanatın gelişmesı ve yeni eser- ler yaratılması ıçin önemlı bır teşvık aracı olacağını bildiren Balcıoğlu. aynca Türkıyenın yurtdışında tanıtımında da et- kıli bır araç olacağını söyledı Türkiye'nuı tanıtımı ıçin genellıkle foiklordan yararla- nıldığım belırten Balcıoğlu, "Tûrkiye'nin bir imaj sorunu var. E>rensel bir söytemle.çağ- daş sanaüaria kendimizi ifade ederek, buimaj sorununu asa- cağK" dıye konuştu Ilkı 1996 yılında Fransa'nın Toulouse kentınde gerçekleş- tınlecek sanat olimpıyatlan, müzık, sınema, sahne sanatla- n. dans, plastık sanatlar. ede- bıyat ve mıman olmak uzere 7 dalda gerçekleşunlecek. Her dört yılda bır değışik ülkede gerçekleştınlecek olımpiyat- larda, ev sahıphğı ıçin Türkı- ye de aday olacak. Olimpıyat, müzık dalında "yorum" ve "beste", sınema dalında "kısa metrajlı fflm" ve "uzun met- rajlı fflm", sahne sanatlan da- lında "gunümfiz tiyatrosu", "test tiy^trosu". dans dalında "koreografi", "kumpanya", plastık sanatlar dalında "re- sinT. "beykeiuraşak". u lbtDğ- raP, edebıyat dalında "şiirya- zunı". mıman dalında dâ "mi- mar". "ögrend", tt serbestka- ülımcı" kategonlennde dü- zenlenecek. Ohmpıyatlarda eserler, «ablaki'', "teknik" ve "sanat- sal" yönlerden değerlendinle- cek. Seçunler ıçin 5 kıtanın herbınnden aynı kültürdeğer- lerine sahıp bırkaç ülkeyı tem- sıl eden kışılerden jünler oluş- turulacak. Görsel sanat fınaî- leri uydu aracılığı ıle bütün dünyada izlenecek ve jürinin değerlendırmesı sonucu en çarpıcı seçılen üç esere "5 lo- ta madalyası" olarak adlandı- nlan ödül verilecek. Aynca olimpıyatlara katılan her sa- natçıya knstal bır madarya venlecek. L O G O YARIŞMASI DUYURUSU TÛRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ BAŞKANLIĞI'NDAN Gelişen yeni koşullara paralel olarak, Türk ürünlerinin iç ve dış pazarlardaki tarutımında kullanılmak amacıyla bir "logo" yarışması düzenlenmiştir. Haarlanacak yeni logo ile, ürûn ya da hizmetin Türkiye'de üretildiğinin simgefenmesi ve bu simgenin TÜRKİYE" ve "TÜRK MALI" imajıyla bütünlejtirilmesi amaçlanmıştır. Yarışma, T.C. uyruklu bütün grafik tasarımcılarına açıktır. Yapıtların son teslim tarihi 11 Eylül 1995. Yarışma sartnamesı hakkında bılgi ve bajvutu için: Husniye Hoşsöz ALTAN ERBULAK SOK. MAYA HAN No: 10/1 GAYRETTEPE / İSTANBUL T«l: 0 (212) 274 30 30 - 267 00 45 fax: 0 (212) 274 30 40 • 281 02 67 CUMHUR CANBAZOĞLU Bu gece Açıkhava Tiyat- rosu'nda Joshna Redman Dörtiiisö'nden önce saat 21 00 de Kerem Görsev Dörtlüsü'nü dınleyecek caz- severler Kerem Görsev, klasık batı müziği eğıtımı alan Kerem Görsev, Stevie W»nder'uı ge- leneksel caz kalıplannın dışı- na taşan denemelerini incele- yerek caza ılgi duymaya baş- lamış. Maddi kaygılar nede- niyle uzun süre pop şarkıcı- lannın arkasında çaldıktan sonra ancak 80'lerin ortala- nnda caza ağırlık verebılmiş. Yerli caz etkinliklerini ya- kından izleyenlerin yabancı- sı değil Kerem Görsev (1961). Türkiye'ye gelen ya- bancı caz ustalanyla birçok kez aynı sahneyı paylaşan sa- natçınm aralık ayından bu yana pıyasada "Hands and lips" adlı bır CD'sı bulunu- yor. Görsev, kompozısyonla- nm topladığı bu albümü tam anlamıyla bır caz yapıtı ola- rak değerlendırmese de med- yanın böyle bir etıket yapış- tırması sonucu Hands and Lips Uk yerlı caz CD'si ola- rak müzik markete girrnış durumda... Kerem Görsev'e (pıyano) bu gecekı konserde davulda CaaKozlu.gitardaNesetRu- acan ve bas gıtarda Voikan Hürsever ıle bırer parçada genç yeteneklerden Hakan Çimenot (trombon), Emre Kayhan (trombon) ve Erol Dnyguhı (saksofon) da Gür- sev'e eşhk edecek. Romantik komponsyonla- n seviyor Görsev; çok üret- ken sanatçılardan biri. Hands and Lips'tekı parçalan bir yılda bestelemış. Aralık ayında yayımlaya- cağı ikınci albümü I Love May'dekı 13 parça da daha şimdıden hazır Bu albümde de en büyük yardımcılanndan bıri Can Kozlu olacak. Uluslararası caz dünyasında önemlı yeri olan Kozlu, Görsev'ın ikınci albümü için Amenkalı ve Fransız müzikçıleri tstan- bul'a davet etü. Görsev Açıkhava'da caz- severlere yaklaşık 50 dakika- lık bir program hazırlamış. Konseri ilk albümü "Hands and Lips"ten, Gloves adlı parçayla açacaİdar. Ardından ikinci albümde yer alacak Black Sea'yi seslendırecek- ler. I Love May'daekı birpar- çadan sonra tekrar birinci al- büme dönüp Soond of Nigb- tingale'ı çalacaklar. Ardından I Love May ve bir parça daha gelecek, kon- ser bıtecek. Kendı deyımıyle 'egercazseverer isterse' Baro- oes'ı de seslendırerek sahne- yi Joshua Redman'a devre- decek. Bu gecekı program tıpık bir tanışma konseri'. Ulusla- rarası yıldizlar düzeyinde caz yapan bızden müzıkçılen Kerem Görsev'Ie keşfetme- ye başlayabilirsiniz. ALEYI1LAR TAHStN YÜCEL Hkler 28 Haziran 1995 günü, Strasbourg Insan Bilimle- ri Üniversrtesı'nde, şöyle böyle üç buçuk saat süre- since, "Yaşar Kemal'de destansaJroman estetiğı" (EsthĞtıque du roman epique chez Yachar Kemal) konulu bır doktora çalışması tartışıldı. Bılindiğı ka- danyla Fransa'da Yaşar Kemal'in yaprtlan üstüne ilk kapsamlı araştırmaydı bu çalışma; ustelık, iyı bir araştırmaydı. Araştırmacı, Yaşar Tuncer, gönderge- yaprt olarak Ince Memet dörtlemesinı seçmekle bır- likte, yazann yapıtının tümünü ele alıyor, Hegel'den Manc'a, Lukacs'tan Barthes'a, Baktin'den Kun- dera'ya dek uzanan geniş bir kuramcı topluluğunun terim ve gözlemlen ışığında, tüm Yaşar Kemal roma- nını değertendırmeye yöneliyor, bır yandan bu roma- nı kişı, sürem, uzam çerçevesınde yorumlayıp açık- larken, bir yandan da onu sözlü yazın geleneğinden alıp çağdaş dünya romanı içındeki onuriu yerine oturtuyordu. Yer yer çok da güzel yapıyordu bunu örneğin Çukurova doğasının betıminde Leonardo da Vlnci'nin yaklaşımıyla Yaşar Kemal'in yaklaşımı arasında kurulan ılginç koşutluk bıle böyle bır araş- tırmayı değeriı kılmaya yeterdi. Ancak, hemen söylemek gerekir kı, araştırmayı yapan kışi de araştırma kadar ilginçtı belki: Yaşar Tuncer, ne denlı alçakgönüllü görünürse görünsün, on üç yaşından beri goğüs germek ve yenmek zo- runda kaldığı sayısız zorluklar gözonune alınınca, nerdeyse btr Yaşar Kemal kışisı, zoriuklarla dolup ta- şan bu yaşam ıçinde ışıldayan birçok "ilk" gözönü- ne alınınca da nerdeyse bir Giraudoux kişısi gibı de- ğeriendirilebilırdı. Ama Yaşar Tuncer için zorluk biraz da seçilmiş bir zorluktu: 1976 yılında, Sürmene'nin Küçükdere bu- cağındakı ortaokulu brtınp de Fransa'ya geldikten sonra, tek sözcük Fransızca bilmeden Sarrebo- urg'da bır hazııiık sınıfına konulduğu zaman başla- mıştı. Burada bir yıllık bir Fransızca öğreniminden sonra, yabancı işçı çocuklan, babalannın yazgısını paylaşmalannı sağlayacak meslek okullanna gönde- riliyoriardı genellikle. Ama bu kez durum biraz degı- şıktı: Yaşar ıyı bır oğrenım yapmak ıstiyordu, çok ıyı çalışıyordu; ögretmenı Jean-Paul Foucry de ken- disıni hem çabasında hem amacında destekliyordu. Bu nedenle, biryıllık öğretimin sonunda, Yaşar'ı mes- lek okuluna değil, ortaokulun ikinci sınıfına yollama- ya karar vermiş, ortaokulun müdürü ögrencısını oku- luna almamakta dırenınce de yılmamış, geç de olsa hak ettığı sınrfa alınmasını sağlamış, böylece Yaşar için alabildığineyoğun bır çalışma dönemı başlamış- tı. öyle çalışmış, çevresinde öyle bir sevgi uyandır- mıştı ki, babasının hastalanması üzerine, ögrenimı- ni btrakarak biryapıda ışçiliğe başlayınca, bırzaman- lar kendısini okuluna almamak ıçin her yolu dene- miş olan müdür, önce ogrenımıni sürdürebılmesı için gerekli koşullan sağlamış, sonra onu kendı eliyle iş- yerinden alıp okuluna götürmüştü. Bunun arkasın- dan, başan dönemı başlamıştı: Yaşar Tuncer, Sarre- bourg'da, benzerleri arasında, lıseye gitmeyi başa- ran ilk öğrencı olduktan sonra, 1984 yılında, gene Sarrebourg'da, gene benzerien arasında ilk kez lıse bitirme sınavını başarmış, daha sonra, Strasbo- urg'da, benzerlen arasında unıversite dıploması alan ilk kişi olmuştu; şimdi de, hem bir Türk hem bir Fran- sız araştırmacı olarak, Yaşar Kemal'in yapıtı üzerine yapılmış ilk kapsamlı çahşmayı Fransa'da verilen en yüksek dereceyle onayfatıyordu. Söylemek bıle fazla, Yaşar Tuncer'in dört yıl gibı oidukça kısa bir sürede, bayağı önemli bır başanya ulaştığı ülkede, daha nice ınsanlar, nice güçlükler içinde, nice önemli başanlar kazanmışlardır. Yaşar Tuncer'in başansı bu başanlar arasında bir başan- dır sonuçta. Gene de, savûnmasını izlerken, hatta çalışmasına yöneltılen eleştirileri dinlerken, bana öy- le geliyordu kı, Yaşar Tuncer'in kışıliğınden ele aldı- ğı yapıton özüne, araştırmanın Yaşar Kemal gibı bir yazar (doktorajürisınin başkanı Profesör Cuche onu "Yirminci yûzyılın ikinci yansının en büyûk romancı- lanndan biri" diye niteliyordu) üzerine olmasından il- kokul öğretmeni Jean-Paul Foucry'ye adanmış ol- masına değin her şey, denn bır emek saygısının ışı- ğını düşürüyordu üzerine. Eskı öğrencisınin başansını görmeye gelmiş olan değerii öğretmen de bu açıdan bakıyordu soruna; oidukça kalabalık bir kitle önünde yapılan savunma- yı izleyen kutlama toplantısında, "Ben ona küçükbir geçit yapmayı öğretmıştım, o bir Boğaziçi köprûsü yaptı" deyip duruyordu. • Bu yazı paralı ve özel öğretıme övgü düzenlere benden küçük bir armağan olsun. kmesco'ya yine yasak • BÜKREŞ(AA)- O>unlan komünıst dönemde yasaklanan "Saçma Tiyatro"nunun babası ünlü oyun yazan Eugene Ionesco'nun oyunlannın sahneye konması bu kez yakınlan tarafından yasaklandı. Geçen yıl ölen Ionesco'nun yayın haklanm elinde bulunduran kızkardeşi Marie - France lonesco, insan haklan ve demokrasiye saygı göstenlmedıği gerekçesiyle, Ionesco'nun oyunlannın Romanyada sahnelenmesını yasakladı. Bükreş Tiyatrocular Sendıkası Müdürü Ion Caramıtru karara çok üzüldüklennı ama yayın haklan yasasının böyle olduğunu belirttı. Bombayfîbıuninyönetmeni yaralandı • MADRAS (AA) - 1993'de Bombay kentinde Hindularla Muslürnanlar arasında meydana gelen ve 800 kışinın ölümüyle sonuçlanan çatışmalan konu alan filmiyle Hindıstan'da tartışmalara neden olan yönetmen Manı Ratnam. düzenlenen bombalı bir saldında bacağından hafıf şekılde yaralandı Polis, ikı kişi olduğu belutilen saldırganlann, El - Umah adh aşın radikai bır yerel ıslamcı grubun üyelen olabıleceğini açıkladı. Polıs, saldırganlann yönetmen Ratman'ın Madras'daki evıne, el yapımı güçlü bir bomba attıklannı söyledı. Saldın sonucu yaralanan yönetmenin sağlık durumunun iyı olduğu açıklandı. Türk Sessiz liyatrosu Avusturya yolcusu • Kühür Servisi - Turkıye'nin yurtıçi ve yurtdışında tanınmış tek Işıtme Engeliı Tıyatro Topluluğu olan "Türk Sessiz Tiyatrosu" Dünya Sağırlar Federasyonu (W.F.D.) Tiyatro Festivali"nde Türkiye'yı temsil edecek. 11 Temmuz günü Avusturya'ya hareket edecek topluluk aynı gün saat 21.00'de Avusturya'nm başkentı Vıyana'da dünyanın sayılı tiyatrolanndan "Akzent Tiyatrosu" nda Necati CumaU'nın "Susuz Yaz" isımli eseri sahneleyecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle