04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 HAZİRAN 1995 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Isveç'te şiir günleri 2 MELİH CE VDET ANDAY 0 sveç'ten yeni dönmüştûm. Istanbul'da çıkan I EVRENSEL gazetesınde "Melih Cevdet'siz dnnya çekilmezdi" başlıklı, tsveççeden çevril- miş bır yazı okudum. Stockholm'lu yazar T\t- uta Kojo, ablasına mektup biçiminde kaleme al- dığı yazısında, yabancılann Isveç'i_neden sev- dıklenni alaycı bır dille şöyle anlatıyor: "Ünlüfiıtbol- cn Jonas Thern ülkesini doğa için seviyor. İsveç dünya- nmen güzel ülkesidiyor. Bir teyzedefutbol vekraliçin seviyor bu ülkeyiTorbjörn adlı bir yurttaş İsveç'i gü- zel, becerikli ve sanşın kızlan için seviyor; Hasse adın- da biri de nihavet Avrupa Biriiği üyesi olduğu için ül- kesini bu yıl daha çok sevjyor™" Ama... Bır de aması var bu ışın: "On dört yaşındaki Sture'nin tnesajı ise, yaşasın ls- veç ve lsveç devletinin korkunç dış borçlan! Evet ab- la, Sture herhalde postahaneden bayrak alıp kralı se- lamlamaya gftmemiş, ben de gjtmedim. Refah toplu- munun sarsıntısjnı bu güneşli günlerde unutmak ko- lay, ama Sture'nin okulunda da yemek belki bedava de- ğü, belki de geçen gün metroda öklürfilen genç onun arkadaşı idi. On yedi yaşındaki katil bugün gazetede "Öldürmek ıçın değil, benden uzak dursun dıye bıça- ğı çıkardım' diyor. Acaba bıçağı neden taşıyordu bu genç? Belki Sture'nin annesi babası işsizdir. b'irçok an- ne babalar gibL. Eskiden belki Sture'nin parası var- dı, berkesin vardı, şimdi hem Sture'nin hem devletin borcu var." Bu yazı, benim hayTan olduğum tsveç'ın arka yü- zünü anlatıyor, değil mi? Yalnız onunla kalmıyor, be- nı de uyanyor, "görünüşe aldanma" dıyor sankı ba- na, "evet biz refah toplumu idik, ama şimdi gn-tiağı- mıza dek borca batmış dummdavTZ." Şöyle sürdürüyor sözünü. "Keşke sen de burada okaydın! Türkiye'den bir ko- nuğumuz vardı. Melih Cevdet Anday ulusal giinde İs- veç'i gördü ve havran oldu. Bir gün az, fakat bu mem- leketi sevdim, siz doğaya çok borçlusunuz, belki de do- ğa size, doğaile banşık güzel >aşamayı bilivorsunuz. di- yor. Mutlulukla gülümseyen İsveçHlerin nıemnun ol- duklan beiU her hallerinden. Anda> 'ın dilimize yeni çevrilen şiirierini dinliyorlar, güneş hiç batmıyor, doğa güzel. sessiz, sakin. Anday Türk spesi>aütesi olarak ra- kı ikram ediyor. Dünya ne kadar güzel. ulusal gün ulus- lararası gün olsun. şiir dintevelim. dost olahm." Sayın Tuula Kojo'nun yazdıkJanndan çıkanyorum, ben o sözleri Stockholm'daki ikmci akşamımda lsveç YazarlarBirliği'nındüzenlediğıtanışmatoplantısında söyledim. Evet, lsveç'ın bende bırak- tıgı ızlenim böyle anlatılabilırdı an- cak. O izlenimım sürüp gidıyor, hiç bır değişiklik olmadı. Şimdi kendi kendime soruyorum, Sayın Kojo, Tür- kıye'ye gelse, aldanarak da olsa ben- zer sözleri söyleyebilir mi? Hiç sanmı- yorum. O yazıdaki yakınmalar, zengın bir ülke yurttaşının yakınmalan. Aynca mutluluğun baş koşulu zen- gınlık değildir ki! Dostum Lütfi Öz- kök, daha Stockholm'a ayak bastığım gün bana isveç'ın gırtlağına dek bor- ca batmiş dunımda olduğunu anlatmış ve sözlerinı şöyle bağlamıştr - Herkese. önüne gelene para dagıt- blar. Ama bunlar akıllı insanlar. beş al- u yıl içinde eski durumianna kavuşa- caklar. borçlannı ödeyeceklerdir. Malmö'de Baltzar Ötelı'ndekı oda- mız beşmcı katta ıdı, asansörden çık- tıktan sonra odalara gıtmek için kilit- li bır kapıdan geçmek gerekıyordu. o kapının anahtannı da yanımızda taşı- yorduk. Bir güvenlik önlemıydi bu. Demek ışler böylesine sarpa sarmıştı. Evlerini. sokaklanm, kentlenni terte- miz tutan, yeşılin banşçı havası ıçın- de sakin bır yaşam sürdüren bu insan- lar, birden gençlerde başlayıveren ser- keşhk dalgasını kımbilır ne zor anla- mışlardı! Bu, kuşkusuz, tsveç'e özgü bir so- «tr EvınızTufunbanh fan.Hayalinizdeki kışlık ya da yazlık eve veya işyerine sahip olmak için bir Tütünbank Şubesine gelin. Cünkü.. Tütünbank'ta "HlZİI Honuf HredİSİ" başvurunuz hemen değerlendirilir, hemen sonuçlandırılır. Size en uygun seçeneği mutlaka bulacağınız vadelerle, istediğiniz kredi aynı gün verilir. Tütünbank'ın size duyduğu güvenin, paylaştığı dostluğun size yansıyan hızıdır bu. Tütünbank "HlZİI Honuf HredİSİ" nden mutlaka yararlamn. h e m e n b u g ü n ! İ l k e m i z , G i i v e n v e D o s t l u k " run değildir. Malmö halkı. şaırlere büyük ilgi göster- dı. Son gece koca tiyatro salonu ağzına kadar dolmuş- tu. Burada Devlet Tiyatrosu artistlennden bır genç ha- nım, yabancı şairlerin şıirlerinın Isveççelerini okudu. Katedrali ıle ünlü, ünıversıte kenn Lund'dada öyle ol- du. Katılan şairlerin adlannı vereyim: Anna Enquist (Hollanda), Jose LuisGimenez-Fron- tin (lspanya). Judith Herzberg (Hollanda), Miroslav Holub (Çekoslovakya), Ernst Jandl (Avusturya), Ryszard Kreynicki (Polonya), Natasha Lako (Ama- vutluk), Marianne Larsen (Danımarka), Jila Mossaed (Iran), Cees Nooteboom(Hollanda), Henrik Nordb- randt (Danımarka). Lolta CMsson (fsviçre), Jesus Or- tega (Şili), \Viltiam Pitt Root (l SA). Eva Runefett (Is- vıçre), Marin Sorescu (Romanya), Teterehu Aü-Tag- ba (Togo), Pamela Lschuk(USA), Yan I j (Çın). Bu şaırler ıçınde Danımarkalı Hennk Nordbrandt çok iyi Türkçe konuşmaktadır. Onunla Bopal (Hındıs- tan) Şiir Gürilen'nde de bırlikte olmuştuk. Şimdi Tür- kiye'de, Bodrum'da oturmakta. Dilimızi iyi bildiğı için, Lütfi Özkök onu "Hayri Bey" dıye çağınyor. Bu şaırler ıçınde Avusturyah Ernst Jandl, dinleyıci- nın çok ılgisıni çekti. Şiıre dadaızm akımı içinde baş- lamış olan Jandl'ın bir şiirini yazıma alıyorum: franfrantilltiD fran till tiD fran fran fran till fran fran fran till till fran till till till fran till till fran fran fran till till OchtiJbaka Dört gün bu şaırler arasında dostluk ilişkileri kurul- masına yetmışti. Sabahtan akşama, otelde, yemekte ve elbet şiir okuduğumuz yerierde bır arada idik. Bırbiri- mıze irrıza verdık, Şiırler yazdık. Bırgün de bizi Isveç'in ta güney ucuna, Viking kral- lannın mezarlannı görmeğe götürdüler. Bu mezarlar bir buçuk insan boyunda, daire biçiminde konmuş ka- ba taşlardan oluşuyordu. Sonra da bir köy evine ögle yemeğine gıttık. Unu- tamayacağım bir anı oldu bu benim ıçın. Köy evı de- dığım, bır av köşkü ıdı, burada oturan aile bızı ağırla- dı, genç bır kan koca. Bırbınnden güzel ıki çocuk on- ca konuktan habersızrruşçesıne ortada oynayıp duru- yordu, ama kimseyi rahatsız etmeden. Bahçe görülme- mış bır güzellıkte ıdı, göz alabıldiğıne uzanan yeşillik, ilerde, ta ötede ormana vanyordu. Şarap ıçtık, güzel yemekler yedik. Bizi konukJayan aileye mutluluklar di- lenm. PENCERE Tonguç'a "Atatürk Odülü' C umhunyetm kuruluş yıllan... Yüzyılardır her şeyden yoksun kalmış çöl gibı bir Anadolu ve Anadolu'da kırk bın dolayındakı köyde yaşayan çıleli insanlar... Yoksulluk, bılınçsızlık ve genlık dızboyu. Ne var ki bu konumu tersyüz edıp üstesmden ge- lecek yetışmış bir eğıtımcı kadrosu da var mi yok mu belli değil. Ama bır avuç ınsan ve bu gerçeği ıyı bılen Atatürk, 1921 Sakarya Mey- dan Savaşı öncesinden başlayarak her yerde ül- ke kallcınrnasının öncelıkle Anadolu insanının eğıtılmesınden geçtığını vurgulamaktadırlar. Bu ulusal bılınç ve özvenlı örnek olma (Ku- vay-ı Milliye ruhu)öz\-enli, bilinçli yurtsever, Atatürkçü öğretmen kadrosuna doğru hızla yol alır. Dönemınin eğıtım bakanlan. MustafaNe- cati ve Saffet Ankan ıle dorukJara ulaşır. Bir- çok denemeden sonra 1935 yılında köy ınsan- lanna eğıtım yolunun ancak köyden yetışen in- sanlarla açılabileceği sonucuna vanlır. Bu gö- rüş içinde Atatürk'ün önerisiyle Türk ordu- sundan yetişen çavuşlar, kursla eğıtılerek (eğit- men kurslan) köy öğretmenı yapılır Bununla yetınjlmez: Daha ileri aşamalara geçilmek için yöntem geliştırilmesıne çalışi- lır. Büyük M. Eğıtim Bakanlanmıza bir yeru- sıeklenır: HasanÂHYüceLBugelışmelerolur- ken eğitmen kurslannın başansında ve daha sonraki çagdaş eğıtım lcurumu, Köy Enstıtü- lennin yaratılmasında en büyük payı olan Ha- san Âli Yücel, büyük egitimci Ismafl Hakkı Tonguç'u keşfeder ve onu ilköğretım genel müdürlüğüne getirdir. 23 Haziran 1960 günü yaşamdan aynlışının 35. yılında bulunduğu- muz, tsmail Hakkı Tonguç, masa başında otu- ran bir bürokrat yönetici değildir. Rahat bir görevi önemsemeyen, Anadolu köylennın tü- müne yakın bölümünde ayak ızleri bulunan, an gibi bir ensütüden ötekıne koşturan Anadolu aydınlanmacısı Tonguç'un Türk eğıümme yaptığı büyük hızmet ve özvenlı çalışmalan değerlendirilerek Atatürkçü Düşünce Derne- & tarafından kendisine 1995 yılı için "Atatürk Odülü" venlmesine karar verilmiştır. AyyukERENBERK Galîp Sayılmaz Bu Yolda Mağlup... Harb-i Umumi'de Alman Imparatoru Wilheim'in bı- yıklan mcxJaydı. Dudak uçlarından şakaklara doğru kıvrılarak yük- selen bıyıklar, kışiye korkutucu bir görüntü veriyor, Osmanlı'nın pala bıyığını anımsatıyordu. Bu da yet- mezmiş gibi VVİIhelm başına fes geçirip fotoğraf çek- tirmez mi!.. Halk arasında söylenti başladı: - Alaman Imparatoru Müslüman olmuş... • %..-- Gazetelerde bir fotoğraf gördüm: Fransa Cumhur- başkanı Chirac, Bayan Çiller'in elini öpüyor. Tarıhsel bir resim!.. Şimdi ötede beride bu resim üzerine konuşmalar- dan ne yorumlar çıkacak: - Hey be!.. En büyük Çiller.. - Başka büyük yok!.. - Fransıza elini öptürüyor... Fransız erkeğinin kadın eti öpmek 'görgü'sü üzeri- ne eğitildığini herkes bilmediğine göre, fotoğrafı birin- ci sayfaya koyup bır de manşet patlattın mı, ış tamam: "Çiller'in zaferi!.." Bizim medya yaman bir tezgâh kurdu, ama, bu tez- gâhta kimin başına çorap örüldüğü ister istemez or- taya çıkacak... Bekle ve gör!.. • BAB'ın (Batı Avrupa Birtiği) Paris toplantısında Çil- ler "zafer" mi kazandı?.. Medyaya göre kazandı. Ya Türkiye?.. Çiller "zafer" kazanırken Türkiye'ye neler olduğunu anlamak için medyanın çok satışlı gazetelerinde kü- çük puntolu başlıklara göz atmak gerekiyor. Peki. Türkiye'ye ne olmuş? Batı Avrupa Birliği (BAB) Asamblesi'nde, Türkı- ye'deki Kürtlere özerklik verilmesını ve Kıbrıs'taki Türk askerinın çekilmesini öngören rapor onaylanmış. Medyaya göre skor: Türkiye 1-0 mağlup!.. Çiller 1 -0 galip!.. Gün geçtikçe bu tezgâh daha alengirli kıyaklar üze- rine çalıştınlıyor; medya, ülkenın durumu ile Çiller'in konumunu ustalıkla birbirinden ayırıyor. Işler kötüye, ama, Bayan Çiller iyiye gidiyor. Bayan Çiller sanki Türkiye'nin değil, bir başka ülke- nin Başbakanı.. • Tanzimat Fermanı, Batı'nın Osmanlı'yı baskı altına almasıyla çıkmıştı. Bu kez Meclis'ten bir şey çıkmıyor. Milletvekilleriyle sıyasal partilerin demokrasi peşre- vinin ardı arkası gelmiyor; Avrupa'yı uyutmak için bir bayan Başbakanı Paris'e yolluyoruz; ama Avrupa uyumuyor... Biz uyuyoruz. Daha doğrusu uyutuluyoruz. Dünyada hiçbir ülke yoktur ki Başbakanı uluslara- rası forumda "zafer" kazanırken temsıl ettiği devlet ye- rin dibıne batınlsın!.. Bizim her işimız yalan dolan ve birbirimizi aldatma- ya çalışmak değil mi!.. Bu işin sonu yok!.. ' ' • " • ' - Galip sayılmaz, bu işte mağlup!.. • i - i - f Kelebek'te gordugunuzu alırsmız. Kelebek mağazalarından aldıgınız ber motnlya evinize aynen gelir. Ölçüsü, rengi değişmeden. Eksiksiz. hasarsiz! \. • i- kMÜKEMMEL MOBİLYA m'ı ELECTRDLUX Z 3B DOLPHIN ELECTRONIC ELEKTRİKLİ 5ÜPÜR Bu keyif hiç bitmesin ister misiniz? % 99 97 oranında emsalsiz filtrasyon . 5 filtreli elektrostatik mikro tarayıcı sistem ile tam temizlik.. Eşsiz emiş gücu.. Entegre aksesuarlar. Tıkanmayan ve dayanıklı konik hortum.. Süpürge üzerindekı askısında taşınabılen teleskopik boru.. Düşük ses seviyesi.. Elektronik güç ayarı... Hava üfleme fonksiyonu.. Electrolux Z 3842 Dolphin Electronic elektrikli süpürge evinize tam hijyenik temizlik keyfi, hayatınıza benzersiz bir kolaylık getiriyor - " - Farklı özellıklere sahip diğer Electrolux modelleriyle sız de bir an önce tanışın! Size en yakın Electrolux bayıinı öğrenmek ve ayrıntılı bilgı için Türkiye'nin her yerınden ücretsız servıs telefonumuzu hemen arayın. ' ES Electrolux "Beyaz Eşyada D ü n y a Lideri" • MERKEZ: TARUBAŞI BUUARI NO 35 TAKSIM 80O90 ISTANBUl TEL 02'2.293102C FAX 0J12251K • ŞUBE: ATATÜRK CAD NO 376 [DANIŞMA SERVİSİ 1 6032 ^ V *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle