14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 1995 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Süleyman Demirel üzerine... Prof. BAHRİ SAVCI T urkıye'nın, Süleyman Beyle bır sure daha "meş- gul"olacağı göruluyor Kendısınden, boyle, düpe- duz soz ettığım ıçın hem kendısınden hem okurlar- danözürdılenm 53 yıldır, hem devlet bı- lımlen okuyan, hem de okutan bınsıne, devlet başkanından, gereklı mücadele de- yışlen ve uslubu dışında söz etmek, pek yakışmaz Fakat, ne> leyehm kı bu dev- let başkanlanndan kımılennın, o maka- ma pek sığmayan tavırlan, gorev yapmış bıçımJen ve anlayışlan, makam gereğı- nın ve anlayışının estetılden ve anlayış- lan dışına o kadar taştı kı bız yurttaşla- nn "riayetleri'' de törpulendı Cumhurbaşkanı Süleyman Bey, ılk başbakanlığmın, o ılk aylannda Mülkı- ye'yı görmeye gelışını anımsıyorum Unıversıte zıyaretJenne, neden Sjyasal Bılgıler Fakultesı'nden başlamıştır) O fa- kulte kı 1961 Anayasası nın oluşumuna en çok katkı getıren bır kurum ıdı ve baş- bakan olarak Süleyman Bey "Bu anaya- sa fle ülke ydnetflemez" dıyecektı, kısa bır sure sonra Ama SBF, o sıralarda, devlet bılımı okutan tek kurum ıdı Onun ıçın Süley- man Bey'e, tam btr ıtıbar gostermelı ıdı Bunu eksıksız gösterdı de "1961 Anayasası ite ulke yonetikmez" sozu, aslında, "Buulke.demokrasıDevö- netilemez" değerlendınlmesıvle eşan- lamlı ıdı Fakat "Daha gençtır ve ancak bir teknokratûr, zamanJa oğreıur" den- dı Fakat, o Celal Bayar'ın. kendısınden söz edilırken "Şu bizfan su mfidunı değiJ mi" dıye hafıfsedıgı kışılıgıne Süleyman Bey, "demokrasi devlet adamhğr figü- runü vetmeye pek gerek gormedı Derken Evren Paşa ıle dort ortağının "demokrasiye Fetref donemı geldı Na- lınlanyla^demokrası ûzenne basa-basa yuruyen Ozal ıle bırlıkte Işte bu, -demokrasiye bir 'bid'at' olan dönemde, Süleyman Bey'ı bu kez bır "demokrası havansi" olarak gorduk Ben buna "Aydınlar Ddekçesi" ıçın kendı ta- kımına ışaret vermesı ıçın Süleyman Bey'e gıttığımız zaman, tanık da oldum \edeınandım Bırçok kışının, ınanma- yıp "Yani-kâni" oykusunü anımsatma- lanna karşın "Beşer, değjşken bir var- hkür" kurahndan medet umarak Derken Çankaya gûnlen geldı Sankı Özal, kendısının yol gosteren ağabeyı ımış gıbı onun sakım (kötu sonuçlu-yan- lış)espnsmmmanyetığınegirdı Açıkça, Ozal'ın "Mr. Bush President'liğTne he- ves edışı gıbı bır havaılık gostermeden yanı, "başkanlık sistemi"nı ılen surme- den, Çankaya'nın "kudretli cumhurbaş- kanı"rolunu oynamaya başladı Ne ımış0 Kendı kışılığını tanhe gommek ıste- yen o kntık gunlerde bıle aleyhınde bu- lunduğu 82 Anayasası 'nın, gerçek parla- mentanzmımızın ozüne sığmayan sap- tırma, ruzulı haşıvlerden ıbaret hükûm- lenne sığınmaya başladı 82, kendısıne, "doletin başı" nıtelemı ıle anayasal gö- rev ve yetkıler venyormuş, bunlan yen- ne getırerek gorevını yaparmış Süleyman Bey, boyle bır sav ıle etkılı ve etkın bır "devlet başdığı" rolünu oy- namaya başladı Tamam da ışın ıçmde kımı mcelıkler \ar Evet Devlet, organlannın duzenlı ve uyumlu çalışmalannı gozetır Yasama, yurütme. yargı ıle ılgıiı kımı görev ve yetkıler değıldır Bızzat "hükum koyma" (yasa-yonetmehk yaparak) bızzatıcrada bulunma (bu hukümlerle, somut eylem- lerde bulunarak) bızzat yargı karan alma (hukuk hukürrdennı somut olaya uygu- layarak), egemenhğın asıl yetkı alanını oluşturur Bunlann da sahıplen, objektıf hukuk kurallan koyan "parlamento"dur Bu ku- rallara gore kamu hızmetlen kuran, de- ğıştıren, kaldıran ve böylece, kamu ışle- nnın tumunun sevk ve ıdare edıcısı olan hukumettır Bütün anlaşmazlıklarda, de- mokratık anayasa ve yasalann gosterdı- gı gerçek hukukun ne olduğunu dıyen bağımsız yargıdır Bunlann arasında da parlamentanzmın cumhurbaşkanı yok- tur Vakıa, anayasaya göre yûrötme, cum- hunyetın temel organlanndan bınsıdır Cumhurbaşkanı da onun hatta ılk uzvu- dur Bu suretle, parlamentanzmde, ıkı başlı bır ıcra (yurutme) uzvu varmış gı- bı gözukür Ama bu bır goruntüden baş- ka bır şey değıldır parlamentanzmde parlamentanzmın butûn tanhı, herülke- de, tahtlarla meclısler arasında geçen bır demokrası savaşımı tanhıdır Bu sava- şım, tahtlan egemenlık yetkılennden soymakla noktalanmıştır Fakat ancak parlamenter demokrasının tanhsel yapı- sının bır anısı olarak devlet başkanlığı sürmektedır ve o da ıcranın başında, ta- nhsel anıya bır saygı olarak yer almak- tadır Fakat butun egemenlık yetkılenn- den soyuJarak Bızım 82, bu geleneğe uyarken EvTen Paşa 'nın ve generallennın "Icuvvetii deviet-kuvvedi başkan" duşle- nne sadık kalarak Evren Paşa ıçın ana- yasaya, bır surü haşviyat koymuşlardır Şımdı, bızım demokrat Demırel de bunlan, bızım parlamenter demokrası- mızın oğelen sayarak onlan benımseme davranışı ve tutkusu ıçındedır Ama gor- mek gerekır kı 82 bıle, yürütmenın (ıc- ranın) gerçek başı olarak başbakanı ınşa etmıştır tktıdar partısının liden -genel yönetımın şefi- ıcranın başı olarak Kur- duğu kabıne-hukumetı, her türlu yeğle- melen, kararlan, uygulamalannda, sevk ve ıdare ederek Bu arada, Demırel'ın sunsıkı sanldığı 104 maddedekı yetkıler akla gelınce, he- men bılmelıyız İcı bunlar, demokrasının teorisi-teorenM- doktrini açısından, ege- menlık yetkılen değıldır, yasamanın, yu- rütmenın yargının gûnlûk gıdışındekı (revışındekı) ıkmcıl eylem ve ışlemlerdır Demırel, bunlara dayanarak re'sen uygu- lamı ve yeruıe getmlmesı zorunlu olan bır yasa -bır tüzuk- bır onerge yapamaz bır hendek açamaz, on kuruşluk bır da- vaya bakamaz, uluslararası bır belgeyı ımzalayamaz (Sız, Ozal'ın, şışıne-şışıne, bır antlaşmayı ımzalamasına bakmayı- nız O, anlayanlan gulduren bır basıthk- t») Yanı.özeünözetı Cumhurbaşkanı, so- rumsuz -bu nedenle yetkısız- çünkû, yan- sız bır kışıdır Ancak bılgısı formasyo- nu, deneyımıyle sıyasal arenada dıyalek- tık bırsureç ıçınde bırbmyle zıtlaşan yet- kılı organlar arasında, uzlaşmayı bulma- ya çaba gosterecek bır katalızördür Fu- zulı yetkıler kullanması onu ıster-ıste- mez, eylemsel sıyasaya bulaştınr Böy- lece kredısını yıtınr, o Fakat gel gör kı sorumlu hukümetın ışbırlığıyle alınacak parlamentonun ka- rarlannı referanduma sunma yöntemıne kadar her alanda savlar ve önenler ılen sürmektedır Nazık bır duşun özgurlüğu sorununda konunun içerigı-alanı,suurla- n- oiçutieri, ancak yetkılı organlara meş- veretlen ıçınde çözulebıhr Bunun dışı, fetva ıstıdatlı yontemlere ıtıbar etmeme- hdır Rejımındernokratıközunudeğıştır- me ıstıdadındakı referandumun, sağlıklı bır sonuç vermesı çok aydmlık ıçınde olanaklıdır, ancak ıyı hazırlanmadığı, ay- dmlık ıçınde sunulmadığı zaman, bır re- ferandumun, demokratık rejırrun gerçe- ğını verebıleceğı, erbabı arasında, düşu- nulmelıdır Sıyasal konulan düşunen kımı sıyasal çevreler, konulan çozme yetkı hlennın, ağır davrandıklannı ve çok zaman da yanlış yaptıklannı soyleyıp, Demırerın, ağırlığını koyarak ışı bıtırmesını ıstıyor- larmış Iş bıtırmek ıçın mı Demırel, koalısyo- nu akamete ugratma, Çfller'ı ıktıdardan -partı lıderlığınden- düşurme, Meclıs'ı kendı normal süresınden aşağı çekme manevralanna gınşıyor" Koalısyonun, Meclıs'ın, Çıller'ın yaz- gısına, hûkmedecek olan Çankaya değıl- dır Bu yazgıyı, Parti-hükumct- MecHs dınamıklen behrler Haydı dıyelım kı Demırel, sıyasayı, bu koalısyondan -Çıller'den- ve bu Mec- lıs'ten kurtardı Ne var kı sıyasal arena- da sorumsuz -yetkısız- ve yansız bır dev- let başkanlığma davanan parlamentanz- mımızın alacağı yaralar ne olacak7 Demokratlık, yansız makamı, dıyalek- tık ıçındekı "siyasa" alaruna sokmamak- tadır ARADA BIR NAZİFE GÜNGÖR Gazı Unı Iletışım Fakultesı Aykın Bir Seçim Sistemi... Bır sıstem, att bınmlen olan kurum, kuruluş ve or- gutlenn ışlevlerını gereğı gıbı yenne getırmelen ıle an- cak aksamadan yaşamını surdurebılır Eğer sıstem ıçındekı bırımlerden herhangı bın gorevını tam olarak yapamıyorsa bu durum, sıstemın obur bınmlennde deetkısını gostenr Bırbınmdekı ışleyış aksaklığı obur bınmlerce gıdenlmeye çalışılır Ancak bunda venm sağlanması soz konusu olmadığı ıçındır kı hem bınm- lenn ıcraatında hem de ortaya konulan ışın perfor- mansında yeterlı ve gereklı duzeye ulaşılamaması durumu ortaya çıkarak sıstemın butunu ıçın bırtakım olumsuzluklar ve rahatsızlıklar doğmasına neden ola- tHfır Turkıye Sanayıcı ve Işadamlan Dernegı TUSlAD'ın seçım sıstemıne ılışkın gınşımı Türkıye'de de boyle bır duaımun yaşanmakta olduğunun somut bır gös- tergesı olarak gorulmelıdır Seçım konusu hemen her gun tartışma gundemının başında yer alan ulkemız- de yıllardan bendır uygun bır seçım yontemı gelıştı- nlemedı. Konuyla asıl ılgıiı bınmler olan yasama ve yu- rutme, uzerlenne duşenı gereğı gıbı yapamayınca TUSİAD kolları sıvayarak ışe koyuldu ve "çoğunluk- çu uzlaşı"adıyia bır seçım sıstemı onensı getırdı Aslında TUSİAD'ın boyle bır çalışma ıçıne gırmeye neden gerek duyduğu, kendısını neden bu yonde bır sorumluluk duygusuna kaptırdığı, ışın perde arkasın- da sıyasal çevrelenn olup olmadığı vb sorular merak konusu ve yanrt bekleyen sorular Ancak soz konu- su seçım sıstemıne ılışkın onenler ve bunlarla ılgıiı ge- rekçeler açıklandı Bu gerekçelerden bın Türkıye'de çok yonlu kutuplaşmaların onune geçılmesı, sıyasal ortamdakı zrtlıklann, uzlaşmazlıklann ortadan kaldı- nlması olarak belırtılmektedır Ikıncı olarak son yıllarda sıyasal yelpazenın hızla ge- nışledığı, bunun sonucunda da gerek sağda ve sol- da gerekse etnık duzeyde çeşıtlı toplumsal kesım ve gruplann sıyasal arenada temsıl olanağı bulduğu ve tartışma ortamına katılmakta olması Bunun da ge- nış halk krtlelen nezdınde guçlu bır ret tepkısı ıle kal- ması uzenne soz konusu azınlık kesımlenn sıyasal ka- tılımlannın onlenmesı gereğı de one surulen gerek- çelerden bın Aynca Turkıye'dekı sıyasal uzlaşmazlığın onemlı bır nedenının de azınlık oylanyla parlamentoya gıren kuçuk partıler olduğu, dolayısıyla onlara da bu yon- de olanak verılmemesı gereğı uzerınde durulmakta- dır Türkıye'de çoğunluğun egemenhğının sağlanması ıçın butun bu engellerın ortadan kaldınlması gerek- mekte Bunun ıçın de "çoğunlukçu uzlaşı" adlı seçım sıstemı onensı sunulmaktadır Önenye göre belırle- nen seçım bolgesınde kullanılan toplam oylann yuz- de ellısını aşan partı, o bölgede seçımı kazanmış ola- caktır Ancak hıçbır partı yuzde ellı sınınnı aşamaz- sa, seçmenlenn ıkıncı tercıhlen, ondan dayeterlı ora- na u/aşılamazsa uçüncu tercıhlen dıkkate alınacak- tır Dolayısıyla da bu seçım sıstemınde halkın çoğun- luğu tarafından desteklenen adaylar seçımı kazana- caktır Boylece ulke, azınlık hukumetlenyle yonetıl- mekten kurtulacaktır Çoğunluk ıktıdarlan yonetıme gelecektır Aslında burada bır yanılgı soz konusu Demokra- sıler, çoğunlukçu değıl, çoğulculuk temelı uzenne kurulurlar Demokrasılerde toplumun her kesımının soz sahıbı olma, sıyasal duzeyde temsıl edılebılme hakkı vardır Değışık gruplar, değışık goruşler elbet- te kı çok kutuplu bır tartışma ortamında bırlıkte var olacaklardır Her zaman uzlaşmaya varma zorunlu- luğu da aranmamalıdır Çokseslılık esası asıl geçerlı olandır Oysa TUSİAD raporunda demokratık duzenın ge- reğı olan butun bu durumlar olumsuzlanmakta, ço- ğunluğun mutlak egemenlığının gereğı one surulmek- tedır Yuzde ellı oy oranını aşamayan partılere de, on- lann seçmenı olan azınlıklara da hıçbır söz hakkı ta- nınmamaktadır Türkıye'de şu anda yuzde ellı oranı- nı aşabılecek partı sayısı ıkıyı geçemez Taş çatlasa uç olabılır Ya gen kalanlar ne olacak? Ya demokra- sının gereğı olan çok partılı sıstem nerede kalacak? Çoğunluk hukumetı dıye bırya da ıkı partıyfe, tek bo- yutlu, tek seslı bır sıyasal zıhnıyetle, tartışmalara ola- nak vermeyen dıngın bır sıyasal yetkeyle demokra- tık rejımlerın yaşaması nasıl mumkun olabılır? Ama TUSlAD'dan çıkacak bır seçım onen raporu- nun da başka bır nıtelıkte olması duşunulemezdı el- bet Ekonomıdekı tekelcılığı sıyasettede ıstemelenn- den daha doğal ne olabılır? Kafalar nasıl kanştınlır? M.EMİN DEĞER Hukukçu-Yazar T ürkıye'de, Ozal'la baş- latılan küreselleşme sevdası karsısında, ulu- sal bağımsızlığı ve ulu- sal kımlığı savunanlar. eskıye özlem duyan, ye- nılıf ı ısteme>en kışıler olarak nıtele- nıyor Bır de çok şık(') ad bulundu "Dinozortor"! Mıllıyet'ın Entellektû- el Bakış sayfasının sorumlusu Şahin Alpay'ın bır yazısı ûzennde durmak ıstıyorum Başlığı "Hadi koyumuze dÖDeUm".. Bu başlık bıle ne denılmek ıstendığını anlatmaya yetıyor Kema- lıst Devnm'ı savunanlann gerçek dışı sav larla eleştınldığL asagılamaya çalı- şıldıgı yazıda Alpa>, Cumhunyet Tür- kıyesı'nın devnm kazanımlannı yok sayma pahastna, çagdaş olan her §e> ın Demokrat Partı'yle kazanıldığını sa- vunuyor OnagöreKemalıstduşünce- yı uygulamaya kalkı^mak, ekonomi- de: "yabancı sermayeyı kovalım fab- nkalan mıllıleştırelım kalkınma se- ferberlığı ılan edelım ımece veangar- ya usuluyle dunyaya kalkınma dersı verelım Hadı Turkıye'nın son yanm yûzyılda yaptıgı her şeyı tersyûz ede- lım " Siyasada: "Bürün uluslararası ılışkılen koparalım, NATO Antlaş- ması ve "ÇeldçGöç" çerçevesınde ul- kemızde bulunan yabancı askerlen yurdumuzdan kovalım Batıya karşı tam bağımsızltğımızı yenıden ıhdas edelım'(l) Uluslararasıılışkılergere- ğı benımsedığımız ınsan haklan söz- leşmelennden ımzamızı çekelım'" "Ve sıyası parhlenn hepsını kapa- tıp, Cumhunyet Halk Partısı çatısı al- tında bırleşelım 1 " demektir. Yazar uyanyor "Bunlan abartma sanmavın" dıyor 1 Çünkû. yazara gore ulusallığı savunmak yozluktur, 1930'larTürkıyesı'nedönmektır Oy- sa Turk devnmı, asla durağan degıldır v e Mustafa Kemal'e göre "Devrimler başlar ama bitmez." O, bu özdeyışle devnmın sureklı olduğunu vurgula- mıştır Aynca gelecegı dondurmuş, "benim arddbnm akfa ve bitimı rehber edenlerdir" sözlen ve hedef gösterdı- ğı çağdaşlıkla, devnmın süreklılığıne ve yonetıme ışaret etmıştır (2) Yazar, adını vermeden Kemalıst Devnmı yenyor ve Turkıye'nın son ellı vıllık kazanımlannın o dınozor Kemalıst yanlılannca heba edılmesın- den korkuyor Bu yazı başanlı bır polemık yazısi- dır Ve Zulfıkar Doğan'ın 14 Ekım 1994 gunlu Mıllıyet te çıkan bır yazı- sına göre değerlendınldığınde, başan- lı bır kafalan kanşbrma yontemi uy- gulamasıdır(3) Bu görüşlenn yanıtı, Mustafa Ke- mal'den almarak venleceknr Önce şu ABD'nın ve ızleyenlenn tuylennı dıken dıken eden(4) tam ba- ğımstdık kavramına değınelım Bu kavTamı, bıhnçlı ve kendı özünde ba- ğımsız olan kışının bıle, fantezı an- lamda ele alması düşünulemez Ba- ğımsızlık once bıreyden başlar Kışı- lığın altyapısıdır Çok yakmda, lıberal görüş yanlıla- nnca bır yazann düşüncelennden do- layı ışıne son venlmesıne karşı goste- nlen duyarlık, bıreyın duşünce bağım- sızlığı ustüne oturtulmuştu ve elbet doğruydu Bıreyın, duşünce bağımsız- lığını savunanlann, bır ulusun bağım- sızlığı söz konusu olduğunda, bağım- sızlık savunuculanna dınozor gözüy- le bakmalannın nedenı anlaşılabılır mı 9 Burada bır kafa kanştırma uygu- laması yok mudur 9 Kaldı kı bırevın düşüncesı, ıçınde bulunduğu toplumun genel duşünce ve göruşune göre bıçımlenır Bıreyın bağımsızlığının ulusun bağımsızlığın- dan aynlamayacağı nasıl bılmezden gehnır 0 Bıreyın kımlığı ıçın gereklı olan bağımsızlık, ulus ıçın gereksız olabılır mı'' Bıreylen bağımsızlığın bı- lıncınde olmayan uluslar, bağımsızlı- ğına kavuşamaz Yıne bağımsız olma- yan uluslann bıreylen de bağımsızlı- ğın anlamını bılemezler Bağımsız ol- mayan bır ulus kendı kımlığını yıtır- mış değıl mıdır 9 Bakın dınozorlann Mustafa Ke- mal'ı bu konuda ne dıyor "Btr ulus. kendi gücüne dayanarak vartık ve bağımsıztığmı sağlavamazsa. şunun bunun ovuncağı olmaktan kur- tulamaz.- Bu nedenk ulusaJ gucu er- ken ve ulusal ıstencı egemen kılmak il- kemtzdır.." Bunun ıçın "Bırevlerdüşu- nfirolmalıdır. .Bırolerduşunurolnıa- dıkça haklannı anlamış bulunmadık- ça, v ıgınlar tstenılen vone, berkesce iyi ya da kötu vonlere surükk'nebilirler. Kendinıkurtarabılroekıçın her bireyin ulkenın alm yazısıyia kendisinin i^i- lenmesı gereldr." Işte bugun fantezı bır yazıya konu edılen Kemalıst bağımsızlığın anla- mı Kışının. bıreyselleşmeden ba- ğımsız olamayacağını ve ulusun ba- ğunsızlığının bıreyın bağımsızlığın- dan geçtığının belgesı Bırey önce kendinı kurtarma bılıncıne erecektır kı ulusal bağımsızlık sağlanabılsın Bu olmadan hıçbır kurtuluş olamaz Ke- malıst Devnm 'ın temelınde ışte bu bı- lınç yatar Bağımsızlık ve ulusal ege- menlik. 1920'lenn başında Osmanlı mülkünde -ulkesınde- olmayan cum- hunyetın temelı, olmazsa olmazı olan ıikeler Pekı 1920'lere değın Osmanlı'nm mulkünü yurt ve kulu olan ınsanı bı- reyselleştırmeden, kışı kendısı ıçın var olmadan, ülkesının yazgısıyla nasıl ıl- gılenebılirdı 9 O mülkü nasıl yurt ya- pabılırdı 9 Sait bunun başanlması bıle, Kemalıst Devnm'ın fantezı konusu yapılmasına ızın vermemelıydı p Çe- kınmeden soyleyelım kı ulusal bağım- sızlığa fantastık açıdan bakmak, ama bıreyın özgürlüğünü savunmak, en azından emperyalızmın oyununa gel- mek değıl mıdır 9 Ya ekonomıde ne denlı dınozorlaş- mışız 9 Bır de onu görelım Ama once bu- noktaya ışaret edelım Sosyal ve ekonomık olaylar, zamanının koşulla- nna göre değerlendınlır Bu-devnmın öznel koşullanna göre gelışen olayla- n, günumüzun değer yargılanna göre ırdelemek amaçlı da olsa yanhştır 1930'lar Türkıyesı'nde özel gınşımı hangı sermaye öıgütleyecektı 9 Yoklar ıçındekı bır ülkede ne yapılacaksa o yapılmıştır NasıJ mı 7 "Birevleriıı özel guişimlerini ve ki- şısel etkınlıkJennı esas tutmak: fakat bır ulusun ve genış bır ulkenın butün ıhüyaçlannın karşüanamadığım ve bırçok şevın vapılamadığııu goz 5nün- de tutarak ulke ekonomısını devteün eüne alnıak?'" Bu mudur bu-eyın gunşuncılığını onlemek tmece, angarya usuluyle kal- kınma ıronısıne konu ohnak Yabancı seraıaye mı 7 "Bianı ûlke- mız buyüktur; çok büyük sermayeye ihtivaç vardır. Bu nedenk vasalarum- za uvgun olmak (uv mak) koşuluv laya- bancı sermayeye gereken guvenceyi vermeye ber zaman hazmz." Ama Mustafa Kemal, yabancı ser- mayenınjandarmalığını yapmak ıste- mez, ayncalıklı bır statüye hayır der Yabancı sermaye "Bızım ıçın de onlar için de yararb sonuçlar versin_. Bunun dışındaki bir sermaye akujina izın ve- rflemez." Yabancı sennaye Türkıye'ye 1950'lere değın gelmemıştır Daha doğrusu yeterlı ölçüde gelmemıştır Nedenı Lozan Konferansı sonunda Lord Curzon'un tsmet Paşa'ya soyle- dıklendu- Kapıtülasyonlann sürdünıl- mesıru ısteyen ve özellıkle antlasma- nın ımzalanması ıçın olmazsa olmaz koşul sayan ABD'nın dayatmasma karşın, olur vermeyen Ismet Paşa'ya Lord Curzon der kı "Aylardan ben muzakereediyoruz; Arzu ettiklenmızm hıçbınnı alamıyo- ruz. Vermiyorsuııuz, anlayış gostermi- yorsuDiız. Memnun degiliz sızden. Ama ne reddersenız cebımızeabyoruz. MemkkeOnız harapur ^ann gelecek- sınız, o zaman bu cebımıze kmdukla- nmızdan her bınnı bırer bırer çıkanp size vereceğH." Bu sözlenn bılıncındekı bağımsız- lık savaşmın kadrosu, yabancı serma- yeye sıcak bakamamıştır Ve bunda da o kadroyu kusurlu bulmak ne denlı doğrudur 7 Ş Alpay'ın, yabancı sermayenm hangı amaçla ve koşullarla geldığını • Arkası 19. Sayfada Cumhuriyet YILLIK'921 OCAK1991 / 31 ARALIK 1991 S M i YDXIK'931 OCAK1992 / 31 ARALIK 1 9 9 2 ^ v-T 1991 ve 1992 yıllarının önemli olayları, belgeler Buyuk boy, luk\ cıltlı, 458 suyfu t Yurtta neler oldu? t Dünyada neler oldu?t Ekonominin iki yılı • Kültür, sanat, basın • Yeşıl ve temiz çevre için yazılar j ^ j YILLIK • Toplum ve insanlar BİRDEN • 1991 ve1992'dençizgiler 250 000 TL (KDV ,çmdc) SARMAL YAYINEVİ /e/ Cumhuriyet Kitap Kulübü Çag Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaloğlu-İstanbul Tel:512 05 05 MAFYANIN EKONOMİ POIİIİĞİ Mafya Babalan ya da Sermaye Eşkiyaları Halil NEBİLER Yuppilerin mafyalaştığı ülkemizde mafya-devlet-sermaye sacayağının gerçek, çarpıcı ve dehşet verici öyküsü Itahıuli C;ıd. l'ak Ilan. No: lft/4 (;ıj;; lil: lO 212) 5I2 70 20 I ;t\: (0 212)5 ÇİNE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDENRAMAZAN İTİŞ'E DUYURU 1993 343 Es Davacı Ayşe Gemıcı ve Hayatı Ancın tarafından, Turban Tatıl Köyu karşısı, Yıldız Market üstü No 24 Marmans adresı gostenlerek davalı Ramazan ttış'e karşı 205 375 000 - TL'Iık tazmınat davası açılmış olup,Davalının göstenlen adreste bulunamadığı teblığ yapılamaması ve yaptınlan zabıta araş- tırması sonucundan anlaşıldığından hakkındakı teblığın ılanen yapılmasına karar venlerek, duruşma 7 7 1995 günü saat 10 00'a bırakılmıştır Bızzat du- ruşmada tum delıllennız ıle bırlıkte hazır bulunmanız ya da kendınızı bır vekıl ıle temsıl ettırmenız aksı takdırde hakkınızdakı davanın yokluğunuzda yürûtuleceğı, ılanen teblığ yenne geçmek üzere ılan olunur Basın 27226 PENCERE Keşke Haklı Çıkmasaydık... Krmı ınsan çevresınde olanbıtenlerı bır turlu anla- yamaz, karmakarışık gorur Oysa kanşık olan kendı kafasıdır Eğer bır kımse Turkıye'dekı temel çelışkryı "asker- sıvıl" ıkılısı uzenne oturtuyorsa, bıryanılgıdan yola çı- kıyon onun ıçın en onemlı şey, Genelkurmay Başka- nı'nın Başbakan'a mı yoksa Mıllı Savunma Baka- nı'na mı bağlanmasıdır, resmı protokolde askenn ne- rede duracağıdır, Mıllı Guvenlık Kurulu'nun konumu- dur Kafayı takmıştır "Turkıye Cumhunyetı'nı askerler kurdular, bu cumhunyet yıkılmalı " Toplumdakı tum sınıflan ve katmanları yok saya- rak duşünce uretımıne kalkışanlar, askerlenn yaptı- ğı 82 Anayasası'na sıviller sahıp çıkınca şaşınyoriar • Soru - 82 Anayasası bırkaç generalın manfetı mû Yok- sa bu generaJler, ıç ve dış sennaye çevrelennın ıs- teklennı mı yenne getırdıler? Unlu ozdeyıştır "Sûnguyle her şey yapılabılır, ama sungûnün üs- tune oturulamaz " Herasken yonetım, toplumun sınrf ve katmanlan- na dayanmak zorundadır • Ordu, sılahlı guçtur Ama bu guç boşJukta duramaz, biryere dayanmak zorundadır Portekız'de faşızmın gucu sayılan ordu, 1973'te gerçekleşen "Karanfıl Devnmı" ıle bır anda demokratıkleşmeye yoneldı Iran'da ordu, Şah'ın ve Amenka'nın jandarmasıydı, Ayetullah Humeyni sı- yasal ıktıdan ele geçınnce asker, şenatçının buyru- ğuna gırdı Cezayır'de ordu ne yapacağını şaşırmış- tır, ıkı camı arasında beynamazdır Kızılordu komu- nızmın ıdeolojık eğıtımınden geçınlmıştı, Sovyetleryı- kılınca şoven Rus ıktıdanna gore ayarlandı Ya bızım ordu'' Hıç kımse "Turk Sılahlı Kuvvetlen laık cumhunye- tın gûvencesıdır" dıye yan gelıp yatmasın Şerıatçılık, oğretım, eğıtım, sıyaset ve tıcaret yo- luyla guçlenıp halk tabanını gelıştırdığı zaman, asker bu oluşuma gore ayarlanacaktır Tankatlann, cema- atlann, şeyhtenn, polıtıka yaşamında tum sıyasal par- tılen etkıledıklen göruluyor, gıdış o gıdış Ne dıyoriar "Refah Partısı, Meclıs'ı esıraldı" Bır goruntudur RP, Nurcusu, Suleymancrsı, Fethul- lahçısı, elbırlığıyle butun partılen avuçlannın ıçıne al- mak ıçın çalışıyorlar Sermaye partılen ıse ne gerçek- ten laıktır, ne demokrat' Türkıye'de burjuva sınrfı Batı'dakı gıbı gerçek burjuva olmadığından, ozgur- luklere kapalıdır Ama bır sureçten sonra açılabılır mı?.. Soru ve sorun budur • 12 Eylul anayasasını 12 Eylül'den 15 yıl sonra bı- le sıvıller koruyorlar Asker ne yapıyor^ Sıvıller, Guneydoğu sorununu askenn sırtına vur- muştar; asker, bır yandan Kıbns'ı korumak, ote yan- dan etnık terorle savaşmak zorunda . , ^ . J ,' Parlamento ozgur değıl mı 9 Meclıs'ın ustunde hıçbır generalın ıpoteğı ve teh- dtdı Damokles'ın kılıcı gıbı sallanmıyor Ama sıvıller, 12 Eylul asken faşızmının anayasaya ve otekı yasalara yukledığı antıdemokratık hukuktan Turkıye Cumhunyetı'nı anndırmak yolunda bırkaç adım bıle atamıyorlar Çunku sıvıldırler, ama demokrat değıldırler. • 1995'te Buyuk Mıllet Meclısı'nde yaşananlar, bu- gune değın yazdıklanmızı doğruluyor Keşke doğrulamasaydı CHP CUMHURtYET HALK PARTİSİ İSTANBUL İL BAŞKANKANLIĞI DUYURU Tüzük geçıcı 7 maddesı uyannca üyelen- mız, sandık çevrsı çızelgelenne yazılarak ıl- çe merkezlennde 15-21 Hazıran 1995 ta- nhlen arasında askıya çıkartılmıştır. Partıhlılenmizın bu süre ıçmde çızelgelen mcelemelen, gerekıyorsa son genel seçım- de oy kullandıklan sandığa göre oy kullan- dıklan sandığa göre ısımlennı çızelgelere yazdırmalan ılanen duyurulur. İl Meclisi Adına Ali Özcan İI Başkanı Sevgılı SONER AĞABEY Dostluğunu, ınsanlığını yaşamımız boyunca taşıyacağız. ZUHAL-MEHMET-RUTKAY TATVAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo 1995/76 Esas Davacı Abdulvahap Oktay tarafından davalı hasımsız olarak açılan çek ıptalı davasının yapılan duruşmasında Davacı tarafından Tatvan Iş Bankası Şubesı'nın 3019196 sen no'lu bıradetçekın ıptalı ıle, yıne Bıtlıs Iş Bankası Şu- besı'nm 3039719 sen no'lu bır adet çekın ıptalı ıstenıldı- ğınden bahıs konusu çeklen elınde bulunduranlann ışbu ılan tanhmden ıtıbaren 3 ay ıçensınde mahkemenuze tev- dı etmelen, aksı takdırde çekın ıptal edılerek hükumden duşüruleceğı ılan olunur Basın: 27528
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle