Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 MAY1S 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
-Gümrük birliği imzalandı, "anlayış birliği" yıllardır askıda
Verflen sözler tutuhnuyor• Türkiye, 6 marttaki gümrük birliği deklarasyonuna kadar özellikle
demokrasi, çevre ve kentleşme konulannda birçok önemli Avrupa
sözleşmesine imza attı. Ne var ki şimdi Ankara'nın Avrupa'yla
"ilişkilerinde yaşanan sıkıntılann temelinde de yıllar önceki sözleşmelerde
verilen sözlerin tutulmaması yatıyor...
OKTAY EKİ1SCİ
Avrupa Birliği ile imzalanan
- "gürorük birliği'' anlaşması si-
yasi çevrelerde farkJı heyecan-
larla karşılanırken, bu anlaş-
mayla yeni bir ivme kazanan
. "Baüülaşma" sürecinde Türki-
ye'nın de artık "Avrupalı" bir
, ülke olacağı umudu yaygınlık
kazanıyor.
Hükümet çevrelerine göre ül-
kemiz I996'dan itibaren hızla
"Avrupa ailesine katılacak ve
~dünyanın bu gelişkin kıtasında-
"ki uygarlık düzeyi, hemen
~ 2000'li yıllarda bizlere de nasip
"olacak. Türkiye'nin bunca do-
ğal ve tarihsel birikimine rağ-
<
men hâlâ dünyanın ıleri ülkeleri
' arasında yer alamamasından ar-
tık "bunahma giren" kimi ke-
simlere göre ise yine ülkemiz
''hiç değilse "Avrupa'nın yüzii
' suyu hiirmetine" çağdaş, de-
mokratık ve insan haklanna
saygılı bir yeni düzene kavuşa-
cak; gümrük birliğı. "anlayış
birliğini" de beraberinde getire-
cek...
Bu savlar. daha dogrusu bu
beklentiler, şimdilik sadece ku-
lağa hoş gelen ve coşku verici
bir söylem düzeyinde kalsa bile,
yine de "Avrupa ile farkımızm*'
bu kez daha bir ciddı ve enine
boyuna gözden geçırılmesine
yaradığı için aslında son derece
yararlı bir süreci de başlatmış
oluyor.
Gümrük birliği anlaşmasınm
imzalanıp, sevinç çığlıklan atıl-
dığından bu yana geçen şu kısa
sürede bile artık hemen herkes
ülkede olanı bitenı ve elbette ki,
"genel duruıtıumuzu" Avrupa
ile kıyaslamaya başladı Dahası,
yine bu kısa süre içinde "bu iş
biraz zor" diyenlerle "çok da
geri degiliz, arayı kısa sürede ka-
patırız" gıbı ıkı ayn görüş ka-
muoyunda da tartışma günde-
mine girdi.
Gümrük birliği süreciyle gün-
deme gelen Avrupalılaşmak ko-
nusu şimdilik sadece ülkede
üretilen mal ve hizmetlerin
"Babyla rekabet gücü" ve nite-
liği açısından ele alınıyorsa da:
bu tartışmanın temel girdisıni
aslında Avrupa ve Türkiye ara-
sındaki "yaşama ve yönetme
kültürü" açısından gözlenen
farklılıklar oluşturuyor.
Örneğin, özellikle 1950'ler-
den sonra başlayan ve 1980'ler-
le birlikte doruğa ulaşan "plan-
stznk" ve "plana düşmanhk" te-
meline dayalı kalkınma ve kent-
leşme politikalarını Avrupa he-
men hiç yaşamadı ve bilmiyor.
Bugün bir Avrupalı mimara ya
da kent yöneticisine "tstan-
bul'un hâlâ bir Nazım Plan di-
siplini yok" dediğıniz zaman,
bunu anlayamıyor ve yabancı
dilinizin eksikliğıne bağlayıp
kibarca yeniden tekrarlamanızı
•PaPİS Şartl Önce ve hiç koşulsuz demokratikleşmeyi öngörüyordu;
Türkiye önce özelleştirmeyi yeğledi. Avnipa nÛPasi Tarihi kentlerin
korunmasını öngörüyordu: Türkiye SİT alanlannı imara açmayı gündemine
aldı. YBPel yönetim Özerklİğİ Belediyelerde özerklik öngörüyordu; yerel
monarşiyi benimseyen yasalar değiştirilmedi...
istiyor. Benzer şekilde yine bir başlanacağı" sözüyle imzala-
mış. Bir çoğunu da TBMM'de
onaylayarak, "kanun gücünde"
bir içeriğe kavuşturmuş.
Avrupalıya "Bizde kent planla-
ması ve imar konulannda üni-
versiteler, meslek odaları, uz-
man kuruluşlar asla karariara
katılamazlar; bu bilimsel konu-
ya sadece uzman olmayanlar ka-
rar verüu." dedığınızde bunu da
donuk bakışlarla karşılıyor ve
bu durumda kentlerimizde nasıl
hâlâ yaşanabildiğıni belki de o
eski söylencelerde duydugu
"Türk mucizesine*7
bağlıyor.
Oysa ki Türkiye. böylesi bir
"anlaşılmaz ülke" kimüğini ar-
tık bir kenara bırakıp. uygar
dünya ile "eşsaygınlıkta" ve
zengin uygarlık tanhine de ya-
kışır bir yaşama ve yönetme
kültürüne kavuşabilmek için,
Avrupa ile birçok alanda ortak
sözleşmelere imza koymuş. Üs-
telık bu sözleşmeleri, 6 Mart
1995'teki gümrük birliğine gıriş
deklarasyonundan çok daha ön-
ce ve "hemen uygulanmaya
Uyulmayan
sözleşmeler
Türkiye'nin gümrük birliğin-
den çok daha önce onayladığı
Avrupa'yla "anlayış birliği"
üzerine bağıtlanan sözleşmeler-
den bazılan şöyle:
PARİS ŞARTI: 21 Kasım
1990'da Paris'te, dönemin Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal ile Baş-
bakan Yıldınm Akbulut tarafın-
dan "çift imzayla" onayladığı-
mız Avrupa Güvenlik ve Işbirli-
ği Konferansı (AGİK) Sonuç
Belgesi, hemen tüm maddele-
rinde "önce demokratikleşme"
demesine rağmen Türkiye bu
konuyu "özelleştinneden sonra-
ya" erteledi.
Böyle olunca da örneğin yine
Petrol Ofisi incelemeye abndı
Milli Savunma Bakanlığı, gazetemizde yayımlanan askeri kuvvetlere dağıtılan benzinin çalındığı
yönündeki haber üzerine, Petrol Ofisi Askeri Nakliye Teşkilatı Dairesi'nde inceleme başlattı.
ESRA VENER
ANKARA-Milli Savunma Bakanlığı,
gazetemızin orduya dağıtılan benzinin
çalındığı yönündeki haberi üzerine
Petrol Ofisi Asken Nakliye Teşkilatı
(ANT) Dairesi'nde inceleme başlattı.
Bakanlığın incelemesini. jet yakıtlannın
sevkıyatında. hırsızlık yapılıp
yapılmadığı yönünde yoğunlaştırdığı
bildirildi.
Ofis yetkihlerınden edinılen bilgiye
göre. gazetemizde rapora dayanılarak
çıkan haber üzerine Millı Savunma
Bakanlığı ofıse bir yazı yazarak.
hesapların ınceleneceğini bildırdi.
Edinılen bilgiye göre Milli Savunma
Bakanlığı yetkilileri, Hava Kuvvetleri'ne
veriien jet yakıtlannın hırsızlık yapılıp
yapılmadığının yanı sıra. özellikle,
çalınan benzınlerle, PKK'nın bir
bağlantısı bulunup bulunmadığı
üzerinde dunıyorlar. Cumhuriyet, Petrol
Ofisi müfettişleri tarafından yapılan
incelemede, 1991 yılındakuvvet
komutanlıklanna sevk edilmesi gereken
benzinin bır bölümünün çalındığı ve
kurumun 19 milyar 560 mılyon lira zara
sokulduğu ortaya çıkarmıştı.
Petrol Ofisi Teftiş Kurulu tarafından
1992 yılında hazırlanan raporda, 1989.
1990 ve 1991 yıllannda Kara ve Hava
Kuvvetleri'yle yapılan yakıt anlaşmalan
sonucunda imzalanan protokollerde
belirlenen yakıt miktarlan ile muhasebe
kayıtlan arasında önemli ölçüde fark
olduğu belirtilmişti.
Askeri teslimatlann bayılere dağıtımının
da genel müdürlük talimatlanna uygun
olarak yapılmadığı belirtılen raporda,
Milli Savunma Bakanlığf yla yapılan
anlaşmalar çerçevesinde eksik yakıtın
ofis tarafından karşılanmasının gerektiği
de vurgulanmıştı.
Kredili
sistem
olıımhı
etkiliyor
• Boğaziçi
Üniversitesi
tarafından yapılan
araştırmaya göre,
okullardaki şiddet
olaylan ders geçme
ve Jcredi sisteminden
kaynaklanmıyor.
İstanbul Haber Servisi
- Özel OkuIIar Derne-
ği'nin Boğaziçi Üniversi-
tesi'ne yaptırdığı bilimsel
araştırma sonucuna göre
okullardaki şiddet olaylan.
'ders geçme ve kredi siste-
mi'nden kaynaklanmıyor.
2008 öğrencı ve'494
eğitim sorumlusunun bil-
gisine başvurulan araştır-
ma sonuçlan şöyle:
Ders geçme ve kredi sis-
teminde öğrenim gören
öğrenciler. okul dışı ve
eğitsel rehberlikten yarar-
lanma, ilgi, yetenek ve ba-
şan gibi kişisel özellikleri
değerlendırme. okullarda-
ki altyapı ve eğitim dona-
nımlanndan yararlanma
konulannda, sınıf geçme
sistemınde okuyan öğren-
cilerden daha iyi doyum
alıyorlar. Dısiplinsizlik.
her iki sistemde de öğret-
menlerin sayıca yetersizli-
ğinden sonraki ikinci en
önemli sorun olarak ortaya
çıktı. Ancak tüm öğTenci-
lerin yüzde 10'u bu soru-
nun 'sürekli ve üstesinden
gelinmez' olduğunu belir-
tirken yüzde 25'ı 'bu sonı-
nun hiç söz konusu olma-
dığını' söylediler. Tahmin
ve ıddialann aksine ders
geçme sistemindekı öğ-
renciler, bu sorunlardan sı-
nıf geçme sistemi öğrenci-
lerine göre daha az yakın-
dıla-,
6 türden 20'den fazla
akuida görev yapan 7 mü-
iür. 41 müdür yardımcısı,
297 öğretmen, 19 rehber
ızman. 49 okul aıle birliği
iyesi velı, vakıf üyesi,
itajver öğretmen ile ben-
:er eğitim sorumluları
trasında yapılan araştır-
naca "Sistem düzelmeli"
liy;nlerin oranı yüzde
ı5,"Sistem kalkmalı" di-
enerin oranı yüzde 19,
Sistem değişmeli" diyen-
:riı oranı yüzde 7, "Sis-
em sürmeli" diyenlerin
raıı ise yüzde 5 olarak
ıptındı.
NEW YORK (AA) - Wall Street
JournaL İstanbul'un en renkli
vanlanndan birini oluşturan eski
dobmışlann 'neslinin tiikenmekte olduğunu' bildirdi. Wall Street
Journal, dünkü sayısında yer aian bir haberde, 1955Amerikan yapmu
taksi-dolnıuşlann giderek hizmetten kaldınlmakta olduğuna dikkati
çekerek. halen İstanbullulara dobnuş olarak hizmet vermeye devam
eiden arabalar arasında, eski Başbakan Adnan Menderes tarafından
kullanılan 1952 yapımı Cadillac'ın da bulunduğunu belirrti. İstanbul
Şoförier ve Otomobilcüer Derneği'nin eski Amerikan arabalannı
hizmetten kaJdırarak. yerierine san renkli Ford marka taksileri
koyma karan aJdığını betirten gazete, Şofbıier Derneği Başkanı
Süleyman ErsaJ'ın "Eski araçlann sık sık bozularak
'Dolnuışların neslitükeniyor' yoUan tıkadığını, trafiği
aksattığını \e hava\ı
kirlettiğini" söylediğini kaydetti.
İstanbul'da çalışmaya de\am eden en eski dolmuşlar arasında 1946
nıodel bir Dodge bulunduğunu kaydeden gazete, eski Amerikan
arabalannı kullanan şoförierin, bunlaruı sağlamlığını öve öve
bitiremediklerine de değindi. Cevat Mat adlı şofbhin eski arabasını
veni Ford'lara tercih ettiğini ka>deden VVal] Street Journal, Mat'ın
"Veni Ford'lar 2 >ıJ davanır. Ojsa'şuradaki Desoto, 1948'den beri
çalışıvor" dediğini belirtti. Gazeteye açıklama yapan Türk şoförier,
eski arabalaruı sırnnın, II. Dünya Savaşı sırasında Amerikan
teknolojisi olduğunu ve bugün artık ABD'de bile bu sağlamhkta
araba yapılamadığını ifade ettiler.
Paris Şartı'nın şu hedefi. hâlâ
gerçekleşemeyen bir ön koşul
olarak gümrük birliği özleminin
de önündeki en "gerilimli'" so-
runu oluşturuyor: "Demokrasi-
nin temeli. insanın şahsına saygı
ve hukukun üstünlüğüdür. De-
mokrasi, ifade özgürlüğiinün,
toplumdaki bütün gruplara mü-
samaha gösterilmesinin ve her
fert için fırsat eşitliğinin en iyi
güvencesidir."
Türkiye'nin, Paris Şartı'nda
imza koyduğu çevreyle ilgili
hükümler arasında ise şunlar
yer alıyor:
"Çevreye karşı sorumJuluk,
refatı için kesinlikle gereklidir.
(._) Enerji ka>Tiaklan çevreyi de
dikkate alarak geb'ştirilecektin.."
AVRUPA KILTÜR MİRA-
ŞI: Türkiyenin 3 Ekim 1985'te
imzaladığı ve Bakanlar Kuru-
lunca da 18 Mayıs 1989'da
onaylanmasının ardından 22
Temmuz 1989 günlü Resmi Ga-
zete'de yayımlanarak yü-
rürlüğe giren "Avrupa Mi-
mari Mirasının Korunması
Sözleşmesi", kentleşme ve
ımar politikalannda özel-
likle tarihsel kentlerimizin
"ortak kültür mirası" ola-
rak gözetileceğine dair
önemli hükümler taşıyor.
Sözleşmedeki bu hü-
kümler "yürürlükte" ol-
masına karşın. Türkiye ge-
çen 6 yıl içinde bu yönde
yeni yasal önlemler ve
planlama disiplinlerini
gündemine bile almış de-
ğil Dahası, tam tersine, ör-
neğin "SİT alanlannı ima-
ra açmayı" hedefleyen ya-
sa önerileri TBMM günde-
minde sırada oiduğu gibi.
yine SlT'lere ve tarihsel
dokulara gökdelen ızinleri
\erdiren 12 Eylül'ün ünlü
Turizmi Teşvik Yasası da
ısrarla yürürlükte tutulu-
yor.
YEREL YÖSETİM-
LER ŞARTIrTürkiye tara-
fından 21 Kasım 1988'de
Strasbourg'da imzalanan
ve 8 Mayıs İ991 tarihli
3723 sayılı kanunla onay-
lanıp. 6 Ağustos 1992 gü-
nü Bakanlar Kurulu Kara-
nyla yürürlüğe sokulan bu
sözleşme. ülkemizde yü-
rürlükte olan beledıyelerle
ilgili mevzuatın bir an ön-
ce "demokratikleştirilmesi-
ni" öngörüyor.
Ne var ki yerel yönetım-
lerde "özerkliği ve demok-
ratik katılımr esas alan bu
sözleşmenın de açık hü-
kümlerine rağmen. örneğin
yine belediyelerde "yerel
monarşizmi" getiren 3030
sayılı Büyükşehir Beledi-
yeleri Yasası hâlâ ele alına-
bilmiş değil.
Benzer şekilde aynı söz-
leşmede, örneğin kentle il-
gili önemli kararlarda "va-
tandaşlar arası referan-
dum, karariara katılım"
vb. gibi çağdaş demokratik
yöntemler benimsenmiş
iken, yine örneğin "İstan-
bul'a 3. Köprü" ya da
"imar rantına el koyma"
vb. gibi girişimler kapalı
kapılar ardında planlanabi-
lıyor.
İstanbulsorunlar kenti olacakNEW YORK (AA) - istanbul'un kent nü-
fusunun önümüzdeki 5 yılda 10 milyonu ge-
çeceğı ve Bogaz'ın incisinin de dünyanın so-
runlu mega kentleri arasındaki yerini alacağı
bildirildi.
İstanbul'da gelecek yıl 3-14 haziran tarih-
lerinde yapılacak BM Yerleşim Sorunları
Konferansı'nın (HABİTAT-2) hazırlık çalış-
malarını yürüten komite, halen dünyada 21
mega kent bulunduğunu belirledi.
2000 yılında bu kentlere, aralannda fstan-
bul'un da yer aldığı 9 kentin daha eklenmesi
bekleniyor.
Komite tarafından yapılan açıklamada me-
ga kentlerin, hızla büyüyen insanlığın icadı
olduğu vurgulandıktan sonra, her yıl milyon-
larca insanın dünyanın en büyük şehirlerine
doğru akmakta olduğuna işaret edildi.
2000 yılında. 21 mega kentten 17'si geliş-
me yolundaki ülkelerde bulunacak. Mega
kentlerde toplam 300 milyon insanın yaşaya-
cağı tahmin ediliyor.
**Refah ve üretim merkezleri" olarak nite-
lendirilen mega kentlerin özellikle yoksul
halkı mıknatıs gibi çektiğini belirten yetkili-
ler. söz konusu kentlerin bırçoğunun. BM
üyesi ülkelerin dörtte üçünün ulusal üreti-
minden daha fazla üretim yaptıklarını vurgu-
ladılar.
Ancak bu kentler aynı zamanda çok sayıda
sorunu da bünyesinde banndınyor.
Bu sorunlann başında konut ve gecekon-
du, elektnk-su-telefon gibi altyapı yetersızli-
ği, ulaşım imkânlannın kısıtlı olması, sağlık
hizmetlerinin yeterli düzeyde olmaması
geliyor.
CUMHURİYET'TEN
OKURLARA
ORHAN ERİNÇ
Okurlarımızla Nice
Yıllara
7 Mayıs 1924 günü Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurucusu Atatürk'ün koyduğu "Cumhuriyet"
adıyla yayın yaşamına başlayan gazetemizin
72'nci yayın yılına girişinin mutluluğunu dün
okurlarımız ve değerlı konuklarımızla birlikte ya-
şadık.
Kurucumuz Sayın Yunus Nadi'nın gazetemi-
zin ilk sayısında açıkladığı ve Sayın Nadir Na-
di'nin kurumsallaştırdığı yayın ilkelerinden sap-
madan ve bağımsızlığını da koruyarak geçirilen
71 yıllık bir yayın yaşamı geride kaldı. Ama za-
man zaman yaşanan çeşitli olumsuzluklara kar-
şın Atatürk ilke ve devrimlerinin, demokrasinin,
ulusal andın belirlediği toprak bütünlüğünün di-
rençli savunuculuğundan ödün vermeme ödevi-
mız sürüyor.
Medyanın bugünkü durumuna bakanlar, Cum-
huriyet'in ayrıcalıklı bir yayın çizgisi olduğunu
görüyorlar. Bunun bağımsızlığımızı korumamız-
dan kaynaklanması kimi çevreleri de kızdırıyor.
Türk basınında 72 yıllık başka bir gazete olma-
dığı gibi ikinci bir Cumhuriyet gazetesi de yok.
Yıldönümlerimiz, yıllarını Cumhuriyet'e verdik-
ten sonra emeklıye ayrılan ağabey ve ustalarımı-
zın katılmasıyla özlem gıdermenin de aracı olu-
yor. Dün de böyleydi. Başta 68 yıl önce Cumhu-
riyet'te çalışmaya başlamış olan Sayın Hüsnü
Turcan olmak üzere çok sayıda Cumhuriyet'çi
ile anıları tazeleyip özlem giderme olanağını bui-
duk.
•
Gazetemizin 50'ncı kuruluş yıldönümünde
başlatılan bir gelenek, 1992 yılından bu yana uy-
gulanamamıştı. 1974 yılında, 1924-1974 yılları
arasındaki 50 yıldan seçmelerle başlatılan "Yıl-
lık" geleneğı bu yıl 1992-1993-1994 ve 1995 yıl-
lıkları olarak dört ayrı ciltle yeniden yaşama geçi-
rildi.
•
TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Ko-
misyonu'nun raporunu ılk kez Cumhuriyet ka-
muoyuna duyurmuştu. Komisyon üyelerınin be-
lirledikleri, ancak raporda yer almayan değerlen-
dirmeler de geçen hafta yayımlandı. Güneş
Gürson ve Dürdane Kocaoğlu böylece raporla
ilgili son halkayı da okurlara ulaştırdılar.
•
Terörle Mücadele Yasası'nın 8'inci maddesinin
değiştirilmesi ya da kaldırılması konusunda DYP
ile koalisyon ortağı CHP arasındaki anlaşmazlık,
demokratikleşmenin de yalnızca bu maddenin
kaldırılması ile gerçekleşeceği izlenimini veren
yanlış bir kanı yarattı. Başka bir deyişle, demok-
ratikleşme neredeyse 8'inci maddeye endeks-
lenmiş durumda. Koalisyon ortakları arasındaki
pazarlığı Ankara büromuz adım adım izledi.
•
Azerbaycan gezisinde Dışişleri Bakanı Sayın
Erdal inönü'yü izleyen Kemal Yurteri, Türki-
ye'nin, Azerbaycan'a Rusya Federasyonu'nun
askeri üs kurma isteğine direnmesi yolundaki
Türk görüşünü iletmesinı de kamuoyuna duyur-
du.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, çeşitli eleştiri-
ler alan yayın yönetmeliğınden sonra izin başvu-
rularının sonuçlandırılması ve frekans planlaması
çalışmalarına ağırlık verdi. tsteklerin fazla olması
durumunda ihale açılacağını da kapsayan haberi
Hülya Karabağlt hazırladı.
•
Emine Kaplan, liselerdeki ülkücü kışkırtmala-
rı, sanık ifadelerinden alıntılarla yansıttı.
•
DYP'de iç muhalefetin yeniden lider adayı ola-
rak gündeme getirdiği Sayın Hüsamettin Cin-
doruk'un görüşlerini Ayşe Sayın haberleştirdi.
•
Çağdaş Gazeteciier Derneği'nin Yılın Gazete-
cileri Ödülleri'nden üçünü arkadaşlarımız aldı.
Aydın Engin araştırma, Oral Çalışlar röportaj,
Doğan Akın da Uğur Mumcu Gazetecilik Ödü-
lü'ne deger bulundular.
•
Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir
bayram haftası geçirmenız dılegi ve saygılarımız-
la.
Genelev kaduılarına
sendikal destek
• Genelev kadınlanna sosyal güvence verilmesi çalışmalanna
Genel-Iş Sendikası da katıldı. Emek-Iş Sendikası Başkanı Muzaffer
Ünlü, başlattıklan girişim nedeniyle tehditler aldığını söyledı.
AYŞE YILD1RIM
DtSK'e bağlı Genel-lş Sendikası, ken-
disi de kadın olan Başbakan Tansu Çiller
ve kadın haklanndan sorumlu Devlet Ba-
kanı Aysd Baykal'ın, sosyal güvence tale-
binde bulunan genelev kadınlanna destek
vermesini istedi.
Genelev kadınlannın sosyal güvenceye
kavuşturulması için girişimlerde bulunan
Emek-tş Sendikası Genel Başkanı Muzaf-
fer Ünlü, "tehditler almaya başladığını'"
bildirdi.
Emek-lş'in başlattığı "Genelev kadınla-
nna sosyal güvence" çalışmalarına
DlSK'e bağlı Genel-Iş Sendikası da katıl-
dı. Sendika Genel Sekreteri Atila Öngel,
kadın ticaretinin kurumsallaştığı bır resmi
yapı içinde, genelev kadınlannın. patron-
lannı vergi rekortmeni yapacak ölçüde sö-
müriildüklerini belirterek şunlan söyledi:
"Buna rağmen, genelev kadınlannın en
temel insan haklanndan, sosyal güvenlik-
ten. yaşamlannı farklı biçimde kazanabil-
me özgürlüğünden ve toplumsal dayanış-
ma olanaklarından >oksun kılınması. üs-
tün insani değerlere sahip olmakla övünen
ve çağdaş uygarlık düzeyini yakalama id-
diasını dilinden düşürmeyen bir toplum
için yüz karasıdır."
1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu
uyarınca genelev lerde çalışan kadınların.
toplumdaki ekonomik. sosyal ve psıkolo-
jik problemlerin en çarpıcı göstergelerin-
den biri olduğunu ifade eden Öngel. sayı-
ları 3 bın civannda olan bu kadınların
çağdaş bir sosval hukuk devletıyle asla
bağdaşmayan bır konumda tutuldukJannı
vurguladı. "Genele\ kadınlannın da birer
yurttaş ve insan olduğu hemen hiç göz
öniinde tutulmamış" dıyen Öngel, sözleri-
ni şöyle sürdürdü
"Yaşamını bu >oldan sağlamak zorunda
bırakılan onbinlerce kadının ve onların
bakmakla vükümlü olduğu çocuklarının
dunımu sürekli hasıraltı edilmiştir. Devle-
tin gözetim ve denetiminde faalivct göste-
ren genelev lerdeki bu insanlar, adeta top-
lumdan tecrit edilen bir 'utanç adası köle-
leri' gibi duvarsız ve dışlayıcı bir tutumla
yüz vüze bırakılmışlardır."
Bu koşullann değiştınlmesi ve genelev
kadınlannın bugünkü konumlanndan kur-
tarılabilmesi için eski Devlet Bakanı
Önay Alpago'nun hazırladığı yasa tasansı
taslağını olumlu gördükierinı belirten Ön-
gel. bu konuda Başbakan'ı da duyarlı ol-
maya çağırdı.