Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 MAY1S 1995 PA2ARTESİ
HABERLER
hsan hakfarı
seminerleri
• ANKARA (ANKA) -
Ankara Üniversitesi
Siyasal Bilgiler Fakültesi
Insan Haklan Merkezi,
Emniyet Genel
Müdûrlügü'nûn
katkılanyla polislere
yönelik olarak başlattığı
insan haklan seminerini
sürdûrüyor. Ankara
bölümü tamamlanan
seminerin Izmir bölümü de
önümiizdeki günlerde
gerçekleştirilecek. Insan
Haklan Merkezi, Ankara,
Izmir ve Samsun
barolannda da insan
haklan derslerini yargıç,
hâkim ve avukatlarla
birlikte yürütüyor. Insan
Haklan Merkezi Müdürü
Prof. Tekın Akıllıoğlu,
seminer progTamıyla ılgili
olarak yaptığı açıklamada,
1995 yılı için Avrupa însan
HakJan Sözleştnesi
uygulaması, işkencenin
önlenmesi ve
hapishanelerde insan
haklan başlıkli bir
semineri yürütürken,
amaçlannın uygulamadan
kaynaklanan insan haklan
sorunlannın önüne
eğitimle geçmek oldugunu
belirrti.
Dff'filepe çiğ
köfte zfyareti
• ANKARA (ANKA) -
Tutuklu DEP
milletvekilleri cezaevinde
geçirecekleri ikinci kurban
bayramına çiğ köfte yapıp
yiyerek girecekler. Çiğ
köfte malzemeleri salı
günü avukat Feridun Yazar
tarafından cezaevine
götürülecek. DEP'liler
bayram öncesi yaptığı son
ziyaretinde avukatlan
Feridun Yazar'dan çiğ
köfte malzemesi istediler.
DEP'liler kendisi de
Şanlıurfalı ve çiğ köfte
düşkünü olar Yazar'a
alacağı malzemeyi en ince
aynntısına kadar tarif
ettiler. Yazar'dan
malzemeleri salı günü
cezaevine ulaştırmasını
isteyen DEP'liler,
bayramın birinci günü
koğuşta çiğ köfte yapıp
yiyeceklerini söyledüer.
Mbıa'da 30 Mn
çadır yandı
• MEKKE(AA)-
Mina'da, Afrikalı hacılann
kalacaği bölgede
bilinmeyen bir nedenle
yangın çıktı. Yangında, can
kaybı olmazken yaklaşık
30 bin çadır yandı.
Mına'da bulunan Kral
Faysal ile Kral Fahd
Köprüleri'nin bulunduğu
bölgede çıkan yangında,
toplam 300 bın kişinin
kalacağı çadırlarda henüz
belirlenemeyen bir nedenle
yangın çıktı. Yangın,
Mekke ve Cidde itfaıye
ekibinin havadan ve
karadan müdahalesiyle
söndürüldü. Yetkililer,
çadırlarda hacı adaylannın
bulunmamasından dolayı
büyük bir facia atlatıldığını
kaydettiler.
332 saMe 500
• DEVREK
(Cumhuriyet) - Devrek'te
332 adet sahte 500 binlik
ele geçirildi. Devrek
Emniyet Müdürlüğü
ekipleri tarafından şehir
merkezinde kuşkulu
hareketleriyle dikkat
çeken Kadri Baykara (25),
Cafer Yakut (36). M. Şenf
Altın(31), Van'dan
getrrdikleri sahte 500
binlikleri şehir merkezinde
piyasaya sürerken
yakalandılar. Konuyla
ilgisi olan 4 kişinin de
aranmakta olduğu
bildirildı.
Polisin
întihanı
• Istanbul Haber Servisi -
Mahmutbey Yolu Subay
•Sitesi'nde oturan
Eminönü Çevik Kuvvet
Şube Müdürlüğü'nde
"görevli polis memuru
Zekeriya Maden (25),
dün gece 00.45 sıralannda
"henüz belirienemeyen
bir nedenle başına
dayadığı tabancasını
ateşleyerek intihar etti.
Maden'in, 8 gündür
görevine gitmediği için
durumu öğrenmek isteyen
arkadaşlannın eve
geldiği sırada intihar
ettigi belirtildi. Maden'in
,ilk tedavisi JO Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi
Hastanesi'nde yapıldı.
Gerıç polis memuru,
daha sonra görürüldüğü
VakıfGureba
.Hastanesi'nde tüm
müdahalelere karşın
kurtanlamadı.
De\Tİmciliğhı sembofleri
Deniz'lerin asılması bir dönüm noktasıydı. Gericilik, her şeyi baskı ile halletmeye
Deniz ve arkadaşlannı asarak yeni bir boyut kattı. O günden bugüne nerelere geldik?
Evet, Deniz'leri o gece
astılar. Sabah olduğunda
hepimiz birbırimızin yü-
züne bakıyor. ama hiç
konuşmuyorduk. Yüreğı-
miz sıkışmıştı, çaresız-
dik. Acımızı ıçimize
gömmüştük.
Evet Deniz'ler asılalı
tam 23 yıl oluyor. O gün-
den bugünlere, daha çok
ölümler, çok idamlar ya-
şadık. Faili meçhul cina-
yetlerin sayısı belirsiz.
Deniz'lerin asılması
bir dönüm noktasıydı.
Gericilik. her şeyi baskı
ile halletmeye Deniz'leri
asarak yeni bir boyut kat-
tı. O günden bugüne ne-
relere geldik?
Denız'ler, 1968'lerde
dünyada ve ülkemizde
yükselen devrimci hare-
ketin sembolüydüler. Tür-
kiye. günde ortalama si-
yasi nedenlerle 25-30 in-
sanın öldügü bir ülke ha-
line geldı. îşkence her za-
mankınden daha fazla.
Denizler. işte böyle bir
ülke istemedikleri için
canlannı verdiler. Onların
çıkar gözetmeyen. yiğıt
ve fedakâr tutumlarına,
onların saf ıdealizmıne
her zamankınden daha
çok ihtiyacımız var.
Deniz'in gülümseyen
yüzünü. sevimli atılganlı-
ğını, dünya malına değer
vermeyen şövalyeliğini
çok özlüyorum.
Onları hatırlamak bıle
hepimizın ıçınde sönen
bir şeylen yeniden canla-
dınyor.
Sevgili Deniz.
Sevgili Yusuf.
Sevgili Hüseyin.
Sizler. Türkiye için hâ-
lâ çok şey ifade ediyorsu-
nuz.
Hepinızi özlemle ku-
caklıyor, gözlerinizden
öpüyorum.
68 kuşağmın önderi
23 yıl sonra
Deniz
O R A L Ç A L I Ş L A R
•Onlar, hiçbir çıkar gözetmeden
halkın demokrasiye, özgürlüğe ve
refaha kavuşması için canlannı
verdiler. Onlar, köşeyi dönmenin ne
demek oldugunu bilmeyen bir kuşağın
öncüleriydiler.
•Onlan asarak, Türkiye'nin birliğini
koruduğunu iddia edenlerin bir kısmı
hayatta. Türkiye'nin geldiği nokta da
ortada. Zulüm daha da arttı.
Deniz Gezmiş. 1968gençlik hareketlerinin tartışmasızönderi "68 kusağının ise sembolüydü. Türkhe'de 1968 kuşa-
ğı deyince herkesin aklına öncelikle Deniz gelir.
Deniz Gezmiş, 1968
gençlik hareketlerinin
tartışmasız önderi '68 ku-
şağının ise sembolüydü.
Türkiye'de 1968 kuşağı
deyince herkesin aklına
öncelikle Deniz gelir. De-
niz. tam bir '68'lıdir.
Atılganlıgıyla, ütopyaia-
nyla, sınırsız enerjisiyle,
fedakârlığıyla. hiçbir şey-
den yılmayan inadıyla ve
tez canlılığıyla.
Denız'in 1968 olayla-
nndakı en yakın mücade-
le arkadaşîarından birısı
Bozkurt Nuhoğlu'ydu
Bozkurt. 27 Mayıs İ960
müdahalesinden önceki
gençlik eylemlerinden
geliyordu. Oldukça dene-
yimliydı. Denız'le çok
yakın ve içten bir dostluk
oluşmuştu aralannda.
Kitle eylemlerinın, antı-emperyalist
gösterilerin önde gelen önderi Deniz, ar-
tık bu eylemlerle yetinemeyecek bir nok-
taya geimiştı. Ona göre artık dağa çık-
mak, silahlı mücadele vecmek gerekiyor-
du. Bu mücadeleye girişmeden önce eski
arkadaşlanyla yeniden görüşmek gereksi-
nimı duyar ve eski arkadaşlannı o sırada
bulunduğu Ortadoğu Teknık Üniversite-
sı'ne çağınr. Onlarla konuşur ve yeni ey-
lem planlannı anlatarak, onların da kendı-
lerine katılmasını ıster. Konuştuğu arka-
daşlarından birisi de Bozkurt Nuhoğ-
lu'dur. Bozkurt o görüşmeyi şöyle anlatır:
"Deniz'le aramızda görüş ayrılıkları
"70'ten sonra başladı. "7l'de netleşti.
Onu en son görüşüm ODTÜ'de oldu.
Ben Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı
Deniz'in babasına vedamektubu
"Baba.
Mektup elinize geçtiği
zaman aranızdan
aynlmış bulunuyorum.
Ben ne kadar
üzülmeyin desem de
üzüleceğinizi
biliyorum. Fakat bu
durumu metanetle
karşılamanı istiyorum.
Insanlar doğar, büyür,
yaşar. ölürler. Önemli
olan çok yaşamak
değil, yaşadığı süre
içinde fazla şeyier
yapabilmektir. Bu
nedenle ben, erken
gitmeyi normal
karşılıyorum. Oğlun
b l l k i d
(/•' - "
bu yola bilerek girdi \e >onunun da bu oldugunu
biliyordu. Cenazem için avukatlanma gerekli
talimatlan verdim. Taylan Özgür'ün yanına
gömülmek istiyorum.
Annemi teselli etmek
sana düşüyor.
Kitaplanmı küçük
kardeşime
bırakıyorum.
Kendisine özellikle
tembih et. Onun bilim
adamı olmasını
istiyorum. Bilimle
uğraşsın ve unutmasın
ki bilimle uğraşmak da
bir yerde ınsanlığa
hizmettir. Son anda
yaptıklanmdan en ufak
birpişmanlık
duymadığımı belirtir,
seni, annemi. abimi ve
kardeşimi
devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklanm.
Ya vatan ya ölüm
Oğlun Deniz Gezmiş"
Başkanı'vdım. Çağırdı, gittim. Karlı
bir gün. ekibi de oradaydı Deniz'in. Bir
çay kahve içtikten sonra a\rı bir yere
çıktık. 12 saat birlikte olduk. Ben geril-
la sa\aşının çıkmaz bir yol oldugunu
görüvordunı. Biraz daha deneyimlh-
dim ondan. Bir 60 ihtilalini yaşamış-
tım. Askerlerle düşüp kalkmam olmuş-
tu. Deniz. planlannı. programlarını an-
latmıştı. İnanamamıştım onlara. Kü-
çük bir tartışma oldu aramızda. Yani o
yolun çıkmaz oldugunu anlatmaya ça-
İıştım, dilim döndüğü kadar. Ama o, o
kadar inanmıştı ki bu olaya, gene buğu-
lu gözleri>le boynuma sarıldı: Bız her
şeyi düşündük. Sen de göreceksin, seni
bir yıl sonra dağda karşılayacağız. Aslın-
da senin gerıde kalman iyi olacak' gibi
sözlerle bir yandan gönlümü aldı. diğer
yandan her türiü saMmı karşıuksız bırak-
tL karartıydı. Ondaki potansiyel, böyle ye-
rinde durup beklemesine izin vermezdi za-
ten. Eyleminin, öyle, zirvede noktalanması
gerekfyordu. Öyle bir misyon için doğmuş-
tu sanki. Mutlaka vapması lazımdı. Şimdi,
değişen bir şe> \ok ülkede. Çok açık söylü-
yorum. 20 yıl bunca mücadeleden sonra,
bunca kan, bunca kitap, bunca yazı...
llaştıgımız nokta belli. Deniz. bunu biz-
den çok daha önce farkeden bir potansi-
yeldi. O dayanılmaz koşullar karşısında
mutlaka vapması lazımdı. Voksa vüreğj
dayanmazdı, çatlardı bir türiü. Gerçekten
bir pislik. bir adaletsizlik, o devirde de bu-
gün de öyle."
Can Yücel'ın o güzelim dizelerindeki
gıbi Deniz, devrimın ilk yüz
metresınin en hızlı koşucu-
suydu. O küçücük ömrüne
neler neler sığdırmadı ki.
Asıldığında 25 yaşındaydı.
Ama, Türkiye'nin en çok
tamdıgı isimlerden biriydi.
Ülkenin dört bir yanındakı
hemen her eylemde onu gö-
rebılirdiniz. Bazen gitmedi-
ği yerde bile oluyordu. Ga-
zeteler, Denız'ın hiç görme-
diği yerlerde bıle yapılan
eylemlerde bulunduğunu
yazıyorlardı. Deniz. ününe
İayık bir gençtı. Her zaman
atılgan, hep sevimli ve can-
lı.
Yıl 1968. Tanh 29 Ekım.
Deniz'in de içinde bulundu-
ğu bir grup devrimci genç
Samsun'dayız. O gün ora-
dan yola çıkacağız ve Ata-
türk'ün ölüm günü 10 Ka-
sım'da Ankara'da olacağız.
Yürüyüşün adı, "Tam Ba-
ğımsızlık İçin Mustafa Ke-
mal Yürüyüşü" idı. Bu yü-
rüyüş. o "dönemde kamu-
oyunda büyük ilgi gördü.
Bürün gün yüriiyoruz, gece-
len çevre köylerde konaklı-
yoruz. 27 Mayıs Milli Dev-
rim Derneğı. CHP ıçinden
bir grup yardım edıyor. Bu
arada gazetelerde her gün
yürüyüşle ilgili haberler çı-
kıyor. Ancak ö>le haberler
çıİayor kı, gazetelenn bun-
ları nasıl haber aldığına şa-
şıyoruz. Örneğın bir gün.
genellıkte Denız'in taşıdığı
Türk bayrağının âlemi kay-
boldu. Yolda düşmüş. Ertesı
gün sağcı gazetelenn man-
şetinde bir haber: "Komü-
nistler. Türk bavrağının âle-
mini çıkanp attilar." Şaşkın-
lık ve paniğe düşüyoruz.
Sonradan anladık kı, yürü-
yüşe katılanlardan Muzaffer
Köklü polis ajanıymış. Yü-
rüyüşten kısa bir süre sonra
Muzaffer bir gazeteye yaz-
dığı anılannda bu yürüyüşü
günü gününe bildırdığıni
anlattı
"Tam Bağımsızlık İçin
Mustafa Kemal Yürüyüşü"
çok büyük engellerle karşı-
laştı. Sonunda Ankara ya-
kınlannda Kayaş'ta polis ta-
rafından durduruldu. Çünkü
yürüyüş iznini alan Mıllı
Birlik Komitesi eski üyele-
ri, gördükleri baskı nede-
niyle izin taleplerinı geri
çektiler ve bu nedenle biz
yürüyüşçüler Ankara'ya gi-
remedik.
Bu yürüyüş sırasında en
kritik olaylardan birisi Ço-
rum'un kazası Alaca'da ba-
şımıza geldi. Alaca kazası,
bizim yolumuzdan 12 kilo-
merre içerdeydi. Oraya gır-
meden de yolumuza devam
edebilirdik.
Ancak o günlerde Ala-
ca'da önemli bazı olaylar
olmuştu. Şehrin merkezin-
deki cami önüne yapılan bir
Atatürk heykeline. şeriatçılar karşı çık-
mışlar ve heykeli savunmaya kalkan Kay-
makam aleyhinde gösteriler yapmışlardı.
Biz de böyle bir olayın yaşandığı kasaba-
ya gitmek istiyorduk. Bir yandan da çeki-
niyorduk. Heykelin dikilmesine karşı çı-
kan şeriatçılar, şehre girerken üzerimize
saldırabilirlerdi. O günün havası içinde
korksak da. çekinsek de bu kasabaya gir-
mekten vazgeçemezdik. Endişe içinde ka-
sabaya yöneldik. Bazılanmızın elinde so-
palar vardı. bir saldın olursa bunlarla ken-
dimizi savunmayı düşünüyorduk.
Alaca'ya yaklaştıkça endişemiz ve te-
dirginliğimiz artıyordu.
Sürecek
BİZBİZE
ERDAL ATABEK
üselerde Neler mi
Oluyor?..
Tam "Ne oluyor bu liselerde? Nedir bu bıçaklı
kavgalar? Aileler mi ilgisiz, okul müdürieri mi başa
çıkamıyor?" tartışması açılmışken milli maç sonra-
sında millet elde silah sokaklara dökülmez mi?
Haydi şimdi de onun tartışmasına girişefim. Silah
ruhsatlan mı kısıtlansın yoksa cezalar mı arttırılsın?
Yetkililer, uzmanlar, yazarlar çizerler uğraşsın dur-
sun. Sanki bu toplumda şıddet yeni bir şeymiş gibi
şaşıhyor. Sanki "at-avrat-pusat" üçlüsü başka bir
kültürün ürünüymüş gibi şaşılıyor. Sanki evde "ata-
rım şimdi tokadı"söz\en, toplumda "asacaksın
üçünü beşini, bak nasıl yola geliyorlar" hükmü
başka bir toplumun hayatıymış gibi şiddete pek
şaşıyoruz. Oysa ortada şaşacak bir şey yok. Bun-
lar bizim kültürümüz, bunlar bızım hayatımız. Ama
önceleri böyle değildi değil mi?
Şiddet sadece tabancalar bıçaklar mı ki?
• • •
Para, en büyük şiddet aracı değil mi? Parasızlık,
işsizlik, işten atjlma en büyük şiddete maruz kalma
değil de nedir? Bugün "para"kimlerın şline geçi-
yor? Çalışanm mı, üretenin mi, hak edenin mi?
Koskocaman bir HAYIR. Bugün "para", dümenini
yürüten açıkgözün, işbitiren dalaverecinin eline ge-
çiyor kı şiddetin en büyük kaynağı oluyor. Uselere
bakıyor musunuz? Kıt kanaat geçinmeye çalışan
ailelerin çocuklarıyla altında babasının arabasıyla
okula gelen çocuklar yan yana. Bunlann yarattığı
çelışkiler nasıl yaşanıyor biliyor musunuz? Bu çe-
lişkıler genç insanların ruhlarında hangi fırtınaları
esttriyor. haberiniz var mı?
Yetkı ne büyük bir şiddet aracıdır. Eline, nerede
olursa olsun. yetki geçiren kişinin nasıl da şiddete
dönük bir davranış içine girdiğini görüp şaşıyorsu-
nuz. Yetki eşitlikle, adaletle kullanılmıyor. Adamına
göre, durumuna göre, beklentiye göre değişik yet-
ki kullanımı var ki artık şaşmıyorsunuz. Siz de yet-
kiyi işinize geldiği gibi kullanmak için çaba gösteri-
yorsunuz. Şaşmıyorsunuz, sistem içinde yaşama-
ya çalışıyorsunuz.
Yaşam farkları büyük bir şiddet aracıdır. Birbirine
değmeden çok farklı yaşayan insan toplulukları
arasında korkunun ve nefretin nasıl da büyüdüğü-
nü görüyor musunuz? Toplumsal şiddetin kaynak-
ları gene toplumun içinde yeşeriyor?
Patlayan tabancalann sesleri, çekilen bıçakların
soğuk pırıltılan aslında bunları yansıtıyor.
• • • •*'
Geleneksel toplum yapısı artık bu hızlı, çarpık,
dengesiz değışimi taşıyamıyor. Değişim, bu yapı-
nın içinde çağdaşlaşmayı getiremiyor. Değişim hızı
yeni dengeler kurulmasına fırsat vermeyecek dere-
cede yüksek. Toplumsal dengelerin bozulması ye-
ni dengelerın kurulamaması her alanda yaşanıyor.
Insanlar çaresiz.
Çaresizlik önce korkuyu getiriyor.
Arkadan umutsuzluk geliyor.
Çözümlertıkanmış. ••' • .
Çevrenizde her şey degişiyor.
Sizin için hiçbir şey değişmiyor.
Hayat oyunur^u kaybettiğinizi y
Artık şiddette başka ifade yolunuz yok.
Her fırsatta şiddet sızi başkalarına anlatıyor.
Hem sinecek hem vuracaksınız.
Hayat sizin için vur-kaç oyununa dönüşüyor.
Şiddet artık kaçınılmaz oluyor.
• • •
üselerdeki şiddet toplumsal şiddetin yansıması-
dır.
Silah atışlı kutlamalar toplumsal şiddetin aynası-
dır.
Düşünce açıklamanın yasal oluşu toplumsal şid-
detin ölçütüdür.
Trafik kazaları, şiddetin yola çıkmışıdır.
Kentlerin yağmalanması. şiddetin ticarete dö-
nüşmüşüdür.
Şiddetle yaşıyoruz, şıddetle ölüyoruz.
Şaşacak bir şey yok.
;
J
'"'° ' •'':•''-';-
Hikmet Çetin, oy peşinde
ANKARA (ANKA) -
CHP Genel Başkanı Hık-
met Çetin. ılk yurt gezisinı
kurban bayramından sonra
4 hazıranda yerel ara seçim
yapılacak olan Gazian-
tep'in Kilis ilçesine düzen-
leyecek. Çetin, ÇHP Genel
Başkanı olduktan sonra
parti adına yapacağı ilk yurt
gezisıne milietvekili seçil-
diği Gaziantep'ten başlaya-
cak.
Merkez Yönetim Kurulu
tarafından yürütülen CHP
ve SHP il ve ilçe örgütleri-
nın birleştınlmesi çalışma-
ları tamamlanmadan )urt
gezilerıne başlamayan Çe-
tin'in Gaziantep gezisi bu
kez yerel ara seçime yakın
bir tanh olması nedeniyle
de önem kazandı. Çetin,
Gaziantep gezisıne yerel
ara seçımde sandık kurula-
cak en büyük yerleşim bıri-
mi olan Kilis'ı de alırken.
hem genel başkan olduktan
sonra ılk yurt gezisıne çıka-
cak, hem de ilk kez genel
başkan olarak CHP'ye oy
ısteyecek.
K O N U K YAZAR /Doç. Dr. SAMt SELÇUK Yamtoy4. CezaDairesi Başkanı
H
iç kuşkusuz önceleri bir başı-
naydı ınsan. Yalnız ve koruma-
sız. Sonraları. vaşam hakkını
güvenceye bağlamak. korkusuz yaşa-
mak istedı. Aıle, kabıle. derken site-
devletler kuruldu. Siteler birleşti, dev-
Ietlere, ımparatorluklara dönüştü. Ne
kı, özgürlükler, haklar güvenceye bağ-
lansın dıye yaratılan kurum, yani dev-
let, zamanla özgürlüklerin. haklann baş
düşmanı kesildı. Bu; bılımsel deyışle,
tipik bir yabancılaşma (alienatıon) ol-
gusudur.
Bu yüzden. ınsanlık tarihi. bir bakı-
ma, yabancılaşmayı yaratmanın ve on-
dan kurtulmanın tarıhıdir.
Öyküyü bılırsiniz. Zorba kral Neark-
hos'a (ya da Dıomedon'a) karşı ayakla-
nan Zenon yakalanmıştır. Suç ortaklan-
nı söylemesi için bızzat kral işkence
yapmaktadır. Söylence iki biçım almış-
tır zamanla. Bir göriişe göre Zenon. ko-
nuşmamak ıçın dışleriyle kopardığı
kendı dilinı zorba kralın yüzüne tükür-
müştür. Bir başka görüşe göre ise Ze-
non, kulağına söyleyeceğı hılesiyle zor-
ba kralın yaklaştırdıgı kulak kepçesıni
ısınp koparmış, bunu kralın yüzüne tü-
kürmüş. sonra da suç ortaklarının adla-
nnı vermıştir. Hepsi de kralın en yakın
dostlandır.
Paul Valery'nin ikinci görüşe göre
yorumu şuduf Her zorba yapayalnızdır.
Çünkü ona ilk ıhanet edenler daima en
yakın dostlandır. Bu bır.
Her zorba, zorbalığın kısır döngü-
sünde kendi yarattığı zorbalığına ve
kullandığı baskı teknığine, önünde so-
nunda yenik düşmeye yargılıdır (mah-
kûmdur). Bu ikı.
Zenon, zorbaya hile yaparak daha
derindeki bır dogruyu göstermiştir. O
Hukuk devleti / çoğulcu demokrasi
da şudur: Her zorbalık. kuşku ve aldat-
macaya dayanır ve bunlarla beslenerek
yaşar. Bu üç.
Aradan ikıbın yıldan çok zaman ge-
çer. 14. Louis "Devlet, işte bu benim"
der v e ekler "Tek kral, tek yasa, tek
inanç". TevTat'taki canarvar. Leviathan,
devtet olup çıkmıştır.
Evet. *tek kral. tek yasa. tek inanç".
Bu slogan. vüzyılımızın ılk yarısında
milyonlarca cana mal olmuştur. Birey
yine yapavalnızdır. Baskı tekniğı, Kon-
fîiçyüs'ün kaplanlarına rahmet okut-
muş, yüksek fınnlara sabun makınele-
rine dönüşmüştür.
'Tek bıçimli insan' yaratma ıddıasıyla
boy gösteren totalıter' tümelcı devletler
acılar bırakarak tarıhe gömülmüşlerdir.
2600 yıl sonra yıne bu tür devletler-
den bırınde, Çin'deyız. Haziran 1989.
Pekin. Bir dızi tankı çıplak ellerini kal-
dırarak durduran ak gömlekli bir ada-
mın resmi. sımgesel gücmle gezegenı-
mızı sarsar. Zıra. sadece insanca hakla-
rıyla donanmış bır adamın karşısında
devletın kaba gücü bütün görkemivle
sergilenmektedır bu resimde.
Olaylan asarak değerlendırdiğımız-
de. büyük zaman dılımlerı ıçınde. ınsan
topluluklan benzerlıkler vansıtıyor
Sonuç ise şudur: Özgüriükçü/çoğul-
cu demokrasi. sıvıl roplum, hukuk dev-
leti. insanlığın düşünsel evrimınin ulaş-
tıgı s>on kavşak noktası olmaktadır (Fu-
kuyama).
Esasen. 'tek biçimli insan yaratma
davatması (integrisme)', Bernard Hen-
ri-Levy'nin henüz çıkan yapıtının adıy-
la bır 'tehlikeli anndırma (Purete dan-
gerense)' girişımidir. Tarihın her döne-
mınde olaylannmsanın doğasının diya-
lektik oyununa çarparak dağılmıştır.
Başanlamaz. Çünkü 'insan yok edilebi-
lir, ama teslim alınamaz' (Heingwa>).
Dınler. inançlar, görüşler dev letleştın-
lemez kı! Nıtekım, deneyimler şunu ka-
nıtlamıştır: Tek bıçımlı ınsan yaratma
ıdeolojıleri, sınırları belirsiz toplama
kamplannda önce insanlan aşağılamış-
lar. sonra da insanlığı öldürmüşlerdir.
Utanç duvarlan. onlann yalnızca görü-
nebılen sınırlandır.
Bu bılımsel saptamalar bağlamında.
hukuk devleti. başat nıtelıkler ve deger-
ler yüklü bir kavram olarak ortaya çıkı-
yor.
Üstlendiği temel işlevi şudur: Sivil
toplum. özgürlükçüy çoğulcu demokrasi
ve çağcıllık sonrası bu çoğulculu-
gu'farklılıfı, bu bırevcıliğı. bu görevlı-
lıği korumak, özendirmek, güvence al-
tına almak.
Devlet. hukuk devletınde sınırlı doğ-
muştur. Haklar ve özgürlükler. devletin
dahı giremeyeceğı hukuk kalesiyle ku-
şatılmışlardır Hukuk devletınde bu
haklar ve özgürlükler, devletçe lütfedıl-
mezler; yalnızca tanınır ve güvence al-
tına alınırlar. Devletın ve bireyın huku-
ku hıçe sayma haklan yoktur Sınırlı
doğan devlette. ıster işlemlerle. ıster kı-
şılerle ılgili olsun. bu sınır uyiişmazlık-
larını, bağımsız ve yansız yargı çözer.
Çözüm, sokağın sıcak ve duygusal
mantığına göre değil. hukukun soğuk-
kanlı mantığına göredır. Bağımsız yar-
gı, devleti. taahhütlenni yenne getırme-
ye zorlayan biricik aygıttır. 'Yasasız suç
ve ceza olmaz'. -Yargüanmadan kimse
cezalandınlamaz' gibi bir dızi taahhü-
dü.
Tannbılimci ermış Thomas d'Aqu-
in'e göre. Tann'nın gücü bile. şe>lerin
objektif koşullanyla sımrbdır. Bu sözle-
re vollama vapan Geny'ye göre. eğer
Tann'nm gücü böyleyse, devletin gücü
de elbette mantığın sınırlan ıçindedir
(methode d'interpretation.
I.n.55 s.114).
İşte bu mantığın içerigini hukuk dev-
letınde. hukuk belırler. Hukuk adalet
süzgecınden: devlet de hukuk süzgecin-
den geçtıkten sonra geriye kalan şey, iş-
te o. hukuk devletidır. Orada devletin
dokunduğu her şey hukuka dönüşür.
Devlet saydamdır. Gizli hukuka (droit
lalent) gereksınme duymaz. Hıkmet-ı
hükümet safsatalarıyla sokaktaki ada-
ma sürgıt yalan söylemez. tnsanı ölçüt
alır. Insanı devletleştırmez. Buna karşı-
lık devleti insancıllaştırır. Hukukun özü
adalettır. Adaletsız hukuk, yalnızca
'yanlış hukuk' değil, her tür hukuk do-
ğasından da yoksunluktur (Radbnıch);
hukukta devletçilıktır.
Bu bağlamda 'az devlet, çok hukuk'
formülüyle özetlenebılen hukuk devle-
tınde hukuk çoğaldıkça. devletın meş-
ruluk katsayısı artar, saygınlığı ve itaat
edilirligı güçlenır vVleşruluk site-
nin/devletin banş mcleğidir' (Ferraro).
Bılgi çağında, çagımızı ve bilimin
vurgularını iyi okumalıyız. Modernıte
aşılmıştır. Postmoderniteyi yaşıyoruz.
Tekın. tek biçimli insanın yenne, farklı-
lıklar geçmış; ötekılerin de maddi ve
manevi varlıklannı hoşgörünün ve ka-
bulün de ötesinde, savunmak gerektiğı
artık anlaşılmıştır. Böylelıkle özgürlüİc-
çü demokrasi yetmemış. çoğulcu ve öz-
gürlükçü demokrasiye gelinmıştır.
Postmodenııte (çağcıllık sonrası) ol-
gusunungerçeğinin dayattığı başka-
lıkötekilik değerinın aşılmazîığı karşı-
sında, çoğulcu demokrasi bireyı mutlu
kılmaktan çok. insanı özgürleştırerek
yaratıcı kılmanın aracı; hukuk devletı
de. postmodermte. sıvıl toplum ve ço-
ğulcu demokrasının hukuktaki vurgusu
olmuştur.
Bunun belırleyicı (determinist) sonu-
cu ise şudur: Hukuk devletinde dev let,
bireysel özgürleşmeyı. farklılaşmayı
gerçekleştırmek, özendirmek ıçın her
türiü ınançtan. görüşten. ıdeolojıden
annmak. bunlara eşıt uzaklıkta ve yan-
sız olmak zorundadır.
Devlet hiçbir göriışün ne yanında. ne
de karşısındadır Onlar arasında hıye-
rarşi gözetemez. Hukuku; onlann, kar-
şılıklı ve birbırını yok etmeden. banş
içinde tartışmalan için, bir banş teknıği
olarak kullanır. Hukuk, görüşler dıya-
lektiğinı özgürce sağlayan çerçeveyi çi-
zer.
Morın, totalıtarizmin yasaklamak ıs-
tediğı şey. yalnızca çoğulculuktur Çün-
kü totalıtanzm, çoguJculuğun düşmanı-
dır (Pour sortır du xxe siecle. 1984, 90-
91).
Bu nedenledır ki, çoğulcu demokra-
sının. demokrasiyı yıkmaya yeltenen
akımlara bıle hoşgörü göstererek ve
böylece. onları rejımin içme çekip ev-
cilleştırerek etkısız kıldığı. denemelerle
kanıtlanmış bır olgudur. Özgürlüğu kö-
tüve kullanacakları bahanesiyle. kaygı-
sıyla onlara izin vermemek, kötü ve
yanlış bır argümandır
O görüşler, ne denli kaba ve yıkıcı
olursa olsunlar. bu böyledır. Ötekinin
demokrasıvi yıkma nıyeti varsa, bıraka-
lım konuşsun ki. demokrasi ıçınde ya-
payalnız kalsın. Ama onu susturursa-
nız, ona karşı en güvenılır savunma
aracından. halkı ve kendınızi yoksun
kılarsınız. O da şudur:
Aşın uç ve kaba görüşü akılcı yoldan
reddetme olanağını herkesin elinden al-
mak. Dahası. böylelıkle. demokrasiyı,
demokratık ılkeler degıl. düşmanın sin-
dirme ılkeleri ve yöntemleri yönlendir-
miş olur kı bu. demokrasının düşmeme-
si gereken bır tuzaktır. Esasen özgürlü-
ğe son verme tehlıkesi. bu kaygıya değ-
mez kıf Eğer bır ülkede düşünce aynlık-
lan yasakîarla önlenı>or ve herkes aynı
şeyi düşünüyorsa. orada hiç kımse hiç-
bir şe> düşünmüyor ve de demokrasi
çok zayıf demektir. Bastırma girişimi.
vararsızdır, tutarsızdır. gülünçtür ve de
tehlikehdir. Sağlıklı bır demokrasının
çoğulculuğu yaşama iyi geçirmesi.
bunları çözmeye yeter de artar bile.
O yüzden JefTerson, başkan seçıldi-
ğinde- "Eğer" demıştır. "aramızda bir-
liğimizi bozmak ve cunıhurivelimizi
değiştirmek istevenler varsa, onları
rahatsız etmeden. kendi hallerine
bırakalınT (Cohen).