Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
i
8 MAYIS 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMÎ
Tütiın ureticisi
bayramda
parasız
• MALATYA
(Cumhuriyet) - Tütün
üreticileri, Tekel'e teslim
ettikleri ürün bedelinin
yüzde 45'ini alamadı.
• Üreticiler valiliğe giderek
tütün paralannın
ödenmesini istediler.
Tekel tarafından tütün alım
kampanyası sırasında 17
Mart 1995'tenitibaren
alımı gerçekleştirilen 1.4
mılyon kilo tütünün bedeli
tümüyle ödenemedi. Tekel
yetkılilerinin verdiği
bilgıye göre 123 milyar lira
olarak tahakkuk eden tütün
parasının 69 milyar lirası
ödenebildi. Üreticiye haJen
alınan üründen dolayı
toplam 54 milyar lira
ödenmesı gerekıyor.
Birlikler destek
bekliyor
• ADANA (AA) -
Çukurova Pamuk Yerfıstığı
Yağlı Tohumlar Tanm Satış
Kooperatifleri Birliğı
(ÇUKOBİRLİK) Genel
Müdürü Mustafa
Gökçedağ, ürün
alımlannda birliklere
devlet desteğinın şart
olduğunu belirterek.
"devlet desteği olmadan
alım yapmamız mümkün
değil" dedi. Gökçedağ.
1994-1995 sezonunda
Çukobirlik'in, üretıcilerden
devlet desteği olmadan 34
bin 965 ton kütlü pamuk,
17bin820tonsoyave860
ton da yerfıstığı aldığını.
karşılığında bir trilyon 6
milyar 368 milyon lira
ödeme yapıldığını bildirdi.
LPG ve doğalgazdaki fiyat farkınm yarattığı haksız rekabet, doğalgaza zam yapılarak giderildi
Haksız rekabete zamlı çözüm
AHMETÇELİK
Likit petrol gazının (LPG) faturası do-
ğalgaza çıktı. Devlet LPG'nin doğalgaza
oranla daha pahalı olmasmdan kaynakla-
nan haksız rekabetten yakınan Egeli sa-
nayicılerin sorununu çözmek içın doğal-
gaza zam yaptı. 19 şubat itibanvla metre-
küpü 4 bin 750 lira olan doğalgazın fiya-
tı, şikâyet üzerine 10 bin 708 lira olan
LPG birim fiyatı seviyesine getirildi.
Uygulama, bölge dışında faaliyet gös-
teren sanayicilere önemli yükler getirir-
ken. LPG kullanımından kaynaklanan
haksız rekabetin ortadan kalkması için
bölgeye bir an önce doğalgaz hattı getiril-
mesini isteyen Egeli sanayiciler, bunun
için yardıma da hazır.
Çaüşmalar yıl sonunda başlayacak
100 milyon dolara mal olması hesapla-
nan boru hattının maliyetini karşılamak
konusunda finansman desteği sağlayabi-
leceklerini belirten Ege Bölgesi Sanayi
Odası Başkanı Selim Ya$ar, verdikleri pa-
ranın ileride kullanacaklan doğalgazdan
mahsup edilebileceğini söyledi. Boru hat-
tı döşemenin tek başına bir anlam ifade
etmediğini belirten Botaş yetkilileri ise.
önce ihtiyaç karşılayacak doğal gazın bu-
lunması gerektiğini belirttiler. Yetkililer
Ege'ye doğalgaz hattı yapılması konu-
sundaki çalışmalara yılsonunda başlana-
cağını ifade ettiler.
Zamlı çözüm
LPG kullandıklanndan enerji maliyet-
leri doğalgaz kullanımına göre hemen he-
men yüzde 85 oranında arttığı için hükü-
met nezdinde girişimde bulunan Egeli sa-
nayiciler ilginç bir çözümle karşılaştı.
Doğalgazın bir an önce Ege Bölgesi'ne
gelmesı konusundaki isteğin de yer aldığı
Haksız rekabetin ortadan kalkması için bölgeye bir an önce do-
ğalgaz hattıgetirilmesini isteyen Egeli sanayidİer. bununiçin da-
ha sonra mahsup edilnıek üzere finans yardımına hazır.
• Devlet, likit
petrol gazının
doğalgaza
oranla daha
pahalı
olmasından
kaynaklanan
haksız
rekabetten
yakınan Egeli
sanayicilerin
sorununu
çözmek için
doğalgaza zam
yaptı.
• 19 şubat
itibanyla
metreküpü 4
bin 750 lira
olan
doğalgazın
fiyatı, şikâyet
üzerine likit
petrol gazı
birim fiyatı
seviyesine
getirildi.
şikâyetten sonra diğer bölgelerde kullanı-
lan doğalgazın fiyatını LPG fiyatlanyla
eşitleyen Botaş. Egeli sanayicınin şikâye-
tinin acısını adeta diğer bölgelerdeki sa-
nayicilerden çıkardı.
Konuvia ilgili olarak yaptığı açıklama-
da uygulamanın hükümetin son aylarda
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ
ERGtN YUSHZOGLU/LONDRA
İlan Edilmemiş Ticaret Savaşlan
Bu hafta II. Dünya Savaşı'nın bitişinin 50. yıldö-
nümü kutlanacak. Amerika; Almanya ve Japon-
ya'ya karşı askeri bir savaşı kazanmıştı. 50 yıl son-
ra Amerika, bu günlerde, Almanya ve Avrupa'ya,
ama özellikle Japonya'ya karşı, ilan edilmemiş bir
ticaret savaşı sürdürüyor. Amerika'nın bu ilan edil-
memiş ticaret savaşını kazanıp kazanmayacağı
henüz belli değil. Ancak savaş, dünya ekonomi-
sindeki dengesizlikleri ve istikrarsızlığı arttırıyor.
ABD silah olarak doları kuHanıyor
Dolar yıl başından bu yana yen ve mark karşı-
sında yüzde 20'ye yakın değer kaybetti. Buna kar-
şılık Amerikan yönetimi, Alman ve Japonya hükü-
metinin, IMF ve Dünya Bankası'nın tüm tavsiyele-
rine ragmen, doların düşüşünü önlemek için bir
tedbır almamakta ısrar ediyor. Çünkü bu savaşın
en temel silahı, bir uluslararası reserv para olarak
dolar.
Amerika, bu silahı Meksika krizi sırasında etkin
olarak kullanmaya başladı. Amerika ihracatının yüz-
de 10 kadannı Meksika'ya yapıyordu. Ayrıca Ameri-
kan bankalarının portföylerinde yüksek düzeyde
Meksika borçları vardı. Bu koşullarda peso hızla
düşmeye ve Meksika ekonomisi bir resesyona gir-
meye başlayınca, bunun Amerikan ekonomisi üze-
rindekı olası etkilerini göz önüne alan yatırımclar
dolardan kaçışı hızlandırdılar. Fakat FED doları des-
teklemek için faızleri yükseltmeyi uygun görmedi.
Çünkü, Amerikan
ekonomisinde ilk ya-
vaşlama işaretleri be-
linmeye başlamıştı ve
yönetim tüm dikkatini
'durgunluğa yumu-
şak iniş' yapma he-
defi üzerinde yoğun-
laştırmıştı. Diğer ta-
raftan doların hızla
değer kaybetmeye
başlaması, mark ve
yenin uluslararası re-
serv para karşısında
değeıienmesi anlamı-
na geliyordu. Bu ül-
kelerin dolaria üretim
ve ticaret yapan böl-
gelerde ve buralar-
dan gelen mallara
karşı kendi iç pazar-
larında rekabet güç-
leri zayıflamaya baş-
ladı. Sonuç olarak
her ikisinin de ekono-
mik toparlanmasında
önemli rol oynayan
ihracat gelirleri düş-
meye başladı. Beş ay sonra Almanya'nın büyüme
hızı tahminleri 1-2 puan aşağı doğru revize edildi.
Japonya'da ise bu sene 0 hatta belki de negatif bü-
yüme bekleniyor. (Le Monde Diplomatique Mayıs
1995). Böylece Meksika krizinin ABD ekonomisi
üzerinde yarattığı basınç, önemli ölçüde, doların
değer kaybetmesi yolu ile Almanya, Avrupa ve Ja-
ponya'ya aktanldı.
Diğer taraftan ne zaman ABD ve Japonya ara-
sındaki ticaret görüşmeleri çıkmaza girse doların
değer kaybetmesi hızlanıyor. Böylece, ABD, her
seferinde, pazariığa dolann değer kaybetmesi ola-
sılığının Japonya üzerinde Demokles'in kılıcı gibi
sallandığını bilerek masaya oturuyor ve Japon-
ya'ya pazarlannı ABD mallarına daha fazla açması
için baskı yapıyor. Şimdi denebilir ki, yenin bu ka-
dar değerlendiği bir ortamda Japonya, pazarlannı
dolaria fiyatlanan mallara daha fazla açmayı kabul
eder mi? Japonya, bu baskılara nereye kadar bo-
yun eğer? Japon yatırımcılar, kendi ülkelerinin ta-
sarruflannı daha ne kadar ABD'nin açıklarını finan-
se etmekte kullanırlar? Almanya, markın değerien-
mesinin ekonomisinde bir durgunluk yaratmasına
nereye kadar dayanır? Bu sorulara kesin bir cevap
bulmak çok zor.
Amerika dolann uluslararası
konumuna güveniyor
Amerikan yönetiminin, global bir durgunluk/dep-
resyon korkusuyla, IMF'nin faizleri yükseltmesi yo-
lundaki tavsiyelerine dahi pek fazla kulak asma-
masının arkasında dolann daha uzun bir zaman
uluslararası reserv para olarak kalacağı, Almanya
ve Japonya'nın da buna mahkûm oldukları inancı
yatıyor. Amerika daha bir şüre iç ekonomik ve dış
ticaret sorunlannı senyoraj hakkını kullanarak (re-
serv para ulusal parası olduğu içın borçlanmaya,
yani faiz ödemeye gerek kalmadan para basarak)
çözmeye devam edebileceğine inanıyor. Business
Week'tek\ köşesinde Rudi Dornbusch "Doların
statüsünü kaybedecek diye endişelenmeyin. Ya-
kında tekrar yükselmeye başlar... Dünyanın vahık-
lannı Japonya Maliye Bakanlığı'na hatta Bundes-
bank'a teslim etmeyi düşünecekferi bir noktadan
henüz çok uzaktayız" (BW 10/05/95) derken işte
tam da böyle bir bencilliği ve dar görüşlüğü yansı-
tıyordu.
Ve tarihten bir yaprak...
Tam bu noktada, bu hafta bitişinin 50. yılı kutla-
nan savaşın gelmekte olduğunun ilk belirtilerinin,
1933'te, altına bağlı para sısteminin krizini ve dola-
nn hızlı değer kaybetmesinı konuşmak üzere topla-
nan Londra Konferansı'nda ortaya çıktığını hatırta-
makta fayda var sanırım. O zaman toplantıya katı-
lan Roosevvelt ve Hull, Amerika'nın önceliği dünya
ekonomisini koordine etmeye değil, kendi iç eko-
nomik sorunlannı çözmeye vereceğini söylemiş,
doların düşmesine son verecek bir stabilizasyon
programını engellemiş, konumlannı da "Birkaç bü-
yük ülkenin müda-
halesi ile uluslararası
döviz piyasalannda
istikrar sağlanabile-
ceği gibi ilk anda
kulağa hoş gelen
yanlış fikirlerle dün-
ya daha fazla uyutu-
lamaz. Bir ülkenin
refahı için, iç ekono-
mik istikran, parası-
nın değerinden da-
ha önemli bir etken-
dir" (Kindelberger
1987 The World in
Depresion) sözleriy-
le savunmuşlardı.
Bu tutumla Rubin'in
Yediler Grubu top-
lantısındaki sözleri
arasındaki büyük
benzerlik son dere-
ce de ilgi çekicidir.
Londra Konferan-
sı'ndan sonra dün-
yanın para blokları-
na bölünmesi hızlan-
mış ve ortaya çıkan
istikrarsızlık Ikinci Dünya Savaşı'nın patlak verme-
sinde önemli bir rol oynamıştı. Bu gün, dünya eko-
nomisinde durum çok daha karmaşık; dolar ulusla-
rarası para birimi, sermaye ve para piyasaları ileri
derecede globalleşti, Amerika açıklannı finanse et-
mek için yabancı, ama özellikle Japon tasarruflarına
gereksinim duyuyor. Dün bir felakete yol açan ko-
şullan hazırlayan tutum, bugün çok daha hassas
dengeler içinde yeniden tekrarianıyor...
Şimdi önümüzdeki tehlikeli manzarayı daha so-
mut olarak şöyle özetleyebiliriz. Amerika, dolan bir
silah olarak kullanırken Almanya, Avrupa ve Ja-
ponya'daki ekonomik toparlanmayı boğuyor. Bu
ise Avrupa'da zaten yüksek olan işsizliğin artması-
na ve buna bağlı olarak radikal sağ hareketlerin
güçlenmesine, Japonya'da işsizliğin ve iflaslann
sosyal yapıyı daha da tahrip etmesine ve politik
kurumlan zayıflatması ile milliyetçiliğin ve Datsu-o,
nyu-ah (Batıyı bırak Asya'ya dön) eğiliminin güç-
lenmesine katkıda bulunuyor. Dolardan zarar gö-
ren ülkelerin, bölgesel para ve ticaret bloklanna
doğru evrimleşme eğilimlerini güçlendirme istekle-
rini arttırıyor, rran'ın, petrolü Japonya'ya yen cin-
sinden satmayı teklif etmesinde olduğu gibi dola-
nn uluslararası konumuna açık saldırılann ilk işa-
retleri ortaya çıkmaya başlıyor.
Bu eğilimlerin her birinin bu gün ne kadar güçlü
olduğu tartışılır. Ancak Amerika'nın, doları, ilan
edilmemiş bir ticaret savaşının silahı olarak kullan-
maya devam etmesi halinde, bu eğilimlerin güç-
lenmeye devam edeceğini ileri sürmek bence hiç
de abartılı bir iddia olmaz.
ortaya koyduğu sübvansiyonu kaldırma
eğiliminden kaynaklanabileceğini belir-
ten Polat Holding Koordinatörü Caner
Ertuna. şubat ayı itibanyla 4 bin 750 lira
olan doğal gaz fiyatının 10 bin 708 lira
olan LPG fiyatlanna eşitlendığini kaydet-
ti.
Daha öncekı uygulama konusunda
özellikle Ege Seramik'teki rahatsızlıklan-
nı ifade ettıklerinı belirten Ertuna, "Ge-
nel yaklaşımımız enerji darboğazı ve do-
ğalgaza ağırlık \erilmesiydi. Bu arada
haksız rekabeti de vurguladık. Ancak
doğalgaz fıyatlan artü" dıye konuştu.
Özellikle Izmir, Denizli. Uşak, Kemal-
paşa, Çanakkale ve Çan gibi illere doğal-
gazın gitmesı gerektiğine dikkat çeken
Ertuna, fiyat ayarlamalan gibi tedbirlerin
geçici olduğunu belirtti.
Ertuna. sorunun çözümlenmesi için da-
ha köklü tedbirlerin alınmasını istedi.
Bölgeye doğalgaz getirilmesi konusun-
da sanayicilerin de destek verebileceğini
vurgulayan Ertuna. bunun finansman
desteği ve iştirak payı şeklinde olabilece-
ğini kaydetti.
Ertuna, hükümetten net bir cevap ala-
madıklann ifade etti.
'Finans desteği sağlanz*
Betaş'ın Çan ve Çanakkale sınınna ka-
dar geldığıni belirten EBSO Başkanı Se-
Hm Vaşar da şöyle konuştu:
-Fakat orada durdu. Boru hattının tz-
mir'e kadar gelmesini istiyoruz. Hattın
uzatılması konusunda ileride kullanacagı-
mız doğalgaza mahsuben dolar bazında
finansman katkısında bulunabUiriz."
Devletin Botaş'ı doğalgaz boru hatlan-
nı inşa etmek için kurduğunu belirten
Botaş yetkilileri ise doğalgaz konusunda
Ege Bölgesi ve özellikle Izmir'den talep
olduğunu belirttiler.
Doğalgazın lzmir'e götürülmesinin ön-
ceden planlandığını da belirten yetkililer
görüşlerini şöyle dile getirdiler:
~Ancak önceden yeterli doğalgazın bu-
lunması lazım ki; miktar da yıllık 2 milyar
metreküp civannda. Şu anda bu görüş-
meler yapılıyor."
Hem Bosch, hem de .
peşînatsız. •r
/nneniz »J/çin.
Bir Bosch Yetkili Bayii'ne gelin, bol seçenekli
küçük ev aletleri çeşitlerimizden dilediğinizi seçin.
Hepsi de peşinatsız, değişik taksit seçenekleriyle...
MSM 2001
Çubuk Mikser
Pifin: 2.325.000
Taksllle:
557.000 x 5 a» = 2.785.0*0
"A* 210; Su Isıtıcı
Pe;in: 3.987.000
Taksitle:
955.000 »5 ay «4.775.008
TKA 1333
Termoslu Kahve Makinesi
Peşin: 3.765.000
Taksitle:
902.000 ı 5 ay = 4.510.000
- Fiyatlara KDV dahıtdır Kampanya
sırasında KDV oranlannda otuşabtiecek
artış veya aıaltş fiyatlara
yansttılacaktır Kampanya süresınce
(29.04 1995 • 15 05 1995) fıyaUanmız
satx1 otup. satın aldığıntz ürün
ışlemlennız tamamlandtğında Bosch
bayunden aeıtıal teslim eütlecektır
- Sanay ve Ttcaret Bakanlığı'nca
25.5 1994 tarıhlı 21940 sayılı Resmı
Gazete'de ıSan eötten Taksıtfı.
Kampanyalı ve Kapıöan Savşlar
Hakkıntiakı Uygulama Esasianna Daır
Teblığ' hükûmlenne uygundur
TD.4 3801
Otomatik Buharlı Ütü
Pe*in: 2.484.000
Taksitle:
595.000 X 5 ay = 2.975.000
TFB 200' "Cool Touch" Fritöz
Pdlin: 4.764.000
Taksitle:
1.141.080 x 5 ay =5.705.060
BOSCHEn doğru seçim
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Cadıların 'Bitmeyen'
DansıToplumsal korkunun faşizmi beslediği bilinen bir
gerçektir. Korku, faşizan sömürünün süt anasıdır.
Toplumsal korku ülkemizde "sürekli" kılınmak is-
teniyor.
Korkudan kurtulma özgüriüğü, bugünlerde sona
ermesinin üzerinden elli yıl geçen Ikinci Dünya Sa-
vaşı yıllarında geliştirildi. Dünya korkudan kurtu-
lurken Türkiye 1945 sonrasında 45 yıl, ta 1990'a
dek toplumsal egemen kılınan korku 'komünizm
gelir' korkusuyla yaşatıldı. Hükümet edenler, ko-
münizm umacısıyla en temel hak ve özgürlükleri
baskı altında tuttular. Çok partili yaşama geçiş,
yaratılan korku ortamında önce topalladı, sonra
birkaç kez düştü ve hiç toparianamadı.
Soğuk Savaş'ın 1990'da sona ermesiyle, komü-
nizm yerıne "yeni bir korku noktası" yaratılmalıydı.
Kürt sorununa bağlantılı olarak Batılı ülkelerin Tür-
kiye'nin "bölünmesini" istediği savı günlerdir, bu
amaçla kamuoyunda çalkalanıyor.
Her ülke, haritadaki yeri ne olursa olsun, doğal
olarak kendi çıkarını düşünür; öbür ülkelerle ilişki-
lerinı buna göre düzenler. Kimi Batılı ülkelerin ül-
kemizin bölünmesini istemelerı söz konusu oldu-
ğunda buna karşı ulusal bir tepki de doğaldır. An-
cak yapılmakta olan "Batı, Türkıye'yi bölmek isti-
yor" adına yeni bir toplumsal korku odağı yarat-
maktır. Üstelik hep yapıldığı gibi somut verilere
dayanmadan yapılmaktadır, korku yaratma.
Komünizme dayalı korku ile yaratılmak istenen
Batı kaynaklı korku arasında vurgulanması gere-
ken önemli bir "niteliksel fark" vardır. Yüzyıllardır
Türkiye'nin bir çağdaşlaşma, evrensel insanlık de-
ğerierini yakalama, laik ve demokratik bir toplum-
sal yapı oluşturma ve bilimsel ve teknolojik gelış-
mesini sağlama uğraşısında "örnek" aldığı Batı,
bu kez bir "düşmanlık kaynağı elbisesi"ne sokulu-
yor. Uygarlığın kaynağının zehiriı olduğu savı akıl
almaz "genellemelerle" öne sürülebiliniyor. Tek
sözcükle asıl bu nokta çok, ama çok sakıncalı ve
yıkıcı sonuçlar doğuracak görünüyor.
• • •
Eski korkulann yerini yenileri alıyor, toplumsal
korku bitmiyor; daha doğrusu bilinçle ve ısraria bi-
tirilmiyorsa da yanm yüzyıldır değışmeyen bir olgu
var: Enflasyona dayalı soygun. korku ile yaratılan
baskı ortamında sürüyor. Yukarıdan aşağıya doğ-
ru, ülkeyi yönetenlerın tamamına yakını, devletin
ekonomik olanaklannı yağmalayarak yönetimlerini
sürdürüyorlar. Yıflardır devlet, eşe, dosta, yeğene,
kardeşe peşkeş çekildi, çekiliyor.
Daha eskiye gitmeye gerek yok. DYP-C(S)HP
ortaklığı 1991 'in sonunda "ekonomide onarım ve
atılım" savıyla göreve başladı. O günlerde "dola-
şımdaki para miktarı" 18.6 trilyon TL'ydi. Hükümet
bir yıl sonra dolaşımdaki parayı 31.4 trilyona,
1993'ün sonunda 53.9 trilyona çıkarmış bulunu-
yordu. "Sermaye gelirlerinden vergi almayan"
tam tersine para basarak çalışan hükümet,
1994'ün sonunda da dolaşımdaki parayı 51.5 tril-
yon lira, yani bir yılda yüzde 95.5 arttırarak 105.4
trilyona çıkarmış bulunuyor. Şimdilerde de dola-
şımdaki para 125 trilyon dolayında "dolaşıyor".
Borsa, bono faizi, döviz ve rant "oyunlanna "konu
oluyor. Yüksek ve "vergisiz" faizle devlete borç
olarak veriliyor. Dargelirlilerin soyulması demek
olan enflasyona kaynaklık ediyor.
Öncelikle belirtelim, bu para şınngasının yatırım
ve üretim artışlarıyla, ış bulma olanağı yaratılma-
sıyla uzaktan yakından bir ilgisı yoktur. Ekonomi-
nin bu "gerçek" yüzü, gerçekten çok büyük olum-
suzluklar, gerilemeler yaşamaktadır. Nisanda "yıl-
lık" enflasyonun düşüş eğilimine bakmayın, var
olan üretimsizliğin yaratacağı "enflasyon ortamı"
gelecek için asıl kaygı verici nokta sayılmalıdır.
Sonra hükümet işbaşına geldığinde bir ABD
Dolan'nın TL karşılığı 5.05 bin; Alman markı da
3.23 bin liraydı. Aynı günlerde "brüt" ya da "dört-
te bhi vergi olarak kesilen" asgari ücret de aylık
801 bin liraydı. Asgari ücret 1991 sonunda yakla-
şık 160 dolar ya da 248 markın karşılığıydı. Günü-
müzde asgari ücret 4.173.750 TL Yani dört milyo-
nun biraz üzerindedir. Bugün, doların karşılığı 42
bin, markı da 30 bin TL alırsanız, asgari ücret yak-
laşık 100 dolar ya da 139 mark tutar. Bir başka
deyişle eğer bu hükümet işbaşına geldiği günkü
asgari ücreti uygulasa işçinin eline geçecek ücret
dolar karşılığı olarak 6 milyon 560 bin; mark karşı-
lığı olarak da 7 milyon 440 bin liradır. Son IMF an-
laşması yaklaşımından giderek "1 dolar+1.5 mark
ortalaması"na dayalı hesaplarsanız, uygulanan
ekonomi politikası sonucu, her asgari ücretlınin
cebinden ayda yaklaşık 2.8 milyon lira "çalınmak-
tadır".
Ve bu para da "birilerinin" cebine gitmektedir.
İşte bu birileri ve onların temsilcileri demokrasi-
den ve açıklıktan korkuyor, aydınlıktan kaçıyor.
Soygunlarını sürdürebilmek için korku yaratıyor.
Yarattıkları milyonlarca genç işsiz ile her gün biraz
daha "eşitsizleşen" gelir bölüşümü ile ülkeyi de-
ğilse de toplumu giderek daha çok bölüyoriar. Ge-
lir eşitsizlikleri büyüyor; yaratılan baskıcı, çözüm-
süz ve umutsuzluk ortamı toplumu kıvılcımlara ha-
zır bir gerginlikte tutuyor. Gerçek bölücüler sakın
sürekli korku yaratanların kendileri olmasın?
• • •
Cumhuriyet'in yaş günü kutlu olsun. Öbür özel-
likleri yanında "korkudan kurtulma özgürlüğü"ne
de sahip çıktığı için bu gazete aynca güzel, değil
mi?
ZtRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI;
Yerli hayvancılık
mezara götürülüyor
ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - Zıraat Mühendisle-
ri Odası. Türkiye'nin. hay-
vancılık politikasirtı bir an
önce belırlemesı gerektiği
görüşünü bildirdi. Ziraat
Mühendislerı Odası Üyesı
Prof. Dr. Giirol Ergin. Baş-
bakanlığa bağlıu
Ha>->ancı-
lık ve Su Ürünkri Müsteşar-
hğ" kurulmasını eleştırerek.
bu durumun Türk hay\ancı-
lığını ciddi sorunlarla karşı
karşıya bırakacağını bildirdi.
Ergın, Tanm Bakanlığı'nı
da, hayvancılık konusunda
yeni politıkalar üretmemek
ve atamalarda torpil yap-
makla suçladı.
Ergin. dün düzenledığı ba-
sın toplantısında. Türkıye'de
tanm sigortasının olmadığı-
na dikkat çektı. Ergın. "Bir
fllkede doğal koşullara sıkı
sıkı>a bağlı olan bitldsel üre-
timin en büyük desteği ve gü-
vencesi ha\vansal üretimdir.
Batı ülkelerinde de ha\\an-
sal üretim tanmın ayrılmaz
bir parçasıdır. Hayvansal
üretim hizmederi, tanm ba-
kanlıklarının vapısında >er
almaktadır" dedi.
Ergin, özellikle 1980 son-
rasında, hayvancılık sektörü-
nün, uygulanan ıthalat politı-
kalanyla çökertilme noktası-
na getirildiğini \urgulaya-
rak. "Yerli ha\~\ancılık sekto-
rü mezara götürülü>or" de-
di. Ergın. şunları söyledi:
"Müsteşarlık tasan Türkiye
gerçeğine uygun değildir.
Çünkü. sayılan 4 milyon 91
bine varan tanm işletmeleri-
nin yüzde 97'sinde, bitkisel
üretimle. havvansal üretim
birlikte yapılmaktadır."