04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 1995 CUMA HABERLER TCffden panel • ANKARA (ANKA) - Tûrkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şubesi tarafından düzenlenen "Basında Sendikal Örgütlenme ve Yeni Hedefler'" konulu panel, 25 haziranda gerçekleştirilecek. TGS Ankara Şubesi tarafından 25 haziranda Türk-lş Genei Merkez Kongre Salonu'nda gerçeldeştirilecek olan panele eski TGS Genel Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç, Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Istanbul Üniversitesi tktisat Fakültesi tş Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Metin Kutal ve eski Türk-lş Genel Başkan Danışmanı Avukat Önder Aker konuşmacı olarak katılacaklar. Başbakanhk'ta atama • ANKARA (ANKA)- Başbakanlık'ta açık bulunan mûsteşar yardımcılığı görevine. Turizm Bakanlığı Mûsteşar Yardımcısı E. Nedim Öztûrk atandı. Bu arada. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 'nca yapılan atamayla da Eribank Yönetim Kurulu'nda açık bulunan üyeliğe Prof. Kemal Çevik getirildi. Eymür dosyası savcılıkta • ANKARA (AA)-Milli lstihbarat Teşkilatı (MİT) Daire başkanlanndan Mehmet Eymür'iin oğlu Mazhar Alp Eymür tarafmdan öldürülen Nuri Şahin Hasırcıoğlu'nun ailesi tarafından sanık Eymür aleyhine açılan 550 milyon liralık tazminat davasına devam edildi. Taraf avukatlannın karşılıklı olarak dilekçelerinin okunmasının ardından, mahkeme başkanı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yazı gönderildiğini söyledi. Astsubayölü bıriundu • Istanbul Haber Servisi - Gaziosmanpaşa ormanlık alanda, Nizamettin Ulu (39) adındaki astsubay başçavuş başına tek kurşun sıkılarak öldürüldü. 66. Zırhlı Tugay 2. Mekanize Tabur Komu- tanlığı'nda görevli Başçavuş Ulu'nun cesedi yakınında da bir adet 7.65 mm. çapında boş kovan ele geçirildi. Yetkililer, olayla ilgili olarak Astsubay Kıdemli Çavuş Fikret San ile bir ay önce terhis olan er Oğuz Kaya'nın gözaltına alındığını kaydettiler. fetanbuf'da operasyon • tstanbul Haber Servisi - Istanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden dün yapılan açıklamada, 13-21 haziran tarihleri arasında Topkapı bölgesinde yapılan operasyonlarda, DHKP-C üyesi olduğu öne süriilen Semra Polat, Alaattin Gündoğdu, lsmet Sinag ve Zeynel Aygün adlı dört kişinin yakalandığı belirtildı. Yapılan operasyonlarda, aynca 3 adet Kalaşnikof tüfek, 4 adet tabanca ele geçirildiği bildirildi. Traflk kazası: 1 ölii, 1 yaralı • tstanbul Haber Servisi -- Istanbul Kadıköy Kızıltoprak Cemil Topuzlu Caddesi'nde dün meydana gelen trafik kazası sonucu bir kişi öldü, bir kişi de ağır yaralandı. Burkay Ontürk' ün sürdüğü 34 AIN 48 plakalı araç, yolda yürümekte olan Mustafa ve Nurten Aktürk'e çarptı. Mustafa Aktürk olay yerinde can verirken, eşi Nurten Aktürk ise Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Kilyos'ta 5 kişi boğuldu • İstanbul Haber Servisi - Istanbul Kilyos Tatlısu mevkiinde, önceki gün serinlemek için denize giren beş kişi boğuldu. Öğlen sıralannda arkadaşlanyla denize giren topluluktan RecepGüler(18), Erkan Tuncer (17), Murat Ankan (16), Mustafa Cinci (15) ve Ahrnet Sanöz (16) adlı gençler kurtulamayarak boğuldular. Boğulanlardan Mustafa Cinci' nin cesedının bulunduğu, diğerlerinin bulunmasına çaîışıldığı belirtildı. DYP-CHP yine ters düştü DYP'li Başkan Ismail Köse'nin görüşleri doğrultusünda, kusuru bulunduğu ileri süriilen polisi aklayan rapora, CHP muhalefet şerhi koydu • îsmail Köse'nin kaleme aldığı raporda, gerçek suçlulann gizlenmeye çalışıldığını ileri süren CHP'liler, muhalefet yazılannda, Istanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'in görevden alınmasını ve olaylarda kusuru bulunan polisler hakkında adli ve idari soruşturma açılmasını istediler. DÜRDANE KOCAOĞLU ANKARA - Istanbul'un Gaziosmanpaşa ve Ümrani- ye ilçelerinde meydana ge- len olaylan araştırmak üzere kurulan TBMM Araştırma Komisyonu'nun tamamla- nan raporu, iktidar ortaklan DYP ve CHP'yi bir kez daha karşı karşıya getirdi. Komis- yonun DYP'li Başkanı İsma- il Köse'nin görüşleri doğrul- tusünda polisi aklayan rapo- ra CHP'den muhalefet şerhi konularak "Pblis müdahele etti,ölii sayıs 20 kat arrü" gö- rüşü savunuldu. DYPErzurum Milletveki- li tsmail Köse olayda kusur- lan bulunduğu savlanan Is- tanbul Valisi Hayri Kozakçı- oğlu, tstanbul Emniyet Mü- dürü Necdet Menzir ve poli- sin, görevlerini eksiksiz ola- rak yerine getirdiği görüşü- nün yer almasına CHP'den itiraz geldi. 'Menzir görevden alınsın' Komisyonun CHP'li üye- len Salman Kaya ve Mehmet Sevigen tarafından hazırlanan muhalefet yazısında, tstanbul Emniyet Müdürü Nec- det Menzir'in görevden alınması, sorumlu polisler hakkında soruşturma başlatılması istendi. Muhalefet yazısında "Emniyetgüç- leri, karşısındaki topluluğu hasım gibi gör- müş ve bu tavnvla ola> lann büyümesine y- ol açmısör. Polis müdahale erti, ölii sayısı 20 kattan fazla arto' 1 görüşü dile getirildi. Kaya ve Sevigen, muhalefet yazılannda, raporun gerçekleri çarpıttığını ileri siire- rek, polisi ağır bir dille suçladılar. tki mil- letvekili, ortak kaleme aldıklan muhalefet yazısında, "Üzükrek belirtelim Id, rapor- da dfle getirilenler üe bizirn bizzat tanık ol- duklannuz arasında çelişkiler vardır" de- diler. Yazıda. tanıkhğınabaşvurulan insan- lann anlatımlannın gerçekleri yansıttığı vurgulandı. TBMM Arasürma Komisyonu'nun CHP'li üyeleri Salman Kaya ve Mehmet Sevigen, tstanbul Emniyet Müdü- rü Necdet Menzir'in görevden alınması, sorumlu polisler hakkında soruşturma başlatılmasını istediler. önünde bekleyen halkın ce- naze törenine getirilmesi için ara sokaklardan karakola doğru yönelmişken. tam bu sırada polis halkın üzerine yeni bir saldın başlatmıştır. 304MOO polis, tarama biçi- minde ateş ederek, halkı ko- valamaya başlamıştır. Bu ko- valamanın ardından iki pan- zer, İsmetpaşa Caddesi'nde iki kez aşağı-y ukan hızla ge- lip gitmek suretiyle çevreye ateş açmış, olaylar ve ölii sa- yısı bundan sonra tümüyle büyümüştür. Komisyon ra- poru diye sunulan raporda, ne yazık ki bu geiişmeierden söz edilmemektedir." 'Polis, Umraniye'de de taradı' Muhalefet yazısında, 15 mart çarşamba günü Ümra- niye'de meydana gelen olay- lar sırasında da, Gaziosman- paşa'dakine benzer bir geliş- me olduğuna dikkat çekile- rek. "Kitie dağılmak üzere iken, hatta dağılnıaya başla- nuşken polisin halkın üzerine ateş açması üzerine 4 insanı- mız ölmüş ve onlarca kişi de yaralannnşür" denildi. Yazıda, emniyet güçleri arasındaki "tehlikeli kadro- lasma"ya dikkat çekilerek, " Emniyet güçlerinin, çeşitli olaylarda parmaklanyla kurtbaşı işareti yaptığı söyie- nen kişilerden oluşması, em- niyet güçleri arasındaki teh- likeli bir kadrolaşmanın var- lığını göstermektedir ki. bu haldcki güvenlik güçlerinin, önemli toplumsal olaylarda y atışüncı olmasını beklemek hayal olur" ifadelerine yer verildi. Tanık anlatımlanna dayanan CHP millet- vekılleri, "kah\ehanelerin taranması üze- rine, maç izleyenlerin, infiale kapılarak so- kağa döküldüğü. >aklaşık 40-50 dakika po- lisin kahve tarayanlara müdahalesi beklen- dikten sonra karakola yüründüğü, bu >ü- rüyüşün giderek polise karşı tepki halini al- dığı ve bu arada polisin kalabalığı hasım gi- bi gören tavuianyla olaylann büyüdüğü- nü" kaydettiler. Muhalefet yazısında, "her şeye rağmen", 12 mart pazar günü saat 20.45 'te başlayan infıalin 13 mart pazarte- si sabaha karşı saat 03.00-04.00 sıralann- da yahşmaya yüz tuttuğu ve toplananlann büyük çoğunluğunun dağıldığı belirtildı. CHP milletvekilleri, rapora ekledikleri muhalefet şerhinde şu görüşe yer verdiler: "Kanımızca, cemevi önünde 300-400 ki- şilik bir grup kaknğında gereekfcştirilen po- lis müdahalesi. olaylan tırnıandıran temel faktör olmuştur. Ölay hemen bütünüyle sönme ve kapanma eğilimi gösterdiğinde, olayın sona ermesi istenmiyormuşçasına, bir srvil ekip,ceme\i önünde dağılma duru- munda olan gnıbu tarayarak, olaylann ye- niden ale\ lenmesine neden olmuştur.O ana kadar can kavbı, yalnızca kah\chane taran- masında öldürülen bir kişiden ibaretken, polisin kalabalığı taraması iki kişinin ölme- sine. iki kişinin de ağır yaralanmasına yol açmıştır. Ölii sayısı daha fazla beklenirken, iki kişinin öMiiğü ve cena/clcrinin verilece- ğinin açıklanması 13 mart pazartesi günü saat 12.00\>e doğru yeniden sakinleşme egi- liminin doğmasına yol açmıştır. Olav lar tek- rar \aoşma sürecine 0rmiştir. Ancak. bir yandan cenaze için kortej haarlanırken, bir yandan da oJuşturulan bir heyet, karakol CHP milletvekilleri, raporda gerçek suç- lulann gizlenmeye çalışıldığını ileri sürdü- ler. Salman Kaya ve Mehmet Sevigen, mu- halefet yazılannda, ilk ateşi açanlarla son olaylan çıkardığı söylenen örgütler arasın- da ilişki olduğunun ileri sürüldüğüne dik- kat çekerek, "Madem bö\le>dL olaylardan sonra çok sayıda kişi gözaltına alındu hatta bazılan tcllc boğulup öldürüldü. Buna rağ- men neden ilk taramayı yapanlara ulaşıla- madı? Açık ki, bu iddia gerçek suçlulan giz- lemeye yöneUktir" dediler. Kaya ve Sevigen, olaylann büyümesine neden olan polisler hakkında hıçbir soruş- turma başlatılmamış olmasının, devlete olan güveni sarstığı ve bu kişilerin devlet- çe korunduğu izlenimi verdiğini kay- dederek, sorumlular hakkında derhal idari ve adli soruşturma başlatılmasını istediler. Avukatlardan polise protesto tstanbul Haber Servisi - tstanbul Barosu'na bağlı bir grup avukat. Halkın Hukuk Bürosu avukatlanndan Ah- met Düzgün Yüksd'ın bir soruşturma nedenıyle gö- zaltına alınmasını protesto ederek "Avukatı polis degiL savcı sorgular. Biz DCM Savcısı'na, durumu protes- to cttiğimtfl belirten bir di- lekçe verecegiz" dedi. Aralannda Halkın Hu- kuk Bürosu avukatlan ıle ÇHD üyelen ve Sibel Yal- çm'ın ablası ve eniştesinin de bulunduğu bir grup, dün Sultanahmet Adliyesi'nde basm açıklaması yaptı. Hal- kın Hulcuk Bürosu avukat- lanndan Ahmet Düzgün Yüksel'in 20 Haziran 1995 tarihınde saat 23.00 sırala- nnda müvekkilı Sebahat Varol ile birlikte gözaltına alındığını bildiren avukat- lar, yaşammdan endişe duy- duklannı söylediler. Emni- yetin Yüksel'in gözaltına alındığını önce kabul etme- dığinı öne süren avukatlar, şunlan söylediler: "Ahmet Düzgün Yûksd, özellikle yargısız infazdava- lanna girmekteydi. Bu ne- denle birçok kez polis tara- fından gözaltına alındı. teh- dit edildL 22 haziranda da i- kiyargtsız infaz davasma ka- ülacakn. Bunlardan biri Perpa, digeri Burhan Rem- zı Kafadenk'in öldürülme- si olayı idi. Bunlardan birin- de iki emnrvet amiri sorgu- lanacakn. fld duruşmanın bemen öncesinde gözaluna alınması dikkat çekkL" Si- bel Yalçın'ın eniştesı Mus- tafa Karakoç, Yüksel'in Si- bel Yalçın'ın avukatı oldu- ğu için gözaltına alınmış olabileceğini söyledi. Öğretim üyelerîne siyaset yasak ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - TBMM Ge- nel Kurulu'nda, anayasanın 68. maddesinin değiştiril- mesine ilişkin 7. madde gö- rüşülürken verilen, öğretim üyelerinin siyaset yapmala- nna ilişkin değişiklik önergesi, açık oylamada kabul edilirken gizli oyla- mada 231 ret, 149 kabul oyu alarak reddedildi. Aynı madde üzerindeki 2 ayn öner- genin daha reddedilmesinin ardından, madde oya sunuldu ve öğretim üyele- rine siyaset yapmayı, siyasi partilere bağış ve yardım aİmayı yasaklayan, ancak siyasi partilere üye olma yaşı- nı 18'e indiren 7. madde de 229 ka- bul, 164 ret oyu alarak reddedildi. ANAP Grup Başkanvekili Hasan Korkmazcan,bu konudaki mutabaka- tın DYP tarafından bozulduğunu, RP'nin de bunun üzerine kürsüde açıkladığı desteğini çektiğini söyledi. Genel kurulda RP'nin, "siyasi par- tilerin programlan ile rüzüklcrinin. la- ik cumhuriyet ibaresi yerine, inanç ser- bestisi ve ibadet özgürlüğüne aykın olamayacağı'1 ibaresinin konmasını önermesı, CHP Tunceli Milletvekili • Öğretim üyelerinin siyaset yapmalanna olanak sağlayan değişiklik önergesi, TBMM Genel Kurulu'nda açık oylamada kabul edilirken gizli oylamada 231 ret, 149 kabul oyu alarak reddedildi TBMM Başkanvekili KamerGenç'in tepkisine yol açtı. Genç, "Laik cıun- huriyeti kaldırmak istiyorlar. Buöner- ge de onun açık kanıtı*"derkcn önerge, ezici bir çoğunlukla reddedildi. RP'li Hüseyin Erdal, CHP'nin 60 ihtilalin- den sonra suçsuz insanlann CHP'lile- rin şikâyetleri üzerine hapislere atıldı- ğını ileri sürdü. RP tstanbul Milletve- kili Ali Oğuz da tek parti döneminde camilerin yakılıp yıkıldığını, arpa de- posu olarak kullanıldığını herkesin bildiğini öne sürdü. CHP Grup Baş- kanvekili Abdülkadir Ateş, de bu sa- taşmalara yanıt verirken "Eğer Ata- türk' ün kurduğu CHP veonun önder- Bğindegerçekleştirilen bir kurtuluş sa- vaşı olmasay du acaba siz bu kürsüden sakalınızı uzata uzata konuşabilir miy- diniz?" dedi. Madde üzerinde yapılan görüşme- lerin ardından, RP ve CHP'nin öner- geleri ile aynı içerikteki ANAP'm öğ- retim üyelerine siyasi partile- re katılabilme ve parti organ- lannda görev alabilmelerine ilişkin değişiklik önergesi, DYP'nin blok olarak karşı oy kullanmasına karşın, ANAP, CHP, RP, DSP ve MHP'li milletvekillerin oylanyla kabul edildi. Genel kurulda yapılan açık oylama- larda aynca, yükseköğretim öğrenci- lerinin siyasi partilere kaölabilmele- rinin sınırlandınlabileceğine ilişkin ibarenin çıkanlması ve siyasi partile- rin yardım alabilmelerine ilişkin 2 ay- n önerge daha kabul edildi. Ancak, gerçekleştirilen gizli oylamada her 3 önerge de reddedildi. 7. madde üze- rindeki önergelerin reddedilmesininin ardından, maddenin gizli oylaması ya- pıldı. TBMM Genel Kurulu'nda yurt- dışındaki yurttaşlann oy kullanabil- mesi ve seçme yaşının 18'e indirilme- sine ilişkin anayasa değişikligi kabul edildi. Anayasanın 67. maddesini de- ğiştiren önerinin gizli oylamasına 401 milletvekili katıldı. Öneriye, 280 mil- letvekili "kabul", 112 milletvekili de tt ret" oyu kullandı. 7 milletvekilinin çekimser kaldığı oylamada, 2 oy ge- çersiz kaldı. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Molla Sırat "7982 Anayasası" denen metne ne denli karşı ol- duğumu hatırlatmaya gerek yok. Karşı olmak ne ke- lime, düpedüz "Anayasa değildir bu; olsa olsa bir kışla talimnamesi, bir polis tüzüğüdür" deyip dam- galamışımdır. Silahlı bir eşkıya çetesinin iktidan ba- sıp, sonra da kendisine hizmet arzetmeye amade tiy- nette bir devşirme takımına talimat vererek düzen- lettiği bir metne anayasa demem ben. Ne içeriğiyle öyledir ne de biçimiyle. Halka da, düpedüz "ikrah" yoluya, yani korkuta- rak kabul ettirilmiştir. O yılan yaşadık ve gördük bunları... Ne düşerdi bugünkü Parlamento'ya? 1991 yılındaki ilk genel seçimlerin arkasından, 12. Eylül faşizminin, bu, çağımıza da tarihimize de ya-* kışmayan belgesini batıl ilan ederek oturup adam gi- bi bir anayasa yapmak değil mi? Ve arkasından da bütün bir "12 Eylül hukuku"nır çöp sepetine atıp demokratik bir düzen kurmak. Bit- medi: Bütün bunları toplumumuzun başına örenleri derhal yargılayıp cezalandırmak! Hiçbiri olmadı bunlann. Olmadı da ne söz, kaç yıldır "demokratikleşme önlemleri" diye bir öykü sürdürüldü. Sonunda, ana- yasa denen metnin -o da bir parça!- kirini pasını si- lecek bir değişiklikler paketinin, bir iki haftadan be- ri Meclis'te başına gelenleri hep beraber gördük; görmediklerimiz varsa onlara da tanık olacağız. Işin acı yanı, söz konusu degişikliklerin varolanın da gerisinde kalma gibi bir tehlike belirirken, düpe- düz laik cumhuriyeti halkın oylamasına sunmanın kapısı açılmak istenmiştir. Ne, korkuyor muyuz böyle bir oylamadan? - Hayır! Ama bu tür bir öneri, üstelik çağdışı bir düzen adı- na, halkın vicdanıylaoynamayı siyasetinin temeli ya-« pıp çıkmış karanlık güçlerden geliyorsa, bize de, ne" oluyor ne bitiyor diye oturup düşünmek gerekiyor.j Söz konusu anayasa değişiklikleri ile ilgili gelişme-- lerin sağladığı en büyük yarar budur. » Laik cumhuriyetin yeminli düşmanlan apaçık or- tadadır şimdi. Şeksiz ve şüphesiz! Bugün ilk yapılması gereken de şudur sanıyoruz: Hayır, kısmi bir anayasa değişikligi ile yetinemeyiz; yeni, yepyeni bir anayasa yapmanın hazırlıklanna hemen başlamalıyız. Bugünkü parlamentonun çatı- sı altında "aklı başında olan insanlar" derhal hare- kete geçerek, asıl bunu gündeme getirmelidirler; bu, bizi "7982 Anayasası"denen metinden kurtarmanın yolunu açacağı gibi, demokrasimizın gelecegi için de yeni ufuklar gösterecektir. Bugünkü Meclis'in çatısı altında böylesi onurlu bir hedefe vanlamaz da refe- randuma gitme zorunluluğu ortaya çıkarsa, sonun- da yürürlükteki metne bir tür "meşruiyet" kazandı- racak olan derme çatma değişiklikler değil, insanla- nmıza ve çağımıza yakışır bir anayasa metni hakkın- da halkın düşüncesine başvurulmuş olur. Aslında, böyle bir metin de vardır ortada. " 80'li yılların başında yeni bir anayasaya gitme söz ' konusu olduğunda, Ankara Sıyasal Bilgiler Fakülte-, si ile Hukuk Fakültesi'nın ilgili öğretim üyeleri, 1982? yılında, bir Gerekçeli Anayasa Önerisi'nde bulun- • muşlardı. O öneriyi yapanlar arasında, Bahri Savcı Hoca'nın, Mümtaz Soysalın, rahmetli Münci Ka- pani'nin adlann»z*<retmek, çalışmanın ciddiliği hak-t kında yeterli bir fikir verir kanısındayız. Bu eser, bugün de ideal niteliktedir ülkemiz için. - Basınımzda -Oktay Akbal başta olmak üzere- bir' iki saygın kalemden gelen yeni bir anayasa önerisi- ne, böylece somut bir öneri ile katılmış bulunuyorum bende. Meclis'in sağduyulu insanlan harekete geçiniz! Sonunda, belki halkın önüne çıkmak gibi bir sü- reç başlayacak, korkmayınız bundan da! Refah Partisi'negelince... Bu parti, kendi yazgısı- nı kendi elleriyle örmeye başlamıstır artık; onunla dirsek temasına geçecek her güç, olsa olsa bu yaz- gıyı paylaşacak. Tarihin tekerliğini tersine çevirme- ye kalkanlara, hiç de "ruz-u mahşer"e kalmadan toplumun vereceği bir yanıt vardır, verilecek bu. Demokrasiye evet, ama laik cumhuriyeti yıkmaya, hayır! -- -7 « (şrtiyor musun hey Molla Sırat? TÜSIAD Başkanı Komili: Demokrosi istemek vatan hainliği değildir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Sanayıci ve lşa- damlan Derneğı (TÜSİAD) Başkanı Halis Komili, siyasi- lere "Her türlü demokrasi talebini, vatan hainliğiyle özdeş- leştirnıejTn''uyansında bulundu. Komili. TÜSlAD'm aylık yayın organı Görüş dergisin- • de "Demokrasi, Gümriik Birliği ve Garip Bir tttifak" baş- lıklı yazısında yaptığı değerlendırmede, gümriik birliğine girme sürecinde bulunan Türkıye'de demokratikleşme ko-, nusunda acil adımlar atılması gerektiğıni kaydetti. Komili, yasızında şu görüşlen dıle getirdi: - "Gerek Avrupa'da gerekse Türkıye'de demokratikleşme konusunu tek sorun etraftnda ele alanlar. onu şu veya bu ya- sa maddesinin değişmesine indirgeyenler, sadeceterörlebağ-- lannlı konular üzerinde dikkaüeri toplayanlar, gerçek de-'. mokratik değişimin gereklerinin yeterince kavranmasuu, bilerek ya da bibneyerek engeUJyorlar." .ONUK YAZAR Doç.Dr. YILDIZ SERTEL Dünya ölçüsünde, tarihin bir kronoloji, geç- miş olaylann hikâyesi gibi yazılmasına son ve- rildi. Artık "kraDann, padtsahlaruı tarihi"1 _va- zılmıyor. Hanlann. hakanîann, padişahlann isimlerini; muharebelerin, zaferlerin tarihlerini birbirinin arkasına dizen tarihlere "tarih" den- miyor. Tarihi bilim adamlannın yazması, bun- lardan birtakım verileri inceleyerek; imparator- luklann çöküşü. devrimler, sosyal-ekonomik bu- nalımlargibi olaylann nedenlerinin izah edilme- si gerekiyor. Yani olaylan sıralayan tarihten, ana- lizini yapan tarihe geçiliyor. Fransız tarihçisı Fernand Braudel'in açtığı yeni çağda, aynı za- manda çok yönlülüğe, tarihin yazılışında ekono- mik, sosyal, siyasal gelişmelerin bir arada veril- mesine gayret ediliyor. Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vak- fi'nın tertip ettiği kongrelerde yapılan tartışma- lar, yeni bir tarih görüşünün oluşmasına önem- li bir katkıda bulunuyor. 8-10 haziran arasında Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan kongrede, "Tarih Eğitimi ve Tarihte Öteki'' sorununu ele aldık, Halil Berktay bunu şöyle açıkladı: "Tarih, bir milletin tarihi gibi yanldığı \-akit o milletten otanayanlar 'ötekiler' ve hatta düşman olarak ele alımyor. Bu da halklar arasında düşmanbk- lar yaranlmasma veya geliştirilnıesinc yol açıvor. Oysa, kaçuulmaztarihi düşmanhklaryoktur. Ta- rih, insanhk tarihi olarak yazılmalı, tarih kitap- lannda milletler arasında düşmanhk yaratacak sözcükkrden kaçınılmalıdır." Stefanos Pesmeoğlu, tarihin tek görüş açısın- dan, örneğın Avrupa'yı merkez olarak ele alma- sından yakındı. Tarihi düşmanlıklann bu biçim yanaşımlan körüklediğini belirtti. Görüldüğü Bir kongrenin düşündürdükleri... gibi, kongrenin temel hedefı tarihin halklar ara- sında düşmanhk değil. dostluk ve banş sağlama- sıydı. Bunun dayolu, tarihin "mflli tarihler" ola- rak yazılmamasıydı. Bozkurt Gmcnç hu konu- yu şöyle açıkladı: "Fransız devriminden beri (1789) bir mflli varlık sorunu ortaya çıkn. Bu var- hk mÛli diL etnik \ c kültürel beraberiikte aran- dı. Kurulan milli devlerJer tarafindan y azılan mü- htarihkr halklarakabulettirildi. Devletlerhalk- lara kim olduklannı söylemeye başladılar. Milli açidan yazılan tarihler. çoğu kez milli düşman- lıklara dayandu tarihi düşmanhklar kaçınıhnaz farz edildL Sürekli olarak bu biçim yazılan tarih- ler medyayı da etkiledL" Kongrede, değişik konuşmalarda. değişik yönleriyle ele alınan bu görüşün, tarihin yazılı- şı ve günümüzün sonınlanna; özellikle milli çe- lişmelere çare araması açısından, önemi küçüm- senemez. Ders Idtaplarmm eteşfjrisi Osmanlı Imparatorluğunda ve cumhuriyet döneminde mıllı kimlık sorununu, Bilimler Aka- demisi üyesi Çağlar Keyder ele aldı. Bunun bir 'mit' olduğıınu söylemesi tabii ki dikkati çekti. Keyder'e göre Türk milli devleti Türklere ait ol- mayan topraklar üzerinde kurulmuştu. Osman- lı toplum yapısından cumhuriyete geçiş anı ol- du ve bu modernleşmenin öncüleri gayrimüslim- lerdi. Kurulan yeni devlet eskisinden daha mut- lakiyetçiydi. Kurduğu idarenin temelini sağlam- laştırmak için millıyetçi propagandaya başvur- du. Türk mılliyetçiliğinin mevcut kültürle bir bağlantısı yoktu. Anadolu"da bir etnik birlik de yoktu. Milliyetçilik sert programlarla, tepeden inme propagandalarla halka kabul ettirildi. Her ne kadar, kongrenin tam anlamda bilimsel olmak iddiası yoktuysa da, bu kadar gerceklere uyma- yan bir açıklamayı tepkiyle karşılamamak olası değildi. Sayın Keyder'in, Türk milliyetçiliğinin, imparatorluğun yıkılış döneminde, Türk kımli- ğinin aranması sonucu doğduğunu ve tttihat ve Terakki hareketı içinde, orduda hızla güçlenmiş olduğunu bilmemesi mümkün mü? Mütareke döneminde yapılan Sultanahmet mitingi ve hal- kın da katılmasıyla yapılan Milli Kurtuluş Sa- vaşı sırasında milli duygulann güçlendiği nasıl inkâr edilebilir. Bir tarihi süreç içinde gelişen milliyetçıliğin tepeden zorla kabul ettirildiği na- sıl söylenebılir? Cıddi araştırmalar. modernleş- meyi sadecegayrimüslim buriuvaziye mal etme- nin de yanlış olduğunu gösteriyor. 19. yüzyıl so- nunda, Selanik, Istanbul ve îzmir'de pek çok Türk tüccar ve ekibinin modernleşmekte oldu- ğunu, Batılılaşma hareketinin başında da Türk aydınlannın bulunduğunu gösteriyor. Tarihin ya- zılışı hakkında olumlu teoriler çok iyi, ama bu kadar nakıs bilgiyle tarih üzerine yorum yapıla- mayacağı da açık. Tarih eğitiminin, okullara sunulan tarih kitap- lannın, gerek Yunanistan'da gerekse Türkiye'de dersliklerin etno-sentrik esaslara dayandınlma- sı eleştirildi. Türk dersliklerinin eleştirisini ya- pan Fransız dil uzmanı EtienneCoupeaın, bu ki- taplann yazıhşında iki ana çizgi görüldüğünü söyledi: Türk milliyetçiliği ve Türk-lslam sen- tezi. Ortaokullarda okutulan tarih kitaplanna şöyle bir bakınca, ona hak vermek gerekiyor. Zira bugünkü kitaplar, bizim Atatürk dönemin- de okuduğumuz kitaplardan çok farklı. Örneğin Doç. DT. Refik Turan ile Nevin Ergezeri'nin "Orta 1 İçin G«nel Tarih" kitabında. Kaşgarh Mahmud'un şu sözlerini görüyoruz: Sonuç "Yüce tannnuı devlet güneşini Türk burçla- nnda doğdurmuş olduğunu ve onlann yurtlan üzerinde dünyaııın bütün dairelerini döndürmüş bulunduğunu gördüm. Tann onlara Türk adını verdi ve onlan yeryüzüne hâkim kıldı..r Aynı kitapta ilkçağda' Orta Asya'nın geniş bozkırla- nna hâkim olan Türklerin, göçlerle dünyanın çeşitli yerlerine ulaşıp hâkim olduklannı; Asya, AfVika, Avrupa kıtalannda devletler kurduklan- nı okuyoruz. Bazı kitaplarda "Sümerlerin" Türk gösterildiği de bir gerçek. Yaratılan büyük ve üs- tün Türk imajı, insana bazen Hhler'in, "Ahnan- ya her şeyin üstünde* sözünü hatırlatıyor. Etienne Coupeaux, çocuklanmıza nasıl bir ta- rih okutulduğunu anlatmakla bizi ikaz etmiş ol- du. Ancak Atatürk milliyetçiliği ve Atatürk dö- neminde yazılan kitaplarla bugünküler arasında- ki fark belirtilmeliydi. Kurtuluş Savaşı'nı izle- yen yıllarda, antiemperyalist bir politika güdü- lüyor, bunun yanında bütün komşulanmızla dostluklar kuruluyor, ırkçı, yayılmacı milliyet-.' çilikten uzak duruluyordu. Tarih kitaplannda,"' bir üstün Türk imajı yaratılmıyordu. Büyük dev- letlerin, yıkılan Osmanlı Imparatorluğu'nun top- raklannı bölüşmek istediği, bu hedefle Yunan-' lılan Türk topraklanna sürdükleri anlatılıyor,' ancak misakı milli sınırlan içinde bir bağımsız' Türk devleti kurulduktan sonra bütün bu devlet-.. lerle dostluklar kuruiduğu belirtiliyordu. Kong- rede bu farkın belirtilmemesi bireksiklikti. Eti- - enne Coupeaux'ya göre 1931-1993 arasında Türkleryazdıklan kitaplarda Araplar, Rumlar ve^ Ermenilerle ya bütünleşmiş, ya da onlan düşman göstermişlerdir. Bunun nedeni, Anadolu tarihi-i nin hem Türklerin. hem Rumlann, hem de Er-", menilerin tarihi olmasıdır. Bundan ötürü de Türk ; topraklannda tek bir milli varlık gösterilmesi > güçleşmiştir. Burada da sanki Keyder'inkine ya- , kın bir görüş var. Yani Anadolu sadece Türkle-, rin değil gibi. Inşallah bu benim kuruntumdur. Türkiye E. T. Tarih Vakfi geçen yıl da böyle ; bir kongre örgütlemiş, orada da Sina Akşin, Or- ' han Koloğlu gibi aydınlanmız ilgınç tebliğler,' vermişlerdi. Bu tartışmalann çok büyük yaran , oiduğundan hiç şüphe yok. Özellikle tarih İcitap- lanmızın nasıl yazıldığına gerçekten dikkat et- mek gerekiyor. Tarihler, bütün dünyada bir top- lum veya uygarlığı merkez alarak yazılıyor. Ba-' nşçı tarih görüşünü evrenselleştirmek herhalde çok faydalı olacak. Ancak birtakım olumsuz çı- ' kışlarla sorular ve kuşkular yaratmamaya da dik- ' kat etmeli. Tarih Vakfı'na bu faydalı çalışmala- nnda başanlar dilemek gerek. ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle